• Sonuç bulunamadı

Trk Tiyatrosu'nun Kut -Trensel Kaynaklar ve Kyl Tiyatrosu

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Trk Tiyatrosu'nun Kut -Trensel Kaynaklar ve Kyl Tiyatrosu"

Copied!
11
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

TÜRK TİY ATROSU'NUN KUT -TÖRENSEL

KAYNAKLARI VE KÖYLÜ TİYATROSU

Nurhan KARADAG

Bugün hala Türkiye' de eski çağıardan beri yapılan törenler, büyüler, oyunlar görülmektedir. Tarımla, hayvancılıkla geçinen köylü yaptığı bü-. yüleri, törenleri oyunları şöyle açıklamaktabü-.

,- "Oyun yaparız" - "Oyun çıkarırız"

- "Bir adet yaparız" .

- "Dedelerimizden böyle gördük böyle yaparız" diyor. Amacı için ise:

- Bereket olsun - Şenlik olsun

- Geleneğimiz bu bizim dedelerimizden böyle gördük. - Güneşi karşılarız.

- Yağmur için

- Kuzular dişi olsun, ikiz olsun diye

- Ot bereket bololsun, vatana millete zeval gelmesin - Bahar geliyor, ot, yeşil oluyor

- Kulağımızın pası gidiyor.

Bugün sanatı tanımlarken sanatın öğretici-eğitici ve eğlendirici işle-vinden yola çıkar~, yaşamı kolaylaştıncı ve güzelleştirici yanlarını önde tutmak istiyoruz. Ilk insandan günümüze kadar gelişen çizgi içinde, sana-tın yadsınamayan ortak özelliklerinibelirlerken sanatın vazgeçilemez olu-şunu, insan yaşamı için zorunlu oluolu-şunu, bugün de Anadolu köylüsünün bin yıllık geleneğinde bulabiliyoruz. Bu açıdan, yani, yaşamı güzelleştiri-ci ve kolaylaştıncı yanından bakıldığında köylüniüzün 'oyun çıkarma', 'oyun yapma' nedenlerine birkez daha bakabiliriz:

(2)

1- Hayvancılıkla geçinen yörelerde koyunların koçlarla çiftleşmesi için yapılan "Koçkatımı", koyunların dişi ve ikiz kuzulamalan için yapılan "Saya Gezme", koyunların sütünün bololması için ilksağımda yapılan "Beri" törenleri.

2- Tarımla ..geçinen yörelerde ürünün bereketli olması için 'yapılan "Hasat ünü", "Hasat Sonu" törenleri. .

3- Doğaya sıkı sıkıya bağlı olan yörelerde doğa ile yandaş ve banşık olmak için 'Güneşi Karşılama', 'Babarı Karşılarna' (Hıdrellez-Nevruz vb.), 'Yağmur Yağdırma', 'Kışyansı', 'Yeni Yıl'

törenle-, ri.

4- Doğum, ölüm, hastalık tedavisi için yapılan büyüler ve törenler. B- Eğlenmek, vakit geçirmek için çıkartılan oyunlar. Bu' oyunlar da kendi içinde değişik biçimlerde bölümlenebilir.

a- Büyüsel, törensel izler taşıyan oyunlar, b- Günlük yaşamı konu alan özgün oyunlar.

A- Törensel Büyüsel Nitelikli Oyunlar

Bugün ülkemizde yaygın olarak yapılan törenlerin başında 'Koçkatı-mı' , 'Saya Gezme' ve 'Beri' törenleri yapılmaktadır.

Koyun besleyen, koyunculuk yapan köylü, koyunların çiftleşme za-mamnda Kasım ayımn başında 'Koyunlarla, koçları çiftleştirir. Bu iş için 'Koçkatımı denilen' bir tören düzenlenir. Köy halkı çoluğu çocuğu ile sü-rüyü alıp otlağa gider hemen herkes sevinçlidir. Allı güllü giysileri içinde

(3)

TÜRK TİYATROSU'NUN KUT-TÖRENSEL KAYNAKLARI VE KÖyLÜ.... 67

bir renk ve coşku seli olarak görünür. Koçlar çeşitli renklere boyamr. Boynuzlanna elma, nar gibi bereket sembolü yiyecekler takılır. Kurdele-ler bağlanır, üzerKurdele-lerine de özellikle küçük kız veya erkek çocuklar bindi-rilir bu koçun erkeklik gücünün simgesi ya da kuzulayacak koyunun dişi olmasımn isteğidir. Bu kalabalığa yer yer çalgılar da eşlik eder görüntü , tam bir bayram yerini andınr.

