• Sonuç bulunamadı

Ekonomik Krizin Buğday Tarımına Ve Üreticilere Etkileri

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Ekonomik Krizin Buğday Tarımına Ve Üreticilere Etkileri"

Copied!
8
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

159

Ekonomik Krizin Buğday Tarımına Ve Üreticilere Etkileri

Sema KONYALI1 Okan GAYTANCIOĞLU1

Özet:

2007 yılında yaşanan kuraklık ve 2008 yılının ortalarında başlayan küresel ekonomik krizle tarım sektörü son üç yıldır zor bir dönemin içindedir. Üst üste gelen ekolojik ve ekonomik kriz, buğday tarımını ve 2 milyon dolayındaki buğday üreticisini olumsuz etkilemiştir.

Türkiye nüfusu 1990-2009 yılları arasında 17 milyon kişi artmasına rağmen, buğday üretimi (yıllık ortalama 20 milyon ton) değişmemiştir. Hızlı artan nüfusla birlikte, buğday ve ürünlerinin tüketiminin de artması, gelecek yıllarda üretimin tüketime yetmemesi sorununu ortaya çıkarabilecektir. Türkiye’nin buğday üretimi şimdilik iç tüketimi karşılamaya yeterlidir. Ancak bu kendine yeterlilik, un sanayinin ihtiyacı olan buğday ithalatının yapılmasına engel değildir.

Türkiye aynı zamanda buğday ihraç eden bir ülke olduğu için birçok farklı rejim ve strateji uygulayarak buğday ithal etmektedir. Buğday fiyatları ise her geçen gün artan gübre, mazot, tohumluk, ilaç vb. girdilerdeki artış ortalamasının altındadır. Bunun için buğday ve girdi fiyatları reel fiyatlara çevrilerek hesaplanmış ve yorumlanmıştır. Buğday üretiminde girdi fiyatlarındaki yükselişlerin Toprak Mahsulleri Ofisi’nin verdiği buğday alım fiyatından nispi olarak daha fazla artması, buğday üreticilerinin gelirlerinin de reel olarak düşmesine neden olmaktadır.

Bu çalışmanın amacı, Türkiye’de yaşanan kuraklık ve ekonomik krizin buğday tarımına ve üreticilere olan etkilerini belirlemek ve sorunlara çözüm önerileri getirmektir.

Anahtar Kelimeler: Ekonomik Kriz, Kuraklık, Buğday Tarımı, Buğday Üreticisi, Buğday Fiyatı.

Effects Of Economıc Crısıs On Wheat Agrıculture And Producers Abstract:

In last three years, the agricultural sector is in a difficult period with legistrating of a drought in 2007 and a global economic crisis starting in the middle of 2008. Overlapping of ecological and economic crisis effected wheat farming and about 2 million wheat producers negatively.

In spite of Turkey’s population increased 17 million people in 1990-2009, wheat production (annual average 20 million tones) have not changed. With the increasing of population rapidly, and increasing wheat and products consumption can reveal a problem that production hasn’t suffice to consumption in future years. Today, Turkey’s wheat production is sufficient to domestic consumption. Turkey imports wheat for applying many different regimes and strategies. Wheat prices are below the average of agricultural input (fertilizer, diesel, seed, chemical substance etc.) prices. Therefore, wheat and input prices which have been converted to the real prices are calculated and interpreted. Input prices relatively increase more than wheat purchasing price that given from Soil Products Office caused a decrease in wheat producers’ income.

The purpose of this study is to determine the effects of drought and economic crisis to the wheat farming and producers in Turkey and to present suggestions for problems.

Keywords : Economic Crisis, Drought, Wheat Farming, Wheat Producer, Wheat Price.

1. GĐRĐŞ

Ekonomik kriz, ekonomide aniden ve beklenmedik bir şekilde ortaya çıkan olayların makro açıdan ülke ekonomisini, mikro açıdan ise firmaları ciddi anlamda sarsacak sonuçlar ortaya çıkarmasıdır (Anonim, 2009). Tarım sektörü doğal koşullara bağlı olduğundan son dönemlerde yaşanan kuraklık, ekonomik kriz ve mevsim normallerinin üzerinde seyreden hava sıcaklıkları ile tarımsal üretimde önemli oranlarda azalmalar meydana gelmiştir. Üretimde görülen dalgalanmalar özellikle net ithalatçı olunan temel gıda maddesi niteliği taşıyan tarım ürünlerinde ciddi politikaların

1 Namık Kemal Üniversitesi, Ziraat Fakültesi, Tarım Ekonomisi Bölümü, 59030 TEKĐRDAĞ

(2)

160

uygulanması yönünde Devletlerin tarımda önlemler alması gerektiğini bir kez daha göstermiştir.

