• Sonuç bulunamadı

1. GİRİŞ ERGONOMİ VE İŞ ETÜDÜ YRD.DOÇ.DR. KEMAL ÜÇÜNCÜ

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2022

Share "1. GİRİŞ ERGONOMİ VE İŞ ETÜDÜ YRD.DOÇ.DR. KEMAL ÜÇÜNCÜ"

Copied!
252
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

1. GİRİŞ

İnsanların refahı ve mutluğu, ihtiyaçlarını istenen nitelik ve nicelikte karşılamakla sağlanabilir. Bu ise üretimle karşılanır. Üretim, fayda yaratmaktır. İnsanların isteklerini karşılayacak ürerimin gerçekleştirilmesi üretimin ekin yönetimi ve planlanması ile mümkünüdür. Üretim insan, makina, malzeme ve yöntem gibi temel üretim faktörleri ile gerçekleştirilir. Üretimin etkinleştirilmesi bu faktörler arasında uygun bir koordinasyonun kurulmasını gerektirir.

ERGONOMİ

İş ve insan arasında uyumu sağlayarak verimliliği artırır. İnsanı, anatomik, antropometrik, fizyolojik, psikolojik ve sosyolojik açıdan inceleyen, katlanabileceği sınırları tespit eden, sonuçta işin insana, insanın işe uyumunu araştıran, disiplinler arası bir bilim dalıdır. Ergonomi uygulamalarının aşağıdaki yararları vardır;

Çalışanların stresi azalır

Devamsızlıklar ve işten ayrılmalar azalır Kayıp zamanlar azalır

İşle ilgili hatalar azalır

Çalışanların fiziksel ve psikolojik sorunları azalır İş kazaları – meslek hastalıkları azalır

Araç-gereç ve donanımların insanlarca kullanım etkinliği artar İş kalitesi artar

Verim artar İŞ ETÜDÜ

Gelişme olanağı yaratabilmek amacıyla, belirli bir olayı ya da etkinliği ekonomiklik ve etkenlik yönünden etkileyen tüm kaynakları ve etmenleri dizgesel olarak araştırmaya yönelik ve insan çalışmasını geniş kapsamda inceleyen bir teknik olup özellikle metot etüdü ve iş ölçümü teknikleri için kullanılan genel bir terimdir. İş etüdü verimlilikle doğrudan ilişkilidir. Bu nedenle mevcut kaynaklardan sağlanacak üretimi, çok az ya da hiç yatırım gerektirmeksizin arttırmak amacıyla çok yaygın olarak kullanılmaktadır. İş etüdü bilen ve uygulayan meslek gruplarının başında endüstri mühendisleri ve işletme mühendisleri gelmektedir.

İşletme verimliliğinin artırılması öncelikle işletmenin sahip olduğu arazi, malzeme, makina ve işgücü gibi temel üretim faktörlerinin verimli kullanılması ile mümkündür. Bu maksatla üretim işlevi sürecinde aşağıdaki etkinlikler gerçekleştirilmelidir:

Yönetim – işçi işbirliğinin sağlanması

Ürüne, sürece ve yönteme bağlı iş kapsamının azaltılması

Yönetim ve işçi denetimine bağlı etken olmayan sürelerin azaltılması

(2)

Yönetim, tüketici taleplerini araştırarak belirlenecek uygun standartlara göre üretimin yapılmasını sağlamalı, işçinin çalışma etkinliğini artıracak inandırıcı önlemleri almalıdır.

İş etüdü çalışmaları ile işyeri uygun şekilde düzenlenirken, üretim için uygun makina–teçhizat ve donanımı ile malzeme sağlanmalıdır.

Yönetimin kontrolünde yapılacak iş ölçümü çalışmaları ile uygun üretim plan ve programları ile çalışma koşulları hazırlanarak, etken olmayan süre azaltılır. Bu amaçla uygulanacak teknikler;

bakım

çalışma koşullarının geliştirilmesi değer analizi

iş ölçümü

iş sağlığı ve güvenliği eğitimi malzeme kontrolü

metot etüdü özendirme standardizasyon süreç planlaması uzmanlaşma

ürün araştırma ve geliştirme vb.

