Yayınevi Sertifika No: 14452 Yayın No: 261
Peygamberimizin İffet Sahibi Arkadaşı HAZRETİ OSMAN
Hilal Kara - Abdullah Kara Genel Yayın Yönetmeni: Ergün Ür Yayınevi Editörü: Ömer Faruk Paksu İç Düzen: Nurullah Bilekli
Kapak Tasarımı: Cemile Kocaer ISBN: 978-605-9548-62-5 1. Baskı: Mayıs 2017
Copyright © Zafer Yayınları, 2017
Uğurböceği Yayınları, Zafer Yayın Grubu’nun bir kuruluşudur.
Talatpaşa Mah. İmrahor Cad. Terasevler Sitesi No: 1-A Kâğıthane/İstanbul Tel: (0212) 446 21 00 / Faks: (0212) 446 01 39
www.zafer.com / zafer@zafer.com
twitter.com/zaferyayinlari / facebook.com/zaferyayinlari Baskı-Cilt: Erkam Yayın San. ve Tic. A.Ş.
İkitelli O.S.B. Mah. Atatürk Bul. Haseyad 1. Kısım No: 60/3-C Başakşehir/İstanbul Tel: (0212) 671 07 00 / Matbaa Sertifika No: 19891
Bu eserin tüm yayın hakları, 14452 sertifika numaralı, Zafer Basın Yayın Turizm ve Bilg. Ürün.
San. Tic. Ltd. Şti.’ye aittir. Eserde yer alan metin ve resimlerin Zafer Basın Yayın Turizm ve Bilg. Ürün. San. Tic. Ltd. Şti.’nin önceden yazılı izni olmaksızın, elektronik, mekanik, fotokopi ya da herhangi bir kayıt sistemi ile çoğaltılması, yayınlanması ve depolanması yasaktır. Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’nun (FSEK), 21, 22 ve 23. maddelerine göre bu eserin işleme, çoğaltma ve yayma hakkı 14452 sertifika numaralı Zafer Basın Yayın Turizm ve Bilg. Ürün.
San. Tic. Ltd. Şti. tarafından, yazılı bir izinle 19891 sertifika numaralı Erkam Yayın San. ve Tic.
A.Ş’ye verilmiştir.
HAZRETİ
osman
Hilal Kara - Abdullah Kara
Resimleyen: Volkan Akmeşe (Radiyallahu Anh)
PeygamberImIzIn
İIffet SahIbI
ArkadaşısI
HİLAL KARA
Uludağ Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’nden mezun oldu. Hadis bilim dalı ve Psikoloji dalında yüksek lisans, Pedagoji dalında doktora yaptı.
Diyanet İşleri Başkanlığı’nda Kur’an Kursu öğreticisi olarak çalıştı. Yurt içi ve yurt dışında “Anne ve Aile Eğitim Seminerleri” verdi. Halen Ana- dolu İmam-Hatip Lisesi’nde Meslek Dersleri Öğretmenliği yapmakta olan yazarın birçok eseri bulunmaktadır.
ABDULLAH KARA
Atatürk Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’nden mezun oldu. Cizreli Şeyh Muhammed Said Efendi’nin halifesi İbrahim Güneş’ten yedi yıl Arapça ve İslâmî ilimler tahsil etti. İmam-Hatip Lisesi’nde Meslek Dersleri Öğ- retmenliği yapan yazarın birçok çeviri ve telif eseri bulunmaktadır.
