• Sonuç bulunamadı

Ege Üniversitesi Hemşirelik Yüksek Okulu Dergisi 4 2, Elçin ERDOĞAN'

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2022

Share "Ege Üniversitesi Hemşirelik Yüksek Okulu Dergisi 4 2, Elçin ERDOĞAN'"

Copied!
8
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Ege Üniversitesi Hemşirelik Yüksek Okulu Dergisi 4 2, 1988

KADIN HASTALIĞI VE HEMŞİRELİK**

Elçin ERDOĞAN'

Toplumun Sağlığının korunması ana sağlığına önem vermekle mümkündür. Kadın sağlığı ile doğurganlık arasında önemli ilişki vardır, bu yüzden sağlık eğitimi; kadını hastalıklgrdan koruma, iyi beslenme, evliliğe hazırlanma, cinsel eğitim, aile planlaması, gebelik, doğum ve doğum sonrası bakım konusunda yeterli bakım vermeyi içermelidir.

insanlığın başlangıcından beri her toplumun ana unsuru kadındır, k a d ı n l a r d o ğ u r g a n l ı k l a r ı i l e i n s a n l ı ğ ı n d e v a m ı n ı s a ğ l a m ı ş , üretkenlikleri ile ekonomiye katkıda bulunmuşlardır.

Genellikle erkek ve kadınların sağlık sorunları arasında ergen- llkten önce ve menapoz döneminden sonra önemli bir fark yoktur. Bu b a kı m d a n k a d ı n l a r ı n s a ğ l ı k s o r u n l a r ı d e n i l i n c e 1 5 - 4 9 y a ş l a r arasındaki dönemin sağlık sorunları üzerinde özellikle durulur (1).

Bir ülkenin gelişmesindeki önemli etmenlerden biri topluma be- densel ve ruhsal bakımdan sağlıklı çocuklar kazandırmaktır. Bu du- rum kuşkusuz çocukların sağlıklı yetişmesinde rol oynayan analann sağlıklı olması şartını da birlikte getirmektedir (10).

Kadının sağlık durumu, sadece hastalığının ve sakatlığının ol- mayışı sayılmamalıdır. Eğer kadın sağlığı bu yönden ele alınırsa birçok önemli olguların gözden kaçmasına yol açabilir. örneğin (aşıp doğurganlık ve bunun sonucu başvurulan çocuk düşürrneleri) önemli bi- reysel ve toplumsal sağlık sorunlandır (1).

'Ege Üniversitesi Hemşirelik Yüksek Okulu Doğum ve Kadın Hastalıkları Bilim Dalı öğretim Üyesi (Yard.Doç.Dr.)

*•Bu çalışma "12 Mayıs 1988 Hemşirelik Haftası"nda Izmir Atatürk Kültür Mer- kezi'nde panel konusu olarak sunulmuştur.

(2)

Ülkemizdeki nüfusun % 22'si doğurganlık çapındaki kadınlar oluşturmaktadır. Doğurganlık çağı kavramı ile toplumdaki kadınların 15-49 yaş arasındaki grubu anlatılmaktadır (e).

Kadın bedenen ruhen ve sosyal bakımdan tam bir iyilik hali içinde olabilmesini sağlayan öğeler çerçevesinde ele alınmalıdır. Toplumun s ağl ığının korun ması , a nanı n sa ğlığına g ereğince öne m v er me kle mümkündür (9),

Kadınların sağlık durumunu en çok etkilendiren öğeler; kültürel norrnlar, evliliğe ilişkin tutumlar, evlilik anındald yaş, doğurganlık o r anı, doğa n ç oc u ğu n c insi y eti, ai le ya pı sının be li rgi n ka ra kt e ri (ataerkil ve çekirdek) aile oluşu kadının aile içindeki yeri ve üretim i l i ş ki l eri di r.

K a d ı n s a ğ l ı ğ ı n ı i l g i l e n d i r e n s o r u n l a r a r a s ı n d a I l k o l a r a k kadınlarda aşırı doğurganlıkla ilgili hastalıkların ve ana ölümlerinin görülme sıklığına bakarsak; doğurganlık çağı nda sık görülen has- t a l ı kl a r d a n ü r e m e o r g a n l a r ı n ı n a ş a ğ ı d o ğ r u s a r k m a s ı y a p ı l a n araştırmalara göre sıralarsak ilk sırayı almakta. Ikinci sırayı iltahabi hastalıklar, üçüncüyü varisler (dış üreme organları etrafında) olanlar, dördünr rahim ağzında erezyon almaktadır. Tümöral kitle görülme sıklığıc Deşinci sırada yer almaktadır.

