• Sonuç bulunamadı

Finansal İstikrar Raporu. Mayıs 2019 Sayı:28

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2022

Share "Finansal İstikrar Raporu. Mayıs 2019 Sayı:28"

Copied!
99
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Finansal İstikrar Raporu

Mayıs 2019

Sayı:28

(2)

TÜRKİYE CUMHURİYET MERKEZ BANKASI İdare Merkezi

Hacı Bayram Mah., İstiklal Cad. No:10 06050 Ulus Altındağ Ankara, Türkiye

Telefon: (+90 312) 507 50 00 Faks: (+90 312) 507 56 40

Teleks: 44033 mrbrt tr; 44031mbdı tr

World Wide Web Home Page: http://www.tcmb.gov.tr E-mail: bankacilik@tcmb.gov.tr

ISSN 1305-8576 (Online)

Kamuoyunu bilgilendirme amaçlı olarak hazırlanan bu rapor esas olarak Mart 2019 verilerine dayanarak hazırlanmakla beraber, raporun yayımlandığı tarihe kadar yaşanan gelişme ve değerlendirmeleri de içermekte olup, tüm içeriği ile TCMB Genel Ağ Sisteminde yer almaktadır. Bu raporda yer alan bilgi ve verilere dayanarak verilecek kararların sonuçlarından TCMB sorumlu tutulamaz.

(3)

Önsöz

Finansal İstikrar Raporu’nun son sayısından bu yana, küresel ekonomiye dair yavaşlama sinyalleri güçlenirken yurt içi iktisadi faaliyette dengelenme

eğilimi devam etmiştir. Sermaye yeterliliği, özkaynak kârlılığı ve likit varlık düzeyi bankacılık sektörünün risklere karşı dayanıklılığını desteklemektedir.

Kredi büyümesi ılımlı bir toparlanma sergilemektedir. Alınan önlemlerin de etkisiyle reel sektör yabancı para açık pozisyonu kademeli olarak

gerilemektedir. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası elindeki bütün politika araçlarını fiyat istikrarını sağlama ve finansal istikrarı destekleme hedefleri doğrultusunda etkin biçimde kullanmaya devam etmektedir.

Finansal istikrara ilişkin güncel gelişmeler ve görünümle birlikte küresel ve yurt içi makrofinansal gelişmelere de yer verdiğimiz Finansal İstikrar

Raporumuzun 28’inci sayısının okuyucular için faydalı olmasını dilerim.

Murat ÇETİNKAYA

Başkan

(4)
(5)

Finansal İstikrar Raporu | Mayıs 2018

İçindekiler

I GENEL DEĞERLENDİRME 1

I.1.I Kutu: Piyasalara Yönelik Adımlar 7

II. MAKROEKONOMİK GÖRÜNÜM 10

II.1 Uluslararası Gelişmeler 11

II.1.I Kutu: Finansal Teknolojiler Alanındaki Gelişmelerin Finansal İstikrara Yönelik

Potansiyel Etkileri 15

II.1.II Kutu: Küresel Finansal Sistemi Düzenleyen Reformlara İlişkin Etki Analizi Çalışmaları 18

II.2 Yurt İçi Gelişmeler 20

III. FİNANS DIŞI KESİM 23

III.1 Hanehalkı Gelişmeleri 24

III.1.I Kutu: Yabancı Para Mevduatta Vade, Montan ve Para Birimi Tercihi 30 III.1.II Kutu: Mevduat Dolarizasyonun Ölçülmesinde Yeni Yaklaşım: Kur ve Faiz Etkisinden

Arındırılmış Dolarizasyon Endeksi 34

III.2 Reel Sektör Gelişmeleri 37

III.2.I Kutu: Alternatif Finansman Yöntemleri 43

IV. FİNANSAL KESİM 48

IV.1 Kredi Gelişmeleri ve Kredi Riski 49

IV.1.I Kutu: Firma Kredi Riski Analizinde Öncü Göstergeler 55

IV.2 Likidite Riski 58

IV.2.I Kutu: Döviz Swap Piyasası Gelişmeleri 63

IV.3 Faiz ve Kur Riski 67

IV.4 Kârlılık ve Sermaye Yeterliliği 69

V. ÖZEL KONULAR 72

V.I Dünyada ve Türkiye’de Finansal Tabana Yayılma 72

V.2 Firma Kredilerinde Sınıflar Arası Geçiş Matrisleri 79

V.3 Yakın İzlemedeki Kredilere Yakından Bakış: TFRS-9 Etkisi 84

GRAFİK, TABLO VE ŞEMA LİSTESİ 87

KISALTMA LİSTESİ 92

(6)

Genel Değerlendirme

Mevcut Rapor döneminde, küresel iktisadi faaliyet yavaşlama eğilimi göstermiştir. Amerika Birleşik Devletleri (ABD) ekonomisi görece güçlü büyüme sergilerken, gelişmiş ülkeler arasında Euro Bölgesi ve Japonya, gelişmekte olan ülkeler (GOÜ) arasında ise Çin, Hindistan ve Brezilya ekonomileri büyüme performansı açısından ivme kaybetmektedir. İngiltere’nin Avrupa Birliği’nden (AB) ayrılış sürecine ve ABD ile Çin arasındaki ikili ticaret görüşmelerine ilişkin belirsizlikler sürmektedir. Bu dönemde, küresel iktisadi faaliyete yönelik endişelerin ve küresel ekonomi politikalarına ilişkin belirsizliklerin yüksek seyretmesi nedenleriyle küresel para politikalarındaki normalleşme süreçleri büyük ölçüde duraksamıştır. Özellikle ABD Merkez Bankası’nın (Fed) “sabırlı” para politikası duruşuna geçeceğini ilan etmesi (Grafik I.1) ile beraber küresel tahvil faizlerinde meydana gelen düşüşler, yatırımcıları getiri arayışına yöneltmiş; artan risk iştahı neticesinde GOÜ tahvil piyasalarına net portföy girişleri gözlenmiştir (Grafik I.2). Küresel finansal koşullardaki göreli gevşemenin etkisiyle, geçmiş Rapor dönemine kıyasla genel olarak GOÜ’nün borçlanma maliyetleri düşmüş, risk primlerinde iyileşme görülmüştür.

2018 yılı son çeyreğinde, yurt içi iktisadi faaliyetteki dengelenme süreci belirginleşmiş; yurt içi talep daralırken, net ihracattaki güçlü artış ekonomideki yavaşlamayı sınırlamıştır. Son dönemde açıklanan veriler, ekonomideki dengelenmenin 2019 yılı ilk çeyreğinde devam ettiğini göstermektedir. Bu döneme ilişkin öncü göstergeler, iktisadi faaliyette 2018 yılı ikinci yarısında başlayan yavaşlama eğiliminin

azaldığına işaret etmektedir. Reel kur seviyesi ile yurt içi talepteki daralmaya bağlı olarak firmaların dış piyasalara yönelme eğilimi ve pazar çeşitlendirme esnekliği mal ihracatını desteklemekte; iktisadi

faaliyetteki zayıf seyir ve göreli fiyat etkisi ithalat talebini sınırlamakta; net seyahat gelirlerinin de katkısıyla cari dengedeki iyileşme sürmektedir. Başta AB ülkeleri olmak üzere küresel büyümede gözlenen

yavaşlama eğilimine rağmen dış talep olumlu görünümünü korumaktadır.

Mevcut Rapor döneminde, yurt içi talebin daralması, gecikmeli kur etkilerinin azalması, ithal girdi

maliyetlerinin gerilemesi ve sıkı parasal duruşa bağlı olarak enflasyon göstergelerinde bir miktar iyileşme eğilimi gözlenmiştir. Buna karşın, belirsizlik kanalının etkisiyle mevduat dolarizasyonu artmıştır. Ek olarak, 2019 yılı Mart ayından itibaren ülkemiz risk primi, belirsizlikler ve jeopolitik gelişmeler nedeniyle diğer GOÜ’den bir miktar ayrışmıştır. Söz konusu gelişmelerin finansal piyasalara olumsuz yansımalarını

sınırlamak ve piyasaların etkin işleyişini desteklemek amacıyla politika yapıcılar tarafından çeşitli tedbirler

Grafik I.1: FOMC Üyelerinin Medyan Politika Faizi Tahminleri (Düz Çizgiler) ve Piyasa Beklentileri (Kesikli Çizgiler) (%)

Grafik I.2: GOÜ’ye Yönelen Haftalık Fon Akımları (13 Haftalık Birikimli, Milyar ABD Doları)

Kaynak:Bloomberg Son Gözlem: 21.05.2019 Kaynak: EPFR Son Gözlem: 15.05.2019

Dipnot: Kesikli çizgiler 30 günlük Fed fonları vadeli faiz sözleşmelerindeki ima edilen oranları göstermektedir.

