Doç. Dr. Tarık Soydan
Ankara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Fakültesi Eğitim Yönetimi Anabilim Dalı
Eğitim Sisteminde İstihdam Dersi Notları –10
PERFORMANS DEĞERLENDİRME
Türkiye’de 1980’li yıllardan bu yana kamu hizmetleri alanı Yeni Kamu Yönetimi (New Public Management) yaklaşımı temelinde
yeniden yapılandırılırken eğitim alanında da amaç, yapı ve işleyiş boyutları ile önemli
değişiklikler meydana gelmektedir.
Eğitim alanında performans yönetimi
sisteminin gündeme gelmesi ve performans değerlendirme konusunda çalışmalar
yapılması bu değişiklikler arasında
sayılabilir.
Performans değerlendirme, asıl olarak iş analizlerine ve iş niteliklerine dayanan ve organizasyonun
çalışanlarına performansları hakkında dönüt
vermesinin yöntemini oluşturan bir sistem olarak ele alınmıştır.
Bu sistemde işlerin en önemli yanlarını açığa
çıkararak o işleri tanımlama ve çözümleme sürecine karşılık gelen iş analizleri yapılır. İş analizlerinden yola çıkılarak kişilerin o işleri en iyi şekilde yapabilmek için sahip olmaları gereken asgari nitelikler belirlenir.
İş analizleri, birim analizleri, iş tanımı ve iş nitelikleri birlikte ele alınarak çalışanların performanslarını
değerlendirmek üzere bir dizi standart saptanır.
Performans sisteminin en önemli öğesini performansa dayalı ücret oluşturmaktadır.
Performans değerlendirme konusunda en
fazla tartışılan konu da performansla ücret
arasındaki ilişkinin nasıl kurulacağıdır.
Performansla bağı teknik olarak kurulmasa da ücret, istihdam ilişkisinin en önemli ve en tartışmalı öğesi olagelmiştir.
İşveren için ücretler, her şeyden önce temel bir
maliyet öğesidir. Aynı zamanda nitelikli işgücünü işe almak, elde tutmak ve nitelik kazanmaları için motive etmek açılarından önemlidir.
Çalışan için ücret, her şeyden önce yaşamını sürdürebilmesi için temel bir araçtır. Çalışanın hizmetinin ya da performansının karşılığıdır.
Devlet açısından ise ücret, istihdam, enflasyon, satın alma gücü, sosyo-ekonomik gelişme gibi makro-
ekonomik istikrar öğeleri açısından önemlidir.
Eğitim alanında performans değerlendirme sisteminin önemli öğelerinden biri öğretmen derecelendirme düzenlemesi ve uygulamalarıdır.
08.07.2004 tarihli Resmi Gazete yayımlanan 5204 sayılı ''Milli Eğitim Temel Kanunu ve Devlet Memurları Kanununda
Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun''la öğretmenlerin farklı derecelere ayrılacağı düzenlenmiştir.
Öğretmenlik Kariyer Basamaklarında Yükselme Yönetmeliği, 07.01.2006 tarihli 26046 sayılı Resmi Gazete’de
yayımlanarak yürürlüğe girmiştir.
Yönetmeliğin 5. Maddesine göre, öğretmenlik kariyer
basamaklarında yükselmede; “öğretmenlerin meslekî bilgi ve becerilerinin geliştirilmesi, imkân ve fırsat eşitliği sağlanması ve genellik, eşitlik, geçerlik, güvenirlik, tarafsızlık ve açıklık ölçütlerine uyulması” temel ilkelerdir.
Yönetmeliğin 7. maddesine göre, öğretmenlik, adaylık döneminden sonra öğretmen, uzman öğretmen ve başöğretmen olmak üzere üç kariyer basamağına ayrılır.
Bakanlık eğitim öğretim hizmetleri sınıfındaki toplam serbest öğretmen kadro sayısı içinde uzman öğretmen oranı % 20, başöğretmen oranı % 10’dur.
Anayasa Mahkemesi öğretmen derecelendirme düzenlemesini, yükselme konusunda hizmet içi eğitimin bir başarı koşulu olarak düzenlenmiş olması ve farklı öğretmenlik dereceleri için oransal sınırlamalar getirilmiş olması açısından sorunlu bulmuştur.
2006 yılından 2017 yılına kadar yalnızca bir defa kariyer basamaklarında yükselme sınavı açılmış ve bu sınava dayalı olarak görevlendirmeler yapılmıştır. Önümüzdeki süreçte Anayasa Mahkemesi’nin işaret ettiği sorunları giderecek yeni bir düzenleme yapılması ve yeni bir sınav açılması beklenmektedir.
Genel olarak kamu alanında özel olaraksa okul sistemi içinde performans sisteminin
kullanımına ilişkin olumlu ve olumsuz yönde çeşitli yaklaşımlar geliştirilmiş, argümanlar üretilmiş ve araştırmalar yapılmıştır.
Performans sisteminin kamu alanında
gerekliliğini savunan bir yaklaşıma göre, halkın artan ihtiyaçları karşısında kamunun bütçesi oldukça kısıtlıdır. Dolayısıyla daha az kaynakla daha fazla iş yapmayı mümkün kılmak üzere performans sistemine geçilmelidir. Ayrıca,
performans ölçümü örgütte açıklığı sağlayacak, çıktı için bir güdüleyici olacak ve performans
ölçümü sayesinde otonomi ve hesap verebilirlik üzerinden örgütsel sorumluluklar şekil
kazanacaktır.
Öte yandan, performans ölçümü olumsuz etkiler de
doğurabilecektir. Örneğin, oyun oynamayı teşvik edebilecek, bürokrasiyi artırabilecek, yenilikleri engelleyebilecek,
potansiyel girdilerden elde edilecek avantajların önünü kesmeyi beraberinde getirebilecektir.
Bir başka açıdan, performans ölçümü bir standartize etme çabası olduğu için profesyonel bilginin göz ardı edilmesine neden olabilecek ve sistem sorumluluğuna zarar
verebilecektir.
Zira, rekabet halindeki okullar nitelik yarışı yapıp elde ettikleri kazanımları diğerleriyle paylaşmayabilecektir.
Ayrıca, performans ölçümü iyi performansı
cezalandırabilecektir. Şöyle ki, az bütçeyle çok iş yaparak başarı kazanan kişi ya da kuruma bir sonraki yıl daha az kaynak verilebilecektir.