• Sonuç bulunamadı

DOI : /folkloredebiyat

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2022

Share "DOI : /folkloredebiyat"

Copied!
15
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

6

CYPRUS INTERNATIONAL

UNIVERSITY

u l u s l a r a r a s i DOI : 10.22559/folkloredebiyat.2016.17

KIBRIS

UNiVERSiTESi folklor/edebiyat, cilt:23, sayi:89, 2017/1

SANDIK VE CEViZ KULTURUNE MUZEOGRAFiK (MUZE iSLEMLERi) ACIDAN VAKLASMAK*

Sema Demir*

Gegmiq yabanci bir ulkedir. Orada her qey fa rkli yapilir.

L.P.Hartley

insanlik tarihi bilimlerin kokeni ile ilgili ?ekifmeli tartifm alarla doludur. Moder- nizm dayandigi temel varsayimlara aykiri olsa da modern dunyada da bu tartifm alar bilimsel dunyanin sayginligina halel getirmeksizin bilimlerin tarihi ile degilse de bilime kaynaklik edecek dufuncelerin, konularin baflangi?lari ekseninde eski heyecanindan pek bir fey kaybetmeksizin surdurulmuftur. Modern dunyanin bir kurumu olan muze- lerin yaklafik 200 yillik bir ge?m ifi oldugu ifade edilse de muzenin dayandigi kulturel alt yapi Avrupa tarihi i?inde yerini bulmuf, konu genif bilim insani kadrosu tarafindan ele alinmiftir. M uzeciligin kokeni de bu ?er?evede Avrupa merkezli bir bakif a?isiyla degerlendirilmiftir. Muze kurumunun modern bir deger olarak belirmesi baglam inda bu yaklafim dogru olsa da muzelerin temel ifleri ekseninde bu bakif a?isinin geliftirilmesi mumkundur. Zira m uzenin Batili kokleri irdelenirken dahi Bati kulturunun bir par?asi olarak ?eyiz gelenegi goz ardi edilmiftir. Oysaki muze, evvelemirde koleksiyon oluftur- ma, koleksiyonu koruma ve sergileme amacina hizm et etmektedir. Muzenin bu gorevleri

* B u ?alifm a U N A K tarafindan 17-20 Eylul 2014 tarihinde istan b u l’da duzenlenen ve ana tem asi “K ulturel M irasin ve K ulturel Bellek K urum larim n Y onetim i” kongresinde bildiri olarak sunulm uftur. A ncak m etin herhangi bir yerde yayim lanm am iftir.

** Dr., A nadolu A ?ik H ava M uzesi M uduru

(2)

bizi ayni zamanda muzecilik if ya da iflemlerinin yani muzeografinin kokeni ile ilgili dufunm eye sevk eder.

Muzeografi, ilk kez Caspar Friedrich Neickel tarafindan 1727’de bir terim olarak kullanilmiftir(Desvallees, 2010: 52). Bu anlamda muzeografinin kullanimi, muzeoloji teriminin kullanilmasindan oncedir. Zira muzeoloji, ilk kez 1869’da Philipp Leopold M artin’in Die Praxis de Naturgeschichte kitabinda dogal koleksiyonlarin korunmasi ve sergilenmesi anlaminda kullanilm iftir ( Mensch, 1992:8). Andre Desvallees ve F. Ma- iresse, K ey Consepts o f M useology adli ?alifmalarinda muzeografinin son zamanlarda ozellikle muzeolojinin uygulamali ve kilgisal yonlerini tanimlamak i?in kullanildigini belirtirler. Kisaca muze mekaninin ve ?evresinin koruma, restorasyon, guvenlik ve sergi ile ilifkili olarak duzenlenmesi, donatilmasi, planlanmasi muzeografinin merkezinde yer alir (Desvallees, 2010, 52-53).

Sozu edilen bu bilgilere dayanarak kultur tarihi i?inde onmuzeografik birtakim ge- lifmelerin varligina dikkat ?ekilmiftir. Avrupa’da bu turden ?alifmalar, M usalar ve on- lara adananlar, tapinak sunulari, m ezar odalarina yerleftirilen ve ote dunya inancinin gostergesi kabul edilen efyalarla baflatilir. Tipki Avrupa muzecilik tarihinde oldugu gibi Turk kultur tarihinde de onmuzeografik ?alifmalarin, muze iflem lerinin varligi dikkat

?eker. Avrupa’da baflangicindan beri iktidar sahipleri uzerinden ifleyen biriktirme, bir araya getirme, belgeleme ve sergileme sureci ile karfilafilir. Turk kulturunde bu eylem- lerin iktidar sahibi olmayan ?evreler arasinda da benimsendigi, onemsendigi ve daha da basit?e var oldugu gorulur. Bu meyanda sozu edilen bu eylemlerin iktidari temsil eden toplumsal yapida ve bu temsiliyetin difinda kalan halk arasinda nasil gorundugune ve anlafildigina odaklanilabilir.

Yakin ge?miften uzaga dogru siralanan onmuzeografik orneklerin tumunun ikti- dar ekseninde belirdigi gorulur. Onmuzeografik orneklere verileceklerden biri de ?eyiz kulturudur. Qeyiz dunya ve Turk tarihinde fimdiye kadar ifade edilen onmuzeografik uygulamalardan farkli olarak hem iktidar ve ?evresine hem de siradan halka ait bir kul­

tur kurumu olarak farkli bir yere sahiptir. Turk kultur tarihinde bilinen ilk ornekleri

“kalin”(Ercilasun, 1985: 77) “sepi” (Ogel, 2001: 265, Gulensoy, 2007: 753) y a da “ sep”

(Koymen, 1973: 22), “yum uf”(Gelifim Hachette Turk ve Dunya Ansiklopedisi 2269­

2270) y a da “kofanti” (Kademoglu, 1999 ), yufuf (Kafgarli Mahmut, 1998)olarak ad- landirilan islam iyet’in kabulunden sonra ise Arap?a cehaz sozcugunden bozm a ?eyiz adini alan gelenegin bir?ok a?idan onmuzeografik oldugu kabul edilebilir.

Butun Turk topluluklarinin evlenme ile alakali adetlerden biri olan kalin, baflik ve

?eyizden soz edilir. Sirasiyla bu kavramlar incelendiginde her birinin birbirinden tama- men farkli oldugu gorulecektir. G. J. Ramstedt"e gore, “kalin” kelimesine ilk defa en eski Turk yazitlarindan olan ve tarihi 1500 yil oncesine uzanan Suci kitabesinde rastlanir ( Aktaran Turan, 1991:39) . Bu eski gelenekle ilgili Bahaddin Ogel, Turk Kulturunun Geliqme Qaglari adli ?alifm asinda Turklerde kalin ile ilgili yanlif anlafilm alar uzerinde durduktan sonra oncelikle kalin ve bafligin ayni fey olmadiklarini belirtir. Izazstrov,

(3)

Grodekov ve Dingelstedt gibi folklorucu ve hukukgularin Turk aile hukuku ile ilgili galifmalarina dayanarak kalini, babanin hayattayken ogullarina evlenebilmeleri igin ver- dikleri pay olarak tanimlar. Babanin oglunu evlendirmesi onun gorevleri arasindadir ve oglu evlendirmek babanin en onemli gorevdir. ( 247). Ezcumle Ogel bafligin geg donemde kalinin bozulmuf bir fekli olduguna dikkat geker ve kalinin bu anlamda gelin igin bigilen bir fiyat olmadigini, Turk geleneginde kadinin ticari bir meta olarak gorulmedigini kayde- der (259). Son tahlilde Ogel’in verdigi bilgilerden kalinin kiz evine verilen ya da tamamen kizin yetkisine birakilan bir sermaye oldugu sonucunu gikarabiliriz. Kizin miras hakki ise koca evine geyiz olarak gidiyordu. Kiz geyizini alir gider ve koca evinin kutugune yazi- lirdi. Bundan sonra toreye uygun bir bigimde baba malindan pay alamazdi (Ogel, 2001:

250, 258). Turk kultur tarihinde geyiz ve bir yanlif anlamayla kimi zaman yakin anlamli gorulen ve birbiri yerine kullanilan kalin ve baflik arasindaki farklara deginildi. Bundan sonra geyiz geleneginin dunya kulturleri agisindan nasil goruldugu konusu ele alinacak ve akabinde geyiz kulturu ile muzeografi arasindaki kulturel sureklilige odaklanilacaktir.