1,5 2 2,5 3 3,5

2019 2020 2021

03.19 12.18

09.18 21.05.2019

27.11.2018

-40 -20 0 20 40 60 80

05.17 08.17 11.17 02.18 05.18 08.18 11.18 02.19 05.19

Tahvil Piyasaları Hisse Senedi Piyasaları

Fed'in

"Sabırlı"

Para Politikası Duyurusu Fed Bilanço Küçültme

Yol Haritasının Açıklanması ABD

dolarının değer kazanması Ticaret

Gerilimleri

(7)

Genel Değerlendirme

2019 yılı ilk çeyreğinde, 2017 yılında kullandırılan Kredi Garanti Fonu (KGF) kefaletli kredilerin getirdiği yüksek baz etkisinin geride kalması, KGF kefaletli yeni paketlerin (KOBİ Değer Kredisi) kullanıma açılması, banka kredi arz koşullarının kamu bankaları öncülüğünde bir miktar gevşemesi, bireysel kredilerde çeşitli düzenlemelerin ve kredi kampanyalarının hayata geçirilmesi sonucunda yıllık kredi büyümesinde ılımlı bir toparlanma eğilimi izlenmiştir. 2019 yılı ilk çeyreğinde, KOBİ Değer Kredisi paketleri kapsamındaki

kredilerin özellikle mikro ve küçük ölçekli işletmelere kullandırılması, söz konusu firmaların finansmana erişim koşullarını iyileştirmekte ve bankaların aktif kalitesi görünümüne katkı sağlayarak finansal istikrarı desteklemektedir. Mevcut Rapor döneminde, toparlanma eğilimine rağmen kredi büyümesinin geçmiş yıllar ortalamalarının altında seyretmesinde, kredi iştahının banka grupları bazında farklılaşması ve talep kaynaklı etmenler belirleyici olmuştur. 2019 yılı Mart ayında kur etkisinden arındırılmış (KEA) toplam yıllık kredi büyümesi yüzde 4,5 seviyesinde gerçekleşmiştir (Grafik I.3). Banka Kredileri Eğilim Anketi (BKEA) sonuçlarına göre, 2019 yılı ilk çeyreğinde kısmi bir iyileşme gözlenen bankaların kredi standartları sıkı olmaya devam etmektedir (Grafik I.4).

Grafik I.3: Yıllık Kredi Büyümesi (KEA, %) Grafik I.4: Kredi Koşulları (Yıllık, %)

Kaynak: TCMB Son Gözlem: 03.19 Kaynak: TCMB, TÜİK Son Gözlem: 03.19

Dipnot: Dövize endeksli krediler YP kredilere dâhil edilmiş, YP kredi tutarı, ABD doları için 0,7, euro için 0,3 ağırlıkla elde edilen sepet kullanılarak kur etkisinden arındırılmıştır.

Dipnot: Kredi standartları serisi, BKEA cevaplarının hacim ile ağırlıklandırılıp, 4 çeyreklik birikimli hale getirilip, tarihsel ortalamadan arındırılarak; Net Kredi Kullanımı/GSYİH serisi ise, KEA stok kredideki yıllık farkın son bir yıllık toplam GSYİH’ye oranı alınarak

hesaplanmaktadır. 2019 yılı birinci çeyrek GSYİH verisi TCMB tahminidir.

Kur riski yönetimi konusundaki farkındalığın artmasının ve yatırımlardaki zayıf seyrin etkisiyle firmaların yabancı para (YP) kredi talebi sınırlı düzeyde gözlenmekte; kredi talebi daha çok işletme sermayesi amaçlı olarak yerel para cinsinden gerçekleşmektedir. Bireysel kredi talebinde, piyasa koşullarının tüketici güvenine yansıması, varlık fiyat değişimleri, finansal ürün fiyatlamaları, istihdam ve hanehalkı reel gelirine dair gelişmeler belirleyici rol oynamaktadır. 2019 yılının ilk çeyreğinde, konut ve taşıt kredileri zayıf seyrederken, bireysel kredi büyümesi ihtiyaç kredileri ve kredi kartı kullanımı öncülüğünde artmıştır. Bu dönemde, faiz oranlarındaki gerileme, kamu bankalarının kredi kartı bakiyelerini ihtiyaç kredileri ile yapılandırmaya imkân tanımaları ve ihtiyaç kredilerindeki vade limitinin 60 aya çıkarılması bireysel kredi büyümesini yukarı yönlü etkilemiştir. Diğer taraftan, finansal istikrarı destekleyen önemli bir unsur da, 2018 yılı sonunda yüzde 14,8 olan Türkiye’nin hanehalkı borçluluğunun GOÜ ortalamasının oldukça altında seyretmesidir.

0 5 10 15 20 25

03.15 06.15 09.15 12.15 03.16 06.16 09.16 12.16 03.17 06.17 09.17 12.17 03.18 06.18 09.18 12.18 03.19

Toplam Krediler Bireysel Firma

-3 -1 1 3 5 7 9 11 13

-200 -150 -100 -50 0 50 100

03.07 03.08 03.09 03.10 03.11 03.12 03.13 03.14 03.15 03.16 03.17 03.18 03.19

Kredi Standartları (Sol E.) Net Kredi Kullanımı/GSYİH (%)

(8)

Grafik I.5: Reel Sektör YP Yükümlülükleri ve Net YP Pozisyonu (Milyar ABD Doları)

Grafik I.6: Reel Sektör Finansal Borçlarının GSYİH İçindeki Payı (%)

Kaynak: TCMB Son Gözlem: 02.19 Kaynak: TCMB, BDDK Son Gözlem: 02.19

Dipnot: GSYİH aylıklandırılmıştır. 2019 yılı Şubat ayı GSYİH

verisi TCMB tahminidir.

2018 yılı boyunca azalan reel sektör YP açık pozisyonu, 2019 yılı ilk çeyreğinde bu eğilimini korumuştur.

Açık pozisyon tutarı 2019 yılı Şubat ayı itibarıyla 197 milyar ABD doları olarak gerçekleşmiştir (Grafik I.5).

Türk Parası Kıymetini Koruma Hakkında 32 Sayılı Karar’da yapılan değişiklikler kapsamında yenilenmeyen dövize endeksli krediler (DEK) ve daralan yurt içi YP kredi bakiyesi YP yükümlülüklerdeki azalışta belirleyici olmuştur. Ek olarak, kur oynaklığı, iktisadi faaliyetteki zayıf seyir ve yatırım amaçlı finansman ihtiyacındaki azalma nedeniyle YP kredi talebinin gerilemesi reel sektörün açık pozisyonunu düşürücü etki yapmaktadır.

Kur değişimleri, YP kredilerin TL karşılıkları üzerindeki etkisiyle reel sektör finansal borç kaldıraç oranındaki gelişmeleri şekillendirmektedir (Grafik I.6).

Grafik I.7: TGA Oranları (%) Grafik I.8: TGA Bakiyesi ve Bileşenleri (Milyar TL)

Kaynak: TCMB Son Gözlem: 03.19 Kaynak: TCMB Son Gözlem: 03.19

Mevcut Rapor döneminde, yavaşlayan iktisadi faaliyet ve kredi büyümesinin etkisiyle tahsili gecikmiş alacak (TGA) oranı gerek firma kredileri gerekse bireysel krediler ayrımında artmıştır (Grafik I.7). Yüksek montanlı TGA ilavelerinin 2018 yılı sonunda yoğunlaşması bu gelişmede rol oynarken, firma kredi yeniden yapılandırmalarının büyük ölçüde tamamlanması ve konkordato sürecindeki firmaların azalması

önümüzdeki dönemde bankaların aktif kalitesini destekleyebilecektir. Öte yandan, iktisadi faaliyetin seyri, finansal koşullar ve istihdam gelişmeleri sektörün TGA oranı üzerinde belirleyici olacaktır. Yakın izlemedeki krediler, aktif kalitesindeki sınırlı bozulmanın yanı sıra YP kredilerin TL cinsinden bilanço değerlerinin artışı,

0 50 100 150 200 250 300 350

-250 -200 -150 -100 -50 0

02.15 05.15 08.15 11.15 02.16 05.16 08.16 11.16 02.17 05.17 08.17 11.17 02.18 05.18 08.18 11.18 02.19

Yurt İçi YP Kredi Yurt Dışı YP Kredi

DEK İthalat Borçları

Net Pozisyon(Sol E.)

