• Sonuç bulunamadı

Çalışanları Eğitme Yükümlülüğü

1.2. İş Sağlığı ve Güvenliğinin Tarihsel Gelişimi

1.2.2. Türkiye’de İş Sağlığı ve Güvenliğinin Tarihsel Gelişimi

2.3.2.9. Çalışanları Eğitme Yükümlülüğü

2.3.2.9.1. Çalışanları Eğitme Yükümlülüğünün Önemi

Çalışanlarda güvenlik kültürünün ve önleme bilincinin oluşturulmasında önemli bir uygulama basamağını oluşturan İSG eğitimlerine ilişkin yükümlülük kanunun 17.maddesinde düzenlenmiştir. İşveren, işe başlamadan önce, çalışma yeri veya iş değişikliğinde, iş ekipmanının değişmesi, yeni teknoloji uygulanması durumunda çalışanlarının veya geçici iş ilişkisi ile işyerine gelen çalışanın İSG eğitimleri almalarını sağlamakla yükümlüdür. Çalışan temsilcileri özel olarak eğitilmelidir. Tehlikeli ve çok tehlikeli sınıfta yer alan işlerde çalışanların, yapacağı işle ilgili mesleki eğitim aldıklarına dair belgelerini kontrol etmekle yükümlüdür. İş kazası veya meslek hastalığı nedeniyle işe ara veren çalışana işe başlamadan önce ilgili kaza veya meslek hastalığının nedenleri, korunma yolları ve güvenli çalışma yöntemleri hakkında ilave eğitim verilmelidir. Ayrıca herhangi bir nedenle altı aydan fazla işten uzak kalan çalışanların işe başlamadan önce bilgi yenileme eğitimi almaları sağlanmalıdır. Tehlikeli ve çok tehlikeli sınıfta yer alan işyerlerinde; yapılacak işlerde karşılaşılacak sağlık ve güvenlik riskleri ile ilgili yeterli bilgi ve

talimatları içeren eğitimin alındığına dair belge olmaksızın, başka işyerlerinden çalışmak üzere gelen çalışanlar işe başlatılamayacaktır. İSG eğitimlerinin maliyeti çalışanlara yansıtılmayacak, eğitim süresi çalışma süresinden sayılacak ve bu süreler haftalık çalışma süresini aştığı takdirde fazla mesai olarak ücretlendirilecektir (Kılkış, 2013, s. 29-30). Bu maddede belirtilen yükümlülükleri yerine getirmeyen işveren idari para cezası ile cezalandırılır.

Çalışanların iş sağlığını ve iş güvenliğini sağlamak hem insani, hem toplumsal hem de yasal bir sorumluluktur. Kazaların çoğu çalışanların güvensiz ve eğitimsiz hareketlerinden meydana gelmekte; disiplinsizlik, eğitimsizlik, talimatlara aykırı davranışlar ve iş güvenliği konularında bilinçsizlik gerçekten iş kazaları ve meslek hastalıklarının en önde gelen nedenlerinden olmaktadır (Ünalan, 2006, s. 19- 20). Çalışanların eğitimi işverenin en önemli yükümlülüklerinden birisidir (Ertürk, 2012, s. 21). Eğitim, iş sağlığı ve güvenliği sorununun çözümünde önceliklidir. Çünkü gerçek anlamda iş sağlığı ve güvenliğinin sağlanabilmesi için iş güvenliği bilincinin oluşması şarttır (Süzek, İşçilerin İş Sağlığı ve Güvenliği Konusunda Hakları ve Yükümlülükleri, 2005, s. 611) (Dursun, 2012, s. 31 vd.). Madde gerekçesine göre; çalışanların iş sağlığı ve güvenliğinin sağlanmasına katkılarını arttırmanın en etkili yolu eğitimdir. Eğitimin amacı, çalışanlarda kendi hayatlarına değer verme olgusunun gelişmesiyle birlikte güvenlik kültürünün oluşturulması olarak açıklanmıştır. Hedefi ise, çalışanlarda davranış değişikliği yaratmaktır. İşverenler tarafından verilecek bu eğitimler, sadece bilgi aktarmak amacına yönelik olmamalı çalışanların yaptıkları iş ile ilgili davranışlarında olumlu yönde tavır sergilerken, çalışanların uygun davranış şekilleri meydana getirmesini sağlamalıdır (Karakoç, 6331 Sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanununa Göre İşverenin Eğitim Verme Yükümlülüğü, 2013, s. 277) (Ofluoğlu, Buzkan, Pulat, 2012, s.119). İş

kazaları ve meslek hastalıklarının önlenmesinde kalıcı çözüme ulaşabilmek için güvenli davranmanın bir yaşam tarzı olarak benimsenmesi gerekmektedir (Sipahi,