Ceyiz, Antropoloji Sozlugunde “ataerkil” topluluklarda, esas olarak evlenip haneden ayrilacak kadinin mirastan payini onceden almasi ve boylelikle daha sonra erkekler ara­

sinda gorulecek miras paylafiminin difina gikarilmasi olarak tanimlanmiftir (Emiroglu, 2003:195). Bu uygulamayla ayni zamanda kadinin evlenme surecine hazirlanmasi ve bir aday olarak cazip hale gelmesi de saglanmif olmaktadir. Ozellikle difevlililikgi(egzogami) topluluklarda baflik parasi yerine tam aksi bir uygulama olarak evlenen kadinin mal, para, hayvan veya arazi bigiminde erkek tarafina beraberinde deger aktarma uygulamasi gorul- mektedir. Bu uygulama, drahoma adini almaktadir. Ceyiz ise kaynaklara gore, geleneksel yapidaki birgok toplumda, gelinin ailesinin bir jesti olarak gorulur. Ceyiz, tafidigi eko- nomik nitelik difinda evliligin onanmasi anlamina gelir ve iki aile arasindaki dostlugun saglamlaftirilmasinda etkili olur. Cogu kez birbiri yerine kullanilan drahoma ve geyiz kavramin aslinda birbirinden farkli oldugu gorulur. Bu galifmada ise drahoma degil geyiz kulturu merkezinde degerlendirmeler yapilacaktir.

Dunya kultur tarihi galifmalarinda drahoma ve gevresinde olufan geleneksel yapiya hakli olarak aileler arasi gucu perginleyen ekonomi y a da kadinin ileride bafina gelecek herhangi bir olumsuzluk karfisinda kendi ayaklari uzerinde durmasini saglayan bir gelir baglaminda yaklafilmiftir (Goody, 2004,103). Aslinda bir bakima geyiz yerine Avrupa kulturunde maddi degerinin ve kadin haklarinin bir pargasi olarak drahoma ile ilgili galif- malar daha yogunluktadir. Buna ragmen geyiz gelenegine odaklanan, konuyu aydinlatan birkag inceleme ve belge vardir. Heredot Tarih’inde Lidyalilardan soz ederken Lidyali ka- dinlarin geyiz hazirlamak igin evlenene kadar kendilerini sattiklarini aktarir (1973). Yunan/

Helen toplumunda evlenen gengler arasinda erkegin serveti kadar kadinin mali mulku de onemsenirdi. MO 5. yuzyildaki belgelerden evlenen kizin ailesinin geyiz verdigi bilinmek- tedir. Ceyiz igin para, giyim efyasi, mucevher ve kolelerin bulundugu da yazili belgelerden ogrenilenler arasindadir (Darga, 2013: 277). Bizans kulturunde de geyiz kulturu ile ilgili pratiklerin olduguna Tamara Talbot Rice Bizans ’ta Gunluk Yaqam adli kitabinda deginir.

Rise’in anlattiklarindan Bizans’ta dugunden onceki gun gelin odasinin duvarlarina degerli

(4)

e§yalarin asildigini ogreniriz (1998: 195 ). Rusya’da da 16. yuzyildan beri evlenecek kizlara ?eyiz hazirlama geleneginin varligini ust sinifin takip ettigi adina Domostroy denen ogut kitabindan ogreniriz. Bu kitaba gore yatak takimlari, ?ama§irlar, guzel kiyafetler ve diger ev e§yalari bir kizin ?eyizinde olmasi gerekenler olarak anlatilir(Pouncey, 1994: 95).

R usya’da bu gelenegin 19. yuzyildaki canli izlerine ve ?eyizin serilmesi, gosterilmesi ile ilgili ayrintilara Rus ressam Vasili Pukirev’in ayni donemde ?izilmi§ The Dowry isimli tablosunda rastlariz.

Avrupa’da drahomadan farkli olarak ?eyiz kulturu ile ilgili geleneklerin, pratikle- rin oldugu bilinse de yine Goody’den alintilayarak ?eyiz kulturu, B ati’dan ?ok Avrasya toplumlarinda etkilidir (2004: 68). Bu meyanda soz konusu gelenegin D ogu’daki go- runu§une yonelmek yerinde olacaktir. Geleneksel Cin kulturunde evlilik toreninin bir par?asi olan ?eyiz ve ?eyiz alayi (The Ten Mile Red Dowry) ile ilgili uygulamalarin 12.

yuzyilda y a da Ming Hanedani zamaninda ba§ladigi bilinir. Gelinin ailesinin ekonomik anlamda gucunu gozler onune sermede bir ara? olarak da gorulen ?eyiz, ayni zamanda gelinin erkek evindeki itibarini da saglamaktaydi. Bu yuzden kizin ailesinin ?eyiz i?in yaptigi harcamalar bir servetti. Bu toren ge?idinde gelinin ?eyizi sergilenirdi. Ceyiz, ailenin ekonomik gucuyle orantili olarak kimi zaman u? yuz ki§inin ta§idigi gosteri§li bir torene donu§ebilirdi. Bu toren i?in ?eyiz suslendigi gibi ?eyizi ta§iyan tahtirevanlar da tezyin edilirdi(http://en.nbwh.gov.cn/art/2012/4/13/art_1328_28395.html).

Ceyiz gelenegi, Turk kulturunun butun devirlerini iktidar sahibi kesimlerle sinirli olmaksizin kapsamaktadir. Osman Kademoglu, ?eyizin bu yaygin gorunumune ve bol- geler, siniflar arasindaki benzerligine dikkat ?eker. Kendisi bu durumu ?eyiz hazirligi istanbul’da konakta ya§ayan bir kiz i?in de, yayladaki Yoruk ve koydeki Turkmen kizi i?in de aynidir. “Birisi kilim dokuyorsa, digeri gergefinde naki§ i§ler...”cumleleriyle anlatir ve saray ?eyizinin kaynak olarak halk ?eyiz kulturunden beslendigini belirtir ( 1999: 303). Bu meyanda ?eyiz kulturu ile muze kurum u ve i§leri arasinda kurulacak ili§kinin muzecilik tarihi baglaminda degerlendirilmesi sirasinda bu iki yapidan ilki i?in onmuzeografik terimi kullanilacagini belirtmek dogru olacaktir .

Turk kulturunde ?eyiz gelenegi, ?eyiz sandigi, ?eyiz hazirlama, ?eyizleme, ?eyiz serme, ?eyiz yazma, ?eyiz asma; ?eyiz ?ikarma, ?eyiz goturme; ?eyiz katari, ?eyiz alayi;

?eyiz gorme, ?eyiz senedi, sandik basmasi gibi bir?ok rituel ile zenginle§ir. Ceyiz kultu- runu olu§turan bu kavramlar, uygulamalar, eylemler, muzeografi kapsamindaki koruma, ara§tirma ve ileti§im a?isindan birbirine yakin gorunmektedir. Soz konusu bu muze i§- lerinden koruma, bir koleksiyonun varligina i§aret eder. Korumada ikinci unsur kolek- siyonun guvenligi ve bakimidir. Koleksiyonu koruma gorevini ustlenen ise kuratordur.