20 30 40 50 60 70 80 90

0 5 10 15 20 25 30 35

06.14 10.14 02.15 06.15 10.15 02.16 06.16 10.16 02.17 06.17 10.17 02.18 06.18 10.18 02.19

TL Yurt İçi YP

Yurt Dışı YP Toplam Borç (Sol E.)

2,0 2,5 3,0 3,5 4,0 4,5 5,0

03.15 06.15 09.15 12.15 03.16 06.16 09.16 12.16 03.17 06.17 09.17 12.17 03.18 06.18 09.18 12.18 03.19

Toplam Bireysel Firma

30 80 130 180 230 280 330

30 50 70 90 110 130

03.15 06.15 09.15 12.15 03.16 06.16 09.16 12.16 03.17 06.17 09.17 12.17 03.18 06.18 09.18 12.18 03.19

Aktiften Silinen Tahsilât

İlave TGA Bakiye

Yakın İzleme (Sol E.)

(9)

Genel Değerlendirme

yürürlüğe girmesiyle artış göstermiştir (Grafik I.8). TFRS-9 raporlama standartlarının uygulanmasını takiben, bankalar bazında ayrışan yakın izleme oranlarının zamanla birbirine yakınsayacağı

öngörülmektedir.

Grafik I.9: Yüzdelik Dilimlere Göre Bankaların Toplam Likidite Karşılama Oranları (4 Haftalık Hareketli Ort., %)

Grafik I.10: Para Takası İşlem Tutarlarının Gelişimi (Milyar TL)

Kaynak: TCMB Son Gözlem: 10.05.19 Kaynak: TCMB Son Gözlem: 26.04.19

Dipnot: Kalkınma ve yatırım bankaları hariçtir. Konsolide olmayan raporlamalar kullanılmıştır. Söz konusu dilimler, likidite karşılama oranları en küçükten en büyüğe göre sırasıyla 25, 50 ve 75’inci yüzdelik dilimlerde yer alan bankaları temsil etmektedir.

Bankaların likidite yapısına dair göstergeler olumlu seyrini sürdürmektedir. Mevcut Rapor döneminde, düşük kredi büyümesi ve bankaların likidite tercihleri doğrultusunda sektörün likidite karşılama oranları bir miktar yükselmiştir (Grafik I.9). 2019 yılı Mart ayından itibaren, bankalar yükselen maliyetler nedeniyle yurt dışı para takası piyasasına ek olarak, işlem limitleri yukarı yönlü güncellenen TCMB para takası

piyasasını artan şekilde kullanmaktadır. Bunun sonucunda, yurt dışı yerleşikler ile yapılan net para takası fonlamasında kısmi bir azalma gözlenmiş olup net TL fonlama miktarında mevcut Rapor döneminde artış yaşanmıştır (Grafik I.10). Son dönemde, kısa vadeli para takası fonlamasının ve gecelik mevduatın vadeli mevduat içindeki payının artmasıyla sektörün TL fonlama vadesi bir miktar kısalmıştır.

Olumlu likidite görünümünü koruyan bankacılık sektöründe, 2018 yılı ikinci çeyreğinden itibaren dış kaynak kullanımı azalmış; dış borç yenileme oranı gerilemiştir. Bu gelişmede bankaların dış borca erişim koşullarından ziyade, YP mevduatlardaki artış, iktisadi faaliyette izlenen yavaşlamaya bağlı olarak reel sektör yatırımlarındaki düşüş ile azalan kredi talebi sonucunda YP cinsi kredi büyümesinde yaşanan zayıf seyir belirleyici olmuştur. Dış borç yenileme oranında, yenilenen sendikasyon kredileri ve yurt dışı menkul kıymet ihraçlarının etkisiyle bir miktar artış gözlenmiştir (Grafik I.11). Vadesi dolan sendikasyon kredileri yaklaşık yüzde 85 oranında yenilenmiştir. Yakın dönemde sınırlı bir gerileme gözlenen sendikasyon kredilerinin maliyetlerinde yüksek seviyeler devam etmektedir (Grafik I.12). Bu dönemde gerçekleştirilen yurt dışı borçlanmalara gelen talepteki ve katılımcı banka sayısındaki artış yabancı yatırımcı ilgisinin yüksek olduğunu göstermektedir.

50 80 110 140 170 200 230 260 290 320

03.14 10.14 05.15 11.15 06.16 01.17 08.17 03.18 10.18 05.19

Yüzde 25 Yüzde 75

Yüzde 50 Yasal Oran

Sektör Ortalaması

30 90 150 210 270 330 390 450

01.17 04.17 07.17 10.17 01.18 04.18 07.18 10.18 01.19 04.19

Spotta TL Alım Net TL Alım

(10)

Grafik I.11: Toplam Dış Borç Yenileme Oranı ve Ortalama Vadesi (Ay, % )

Grafik I.12: 367 Gün Vadeli Sendikasyon Kredilerinin Maliyet Gelişimi (İşlem Bazlı, %)

Kaynak: TCMB, MKK Son Gözlem: 03.19 Kaynak: KAP Son Gözlem: 10.05.19

Dipnot: Dış borç yenileme oranı, menkul kıymet ihraçları dâhil toplam yurt dışı yükümlülük kullanım ve geri ödeme tutarlarının 6 aylık hareketli toplamları üzerinden hesaplanmıştır.

Dipnot: Büyük ölçekli 10 banka için hesaplanmıştır.

Son dönemde bankacılık sektörü kârlılık göstergelerinde azalma eğilimi gözlenmiş; bu durumda özel karşılık provizyonu ve mevduat faiz giderlerindeki yükseliş etkili olmuştur (Grafik I.13). Mevcut Rapor döneminde faiz dışı gelirlerin kârlılığa katkısı belirginleşmiştir. Sermaye yeterlilik rasyosu (SYR), Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu’nun (BDDK) SYR hesaplamasına ilişkin destekleyici düzenlemelerinin 2018 yılı sonundan itibaren uygulamadan kalkması ve kârlılıktaki düşüş eğiliminin etkisiyle, düzenleme öncesi seviyelerine gerilemiştir (Grafik I.14). Kamu bankalarının sermayelerini güçlendirmek için ikrazen ihraç edilen özel tertip devlet iç borçlanma senetleri (DİBS) önümüzdeki dönemde kamu bankalarının ve sektörün sermaye tamponlarını destekleyecektir.

Grafik I.13: Aktif ve Özkaynak Kârlılığı Gelişimi (%) Grafik I.14: Standart ve Çekirdek SYR Gelişimi (%)

Kaynak: TCMB Son Gözlem: 03.19 Kaynak: TCMB Son Gözlem: 03.19

Dipnot: Kârlılık oranları bir yıllık birikimli kârın bir yıllık ortalama paydaya bölünmesi suretiyle hesaplanmaktadır.

70 75 80 85 90 95 100 105 110 115

44 47 50 53 56 59 62 65 68

03.13 08.13 01.14 06.14 11.14 04.15 09.15 02.16 07.16 12.16 05.17 10.17 03.18 08.18 01.19

Ortalama Vade Yenileme Oranı (Sol E.)

