• Sonuç bulunamadı

OBEZİTE CERRAHİSİ SONRASI HIZLI KİLO VERİMİNE KARŞI KADEMELİ KİLO KAYBI

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2022

Share "OBEZİTE CERRAHİSİ SONRASI HIZLI KİLO VERİMİNE KARŞI KADEMELİ KİLO KAYBI"

Copied!
19
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

OBEZİTE CERRAHİSİ SONRASI HIZLI KİLO VERİMİNE KARŞI KADEMELİ KİLO KAYBI

Yeni bir çalışma Obezite Cerrahi sonrasında hızlı kilo verimine karşın kademeli kilo veriminin etkilerine ışık tutuyor. Çalışma sonuçlarına göre gastrik bypass hastalarında, mide bandı hastalarına kıyasla daha hızlı ve daha genel bir kilo kaybı yaşandığı ancak yağsız vücut kitlesi ve bazal metabolizma hızında daha büyük kayıplar olduğu ortaya çıktı.

Mide bandı hastaları daha yavaş bir hızla kilo kaybederken, daha fazla kas kütlesi muhafaza etmiş ve bazal metabolizma hızı daha yüksek derecede korunmuş. Araştırmacılar, vücut bileşimindeki bu farklılığın, mide bandı hastalarının vücutlarının zaman içinde kilo kaybını korumak için geliştirdiği bir yetenek olabileceğini düşünmekte.

Ağırlık oranının vücut kompozisyonuna etkisini belirlemek için

“Ventura Advanced Surgical Associates” tarafından 1 Ocak 2007 ve 31 Aralık 2009 tarihleri ​​arasında Gastrik Bypass ameliyatı geçirmiş 188 kişi ve Mide Bandı uygulanmış 292 kişi değerlendirildi.

Ölçümlerde ameliyat sonrasında 3.,6., 9. ve 12. aylarda yağsız vücut kitlesi, vücut yağ yüzdesi, bazal metabolizma hızı ve vücut kitle indeksi (VKİ) kaydedilerek baz alındı.

Başlangıçtaki hasta ölçümleri:

Gastrik bypass hastalarının VKİ ortalaması 46.7 kg/m2 ve vücut yağı %52.5.

Mide bandı hastalarının VKİ ortalaması 42.5 kg/m2 ve vücut yağı %49.9.

(2)

Her iki grupta da benzer bir VKİ oranı ve benzer bazal metabolizma hızı oranı vardı.

Ameliyattan bir yıl sonra hastalardaki VKİ ve kilo kaybı değişiklikleri:

Gastrik bypass hastalarında VKİ de 17.10 kg/m2 azalma ve

%78.35 oranında fazla kilo kaybı.

Mide bandı hastalarında VKİ de 7.69 kg/m2 azalma ve

%48.04 oranında fazla kilo kaybı.

VKİ düşüş oranı her iki ameliyatın hasta grubunda da ilk üç ayda, diğer aylardan son derece fazla ve büyük oranda gelişti.

Ameliyattan bir yıl sonra hastalardaki yağsız vücut kütlesi ve bazal metabolizma hızındaki değişiklikler şöyle gözlendi:

Gastrik bypass hastalarında yağsız vücut kitlesi kaybı 19.62 lbs ve bazal metabolizma oranı günde ortalama 200.21 kcal düştü.

Mide bandı hastalarında yağsız vücut kitlesi kaybı 12.41 lbs ve bazal metabolizma oranı günde ortalama 108.53 kcal. düştü.

Yağsız vücut kitlesinde en büyük azalma ameliyattan sonraki ilk üç ay içinde gerçekleşti.

Yağsız Vücut kitlesindeki azalma bazal metabolizma hızındaki değişiklikle korelasyon gösterdi.

Çalışma; hem gastrik bypass, hem de mide bandı ameliyatlarının hem yağ, hem kilo, hem de yağsız vücut kitlesi kaybına neden olduğunu göstermiştir. Ancak araştırmacılar gastrik bypass hastalarının daha fazla yağsız vücut kitlesi kaybı olduğunu (%52 ilk üç ayda, %37 yılın geri kalanında) ve bunun klinik anlamlı kilo kaybı olarak zamanla kanıtlanacağını ekledi.

Araştırmacılar mide bandı yoluyla daha yavaş kilo kaybının daha fazla kas koruması sağladığını ve bazal metabolizma hızı da korunduğu için bunun ileriki dönemlerde verilen kiloyu

(3)

korumaya yönelik avantaj olabileceğini ekledi.

Kaynak: Amerikan Klinik Endokrinologlar Derneği “American Association of Clinical Endocrinologists”: Okerson T, Billy H Gastrik bypass ve Mide bandı sonrasında vücut kompozisyonu Değişiklikleri “Changes in body composition following gastric bypass or gastric banding” AACE 2012

Doç. Dr. Halil Coşkun

VAHŞİCE YİYORDUM, ŞİMDİ İŞTAH KALMADI! KAAN KURAL

Basketbol yorumcusu Kaan Kural, bir yıl önce 210 kiloydu.

Geçirdiği mide ameliyatından sonra 82 kilo verdi. Şu an 128 kilo. Altı ay daha kilo vermeye devam edecek. Kural: Mutluyum, müthiş bir özgüven geldi.