Koleksiyonun kendisinin belge olmasi ise onun kaydedilmesini gerekli kilar. Muze bir sergi m ekanidir ve vitrinler, sergi mobilyalari, aydinlatma ve tasarim kisaca sergileme ve yerle§tirme m uze i§leri i?inde yer alir. Kurator koleksiyonu korumadan sorumlu oldugu gibi sergileme yukunu de ustlenir. Koleksiyon bilgisinin gelecek ku§aklara aktarimi

(5)

(egitim) da muzeciligin temel ifleri arasinda yer alir. Son olarak m uzeler gunumuzun gozde iletifim ve yatirim ara?larindan biri olarak gorulur.

Turk kulturel yafam inda ?eyiz, ge?if torenlerinin butunu i?inde pek ?ok gorkemli kutlamayi i?inde barindiran evlenmenin bir par?asidir. Evlilige giden yolda yapilmasi gerekenler arasinda ilk baflayip neredeyse en son tamamlanan ?eyizdir. Qeyiz kiz ?o- cugun dogdugu tarih ile baflayip ?eyiz ?ikarma ile son bulur. Qeyiz kulturu ile muze kulturu arasindaki paralelliklerden ilki koleksiyon olufturm a ekseninde belirir. Kolek- siyon olufturmak, geliftirm ek ise belli bir koleksiyon politikasinin varligi ile mumkun- dur. insanoglunun dogasindan kaynakli olarak sevdigi, ilgi duydugu, merak ettigi feyleri topladigi dufunulse de en basit duzeyde dahi koleksiyonun var olm a nedeni, kapsami, edinim yolu, but?esi, baflangi? ve bitif noktasi, saklama kofullari vardir. Muzecilik baglaminda ise Levent Qalikoglu’nun tanimlamasi dogrultusunda koleksiyon, muzenin vizyonu ve misyonuna bagli olarak belli ol?utlere ve bilgilere gore bir araya getirilen, nasil saklanacagi, sergilenecegi, izleyici ile nasil bulafacagi onceden belirlenen ve ki- saca yonetimi gereken bir alandir (2009:20). Qeyiz, bu minvalde her feyden once bir koleksiyondur. Henry Glassie de Turksih Traditional A rt Today adli eserinde ?eyizin koleksiyon oldugunu fu cumlelerle anlatir: Gen? kizlar, evlenmeden once dokuma sa- natlarini ogrenir ve gelecekte evinde kullanmak uzere guzel olan feylerin toplandigi bir koleksiyon meydana getirirler. Bu ?eyizdir. Qeyiz ayni zamanda gen? kizin ilerdeki ha- yatinda kullanabilecegi bir sermayedir (2002: 227). Bu koleksiyon, ge?m iften gelecege aktarilacak bir zemin uzerine infa edilir ve koleksiyonun asil sahibine bir tohum olarak armagan edilir. Bu anlamda bir koleksiyonun baflam asi genelde digerinin bitmesi ile mumkun olur. Ancak hem simgesel hem ger?ek anlamdaki bu baflangi? ve bitifi aslinda kopmasi kolay olmayan bir zincirin halkalari olarak yorumlamak daha dogru olacaktir.

Turk kulturunde “kiz befikte(kundakta), ?eyiz sandikta” ya da “kiz kucakta, ?eyiz bucakta” dufuncesinden esinlenerek anne, kizi i?in ?eyiz hazirlamaya koyulur. Annenin kizinin ?eyizi hazirlamaya baflamasi kendi ?eyizinden kizinin ?eyizine verilecek olan- larin tespiti ile baflar. Annesinden kizina verilmesi dufunulenler kizin ?eyizinin gu?lu tohumu olacaktir. Ancak gelenekte kizin kendi mal varligi sayilan ?eyizini kendisinin olufturm asi onemsenirdi. Kiz bu bilin?le gecesini gunduzune katarak ornek bir ?eyiz ha- zirlamaya ?alifirdi. Abdulaziz Bey, Osmanli A det M erasim ve Tabirleri-Toplum Hayati adli ?alifmasinda gen? kizlara cihazda bulunmasi fart olanlarin kendisinin yapmasinin ogretildigini , ebeveynlerin bu egitime ?ok onem verdigini, istanbul rical ve halk arasin- da bu konuda bir fark gozetilmedigini, bunun i?in ekabirin ve halkin evlerinde mutlaka bir dokuma tezgahi bulunduruldugunu, sozu edilen cihazin difaridan satin alinmasinin ayiplandigini belirtir ( 1995: 102-103). Kademoglu da, kizlarin ?eyiz hazirlam aya ku-

?uk yafta bafladigini aktarir. Kendisi ?eyiz hazirlamanin buyuk bir emek ve sanat urunu oldugunu, ?eyizin mendilden ?evreye, pefkirden havluya, oyadan haliya, yastik ortusun- den kilime kadar onlarca dokumadan oluftugunu belirtir. Bu anlamda Anadolu ?eyizini duzmek dunyanin en dalli budakli ve birbirinden farkli becerileri gerektiren meslegidir ve on u?-on bef yafinda kizlar bu sorumlulugun ustesinden gelir (1999: 121). Qeyiz

(6)

hazirlam a surecinde geyizi hazirlayan kuguk yaftaki geng kizlarin ifi onlarin toplumun benimsedigi ve tekrarladigi sanatsal bilgi ve uretimin gerisinde kalmamak anlaminda daha da getin bir hal alabilir. Ancak gelenekte “afina” adi verilen usta kadinlar evden eve dolafir ve iflem e teknikleri konusunda geng kizlara egitim verirdi( Barifta,1984).

Ali Artun, Sanat M uzeleri I M uze ve M odernlik adli eserinde koleksiyonlarin pek gogunun temelinde yeni bir dunya kurm a arzusunun, fikrinin yattigini aktarir (2006:1).

Yeni bir dunya yaratm a rituellerine baktigimizda yoktan var etmek yerine, var olanlar- dan yola gikarak yeni bir dunya infa etmenin mumkun oldugu gorulmektedir. Ceyiz de her feyden once ebeden, nineden, anadan kalma, yok olmaktan kurtarilm if efyalar uzeri- ne infa edilir. Nasil ki her koleksiyonun mantiginda bir diflam a ve segme ozgurlugu var- sa geyiz sandigina girecek olanlar igin de onkofullar soz konusudur. Bu segim, mecazi anlamda m eydana getirilecek olan yeni dunyanin yaratilm iflarin en iyisini olufturm a planini gergekleftirmek igindir (Artun, 2006). Bu anlamda geyizi m eydana getirenlerin sadece efyalar, feyler oldugunu dufunmek eksik bir dufunce olacaktir. Nitekim sandik- lar sadece maddi bir oruntu olarak geyizi barindirmaz, korumaz; ayni zamanda geyiz etrafinda olufan butun deger yargilarini, begenileri de igerir.

Ceyizin kapsaminin evlenecek kizin yeni ailesi nezdinde kendisini temsil edecek olan efyalar ile onun gundelik yafam ini kolaylaftiracak olanlardir. Boylece geyiz mal- zemelerini iki ana grupta degerlendirmek mumkundur. Bunlardan ilki tem sili karakteri bulunan pargalardir. Mucevheratin, agir ifleme ve degerli kum aflardan olufan ortulerin ve giysilerin olufturdugu temsili kisim daha gok torensel hayatta kullanilmak uzere ure- tilmiftir. Ceyizin bir sanat eseri olarak nitelenmesine de vesile olan bu eserler, insan om- runde bir y a da birkag kez kullanilir, maddi ve m anevi degere sahiptir. Bunun yani sira geyizin bu pargasi, sonu gelen bir koleksiyonu simgeler. Daha once de belirtildigi gibi geyiz, gegmiften gelecege aktarilacak bir mirasin uzerine infa edilir ve koleksiyonun bu kismi geyizin asil sahibine bir tohum olarak armagan edilir. Ceyizin bir butun olarak yeferm esini saglayacak bu tohum armagan, koleksiyon edinim yollarindan biri olarak da kabul edilebilir. Gelenek, geyizin kiymetini gelin kizin kendi urettigi eserlerle takdir eder ve bu genel kani, geyizini hazirlayan geng kizlarin geyizin ozunu olufturan tohum ar- m agana yarafir kiymette eserler yaratmasi igin yol gosterici olur. Bu fekilde koleksiyon ustun eserler baglam inda bir halka daha geniflem if olur. Son olarak koleksiyon edinim yollarindan biri, satin alma veya siparif ile yaptirilandir.