Koçkatımında topluca yenilir ve eğlenilir. Koçkatımından 100 gün sonra yani kuzunun ana rahminde tüylendiği gün 'Saya Gezme' denilen tören düzenlenir. bu tören Şubat ayı ortalarına rastlar. 'Saya Gezme' töre-nine bazı yönlerde 'Çoban Bayramı'da denilir. Köyün çobanlanmn da içinde olduğu bir grup köylü önceden kısa bir hazırlık yapar giysiler, takı-lar, makyaj malzemeleri, çalgıcılar bulunur, kimlerin ne rolü oynayacağı belirlenir. Ana roller şunlardır:

1) Dede: Ak sakallı yüzü un ile beyazlatılmış, kambur ve göbekli bir yaşlı, eskiyi yaşlanmışı gideni simgeler.

2) Arap: Elleri ve kollan sıvalı tüm yüzü elleri ayaklan is ile siyaha boyalı, başında sivri siyah bir külah, külahın ucunda beyaz tüy olabilir. Bil başlık ve tip iskambil kağıtlanndaki jokeri çağnştınr. Arap bu haliyle kışı simgeler ama yeşerecek olan bahardır yeni ,gelecek olandır, bir anlamda bereketin ve yeninin tohumudur. 3) Gelinler: Kadın giysileri giymiş erkek oyunculardır, toprağı,

döl-lenecek olanı, bereketi simgelerler.

Bu üç asal oyun kişisinin yanında, Muhtar, Zeybek ya da koruyucu, köpek, tilki, geyik, domuz gibi yöreden yöreye değişen azalan ya da ço-ğalan tören tipleri bulunur. Bu tiplerin hepsi erkek oyuncular daha

doğru-su köylüler tarafından yansılamr. .

Tören üç aşamalı yapılır birinci aşama söyleşili bölümün olduğu kı-sımdır minik bir dramatik oyun sergilenir. Köyün ortasında meydanlık bir yerde oynanır. Seyirciler (köylüler) çepeçevre seyreder ya da katılır oyuna. KöyWnün toplanması için çalgılar çalar bu çalgılar yöreden yöre-ye değişir. Ornek verdiğim yörede davul klarnet cümbüş çalınmıştır. Oyuncu-seyirci iç içe dans edilir-halay çekilir. Sonra Çoban özel giysileri ve makyajı ile oyun yerinin ortasına doğru ilerler. Çoban, 'Dede'yi oyna-maktadır. Herkes susar, Çoban, köyün muhtanm sorar. Muhtardan iş ister, pazarlık sonucu çoban köyün davanm-sığınm otlatacaktır. Çoban, aynca kendisi ve iki eşi için ev de ister Muhtar'dan. Çoban sürüyü otlat-maya gidince seyircilerden birileri kızlan kaçınr. Çoban dönünce ailesini bulamaz. Köpeği ile koku alarak kızlanm bulur. Kızlar erkeklerle tarlada çiftleşmiştir (bereket töreni). Kızlar bulununca sevinilir ve toplu dansa geçilir. Dans sırasında Dede ölür, kızlar Dede'nin başında ağıt yakarlar. Seyircilerden biri Hoca olur (din adamı) gelir ölü Dede'nin başında dua okur. Dede dirilir. Bu dirilme her yörede değişik nedenlerle olabiliyor.

(4)

Sözgelimidoktor iğnesi, para, kuruyemiş, yiyecek, su dökme vb. Dirilme sevinçle dansla kutlanır. Sonra kızlar ölür, Dede onların başucunda ağıt yakar. Hoca onlara da okur anlar da dirilir. Dirilme toplu dans ile kutla-. nırkutla-. Sonra oyuncu seyirci çalgı eşliğinde Törenin ikinci aşaması olan ev

ev gezme bölümüne başlanır. Her evin önünde durulur maniler söylenir.

- Her hayadan hayadan Yılan bakar kayadan Acımızdan gelmedik

Töremiz var Sayadan Sayacı geldi duydunuz mu Selam verdik aldınız mı Ya verin hakkımızı Ya kırarız kapınızı

Yağ verenin bir oğlu Bulgur verenin kızı olsun

Her ev sahibi bu çobanlara, oyunculara çeşitli hediyeler yiyecekler verir.