Yazılarından ve televizyon programlarından tanıdığımız basketbol yorumcusu Kaan Kural’la, doktoruna birinci yıl kontrolüne gittiği gün, Vakıf Guraba Hastanesi’nin bahçesinde buluştuk. O, heyecanla doktorunun yorumunu, bizse bir yılda 82

(4)

kiloyu nasıl verdiğini öğrenmeyi bekliyorduk. İlk karşılaştığında, hâlâ ‘kilolu’ denebilecek bir adam görünce şaşırıyor insan. Fakat daha sonra eski fotoğraflarını görünce işin boyutunu kavrıyor ve Kural’ın hayatının nasıl değişmiş olabileceğini tahayyül edebiliyorsunuz.

BASKETBOL OYNAYAMAMAK…

Hikayeye en başından başlayalım. 39 yaşındaki Kaan Kural, Robert Kolej ve Boğaziçi Üniversitesi mezunu. Basketbola ilgisi daha ortaokul yıllarında başlamış. Okulun takımında yıllarca oyuncu, kaptan, hatta antrenör olarak bile görev almış. “Ama daha o zamanlar bile kilolu bir çocuktum” diyor Kural. Robert Kolej’e gelen yabancı yayınlar sayesinde NBA’i takip etmeye başlamış. NBA maçlarının kasetlerini izleyerek büyümüş. Ancak basketbol sevgisi, onun yıllar içinde aşırı kilo almasına engel olamamış. Öyle ki, sonunda basketbol oynayamayacak hale gelmiş.

HAFTADA 8 KİLO ALABİLİRİM

“Peki neden?” diye soruyoruz, şöyle yanıtlıyor: “Bir kere bünye diye bir şey var. Benim baba tarafımda çok şişman insan var. Hücre içindeki mitokondriyonun çalışma hızı bütün olay.

Bazı insanlar kilo almaya daha yatkındır. Bir de tabii yatılı okuyordum. Oral tatmin diye bir şey var. O da vardı biraz. Ama sonuç olarak her zaman yemek yemeyi anormal seven biri oldum.

Ve çok çabuk kilo alırım. Haftada yedi-sekiz kilo alabilen bir insanım ben. İşte bunların birleşimi diyebilirim, sorunun cevabı olarak.” Ve böylece yıllar geçmiş. Ancak 30 yaşında işler çığırından çıkmaya başlamış: “Belli bir kiloya ulaştıktan sonra zaten mobilite kısıtlanıyor. Mobilite kısıtlanınca da kısırdöngüye giriyorsun.” 30 yaşında 165 kiloyu gören Kaan Kural, 2008 yılında evlenmiş. Yani eşi onu her haliyle sevmiş! Kural “Eski fotoğraflarımıza bakıyoruz şimdi, ‘Kaan sen bu kadar şişman mıydın gerçekten ya?’ diyor.

Eşimin görsel olarak endişesi yoktu tabii ama artık hareket etmekte zorlandığımı, nefes nefese kaldığımı görüyordu. Bu i ş i n s o n u n u n k ö t ü o l a b i l e c e ğ i d ü ş ü n c e s i o n u

(5)

endişelendiriyordu. Ama beni tanıdığı için hiç üzerime gelmedi” diyor. Bir keresinde eşi onu ikna etmiş, bir diyetisyene getmişler birlikte. Önce kilo vermiş ama daha sonra verdiklerini geri almış.

KIZIMIN PEŞİNDE KOŞAMADIM

2011′de kızları Nisan dünyaya gelmiş. O sıralar Kural tartıda 200 kiloyu görmüş. Nisan doğduğu gün değil ama yürümeye başladığında babası, onun peşinde koşamadığını görünce içine oturmuş. “Zaten gerçeklerin son derece farkındaydım ama ‘Ben böyleyim, beni de böyle kabul etsinler,’ gibi defansif bir düşüncem vardı. Nisan’ın peşinde koşamamak ise son damla oldu”

diyor. Derken bir gün Fevzi diye bir arkadaşıyla karşılaşmış.

Fevzi mide ameliyatı sayesinde 175 kilodan 90′a düşmüş. “Adamı bir gördüm, bambaşka biri olmuş. Kaya tırmanışı filan yapıyordu. İşte o zaman algım değişti. Bu işin olabileceğini ve çok da zor olmadığını gördüm” diyor. Ve böylece ameliyat olmaya karar vermiş Kural. Şimdi eşi de kendisi de çok mutlu.

Eskiden gideceği yere nasıl yedi adım daha az yürürüm diye hesap yaparken şimdi en özlediği şeylerden biri olan basketbolu yeniden oynayabilmenin mutluluğunu yaşıyor.

66 KİLO VERDİM, 31 YAŞIMDA

YENİDEN DOĞDUM! BAŞAK

ÜSTÜNDAĞ

(6)

Geçirdiği mide operasyonu ile bir yılda 66 kilo veren Başak Üstündağ için hayat yeni başlıyor. Üstündağ artık doğum günlerini ameliyat tarihi olan 20 Nisan’da kutluyor!

