• Sonuç bulunamadı

İhtiyacın dışında sorma Şeyh Esref Efendi Berlin 2012

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2022

Share "İhtiyacın dışında sorma Şeyh Esref Efendi Berlin 2012"

Copied!
7
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

İhtiyacın dışında sorma

Şeyh Esref Efendi | Berlin 2012

Şeyh Eşref Efendi Umre–Mekke-i Mükerreme 2010

Euzubillahimineşşeytanirraciym Bismillahirrahmanirrahiym.

Meded Ya Ricalallah. Meded Meded Ya Ricalallah.

Meded ya eshabı Nevbe meded ya Sahibul Zaman. Meded.

Ve euzubillahi mineşşeytanirracim Bismillahirrahmanirrahim diyoruz Şeytana ve bütün görünür görünmez kötülüklere karşı bu İlahi Formülü kullanıyoruz ve Rabbani Zırhımızı kuşanıyoruz.

Besmele korur. Her türlü görünür görünmez mikroplara karşın panzehirdir bu silahı elinden hiç bırakma, yerde gökte sana kimse hiç bir şey dokunamasın.

Evet. Hoşgeldiniz ey sağdan soldan doğudan batıdan kuzeyden güneyden gelenler ve bizi ekranlarından izleyenler.

Hoşgeldiniz ve bize şeref verdiniz.

Siz bizi saydınız ve şereflendirdiniz Allahta sizi saydırsın ve şereflendirsin. İhsan edene ihsan edilir.

Kıymet bilenin kıymeti bilinir.

Bu Şeyh ile olan bir sohbettir. Öğretmensiz talebe olamayacağı gibi rehbersiz kervan da yürüyemez yolunu şaşırır ve sonunda kaybeder.

Sadece yolunu değil herşeyini kaybeder.

Çünkü bu hayat yolu haramisiz değildir tuzaklar ve zehirli vahşi canavarlar yolunu gözlerler dikkat et.

(2)

Evet. Şeyh ilen olmak demek içinde yaşadığı hayattan ve ilerde yaşayacağı hayattan bir şeyler öğrenmek ve anlamak demektir.

Şeyhin sohbeti bize bu hayattan ve sonraki hayattan ilimler verir ve hayata dair anlayış seviyemizi yükseltir. Onun için uzaktan yakından ve ekranlarından bir şey anlamak için katılanlara, bana ve herkese bu katılmalar bir şeref verir ve hepimiz şerefleniriz.

Ve insanın şerefi parayla pulla olmaz. Çok okumuş olmaylanda elde edilmez. Yok ünvanların ve zenginliğin getirdiği saygınlık başkadır gerçek saygınlık ve şeref başkadır.

Her zengin ve okumuş şerefli değildir saygınlığı ise parasına yahut servetinedir. İflas ettimi yahut öldümü ne şeref kalır ne saygınlık.

Hayır hakiki Şeref insanlara anlayış seviyelerine göre ikram edilir.Ve gökyüzünden ikram edilir.

Gökyüzünden şeref elbisesi giydirilen kimsenin adı ve hatırası milyar sene geçse unutulmaz yer ehli unutsa gök ehli unutmaz. Bitti!

İlk mektebten mezun olan talebeye ikram edilen şeref başka orta mektebten mezun olan talebeye başka yüksek mebtepten mezun olan talebeneye ikram edilen şeref ve itibar başkadır.

Mektebte ve mezuniyette ne kadar yükselirseniz, daha fazlasını isterseniz daha fazla şeref ikram edilir.

Onun için biz basit insanlarız ve buradan basit insanlara sesleniyoruz: “Ey insanlar, gelin gökyüzün- den yeni takdim edilen sofraya katılın ve İlahi nimetlerden birşeyler tadın”

Evet, her yeni olan lezzetlidir. Onun için biz istersek onlar da gönderir. Misal: Pazara gidersiniz ve pazarcılar vardır, her gün yeni ürünler getirirler ve müşteriye sunmak isterler.

