• Sonuç bulunamadı

EĞİTİMDE ALTERNATİF

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "EĞİTİMDE ALTERNATİF"

Copied!
61
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

EĞİTİMDE

ALTERNATİF

YAKLAŞIMLAR

(2)

Alternatif eğitimi tartışırken en zorlanılan şey terminolojideki karışıklıktır. Martin sözde alternatifleri dışarıda tutmak için gerçek alternatifleri “felsefî alternatifler”

olarak adlandırır . Miller Gilnes gibi

yazarlar ise “eğitim alternatifleri” terimini kullanırlar. Kimi kaynaklarda terimin

“öğrenme alternatifleri” olarak kullanıldığı

görülmektedir

.

(3)

Glines ise her programın seçeneklerden birisi olması gerektiğini savunarak “alternatif eğitim”, “alternatif okul”, “alternatif eğitimci” ya da “normal / normal olmayan okul” gibi tekil kelimelerin kullanımına karşı çıkarak, terimleri çoğul olarak kullanır. Yine farklı yazarlar tarafından alternatifin yerine

geleneksel olmayan, klasik olmayan, standart olmayan; otantik / gerçek, holistik, ilerici gibi kelimelerde sık sık kullanılır. Ancak

bu kelimelerin her biri basitçe alternatiften daha belirli ya da

belirsiz farklı anlamlara sahiptir.

(4)

alternatif eğitim terimi özellikle gerçek anlamda alternatif

uygulamaların bulunmadığı ülkelerde literatürdeki anlamının çok dışında uygulamaları akla getirmektedir. Örneğin ülkemizde

alternatif eğitim denildiğinde e- öğrenme, uzaktan eğitim, yurtdışı eğitim programları, kısa süreli gerçekleşen atölyeler, yaz kampları gibi eğitim pratikleri ya da alternatif eğitim içinde yer almayan okul sistemleri, eğitim yöntemleri akla gelebilmektedir. Türkiye’de çok iyi bilinmeyen bir alan olması, bu yanlış algının oluşmasını normal kılmakla beraber, “alternatif eğitimin” yaygın olduğu ülkelerde dahi bu terimin farklı anlamlarda kullanıldığı görülmektedir. Bu nedenle alternatif eğitimin ne olduğu konusuna girmeden önce Raywid]’in deyimiyle “sözde alternatiflerin” neler olduğunun belirtilmesi,

alternatif eğitim kapsamına nelerin girdiğinin anlaşılmasına olanak verecektir. 3 tip sözde alternatiften bahsedilebilir:

(5)

ÖZGÜR OKULLAR

Öğrencilere özgürlük ve seçme hakkı tanınması

Açık, esnek ve enformel okul ortamı

Veli ve toplum katılımının yüksek olması

Bireyin bir bütün olarak bilişsel, sosyal ve duygusal gelişimine önem verilmesi

Öğrencinin olumlu bir benlik kavramı geliştirerek yetişmesi ve sorumlulukların paylaşıldığı bir ortamda yaratıcılığın teşvik edilmesi

(6)

1960’larda birçok özgür okul ortaya çıkmış olup en iyi örneklerinden biri olan ve Alexander Sutherland Neill tarafından kurulmuş olan Summerhill günümüze

kadar varlığını sürdürmüştür.

(7)

SUMMERHİLL OKULU

Summerhill 1921 yılında Londra yakınlarındaki Leiston kasabasında A.S Neill tarafından kurulmuştur.

Summerhill’de temel ilke, okulun özgürlükle yönetilmesidir. Hiçbir çocuk derslere devam etmek zorunda değildir. Çocuklar okula uymak durumunda değildir, okul çocuğa uymalıdır. Etkin çocukları sıralarda oturtup,

çoğunlukla yararsız konuları çalıştıran bir okul, iyi bir okul değildir.