e-mail: hilalabdullah@hotmail.com
Yayınlanmış Eserleri:
Hanım Sahabeler, Çocuk Sahabiler, Ashab-ı Suffe, Annelerimiz (Ez- vac-ı Tahirat), Cennetle Müjdelenen Hanımlar, Şehadet Yıldızları (Şehit Sahabiler), Bilal-i Habeşi, Hz. Hatice, Hz. Fatıma, Hz. Ali ve Ailesi, İki Sultan İki Kurban (Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin), Candan Öte Sevmek, Üç Bilal, Eyüp Sultan, Asr-ı Saadette Ramazan, Asr-ı Saadette Derin Fitne, Sahabenin Ateşle İmtihanı, Sahabelerin Şehadet Anları, Efendimizle İlk Buluşma, Kardeşlik Zamanı, Dua ve Hak Kapısının Sırlı Anahtarı, Tevbe Kahramanları, Çocukları Çok Seven Peygamberim, Can Muhammed (Peygamberimizin Çocukluğu), Peygamberimizin Mutlu Yuvası (5 kitap), Peygamberimizin Çocuk Dostları (5 kitap), Peygamberimiz ve Ailesi Dizisi (Peygamber Efendimiz, Hz. Hatice, Hz. Zeyneb, Hz. Rukiyye-Hz.
Ümmü Gülsüm, Hz. Fâtıma, Hz. Hasan, Hz. Hüseyin)
İçindekiler
Panayır Gezileri ...9
Yetim Kalıyor ...12
Genç Tacir ...13
Şer Gibi Görünen Şeyler Hayır Olabilir ...16
“Onu Direğe Bağlayın!” ...27
Omuz Omuza Mücadele ...33
Habeşistan’a Hicret ...36
Geri Dönüş ...40
Medine’de Hayat ...45
Büyük Acı ...47
Rûme Kuyusu ...51
Allah Yolunda Harcanan Mal ...55
On Misli Kâr ...60
Hayâ Timsali ...65
En Sevgili’ye Duyulan Özlem ...69
6 7
EBREHE’NIN KÂBE’YI yıkmaya kalkışması Arap halkı üzerinde şok etkisi yaptı. Yaşananlardan etkilenen halk, bu olayı bir süre tarihin başlan- gıcı saydılar.
Bir olay olduğunda Fil Vakası’ndan şu kadar yıl önce veya Fil Vakası’ndan şu kadar yıl sonra oldu diye anlattılar. Doğanları veya ölenleri Fil Vakası’ndan şu kadar yıl önce doğdu veya şu ka- dar yıl sonra öldü diye belirttiler.
Fil Vakası’ndan yedi yıl sonra Mekke’de birçok çocuk dünyaya geldi. Onlardan biri tarihe adını yazdırdı. Bu Mekke’nin ileri gelenlerinden Affân ile sevgili Peygamberimizin halası Beyzâ’nın kızı
Islâm Halifesi ...73
Bolluk ve Bereket Ülkesi ...75
Peygamberimizin Aldığı Abdest ...78
Dünyanın Cazibesine Kapılmayan Halife ...81
“Haberi Kim Sızdırdı?” ...83
Adaletle Hükmeden Halife ...89
“Beni Neden Öldürmek Istiyorsun?” ...91
Isyanın Ayak Sesleri ...95
Isyan Başlıyor ...96
Rüyası ve Şehit Oluşu ...99
H A Z R E T İ O S M A N H A Z R E T İ O S M A N
Ervâ b. Küreyz’in oğlu Hz. Osman’dı.
Sıcak bir yaz günüydü. Affân Bey ile Ervâ Hanım’ın yaşadığı evde tatlı bir telaş vardı. Ervâ Hanım doğum yapmak üzereydi. Durumu öğ- renen akraba ve komşu hanımlar eve koştular.
Ervâ Hanım’la ilgilenerek doğumuna yardımcı oldular. Çok geçmeden evden çocuk sesi ve se- vinç çığlıkları yükseldi. Belli ki Ervâ Hanım sağ salim doğum yapmıştı.
Içeriden çıkan bir hanım koşarcasına Af- fân Bey’in yanına giderek bir oğlu olduğunu müjdeledi. Bu ilk oğluydu, sevinçle eve koştu.
Çocuğunu kucağına aldığında dünyalar onun oldu. Dünyanın en güzel duygusunu tattırdığı için Allah’a hamd etti.