Koleksiyon olufturm ak yani geyiz hazirlamak igin ayrilan butge ailenin bulundugu sosyo-ekonomik seviyeye gore degifmektedir. Ancak degifm eyen fey, hangi sosyo-eko- nomik sinifa dahil olursa olsun ailelerin kizin geyizi igin ellerinden gelenin en iyisini yapm aya gayret etmeleridir. Kademoglu, geyiz konusunda ailelerin hassasiyetini foyle anlatir: Aileler geyiz hazirliklarinda fedakarliktan kaginmazlardi. Gerektiginde koyunu- nu, tarlasini satar; varini yogunu ortaya koyar ve yuz agartacak bir geyiz ortaya gikarirdi (Kademoglu, 1999). Zira K arutz’un da ifade ettigi gibi geyiz, kiz ailesinin itibariydi, onur meselesi sayilirdi. Bunun igin kizin geyizi yuksek tutulurdu (Aktaran Ogel, 2001:

(7)

264). Kademoglu, ?eyiz aileyi uretime ve tuketime te§vik ettigi i?in ?eyiz hazirlama surecinin ekonomi ile ili§kisini vurgular ve bu ili§kiyi ?eyiz ekonomisi olarak adlandi- rir. Kadin merkezli ?eyiz ekonomisi, kadini uretken bir konum a getiriyor ve bir yandan da kadinin ?ar§i ile ili§kisini sagliyordu. Ceyiz ekonomisi kiza bir sandik alinmasi ile ba§lardi. Kizin ?eyizini uretebilmesi i?in gerekli malzemenin alinmasi ile devam eder- di. Hatta imkanlar el verdik?e para ve altin ?eyiz i?in hazir tutulurdu. Ceyiz but?e- sini geni§letmek i?in aileler ornegin kavak fidanligi olu§tururdu. Buna ?eyizlik kavak denirdi(Kademoglu, 1999: 169). Ceyiz ekonomisi i?inde degerlendirilecek bir ba§ka gelir kaynagi da oglan evinden kiz evine ?eyiz hazirlamak uzere verilen ve adina kalin y a da ba§lik denen paraydi.

Ceyiz yoluyla sanatini icra eden kadin i?in ?eyiz uretim merkezi de saklama, koru- ma, sergileme mekani da evdi. Evde uretilenler sandiklarda yerini alirdi. Sandik, tipki Avrupa muzelerinin atasi olarak du§unulen nadire kabineleri gibi ailenin gucunu, iti- barini gostermede bir ol?ut ve simgeydi. Kademoglu, Osmanli zamaninda sandiklara

?ok onem verildigini ve onlarin tezyinatinin ustun nitelikte olmasina ozen gosterildigini anlatir. Oyle ki bazi ?eyiz sandiklari ba§tan ba§a altin yaldizla sivanmi§, bitkisel ve hay- vansal kabartm alarla bezeli ve Edirnekari suslemeliydi (Kademoglu, 1999: 75). Butun bu sanatsal, estetik ve maddi ozelliklerinden ziyade sandik temsil ettigi degerler (menti- fact) itibariyla kiymetliydi. Bu durum simgesel olarak sandigin evin i?indeki yeri ile de belirginle§irdi. Ce§it ?e§it sandik kullanilan donemlerde sadece ?eyiz sandiklari evin ba§

ko§esinde yerini alirdi. Taha Toros’un belirttigi gibi kurk, ?ar§af, hamam, ?ama§ir sandi- gi gibi diger sandiklar genelde evin ilk katinda yer alan sandik odasina konurdu(2016, 15 Mayis). Sandik odalarini Omer Seyfeddin’in me§hur hikayesinde oldugu gibi gizli bir m abet olarak gormek belki de ancak ?eyiz sandiklarinin bu odalarda bulunmasiyla mumkundu.

Boylesine kiymetli eserlerin belgelenmesi, gelecekte onlarin varligini ispat, herhan- gi bir ayrilik durumunda kiz tarafina iade ve onlari bir sonraki nesle intikal noktasinda onemliydi. K adem oglu’nun verdigi bilgilere gore ?eyizin belgelenmesi ve diger ama?lar baglaminda ?eyiz senetleri duzenlenir, ?eyiz defteri tutulurdu. Ceyiz senedi, ?eyiz e§ya- sinin miktar ve degerini gosterirdi. Ceyiz senetlerinde adina “gul dokumu” denilen ozel bir hat yazisi kullanilirdi. Ceyiz defterine ise ?eyizde yer alan e§yalarin isimleri ayri ayri yazilir ve kar§ilarinda maddi degerleri belirtilirdi. Defter etme de denilen bu uygulama,

§ahitlerin huzurunda ger?ekle§irdi, taraflarca imzalanirdi (Tezcan, 2000: 102, Kademog­

lu, 1999). Kimi zaman ise muhtar, ihtiyar heyeti uyelerine ya§lilara imzalatilirdi. Bazen

?eyiz listesinin evlilik cuzdanlarina i§letildigi olurdu (Turk A ile Ansiklopedisi, 1991).

Boylece, belgelemenin nesnelligi ve kanit niteligi ta§iyip ta§imadigi ile ilgili §upheye yer kalmazdi. Geleneksel ya§amin surdugu o devrin §artlarinda tam anlamiyla sahih bir belge olmanin otesinde ?eyiz senetlerinin ve defterlerinin, bugunun bilimsel ?ali§mala- rina kaynaklik etmesi ve kultur ara§tirmalarina sundugu katkilardan soz edilebilir. Bu baglam da bu belgelerin ileti§im ve egitim dolayiminda degerlendirilmesi ka?inilmazdir.

Belgeleme, korumaya, ara§tirmaya ve egitime olanak taniyan muze i§lemlerinden, mu-

(8)

zenin oncelikli sorumluluklarindan biridir ve ?eyiz kulturu ile muzeografi arasindaki pa- ralellige verilecek ornekler arasindadir. Zira ?eyiz listesi ve senetleri ile muzenin belge yonetim sistemi i?inde yer alan envanter kaydi ya da nesne dokumantasyonu arasinda benzerlikler soz konusudur. Ve bu belgeleme dun oldugu gibi bugun de ahlaki birtakim erdemlerin bir yansimasidir.

Sandigin ?eyiz kulturu i?indeki sanatsal ve sembolik yeri onu ?eyiz kulturu ve muze ilifkisini kurm aya ?aliftigim iz konu baglaminda onemli kilar. Kafgarli M ahm ut’un Di- vanu L u g a t’it T u rk\e “Kizdeki kiz yipar.” atasozunun de bu ?er?evede degerlendiril- mesi gerekir (1998:327). Bu savi Bahaddin Ogel, Turk Kultur Tarihine Giriq’te a?iklar.

O gel’e gore, kiz sozcugu iki anlama gelecek fekilde kullanilmaktadir. Buna gore kiz, hem sandik hem de giz anlamina gelir (284). Arap?adan Turk diline giren sandik yerine eski Turk yafantisinda “kiz” sozcugunun kullanilmasi ?eyiz kulturu ile muze anlayifi arasindaki ilifkiyi kurmak anlaminda olduk?a onemlidir. Yazara gore kiz yani sandik, mahrem olani gizler. Zira ?eyiz mahremdir. Herkese gosterilmez, ulu orta sergilenmez.