Dersler seçmelidir. Çocuklar derslere girip girmemekte özgürdürler. Bir program vardır, ama yalnızca öğretmenler için. Yeni öğretim yöntemleri yoktur çünkü çocuk öğrenmek istediğinde nasıl öğretilirse öğretilsin, öğrenir.

Tüm öğrenciler yatılıdır ve üç gruba ayrılmışlardır: 5 ve 7 yaş arasındaki en küçükler, 8-10 yaş arasındaki ortalar ve 11-16 yaş arasındaki büyükler.

Öğrenciler odalarını toplamak zorunda değildirler ve kimse de

arkalarından toplamaz. Özgür bırakılmışlardır. Hiç kimse onlara ne giyeceklerini söylemez, istediklerini istedikleri zaman giyebilirler.

(8)

SUMMERHİLL OKULU

Bu okulun ve diğer özgür okulların eğitim yaklaşımının iki temel özelliği vardır.

Birincisi, her çocuğun kendi istediği eğitimi almada özgür

olmasıdır. Bu durumun somut yansımalarından biri de derslere devam zorunluluğu olmamasıdır. Not verilmez, sınav yapılmaz çünkü okulun kurucusu A.S. Neill’e göre başarının tek ölçüsü mutluluktur. Ancak okul bitiminde yüksek öğrenimine devam etmek isteyenlerin girmek zorunda oldukları sınavlara hazırlık da yine istenilen durumlarda sağlanır. Mezunları pek çok değişik mesleğe sahip mutlu bireylerdir.

İkinci özellik de, "özgürlük her istediğini yapma ehliyeti değildir"

anlayışını uygulamada somutlaştıran düzenli okul konseyi

toplantılarıdır. Bu toplantılarda çocuklar ve yetişkinler bir araya

gelerek kendi yaşayışlarıyla ilgili kuralları ve kural ihlalleri olduğunda uygulanacak yaptırımları belirlerler. Bu süreç tamamen demokratiktir, okul müdürünün oyu da 5 yaşındaki bir çocuğun oyu da eş değerdedir.

(9)

SUMMERHİLL OKULU

Neill, Summerhill’den mezun olan

öğrencilerin geliştirdiği en önemli özelliği kendine güven duygusu olduğunu söyler.

Summerhill’i bitiren öğrenciler ne oluyor?

Sorusuna: “Benim başarı ölçütüm sevinçle çalışma ve olumlu bir biçimde yaşama

yeteneğidir.” yanıtını verir.(Neill, 1978:39).

(10)

SUMMERHİLL OKULU

Okuldan mezun olan gençlerin bazıları kaptan, hemşire, hostes, klarnetçi, balerin, radyo

operatörü, ünlü ulusal bir gazetenin hikaye yazarı, büyük bir firmanın pazarlamacısı

olmuşlardır. Bazıları ise Cambridge’de Tarih, Manchester’da Modern Diller üzerine,

Oxford’da Matematik Profesörü olarak çalışmışlardır.

(11)

AÇIK EĞİTİM

Çocuğun doğal gelişim özellikleri ve yaşantılarını eğitim programının temeli kabul eden eğitim

yaklaşımıdır.

Bu kavramın teorik temellerini Jean J.Rousseau,

Frederic Froebel, Maria Montessori ve Susan Isaacs gibi teorisyenlerin görüşleri oluşturmuştur.

John Dewey’e göre her öğrenci farklıdır ve kendi ilgisini çeken konuları farklı zamanlarda farklı şekillerde öğrenir bu nedenle öğrencinin doğal gelişimini sağlayıp onun yaratıcılığını, kendini ifadesini, dürtülerini ortaya çıkaracak özgür

davranışları için olanak yaratılmalıdır (Dewey,1963).

(12)

AÇIK EĞİTİM

Eğitim ve öğretimde ilerlemeci felsefe temel alınmıştır.

Tümleşik programlar uygulanmaktadır.

Değişik yaş gruplarındaki öğrenciler aynı sınıfta öğrenim görebilirler.

Okul içinde düzenlenmiş değişik ilgi merkezleri vardır.

