• Sonuç bulunamadı

Arkeolog Mehmet 1. T U N A Y İst. Arkeoloji Müzeleri Asistanı

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Arkeolog Mehmet 1. T U N A Y İst. Arkeoloji Müzeleri Asistanı "

Copied!
2
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

— 1970 de antik, PYLAI, sayfiyesindeki evin kazısı

— aynı kazıda çıkan pi;miş toprak levha

ÂrkeoEogiya :

YALOVA'NIN TARİH VE ARKEOLOJİSİ (*)

Arkeolog Mehmet 1. T U N A Y İst. Arkeoloji Müzeleri Asistanı

Yer yarıklarından çıkan Su ve Buhar'a ibadet edilen yer olan Yalova'nın tarihçesi çok eski zamanlara kadar iner. Burası, Eski Bitinya bölgesine bağlı bir şehirdir. Bu se- bepten tarihi de Bitinya'nm tarihi ile bera- ber düşünülür. M.ö. 4. ve 3. binlerde Bi- tinya bölgesinin hemen her yerinde görülen (nıtlı) ve (ss) li coğrafî isimlere burada da rastlamaktayız. Meselâ; Samanlı Dağları'nın eski ismi olan Arganthos'da Anadolu kavim- lerinin özelliği olan nth kelimelerini bulabi- liriz.

Dil Bilimi'ne dayanan bilgilerimiz yanın- da elimizdeki en müspet delil, 1952 yılında İstanbul Arkeoloji Müzeleri eski Müdürü Rüstem Duyuran ile Arkeolog Nezih Fıratlı'- mn Yalova'nın 5 km. kadar batısındaki Bal- tacı Çiftliği'nin Göztepe mevkiinde yaptık- ları hafriyatta, buldukları M.ö. 3. binin ikinci yarısına ait Prehistorik malzemedir.

Buluntular istanbul Arkeoloji Müzeleri, üst kat salonlarında Çanak - Çömlek bölümün- de teşhir edilmektedir.

Bitinya'da M.ö. 1200 yıllarında batıdan gelen bir kavim olan Frig'leri görmekteyiz.

Muhakkak ki, Yalova ve çevresi bu kavmin tesiri altına girmiş olmalıdır. Elimizde bu kültür ile ilgili yeterli malzeme olmadığın- dan, ileriki yıllarda yapılacak hafriyat ve neticelerini beklemek zorunda kalacağız. Ya- lova'nın tarihçesi yönünden hayli önemli olan bu problem, aydınlatılabildiŞi takdirde, ka- ranlıkta olan büyük bir boşluk da gün ışı- ğına çıkmış olacaktır.

Dar göçlerinden sonra Megara'lılar, Mar- mara'nın kuzey sahillerinde Astakos (Başis- kele) varlığı sikkelerden bilinen Olbia (Es- ki İzmit) ve Kios (Gemlik) gibi şehirler kurmuşlardır. Bitinyalılar yeni gelen kavim- lerle karışmadan, kendi kültür ve tarihleri- ni koruyarak, yaşantılarına devam etmiş- lerdir.

Pers hâkimiyeti sonrası durumlarını kuv- vetlendirmeyi başlayan Bitinyalılar, Helle- nistik devirde ağır basan Yunan kültür ve dininin tesiri altına girmişlerdir. Kaplıcalar

(*) Yalova'nın larihi ve arkeolojisi ile ilgili yazıyı hazırlarken, Sayın Hocam Ord.

