• Sonuç bulunamadı

12 i a 11 19 3 3 3 MİMA&

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "12 i a 11 19 3 3 3 MİMA&"

Copied!
34
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

M İ M A &

A y l ı k m e c m u a Üçüncü sene|

19 3 3 Sayı İ s t a n b u F i a 11 1 lira

3 c m u a

12

(2)

MİMAR ayl I K Y A P I S A N A T I v e K Ü L T Ü R Ü M E C M U A S I NEŞREDENLER: M İ M A R A B İ D İ N , M İ M A R Z E K İ S E L Â H , M İ M A R A P T U L L A H Z İ Y A

A d r e s : M İ M A R A y l ı k M e c m u a A n a d o l u H a n N o . 2 0 İ S T A N B U L T e l . : 2 1 3 0 7

L ' a r c h i t e c t e : Revue mensuelle d ' a r c h i t e c t u r e . Der Architekt : M o n a t s h e f t e f ü r B a u k u n s t

A B O N E Ş A R T L A R İ

Memleket İçinde : Seneliği

Altı aylığı Ü ç „

Ecnebi memleketlerde Seneliği 140 Fr. Frank Altı aylığı

Üç „

Abone bedellerinin posta ile gönderilmesi rica olunur.

Memleket içinde ve dışında biç bir yerde vekilimiz yoktur.

[Reklâm sayfaları tarifesi talep Üzerine gönderilir.

M i m a r ı n Kol I e k s iyonlar

9 3 2 S e n e s i c i l t l i k o l l e k s i y o n u 1 4 L i r a c i l t s i z k o l l e k s i y o n u 1 2 . 5 „ 9 3 1 S e n e s i c i l t l i k o l l e k s i y o n u 2 5 „

Arzu eden aboneler, 150 Kuruş mukabilinde yalnız basılmış cilt kapaklarımızı tedarik edebilirler.

H a c ı H a t i p S a l i h Z a d e

B A K İ

< l e r ı ı i r .

ç i m e n t o .

ı s . ı v -

H e r n e v i m a l z e m e i i n ş a i y e ; e h v e n f i a t l a s i p a r i ş k a b u l o l u n u r . A D K E S : S i r k e c i İ s t a n b u l T e l g : İ s t . B A K İ

(3)

A Y L I K Y A R I S A N A T I , Ş E H İ R C İ L İ K V E T E Z Y İ N f S A N ' A T L A R M E C M U A S I

Ü ç ü n c ü s e n e

19 3 3

İ s t a n b u l

Y a z ı v e r e s i m l e r

(4)
(5)

K o n y a şehir plânı üzerinde . etütler

Mimar Şahabettin

I. A l â e t t i n tepesi.

Eski şehir plânında tepe, tam ortada bu- lunuyordu. Şehir plânında hâkim bir vaziyeti vardı. Bugünkü şehir plânında, ortada değil, ikamet noktası içindedir. Eskiden şehirde, m i - marî gruplarile baş olarak tesir yapıyordu. O tesirinden, bugün uzak kalmış bir halde- dir. Üzerinde, b i r camiden başka göze batar şekli yoktur. Boş b i r toprak yığınıdır. Günü- müzde, tepenin bu vaziyette bırakılması, doğ- ru değildir. Şehir plânında, değeri yerine g e - tirmek lâzımdır. Bilhassa, ikamet noktası içinde bulunduğundan, m i m a r î tesir altında gösterilmesine, çok ihtiyaç vardır. Şehir m i - marisi bakımından, bu uğurda düşündüklerimin ve tepede, yeni bir tesirin yüze gelmesi için, iki usulden hangisinin tatbik edilmesini m u v a f ı k bulduğumu gözden geçirelim.

I. Tepede, tabiati taklit etmek, vaziyetini değiştirmemek, üstünde, yeşillik v e gezinti yolları yapmaktır. Bu usulde, tepeye şekil veri- lecek olursa, nasıl bir tesir yapar? Bunu, biraz düşünelim. Tepeye doğru, dört t a r a f t a n gelen sokakların düz hatları, tepe daire münhanisine amut olarak dayanır. Müstakimlerin, doğrudan doğruya münhani geçmeleri, güzellik kaide- sine göre çok çirkin bir tesirdir. Vakıa, bazı usulde, çok hatların daire oldukları görülür.

Meselâ, kubbelerde, dört köşe içine, muhtelif köşeli hatların daire teşkil ettikleri, inşaatta, bir Türk işçiliği olduğunu hatırlarım. Fakat.

bunu tepede tatbik etmekle, bir f a y d a ele geç- mez.

Hususile, tepe üzerinde olan camiin, m u - vazi ve a m u t hatlardan mürekkep tesiri, büyük münhani içinde, sokakların kenarlarda yaptığı tesiri tekrar edecekler. Usul, bize yabancı olan bir usul değildir. Meselâ, Çinde, Hanlar z a m a - nında, Türk mimarları, düz sahaları güzelleş- tirmek için, ilk defa bu usulü kullandılar. F a - kat, söylediğim mahzurlardan, bunun Alâettin tepesinde, tatbik edilmesini doğru bulmuyo- rum.

II. Tepeye, terasalı şekil vermek, sokak se- viyesinden itibaren, e n üste kadar, üç terasa yapmak, üstünü yeşillendirmektir.

Bu usulün, iyiliğine karşı, mimarî tesiri, çok kuvvetlidir. Tepenin, bu şekilde gösteril- mesinde, ayrı f a y d a l a r vardır. Bu usulü, eski Türkler, Ortaasya örneklerinde, çok defalar tatbik etmişlerdir. Şehrin görünüşünü, en çok gözeten, bir usuldür.

Terasa şekli, uzunluğu v e genişliği 400 X 300 = 12,000 m2 bir müstatilin üstüne, m u h t e - lif ölçüde, mustatiller koyarak hasıl oluyor.

İlk müstatilin üzerine, yanlarından 40 m . g e - nişliğinde, terasaları olan ikinci b i r mustatil koyuyoruz. Bunun üstüne, gelecek üçüncü mus- tatil, birinciden 80 m. v e ikinciden 40 m. ufak ölçüdedir.

Her mustatil, yekdiğeri üzerine 7 m. i r t i f a - mda, meyilli olarak geliyor. Üç müstatilin bir-

(6)

•f

//-A

•mr ut fi^Jy -A

777777777^

4

£ İM

K

i

5

o

'A W"

z

birinden farkları ile, tepenin yüksekliği olan 21 m. ölçüsü çıkar.