Açık sınıf öğretimi öğrenci merkezlidir.

Öğrencilerin kendi aralarında ve öğretmenleri ile kurdukları ilişkiler özgür ve esnektir.

Öğrenciler arasında rekabet değil işbirliği vardır.

Sınıfın fiziksel düzenlemesi daha çok bir ev ortamını andırır.

Açık okul ve sınıflarda yapılan standart sınavlar sadece öğrenmede karşılaşılan sorunları belirlemek amacıyla kullanılır.

Açık okul ortamında öğrencilerin motivasyonlarının yükseldiğini, öğrenmeye olan ilgilerinin arttığını ve bağımsız düşünme

becerilerinin daha fazla geliştiğini göstermiştir.

(13)

EVDE EĞİTİM

1. Evde Eğitim (Home education): Okul çağındaki çocukların bir özel veya devlet okulu yerine, anne babaları veya onlardan sorumlu biri tarafından evde eğitilmesi durumudur.

2. Evde Okul (Homeschooling): Okul çağındaki çocukların belli bir okulun veya okul sisteminin denetiminde evde ders yapmalarıdır.Bu durumda evde verilen eğitim belli bir müfredata dayalıdır.

Bazı durumlarda okul görevlileri önerilen

müfredatın uygulanıp uygulanmadığını denetlemek üzere belli aralıklarla evleri ziyaret eder ve

çocuklara evde eğitim verecek kişinin öğretmenlik sertifikası sahibi olmasını şart koşar.

(14)

EVDE EĞİTİM

Zorunlu resmi eğitimi eleştiren eğitimcilerden John Holt, Raymond ve Dorotyh Moore evde eğitimi

önermişlerdir.

Holt, eğitimin insanoğlunun en baskıcı ve tehlikeli toplumsal icadı olduğunu ifade etmiştir.Ona göre okullar düşünmeyen, hissetmeyen, düzene bağlı

insan tipine özgü ahlaki, ekonomik, siyasal ve cinsel değerleri telkin eden kurumlardır.Ona göre ev ortamı

“öğrenme” veya “eğitim” olarak adlandırılan

dünyaya araştırma ve anlama çabası için uygun bir ortamdır (Holt,1972).

(15)

EVDE EĞİTİM

Holt’a göre çocuk bilgiyi öğrenmek için zorlanmamalıdır.Çünkü kendi ilgi alanlarına yönelmek için yeterli özgürlük tanındığında zaten doğal olarak öğrenecektir.Ona göre

öğrenme öğrenci etkinliklerinin bir sonucudur.

Dolayısıyla,çocukların okul eğitimine benzer bir eğitimle eğitilmemesi gerektiğini savunan Holt, Unschooling kavramını ortaya

atmıştır(Holt,1989).

(16)

EVDE EĞİTİM

Raymond ve Dorotyh Moore 8 ile 12 yaş öncesi zorunlu resmi eğitimin çocuklara akademik, sosyal, zihinsel hatta fiziksel

olarak zarar verdiğini öne sürmüşlerdir.

Günümüzde Avustralya, Kanada, ABD, Almanya, İngiltere, Yeni Zelanda evde eğitim yasal bir temele oturtulmuştur.

Çocuklarına evde eğitim vermeyi tercih eden aileler bunun nedenlerini şöyle sıralamışlardır:

Okul ortamının güvensiz olması

Çocuğun akran grubundan olumsuz etkilenmesi

Dini ve ahlaki eğitim verme isteği

Okulda iyi eğitim verilemediği düşüncesi

Okulun çocukları yeterince çalıştırmaması

(17)

EVDE EĞİTİM

Evde eğitime karşı olanların eleştirileri de daha çok şu noktalarda yoğunlaşmaktadır:

Evde eğitilen çocukların akademik olarak yeterli olmamaları

Çocukların farklı dini ve etnik gruplardan akranları ile sosyalleşme olanağı bulamamaları

Dini ve sosyal aşırılılıkların artma tehlikesi

Evde eğitim için hazırlanan eğitim programların bazı önemli konuları içermemesi

Anne ve babaların çocuklarını aşırı derecede korumaya almaları

(18)
(19)

PAULO FREİRE:

EZİLENLERİN PEDAGOJİSİ

Freire var olan eğitim anlayışının radikal

eleştirisini yapmış ve yeni bir eğitim kuramı geliştirmiştir.