Kadınlarda gebelik sayısına göre kadın hastalığı görülme durumu- da, 4'den az gebeliği olan kadınlann %50'sinde, 4'den fazla gebeliği olan kadınların % 751nde bir kadın hastalığı bulunduğu görülmüştür (1).

Kadınların doğur ganl ı k ça ğındaki saptanan ha stalı klarından sistemik ve üreme organları ile ilgili olanların yanında en sık görülen sorunların neler olduğu konusunda yapılan araştırmalarda da, sıklık- la görülen hastalıklar sırayla; diş çüriı- ğü. diş eti iltahabı, barsak para- zift kansızlık ve hipertanslyon gelmektedir. Araştırmada (barsak pa- rpziti) dışında diger 4 hastalık aşırı doğurganlılda ilgili bulunmuştur.

Yurdumuzda bu konuya ilişkin yapılmış genel araştırmalar alma- ma kla beraber bölgesel araştırma sonuçlarına göre kadınları n % 6131iıade genital sistemle ilgili bir hastalık saptanmıştır. Yine bu so- nuçlara göre kadınlarımızda en sık görülen jinekolojik hastalıkların sırayla, kronik servisit, serviks erezyonu ve genital sistemin genel en- feksiyonu ile sistosel olduğu görülmüştür. Bu sorunlarda daha ileri dönemlerde kısırlık ve kanser gibi kalıcı daha büyük sorunlara yol açmaktadır.

Sonuç olarak aşırı doğurganlık kadın sağlığını ciddi yönde etkile- mekte., gebelik sayısı ile birlikte üreme organları ve sistemik has- talıkların görülme sıklığıda artmaktadır.

(3)

Fazla sayıda gebelik, doğum ve düşük sayılarmında artmasına yol açmaktadır (i).

D o ğ u m ö n c e s i b a kı m m y o k l u ğ u , y e t e r s i z l i ğ i , b u d ö n e m d e görülebilecek yetersiz beslenme, gebelikle ilgili hastalıklar gibi sağlık s o ru nl a rı nı n bu l un up ç öz ür nl enr ne mes i, do ğu m ve düş ü kl e r i n çoğunlukla tıbbi personelin gözetiminden uzakta, çok kirli elverişsiz koşullarda yapılrrnş olması, sık gebelikler doğurndan sonra hemen çalışmaya başlama. aile planlaması yöntemlerinin yeterli ve etkili kullanılmaması, kadınların dopurganlik çağı sorunlanrun temelinde yatan ana nedenlerdir (1).

Gelişmekte olan ülkelerdeki hayati istatistiklerin yetersizliği ne- deni ile, ana sağlığı sorunları da büyük bir olasılıkla gerçek _boyut- larından daha az olarak yansımaktadır.

Son yıllarda Ana Ölüm Hızı (AÖH) tüm dünyada azaldığı halde, dramati k bir biçimde gelişmekte olan ülkelerde bu hız hala çok yüksektir. Bazı ülkelerde 100.000 canlı doğumda 740 gibi yüksek bir hızdadırki bu gelişmiş ülkelerin hızından yaklaşık 50 misli fazladır.

Ana ölümün tarnınlanmasındaki farklılık ve yetersiz istatistiki bilgi nedeni ile (A.Co.H)'m ölçmek ve luyaslama yapmak oldukça güçtür, Ancak bugün, hiç kuşkusuz, gelişmekte olan ülkelerde üreme çağındaki kadınlarda (15-49 yaş) gebelik ve doğurnla ilgili nedenler ölüm neden- lerinin, en başında gelir. Bu tür ölümlerin pek çoğu gelişmiş ülkelerde olduğu gibi yeterli beslenmeye ilaveten koruyucu ve tedavi edici heldmlik uygulamaları ile önlenebilir.

Gelişmekte olan ülkelerde kadınların % 40'ırım 4 ve daha fazla çocuğu olduğu halde, gelişmiş ülkelerde bu % 6-7 dir. Bu farkın esas ne- deni gelişmekte olan ülkelerde kadın ve erkeğin üremelerini kontrol etme bilgi ve yöntemlerinden yoksun olmalandır. Buna ek olarak bu grup sıklıkla, aşırı doğurganlığın kendi hayatlanna ve aile sağlıklarma ne denli zararlı olduğunun da bilincinde değildir.