Törenin üçüncü aşamasında oyun çıkaran grup ve çobanlar kendi aralannda -aldıklarıhediyeleri paylaşırlar, yiyecekleri yerler ve topluca eğlenirler.

Sezonun ilk süt sağma töreni "Beri" adını taşır, köylüler sürüyü otla~ ğa götürürler yanlarında kovalar vardır süt sağmak için, otlağa gelinince süt sağacak olan kadınlar toprağı azıcık kazıp kuru soğan gömerler üzeri-ne süt sağacakları kovayı koyarlar. Sağırndan önce de bereket olsun diye sürünün üzerine nohut serperl~r.

.. A-2) Tanmla geçinen yörelerde ürünün bereketli olması için Hasat

ünü ve Hasat Sonu törenleri yapılır. .

Bazı yörelerde ilk tohumu tarlasına atanköylüyü arkadaşlan yakala-yıp ıslatırlar bereketli olsun diye.

Bazı yörelerde tüm köylü tarlanın kenarında toplanır yaşlılar dualar okur kadınlar birgün önceden içinde lop yumurta olan özel ekmekler ha-zırlar. Tarlanın sürüleceği gün yanşlareğlenceler düzenlenir tarlasını süren köylüye toprak fırlatılır.

(5)

i '

TÜRK TİYATROSU'NUN KUT-TÖRENSEL KAYNAKLARI VE KÖyLÜ.... 69

Hasat sonu ise, genellikle 'Ekin Kurtarma Duası' yapılır. Son ekin de biçildiğinde Orakçılar orak1arını mal sahibinin önüne atıp bahşişlerini isterler ve Buğday piri olan Hacıbektaş için dua ederler.

1. Tırpancı- Düşmanın ömrü bu kadar olsun 2. Tırpancı- Allahımız ulu

Soframız dolu

Pirimiz Hacı Bektaş-ı Veli Hü diyelim Hü

Omuzunda heybesi içi dolu elması

Akşpma kuzu kızartması Bismillahirrahmanirrahim Akşaina hürmet Sabaha niyet Kolumuza kuvvet Duamıza devlet Kesemize bereket Kör şeytana lanet

Verelim Muhammet Mustajaya Salavat Ekenler eker '

Biçenler biçer Cennetin kapısını Cömertler açar

SalZü Allahu Muhammet

A-3) 'Kışyarısı', 'Yeni Yıl', 'Güneşi Karşılarna', 'Bahar Törenleri', 'Yağmur Duası' gibi özel günlerde ya da belirli günlerde yapılan törenler:

'Kışyarısı' 1 Ocak'ta, gelecek yeni yıl için, bahar için yapılan bir tö-rendir. Bu törende de 'S~ya Gezme' töreninde olduğu gibi Ak-Kara kar-şıtlığı-çatışması işlenir. Olüp dirilme ana motiftir. Köylü gece yapar bu töreni. Kılık değiştirmiş oyun kişileri ellerinde meşalelerle bir köyden . başka kaöye ya da bir mahalleden başka mahalleye giderler. Çalgı ve toplu dans bu törende de vazgeçilmez ögelerden biridir. Bazı yörelerde gerçek bir kurban da kesilir.Bu kurban bir yarışma ya da çatışma sonucu kazanılmıştır. Dirilmede bu kez Hoca ve Papaz devrededir. Karasal ikli-min hakim olduğu kişlann sert geçtiği yörelerde Şubat'ın sonlarına doğru 'Baca Pilavı' töreni yapılır: Köylüler bu törenin amacını "güneşi karşıla-rna" diye cevaplıyorlar. Köyün delikanlıları büyük bir evin damına çıkıp tüten bacanın çevresinde horoz kesip pilav pişiriyorlar, güreş tutuyorlar, halay çekiyorlar. bu törende de toplu dans ve toplu yeme ögelerini görü~

(6)

yoruz. Aynca 'Kışyansı' töreninde olduğu gibi yanşma ya da çatışma motifleri de yer almakta.

Bahar törenleri ise: 21 Mart'ta 'Nevruz', çiğdem açtığında 'Çiğdem Bayramı', 6 Mayıs'ta Hıdırellez .olarak kutlamyor.

