• Sonuç bulunamadı

Bülent ARAS (3)34 Temmuz-Ağustos Cilt: 6 Sayı: 63 Arap Baharı siyaset çevreleri için tam bir sürp- riz oldu

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Bülent ARAS (3)34 Temmuz-Ağustos Cilt: 6 Sayı: 63 Arap Baharı siyaset çevreleri için tam bir sürp- riz oldu"

Copied!
4
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

32 Temmuz-Ağustos Cilt: 6 Sayı: 63

(2)

33

Temmuz-Ağustos Cilt: 6 Sayı: 63

ARAP OTORİTERLİĞİNİN

DÖNÜŞÜMÜ

Arap Baharı, gerek siyasi gerekse akademik çevrelerde bir uyandırma çağrısı işlevi görmüştür. Ezber bozan, yaratıcı muhayyileyi devreye sokan, zihinsel ufukları ve düşünsel evreni genişleten bir etki oluşturmuştur. Ne siyasetin pratiği, ne de bilimi eskisi gibi olamayacak. Arap otoriterliği ve cebir devleti artık hem düşünsel planda hem de Ortadoğu güncelinde geri dönmeyecek şekilde dönüşüme uğramıştır.

Bülent ARAS

(3)

34 Temmuz-Ağustos Cilt: 6 Sayı: 63

Arap Baharı siyaset çevreleri için tam bir sürp- riz oldu. Siyaset yapıcılar bu ölçekte bir ge- lişmeyi öngörememek ve doğru politikalar üretememekle itham edildiler. Böylesine bir bölgesel hareketlenmeyi siyaset yapıcıların gündemine doğ- ru zamanda tespit ederek taşıyamayan planlama ve istihbarat yapıları eleştirilerden payını aldı. Tunus’ta başlayıp Ortadoğu ve Kuzey Afrika’ya hızla yayılan kitlesel protestolar, yönetim ve rejim değişiklikleri ortaya yeni bir kolektif bilinç çıkardı. Bu kolektif bi- linç bölgede yaşayan bütün halklar üzerinde tesir icra eden ulus-ötesi bir yayılma (intişar) niteliğini haiz.

Bölgeyi dönüştüren kolektif bilincin yaşadığı ilk intişar değil, daha önce İslamcılık ve Arap Milliyet- çiliği üzerinden ulus-ötesi tesir icra eden akımlar görüldü. Ancak bu kez yaşanan beklenmedik bir şe- kilde ve alışılagelenin dışında bir etkileşim. Yeni ko- lektif bilincin ezber bozan bir yanı var. Bu anlamda Amerika’dan Çin’e, AB başkentlerinden Ortadoğu ülkelerine siyasiler ve bürokratlar ezberlerlerini hızla değiştirip, yeni döneme uyum sağlama çabasına gi- riştiler. Arap Baharı’nın ortaya çıkışında etkilerinin olmadığını fark eden bölgesel ve uluslararası aktörler gidişat üzerinde rol oynama mücadelesine giriştiler.

Amerika’nın Libya, Rusya’nın Suriye, Suudi Arabis- tan’ın Mısır politikaları bu çabanın örnekleri.

Üniversiteler, araştırma merkezleri ve uzmanlar arasında da Arap Baharı’nın algılanması ile ilgili du- rum farklı değil. Geniş bir coğrafyanın sosyolojisi, ekonomisi, siyaseti ve uluslararası ilişkilerini derin- lemesine etkileyen bir dönüşüm akademinin öngörü sınırları dışında kalmıştır. Muhammet Bouazizi’nin kendini ateşe vererek fişeğini yaktığı Arap Baharı, hızla akademinin gündemine girmiş, yeni nesil bir Ortadoğu ve Kuzey Afrika çalışmaları ümidi belir- miştir. Arap otoriterliğinin tarihi boyunca karşılaş- tığı en büyük meydan okumanın anlamlandırılması, uzun soluklu bir akademik gündem konusu. Haliha- zırdaki bilimsel altyapı, Arap otoriterliğinin varlığını nasıl sürdürdüğü üzerinde şekillenmekteydi. Arap Baharı ile otoriter yönetim tarzının ortadan kalktığı- nı söylemek mümkün değil. Ancak eskisi gibi olma- yacağını öngörmek zor değil.

Arap Dünyası’nda Otoriterlik

Arap otoriterliği bir anlamda bölgeye dünyanın geri kalanı ile karşılaştırıldığında istisnai bir nitelik

katıyor. Bu niteliğin sürdürülebilir olması çeşitli se- beplerle açıklanıyor. Toplumsal sebepleri olarak sivil toplumun zayıflığı, muhalefet kültürünün olmama- sı, kitlelerin manipulasyona açık yapıları sayılıyor.

Ekonomik olarak kayırmacılık, kayıt dışı ekonomi, seçici liberalleşme, siyasi olarak ise muhalefete baskı ve yıldırma, seçim hileleri ve otokratik yönetimler üzerinde duruluyor. Açıkta kalan alanlar ise kültürel yaklaşımlarla tamamlanıyor.