Eğer bu bayatsa, dünden kalmışsa müşteriler:

“Hayır yenisini isteriz” derler. “Yenisini istemek” bu insanoğluna ikram edilen bir özelliktir. Hayat zevklerden oluşur ve insan zevklenmek için hep yeni ister ve sever.

Onun için her günün zuhuratı değişir.

Hergün yeni bir zuhurat gelir ve ancak akıllı ve uyanık olan bundan nasibini alır.

Uyuyan, treni de otobüsü de gemiyi de tayyareyi de hayattaki bütün zevkleri de kaçırır.

Ey insanlar uyanın ve uyanık olun.

Kabus görmeyin. Kabuslarla uyanmayın.

Kabusu kim görür? Uyuyan görür, uyanık olana korku da yok kabus da yok. Ve biz uyanmak için Şeyhin manevi sofrasında Şeyh ilen burada oturup gökyüzünden altın tepsiler içinde yeni anlayışlar istiyoruz.

Her yeni anlayış bir zevktir ve dünyanın bütün zevkleri ve lezzetleri insana bu tadı sunamaz.

Gerçek lezzet doğru anlayışta gizlidir. Yattığımızda kalktığımızda, Yediğimizde içtiğimizde değil.

En büyük lezzet doğru ve yeni anlayıştır.Doğru anlayışın zevki ehli için asla tarif edilem

İnsan hiç bir zaman sıradan insanların yazdığı kitaplardan yeni anlayışlar alamaz. Onun için bir kitabı belki bir kere okur bıkarsın yahut en fazla üç beş kez okur sonra bırakırsın ve o rafta tozlanır sonra en iyi ihtimal bit bazarına düşer sudan ucuza satılır.

Lakin kutsal Kitablar ve Hitablarda her an yeni bir anlayış gizlidir ve vakti geldikçe bunlar insana açılır, an ve an.

(3)

Kutsal Kitablarda ve manevi otorite sahibi kimselerin sözlerinde günlük ve istikballik zuhuratlar gizlidir çünkü günlük İlahi Zuhuratlar hepsi bir Ayettir bir Ayettendir. Bütün hayat ayetlerden vücud bulur.

Nitekim Kutsal Kuranda: „Biz bu Kitabda ne açıktan ne gizliden hiç bir şeyi eksik bırakmadık olandan ve olacaktan hepsinden söyledik“ buyuruyor Cenabı Hak.

Ekmek fabrikaları vardır ve bu ekmek makinaları insanlara her gün yeni ekmek yapar. Taze!

Taze olması şarttır üretici ve tüketici için çünkü bayat ilen taze arasında an ve lezzet farkı vardır.

Öyle ya, İnsanda bir duygu vardır ve o duygu ilen insan eskiyi ve bayati sevmez hep yeni ister.

Sebebi nedir? Bu nasıl olur?

Çünkü; „Ve Huve Âlâ Kulli Şey’in Kâdir“ buyuruyor Allah. Allah her şeyin yenisini her an yapmaya kadirdir manasına.

Ve şüphesiz Allah her an hiç dinlenmeden ve yorulmadan yeni yaratışlardadır. Allahın insanlara her gün yeni bir nimet yeni bir anlayış göndermeye gücü de imkanı da yetişir.

İnsan Allahın yeryüzündeki Halifesi olma sırrını taşıdığı cihetten yeniyi sever hep yeni ister. Başka milletlerin kendilerine has yemeklerinden tatma merakı bu sebebtendir. Yeni yeni lezzetler tatmak.

Ve insanlar yine bu sebebten yeni moda diye moda peşinde koşarlar.Yeni moda.

Moda nedir?

Eskiyi bırakma yeniye koşma merakı.

İnsanlar şaşkınlar. Yeniye kavuşmanın tek şartının eskiyi yıkmaktan geçtiğini zannediyorlar.

Yeni moda demek, yeni uyduruk değerler edinip eski değerlere insani tecrübelere Sırtını dönmektir onlar için. Halbuki hayatın hakiki zevkleri ve lezzetleri maneviyatta ve manevi değerlerde gizlidir.