İş etüdü kapsamında da yer alan ve verimliliği artırmayı amaçlayan bazı faaliyetler;

Adil bir ücret politikasının uygulanması

Planların ve kısmi planların incelenmesi ve gerekirse değiştirilmesi Çalışan devrinin azaltılması

Çalışanların eğitilmesi, geliştirilmesi ve aynı hızda çalışmalarının sağlanması

Çalışanların üretim sürecinde birbirlerini desteklemelerinin sağlanması Çalışanların, katkılarının karşılığını alıp almadıklarının araştırılması Maliyet düşürme çalışmalarının etkin bir şekilde yapılması

Teknik ve yönetim eğitimi seminer ve konferanslarının düzenlenmesi Teknolojik değişikliklerin incelenmesi

Tesisin uygun düzenlenmesi

Ürünlerin günün koşullarına uygun olarak hazırlanması

İş etüdü, belirli bir etkinliği ekonomiklik ve etkenlik yönünden etkileyen kaynakları ve faktörleri insan ekseninde araştırarak verimliliği artırmaya çaba sarfeder. Yüksek verimlilik ile aşağıdaki gelişmeler sağlanır;

düşük maliyet ve fiyat yüksek kazanç

kısa çalışma saatleri ileri yaşama koşulları

sürdürülebilir mutlu bir yaşam

(3)

İş etüdü yöntemi ile her bir çalışma yeri ve bu çalışma yerleri arasındaki ilişkiler bir sistem yaklaşımı çerçevesinde incelenir. Sistemin analizinde en önemli veri, işlerin yapılma zamanına ilişkin verilerdir ve bu veriler aşağıda yer alan yedi unsur çerçevesinde belirlenir:

1. Görev: İş sisteminin varlık nedenidir. Sistemden talep edilen çıktının oluşturulması için gerçekleştirilecek esas faaliyetin kısa bir tanımıdır.

2. Girdi: Görevi gerçekleştirerek çıktıya ulaşmak için kullanılacak malzemeyi, bilgiyi, enerjiyi vb. ifade eder. Görevi gerçekleştiren insan ile kullanılan üretim aracı ayrı birer unsur olarak ele alınır.

3. İnsan: Görevi gerçekleştirecek olan kişidir. Bu noktada, çalışanın sahip olması gereken nitelikler de belirlenmelidir.

4. Üretim aracı: Görevi gerçekleştirecek olan makina-teçhizat, donanım, vb. teçhizattır.

5. İş akışı: İnsan ve üretim aracının birlikte çalışması yoluyla görevi gerçekleştirirken kullandıkları süreçtir. Süreç, görevin nasıl yapıldığını tarif eden faaliyetlerin (akış dilimlerinin) toplamından oluşur.

6. Çıktı: Süreç sonucunda ortaya çıkan, müşterinin talep ettiği ürünler ya da hizmetler ile bunların elde edilmesinde kullanılmış olan bilgi, atık, vb. unsurları ifade eder.

7. Çalışma koşulları: İnsanın çalıştığı ortamın fiziksel özellikleri (toz, gaz, gürültü, sıcaklık, nem, vb.), sosyal/örgütsel özellikleri (bağlı olduğu ücret sistemi, arkadaşlık koşulları, ast-üst ilişkileri, mola ve vardiya düzenlemeleri vb.) ile sistemin performans ölçütlerini etkileyen; üretim aracının ayar tanımları, tolerans sınırları (işin hassasiyeti), taşıma mesafesi, işlem mesafesi, vb. tüm diğer unsurlar bu başlık altında incelenir.