-1,0 0,0 1,0 2,0 3,0 4,0 5,0 6,0

05.14 10.14 03.15 08.15 01.16 06.16 11.16 04.17 09.17 02.18 07.18 12.18 05.19

Libor Euribor

ABD Doları Dilim Maliyeti Euro Dilim Maliyeti

1,0 1,2 1,4 1,6 1,8 2,0

10 11 12 13 14 15

03.15 07.15 11.15 03.16 07.16 11.16 03.17 07.17 11.17 03.18 07.18 11.18 03.19

Özkaynak Kârlılık Oranı (Sol E.) Aktif Kârlılık Oranı

14,5 15,5 16,5 17,5 18,5

12 13 14 15

03.15 07.15 11.15 03.16 07.16 11.16 03.17 07.17 11.17 03.18 07.18 11.18 03.19

Çekirdek SYR (Sol E.) Standart SYR

(11)

Genel Değerlendirme

Özetle, mevcut Rapor döneminde, küresel iktisadi büyümeye yönelik endişeler ve küresel politika belirsizlikleri nedeniyle gelişmiş ülkelerin para politikası normalleşme süreçleri duraksamış; bu durum küresel risk iştahını olumlu yönde etkilemiş, GOÜ’nün risk primlerinde düşüş gözlenmiştir. Türkiye ülke risk primi, belirsizliklerin ve jeopolitik gelişmelerin etkisiyle son dönemde diğer GOÜ’den ayrışmıştır. 2019 yılı ilk çeyreğinde, özellikle KGF üzerinden sağlanan teşvikler ve bankaların kredi iştahının kamu bankaları öncülüğünde kısmen canlanmasının etkisiyle, kredi büyümesi ılımlı bir artış sergilemiştir. Öte yandan, iktisadi faaliyette önceki çeyreğe göre kısmi bir toparlanma eğilimi görülürken, yakın dönemde finansal piyasalarda yaşanan oynaklıklar ve risk primi göstergelerindeki yükseliş yurt içi talep görünümü üzerinde aşağı yönlü riskleri canlı tutmaktadır. Türk bankacılık sektörünün aktif kalitesi sınırlı seviyede bozulmuş olup, önümüzdeki dönemde iktisadi faaliyetin seyri, finansal koşullar ve istihdam gelişmeleri sektörün TGA oranı üzerinde belirleyici olacaktır. Sektör, yüksek likit varlık düzeyi, aktif kalitesi konusundaki ihtiyatlı duruşu ve tarihsel seviyelerinin üzerinde seyreden sermaye yeterliliği ile risklere karşı dayanıklılığını korumaktadır.

(12)

Kutu I.1.I

Piyasalara Yönelik Adımlar

Mevcut Rapor döneminde gelişmiş ülkelerdeki yavaşlama eğilimi ve para politikaları normalleşme sürecindeki duraksama ile birlikte GOÜ’lere yönelik risk iştahı artmıştır. Diğer taraftan, 2019 yılı Şubat ayından itibaren yaşanan belirsizlikler ve jeopolitik gelişmelerin etkisiyle Türkiye ülke risk priminde diğer GOÜ’lerden ayrışmalar görülmüştür. Söz konusu gelişmelerin ve iktisadi faaliyette belirginleşen dengelenme sürecinin finansal piyasalara olumsuz yansımalarını sınırlamak ve piyasaların etkin işleyişini desteklemek için çok sayıda tedbir ve düzenleme uygulamaya konulmuştur.

Finansal istikrara yönelik mevcut Rapor döneminde ön plana çıkan adımlar Tablo I.1.I.1’de özetlenmiştir.

Tablo I.1.I.1 Piyasalara Yönelik Tedbir ve Düzenlemeler

Tarih Tedbir ve Düzenlemeler

19 Aralık 2018

Sermaye Hareketleri Genelgesi kapsamında banka ve finansal kuruluşların yalnızca finansal güçlük nedeniyle

yükümlülüklerini yerine getiremeyen ya da getiremeyecek olan borçluların, döviz ve dövize endeksli kredilerini yeniden yapılandırmalarına imkân tanınmıştır.

Türk Parası Kıymetini Koruma Hakkında 32 Sayılı Karar

3 Mart 2019

32 sayılı Karara ilişkin ihracat bedelleri hakkında tebliğde ihracat bedellerinin yurda getirilmesi ve bu bedellerin en az yüzde 80’inin TL’ye dönüştürülmesi uygulamasının süresi 6 ay daha uzatılarak 4 Eylül 2019 olarak güncellenmiştir. Bu gelişmeyle uyumlu bir şekilde, ihracat bedellerinin yurda getirilmesine ilişkin usul ve esasları düzenleyen 6 Kasım 2018 tarihli Bankamız İhracat Genelgesinin uygulama süresi de 6 ay uzatılmıştır.

Zorunlu Karşılıklar

28 Aralık 2018

Finansal piyasaların derinleşmesine ve etkinliğine katkı sağlamak amacıyla, Borsa İstanbul A.Ş. (BİST) bünyesinde yapılan tüm repo işlemleri zorunlu karşılıklardan muaf tutulmuştur. Değişikliğe ilişkin operasyonel adımlar tamamlanarak BİST tarafından BİST bünyesindeki Repo-Ters Repo ve Bankalararası Repo-Ters Repo Pazarları

tekilleştirilmiştir.

11 Ocak 2019

Zorunlu Karşılıklar Hakkında Tebliğ’in Geçici 6’ncı maddesi yürürlükten kaldırılarak 28.08.2015 tarihinden önce ve sonra oluşmuş olan mevduat/katılım fonu dışı YP yükümlülükler için aynı zorunlu karşılık oranları uygulanmaya başlanmıştır.

8 Şubat 2019

TL zorunlu karşılık oranları 1 yıla kadar vadeli mevduat / katılım fonları ile 3 yıla kadar (3 yıl dahil) vadeli diğer yükümlülüklerde 100 baz puan, diğer vade gruplarında 50 baz puan indirilmiştir.

3 Mayıs 2019

TL zorunlu karşılıkların döviz cinsinden tesis edilebilmesi imkânı azami oranı yüzde 40’tan yüzde 30’a indirilmiştir. YP zorunlu karşılık oranları tüm vade dilimlerinde 100 baz puan artırılmıştır.

(13)

Genel Değerlendirme

17 Mayıs 2019 YP mevduata ve katılım fonlarına uygulanan zorunlu karşılık oranları tüm vade dilimlerinde 200 baz puan artırılmıştır.

Sermaye 24 Nisan 2019

Hazine ve Maliye Bakanlığı tarafından Türkiye Varlık Fonu Piyasa İstikrar ve Denge Fonu’na kamu bankaları ile kamu sermayeli katılım bankalarının sermayelerini güçlendirmek amacıyla ikrazen 5 yıl vadeli toplam 3,7 milyar euro nominal tutarlı özel tertip DİBS ihraç edilmiştir. Söz konusu özel tertip DİBS tutarının net 3,3 milyar euroluk kısmı kamu bankaları, nominal 400 milyon euroluk kısmı ise kamu sermayeli katılım bankaları için ihraç edilmiştir.

TCMB Tarafından TL ve Döviz Likidite Yönetimine ilişkin Alınan Tedbirler

25 Mart 2019

Finansal piyasalarda yaşanan gelişmeler dikkate alınarak, 1 hafta vadeli repo ihalelerine bir süreliğine ara verilmiştir.

İhalelere 8 Nisan 2019 tarihinde tekrar başlanmıştır.

25 Mart 2019

TCMB bünyesinde faaliyette bulunan döviz karşılığı TL swap piyasasında vadesi gelmemiş toplam swap satış sınırı yüzde 10’dan yüzde 20’ye çıkarılmıştır.

25 Mart 2019 TL depoları karşılığı döviz depoları ihalelerine ara verilmiştir.

28 Mart 2019

TCMB bünyesinde faaliyette bulunan döviz karşılığı TL swap piyasasında vadesi gelmemiş toplam swap satış sınırı yüzde 20’den yüzde 30’a çıkarılmıştır.

4 Nisan 2019

TCMB bünyesinde faaliyette bulunan döviz karşılığı TL swap piyasasında vadesi gelmemiş toplam swap satış sınırı yüzde 30’dan yüzde 40’a çıkarılmıştır.

2 Mayıs 2019

TCMB bünyesinde TL karşılığı altın swap piyasası açılmasına karar verilmiştir. Söz konusu piyasada vadesi gelmemiş toplam altın swap alım miktarı 100 ton olarak belirlenmiştir.

10 Mayıs 2019

Finansal piyasalarda yaşanan gelişmeler dikkate alınarak, 1 hafta vadeli repo ihalelerine ara verilmiştir. İhalelere 21 Mayıs 2019 tarihinde tekrar başlanmıştır.