(20)

Freire göre eğitimin tarafsız olması mümkün değildir. Eğitim ya insanı evcilleştirerek var olan

sessizlik kültürüne uyumunu sağlayan bir araç ya da insanların özgürleşmek için yaşadıkları toplumda

kendi gerçekliklerine eleştirel bir yaklaşımla

bakmalarına ve bu gerçekliği dönüştürmelerine yardım edebilecek bir özgürleşme pratiği rolünü üstlenen bir araç olmak durumundadır. Hâlbuki okullar ailelerin, işadamlarının ve toplumun kendi inanç ve değerlerini genç nesillere empoze ettiği kurumlar haline gelmiştir.

(21)

Bu süreç kasıtlı olmasa bile toplumda imtiyazlı olmayan grupların ezilmesine neden olmuştur. Ona göre bir toplumda ezilenler

özgürleşme mücadelesine girebilmek için ezilme gerçekliğini çıkışı olmayan kapalı bir dünya olarak değil dönüştürebilecekleri

kısıtlayıcı bir durum olarak idrak etmelidirler.

Bu dönüştürme süreci için “ezilenlerin pedagojisi” adında bir kuram önermiştir.

(22)

Freier geleneksel eğitimi “bankacı eğitim modeli” olarak niteler. Bankacı eğitim kavramı; bilgiyi bir yatırım aracı olarak gören anlayış için kullanmıştır.

Öğrenim görenler birer banka veznedarı gibi çeşitli konularda bilgi mevduatı

kabul ederler. Gerekli olduğu zamanda çıkarıp kullanırlar.

(23)

Bankacı eğitim modelinde:

1) Öğretmen öğretir ve öğrenciler öğretilir.

2) Öğretmen her şeyi bilir öğrenciler hiçbir şey bilmez.

3) Öğretmen düşünür öğrenciler hakkında düşünülür.

4) Öğretmen konuşur öğrenciler dinler.

5) Öğretmen disipline eder öğrenciler disipline sokulur.

6) Öğretmen seçer ve seçimini uygular öğrenciler buna uyar.

7) Öğretmen yapar.

8) Öğretmen müfredatı seçer.

9) Öğretmen bilginin otoritesini kendi mesleki otoritesiyle karıştırır.

10) Öğretmen öğrenme sürecinin öznesidir öğrenciler ise sadece nesnedirler.

(24)

Freier bankacı eğitim modeline karşı soru soran sorun ortaya koyan problem tanımlayıcı pedagojiyi önermiştir. Bilgi öğretmenden öğrenciye geçen bir mal değildir. Dolayısıyla öğretimde bilginin bir öğretmen tarafından öğrencilere

aktarılması olmamalıdır.Böyle bir süreç ezberciliği doğurur.

(25)

Problem tanımlayıcı eğitim

yönteminde öğrenciler uysal dinleyiciler değil öğretmenle diyalog içinde eleştirel araştırma ortaklarıdır. Öğretmen

öğrencilere üzerinde düşünmeleri için malzeme sunar ve öğrenciler kendi düşüncelerini ifade eder.

(26)

Bankacı eğitim insanların içinde

bulundukları konumu kaderci algılamalarını doğrudan veya dolaylı olarak pekiştirirken problem tanımlayıcı yöntem bu durumu

insanlara bir problem olarak sunar. Problem tanımlayıcı eğitim diyalogu bilinçliliğin

oluşmasında vazgeçilmez bir öğe olarak görülür.

