• Sonuç bulunamadı

Paris'te son kaset: Müzikte sağ-sol ve bölgecilik

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Paris'te son kaset: Müzikte sağ-sol ve bölgecilik"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Müzikte sag-sol ve bölgecilik

►ağın kodu O zan Arif,

solunki Ahmet Kaya’dır. Sağ

özgün müzikçiler çok titizdir;

seçerken bir şarkıcının

gerçekten sağcı olduğunu

anlamadan almazlar. Türk

Halk Müziği’nde bölgecilik

vardır; örneğin orta

Anadolu’dan biri Ege

havalarına ve Azeri

müziğine yanaşmaz

ÜZİK düşkünü

. müşteriler genel olarak ön­ ce ikiye ayrılıyor: Alatur- ka müzik sevenler ve alaf­ ranga sevenler. Alaturkacı lar da kendi aralarında üçe ayrılıyorlar: Türk Sa nat Müziği, Türk Halk Müziği ve arabesk seven­ ler diye. Alafrangacılar ise, hafif Türk müziği sevenler ve özgün müzikçiler diye ayrışı­ yorlar. Hafif Türk müziği se­ venlerin ortak özelliği, hemen hepsinin Sezen Aksu’yu s - e - v - i - y - o - r olmalarıdır ki burada, yabana atılmayacak sayıda Fransızın da bu sevgiyi paylaştığı söylenebilir. Kayahan,

Nilüfer ya da Aşkın Nur da içinde

olmak üzere, bu grubun daha çok gençlerden oluşan dinamik bir alı­ cı kesimi vardır.

Özgün müzikçilere gelince...

Bunlar kendilerine özgü (!), ol­ dukça ciddi bir ayırım gösteri­ yorlar: Sağ özgün müzikçiler ve sol özgün müzikçiler. Sol özgün müzikçilerin kodu Ahmet Ka­

ya, sağ özgüncülerin kodu ise Ozan A riftir. Sağcılar daha ti­

tizdirler, seçerken ve bir şarkı­ cının gerçekten sağcı olduğu­ nu anlamadan almazlar.

Ozan Arif var mı? diye baş­

larlar, ardından da bu türden başka kimlerin olduğunu so­ rarlar. Çıkarıp gösterirsiniz. ' Tanımadıkları bir isimse, he­

men:

- Bu yeni çıkmış galiba.

Bakın, bir yanlışlık olmasın, diye uyarırlar. Yanlışlık ola­ mayacağını anlatmak yet­ mez, kaseti dinletmek gere­ kir ayrıca. Bazen dinlerken bile itirazlar sürer:

- Ama efendim, ben bu a-

damı tanıyorum. Kırmızı karanfilli kasetleri vardı.

- Biliyorum, büiyorum.

Merak etmeyin! Değişmiş şimdi. Bütün bu konuşmalardan « H * . Hn, M ---■ «**■

Arabesk sevenler “Orhan Ablmciler”, "Müslümcu- ler”, “Ibocular”, “Ferdiciler’’, "Emrahçılar” diye a- nılırlar. Bunların arasında pek kadın yoktur. Bir­ kaç ünlü varsa da adlarının sonuna "cular'’ ya da “cile|'’’ eklenecek kadar hayranları yoktur.

ı

son

Ayfer C O ŞK U N

2

&

M I * . ary* Bu

Türk Sanat Müziğinin müşterileri arasında, yaşlıca, biraz Türkçe bilen Fransızlarla Ermeniler vardır. Bunların hepsi söz birliği etmişçesine Hafız Burhan, Münir Nurettin, Müzeyyen Senar ve Safiye Ayla isterler.

sonra, ancak kuşkular gide­ rilince alırlar.

Türk Halk Müziği’nde ör­

neğin, kesin bir bölgecilik vardır: Orta Anadolu’dan birisi kolay kolay Ege hava­ larına ya da Azeri türküle­ rine yanaşmaz, Doğulu ise İstanbul türkülerine burun kıvırır. Bunun dışında, a- şık düşkünleri vardır ki, en zor beğenen ama en ıs­ rarlı kesimi oluştururlar.

Türk Sanat Müziği’nin

müşterileri arasında, yaş­ lıca ve biraz olsun Türk­ çe bilen Fransızlarla yine yaşlı Ermenileri saymalıyız, grubun hemen hepsi söz bir­

liği etmişçesine, Hafız Burhan, Münir Nu­

rettin, Müzeyyen Senar ve Safiye Ayla is­

terler. A

A'

KİN DAYANILMAZ

Arabeske gelince... Durum biraz arapsaçı­

na dönüşüyor. Bir defa, kesin bir şey varsa, o da arabeskin dayanılmaz ağırlığıdır. Büyük çoğımluk tartışmasız arabeskçidir. Arabesk, tehlikeli cereyanlar gibidir: Bazen sanat mü­ ziğine, bazen halk müziğine sızar. Hatta Türk hafif müziğine bile sızdığı olur. Bu sızmalar, yeni türler yaratır kuşkusuz. Ama bunların adları henüz konmamıştır. Arabeskte ayırım, bu türü söyleyen sanatçıların seçiminde orta­ ya çıkar. Bu da ister istemez listeyi uzatır. Genel bir sınıflandırma yaparsak, şöyle bir

tablo çıkar ortaya:

- Orhan Abimciler, - Müslümcüler, - Ibocular, - Ferdiciler, - Hakkı Bulutçular - Emrahçılar vs.

Görüldüğü gibi bu listede kadm yok. As­

lında birkaç kadm var bu dalda ün yapmış a- ma sonuna “cular” ya da “çiler” getirilecek denli hayranları yok. Bunun iki istisnası var: Biri “Acıların Kadını” Bergen ve Ceylan.