2006, s. 27). Eğitimin yükümlülüğünün yerine getirilmesinde çalışanların eğitimi,

sadece iş sağlığı ve güvenliği mevzuatına ilişkin teorik bilgilerin verilmesi değil, uygulamalı olarak bu bilgilerin aktarımı ve öneminin kavratılmasıdır. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 16.06.2004 tarih E.2004/21-365, K.2004/369 ve 10.HD, 30.03.2011 tarih E.2009/15877, K.2011/4532 sayılı kararlarında da İş sağlığı ve güvenliği eğitimlerinin sadece mevzuat hükümlerini içeren bilgilerin kendilerine

verilmesi şeklinde değil, bu bilgilerin aktarımı öneminin kavratılması ile sağlanabileceği, eğitimden sonraki aşamanın ise işçi sağlığı ve iş güvenliğiyle ilgili önlemlerin alındığının ve uygulandığının denetlenmesi olduğu belirtilmektedir (Demir, 2014, s. 209).

Çalışanların eğitimi konusunda 6331 Sayılı Kanun eğitim faaliyetlerinin göstermelik olmaktan çıkarılıp gerçekten yararlı olmasını sağlamak üzere ayrıntılı düzenlemeler getirmiştir (Gerek, İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu'nun Düşündürdükleri, 2012, s. 14). Ayrıca 4857 sayılı kanunun 85. maddesinde ağır ve tehlikeli işlerde çalışanlar bakımından mesleki eğitim zorunluluğu getirilmişken, 6331 Sayılı Yasa da tehlikeli ve çok tehlikeli sınıfta yer alan işler bakımından mesleki eğitim zorunluluğu öngörülmüştür. Bunların yanında 6331 Sayılı Kanun, 4857’den farklı olarak işyerine çalışmak üzere bir başka işveren işçisi geldiğinde, bu kişilerin işyeri riskleri ile ilgili eğitim aldıklarına dair belge olmaksızın işe başlatılmamasını düzenlemiştir. (Alpagut, 2014, s. 42). 4857 Sayılı Yasa döneminde çıkarılan eğitimle ilgili “Çalışanların İş Sağlığı ve Güvenliği Eğitimlerinin Usul ve Esasları Hakkında Yönetmelik”e baktığımızda yönetmelikte bilgilendirme ve eğitim ayrımı yapılmaksızın bir düzenleme yapıldığı bu nedenle konuların iç içe geçmiş olarak yerleştirildiği görülmektedir. Dikkat çeken diğer bir konu da, eğitimle ilgili yönetmelikte AB müktesebatının uyumlaştırılması kapsamında çıkarılan İSG Çerçeve ve Yavru direktiflerinin hemen hepsinde özel yer verilen ve ayrı ayrı düzenlenen eğitim ve bilgilendirme konularına yer verilmemiş ya da atıf yapılmamış olmasıdır (Ekemen, 2006, s. 17). 6331 Sayılı Kanuna dayanarak çıkarılan yönetmelikte ise eğitim konuları genel konular, sağlık konuları ve teknik konular olmak üzere başlıklar halinde ve ayrıntılı olarak düzenlenmiştir.

Gerekçeye göre; verilen eğitimler, amaca ve hedefe yönelik olmalı, çalışanların yaptıkları işle ilgili davranışlarında olumlu değişikliğe neden olabilmeli ve uygun davranış sergilemesini sağlamalıdır. Eğitimler, beklenen faydanın sağlanabilmesi için çalışanların seviyesine uygun, açık, net ve anlaşılabilir olmalıdır.

Eğitim, işyeri koşullarının ve çalışma ortamlarının iyileştirilmesinin bir aracı olarak önemsenmelidir. İş sağlığı ve güvenliği kurumları ve laboratuvarları, çalışma enstitüleri, iş sağlığı ve güvenliği konularında eğitim, teknik destek ya da araştırma faaliyetleri yürütecek diğer kurumlar geliştirilmeli ve desteklenmelidir. İş sağlığı ve

güvenliği programları, devlet, işveren ve işçi kuruluşlarının, araştırma kurumlarının ve çalışma koşullarının iyileştirilmesi çalışmalarında yer alan diğer grupların farklı gereksinimlerini göz önüne alarak, bilgi toplanmasına, analizine ve yaygınlaştırılmasına özel önem vermelidir. Eğitimin her aşamasında iş sağlığı ve güvenliğinin önemi dikkate alınarak, gerekli teknik ve tıbbi bilgiler aktarılmalıdır. İş sağlığı ve güvenliği eğitimi bütün çalışanların gereksinimlerini karşılamalı, ulusal koşullara ve uygulamalara uygun biçimde verilmelidir. Eğitim; sağlıklı ve güvenli bir işyeri açısından vazgeçilmez olup, yıllardır sağlık ve güvenlik yönetiminin ayrılmaz bir parçası olarak değerlendirilmiştir. İş sağlığı ve güvenliği alanında eğitim tek başına, bir konu olarak ele alınmamalı, genel iş eğitiminin ayrılmaz bir bileşeni olarak görülmeli ve gündelik iş süreçlerine dâhil edilmelidir (Güven, 2006, s. 4-5).

