• Sonuç bulunamadı

Kemal Sunal vakası

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Kemal Sunal vakası"

Copied!
4
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

I~ f E p an ellerd e ne de I I . “talk show”larda görü- jijj| l 1 I rüzO ’nu...

Açıkoturumlara ka- h J fe g J İ tılmaz, mesleki toplan­ tılarda yer almaz, her davete gitmez, kürsülere çıkıp “birşeyler” söylemez.. Dernekle­ re üye olmaz, ortalıkta fazla gö­ zükmez. Kendine yakın bulduğu birkaç meslektaşıyla, haftada iki ya da üç akşam, müdavimi oldu­ ğu Çiçek Bar’da buluşur, bir-iki saat sohbet edip evine döner.. Ama bu sohbet sırasında içki de­ ğil de su dolu kadehini tokuştu­ rur.. Çünkü sigara ve içki içmez..

Arkadaşlarının en çok takıl­ dığı konulardan biri de “cimrili- ği”dir..

O, h e r ne k a d a r “cimri” olmadığım, sa­ dece tutum lu davran- . dığını söylese de yine „ fiKÎ . de “Kemal, bi leblebi

ısmarlasana” diye ta-

k ıla n la r olur ve o da *•,<.. A v her zaman olduğu gibi -H| başın ı hafifçe yukarı ,3 sallayarak “h ayır” de- » r ■« mek ister..

Ama yakın arkadaş- larmdan Rutkay Aziz’e

bir zamanlar beş kadeh Gordon Cin ısmarladığı hala konuşulur.

Konuşulan bir şey daha var ki; O da dostlarına bile

anlatma-Atilla Ilhan:

Bazı aktörler çeşitli zamanlarda çeşitli milletlerin sembolü olmuştur... Fransa’da Fernandel, İtalya’da Toto gibi... Fernandel, Fransızların üstünde bıkmadıkları bir komikti.. Kemal’in filmlerinde de Türk halkıyla özdeşleşme ol­ du.. Halk çocuğu, aptal ama kurnaz gibi.. Ellili yıllarla sek­ senli yıllar arasında yaşamış orta sınıfın alt gelir kesimlerinden gelen gönlü geniş insanlar anlatılıyor genellikle filmlerde.. Müthiş ilgi görüyor tabii ve bu bizim sinemacılara bir uyandır.

Filmlerini her gün milyonlar izliyor ama

Kemal Sunarın özel dünyası pek o kadar

yaygın değil.. Televizyon kanalları

arasında raiting savaşma neden olan

sanatçının filmleri ve oyunculuğu vaka

. oldu ama aile hayatı son derece

^

sakin..

İm Arkadaşları, dostları Kemal Sunal’ı

P nasıl biliyorlar? Ev hali nasıldır,

i acaba filmlerdeki hangi tipe uyuyor?

Üniversiteyi, öğrenme-nin sınırı

r ^ olmadığını düşündüğü ve ileride

cumhurbaşkanı seçilmek için

: bitirmeye karar verdiğini biliyor

Ekrem Çalay

(atv Genel Yayın Müdürü): Kemal Sunal filmi gösteren TV raiting alıyor ve çok izleniyor. Enteresandır, TRT’deyken bu filmlerin bazılarının içinde küfür var diye yayın­ lanmazdı.. Özel TV’ler bunu kırdı tabii. Sunal’ın timleri halka ya­ kın.. Görünen o ki bu eski Kemal’li filmler daha uzun müddet ra­ iting alacaklar.. Bir şeye dikkat çekmek istiyorum. Hepimiz bu filmlerin üç, beş kere tekrar edildiğini düşünüyoruz, inanıyorum ki, tv seyircisinin büyük bölümü bu filmleri ilk defa izliyor..

Zeki Okten

(Yönetmen): Kemal’in yüzüne ve tarzına uygun senaryolar ve filmler yapmaya çalışıyorduk. Başta ço­ cuklar çok seviyordu, onlar büyüdüler ve sinemada seyrettik­ leri filmleri bir anı gibi TV’de seyrediyorlar belki.. Birçok Sunal filminin hikayesi günümüzde hala geçerli.. Ama dizileri aynı öl­ çüde tutmadı, bilmem belki de yüzü değişti ondandır. Şimdi normal İnsan oldu, güzelleşti, Alain Delon gibi oldu, eskiden ise ağzı kulaklarına varıyordu.

bitirmeye karar verdiğini biliyor

muydunuz?