Nevruz'da kırlara çıkılıyor. Bayram, seyran niteliğinde kutlamyor. Kadın, çoluk çocuk temiz ve renkli giysileriyle bütün gün kırda eğleni-yorlar. Yemek ve dans bu törenin de ortak özelliği. Bazı yörelerde Neuv-ruz, kutsal yerlerde, mezarlıklarda kut~amyor. Bu Şaman geleneğinin gü-nümü~e kadar uzandığını gösteriyor. Olülerin ruhunun ölmediğine başka bir canlıya ya da cisme geçtiğine inamlıyor ve bu sevinçle kutlaruyor. Eğer ölüm anında bu tören yapılmazsa Baharda, doğa canlanırken yapılı-yor.

'Çiğdem Bayramı' ise çocuklar tarafından kutlamyor. Baharda ilk çiğdemler açtığında çocuklar toplanıp dağlara, kırlara çiğdem toplamaya gidiyorlar, topladıklan çiğdemIeri başlanna çelenk. yaparak, ellerinde deste yaparak ve bir ağacın dallanna bağlayarak, güle eğlene köye dönü-yorlar. Köyde kapı kapı dolaşıp maniler söylüyorlar:

Çiğdem çiğdem çiçecik Emmim oğlu Musacık Kolları var kısacık Az verenin kızı olsun

Çok verenin oğlu olsun.

Ve evlerden un, bulgur yemiş, yağ vb. yiyecek toplayıp topluca yiyorlar .. 'Çiğdem Bayramı'na benzer bir tören de 'Öksüz Oğlan Çiçeği' töre-nidir. Gç,ne baharda yaklaşık olarak çiğdemIerin açma zamamndan biraz sonra 'Oksüz Oğlan Çiçeği' denilen çiçekler açar (Ankara-Keskin). Hemen hemen çiğdem ile aym tören yapılır. Sadece bu törende tören kah-ramam öksüz bir oğlan çocuuğudur, toplamlan yiyecek ve giyecekler bu öksüz oğlana verilir, yiyeceklerin bir kısmı da topluca yenilir.

'Yağmur Duası': Kırsal kesimde yaşayanlar için yağmur vazgeçil-mezdir. Yağmurun yağmasımn gecikmesi koca bir yıl aç kalınması demek olduğundan köylü dini liderleri 'Hoca' ile birlikte kutsal bir yere ya da su kenanna gider bu gidiş tüm köy canlıları ile birliktedir, özellikle hayvanlar ve çocuklar da götürülür. Bu tören diğerlerinin aksine yoksul-luk, kıtlık ve acı çekme gösterisi halindedir. Çocuklar ağlatılır. Koyunlar, kuzular meletilir. Ceketler, şapkalar ters giyilir, büyük bir vaveyla kopar-tılır ki acınası hallerine 'Allah' yardım etsin yağmur yağdırsın. Köylü, başlarında Hoca saf saf dizilir eller yere doğru parmaklar yağmurun yağ-masım taklit eder gibi bir aşağı bir yukarı dua ile hareket ettirilir. Tören toplu yeme ile biter.

(7)

TÜRK TİYATROSU'NUN KUT-TÖRENSEL KAYNAKLARI VE KÖyLÜ.... 71

Bazı yörelerde kadınlar kurbağalar ile yağmur töreni düzenler. 4-5 kurbağayı ayaklarından birbirlerine bağlayıp bir elek içine koyarlar ve maniler söylerler. Kurbağalar kaçmaya kurtulmaya çalışır ama baş ara-mazlar bağınp dururlar, amaç bir önceki ile aynıdır. Tanrı kurbağalann haline acıyıp yağmur yağdırsın diye düşünülür.

Bazı yörelerde yağmur yağdırma törenini çocuklar yapar. Bir grup çocuk kukla bir bebek yapıp maniler söyleyerek ev ev dolaşırlar-yağ yağ-mur yağ- tarlada ekinler yandı, ev sahipleri kuklayı ve çocuklan ıslatır. Çocuklara yiyecekler verir. Çocuklar da sonunda toplanıp birlikte topla~ dıklan yiyecekleri yerler.

Bir başka yörede kadınlar başka bir köyün dağdaki sürüsünü çalarlar, çobanlan bağlayıp köylerine dönerler. Bunun anlamı ise yağmur yağmaz-sa herkes hırsız olur.