Bu araştırmada, Türkiye’de yaşanan kuraklığın ve ekonomik krizin ülke tarımını ve üreticileri nasıl etkilediği buğday örneğiyle ortaya konulmuştur. Türkiye’de 2007 yılında yaşanan kuraklıktan dolayı, birçok üründe olduğu gibi buğday üretim ve stok miktarı azalmış; bu da fiyatların yükselmesine neden olmuştur. 2007 yılında buğday fiyatı son dört yılda ilk defa ÜFE’nin üzerinde gerçekleşmiş ve her geçen gün artan gübre, mazot, tohumluk, ilaç vb. girdilerdeki artış ortalamasının altında kalmıştır. Araştırmada buğday ve girdi fiyatları reel fiyatlara çevrilerek yorumlanmıştır. Buğday üreticilerinin gelirleri ise artan girdi maliyetleri karşısında reel olarak azalmış ve üreticiler ekonomik krizin de etkisiyle zor durumda kalmışlardır.

2. TÜRKĐYE BUĞDAY ÜRETĐMĐ, TÜKETĐMĐ VE DIŞ TĐCARETĐ Türkiye Buğday Üretimi

Türkiye’de yıllık 16.5 milyon hektar ekilen tarım alanının yıllara göre değişmekle 12 milyon hektarında hububat üretimi yapılmaktadır. Hububat ekim alanı içerisinde yaklaşık %67.5’lik pay ile ilk sırada buğday, %24.6’lık payla ikinci sırada arpa ve %5’lik payla üçüncü sırada mısır gelmektedir. Bu ürünleri sırasıyla çavdar, çeltik ve yulaf izlemektedir (TMO, 2009).

Çizelge 2.1’de buğday üretimi iklim koşullarına bağlı olarak dalgalanmalar göstermiş, 2009 yılında 1990 yılındaki değere düşerek 20.6 milyon ton olarak gerçekleşmiştir. Türkiye’nin buğday üretimi iç tüketimi karşılamaya yeterlidir. Ancak bazı yıllar gerek kötü hava koşullarından, gerekse süne zararlısından dolayı buğday kalitesi düşmektedir. 2007 ve 2008 yıllarında ise TUĐK verilerine göre buğday üretimi yaşanan kuraklıktan dolayı 17 milyon ton dolaylarında gerçekleşmiştir.

Buğday verimi ise, 2009 yılında 254 kg/da’dır. Bu miktar dünya verim ortalaması olan 298 kg/da’ın altındadır. 2007 yılında ise buğday verimi üretimdeki azalmaya bağlı olarak 213 kg/da’a düşmüştür.

Çizelge 2.1 1990-2009 Yılları Arası Buğday Ekiliş, Üretim ve Verim Miktarları Yıllar Ekiliş Alanı (ha) Üretim (ton) Verim (kg/da)

1990 9 450 000 20 000 000 212

1995 9 400 000 18 000 000 192

2000 9 400 000 21 000 000 224

2001 9 350 000 19 000 000 203

2002 9 300 000 19 500 000 210

2003 9 100 000 19 000 000 209

2004 9 300 000 21 000 000 226

2005 9 250 000 21 500 000 232

2006 8 490 000 20 010 000 236

2007 8 097 700 17 234 000 213

2008 8 090 000 17 782 000 220

2009 8 100 000 20 600 000 254

Kaynak: TUĐK Verileri

Türkiye Buğday Tüketimi

Ülkemizde artan nüfusa paralel buğday tüketimi de artmaktadır. Türkiye, kişi başına buğday tüketimi yönünden önde gelen ülkelerden biridir. Türkiye’de kişi başına buğday tüketimi 195–207 kg civarındadır (TMO, 2009). Buğday, ülkemizde ekmeğin yanında, makarna, bulgur, irmik, nişasta ve bisküvi gibi bazı işlenmiş yiyeceklerde de kullanılmaktadır. Ayrıca buğday, gıda tüketimi dışında yaklaşık 2 milyon ton’luk tohumluk, 1.5-2 milyon ton’luk da yemlik olarak kullanılmaktadır (TMO, 2008).