ERGONOMİ – DAVRANIŞ BİLİMLERİ

Çalışanların iş ve iş ortamına uyumu için hem işgörenlerin organizasyonun hem de organizasyonun işgörenlerin ihtiyaçlarını karşılamalıdır. Bireylerin iş ortamına uyumunu sağlamak için farklı kültürel ve kişilik özellikleri nedeniyle yetenek, ihtiyaç ve bazı davranışsal özelliklerinin bilinmesi gerekir.

Ergonominin insana yönelik iki temel amacı vardır:

Belli bir eğitimden geçen kişinin işine ve iş ortamına uyumunu sağlamak,

İşin ve iş ortamının teknik ve organizasyonel olarak kişinin ihtiyaçlarına, yeteneklerine veya yetersiz kaldığı yerlere uygunluğunu sağlamak.

Egonominin bu iki temel amacı dikkate alındığında, ergonomik çalışmaların bir kısmının davranış ilimleri ile yakından ilişkili olduğu görülmektedir. Diğer taraftan, insan fiziksel yapısı dışında mental yapısı itibariyle fiziksel, fizyolojik ve sosyolojik özelliklere sahiptir.

(4)

Bireylerin özelliklerinin bilinmesi onların hangi alanlarda ve işlerde başarılı olacaklarını ve hangi tür davranışları gösterebileceklerinin anlaşılmasını sağlar.

Davranış bilimlerinde bazı testlerden (yetenek, mesleki ve kişilik testleri gibi) faydalanarak insanların davranışları önceden tahmin edilebilmektedir. Davranış bilimleri sayesinde işgörenlerin özelliklerinin belirlenmesi, bireyin veya grubun verimliliğini, yaratıcılığını ve moralini artıracak şartların belirlenmesi mümkün olur. Ergonominin amacı da bireyin moralini ve yaratıcılığını artırarak en yüksek verimi elde etmek olduğuna göre her iki bilim arasında çok yakın ilişki vardır.

Çünkü ergonomi öncelikle bireyi çok iyi tanımak mecburiyetindedir. Ergonominin bireyi tanıması da davranış bilimleri ile mümkündür. Bireyi tanıdıktan sonra çalışma ortamını ve makinaları bireye uygun biçimde tasarlamak hem çalışanların moralini hem de iş verimini yükseltir.

Ergonominin işgören ile iş ve iş ortamı arasındaki uyumu sağlamada sadece teknik düzenlemeye ağırlık vermesi yeterli değildir. Bu düzenlemenin yanında belki de bundan daha da önemli olan işgörenin psikolojik yapısının dikkate alınarak işe uyumunun sağlanması gerekmektedir. İnsan, psikolojik yönden tatmin edildiği müddetçe işletmelerin veya kurumların verimliliği artacaktır.

Çalışan psikolojisini örgüt dışı ve örgüt içi faktörler etkiler.

Çalışanları olumsuz yönde etkileyen örgüt dışı faktörlerden bazıları şunlardır:

Çalışanların yakınlarının hastalanması veya ölümü nedeniyle oluşan üzüntüler,

Aile içi sorunlar, Ekonomik zorluklar, Ulaşım problemleri, Bireysel rahatsızlıklar.

Örgüt dışı faktörler işgörenlerde kızgınlık, öfke, üzüntü, isteksizlik ve ilgisizlik yaratarak verimli bir şekilde çalışmasını engeller

Örgüt içi insan ilişkilerinin önemli bir yönünü de hiyerarşi oluşturmasıdır. Bu nedenle, işgörenlerle doğrudan ilişki içinde bulunan amirlerin insan ilişkileri konusunda belli bir eğitimden geçirilmeleri gerekir.

Hem bireysel amaçların hem de örgüt amacının gerçekleştirilmesi için bir araya gelen işgörenler örgütsel bir kültür birliği oluşturur. Örgüt kültürü, paylaşılan inançlar ve değerler olmakla beraber, işgörenlerin nasıl davranacaklarını belirlemede de önemli bir araçtır.