(27)

Freier bu konuda şunları söylemektedir:

“Çözüm ezilenlerin içinde ezildikleri yapıya entegre edilmeleri değildir, bu yapıyı kendileri için varlıklar haline getirebilecekleri şekilde dönüştürmeleridir. Böylesi bir dönüşüm

ezenlerin amaçlarının temelini yok eder.

Ezenlerin bankacı eğitim modeline

başvurmaları bu yüzdendir amaç öğrenci bilinçlenme tehdidinden kaçmaktır.”

(28)

OKULSUZ TOPLUM IVAN ILLİCH

20. yy. en yaratıcı eğitim reformcularındandır.

Zorunlu eğitimin problematik olduğunu düşünmeye başlamıştır.

Okulun vaat ettikleri ile elde edilen sonuç arasındaki büyük farkı sorgulamış ve okulda verilen eğitimin çok pahalı

Olmasına rağmen etkili olmadığını

öne sürmüştür.

(29)

Bir kurum olarak okula ilişkin eleştirileri şöyledir:

1)Değerlerin kurumsallaştırılması kaçınılmaz olarak fiziksel kirlenme toplumsal kutupsallaşma ve ruhsal yetersizliğe yol

açmaktadır.

2)Okullar eşitlik ve kaliteli eğitim vaat etmelerine rağmen sınıf temelli toplumun güçlenmesine katkıda bulunmamaktadırlar.

3)Okul artışı silah artışı kadar yıkıcıdır ancak bu pek göze çarpmaz.

4)Özgür bir toplum çağdaş bir okulla kurulur savı açmazdadır.

5)Okul sayesinde ne öğrenim bir adım ilerleyebilir nede eşitlik.

6)Okul bir ticari merkez haline gelmiştir.

7)Okul genç insanları öyle bir dünyaya sokar ki orada her şey ölçülebilir hayalleri bile hatta insanın kendisi bile.

8)Okul sisteminin dayandığı diğer bir yanılsama ise öğrenmenin öğretim sonucu olduğudur.

(30)

Bütün bu nedenlerden dolayı İllich toplumların aşamalı olarak

okulsuzlaştırılma programları

geliştirmelerini ve başlangıç olarak da okullarda verilen alıştırma eğitimine

ayrılan kaynakların kısılması gerektiğini

savunur

.

(31)

İllich iyi bir sistemin 3 amacı olduğunu söyler

-Bir şeyi öğrenmek amacındaki

insanlara yaşamlarının hangi dönemlerinde isterlerse gerekli kaynakları sağlayabilmek.

-Bir şeyler bilenlere onlardan öğrenmek isteyenlerle bilgilerini paylaşmak üzere

yardımcı olmak.

-Bir konuyu kamuoyuna duyurmak isteyenlere girişimlerinin duyulması

olanağını vermek.

(32)

1)Eğitsel amaçlara yönelik kaynak hizmetleri:

herkesin kullanabileceği açık öğrenim alanları oluşturulmasını önerir.

2)Beceri değiş-tokuşu: kamuya açık beceri merkezleri kurularak beceri alışverişlerinin

kamusallaştırılmasını söyler.

3)Eşleme: Belirli bir anda aynı konuya ilgi duyan insanları bir araya getirecek olanaklar yaratılmasını önerir.

4)Meslekten eğitimciler: yurttaşların yeni seçeneklere yeni öğrenim olanaklarına sahip oldukça önderlik

arayışlarının süreceğini iddia eder.

(33)

Ivan illich toplumda ve eğitimde standartların olmasına karşı değildir, hatta bilginin yeteneğin ve başarının ölçülmesi için standartlar belirlenmesini önerir. O belli bir müfredata dayalı eğitimi tekelinde tutan ve belgelendiren kurumsallaşmış zorunlu

okula karşıdır.

(34)

Wilhem Reich:Otoriter Karakter

Reich daha çok kişilik özelliklerinin bir politik sistemi nasıl etkilediğini araştırmış ve baskıcı politik sistemlerin altında otoriter yönelimli çocukların yetiştirme süreçlerinin yattığını iddaa etmiştir.Ona göre,çocuk yetiştirme

yapısının toplumsal örgütlenme biçimleriyle doğrudan bağlantısı vardır.