Mevduat/Katılma Hesapları ve Fonlar

1 Aralık 2018

31 Ağustos 2018 tarihinde 3 aylık geçici bir süre için belirlenen TL mevduat ve döviz tevdiat hesaplarından (DTH) kaynaklanan faiz ve kâr paylarından yapılacak gelir/kurumlar vergisi stopaj oranları yürürlükten kalktığından,

düzenleme öncesinde kullanılan stopaj oranları yeniden uygulanmaya başlanmıştır.

8 Mart 2019

Kamu Haznedarlığı Genel Tebliği yerineKamu Haznedarlığı Yönetmeliği yürürlüğe girmiştir. Kamu kurumlarının mali kaynaklarının değerlendirilmesi için kamu sermayeli bankalarda tüm vadeler için uygulanacak mevduat faiz oranı ile katılma hesabı beklenen getiri oranlarının tavanı 5’er puan düşürülmüştür. Söz konusu tavan TCMB tarafınca açıklanan ağırlıklı ortalama TL mevduat faiz oranının belirli bir yüzdesi olarak belirlenmektedir.

Kamu kurumlarının ters repo olarak değerlendirmeyi öngördükleri mali kaynakları için uygulanacak ters repo faiz oranlarına da tavan getirilmiş olup, mevduat ve katılma hesaplarına uygulanacak tavan esas alınmıştır.

(14)

12 Mart 2019

Sermaye Piyasası Kurulu (SPK), para piyasası fonlarının fon toplam değerinin asgari yüzde 50’sinin mevduat/katılma hesaplarında değerlendirilmesi yönünde karar vermiştir. Aynı kararla, tek bir bankada değerlendirilebilecek tutar, fon toplam değerinin yüzde 6’sı ile sınırlandırılmıştır.

21 Mart 2019

21 Mart 2019 tarihinde DTH’lara uygulanan stopaj oranları 1 yıla kadar vadeli hesaplarda yüzde 20, 1 yıldan uzun vadelerde ise yüzde 18 olarak güncellenmiştir.

22 Nisan 2019 Değişken faiz oranı, 3 ay ve daha uzun vadeli TL mevduatta uygulanabilir hale getirilmiştir.

1 Mayıs 2019

Enflasyon oranına bağlı olarak değişken faiz oranı uygulanan 1 yıldan uzun vadeli mevduat faizlerinden yüzde 0 stopaj uygulanmasına karar verilmiştir.

27 Mayıs 2019

SPK, “Emeklilik Yatırım Fonlarına İlişkin Rehber” deki düzenleme değişikliği ile standart fonların portföyünün en az yüzde 10’unun BİST Sürdürülebilirlik Endeksi, BİST Kurumsal Yönetim Endeksi ve BİST. tarafından hesaplanan katılım endekslerindeki paylarda, para piyasası fonlarının portföyünün ise en az yüzde 25’inin DİBS’lerde değerlendirilmesi gerektiğine karar vermiştir. Mevcut fonların yeni portföy sınırlamalarına uyum sağlaması için 31 Temmuz 2019’a kadar geçiş süreci tanınmıştır.

Tablodan da anlaşılabileceği üzere, mevcut Rapor döneminde, finansal istikrarı desteklemek ve finansal piyasaların etkin işleyişine katkıda bulunmak amacıyla çeşitli adımlar atılmıştır.

(15)

Makroekonomik Görünüm

II. Makroekonomik Görünüm

Küresel iktisadi politika belirsizliği özellikle küresel büyümeye dair endişelerin etkisiyle dalgalı bir görünüm sergilemiştir. Başta Fed olmak üzere gelişmiş ülke merkez bankalarının öngörülenden daha genişleyici para politikalarına yönelmeleri ve ticari anlaşmazlıkların çözüme kavuşturulacağına dair olumlu beklentilerin etkisi ile 2018 yılı son çeyreğinde küresel finansal koşullarda gevşeme yaşanmıştır. Bu gelişme neticesinde GOÜ’lere yönelik risk iştahı artarken, hisse senedi ile tahvil piyasalarına yönelik net portföy girişi yaşanmıştır. Ayrıca, gelişmiş ülke ve GOÜ borsaları bir önceki Rapor dönemine kıyasla olumlu performans sergilemiştir. Ancak, Mayıs ayı ile birlikte ABD’nin Çin’den ithal edilen mallara yönelik gümrük tarifelerini artırmasının yarattığı gerilim, GOÜ’lere yönelik portföy hareketlerine ivme kaybettirirken, borsa endeksleri üzerinde aşağı yönlü baskı oluşturmuştur. Küresel likidite koşullarındaki gevşemeye rağmen ülkelere özgü makroekonomik koşullar, jeopolitik gelişmeler, küresel iktisadi faaliyette yaşanan yavaşlama, yüksek borçluluk, ticaretteki korumacı eğilimlerin olası olumsuz yansımaları ve anlaşmasız Brexit ihtimali küresel finansal istikrara yönelik önemli konjonktürel risk unsurları arasında yer almaktadır.

2018 yılı son çeyreğinde yurt içi iktisadi faaliyetteki dengelenme süreci belirginleşmiş; yurt içi talep daralırken, net ihracattaki güçlü artış ekonomideki yavaşlamayı sınırlamıştır. Son dönemde açıklanan veriler, ekonomideki dengelenmenin 2019 yılı ilk çeyreğinde devam ettiğine ve iktisadi faaliyetteki yavaşlama eğiliminin azaldığına işaret etmektedir. Reel kur seviyesi ile yurt içi talepteki daralmaya bağlı olarak firmaların dış piyasalara yönelme eğilimi ve pazar çeşitlendirme esnekliği mal ihracatını

desteklemekte; iktisadi faaliyetteki zayıf seyir ve göreli fiyat etkisi ithalat talebini sınırlamakta; canlı

seyreden turizmin de katkısıyla cari dengedeki iyileşme sürmektedir. Başta AB ülkeleri olmak üzere küresel büyümede gözlenen yavaşlama eğilimine rağmen dış talep nispeten gücünü korumaktadır. 2018 yılı Kasım ayından 2019 yılı Nisan ayına kadar geçen dönemde, yurt içi talebin daralması, gecikmeli kur etkilerinin azalması ve ithal girdi maliyetlerinin gerilemesine bağlı olarak enflasyon göstergelerinde bir miktar iyileşme eğilimi gözlenmiştir. Buna karşın, ilgili dönemde faiz gelişmeleri, belirsizlik kanalı ve enflasyona karşı korunma motivasyonu ile birlikte mevduat dolarizasyonu artmıştır. Ek olarak, 2019 yılı Mart ayından itibaren ülkemiz risk primi, belirsizliklerin ve jeopolitik gelişmelerin etkisiyle diğer GOÜ’den bir miktar yukarı yönlü ayrışmıştır.

(16)

II.1 Uluslararası Gelişmeler

2018 yılı içerisinde yükselen küresel iktisadi politika belirsizliği, 2019 yılı ilk iki ayında azalmış ancak temel olarak küresel büyümeye dair endişelerin belirginleşmesiyle Mart ayında tekrar artmıştır (Grafik II.1.1).

Fed’in para politikasındaki normalleşme sürecinin duraksaması ve ABD ile Çin arasındaki ticaret görüşmelerine ilişkin gelişmeler, ABD iktisadi politikalarının öngörülebilirliği üzerinde etkili olmayı sürdürmektedir. Diğer taraftan, Avrupa Merkez Bankası’nın (ECB) açıkladığı para politikası takvimine uygun hareket etmesi ve Brexit görüşmelerinin risk barındırmakla birlikte yeni bir takvime bağlanmasıyla, AB iktisadi politika belirsizliğinde son Rapor döneminden itibaren görülen aşağı yönlü hareket devam etmiştir.

Fed, 2019 yılı başında yaptığı açıklamada daha esnek ve sabırlı bir para politikası takip edeceğini ilan etmiştir. Söz konusu politika değişikliğinde işgücü piyasasındaki olumlu görünüme ve enflasyonun Fed’in hedefi olan yüzde 2 civarında seyrediyor olmasına rağmen, küresel iktisadi ve finansal gelişmelerin etkili olduğu değerlendirilmektedir. Bu çerçevede, bir önceki Rapor dönemiyle kıyaslandığında Fed Federal Açık Piyasa İşlemleri Komitesi (FOMC) üyelerinin medyan politika faizi tahminlerinde aşağı yönlü bir

güncelleme yaşanırken piyasanın 2019 ve 2020 yılları içerisinde faiz indirimi beklediği gözlenmektedir (Grafik II.1.2).