İşgörenlerin işe uyum sağlamada biyolojik, fizyolojik ve psikolojik yapılarının bilinmesi oldukça önemlidir. Psikosyolojik temellere inerek insanların iş başındaki davranışlarını değerlendirmenin yanında işgörenlerin bütün davranışları, işinde yaşadıkları sosyolojik ortam ve genel psikolojik streslerin de etkilerini incelemek önemli olmaktadır. Makina ile çalışan işgörenlerin sağlık, güvenlik ve verimliliğine, insanın psikolojik özelliklerinin etkileri oldukça fazladır. Makina ile işgören arasındaki en önemli fark bu psikolojik özelliklerdir. Çünkü işgören makinadan farklı olarak zaman zaman heyecanlanır ve duygulanır dolayısıyla

(5)

yaptığı işin miktarında farklılıklar ortaya çıkar. Bu nedenle ergonomistler, işletmelerde ergonomik çalışmalar yaparken öncelikle işgörenlerin psikolojik özelliklerini birinci planda tutmalıdırlar.

Ergonomik faaliyetlerin çeşidi ve seviyesi her bireyin rolüne, eğitimine ve hepsinden önemlisi motivasyonuna bağlıdır. İleri ergonomik uygulamalar, psikologlar, fizikçiler, psikyatristler-psikoterapistler, mühendisler ve desinatörler tarafından yapılmaktadır.

ERGONOMİ VE İŞ ETÜDÜ İLE İLİŞKİLİ DİSİPLİNLER

Üretim sistemlerinde, temel üretim faktörlerinden biri olan insanın insan, makina–teçhizat ve donanımı, araç–gereç, iş ve iş koşulları ve benzeri faktörlerle olan ilişkilerine ait çalışmalar çeşitli konularda ve çeşitli adlar altında yürütülmüştür. Bu çalışmalarda aşağıdaki disiplinlerden yararlanılmıştır:

 ergonomi

 iş etüdü

 davranış bilimleri

 anatomi (antropometri, biyomekanik)

 biyoloji

 biyoteknoloji, çevre biyoteknolojisi

 fizyoloji (iş fizyolojisi, çevre fizyolojisi)

 istatistik

 iş analizi

 psikoloji (endüstriyel psikoloji, deneysel psikoloji)

 sosyoloji (endüstriyel sosyoloji)

 tıp

 fizik

 yönetim

 endüstri mühendisliği

 enformasyon

 iş değerlendirme

 iş sağlığı ve güvenliği

 iş tasarımı

 organizasyon

 sistem mühendisliği

 tesis planlama

 toplam kalite yönetimi

 üretim yönetimi

 verimlilik

 yönetim bilişim sistemleri

Bu disiplinlerden bir grubunun verileri ergonomi ve iş etüdü disiplinleri tarafından kullanılırken, bir grubu da ergonomi ve iş etüdü disiplinlerinin bulgularından yararlanır.

(6)

İnsan Anatomisi: Temel tıp bilimlerinden olup, insan vücudundaki organların tanımlanması, büyüklük, biçim gibi özelliklerinin ortaya konması, birbirleriyle olan ilişkilerinin belirlenmesi ve bunların hekimliğe uygulanmasıyla ilgili bilimsel uğraş alanıdır. Anatominin iki ana dalı antropometri ve biyomekanik ergonominin gelişmesinde en önemli katkıyı sağlarlar.

Antropometri: Standart bazı noktaları esas alarak insan vücudundaki büyüklüklerin ölçümlerini yapar ve istatistiksel olarak değerlendirir. İş ortamının düzenlenmesinde, oturma araç-gerecinin ve düzeneğinin tasarım ve üretiminde, çalışma duruşu, araç ve gereç tasarımında antropolojinin insanlarla ilgili olarak sağladığı standart ölçüm sonuçlarından yararlanılır. Özellikle kullanıcıların doğrudan etkileşime girecekleri nesnelerin, araç-gereç, alet veya makinaların tasarımlarında insanın antropometrik özellikleri ile kinetik ve statik hareket becerileri göz önünde bulundurulmalı ve tasarımlar bu çizgi doğrultusunda gerçekleştirilmelidir.

