• Sonuç bulunamadı

ANKARA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ DOKTORA TEZİ ÖĞRETMENLERİN EMEKLİLİK DÖNEMİNE UYUMLARI VE YAŞAM TATMİNLERİ Selma SALMAN EV EKONOMİSİ (AİLE VE TÜKETİCİ BİLİMLERİ) ANABİLİM DALI ANKARA2004 Her hakkı saklıdır.

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2022

Share "ANKARA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ DOKTORA TEZİ ÖĞRETMENLERİN EMEKLİLİK DÖNEMİNE UYUMLARI VE YAŞAM TATMİNLERİ Selma SALMAN EV EKONOMİSİ (AİLE VE TÜKETİCİ BİLİMLERİ) ANABİLİM DALI ANKARA2004 Her hakkı saklıdır."

Copied!
139
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

ANKARA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ

DOKTORA TEZİ

ÖĞRETMENLERİN EMEKLİLİK DÖNEMİNE UYUMLARI VE YAŞAM TATMİNLERİ

Selma SALMAN

EV EKONOMİSİ

(AİLE VE TÜKETİCİ BİLİMLERİ) ANABİLİM DALI

ANKARA 2004

Her hakkı saklıdır.

(2)

ÖZET Doktora Tezi

ÖĞRETMENLERİN EMEKLİLİK DÖNEMİNE UYUMLARI VE YAŞAM TATMİNLERİ

Selma SALMAN Ankara Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü

Ev Ekonomisi (Aile ve Tüketici Bilimleri) Anabilim Dalı Danışman: Doç.Dr. Şengül HABLEMİTOĞLU

Bu araştırma; emekli öğretmenlerin emeklilik dönemine uyumları ve yaşam tatminlerini belirlemek amacı ile planlanıp yürütülmüştür. Ankara’da tesadüfi örnekleme yöntemi ile belirlenen 166 kadın, 94 erkek olmak üzere 260 emekli öğretmen araştırmaya dahil edilmiştir.

Araştırma materyalinin toplanmasında anket tekniği kullanılmıştır. Likert tipi cümlelere verilen yanıtlar puanlanmış, soru formunda “Emeklilik Dönemine Uyum” ve “Yaşam Tatmini” ölçeklerinin yapı geçerliğini kontrol etmek için faktör analizi uygulanmış, anket formunun güvenirliği için iç tutarlık katsayısı olan “Cronbach Alpha” hesaplanmıştır. Her iki ölçeğin % 80-85 arasında geçerli ve güvenilir ölçekler olduğu saptanmıştır.

Araştırmada, emekli öğretmenlerin boş zaman etkinlikleri ve sosyal faaliyetlere katılmalarının, cinsiyet değişkenine bağlı olarak farklılığının belirlenebilmesi için Pearson Ki-Kare analizi, gruplar arasındaki farklılığı belirlemek için Cramer’s V.testi kullanılmıştır.

Emeklilik süresi değişkenine bağlı farklılıkların saptanmasında ise; Pearson Ki-Kare analizi ile birlikte, emeklilik süreleri arasındaki farklılığı belirlemek için Kendall’s tau-b testi uygulanmıştır. Ayrıca emekli öğretmenlerin emeklilik dönemini düşünerek yatırım yapma durumları ile emeklilik dönemine uyum ve yaşam tatmini arasındaki ilişki t testi uygulanarak açıklanmıştır.

Emeklilik dönemine uyumu yorumlayabilmek için cinsiyet değişkeni; Pearson Ki-Kare ve t testi ile yordanmış, emeklilik süresinin etkisi Pearson Ki-Kare, tek yönlü varyans, Post Hoc Test ve Tukey HSD yöntemi ile açıklanmıştır.

Yaşam tatminini belirlemek için cinsiyet değişkeninin etkisi Pearson Ki-Kare, t testi, emeklilik süresi değişkeninin etkisi ise Pearson Ki-Kare, tek yönlü varyans analizi ve Post Hoc testleri ile yorumlanmıştır.

Araştırma kapsamına alınan emekli öğretmenlerin çoğunluğu, daralan aile dönemindedirler. Eşlerinin ve kendilerinin yüksekokul mezunu oldukları saptanmıştır. Ayrıca çoğunluğunun kendi istekleri ile emekliye ayrıldıkları, kent merkezinde kendi evlerinde yaşadıkları, konutta yaşamı kolaylaştıran araçların bulunduğu, emeklilik dönemini düşünerek yatırım yapma eğiliminde olmadıkları ancak emekli olmadan önce ev ya da arsa satın aldıkları bulunmuştur.

Emekli öğretmenlerin çoğunluğu boş zamanlarını televizyon izleyerek-radyo dinleyerek ve kitap-gazete okuyarak geçirmektedirler.

Araştırma kapsamına alınan emekli öğretmenlerin boş zamanlarında alışveriş merkezlerini dolaşmak (P<0.05), bahçe ya da evdeki çiçeklerle ilgilenmek (P<0.05), seyahat etmek (P<0.05), egzersiz-spor yapmak (P<0.05), yemeğe çıkmak (P<0.05), tiyatro, opera, bale sinema, sergi gibi sanat etkinliklerine katılmak (P<0.05), oyun oynamak (iskambil kağıdı, satranç, tavla vb) (P<0.05), çocuklarla ve torunlarla zaman geçirmek (P<0.05), el sanatları ile uğraşmak (P<0.05) gibi faaliyetlere katılmalarının cinsiyet değişkenine göre önemli farklılıklar gösterdiği, bahçe ya da evdeki çiçeklerle ilgilenme (P<0.05) ibadet etme (P<0.05) ile çocukları ve torunları ile zaman geçirme (P<0.05) faaliyetlerine katılmalarının emeklilik süresi değişkenine göre önemli farklılıklar gösterdiği de saptanmıştır.

Emekli öğretmenlerin mevcut ekonomik durumlarını emekli olmadan önceki döneme göre aynı, sağlık durumlarını daha iyi, yaşadıkları, konutu, sosyal ilişki ve etkileşimler ile toplumsal etkileşimi aynı olarak değerlendirdikleri anlaşılmıştır. Sosyal ilişkiler ve etkileşimlerin (P<0.05) cinsiyete göre farklılık gösterdiği bulunmuştur.

Araştırmada emeklilik dönemine uyumda; emeklilik öncesinde yatırım yapma durumu önemli bulunmuştur. Emeklilik döneminde uyum yaşam tatminini etkilemektedir. Bunda en belirleyici olan sağlık durumu, sosyal ilişkiler ve etkileşimler ile toplumsal etkileşim durumudur. Emeklilik dönemine uyumda cinsiyet değişkeni; sosyal ilişkiler ve etkileşimler açısından kadın ve erkekler arasında önemli farklara neden olmaktadır. Ekonomik durum, sağlık durumu, yaşanılan konut ve toplumsal etkileşim açısından cinsiyet değişkeninin önemli bir farklılığa yolaçmadığı saptanmıştır.

Yaşam tatmininin uzun süredir emekli olan kadınlarda, emeklilik süresi daha kısa olan kadınlara ve erkeklere kıyasla en yüksek düzeyde olduğu saptanmıştır.

2004, 129 sayfa

ANAHTAR KELİMELER: Emekli öğretmenler, emeklilik dönemine uyum, yaşam tatmini.

(3)

ABSTRACT Ph.D. Thesis

ADJUSTMENT TO RETIREMENT AND LIFE SATISFALTION OF TEACHERS

Selma SALMAN Ankara University

Graduate school of Natural and Applied Sciences Department of Home Economics

Supervisor: Assoc.Prof.Dr. Şengül HABLEMİTOĞLU

This study was planned and conducted to define retired teachers adjustment to retirement and their life satisfaction. A total of 260 retired teachers in Ankara, consisting of 94 males and 166 females were selected by random sampling method and included into study.

Survey tecniques were used in gathering the research materials. Answers given to Likert type sentences were scored and factor analysis were used to check the validity of “Adjustment to retirement” and “Life satisfaction” scales. In order to test the reliability of questionnaire were calculated by “Cronbach Alpha”

as inner consistency, coefficient. Both of the scales were found valid and reliable at the rate of 80-85 %.

Pearson Ki-Kare analysis were performed for determining the differences dependent on gender of the retired teachers as far as their participation in leisure and social activities were considered. Cramers V test was used to define the difference between the groups.

To determine the differences connected with the variable of retirement period Pearson Ki-Kare analysis was applied along with Kendall”s tau-b test to define the difference among the retirement periods.

The impact of variable of gender was studied carefully by Pearson Ki-Kare and the t-test to interpret the adjustment to retirement and the effect of the retirement period was explained by pearson Ki-Kare, ANOVA (one way analysis of variance), the Post Hoc test and the Tukey HSD method.

The impact of the variable of gender on the determination of life satisfaction was explained by Pearson Ki-Kare and the t-test and the effect of the variable of retirement period was interpreted by Pearson Ki- Kare, ANOVA and the post Hoc Test.

The majority of the retired teachers included in this study were in the phase of narrowing family. It was found out that their spouses and themselves were university graduates. In addition, it was also found out that the majority of the sample had retired willingly, they were living in their downtown residences, they had the necessary household equipment, they had not had any tendencies to make investments thinking of their retirement, however, they had bought residence or a plot of vacant land before they had retired.

It was also found out that, as far as the variable of gender is considered, the participation of the retired teachers included in this study in leisure time activities such as strolling in shopping centers (P<0.05), gardening (P<0.05), travelling (P<0.05), doing exercise and sports (P<0.05), dining out (P<0.05), attending art activities like theatre, opera, ballet and exhibition (P<0.05), playing cards or boardgames like chess, backgammon, etc. (P<0.05), spending time with childen and/or grandchildren (P<0.05), doing handicrafts (P<0.05) and when the variable of retirement period is taken into consideration gardening (P<0.05), worshiping (P<0.05) and spending time with their children and/or grandchildren (P<0.05) vary significantly.

It came into view that the retired teachers evaluated their present economic status, their present residences, social relationships and interactions the same as they had been in the pre-retirement period and they stated that their health was better than before. It was observed that social relationships and interactions vary according to gender (p<0.05).

In this study, it was determined that making investments before retirement played an important role in adjustment to retirement. Adjustment to retirement affects life satisfaction. The most important diagnostic factors on this are health status, social relationships and interactions and societal interactions. The vari able of gender causes important differences between males and females in adjustment to retirement. It was also designated that the variable of gender does not lead to a significant difference as far as economic and health status, present residence and societal interaction are considered.

Life satisfaction was observed the highest among the female retired teachers who had been retired for a long time compared to the females and males with shorter periods of retirement.