Pelin Çini/pelin.cini @ milliyet.com.tr

Başak Üstündağ’ın yaşam öyküsü “Hadi canım! Bu kadar da olmaz”

dedirten cinsten. Zaten o da anlatırken arada “Türk filmi gibi değil mi?” diyor. Siz de dinleyici olarak muhtemelen gözyaşları içinde (En azından benim için öyle oldu) “Bırak filmi milmi, devam

et sen. Eee sonra ne oldu?” diyorsunuz. Ben de 100 küsur kilodan 60’lara düştüğüm için zayıflama hikayeleri daha doğrusu insanların hayatlarını değiştirmeyi becerdikleri ve

‘mutlu son’la biten gerçek öyküleri seviyorum. Başak’ınki de öyle.

66 kilo verdiniz. Ortalama bir insanın ağırlığı kadar kilo kaybettiniz…

İnanılmaz tabii ki. Kilodan dolayı dört sene bağdaş kurup oturamadığımı hatırlarım. Şimdi eski pantolonlarımın tek bacağına giriyorum ve bol geliyor. Kimse yolda tanımıyor tabii. Ben bile aynada tanımakta zorlanıyorum kendimi. Bir de şu an hedefimi geçmiş durumdayım. Aklımda maksimum 65 kilo vermek vardı ama baktım ki kilolar gitmeye devam ediyor.

Doktorum da bunun bir sorun olmadığını söyledi. Şu an 66 kilo ağırlığındayım, 38 beden giyiyorum. 60 olsam yeter.

* Hep kilolu muydunuz? Şişman bir bebek miydiniz?

Hep tombiktim. Toplumumuzda ‘Şişman bebek sağlıklı bebektir’

(7)

diye büyük bir yanılgı var. Anne ve babalar çocuklarına zorla yemek yediriyorlar. Oysa bilmiyorlar ki diyabet, kalp ve damar hastalıklarının birçoğunun temeli o yaşlarda atılıyor. Benim hikayem de böyle başladı. Annem ve babam çalıştıkları için beni babaanneme bırakırlardı. Kadın da emanetim diye yediriyor da yediriyor. Hiç unutmam sobada bir tam ekmeği ısıtır, üzerine yağ ve bal sürer zorla yedirirdi. Hâlâ tereyağından baldan nefret ederim. İlkokulda da, ortaokulda da okulun en şişman çocuğuydum, hep “Ergenliğe girince atar” derlerdi.

Derken lise başladı, ben kiloları atmadım üzerine kilo eklemeye başladım.

Kimileri canı sıkkın olduğunda hiçbir şey yiyemez, kimi insansa her şeye saldırır. Siz ikinci gruptansınız sanırım…

Aynen öyle. Duygusal yiyiciyim. Üzüntü, sıkıntı, hasret herhangi bir duygu beni tetiklerdi ve yerdim. Tatlıya karşı da aşırı düşkünlüğüm vardı. Ne zaman canım yansa, kendimi yalnız, mutsuz hissetsem pastaneye giderdim.

* Peki, ne oldu da canınıza tak etti?

Klasik senaryo yani bir erkeğe âşık olursun o da seni şişmansın diye istemez durumu benim başıma gelmedi.

Erkeklerden yana şanslıydım. Ne zaman “Ben bu çocuğu tavlayacağım” dediysem tavladım. İçine kapanık, asosyal şişmanlardan değildim.

Çok arkadaşım vardı, çok dışarı çıkardım. Kilolarımın yaşantımı kısıtlamasına izin vermezdim. Benim canıma tak eden nokta vücudumda ‘necrobiosis lipoidica’ isimli hastalığın belirmesiyle başladı. Bu bir çeşit hücre kanseri, çok yeni bir rahatsızlık ve nedeni de tedavisi de bilinmiyor. Hastalığın birebir kilo ile ilgili yok ancak vücudunda açık yaralar çıkıyor. Suya değmen yasak, hep bandajlı geziyorsun. Ağrı ise felaket. Türkiye’de ne kadar hastane varsa gezdim. Günlerce yattığım oldu, geçmedi. Teşhis konulduktan sonra “Bir çıkış yolu bulmalıyım” dedim. Madem bu hastalık var, belki bu dünyadaki zaman kısıtlı. Bu süreyi zayıf geçirmek istedim.

(8)

* Neden herhangi bir diyet programı ve spor değil de ameliyat?

Her şeyi denedim. Akupunkturlar, bitkisel çaylar, zayıflama hapları, tek gıda rejimleri, doktorların özel diyetleri…

Hiçbiri işe yaramadı. Maksimum 10 kilo verip geri alıyordum.

İçimdeki duygusal açlık zayıflamamı engelliyordu. “Ancak midem küçülürse yapabilirim” dedim. Bu arada yapı itibariyle çok garantici biriyim. Öyle maceraya atılmam. Doktorumu bulmam iki yılımı aldı. Araştırdım. Bu ameliyatı kimler yapıyor?

Hangisinin hasta kaybı daha düşük, hangisinin ameliyatlarından sonra hastaları daha hızlı toparlanıyor diye.

* Ne kadar zamanda kaç kilo verdiniz?

İlk ay 22 kilo verdim. Dördüncü ayda 44 kilo gitmişti. Bu arada bir mucize oldu ve yaralarım da iyileşmeye başladı. Bir ay sonra kontrole gittiğimde doktorum bacağımdaki bandajlardan birini açtı. Bir baktım, yara yok. Görüyorum ama inanamıyorum.

Üç ay sonra da tüm yaralar kapandı. Son bandajın çıktığı günü unutamam. Tüm gün ağlaya ağlaya banyo yaptım.