Biyomekanik: Anatomik yapıların, özellikle kas-iskelet sisteminin ortamın fiziksel öğeleri ve koşulları ile etkileşimini esas alır. Kassal iş, fiziksel egzersiz ve kullanan kişi ile kullandığı araç-gereç ve avadanlığın etkileşimi ile yük ve zorlanma şekil ve düzeyleri biyomekaniğin konuları arasındadır.

Biyoloji: Canlıları inceleyen bilim dalıdır. Biyoloji, birçok dallara bölünmüştür.

Organizma türüne göre bu bilim dalını bölen yöntem; bitkileri inceleyen botanik, hayvanları inceleyen zooloji, mikroorganizmaları inceleyen mikrobiyoloji ana dallar olarak alır. Bazı bölme yöntemleri ise, incelenen organizmaların derecesine göre bu ayrımı yapmaktadır: Bu sistem; hayatın temel kimyasını inceleyen moleküler biyoloji, hayatın temel yapı taşları olan hücreleri inceleyen hücre biyolojisi, organizmaların iç organlarının çalışmasını inceleyen fizyoloji, organizmaların dış görünüşlerini inceleyen morfoloji ve organizmaların birbirleri ve çevreyle ilişkilerini inceleyen ekolojidir.

Biyoteknoloji: İnsan, hayvan ve bitki hücrelerinin fonksiyonlarını anlamak ve değiştirmek amacıyla uygulanan çeşitli teknikleri ve işlemleri tanımlamak için kullanılan bir terimdir. Canlıların iyileştirilmesi ya da endüstriyel kullanımına yönelik ürünler geliştirilmesini, modern teknolojinin doğa bilimlerine uygulanmasını kapsar.

Çevre Biyoteknolojisi: Çevresel temizlemenin sağlanmasında, zehirleyici materyalleri zararsız maddeler haline dönüstürmek için genetik olarak düzenlenmiş yeni organizmalar geliştirir.

Endüstri Mühendisliği: insan, malzeme ve makinadan oluşan bütünleşik sistemlerin kuruluş ve devamlılığının yönetimi ile ilgilenen mühendislik dalıdır.

Çalışmalarında matematik, fen bilimleri ve sosyal bilimlerdeki özel bilgi ve becerileri mühendislik analiz ve tasarım ilke ve yöntemleriyle birleştirerek, bu sistemlerden elde edilecek sonuçları belirleyip, kestirerek değerlendiren ve disiplinler arası bir yaklaşım sergileyen endüstri mühendisleri, zaman, para, malzeme, enerji gibi kaynakların verimli kullanımına ve mühendislik hizmetlerinin kalitesini artırmaya yönelik çalışmalarda bulunur. Endüstri mühendisliğinin diğer

(7)

mühendislik dallarından farkı, parçayı değil bütünü göz önüne alarak çalışması, sistemin bütünüyle ilgilenmesidir. İkinci önemli fark ise her türlü uygulamada insan faktörünü dikkate almasıdır. Bu sebeplerden dolayı temel doğa bilimleriyle olan ilişkisinin yanında sosyal bilimlerle de iç içedir.

Endüstri mühendisliği, bir temel mühendislik eğitimine ilave olarak; ekonomi, endüstri işletmeciliği, maliyet muhasebesi, yatırım planlaması gibi işletme bilimleri ile iş etüdü, ergonomi, mühendislik istatistiği, kalite kontrol, üretim yönetimi, tesis planlama, üretim planlama, yöneylem araştırması gibi temel endüstri mühendisliği konularını içerir.