Doğudan batıya ey insanlar eskiyi yıkarak değil belki üzerine daha iyisini yaparak yaşayın. Misal;

bu gezegenimiz eskidir yine de yeni bir çok hadiselere ve lezzetlere ev sahipliği yapar.

Bu gezegeni biz eskidir diye yok saysak yeni nedir asla anlayamayacaktık. Demek ki bazı vazgeçil- mez eskimeyen yeniler vardır ki o eskiler üzerinden yenileri tanırız yeni anlayışlar ediniriz.

Mesela Altın en eski madendir lakin hiç değer kaybettiğini gördünüzmü? Manevi değerler vardır ki onlar eskimeyen yenidir ve altına benzerler.

Soruyorum: en eski söz hangi sözdür?

„Ol“ sözü ve hitabı en eski hitabdır.

Lakin sen bu söz olmadan bir varlık olabileceğini düşünürsen sen de akıl yok demektir.

Hadi eski diye bu sözü yok et lugatından ve „olma“ de. Yahut „Yok ol“ de.

Bak geriye ne kalıyor hayattan.

Bunu niye anlatıyoruz?

Anlayışızı açmak ve eskinin temelleri üzerinde yeni anlayışlar inşa etmek için anlatıyoruz.

Evet her Şeyh ile olan sohbette bize yeni yeni ikramlar ilahi zuhuratlar gelir ama bu sofradan kaç- anlar bu ikramlardan mahrum kalırlar hayatları daha zevkli geçecek zannederlerken monotonlaşır tatsız tuzsuz bir hayatın içine düşerler ve ne ölürler ne dirilirler.

„Onlar ne ölüdürler ne diridirler“ buyurur onlar için Allah kutsal Kitabta.

„Ey Kutsallar ey hristiyan yahudi yahut müslüman alimler, bizim bu söylediklerimizden bir şeyler anlıyormusunuz?

Her gün okuduğunuz o ayetlerden siz ne anlıyor ve insanlarınıza ne veriyorsunuz söyleyin!“

(4)

Gökyüzüne olan bağlantınız nasıldır?

Sizinle olan insanları nasıl doyuruyorsunuz?

Bir sofranız varmıdır?

Eğer sizin bir sofranız yoksa bilin ki, bütün Peygamberlerin bir sofrası vardı ve yanında olan insanları manevi olarak o doyurabiliyordu.

Nitekim İsa aleyhisselamın gökyüzünden indirdiği meşhur bir sofra hikayesi vardır. İşte bu yeni bir anlayıştır ey insanlar kuği olan dinlesin ve hakikatlara dair iştihası artsın.

Evet İsa as zamanında İnsanlar acıktılar ve ondan bir sofra indirmesini istediler ve bu sofradan yemek istediler doymak için .

Ve İsa as dua etti ve gökyüzünden onlara bir sofra indi ve gece gündüz yediler o sofradan bitmedi üzerindekiler asla eksilmedi.

Aslında bu sofra hadisesi İlahi bir derstir insanlara ki, anlasınlar, manevi kuvvet sahiplerinde insanları hem maddi hem manevi doyurma imkan ve kuvveti vardır.

Sizin sofranızdán ne haber ey kutsal Papa, hahambaşı, Lama, ve müslüman Ulema?

Sizin sofralarınızdan ne haber?

İnsanlar bugün bilhassa manevi açlık içindelerdir. Maneviyata aç insanlar için Gökyüzünden inen manevi bir sofranız varmı?

Varsa sofranızdan insanlar ne diye hep aç kalkıyorlar ve başka sofralar arıyorlar, doysunlar? Söyleyin ve cevap verin!

Bundan on oniki sene evvel Kıbrıstaydım.

6 ay kadar orada kaldım. Büyük Şeyhimiz Hazretleri ilerlemiş yaşına rağmen her gece zikir ve sohbet yapardı.