Sandik da mahrem olani, aile yadigarlarini, kadinin kendi ozel efyalarini ve manevi degerleri sakladigi i?in kutsaldir. Bu meyanda sandikta biriktirilenler kulturun somut kismina ifaret ettigi gibi somut olmayan kulturel mirasi da kapsamaktadir.

Sadece Avrupa degil dunya muzecilik tarihine bakildiginda baflangi?ta koleksiyon- larin sinirli sayida insana a?ik oldugu gorulur. Sergileme, muzeciligin temelinde yer alan kavramlardan biridir ve bunun i?in pek ?ok yontem geliftirilmiftir. Sergilemek, yorumlamak, anlatmak, a?iklamak, bilgiyi paylafm ak, bilginin degerinin anlafilmasini saglamak kavramlari uzerinden aslinda iktidar kurmak, sahip olunan gucu karfi tarafa, gorenlere, seyredenlere kabul ettirmek anlamina gelir. Bu baglamda koleksiyonu giz- lemek ve bu yontemle koleksiyonun bilgisini aktarmak, degerini arttirmak da bir ser­

gileme yontemi olarak kabul edilebilir (Demir, 2010). Qeyiz sandigi da i?indekilerin kisitli zaman dilimlerinde gorulebilmesinden ve her gormek isteyenin erifemeyecegi bir koleksiyon olmasindan oturu gizemlidir. Onun bu gizemi bir bakim a sandik ve ?eyiz ile ilgili anlatilan olagan ustu ya da duygusal hikayeler ekseninde de per?inlefirdi. Kapagi daima kilitli duran ya da kilidine zil takilan ?eyiz sandiginin kapagini kaldirmak da onu sergilemek de ancak ozel durumlarda ve uygun zamanlarda ger?eklefirdi. Qeyiz sandik- lari evlilik oncesinde de sonrasinda da gizemli havasini korurdu. Hatta kadinin yegane mahrem alani olan sandiklarin i?inde evlilik sonrasi aileye ait silahlar, fotograflar, mek- tuplar ve ?efitli ozel efyalar da saklanirdi. Boylece koleksiyon hem duygusal hem de maddi anlamda zenginlefirdi.

Qeyizin bir koleksiyon olarak yaraticisi da bir araya getireni de kadindir. Bir bafka deyifle ?eyiz, kadin iktidarinin bir soylemi, aracidir. Zira ?eyizin niteligi ve niceliginin gelini guvey nezdinde daha kiymetli, itibarli kildigi bilinmektedir. Hatta Divan-i Lugat’it Turk’te yer alan “Yufuflu gelin guvegiyi yum ufak bulur.” atasozu ?eyizin gelinin yeni ailesi nazarinda kendi iktidarini kurmada ne denli onemli oldugunu anlatir ki ?eyizin bir

(9)

iktidar araci olufu tipki muzelerin her donem iktidarin nesnesi olarak aragsallaftirilma- lari ile de bagdafmaktadir.

Avrupa’da ise ilk bilingli koleksiyon yaratm a dufuncesi erkek egemen bakifin bir yansimasidir. Avrupa muzecilik tarihinden farkli olarak bir koleksiyon olufturan ve ona sahip olan Turk kulturunde kadinlardir. Koleksiyoner, koleksiyonu olufturan yani segki- yi gergekleftiren goz, karari veren makam olarak da iktidari elinden bulunduran mercidir (Demir, 2010). Ceyiz kulturu iginde kadin bu guglerin de otesinde bir hakimiyete sahip­

tir. Nitekim kadin hem koleksiyoner, sanatgi, kurator, m uze yorumcusu, sanat eleftirme- ni, hem konservator, restorator hem de izleyicidir.

Ceyizi ureten sanatgi olarak anne ve kizinin ve yani sira gelenekten geyizi serme, yazm a ifine egilimi, bu ife meraki olup kendini bu konuda geliftiren kadinlardi. Dahasi geyiz kulturu ekseninde koleksiyonun sinirlarini belirleme erkine sahip olma, koleksi­

yonun sinirlarini gizen ilkeler dogrultusunda koleksiyonu olufturma, gevrenin olumsuz etkenlerinden bu eserleri korum a yollarini bulm a ve sergileme baglam inda kadin, geyiz gelenegi baglam inda tipki bir kurator gibi galifmaktaydi.

Ceyiz, bir koleksiyon olarak gelifim afamasindan itibaren birgok kere gegici olarak nitelenebilecek sergilerle kuguk izleyici grubu ile bulufurdu. Ornegin kom fular arasinda henuz evlilik karari ya da durumu olmaksizin geyiz gezmeleri yapilirdi. Bunun yani sira zaman zaman sandik hem geyizin geldigi son durumu gormek hem de geyizde yer alan yadigarlari hatirlamak uzere hane halki tarafindan agilirdi ve igindekiler tek tek serilirdi.

Kademoglu da geyiz sergileme kulturunu muze gelenegi ile ilifkilendirmif olmali ki geyizi gormeye gelenler ile galeri, muze ziyaretgisi arasinda benzerlik kurmuftur. Ya­

zarin anlatimiyla, geyiz sergisi ziyaretgiler tarafindan resim sergisi gezilir gibi gezilirdi.

Cevrelerin, oyalarin, kirlentlerin, hali, yem eni ve kilimlerin onunde durularak ayri ayri incelenir, nakiflari, renkleri, igne ve tig ifgiligi uzerinde konufularak fikir yurutulurdu.

Ceyizi yapan kizin becerisi ve yetenegi tartilir, eserler adeta kam u jurisi tarafindan elef- tirilirdi. Ceyiz, yuzyillar boyu Anadolu kasaba ve koylerinde artistik doyum saglanmif olan bir sanat olayi olarak algilanmifti (Kademoglu, 1999: 147-148-149).

Ceyizin sergilenmesi hem saray gevresinde hem de halk kulturunde oldukga ciddiye alinirdi. Dugune iki ug gun kala, bazi yerlerde ise on bef gun once kiz evinin en gu­

zel odalarindan birinde kizin geyizi ve kendisine gelen armaganlar sergilenirdi. Askici olarak adlandirilan kadinlar dugun sirasinda geyizi sererdi. Ceyiz sandiginin igindeki koleksiyonu olufturan ve bir araya getiren anneler ve kizlari kim i zaman hem sanatgi hem de kurator olarak galifirdi. Ceyiz herkesin gorebilecegi bir fekilde duvarlara ya da yuklugun uzerine asilirdi. Kilimler, seccadeler, namazlik ve baf ortuleri, yazmalar, hamam takimlari, oyali gomlekler, iflem eli ugkurlar, gundelik ve yabanlik kurkler, kat kat elbiseler, kumaflar, yatak takimlari, yorganlar, m inderler uygun bir fekilde yerleftiri- lirdi. Gelinlik ve mucevherler ayri bir yerde sergilenirdi. Kiz evi tarafindan okuyucu ile gagrilan akrabalar ve kom fularin gelmesiyle geyiz gorucuye gikardi. Ceyiz sergisi gelin alma gunune kadar ziyaret edilirdi. O gun geyiz toplanirdi ve oglan evinden geyiz alma-

(10)

ya gelenler tarafindan ilahiler, turkuler e§liginde mahalle mahalle, sokak sokak gezdiri- lerek kizin yeni evine getirilirdi. Ceyiz alayi dagilinca kiz evinden gelen askici kadinlar bu sefer ?eyizi oglan evi i?in asmaya ba§lardi. Ceyiz asildiktan sonra pazar gunu ?eyiz daveti olurdu (Kademoglu, 1999: 254-256, Ko§ay, 1944). Bu sergilerin yani sira, kadinin erkek i?in urettigi ?orap ve heybe gibi e§yalar damadin uzerinde de sergilenirdi. Bu koy halki tarafindan takip edilirdi. Kadinin sanati bu vasita ile ?ar§i pazarda da sergilenirdi (Glassie, 2002:227).