* Eşinizle ne zaman tanıştınız? O nasıl girdi bu hikâyeye?

Daha önce kötü bir tecrübe yaşamıştım. Sırf kiloluyum diye birlikte olduğum adamın ailesi evime gelmiş ve bana hakaretler etmişti. O adam da ailesini dinleyip beni ertesi gün terk etmişti. Oysa evlilik tarihi belirleyecektik, her şey hazırdı!

Eşimle de tanıştığımda aklımda aşk yoktu. Zaten biz şişmanlar ne kadar kilo versek de duruma alışamayız. Bir adam bizimle flört edince “Aman canım, bana mı bakacak?” deriz. Yine öyle oldu ama bu defa karşımdaki kişi kararlı ve dürüst çıktı. Hani

“Beni her halimle kabul etsin” deriz ya. Erdem işte o adam.

Onu karşıma alıp

“Bak ben kilo veriyorum. Bu bir süreç. Sonunda güzelleşsem de kollarım, bacaklarım sarkacak. Sonra bir de bacaklarımda eski yara izlerim var. Bunları sorun yapacaksan hemen şimdi git”

dedim. Yaralarımı görmek istedi ve sonra eğilip bacağımdakini öptü.

(9)

“Risk, kale ameliyatlarından çok daha düşük”

Üstündağ’ın doktoru Halil Coşkun Bezmialem Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde genel cerrahi ana bilim dalında öğretim üyesi.

Coşkun “Başak daha önce tüm diyet programlarını denediği için bu, onun için ideal yöntemdi” diyor

* Başak hanımın ameliyatının ismi laparoskopik mini gastrik baypas ameliyatı. Bu yöntem ile kilo verme mekanizması iki şekilde işler. Oluşturulan yani küçültülen mide ile fazla gıda alımı engellenerek yemek yeme miktarı azaltılıyor ve bu yeni mide ile ince bağırsak arasında yapılan özel bağlantı sayesinde alınan gıdalar direkt olarak ince bağırsağa geçiyor.

Bu da emilim oranını düşürüyor.

* Obezite cerrahisinde sadece bu ameliyat yok, en az onun kadar sık uygulanan mide bandı (kelepçe) ve tüp mide operasyonları da bulunmakta. Ayrıca bir de ameliyatsız bir y ö n t e m o l a n m i d e b a l o n u u y g u l a m a s ı v a r . H e p s i n i gerçekleştiriyorum. Uygulamalarım haftada 12-15 vaka arasında d e ğ i ş m e k t e , ş u a n a k a d a r 7 5 0 ’ d e n f a z l a a m e l i y a t gerçekleştirdim. Hastaların yüzde 90’ı memnun.

* Hasta seçerken American Society for Metabolic and Bariatric Surgery’nin kriterlerine uyulmakta. Bunları kısaca sayayım:

Hastanın vücut kitle indeksinin 35-40 arasında olması, en az üç yıldır obez olması, hormonal hiçbir problem

taşımaması ve alkol-ilaç bağımlısı olmaması gerekli.

* Bu ameliyatlardaki ölüm riski yüzde 0,5’in altında. Bu oran kalp ameliyatındaki riskten (yüzde 3,5) düşüktür. Toplumdaki algı bence medyaya yansıyan negatif olgulardan kaynaklanıyor, oysa genele bakmak gerek. Ameliyat sayısı tüm dünyada hızla artmakta. 2008 yılında tüm dünyada 350 bin operasyon yapıldı.

* Başak hanımı ilk gördüğümde ileri derecede obezdi, ayrıca Tip 2 diyabeti vardı. İnsülin kullanımı çok yüksek

ve hayat kalitesi son derece düşüktü. Bu ameliyatın aynı zamanda anti-diyabetik etkisi de var. Nitekim ameliyattan 24 saat sonra Başak hanımın kan şekeri de normale döndü ve insülinden kurtulmuş oldu. Kilo kaybının getirdiği etki ile

(10)

ayaklarındaki yaralar düzeldi. Riskli bir karardı ama bunu birlikte verdik.

* Ameliyat sonrasında beslenme çok önemli. İlk iki hafta sıvı diyet, sonraki iki hafta püreli diyet ve sonrasında dengeli bir şekilde normal gıdalara geçiş sağlıyoruz. Beslenme şekli genel hatlarıyla düşük kalorili gıdalardan oluşmalı, bununla birlikte yüksek protein oranına sahip olmalıdır. Ayrıca en önemli şeylerden biri de vitamin ve mineral takviyelerinin düzenli olarak alınması.

* Gastrik baypas ameliyatı son derece etkili bir operasyon, 18 aylık bir dönem içerisinde fazla kilonuzun yüzde 80’ini kaybedebilirsiniz. Dördüncü yıldan sonra beslenme alışkanlıklarınız değişmemiş ise bir kısım hastada da görüldüğü gibi yüzde 25‘lik oran geri alınabilir.