2004, 129 pages

Key Words: Retired teachers, adjustment to retirement, life satisfaction.

(4)

TEŞEKKÜR

Bu araştırmanın planlanması ve yürütülmesi süresince değerli bilgisi ve tecrübesi ile beni yönlendiren, destek veren ve yardımlarını esirgemeyen Danışman Hocam Sayın Doç.Dr. Şengül HABLEMİTOĞLU’na en içten dileklerimle teşekkürlerimi sunarım.

Çalışma yaşamıma ilişkin diğer konularda olduğu gibi bu çalışmanın planlanması ve yürütülmesinde beni yönlendiren Ankara Üniversitesi Ev Ekonomisi Yüksekokulu Müdürü Sayın Prof.Dr. Emine GÖNEN’e çok teşekkür ederim.

Bu çalışmayı gerçekleştirirken, ilgileri ve yardımları ile katkı sağlayan Tez İzleme Komitesi Üyesi Sayın Prof.Dr. Meltem BAYRAKTAR’a ve Tez İzleme Komitesi Üyesi Sayın Doç.Dr. Muhteşem TELSİZ’e ayrıca lisans ve yüksek lisans yıllarımda eğitim aldığım ve beni doktora yapmam konusunda destekleyen Hacettepe Üniversitesi Ev Ekonomisi Yüksekokulu, Ev İdaresi ve Aile Ekonomisi Bölümü öğretim üyelerine çok teşekkür ederim.

Araştırmanın istatistik analizlerinin yapılmasında ve değerlendirilmesinde danıştığım ve büyük yardımlarını gördüğüm Başkent Üniversitesi Bilgisayar Bilimleri ve İstatistik Bölümü öğretim üyesi Yard.Doç.Dr. Mehtap Temel AKÇİL’e teşekkür ederim.

Bu çalışmayı gerçekleştirirken yardımlarıyla katkı sağlayan Araş.Gör. Dr. Emine ÖZMETE’ye, Araş.Gör. Hüsne DEMİREL’e teşekkür ederim.

Ayrıca araştırmanın yazım aşamasında emeği geçen N. Meral AYYILDIZ’a teşekkür ederim.

Araştırmanın yürütüldüğü Ankara Başkent Öğretmenevi yetkilileri ile “Üye Kart”

bölümü çalışanlarından Sevim POLAT ve Seyit Ahmet ÖZER’e veri toplama çalışmalarını gerçekleştirmedeki yardımlarından dolayı, ayrıca araştırmanın temel bilgi kaynağı olan ve araştırmaya katılmayı kabul eden tüm emekli öğretmenlere içtenlikle yanıt verdikleri için teşekkür ederim.

Çalışmalarım sırasında iş yükümü hafifleten ve beni destekleyen Barışyolu İlköğretim Okulu Müdürü Sayın Ayhan YURT, Müdür Yardımcısı Sayın Adnan SARI’ya öğretmen arkadaşlarım Nadide GÖKÇE, Oya UZUN, Muhsin UZUN, Seval Balkan KARAKILIÇ, Alper AYDIN ile Sadrettin DENİZ ve ailesine, arkadaşlarım; Gonca YOLDAŞ, Melek BAŞER, Avniye DEMİRCİOĞLU ve Arzu YAZICI’ya çok teşekkür ederim.

Ve bu çalışmayı gerçekleştirirken bana her zaman manevi destek olan sevgili anne ve babama, varlıkları ve sabırlarından dolayı sevgili çocuklarım İnanç SALMAN ve İsmet Erinç SALMAN’a, ağabeyim İbrahim ENER’e, kız kardeşim Yasemin Ener AKTAŞ ve eşi Rind Kürşat AKTAŞ’a teşekkür ederim.

Selma SALMAN Ankara, Temmuz 2004

(5)

İÇİNDEKİLER

ÖZET ... i

ABSTRACT... ii

TEŞEKKÜR... iii

ŞEKİLLER DİZİNİ... vi

ÇİZELGELER DİZİNİ... vii

1. GİRİŞ... ... 1

1.1. Emeklilik Dönemi... 1

1.1.1. Emekli olmaya karar verme ve bu kararı etkileyen faktörler... 3

1.1.2. Emeklilik döneminin özellikleri ve sorunları... 5

1.2. Emekliliğe Uyum ve Emeklilik Dönemleri... 6

1.2.1. Emekliliğe uyum teorileri... 9

1.2.2. Emeklilik dönemine uyumda boş zaman faaliyetlerinin önemi... 13

1.2.3. Emekliliğe uyum sürecinde farklı emekli profilleri... 15

1.3. Emeklilik Döneminde Yaşam Tatmini ve Yaşam Tatminini Etkileyen Faktörler... 16

2. KAYNAK ÖZETLERİ... 19

3. MATERYAL VE YÖNTEM... 33

3.1. Örnekleme Yöntemi ve Örnek Seçimi... 33

3.2. Araştırmanın Sınırlılıkları... 34

3.3. Araştırmanın Varsayımları... 34

3.4. Veri Toplama Yöntemi ve Araçları... 34

3.4.1. Anket formunun hazırlanması... 35

3.4.2. Anket formunun uygulanması... 36

3.4.3. Anket formunun geçerlik ve güvenirliği... 37

3.5. Verilerin Değerlendirilmesi... 37

4. ARAŞTIRMA BULGULARI VE TARTIŞMA... 40

4.1. Emekli Öğretmenleri Tanıtıcı Bilgiler... 40

4.1.1. Demografik özellikler... 40

4.1.1.1. Emekli öğretmenlere ilişkin bilgiler... 40

4.1.1.2. Emekli öğretmenlerin ailelerine ilişkin bilgiler... 41

4.1.1.3. Emekli öğretmenlerin eşlerine ilişkin bilgiler... 43

4.1.2. Emeklilik süresi... 44

4.1.3. Emekliye ayrılma nedenleri... 45

(6)

4.2. Ekonomik Durum... 45

4.2.1. Konut mülkiyeti ve konutun tipi... 46

4.2.2. Konutta yaşamı kolaylaştıran araçların varlığı... 46

4.2.3. Emeklilik dönemine yönelik yatırım yapma durumu... 48

4.2.4. Emeklilik dönemine kadar edinilmiş varlık durumu... 48

4.2.5. Ek gelir kaynakları... 49

4.3. Emekli Öğretmenlerin Boş Zaman Etkinlikleri ve Sosyal Faaliyetlere Katılmalarına İlişkin Bilgiler... 50

4.3.1. Boş zaman etkinlikleri ile sosyal faaliyetlere katılma durumu ile katılma sıklığı... 51

4.3.2. Cinsiyet değişkeninin irdelenmesi... 55

4.3.3. Emeklilik süresi değişkeninin irdelenmesi ... 58

4.4. Emeklilik Dönemine Uyum... 63

4.4.1. Cinsiyet değişkeninin irdelenmesi... 63

4.4.2. Emeklilik süresi değişkeninin irdelenmesi... 68

4.5. Yaşam Tatmini... 73

4.5.1. Cinsiyet değişkeninin irdelenmesi... 74

4.5.2. Emeklilik süresi değişkeninin irdelenmesi... 88

4.6. Emeklilik Dönemine Uyum ve Yaşam Tatmini Arasındaki İlişki ... 102

4.6.1. Cinsiyet ve emeklilik süresi değişkenlerinin emeklilik dönemine uyum ve yaşam tatmini üzerindeki etkisi... 103

4.6.2. Emeklilik dönemine yönelik yatırım yapma durumu ile emeklilik dönemine uyum ve yaşam tatmini arasındaki ilişki... 108

4.6.3. Emeklilik dönemine uyum ve yaşam tatmini arasındaki ilişki... 109

4.6.4. Yaş ile emeklilik dönemine uyum ve yaşam tatmini arasındaki ilişki ... 111

5. SONUÇ VE ÖNERİLER... 113

KAYNAKLAR... 117

EK I...124

ÖZGEÇMİŞ... 129

(7)

ŞEKİLLER DİZİNİ

Şekil 1.1. Emeklilik kararının ve emekliliğe ilişkin politikaların neden-sonuç

ilişkisi... 2

Şekil 1.2. Emekliliğe uyum süreci ve emeklilik dönemleri... 7

Şekil 4.1. Cinsiyet ve emeklilik sürelerine göre uyum düzeyi ortalamaları ... 104

Şekil 4.2. Cinsiyet ve emeklilik sürelerine göre tatmin düzeyi ortalamaları ... 107

(8)

ÇİZELGELER DİZİNİ

Çizelge 4.1. Emekli öğretmenlerin cinsiyet, yaş ve öğrenim durumuna göre

dağılımı... 41 Çizelge 4.2. Emekli öğretmenlerin ailedeki birey sayısı ve çocuk sahibi olma

durumuna göre dağılımı... 42 Çizelge 4.3. Emekli öğretmenlerin evli ve bekar çocuk sayısına göre dağılımı... 42 Çizelge 4.4. Emekli öğretmenlerin eşlerinin öğrenim durumu, yaş grubu ve

çalışma durumu... 43 Çizelge 4.5. Emekli öğretmenlerin emeklilik süresine göre dağılımı... 44 Çizelge 4.6. Emekli öğretmenlerin emekli olma nedenlerine göre dağılımı... 45 Çizelge 4.7. Emekli öğretmenlerin konut mülkiyetine ve yaşadıkları konutun

tipine göre dağılımı... 46 Çizelge 4.8. Konutta yaşamı kolaylaştıran araçların varlığı... 47 Çizelge 4.9. Emekli öğretmenlerin emeklilik dönemine yönelik yatırım

yapma durumuna göre dağılımı... 48 Çizelge 4.10. Emekli öğretmenlerin emeklilik dönemine kadar edinilmiş

varlık durumuna göre dağılımı... 49 Çizelge 4.11. Emekli öğretmenlerin ek gelir kaynakları... 50 Çizelge 4.12. Emekli öğretmenlerin boş zaman etkinlikleri ve sosyal

faaliyetlere katılma durumu ile katılma sıklığına göre dağılımı... 51 Çizelge 4.13. Emekli öğretmenlerin boş zaman etkinlikleri ve sosyal faaliyetlere

katılma durumunun cinsiyet değişkenine göre dağılımı ve

Pearson Ki-Kare önemlilik testi sonuçları... 55 Çizelge 4.14. Emekli öğretmenlerin boş zaman etkinlikleri ve sosyal faaliyetlere katılma durumunun emeklilik süresi değişkenine göre dağılımı ve

