Üniversitemizde 1. Körfez İş Sağlığı ve Güvenliği Zirvesi Yapıldı
Üniversitemiz bünyesinde “1.
Körfez İş Sağlığı ve Güvenliği Zirvesi”
düzenlendi. İskenderun Mustafa Yazıcı
Devlet Konservatuarında
gerçekleştirilen zirveye üniversitemiz Rektörü Prof. Dr. Hüsnü Salih Güder, Rektör yardımcılarımız, ÇSGB Baş İş Müfettişi Yıldız Ünver, Dr. İstemi Oral, Av. Sabri Erhan Özkan, Dr. Arif Çanacık, Dr. Dalım Dündar, İSDEMİR İş Güvenliği Müdürü Cumhur Kocaman katılım gösterdi.
Açılış konuşmasını yapan Rektörümüz konuşmasına, “ Sağlıklı ve güvenli ortamda çalışma hakkı en temel insan haklarından biridir. Bu çerçevede İş Sağlığı ve Güvenliği Zirvesi, başta bölgemizde yer alan kuruluşlara iş sağlığı ve güvenliği alanındaki bilgi ve iyi uygulama örneklerinin paylaşımına ve çalışanların sağlığı ve güvenliğinin gelişimine katkıda bulunmayı amaçlamaktadır. Tarihsel gelişime bakıldığında, ülkemizde de dünya örneklerine benzer bir şekilde iş sağlığı ve güvenliği konusunun ilk olarak kömür madenciliği alanında ortaya çıktığı görülmektedir. Çalışanların refah ve mutluluğu ile üretim gücündeki gelişme ülkelerin kalkınmasındaki öncelikler arasındadır. Bu alanda yapılan ilk yasal düzenlemelerin de 150 yıllık bir geçmişe sahip olduğunu vurgulamak isterim. Günümüze döndüğümüzde Uluslararası Çalışma Örgütü’nün tahminlerine göre dünyada 1,2 milyarı kadın olmak üzere 3 milyar civarında bir işgücü bulunuyor.
Sadece bu rakam dahi çalışma hayatında yapılacak her iyileştirmenin dünya üzerindeki herkesi yakından ilgilendirdiğini ortaya koyuyor. Türkiye’de ise günde; yaklaşık 176 iş kazası olmakta, 3 kişi iş kazası sonucu hayatını kaybetmekte ve 5 kişi iş kazası sonucu iş göremez hale gelmektedir. Haliyle ülkemizin iş sağlığı ve güvenliği karne notu maalesef gönlümüzden geçtiği gibi değil. 2010 yılında madenlerde meydana gelen ve toplu ölümlere sebep olan kazalar yüz binde ölüm oranı ile belirlenen notumuzu iyiden bir hayli uzaklaştırdı.”
İş sağlığının ve güvenliğinin doğrudan işverenleri ve çalışanları, dolaylı olarak da tüm toplumu ilgilendiren bir konu olduğunu belirten Rektörümüz, “ Sosyal politikanın belirlenmesinde en temel yapı taşlarından biri olan ve sosyal tarafların, ilgili tüm kurum ve kuruluşların karar sürecine katılımı anlamına gelen ‘sosyal diyalog’, sadece iş sağlığı ve güvenliği alanında yasal düzenlemelerin oluşturulmasında değil, bu düzenlemelerin uygulamaya yansıtılmasında da büyük önem arz etmektedir. Bu yeniliklerin çalışma hayatına yansıması ve olumlu sonuçlarının gözlenebilmesi için mevzuatı uygulamakla yükümlü olan tarafların, yeni düzenlemelere inanması ve benimsemesi gerekmektedir. Bu benimsemeyi sağlamak
için mutlaka katılımcı politikalar izlenmelidir. Günümüzde sanayinin farklı kollarında artık sadece belli bir konu üzerinde uzmanlaşmış eleman eksikliğinden ziyade ihtiyaç
duyulduğunda eksik görülen alanlara yönlendirilebilecek çok yönlü eleman eksikliği bulunmaktadır. Bu eksikliğin giderilmesi durumunda hem üretim potansiyeli artacak hem de kaliteli üretim süreci sekteye uğramaksızın devam edecektir. Bahsedilen seviyeye ulaşabilmek için atılması en önemli adım eğitimdir.