İlk terasamn, gündoğu, günbatı tarafla- rında, sokaktan başlar, üç tane merdiveni var- dır. Kıble ile poyraz tarafları, sokakların işlek- liğine karşı, tek bir merdivenle, yola bağlanır- lar. Merdivenlerin, herhangi birinden, ilk te- rasaya çıktıktan sonra, merdivenler poyrazda clmamak üzere ikişer merdivenlidir. Poyrazda camiin bulunması yüzünden, bu tarafta, mer- diven intihap edilmemiştir. Bu fikir, .ayni za- manda, camiin, kendine mahsus sakinliğini gidermem ek, ta ma mil e kendi halinde bırak- mak içindir. Üçüncü taraşa ile, ikinci arasında kıble ve günbatıdan birer merdivenle merbut- tur. Son tarasanm irtifaı, cami irtifamdan, da- ha aşağıdır. Bu suretle, camiin kıblesi, doğru- dan doğruya meyilli bir yeşillik sathı ile temas eder. Yani mavi gök önünde, koyu yeşil bir renk tabakası ve^ önünde cami bulunmaktadır.

Dört taraftan görünüşünde cami, daima yeşillik içindedir. Bilhassa, camiin muvazi ve şakulî hatları, tabaka, tabaka yükselen yeşil- lik, şakulî hatlarile, muayyen mesafelerden muvazi olarak yükselirler. Nitekim, tepenin es-

ki yıllardaki tesirinde de, dört tarafı, satıh- ları, muhtelif irtifada kuleler ve sarayın suru hatlarile, ahenk vermesi gözetilmişti. Yeni alacağı şekilde ise bu tesir, yekdiğerinden fark- lı, amut yeşillik hatlarından temin edilmekte- dir.

Öteki usulde, şekil aldığında tabiiliğini saklıyacak olan tepe, daha çok sathî, münhani bir tesir yapacaktır. Bilhassa, irtifaı muayyen bir ölçüde clmıyan bu münhaninin sokak ka- idesinden, poyrazda Karatay medresesi, gün- batıda İnceminare ve kıblede Sırçalı medrese- nin 'birbirinden uzaklaştırıldığı görülecektir.

Halbuki, taraşa usulünde biçim verildiğinde, bütün tesirde, bu ayrılık yoktur. Söylediğim mimarî örnekler, tepe ve üstünde bulunan ca- mile birleşiyorlar. Şehrin, umumî görünüşünü, mimarî bir ifade ile tamamlamağa yarıyorlar.

Tepeye, bu şekli vermek için, büyük ihtiyaç vardır. Bu ihtiyaç, şehrin vaziyeti ve halkın ihtiyacıdır. İlk takışta, değersiz gibi olan, bu noktanın şehir planındaki, mevkiini bilmek lâzımdır. Bu nokta, idareye, halka, şehre yeni faydalar kazandırabilir.

m . A

. J ü f l f c ^ /

^ i ^ ^ ^ j p i ı f c ı ı ı ı i ı »

— _ - C j S j ^ ^ I f c »

(7)

B o l u d a b i r e v

Mimar İzzet - Bolu

Bu ev kasabanın garp methalinde v e mutena bir mahal olan M a h f e l parkı civarın- da v e müsait bir arsa üzerinde dört Jtarafı açık olarak inşa edilmiştir. Binaya cenup cephesine isabet eden Hastane caddesinden girilmekte- dir.

Sahibinin arzusu üzerine çatısı yerli kire- mitten v e tavan döşemeleri ahşap v e duvarları tuğladır. Y a l n ı z halâ, banyo, teras gibi kısım- ların zemini karo mozayık v e yalnız banyonun tavanı betonarmedir.

Şimal v e garp kısımlarına tâli aksam ko-

nulan bu bina zemin v e birinci kattan ibaret olup methal yandadır. Zemin k a t m a birkaç ba- samakla çıkılarak bir sahanlıktan girilir. Bina kırmızı ve açık mavi olmak üzere iki renge bo- yanmıştır. Cdalar umumiyetle mahallî âdet veçhile büyükçe bırakılmıştır.

Methalde bir gardrop olup buradan bir kapı ile misafir edasına ve diğer bir camlı kapı ile de esas binanın sofasına girilir.

Servis kısmının bahçeye ayrıca methali vardır.

Bu kısım yemek odası v e salona usulü da-

(8)

A l t v e ü s t k a t l a r p l â n ı . M i k y a s ( t a k r i b e n ) 1 : 2 C O

1 - M a t h a l , 2 - sofa, 3 • o t u r m a odası, 4 - y e m e k oJası, 5 - ofis, 6 • m u l f a k , 7 • s e r v i s ms'.hali, 8 - t u v a l e t , 9 - v a r a n d a , 10 - sofa. 11 - yatak orfası, 12 • misafir yatak odası, 13 - b a n y o: 14 - t u v a l e t , 15 - b a l k o n ,

M ş t h a l v e r a n d a s ı

(9)

E v i n c e n u p v e ş a r k y a n ı

iresinde bağlıdır- Yemek cdasile misafir oda- sı icabında büyük bir salon gibi kullanılabile- cektir. Zemin katındaki teras yazın akşamları

yemek yenebilecek bir şekilde yapılmıştır.

Üst katta şark ve cenup güneşi alan ve her ikisinden uzun bir balkona çıkılabilen iki ya-

tak odaısı ile bir büyük cümle odası ve banyo, halâ vardır.

Mimar İzzet bu küçük eserinde tamamile yerli ve tiirk bir karakter tesbit etmek, en ik- tisadi şartlar altında sade, m eder n ve sevimli bir ev yapabilmek hususunda çok muvaffak olmuştur.

(10)

rr

R o m a bankası ve Amerikan konsoloshanesi - izmir

Mimar Ahmet Kemal

İzmir Bulvar şirketinin Birincikordon ile Basmahane istasyonunu birleştirmek üzere bü- yük emek ve masraflarla vüeude getirdiği bul- var üzerinde İzmirin en büyük v e en güzel bi- naları yükselmektedir. Bunlar arasında şirket idare binası ve Roma bankası, Amerikan kon- soloshanesi ve otomobil acentası, Taranto üzüm ve incir deposu, büyük Basmahane garajı 3 sene zarfında mimar Ahmet K e m a l t a r a f ı n - dan inşa edilmiştir-

Projeleri, daha memleketimizde yeni m i - marî fikri uyanmamış, yeni iddialar kökleşme- mişken yapılan bu eserler mimar Kemaiettin ve mimar Vedadm stilize etmek istedikleri bir araştırmanın son örnekleridir.

Resimlerini bu sahifelerde neşrettiğimiz Roma bankası ve Amerikan konsoloshanesi bi-

naları betonarme iskelet arası tuğla örülmek

suretile inşa edilmiştir. Zemin doima ve batak olduğundan Roma bankası temeli radiyejene- ral, konsoloshanenin mütemadi sömel yapıl- mıştır.

