EY İMAN EDENLER!
Allah sabredenlerle beraberdir.
Ey iman edenler! Allah’ın emirlerine uygun yaşayın/aykırı davranmaktan sakının ve doğru (sâdık) olanlarla beraber olun (onlardan ayrılarak bireyselleşmeyin). (Tevbe Suresi 119)
KUR'AN'IN ANLAMIYLA BULUŞUYORUZ “HALA AKIL ERDİREMİYORLAR MI?”
Rahman ve Rahim Allah’ın Adıyla
Sizi Allah yarattı, sonra da sizi O öldürecektir. İçinizden kimi de daha önce bazı şeyleri bilirken, sonra (küçük çocuk gibi) bir şey bilmemesi için ömrünün en kötü (düşkün devre)sine götürülür. Allah (her şeyi hakkıyla) bilendir, (her şeye) kâdirdir. (Nahl/70 )
Sizi, zayıf (meni/sperma)dan yaratan, sonra diğer zayıflığın (cenin ve sıbyanlığın) ardından size kuvvet veren (geliştiren), sonra kuvvetin ardından (yeniden) size bir güçsüzlük ve ihtiyarlık veren Allah’tır.
(O) dilediğini yaratır ve O, hakkıyla bilendir, kâdir-i mutlaktır. (Rum 54)
Kime uzun ömür veriyorsak, onun yaratılışını baş aşağı ediyor (ihtiyarlığa getiriyor, gücünü azaltıyor)uz. (Buna da) hâlâ akıl erdiremiyorlar mı? (Yasın 68)
O’NUN (sav) AHLAKI KUR’AN’DI
Ebû Hureyre (Ra)’den rivayet edildiğine göre Rasûlullah (Sav)şöyle buyurdu:
“Yedi şey gelmezden önce iyi amellere koşup yarış ediniz: Herşeyi unutturan fakirlikten, azdırıp yoldan çıkaran zenginlikten, akıl ve bedenin dengesini bozan hastalıktan, saçma sapan konuşturan ihtiyarlıktan, ansızın geliveren ölümden, gelmesi beklenen şeylerin en şerlisi Deccal’ın çıkmasından, en dehşetli ve acı olan kıyametin gelmesinden başka bir şey mi bekliyorsunuz?” (Tirmîzî, Zühd 3)
HADİS-İ ŞERİFLERLE HAFTANIN DUASI
O, (Allah) hikmeti dilediğine verir. Kime de
hikmet nasip etmişse, muhakkak ona çok hayır verilmiştir. (Bu âyet ve öğütleri) olgun akıl
sahiplerinden başkası düşünemez. Bakara/269
HZ. YAKÛB EL-ÇERHİ (K.S.) BUYURMUŞLAR Kİ:
“Kalp kıran kimsenin günahı, Beytullah ile Ravza-i Muhahhara’yı yıkmaktan ve zina ve türlü türlü fenalık yapmaktan daha ziyade olduğu hususunda sâdat ve evliya-i kiramın ittifakı vardır. Bunun affında evliya acizdir. Mahzar, Allah’ın merhametine kalıyor.”
“Bir kimse; gazap (öfke) geldiğinde beş dakika sabredip karşısındakini affederek iyilikle mukabelede bulunsa, Hazreti Adem’den şimdiye kadar ne kadar insanın ibadeti varsa, onların, sevaba müstehak kabul edilmiş amelleri miktarınca, Cenabı Hakk (c.c.) ona sevap verir. Bu sebeple sizlere tavsiyem ve son vasiyetim, bu meseleye gayet ehemmiyet vererek mücahede de olmanızdır.”