TİP 2 DİYABETTE İLAÇ TEDAVİSİNE KARŞI OBEZİTE CERRAHİSİ

İlaç tedavisi ve obezite cerrahisinin Tip 2 Diyabet üzerinde etkisini karşılaştıran bir çok çalışmanın sonuçlarına göre, Obez Tip 2 Diyabet hastaları için cerrahi tedavi ilaç tedavisine başlamaktan çok daha yararlı olabilir. Tip 2 Diyabet, genellikle fazla kilo ile ilişkilendirilen, hücrelerin yaşamını sürdürebilmek için aldığı glukozu, enerjiye çevirme yeteneğini etkileyen bir hastalıktır.

Hastalık; şayet etkin bir tedavi yöntemine gidilmezse v ü c u d u n u z d a b i r ç o k c i d d i s a ğ l ı k s o r u n l a r ı n a v e komplikasyonlara yol açar.

Tip 2 Diyabet için klasik tedavi genellikle diyet, egzersiz,

(11)

yaşam tarzı değişikliği ve beraberinde ilaç tedavisini içerir.

Tam bir iyileşme zordur ve bu yapılan tedavinin amacı hastalığın yan etkilerini azaltmak ve kan şekeri seviyelerinin düzenlenmesidir.

Bu yaklaşım değişebilir olmakla birlikte, 3 yeni çalışma göstermiştir ki, Tip 2 Diyabetli Obez hastalarda medikal tedavi ile karşılaştırıldığında, kilo kaybı cerrahisi daha olumlu sonuçlar vermektedir.

Çalışma No:1

İlk çalışma, STAMPEDE (Surgical Treatment and Medications Potentially Eradicate Diabetes Efficiently) baş araştırmacı ve Cleveland Klinik Obezite ve Metabolizma Enstitüsü Müdürü Prof.

Philip R Schauer tarafından ve LifeScan tarafından sağlanan destek ile yürütüldü.

Bu çalışmada 150 kişilik, diyabeti kontrol altında olmayan (%93’ü 12 ay boyunca kontrol edilmiş) hasta grubu, 3 ayrı çalışma grubuna bölündü.

1- Medikal (İlaç tedavisi), 2- Gastric Bypass ve 3- Sleeve Gasterektomi (Tüp Mide).

Çalışma sonuçları göstermiştir ki; Medikal tedavi grubunda iyileşme % 12, Gastric Bypass grubunda %42 ve Tüp Mide grubunda %37 idi.

Ek bulgular ise glisemik kontrolun üç grupta da iyileşme gösterdiğini, kilo veriminin Gastric Bypass ve Tüp Mide grubunda daha fazla olduğunu, düşük glukoz, lipid ve kan basıncı düzeyleri için ilaç kullanımının her iki cerrahi girişim sonrası ileri derecede düştüğünü ancak medikal tedavi grubundaki hastalarda arttığını gösterdi.

Çalışma sonucuna göre araştırmacılar, kontrolsüz Tip 2 Diyabeti olan obez hastalarda 12 aylık ilaç tedavisine karşın obezite cerrahisinin tek başına çok daha fazla hastada, çok

(12)

daha etkin bir glisemik kontrol sağladığını ortaya çıkarmışlardır.

Bu çalışma 26 Mart 2012’de New England Journal of Medicine (10.1056/NEJMoa1200225)’de “Bariatric Surgery versus Intensive Medical Therapy in Obese Patients with Diabetes” başlığıyla yayımlandı.

(The ClinicalTrials.gov identifier is NCT00432809.) Çalışma No:2

Bu çalışma Dr. Geltrude Mingrone tarafından İtalya, Roma Katolik Üniversitesinde gerçekleştirildi.

Bu çalışma bir diyabetolojist, bir diyetisyen ve bir hemşirenin Gastric Bypass, Biliopankreatik-diversiyon veya ilaç tedavisi gören 60 rastgele hastayı incelemesiyle başladı.

Çalışma sonuçları 2 yılda diyabet remisyonunun (gerilemesinin) Gastrik Bypass grubunda % 75 ve biliopankreatik-diversiyon grubunda % 95, buna karşılık ilaç tedavisi grubunda diyabette hiç gerileme görülmemesi şeklinde gözlenmiştir.

Ayrıca araştırmacılar Obez Tip 2 Diyabet hastalarında medikal tedaviye oranla obezite cerrahisinin glukoz kontrolunde daha etkin ve yararlı olduğunu bildirmişleridir.

Bu çalışma, 26 Mart 2012’de New England Journal of Medicine (10.1056/NEJMoa1200111)’de “Bariatric Surgery versus Conventional Medical Therapy for Type 2 Diabetes” başlığı ile yayımlandı.

(The ClinicalTrials.gov identifier is NCT00888836.) Çalışma No:3

Bu çalışma da Dr. Nicola Basso tarafından İtalya, Sapienza, Roma Üniversitesinin Morbid Obezite Cerrahi-Tıbbi Tedavi Merkezinde yürütüldü.

(13)

Bu çalışmada Tip 2 Diyabeti olan ve 30 Tüp Mide ameliyatı geçiren hasta ile Tip 2 Diyabeti olan ve 30 standart ilaç tedavisi yapılan hasta grubu karşılaştırıldı. Hastalar gerek diyabetik durumları açısından, gerekse obezite ile ilişkili komorbidite ( uyku apnesi, hipertansiyon, dislipidemi) açısından 18 ay boyunca, her 3 ayda bir takip ve kontrol edildi.

Çalışma sonucunda standart ilaç ilaç tedavisi gören tüm hastalarda diyabet ve etkileri devam ederken, buna karşın Tüp Mide sonrası hasta grubunda diyabetin %80 oranında düzeldiği gözlenmiştir.