Ceylan’ın hem filmleri, hem de müzik kaset­

leri Emrah’la yarışıyor.

Emrah ikinci ya da üçüncü kuşak denilen

gençlerin, özellikle de genç kızların sevgilisi.

Müşteriler, yüzlerinde mutlu bir gülümse­

meyle, acele etmeden dinlerler kaseti. Bıra­ kılsa, tümünü dinleyebilirler. Kaseti alırken

genellikle aralarında Fransızca konuşurlar. Sonra da, biraz sıkılarak odalarından çok ça­ lıştıkları atölyelerin duvarlarına asmak için poster isterler. Çoğu kez dayanamaz, daha önce tekrar tekrar izledikleri; İstanbul'un ge­ cekondu mahallelerinden çıkıp, gazinolarda, kara kaim kaşlarını kaldırarak şarkı söyle­ yen ve hep acı çeken gençleri canlandırdığı, bir de filmini alırlar onun.

ATÖLYELERE KASET SERVİSİ

- Çok dikkat etmek gerek efendim. Şarkılar

arasında hiç boşluk olmamalı. Sese bakın hanfendi! Nasü?

Kendinden memnun, sanki şarkıları ken­

disi bestelemiş ve kendisi söylüyormuşçasma gururla dinliyor kaseti.

- Hiç boşluk yok, gördünüz mü? Tam üç sa­

atimi aldı. Boru mu? Tek tek kasetleri bula­ caksınız, istenen şarkıları seçeceksiniz... 50 franktan bir kuruş aşağı olmaz. Cık, katiyen olmaz! Hiçbir yerde bulamazlar Zeki Mü-

ren’in “Muhabbet Kuşu”nu. Şu koca Fran­

sa’da benden başkasında bulamazlar. 3500 ka­ set hanfendi! Dile kolay. Nereden bulacaklar

Berkant’ı, Hafız Burhan’ı? Bende var. Hep­

si bende var efendim.

- Kuzum bu kadar çok kaseti nereye koyu­

yorsunuz? Hem babanız kızmıyor mu durma­ dan kaset almanıza?

- Kızar tabii... de, para kazanıyoruz. Değil

mi?

Başını arkaya atıp elini tezgaha vuruyor. - Atölyelerden kaset ısmarlıyorlar. Yapıp

götürüyorum. Eh! O kadar olacak artık. Ala­ cağız tabii. Sermayemiz icabmda.

Bu arada dükkana giren müşterilerle laflı­

yor. Yeni çıkan kasetleri tanıtıyor onlara. Türkiye baskılarının daha iyi olduğu konu­ sundaki düşüncesini açıklayıp nedenlerini sı­ ralıyor. Kulakları iyi işitmediği için özellikle sesin boğuk olması onu çok rahatsız ediyor ve yine aynı nedenle bağırarak konuşuyor hep. Arada:

- Ben de şarkı söylerim efendim. Aslmda Almanya’ya gidip kaset doldurmayı istiyo­ rum. Ama 1500 mark para yatırmak lazım. Bir bulsam bu parayı. Nerede?

Birileri sesleniyor:

- Hadi canım sen de! Kaç yıldır söylüyor­

sun, söylüyorsun, ortada bir şey yok.

- Boru mu arkadaş? Para lazım diyoruz. Bir para olsun, bak gör o zaman. Ne biçim meşhur olacağım! Bülent Ersoy’lar, Zeki M üren’ler, elime su dökemezler. Di mi, han­ fendi? Anlamıyorlar. Paranın gözü kör olsun!

Müşterilerden birisi:

- Sen boş ver kaseti be anam! Bir şeyler

söyle de, kulağımızın pası silinsin, diyor. O- nun sözü daha ağzındayken başlıyor şarkıya bizimki.

Mavi yelek, mor gömlek.

Kırmızı ayakkabı, yeşil eşarp...

Aldığı alkışlardan mutlu, başparmağıyla i-

şaret parmağını biribirine sürtüyor.

- Paradan haber verin, paradan, diyor.

YARİN: FRANSIZLARDA BÜLENT ERSOY MERAKI

Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

Fen bilgisi öğretmen adaylarının paranormal inançların alt boyutlarından olan büyü inancı ile cinsiyetleri arasında anlamlı bir fark olup olmadığını öğrenmek

ölümünün 10’uncu yıldönümünde Kemal Tahlr İçin düzenlenen 15 dakikalık televizyon programını izledim, Kemal Tahir yaşasaydı, sa­ nırım çelişkili

Salih Acar’ın geçmiş yıllarda­ ki yapıtlarında olduğu gibi, bu yılki tablolarında da yine bu­ ram buram tüten doğa tutku­ sunu, yaşama sevincini

Nous avons des raisons pour penser que si les dirigeants arméniens obéissant aux vœux de leurs Ressortissants, avaient réclamé la tutelle française en Cilieie,

Merhum Hakkı Toker ve Merhume Hüsniye Toker'in oğulları, Merhum İsmet İnönü ve Merhume Mevhibe İnönü'nün damatları, Semiha-Mübin Toker'in ağabeyleri,

Duble rakı­ nın; içinden çıktığı şişesinden iki üç katı fazla fiyatla satıldığı lüks barların, gece kulüplerinin şarkıcısı oldu.. Basın, haberi bir

İleri düşünceli bir devlet adamı olan ve yeniliklerinden ürken padişahın emri ile başı kesilen sadrazam Halil Hamit Paşanın torunlarından olan Mehmet Rauf Bey Yemen

Özet: Ço¤unlu¤u genç eriflkin yafl grubunda olan ve yüksek risk alt›nda bulunan sa¤l›k çal›flanlar›n›n k›zam›k ve kabaku- lak virusu infeksiyonlar›na