• Sonuç bulunamadı

ŞEYH GÂLİB

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "ŞEYH GÂLİB"

Copied!
16
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

ŞEYH GÂLİB

(2)

HAYATI

Asıl adı Mehmed Es’ad olan şair, 1171/1757- 58 yılında İstanbul’da Yenikapı

Mevlevîhânesi’ne yakın bir evde doğmuştur.

Babası Melâmî-meşreb bir Mevlevî olan Mustafa Reşîd Efendi, annesi Emine

Hatun’dur. Gâlib’in babası Peçevî Ârif

Ahmed Dede’den, dedesi Muhammed Efendi

ise Safiyullah Musa Dede’den inâbet alarak

Mevlevîliğe intisap etmiş âlim zâtlardır.

(3)

Mevlevî bir ailenin çocuğu olarak dünyaya gelen şairin ilk hocası babası olmuş; İbrahim Şâhidî (ö.

957/1550)’nin Mesnevî’nin anlaşılması için yazdığı manzum bir lügat olan Tuhfe-i Şâhidî’yi ondan

okumuştur.

Farsçayı Hoca Süleyman Neş’et Efendi’den, Arapçayı ise Hamdi Efendi’den öğrenmiştir. Ali Şir Nevâî’yi

okuyabilmek için Doğu Türkçesini de öğrenen Gâlib’in

kendisinden çok şey öğrendiğini bizzat ifade ettiği bir

başka isim ise Galata Mevlevîhânesi Şeyhi olan Aşçıbaşı

Hüseyin Dede’dir.

(4)

Şair, 1195/1780 yılında, henüz yirmi dört yaşında iken Dîvân’ını tertip etmiş; yirmi altı yaşında Hüsn ü Aşk’ını altı aylık bir sürede tamamlamıştır.

Şiirlerinde önceleri Es’ad mahlasını kullanan şair, aynı mahlaslı diğer şairlerden kendisini ayırmak için sonraları Gâlib mahlasını seçmiştir.

Dîvân’ında çoğunlukla Gâlib mahlasını tercih eden

şairin, bazı şiirlerinde Es’ad, iki şiirinde ise Es’ad

Gâlib mahlasını kullandığı görülür.

(5)

Dîvân’ını tertip ettiği sıralarda Dîvân-ı Hümâyûn Kalemi’nde memurluk yapan Gâlib, 1198/1784 yılında ailesinin arzusu hilafına, Mevlânâ

Dergâhı’nda çileye girmek üzere Konya’ya gitmiştir. Ancak Gâlib çilesini burada

tamamlayamamıştır.

Gâlib’in anne ve babasının, oğullarının hasretine dayanamayarak Dergâh’ta hilâfet görevini

yürüten Seyyid Ebû Bekir Çelebi’ye müraccatları üzerine; şairin çilesini İstanbul’da

tamamlamasına izin verilmiştir.

(6)

İstanbul’a dönen Gâlib, Yenikapı Mevlevîhânesi’nde Ali Nutkî Dede’nin yanında çilesini tamamlamış;

1201/1787’de “dede” olmuştur. Daha sonra Ali Nutkî Dede’den hilâfet alan Şeyh Gâlib, 1204/1790’da

Sütlüce’de Yûsuf-ı Sîneçâk’ın türbesine yakın bir yerde bir ev satın alarak ikâmet etmeye başlamıştır.

1205/1791 yılında Galata Mevlevîhânesi Şeyhi Halil Numan Dede’nin yerine tayin edilen Konya’daki Şems Dergâhı türbedârı Abdullah Dede’nin yolda vefat

etmesi üzerine Şeyh Gâlib, 9 Şevvâl 1205/11 Haziran 1791 günü Galata Melvevîhânesi’nin şeyhliğine

getirilmiştir.