“Kemal AĞA” yılında eşi Gül Sunal’la nlitık dönemleri ve oğlu kızı Ezo ile bir “Göztepe Hatırası”..

dığı yoksul çocukları okutm a tutkusu.. Evet, evet, Yeşilçam cam laşınca “cim ri”, kendince ise “tutumlu” bu nevi şahsına

m ünhasır sanatçının en az 7-8 yoksul çocuğun tüm okul m as­ raflarını üslendiği dillerde dola- ► ► ►

Dr. Erdal Atabek:

Kemal Sunal’ın kendine özgün ti­ piyle neyi temsil ettiğini anlamak gerekiyor. Bu ‘ezik, olan bite­ nin pek farkında olmayan, çevresine pek kulak asmayan, bu görüntünün altında hinlikleri olan, iyi yürekli saf adam’ birçok şeyi birlikte temsil ediyor. Baskılardan bunalmış, kendini ifade etme fırsatı bulamayan, çaresiz kalmış ama bunları da pek cid­ diye almak istemeyen insanlar, ’Kemal Sunal’ tiplemesinde hem kendilerini hem de olmak istediklerini buluyor olabilirler..

Bir insan / Bir hayat

Sinemayla tek ilgisi babasının filmlerini seyretmek olan Ali, üniversite sınavlarına hazırlanıyor.. Ama “arkadaşı” Kemal Sunal’la iddialı güreşler yapmaya da fırsat buluyor. b

MM

^ 1

Y

- m

..•

m

(2)

I ; u fotoğraflar, özel dünyasını her zaman saklı tutmaya çalışan Sunal'ın tiyatro albümünden.. 1969 yılında Ulvi Uraz'la bir oyunda görülen Kemal Sunal daha sonra Devekuşu Kabare'de Metin Akpınar ve Zeki Alasya ile aynı ekipteydi.. Sunal, "Oyunjarda celladı oynasam bile halk gülüyordu" diyor. İlk filmi Tarık Akan'la Tatlı Dillim..

.<*¿4,

P *

I

M .

. r ' ’j

N V I"

^

r

H

&■

-i

1

w

.. . .

değer verdiğim, acılarla yoğrul­ muş hakedilen bir sanatçı kişi­ liği olan bir dostumdur” diye onun dostluk özelliğini açıklar..

A ilesine m ü th iş bağ lıd ır. Ama sadece eşine ve çocuklarına değil, babasına, annesine, k ar­ deşlerine de.. Sık sık onlarla bu­ luşur ve “Anadolu gelenekleri­ ne” uygun bir biçimde akşam ye­ mekleri yenir ve halaylar çekilir, Malatya tü rk ü leri söylenir bu buluşm alarda.. Gazete sayfala­ rında ailece çekilmiş fotoğrafına çok az rastlanır..

Migros emeklisi baba Musta­ fa Sunal ile an n e Saim a Ha- nım’ın fotoğrafı ise hiç yayınlan­ m amıştır.. Gazetecilerle az ko­ nuştuğu gibi, ailesini zaten ola­ yın dışında tutar, kendince ge­ rekçeler ileri sürerek..

Filmlerine, oyunculuğuna ve sanatçı yönüne gelince;

Evet, işte Kemal Sunal’ın bu yanı, üniversitelerde araş­ tırma konusu, sosyologların

ilgi alanı ve televizyon kanal­ larının bir numaralı olayı ha­ line çoktaan gelmiştir bile..

Kimi, oyunculuğundan çok yüz ifadesiyle milyonları ekran başına topladığını, hat­ ta, birçok filminin “incir çe-► çe-► çe-►

şır.. Ve nedense bunu hiç “rek­ lam” aracı ya da övünç kaynşğı olarak kullanmaz, kimseye an­ latmaz..