ECB, 2018 yıl sonu itibarıyla varlık alım programını sona erdirirken, 2019 yılı içerisinde faiz artışı

yapmayacağını teyit etmiştir. Piyasa beklentileri ECB’nin politika faizinde 2020 yılı sonuna kadar bir artış olmayacağı yönündedir. Bu beklentinin oluşmasında küresel iktisadi gelişmeler, AB ülkelerinin ihracatında görülen ılımlı seyir, büyüme görünümü, anlaşmasız Brexit ihtimali ve başta İtalya olmak üzere bazı

ülkelerin kamu borç stokuna ilişkin endişelerin belirleyici olduğu değerlendirilmektedir. Japonya Merkez Bankası’nın ılımlı enflasyon ve büyüme görünümünün etkisiyle para politikasındaki genişleyici duruşunu koruyacağı düşünülmektedir. Çin Merkez Bankası ise, gümrük tarifelerinin olumsuz etkilerini azaltmak ve daralan piyasa likiditesine önlem olarak kredi koşullarını rahatlatmak için başta zorunlu karşılık politikaları olmak üzere makroihtiyati politika araçları yoluyla genişleyici para politikasını sürdürmektedir.

Grafik II.1.1: İktisadi Politika Belirsizliği Endeksleri (Endeks, 2012=100)

Grafik II.1.2: FOMC Üyelerinin Medyan Politika Faizi Tahminleri (Düz Çizgiler) ve Piyasa Beklentileri (Kesikli Çizgiler) (%)

Kaynak: Bloomberg Son Gözlem: 03.19 Kaynak: Bloomberg Son Gözlem: 21.05.19

Dipnot: Endeksler seviye olarak kendi arasında karşılaştırılabilir değildir.

Dipnot: Kesikli çizgiler 30 günlük Fed fonları vadeli faiz sözleşmelerindeki ima edilen oranları göstermektedir.

Küresel finansal kriz sonrasında GOÜ’lerde borçluluk önemli ölçüde artış kaydetmiştir (Grafik II.1.3). Öte yandan, YP cinsinden borçlanmanın toplam borçlar içindeki payında azalma görülmüştür (Grafik II.1.4). Bu azalışın bazı GOÜ’lerde hanehalkının YP borçlanmasına getirilen sınırlamalar ve kamu sektörünün yerel para cinsinden borçlanma tercihiyle bağlantılı olduğu değerlendirilmektedir. Gelişmiş ülkelerde ise, kamu

0 100 200 300 400 500

0 50 100 150 200 250

07.17 12.17 05.18 10.18 03.19

Küresel AB

ABD İngiltere (Sol E.)

1,5 2 2,5 3 3,5

2019 2020 2021

03.19 12.18

09.18 21.05.2019

27.11.2018

(17)

Uluslararası Gelişmeler

Grafik II.1.3: GOÜ’lerde Sektörel Bazda Borçluluk (% GSYİH)

Grafik II.1.4: GOÜ’lerde Sektörel Bazda YP Borçlanma (% Toplam Borçlanma)

Kaynak: IIF Son Gözlem: 12.18 Kaynak: IIF Son Gözlem: 12.18

Dipnot: Ülkelerin GSYİH ağırlıkları esas alınarak ortalama

hesaplanmıştır. GOÜ’ler: Arjantin, Brezilya, Şili, Çin, Kolombiya, Çekya, Mısır, Gana, Hong Kong, Macaristan, Hindistan, Endonezya, İsrail, Kenya, Lübnan, Malezya, Meksika, Nijerya, Pakistan, Filipinler, Polonya, Rusya, Suudi Arabistan, Singapur, Güney Afrika, Güney Kore, Tayland, Türkiye, Ukrayna ve Birleşik Arap Emirlikleri.

Dipnot: Çin hariç tutulmuştur. GOÜ’ler: Arjantin, Brezilya, Şili, Kolombiya, Çekya, Hong Kong, Macaristan, Hindistan, Endonezya, İsrail, Güney Kore, Malezya, Meksika, Polonya, Rusya Federasyonu, Suudi Arabistan, Singapur, Güney Afrika, Tayland, Türkiye.

Temel olarak Fed’in normalleşmeye dair para politikasında sabırlı olacağını belirtmesi ve ABD ile Çin arasındaki ticari anlaşmazlıkların çözüme kavuşturulacağına dair olumlu beklentiler, 2018 yılı son

çeyreğinde gözlenen küresel finansal koşullardaki daralmayı tersine çevirirken GOÜ’lere yönelik risk iştahı artmış ve söz konusu ülkelere net portföy girişi yaşanmıştır (Grafik II.1.5). ABD ile Çin arasında devam eden ticaret görüşmelerindeki olumlu havaya rağmen, 2019 yılı Mayıs ayı ile birlikte ABD’nin Çin’den ithal edilen mallara yönelik gümrük tarifelerini artırmasının yarattığı gerilim, GOÜ’lere yönelen portföy

hareketlerine ivme kaybettirmiştir. Bununla birlikte, borçlanma maliyetleri azalmış, risk primlerinde 2019 yılı başından itibaren geçmiş Rapor dönemine kıyasla iyileşme görülmüştür (Grafik II.1.6).

Gelişmiş ülke ve GOÜ para birimleri geçmiş Rapor döneminden bu yana ABD doları karşısında genel olarak yatay seyretmektedir. (Grafik II.1.7). Diğer yandan, GOÜ borsa endekslerinin birçoğu başta Çin olmak

0 50 100 150 200 250

Hanehalkı Reel Sekr Kamu Finansal Sektör Toplam

12.09 12.18

0 10 20 30 40 50

Hanehalkı Reel Sekr Kamu Finansal Sektör Toplam

12.09 12.18

Grafik II.1.5: GOÜ’lere Yönelen Haftalık Fon Akımları (13 Haftalık Birikimli, Milyar ABD Doları)

Grafik II.1.6: GOÜ’lerde CDS Primleri (Baz Puan)

Kaynak: EPFR Son Gözlem: 15.05.19 Kaynak: Bloomberg Son Gözlem: 21.05.19

Dipnot: GOÜ’ler arasında Brezilya, Çekya, Endonezya, G. Afrika, Kolombiya, Macaristan, Polonya, Romanya, Türkiye ve Şili yer almaktadır. Seçilmiş GOÜ’ler ortalaması hesaplanırken Brezilya, Endonezya ve Güney Afrika CDS primleri kullanılmıştır.

-40 -20 0 20 40 60 80

05.17 08.17 11.17 02.18 05.18 08.18 11.18 02.19 05.19

Tahvil Piyasaları Hisse Senedi Piyasaları

Fed'in

"Sabırlı"

Para Politikası Duyurusu Fed Bilanço Küçültme

Yol Haritasının Açıklanması ABD

dolarının değer kazanması Ticaret

Gerilimleri

0 50 100 150 200 250 300

05.17 11.17 05.18 11.18 05.19

Gelişmekte Olan Ülkeler Seçilmiş Gelişmekte Olan Ülkeler

(18)

üzere son Rapor dönemine kıyasla olumlu performans göstermiştir. Aynı dönemde gelişmiş ülke borsaları da küresel likidite koşullarındaki iyileşmenin de etkisiyle olumlu görünüm sergilemiştir (Grafik II.1.8).

Bununla beraber, Mayıs ayı itibarıyla artan küresel ticaret gerilimi, borsa endeksleri üzerinde aşağı yönlü baskı oluşturmuştur.

Grafik II.1.7: Döviz Kuru Endeksleri (Endeks) Grafik II.1.8: Borsa Endeksleri (12.11.2018-21.05.2019, % Değişim)

Kaynak: Bloomberg Son Gözlem: 21.05.19 Kaynak: Bloomberg Son Gözlem: 21.05.19

Fed’in faiz artırımına ara vereceği yönündeki açıklaması küresel finansal koşulları olumlu etkilemiş, başta ABD piyasaları olmak üzere gelişmiş ülke tahvil getirilerinde aşağı yönlü bir eğilimin oluşmasına zemin hazırlamıştır (Grafik II.1.9). Diğer taraftan, son dönemde küresel finansal koşullardaki gelişmeler, artan küresel ticaret geriliminin de etkisiyle GOÜ tahvil faizlerine yansımamıştır (Grafik II.1.10).