Prof. Dr. A. Al. MAUSEL'ın bu bölgede- ki arattırmaları esas alınmıştır. Yalnız bu araştırmalara, buralarda çalran diğer araş- tmcılannkilerle, şahsî çalınmalarım da katıl- mıştır. Böylelikle 1970 yılına kadar olan ça- lışmalar bu yazının içinde toplanmış bulun- maktadır.

civarında bulunan, eski Yalova Tanrılarına ithaf edilmiş Adak Stelleri üzerindeki, Kuv- vet Tanrısı Herakles (Herkül), Sağlık Tan- rısı Asklepios ile Sıcak Su ve Sağlık Pe- rileri olan Nemfler'in kabartmalarının ya- pılmış olmaları yavaş yavaş mahallî tanrı- ların yerini Yunanlı tanrıların aldığını gös- termektedir. Adak Stelleri, sağlıklarını kap- lıcalarda kazanmak isteyen hastaların, He- rakl;s, Asklepios ve Nemflere önce vaadet- tikleri, sonra da vsadlerini yerine getirmek için diktikleri birer hediye taşıdır.

Yalova ve çevresinin Hellenistik devire ait buluntuları çok azdır. Kaplıcalardaki Adak Stellerinin yanında, yine R. Duyuran ile N.

Fıratlı'nın 1952 yılında Göztepe mevkiinde buldukları Hellenistik devre ait mezarları söyleyebiliriz. Romalılar zamanında Bursa ve kaplıcalarının şöhret bulması, Yalova'- nın isminin bir süre daha arka plânda kal- ma's-na sebep olmuştur. Buna rağmen, şeh- rin yaşantısı hakkında yine bazı sözler söy- leyebilecek kadar bilgiye sahibiz. Göztepe mezarlarında bulunan yakılmış ölüler ile kaplıcalarda bulunmuş mezar stellerini gös- terebiliriz.

Bizanslılar Devrinde Yalova ve Çevresini Üç Ana Bölümde İnceleyeceğiz :

İlk ikisi; iki büyük imparatorun devri, ü- çüncüsü ile; bunlardan sonraki devre ile Türk devri arasında kalan son Bizans dev- ridir.

İmparatorlardan Birincisi Olan Konstantin'in Devri:

İstanbul'un Konstantin tarafından başşe- hir yapılması ve tzmit üzerinden geçen yolun da Yalova yakınından geçmesi sebebiyle Ya- lova ve çevresi, bilhassa kaplıcalar önem kazanmaya başlar. istanbul'dan kalkanlar, karadan Gebze'ye gelirler. Oradan kayıklar- la Hersek'e çıkarlardı. Buradan da İznik üze- rinden Anadolu'nun içerlerine giderlerdi. Her- sek ve çevresi, imparator ve ailesinin say- fiye şehriydi. Bir diğer sayfiye şehri de, var- lığı M.S. 4. yüzyıldan beri bilinen ve en gü- zel günlerini 11. ve 12. yüzyıllarda yaşa- yan Pylai'di.

Burası, 5. km kadar Yalova'nın doğusun- daki Taşköprü köyü civarındaki bugünkü Engin ve Ankaralılar Plâj Sitelerinin bulun- duğu sahaya rastlamaktaydı. Konstantin ve daha sonrasına rastlayan zamanlar için bu sayfiye şehirlerinin yanında, diğer buluntu- ları Göztepe mevkiinde bulunan yakılmadan gömülmüş ölülerin konulduğu Erken Bizans devrine ait mezarlar teşkil etmektedir.

İmparatorlardan İkincisi Olan Züstinyen Devri :

Konstantin devrinde kullanılmaya başla- nan yolu sağlamlaştırmak için İmparator Jüs- tinyen, Kadıköy - Gebze arasındaki kara- yolunu tahrip ettirmiş, istanbul'dan gemiyle Dil İskelesine, oradan da kayıklarla Hersek veya civarındaki iskelelere çıkılmasını em-

— aynı kazıdan bir çanak altı

— evin mozaik süslerinden bir parça

(2)

retmiştir.. Bu yolun tahribi yalnızca deniz yolunu kullanmak için değil, belki de İs- tanbul'a kara yoluyla gelecek bir tehlikeye karşı da yapılmış olabilir. Fakat sonraları yol yeniden tamir edilmiş, yalnız Bizanslı- ların değil, Türklerin de kullandığı bir yol olmuştur.