(3)

161

Çizelge 2.2 2000-2009 Yılları Arası Türkiye Buğday Tüketimi Yıllar Tüketim (000 Ton)

2000 15.078

2001 15.628

2002 15.644

2003 14.781

2004 15.132

2005 14.283

2006 16.490

2007 14.584

2008 15.458

Kaynak: TUĐK Verileri

Çizelge 2.2’de yıllar itibariyle ülkemizin buğday tüketimi verilmiştir. Türkiye’de buğday tüketimi 2008 yılında 15.458 bin ton olarak gerçekleşmiştir. Ülkemizin buğday üretimi iç tüketimi karşılamaya yeterlidir. Artan nüfusa paralel olarak üretim miktarının artması beklenirken bazı yıllar azalma göstermiştir. Tahıl ürünlerinin en çok tüketildiği ülkelerden biri olan yurdumuzda iç tüketimin karşılanması için gerekli buğday miktarı her yıl artmaktadır. Bundan dolayı ülkemizde nüfus artışındaki pay dikkate alınarak üretim miktarının tüketimi karşılayacak biçimde arttırılması gerekmektedir.

Türkiye’de Buğday Dış Ticareti 2.3.1 Türkiye Buğday Đhracatı

Türkiye’de buğday ihracatı, üretim miktarı ve ürün kalitesiyle yakından ilgilidir.

Çizelge 2.3’den de görüleceği gibi buğday ihracatında önemli dalgalanmalar olmuştur.

2000 yılında dünya ihracatındaki payımız %1.71 düzeyinde gerçekleşmiştir. 2002 yılından sonra ise dünya ihracatında söz edilemeyen bir ülke durumuna gelinmiştir. 2005 ve 2006 yıllarında buğdayda net ihracatçı ülke konumuna gelinmiş olsa da, 2007 ve 2008 yıllarında üretime bağlı olarak önemli oranda azalmalar görülmektedir. 2009 yılında ise buğday ihracatı bir miktar artmış olsa da, bu oran buğday ithalatının çok gerisinde kalmıştır.

Çizelge 2.3 Türkiye’nin Buğday Đhracat Miktar, Değer ve Ortalama Fiyatı Yıllar Miktar (Ton) Değer (1000 $) Ort. Fiyat (Dolar/Ton)

2000 1 782 048 196 308 110

2001 1 117 969 136 225 122

2002 109 827 19 329 176

2003 938 401 428

2004 863 359 416

2005 327 931 52 155 159

2006 685 673 100 853 147

2007 4 643 2 745 591

2008 8 003 5 568 696

2009 301 485 60 647 201

Kaynak: TUĐK, TMO verileri

Türkiye’de buğdayın piyasa fiyatları $ bazında yüksek iken ihraç fiyatları düşüktür. Bunun sebebi ise yurtdışında (ABD, Fransa, vb.) önemli miktarlarda ihracat sübvansiyonu söz konusu olduğundan, ülkelerin üretim maliyetinin çok altında dünya piyasalarına ürün satabilmelerinden kaynaklanmaktadır. Đhracatın gerçekleştirilebilmesi için buğday fiyatının diğer ülkelerdeki buğday fiyatlarından düşük ya da en azından paralel olması gerekmektedir.

2.3.2 Türkiye Buğday Đthalatı

Türkiye’nin birçok bölgesi ekolojik yönden buğday tarımına uygun olduğu için, Türkiye’nin üretimi şimdilik tüketimini karşılamaktadır. Ancak, 2007 ve 2008 yıllarıyla

(4)

162

birlikte görülen kuraklık önemli miktarlarda buğday ithalatını gündeme getirmiştir. 2008 yılında 3.7 milyon ton buğday ithalatına 1.5 milyon $ ödenmiştir. Çizelge 2.4’de görüleceği gibi, Türkiye’de buğday ithalatı 2002-2004 yılları arasında artış göstermiş, 2005-2006 yıllarında azalmış ve 2007 yılından sonra ise önemli oranlarda artmıştır.

Özellikle 2002 ve sonrasında ithalat miktarı ihracatımızla kıyaslanamayacak kadar yüksektir. Bunun da en önemli nedeni, kalite sorunu, TMO’nun piyasaya artık yeterince hakim olamaması, pazarlama sezonu sonunda spekülatörlerin fiyat yükseltmelerini önlemesi ve piyasayı düzenlemek amacıyla ithalata başvurmasıdır.