Panayır Gezileri
Osman’ın babası da annesi de Mekke’nin ile- ri gelen varlıklı ailelerindendi. Çocukluk yılla- rından itibaren çok iyi yetişti. Erneb ve Emine
10 11
H A Z R E T İ O S M A N H A Z R E T İ O S M A N
Panayır mevsimleri yaklaşınca kalbini büyük bir heyecan saran Osman’ın uykuları kaçardı.
Panayır hayalleri kurar, geceyi bir önceki yıl seyrettiği şiir, hutbe, at ve deve yarışmalarını düşünerek geçirirdi. Sabah erkenden kalkar, an- nesinin hazırladığı en güzel elbiselerini giyerdi.
Evden çıkacağı zaman annesine sarılarak vedala- şır, hazırladığı yolluğu alarak sevinçle babasının yanına koşardı. Birlikte deveye biner, panayıra doğru yola çıkarlardı.
Yine öyle bir gündü. Babasıyla Mecinne pa- nayırına giden Hz. Osman, şiir yarışmalarını izledi. Yarışmada onlarca beyit ezberledi. Gün boyu süren yarışma gece de devam etti. Ertesi gün, güzel konuşma yarışmasına katıldı. Arap tarihi, soy kütükleri ve yaşanan olayları anlatan konuşmacılardan çok şey öğrendi.
En fazla at ve deve yarışlarından keyif aldı.
Mecinne panayırından sonra diğer panayırlara gittiler. Panayırların hepsinde günleri dolu dolu geçti.
adında iki kardeşi oldu. Çocukluğu onlarla ve mahalle çocuklarıyla oyun oynamakla geçti.
Mekke’nin önemli tacirlerinden olan Affân, oğlu on yaşına geldikten sonra onunla daha yakından ilgilendi. Panayır mevsimlerinde Os- man’ı yanına alarak, panayırlara götürdü. Çarşı pazarı dolaştırarak alışveriş yapmasını ve ticare- tin inceliklerini öğretti.
H A Z R E T İ O S M A N H A Z R E T İ O S M A N
sonra korkuya döndü. Babasını beklerken ölüm haberini aldı. Babası, arkadaşı Harb ile birlikte Şam’dan dönerken soyguncuların baskını sıra- sında öldürülmüştü.
Ölüm haberini alınca kalbi yerinden çıkacak- mış gibi oldu. Üzüntüden ayakta duramaz hale geldi. Hıçkıra hıçkıra ağladı. Gözyaşları günler- ce kurumadı.
Osman, babasının ölümüne uzun süre alışa- madı. Kabullenmesi aylar sürdü. Aylarca dün- yada değilmiş gibi yaşadı. Uzun bir süre sonra yavaş yavaş hayata dönerek babasının bıraktığı işlerle ilgilendi.
Genç Tacir
Osman, gençlik yıllarında kötülüklerden uzak yaşadı. Su gibi içki içilen toplumda, o ha- yatı boyunca bir yudum dahi içmedi. Insanların en basit nedenlerle kavga ettiği, fırsat bulanların hırsızlık yapmaktan çekinmediği bir toplumda
Yetim Kalıyor
Babasıyla güzel günler geçiren Hz. Osman, ondan sık sık ayrılmak zorunda kalırdı. Ticaret için Yemen’e, Şam’a, Habeşistan’a giden baba- sı, aylarca geri dönmezdi. Babasını gözyaşları içinde yolcu eder, aklı dönünceye kadar onda olurdu. Dönüşünü dört gözle bekler, kervanın yaklaştığını haber alınca karşılamaya gider, ba- basına sarılarak sevinç gözyaşları dökerdi.
O günlerden birinde Mekke lideri Ebû Süf- yân’ın babası Harb ile ticaret için Şam’a giden babasını yolcu eden Hz. Osman’ın kalbi hü- zünle doldu. Geri dönerken duygulandı, gözle- ri dolu dolu oldu. Ağlamamak için kendini zor tuttu.