Bir gün hava çok yağmurluydu gidemedim evde kaldım. Uyuyamadım. Can sıkıntısından orada duran raftan bir kitaba uzandım.

Kitab, benden önceki ev sahibinden kalmaydı.

Baktım. Büyük Şeyh hazretlerinin Şeyhinin Şeyhi olan Şeyh Şerafettin Dagıstani Hazretlerinin yeni türkçeye çevrilmiş bir kitabıydı. Sohbetlerinden derleme.

Tam merakla açtım okuyacağım kulağımda Şeyhimiz Hazretlerinin sesini duydum: „Bırak!“

Doğrumu duydum diye düşünürken Hazretin sesi bir daha kulaklarımda yankılandı:

“Bırak dedim, okuma!“

Kitab elimden düştü. Ertesi sabah erken vakitda Büyük Şeyh efendi hazretleri ile arabayla

Lefkoşaya doğru yola çıktık. Arabada üç kişiydik. Büyük Şeyh Hazretleri, bendeniz ve Şoförümüz.

Bir ara fırsattan istifade soruverdim içimdekini.

„Sultanım, dün gece sohbetinize yetişemedim, lakin evde Büyük seyhinizin b ir sohbet kitabı buldum onu okuyacaktım, sesinizi duydum o an“ Bırak“ diyordunuz bana „okuma!“

„doğru işittin“ Acaba sizi gerçekmi işittim diye sual edince Şeyh efendi hazretleri gayet ciddi dedi.

„Şeyhin manevi sofrasi ilim irfan doludur. Bu sofrada müridini doyuramayan Şeyh Şeyh değildir.

Şeyhimiz o zamana göre bir sohbet ve ikramda bulunmuştur, lakin şimdi zaman başkadır açlık başkadır.

İnsanlarin hal ve sanına anlayışına göre onların manevi açlıklarinı gidermek lüzum eder.

(5)

Ekmek hep aynı ekmek olsa da yanındaki katık damak zevkine göre değişebilir. Bunu iyi anlamak ve sofrayı ona göre kurmak lazım“ dedi.

Ey insanlar! Duyun ve işitin.

Geçmiş kimselerin anlayış seviyeleri başkadır ve yeni neslin anlayış seviyesi başkadır.

Ve onlar yenilerini isterler. Bu sebepten dolayı insanların anlayış ve zihniyetlerine yeni şeyler ver- memiz lazımdır.

Alimler şimdiki insanoğlunun yeni zihniyetlerine hitap edebilmeli çünkü bugünün zihniyeti dün- künden farklıdır. Ve yarının zihniyeti değişecek ve yeni ilahi ilhamlardan gelen yeni zihniyetler isteyecekler.

İnsanlar ne diye Allahtan ve dinden kaçıyorlar?

Çünkü dini ve maneviyati temsil eden müessese ve kişiler insanlara anlayışlarina göre bir anlayış veremiyorlar ve onları manevi cihetten doyurmaktan aciz kalıyorlar.

İlahi mesaj ve hükümler dediğimiz vakit bu mesaj hep yenilenebilmeli. Gönderen aynı merkez olsada mesaj yeni olacak, bitti!

Hatta bu hayat ebediyete kadar sürse bile bizim bir yeniliğe ihtiyacımız vardır.ve din dediğinde hep yeni anlayış acacaktır insanlara tıpkı okyanus misali.

Okyanus aynı olsada içinde keşfedilecek sonsuz alemler vardır ve her an o okyanusun manaları değişir bu sebebten. İnanç demek yeni anlayıştır.

Onun için diyoruz ki ey Kutsallar Teologlar, siz insanlara onları doyuracak şeyleri verebilmelisiniz.

Bilmiyorsanız konuşmayın birisine sorun.

Ne soracaksınız?

Şimdi burası mühim mesele.

Neyi sormamız neyi sormamamızı bilecek ilim sahibi olmak mühim mesele.

İnsanlar herşeyi sorabilmek isterler çünkü insanlar herşeyi bilmeyi seviyorlar. Ama insanlar için mühim olan onların gerçekten ihtiyaci olandır. Salt meraktan sormak insan yasaktır.