Rcma bankası binası zemin v e birinci kat- ları kısmen banka, kısmen de ayrı bir methal ile İzmir bulvar şirketi yazınaneleri, üçüncü kat umumî yazıhaneler olmak üzere vücuda getirilmiştir. Çatı katında ayrıca bir kule y a - pılmıştır.

Konsoloshane binası zemin katı garaj ve acentalık; birinci ve ikinci katlar konsolosha- ne olmak üzere inşa edilmiştir. Çatıda müs- tahdemin dairesi ve teras yapılmıştır.

Görünüş itibarile biribirini tamamlıyan bu iki bina bütün elektrik, su ve kalorifer tesisa- tile birlikte 130 bin liraya mal olmuştur.

(11)

Roma bankası

K o n s o l o s h a n e b i n a s ı v e b u l v a r

R o m a b a n k a s ı v e b u l v a r

(12)
(13)

K o n s o l o s h a n e b i n a s ı v e R o m a b a n k a s ı n ı n bir k ı s m ı .

Bu, büyük bir bankanın Aydında yapılma- sı düşünülen, şube avan projesidir.

İki katlıdır. Zemin katta, bankanın mua- melât kısmı, bodrum katta kasa dairesi, kalori-

fer, üst katta meclisi idare salonu, müdüriyet, ve müdür ikametgâhı vardır.

Bu proje de, diğerleri ile ayni üsluptadır.

Proje hazırlanmış fakat inşa edilememiştir.

B a n k a ş u b e s i a v a n p r o j e s i

(14)

i)

r

t u

W

t V : • " : ; r ; r i y : t '

. . . / S . y \ A ^ . - . - ' V . ^ • L u d w i g s b u r g t i c a r e t m e k t e b i z e m i n v e b i r i n c i k a t l a r p l â n ı

L u d w i g s b u r g ticaret mektebi projesi

Mimar Ahmet Sabri

( S t u t t g a r t ) m haricinde birkaç küçük şehrin merkezinde olan Luisburg şehrinde bir

ticaret mektebi projesi müsabakaya konul- muştu. Bu mektepten aynizamanda c i v a r ı n - daki birkaç şehir de istifade edecektir. B i n a - nın önündeki cadde, istasyona gidiyor. Y a n taraftaki cadde de şehrin merkezi kısmına gidiyor. İstasyona giden caddede cereyan f a z - ladır. Onun için bina bu caddeden geri çekil- miş ve böylece büyük bir m e y d a n temin edil- miştir. B u m e y d a n sokaktan yalnız ağaçlarla ayrılmış vaziyettedir. Avluyu duvar v e yahut parmaklık gibi bir vasıta ile ayırmağa lüzum yoktur. Talebelerin yetişmiş bir çağda olmaları bu mecburiyetten vareste bırakmıştır.

Binanın zemin katında açık bir hol v a r - dır. Burası yağmurlu havalarda talebenin t e - n e f f ü s ü n e tahsis edilmiştir.

Bu açık hol üzerinden yan tarafından, bi- nanın methaline girilir. Yine bu acık holden mektep hademesi için yapılan daireye girilir.

Zemin katında avluda v e hol t a r a f ı n d a üç ta- ne büyük vitrin vardır. Bunlar talebenin de- korasyon tecrübeleri için yapılmıştır.

Üst katlarda dersaneler v e bir a n f ı m e v - cuttur. En üstünde talebelerin duş yerleri v e önünde b i r teras vardır. Bunlardan tamamen ayrılmış hususî büyük bir muallim odası ve önünde bir de muallimler için teras vardır.

(15)

L u d v v i g s b u r g t i c a r e t m e k t e b i p r o j e s i m a k e t i n i n m u h t e l i f g ö r ü n ü ş l e r i

(16)

.. r I l l [ P W t l 1 6 t W t 6. t I I 1020 ı t t t n ı »î t» i » o t t ı t ı u ı-t ı ı > ı ı c i ı n . 11 ı & u ı » o r; c ı uit j ' ı i / ı

Rotebühl (stuttgart) caddesi m ü s a b a k a s ı

Mimar Ahmet Sabri

Bu arazide esas caddeye karşı bürolar v e zemin katında dükkânlar ve diğer kısımlarında sıra evleri isteniliyordu. Arazi esas caddede

% 4 v e diğer cepheler h a f i f şekilde meyilli- dir. Arzu edilen bürolar, bittabi mühim olan, Rotebühl caddesi t a r a f ı n a ; evler de arka t a r a f - larına yerleştirilmiştir. Evlerle büro evleri arasında servis için icap eden büyük bir avlu sokaktan kamyonların, bodrum katı ve diğerleri ile irtibatını temin ediyor-

Büro evi, arazinin meyline tâbi olarak üç kısma ayrılır- K a t l a r d a bu üç kısmı birkaç ba- samakla, biribirine birleştirmek kabildir. Bu bina kira evi olarak kullanılacaktır.

Sıraevleri büroların arkasında v e onun gölgesinden kurtulacak şekilde, v e ona amut olarak yerleştirilmiştir. Evlerin aralarında bü- yük bahçeler bırakılmıştır. Sıraevlerin, yük- seklikleri bu bahçelerin genişliğine nazaran v e - rilmiştir.

( R o t e b ü h l ) caddesinde bu arazinin karşı- sında v e köşede bulunan v e oraya bir karakter veren Stuttgart ticaret mektebi binası bulunu- yor. Bürolar mektebe nazaran o kadar e h e m - miyetli olmadığı için oldukça sakin ve karşıda- ki mektebin mimarî kıymetini bozmıyacak ş e - kilde düşünülmüştür. Esas cephesi üç kısımda cemediliyor, böylece büyük bir bina tesiri ya- pıyor.

(17)

A n k a r a polis j a n d a r m a mektebi proje müsabakası münasebetile

Mimar Şevki

Sene sonu mimarî hareketlerinin en şayan:

dikkat olanı, şüphe yok, Ankara jandarma polis mektebi proje müsabakasının aldığı son şekil- dir. Memleket mimarlığı bu meselede çok has- sas bulunuyor.

Bu hassasiyeti haklı bir endişeye vardıran esbap vardır:

1 — Jürinin (F. E. R . ) remizli projenin bi- rinciliğine ve ( G e n ç ) remizli projenin ikinci- liğine ittifakla verdiği karar bir aydan fazla bir zaman geçmiş bulunduğu halde neşredilmemiş- tir. Halbuki jüri çalışma programına göre 22-11-933 de bu karar intişar etmiş bulunacak- tı.

2 — Jürinin esbabı mucibe raporu da neşre- dilmemiştir. Jürinin çalışma programı bu rapo- run da neşrini âmirdir. Ankara Halkevinde gö- ğüs kabartarak seyrettiğimiz on yedi projenin sahipleri programın bu vadine istinaden p r o j e - leri hakkında verilen hükümleri dinlemek arzu- sundadırlar ve bu bir zarurettir.

