• Sonuç bulunamadı

AVRUPA ĠNSAN HAKLARI MAHKEMESĠ

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2022

Share "AVRUPA ĠNSAN HAKLARI MAHKEMESĠ"

Copied!
12
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

______________________________________________________________________________________________________

© T.C. Adalet Bakanlığı, 2015. Bu gayriresmî çeviri, Adalet Bakanlığı Uluslararası Hukuk ve DıĢ ĠliĢkiler Genel Müdürlüğü Ġnsan Hakları Daire BaĢkanlığı tarafından yapılmıĢ olup, Mahkeme açısından bağlayıcılığı bulunmamaktadır. Bu çeviri, davanın adının tam olarak belirtilmiĢ olması ve yukarıdaki telif hakkı bilgisiyle beraber olması koĢulu ile Adalet Bakanlığı Uluslararası Hukuk ve DıĢ ĠliĢkiler Genel Müdürlüğü Ġnsan Hakları Daire BaĢkanlığına atıfta bulunmak suretiyle ticari olmayan amaçlarla alıntılanabilir.

AVRUPA ĠNSAN HAKLARI MAHKEMESĠ

ĠKĠNCĠ BÖLÜM

KABUL EDĠLEBĠLĠRLĠK HAKKINDA KARAR

BaĢvuru No. 8205/08

Ahmet BEREKETOĞLU / Türkiye

Başkan

Guido Raimondi, Yargıçlar

IĢıl KarakaĢ, András Sajó, Helen Keller, Paul Lemmens, Robert Spano, Jon Fridrik Kjølbro,

ve Bölüm Yazı İşleri Müdürü Stanley Naismith’in katılımıyla 9 Eylül 2014 tarihinde, Daire olarak toplanan Avrupa Ġnsan Hakları Mahkemesi (Ġkinci Bölüm), Davalı Hükümet tarafından sunulan görüĢler ve bu

(2)

görüĢlere baĢvuran tarafından cevaben sunulan görüĢler ile yukarıda belirtilen 6 ġubat 2008 tarihinde sunulan baĢvuruyu dikkate alarak, yapılan müzakerelerin ardından aĢağıdaki kararı vermiĢtir:

OLAYLAR

1. BaĢvuran Ahmet Bereketoğlu, 1969 doğumlu bir Türk vatandaĢı olup Antakya’da ikamet etmektedir. BaĢvuran, Mahkeme önünde, Ankara’da görev yapan Avukat M.N. Eldem tarafından temsil edilmektedir.

2. Türk Hükümeti (“Hükümet”) kendi görevlisi tarafından temsil edilmiĢtir.

A. Davanın Koşulları

3. Davanın kendine özgü koĢulları, taraflarca ifade edildiği Ģekilde, aĢağıdaki gibi özetlenebilir:

4. Olayların meydana geldiği tarihte biyoloji öğretmeni olarak görev

yapan baĢvuran, Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu’na (“Kesk”) bağlı Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası Yerel ġubesi’ne (“Eğitim-Sen”) üyedir.

5. BaĢvuranın öğretmenler odasının duvarına asmak istediği afiĢle ilgili bir olay 6 Mart 2007 tarihinde yaĢanmıĢtır. BaĢvurana göre, söz konusu afiĢ, ülke çapında dağıtılan, üyesi olduğu sendikanın Dünya Kadınlar Günü ile ilgili bir afiĢidir.

6. Belirsiz bir tarihte, baĢvuran anılan olay nedeniyle aleyhinde disiplin soruĢturması açıldığına dair bilgilendirilmiĢtir.

7. BaĢvuran, 6 Temmuz 2007 tarihinde, olaylar hakkında ayrıntılı bir açıklama içeren savunma dilekçesini sunmuĢtur. BaĢvurana göre, kendisi bir afiĢ asmıĢ ancak müdür yardımcısı afiĢi kaldırmasını talep etmiĢtir.

BaĢvuranın bu talebi reddetmesi üzerine, müdür yardımcısı afiĢi yırtmıĢ ve

(3)

bu durum duvarda bir izin oluĢmasına neden olmuĢtur. BaĢvuran ve müdür yardımcısının arasında hareketli bir tartıĢma yaĢanmıĢtır. BaĢvuran, bu amaca yönelik pano bulunmadığı için duvara afiĢi astığını beyan etmiĢtir.