Geliş me kt e ol an ül keler de ki ka dı nl arın % 70' ini ka psa yan a ra ş t ı r ma l a r gö s te r ı ni ş t i r ki b u nl a r ai l e l e r de ki ço c u k sa y ı s ı n ı kısıtlarnak istemektedirler, ancak pek çok ülkede % 10 undan daha azı bu konuda bilgi ve yöntemlere sahiptirler. Hatta bundanda az bir kısmı etkin yöntemlere sahiptirler. Bu durum dünya nüfusunun büyük bir lusmının yaşadığı kırsal kesimlerde daha da kötüdür, Kırsal kesim- lerde hastane ve doktor sayısı daha da azdır. Populasyonun sadece % 20'si modern sağlık servisinden yararIanabilir.

Dünyada pek çok kadın istemediği gebeliğini çaresizlik sonucu yasa dışı düşükle sonlandtnr. Bu sayı dünyada 1 yılda 20-30 milyon ka-

(4)

dardır. Pek çok yasa dışı düşük ise çoğu kez ana ölümüne neden olan şartlarda yapılır.

Gelişmekte olan ülkelerdeki hayati istatistiklerin yetersizliği ne- deni ile, ana sağlığı sorunları da büyük bir olasılıkla gerçek boyut- larından daha az olarak yansırnaktadır.

Anne morbidite ve mortalitesini etkileyen 3 esas demografi k fa kt ör : - Kadının yaşı

- Doğum aralıklan

- Doğurduğu çocuk sayısı' dır.

Kadının yaşının etkisi : En uygun doğurganlik yaşı 20-30 arasıdır (optimum yaş) optimum yaştan uzaklaştıkça kadının gebeliğe ya da doğuma bağlı riski artar. Iyi beslenme ve iyi tıbbi bakan yaşa bağlı bu riski azaltırsa da tamamen ortadan kaldırmaz.

3 5 y aş ı n ü ze r i nd e mu t l a k mo r t a l i t e r i s ki , g el i ş m e kt e o l a n ülkelerde, gelişmiş ülkelere göre daha yüksektir. 20 yaşlanndaki düşük r i s kl e, 3 5 yaş ü ze ri nd e ki yü ks e k ri sk a r as ı n da ki f ar k g el i şmi ş ü l ke l e rd e d ah a bel irgi ndi r. B u nun g el işmi ş ve geli ş me kt e o la n ülkelerdeki tıbbi bakımın farkhlığından ileri geldiği belirtilmekte-

Kısa doğum aralığı, anemi, perinatal mortalite, prematür doğum insidarıslanru ve gebelik-doğum komplikasyonlannı arttınr (2).

Doğum sayısının etkisi : 1. gebelik ya da 1.doğumdan kadının ölme olasılığı 2. ya da 3.ye göre daha yüksektir. 3. gebelikten sonra 5. ye kadar bu risk artar. 5. den sonra bu artış daha da belirginleşir. Gelişmekte olan ülkelerde kadın genellikle 5. ya da daha fazla doğum yapar. Toksemi, diğer gebelik komplikasyonlan, güç eylem, uterus rüptürü, hiper- tansiyon ve böbrek hastalıkları insidansı. 5 ve daha fazla doğum yapmış kadınlarda yüksektir (2).

Kadının yaşı, doğum sayısı ve doğum aralığı anne ölümü ve has- talıklarını etkilersede bu basit bir neden-sonuç ilişkisi değildir. Sonucu sadece bu değişkenler etkilemez. Ekonomik durum, kültürel inançlar, genetik predispozisyon, sağlık-beslenme ilişkisi, çevre şartları, tıbbi bakım da etkin faktörlerdir (1).

Bu durumda annenin sağlıklı olması için üzerinde durulması ge- reken önemli konulan şöyle sıralayabiliriz;

Gelecek kuşakl arın sağlıklı olması konusunda eğitim evlili k öncesi dönemde başlamak gebelik süresince, doğum ve doğum son- rasında da devam etmelidir.