HİKMETLİ SÖZLER
SÖZLERİN BÜYÜKLERİ
BÜYÜKLERİN SÖZLERİDİR
Enes (Ra)'dan rivayet edildiğine göre Rasulullah (Sav) şöyle buyurdu:
“Herhangi bir genç yaşından dolayı bir ihtiyara hürmet ederse Cenab-ı Hak da o gence yaşlılığında hizmet edecek kimseler verir.” (Tirmizi , Birr 75)
Saçı sakalı ağarmış yaşlı Müslüman'a saygı gösterip ikram etmek, Allah'a saygıdandır. (Ebu Davud, "Edeb," 23)
ÖLÜM: EN BÜYÜK NASİHATÇİ
Bazıları ölümün adını bile duymak istemez, “Bırakın şu soğuk sözleri, içimiz kararıyor, neşemiz kaçıyor”
derler. Bu gafletin eseridir. Kulak tıkayıp, göz kapayıp, sırt çevirip kaçtıkları ecel, böylelerini ansızın ve çok ters durumda yakalayıverir. Asıl akıllıca hareket, ölümü hiç hatırdan çıkarmamak, dünyanın fâniliğini ve ömrün süratle geçip gittiğini görüp mümkün olduğu kadar çok hayırlı iş ve salih amel işlemek, Mevlâ’nın sevmediği herşeyden uzaklaşarak âhirete ve büyük hesap gününe hazırlanmaktadır.
İnkâr edilemeyecek, açık seçik bir gerçektir ki ölüm herkesin tadacağı acı bir şerbet, kabir her fâninin
geçeceği korkulu bir kapıdır. Niye başka öğütçü arıyoruz; her an ve her yerde, çevremizde dönüp duran ölüm bize nasihatçi ve vâiz olarak kâfi gelmiyor mu?
Nefislerini terbiye etmek, olgunlaşmak ve iyi bir kul olarak yüce Tanrı’ya ulaşmak isteyen büyük din alimleri, bu yüzden, ölümü hatırlamayı, tasavvuf yolunun önemli bir rüknü haline getirmişlerdir. “Râbıta-ı mevt”, yani kişinin kendi ölümü ile ilgili hal ve sahneleri hayalinde canlandırma işlemi, tesirli ve faydalı bir işlemdir.
Çünkü bu “tezekkür-i mevt”, nefsin çeşitli hastalıklarına karşı en müessir ilaçtır. “Hubb-ı dünyâ”, yani dünyanın fâni lezzetlerine aldanıp dalmak, “tûl-i emel” yani gafletle, arzu ve emellerin uzayıp gitmesi, kibir, ucub ve sair gibi büyük dertler için en iyi panzehir, ölümü anmaktır.
Bugün çevremizde müşahede ettiğimiz ferdî veya içtimâî kötülüklerin temelinde ise, nefis ve onun tedavisi yapılmamış hastalıklarının yattığı iyice görülmektedir.
O halde tezekkür-i mevt’i küçümsemeyelim. Olgunluk ve gerçek dindarlık gücünü, büyük ölçüde bu kaynaktan almaktadır.
Hiç şüphe yok ki “Bunlar eski ve boş şeyler, insan bu dünyaya bir kere gelir; ye, iç, eğlen, kendini düşün;
yaşamana, zevkine bak.” Tarzındaki sakat felsefeleri atıp, ecdâd-ı kirâmın yaptığı gibi, hayatın önünü-sonunu ve mânasını daha derin düşünse idik, fert ve millet olarak şimdikinden daha iyi durumda olur; ahlâklı, faydalı, olgun kişiler olarak vatan ve milletimizi çok daha mâmur kılardık.
Maddî ve mânevî yönden kazançlı, iyi ve olgun kişiler olmak istiyor muyuz? O halde ölümü unutmayalım.
Hülasa olgunluk ve maddî-mânevî kazanç istiyorsak ölümü hiç unutmayalım.
Sözüm dinle benim gardaş!
Unutma hâlet-i nez’i Gidersen bu yola, yoldaş!
Unutma hâlet-i nez’i!
Vedâ edip ehibbâya, Gidersin dâr-ı ukbâ’ya.
Sakın meyletme dünyaya Unutma hâlet-i nez’i!
… Zeynî
M. Es'ad Coşan (Rh.a)
Bu köşenin içeriği KUR’AN’IN ANLAMIYLA BULUŞMAK PLATFORMU tarafından hazırlanmıştır. Ayet mealleri Hasan Tahsin Feyizli'nin Hazırladığı Feyzü'l Furkan Açıklamalı Kur'an-ı Kerim Meali’nden
alınmıştır. Ayet meallerinin tamamına www.kuranimiz.net, ses dosyalarına www.akradyo.net adreslerinden ulaşabilirsiniz. Görüş ve önerileriniz için: bilgi@kuranimiz.net