Pearson Ki-Kare önemlilik testi sonuçları... 59 Çizelge 4.15. Emekli öğretmenlerin emeklilik dönemine ilişkin değerlendirmelerinin cinsiyet değişkenine göre dağılımı ve Pearson Ki-Kare önemlilik testi sonuçları... 64 Çizelge 4.16. Emekli öğretmenlerin emeklilik dönemine ilişkin değerlendirmelerinin cinsiyet değişkenine göre puan ortalamaları ve t testi sonuçları...67

(9)

Çizelge 4.17. Emekli öğretmenlerin emeklilik dönemine ilişkin değerlendirmelerinin emeklilik süresi değişkenine göre dağılımı ve Pearson Ki-Kare

önemlilik testi sonuçları... 69 Çizelge 4.18. Emeklilik süresi değişkenine göre emeklilik dönemine ilişkin

değerlendirmelerin puan ortalamaları ve varyans analizi

sonuçları... 72 Çizelge 4.19. Emeklilik süresi değişkenine göre sağlık durumu ve yaşanılan

konut durumuna ilişkin farklılığın kaynaklandığı grubu açıklayan

“POST HOC TESTS” sonuçları... 73 Çizelge 4.20. Emekli öğretmenlerin yaşam tatminine ilişkin yorumlarının

cinsiyet değişkenine göre dağılımı ve Pearson Ki-Kare

önemlilik testi sonuçları... 75 Çizelge 4.21. Cinsiyet değişkenine göre yaşam tatminine ilişkin yorumların

puan ortalamaları ve t testi sonuçları... 87 Çizelge 4.22. Emekli öğretmenlerin yaşam tatminine ilişkin yorumlarının

emeklilik süresi değişkenine göre dağılımı ve ki-kare önemlilik

testi sonuçları... 89 Çizelge 4.23. Emeklilik süresi değişkenine göre yaşam tatminine ilişkin

yorumların puan ortalamaları ve varyans analizi sonuçları... 99 Çizelge 4.24. Emeklilik süresi değişkenine göre yaşam tatmini ölçeğinde farklılığın kaynaklandığı grubu açıklanan “POST HOC TESTS” sonuçları... 102 Çizelge 4.25. Cinsiyet ve emeklilik süresi değişkenlerinin emeklilik dönemine

uyum puanlarına göre ortalamaları... 104 Çizelge 4.26. Cinsiyet ve emeklilik süresi değişkenlerin göre yaşam tatmini

ölçeğinin puan ortalamaları... 106 Çizelge 4.27. Yatırım yapma durumuna göre emeklilik dönemine uyum ve

yaşam tatminini açıklayan t testi sonuçları... 108 Çizelge 4.28. Emeklilik dönemine uyum ve yaşam tatmini arasındaki

Pearson Korelasyon analizi sonuçları... 109 Çizelge 4.29. Yaş değişkenine göre emeklilik dönemine uyum ve yaşam

tatminine ilişkin varyans analizi sonuçları... 111

(10)

Çizelge 4.30. Yaş değişkenine göre emeklilik dönemine uyum ve yaşam

tatminine ilişkin “Post Hoc Tests” sonuçları... 112

(11)

1. GİRİŞ

Bu bölümde, emeklilik dönemine ilişkin geniş kapsamlı bir literatür araştırmasına dayalı bilgiler derlenerek, emeklilik dönemine uyum ve yaşam tatmini kuramsal olarak açıklanmıştır. Bu kapsamda emeklilik dönemi, emekli olmaya karar verme ve bu kararı etkileyen faktörler, emeklilik döneminin özellikleri ve sorunlar, emekliliğe uyuma ilişkin teoriler ile yaşam tatmini kavramsal olarak ele alınmış ve böylece araştırmada konuya yaklaşımın kuramsal çerçevesi çizilmiştir.

1.1. Emeklilik Dönemi

En basit tanımı ile emeklilik dönemi; yasalara göre belirli bir süre çalıştıktan sonra bireyin iş ile ilgisinin kesilerek kendisine aylık bağlandığı zaman olarak açıklanmaktadır. Diğer yandan emeklilik dönemi insan yaşamında orta yaştan yaşlılığa geçişi belirleyen, toplumsal açıdan önemli bir dönüm noktasıdır (Onur 1995, Güner 2003, Anonim 2004, Oran 1995).

Emekliye ayrılma yaşı ve emeklilik dönemi kültürler arası farklılıklar göstermekle birlikte; genel olarak emeklilik döneminin 45-75 yaş aralığında olduğu bilinmektedir (Alper 1990, Cox 1993, Anonim 1995, Armağan 2000).

Son yıllarda dünyada ve Türkiye’de eğitim ve kültür düzeyinin yükselmesi, sağlık, beslenme ve konut koşullarının iyileşmesi, kentlerin alt yapısının sağlıklı hale gelmesi ile bireylerin refahtan aldıkları payın arttığı, böylece emeklilik dönemini yaşayan kadın ve erkeklerin gün geçtikçe yaşamda kalma olasılığının (ömür beklentisi) hızla yükseldiği gözlenmektedir. Buna göre 45 yaşında olan bir bireyin bu yaştan sonra yaşamda kalma olasılığı, Türkiye’de erkekler için ortalama % 27, kadınlar için % 30.1 yıldır. Diğer bir deyişle, 45 yaşında emekliye ayrılmış bir erkeğin ortalama 27 yıl, kadının ise 30 yıl emeklilik yaşamı sürdüreceği beklenmektedir. Emeklilik mevzuatı açısından re’sen (yaş haddi nedeni ile) emeklilik sınırı olan 65 yaşta bile yaşamda kalma olasılığı 12.3 yıldır (Anonim 1995, Armağan 2000).

(12)

Bu demografik değerlendirmeler, Türkiye’de bireylerin uzun bir emeklilik dönemi geçirdiklerini göstermektedir. Bu nedenle emeklilik dönemine uyum sağlamak ve tatmin edici bir yaşamı sürdürmek emekliler ve toplumsal refah açısından çok önemlidir (Turna 1980, Parker 1982, Anonim 1995).

Emekliye ayrılma kararını verme, emekli olma ve emeklilik dönemine uyum disiplinlerarası bir yaklaşım ile irdelenmesi gereken konulardır. Çünkü iş yaşamından emeklilik dönemine geçiş, biyolojik, psikolojik, sosyal ve kültürel açıdan değişimi, dönüşümü gerektirir. Oldukça karmaşık olan emeklilik sürecini ve diğer toplumsal değişkenler ile ilişkisini ortaya koymak, bu açıdan önemlidir (Santrock 1985).

Emeklilik kararının ve emekliliğe ilişkin politikaların neden-sonuç ilişkisi bir model ile açıklanabilmektedir (Şekil 1.1) (Parker 1982, Quadagno 1999).

Sosyal Politikalar

İşgücü Pazarı

Koşulları Kişisel Özellikler

Emekliliğ bireyler üzerine etkileri

in

Emekliliğin çalışma örgütleri, gruplar ve toplum üzerine etkileri Emeklilik

Politikaları Emeklilik

Kararları

Şekil 1.1. Emeklilik kararının ve emekliliğe ilişkin politikaların neden-sonuç ilişkisi (Parker 1982)

(13)

Emekliliğe ilişkin politikalar; kamu desteği, sosyal güvenlik kavramı gibi genel sosyal politikalar ile işten çıkarmalar, işgücü yetersizlikleri ve işsizlik gibi iş piyasasındaki dalgalanmalardan önemli ölçüde etkilenmektedir. Emeklilik kararı ise bireyin işten ayrılması ya da kalması ve emekliye ne zaman ayrılacağı ile ilgilidir. Ayrıca emeklilik kararını, emeklilik politikaları, işgücü piyasasının koşulları, bireylerin sağlığı, geliri, gayrimenkullerinin yeterliliği ve emekliğe ayrılma isteği belirlemektedir. Emeklilik kararı bireyleri fiziksel, toplumsal, psikolojik ve ekonomik açıdan etkilemektedir (Parker 1982, Quadagno 1999).

1.1.1. Emekli olmaya karar verme ve bu kararı etkileyen faktörler

Son yıllarda emeklilik dönemi ile ilgili yapılan çalışmalarda emekliliğin tanımı ve içeriğinden çok insanların iş yaşamından emeklilik yaşamına geçişi ve emeklilik dönemine uyumu üzerinde durulmaktadır. İş; yetişkin bireylerin kimliklerinin bir parçası ve çoğu zaman yaşamı düzenlemeyi sağlayan bir merkezdir. Bireyin mesleği;

motivasyonu, yaşam biçimi, yaşadığı çevre ve sosyo-ekonomik ilişkilerinin belirleyicisidir. İş dünyası günlük, aylık, yıllık ve yaşamın bütünü için zamanı planlamada öncelikli bir faktör olduğundan bireyler için yaşamın odak noktası durumundadır (Parker 1982, Quadagno 1999, Baran 2001).

İş ekonomik açıdan yiyecek, barınma, giyecek vb. temel ihtiyaçları karşılayan ve ailenin geçimi için gerekli olan geliri sağlar. Diğer yandan yeteneklerin geliştirilebildiği ve rekabet gücünün ortaya konulabildiği bir iş ortamı psikolojik açıdan yaşamdan duyulan tatmini arttırır. Böylece iş bireylerin kendilerine olan saygılarını arttırarak iş ile ilgili yeni fikirleri öğrenme, kullanma, diğer insanlarla sosyal ilişkiler kurma gibi olanakları da sağlar (Parker 1982, Santrok 1985, Puner 1988, Baltaş 2002).

İş yaşamının en verimli dönemi sayılan orta yaşta bireyler emekliliği işsizlik olarak algılarlar. Yalnızca gelirin azalması değil, bireyin beraberinde amaç duygusunu kaybetmesi zor bir deneyimdir. Çünkü çalışma yaşamı zamana ve bireye değer katar. Bu

(14)

nedenle bireylerin çalışma yaşamını sonlandırma ve emekliliğe ayrılma kararı vermesi gerçekten güçtür (Parker 1982, Santrock 1985, Puner 1988, Lewis 1995, Kingston 1999).

Emekliliğe ayrılma kararının verilmesinde beş faktör önemlidir. Bunlar;

(i) Çalışma koşulları, (ii) İşin anlamı, (iii) Sağlık, (iv) Gelir,

(v) Aile ile ilgili sorumluluklardır (Epstein ve Murray 1968, McKenna ve Nickols 1986).

(i) Çalışma koşulları: Gönüllü emekliler, emekli olmayı istemiş insanlar, zorunlu emekliler ise, işlerini kaybetmiş ya da sağlık durumu nedeniyle emekliliğe zorlanmış insanlardır. İşyerinin kapatılması ya da işletme politikaları gereği genellikle vasıfsız işçiler daha çok zorunlu olarak emekli olmaya zorlanmakta, yönetici ve profesyoneller ise, gönüllü olarak emekli olmaktadırlar (Livson ve Peterson 1968, Quadagno 1999, Greller 1999).