3 — M ü k â f a t : Birinciye üç bin lira mukabi- linde bin lira verilmiş, ikinciye verilecek beş yüz lira henüz tediye olunmamıştır. (Biz memleket mimarlığının şerefi mevzuu bahoslurken para- dan bahsi ayıp sayarız. Bu üçüncü maddenin zikrinden gaye meselenin aldığı garip şekli da- ha iyi tebarüz ettirmek içindir.)

4 — Birinci gelen projenin düşünülmeden ortaya atılmış bir iddia ile kopye olduğu söylen- miştir. İki taraftan iki asıl gösteriliyor. Bu na- sıl kopye eserdir ki iki asıl taşıyor? Acaba bu iki asıldan biri de diğerinin aslı mıdır?

Hakikati hal: Bu eser kopye değildir. Bu gençler ülkülü adamlardır. Projenin kopye oldu- ğunu iddia edenlerin bunu isbat etmeleri lâzım gelir.

5 — İkinci gelen ve tatbiki istenilen ( G e n ç ) remizli projenin sahibi genç görülmüş; genç-ih- tiyar on yedi proje arasında ön safı hakkile alan gencin iktidarından şüphe edilmiştir. Sırf bun- dan dolayıdır ki, projenin tatbikinden vaz ge- çilmiş bulunuluyor. Halbuki ben geçen sene ser- gi binası müsabakasında ayni gençlik mesele- sinden en büyüklerimizin ve millî iktisat ve t a - sarruf cemiyetinin takdir ve iltifatına mazhar oldum. Hakikati halde Genç projesinin genç sahibi iktidar itibarile oldukça ihtiyardır..

İşte memleket mimarlığını bütün hassasiye- tile meşgul eden polis, jandarma mektebi müsa- bakasının son vaziyeti, biz bu işin böyle muva- zenesini kaybetmesini jüri reisi beyefendinin muvakkaten Ankaradan ayrılmış bulunmasında buluyoruz. Jüri reisi Dahiliye vekâleti müsteşarı beyin Ankaraya döndükleri şu günlerde bu me- selenin normal şeklini almış bulunmasına ihti- r r l veriyoruz. Biz meslekî kader ve kıymete ta- parız. Biz toprağa sahip olmağı şahsî ve gayri meşru nam ve şerefler peşinde koşmağa kalkan ı yapmayız. Fakat artık yüzümüzü kızartan biı vaziyet vardır ki, onu kudretimizle, azmımızla bertaraf etmeğe çalışacağız: Memleket mimarı, inkılâptaki rolünde gecikmiştir. Bu teehhür ö - zür kabul etse de şerefli değildir.

(18)

B i r l i ğ i n 1 9 3 3 f a a l i y e t d e v r e s i

G . S . B . m i m a r î k ı s m ı k â t i b i M i m a r Z e k i S e l â h

Bu sene Güzel Sanatlar Birliği Mimari kısmı faaliyeti, birkaç esas üzerinde temerküz ettirilmiş ve bunlardan iyi neticeler elde edil-

• mistir. Birlik, memleket mimarlığı için, hayatî bir mesele olan, konkurlarla alâkadar olmuş We bunların, geçen senelere nazaran çoğalma-

sına âmil olmuştur. 933 senesi zarfında, memle- kette, beş büyük proje müsabakası yapılmış- tır. Birlik bu konkurların jüri heyetlerinde, 3 daima, murahhas aza bulundurmuştur. Jüri-

lerde a."a bulundurmak sayesinde müsabakalar- dan, iyi neticeler almağa m u v a f f a k olunmuş- tur. İstanbul Güzel Sanatlar Birliği Mimarî şu- besi, Zonguldak Halkevi jürisine iki aza, Yıldız sarayı tefrişi müsabakasına iki aza, Ankara Millî iktisat ve Tasarruf cemiyeti müsabakası jürisine - Ankara birliği ile müştereken - iki aza, jandarma ve polis mektebi jüri heyetine - Ankara cemiyetinin teşebbüsü ile- bir murah- has iştirak etmiştir. Maalesef bu son konkurda İstanbul birliğinin, müteaddit müracaatlarına,

Dahiliye Vekâleti inşaat komisyonu müsbet veya menfi cevap bile vermemiştir. Bütün kon-

kurlarda murahhaslarımızın iştiraki hüsnüsu- retle kabul edilmiş ve neticeler üzerinde, güzel tesirler elde edilmeğe sebep olmuştur.

Halen müsabaka halinde bulunan, ( A k a y ) idaresinin Yalovada inşa ettireceği ctel var- dır. Bir hafta sonra bu müsabakanın jürisi toplanacaktır. Birlik, bu müsabakanın jürisine murahhas göndermek için müracaatta bulun- muştur. Müracaatın hüsnüsuretle telâkki edi- leceği muhakkaktır.

] Birliğin, müsabakalardan sonra uğraştığı meselelerden biri de, 1928 senesinde çıkan 1035 numaralı kanunla diplomalı mimarlar ile in- şaat mühendislerine tahsis edilen kanunî mec- buriyeti ve kalfalara, inşaat ruhsatnamesi ve- rilmesine nihayet verilmesi için, belediye nez- dinde muhtelif zamanlarda, taşebbüsat yapıl- mış; maalesef, belediye, kalfalarla ruhsatname verilmediği hakkında cevap vermiştir. Birlik bu mesele hakkında, Dahiliye vekâletine müracaata I::.rar vermiştir.

Mimarî kısmı idare heyeti, geçen intihap- ta, heyeti umumiyenin kararı ile bir mimar odaları nizamnamesi kabul etmiş ve bunun tasdikinin temini idare heyetine bırakılmıştı.

Bu mimar odalarr nizamnamesi ile, ayni za- manda bir mimarlrk kanunu kasdedilmek is- tenmişti. Ve gene bu nizamnamenin tasdikın- dan sonr,a, Ankara mimarlar birliği ile temas ve birleşme imkânlarının temini idare heyetine , tevdi edilmişti.

Bütün yukarıda saydığım işlerin temin edilebilmesi, Türk Güzel Sanatlar Birliği esas nizamnamesinin bazı maddelerinin tadiline vabeste idi. Birlik idare heyetimiz, esas nizam- namenin tadilini birlik umumî idare heyetinin müteaddit içtimalarmdan sonra, ancak 11 h:ci ayda ikmale m u v a f f a k oldu. Bu teahhurun se- bebi, birliği teşkil eden muhtelif güzel sanat- lar şubelerinin senenin uzun zamanında, gay- ri faal bir halde kalması ve ancak mimarî kıs- mı ile resim kısmının ekseriyeti temin edeme- mesidir. Yukarıda, söylediğim gibi ekseriyet

İ l inci ayda kabil olmuş, nizamname 13ö l edilmiş ve hükümet nezdinde tasdiki işi kal- mıştır.