Y aptığı tek şey k e n d isin e cimri diyenlere “bıyık altından” gülmek olur.... Arkadaş sohbetle­ rinde konuşmayı değil de dinle­ meyi sever..

“Tabiatım bu, kimsenin işi­ ne burnumu sokmam, yerli yer­ siz konuşmam” diye açıklar bu özelliğini.. Zaten sohbetlerinden keyif aldığı az sayıda arkadaşı vardır. Yeni dostlarla tanışmayı ise dert edinmez kendisine..

İyi dostlarından Rutkay Aziz “ ç o k

kirdcğini doldurmaz” konular içerdiğini ileri sürerken, kimisi de “O, Türkiye’nin Fernan- del’idir. Komik oynamadan ko­ mik olan birkaç sanatçısından biridir” tanımlamasını yapar.

Kimi de, son çektiği dizilerde eski filmlerin başarısı tutturama- dığını söyleyerek bir başka tar­ tışma konusu yaratır.. Şu ya da bu şekilde hiçbir şey, Kemal Su- nal’ın “vaka” olmasını engelle­ yemez..

Şu satırların yazıldığı gün, gazete sayfalarında yine AGB’- nin raiting raporu vardı ve yine “Bir Kemal Sunal filmi” listenin en üst sıralarındaydı.. Aynı şekil­ de, o akşam, “Bir Kemal Sunal filmi” daha oynayacaktı ve tele­ vizyon sayfalarında büyük pun­ tolarla yer almıştı ve eminim bir hafta sonra yayınlanacak raiting raporunda o film, yine listeye gi­ recekti..

Öyle ki, atv Genel Yayın Mü­ dürü Ekrem Çatay, boşu boşuna “Az sayıda Kemal Sunal filmi­ miz var ama inanın, bunları can simitlerinden biri olarak kulla­ nıyoruz” demiyor zaten..

Kemal Sunal’ın 11 filmine yönetmen olarak imza atmış Ze­ ki Ökten de (Ki Sunal’ın en çok

değer verdiği ve beğendiği yö­ netmen) “Eski filmlerin müthiş anıları var seyircide.. Günü­ müzde hala geçerli olan tipleri oynadı.. Ama dizilerde o kadar değil.. Çünkü Kemal’in yüzü de­ ğişti tabii, eskiden ağzı kulakla­ rındaydı ve inanılmaz komik bir surattı, şimdi ise Alain De- lon gibi oldu” diyor

★ ★ ★

Televizyon söyleşilerine hiç katılmayan, gazetelerdeki hafta­ nın ya da günün sohbetlerine çok az konuk olan, -ki bu sohbet­ lerini de sadece Yeşilçam’daki dost yazıhanelerde kabul eden- Kemal Sunarla, insani yanı, ha­ yatı, filmleri, dizileri, oyunculu­ ğu, ailesi ve daha birçok konuda uzun bir sohbet yaptım..

Hem de bir kendi “tabuları­ nı” yıkarcasına, bir dost sevecen­ liği ve samimiyetiyle aile içine al­ dı beni.. Göztepe’deki lüks daire­ de, o akşam Ali ve Elvan Sunal, doğrusu hiç alışmadıkları biçim­ de bir “gazete ojektifine” poz verdiler, hem de heyecan içinde ve babalarının “hadi gelin baka­ lım figürasyon” şakalan arasın­ da.. Yazılm ak ve yazılm am ak üzere “özel dünyasını” anlattı.. O akşam, boyu boyuna varmış

(3)

ya-kışıklı oğlu Ali’yle güreşler yaptı ve beni de hakem “tayin” etti, kı­ zı Elvan’la iki saat sonra konseri­ ne gideceği Tarkan konserini tartıştık, yine birlikte atv haber­ le rin d e k i “D em irel’e A nıtka­ b ir’de tu h a f sözler söyleyen meczubu” ağzımız açık bir şekil­ de izledik ve sonra da çok sevdiği eşi Gül Hanım’ın yaptığı çörekle­ ri, börekleri yiyerek sohbete baş­ ladık..