2.3.2.9.2. Eğitilecek Çalışanların Kapsamı ve Eğitim Konuları

İşverenin eğitim verme yükümlülüğü öncelikle iş sözleşmesi ile kendine bağlı olan çalışanlarına karşıdır. Çalışanların ne tür iş sözleşmesi ile çalıştıklarının bir önemi yoktur. Bunun yanı sıra işverenin geçici (ödünç) iş ilişkisi ile çalıştırılan çalışanlara karşı da eğitim yükümlülüğü bulunmaktadır. Burada çalışanın, sözleşme ile üstlendiği işin görülmesini geçici iş ilişkisi kurulan işverene karşı yerine getirmesi ve geçici iş ilişkisi kurduğu işverenden çalışma talimatları alması sebebiyle sorumluluk geçici iş ilişkisi kurulan işverendedir. İşyerinde iş kazası ve meslek hastalığı risklerine çalışanlar kadar çırak ve stajyerlerin de maruz kalabileceği göz önüne işverenin eğitim yükümlülüğü, işyerindeki çırak ve stajyerleri de kapsamaktadır. Asıl işveren-alt işveren ilişkisi kurulan işyerlerinde, alt işverenin çalışanlarının eğitimlerinden, asıl işveren alt işverenle birlikte sorumludur (Kılkış, Demir, 2012, s.34) (Demir, 2014, s. 207).

Çalışanların iş sağlığı ve güvenliği eğitimleri, “Çalışanların İş Sağlığı ve Güvenliği Eğitimlerinin Usul ve Esasları Hakkında Yönetmelik” hükümlerine göre yapılmaktadır. Yönetmelik hükümlerine göre, İşverenin çalışanların iş sağlığı ve güvenliği eğitimleri ile ilgili yükümlülükleri şunlardır;

a) Programların hazırlanması ve uygulanması,

b) Eğitimler için uygun yer, araç ve gereçlerin temin edilmesi, c) Çalışanların bu programlara katılmasının sağlanması,

ç) Program sonunda katılanlar için katılım belgesi düzenlenmesidir.

İşveren, çalışan fiilen çalışmaya başlamadan önce, çalışanın yapacağı iş ve işyerine özgü riskler ile korunma tedbirlerini içeren konularda öncelikli olarak eğitilmesini sağlar. Eğitimler, değişen ve ortaya çıkan yeni riskler de dikkate alınarak aşağıda belirtilen düzenli aralıklarla tekrarlanır:

a) Çok tehlikeli sınıfta yer alan işyerlerinde yılda en az bir defa. b) Tehlikeli sınıfta yer alan işyerlerinde iki yılda en az bir defa. c) Az tehlikeli sınıfta yer alan işyerlerinde üç yılda en az bir defa.

Çalışanların iş sağlığı ve güvenliği eğitimleri; çalışma mevzuatı ile ilgili bilgiler, çalışanların yasal hak ve sorumlulukları, işyeri temizliği ve düzeni, iş kazası ve meslek hastalığından doğan hukuki sonuçlar, meslek hastalıklarının sebepleri, hastalıktan korunma prensipleri ve korunma tekniklerinin uygulanması, biyolojik ve psikososyal risk etmenleri, ilkyardım, kimyasal, fiziksel ve ergonomik risk etmenleri, elle kaldırma ve taşıma, parlama, patlama, yangın ve yangından korunma, iş ekipmanlarının güvenli kullanımı, ekranlı araçlarla çalışma, elektrik, tehlikeleri, riskleri ve önlemleri, iş kazalarının sebepleri ve korunma prensipleri ile tekniklerinin uygulanması, güvenlik ve sağlık işaretleri, kişisel koruyucu donanım kullanımı, iş sağlığı ve güvenliği genel kuralları ve güvenlik kültürü, tahliye ve kurtarma gibi konularda olmak üzere işyerinde görevli iş güvenliği uzmanları ile işyeri hekimleri tarafından veya işçi, işveren ve kamu görevlileri kuruluşları veya bu kuruluşlarca kurulan eğitim vakıfları ve ortaklaşa oluşturdukları eğitim merkezleri, üniversiteler, kamu kurumlarının eğitim birimleri, kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları ile Bakanlıkça yetkilendirilmiş eğitim kurumları ve ortak sağlık ve güvenlik birimleri tarafından verilebilecektir.

Tehlikeli ve çok tehlikeli sınıfta yer alan işlerde çalışanların mesleki eğitimleri ise, “Tehlikeli ve Çok Tehlikeli Sınıfta Yer Alan İşlerde Çalıştırılacakların Mesleki Eğitimlerine Dair Yönetmelik” hükümlerine göre yapılır. Yönetmelikte hangi ağır ve tehlikeli işlerde işe başlamadan önce mesleki eğitim alma zorunluluğunun bulunduğu açıklanmaktadır.

2.3.2.10. Çalışanların Görüşlerini Alma ve Katılımlarını Sağlama Yükümlülüğü