(5)

Sağlık eğitimi: kadim hastalıklardan koruma, Iyi beslenme, evli- liğe hazırlama, cinsel eğitim, aile planlaması gebelik, doğum, doğum sonrası bakım, çocuk bakımı ve aile ilişkileri Ile sorunları gibi gerekli konularda yeterli eğitimin yapılması ve sağlık alişkanlıklannın edi- nilmesini sağlamaktır.

D oğ um ön c esi b akı m, i ç eri k ol ar ak g e be bi r ka dı nı n g ebeli ği süresince düzenli muayenelerini kapsar. Çeşitli tıbbi rahatsızlılilann z a m a n ı n d a t e ş h i s v e t e d a v i e d i l m e s i , f i z i k i v e r u h s a l d u r u m u n özellikle yakından gözlenmesi gerekir. Bu muayenelerde kadının kilo ve tansiyon ölçümleri, kan muayeneleri, idrar muayeneleri, çocuğun ge- lişme durumu periyodik olarak düzenli aralıklarla denetlenmelfflir.

Bu arada Bebeler doğuma kombine bir metod ile sistemik olarak hazırlanınah, doğum olayı açıklanıp, kaslarda gevşeme ve relaksasyon pratikleri yaptınlıp ağı-ı duyusunu azaltan ve çocuğun oksijen gerek- sinimini en iyi karşılayan özel solunum hareketleri öğreillerek, gebe- nin kaygı ve korkusu giderilmelidir. Doğum öncesi dönemde doğumu nerede ve nasıl yapacağı konusunda da bilgil endi ril meli, doğumu s a ğ l ı k l ı b i r ş e k i l d e s o n l a n d ı r m a s ı i ç i n y a r d ı m c ı o l m a l ı d ı r . Doğumunun bilgili sağlık personeli tarafından yaptınlması konusunda da eğitilmelidir. Doğumda asepsi ve antisepsiye gereğince dikkat edilmeli ve ruhsal yönden de kadana destek sağlanmalıdır (4).

Doğum sonrası annenin bakımıda, sürekli, dikkatli ve yeterli bir gözlem ister. Bu dönemin başarılı snuçlanabilmes1 için annenin bu dönemdeki gereksinimlerine dayalı destekleyici bir bale= verilmesi annenin loğusalık döneminin bitimine kadar gözlem altında bulundu- rulması gerekir.

D o ğ u m s o n r a s ı d ö n e m e a i t k o r u y u c u ö n l e m l e r i ş ö y l e sıralayabiliriz:

I. Lohusalik döneminde istirahata özen gösterilmesi ve temel hlj- yenik bakırnın yapılması.

2. El temizliğinin, göğüs ve perine ternizliğinin önemi 3. İyi ve dengeli beslenmenin yararları.

4. M e m e b a kı m ı n ı n ö n e m i .

5. Vücudu eski duruma getirecek düzenli beden hareketlerinin.

y apıl ması.

6. Aile planlaması yöntemlerini uygulamaya ne zaman başlaması gerektiği ve aile planlaması konusunda eğitilmell, etkin bir korunma yöntemi uygulamasına alınmalıdır (3).

(6)

Kadının sağlığı ile doğurganlık arasında çok açık ilişki vardır, bu nedenle aile planlaması progranılarında, doğum sayısını kısıtlama ve yeterli doğum aralığt ile anne ve doğan bebeğin sağlık ve beslenme du- rumlarının düzeltilmesi önem taşımalıdır. Bu arada infertil çiftlerin çocuk sahibi olabilmelerine yardımı ve sağlıklı cinsel yaşantıyı kap- sar.

A n a s a ğl ı ğı n ı k o r u m a da ki he d ef l e r i m i z b u d oğ r ul t u da y k e n ülkemizdeki duruma baktığımızda, ülkemizin dünya ülkeleri arasında doğurganlığının yüksek olduğu bilinmektedir. Değişik çalışmalarda ülke içi doğurganlık farklılıklarıda istatistiki açıdan anlamlı bulun- muştur. Beklenildiği gibi Türkiye'de en yüksek doğurganlık kırsal yerleşmelerdedir (6).