Müdür yardımcısı, afiĢin oluĢturduğu izin bulunduğu duvarın fotoğrafını çekmiĢtir.

8. Ġl Milli Eğitim Müdürlüğü, 16 Temmuz 2007 tarihinde, 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 125. maddesinin B fıkrasının c bendi uyarınca disiplin cezası olarak baĢvurana kınama cezası vermiĢtir. Disiplin cezasına iliĢkin karara göre, baĢvurana atfedilen ve disiplin cezasının nedeni olan eylem aĢağıda açıklanmaktadır:

“ Lise’nin müdür yardımcısı öğretmenler odasının duvarına asılan afiĢlerin duvarlara zarar verdiğini size söylediği ve sizden afiĢi kaldırmanızı istediği halde, sert bir tutum sergilediniz ve öfkelendiniz.”

9. BaĢvuran, 30 Temmuz 2007 tarihinde, kınama cezasına karĢı il valisine itirazda bulunmuĢtur. BaĢvuran, üye olduğu sendikanın afiĢini söz konusu duvara Dünya Kadınlar Günü vesilesiyle 6 Mart 2007 tarihinde astığını belirtmiĢtir. BaĢvuran, bu amaca yönelik hazırlanan ilan panosu bulunmadığı için bu Ģekilde davrandığını yinelemiĢtir. BaĢvuran, okul müdür yardımcısının daha sonra öğretmenler odasına geldiğini ve söz konusu afiĢi yırttığını, ardından kendisi baĢvurana bu Ģekilde davranmaya hakkının olmadığını açıklamıĢ ve bunun akabinde aralarında tartıĢma yaĢandığını eklemiĢtir. BaĢvuran, afiĢi duvara asarak duvara zarar vermediğini sadece yasaya uygun Ģekilde sendikal haklarını kullandığını ve yeni olayların yaĢanmasını önlemek için sendikası tarafından daha sonra özel bir ilan panosu hazırlandığını belirtmiĢtir. Son olarak baĢvuran, müdür yardımcısına karĢı uygun olamayan bir tutum sergilediği konusuna da itiraz etmiĢtir.

10. Ġl valisi, 8 Ağustos 2007 tarihli kararıyla, baĢvuranın amirlerine saygıda kusur ettiğini değerlendirerek, verilen disiplin cezasını onaylamıĢtır.

(4)

B. Ġlgili Ġç Hukuk 1. Anayasa

11. Olayların meydana geldiği tarihte yürürlükte olan Anayasa’nın 129.

maddesi aĢağıdaki Ģekildeki gibidir:

“ (…)

Uyarma ve kınama cezalarıyla ilgili olanlar hariç, disiplin kararları yargı denetimi dıĢında bırakılamaz.”

12. 12 Eylül 2010 tarihinde değiĢikliğe uğradığı Ģekliyle Anayasa’nın 129. maddesi Ģu Ģekildedir:

“ (…)

Disiplin kararları yargı denetimi dıĢında bırakılamaz.”

2. 14 Temmuz 1965 Tarihli ve 657 Sayılı Devlet Memurları Kanunu

13. Devlet Memurları Kanunu’nun 125. maddesine göre, Devlet memurlarına verilmesi muhtemel disiplin cezaları, uyarma, kınama, aylıktan kesme, kademe ilerlemesinin durdurulması ve devlet memurluğundan çıkarma cezalarıdır.

14. Devlet Memurları Kanunu’nun 125. maddesinin B. fıkrası aĢağıdaki Ģekildedir:

“Kınama: Memura, görevinde ve davranıĢlarında kusurlu olduğunun yazı ile bildirilmesidir.

Kınama cezasını gerektiren fiil ve haller Ģunlardır:

(…)

c) Görev sırasında amire hal ve hareketi ile saygısız davranmak

(…)”

15. Olayların meydana geldiği tarihte Devlet Memurları Kanunu’nun 135.

maddesi Ģu Ģekildedir:

“HiyerarĢik amir ve disiplin kurulu tarafından verilen uyarma ve kınama cezalarına karĢı itiraz, varsa üst disiplin amirine yoksa disiplin kuruluna yapılabilir.