(35)

Reich, otoriter kurumların kontrolünü arzu eden otoriter karakter yapısını çocuk yetiştirme

yöntemlerine ve cinsel bastırmaya

bağlıyordu.20.yy eğitimle ilgili en önemli görevi cinsel özgürlük ve patriarkal ailenin ortadan

kaldırılmasıydı.

Reich,tüm toplumun özgürleşebilmesi için en baskıcı iki kurum olan ‘ataerkil yapı’ ve ‘zorunlu evliliğin’ kaldırılmasını savunuyordu.

Ataerkil=Erkek otoritesine dayanan

(36)

Reich’in amacı, büyük kurumsal değişiklikler

getirerek, insanların karakterlerindeki zalimlik ve düşmanlığı yok etmekti.

Reich’e göre, eğer birey sevgi ve nefretini ifade etme yollarına sahip olursa, cinsel kaygısı ortaya çıkmaz.

Reich kendi kendisini düzenleyen bir karakter yapısı öneriyordu.Kendi kendini düzenleyen karakter yapısı bireylerin faşizm türü otoriter yapılara bağlılığını azaltacak insanların

doğasında olan sosyallik ve sevgi doluluğu ortaya çıkaracaktır.

Faşizm= otoriter devlet üzerine kurulu bir radikal milliyetçi yönetim sistemidir.

(37)

Zorunlu tek eşlilik,otoriter topluma bireyler yetiştirmektedir.

Sadist ebeveynlerin çocuklara sevgiside sadistçe olmaktadır

(38)

Joel Spring:Özgür Eğitim

Özgürlükçü eğitim teorileri, toplumda başarılı olmuş her hangi bir radikal değişimin, kısmen halkın karakter yapısında ve tutumundaki

değişikliklere dayandığı yolundaki inancın ürünüdürler.Kendi içinde işgören yeni bir

insan doğmadan yeni bir toplumun meydana gelmesi mümkün değildir

(39)

Spring, günümüz devlet okulu eğitimi ile radikal eğitim arasındaki farkları şöyle

belirtmektedir:Devlet okulu eğitim ile radikal eğitim neredeyse tamamen birbirleriyle çelişen kavramlardır.Devlet okulları hakim oldukları

toplumsal yapıdan destek görürler.Devlet okulları bünyelerinde reform yapabilir ve gelişme gösterebilir ama temel yapısını

değiştiremez.Devlet okullarının reddedilmesi radikal eğitim biçimlerinin tarihi gelişmesinde önemli temalardan birini meydana getirir.Bu ret, okulların hakim bir elit sınıfın çıkarları için halkın ahlak ve toplumsal inançlarının şekillenmesinde kullanılan bir araç olduklarını kabul eden görüşe dayanmaktadır.

(40)

Spring,Stirner’in ‘Özgür insanlar aralıksız olarak kendilerini özgürleştirmeye devam edecek ancak bunun tersine birini onları eğitirse kendileri her zaman en eğitimli ve en kibar şekile koşullara uyduracak ve kölece sürünen ruhlara

dönüştürecektir’ sözüne önem vermiştir.

(41)

Spring çocukların kolay kontrol edilebilen verimli makineler olarak değil özgür ve hayattan zevk alan bireyler olarak yetişmesini savunmaktadır.’Bir bireyin eylemlerine kaçışı olmayan içselleşmiş bir otorite

kılavuzluk ediyorsa politik özgürlüğün çok az anlamı vardır’ Spring içselleşmiş otoriteyi oluşturan

mekanizmaların birinin eğitim olduğunu ileri sürmüştür.

(42)

Eğitime Feminist Yaklaşım

Feminizm,doğrudan toplumsal bir kuram olmaktan çok analitik bir yaklaşımdır.Temel konusu kadının toplumdaki yerini

araştırılması ve açıklanmasıdır.

