*So(z O
^ ,Mart 11 .
Muhsin
Ertuğrul’uu
40 mcı yılı
ehiv Tiyatrosu intendant’ı T0 Devlet Tiyatrosu rejisörü Muhsin Ertuğruluıı sanat hayatının 40 mcı yıldönümünü idrak ettiğini memnunlukla öğrenmiş bulumıyoru«. Bu memnunluk, yalnız Türk tiyatro* sunun bir numaralı kurucusunun sah nede kırk yılı doldurmasından müte vellid değildir. Kırkıncı sanat yılının kutlanmasını akıl eden kadirşinasla rın mevcudiyeti, bu münasebetle bü yük sanatkârın Ankarada ve İstanbul da sahneye çıkacağı haberi, üç buutlu memnunluğa mesud bir hâdise vasil in verdirmektedir.1908 de, aktör Burhaneddinin ya - nında, ilk defa «Şerlok Holms» piye sinde, her sanatkârın kaderinde gö ze çarptığı gibi, uşak rolile sahney® adımını attığına göre; evet, tam kır kıncı sanat yılını doldurmuş oluyor.
O, 1921 de, bütün nazarları üzerin« çekmiş, artık genç bir istidaddan zi yade, sanatkâr vasfını almış bir sah ne adamı idi. Yani, sahnenin eşiğini aştığı tarihten on üç sene sonra, ya ni Binemeciyan ailesinin bugünkü «Ses operet tiyatrosu» sezonunda.. Burada, H. Bernştein’in «La Griffe» adlı eserindeki rolü ile sanat baremin de birinci sınıfa geçiyor. Vahra'm Fa pazyan, ona, çok okuyandan, çok yaşı yandan çok, çok gezenin, çok göre nin bildiğini telkin etmiştir. Fransa, Rusya, İngiltere, Almanya, İsveç seya hatleri Muhsin Ertuğrulu yaratmıştır. Stanislavski, Meyerhold, Reinlıardt ekollerinin kafasındaki mesud imti zacından, terkibinden kendi ekolü nü yarattığına şüphe yoktur. Kim n® derse desin, Muhsin yalnız kudretli bir rejisör değil, ayni zamanda ekol sahibi bir rejisördür. Bu sahadaki de recesi, dünya ölçüsiindedir. Onun ak törlük iampermam için bazıları melodramatik derler. Bu zehaba ka pılmamızı mazur gösterecek sebeblet varsa da, onun, yeni tiyatro anlayışı nı, yani, aktörlük sanatinin, dış ifa delerden çok bir iç dramı halinde gelişmesini bizde ilk kavnyan sanat çı olduğu da muhakkaktır.
Tiyatro davamızın ilk alemdar
v®
mücahidlerinden biri olan Muhsin
Er
tuğrulun, sahnemize neler getirdiği ni, ne gibi yenilikler ortaya koyduğu nu, bugünkü Türk tiyatrosunu, Tepe- başı salaşında nasıl yoğurup şekillen dirdiğini anlatmamı ister misiniz? Şartların, imkânların, zaman zaman, çok lehine, zaman zaman çok aleyhi ne işlemesi keyfiyeti tarafsızlığın menşurundan bu tarafa, onun fera- gatkâr bir sahne adamı ve kurucu ol duğu hükünılerile geçecektir.
Bazan onu bizim yanlış anladığı - ı mız, bazan da onun bizi yanlış taru- : dığı olmuştur. Sanat politikası üzerin de şüphesiz tartışmak mümkündür. Fakat yaratıcı bir sanatkâr kafasının ve fırtınalı bir sanatkâr ruhunun, kaprislerine asalet verebilmesindeki hüner, kusurların meziyyet halini al masına, yahud bunu böyle kabul et memize sebebiyet verir. Sanat adam- ! ları biraz kılçıklıdır.
1892 de doğduğuna göre; henüz elli yedi yaşında demektir. Bu yaş sanat çı için ilerlemiş fani yaşı sayılmaz. Ondan tiyatromuz daha çok hizmet > bekliyor. Allah onu memlekete
ve
sahnesine bağışlasın! Minakyan t® 1 Fehim Efendi gibi, 50 inci sanat yılı
nı idrak etmesi en samimi dileğimiz dir.