Nitekim Allah Celle ve Ala Hazretleri kutasal Kuranda: „Herşeyi sormayın, belki hayrınıza değildir“

buyuruyor.

Neye? Çünkü senin için olmayan sana hakikaten luzum etmeyen seni bozar onun için.

Soruyorum: sen süpermarkete gittiğinde her eline geçeni alırmısın yahut her rafta duranı açar bakarmısın? Saa faydalı olanı ve Ihtiyacıniı mı alırsın sadece?

Evet! Herşeyi soramazsınız. Sizin için gerekeni sorabilirsiniz. Cevap olmadığından değil senin için uygun olmadığindan yasak.

Onun için en yüksek ilim odur ki insan kendini ve ihtiyaclarını bilmeli ve ona göre hareket etmeli.

Bizim için sorması, bilmesi ve öğrenmesi gereken nedir? İnsanoğlunun gayesi nedir?

Onlar sorabilir, öğrenebilir, bilebilirler ama neyi?

Onların sorgulamalarında gayeleri nedir?

Gayeniz hakkında birşey sorabilirsiniz ama bu gayenizi alakadar etmezse sorması yasaktır, sormamalısınız.

(6)

Çünkü gayeniz için olmayan birşey size üzecek veya ümitsiz ve mutsuz edecek birşey verir, sormamalısınız. Sormayın, sormayın.

Bir zamanlar İsa a.s. seyahat ediyordu ve yanında bir yoldaşı vardı. Bir kimse ona geldi bir yoldaş olarak geldi ve seyahat ettiler, yürüdüler. Sonunda bir yere ulaştılar.

Orada bir kemik yığını olduğu için İs aas`ın yanındaki o kimse merak etti. Bir acaip hayvanın kemiklerine benziyordu o kemikler.

İsa a.s’a yoldaşlık yapan o kimse merak etti ve sordu: “Ey Allah’ın Ruhu, kutsal Ruh.

Bu kemiklerin hangi hayvana ait olduğunu görmek beni mutlu edecek”

İsa a.s ona kısaca “Sorma” dedi.

“tamam da çok merak ettim.

Sen bunu yapabilirsin ey İsa, kutsal Ruh.

Bu kemikleri yeniden canlandırabilirsin

“Bunu isteme” dedi pekçok defa.

Ve ısrar edip “Senden bana bu ne şekil bir varlık olduğunu göstermeni istiyorum” dedi.

Ve “Biiznillah” dedi İsa as. “Âlemlerin Rabbinin adına ayağa kalk ey kemikler.

Siz eskiden canlıydınız, bu kimse size canlı görmek istiyor ayağa kalkın ve kendinizi gösterin”

Ve anında o kemikler bir araya gelip ayağa kalktılar ve çok korkunç bir dev gibi bir ejderha gözüktü.

Ayağa kalktı ve o kimseye saldırıp onu bitirdi.

Ve İsa a.s. o kimseye hüzünle baktı ve: “Ey akılsız adam! Sen yanlış merakından senin için şer olan birşey istedin. İstedin ve şimdi buldun, memnunmusun?” dedi.

Lakin adamın ne İsayı ne Musayı duyacak ne de cevap verecek hali kalmamıştı çoktan tahtalı köye varmıştı.

Evet şimdi pekçok insanlar onların gayeleri olmayanları soruyorlar. „yahu” diyorum.

“Sizin yaratılış gayenize erişmek için değilse bu sual neden soruyorsunuz?”

Yaratılış gayesine erişmek için olmayan her sualin cevabı hüsran ve beladır insanlar için anlamıyorlar.

Asıl gayemiz nedir?

Rabbimize kulluk etmektir. Kulluk hakkında herşeyi sorun, onun dışı size zarar verir.

Onun için insanoğlunun sorunlar okyanuslarına düştüğünü görüyoruz. Ve asla kendilerini nasıl kurtaracaklarını bilmiyorlar bunun sebebi gayeleri olmayan pekçok şeyler bilmek, öğrenme, anla- mak istiyorlar.

