Tarihten gelen yerleşme adlarını "Türkçe" leştirme adına değiştirenlerin gücü "kent" lere yetmemiş olacak ki heveslerini hep köy ve beldelerden almışlar.
Örneğin Smyrna 'dan gelen İzmir'e; Angora 'dan gelen Ankara'ya; Mabolla 'dan gelen Muğla 'ya; Kaisareia 'dan gelen Kayseri'ye ve daha birçok köklü kentimizin binyıllara uzanan isimlerine dokunamamışlar. Bu yöndeki "kültür
yoksunu" yetki hırslarını, sayısız köy ve beldemizin "uygarlık adları" ndan almışlar...
Buna karşın halkın söyleminde "eski" (!) adlarıyla anılmayı sürdürenler arasında ise artık "yeter" deyip tarihsel unvanlarına yeniden kavuşmak isteyenler de var.
Adı 1963'te "Zeytinbağı" olarak değiştirilen "Tirilye" nin isteği, belediye meclisinin 1 Mart 2007 tarihli toplantısında alınan 13 sayılı kararla hükümete iletildi. Beldenin bağlı olduğu Bursa ilinin bile adını antik "Prusisa" dan aldığını; hatta ilçe merkezleri Mudanya 'nın yakın çağlara kadar "Montanya" olduğunu anımsatan "Tirilyeli" ler, Zeytinbağı'na hâlâ "alışamadıklarını" söylüyorlar.
Özellikle ince kabuklu "Tirilye zeytini" yle birlikte, içimi hoş "Tirilye şarabı" nın da ünü öylesine yaygınmış ki devlet ziyafetlerinin mönüsünde bile "bu isimle" yer almışlar...
Belediye Başkanı Ali Turan , resmi yazışmalarında ve kartvizitinde de Zeytinbağı'nın yanına Tirilye yazıyor. İçişleri Bakanlığı'na iletilmesi için Bursa Valiliği'ne sunulan karara ait gerekçe raporlarını şöyle özetliyor: "Adımız
Osmanlı'da 'Trilya' idi. Cumhuriyet zaten bunu Türkçeye uyarlayarak 'Tirilye' dedi. İspanyollar bile örnek götürerek Tirilye adıyla zeytin yetiştirdiler. Dünya böyle tanıyor."
Bakalım, Bursa Valiliği ile İçişleri Bakanlığı, bu duyarlı talep karşısında örnek bir "çağdaş uygarlık" tutumu gösterebilecekler mi?..
OKTAY EKİNCİ Cumhuriyet 27.4.2007