(7)

Mevlevî şairleri hakkında bir Tezkire yazan Esrâr Dede (ö. 1211/1796), şairin en samimi dostlarındandır. Eserinde Gâlib’in hayatına

uzunca bir yer ayıran Esrâr, şeyhi Gâlib’e olan sevgisini, eserlerinde yer yer dile getirmiştir.

Gâlib’e ve eserlerine büyük bir hayranlık ve

muhabbet besleyen bir diğer isim ise saraydan

Mevlevîhâne’ye onu ziyaret etmek için gelen

dönemin padişahı Sultan III. Seli.m’dir

(8)

Hükümdâra, Galata Mevlevîhânesi’nin tamiri için bir kasîde sunan Gâlib’in bu isteğini yerine

getiren III. Selim, Mevlevîhâne’ye ayrıca bir şadırvan, semâhâne içine ise bir mahfel-i

hümâyûn yaptırmıştır.

Padişahın Gâlib’e gösterdiği teveccühün bir

başka göstergesi ise şairin Dîvân’ını yazdırarak cilt ve tezhibi için 300 altın sarf etmesi

olmuştur.

(9)

Şeyh Gâlib’in Galata Melvevîhânesi’ndeki görevi sekiz yıl sürmüştür. 1209/1794’te annesi Emine Hatun’u, bundan iki yıl sonra da çok sevdiği

dostu ve dervîşi Esrâr Dede’yi kaybetmesi Gâlib’i derinden üzmüş, sonrasında kendisi de

hastalanarak kırk iki yaşında iken 27 Recep 1213/4 Ocak 1799 tarihinde vefat etmiştir.

Galata Melvevîhânesi bahçesinde, Mevlevî şeyhi

ve Mesnevî şârihi olan İsmail Rusûhî Ankaravî’nin

Türbesi’ne defn edilmiştir.

(10)

ESERLERİ VE ŞAİRLİĞİ

Gâlib’in, Mevlevî şairlerden bir kısmının hayat hikâyelerini yazarak müsvedde hâlinde Esrâr Dede’ye tertip ve tasnîf etmek üzere verdiği Tezkire’si dışında dört eseri bulunmaktadır.

1252/1836’da Mısır’da basılan Dîvân’ın yurt içi ve yurt dışındaki farklı kütüphanlerde kırkın

üzerinde yazma nüshası bulunmaktadır. Eser

üzerinde Muhsin Kalkışım ve Abdülkadir Gürer

tarafından birer doktora çalışması yapılmıştır.

(11)

Şaire asıl şöhretini kazandıran Hüsn ü Aşk’ı,

Dîvân Edebiyatı’nın son büyük mesnevîsi kabul edilir. 2041 beyit ve dört tardiyyeden oluşan eserin, yazma nüshalarının yanında farklı

neşirleri de bulunmaktadır. Hüsn ü Aşk,

tasavvufî iç yolculuğun sembollerle anlatıldığı, soyut kavramların müşahhas örnekler üzerinden açıklanmaya çalışıldığı, sonraki şairler

tarafından örnek alınan bir eserdir.

(12)

Şerh-i Cezîre-i Mesnevî, Yûsuf-ı Sîneçâk’ın Mevlânâ’nın Mesnevî’sinden seçtiği 366

beyitten oluşan Cezîre-i Mesnevî adlı

eserinin şerhidir. Şeyh Gâlib’in Türkçe tek mensûr eseridir.

es-Sohbetü’s-Sâfiye ise Köseç Ahmed

Dede’nin et-Tuhfetü’l-Behiyye fî-Tarîkati’l- Mevleviyye adlı Arapça risâlesini, yine

Arapça bazı notlarla açıklamaktadır.

(13)

Şiir yazmaya, nazireler kaleme alarak, büyük şairleri taklit ederek başlayan Gâlib; Attâr,

Nizâmî, Hüsrev gibi şairleri incelemiş, özellikle Mevlânâ’dan ve Sebk-i Hindî üslûbunun önemli temsilcilerinden olan Şevket-i Buhârî’den son derece etkilenmiştir.