Bir başka yörede ç'ocuklar çamurdan bebekler yaparlar yağmur yağ-dırmak için. Eğer yağmur yağmazsa çamur bebekler kuruyacak ve dağıla-caktır-ölecektir.

6 Mayıs'ta kutlanan 'HıdırelleZ' ise gelen bahan kutlamak için yapı-lır, bayramlık giysiler giyilerek kırlara gidilir, niyetler çekilir, şarkılar söylenir, oyunlar oynanır ve gruplar halinde yemekler yenilir.

A-4) Doğum, ölüm, hastalık tedavisi için yapılan büyüler:

Bu törenler de genellikle İslam öncesinden beri süregelmektedir. Orta Asya' daki Şamanist Türkler hastalık tedavisi, doğum ve ölüm için düzenledikleri törenlerin uzantılarını bugün Anadolu' da görmekteyiz. Ayrıca Türklerden önce Anadolu'da yaşayan toplumların da benzer tören-leri kanşarak, kaynaşarak değişerek, dönüşerek bugüne kadar gelmiştir.

B- Eğlenmek, Vakit Geçirmek İçin Çıkartılan Oyunlar

Yeni düzenlenen oyunların en önemli yanı, köylümüzün tiyatro yapma ya da seyretme isteğini ortaya koyması, tiyatro gereksinmesini içinde duymasıdır. Köylünün yaşama koşullan geliştikçe, doğaya karşı büyü varma gereksinmesiazaldıkça, seyirlik oyunlann amaç değiştirerek sürdürüldüğünü görüyoruz. Amaç, artık doğa ile barışık olma değildir. ,Köylü doğayı büyü ile etkilemiyeceği bilincindedir, ama aym alışkanlığı, seyirlik oyun çıkarma alışkanlığını, bu kez de bir etap ötede eğlence kö-kenli de olsa, kendi yaşamım gene daha iyi sürdürebilmek için oyun çı-kartıyor. Bu durum, köylünün yaygın bir biçimde kendi tiyatrolarım, kendi yaşamlarını daha kolaylaştırmak için yapabileceği tohumunu ortaya koyuyor. Bu da tiyatronun işlevi, sanatın işlevi konusunda güncel bir yorum getiriyor. Tiyatro: toplum yaşantısını eleştirmek,değiştirmek, ko-laylaştırmak, güzelleştirmek için gereksinme duyulan bir sanat dalı olma-lıdır.

(8)

BEKÇi ÇAVUŞ MUHTAR SEFİL KARDEŞ

(İki kardeş babalanndan miras kalan tarlayı peyetmeyip, güzün buğ-dayekimi zamanı öküz kılığına girip, sabana koşularak hem buğdaylannı ekerler, hem de sürerler. Hasat zamanı ekinlerini biçip, buğdayı bölmeye çalışırlar). .

KURNAZ KARDEŞ - Gel kardeşim, dane birimize, saman birimize SEFİL KARDEŞ - Senin bir ineğinle danan var samanı onlar yer,

yoksa kışın kınlırlaro Samanı sen al.

KURNAZ KARDEŞ - Ben zaten ineği~en danayı kışın keseceğim. Buğ-. day bana saman sana.

- Ey kardeşim benim malım yok, ben samanı ne ya-pacağım.

KURNAZ KARDEŞ - Hey budala hey. Saman sana çok lazım .. Senin .. odan var, soban olur kızınırsın. Ben de buğdayı un eder yersem, yakacak olmadığıhalde soğuktan üşüdükçe titrerim. .

- Öyleyse kardeşim samanı da buğdayı da bölüşe-lim.

KURNAZ KARDEŞ - Peki

(Kurnaz kardeş, yanlannda hazır bulunan, çukur ve genişçebir kap olan leğericeyi alır ve buğdayı ölçerek, el, kol minıik hareketleriyle bölrneğe başlar).

KURNAZ KARDEŞ - Seninki beş oldu, benimki daha ikide de duruyor. SEFİL KARDEŞ - Sana fazla geçti.

(Kavga ederek aynı meydanda. bir başka yerde duran Muhtann yanına giderler).

- İkiniz de bana r:azı mısınız? - Razıyık.

- .Sonra nizah istemem.