Ülkemizde aile planlaması hizmetleri 1965 yılında çıkarılan (557 sayılı kanun) gereğince yaklaşık 23 yıldır yürütülmektedir. Bu süre içerisindeki uygulamalar ve gerçekler ülke koşullarında değerlendiril- diğinde aile planlaması hizmetlerinin topluma daha yaygın ve etkili bir biçi mde ve ril me sini n ger eğini ortaya çı ka rmıştı r. Bu a maçl a hazırlanan 557 sayılı kanunla ilgili değişiklik tasarısı 2827 sayılı

"Nüfus Planlaması Hakkında Kanun" adıyla 1983 yılında yürürlüğe gir- miştir.

A na ço c uk s a ğl ı ğı v e a i l e pl an l a mas ı hi z me t l e ri b i rb i r i nd e n ayrılmaz bir bütündür. Yapılan araştırmalar; doğum sayısı 3'den fazla olduğunda anne ve bebek ölümlerinin arttığını aynı zamanda has- talıklarında belirgin olarak çoğaldığım göstermektedir. Ayrıca gebelik ve doğum aradığının 2 yıldan daha kısa olması nedeniyle ana ve çocuk sağlığının olumsuz yönde etkilendiği bilinmektedir. S.S.Y.B. da bu ge- rekçe ile, ayrı iki ünitede hizmet yürüten Ana Çocuk Sağlığı Müdürlüğü ile Nüfus Planlaması Genel Müdürlüğünü 1982 yılında birleştirerek bu hizmetlerin tüm yurt düzeyinde bir bütünlük içerisinde verilmesini sağlamı ştı r. Üzülerek belirtmek gerekirki ülkemizdeki gerek ana ölürnleri, gerekse bebek ölümleri gelişmişlik düzeyimizle bağdaşmaya- cak derecede yüksektir. Yüzbin canlı doğumda 200-208 anne hayatım ka y b et m e kt e . h e r bi n c a nl ı d oğ u m d a n 9 5 ' i b i r ya ş ı n a g e l m ed e n ölmektedir. Tüm ölümlerin % 50'slırıi ise 5 yaşından küçük çocuklar oluşturmaktadır (8).

Bebek Ölüm hızı, toplumun sosyo-ekonomik ve kültürel yapısı, kadının yaşı, doğurduğu çocuk sayısı, gebelik aralığı kadının ve ko- casının mesleği, yaşadığı bölge gibi değişik konularla yakından ilgili- dir. Türkiye için hesaplanmış olan bebek ölüm hızı, diğer ülkelerle luyaslandığında özellikle komşu ülkeler arasında ilk sıralarda yer al- maktadır.

(7)

Diğer bir ölçüt olan anne ölüm hızıda diger ülkelerle kıyaslandı- ğında ülkemizde oldukça yüksektir. Türkiye genelinde gebelikle ilgili nedenlerden her 100.000 canlı doğumda 208 anne ölümü meydana gel- mektedir (7).

Bütün bunların yanısıra ülkemizde toplumun doğurganlıkla ilgili i s te kl er i i le u yg u l a ma lar ı a r as ın da b ir ç e li ş ki ni n o ld u ğu di k ka ti çekınektedir. Şöyleki ülke düzeyinde yapılan bir araştırmaya göre ai- leler in % 65 '1 3 ya d a d ah a az s a yıd a ç ocuk is te diği hald e ür eme dönemini tamamlamış bir kadının yapmış olduğu canlı doğum sayısı 6.3'dür. Toplumumuzda aileler istedikleri çocuk sayısına ulaştıktan sonra doğum yapmak istememektedirler. Bununla birlikte etkili aile planlaması hizmetlerinin hedeflenen nüfusa götürülememesi sonucunda ya istemedikleri halde bu çocuğu dünya ya getirmektedirler, ya da tıbbi veya ilkel yollarla gebelikten kurtulmaya çalışırken hayatlarını kaybetmekte ya da sakat kalmaktadırlar (8).

Bilindiği gibi sağlık; bedensel, ruhsal ve sosyal yönden tam bir iyilik halidir. Toplumlann sağlık düzeyi sağlıklı bireylerin varlığı ile değerlendirilir. Bu nedenle aileleri aile planlaması konusunda gerekli bilgi ve araçlarla donatarak doğumlar arasındaki sürenin arttırılması ve korunma yöntemlerinin başansızlığında oluşan gebeliklerin sağlıklı bir biçimde sonlandıniması için, halka gerekli güvence ve desteğin sağlanması, aile sağlığı açısından önemli bir yaklaşım olmaktadır.