Endüstri mühendisliğinin çalışma konuları aşağıdaki gibi sıralanabilir:

Fizibilite ve rantabilite etütleri Ürün araştırma ve geliştirme

Satınalma planları hazırlama, malzemeleri standartlaştırma Tesis yer seçimi ve düzenleme

Üretim analizleri

İş değerleme ve ücret yönetimi İş basitleştirme

Kalite kontrol planlarının kurulması ve uygulanması Maliyet kontrol sistemleri, bütçeleme sistemi hazırlama Malzeme taşıma ve depolama sistemlerinin kurulması Üretim kapasitesi planlama, satış tahminleri araştırmaları

Tesis bina tipi, makina-teçhizat ve donanım, üretim sistemi seçimi Tesis bölümleri arasında bilgi akışı sağlama

Eğitim planlama, kontrol ve uygulama

Enformasyon: Çalışan kişiye gerekli bilgileri, akustik, optik vb. yollardan kolayca aktarılabilecek şekilde işyerinin şekillendirilmesini sağlar.

Fizik: Maddeyi, maddenin uzay-zamanda hareketini, enerji ve kuvveti de kapsamak üzere, bütün ilgili kavramlarla birlikte inceleyen doğa bilimidir.

Fizyoloji: Canlıların yaşamlarını sürdürebilmek için beslenme, solunum, dolaşım, boşaltım, üreme gibi yaşamsal faaliyetlerinin uygun biçimde sürdürmelerine katkı sağlayacak mekanik, fiziksel ve biyokimyasal fonksiyonllarının ve sistemlerinin işleyişini inceleyen bilim dalıdır. “Yaşam ve bilim” anlamını içeren, yaşamsal olayları ve bunların oluşumundaki biyolojik mekanizmaları inceleyen fizyoloji bilim dalının iki ana dalı iş fizyolojisi ve çevre fizyolojisidir.

İş Fizyolojisi: İş-enerji ilişkisini, iş ve egzersiz sırasında enerji sağlanmasıyla ilgili mekanizmaları inceler. İş fizyolojisi işin metabolik gereksinimlerine kardiyovasküler, pulmoner sistemler ve iskelet kasının tepkilerini ve buna bağlı yorgunluğun önlenmesini inceler.

Çevre Fizyolojisi: Aydınlatma, gürültü, titreşim, hava koşulları vb. gibi fiziksel öğelerin insan üzerindeki etkilerini inceler.

İstatistik: Belirli bir amaç için veri toplama, tablo ve grafiklerle özetleme, sonuçları yorumlama, sonuçların güven derecelerini açıklama, örneklerden elde

(8)

edilen sonuçları kitle için genelleme, özellikler arasındaki ilişkiyi araştırma, çeşitli konularda geleceğe ilişkin tahmin yapma, deney düzenleme ve gözlem ilkelerini kapsayan bir bilim dalıdır. Belirli bir amaç için verilerin toplanması, sınıflandırılması, çözümlenmesi ve sonuçlarının yorumlanması esasına dayanır.

İş Analizi: Belirli bir işin en küçük parçalarıyla ayrıntılı olarak tanımlanıp incelenmesi sürecidir. İşletmenin bünyesinde yer alan ve birbirinden farklı tüm işlerle ilgili bilgilerin toplanması, değerlendirilmesi ve örgütlendirilmesidir.

İş Değerleme: İnsan-makina-çevre arasındaki etkileşim düzeyini bilirleyerek bu düzeye göre yapılan işin değerini ölçer.

İş Sağlığı ve Güvenliği: İşin yapılması sırasında iş yerindeki fiziki çevre şartları sebebiyle işçilerin maruz kaldıkları sağlık sorunları ve mesleki risklerin ortadan kaldırılması veya azaltılması için her türlü araç ve donanım ile çalışma ortamının tasarlanması ile ilgilenen bilim dalıdır. Bir kuruluşun gerçekleştirdiği faaliyetlerden etkilenen tüm insanların (çalışanların, geçici işçilerin, alt yüklenici çalışanlarının, ziyaretçilerin, müşterilerin ve işyerindeki herhangi bir kişinin) sağlığına ve güvenliğine etki eden faktörleri ve koşulları inceleyen bilim dalı olarak tanımlanmaktadır.