Çizelge 2.4 Türkiye’nin Buğday Đthalat Miktar, Değer ve Ortalama Fiyatı Yıllar Miktar (Ton) Değer (1000 $) Ort. Fiyat (Dolar/Ton)

2000 963 668 126 142 130

2001 346 827 49 621 143

2002 1 007 446 147 967 135

2003 1 848 260 277 953 150

2004 1 050 873 219 313 209

2005 135 596 25 031 185

2006 239 874 52 624 219

2007 2 147 107 570 390 266

2008 3 708 003 1 483 190 400

2009 3 379 928 899 003 321

Kaynak: TUĐK, DTM

3. KRĐZĐN FĐYATLAR VE ÜRETĐCĐLER ÜZERĐNE ETKĐLERĐ

Ekonomik krizin buğday fiyatlarını nasıl etkilediği Çizelge 3.1’de gösterilmiştir.

Bunun için 1990-2009 yılları arasında buğday fiyatları reel fiyatlara çevrilmiştir.

Çizelge 3.1 1990-2009 Yılları Arasında Buğday (TL/kg), Cari ve Reel Fiyatları BUĞDAY FĐYATI

Yıllar GSMH

deflatörü

Cari Fiyat Reel Fiyat

1990 4 498.4 500 11.12

1991 7 161.5 770 10.75

1992 11 709.1 1 200 10.25

1993 19 601.0 1 900 9.69

1994 40 632.9 3 600 8.86

1995 76 064.8 7 000 9.20

1996 135 395.3 18 000 13.29

1997 245 336.3 33 000 13.45

1998 430 074.5 53 000 12.32

1999 670 056.1 80 000 11.94

2000 1 011 114.7 102 000 10.09

2001 1 570 261.1 164 000 10.44

2002 2 267 457.0 230 000 10.14

2003 2 777 634.8 325 000 11.70

2004 3 041 510.1 370 500 12.18

2005 3 202 710.1 350 000 10.93

2006 3 577 427.2 375 000 10.48

2007 3 827 847.1 425 000 11.10

2008 4 019 239.4 500 000 12.44

2009* 4 188 047.4 500 000 11.94

* Tahmini

1980 yılı baz alınarak yapılan reel fiyat hesaplamasında 1980 yılında 10.25 TL/kg olan buğday fiyatının 1994 yılında reel olarak gerilediği anlaşılmaktadır. 1997 yılında buğday fiyatı reel olarak en yüksek seviyeye ulaşmıştır. 2006 yılında buğday fiyatı 1980 yılı fiyatlarına yaklaşmıştır. 2007 ve 2008 yıllarında dünyada ve Türkiye’de yaşanan kuraklık ile ekiliş ve üretim miktarının azalması sonucu buğday fiyatları reel

(5)

163

olarak artmıştır. Dolayısıyla 2008 yılında buğday fiyatı 12.44 TL/kg’a yükselmiştir. 2008 yılında emanete alım sistemi benimsenerek fiyat açıklanmıştır. 2009 yılında ise buğdayın cari fiyatı değişmediği ve GSMH deflatörü de % olarak azaldığı için buğdayın reel fiyatı da bir miktar azalmıştır.

Çizelge 3.2 1995-2009 Buğday Destekleme Alım Fiyatları ve % Artış Oranları (TL/kg) Yılla

r

II.Grup Ekm. Buğday (TL/kg)

Artış (%)

ÜFE Artış Oranı (%)

TMO Başlangıç Alım Fiyatı ($/ton)

Dünya Buğday Fiyatı (FOB/$/to n)

I. Derece Mak.

Buğday (TL/kg)

Artış (%)

1995 7 000 94 65 165 160 11200 122

1996 18 000 157 85 231 236 25200 125

2000 102 000 28 33 167 115 117300 28

2001 164 000 61 89 150 132 188600 61

2002 230 000 40 31 153 130 259900 38

2003 325 000 41 14 220 144 367000 41

2004 370 500 14 14 240 166 392000 7

2005 350 000 + 30 000* 3 5 258 148 360000 +

30 000*

- 0.5

2006 375 000 + 35 000 8 12 261 207 385000 +

35 000 8

2007 425 000 + 45 000 15 6 317 202 440000

+45 000

15

2008 500 000 + 45 000 18 8 400 362 500 000 +

45 000

14

2009 0.5 + 0.05 0.9 6 321 267 0.525 +

0.05

5.5

Kaynak : Resmi Gazeteler ve TMO

(*) Prim Tarım ve Köy Đşleri Bakanlığı tarafından verilmektedir.