Aradan aylar geçti. Sabah akşam babasını düşünen genç Osman, büyük bir hasretle dö- nüşünü bekliyordu. Zaman geçtikçe hasret duy- guları, yerini kaygıya bıraktı. Kaygıları bir süre
14 15
H A Z R E T İ O S M A N H A Z R E T İ O S M A N
rak Habeşistan ve Mısır’a kadar gitti. Mısır’ın Iskenderiye şehrini adım adım gezdi.
Peygamber Efendimiz insanları Islâm’a da- vet etmeye başladığı günlerde ticaret için Şam’a gitmişti. Bu sefer sırasında yaşadıkları onu Pey- gamberimize yöneltti.
Hz. Osman, Sefer sırasında yaşadıklarını şöy- le anlattı:
“Şam’daki işim bitince, Mekke’ye dönmek için kervanla yola çıktım. Meân ve Zerkâ ara- sında bir yerde konakladık. Gece olunca yattık.
Uyku ile uyanıklık arasında iken bir ses duy- duk. Ses:
– Ey uykucular! Kalkıp koşun! Muhammed (a.s.m.) Mekke’de ortaya çıktı, diye bağırıyordu.
Sesi bütün arkadaşlar duydu. O söylenenlerin ne anlama geldiğini kavrayamadım. Mekke’ye gi- dinceye kadar düşündüm, çözemedim. Mekke’ye gittikten kısa bir süre sonra Hz. Muhammed’in (a.s.m.) insanları Islâm’a davet ettiğini duyunca, gizemli sesin ne demek istediğini anladım.”
hoş görüsüyle insanlara örnek oldu ve asla hır- sızlık yapmadı.
Babası vefat ettikten sonra ticarete başladı.
Yaz kış sürekli sefere çıktı. Bir keresinde Şam’a, bir başka zaman Yemen’e gitti. Başarıları birbiri- ni takip etti. Kısa sürede Mekkelilerin en önemli tacirlerden biri oldu. Ticaret için denizleri aşa-
H A Z R E T İ O S M A N H A Z R E T İ O S M A N
lâm’a davet etmeye fırsatı olmasın, diyerek şey- tanî bir fikir ortaya attı.
Bunu söylerken aklında bir planı vardı. Daha orijinal bir fikir çıkabilir diye söylemedi. Bekle- diği olmayınca söze devam etti.
– Bence onu en çok kızlarıyla meşgul ede- biliriz. Damatlar hep birlikte kızlarını boşarsa üzüntüden yıkılır, evden çıkamaz hale gelir.
Böylece halkın kafasını karıştıramaz, dedi. Top- lantıda bulunan Ebû Leheb’e döndü:
Şer Gibi Görünen Şeyler Hayır Olabilir
Hz. Osman Şam’dan döndüğünde Mekke dedikodularla çalkalanıyordu. Peygamberimiz Mekke halkına:
– Tahtadan ve taştan kendi ellerinizle yaptı- ğınız putlar asla ilah olamaz. Onlar kendilerini dahi koruyamayan taş ve tahtadan ibarettir. Al- lah tektir. O’ndan başka ilah yoktur, buyurarak Islâm’a davet ediyordu.
Mekke liderleri bundan hiç hoşlanmadılar.
Peygamberimizin sözlerinin çıkarlarına aykırı olduğunu düşünüyorlardı. Halk Islâm’ı kabul ederse onları istedikleri şekilde yönlendiremeye- ceklerdi. Vakit kaybetmeden harekete geçtiler.
Efendimizi baskıyla susturmaya çalıştılar. Başa- ramayınca başka metotlar denediler. Liderlere bir konuşma yapan Ebû Cehil:
– Muhammed’e öyle bir şey yapmalıyız ki, kendi sıkıntısıyla meşgul olmaktan insanları Is-