Diğer komorbiditeler ile ilgili olarak, Tüp Mide grubunda, obstrüktif uyku apne sendromunun görülme sıklığı % 50 düştü ve hipertansiyon ve dislipidemi için ilaç kullanımı önemli ölçüde azaldı. Standart ilaç tedavisi alan grupta ise, hastalarda hipertansiyon ve dislipidemi ve obstrüktif uyku apne sendromunun görülme sıklığı değişmedi ve ilaç kullanımında bir artış gözlendi.

Araştırmacılar tarafından bildirilen sonuç: “Bu çalışmada konvansiyonel tıbbi tedavi ile karşılaştırıldığında, Morbid Obez Tip 2 Diyabetik hastaların tedavisinde Tüp Mide ameliyatı etkinliğini doğrulamaktadır” olmuştur.

Bu çalışma 16 Nisan 2012’de Archives of Surgery de “Obesity, Type 2 Diabetes Mellitus, and Other Comorbidities – A Prospective Cohort Study of Laparoscopic Sleeve Gastrectomy vs Medical Treatment” başlığıyla online olarak yayımlandı.

Tüm bunların anlamı nedir?

Geçmiş tecrübeler ve gözlemsel çalışmalar, Tip 2 Diyabet düzelmesi veya obezite cerrahisi uygulanan hastaların büyük bir çoğunluğunda diyabette iyileşme olduğunu göstermiştir ancak bu zamana dek obezite cerrahisinin ana odak noktası hep obezite tedavisi olmuştur. Bu çalışmalar doğrultusunda Morbid Obez ve Tip 2 Diyabetli hastalarda obezite cerrahisi belki de

(14)

morbid obeziteye olduğu kadar diyabet tedavisinde de birincil tedavi olarak tavsiye edilmelidir.

Tip 2 Diyabet ve obeziteyle ilişkili hastalıklar için obezite cerrahisi günden güne yapılan çalışmalar doğrultusunda yüksek bir destek alsa da, Tip 2 Diyabeti olan herkes kilolu sınıfına girmediği için cerrahi adayı sayılmaz. Diyabet tedavisinin geleceğinde kişiselleştirmiş tedavi seçenekleri içerisinde cerrahi tedavi de medikal tedavi gibi bir seçenek olarak görülecek, her iki seçenekte de diyet ve egzersizle yaşam biçimini değiştirebilecek hastalar kazançlı çıkacaktır.

Doç. Dr. Halil Coşkun

OBEZİTE CERRAHİSİ SONRASINDA EGZERSİZ ÖNERİLERİ (2)

Harcamadığınız herhangi bir kalori vücudunuzda yağ halinde depolanır. Bu şekilde aldığınız kiloyu vermek için vücudunuzun, aldığınızdan daha fazla kaloriyi yakması gerekir.

Yemek önerileri, kalori alımınızı nasıl azaltacağınızı gösterir ancak ameliyat sonrası zayıflamanızı optimize etmek için egzersizinizi artırarak daha fazla kalori yakmalısınız.

Egzersiz yapmak sarkık ciltlerde mucize yaratmaz, ancak kaslarınızı güçlendirerek bedeninizin desteklemesi gereken çökmüş durumdaki duruş ve durumunuzu iyileştirir.

Egzersiz yapmak aynı zamanda zihinsel olarak da iyi hissetmenizi sağlar, günlük rutinlerinizden ayrılarak kendinize zaman ayırmanızı ve doğrudan kendinize odaklanmanızı sağlayarak stres ve anksiyetenin azalmasına yardımcı olur.

(15)

Bu durum paniğe kapılıp ameliyattan hemen sonra bir fitness salonuna üye olmak için acele etmenizi gerektirmez, eklem ve kaslarınızı incitmemelisiniz. Ancak fazla kilolarınızı verdikçe fiziksel egzersizler daha kolay bir hale gelecek ve daha aktif olmak için doğal olarak daha fazla enerjiye sahip olacaksınız ve içinizde egzersiz yapmak için daha fazla istek uyanacak. Nihai hedefiniz günde en az 30 dakika egzersiz yapmak olmalıdır. Ancak ufak adımlarla başlayın ve kendinize kısa süreli hedefler belirleyin, hergün 10 dakikalık aktif ev işleri yapmak iyi bir başlangıç olacaktır!

Egzersizden en fazla yararı sağlamak için yapmayı sevdiğiniz aktiviteleri (yüzme, yürüme, bisiklet sürme vb) seçmek önemlidir. Yavaşça başlayın ve egzersizin hızını ve süresini giderek artırın, egzersizi doğru bir hızda yaptığınızın kanıtı, egzersizin kendinizi daha sıcak ve ağır nefes alır hissederken aynı zamanda birileriyle konuşabilmenizdir!

Fazla egzersiz yapmaya alışık değilseniz yürümek en iyi egzersizdir ve her gün yürüme mesafenizi ölçen bir pedometre (adım ölçer) satın almayı tercih edebilirsiniz. Günlük hedefimiz en az 10,000 adım olmalıdır. Pedometrenin avantajı, günlük olarak size anında geri bildirim yapmasıdır ki bu durumda örneğin öğlen zamanı hedefinizin altında iseniz arada yürüyüş yapabilirsiniz. Kendi başlangıcınızı hedefleyin, daha sonra haftalık %10 artırarak kısa zamanda 10,000 adıma ulaşacaksınız.