(5)

Aylıktan kesme, kademe ilerlemesinin durdurulması ve Devlet memurluğundan çıkarma cezalarına karĢı idari yargı yoluna baĢvurulabilir.”

16. 13 ġubat 2011 tarihli ve 6111 sayılı Kanunla değiĢik Devlet Memurları Kanunu’nun 135. maddesi Ģu Ģekildedir:

“Disiplin amirleri tarafından verilen uyarma, kınama ve aylıktan kesme cezalarına karĢı disiplin kuruluna, kademe ilerlemesinin durdurulması cezasına karĢı yüksek disiplin kuruluna itiraz edilebilir.

(…)

Disiplin cezalarına karĢı idari yargı yoluna baĢvurulabilir.”

ġĠKÂYETLER

17. BaĢvuran, SözleĢme’nin 11. maddesini ileri sürerek, üye olduğu sendikanın afiĢini öğretmenler odasının duvarına asması sebebiyle kendisine verilen kınama cezasının dernek kurma özgürlüğünü ihlal ettiğini iddia etmektedir.

18. Ayrıca baĢvuran, SözleĢme’nin 6. ve 13. maddelerini ileri sürerek, kınama cezasına itiraz etmek için, olayların meydana geldiği tarihte, iç hukuk yolunun bulunmamasından Ģikâyet etmektedir.

HUKUKĠ DEĞERLENDĠRME

A. Sözleşme’nin 11. Maddesinin Ġhlal Edildiği Ġddiası Hakkında

19. BaĢvuran, öğretmenler odasının duvarına afiĢ asması sebebiyle kendisine verilen kınama cezasının, SözleĢme’nin 11. maddesinde öngörülen dernek kurma özgürlüğünü ihlal ettiğini iddia etmektedir.

SözleĢme’nin 11. maddesi Ģu Ģekildedir:

“1. Herkes barıĢçıl olarak toplanma ve dernek kurma hakkına sahiptir. Bu hak, çıkarlarını korumak amacıyla baĢkalarıyla birlikte sendikalar kurma ve sendikalara üye olma hakkını da içerir.

(6)

2. Bu hakların kullanılması, yasayla öngörülen ve demokratik bir toplum içinde ulusal güvenliğin, kamu güvenliğinin korunması, kamu düzeninin sağlanması ve suç iĢlenmesinin önlenmesi, sağlığın veya ahlakın veya baĢkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması için gerekli olanlar dıĢındaki sınırlamalara tabi tutulamaz. Bu madde, silahlı kuvvetler, kolluk kuvvetleri veya devlet idaresi mensuplarınca yukarıda anılan haklarını kullanılmasına meĢru sınırlamalar getirilmesine engel değildir.”

1. Konu Bakımından (Ratione materiae) Bağdaşmazlık Açısından

20. Hükümet, Vilho Eskelinen ve diğerleri/Finlandiya ([BD], No. 6235/00, AĠHM 2007-II) kararını ileri sürerek, idare ile Devlet görevlilerini karĢı karĢıya getiren ihtilafların SözleĢme’nin uygulama alanı dıĢında kaldığını savunmaktadır. Hükümete göre, baĢvuru konu bakımından (ratione materiae) yetkisizlik nedeniyle reddedilmelidir.

21. BaĢvuran, itirazın dayanaktan yoksun olduğu kanısındadır.

22. Mahkeme, Hükümet tarafından ileri sürülen ve SözleĢme’nin 6.

maddesinin uygulanabilirliği ile ilgili kararda sunulan görüĢün SözleĢme’nin 11. maddesine iliĢkin Ģikâyet bakımından uygun olmadığını tespit etmektedir.

23. Ancak Mahkeme, baĢvurunun SözleĢme’nin hükümleriyle konu bakımından (ratione materiae) bağdaĢmamasına iliĢkin Hükümetin itirazını, 11. madde ile “toplantı ve dernek kurma özgürlüğü haklarının kullanılmasına silahlı kuvvetler, polis veya devlet idaresi mensupları tarafından meĢru kısıtlamalar getirilmesinin yasaklanmamasını” öngören, SözleĢme’nin 11. maddesinin 2. fıkrasının 2. cümlesi açısından incelemesi gerektiğini belirtmektedir.