Not: 1995-2001 yılları arasındaki fiyatlar Bakanlar Kurulu’nca belirlenen fiyatlar. 2002-2007 yılları arasındaki fiyatlar TMO’nun başlangıç alım fiyatlarını göstermektedir.

ÜFE Aralık-Aralık 12 aylık alınmıştır.

*2008 yılına ait fiyatlar emanet alım fiyatı olup, müdahale alım fiyatı açıklanmamıştır.

Çizelge 3.2’de, 1995-2009 Yılları Arası II.Grup Ekmeklik ve 1.Derece Makarnalık Buğday Destekleme Alım Fiyatları ile bunların % olarak artış oranları verilmiştir. Ekmeklik buğdayda en yüksek artış oranı 1996 yılında (%157), en düşük artış oranı ise 2009 yılında (% 0.9) gerçekleşmiştir ki, bu da 1982 yılındaki artış oranından (%23) bile çok düşüktür.

Son 15 yıllık dönemde uygulanan populist politikalardan dolayı II.Grup Ekmeklik buğday alım fiyatlarında önemli dalgalanmalar olmuştur. Özellikle 2004-2006 yılları arasında ve 2009 yılında II. Grup Ekmeklik buğday alım fiyatlarındaki artış Toptan Eşya Fiyat Endeksi’nin (2005 yılından itibaren ÜFE) altında kalmıştır. 2007 yılında ise buğday fiyatı son dört yılda ilk defa ÜFE’nin (Eylül ayı ort.) üzerinde gerçekleşmiştir.

Bunda da yaşanan kuraklık ve buğday üretimindeki azalışın etkisi çok büyüktür. Buradan da anlaşılabileceği gibi, ekmeklik buğday fiyatlarında son yıllarda (2007-2008 yılları hariç) önemli oranda azalışlar olmuştur. Ancak, burada belirtilmesi gereken husus, 2001 yılından sonra destekleme alımlarının kaldırılması ile üretici ürününü daha çok tüccara ve borsalara satmak durumunda kalmıştır.

Çizelgeden de görüldüğü gibi 2004 yılında 370.500 TL/kg olan buğday fiyatı, primler haricinde 2005 yılında 350.000 TL/kg’a düşürülmüş. 2007 yılında yaklaşık %14 oranında bir artışla 425.000 TL/kg’a çıkarılmıştır. Ancak 2005 yılından itibaren uygulanmaya başlanan prim sistemiyle dahi buğday fiyatındaki artış ÜFE artış oranının gerisinde kalmıştır. Burada prim sisteminin rolü çok büyüktür. Üreticiler prim sistemiyle desteklenmelidir. Üreticiye ödenen prim desteği, “destek verdik görünsün” diye

(6)

164

verilmemeli, gerçekten üreticiye yarar bir destek olarak verilmelidir. Primlerin üreticiyi destekleyici nitelikte olması ve buğday fiyatının da girdi maliyetlerindeki ve enflasyon oranındaki artış dikkate alınarak verilmesi gerekmektedir.

Aynı dönemde TMO buğday alım fiyatlarının bir yıl hariç (1996) diğer yıllar dünya fiyatlarının üzerinde gerçekleştiği görülmektedir. Bunun nedeni ülkemizde buğday veriminin daha düşük olmasından ve üretim maliyetlerinin yüksek olmasından kaynaklanabilmektedir. Makarnalık buğday fiyatında en yüksek artış oranı 1996 yılında (%125) gerçekleşmiş, en düşük artış oranı ise 2005 yılında (% -0.5) gerçekleşmiş olup son 25 yılın en düşük seviyesinde kalmıştır.

Buğday fiyatlarının yanında girdi fiyatları da önemlidir. Girdi fiyatlarındaki artış ya da azalış üreticilerin üretimlerini doğrudan etkilemektedir. Girdi fiyatlarındaki artış, üreticinin o sene daha az ekim yapmasına, azalış ise daha fazla ekim yapmalarına ve dolayısıyla üretim fazlasına sebep olabilmektedir. Dolayısıyla girdi fiyatlarının dengeli bir şekilde artması ve buğday fiyatıyla paralel gitmesi üreticiler açısından son derece önemlidir. Bunun için Çizelge 3.3’de 1998-2009 yılları arası girdi fiyatları ve artış oranları reel fiyatlarla incelenmiştir.