(

Bu devirde Yalova çevresindeki ufak tefek tamiratlar hariç, en büyük imar işleri Kaplıcalarda yapılmıştır. Jüstinyen bu- rada eskiden var olan bir Kilise, bir Has- tahaneyi tamir ettirmiş ve bir de yeni bir Saray ile bir Umumî Hamam yaptırmıştır.

Bu devirden kalma bina bakiyelerine Kaplı- calar civarında rastlamak mümkündür.

Dr. A. Müfid Mansel tarafından hafre- dilen Park Lokantası arkasındaki bina Jüs- tin II (M.S. 6. yüzyıl) 'den kalmadır.

Bizans İmparatoru Jüstinyen'in karısı olan Imparatoriçe Teodora'nın 4000 kişilik mai- yetiyle Yalova Kaplıcalarına tedavi için git- tiği söylenmektedir.

M.S. 6. yüzyıldan itibaren bu kaplıcalara Kudret ve Kuvvet Hamamları denilmekte- dir. Kaynaklarda ismi «Pythia Therma» ola- rak geçmektedir. Bu yerlerin etrafında da Antik devrin bazı tanrı ve tanrıçalarına de- ğişmiş isimleri ile yeniden ibadet edilmek- teydi. Therma: Sıcak su, yani Kaplıca, ha- mam mânasına gelen bir kelimedir. Pythia ise. Yunanca Yılan veya daha başka bir yer- altı tanrısının ismi anlamına gelmektedir.

Pythia kelimesi daima Tanrı Apollon ile birlikte kullanılan bir kelimedir. Delfi ve Hierapolis şehirlerinde olduğu gibi. Bura- ların da yine birer sıcak su ve kaplıca mer- kezi oluşıı, Yalova ve çevresinde de Tanrı Apollon'a ait bir kült sahasının olabileceği fikrini akla getirmektedir. Fakat bugüne ka- dar yapılan araştırmalar neticesinde Apol- lon'a ait hiç bir şey bulunmamış olması, şehirde bulunan adak stelleri üzerinde Tanrı Herakles'in tasvir edilmesi, Yalova Kaplı- calarının esas tanrısı Kuvvet İlâhı Herakles'- in olabileceğini bize anlatmaktadır. Bu tan- rının yanında sağlık işleri ile Asklepios ve yine sağlık ve sıcak su perileri Nemfler tas- vir edilmişlerdir.

Bu kaplıcaların bulunduğu şehire «Pythia Therma» denmesinin sebebi, toprak yarık- larından çıkan buhar ve sıcak su sebebiy- le burasının bir yeraltı tanrısına ait oldu- ğunu düşünerek ve yakıştırarak verilmiş bir isim olmalıdır.

Yalova'nın 3. km. kadar doğusunda, kub- besi ve kemerleri ile nispeten sağlam kal- mış bir yapı vardır. M.S. 6. yüzyılda Ha- mam, 8-9. yüzyıllarda da Kilise olarak kul- lanılmıştır. ismi «Kara Kilise»dir. Kilisenin bulunduğu sahilde Antik bir liman ve bazı su kemerleri parçalan da görülmektedir.

Türk Devrine Kadar Olan Son Bizans Dev- resi :

Pylai sayfiye şehrinin ve civannn önem kazandığı bir devredir. Yalova - Karamürsel arasındaki sahilde İmparator, ' imparator

ailesi ve devletin ileri gelenlerinin Saray, Köşk ve Sayfiye Evleri vardır. Bu satırla- rın yazarı tarafından, 1970 yılında Ankara- lılar Sitesi temel hafriyatı sırasında çıkan iki odalı, bir hollü bir Bizans evi, bulun- muştur. Odaların duvarlarının iç yüzü ince Marmara Adası mermeri ile kaplıdır. Ev, deniz kenarında, cephesi kuzeydoğu istika- metine bakan, en az iki katlı bir binadır.