Üniversiteler sahip olduğu teknik imkânlar ve akademik birikimle bulundukları bölgede teknolojinin, sanayinin ve her alanda gerçekleştirilecek ilerlemenin sorumlusu olarak bulunmaktadırlar. Üniversite-Sanayi İşbirliği Eylem Planı Araştırma Projesi sonuçları sanayi için neler yapmamız gerektiği konusunda bize rehberlik etmektedir. Bu yüzden ilk aşamada sektörün ihtiyaçları üzerinde yoğunlaşılarak sanayinin ihtiyacı olan Türk Patent Enstitüsü Belge ve Dokümantasyon birimi ve Proje Ofisi kurulmuş ve faaliyetlere başlanmıştır. Belge ve Dokümantasyon Birimimiz patent, faydalı model ve endüstriyel tasarım süreçlerinde üniversite akademisyenlerine, Ar-Ge personellerine, iş adamları ve sanayicilere, bilgi ve doküman sağlamak maksadıyla Türk Patent Enstitüsünün (TPE) bilgilendirme ofisi olarak hizmet vermeye başlamıştır. Sınai mülkiyet hakları konusunda bilinç oluşturmak, ulusal ve uluslararası pazarda bölge sanayicilerinin rekabet gücünü ve pazar payını arttırmak, sınai mülkiyet sisteminin potansiyel kullanıcılarında yenilikçi kültürün oluşturulmasını sağlamak ve markalaşmanın desteklenmesi konularında ilgililere destek vermek birimin amacıdır.
Mustafa Kemal Üniversitesi Üniversite-Sanayi İşbirliği Geliştirme, Koordinasyon, Uygulama ve Araştırma Merkezi (MÜSİGEM), Hatay Sanayici ve İşadamları Derneği ve Antakya Ticaret ve Sanayi Odası ortaklığında hazırlanarak Eylül-Ekim 2012 dönemi Teknik Destek Programı’na sunulmasıyla Doğu Akdeniz Kalkınma Ajansı tarafından desteklenmeye değer bulunan “Kalkınma İçin Dev Bir Adım TTO” projesi kapsamında MÜSİGEM personelinin ve üniversitemiz bünyesinde kurulacak teknoloji transferi ofisinin kurulum aşamasında yer alacak akademisyenlerin, uzmanların ve yatırımcıların Doğu Akdeniz Kalkınma Ajansı tarafından ayarlanan uzman tarafından verilecek eğitim neticesinde TÜBİTAK’ın yayınladığı 1513-Teknoloji Transfer Ofisleri 2012 Çağrısı için proje hazırlamaları hedeflenmektedir.Yapılan Eylem planı araştırma projesinden çıkan sonuçlar bağlamında bir başka çalışmamız da 2013 yılı ilk çeyreğinde olacaktır. Özellikle Demir Çelik sektörünün ihtiyaç duyduğu Laboratuvar envanterinin belirlenmesi ve yöremiz sanayicisinin ihtiyaç duyduğu eğitim ihtiyacının araştırılması maksadıyla Kalkınma ajansına iki ayrı proje başvurumuz olacaktır. Bahsedilen konular Üniversite-Sanayi İşbirliğinin önemli adımları olduğuna inanmaktayız ve kalkınma ajansının desteğini önceki projelerde olduğu gibi yanımızda görmek istiyoruz.
Değerli görüşlerini bizler ile paylaşacak olan kıymetli misafirlerimize huzurlarınızda bir kez daha teşekkür ediyor, hepinize saygılar sunuyorum.” şeklinde konuşmasını sonlandırdı.