Çizelge 3.3 1998-2009 Yılları Arası Reel Fiyatlarla Girdi Fiyatları ve Artış Oranları Tohumluk

(2.Grup Ekm.) (TL/kg)

Gübre (%26 A.Nitrat) (TL/kg)

Gübre (DAP) (TL/kg)

Mazot (TL/lt)

Traktör (1000 TL/Adet)

Yıllar

Reel Fiyat

% Artış

Reel Fiyat

% Artış

Reel Fiyat

% Artış

Reel Fiyat

% Artış

Reel Fiyat

% Artış

1998 90000 - 41500 - 87 000 - 124.700 - 3075000 -

1999

80231 -

10.8 36264 -14.4 81 515 -6.3 147 818 18.5

2881258 -6.3 2000 76989 -4.0 38068 5.0 68 481 -16.0 190 940 29.2 3012335 4.5 2001 75320 -2.2 62995 65.5 105 174 53.6 213 529 11.8 3550437 17.9 2002 77766 3.2 35090 -44.3 73 025 -30.6 247 145 15.7 3225029 -9.2 2003

74554 -4.1 41806 19.1 69 678 -4.8 209 804 - 15.1

3301437 2.4 2004

67125 -

10.0 42421 1.5 74 237 6.5 253 963 21.0

3608224 9.3 2005 68487 2.0 39526 -6.8 67 604 -8.9 261 861 3.1 3560100 -1.4 2006 69128 1.0 35826 -9.3 70 931 4.9 266 894 1.9 3847125 8.1 2007

80897 17.0 39325 8.8 81 459 14.8 258 424 - 31.7

3545465 -7.8 2008 85606 5.8 54574 38.7 178 917 119.6 302 832 17.1 4005628 12.9 2009*

70859 -

17.2 44774 -17.9 70 756 -60.4 252 628 - 16.5

4179674 4.3 Kaynak : TZOB, TÜGEM

Not: Girdilerde yıl sonu fiyatları kullanılmıştır.

* Tahmini

Girdi fiyatlarının reel olarak seyri incelendiğinde, 1998-2009 yılları arasında girdi fiyatlarında genellikle artış olduğu görülmektedir. Özellikle tarımsal desteklerin kaldırıldığı ve tarımsal politikaların IMF niyet mektupları ile yönlendirilmeye başlandığı 2001 yılında yaklaşık gübre fiyatlarında %54-66 arasında, mazotta %12, traktörde %18 oranında artış olurken, buğday fiyatındaki artış %4 olarak gerçekleşmiş, bu artış da girdi artışlarının çok gerisinde kalmıştır. 2005 yılında tohumluk fiyatı haricinde girdi fiyatlarının hepsi azalmıştır. 2006-2008 yıllarında ise cari fiyatları enflasyondan arındırdığımızda girdi fiyatlarında tekrar bir artış görülmüş, bu artış ise reel olarak azalan buğday fiyatlarının üzerinde olmuştur. 2009 yılında ise buğday fiyatı ve girdi fiyatları reel

(7)

165

olarak azalmıştır. Bu durum üreticiler için olumlu olmakla beraber önceki yıllarda yüksek orandaki artışlar sebebiyle halen girdi fiyatları oldukça yüksek kalmaktadır.

Girdi fiyatlarının buğday fiyatlarının üzerinde oluşması ekonomik krizin de etkisiyle satın alma gücü azalan üreticileri daha az girdi kullanımına yöneltmektedir.

Üreticilerin girdileri yeterince kullanamamaları sonucu verim düşüklüğü artabilecektir.

Girdi fiyatları buğday fiyatı ve enflasyon oranı dikkate alınarak belirlenmelidir.

Türkiye’de yaşanan ekonomik krizin etkilerinin buğday üreticilerini nasıl etkilediği, çiftçi eline geçen ürün fiyatındaki değişmeler ile ortaya konulabilir (Anonim, 2009). Buğdayda çiftçi eline geçen fiyatlardaki değişme krizin başladığı 2008 yılı Mayıs ayından sonra azalarak negatif olmuştur. 2009 yılı Şubat ayına gelindiğinde fiyatlar çok düşük bir oranda (0.1) artmıştır. Gerçekleşen enflasyon oranları ile çiftçi eline geçen fiyatlar karşılaştırıldığında, çiftçi eline geçen fiyatların enflasyon oranlarının (TÜFE, ÜFE) altında kaldığı görülmektedir. Bu da üreticilerin reel olarak gelir kaybına uğradıkları anlamına gelmektedir (Çizelge 3.4).