(Birlikte buğdayın yanına giderler, Muhtar, kendi-ne iki, diğerlerikendi-ne bir verir. Kendininkini bekçiyle .eve taşıtır. Yerine geçer. İki kardeş tekrar kavga-ya tutuşur ve muhtann kavga-yanına giderler).

- Oğlum, sizin işinize benim aklım ermedi. Gidin kasabaya şikayet edin). .

. i

(Kardeşler, başka yerde duran kasaba çavuşunun yanına giderler).

- Bekçiii, Oğlum sen bu buğdayı iki kardeşe

böle-ceksin. . ..

- Başefendi senin de bunda hakkın var, sen de zah-met çekmişsin.

(Bekçi de Muhtar gibi yansını alıp gerisini pay

eder). . '

MUHTAR İKİsİ MUHTAR SEFİL KARDEŞ

(9)

/

TÜRK TlYATROSU'NUN KUT-TÖRENSEL KAYNAKLARI VE KÖYLÜ,...

.

. 73

HAKİM ÇAVUŞ

DEGİRMENCİ

BİRKÖYLÜ DEGİRMENCİ

- Bekçi, oğlum bunu bizim eve götür.

(Bekçi götürür, kardeşler de kalam sırtlayıp esıd yerlerine dönerler).

KURNAZ KARDEŞ - Bulgur etsem, unluk kalmıyor, 'unluk etsem bul-gur kalmıyor. Bir değirmenei var. Herkes bana oyun yaptı. Ben de Değirmeneiye oyun yapa-nm.

(Kurnaz kardeş, sırtında keçi derisinden şişirilmiş boş tulukla değirmene gider).

KURNAZ KARDEŞ - Değirmenci kardeş bunu gece öğüteceksin. Sa-bahleyin gelir götürürüm.

- Peki oğlum, şu çuvallann arasına koy (Kurnaz kardeş denileni yapar, 'eve döner. Sabaholmuş gibi esneyerekelini yüzünü oğuşturarak değirme-ne gider). '

KURNAZ KARDEŞ - Selamün aleyküm Deği~enci. DEGİRMENCİ - Aleykümselam, koş nöbetçi. KURNAZ KARDEŞ - Bizim şu un öğütüldü mü? DEGİRMENCİ - Sizin un havaya kaçtı.

KURNAZ KARDEŞ - Ne havası yahu? Ne havası? Temiz yudum yıka-dım. Bir deri dolu buğday getirdim. Aç bakalım un oldu mu değirmencii.

DEGIRMENCİ ~ Tuluk boş. KURNAZ KARDEŞ - Tuluk dolu DEGİRMENCİ - Tuluk boş KURNAZ KARDEŞ - Tuluk dolu

Mizahlaşarak yine bir başka yerde duran Hakimin yamna giderler.

- Getirin bakiyim deriyi. Bu deri doluymuş. Eğilip bükülmemişde.Bu herifin buğdayım öğütüp, tes-lim edeceksin.

(Değirmene dönerler. Kurnaz kardeş, unu alıp kardeşinin yamna döner).

KURNAZ KARDEŞ - Ulan oğlum ne duruyon? Ben böyle yaptım, sen durma (Bu arada değirmen e bir başka köylü gelir. Buğdayının öğütülmesi için de Değirmeneiye yemek getirmiştir).

- Değirmenci kardeş sana yemek getirdim. i

- Nöbetçi, söyle bana böyle şeyler getirmesinIer. Tavuk, oğlak gibi şeyler getirsinIer.

(10)

NÖBETÇİ SEFİL KARDEŞ SEFİL KARDEŞ SEFİL KARDEŞ MUHTAR SEFİL KARDEŞ

- Davran kara daşım davran Dünyada sürmedim devran Evinde bulunmaz bir kaşık ayran Şimdi mantılan beğenmiyor Hüseyin Kabak gelir haral haral -Yarık eller kabak yarar

Herkes haysiyetin arar arar Mallar yesin kabağı Tarlada kaldı kabağı Kabağı getirir eller Çekirdeğini çit1er döller

Muhannet ölümden zormuş derler Meğer sahiymiş Hüseyin

(SefÜ Kardeş, elinde aynı tulukl~ değirmene gelir).

- Selamün aleyküm Değirmenci, şunu öğüt sabahı-. nan gelip götüreyim~

- Getir şuraya yanıma bırak. - Şurda kalsın.

