• Sonuç bulunamadı

Çağdaş Türk resim sanatı üzerinde galeri, fuar, müzayede gibi sanat pazarı

4.1. Çalışma grubunun, çağdaş Türk resim sanatının mevcut sanat pazarıyla olan

4.1.2. Çağdaş Türk resim sanatı üzerinde galeri, fuar, müzayede gibi sanat pazarı

Bu alt başlıkta katılımcılara “çağdaş Türk resim sanatının şekillenmesi üzerinde galeri, fuar, müzayede gibi sanat pazarı birimlerinin rolünü nasıl değerlendirirsiniz?” sorusu yöneltilmiştir. Katılımcıların büyük çoğunluğu galeri, fuar, müzayede gibi birimlerin ticari kurumlar olduklarından bahsetmiş ve bu birimlerin sanat eserlerini ticari bakış açısıyla değerlendirdiklerini beyan etmişlerdir. Katılımcılar, sanatı ve sanatçıları destekleyen pazar birimlerinin bulunduğundan da bahsetmiş ama sanata ticari anlayışla yaklaşan birimlerin yüzdelik oranlarının daha fazla olduğunu açıklamışlardır. Bu ticari anlayışın, çağdaş Türk resim sanatı üzerinde geliştirici etkilerinin bulunmadığından bahsederek, kamu ve devlet galerilerinin yetersizliğine dikkat çekmişlerdir. Sadece K5 bu birimlerin, sanatçıların sanatına yön vermesinde etkili rollerinin bulunduğundan bahsetmiş, izleyicilerin sanatla olan ilişkisinin güçlenmesinde de onlara yardımcı etkiler sunduğu şeklinde olumlu yönde değerlendirmede bulunmuştur. Fakat bununla birlikte K5’in, pazar birimlerinin konu üzerinde olumsuz etkilerinin de bulunduğunu ifade eden açıklamaları bulunmaktadır. K5’in görüşleri aşağıdaki gibi olmuştur.

76

… galeriler, müzayedeler, fuarlar, festivaller, bienaller sanatsal anlamda, gelen izleyici kitlesinin kafasında bir şekil oluşturması açısından, gelen izleyici kitlesinin içindeki sanatçı ekibinin de kendini yönlendirmesi bakımından, kendi sanatına yön vermesi bakımından etkileyici bir rolü var. Bu olumluda olabilir olumsuz da olabilir ama oldukça olumlu katkı sunuyor sanatçılara ve izleyicilere. (K5, 1.Oturum)

Çağdaş Türk resim sanatının gelişimi üzerinde 1980’li yıllarda olgunlaşmaya başlayan sanat pazarı birimlerinin ekonomik boyutuna dikkatleri çeken K1, K3, K4, K6, sanatsal üretimlerin maddi desteğe ihtiyaç duyduğunu belirterek, finans güçlerince ya da pazar birimleri yöneticileri aracılığıyla bu ihtiyaçların giderilmeye çalışıldığını beyan etmişlerdir. Özellikle K4 bu durum üzerinde, galeri, fuar, müzayede, bienal gibi birimlerin rollerinin giderek arttığını belirtmiş, sanatın izleyici kitlesine sunulması ve tüketilmesi açısından bu birimlerin önemli rollerinin bulunduğunu belirtmiştir. Konuya ilişkin K4’ün görüşleri şu şekilde olmuştur:

Şimdi bir defa şunu önce kabul etmemiz lazım, her türlü üretim ve etkinliğin mutlaka bir ekonomik boyutu vardır. Daha öncede söyledim, sanat üretimi desteğe ve maddi bir güce ihtiyaç duyar. Bu genel bir kuraldır ve bütün alanlar için geçerlidir. Sanat alanına, bizim resim alanına döndüğümüzde, ebetteki bu alanda da kim finanse ediyorsa, kim buna rağbet gösteriyorsa, kim ilgileniyorsa ona dayalı olan bütün aktiviteler, yani bütün etkinlikler, sanatın hem üretiminde hem tüketiminde mutlaka payı vardır ve etkilidir. Bu bazen olumsuz olur bazen olumlu olabilir ama mutlaka bunu bir toplumun genel gidişatının içerisinde düşünmek lazım. Türkiye 80’lerden sonra, daha çok piyasaya yönelik mekanizmalarla Türk toplumu oluşturuluyor ve geliştiriliyorsa, sanatta bunun dışarısında düşünülemez. Böyle bakıldığında sanatın özellikle tüketimi, paylaşılması açısından bu söylediğin galeriler, festivaller, müzayedeler, sergilemeler adım adım burada pay sahibi olmuşlardır, buda zaten kaçınılmazdır. (K4, 1.Oturum)

Çağdaş Türk resim sanatının şekillenmesi üzerinde galeri, fuar, bienal, müzayede gibi birimlerin rollerini oldukça etkili gören K6, bu birimlerin sanat eseri üzerindeki finansal etkilerine değinmiştir. Bu birimlerin, sanat eserinin pazar içerisinde değerinin belirlenmesi üzerinde önemli rollerinin olduğuna değinerek, sanatçının ilgi alanı içerisinde olmayan bu

77

konuları sanatçının dışında geliştirildiğini beyan etmiştir. K6’nın konuya ilişkin görüşleri aşağıdaki gibi olmuştur.