Yine bu sahildeki şehirlerden birine 1068 yılında Romanos Diogenes çıkmıştır.

11. yüzyılın sonlarına doğru tekrar Kadı- köy - Gebze - izmit karayolunun kullanıl- ması sebebiyle, Yalova ve çevresi rağbet- ten düşmüştür. Zaten daha önce de Bursa Kaplıcalarına akın eden halk, karayolunun da aksi istikametten geçmesi sebebiyle bura- ları da unutulmaya başlamıştır.

Türkler Devri:

Bu deviri de iki ana bölüme ayırmak ica- beder. Birincisi Orta, ikincisi Yeni Zaman- lar Türk Devirleri.

Orta Zamanlar Türk Devri:

1299 yılında kurulan Osmanlı İmparator- luğu çevresine yayılmak istemeye başlayın- ca, buralarda oturan Bizanslılar da istan- bul'a ve Adalara göç etmişlerdir. 1325 yı- lında Osmanlıların eline geçen Yalova «Ya- lok Ova» ismini almıştır. Bazen de cYalaka- bad» denilmekteydi.

14. ve 15. yüzyıllarda Yalova Kaplıcala- rı iyice gözden düşmüştür. Fakat 16. yüz- yıldan itibaren Suriye ve Mısır'ın fetihle- riyle, ana yolun yine Dil iskelesi üzerin- den geçmesi çevrenin önemini yeniden ar- tırmıştır. Yalova'nın 18 km. batısındaki Çı- narcık'da, Paşa iskelesi tepesinde Su Ke- merleri, Su Terazisi ve Su Depoları kalın- tıları bu yüzyıldan kalmadır. 6. yüzyılda Bi- zanslılarda olduğu gibi, 16. yüzyılda da Os- manlılarda en çok sözü edilen Kaplıcalar- dan birisi olmuştur. Bu zamanda, çok tan- rılı din, tek tanrılı hristiyanlık dini yerine Müslümanlık dini ile ilgili bazı olaylardar bahsedilmektedir. Bu olaylar, eski hikâyele- rin müslümanlık dini içinde yeniden doğma- sı ile meydana gelen anlatımlardır. «Abdal

Derviş» isimli bir şahıstan bahsedilmekte dir. Efsanevî bir kimse olan bu derviş, bir söylentiye göre, kızdığı için kendisinin gü- cüne inanmayan bir şahsı, tahta kılıçla iki- ye ayırmıştır. Elinde kılıç ile temsil edilen bu derviş, muhakkak ki Antik devirdeki Kuvvet Tanrısı Herakles'in 16. yüzyıldaki bir benzetmesidir. Bu efsanede, halkın o devir- de gördüğü «Adak Stelleri»ndeki elinde so- pa tutan Herakles tasvirlerinden ilhanı alı- narak söylene gelmiş olmalıdır.

17. yüzyılda Evliya Çelebi'de; Yalova ve Kaplıcaları hakkında yeterli bilgi verilmek- tedir.

18. yüzyılda Divan-ı Hümayun vesikala- rında Yalova hakkında malûmat vardır.

19. yüzyılda yabancı ziyaretçilerin seya-

hatnamelerinde geçmektedir. Gelen yabancı- ların birçoğu Yalova'nın karanlık tarihi ile de uğraşmışlardır. 19. yüzyılda buraların is- mi «Hamam Yerleri» olarak geçmektedir Abdülhamid devrinde İstanbul'dan Yalova'- ya gitmek izne tabi olduğundan. Kaplıcalar yine unutulmaya terkedilmiştir. Bu husus Meşrutiyet devrinde de aynen devam etmiş- tir.