24. Bu bağlamda Mahkeme, SözleĢme’nin 11. maddesinin 2. fıkrasındaki hükümde, Devletin, memurlarının dernek kurma özgürlüğüne saygı duymakla yükümlü olduğunun açıkça öngörüldüğünü sadece devletin silahlı kuvvetleri, polis mensupları veya devletin idare mekanizmasında görevli

(7)

memurlar söz konusu olduğunda, gerekli durumlarda, yasal kısıtlamaların getirilebileceğinin belirtildiğini hatırlatmaktadır (bk. İsveç Lokomotif Sürücüleri Sendikası/İsveç, 6 ġubat 1976, § 37, A serisi No. 20 ve Demir Baykara/Türkiye [BD], No. 34503/97, § 96, AĠHM 2008).

25. Ayrıca Mahkeme, SözleĢme’nin 11. maddesinin 2. fıkrasında belirtilen üç gruba uygulanan kısıtlamaların dar anlamda yorumlanması ve dolayısıyla söz konusu hakların “kullanılması”yla sınırlı kalması gerektiğini hatırlatmaktadır. Bu kısıtlamalar, örgütlenme hakkının özüne halel getirmemelidir. Her halükarda, bu kiĢilerin sendikal haklarına iliĢkin olarak getirilen olası kısıtlamaların meĢruiyetini ispat etmek ilgili Devletin yükümlülüğüdür. Bununla birlikte Mahkeme, faaliyetlerinin devletin idare mekanizması ile alakası olmayan belediye memurlarına, ilke olarak,

“devletin idare mekanizmasının görevlileri” olarak muamele edilemeyeceği ve buna göre, bu temelde örgütlenme ve sendika kurma haklarında bir kısıtlamaya maruz bırakılamayacakları kanısındadır (anılan Demir ve Baykara, § 97).

26. Hükümet mevcut davada, baĢvuranın öğretmen olarak hangi sebeple SözleĢme’nin 11. maddesinin uygulama alanı dıĢında bırakıldığını hiçbir Ģekilde açıklamamaktadır (bk. mutatis mutandis, Tüm Haber Sen ve Çınar/Türkiye, No. 28602/95, § 36, AĠHM 2006-II). Hükümet, devlet okulu öğretmeni olarak baĢvuranın yerine getirdiği görevlerin niteliği itibariyle nasıl, SözleĢme’nin 11. maddesinin 2. fıkrasının ikinci cümlesinin “meĢru kısıtlamalarına” tabi “devletin idare mekanizmasında” görevli olan memur olarak değerlendirilmesi gerektiğini ortaya koymamaktadır (anılan Demir ve Baykara, § 107).

27. Dolayısıyla baĢvuran yasal olarak SözleĢme’nin 11. maddesini ileri sürebilmekte ve bu nedenle, Hükümet tarafından ileri sürülen itiraz reddedilmelidir.

2. Altı Aylık Süre Kuralına Riayet Edilmemesi Hakkında

(8)

28. Ayrıca Hükümet, baĢvuruda bulunmak için altı aylık sürenin geçmesine iliĢkin kabul edilemezlik itirazı ileri sürmektedir. Hükümet, 6 ġubat 2008 tarihinde yani “iç hukukta verilen nihai karardan altı ayı aĢkın bir süre sonra” baĢvuranın Mahkeme’ye baĢvurmasına rağmen, iç hukukta yapmıĢ olduğu itirazın idare tarafından 8 Ağustos 2007 tarihinde reddedildiğini ileri sürmektedir.

29. Mahkeme, baĢvuru tarihi olan 6 ġubat 2008 tarihinin altı aylık süre içerisinde olduğunu tespit etmektedir. Dolayısıyla, itiraz olaya uygun değildir.

3. Şikâyetin Esası Hakkında

30. Hükümet, afiĢin bu amaca yönelik hazırlanan panolara asılma imkânı olmasına rağmen öğretmenler odasına astığı sendikanın afiĢini kaldırmayı reddetmesi nedeniyle baĢvuranın cezalandırıldığını dikkate sunmaktadır.