(43)

Feministeler eğitimde cinsel eşitsizlik üzerinde durup eğitimdeki cinsel farklılaşma konusunda araştırmalara yapmışlardır.

Yapılan araştırmalarda özel okullarda kız

öğrencilerin azlığı orta öğretime az sayıda kız

öğrenci gitmesi üniversiteye giden kız öğrencilerin doğrudan annelik rolüne dönmesi ve iş

piyasasındaki kadın azlığına dikkat çekmişlerdir.

(44)

Eğitim erkeklere kadınların baskı ya da denetim altında tutulucak nesneler değil yetileri yetenekleri ve gereksinimleri kendilerininkinden aşağıda

olmayan eşit bireyler olarak görmelerini ve

geleneksel olarak kendilerine verilen yetkilere

geleneksel olarak kadınlara yüklenen sorumlulukları onlarla paylaşmayı öğretmelidir.

(45)

Althusser, eğitimi kapitalist devlet

aygıtlarından biri olarak ele alır ve eğitimin modern kapitalist toplumlarda bir ideolojik kurum haline geldiğini savunur. Althusser’e göre toplumun üst yapı kurumlarının tümü devlet aygıtının birer parçasıdır.

Louis Althusser: İdeolojik

Devlet Aygıtı Olarak Eğitim

(46)

Devlet aygıtı da baskıcı ve ideolojik devlet aygıtları olarak ikiye ayrılır. Baskıcı devlet aygıtları (ordu, polis, mahkeme vb.) zor ile

çalışırken ideolojik devlet aygıtları ikna yöntemi ile çalışır. Günümüzde temel ideolojik aygın

olarak dinin yerini eğitim almıştır.

(47)

Bowles ve Gintis, 1977’de yayımladıkları

“Schooling in Capitalist America” adlı kitaplarıyla Marksist bir eğitim anlayışı kurmaya çalışmışlardır.

Samuel Bowles, Habert Gintis:

Eğitime Sınıfsal Bakış

(48)

Bowles ve Gintis kitaplarında; sınıf, cinsiyet ve ırk eşitsizliklerinin dökümünü yaparak Amerikan

okullarının hiyerarşik toplumsal ilişkiler

tarafından istila edildiğini ve otoriteye boyun eğme olduğunu ileri sürdüler.

(49)

Onlara göre okullar, öğrencilere geldikleri sınıfsal yapılarına göre eğitim veriyordu.

Gelecekte işçi olarak çalışacaklara, dakiklik, talimatları yerine getirme ve otoriteye itaat öğretilirken; yönetici olacaklara esneklik ılımlı davranma yeteneği, değişme ve gelişmeye

açıklık öğretiliyordu.

(50)

Poulantzas, eğitimle ilgili görüşlerini,

kapitalist sistemdeki eğitimin ve okulların radikal bir eleştirisini yaparak ortaya

koymaktadır. Ona göre toplumsal sınıfları yaratan ve sürdüren okullar değil, eğitim sistemidir.

Nicos Poulantzas: Yeniden

Üretim

(51)

Okulları işlevlerine ilişkin olarak Poulantzas, Bowles ve Gintis gibi düşünmektedir.

Kapitalist okulun temel rolü, el emeğini, niteliği artırılmış zihinsel emeğe tabii

kılmaktır. Ona göre, eğitimi toplumsal sınıf yapısıyla birlikte ele almak, politik iktidar biçimini ve ideolojisini dikkatlice incelemek ve bu öğeler arasındaki ilişkilere bakmak gerekmektedir.

(52)

WİLLİAM GODWİN:

AKLIN KULLANIMI

(53)

Godwin,devletin,özgül ideolojisini okullarda

yayabilmesi ile kazanacağı politik iktidara karşı çıkan ilk eğitim eleştirmenlerinden biriydi.

Godwin ‘in düşenceleri,aydınlanma’nın insan aklının gelişmesinin bir sonucu olan ilermeye duyduğu inanç çerçevesinde

değerlendirilmelidir.