Çizelge 3.4 Çiftçi Eline Geçen Fiyatlardaki Değişim ve Enflasyon Oranı Buğday Enflasyon Oranı (%)

(TÜFE)

Enflasyon Oranı (%) (ÜFE)

Ocak 2008 1.9 8.17 6.44

Şubat 2008 1.5 9.10 8.15

Mart 2008 4.0 9.15 10.50

Nisan 2008 6.1 9.66 14.56

Mayıs 2008 -0.8 10.74 16.53

Haziran 2008 -0.7 10.61 17.03

Temmuz 2008 -3.5 12.06 18.41

Ağustos 2008 -0.4 11.77 14.67

Eylül 2008 -0.4 11.53 12.49

Ekim 2008 -2.2 11.98 13.28

Kasım 2008 -1.0 10.75 12.24

Aralık 2008 -1.1 10.06 8.10

Ocak 2009 -0.5 9.50 7.90

Şubat 2009 0.1 7.73 6.43

Kaynak: TUĐK

4. SONUÇ VE ÖNERĐLER

Türkiye’de 2007 yılında yaşanan kuraklık ve 2008 yılı ortalarında başlayan ekonomik kriz buğday tarımını ve üreticisini olumsuz yönde etkilemiştir. 2007 yılında yaşanan kuraklık nedeniyle buğday ekilişi, üretimi ve verimi azalmıştır. Buğday üretimi ise şimdilik iç tüketimi karşılarken, üretim ile tüketim arasındaki fark giderek azalmıştır.

Bunun için kaliteli buğday üretimi her yıl tüketim miktarının üzerinde arttırılmalıdır.

Çünkü ülkede tüketim genellikle artmaktadır, bunun da en önemli nedeni ülkemizin daha çok bitkisel kaynaklı ürünlerle (özellikle tahıl vb.) beslenmesidir. Çünkü hayvansal kaynaklı ürünler ülkemizde pahalıdır. Üreticilerin gelirlerinin artması ve Türkiye’nin dünya piyasalarında rekabet edebilmesi ise verim artışına bağlıdır. Buğday üretiminin

%70’i yağış yetersizliği olan kıraç arazide yapılmaktadır. Ülkemizin kişi başına yıllık tahıl tüketiminin en yüksek düzeyde bulunduğu ülkelerden biri olması göz önüne alındığında kıraç arazide yapılan üretimlerde gerçekleştirilebilecek verim artışları Türkiye buğday üretimine önemli katkıda bulunabilecektir.

Türkiye’de 2009 yılında yaklaşık 3.5 milyon ton ithalat yapılmıştır. Đthalata neden olarak ise kaliteli unluk buğdayın yetersizliği gösterilmiştir. Oysa ki, ithalat yerine yerli üretimi özendirici politikaların oluşturulması gerekmektedir. 2010 yılında ise Dahilde Đşleme Rejimi (DIR, ihraç ürünleri üretmek ve ihracatı teşvik etmek için getirilmiş bir sistem) kapsamında buğday ithalatına bir yıl süreyle yasak getirilmiştir. Bu da ülke ekonomisi, tarımı ve üreticiler yönünden olumlu bir gelişmedir.

(8)

166

Araştırmada, 2005 yılından itibaren uygulanmaya başlanan prim sistemiyle dahi buğday fiyatındaki artışın ÜFE artış oranının gerisinde kaldığı saptanmıştır.. Burada prim sisteminin önemi çok büyüktür. Üreticiler prim sistemiyle desteklenmeye devam edilmelidir. Çünkü prim sisteminde taban fiyatla hedeflenen fiyat arasındaki fark “prim”

olarak hazine tarafından ödendiğinden o ürünün tarımını yapan üreticilerin lehine olmaktadır. Ayrıca prim sistemi ile üretime de müdahale edilebilir. Üretimin fazla olduğu yıllarda prim miktarı artırılarak üretici gelirindeki ve üretimdeki dalgalanmalar minimuma indirilebilir. Ancak bu sistem uygulanırken Dünya buğday fiyatları çok iyi incelenmeli, çeşitli nedenlerle düşen Dünya buğday fiyatları karşısında üreticileri mağdur etmeyecek şekilde prim miktarı artırılmalıdır. Primlerin üreticiyi destekleyici nitelikte olması ve buğday fiyatının da girdi maliyetlerindeki ve enflasyon oranındaki artış dikkate alınarak verilmesi gerekmektedir.