(ii) İşin anlamı: İnsanların işlerine duygusal yaklaşımları, işi bırakma konusundaki kararlarını etkiler. Performansları ile sık sık ödüller alan profesyoneller, emekliliklerini genellikle ertelerler. Diğer yandan rutin işlerde çalışan ve işlerini yapmaya çok hevesli olmayan ve yalnızca ihtiyaçlarını karşılamak için para kazanma amacını güden insanlar genellikle emekli olmaya daha isteklidirler (Shanas 1968, Santrock 1985, Hendricks 1986, Cox 1993, Moen, Kim ve Hofmeister 2001, Aytaç 2004, Ataol 1989).

(iii) Sağlık: Sağlık sorunları işin yürütülmesini güçleştirdiğinden her zaman emeklilik kararının alınması için önemli bir faktör olmuştur (Anonim 1977, Quadagno 1999).

(15)

(iv) Gelir: Birçok insan sosyal güvence ve iyi bir ikramiyeyi içeren bir gelire ihtiyaç duyar. Yeterli bir gelir olmayınca çalışmaya devam etmek ister (Anonim 1952, Hendriks 1986, Perlmutter ve Hall 1992, Samwick 1998).

(v) Aile ile ilgili sorumluluklar: Emeklilik zamanının belirlenmesi özellikle evli bireyler için bağımsız bir karar olamamaktadır. İş yaşamındaki kadınlar, emeklilik kararını erteleme eğiliminde iken, daha çok aile yaşamı ile ilgilenen kadınlar emeklilik konusunda daha kararlıdır. Son zamanlarda dikkati çeken diğer konu da eşlerin emeklilik kararını ortak verebilmesidir.

Çalışan eşlerin aynı zamanda emekli olması “eş zamanlı emeklilik” olarak adlandırılır.

Eşlerden biri emekli olurken diğeri çalışmaya devam ederse, buna da “sıralı emeklilik”

denilmektedir. Özellikle evliliğin başlangıcından bu yana aile ve iş yaşamı sorumluluklarını paylaşan çiftler, eş zamanlı emekliliği tercih etmektedirler (Parker 1982, Santrock 1985, Elder 1999, Kingston 1999).

1.1.2. Emeklilik Döneminin Özellikleri ve Sorunlar

Emeklilik ya da işini kaybetme bir çok birey tarafından yaşanılan bir gerçek olup, birey için fiziksel, mental, sosyal ve ekonomik olarak önemli bir değişim niteliği taşımaktadır. Örneğin, bazı bireyler emeklilik dönemine hazırlıklı olarak girdikleri için bu dönemde çeşitli sosyal kuruluşlarda çalışarak, olanakları varsa sık sık seyahate çıkarak, aile ve arkadaşları ile ilişkilerini sürdürerek aktif bir yaşam süreci geçirebilirler (Ülgür 1980).

Hazırlıksız olarak emeklilik dönemine başlayan bireylerin ise, bu dönemde gerek zihinsel ve gerekse fiziksel açıdan bir çöküş yaşadıkları söylenebilir (Preston 1952, Pollak 1975, Field 1997, Leidenfrost 2001, Baltaş 2002). Çünkü bireyin mesleki kimliği toplumsal sistem içinde bir statü sağlar ve rollerini belirler. Emekliye ayrılan birey ise

(16)

toplumda etkili rollerini ve fonksiyonlarını kaybedebilir. Emeklilikle birlikte geliri azalan, emeklilerin toplumsal statüleri değişir. Yaşamı boyunca çalışmayı, iş yapmayı yaşamın anlamı olarak kabul eden ve yaptığı işe bağımlı duruma gelen bir birey için böyle bir değişikliği kabullenmek kolay değildir. Ayrıca üretim gücünün kaybı ekonomik gücün azalması ve iş çevresindeki arkadaşların yokluğu emekli birey üzerinde olumsuz etki yaratabilir. Fiziksel etkinliğin ve gelirin azalması, güvensizlik duygusuna ve emeklilerin toplumsal yaşama daha az katılmalarına neden olabilir (Szinovacz 1983, Adair 1993, Baran 2001, Tarhan 2004, Tilburg 1992, Atchley 1975).

Bu nedenle emeklilik psikolojik ve toplumsal sıkıntılara yol açan ve uyum güçlüğü yaratan bir dönem haline gelebilmektedir. Bunun yanısıra ekonomik durumları yeterli olmayan bu kişilerin iyi beslenmeleri, sağlık hizmetlerinden iyi bir şekilde yararlanabilmeleri, iyi bir konutta oturmaları, seyehat etmeleri ve diğer ihtiyaçlarını da karşılamaları beklenemez. Toplumda statü ve rol kaybına uğrayan emekli bireyin sosyal ilişkilerinin giderek azalması kendisi ile ilgili algı ve tutumlarının olumsuzlaşması, yaşamdan duyduğu tatmini azaltabilir ve yaşama uyum sağlamada oldukça zorlanabilir.

Uyku düzeninin bozulması, giyime özen gösterilmemesi, düzenli ve dengeli olmayan beslenme biçimi, fiziksel aktivitelerdeki isteksizlik, sinirlilik ve tahammülsüzlük bu dönemde yaşanan belirgin sorunlardır (Turna 1979, Ülgür 1980, Güven ve Hazer 1996, Ergün 1992)

1.2. Emekliliğe Uyum ve Emeklilik Dönemleri

Emekliliğe uyum sağlama süreci bireyden bireye farklılık gösterir. Genellikle yapılan çalışmalar, emekliliğe uyum sağlamanın, emekliliğin beklenmesi, planlanması ve ekonomik güvence ile ilişkili olduğunu ortaya koymaktadır. Ayrıca sağlıklı olma ile emekliliğe uyum arasında olumlu bir ilişki olduğu belirlenmiştir (Santrock 1985, Scott 1993, Elder 199, Hornstain 1985).

(17)

Emekliliğe uyum sürecinin anlaşılmasına ilişkin teorik bir model geliştirilmiştir. Bu modelde emeklilik yedi dönemde ele alınmıştır.

Uzak Yakın Balayı Hayal Kırıklığı

Yeniden Uyum

Durağanlık Bitiş Emeklilik Emekliliğin Emeklilik Emekliliğin

Öncesi Başlangıcı Sonu

Şekil 1.2. Emekliliğe uyum süreci ve emeklilik dönemleri (Atchley 1975)

Genellikle bireylerin çalışmaya başlarken ve çalışırken çok uzun süre yaşayacakları, uzak gelecekte bir noktada emeklerinin karşılığını alacakları yönünde belli belirsiz bir inançları vardır. Emekliliğin çok uzak olduğunu düşünen bireyler bu dönemde kendilerini emekliliğe hazırlamak için hemen hiçbir şey yapmazlar. Yaşları emekliliğe doğru ilerledikçe çoğunlukla bunun gerçekleşebileceği gerçeğini kabullenmek istemezler.

Çalışanlar emekliliğe yakın döneme yaklaştıklarında özellikle Batılı toplumlarda bazen emeklilik öncesi programlara katılırlar. Böyle programlar çalışanların emekliliğe geçişine ve emeklilik dönemine uyumuna yardımcı olurlar. Ancak Atcley’in (1975) yaptığı bir araştırmada emeklilerin yalnızca % 10’unun emeklilik öncesi programlara katıldıkları bulunmuştur. Emekliliğe hazırlık programına katılmış bireylerin, kendileri ile aynı konumda olan ancak emeklilik programına katılmamış bireylerden daha yüksek emeklilik gelirine sahip oldukları, emeklilikten sonra daha fazla aktivite ile uğraştıkları ve emekli olmaya ilişkin kalıplaşmış inançların daha az etkisinde kaldıkları belirlenmiştir.

(18)

Modelde (Şekil 1.2) emeklilik gerçekleştikten sonra geriye kalan beş aşama daha vardır.

Her emekli bu aşamalardan geçmeyebilir. Emeklilerin bu aşamaları nasıl geçireceklerini, emekli olan kişilerin emeklilik öncesi beklentileri, tercihleri, karar verebilme yetenekleri, gelirleri, emeklilik gerçeğini kabullenmeleri gibi faktörler etkiler.

Emeklilikten hemen sonra insanların ilk dönemde mutlu olmaları sık rastlanan bir durumdur. Bireyler önceden yapmaya hiç zaman bulamadıkları her şeyi yapabilir ve boş zaman faaliyetlerinden daha fazla zevk alabilirler. Ancak zorunlu emekli olanlar ve işle ilgili hoşnutsuzluklar nedeni ile emekliye ayrılanların emekliliğin balayı adı verilen bu aşaması sonunda bir rutin süreç başlar. Eğer rutin süreç tatmin edici ise, emekliliğe uyum genellikle başarılıdır. Emeklilikten önce yaşamını tamamen iş merkezli olarak planlamayan bireyler, çalışma yıllarında boş zaman alışkanlıkları geliştirmeyen bireylerden daha kolay emekliliğe uyum sağlayabilmekte ve tatmin edici bir rutin geliştirebilmektedirler (Gubrium 1973, Santrock 1985, Argle 1989).

Başlangıçta emekliliği bir balayı gibi yaşayan bireyler bile bazı durumlarda hayal kırıklığı ya da sıkıntılı günler geçirebilirler. Emeklilik yılları üzerine kurulan “emeklilik öncesi hayaller” bu gibi durumlarda gerçek dışı olabilir. Atchley (1975) bu dönemi hayal kırıklığı aşaması olarak nitelendirmiştir. Bu noktada emeklilikle ilgili hayal kırıklığına uğrayan bireyler sorun olarak algıladıkları konu ile yüzleşirler. Böylece kendilerini emekliliklerinin gerçeğine uyum sağlamaya yönelterek, sorun ile başarılı bir şekilde nasıl başa çıkacakları konusunda çözüm yolları aramaya başlarlar. Bu “yeniden uyum” döneminin başlıca amacı; emeklilik sürecinde beklenen yaşam tatminine ulaştırabilecek yaşam biçimini belirlemek, yaşama yenilik katabilecek keşifler, değerlendirmeler yapmak ve bazı kararlar vermektir.

Emekliliğin “durağan dönemine”, bireyler emeklilikteki seçenekleri değerlendirme kriterlerine karar verdiklerinde ve bu seçenekleri nasıl gerçekleştireceklerini belirlediklerinde ulaşırlar. Bazıları için bu devre balayı aşamasından sonra gerçekleşebilir, ancak bazıları için de geçiş daha yavaş ve zordur.