Ceyiz sergileme geleneginin halkin evlilik torenlerinin onemli bir kesiti olmasi gibi

?eyiz alaylari da saray dugunlerinin en renkli goruntuleri arasinda yer alirdi. Ornekse isfahan’dan B agdat’a gelin giden Melik§ah’in kizi M ehmelek H atun’un ?ogu altin ve gumu§ i§lerden ve mucevherlerden olu§an ?eyizi yuz otuz deve ve yetmi§ dort katir yukuydu. Re§ididdun’un verdigi bilgilere gore, kizini tam bir ihti§amla evlendirmek is- teyen Melik§ah ve Terken Hatun, M ehmelek H atun’un ?eyizinin dag yapili filler uzerine kurulan yataklar uzerinde sergilenmesini saglayarak Horasan’dan Irak’a gondermi§tir (2010:187). Ozdemir N utku’nun “Osmanlida Ceyiz” ba§likli ?ali§masinda ise Osmanli donemi ?eyiz alaylari ile ilgili ?eyizin halka ilan edildigini, ?eyizin katir ve arabalara yuklenerek ge?irildigini aktarir. IV. M ehm et’in kizinin dugunu sirasinda ?eyiz alayinin ge?i§ine §ahit olan seyyahlarin dahi agzini a?ik birakan bu ge?itte ?eyiz seksen alti katir- la ta§inmi§ti. incilerle suslenmi§ yatak takimlarindan, halilara, porselen e§yaya, nalinla- ra, mucevherlere, uzeri inci ve degerli ta§ kapli durbunlere kadar pek ?ok goz kama§tirici ve ilgin? e§ya, sergilenenler arasindaydi. Ceyiz alayinin uymasi gereken bir duzen ve sira soz konusuydu(1993: 298).

Ceyizin erkek evinde sergilenmesi ile ilgili Abdulaziz B ey’in verdigi bilgiler, ?eyiz kulturu ile muzeografi ili§kisini sergileme i§i baglam inda da gu?lendirecektir. Yazarin anlattigina gore, 20. yuzyil ba§inda ?eyiz alayi kiz evinden erkek evine ula§inca onceden bo§altilmi§ bir odaya konur ve odanin kapisi kilitlenirdi. Birka? gun sonra kiz tarafindan gonderilen hanim lar dugunde te§hir edilecek olanlari ayirirdi. Bu e§yalarin te§hiri i?in konakta ayrilan odanin yarisi insan boyu yuksekliginde bir tahta perde ile boydan boya bolunurdu. Kirmizi kuma§la kaplanan tahta perdenin arkasina ust uste raflar yerle§tiri- lirdi. En ust raflara Saksonya ve eski maden nefis antikalar yerle§tirilirdi. Altindaki rafa gumu§ kiymetli e§ya, daha alt raflara ?e§itli mucevher ve altin sus e§yasi mahfazalari ile dizilerek tertiplenirdi. Gerekirse ustleri ortulu birka? masanin uzerine §allar, kurkler, agir yorganlar ve ?ok kiymetli sofra takimlari konurdu. Odanin duvarlarina kat kat gerilmi§

olan sicimlere de hanimin kendi i§ledigi ?e§it ?e§it naki§lar ve gergef i§i e§ya itina ile asilirdi. Oda bu haliyle ender ve nefis bir sergi haline gelirdi (1995: 113-114). Birbi- rinden kiymetli ?eyiz e§yalarinin guvenligi geregi ?eyiz gezme sirasinda ip yardim i ile ziyaret?iler ve ?eyiz arasinda sinir ?ekiliyordu ( Davis, 2006: 83).

Toplumsal yapiyi olu§turan tum tabakalar tarafindan benimsenen ?eyiz serme ve

?eyiz alayi gelenegi sirasinda sergilenenler arasinda gelin kizin kendisi de bulunurdu.

Ornegin B ursa’da gelin ?eyizin sergilendigi on be§ gun boyunca giyinir; telini, tacini,

(11)

mucevherlerini takar ve ?eyizin sergilendigi odada kendisine yapilan tahtta otururdu.

istanbul’da ise gelin yalnizca yuz yazisi ya da pa?a gunleri seyredilebilirdi (Kademoglu, 1999: 259).

Konu ?eyiz alaylarindan, sergilerinden ?eyiz kulturune getirilecek olursa bu derece kiymetli ve suslu olan zarfin bir o kadar degerli m azrufunun guvenligini koruyan teber- darlar ve engellerin yani sira ?eyizi zamanin, ?evresel etkenlerin verecegi zarara karfi korunmak da onemliydi. Evlilik oncesinde ve sonrasinda ?eyizin yipranm asinin yavaf- latilmasi, kullanim omrunun uzamasi i?in onleyici koruma ?alifmalarinin yapilmasinin gerekliydi. Kademoglu da ?eyizin ozenle korunmasi gerektigine deginir ve ?eyizde yer alan feyler harc-i alem feyler olmadigi i?in olene kadar esirgenerek saklanmasi gerekti- gini ifade eder(Kademoglu, 1999: 23). Qogu kullanilm aya kiyilamayan tekstil eserlerden olufan ?eyizi tehdit eden risklerin fark edilmesi ile temelde boceklenmeye, neme, renk degifimine, sandik lekelerine karfi gunumuzde muzelerde dahi kullanilan yontemlere bafvurulurdu. Eseri korum a ?abalari da onleme ve giderme (tedavi) ekseninde gelifm if- ti. Oncelikle ?eyizdeki eserlerin soz konusu ?evresel etkenlerden kaynakli sorunlardan etkilenmemesi i?in ugraf verilirdi. Alinacak bu dogal yontemlerin bafinda sandigin yapi- m inda kullanilan ozel aga?lar dikkat ?ekerdi. Sedir agacindan yapilan sandiklar bocek- lenmezdi, guveye karfi sirli olduguna inanilirdi. Hatta sedir agacinin bu ozelliklerinden dolayi sandiklarin i?ine sedir agaci talafi da konurdu. Lavanta, m or kekik ve defnenin de guvelenmeyi onledigi bilinirdi ve sandiklarin i?ine ku?uk keseler i?inde yerleftirilir- di. Kafurun, ?orek otu ve biberiye de guvelenmeye karfi kullanilan bitkilerdendi. Ayni zamanda ozellikle yaz aylarinda sandiktaki efyalari havalandirmak ve onlari dogrudan gunef gormeyen kapali ortam larda yani sandiklarda saklamak onemliydi. Sandik, belli araliklarla a?ilir ve i?indekiler guvelenmeye ve sandik lekesine karfi havalandirilir ve sabun, lavanta konularak tekrar ozenle yerleftirilirdi.

Boh?alar buyuk bir intizamla sandiklara yerleftirilirdi. Boh?alar, sandik i?ine yerlef- tirilenleri tasnif etmede onemli bir yere sahipti. Sandik ?ok iflevli bir yapiydi. Oncelikle bir arfiv olarak kullanilirdi. Zira sandiga yerleftirilenler boh?aya girerdi ve boylece ne- yin nerede oldugu kolayca bulunurdu. Sandik i?indekileri gunefin ve havanin olumsuz etkilerinden korum ada onemli bir rol ustlenirdi. Zira koruyucu olarak sandiktan daha gelifm if teknolojiler varsa da en basit, maliyetsiz olaninin sandik oldugu muhakkaktir.

Bunun yani sira sandik tefhir i?in en yalin haliyle bir platform, camsiz bir vitrin olarak da kullanilirdi.