Sunal’a ilk soru tabii ki “va­ ka” olma durumu.. Doğrusu ken­ disi de çok şaşırm ış durumda.. Yeşilçam’m çok film ürettiği dö­ nemlerde zirveye çıkan yükseliş, özel televizyonlarla birlikte patla­ dı ve kabına sığamadı Kemal Su- nal..

“Kemal Sunal, kim dir bu filmlerde” diyorum.. İşte yanıtı;

“Bence sosyologların araş­ tırması lazım. Sanıyorum, Ke­ mal Sunal, Türk halkının kendi­ si, yansımasıdır, herşeyidir. Ke­ mal Sunarda sevgi, hoşgörü,, sı­ caklık var. Meseleleri sevgiyle hallediyor. Çok kızdığı zaman bile dövmüyor, ‘eşoleşek’ deyip bir tokat atıyor en fazla yola ge­ tirmek için. Halk bunu seviyor, kendini buluyor. Tabii biraz da çarıklı yanı var, o da halkımızın genel karakteri. Kemal Sunal, halkı günlük dertlerinden kur­ tarıyor. Düşünün ki adam o gün eve geliyor, işinde kavga etmiş, Kemal Sunal filmi seyrediyor ve bir başka aleme giriyor. Bir id­ diam da şu; İktidarlar ayakta durabiliyorsa Kemal Sunal sa­ yesindedir. Halkın kızgınlığını, sevgiye, hoşgörüye çeviren Ke­ mal Sunal’dır. Bazen ilaç, bazen engel. Gecekonduda oturan in­ san eğer patlamıyorsa, bunun sebebi Kemal Sunal’dır. Filmle­ rimde mesajlar da var ayrıca. Ve 15 yıl öncesinin mesajları gü­ nümüzde hala geçerli. Ama sert mesajlar değil. Halk bu mesaj­ ları yumuşatarak abyor”

“Peki ya diziler, aynı başarı­ nın olmadığı söyleniyor” sorusu­ na ise temkinli yaklaşıyor ve bel­ ki de ilk kez bu konuda ince bir özeleştiride bulunuyor;

“Dizilerde yanlış tip seçim­ leri olabilir. Ya da filmleri çekti­ ğimiz dönemin koşulları farklı. Yılda dört film çekerdim, bunla­ rın hepsi iyi olamaz. Ama ne­ dense iyi film kadar kötü film­ ler de aynı raitingi yakalıyor. Doğrusu, bu dizileri de keyifle çektiğim söylenemez, keyif al­ madım açıkçası. Son çektiğim dizi bitince -yine büyük konuş­ mayayım ama- bir daha kesin­ likle dizi çekmeyeceğim. Çünkü dizi dört ay boyunca memur gi­ bi bağlıyor beni, televizyon yö­ neticileri çok acil istiyorlar ve ince elenip sık dokunmadan ya­ pılıyor. Kalite düşüyor. Oyuncu­ luğu da etkiliyor. Sinema proje­ leri sırada bekliyor zaten. Dört senaryo var, Mart’ta başlıyoruz ilkine.. ”

Sunal, toplam 80 film çevir­ miş bugüne kadar.. “Ama tele­ vizyonlar o kadar oynatıyor ki halk, zannediyor ki benim 800

Seyirci

ne diyor?

Tülay Yiğit

(Sekreter): Çok doğal ve sem patik biri.. Halkın sorunlarını anlatan film lerde oyn uyo r ve bazen bu film lerde

kendim izden birşeyler buluyoruz. Yüzüne bakıp gü lü yor ve eğleniyoruz. Bizi stresten uzaklaştırıyor. Zafer Şenbülbül (Ticaret): M imikleri, ses tonu, konuşm a şekli çok kom ik.. Diğer oyuncularda olm ayan birçok özelliği var. Halkın seviyesine

İnebiliyor ve onun dilinden konuşuyor. Bazen anne babalar argo konuşm asına kızıyor am a halk da argo konuşuyor.