(19)

Atchley’e göre (1975), bir noktada emeklilik birey için önemini yitirir. Bu süreçte emeklinin yaşı da ilerlemiştir. Bazı kişiler emeklilikten önce yaptıkları ile tamamen ilgisiz bir işi kabul ederek yeniden çalışmaya başlarlar. Sürekli boş zaman onlara sıkıcı gelebilir ya da kendilerini destekleyecek paraya ihtiyaç duyabilirler. Hastalık ya da özürlülük durumu da emeklilik sürecini değiştirebilir. Durağanlık döneminde geliştirilen özerklik, yerini yetersizlik, fiziksel ve ekonomik olarak başkalarına bağlı olmaya bırakabilir. Emeklilikteki bu aşama “bitiş dönemi” olarak adlandırılır.

Gerçekte insanlar farklı yaşlarda ve değişik nedenler ile emekliye ayrıldıkları için bu yedi ayrı emeklilik döneminin sabit zamanlaması ya da sıralamasının yapılması mümkün değildir.

Emekliliğe uyum sağlamayı başarmak, bireyin gerçekleştirdiği aktivitelerin yaşam boyu süren ihtiyaç ve ilgi alanlarını karşılayacak şekilde geliştirilmesine bağlıdır. Bazı .bireyler için emeklilik yalnızca mesleki yeteneklerini kullanabilecekleri ya da mesleki kimliklerini koruyabilecekleri aktiviteleri sürdürebildiklerinde tahammül edilebilir bir hale gelir. Diğerleri ise, meslekleri dışındaki ilgi alanlarına yönelmeyi tercih edebilirler.

Emekliliğe iyi uyum sağlayanlar geçmişin devamı niteliğinde ve uzun dönemli ihtiyaçlarını karşılayan bir yaşam biçimi geliştirebilirler. Aktiviteler ihtiyaçları gidermede başarısız olduğunda emeklilik hayal kırıklığına, soyutlanmaya ve yalnızlık hissine yol açabilir.

1.2.1. Emekliliğe uyum teorileri

Bireylerin aktif çalışma yaşamlarının sona erdiği emeklilik olgusu, tüm dünyada İkinci Dünya Savaşı’nı izleyen dönemde sosyal, kültürel, ekonomik ve bilimsel açıdan giderek dikkati çeken bir konu olmuştur. Özellikle Amerika Birleşik Devletlerinde emekliliğe uyum sürecinin incelendiği araştırmalarda bireylerin emekliliğe uyumu ile topluma uyumu arasında yakın bir ilişki olduğu belirlenmiştir. Bu uyum sürecini açıklayan bazı

“emekliliğe uyum teorileri” öne sürülmüştür (Calasanti 1993, Onur 1995).

(20)

Rol Bırakma (Kaybetme) Teorisi

Rol bırakma teorisi, bireylerin toplumsal cinsiyet rolleri ile emekliliğe uyum süreci arasındaki ilişkiyi açıklamaktadır. Bireylerin yaşamları boyunca üstlendikleri roller sosyal bir varlık olarak kendilerini tanımlamalarını, kimlik edinmelerini sağlar ve bireysellik algısının temelini oluşturur. Bu roller yaşam dönemlerine özgü olarak farklı dağılım gösterir (Baran 1997).

Blau’nun geliştirdiği rol kaybetme kuramına göre ise, yetişkin kimliği ve meslek statüsünün yitirilmesi, emeklilerin toplumsal bakımdan önemli olan olanaklarını kısıtlamaktadır. Yetişkin aynı zamanda zorunlu ve isteğe bağlı rollere sahiptir. Politik alanda, gönüllü kuruluşlarda, spor ve oyun etkinliklerinde çeşitli rolleri üstlenebilir (Emiroğlu 1995).

Bu teoriye göre; emeklilik bireyin, toplumun temel kurumsal yapılarına (iş ve aile) katılımını sona erdirir. Buna bağlı olarak emeklileri toplumsal bakımdan yararlı kılan olanaklar da azalmaktadır. Blau, özellikle meslek kaybını yıkıcı nitelikte görmektedir.

Çünkü çalışan birey rolü yetişkin kimliği için temel olan rollerden biridir. Sosyolog Irving Rosow, benzer bir yaklaşımla, Amerika Birleşik Devletleri’nde insanların emeklilikte etkili bir biçimde toplumsallaştırılmadıklarını savunmaktadır. Çünkü emeklilikte beklenen davranışları tanımlayan toplumsal normlar, zayıf, belirsiz ve sınırlıdır. Ayrıca, emeklilerin temelde “rolsüz” olan rollerine, toplumsal bakımdan değersizleşen statülerine uyum sağlama konusunda motivasyonları düşüktür.

Rol bırakma kuramı emeklilerin çoğunun toplumsal kayıplar hissettiği konusunda abartı olduğu ileri sürülerek eleştirilmiştir. Yaşam tatmini ile ilgili araştırmalar emeklilerin çoğunun çok az toplumsal kayıp hissettiklerini ya da hiç hissetmediklerini göstermektedir. Emeklilerin çoğu işlerini ve ana-babalık rollerini yitirmelerinin karşılığında özgürlüğün ve eskiden beri istedikleri şeyleri yapma olanağının arttığını belirtmektedirler (Onur 1991).

(21)

İlişki Kesme (Yaşamdan Geri Çekilme) Teorisi

Sosyolojide yaşamdan geri çekilme ya da kopma kuramına göre; emekliliğe uyum sağlamış birey bu dönemde toplumsal ve psikolojik bağlarının giderek azalmasını zihinsel olarak kolay kabul eder ve toplumsal ya da bireysel bakımdan ortaya çıkan değişimlere tepki göstermeden uyum gösterir (Emiroğlu 1995).

Bu kuramda; emeklilik; fiziksel, psikolojik ve toplumsal açıdan yaşamdan derece derece geri çekilme süreci olarak görülmektedir. Fiziksel düzeyde, bireyler geniş çevre ile olan ilişkilerini öncelikle kendilerini ilgilendiren yaşamsal konularda odaklamaya yönelirler.

Daha önce dış çevreye yönelmiş olan dikkatlerini, kendi duygu ve düşüncelerini iç dünyalarına çevirirler. Toplumsal düzeyde karşılıklı bir geri çekilme söz konusudur, böylece toplumun diğer üyeleri ile emekli için ilişki kesme, toplumsal rollerin ve bireylerarası ilişkilerin azalması ile gerçekleşen bir süreçtir.

Süreklilik Teorisi

Yaşlılığın karmaşık süreçlerine dikkat çeken ve bu açıdan emekliliğe uyum sürecini ele alan “süreklilik” kuramına göre; birey, yetişkinlik döneminde geliştirdiği kişiliğin bir parçası haline gelmekte, yaşlandıkça da bu özelliğini korumaya yönelmektedir. (Baran 1997).

Atcley (1975) tarafından geliştirilen süreklilik kuramı, emeklilikte bazı rollerle ilişkinin kesilmesi ile bazı rollerdeki başarının sürdürülmesinin bileşimine dayanmaktadır.

Atcley’e göre, bireyler yetişkin olma sürecinde birtakım alışkanlıklar, tercihler geliştirirler ve bunlar giderek kişiliğin bir parçası haline gelir. Birey yaşlandıkça söz konusu bu özelliklerin sürekliliğini korumaya yönelmektedir. Süreklilik kuramı emekliliğin karmaşıklığını vurgulamayan bir kuramdır (Onur 1991).

(22)

Aktivite (Etkinlik) Teorisi

Aktivite teorisi “yaşlının yaşamdan kendini geri çekmesi ve çevresi ile ilişkilerini kesmesi” düşüncesine karşı öne sürülmüştür (Baran 1997).

Yetişkin dönemin davranışları yaşlılık davranışlarını belirler. Yaşlı bireylerde etkinliğin azalması çoğunlukla toplumdan kaynaklanır. Toplum yaşlı bireyden elini çeker. Buna karşılık yaşlı, orta yaş etkinliklerini sürdürmek ister ya da istemeyerek bırakmak zorunda kaldığı etkinliklerin yerine yeni etkinlikleri koyar (Emiroğlu 1995).

Ancak bu etkinlikler 60-65 yaşlarından başlayarak azalır. Bu durumda bireylerin tatmin ve mutluluk düzeyleri düşmeye başlar. Etkinliklerin bu şekilde azalması istenilen bir durum değildir. Özellikle sağlık durumları iyi olan yaşlılar yaşamdan duydukları tatmini artırmak ve mutlu olmak için basit yöntemlere başvururlar. Ancak bu çabalar onların yaşamdan daha çok tatmin sağladıkları, mutlu oldukları anlamına gelmez. Çünkü yaşlının yaşam ile ilişkisini kesmesi veya ilişki kurmak istemesi, daha çok geçmişteki yaşantısı, sosyal statüsü, ekonomik durum ve sağlık koşulları ile yakından ilgilidir. Bu nedenle yaşlıların bazıları mutluluğu kalabalıkta bulurken, bazıları yalnızlıkta arayabilir.

Bu açıdan bireyin duyduğu tatmin, yaşadığı yerin fiziksel koşullarından çok, etkinlikleriyle ilişkilidir (Baran 1997).

Toplumsal Alışveriş Teorisi

Toplumsal alışveriş teorisine göre; insanlar sürdürdükleri toplumsal ilişkilerden ödüller kazanırlar. Ancak bu (ekonomik destek, tanınma, güvenlik, sevgi gibi) ödül elde etme sürecinde, olumsuz yaşam olayları, yoğunluk ve çaba gibi bedeller de öderler.

Toplumsal alışveriş teorisi modernleşme ile yaşlılık statüsü arasındaki olumsuz ilişkiye dayandırılmaktadır. Yaşlılar bilgi birikimini ve denetimini sağladıklarından

(23)

endüstrileşmemiş ve geleneksel toplumlarda statüleri yüksektir. Endüstrileşme geleneksel bilgi ve denetimin önemini azaltmaktadır. Toplumsal alışveriş teorisi yaşlıların bir toplumdaki statüsünü etkileyen alışveriş ögelerine dikkat çekse bile, tam bir açıklama getirmekten uzaktır (Onur 1991).

Bu emeklilik teorilerinin yanısıra, 1980’li yıllardan bu güne değin yapılan bilimsel çalışmalarda emeklilik olgusunun bireysel, toplumsal, kültürel ve ekonomik faktörleri içeren çok boyutlu ve bütüncül bir yaklaşım ile açıklanması gerektiğine dikkat çekilmektedir (Calasantli 1993).