Grafik II.1.9: Gelişmiş Ülkelerde 10 Yıllık Hazine Tahvil Getirileri (%)

Grafik II.1.10: GOÜ’lerde 10 Yıllık Hazine Tahvil Getirileri (%)

Kaynak: Bloomberg Son Gözlem: 21.05.19 Kaynak: Bloomberg Son Gözlem: 17.05.19

Dipnot: Güney Afrika’da yakın dönemde 10 yıl vadeli hazine tahvil ihracı olmadığından 2017 yılı Aralık ayı sonrasında 9 yıl vadeli tahvil getirileri esas alınmıştır.

Küresel büyüme görünümündeki aşağı yönlü riskler sürerken Çin ve Hindistan hariç GOÜ’ler ile gelişmiş ülkelerin büyüme oranları birbirine yakınsamıştır (Grafik II.1.11). Genişleyici maliye politikalarının etkisiyle ABD’de iktisadi faaliyetteki görece güçlü seyir devam etmektedir. Diğer yandan Euro Bölgesi’nde öncü göstergeler iktisadi büyümeye ilişkin olumsuz görünümün devam ettiğini ortaya koymaktadır (Grafik II.1.12). Küresel likidite koşullarındaki gevşemeye rağmen ülkelere özgü makroekonomik koşullar ile jeopolitik gelişmeler, bazı GOÜ’lerin büyüme oranları üzerinde aşağı yönlü risk oluşturmaktadır.

85 90 95 100 105 110 115 120 125

50 60 70 80 90 100 110 120

11.16 05.17 11.17 05.18 11.18 05.19

ABD Dolar Endeksi (Sol E.)

JP Morgan GOÜ Döviz Kuru Endeksi (8.11.16 = 100) Euro (8.11.16 = 100)

Çin Şangay Kompozit Çin Şangay

Kompozit

Brezilya IBOV Brezilya IBOV

Almanya DAX Almanya DAX

İngiltere FTSE 100 İngiltere FTSE 100

ABD S&P 500 ABD S&P 500

Meksika IPC Meksika IPC

Japonya Nikkei 225 Japonya Nikkei 225

Türkiye BIST100 Türkiye BIST100

-15 -10 -5 0 5 10 15 20 25 30 35

ABD doları cinsindenYerel para cinsinden

-0,5 0,0 0,5 1,0 1,5 2,0 2,5 3,0 3,5

11.16 05.17 11.17 05.18 11.18 05.19

ABD Almanya

Japonya İngiltere

4 6 8 10 12 14 16 18 20 22

05.17 07.17 09.17 11.17 01.18 03.18 05.18 07.18 09.18 11.18 01.19 03.19 05.19

Brezilya Hindistan Endonezya

Rusya Güney Afrika Türkiye

(19)

Uluslararası Gelişmeler

Grafik II.1.11: Gelişmiş Ülke ve GOÜ’lerde Yıllık Büyüme Oranları (%)

Grafik II.1.12: İmalat Sanayi PMI (Endeks)

Kaynak: Bloomberg, TCMB Son Gözlem: 03.19 Kaynak: Bloomberg, TCMB Son Gözlem: 04.19 Dipnot: Gelişmiş Ülkeler: ABD, Euro Bölgesi, Japonya, İngiltere,

Kanada, G. Kore, İsviçre, İsveç, Norveç, Danimarka, İsrail. GOÜ’ler: Çin, Brezilya, Hindistan, Meksika, Rusya, Türkiye, Polonya, Endonezya, G.

Afrika, Arjantin, Tayland, Malezya, Çekya, Kolombiya, Macaristan, Romanya, Filipinler, Ukrayna, Şili, Peru, Fas.

Emtia fiyatlarında 2018 yılı Ekim ayı sonrasında yaşanan azalış eğilimi yerini 2019 yılı başından itibaren yükselişe bırakmıştır (Grafik II.1.13). Petrol üreticisi ülkelerin petrol arzını kısması, demir gibi bazı metal ürünlerinde üretim kesintileri ile Çin’deki genişleyici maliye politikaları fiyatlardaki yukarı yönlü harekette etkili olmuştur. Petrol arzındaki daralmanın devam etmesi petrol fiyatları görünümü üzerinde yukarı yönlü risk oluştururken, başta Çin olmak üzere, küresel büyüme görünümündeki yavaşlama ve korumacı ticaret politikaları, emtia fiyatları üzerinde aşağı yönlü baskı oluşturabilecektir.

Grafik II.1.13: Emtia Endeksleri (ABD Doları, Endeks)

Kaynak: Bloomberg Son Gözlem: 21.05.19

Küresel finansal kriz sonrası, G20 önderliğinde hazırlanan finansal düzenleyici reformlar, finansal sistemin şoklara karşı dayanıklılığına katkı sağlamıştır. Öte yandan, küresel iktisadi faaliyette yaşanan yavaşlama, yüksek borçluluk, ticaretteki korumacı eğilimlerin olası olumsuz yansımaları, anlaşmasız Brexit, jeopolitik gelişmeler ile ülkelere özgü riskler küresel finansal istikrara yönelik önemli konjonktürel risk unsurları arasında yer almaktadır. Finansal sektörde geniş bir uygulama alanı bulan teknolojik gelişmeler ve ürünler birtakım fayda ve fırsatlar sunmakla birlikte, finansal istikrara yönelik taşıdığı potansiyel riskler ve sektörde yapısal değişiklik yaratma olasılığı nedenleriyle ulusal ve uluslararası finansal kuruluşlar tarafından

yakından takip edilmektedir (Kutu II.1.I). Diğer taraftan, küresel finansal reformların büyük oranda

tamamlanmasıyla birlikte, söz konusu reformların etkilerine dair yapılmaya başlanan analizler, reformların etkisini ve etkinliğini artırarak sürdürülebilir, kapsayıcı küresel büyüme ile küresel finansal istikrarın korunmasına katkı sağlayacak bir adım olarak değerlendirilmektedir (Kutu II.1.II).

-6 -4 -2 0 2 4 6 8 10

2 4 2 4 2 4 2 4 2 4 2 4 2 4 2 4 2 4 2 4 2 4 1 2008 2009 2010 2011 2012 2013 2014 2015 2016 2017 2018 19

GOÜ Çin ve Hindistan Hariç GOÜ

40 45 50 55 60 65

10.16 01.17 04.17 07.17 10.17 01.18 04.18 07.18 10.18 01.19 04.19

ABD Euro Bölgesi Japonya

Çin GOÜ Türkiye

30 40 50 60 70 80 90

200 250 300 350 400 450 500

11.16 05.17 11.17 05.18 11.18 05.19

S&P Metal Endeksi S&P Genel Emtia Endeksi Brent Petrol (Sol E.)

(20)

Kutu II.1.I

Finansal Teknolojiler (FinTek) Alanındaki Gelişmelerin Finansal İstikrara Yönelik Potansiyel Etkileri

FinTek, finansal piyasalara, kuruluşlara ve finansal hizmetlerin sunulmasına önemli derecede etki ederek yeni iş modelleri, uygulamaları, süreçleri veya ürünleri ortaya çıkaran teknolojiye dayalı finansal yenilikler olarak tanımlanmaktadır (FSB, 2019). Son yıllarda, yapay zekâ ve büyük veri setlerinin kullanımı, dağıtık veri tabanları ve kriptoloji alanındaki uygulamalar ile mobil ve internet teknolojilerindeki gelişmeler finansal hizmetler sektöründe hızlı bir şekilde uygulama alanı bularak yeni ürün, hizmet ve iş modellerinin ortaya çıkmasına neden olmuştur (Tablo II.1.I.1). Finansal teknolojilerin yaygın kullanımı, ürün çeşitliliğini artırarak daha yüksek hızla ve düşük maliyetle finansal piyasalara ve hizmetlere erişimi mümkün kılmaktadır. Kredi aracılık faaliyetleri, ödeme sistemleri, sigortacılık ve menkul kıymet alım satımı gibi alanlar başta olmak üzere, finansal hizmetlerde rekabet ve çeşitliliğin artması, daha etkin işleyen ve dayanıklı bir finansal sistemin oluşmasına katkı sunabilmektedir. Diğer taraftan, finansal teknolojilerdeki yenilikler, sistemik riske dönüşme potansiyeli olan operasyonel ve siber riskler gibi birtakım riskleri de beraberinde getirebilmektedir.