Yeni Zamanlar Türk Devri:

Büyük Önder Atatürk'ün 1929 yılında ver- diği bir emirle, bir plân dairesinde Yalova'- nın gelişmesi için çalışılmıştır. Önce istan- bul'a bağlı bir İlçe olmuş, sonra Tıp ve Fen Fakültelerinin iştirâki ile Kaplıcalarda gerekli tetkikler yapılmış ve Tıbbî yönden değeri ispatlanıp Avrupa çapında Kaplıca durumuna yükseltilmiştir.

B t B I . t O G R A F Y A : W. Kubitschek,

Inschrift aus Helenopolis. MOe. 17- 18, 1894 - 95, sah. 124-162.

Dr. Besim Ömer Paşa,

Yalova Kaplıcası. İstanbul, 1901.

Dr. J. Siotis,

Coury-les-Bains a Yalova. Constan- tinople, 1906.

Zümrüt Yalova Kaplıcaları.

İstanbul, 1931.

Les thermes de Yalova,

Bulletin Officiel du Touring - Club de Turquie, 2. Annee, No: 3, 1931, sah. 30-31.

Arif Müfid,

Yalova'da Bulunan İki Mezar Taşı.

Dergi 1. 1933, sah. 113-120.

Arif Müfid Mansel,

Yalova Kılavuzu. İstanbul, 1936.

Arif Müfid Mansel,

Yalova ve Civarı. Yalova und Um- gebung. istanbul, 1936.

Rüstem Duyuran,

«1952 Yılındaki Arkeolojik Araştır- malar». Arkitekt, XXI, 9-10, 1952 sah. 194.

Nezih Fıratlı,

«Yalova'da 1952 Yılında Yapılan Araştırma», istanbul Arkeoloji Mü- zeleri Yıllığı, No: 6. İstanbul, 1953, sah. 28-30.

Nezih Fıratlı,

«Yalova'da Yeni Araştırmalar». T.

T.O.K. Belleteni, 137, 1953, sah. 10- 11.

Dr. Nezih Fıratlı,

«Çınarcık, Şenköy ve Esenköy». T.

T.O.K. Belleteni, 265, 1964, sah. 9- 10.

N o t : 1970 yılı yazında «Pylai» sayfiye

şehrinde tarafımdan bulunup hafredileri Ev,

Ayasofya Müzesi Yıllığı'nda neşrolacaktır.

Referanslar

Benzer Belgeler

Erdek —Kyzikos— şehrinin imarı ile ilgili bir yazıt : Enteresan olan, o gün, bugün de olduğu gibi mevcut olan hayat pahalılığının önüne geçmek için alınmış bir

Öğrencinin hem çalışma hem de yatmasına yarayan yatak odalarına ve- rilecek ölçüler her memlekete bir araşdırma konusu olmuş sonunda ortaya belir'i stan-

Eski İstanbulun en eski ve karakteris- tik dinî yapılarından biri olan Aya İrini kilisesi Fetih- ten sonra cephanelik olarak kullanılmış ve bilahara As- kerî Müze

Salon ,şömineli iç salon ve yemek salonu o şekilde birleştirilmiş ve yerleştirilmiştir ki kabul kısmı her iki cihetteki manzaradan da istifade edebilecektir...

1939’da Türkiye’ye iltihak olan bölgedeki Ermeniler, çok değil iki yıl sonra, yine Ankara’nın gadrine uğradı..

hatta ben, kafam bir gemi direği gibi bir aşağı bir yukarı sallanırken, aynı yönde ondan daha hızlı hareket ediyor gibiyim.. Sol tarafımda uzakta, ovanın

Seri-paralel (SP) modu veya Açık Döngü olarak da adlandırılır modu, sadece hedef dizinin gerçek değerleri için geçerlidir Hedef dizinin regresörünü oluşturmak için.

Karaköy köprüsü üzerinde mimar Abidinin projesine göre İstanbul belediyesi tarafından kurulan ışık sütunu, köprünün inşaatına uygun olması için demirden