1.2.2. Emeklilik dönemine uyumda boş zaman faaliyetlerinin önemi

Boş zaman, bireyin yaşamında uyku, çalışma ya da zorunlu ihtiyaçlarının karşılanması için geçen zamanının dışındaki zamandır. Emeklilikle birlikte çalışmaya ayrılan zaman, boş zamana dönüşmektedir. Birey bu duruma her zaman sağlıklı bir uyum gösteremeyebilir. Örneğin; çalışma yaşamının somut parasal yararları ve kazandırdığı statü, boş zaman etkinlikleri ile sağlanamaz. Ancak emeklilerin katıldıkları çeşitli sosyal faaliyetler (gönüllü dernek çalışmaları, toplantılar gibi) bireylere çevreleri ile ilişki kurma olanağı yaratarak, yalnızlık duygusunu tolore etmelerini sağlayabilir. Emeklilik dönemine uyum ve yaşam tatmini büyük ölçüde bireylerin boş zamanlarını değerlendirme biçimine bağlıdır (Puner 1988, Gönen ve Hablemitoğlu 1990, Tezcan 1977).

Emeklilikte en önemli sorun, aktif çalışmanın tamamlanması ile ortaya çıkan boş zamanın değerlendirilmesi, insanın toplumsal ilişkilerini koruyabileceği ortamı bulabilmesidir. Bu toplumsal ortamı oluşturabilmenin en iyi yolu emeklilik kararı öncesinde emeklilik için psikolojik olarak hazırlanılması ve yeni yaşama ilişkin planlama yapılmasıdır.

Emekli olmadan önce ev içinde ya da ev dışında yapılabilecek zihinsel, fiziksel, sosyal ve bireysel pek çok faaliyet için plan yapılması gerekmektedir. Böylelikle sağlıklı

(24)

olarak fiziksel ve zihinsel faaliyetlerin devamlılığının sağlanması mümkün olabilecektir (Gubrium 1973, Smith 1987, Brody 1994, Klavuz 2002).

Bireyler gençlik ve yetişkinlik döneminde günlük çalışma nedeni ile gerçekleştirme olanağı bulamadıkları etkinlikleri, hobileri için emeklilik döneminde zaman ayırma şansı bulabilirler (Parker 1982, Köknel 1994).

Emeklilerin boş zamanlarında spor ya da egzersiz yapmaları sağlıklı yaşam için önemlidir. Özellikle aerobik, yürüyüş, kültür fizik ve yüzmek gibi faaliyetler kalp hastalığı görülme sıklığını, hipertansiyon, obesite ve artritis ile kalp-akciğer ve dolaşımda yaşlanmanın etkilerini azaltmaktadır. Yapılan bir çalışmada spor-egzersiz yapanların, yapmayanlara kıyasla 2-6 yıl daha uzun yaşadıkları bulunmuştur. Planlı ve güvenli bir egzersiz programı bireyin geri kalan yaşamında daha dinamik olmasını sağlayabilecektir.

Yapılan son çalışmalarda, fiziksel faaliyetlerin yanı sıra zihinsel faaliyetlerin de sağlığa önemli katkı sağladığı, bireylerin hobilerini, zihinsel ve el becerileri ile entelektüel ilgilerini geliştirdiklerinde daha mutlu oldukları gözlenmiştir (Kubilay 1990).

Emeklilik döneminde boş zaman faaliyetleri yaşamdan duyulan tatminin en büyük kaynağı olarak görülmektedir. Bu dönemde “yeni deneyimler kazanma, yaratıcı olma ve bir şeyler başarma fırsatı”nın boş zaman aktiviteleri ile mümkün olabileceği bunun da yaşamdan duyulan tatmini artırabileceği belirtilmektedir (Argle 1989).

Ayrıca sosyal etkileşim ve bireyler arası ilişkiler boş zaman aktivitelerinden duyulan tatminin esasını oluşturmaktadır. Emeklilikte sosyal destek ve sosyal ilişkilerdeki azalma bireyin boş zaman faaliyetlerini etkilemektedir. Bireylerin sosyal ilişkileri ve sosyal destek, boş zaman faaliyetlerine katılımını güdülemekte, bu faaliyetler sırasında

(25)

sosyal ilişkilerin gelişmesi, sevgi, şefkat, benlik duygusu ve ait olma gibi sosyal ihtiyaçların karşılanması ise, fizik ve ruh sağlığına olumlu katkıda bulunmaktadır.

Boş zamanlarda sosyal ilişkilerin desteklenmesi, bireye sorunlarını çözmeye yardım edecek bilgi ve öneriler alma; kendini ifade etme, bireysel potansiyeli ortaya çıkarma yeteneği kazandırarak, yaşamı sürdürme ile bir çok konuda uyumu kolaylaştırmaktadır (Smith 1987, Argle 1989, Kalaycıoğlu ve Rittersberger 2001).

Boş zaman faaliyetleri ev içi ve ev dışı faaliyetler olarak ayrılabilir. Entelektüel ya da ruhsal faaliyetleri içeren ev içi faaliyetlerde birey daha çok tek başına zaman geçirir.

Diğeri ise, insanlarla geçirdiği daha çok fiziksel ve sosyal olan faaliyetlerdir. İyi bir emeklilik ve yaşam tatmini için her ikisi arasındaki dengenin sağlanması çok önemlidir (Klavuz 2002).

1.2.3. Emekliliğe uyum sürecinde farklı emekli profilleri

Livson ve Peterson (1968), emekliliğe uyum ve uyumsuzluğu tanımlayan beş emekli profili belirlemiştir. Bunlar;

1. “Emekliliğe iyi hazırlanmış, olgun insanlar”: Bu insanlar emekliliği kolay kabul ederler. Geçmişle ilgili pişmanlık duymadan, yeni görevler bulmaya ve meşgul olacak yeni ilişkiler kurmaya çalışırlar.

2. “Sallanan sandalyedeki insanlar”: Emeklilik bu kişiler tarafından oturma, dinlenme zamanı olarak algılanır. Emeklilikte dinlenme ve pasif olmaktan hoşlanırlar.

3. “Zırhlı insanlar”: Bu insanlar yaşlılığın getireceği olumsuzluklara karşı faaliyetler geliştirebilmiş ve yeni yaşam şekilleri benimsemiş insanlardır.

(26)

4. “Kızgın insanlar”: Yaşlanmanın getirdiği problemlerle yüzleşmek konusunda yetenekli olmayan, yaşamda gerçekleştiremedikleri amaçlar için duydukları üzüntüden başkalarını sorumlu tutan insanlardır.

5. “Kendilerinden nefret eden insanlar”: Başlarına gelen talihsizlikten dolayı kendilerini suçlayan ve genellikle depresyon yaşayan emeklilerdir (Livson, Peterson 1968).

1.3. Emeklilik Döneminde Yaşam Tatmini ve Yaşam Tatminini Etkileyen Faktörler

Bireyin ruh sağlığını ve toplumsal ilişkilerini etkileyen en önemli belirleyici yaşam tatminidir. Yaşam tatminini tanımlamak için önce tatmin kavramını açıklamak gerekir.

Tatmin; beklentilerin, ihtiyaçların, istek ve arzuların karşılanmasıdır. “Yaşam Tatmini”

ise, bir insanın yaşamdan bekledikleri ile (istekleri) elinde olanlar (istekleri karşılama düzeyi) karşılaştırıldığında ortaya çıkan sonuç, fark ya da durumdur (Karataş 1988, Onur 1991).

Yaşam tatmini kavramı mutluluk, huzur, kendine güven vb. açılardan iyi olma hali anlamına gelmektedir. Emeklilik döneminde, yaşam tatmini emekliliğe uyumun ve zihinsel sağlığın en önemli belirleyicilerinden biri olarak kabul edilmektedir. Yaşam tatminini yaş, cinsiyet, sağlık durumu, ekonomik koşullar, faaliyet ve kendini gerçekleştirme düzeyi gibi faktörler etkilemektedir (Karataş 1988, Onur 1991, Lehr 1994). Her toplumda belirli yaş grupları için kalıplaşmış rol beklentileri vardır. Bu rollerin algılanması ve değerlendirilmesi bireyin kimliğini oluşturur. Emeklilik kararının verilmesi ile birlikte bireyin anne, baba, karı, koca, arkadaş gibi rolleri değişmekte ve bir kısım rolleri de kaybolmaktadır. Bu dönemde otorite, saygınlık ve üretkenliğin yanısıra bazı rollerin kaybı kadınlar ve erkeklerin yaşamdan duydukları tatmini azaltmaktadır (Adams 1969, Krause 1991, Onur 1991). Bireyin kendini gerçekleştirme

(27)

ihtiyacı yaşam tatminini belirlemektedir. Yetişkinlikte belirlenen amaçlara zamanın hızlı akışı nedeni ile ulaşamamak bireye panik, hoşnutsuzluk yaşatarak ruhsal durumunu olumsuz yönde etkileyebilmektedir. Birey sürekli geçmişi ile hesaplaşarak pişmanlık duygusu yaşamaktadır. Yaşadıklarından zevk almayarak, yaşamdan duyduğu tatmin azalmaktadır (Onur 1991, Lehr 1994).

Emeklilik döneminde yaşam tatminini etkileyen diğer bir faktör de ekonomik koşulların yetersizliğidir. Emeklilikte rol ve statü kaybı ile birlikte, sosyal güvenlik hizmetlerinin yetersizliği ekonomik sorunları da beraberinde getirmektedir. Bu yetersizlik emekli bireylerin sağlık durumunu, aktivitelerini, barınma koşullarını ve benlik algısını olumsuz etkileyerek yaşamdan duydukları tatmini azaltmakta ve yaşam kalitesini düşürmektedir (Onur 1991, Lehr 1994).

Faaliyet düzeyi emeklilik sürecinde; sağlığın, zihinsel ve toplumsal yetkinliğin korunmasında önemli rol oynar. Yaşlılıkta faaliyet düzeyi yaşam tatminini etkilemekte ve bu “başarılı yaşlanma” göstergesi olarak kabul edilmektedir (Karataş 1988, Onur 1991, Lehr 1994).

Emeklilerin yaşamdan duydukları tatminin geçmişteki yaşamları ile ilişkili olduğu açıktır. Birey yaşamın kendisine verdiklerinin farkına varıncaya kadar hiç yaşamamış ve yaşamın verdiklerini elinden kaçırmış olduğunu farketmenin stresini yaşar.