- Kardeşin beni karidırdı, ben Değirmenci miyim? Mahkemeci miyim? .

(Değirmenci, değnekle Sefil Kardeş'in üstüne yürür ve onu güzelce döver. Sefil Kardeş kaçarak kardeşinin yanına gelir).

- Kardeş edeceğin bu muydu? Ne deri kaldı ne geri. Değirmenci çok sinirliymiş.

KURNAZ KARDEŞ - Geçen demli çay içtik. Değirmenci'yle ondan. sinirbağladı. Yoksa bana hiç seslenmedi (Sefil kardeş o anda çay yapıp içmiş gibidir).

- Kardeş valIahi ben de sinirlendim. Keşke içme-seydim. Bu çay değirmenciyi de delirtir (Kardeşi-ni bir vurmada öldürür. Muhtar'a gider).

- Kardeşim öldü.

(Birlikte ölünün yanına giderler). - Ne oldu buna da öldü.

- Elimden bir kaza çıktı.

(Muhtar, Sefil Kardeş'i yakalayıp Hakim'in yanı-na götürür, duiuşma başlar).

- Ben öldürmedim Hakim Beğ, çay bana sinir bağ-lattı. Değirmenci beni çok döğdü, ölmedim, kar- . deşime de bir tane vurdum, ölümü yakın imiş. Kardeşim herhalde öldü. SEFİL KARDEŞ SEFİL KARDEŞ DEGİRMENCİ SEF'İL KARDEŞ DEGİRMENCİ

(11)

~---

---....,.,..---~

TÜRK TİYATROSU'NUN Kıh-TÖRENSEL KAYNAKLARI VE KÖyLÜ.... 75

HAKİM MUHTAR HAKİM MUHTAR

- Atın bunu hapishaneye - Bana teslim oldu.

- Bu iki kardeşin neyi varsa, kabı kaşığı hepsini alıp evine götür Muhtar. - ~ - Oldu Hakim Be~. .

Muharrem Aral'ın Kayseri yörelerinden derlediği bu oyun; düğün, bayram ya da özel günlerde oynanıyor. Bu yörelerde yan profesyonel denilebilecek oyunculuk görülüyor. Yörenin bütün düğünlerine, özel gün-lerine hep aynı ekip çağnlıyor. Topluluk çıkardığı oyunlar için düğün sa-hibinden küçük bir ücret alıyor. Oyunculukta profesyonelliğe yöneliş, oyunun içeriğini de etkilemiş ve oyun, evrensel boyutlar kazanmağa yö-nelmiştir.

Referanslar

Benzer Belgeler

Geleneksel Türk tiyatrosu olarak nitelendlrdiğirniz kara- göz, kukla, ortaoyunu, meddahlık, dramatik köy seyirlik oyunlarıda geleneksel kül- türel değerlerimiz içerisinde

Ona göre, iki cisim arasındaki kuvvet etkile- şimi aralarındaki mesafenin karesiyle ters orantılı olarak değil, ondan daha hızlı artmakta veya azal- maktadır. Genel

Elbette zaman zaman daha büyük boyutlar- daki göktaşları da atmosfere girer.. Bunlar çok daha parlak görünür ve bazen

— öncelikle söyleyeyim kİ, benim kadar çok çalışan kişi pek az, benim kadar az resim yapan­ sa hiç yok gibidir.. Çünkü kendime gömlek dikmek ten tutun

Bunlar­ dan, Yahya Kemal Yaşarken ki­ tabında, senin gençlerimize bir bilgi ve tahlil yoluyla tanıtılma­ sını uygun bulduğun şiirlerin, fi­ kirlerin ve

»1982 yılında, Tevfik Fikret’in evi “Âşiyan”ın onarımı ve geniş bahçe düzenlemesi çalışmalarını baş­ lattı.. »Gülhane Parkı nda “Tanzimat Mtizesi”nin

*) Dr., Okt., Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Arap Dili ve Belagati Ana Bilim Dalı (e-posta: ahmad.adyab@gmail.com) Ahmed ALDYAB (*) 1 ءاجهلا رعش ًف

Yapılan analizler sonucunda lise öğrencilerinin anne baba tutumları psikolojik özerklik alt boyutu ile kariyer gelişiminde aile etkisi arasında anlamlı ilişki