Sonu? olarak, ?eyiz kulturu ve ?evresinde olufan gelenekler, adetler muzeografinin koleksiyon olufturma, koleksiyonu koruma, belgeleme, sergileme ve koleksiyon bilgi- sinin gelecek kufaklara aktarilmasini saglama baglaminda birbiriyle ortufmektedir. Bu baglam da ?eyiz kulturu Dunya ve Turk muzeciliginin gelifim basamaklarindan biri ola- rak degerlendirilmelidir.

Turkiye’de ?eyiz, gelinin baba evinden koca evine goturdugu taki, giyim ve ev ef- yasindan olufan ve kadinin mulkiyetinde sayilan her turlu maldan olufan(Anonim, t.y,

(12)

s.394) bir koleksiyondur. N e var ki genel goruf, Turklerin yerlefik kulturu benimseme- mesi nedeniyle koleksiyon olufturam adiklari yonundedir. Bu baglam da bir ornek ver- mek gerekirse Tomur Atagok Turklerin ancak istanbul’un fethinden sonra koleksiyon yapabildiklerini ifade eder(Koleksiyon, Koleksiyonerlik ve M uzecilik 39). Avrupa muze- cilik tarihinin aristokrasi ve burjuvazi uzerinden yazilmasi nedeniyle Turk kulturundeki on-muzeolojik ve muzeografik galifmalarin da bu fekilde degerlendirildigi dufunulebi- lir. Ne var ki Turk kulturunde yonetici sinifin da halk kesiminin de kulturel yafam inda geyiz geleneginin derin etkisi tarihi belgelerden anlafilm akta ve toplumun geyiz ile ilgili rituellere siki sikiya bagli oldugu gorulmektedir. Bu nedenle geyiz kulturunun Turk m uze tarihinin gekirdeginde toplumun tum siniflarini kucaklayan yapisi ile de yer almasi gerekir.

Toplumun butun sosyo-ekonomik katmanlari igin ozel bir kutlam a gerektiren geyiz geleneginin Turk m uze bilim galifmalarina temel tefkil edecek ozellikleri uzerinde dur- mak, bir toplumda muze kulturunun degilse bile koleksiyon olufturma, onu saklama, koruma, belgeleme ve sergileme kulturunun bugunden yarina olufamayacagini idrak etmek anlaminda onemlidir. Bu gergevede Turk muzeciligine koken arayifi denemesi olarak muze kulturu ile geyiz kulturu arasinda kurulabilecek baglara odaklanmak, kultu- rel ve entelektuel bir etkinlik merkezi olarak muzenin kendi topraklarimizdaki izlerine, goruntulerine yonelm ek dogru bir yaklafim olacaktir.

Kaynak^a

Abdulaziz Bey. Osmanli Adet Merasim ve Tabirleri Toplumsal Hayat, istanbul: Tarih Vakfi Yurt Yayinlan. 1995.

Azra Erhat( Haz.) Heredot Tarihi, istanbul: Remzi Kitabevi, 1973.

Barifta, Orcun. Turk iqleme Sanati Tarihi, Ankara. 1984

Bilgi, Hulya, i. Zanbak. Sadberk Hanim Muzesi Koleksiyonundan Osmanli iqlemeleri ... el emegi goz nuru, istanbul, 2012.

Calikoglu, Levent (Haz.) (2009)Koleksiyon, Koleksiyonerlik ve Muzecilik, istanbul: YKY.

Danto, Arthur C. Sanatin Sonundan Sonra Qagdaq Sanat ve Tarihin Sinir Qizgisi, istanbul: Ay- rinti, 2010.

Darga, Muhibbe. Anadolu’da Kadin On Bin Yildir Eq, Anne, Tuccar, Kralige, istanbul: YKY, 2013.

Davis, Fanncy. Osmanli Hanimi 1718’den 1918’e Bir Toplumsal Tarih, Cev. B. Tirnakgi, istanbul:

YKY, 2006.

Demir, Sema. Surdurulebilirlik ve iktidar Baglaminda Sozel Bellegin TurkMuzelerinde Kullani- mi, Basilmamif Doktora Tezi, Ankara, 2010.

Emiroglu, Kudret. S. Aydin. Antropoloji Sozlugu, Ankara: Bilim ve Sanata Yayinlari, 2003.

Ercilasun, A. Bican. Bengutaf Edebiyati. Ankara. Buyuk Turk Klasikleri, 1985.

Erturk, Nevra. H. Uralman. Muzebilimin ABC ’si, istanbul: Ege Yayinlari, 2012.

Esin, Emel. TurklerdeMaddiKulturun Oluqumu, istanbul: Kabalci, 2003.

(13)

Evren, Bur?ak, D. Can. Yabanci Gezginler ve Osmanli Kadini, istanbul: Milliyet Yayinlari, ( 1997.

Fanny, Davis. Osmanli Hanimi. Cev. Bahar Tirnak?i, istanbul: YKY, 2006.

Garnett, Lucy. (2009) Turkiye’nin Kadinlari ve Folklorik Ozellikleri, istanbul: Oglak Yayinlari.

Glassie, Henry. (2002) Turkish Traditional Art Today, Ankara: KBY Goody, Jack. (2004) Avrupa’da Aile. istanbul: Literatur Yayincilik.

Gulensoy, Tuncer. ( 2007) Turkiye Turkgesindeki Sozluklerin Koken Bilgisi Sozlugu, Ankara:

TDK.

Geligim Hachette Turk ve Dunya Ansiklopedisi C. s.2269-2270

Giddens, Anthony. Modernligin Sonuglari, istanbul: Ayrinti Yayinlari, 1994.

Hisar, Abdulhak §inasi. (2010) Turk Muzeciligi, istanbul: YKY Kademoglu, Osman. (1999)Ceyiz Sandigi, istanbul.

Kanar, Mehmet. (2011) Eski Anadolu Turkgesi, istanbul: Say Yayinlari,

Ka^garli Mahmut. (1998) Divanu Lugat-it Turk (Cev. Besim Atalay), C.1, Ankara: TDK Yayin- lari,.

Ko§ay, Hamit Zubeyr.(1944) Turkiye TurkDugunleri UzerineMukayeseliMalzeme, Ankara: Ma- arif Vekaleti.

Koymen, Mehmet Altay. (1973) Alp Arslan Zamani Turk Toplum Hayati, Ankara: Guven Matba- asi,

Nutku, Ozdemir. (1993) “Osmanlida Ceyiz”, islam Ansiklopedisi, c. 8, 296-298.

Ocal, Oguz. (2000) “Belguedj’in Makalesine Gore Cezayir Konu^ma Dilindeki Turk?e Kelimeler ve Tunus’taki Durum, Milli Folklor, Cilt: 6, Yil: 12, Sayi: 46, Yaz.

Ogel, Bahaddin. (1985) Turk kultur Tarihine Giri§ Turklerde Ev Kulturu (Gokturklerden Osmanlilara), Cilt:3, Ankara: Kultur ve Turizm Bakanligi Yayinlari.

Ogel, Bahaddin. (2001) Dunden Bugune Turk Kulturunun Geli^me Caglari, istanbul: Turk Dun- yasi Ara^tirma Vakfi.

Omer Seyfeddin, GizliMabet, istanbul: inkilap Yayievi, 2003.

Ozkasim, Hale. (2012) Muzelerde Koleksiyon Yonetimi, Muzebilimin ABC’si, istanbul: Ege Ya- yinlari.

Pouncey, Johnston Carolyn(?ev.) (1994) The Domostroi: Rules For Russian Household In The Time o f Ivan Terrible.

Putnam, James. (2005) Kutuyu A?, Sanatgi Muzeleri, istanbul: ileti^im Yayinlari,.

Re§idu’d-Din Fazlullah (2011). Cami’ut Tevarih Selguklu Devleti, Cev. Erkan Goku,H. Gune§, istanbul: Selenge.

Rice, Tamara Tabldot. Bizans ’ta Gunluk Yagam, istanbul: Go?ebe Yayinlari, 1998.