Tablo II.1.I.1: Finansal Hizmetler Alanında Kullanılan Temel Teknoloji ve Yenilikler

Teknoloji Finansal Hizmetler

Temel

Teknoloji Yenilik Ödeme Tasarruf Borçlanma Risk Yönetimi

Finansal Danışmanlık

Yapay Zeka/Büyük

Veri

Makine Öğrenme/

Kestirimci Analiz

Yatırım Danışmanlığı Kredi Kararları

Uyum, Denetim ve Sigortacılık Teknolojileri, Büyük Teknoloji Firmaları Varlık Alım Satımı

Dağıtık İşleme/Bulut

Bilişim

Dağıtık Defter Teknolojisi (Blok Zincir)

Mutabakat

Şirketler Arası (B2B) ve Denkler Arası Finansal Hizmetler (P2P)

Arka Ofis İşlemleri; Bilgi Paylaşımı Kripto Varlıklar

Kriptografi

Akıllı Sözleşmeler/

Biyometrik Veri

Otomatik İşlemler Güvenlik Kimlik Koruma

Mobil Erişim/İnternet

API/ Sayısal Cüzdan

Sayısal Cüzdanların Kolay Kullanımı, Finans Bilgi Panelleri, P2P Kitle Fonlaması

Birlikte Çalışabilirlik ve Genişleyebilirlik Kaynak: IMF (2017)

Hızla değişen tüketici beklentileriyle bağlantılı olarak dijital finansal hizmetlere talep artmış, bilişim sektöründe kaydedilen ilerleme ve finansal düzenlemelerdeki değişiklikler finansal teknolojilerin ilerleme ve yayılma hızının son yıllarda ivme kazanmasında etkili olmuştur. Söz konusu gelişmelerin önümüzdeki dönemde bankacılık sektörü faaliyetlerine ve riskliliğine daha fazla etki etmesi öngörülmekte, sektöre yönelik finansal düzenlemelerin de bu doğrultuda gözden

(21)

Uluslararası Gelişmeler

etkilemekte olan FinTek faaliyetlerinin ödemeler ve bilişim destek hizmetleri alanında

yoğunlaştığı gözlenmektedir (Grafik II.1.I.1). Bu nedenle, söz konusu faaliyetler çeşitli uluslararası kuruluşlar tarafından izlenmekte ve analiz edilmektedir.

Grafik II.1.I.1: FinTek Faaliyetlerinin Sektörel Dağılımı

Kaynak: BIS (2018)

Dipnot: Sektörel dağılımda kullanılan veriler Basel Bankacılık Denetim Komitesi (BCBS)'ne üye ülkeler nezdinde 2016 yılında gerçekleştirilen anket sonuçlarından elde edilmiştir.

Geleneksel finansal kuruluşlar ile FinTek firmaları arasındaki ilişkinin, piyasa yapılarında

değişikliklere yol açarak finansal istikrara etki edebileceği değerlendirilmektedir. Özellikle Fintek firmalarınca gerçekleştirilen ve “açık bankacılık” olarak adlandırılan faaliyetler geleneksel yapıyı etkileme ve dönüştürme potansiyeli taşımaktadır.1 Bu çerçevede, FinTek firmalarının, ödeme hizmetleri ve kredi aracılık faaliyeti alanlarında rekabeti artırarak bankaların kârlılığını azaltması ve risk iştahının artmasına yol açması olası görülmektedir. Açık bankacılık faaliyetlerinin siber risklere karşı kırılgan olması ise finansal istikrara yönelik riskler arasındadır. Diğer taraftan, merkezileşmenin azalması ve ürün farklılaşması ile finansal hizmetlere erişimin kolaylaşması, finansal istikrara katkı sağlamaktadır.

Büyük teknoloji şirketleri de doğrudan finansal hizmetler alanında faaliyet göstererek geleneksel finansal kuruluşlar ile rekabet etmekte veya destek hizmeti sunarak işbirliği yapmaktadır.2 Büyük teknoloji şirketleri, başta Çin olmak üzere GOÜ’lerde ödeme, kredi temini ve portföy yönetim hizmetleri gibi alanlarda faaliyetlerini artırmaktadır. Bu durum, bankalara bağımlılığı azaltarak ödünç alınabilecek fonların çeşitlenmesini sağlayabilmekte, piyasada şeffaflığı artırarak finansal tabana yayılmaya katkı sunabilmektedir. Artan şeffaflık ile beraber özellikle tüketicilerin lehine fiyatlama davranışlarının yaygınlaşacağı öngörülmektedir. Diğer taraftan, büyük teknoloji şirketleri, yüksek yoğunlukta tüketici verisine dayalı olarak geliştirilen iş modelleri ile rekabet üstünlüğü elde edebilmektedir. Bu durum, diğer finansal kuruluşların ilgili finansal hizmet piyasalarından dışlanmasına yol açarak söz konusu piyasalarda yoğunlaşma ve dolayısıyla büyük teknoloji şirketlerinin sistemik önemini artırma risklerini taşımaktadır. Bu şirketlerin izlediği rekabetçi fiyatlama davranışı ve belirli finansal ürünlerin sübvanse edilmesi; risklerin yanlış fiyatlanmasına ve tüketicilerin yüksek kaldıraç ile faaliyetlerde bulunmasına da yol açma riski taşımaktadır. Ayrıca, büyük teknoloji şirketlerinin finansal kuruluşlar ile birlikte çalıştığı durumlarda finansal sistemin bağlantılılığı artmakta ve sistemik risk olasılığı yükselmektedir.

1 Açık bankacılık faaliyetleri, uygulama programlama arayüzü (API) kullanarak kişi ya da kişilerin farklı finansal kuruluşlardaki verilerine yasal düzenlemelere aykırı olmaksızın ulaşılıp, bu verilere dayalı finansal ürün ve hizmetler sunulmasını içermektedir.

2 ABD’deki Google, Amazon, Facebook ve Apple ile Çin’deki Baidu, Alibaba ve Tencent büyük teknoloji şirketleri arasında yer almaktadır.

%41

%27

%18

%9

%5 Ödeme, Takas ve Mutabakat

Hizmetleri

Bilişim Destek Hizmetleri

Kredi, Mevduat ve Sermaye Artırma Hizmetleri Yatırım Yönetim Hizmetleri Diğer Hizmetler

Referanslar

Benzer Belgeler

Other than putting greater attention to the preparation level of heirs, such as on education, outside training, motivation and strong self-perception of preparation, a

Adım 3: Her bir müşterinin her bir boyut için ağırlıklı ortalama puanları toplanarak her bir müşteri için ağırlıklı genel hizmet kalitesi puanı hesaplanır.. adımda

karışımlarında, bağlanan kireç miktarını arttırır. Birçok doğal puzolan, ısıl işlem sonrası aktivitelerini etkileyen olumlu veya olumsuz kimyasal ve yapısal

Türkiye'de eczacı yetiştiren ilköğretim kurumu Sultan II. Mahmut devrinde l839 yılında Askeri Tıp Okulu içinde Eczacı Sınıfı olarak yer aldı. Bu öğretim

Oğlu Muvakkar Ekrem, spor yazarı, kızı Esin Talû da gazete­ ci olarak tanındı.. Muvakkar Ek­ rem'in kızı Çiğdem Talu, tanın­ m ış ve çok sevilen bir şarkı

112 Arif Efendi (Damadzâde), Sud~:~rdan Murad Efendi'nin o~lu olup ~eyhülislam Mekkizâde'nin damad~d~ r. En son 1241'de Anadolu payesi al~ p ayn~~ tarihte Bekta~ilikle

Dış yardım, gelişmiş ülkelerin veya uluslararası kurtuluşların gelişmekte olan ülkelere, kalkınmalarını desteklemek amacıyla sağladıkları sermaye akımları

[r]