31. Ayrıca Hükümet, baĢvurana verilen disiplin cezasının, kazandığı hakları yani aylığını, kademesini, ödeneklerini değiĢtirmediğini ve konumu gereğince kendisine disiplin cezalarının verilebileceğini savunmaktadır.

Diğer taraftan Hükümet, baĢvurana verilen disiplin cezasının bir sendikaya üye olma hakkına veya dernek kurma hakkını kullanmaya bir engel veya bir kısıtlama teĢkil etmediği kanısındadır. Hükümet, baĢvuranın sendikal faaliyetlerini yürütmeye devam ettiğini eklemektedir.

32. Dahası Hükümet, 657 sayılı Kanun’a uygun olarak, memur sıfatıyla baĢvuranın kanun ve yönetmeliklere tabi olduğunu ve bu unvan itibariyle, ihtiyatlı davranma yükümlülüğünün bulunduğunu savunmaktadır. Hükümet, memur sıfatıyla baĢvuranın, idareye karĢı görev ve sorumluluklarının olduğunu ve bu hususları bilerek memuriyete girdiğini eklemektedir.

Hükümet, memurların bazı hak ve özgürlüklerine kısıtlama getirme imkânının idarenin disiplin sisteminin doğasından ileri geldiğini ve bu

(9)

kısıtlamaların memur olmayan kiĢilere zorunlu olarak dayatılamayacağını belirtmektedir. Hükümet, bu amaca yönelik hazırlanan panoya afiĢi asabilme imkânı olmasına rağmen baĢvuranın afiĢi öğretmenler odasının söz konusu duvarından kaldırmayı reddetmesinden dolayı hakkında kınama cezası verildiğini yinelemektedir.

33. BaĢvuran, Hükümetin iddialarını kabul etmemekte ve görev yaptığı okulun öğretmen odasının duvarına afiĢ asması nedeniyle kendisine verilen kınama cezasının, dernek kurma özgürlüğü hakkına müdahale teĢkil ettiğini iddia etmektedir.

34. Mahkeme, SözleĢme’nin 11. maddesinin 1. fıkrasının dernek kurma özgürlüğünün bir türü ya da özel bir boyutu olarak, sendika özgürlüğünü içerdiğini hatırlatmaktadır (Belçika Ulusal Polis Sendikası/Belçika, 27 Ekim 1975, § 38, A serisi No. 19 ve anılan İsveç Lokomotif Sürücüleri Sendikası/İsveç, § 39 ve anılan Demir ve Baykara, § 109). Bu hükümde yer alan “çıkarların korunması için” ifadeleri, gereksiz ifadeler değildir ve SözleĢme, sendikanın yapacağı toplu eylem yoluyla, sendika üyelerinin mesleki çıkarlarını savunma özgürlüğünü güvence altına almaktadır.

Sendika üyeleri tarafından gerçekleĢtirilecek olan bu eyleme SözleĢmeci Devletler tarafından izin verilmeli, eylemin devamı ve geliĢimi sağlanmalıdır (bk. Wilson, Ulusal Gazeteci Sendikası ve Diğerleri/Birleşik krallık, No. 30668/96, 30671/96 ve 30678/96, § 42, AĠHM 2002- V; Danilenkov ve diğerleri/Rusya, No. 67336/01, § 121, AĠHM 2009 (Özetler)).

35. Öte yandan Mahkeme, SözleĢme’nin 11. maddesinde sendikanın üyelerine çıkarlarının korunması amacıyla, sendikanın sesini duyurma hakkının tanındığını ancak Devlet tarafından belli bir muamele yapılmasının güvence altına alınmadığını hatırlatmaktadır. SözleĢme’nin gerektirdiği husus, mevzuat uyarınca, sendikaların bu maddeye uygun düĢen koĢullarda, üyelerinin çıkarlarını korumak için çalıĢmalarına imkân vermektedir (anılan

(10)

Demir ve Baykara, § 141 ve Sindicatul “Păstorul cel Bun/Romanya [BD], No. 2330/09, § 134, AĠHM 2013 (Özetler)).