Sagol, Gulden. (2007). Kalin ve Ceyiz, Hediye Kitabi, istanbul: Kiyabevi Yayinlari.

Shaw, Wendy (2004). Osmanli Muzeciligi, istanbul: ileti^im.

Tezcan, Mahmut. TurkAilesi Antropolojisi, Ankara: imge Yayinlari, 2000.

Tietze, Andreas. Tarihi ve Etimolojik Turkiye Turkgesi Lugati, C.1, istanbul-Wien: 2002.

Toros, Taha. (15.05.2016). “Sandigin i?ine Sigmi§ Hayatin Ba^langici ve Sonu” (Eri^im Tarihi:

15.05.2016) http://earsiv. sehir.edu.tr

Turan, Ahmet. (1991). “Torelerimizde Kalin (Ba^lik) Adeti”. Milli Folklor, C. 2, S. 12, Ki§, s.

39-43.

Turkmen, Fikret. (1997). Erzurum’da Dugun Adetleri ve Dugun Turkuleri.

(14)

Turk Kulturu Aylik Dergisi, Sayi:177. Yil:15. Temmuz. Turk Kulturu Ara^tirma Enstitusu.

Usal, Selahan Yal?in. (2010). Turklerde Qeyiz Sandiginin Kullanimi ve Geleneksel Suslemeler, ODU Sosyal Bilimler Enstitusu Sosyal Bilimler Arastirmalari Dergisi Cilt: 1 Sayi: 1.

http://tr.scribd.com/doc/47934270/Anadolu-Merkezli-Dunya-Tarihi-Bizimkiler-9-Kitap- Selcuklular

http://newtest.chinaflix.net/china_videoplayer_culture.php?pid=1803&part=8 http://traditions.cultural-china.com/en/214Traditions11082.html

OZET

SANDIK VE QEYiZKULTURUNE

MUZEOGRAFiK (MUZE i§LEMLERI) AQIDAN YAKLA§MAK

Bu ?alifmada dunya ve ozellikle Turk muzeciliginin muzeografik ve muzeolojik kok- leri uzerinde durulmuftur. Makalede bu ?er?evede Uzak Dogu ve Avrupa’dan verilen or- nekleri Turk kulturunden ornekler takip etmiftir. Sozu edilen ornekler dunyada oldugu gibi Turk kulturunde de sandik ve ?eyiz kulturu ile muzeografik ?alifmalardaki benzerlikleri, soz konusu ortufmeleri gostermeye yoneliktir. Zira bu makalede kokensiz ya da Anthony Giddens’in ifadesi ile sureksiz bir kurum olarak da adlandirilabilecek muzenin insanligin kulturel hayatinda pek ?ok a?idan ayni ihtiya?lari karfilayan paralel geleneklerle, yapi- larla ilifkisi de vurgulanmiftir. Qalifmanin merkezinde ise Turk kulturunde Orta Asya’dan Anadolu’ya, Balkanlara ve Avrupa’ya kadar uzanan genif bir cografi alanda yaygin olarak benimsenen sandik ve ?eyiz kulturu ile muzeografinin ilifkisi yer almiftir. Bu baglamda ife oncelikle muzeografi kavraminin a?iklanmasi, kavramin muzeoloji ile ilifkisi, ?eyizin tanimi ile ?efitli dunya kulturlerinden gelenek hakkindaki pratikleri gozden ge?irmekle baf- lanmiftir. Bu a?iklamalardan sonra ise ?eyiz gelenegi ?evresinde olufan pratikler ile mu­

zeografik uygulamalar arasindaki benzerlikler Turk kulturunden orneklerle a?iklanmiftir.

Bu baglamda bu iki kulturel yapinin insanlik tarihi boyunca dunyanin pek ?ok yerinden verilecek orneklerden hareketle muzeografik a?idan benzerligi dunya ve Turk muzecilik tarihi ?alifmalari i?inde degerlendirilmesinin gerekliligine deginilmiftir. Bilimlerin kokeni ile ilgili yurutulen ?alifmalardan biri olarak da degerlendirilebilir. Muzenin, muzeoloji ve muzeografinin tarihi ve kokeni ile ilgili bugune kadar yapilan degerlendirmelerde uzerinde durulmayan, goz ardi edilen bir konu olarak ?eyiz kulturu onemsenmelidir. Zira koleksiyon, siniflama, koruma ve konservasyon, guvenlik, sergileme, yorumlama ve prestij saglama gibi pek ?ok konu ?evresinde ?eyiz kulturu ile muze arasinda kurulmasi gereken baglar soz konusudur. Sonu? olarak bu yazida da modern bir kurum olan muzenin ve bu kurumun var ettigi muze bilim ve daha oncesinde muzeografinin kokeninde insanligin ortak degerlerin- den biri olarak kabul edilebilecek ?eyiz kulturunun yattigi ileri surulmektedir.

A n a h ta r K elim eler: Turk muzeciligi-sandik ve ?eyiz kulturu-muzeografi-muzeoloji

(15)

ABSTRACT

APPROACHING THE DOWRY CULTURE IN TERMS OF MUSEOGRAPHY

This paper dwells upon the roots o f museology and museography in the world and especially the roots o f Turkish museology.The examples given within this context are from the Far East as well as Europe along with examples from Turkish culture. The examples are mentioned with the aim o f indicating the similaties between museography and cultures o f dowry and dowry chest around the world especially in Turkey. In as much as museums have been called as institutions of rootless or discontinious by A nt­

hony Giddens but it will be emphisized that both museum and dowry custom satisfied same requierments and they have related similiar traditions. A t the core of the paper is the relation between museography and the hope chest and dowry culture which has been adopted into the Turkish culture from a wide geographic area spanning Central Asia, Balkans and Europe. In this regard firstly the concept o f museography is clarified and then critiqued using museology. After expression o f dowry, some examples related dowry practices from diffirent culture all around the World have been included. Then the paper demonstrates similarities between museographic practices and practices for­

med around the dowry culture using examples from Turkish culture. As a conclusion, it is observed that the dowry culture all around the World has not been evaluated as a part o f studies o f premuseography and museology.

K eyw ords: Turkish M useology- cultures o f dowry and dowry chest - museography- museology

Referanslar

Benzer Belgeler

Birinci satırdan sonraki satırlar soldan 0.4 cm (tercihen) girintili yazılmalıdır. 8) Görsel nesnelerin (tablo, şekil, resim, fotoğraf) başlıkların görsel nesnenin

Ayrıca dış kapağın sırtına soldan başlamak üzere, öğrencinin adı soyadı, tezin adı, programın adı (Yüksek Lisans veya Doktora), programı, en sağa ise

Bu makalede ise Binbir Gece Masallari’nda §ehriyar’in yakla§ik bin bir gece boyunca masal dinlemesi Campbell’in balinanin karni ba§ligi, Jung psikolojisinde etkin

Modern oyku tarzinda yazilan oykulerine bir butun olarak bakildiginda Hale Seval’in anlayi§inda bir olgu olarak toplum, entelektuel zihin tarafindan uretilmi§ ya da geli§-

Koԭullu önermeyi açԩklar; koԭullu önermenin karԭԩtԩnԩ, tersini, karԭԩt tersini yazar ve doԫruluk tablosu kullanarak denk olanlarԩ gösterir.3.

E) Uzayda farkl iki doԫru birbirini kesmezse pa- ralel olur... Aԭaԫdakilerden hangisi kesinlikle yanlԭtr?. A) Bir doԫru sonsuz

Bir açnn trigonometrik fonksiyonlar altndaki görüntüsünü trigonometrik deԫer tablosunda bulur. Trigonometrik Fonksiyonlarn

Bir noktann kartezyen koordinatlar ile kutupsal koordinatlar arasndaki baԫntlar bulur, standart biçimde verilen bir karmaԭk saynn kutupsal koordinatlarn belirler