Şimdi bütün insanlar İsa as`dan yanlış isteyen o kimse gibi istiyorlar. Bu sebebten Allah onlara bir sürü görünmeyen canavarlar gönderiyor, Virüs derler, şu veya bu isim altında onları yiyip biriyorlar.

Şimdi 21.yüzyıl insanları sorarlar, sorarlar, üniversitelerde televizyonlarda gazetelerde dergilerde, evde sokakta özel soruşturma merkezlerinde hep sorarlar.

Ne için ey insanlar?

Size bu alemde herşeyi bilmek mi emredildi?

(7)

Bu mümkünmü? Mümkünse, her şeyi bimek hangi insan için mümkün?

Hayır!

Size sadece hakiki gayeniz olan kulluk hakkında öğrenmek ve bilmek emredildi. Bunu isteyin.

Bunun dışını isterseniz dipsiz bir okyanusa düşer ve kendinizi kurtaramazsınız.

Şimdi bütün dünya böyle kördüğüm oldular.

Kendilerindenbaşka herşeyi merak ediyorlar her çöpü karıştırıyorlar. Ne var diye bakıyorlar ve çöpün yahut sonu bulunmaz girdapların içine düşüyorlar.

Sonu görünmez kara deliklere düşüyorlar.

İçinde ne var bakmalıyız diyorlar ve bir görünmez el onları aşağı çekip kayıp oluyorlar Ey insanlar doğudan batıya ey insanoğlu!

Gayeniz dışında sormayın ve gayeniz kulluktur.

Pekçok milletler, özellikle İsrail oğulları Peygamberlerine pekçok sorular sordular ve asıl yaratılış gayelerini unuttular ve onlara hoş olmayan bir şeyler geldi.

Yaratılış Gayelerinin dışına çıkanlar dert denizlerine düşerler ve boğulurlar.

Âlemlerin Rabbi “Siz benim kulumsunuz ve biz sizin kulluğunuzu kabul ediyoruz” buyuruyor.

Kulluk hakkında sorarsanız burada ve buradan sonra mutlu olursunuz yoksa kendfi ürettiğiniz dert ve stressler sizi bu dünyadan alıp götürecekler.

Cenâb-ı Allah bizi bu mübarek ayın hürmetine affeylesin.

Fatiha.

Referanslar

Benzer Belgeler

One month postoperatively, a magnetic resonance angiography of the right lower limb showed a patent saphenous vein graft and his physical examination was normal with palpable

Lakin onlar, Allahu Zul Celal sana, kendini tanıtmadan git diye emir buyurduğu için Allahın emrine tazim oldularda seni tanımadı diye gösterdiler. Nerde

Evet dünyanın ve insanların içine düstüğü çıkmaz için Allah anahtar gösteriyor lakin insanlar beğenmiyor çünkü insan nefsi nizam ve disiplin kabul etmez.. Mütevazi ve

asır Osmanlı Devleti‟nin Duraklama ve Gerileme Dönemlerine şahitlik yapmış olan Şeyh Yâkûp Afvî Efendi‟nin hayatı ve en iyi korunmuş eseri olarak

Bana samimi değilsin, ben daha çok hak ediyorum samimiyetini." Nefsiniz size böyle söyleyecektir!. Evet, size

Ama asla unutmaz." Resulullah (sas)'ın düşmanıysanız Ebu Cehil gibi olursunuz.. Sahabeler Resulullah (sas)'ı gördüler, gözleri Resulullah (sas)'a bakıyordu ve

Diğer katlarda bürolar, yirminci metre bir arsa üzerine oturmaktadır.. Birinci kat sergi salonlarına tahsis ferans

okuyabilmek için Doğu Türkçesini de öğrenen Gâlib’in kendisinden çok şey öğrendiğini bizzat ifade ettiği bir başka isim ise Galata Mevlevîhânesi Şeyhi olan Aşçıbaşı