Faaliyetimiz bu esas nizamnamenin mad- deleri çerçevesine dahil olduğu için idare he- yetimiz faaliyet devresinde mimar odaları ni- zamnamesini tasdika ve Ankara birliği ile faa- liyetini iştirake imkân bulamamıştır. Ankara birliği ile temasımız, bazı meslekî işlerin A n - karada hal ve faslı için bazı tahrirat gönder- mekten ibaret kalmıştır. Bu meyanda, mimar odaları nizamnamesi de Ankara birliğine gön- derilmiş ve onlar bunun üzerinde bazı muta- leatta bulunarak bu nizamnameden maada, bir mimar kanunu yapmak lâzım olduğunu kanaatini haklı olarak öne sürmüşlerdir.

Önümüzdeki idare heyeti, tadil edilen bir- lik umumî nizamnamesini tasdik ettirdikten sonra, Ankara ile esaslı bir temasa, daha doğ- rusu iştirake geçebilecektir.

(19)

A m c a H ü s e y i n p a ş a y a l ı s ı

Mimar Sedat Hakkı

Beyazıttaki köşkün yıktırılması bize, geç olmakla beraber, Türk sivil mimarisinin kalmış en eski örneklerini tesbit etmek zaruretini h a - tırlattı.

İstanbulun en eski ve en zengin ahşap üze- rine işlemeleri havi evi Anadoluhisardaki A m - ca Hüseyin Paşa yalısıdır. Y a l ı n ı n tarihî v e m i m a r î kıymetleri ehemmiyetlidir.

Bu. yalı selâmlık dairesi için tipik bir m i - skidir v e büyük bir ikametgâhın mutena bir parçasıdır. Plânı, kufcbe ile örtülü bir murab- b a m üç t a r a f ı n a konulmuş mustatillerden m ü - rekkeptir.

Pencereleri eskiden ufkî kapaklı idi ve per- delerle kapanırdı. Dahilî taksimat v e tezyinatı çek m u n t a z a m v e klâsik bir üslûptadır. Sn in- ce detayine kadar bütün kısımlar biribirinin ahengine uygundur. Nakışların büyük b i r kıs- mı altın kaplamadır. Maalesef bu sonderece pahalı işleme v e kaplamalar, ahşap v e fazla itina edilmemiş bir iskelet üzerine tatbik edil- miştir.

Deniz üzerine ilerlemiş kısmin altında ka- zıklar vardır. Bunlar senelerce fırtına v e dal- galardan müteessir olmuşlar, bina denize doğ- ru iğilmiştir. A y n i z a m a n d a çatı da zamanla

(20)

İ ç e r i d e n g ö r ü n ü ş t a v a n p l â n ı , v e y a l ı n ı n p l â n ı

(21)

A m c a H ü s e y i n p a ş a y a l ı s ı , d ı ş a r d a n , v e i ç e r i d e n g o r ü n ü ş i e r

bozulmuş, yağmur ve hava tesirleri evin içine nüfuz etmiye başlamıştır.

Bu eserin tamiri için azamî 10 bin lira kâ- fidir. İş binayı askıya alıp, altına yeniden be-

tonarme bir dâl yapmak ve çatı örtüsünü dü- zeltmekten ibarettir.

Millî ve klâsik mimarimizin karakteristik örneklerini muhafaza etmeyi bilmeliyiz.

(22)
(23)
(24)

A n k a r a d a s ı r a e v l e r t i p i : 2

Mimar Seyfettin Nasıh

M i m a r Seyfettin Nasılım, bu mevzu üze- rinde yaptığı diğer bir projeyi (6) m c ı sayımız- da neşretmiştik. Ayni mevzu v e birebirine y a - kın düşüncelerin mahsulü olan bu ikinci pro- jede, Ankarada, küçük aileler için seri halinde

ufak ev tipleri etüdüdür.

Ankarada stadyum sahasının civarında, küçük sokaklarda inşası düşünülen bu küçük evlerin seri halinde inşası takdirinde beheri (3000) liraya mal olabilecektir.

(25)

€ârx£ ktecrc vıııa « d ottft.

ı m * i : D c c

l

f , V

A

> a ı ı B

— t j

0

J

..t, ta' m „h, ı l f -Jl-

L A

i Jl

J ' İ Ü S - i -

ü t ü

ı A ; l S

; F

K a o • a i D - ' . . ..

' o-o

c.mc Kicıns vıtto od

r r ) . t ı ( t «

W

t î v

; !

• !-•

7 T

1 i

!

s

J

I I I

' i j P . J&

h H

D e n i z k e n a r ı n d a b i r k ü ç ü k v i l l â p r o j e s i

Mimar Seyfettin Nasıh Bu proje deniz kenarında, müstatilî bir ar-

sa üzerinde yapılması düşünülen, orta halli bir aile evidir. Tek katlıdır. Haricen yatık v e ufki bir ahenk temin edilmiştir. Plân itibarile, vasat nüfuslu bir ailenin ikametine, bütün ihtiyaç- larına cevap verecek mahiyettedir. Caddeden binaya bir teras ile girilmektedir. Girişte navara mahfuz bir loca v e karşısında bir havuz çarp- maktadır. Burada oturmaya ve meşgul olmağa bir sebep teşkil eden bu iki unsur, yani loca v e havuz çok yerinde birer mevcudiyet teşkil e - diyor.

Plân methal, servis, tuvalet gibi kısımları ihtiva ediyor. Yatak odaları ile banyo kısmı v e servis ile yemek salonunun irtibatı iyi temin e - dilmiştir. Yemek odasının köşesindeki ( b a r ) iyi bir motif teşkil ediyor. Asıl binaya bir pergo- la ile iştirak ettirilen garaj v e bir misafir oda- sının mevcudiyeti bu binanın daha ziyade, say- fiye ve şehir kenarında inşaya elverişli oldu- ğunu gösteriyor. M u t f a k kısmının önü, etrafı dört dıvarla Örtülü, bir taşlıktır. Bunun sebebi ise çamaşır kurutmağa ve ev hizmetlerine yarı- yacak, hususî bir bahçe teminidir-

(26)

Y a z l ı k e v Mimar Sedat Emin

Yakacıkta inşa edilmek üzere düşünülen bu ufak yazlık ev projesi bahçe ortasında olup, büyük bir holün kısmen etrafında 3 yatak oda- sı ve servis kısmından ibarettir. Ç i f t yataklı

edaların her ikisinden kolayca istifade olun- mak üzere aralarına banyo dairesi konulmuş- tur. Methal, doğrudan doğruya oturma holüne açılıp önünde bir çardak yapılmıştır.