Ancak mevcut literatür bir şekilde 2011’de baş- layan Arap Baharı gerçeğinin uzağında kaldı. Yeni kolektif bilincin yol açtığı şok tesirinin akademik a- landa açılımlara yol açması kaçınılmaz. 1989 sonrası demokrasinin yeni dalgasının neden Arap ülkeleri- ne uğramadığı tartışması, bölgeye istisnai bir otori- ter yönetim kuşağı damgasını vurarak sona ermişti.

Arap Baharı bu anlamda ilginin bittiği bir noktada patlak verdi. Demokrasinin üçüncü dalgası Arap ül- kelerine uğramamıştı. “Demokrasinin dalgaları” ü- zerinden giden Arap siyaseti tartışmalarıyla temsilen

“dalga” geçen reel bir durum ortaya çıktı.

Arap Otoriterliğinin “Zindeliği”

Arap otoriterliğinin “zindeliği” üzerine 2004 yılında yazan Eva Bellin demokratikleşmenin ön koşullarının eksikliği yerine, otoriterliğin zindeli- ğinin sebepleri üzerinde durdu. Bellin’e göre Arap ülkelerinin cebir devleti, dört unsur ile otoriterliği tahkim etmektedir. Bunlar otokrat yapıların mali gücü, uluslararası destek ağına sahip olmaları, düşük düzeyli kurumsallaşmaları ve toplumsal seferberlik kabiliyetinin zayıf olması. Bellin’in modelinin sun- duğu çerçeve, ilk ikisinin olmazsa olmaz varoluşsal gereksinim, diğer ikisinin ise cebrin şiddetini belir- leyen unsurlar olduğunu iddia ediyor. Bu model, 1990’lı yılların başında Arap ülkelerinde kısa süreli demokratikleşme baskısı, zaman zaman ortaya çıkan toplumsal hareketlenmeler ve bunların karşısında o- toriter yapıların değişen oranda cebrini açıklamada diğer yaklaşımlardan daha iyi bir çerçeve sunmuştur.

Arap Baharı, Bellin’in dört unsurunu ve tesirleri- ni icra ettikleri ortamı dönüşüme uğratmıştır. Top- lumsal seferberlik görülmemiş bir şekilde otoriter yönetimlerin karşısına varoluşsal bir tehdit olarak or- taya çıkmıştır. Artık cebri belirleyen ikincil bir faktör değil, doğrudan otoriter yapıları dize getiren bir role evrilmiştir. Uluslararası ittifak yapıları belirleyici de-

KAPAK DOSYASI

(4)

35

Temmuz-Ağustos Cilt: 6 Sayı: 63

ğil, tesiri sınırlanan harici ve önemi azalan bir şekilde etkisini sürdürmekte. Siyasal oyun planı “içeride”

kuruluyor, dışarısı ise uluslararası meşruiyet, siyasal ve ekonomik destekle etkili olmaya çalışıyor. İçeriyi belirleme kabiliyeti, Arap Baharı öncesi döneme göre sınırlanmış durumda. Doğru anı hesaplama kaygısı, harici aktörler için yeni dönemin bir gerekliliği artık.

Arap Otoriterliğinin “Esnekliği”

Öte yandan, otoriter yapıların “mukavemeti” ve

“dinçliği” sorgulanır hale geldi. Steven Heydemann otoriter yönetimlerin esnekliği ve öğrenme kabiliyeti üzerinde duruyor. Bellin 2012’de yenilediği Arap o- toriterliği tartışmasında belirleyici faktörün ordunun protestolara müdahale edip etmemesi olduğunu söy- lüyor. Ordunun müdahale ettiği durumlarda otoriter yapılar varlıklarını sürdürüyorlar. Bellin orduyu ayrı bir aygıt olarak görmekte, daha geniş otoriter yapı ile sürekli yürüttüğü müzakereler ile pozisyon aldığı- nı söylemektedir. Heydemann ve Bellin’in birleştiği nokta sekteryen ya da azınlık bağlantısının ordunun otonomisini azalttığı, otoriter yapının organik bir parçası haline getirdiğidir.

Arap Baharı sürecinde beklenen demokratikleş- me yaşanmadı. Çatışma sonrası ortamlarda demok- ratikleşmenin ne kadar sorunlu bir süreç olduğunu biliyoruz. Latin Amerika üzerinde yapılan çalışma- larda gözlendiği gibi, Arap ülkelerinde otoriter ya- pıların farklı ölçeklerde geri geldiği gözleniyor. Bu yapıların esnekliği ve kendini yeniden ifade etme ka- biliyeti, ortadan kalkmalarının kolay bir süreç olma- dığını gösteriyor. Ancak bu durumda bile en iyi ifade ile Arap otoriterliği “kazazede” durumundadır. Arap Baharı ile doğrudan kitlesel protestolara maruz kalan ülkeler ve etkisini dolaylı hisseden ülkelerin “otoriter kardeşliği” ayakta kalmanın artık taktik-stratejik bir kaygı olduğunu gösteriyor. Bu kardeşliği Rusya ve Çin gibi aktörlerle uluslararası hale getirmeye çalı- şıyorlar.