Günlük rutin yaşantınızda aktivite miktarınızı artıracak çok sayıda küçük ipuçları vardır. Örneğin;

* Gideceğiniz yer yakın ise araba kullanmaktansa yürüyerek ya da bisikletle gitmeye çalışın.

* Varmak istediğiniz yere bir durak önce inin ve yolun geri kalanını yürüyün.

* TV, müzik seti vb kumandaları kullanmayın (gerekirse pillerini çıkarın!). Bunun yerine oturduğunuz yerden kalkın.

(16)

* Asansör yerine merdivenleri kullanın.

* Gazetenizi ya da sütünüzü eve istemeyin, markete giderek kendiniz alın.

* Kendinizce bir pilates topu alın ve telefonla konuşurken üzerine oturun-dengenizi sağlamaya çalışmak kalça, göbek ve uyluk kaslarınızın form kazanmasına yardımcı olacaktır!

Aerobik egzersizleri de kaslarınızın forma girmesine yardımcı olur ve kilo verdikçe oluşacak sarkık cilt miktarının azalmasına yardımcı olur.

İyi bir spor eğitmeni yapmanız gereken egzersizleri sınıflandırıp, size uygun bir programla doğru egzersiz yapmanız için sizi yönlendirir. Bu noktada yardım alabilecek durumdaysanız muhakkak geçirdiğiniz ameliyatı da anlatarak iyi bir spor merkezi ya da spor eğitmenine başvurabilirsiniz.

Programa bağlı kalmanız açısından gün içinde yaşam tarzınıza en çok uyan zaman dilimini seçin. Sabahları erken uyanan biri değilseniz, kısa zamanda planlı 07:00 yürüyüşü için bahaneler bulmaya başlayacaksınız. Egzersiz konusunda mantıklı davranın, yorgunsanız, iyi hissetmiyorsanız ya da kötü hava koşulları varsa programınızı değiştirin.

Fiziksel egzersiz hem beden hem de ruh sağlığına iyi gelir.

Eklemleriniz daha sağlam ve esnek hale gelir, kaslarınız güçlenir, ciğerleriniz daha iyi oksijen çekebilir, dolaşımınız canlanır ve sindirim sisteminiz daha iyi çalışır. Fiziksel egzersiz kemiklerinizi güçlendirir ve yaşlanma sürecini geciktirir. İyilik duygusu uyandırır, kendinizi daha az yorgun ve güçsüz, daha az stresli, daha fazla tetikte hissedersiniz ve herşeyin kontrolünüz altında olduğu duygusuna sahip olursunuz. Bu yeni yaşam tarzınızı sürdürmek için sizi motive edecektir!

Doç. Dr. Halil Coşkun

(17)

Gastrik Bypass Ameliyatının Beslenme ile İlgili Geç Dönem Komplikasyonları

Gastrik Bypass ameliyatı ile birlikte, beslenme ile ilgili olarak en çok oluşan problemler:

Vitamin B12 eksikliği Demir eksikliği

Kalsiyum eksikliği

Tiamin (Vitamin B1) eksikliği

Vitamin B12 kırmızı kan hücrelerinin (alyuvarlar) olgunlaşması için önemli olan bir vitamindir. Ayrıca sinir fonksiyonu ve DNA sentezinde de önemli etkileri vardır. En yaygın vitamin B12 kaynakları et, yumurta, karaciğer ve süt ürünleridir.

Alınan vitamin B12 normal olarak, midede üretilerek daha sonra barsaklara geçen ve ince barsağın bitiminde tercihli olarak emilen intrensik faktöre bağlanır. Yetersiz vitamin B12 en çok anemiye (kansızlığa) neden olur. Ancak güçsüzlük, kararsızlık, hezeyan ve konfüzyon gibi nörolojik değişiklikler de oluşabilir. Gastric Bypass ameliyatından sonra gıdalar, midenin intrensik faktörü yapan kısmından geçmezler, sonuç olarak vitamin B12’nin emilimi, normal anatomideki kadar etkili olmaz. Neyse ki vitamin B12 eksikliği semptomlarının gelişmesi aylar ya da yıllar alır. Vücudumuzda, eksik oluşmadan önce yaklaşık 6 ay sürecek kadar yeterli B12 depolanmaktadır. Vitamin B12 eksikliğiniz oluşursa, ağızdan alınan vitamin B12 ile eksikliği gidermeniz gerekebilir, ancak bazı hastalarda bunu başarılı bir şekilde tedavi etmek için aylık iğne olmak gerekmektedir.

(18)

Demir eksikliği de anemiye yol açmaktadır. Temel bileşen olan alyuvarları üretmek için vücudun çok miktarda demire gereksinimi vardır. Diyetimizdeki başlıca demir kaynakları;

sığır eti, böbrek, karaciğer, fasulye ve bezelyedir. Demir başlıca ince barsağın ilk bölümünde (duodenum) emilmektedir.