(27)

İ l k m e k t e p p r o j e s i

Mimar Sedat Emin

Ergani madeninde 5 sınıflı olmak üzere hali inşada bulunan bu ilk mektep projesi, yo- lun takip etmiş olduğu kavise v e arazinin e n müsait ııivo tertibatına göre tanzim edilmiş- tir. Plânımızda görüldüğü üzere önde bir d u - varla talebenin bahçeleri hariçle ayrılmıştır.

Mektebin zemin katı antre, hol, iki sınıf, y e - mekhane, gardırop, halâ v e talebe antresinden ibaret olup y e m e k h a n e n i n icabında ufak m ü - samere v e konferanslarda kullanılması düşü- nülerek hariçten gelecekler için esas antrede bir m e t h a l i vardır.

Birinci katta muallim odası 3 sınıf, bir elişi salonu, ufak bir deposu olup muallimler için bir halâ ile ayrıca ders malzemesi için de bir depo düşünülmüştür.

Mektebin malzeme i inşaiyesinde Erganinin yerli taşından istifade edilmiş olup t a v a n v e çatı betonarmedir. K i r e m i t nakliyatı fazla masarifi mucip olacağından ruberoid ile yapı- lacak çatı Örtüsile beraber takriben (30,000) liraya çıkacaktır.

(28)

^'MO-

(29)

M i m a r î a k u s t i ğ i

Prof. Salih Murat

( G e ç e n s a y ı d a n m a b a t v e s o n )

Evvelki sayımızda mimarî akustiğinin ehemmiyetinden, muhtelif neviden akustik bozukluklardan bahsetmiş v e bunların en mü- himini olan tantana meselesini bu makalemize bırakmıştık-

Büyük odituvarlarla büyük boş odaların başlıca akustik kusuru olan tantana meselesi uzun zamandanberi mütehassısların dikkat n a - zarlarını celb etmiştir. Daha 1835 senesinde Reıd İngilterenin ilim cemiyetlerinden birine verdiği -bir raporda tantananın en rnüz'iç bir kusur olduğunu bildirmiş v e duvar yüzlerini pürüzlü yapmakla v e yahut duvarlara halı ve saire gibi savtı bel eden maddeler asmakla bu kusurun izale edilebileceğini bildirmiştir.

T a n t a n a n ı n tarih v e nazariyesine giriş- mezden evvel bir tarifini verelim:

T a n t a n a bir oda cidarlarının bel kabiliyetle- rinin k â f i hadde bulunmamasından dolayı sada- n m (yani aksi s a v t m ) lüzumundan fa?la uzama- sıdır. Bu k e y f i y e t bilhassa büyük boş odalarda e h e m m i y e t kesbeder. Kulak diğer bozukluklar gi- bi tantanaya da alışmış olup fazlası can sıkar.

T a n t a n a d a sami hatibin sesini işitirse de sesi iyi tahlil edemez. Sesin arttırılması bu tesiri dü- zeltmez, bilâkis arttırır. Tantanası büyük olan bir odada sözün anlaşılması zordur. Diğer t a - r a f t a n tantanadan m a h r u m olan büyük bir oda dahi bir işe yaramaz. Böyle bir odada hem hatip v e hem de samiler sıkıntı hissederler.

T a n t a n a d a n tamamile mahrum olan b i r oda- da söz söyliyen kendisini b i r çölde veya h a v a - da sessiz bir balonda zanneder. Odada bir m i k - tar in'ikâsa lüzum aşikârdır. Mesele bu t a n t a - na (yani aksi s a v t m imtidat müddetini) t a m miktarda bulundurmaktır. Meselâ, Sahibinin- sesi veya K o l u m b i y a g r a m o f o n fabrikalarının musiki salonlarında bu müddet b i r saniye i l e

1.5 saniye arasındadır. 80 den fazla musiki aletlerinden mürekkep olan orkestranın v e bir alay muganninin çalışmakta oldukları bu s a -

lonlarda tantana pek mühimdir. R a d y o sütüd- y ol arında da bu müdedtin düşük olması icap eder. Fakat bazı ahvalde hususî tertibat ile stüdyolarda tantana müddeti arttırılıp 18 sa- niyeye kadar çıkarılabilir v e bu suretle kilise h a v a l a n çalınarak kiliseden gönderiliyormuş hissi verilebilir. Şu misallerden anlaşıldığına göre tantana müddetini yerine göre tesbit e t - mek lâzım geliyor.

T a n t a n a yukarıda söylediğimiz gibi 1835 t e meydana çıkan bir mesele olup birçok fizikçi- lerin dikkat nazarlarını celbetmiştir. S a v t m cidarların bePine ait ilk riyazi tahlil Lord R a y - leigh t a r a f ı n d a n verilmiş olup klâsik eserler- den biri olan T h e o r y of Sound nammdaki ese- rinin ikinci tabında (1896) bu tahlil intişar etmiştir. T a n t a n a meselesini halledenler ara- sında Amerika fizikçilerinden Şaline v e oğlu başta gelirler. A l m a n âlimlerinden Goeger, he- sabı ihtimali esasını bir savt şuamın bir oda- daki iki in'ikâs arasındaki vasati mesafeye

tatbik etmek suretile meseleyi halletmiştir.

Bir sesin bir odada ölmeden evvel iki üç yüz defa in'ikâs ettiği bugün tahakkuk etmiştir.

Binnetice ses kudreti biraz sonra oda deru- nunda muntazam bir surette tevezzu etmiş olu- yor. Bu esnada tedahül de rol oynarsa da bunun büyük tesiri yoktur.

T a n t a n a müddetinin hesabında umumi- yetle Şaline düsturu kullanılmaktadır. Bu düs-

turun nasıl çıkarıldığını burada göstermeyip sadece neticeyi bildireceğim v e tatbik tarzını söylemekle iktifa edeceğim.