İş Tasarımı: İş ve insan unsurlarını en uygun biçimde birleştirmek amacıyla işin içeriğinin, işe ilişkin ödüllerin ve işin niteliklerinin çeşitli şekillerde düzenlenmesidir. Bu düzenlemeler iş kolaylaştırma, iş rotasyonu, iş genişletmesi, iş zenginleştirmesi, kalite çemberi, bağımsız çalışma grupları şeklinde olabilir.

Organizasyon: Dinlenme, iş değişimi, iş öğretimi, adil ücretlendirme ile çalışan insanın motive edilmesini sağlar.

Psikoloji: İnsan davranışları ve zihinsel süreçleri ile birlikte bunların altında yatan nedenleri inceleyen bilim dalıdır. İki alt dala ayrılır; endüstri psikolojisi ve deneysel psikoloji.

Endüstriyel Psikoloji: Psikolojinin çalışma ile ilgili konularını kapsar. Endüstri psikolojisinde işleri hangi görevlerin yapılması ve hangi yeteneklere sahip olunması gerektiğine göre sınıflandırmak; nitelikli adayları tanımlamak, seçmek ve eğitmek; çalışan performansını izlemek, değerlendirmek ve çalışana geri bildirim vermek gibi konulara odaklanılır. Performansı arttıracak ve hatayı en aza indirecek biçimde gösterge, kontrol ve uyarı sistemlerinin tasarımında yoğunlaşan bir bilim dalı olarak tanımlanır.

Örgüt Psikolojisi: Çalışanın güdülenmesi, çalışanın iş doyumu ve bağlılığının artırılması, etkili liderle yetiştirmek, değişen müşteri istekleri ve teknoloji doğrultusunda örgütlerin yaşadıkları sorunlara çözüm bulmak gibi konular üzerinde durur.

Endüstriye psikolojinin araştırma alanları şunlardır;

iş tanımlaması yapmak iş değerlemeleri

iş yapacak kişinin seçilmesi

(9)

performans değerlendirilmesi çalışma şartları

eğitim - kariyer planlaması

Endüstriyel psikoloji temel olarak bu alanlardadan başka stres, stresle baş etme yöntemleri, motivasyon gibi alt konu başlıklarıylada yakından ilgilidir.

Deneysel Psikoloji: Yaşamın kalitesini, insanın bedensel, ruhsal ve sosyal bakımdan tam bir sağlık halinda olmasını sağlamaya yönelik bütün uygulamalarda görev yapar. İş başarabilme yeteneği, karar verme, beceri kazanma, bilgilerin yorumlanması ve değerlendirilmesi, bu değerlendirmelere göre etkinliğin yönlendirilmesi, yorgunluk, çalışma temposunun yarattığı stres etkisi, zihinsel yorgunluk, çalışma düzeninin yarattığı etkiler, yaş performans ilişkisi ve performansı etkileyen diğer öğeler deneysel psikolojinin konuları arasındadır.

Sistem Mühendisliği: Karmaşık sistemlerin ya da bu sistemleri oluşturan alt sistemlerin tasarımını, üretimini, bakımını, zaman ve maliyet kısıtlarını da göz önünde bulundurarak gerçekleştirmeyi amaçlar. Karmaşık sistemler genellikle teknik, biyolojik, sosyolojik, çevresel endüstriyel, politik, finansal ve ekonomik sistemlerden en az birkaçının bileşimiden oluşur. Sistem mühendisliği programları, işlevsel olarak tek ve bütün bir birim olan bu karışık sistemlerin analizi için gerekli tüm temel kavram, araç ve metotları oratya koyar.

Sosyoloji: Toplum ve insanın etkileşimi üzerinde çalışan bir bilim dalıdır.