Fuzûlî, Hayâlî, Nef’î, Nedîm gibi büyük şairlerin şiirlerini okuyarak yetişen Gâlib, tüm bu zirve

şahsiyetlerden farklı olarak, yeni bir şiir

anlayışının, farklı bir sanat telakkisinin peşinde

olmuştur.

(14)

Gâlib’in asıl amacı; şiiri eskilerin tekrarlayıp durdukları teşbihlerden ve mecazlardan

arındırmak, orijinal mazmunlar ve istiârelerle

sanat ve anlam derinliğine dayanan yeni bir tarz ortaya koymaktır.

Üstün bir anlatım ve hayâl gücüne sahip olan

Gâlib, hedefine tam anlamıyla ulaşamamışsa da;

mananın söze hâkim olduğu, ince ve girift

hayallerin ön plana çıktığı, karmaşık çağrışımlara sahip, kimi zaman anlaşılması güç bir anlam

örgüsüne sahip şiirleriyle, “Dîvân şiirinin son büyük

şairi” olma unvanını elde etmiştir.

(15)

Gâlib, yaşadığı dönemden günümüze pekçok şair üzerinde etkili olmuştur.

Çağdaşı Esrâr Dede başta olmak üzere,

Pertev, Aynî, Şeref Hanım, Şeyhülislâm Ârif Hikmet, Yenişehirli Avnî; Şeyh Gâlib’i seven ve ondan etkilenen bazı şairlerdir.

Kendisinden sonra yetişenler arasında

Gâlib’in en güçlü izleyicisi ise, Dîvân şiirinin XIX. yüzyıldaki son temsilcilerinden olan

İzzet Molla’dır.

(16)

KAYNAKÇA

Ali Enver, Semâ‘hâne-i Edeb, Âlem Matbaası, İstanbul 1309.

Alparslan, Ali, Şeyh Gâlib, Kültür ve Turizm Bakanlığı Yayınları, Ankara1988.

Ayvazoğlu, Beşir, Şeyh Gâlib Kitabı, İstanbul Büyükşehir Belediyesi Yayınları, İstanbul 1995.

Esrar Dede, Tezkire-i Şu’arâ-yı Mevleviyye, Haz.: İlhan Genç, Atatürk Kültür Merkezi Yayınları, Ankara 2000.

Kalkışım, Muhsin, Şeyh Gâlib Dîvânı, Akçağ Yayınları, Ankara 1994.

Okçu, Naci, Şeyh Gâlib Dîvânı, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları, Ankara 2011.

Referanslar

Benzer Belgeler

Örneğin 11.05, Türkiye Türkçe- sinde “on biri beş geçiyor” şeklinde ifade edilirken Azerbaycan Türkçesinde “on ikiye beş işlemiş” olarak kullanılmaktadır.. 10.30

Bu dörtlüğü Nazım Hikmet, Semiha Berksoy için “ İstanbul Sokak- larında” nın çekiminden bir yıl sonra

çok küçük seramik parçacýklarýn üretiminde uygun %10 ve daha fazla seramik katký fazý

this article contains the classification of vortex tubes, the birinci bölümünde, vorteks tüplerin sýnýflandýrýlmasý, vorteks construction of vortex tubes, the working fluids

In this study, uterine smooth muscle tumors and soft tissue nerve sheath tumors showed no expression of CD117 and CD34.. The only cell in the gastrointestinal tract which

tanbula gelip yine doğruca Mısıra dönmesi devlet men­ faati muktezasmdan olduğu gibi bunun hilafı yâni Ada­ larda ikameti devlet menfa­ atine mugayirdir.. Bir de

(v) Mevcut araştırmaya ilişkin sonuçlar, dijital vatandaşlık konusuyla ilgili hazırlanan tezlerde nicel ve karma yöntemin dengeli dağıldığını ve en fazla tercih