Psikiyatristler ise, emeklilerin mutluluğu kesinlikle belirli koşulların gerçekleşmesine bağlamadan, dolu dolu yaşamayı geç kalmadan öğrenmeleri gerektiğini belirtmektedirler. Bu nedenle, emeklilere içinde bulundukları yaşam koşullarını ve yaşamın değiştirilmeyen bazı gerçeklerini kabullenmeleri öğretilmelidir. Bireyin yaşamdan duyduğu tatmin, ruhsal yönden iyi olma durumu ve toplumla ilişkilerini devam ettirme sürecini de etkileyerek; sağlıklı yaşlanma için önemli bir belirleyici olarak da ortaya çıkmaktadır (Karataş 1988, Onur 1991, Lehr 1994).

(28)

Bu araştırma; öğretmenlerin emeklilik dönemine uyumlarını ve emeklilik dönemindeki yaşam tatmini algılarını, bu döneme ilişkin değerlendirmeleri çerçevesinde belirlemek, emeklilik dönemine uyum ve yaşam tatmini arasındaki ilişkiyi ortaya koymak amacıyla planlanmış ve yürütülmüştür.

(29)

2. KAYNAK ÖZETLERİ

Bu bölümde, araştırma konusuna ilişkin kapsamlı bir literatür çalışması ile ulaşılan, araştırmanın konusu ile doğrudan ilişkili olan, kaynaklar özetlenmeye çalışılmıştır.

Emeklilik özellikle endüstri toplumlarında önemli bir yaşam dönemi olup, konuya ilişkin araştırmaların başlangıcı II. Dünya Savaşı sonrası ekonomik kriz yıllarına kadar dayanmaktadır (Uğursal 1981, Çetin ve Şahin 1996). Dünyada 1950’li yıllarda çalışma yaşamına güvence getiren programlarla emeklilik kurumsallaşmış ve emeklilik kavramı gündeme gelmiştir.

Ülkemizde ise; emeklilik uygulaması, 1950 yılında Emekli Sandığının yürürlüğe girmesiyle başlamıştır (Anonim 1995).

Emeklilik çalışma yaşamından sonra toplumsal statünün farklılaşması ile yeniden toplumsallaşmayı içermektedir. Bu açıdan emeklilik, biyolojik, psikolojik ve toplumsal boyutu olan, yaşlılığı da içeren bir geçiş sürecidir (Onur 1991).

Emeklilik statüsüne geçen birey, eski alıştığı düzeni sürdüremez. Çevresi ile ilişkileri ve rollerinde değişiklikler yaşamaya başlar. Böylece toplumsal açıdan emeklilik bireyin yaşamında hüzünle karşılanır. Özellikle emeklilikte statü ve rol kaybına uğrayan bireyler, emeklilik dönemine uyum sağlayamazlar ve tatmin edici bir emeklilik dönemi geçiremezlerse bu durum, yaşlandıklarında birçok problemin ortaya çıkmasına neden olur (Baran 1997).

Sosyal bilimlerde araştırma konusu olarak önemli bir yer tutan emeklilik dönemi, Ev Ekonomisi bilim dalı içerisinde de aile yaşam dönemlerinden birisi olarak yaşlılığa geçişi belirleyen önemli bir kriz dönemi olarak ilgi çekici araştırma konularından birini oluşturmaktadır. Emeklilik dönemi ile ilgili araştırmalar, emekli bireylerin gelir, sağlık,

(30)

konut durumu, boş zaman faaliyetleri vb. konularda fikir vermektedir. Ancak bütün Dünyada olduğu gibi ülkemizde de teknolojinin ilerlemesi ve tıp alanındaki gelişmeler sonucu insanın yaşam süresi gün geçtikçe uzamakta, bireyler daha uzun emeklilik dönemi geçirmektedirler. Bu nedenle; günümüzde emeklilik daha fazla önem kazanmakta ve emeklilik dönemine uyum ve yaşam tatmininin önemi ve gereği üzerinde yoğun bir biçimde durulmaktadır (Güven ve Hazer 1996).

Yapılan literatür çalışması sonucunda ulaşılan, emeklilik dönemine uyum ve yaşam tatmini konusunun irdelenmesine zemin oluşturacağı düşünülen yurt içindeki ve yurt dışındaki araştırmalar yayın tarihlerine göre sıralanarak özetlenmeye çalışılmıştır.

Ulusal Emeklilik Konferansı (1952) raporuna göre, Amerika’da emekli bireyler üzerinde, emekliliğe uyum ile ilgili olarak yapılan çalışmaların bulguları emekliliğe uyum sağlamanın, emeklilik beklendiğinde ve planlandığında başarılabildiği, finansal güvenlik ile uyum arasında ya da sağlık ve uyum arasında olumlu bir korelasyon bulunduğu saptanmıştır Bu araştırma, emeklilik dönemindeki mutluluğun tatmin edici faaliyetlerde bulunmaya da bağlı olduğunu ortaya koymaktadır. Bu faaliyetler arasıra ya da part-time yapılan ücretsiz işler hobiler ve bazı sosyal faaliyetlere katılmak olarak saptanmıştır (Anonim 1952).

Wikstrom, (1978)’un 3679 emekli yönetici üzerinden yaptığı araştırma sonucuna göre;

emeklilerin % 43’ünün daha emekli olmadan önce gönüllü kuruluşlarda çalışmaya başladıkları, % 46’sının gelir sağlayan ikinci bir işte çalıştıkları bulunmuştur.

Araştırmada emeklilerin çoğunluğunun ücretli bir işte çalışmaktan çok gönüllü faaliyetlerle ilgilenmek istedikleri, ancak ek gelir sağlamak için çalışmak zorunda olduklarını belirttikleri açıklanmaktadır.

Emeklilerin 3/4’ünden fazlasının düzenli olarak aktif sporlarla ilgilendikleri, yürüyüşün tercih edildiği, aktif sporlara katılımın yaşın ilerlemesi ile azaldığı saptanmıştır.

Hobilerin önemli olduğu, bahçe ile ilgili (% 63) uğraşılar ile (% 54) okumanın, en çok yapılan boş zaman faaliyetleri olduğu, kart oyunları (% 41), koleksiyon (% 14) ve

(31)

bunlara benzer hobilere emeklilerin haftada 5-15 saat zaman ayırdıkları hobi edinmek ile ilgili olarak sadece emeklilerin 1/5’inin (sanat, bahçe işleri, mobilya yapımı vb.

konularda) formal eğitim aldıkları anlaşılmıştır.

Emeklilerin günde üç veya daha fazla saatlerini harcadıkları faaliyetin “TV seyretmek”

olduğu bulunmuştur. Emeklilerin yaklaşık ¼’ü üç veya daha fazla saat TV izlerken çoğunluğu 4 saat izlemektedir. Emeklilerin günde birkaç saat arkadaşları ve akrabalarına ayırdıkları bulunmuştur.

Bu çalışmada emekliler yaşamlarında tatmin sağladıklarını belirtmişlerdir. Geliştirilen yaşam tatmin indeksine göre emeklilerin 2/3’si “yaşlandıkça herşey tatmininden daha iyi gidiyor” fikrindedir. Sadece 1/10 emekli “bu hayatının en sıkıcı dönemi”

düşüncesindedir. 18 yorum cümlesinin 14’ünde emeklilerin 2/3’sinden fazlası olumlu cevap vermiştir. Emeklilerin 1/8’i seyahat etmekten hoşlandıklarını, 1/10’i sağlıklarını geliştirmek için faaliyette bulunduklarını (sağlık kontrolü, spor vs.) 1/5’i arkadaş ilişkilerinin emeklilik kalitesini artırdığını belirtmişlerdir. Yeterli emeklilik geliri ve enflasyonun aşındırmasına karşı koruma iyi sağlık kadar arkadaşlık, seyahat etme ve aile yaşamından tatminin emekliliğe uyum ve yaşam tatminini etkilediği söylenmektedir. Çalışan emekliler “ücretli veya gönüllü olarak” hiç çalışmayan emeklilere göre daha mutlu olmuşlar ve ücretli olarak çalışanlara göre ekonomik açıdan da daha fazla yüksek gelir sağlamışlardır. Emekliler için önemli olanın programlı bir

meşguliyete sahip olduğu söylenmektedir. Bu araştırmada emekli öğretmenlerin

% 60’dan fazlası sağlık durumunu emekli olmadan önceki 10 yıl ile karşılaştırdığında

“aşağı yukarı aynı” olarak nitelendirmişler, % 19’u şimdi “daha kötü” % 10’undan fazlası şimdi “daha iyi” olduğunu belirtmişlerdir.

Parker (1982), 55-72 yaşları arasındaki kadın ve erkek emeklilerin emeklilik ile ilgili görüşlerini öğrenmek amacıyla yaptığı araştırmada, emeklilerin % 35’inin “dört gözle bekleyerek” emekli olduklarını, % 11’inin emekliliğe olumlu bakmayarak emekli olduklarını, % 45’inin “karışık duygular” içinde olduklarını söyledikleri belirtilmektedir. Araştırmaya alınan emeklilerin % 27’sinin emeklilikte sorunlar ile

(32)

karşılaştıklarını ve en yaygın sorunun gelir yetersizliği olduğu belirlenmiştir. İkinci sıradaki sorun ise, can sıkıntısı ve yalnızlık olarak saptanmıştır (Parker 1982).

Uğursal (1981), 42-55 yaş arası kadın, 50-65 yaş arası 40 erkek ve 40 kadın hizmet sektöründen (öğretmen, hemşire, postacı, teknik eleman, tezgahtar vb) emekli bireylerin emeklilik ve yaşam tatminini araştırmış ve araştırmaya iki hipotezden yola çıkılarak başlanmıştır. Bunlar;

(i) Çalışsın ya da çalışmasın erkeklerin ortalama yaşam tatmini değerlerinin kadınlardan daha düşük olacağı,

(ii) Çalışmayan erkek emeklilerin yaşam tatmini değerlerinin çalışan erkek emeklilerden önemli bir farkla düşük olacağı varsayımlarıdır.

Araştırma sonucunda yaşam tatmininin belirlenmesinde yaşın önemli bir değişken olduğu bulunmuş, sağlık durumlarına göre erkekler emeklilik yaşamını kadınlardan daha az tatmin edici bulduklarını belirtmişlerdir. Boş zaman faaliyetlerine katılım erkeklerde kadınlara göre anlamlı bir biçimde az bulunmuş, bunun çalışan ve çalışmayan erkeklerde yaşam tatminini azalttığı saptanmıştır.