Düşünce biçimleri değiştirildiğinde insanların

özgür olabileceğini öne süren Godwin,eğitimden ilerlemeye ilişkin çok şey bekler.

(54)

Godwin,”isterseniz bizi yok edin, ancak milli eğitim aracılığıyla düşüncelerimizde yer alan adalet ve adaletsizlik ayrımını yok etmeye kalkışmayın”diyerek milli eğitimi

eleştirmektedir.

(55)

Godwin,herhangi bir ülkede yasaları öğreten ulusal eğitime karşı çıkar. Çünkü akıldışı olan ve anlaşılmaktan çok aşılamaya yönelik bu yasalar,egemenlere çıkar sağlayan

araçlardır.o halde insan,kendi aklına ters gelen yasalara karşı çıkmalıdır.

(56)

Max Stirner:

▪ Kafadaki Tekerlekler

(57)

Stirner’e göre modern toplumların en önemli sorunu,eğitimli insanların çokluğudur. Modern toplumlarda devletler,otoriteyi bireylerin

içselleştirmesini sağlarlar.Yasa ve kuralların içselleitirilmesi bireylerin özgürlüğünü

sınırlamaktadır.Bu yüzden insanlar kendilerine sahip çıkmamakta,ama kurumların gereklerini yerine getirmektedirler.

(58)

İnsanlar kendilerine sahip oldukları zaman din ve devlet gibi kurumlara gerek

kalmayacağından,bu kurumlar (kafataki tekerlek)ortadan kalkacaktır.

(59)

CATHERİNA BAKER:

ZORUNLU EĞİTİME HAYIR

(60)

Baker,bir anne anarşist olarak çok sevdiği kızı

Mari’yiokula yollamamış ve kızı 14 yaşına gelince ,onu okula yollamama gerekçelerini ona

anlatmak için”zorunlu eğitime hayır”adlı kitabı kaleme almıştır.

Baker ,okulun toplumu bir makine olarak kabul eden anlayışa bağlı olarak bireyleri

seçtiğini,rolleri dağıttığını ve itaati aşıladığını dile getirmiştir.

(61)

Eğitimin amacının kişilik gerçekleşmesi olması gerektiğini vurgulamakta,fakat bu amaca hizmet edilmediğini önemle dile getirmektedir.

Referanslar

Benzer Belgeler

Bir araştırma raporu ön bölümü içinde şunlar bulunmaktadır: • Başlık (kapak) sayfası.. •

Şimdi TİCİNO (Tessen) da oturuyor, kendi yapıtı olan Molto Generoso Hoter- in yanıbaşında; Seyfi bir iki otel ile Lozan ve Cenevre süper marketlerini yapmış. Bu kez

Sırrı Bilen'in diploma projesi - Sultan Reşat için türbe... cinsten

Ses sağlığı, bakımı ve korunması, Ses hastalıkları, ses kusurları, İnsanda Solunum Sistemi, İnsanda Ses Sistemi, Sesin Oluşumu Ses Eğitimi, Şan Eğitimi, Ses Eğitiminin

Düşünce tarihi boyunca farklı anlam biçimleri kazanmıştır; ama her defasında da zihne ulaşan iç ve dış duyuların anlamlandırılması, algı ve kavrayış hâline

Horizontal göz hareketlerinin düzenlendiği inferior pons tegmentumundaki paramedyan pontin retiküler formasyon, mediyal longitidunal fasikül ve altıncı kraniyal sinir nükleusu

İnsanları, özneler, oyuncular, dramatik eylemin dönüştürücüleri haline getirmek. Tiyatro kendi içinde bir devrim değildir, ama devrimin provasıdır..

Tanım:Oyun ve tiyatro pedagojisi kendi yapısı gereği bir grubun belirli bir zaman dilimi içerisinde üstünde çalışılan temayı kavraması,.. keşfetmesi, temaya dair kendi