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Başmüfettişi Yıldız Üner ise konuşmasına, Hoşgörü ve Bilimin Adresi Mustafa Kemal Üniversitesi’nde 6331 yasanın birlikte değerlendirileceği Körfez 1.İş Sağlığı Güvenliği Zirvesi’nde bulunmaktan duyduğu mutluluğu dile getirerek başladı. Konuşmasının devamında Üner, ” 2005 yılında tüm kurum ve kuruluşların temsilcisi olduğu henüz alt yapısı hazırlanmamış bir genelgeyle kurulmuş İş Sağlığı Güvenliği Konseyi denen ulusal bir konseyimiz var. Burada milli politikalar üretiliyor. İş sağlığı güvenliğiyle ilgili sorunlara hangi bakış açısında hangi sektör, hangi kuruluş, ne gibi iyileştirilmelerle yola devam edecek geleceğin perspektifinin hazırlandığı bu konseyde
2/5
2005 yılında iş sağlığı kanun tasarısının hazırlanmasına karar verilmiş ancak 2005’ten önce tabi Türk Hükümetinin 3 Ekim 2005 yılında Avrupa Birliği’ne tam üyelik için müzakere sürecini başlattı.
Dolayısıyla bizim uluslararası mevzuatta da bir takım yükümlülüklerimiz vardı. 2004 yılında yani kanun taslağının
hazırlanmasına karar verilmesinden 1 yıl önce 2004 yılında, biz Türk Hükümeti olarak 6331 sayılı yasanın içeriğine ve ruhuna çok uygun bir takım yükümlülükler getiren 151 ve 165 sayılı ILO Sözleşmelerini kabul etmiştik, onaylamıştık.” dedi.
“İş sağlığı ve güvenliğinde yeni bir dönemin açıldığından söz edildi ki bu doğrudur. 10 bin kişiye iş imkanı ve memurlara 1.200 TL’den fazla maaş alabilme imkanı doğdu, işçi çalışmama hakkına sahip oldu. İş sağlığı güvenliğinde cezai hukukların yağmur gibi yağacağı, apartmanlara her ay 10 bin TL ceza geleceği söylendi ve en önemlisi de hepimizin merakla beklediği kanun yayınlandı. 1 Ocak 2013’ten itibaren yürürlüğe girecek ancak alt yapısı hazır mı sorularına cevap beklediğimiz yaklaşık 20’ye yakın yönetmelik geliyor. Öncelikle neden iş sağlığı kanununa ihtiyaç duyduk? Böyle bir kanun olmasaydı iş sağlığı konusunda biz istediğimiz performansı yakalayamaz mıydık? sorularını sorup cevaplayan Yıldız, daha sonra da iş kanunu işletmelere ne gibi yenilikler getiriyor, gelecekte planlanması gereken önceliklerimiz nelerdir?”
şeklinde konuşarak, “ Neden iş sağlığı kanununa gerek duyuldu?” sorusunun cevabını kanunun gerekçelerinde arayan Üner, cevabın 2 başlıkta öne çıktığını söyledi. “Birincisi, mevcut iş sağlığı mevzuatımızın endüstriyel ilişkilerde çok geride kaldığını ve çok dağınık olduğunu düşünüyorum. Bu nedenle bunun tek bir kanun içerisinde toplanmasının uygun olacağı noktasından hareketle uluslararası mevzuat, Avrupa birliği uyum sürecinde verdiğimiz taahhütleri de dikkate alarak tek bir yasada toplanması uygundur.
İkinci yaklaşımda ise iş kazalarıyla birlikte iş kazasındaki maliyetler çok yüksek ve mevcut mevzuat bu konuda bir takım sınırlamalar getiriyor.” açıklamalarında bulunarak, konuşması kendisine yöneltilen soruları cevaplandırmasının ardından son buldu.
4/5
Haber Yayın Tarihi : 14.12.2012, Url : http://www.mku.edu.tr/index.php?page=readnews&id=789 Mustafa Kemal Üniversitesi Kurumsal Web sitesi - 22.06.2017