SUMMARY

Woman Health and Nursing

The prevention of publich health is possible by maintaining wo- man health. There are important relation with woman health and fer- tility rate, thus the health education programs must give knowledge of sufficient care about some subjects such as prevent the woman from dis- ease, good feeding, preparing for marriage, sexsual education, family plaining, pregrıancy, delivary and puerperium.

KAYNAKÇA

1. Abadan, U.N. : Türk Toplumunda Kadm. Ankara Türk Sosyal Bilimler Derneği. 1979, ss. 73-100.

2. Akın, A. : Doğurganlığm Ana Sağlığına Etkisi. Hacettepe Oni. Top- lum Hekimliği Bilim Dalı (Mimograf, tarihsiz).

3. E r do ğa n, E. : İlk do ğumu nu ya p an lo hu salann do ğu m So nra sı bakıma ilişkin bil gi ve uygulamalarının saptanması, planh egiti-

(8)

m i n b i l g i d ü z e y l e r i n e v e d o ğ u m s o n r a s ı k o m p l i k a s y o n l a r m ö n l e n m e s i n e e t k i s i n i n i n c e l e n m e s i . ( D o kt o r a T e z i , E g e e n i . Hemşirelik Yüksek Okulu, Izmir, 1983).

4. E rdoğan, E. : "Ilk doğumunu yapacak gebelerin doğum öncesi dönemde eğitilmelerinin doğuma etkisi", Ege Ü.Tıp Fak.Derg., 2:3, 267-780. 1983.

5. Fişek, N. : 'Türkiye'de hastalıklarla savaşta inceliklerin saptan- ması üzerine bir inceleme", Toplum ve Hekim s : 1, ss. 40-45, 1978.

6. Özcan. C.: Peker, M. : "Doğum ve ölüm bildirirrıleri üzerine bir de- neme", nüfus bilim derg., H.D.Nüfus Etütleri Enstitüsü, c : 4, ss. 41- 54, 1982.

7. S.S.Y.B. Sağlık Haberleri. Sağlık. Sosyal Yardım Bakanlığı yayın or- ganı, 1 : 2, 20-22, 1986.

8. S.S.Y.B. Sağlik Haberleri. Sağlık Sosyal Yardım Bakanlığı yayın or- ganı, 1: 3, 18-21, 1986.

9. Sezen, E. : 'Türkiye 'de Ana ve Çocuk Sağlığı", Toplum ve Hekirn. 18, 1979.

10. Yurcdanur, N. : "Ana Sağlığı yönünden genital enfeksiyonlarm önemi ve bu konuda Ebe-Hemşirenin Rolü", Türk Hemş. Derg., s : 3.

32-34, 1987.

Referanslar

Benzer Belgeler

Verilerin değerlendirilmesi sonucunda, yapılan postural drenajm etkili olduğu ve mekonyum aspirasyon sendrom'lu bebeklere bakan doktor ve hemşirelerin uygulamalarına

genellikle erkek çocukların götürüldüğü hastanelere göre daha kötü ko ullarda olanlarına götürüldüğü belirlenmiştir (7). Ürdün, Tunus, Umman da yapılan

Tablo 2'de görüldüğü gibi aile içinde kadınların karar v rm oranlannın kıyafet seçimi dışındaki diğer d ğişkenl rde rkeklerd n oldukça düşük, resmi işler

Ruh Sağlığı ve Psikiyatri Hemşireliği Dersi İntörn Uygulaması, öğrencilerin öğretim programı süresince edindikleri bilgi ve becerileri doğrultusunda, ruh sağlığı

yüzdelik ve ortalamalar arasındaki farkın önernlilik testi (t testi) ve Kolrngorov Simirnov testi kullanılmıştır.. Yaş grubuna göre dağılimlan incelendiğinde: en

Sabun köpüğü lavmarunın kompllkasyonu olarak sabunun neden olduğu kolitis genellikle kendi kendine sınırlanmasına rağmen, anaf - laksi, rektal gangren, aşırı

° Zehirli kimyasal maddeler içeren deterjanlar yerine arap sabunu, kalıp sabun, sabun tozu, çamaşır sodası, sirke, limon, karbonat gibi doğal ve ekonomik temizlik

Hemşirelik Yüksek Okulu öğrencileri arasında sigara alışkan- lıgma ilişkin elde edilen verilerin değerlendirilmesi sonucu 17 -25 yaş grubu kız ögrencilerde