Bu düstur

— 80 a t V i - r e

olup burada i = t zamanında odanın beher metre mikâbmdaki ses kud- reti

(30)

I = Sav t membamm hasıl ettiği sesin kudreti

a = Sabit bir miktar

V = Metre mikâbı cihetinden o- danın hacmi

e = Tapyer lûgaritma kaidesi Burada a sabit miktarı mühim olup bura- da biraz duralım: Odada ses kudretinin zi- yaa uğrama sürati her anda ses şiddetile mü- tenasiptir. Halbuki, açık pencereden zayi olan ses kudretinin ziyaa uğrama nisbeti de her an- da ses şiddetile mütenasiptir. Binaenaleyh bir odada duvarlarla eşyanın sesi ziyaa uğratması- tesiri bir miktar, bilfarz a kadar, mesahai sat- hiyedeki açık pencereye muadil demektir. Bir odadaki duvarlar veya eşya ses kudretini şu suretle ziyaa uğratırlar: — (1) Bir duvar civa- rındaki hava zerreleri duvara muvazi rakse- derlerken ses kudretinin bir kısmı delk yüzün- den hararete münkalip olur; (2) Duvara amu- den rakseden hava zerreleri duvar mesama- tında delk yüzünden kudretini zayi ederler;

(3) Havanın ihtizaz hareketinin bir kısmı du- vara intikal eder ve cidarı teşkil eden malzeme elâstiki değilse kudret ziyaa uğrar.

t saniye nihayetinde i şiddeti I ilk şid- detinin bir milyonda birine indiğini kabul eder- sek yukarıdaki muadele

t( = o.Kil — a

Gibi basit bir şekil alır. İşte umumiyetle kullanılan tantana düstudu budur. Burada V metre mikâbı yüzünden odanın hacmi ve a da odada cidarlarla eşya mesahai sathiyelerile bel emsalleri hasılı zarbı mecmularma müsa- vidir. Yanı satıhlar mesahaları

S ı , S?, Ss. ve bel emsalleri p ı , ps, JJS ise a = pı Sı -f- ps 02 -f- ps Ss

aşağıdaki cetvelde verilen bel emsalleri muh- telif maddelerin beher metre murabbalanna isabet eden miktarlardır.

p emsalleri Sathın 0.061

0.034 0.033 0.027 0.025 0.025 0.2-0.29 0.15 0.12 0.78 0.48 0.54

0.2

0.008

Tahta kaplama

Tahta bağdadi üzerinde alçı Tel bağdadi üzerinde alçı Tek kalınlıkta cam

Çimento harçla bağlanmış tuğla Tuğla

Dâl üzerine alçı Kreton perde Döşeme (linoliyom)

Kıl döşeme (2.5 santimetre kalınlı- lığmda)

Sami (erkek) Sami (kadın)

Mefruşat (kanape, koltuk) ağır dö- şeme

Ağaç sandalye

Misal — Bir müzik holde tahta bağdadi üzerindeki alçı mesahası 1040 metre murabbaı

(1040 X 0.034 = 34 metre murabbaı açık pen- cere), 1830 metre murabbaı tuğla üzerine alçı

(— 45 metre murabbaı açık pencere), 22 met- re murabbaı cam pencere ( = 0.6 metre mu- rabbaı açık pencere), 625 metre murabbaı tah- ta (— 38 metre murabbaı açık pencere), 2659 sami ( = 1169 metre murabbaı açık pencere).

Binaenaleyh açık pencere mesahası itibarile a nın kıymeti 1286 olup holün hacmi 16,200 metre mikâbı olduğuna göre tantana müddeti

0.1(»1 X 1(5200 128(5

= 2,08 saniye

olur ki bu da epey iyi bir miktardır.

(31)

Başka memleketlerde mimarî :

4 Posta merkezi proje m ü s a b a k a s ı

- R o m a . ( A r c h l i e t t u r a 11 - 1 9 3 3 )

Bu sene Romanın muhtelif semtlerinde inşa edilmek üzere 4 posta merkezi binası için açılan proje müsabakasına 136 proje iştirak etmiştir. Bina için tahsis edilen arsalar muhte- lif şekil ve eb'at ta olmakla beraber yapı prog- ramı hepsinde ayni idi.

Müsabaka usulünün memleketimizde de revaçta olduğu ve iyi neticeler alındığı şu sıra- da İtalyadaki bu posta merkezleri müsabakası- nın birincilerini sahifelerimizde neşrederken bir iki noktaya işaret etmek isteriz:

Dünyanın her tarafında mühim, resmî v e umumî binalar mahallî ve millî mimarlar ara- sında proje müsabakası açılmak suretile m e y - dana getirilmektedir. Bu suretle hem bina için en müsait v e en sanatkârane fikirlere müra- cat edilmiş olunmakta v e hem de millî kültüre inkişaf imkânı verilmektedir.

Ancak her sahada lâzım olduğu gibi mü- sabaka usulünde de riayet edilmesi lâzım cid- dî ve müsmir tedbirler vardır. İleri v e medenî memleketlerin hepsinde proje müsabakaları esaslı programlar, itimada değer jüri heyetle- ri, makul müddetler v e k â f i mükâfatlarla y a - pıldığından yapı sanatı lâyik olduğu tekâmülü oralarda görmektedir.

Memleketimizde yapı ihtiyacı var, yapıya sarfedilecek para var, yapıyı en bilgili ve zevk- li bir tarzda şekillendirecek Türk mimarı var, yalnız anlaşmak yok, ihtiyaçları karşılamak hususunda makul v e sistematik usuller y o k - tur.

Resmî daireler, belediyeler ve şirketler b i - nalarına para sarf ederken bizden ileri memle- ketlerin takip ettikleri yolları gözönünae tut- malıdırlar. Hiç bir Alman idaresi Amerikadan iş aramak için gelmiş iktidarı v e zevki, bilgisi meşkûk bir mimara bir kulübe yaptırmaz. Hiç bir Fransız belediyesi açtığı bir proje müsaba- kasına bir İngiliz sanatkârını sokmaz.

İtalyada 10 sene evvel yapı sanatı hiç te İtalyan mimarının yüzünü ağartacak derecede değildi- Daha beş altı sene evvel yapılan m o - dern taklidi tecrübeler zayif mahiyette idi. F a - kat hükümetinden büyük bir himaye gören, memleketinde çalışma ve yetişme imkânı bu- lan İtalyan mimarı 5 sene içinde ismini bey- nelmilel neşriyata geçirmeye m u v a f f a k oldu.

Bugün İtalyada her a y 20-25 proje müsa- bakası ilân edilmekte, iştirâk eden eserlerden birinciye, ikinciye, üçüncüye makul m ü k â f a t - lar verildiği gibi her müsabakada ayrıca beşer, altışar projede satın alınmakta, mimarın m e - saisi tazmin edilmektedir.

İlerleyen milletler sanatkârlarını, dolayı- sile medeniyet abidelerini böyle yetiştiriyor.

M i m a r A b i d i n

A p p i o p o s t a m e r k e z i . R o m a . 1 inci m ü k â f a t . M i m a r G . S a m o n a

(32)

A v e n t i n o p o s t a m e r k e z i . R o m a . 1 i n c i m ü k â f a t . M i m a r A. Lifcera v e M. d e R e n z i

Mitvio p o s t a m e r k e z i . R o m a . 1 inci m ü k â f a t M i m a r A. Titta.

N o m e n t a n o p o s t a m e r k e z i . R o m a .

1 i n c i m ü k â f a t M. R i d o l f ı .