36. Mevcut davada Mahkeme, tarafların olaylarla ilgili iki farklı açıklama getirdiğini ve özellikle de Hükümetin görüĢlerinde söz konusu ilan panosunun bulunduğunun belirtilmesine rağmen baĢvuranın bu amaca yönelik ilan panosu bulunmadığını savunduğunu tespit etmektedir.

Dolayısıyla Mahkeme, baĢvuranın, üyesi olduğu sendikanın Dünya Kadınlar Günü ile ilgili afiĢini kaldırmayı reddettiği esnada amiri ile yaĢadığı tartıĢma sonucunda disiplin cezası olarak hakkında kınama cezasının verildiğine taraflarca itiraz edilmediğini dikkate almaktadır.

37. Mahkeme, disiplin cezalarındaki ifadelere göre, baĢvuranın ihtilaflı afiĢi kaldırmayı reddetmesinin ardından yaĢanan tartıĢma sırasında amirine saygıda kusur etmesinden dolayı hakkında kınama cezasının verildiğini tespit etmektedir. Okulda bu amaca yönelik ilan panosunun bulunup bulunmadığı konusundan ayrı olarak, baĢvuran öğretmenlerin ortaklaĢa kullandığı öğretmenler odasının duvarına afiĢ astığı için değil bu konu hakkında amiri ile yaĢadığı tartıĢma esnasında uygun olmayan bir davranıĢ sergilemesinden dolayı cezalandırılmıĢtır. Diğer taraftan Mahkeme, baĢvuranın gerek Ġl Milli Eğitim Müdürlüğü’ne gerekse valiye afiĢin asılmaması konusundaki amirinin emrine itiraz etmeye çalıĢmadığını gözlemlemektedir.

38. Dolayısıyla Mahkeme, baĢvurana verilen kınama cezasının sendikal faaliyetten kaynaklanmadığı ve bu tür bir kınama cezasının, SözleĢme’nin 11. maddesinde öngörüldüğü gibi, dernek kurma özgürlüğü hakkının özünü etkileyen bir kısıtlama ya da ihlal teĢkil etmediği sonucuna varmaktadır.

39. Sonuç olarak, bu Ģikâyet açıkça dayanaktan yoksundur ve dolayısıyla SözleĢme’nin 35. maddesinin 3. fıkrasının (a) bendi uyarınca reddedilmelidir.

2. Sözleşme’nin 13. Maddesinin Ġhlal Edildiği Ġddiası Hakkında

(11)

40. BaĢvuran, hakkında verilen kınama cezasına itiraz etmek için iç hukuk yolunun bulunmamasından Ģikâyet etmektedir. BaĢvuran, SözleĢme’nin 6.

ve 13. maddelerini ileri sürmektedir. Mahkeme, baĢvuranın Ģikâyetinin dile getiriliĢ Ģeklini dikkate alarak, bu Ģikâyeti sadece SözleĢme’nin 13. maddesi açısından incelemeye karar vermiĢtir (Şişman ve diğerleri, No. 1305/05, § 38, 27 Eylül 2011). SözleĢme’nin 13. maddesinin ilgili kısmı aĢağıdaki Ģekildedir:

“ (…) SözleĢme’de tanınmıĢ olan hak ve özgürlükleri ihlal edilen herkes, söz konusu ihlal resmi bir hizmetin ifası için davranan kiĢiler tarafından gerçekleĢtirilmiĢ olsa dahi, ulusal bir merci önünde etkili bir yola baĢvurma hakkına sahiptir.”

41. Hükümet, 657 sayılı Kanun’un 125. maddesinin B. fıkrasına dayanılarak, baĢvurana kınama cezası verildiğini belirtmektedir. Hükümet, 657 sayılı Kanun’un 135. maddesi uyarınca, tüm memurların üst disiplin amirine ya da bu amirlerin bulunmadığı durumlarda yetkili disiplin kuruluna kınama cezalarına karĢı itirazda bulunabileceğini ve ilgililer tarafından yapılan itirazın ardından verilen ve itiraz konusu olmayan kararların kesinleĢtiğini eklemektedir. Bununla birlikte Hükümet, olayların meydana geldiği tarihte yürürlükte olan Anayasa’nın 129. maddesine uygun olarak, kınama cezalarının yargı denetimine tabi tutulamayacağını belirtmektedir.

