• Sonuç bulunamadı

Artık kurak iklime uygun, az su isteyen egzotik türler tercih edilmeli...&#34

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Artık kurak iklime uygun, az su isteyen egzotik türler tercih edilmeli...&#34"

Copied!
2
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Sıcaklar nedeniyle "yeşil alan "lar yeniden gündemde... Ancak bu kez "yetersiz "likleri değil, "sulanma" ları tartışılıyor.

Barajlar boşaldıkça "daha az su kullanın" diyen belediyelerin çimenleri sulamasına "kızanlar" bile var. TEMA Genel Müdürü Uygar Özesmi 'ye göre; "İstanbul'daki peyzajı Batı Avrupa'dan ithal ediyorlar. Artık kurak iklime uygun, az su isteyen egzotik türler tercih edilmeli..."

Bu uyarıya Büyükşehir Belediyesi Park ve Bahçeler Müdürü Mehmet İhsan Şimşek ise bakın ne diyor : "Kuraklığa dayanıklı çalıların arkasında fuhuş yapılıyor, gasp yapılıyor, uyuşturucu satılıyor. Bu yüzden çiçek, çim ve ağaç konseptini benimsedik..." (27 Haziran 2007-Vatan)

Ya havzaların 'gasp'ı?

İstanbul'u su düşmanı gökdelenlerle dolduranların, park düzenlemesinde "iklim" i değil de "fuhuş" u düşünmelerine ne denebilir?.. Ya, su havzalarındaki "imar gasp" larına göz yumup bu nedenle azalan suyu da parklardaki "gasp" ları önlemek için çimenlere savurmaya?..

Bunların yanıtlarında ne kadar "hakaret" riski varsa, yeşil alanlarımızdaki şu "çim konsepti" (!)ni yaratan "ithal şehircilik" sevdalılarına söylenecek iki çift sözün de aynı riski var...

Yılın 300 günü güneş altındaki bir ülkede, yılın 300 günü yağışlı geçen ülkelerin sulama bile gerektirmeyen "çim"

leri, bin yıllardır "gölge" ye sığınılan Anadolu 'ya "park" (!) diye dayatılıyor.

Böylece dünyada belki de sadece bizim için "çimlere basmak yasak" lanırken "dikkat bu refüjde hortumla sulama yapılıyor" uyarıları da herhalde yine "sadece biz" im yollarımızda var. Üstelik taşıdığı suyun yarısını yollara döken ve tümü belediyelerin en eski araçları olan "sulama" tankerleriyle...

Anadolu çınarları

Sayısız kez dediğimiz gibi, ne çekiyorsak "Türkiye'ye yabancı" imar anlayışından çekiyoruz. Yıllardır bunu "Batı hayranlığı" yla yaşarken şimdi de "Arabistan Müslümanlığının siyasallaşması" eklendi...

Baksanıza adam öncelikle, "insanı gözeten" parklar düzenlemekten sorumluyken başımıza "ahlak zabıtası" kesilmekle kalmıyor; "kuytulardaki suç" u önleme adına, kalan suyumuzu da açık çimenliklerde tüketiyor...

Oysa Anadolu "güneş ülkesi" demekse, Anadolu'da yaşamak da "gölgede oturmak" demek... Örneğin "çınar" bu nedenle sadece bizde kutsaldır. "çınaraltı" da sadece bizde çok özeldir. Nerde bir ulu çınar varsa, orada bir bahçeli kahvenin de olması nedendir?

Nitekim mahpushanede güneşe hasret kalan Nâzım bile çimlerin ortasına değil, bir "Anadolu çınarı" nın altına gömülmek istedi; çünkü "kökü dışarıda" değildi.

Atalarımız aynı nedenle evlerini geniş saçaklı yaptılar. Dar sokakları gölgeyle kapladılar. Kuzey ülkelerinin küçük balkonları yerine, ev önüne uzanan güneşten korunmuş geniş "veranda" ları yarattılar. Bütün bunların, şimdiki "yeşil alan" kavramındaki karşılığı ise "asma altı" , "çardak altı" değil midir?

Kuzey ülkelerin insanı, güneşi görür görmez yağmurların armağanı çimenlere yatar ve eline kitabını alıp güneşlenir...

Hatta bu öylesine değerli bir zamandır ki kimseyle konuşmak bile istemez, "yalnız" kalmayı sever ve sadece güneşle birliktedir...

Anadolu insanı ise gölgeye "çömer" ; mutlaka birileriyle sohbet etmek ister ve hatta "ne yapıyorsun" diye soran arkadaşına da "oturuyoruz, sen de gel" diyerek yaşadığı keyfi paylaşmak ister...

(2)

Şehirciliğimizin de artık "kişi başına şu kadar m2 yeşil alan" diye çimlerle kaplı "rezerv rant arsaları" yerine, çardak altı, asma altı olan dinlence alanlarını öngörmesi gerekmiyor mu?

Şu imar mevzuatındaki sosyal altyapı tanımlarına, gerçekten bize ait sosyal değerleri yazmak neden akla gelmez?

Planlama ve peyzaj eğitiminde parkların boş kalan sabit banklarına ait ölçüler ezberletilir de karşılıklı oturulup sohbetin koyulaşacağı kameriyelerimiz neden öğretilmez?..

TEMA'nın eleştirilerine Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş 'ın yanıtı şöyleymiş: "Parklarda sulamayı yavaşlattık, buralar için kuyular açıyoruz..." (28 Haziran 2007-AA)

Oysa kuyudan bile sulansalar şu son güneşlerde sararıp solan tüm "çim parkları" binlerce yıllık kent ve yaşam geleneklerimizi yok sayan sözde modern şehirciliğin "fiyasko" sudur...

ekinci@cumhuriyet.com.tr Cumhuriyet 01.07.2007

Referanslar

Benzer Belgeler

l~yların sakinleşmesine ramen yine de evden pek fazla çıkmak 1emiyorduk. 1974'de Rumlar tarafından esir alındık. Bütün köyde aşayanları camiye topladılar. Daha sonra

,ldy"ryon ordı, ırnığ rd.n ölcüm cihazlan uy.nş ü.rinc. saİıtrd fıatiycılcri

Yazara göre 12 Mart sonrasında AP, kişi hak ve özgürlükleri karşısında devlet otoritesini güçlendirmeyi amaçlayan ara rejimin sivil destekçiliğine soyunmuş, sola

Bir tarafta siyasal iktidar gücünü ve meşruiyetini tüm kolluk kuvvetleriyle simgelerken, diğer taraftan toplumun daha çok özgürleşme talebiyle kamusal alanda var olma

Erzincan'ın İliç ilçesinin çöpler köyünde altın çıkarmaya hazırlanan çokuluslu şirketin, dönemin AKP'li milletvekillerini, yerel yöneticileri ve köylüleri gruplar

Öte yandan, hemen her konuda "bize benzeyeceksiniz" diyen AB'nin, kendi kentlerinde yüz vermedikleri imar yolsuzluklar ını bizle müzakere bile etmemesi; hemen tüm

do ğalgazlı, çift katlı ve özürlüler için otobüslerin kendi döneminde hizmet vermeye başladığını anlatan Sözen, Erdo ğan'ın "İstanbul'da CHP iktidardayken

Tabiatı ve Biyolojik Çeşitliliği Koruma Kanunu Tasarısının ekim ayının son haftasında meclis gündemine taşınması ile Kamu Yönetimi Temel Kanunu Tasar ısı olarak bilinen