Demokratikleşmeye geri dönecek olursak, Alfred Stepan’ın Tunus üzerinden Arap Baharı tartışmaları, demokratikleşme yaklaşımlarının Arap Baharı karşı- sında çok fazla sözü olmadığını gösteriyor. Stepan la- iklik ile ilgili “ikiz müsamaha” (devlet ve dinin hassas bir dengede karşılıklı müsamahası) yaklaşımının Tu- nus örneğinde müspet bir yansıması görüldüğü iddi- asıyla, din-devlet ilişkilerinin siyasal toplumun oluş-

masına kaçınılmaz engel olmadığını söylemektedir.

Stepan’ın asıl katkısı otoriter yönetimin artık Arap ülkeleri açısından “siyasi rejim” değil, bir “durum”

olduğu tespitidir. Mevcut yönetimlere demokra- tik-otoriter melez yapılar demektedir.

Arap Baharı, gerek siyasi gerekse akademik çev- relerde bir uyandırma çağrısı işlevi görmüştür. Ezber bozan, yaratıcı muhayyileyi devreye sokan, zihinsel ufukları ve düşünsel evreni genişleten bir etki oluş- turmuştur. Ne siyasetin pratiği ne de bilimi eskisi gi- bi olamayacak. Arap otoriterliği ve cebir devleti artık hem düşünsel planda hem de Ortadoğu güncelinde geri dönmeyecek şekilde dönüşüme uğramıştır. Arap otoriter devlet yapılarının içinde bulunduğu “du- rum” tahayyüllerin ötesinde kendini ifadeye devam edecektir. Bu yazıda tartışılan dönüşüm ve yeni yak- laşımlar, velut bir araştırma alanına işaret etmektedir.

Otoriter mukavemetten otoriter esneklik ve öğren- meye, oradan rejim niteliğini kaybedip bir duruma dönüşen devlet yapıları siyasetin alanının genişleme- si ile eskiden olmadığı kadar “içerisi” ile ilgilenmeye zorlayacak. Çok uzun olmayan bir dönem içerisinde Arap siyasetinin özellikleri ile uğraşacağımızı, Arap otoriterliğinin dönüşümü ortaya koymaktadır.

Prof. Dr., Sabancı Üniversitesi ve Wilson Center. POMEAS (Pro- ject on the Middle East and Arab Spring) Akademik Koordinatörü

Arap Baharı sürecinde beklenen demokratikleşme yaşanmadı.

Çatışma sonrası ortamlarda demokratikleşmenin ne kadar sorunlu bir süreç olduğunu biliyoruz. Latin Amerika üzerinde yapılan çalışmalarda gözlendiği gibi, Arap ülkelerinde otoriter yapıların farklı ölçeklerde geri geldiği gözleniyor. Bu yapıların esnekliği ve kendini yeniden ifade etme kabiliyeti, ortadan kalkmalarının kolay bir süreç olmadığını gösteriyor.

Referanslar

Benzer Belgeler

de yaşayan insanların günlük kaygılarını, tasalarını ve sıkıntılarını paylaşan, onla­ ra yardım için şiir dışı küçük küçük ay­ rıntılarla boğuşan

Araştırmada gerekli bilgileri toplamak amacı ile kullanılmış olan “Öğrenci Kişisel Bilgi Formu”nda, cinsiyet, akademik başarı düzeyi, okul psikolojik

PD]OXPODUÕQ ]DOLPOHUH NDUúÕ KDNOÕ PFDGHOHOHULQL GQ\DQÕQ QHUHVLQGH ROXUVD ROVXQ KLPD\HHGHU´28 Anayasa¶QÕQ bu PDGGHVLQGH DoÕNoD EHOLUWLOGL÷L JLEL øUDQ 0VOPDQ

Bölge ülkelerinin siyasi, sosyal ve ekonomik geçmişi, ülkeleri bu geçmiş temelinde Arap Baharı’na götüren süreç ve Arap Baharı sonrası bölgede yaşanan kaos

Geçiş döneminde ve laktasyon döneminde ineklerin muhtemel Ca ihtiyaçlarını karşılamak için hem paranteral hem de rasyona Ca ilavelerinin yapılması, doğum sonrası

5 Araştırma kapsamında bölgeler 8’e ayrılmıştır. Bunlar: Batı Avrupa, Kuzey Amerika, Latin Amerika ve Karayipler, Doğu Avrupa ve Orta Asya, Doğu Asya ve Pasifik,

︻ 醫療奉獻獎 北 醫 人 得主 專 輯 】 78 第 十九屆醫療奉獻獎的得獎名單才剛剛

Destinasyon seçiminde tüketici tercihlerini etkileyen faktörlerin önem dereceleri katılımcıların tatile ayırdıkları bütçeye göre hizmet kalitesi ve sağlık