G a s t r i c B y p a s s d a n s o n r a g ı d a l a r d u o d e n u m d a n geçmeyeceklerinden, barsağın geri kalanından yetersiz emilim olabilecektir. Demir yetmezliği anemisi birkaç ay boyunca yavaş yavaş gelişmekte olup, hastaların çoğunda ağızdan alınan takviyelerle kolayca giderilebilmektedir. “Önleyici” demir takviyesi dikkatli bir şekilde yapılmalıdır, çünkü fazla demir alımından kaynaklanan çeşitli tıbbi problemler (siroz, diyabet, cilt pigmentasyonu) gelişebilir.

Kalsiyum temel bir eş-etken olup, vücudumuzdaki çoğu fonksiyon için gerekli olmaktadır. Kemik ve dişlerin güçlenmesi için kalsiyum gerekir. Kanın pıhtılaşması kalsiyuma bağlıdır.

Ayrıca kaslarımızın kasılabilmesi ya da kalbimizin çarpabilmesi, kalsiyum olmaksızın mümkün olmazdı. Neyseki diyetlerimizde bol miktarda kalsiyum mevcuttur. Süt ürünleri, et, balık, yumurta, tahıl ürünleri, meyve ve sebzelerde bulunur. Ne yazık ki gastric bypass hastası için ameliyat öncesinde olduğu kadar kolay emilmezler. Emilimin başlıca kaynağı oniki parmak barsağındadır (duodenum). Tıpkı demir emiliminde olduğu gibi gastric bypass dan sonraki anatomi, sindirim sisteminin bu kısmında yeterli kalsiyum emilimini sağlamaz. Bununla birlikte ince barcağın kalan kısmı kalsiyumun emiliminde oldukça etkili olduğundan, genellikle önlenmesi kolay bir problemdir. Akılda tutulması gereken başlıca şey hangi tür kalsiyuma gereksiniminiz olduğudur.

Gastric Bypass’ın bir sonucu olarak kalan küçük mide de artık asit bulunmamaktadır. Kalsiyum karbonatın, parçalanıp kolay emilebilmesi için asit gereklidir. Diğer taraftan Kalsiyum sitrat ise mide asidinin yardımı olmaksızın kolaylıkla emilmektedir. Bu nedenle ameliyatınızdan sonra kalsiyum sitrat ürünlerinin kullanılması tavsiye edilmektedir.

(19)

Vitamin B1 (Tiamin) eksikliği genel olarak devamlı kusmadığınız sürece problem oluşturmaz. Vitamin B1 eksikliği semptomları nörolojik çeşitlilikte olup, dudakların ve parmak uçlarının uyuşması ve karıncalanmasını içerir. Ciddi olabilir ve alkoliklerdeki Wernicke-Korsakoff sendromu denilen, konfüzyon, hafıza kaybı ve yürürken dengesizliğe neden olan bir merkezi sinir sistemi hastalığını taklit edebilir. Aynı zamanda vücudun bir tarafının güçsüzlük ve uyuşmasına yol açan inmeyi de taklit edebilir. Yeterince erken tedavi edilmez ise kalıcı ve tamamen güçten düşürücü olabilir. Neyse ki bu durum nadir olup, genellikle ağızdan B vitamini (B1) alınmasına yanıt vermektedir.

Bu yetmezliklerin tümü de ihmal edildiklerinde ciddi olabilmektedir. Neyse ki aynı zamanda uygun vitamin t a k v i y e l e r i i l e k o l a y c a ö n l e n e b i l m e k t e v e t e d a v i edilebilmektedir. Bu, yaşamınızın geri kalanında Obezite Cerrahınızı görmeye devam etmeniz için önemli birçok nedenden bir tanesidir.

Doç. Dr. Halil Coşkun

Referanslar

Benzer Belgeler

Sedat Işıkay Atatürk Üniversitesi Tıp Fakültesi, Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı, Erzurum, Türkiye Tel.: +90 0505 691 13 70

Düşük Kalorili Ketojenik Diyet, çok düşük miktarda karbonhidrat ve yağ, yeterli miktarda protein içeren ve bu diyete özel olarak üretilmiş gıdalarla uygulanabilen bir

Çapraz bağımlılık gelişimi, Mide Bandı (Kelepçesi), Tüp Mide ve Gastric Bypass ameliyatları dahil herhangi bir kilo kaybı ameliyatı prosedürü ile oluşabilir.. Bu

Beklenen Kilo Kaybı: Genel olarak Gastrik Bypass ameliyatı hastaları fazla kilolarının yaklaşık %70’ini, Tüp Mide hastaları yaklaşık %40-60’ını ve Mide

Çalışma sonuçlarına göre gastrik bypass hastalarında, mide bandı hastalarına kıyasla daha hızlı ve daha genel bir kilo kaybı yaşandığı ancak yağsız vücut kitlesi

Ameliyat sonrası erken dönemde öncelik yeterli miktarda sıvı ve protein almanız iken, bunun sonrası uzun dönemde günlük beslenme ihIyacınızı en kaliteli şekilde

Takayasu arteriti aortik ark sendromu, aortitis sendro- mu, nabızsızlk hastalığı, brakiosefalik arterit, oklüziv tromboarteritis, nonspesifik aortaarteritis, Mortarell’s

Bu yazımızda, mide büyük kurvaturda yerleşimli gastrik divertikül saptanan ve cerrahi tedavi uygulanan, 57 yaşında kadın hasta olgu- su sunulmuş ve literatürler