Arzu Gürkan

(Reklamcı): Salak bir tipi ve gülüşü var film lerde. A m a du ydu ğu m u z kadar çok zeki ve akıllı bir kişiym iş gerçek hayatında. Dem ek ki çok

iyi oyuncu, gülüşü m üthiş etkili ve 32 dişini gösterince herkese ço k rahatlıkla kahkaha artırabiliyor..

¡İmlerindeki karakterler usta karikatüristlerin

evde duvarları süslüyor.. Sunal, "dizilerden keyif almıyorum. MarPta sinema filmleri başlayacak" diyor..

filmim var” diyor..

Pek şikayetçi görünm üyor ama filmlerin yapımcılarına ince bir eleştiride bulunuyor.

“Halk seviyorsa tabii ki oy­ natacaklar. Ama bugün yan rol­ leri oynayan arkadaşlar da bir şeyler almalı. Onlar geçinemi­ yorlar. O insanların da bir şey­ ler alması lazım. Bu kaynak da televizyon olmalı. Ben bugüne kadar oynayan filmlerden para alsaydım, bu dizileri çekmez­ dim. Oradan gelen para beni ge- çindirirdi, hem de yıllarca.. Ben feragat edeyim ama yan roller­ deki arkadaşlar için televizyon yöneticileri ve yapımcılar bir şey yapabilirdi..”

Peki kim ler seyrediyor Ke­ mal Sunal film lerini, tab ii ki halk seyrediyor ama kendisi na­ sıl buluyor, hiç mi eksiği yok?

Cevabında biraz öfke biraz da serzeniş var..

“Olmaz olur mu var ama ay­ dınlar, Kemal Sunal filmleri di­

ye sinemada benim bütün film­ lerimi seyretmeyip küçümsedi­ ler.. Şimdi ise televizyonun kar­ şısına geçip güzel güzel seyredi­ yorlar ve sonra da gelip beni tebrik ediyorlar. Ben de onlara ‘Hadi sizi pişmanlık yasasından dolayı affettim’ diye takılıyorum. Yani aydınlar, halktan o kadar kopuk ki. Halkın en rağbet etti­ ği adama, ‘Bu nedir’ diye gidip Kemal Sunal filmlerini seyret­ m edi.. Ama ben açıkçası pek önemsemedim”

Bir te sa d ü f sonucu Kemal Sunal’la sohbetim izi “Siyaset Meydanı’ndaki Sinema tartışma­ sından bir gece önce yapıyoruz. Sunal, her zaman olduğu gibi, çağrılmasına rağmen bu progra­ ma da katılmayı reddetmiş..

“Çıkıp sinemanın sorunları­ nı anlatırdın, neden katılm a­ dın” diyorum ama gerekçesini söylüyor hemen.. “Haftada yedi gün beni seyrediyor zaten halk,

(4)

Şaban değil, Kemal

Sunal Askerde..

1982 yılında Ankara'da askerliğini yapan ünlü sanatçının askerlik fotoğrafları.. Askerliğini 20 ay er olarak yapan Sunal, Orduevi gecelerinde fıkralar anlatmış komutanlarına.. "Askerliğim Şaban gibi değil, rahat geçti" diyor..

Annesi ve babası

Baba Mustafa Sunal ve anne Saime Sunal da pek gazeteler­ de görünmedi bugüne kadar. Sunal (Solda, alttaki fotoğraf) babası, oğlu ve kardeşiyle.. Sunal'ın mühendis kardeşi..

Bir insan / Bir hayat

► ►►

sinemanın sorunlarını yapımcı­ lar iletm eli bence” diyor ama konu gelmişken anlatmadan da edemiyor;

“Yapılan filmleri ne seyirci ne de yapımcı-yönetmen anlı­ yor. Çektikleri filmleri hem laf olarak hem de filmde anlatamı­ yorlar. Bazı endişeleri var ki seks unsuru koyuyorlar. Eski­ den seks filmi çekenlere seksçi diyorlardı. Halbuki adamların suçu yokmuş..”

Ve sin e m a d a n u z a k la şıp güncel hayata geçiyoruz. Türki­ ye’deki gelişm eler, gençlik ve değişim.. Son yıllarda birçok şe­ yin bozulduğunu, bazı değerle­ rin yok olduğunu söylüyor Ke­ mal Sunal...