… pazarı belirleyen bu birimler oluyor. Pazarı belirleyen derken, eserlere değer biçen ve onlara maddesel olarak bir yere konumlayan bu müzayedeler, fuarlar ve galeriler gibi kurumlar oluyor. Yani buna, kişisel olarak sanatçı karar vermiyor, sanatçı belirlemiyor ya da ona değer biçen kişi sanatı yapan üreten kişi değil, onu ticari olarak pazarlayan kişiler oluyor. (K6, 1.Oturum)

K1, galeri, fuar, müzayede, bienal gibi sanat pazarı birimlerini sanatçıların, özelliklede genç sanatçıların kendilerini tanıtabilmeleri için önemli fırsatlar sunabileceğini belirterek, bu birimlerin ticari yönleri ve satış amaçlı politikalarının özellikle genç sanatçıları yeteri kadar destekleyememesine neden olduğunu belirtmiştir. Kamu ve devlet galerilerinin özel galerilere göre bu konu üzerindeki etkisinin daha fazla olduğunu belirterek, kamu ve devlet galerilerinin sayılarının artması gerektiğini beyan etmiştir. Özel birimlerin satabilecek sanatçıların eserlerini sergiliyor olmasını, çağdaş Türk resim sanatının gelişimi üzerinde negatif etki olarak görmektedir.

4.1.2.1. Galeri yöneticilerinin ve sanatçıların eğitimli bireyler olmasının gerekliliği

Katılımcılarla yapılan görüşmelerde “çağdaş Türk resim sanatı üzerinde galeri, fuar, müzayede gibi sanat pazarı birimlerinin rolü” başlıklı tema altında, galeri yöneticilerinin ve sanatçıların eğitimli bireyler olmasının gerekliliğine yönelik alt bir tema ortaya çıkmıştır. K2 ve K3’ün görüşlerinde ortaya çıkan bu alt temada, sanatın pazarlanmasında görev alan kişilerin kültürel anlamda donanımlı olmaları, sanatı doğru okuyabilmeleri ve eğitimli bireyler olmaları gerektiğine dikkatleri çekmiştir. Galeri, fuar, müzayede gibi sanat pazarı birimlerinin yöneticileri, çağdaş Türk resim sanatının gelişmesinde etkili rol oynayabilmeleri için eğitimlerinin önemli olduğunu belirtmişlerdir. Yine aynı şekilde özellikle K3, sanatçılarında eğitimli bireyler olmasının önemine dikkati çekerek, okuyan, sorgulayan bireylerin pazar içerisindeki kültür endüstrisi etkisinden kendini koruya bileceğini beyan etmiştir. Konu ile ilişkili olarak katılımcıların görüşleri şu şekilde olmuştur:

78

Bütün mesele aslında ne biliyor musun, yetişmiş insan. Her şey insanla başlar insanla biter. Eğer siz toplumdaki eğitim seviyesini yükseltmezseniz, toplumdaki eğitim ortalaması yüksek değil ise o eğitim seviyesine göre sizin de kültür tüketiminiz olur. Türkiye’de neden bu kadar diziler çok izleniyor, neden bu kadar “kitsch” eserler çok tüketiliyor, neden bu kadar “şey” müzikler dinleniyor ya da neden “belirli tarzlardaki” romanlar fazla okunuyor nedeni eğitimdir. Eğitim seviyesinin düşük olmasıdır. Birde dünyanın her tarafında olduğu gibi sen bireysel olarak sergini açabilirsin, sen bireysel olarak istediğin kitabı okuyabilirsin, istediğin filimi izleyebilirsin, istediğin müziği dinleyebilirsin. Ama eğitim kurumlarında, kamusal alanlarda ya da geniş kitlelere yönelik bir şey yapacaksan, işlerin, bu işten anlayan insanların ön seçiminden, yani jüri ön seçiminden geçmesi lazım. Galericiler ama kim o galericiler. Simdi batıda pek çok galericinin sanatın gelişimine katkısı olmuştur, kübistlerin, empresyonistlerin gelişmesine destek vermiştir. Ama bizim ülkemizde, pek çok galerici sanatın tökezlemesine geriye doğru gitmesini sağlamıştır. Galeride yani o kurumda işletilen iş dinamiğinin, o kurumu işleten kişinin eğitimi, kültürü çok önemli. Bu işteki profesyonelliği, yeterliliği çok önemli. (K2, 1.Oturum)

…öyle şeyler çıktı ki, “piyasa resmi” yaptırıp satan galeriler çıktı ortaya. Şimdi bunlar, sanatçılara direkt baskı yapıyorlar. Şöyle yap, böyle yap. Bunları yaparsan satarsın, bunları yaparsan satamazsın gibi zorlayıcı ve yönlendirici etkilerde bulunuyorlar. Ve de bu yönlendirilmeye çalışılan sanatçıların hepsi değil de özellikle yetersiz eğitimli olanlar, bu işe dört elle sarılıp başlıyorlar tavsiyeleri uygulamaya. Bu acı bir burum. Kültür ve eğitim önemli iki taraf için de. Aksi takdirde gelişimden bahsedemeyiz. (K3,

1.Oturum)