(33)

B a ş k a m e m l e k e t l e r d e m i m a r î

1 - S a s a k i evi. T o k y o . ( J a p o n y a ) M i m a r Y. T a n i g u c h i ( K o k u s a k i - K e n c h i k u 11/1933). 2 - St. P a n c r a t i u s o r t a m e k t e b i . H e e r i e n ( H o i â n d a ) . M i m a r F. P. J . Peu-tz. ( M o d . B a u f o r m e n 12/1933.) 3 - B i r h a s t a n e . B u e n o s A i r e s ( A r j a n t i n ; M i m a r U. V i l a r . ( N u e s t r a A ı q u i t e c t u r a . 8/1933. 4 - B i r D o k t o r evi. ( Ç e k o s l o v a k y a ) M i m a r A. S z a i a t n a i . ( M o d . B a u f o r m e n 12/1933). 5 - B i r a p a r t m a n . B u d a p e ş t e ( M a c a r i s t a n ) M i m a r J. H a m b u r g e r .

(TĞr 6s f o r m a 12/1933). 6 - M a s o n h a s t a n e s i . L o n d r a ( İ n g i l t e r e ) M i m a r Sir J o h n B u r n e t . ( T 6 r 6s f o r m a 12/1933).

(34)

H a b e r l e r .

Polis jandarma mektebi müsabakası Geçen nüshamızda Ankara polis, jandarma mektebi proje müsabakası neticesini bildirmiş- tik. Ancak bu netice el'an resmen ilân edilme- miş, jüri raporu neşrolunmamış ve birinci, ikinci gelen arkadaşlarımızın da mükâfatları bugüne kadar tediye olunmamıştır. Meselenin böyle ka- rışık bir safhaya düşmesi esbabı henüz resmen malûm olmamakla beraber ciddiyetle karşılana- mıyacak muhtelif şayiaların saygı değer jüri h e - yeti riyasetince tekzip edilerek kat'î neticenin tesbit edilmesini bekleriz. Bugün jüride Türk mimarlar cemiyeti mümessili arkadaşımız Ş e v - kinin cemiyetine verdiği rapordan bazı mühim noktaları aşağıya kaydediyoruz:

« Birinci proje daha tartılı, daha y e r i - »

«nin malıdır. Buna mukabil (tadili m ü m k ü n ) »

«bir iki küçük arıza gösteriyor...»

« İkinci proje dahilî taksimat ve f o r m »

«itibarile mükemmeldir. Buna mukabil m e t r e »

«murabbaı itibarile biraz daha vâsi v e yerine»

«uyması noktasından daha zayıftır...»

« Bu iki projeyi karşılaştırınca birinci-»

«nin daha üzengili v e mahirane çalışmakla»

«müsabaka şartnamesine daha riayetkar k a l - »

«dığını ikincinin ise bu gayeden biraz daha»

«inhiraf ettiğini görüyoruz...»

« Netice: Asıl olan jüri kararı veçhile»

«ikinci kadar birinci de lâyikı bulunduğu d e - »

«receyi büyük bir isabetle almış bulünuyor-»

«lar...»

G ü z e l s a n a t l a r birliği m i m a r î kısmı . kâtipliğinden

Kısmımız senelik kongresi, 5-1-933 cuma günü saat 15,5 ta aktedileceğinden mezkûr g ü n -

de bütün azanın birlik binasını teşrifleri rica olunur.

T a y i n

Bolu vilâyeti mmtakası M a a r i f mimarı İ z - zet B e y Millî M ü d a f a a Vekâleti, Hava müsteşar- lığı mimarlığına tayin edilmiş v e vazifesine başlamıştır.

İş

( S ü m e r ) Bankası hizmetinde kullanılmak üzere iki mimar veya inşaat, mühendisine ihti- yaç olduğu, banka umum müdüriyeti t a r a f ı n d a n ilân edilmektedir. Arzu edenlerin, vesikaları ile, süratle Ankarada, Sümer Bankası umum m ü - düriyetine müracaatları lâzımdır.

Müsabakalar nizamnamesi Evvelki sayılarımızda neşrettiğimiz müsa- bakalar nizamnamesinin, Maarif vekâletinin Güzel Sanatlar Akademisinde müteşekkil g ü - zel sanatlar müşavere komisyonu azasından ve akademi muallimlerinden mimar Arif Hikmet Bey tarafından, Avrupa memleketlerinin ayni hususata ait nizamnamelerinden istifade ederek ve memleketin bünyesine uygun bir tarzda h a - zırlanmış olduğunu bildiririz.

Memleketimizde, pek kısa bir zamandan beri açılmağa başlanan ve memleket mimarlığı için hayatî bir mevzu olan müsabakaların açıl- ması ve jüri heyetlerinin tayini ve intihap işle- rinin intacı badema bu nizamnameye göre y a - pılabilmesi, Maarif vekâletinin, bu nizam- nameyi resmiyete koyması ile kabil olacaktır.

Bunu biran evvel bekliyoruz.

392

İmtiyaz saJıibi: Mimar A. Ziya — Neşriyat müdürü: Mimar Abidin M a t b a a c ı l ı k v e N e ş r i y a t T . A . Ş . - I s t a n b u J K L İ Ş E K E N A N

Referanslar

Benzer Belgeler

Bu parçada numaralanmış cümlelerle ilgili aşağıda- kilerden hangisi söylenemez?.. A) I. cümlede, belli bir dönemden sonra İstanbul’da ha- lıcılığın önem

Bu durumda, ön sağ koltuğa daima hanım ya da resmi veya sosyal statü sahibi kişi veya yaşça büyük olan oturur. Ön sağ koltuğu boş bırakıp arka koltuğa oturmak,

Güzellik yarışmasında finale kalan 10 güzel- den önce 5'i elenecek sonra kalan 5 güzelden birinci, ikinci, üçüncü güzeller seçilecektir. 12 kişi 4'er kişilik

Proje bütçeleriyle ilgili diğer temel bir sorun, bütçe iletişiminde, muhasebe veya finans personelinin bildiklerini veya şirketin bütçe yönetimine yönelik yaklaşımını

Bu proje yönergesi 2017-2018 eğitim öğretim yılında uygulanmakta olan “1 İLÇE 11 DEĞER 111 PROJE” projesi kapsamında hazırlanmış olup Çayırkent Çok programlı Anadolu

Bu nedenlerden dolayı sadece öğrencilerimiz değil bütün mahalle halkını okumaya teşvik etmek mahallenin hem okuma kültürünü arttırırken hem de eğitim

Yandaki görsellerde verilen parçalar kaç bütüne eşittir. Yandaki

İşitme engelli bireylerin aralarında iletişim kurmak amacıyla kulllandıkları görsel el hareketleri olan işaret dili ülkemizde “2.5 Milyon”, Birleşmiş Milletler