“Öyle ki, toplumun her kesi­ mine köşe dönme politikası ha­ kim oldu.. Sonra da iyi oyuncu yetişmez oldu.. Bununla bera­

ber iyi marangoz da, iyi kundu­ racı da yetişmez oldu. Herkes köşeyi dönmeye bakıyor kısa yoldan.. Herkes köşeyi dönme­ ye kalkınca da, ne oluyor tabii, kimse dönemiyor.. Biz, ilk tiyat­ roya gittiğimizde para bile ka­ zanamazdık. Şim di gencecik adam, geliyor ‘kaç para alacam’ diye soruyor. ‘Şu k a d a r para alırsın’ deyince, ‘ben bunu gider başka yerde kat kat fazlasını ka­ zanırım’ diyor ve köşe dönmeye gidiyor.. Bu arada gençliğin ha­ li de bir tuhaf doğrusu.. 80 son­ rası kuşak fazla sorumlu değil. Gününü gün etmeye kalkışan bir gençlik.. Aslında cin gibiler ama sorumluluk da almak iste­ miyorlar, marka seviyorlar. Hiç eziyet çekmeden, emek verme­ den, fedakarlık etmeden bir ye­ re gelmek istiyorlar.”

Sunal’ın özel okullarda oku­ yan çocukları ise kendine göre

bakın nasıl;

“Ben yoksul bir ailede büyü­ düm ve yetiştim , film lerdeki birçok karaktere benzer yanla­ n ın oldu. Bu yüzden çocukla­ rımı bu duygularla yetiştirme­ ye çalışıyorum. Son derece iyi eğitim alıyorlar ve eksiksiz ye­ tişiyorlar. Ama şımarmıyorlar. Onlarla aram gayet iyi. Arka­ daş gibiyiz.. Aile içinde muha­ fazakar yanım var. Çocuklarım­ da da, o var. Öyle yetiştiler, çok çılgın ve dağınık değiller, büyüklerine.müthiş saygılı ve sevecenler. İnsanları seviyor­ lar, en büyük malzemeleri in­ san.”

Ve final.. “Niye ‘40’ından sonra yeniden üniversiteye başladın” diyorum..

Cevabı aslında bir soru..

“B elk i m astır da y ap a­ cağım, doktora da yapacağım ve halk seçtiği zaman cumhur­ b aşkanlığın a aday da olaca­ ğım..”

Evet, bizden iletmesi.. Ne dersiniz, Davarolar’m, Salakolar’ın, İnek Şabanlar’ın Kapıcılar Kral’ının, hala 30-40 milyon kişi tarafından seyredil­ diği Türkiye’de Kemal Sunal Cumhurbaşkanı seçilir mi?

Referanslar

Benzer Belgeler

Plasma epidermal growth factor (EGF) significantly elevated by 236% during 3-day postpartum compared with those during the 37th week pregnancy inthe CE group. The levels

 近年來,國內外逐漸開始重視藥物與其他 PPCPs (pharmaceutical and personal care products) 污染飲 用水 (drinking water)

Demographic population data were obtained from the Statistical Office of Health Directorate of the Denizli and from web-based public services of General Directorate of

As a result, the present study contributes new experimental mass attenuation coefficients, molecular, atomic and electronic cross sections, electron density and

EDİRNE Trakya — Paşaeli Müdafaai Hukuku Milliye Cemiyeti Baş kanı Şükrü Bey tarafından dün Mustafa Kemal Paşa’ya yolla nan uzun bir raporda, Fransız

The re- sults of the current study showed that, mean serum sTWEAK concentrations were lower in the HCC and cirrhosis groups when compared to healthy controls and low blood levels

Beaim de bir zaman sonra gideceğim yola be»de» Ö»ce gitmiş kiymet- li hocalarımı», mektep arkadaşlarımı» aziz hatıralarına, evvela talebelik so»ra da

Bu son travay beynelmilel Tıp edebiyatında yer a lm ış tır .1928 de kendisini yalnız tedrisata verniete üzere 3500 kuruş maaşlı Emrazı akliye tecrubî