42. Mahkeme’nin defaten söylediği üzere, SözleĢme’nin 13. maddesi, iç hukukta, SözleĢme’de yer aldıkları Ģekliyle hak ve özgürlükleri ileri sürebilme imkânı veren bir baĢvuru yolunun varlığını güvence altına almaktadır. Dolayısıyla bu hüküm, SözleĢme’ye dayanan “savunabilir bir Ģikâyetin” içeriğini incelenmeye ve uygun tazmin yolunu sunma konusunda bir iç hukuk yolunun bulunmasını zorunlu kılmaktadır (De Souza Ribeiro/Fransa [BD], No. 22689/07, § 78, AĠHM 2012).

43. Mevcut davada Mahkeme, SözleĢme’nin 11. maddesine iliĢkin baĢvuranın Ģikâyetinin açıkça dayanaktan yoksun olduğu sonucuna

(12)

varmaktadır. BaĢvuranın Ģikâyetinin reddedilmesine neden olan fiili unsurlar hakkındaki tespitler, Mahkeme’nin SözleĢme’nin 13. maddesi açısından Ģikâyetin savunabilir olmadığı sonucuna varmasına yol açmaktadır (bk., örneğin ve birçok karar arasında, Walter/İtalya (kabul edilebilirlik kararı), No. 18059/06, 11 Temmuz 2006 ve Al-Shari ve diğerleri/İtalya (kabul edilebilirlik kararı), No. 57/03, 5 Temmuz 2005).

Dolayısıyla, somut olayda, SözleĢme’nin 13. maddesinin uygulanmaması gerekmektedir.

44. Sonuç olarak, bu Ģikâyet, SözleĢme’nin 35. maddesinin 3. fıkrası anlamında, SözleĢme’nin hükümleriyle konu yönünden (ratione materiae) bağdaĢmamakta olup, SözleĢme’nin 35. maddesinin 4. fıkrası uyarınca reddedilmelidir.

Bu gerekçelerle, Mahkeme, oyçokluğuyla,

baĢvurunun kabul edilemez olduğuna karar vermiştir.

Stanley Naismith Guido Raimondi

Yazı ĠĢleri Müdürü BaĢkan

Referanslar

Benzer Belgeler

a) Müteveffaların evinin 20 Kasım 2004 akĢamından itibaren gözetim altına alındığı tespit edilmektedir. Operasyona hazırlık sırasında, silahlı çatıĢma

Esasen, benzer davada, insan davranıĢının öngörülemezliğini göz ardı etmemek ve Devletin pozitif yükümlülüğünü, Devlete aĢırı veya dayanılmaz bir yük

BaĢvuranlar özellikle, Hükümetin görüĢlerinin ekinde bulunan, A.S.’nin tutuklanmasının baĢlangıcında doldurulan “intihar riski bulunan tutuklu kiĢilerin

Tutanağa göre, tanık, 21 Mayıs 2009 tarihinde Tunceli’ye vardığını ve DTP (Demokratik Toplum Partisi) binasına geldiğini belirtmiĢtir. Harun isimli bir kiĢi

46. Mahkeme, SözleĢme’nin 35. maddesinde yer alan iç hukuk yollarının tüketilmesi kuralının, Mahkeme önünde Devlete karĢı dava açmayı amaçlayan kiĢilerin ilk

Mahkeme, DanıĢtay kararında, somut olayda sağlık hizmetlerinin yerine getirilmesinde ağır hizmet kusuru bulunduğunun özellikle vurgulandığını ve bu sonuca

Dolayısıyla Mahkeme, Hükümet’in iç hukuk yollarının tüketilmemesine iliĢkin itirazını reddetmiĢ ve baĢvuranın Kumkapı Geri Gönderme Merkezi’ndeki yetersiz

Fridrik Kjølbro ve Bölüm Yazı ĠĢleri Müdür Yardımcısı Abel Campos’un katılımıyla 19 Mayıs 2015 tarihinde Komite halinde toplanan Avrupa Ġnsan Hakları Mahkemesi