2008 yılında yaşanan ekonomik kriz buğday üreticilerini de etkilemiştir. Türkiye tarımının en önemli sorunu, işletmelerin küçük ve buna bağlı olarak gelir düzeyinin düşük olmasıdır. Gelir düzeyinin düşüklüğünden ötürü üreticiler genellikle bir sonraki üretim dönemine borçlu girmektedirler. Ekonomik krizin de etkisiyle, üretici eline geçen fiyatlar azalmış, artan girdi fiyatlarıyla üreticiler girdi alımında zorlanmışlardır. Üreticilere verilen her bir destek zamanında ve buğday maliyeti dikkate alınarak verilmelidir.

Sonuç olarak, ekonomik istikrara ulaşma ve sürdürülebilir bir kalkınma için buğday tarımının küresel etkilerden minimum düzeyde etkilenecek şekilde bir tarım politikası oluşturulmalı ve bu doğrultuda gerekli politikalar sistemli bir şekilde hayata geçirilmelidir. Kriz dönemlerinde ise talebi arttırıcı, üretimi ve dolayısıyla istihdamı arttırıcı politikaların uygulanması zorunluluk arz etmelidir. Tarımın bel kemiği olan üreticiler ise dönemsel fiyat değişikliklerine karşı korunmalı ve desteklenmelidir. Üretici gelirinin kriz dönemlerinde azalmamasının sağlanması, ekonomiye talep yaratarak katkı sağlayacaktır (Anonim, 2009). Buğday tarımında yaşanılan bu sorunların aşılması, kısa uzun vadeli politikalarla yapısal bir değişimin sağlanmasıyla mümkün olabilecektir.

5. KAYNAKLAR

Anonim, 2009a, “Küresel Kriz ve Tarım”, Çalıştay, Đzmir 2009 DTM, Dış Ticaret Müsteşarlığı, (http://www.dtm.gov.tr, 20.07.2009)

Gaytancioğlu, O., Konyali, S., “Türkiye’de Buğdayda Uygulanan Politikalar”, Buğdayda Kalite ve Üretim Politikaları Paneli, Tekirdağ Ticaret Borsası, 2009, Tekirdağ.

Konyali, S., “Türkiye’de Buğdayda Uygulanan Tarım Politikalarının Üreticiler ve Tüketiciler Üzerindeki Etkileri : Trakya Bölgesi Örneği”, Namık Kemal Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü Doktora Tezi, 2008, Tekirdağ.

Resmi Gazeteler, (http://www.rega.basbakanlik.gov.tr, 26.07.2009)

Tarım Đşletmeleri Genel Müdürlüğü, TUGEM, (http://www.tugem.gov.tr, 27.07.2009) Tarımsal Ekonomi Araştırma Enstitüsü, TEAE, “2010 Yılı Tarımsal Veriler”, 2010.

Toprak Mahsulleri Ofisi, “Hububat Sektör Raporu”, 2008, 2009 Türkiye Đstatistik Kurumu, TUĐK, (http://www.tuik.gov.tr, 19.07.2009) Türkiye Ziraat Odaları Birliği, “Buğday Raporu”, 2007, Ankara

Referanslar

Benzer Belgeler

Türkiye'de 2002 ve 2006 yılları arasında yüksek ekonomik büyüme ve düşük gıda enflasyonu nedeniyle yoksulluk hızlı bir şekilde düşmüş, 2007

Genel iktisat politikasının bir kolu olan maliye politikasının, belirlenmiş olan makro ekonomik hedeflere varabilmek için kullandığı mali araçlardan biri olan

Daha sonrasında ise 2008 küresel krizi daha iyi anlayabilmek için 1980 sonrası Türkiye‟de yaĢanan krizler değerlendirilmiĢtir ve son olarak 2008 ekonomik krizi dünya

Bugün yerli-yabancı herhangi bir kişi herhangi bir karakolun önünde durup binanın fotoğrafını çekmeye kalksa güvenlik açısından gözaltına alınma olasılığı

The government should take necessary and compulsory policies to improve the literacy rate and quality education as well as to provide adequate employment opportunities for

Çalışmamızda kadınların tamamı aile planlaması yöntemlerinden en az birini duymuş olup en fazla duyulan yöntem modern yöntemler OKS ve RİA; geleneksel

(91) çalışmalarında, KABG ameliyat sonrası taburculuk bilgilendirmesi alan hastaların sağlıklı yaşam biçimi davranışlarının daha yüksek olduğu

Uzun süredir bilinemeyense, önce karadeli¤in mi, yoksa y›ld›zlar› görece küçük bir hacimde toplayan merkezi topa¤›n m› önce olufltu¤u.. Çok Büyük Dizge (VLA)