Yener (1982)’in yaş haddi nedeni ile devlet memurluğundan emekli olmuş 319 kişiden oluşan örneklem üzerinde anket yöntemi ile yaptığı araştırmada emeklilerin aile içi ilişkileri, sosyal ilişkileri ve ekonomik durumları incelenmiş ve karşılaşılan sorunlar belirlenmiştir. Elde edilen bulgulara göre emeklilerin % 51.72’sinin eşi ya da eşi ve çocukları ile oturduğu, çocuklarından ayrı yaşayan emeklilerin çoğunluğunun çocukları ile sık görüştüğü, ancak bunun çocuklarının oturdukları yerler uzaklaştıkça azaldığı bulunmuştur. Emeklilerin % 34’ünün çocuklarına para yardımı yaptığı, % 23’ünün de çocuklarından para yardımı aldığı saptanmıştır. Bulgular emeklilerin aile ilişkilerinin oldukça geniş olduğunu göstermektedir. Emekliler boş zamanlarını genç yaşlarda daha

(33)

çok değerlendirmekte; yaşları ilerledikçe boş zaman değerlendirme isteklerinin azaldığı saptanmıştır. Emeklilerin % 60’ının arkadaşları ile ilişkilerinden zevk aldıkları, onlarla konuşmaya önem verdikleri, % 66.8’inin ise, ekonomik durumlarından endişe duydukları belirlenmiştir.

Stuteville (1984); emeklilerin demografik özelliklerini, sağlık durumu, gelir düzeyi, iş tutumları ve boş zaman değerlendirme etkinlikleri gibi değişkenlerin emeklilik dönemindeki yaşam tatmini ve emekliliğin zamanlanması üzerindeki etkilerini araştırmıştır. Araştırma 231 emekli ve 908 yaşlı çalışan üzerinde yapılmıştır. Araştırma sonucunda hiçbir değişkenin tek başına emeklilik döneminde yaşam tatminini ve emekliliğin zamanlanması üzerinde etkin ve belirleyici faktör olmadığı bulunmuştur.

Aynı araştırma bulguları emeklilik döneminde yaşam tatmininin kısmen cinsiyet, sağlık, gelir, iş tutumları ve boş zaman değerlendirme değişkenleri ile belirlendiğini göstermiştir.

Sağlam (1986) orta yaş Türk emeklileri üzerinde bir anksiete ve depresyon çalışması yürütmüş, sosyal desteği güçlü olanlarda anksiyete ve depresyon skalasının düşük olduğunu bulmuştur.

Dorfman and Heckert (1988), kırsal alandaki emekli çiftlerin evlilikle ilgili olarak evde iş bölümü, karar verme modeli ve çiftlerce paylaşılan boş zaman faaliyetlerini belirlemek için 149 emekli çift ile 8 yıl boyunca görüşerek yaptıkları araştırma sonucunda; kırsal alanda çiftlerin ev işlerinin paylaşımında geleneksel cinsiyet farklılığı sergiledikleri, emeklilikten sonra önemli kararları ortak vermeye başladıkları ve emeklilik süresince boş zaman faaliyetlerine ortak olarak katılımda artış gösterdikleri bulunmuştur.

Karataş (1988); yaptığı araştırmada 97 yaşlı birey ile görüşmüş, araştırma sonucunda yaşlıların gelir düzeyleri ve sağlık durumları ile yaşam tatmini arasında önemli bir ilişki olduğunu bulmuştur. Gelir düzeyi ve sağlık durumu iyi oldukça yaşam tatmininin arttığı

(34)

bulunmuştur. Boş zamanları değerlendirme de yaşam tatminini olumlu etkilemektedir.

Akraba ve arkadaşları ile ilişkilerini karşılıklı olarak sürdüren ve özellikle akraba ve arkadaşlarını ziyaret edenlerin yaşam tatmini düzeyleri yüksek bulunmuştur.

Knesk (1988)’in, emeklilik döneminde yaşam tatmini üzerinde erken emekliliğin etkisini ölçmeyi amaçlayan çalışmasında yaş, cinsiyet, emeklilik süresi, yalnız ya da başkaları ile yaşama, çalışma ya da çalışmama, gönüllü etkinliklere katılıp katılmama ve emekliliği planlama gibi değişkenlerin emeklilik üzerindeki etkisini incelemiştir.

Araştırma bulguları emeklilikteki gönüllü etkinliklerin ve cinsiyetin emeklilik dönemindeki boş zaman etkinliklerinden duyulan tatmini, emekliliği planlamanın emeklilik dönemindeki ekonomik tatmini, emeklilik döneminin uzunluğunun da emeklilikteki sağlığı etkilediğini açıklamıştır.

Anderson (1989) emeklilik öncesi programlara katılan ve katılmayan emeklilerin yaşam tatminini belirlemek amacı ile yaptığı araştırmada, elde edilen sonuçlar, emeklilik öncesi planlama ve hazırlık konusundaki ihtiyacı ortaya koymuştur. Araştırma sağlık, ekonomik planlama, kendini değerlendirme ve faydalılık duygularının sürdürülmesi gibi konularda emeklilere etkili bir şekilde eğitim verilirse, emeklilik programlarının yararlı olduğunu kanıtlamıştır.

Krause (1993) yaptığı bir çalışmada; bireylerin yaşları ilerledikçe dinsel katılımlarının arttığını, bu faaliyetin de daha fazla yaşam tatminine neden olduğunu belirlemiştir.

Gönen ve Hablemitoğlu (1993) tarafından yaşlı kadınların boş zaman tercihlerine ilişkin davranışlarını belirlemek amacı ile yapılan bir araştırmanın bulgularına göre; yaşlı kadınların boş zamanlarında tercih ettikleri etkinlikler öncelik sırasına göre TV izleme, radyo dinleme, el işleri ve hobiler, ibadet etme, tiyatro, sinema ve konserlere gitme, çocuklarla ya da torunlarla birlikte olma, okuma, arkadaş toplantılarına katılma, spor yapma ve dernek çalışmaları olarak belirlenmiştir. Ekonomik yetersizlikleri olan ve öğrenim düzeyi düşük olan yaşlı bireyler konut ve fiziksel çevrenin dışına çıkmalarını

(35)

gerektirmeyen boş zaman etkinliklerini tercih etmekte, ibadet ederek ya da televizyon izleyerek ve elişi yaparak boş zamanlarını değerlendirmektedirler.

İmamoğlu vd (1993) yaptığı bir çalışmada, cinsiyet farklılıklarına göre Türkiye’de yaşlıların sosyal yaşamları ele alınmış ve İsveç’deki yaşlılar ile aralarındaki fark bulunmuştur. Araştırmada Türkiye’de erkeklerin genellikle daha uzun süreli birbirini etkileyen sosyal ilişkileri sürdürdükleri gözlenmiş ve dolayısıyla daha fazla oranda yaşlılığın verdiği pozitif tutumlara sahip oldukları bulunmuştur. Emekli olanların sadece evle ilgili olmadıkları, iş arkadaşları ve diğer arkadaşları ile kişisel bağlarını devam ettirdikleri görülmüştür. Arkadaşları ile birliktelik sıklığı Türk erkeklerinde İsveç erkeklerine göre yüksek bulunmuştur. Bu farkın muhtemelen çoğu emekli olmuş olanların buluşma yeri olan kahvehanelerin varlığından kaynaklandığı saptanmıştır.

Türkiye’de emekli olan kadınlar komşuları ile daha fazla irtibatlıdır. Hatta sosyal ziyaretler için planlanmış kabul günleri, bazı günler öğle sonu çayı veya sabah kahvesi gibi ziyaretlerle, komşularla sosyal ilişkiler içinde olmaktadırlar. Türk kadını ve erkeğinin her ikisi de İsveç kadın ve erkeği ile karşılaştırılmış ve Türkiye’de sosyal ilişki ağları daha sık ve fazla bulunmuştur. Diğer bir deyişle Türk insanı çevresini değerlendirirken, insan ilişkilerine, endüstrileşmiş ülke insanlarına kıyasla daha çok önem vermekte ve zaten yakın ilişkilerinin daha da yakın olmasını arzulamaktadır.

Örneğin İsveç ve İngiltere’ye karşıt olarak ülkemizdeki yaşlılar çocukları ile kapı komşusu olmayı daha çok arzulamaktadırlar.

Virshup ve Coombs (1993) tarafından emekli doktorların, emekli olma sebepleri, emekliliğe uyum problemleri, sağlık ve refah durumları, kişilerarası ilişkilerin durumu, tekrar çalışma, gönüllü kuruluşlara katılma gibi faaliyetlere ne kadar zaman ayırdıkları ve elde ettikleri yaşam tatminini belirlemek için 238 emekli doktor araştırma kapsamına alınarak bir araştırma yapılmıştır. Araştırma sonucunda emekli doktorların çoğunlukla emekli olduktan sonra çocukları ve torunları ile ilişkilerinin arttığı, yaşamlarının daha konforlu ve daha iyi olduğu, boş zamanlardaki ilgi ve faaliyet alanlarının çok geniş olduğu, emeklilik sonrası duygusal zorluklar (emotional difficulties) en az düzeye

Referanslar

Benzer Belgeler

Bu metot ile ilk olarak Hamming uzaklığı ve sabit GC-içeriği kısıtlamalarını sağlayan DNA kodları inşa edilip, parametreleri F 4 üzerinde indirgenmez devirli kodların

Dual F -Baer mod¨ ul olarak adlandırılan bu mod¨ uller bir dual Baer mod¨ ul ve F tam de˘ gi¸smez altmod¨ ul¨ u yardımıyla bir par¸calanmaya sahiptir.. Son b¨ ol¨ umde

• Şirket antetli kağıdına kaşeli ve imza yetkilisi tarafından imzalanmış , Togo Başkonsolosluğuna hitaben yazılmış vize talep dilekçesi.. •

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, dün yapılacak kabine toplantısı sonrası yeni zamlı Ramazan ve Kurban Bayramı ikramiyelerini açıklaması bekleniyordu.. Sadece

Daha önce yapılan bir çalıĢmada özellikle inelastik nötron saçılmasından sonra ortaya çıkan gama ıĢınlarının bu performansı olumsuz yönde etkilediği

Araştırmanın temel problemi ise şudur: Dinî toplumsallaşma sürecinde “aile, eğitim, dinî sohbet ve toplantılar, kitle iletişim araçları” olarak

Seza Çimento Fabrikası 2020 yılında faaliyete geçirmeyi planladığı güneĢ enerjisi projesi için çalıĢırken, ÇimentaĢ Elazığ Çimento Fabrikası‟nın ise

MUHAMMET TUNÇ MEHMET BOZKURT RAMAZAN YILDIRIM DURSUN YİRMİBEŞ ADEM ERASLAN YÜKSEL AY MUHAMMET YAVUZ Adı, Soyadı. 14/07/2022 14/07/2022 14/02/2022 14/01/2022 14/07/2022