Endüstriyel Sosyoloji: Çalışma ve buna bağlı kurumların (organizasyonların) sosyolojik analizlerini yapar. Çalışma sosyolojisinde temel konuları işbölümü, sosyal sınıf ve tabakalar ile yabancılaşmadır.

Temel ilgi alanları;

işyeri–çalışan–yönetici ilişkileri teknolojinin toplumsal sonuçları

endüstriyel örgütlenmedeki hiyerarşilerin toplumsal sonuçları sendikalar ve diğer kitle örgütleri

Tesis Planlama: Tesis planlama, insan ve diğer fiziksel üretim faktörlerinin etkin kullanımını sağlayacak bir yapılanmayı ifade eder. Tesis için makinaların yerleşimi – insan ilişkileri, malzeme hareketleri – insan ilişkileri, tezgah – insan ilişkileri ile ilgili sorunlara çözüm bulmayı amaçlar. Buradan da anlaşılacağı gibi tesis planlama da insan faktörü ile yakından ilgilidir. Dolayısıyla ergonomi biliminin bu alanda ortaya koyacağı verilerden yararlanan bir bilim dalı olarak işlev göremektedir.

Tıp: İnsan sağlığının sürdürülmesi ya da bozulan sağlığın yeniden düzeltilmesi için uğraşan, hastalıklara tanı koyma, hastalıkları tedavi etme ve hastalık ve yaralanmalardan korumaya yönelik çalışmalarda bulunan birçok alt bilim dalından oluşan bilimsel disiplinleri kapsayan bilim dalıdır.

(10)

Toplam Kalite Yönetimi: Müşteri ihtiyaçlarını karşılayabilmek için kullanılan insan, iş, ürün ve/veya hizmet kalite gereksinimlerinin, sistematik bir yaklaşımla ve tüm çalışanların katkıları ile sağlanmasıdır. Bu yönetim şeklinde uygulanan her süreçte tüm çalışanların fikir ve hedefleri kullanılmakta ve tüm çalışanlar kaliteye dahil edilmektedir. TKY; uzun dönemde müşterilerin tatmin olmasını başarmayı, kendi personeli ve toplum için yararlar elde etmeyi amaçlar ve kalite üzerine yoğunlaşır. Tüm personelin katılıma dayalı bir yönetim modelidir.

Hatalı kalite yönetimi programlarından kaynaklanan iş sağlığı ve güvenliği problemleri üretim kalite koşullarını bozar ve maliyetlerin artmasına yol açar. Bu nedenle kalite yönetimin ergonomik ilkelere ve insan sağlığına uygun programlar hazırlanmalıdır.

Verimlilik (Prodüktivite): Geniş anlamda, ekonomik amaçlara ulaşmada araçların duyarlılık ve etkinliğini ölçen soyut bir kavram olarak tanımlanmaktadır.

Dar anlamda verimlilik ise, teknik açıdan verimlilik ile aynı anlama gelmekte ve üretim miktarı (çıktı) ile üretim miktarı (girdi) arasındaki fiziksel ilişkiyi ifade eder. Gerek uygulamada ve gerekse literatürde verimlilik denince, "dar anlamda"

veya "teknik" açıdan verimlilik akla gelmekte ve birim üretim faktörüne isabet eden üretim miktarı veya o faktörün ortalama ürünü olarak tanımlanmaktadır.

Uygulamada genellikle işgücü verimliliğinden söz edilir. Bunun nedeni ise, işgücü dışında makina, araç-gereç, çeşitli donanım ve diğer sabit varlıkların oluşturduğu önemli bir üretim faktörü olan sermayenin verimliliğinin fiziksel olarak ölçümünün zor olmasından kaynaklanır. Verimlilik değişken, dinamik bir ölçüdür.

Zira, verimliliğin ölçümü için belli bir üretim döneminde (saat, gün, hafta, ay ve yıl gibi) üretime katılan her bir faktörün birimine düşen üretim miktarının ölçülmesini ve değişik dönemler arasında faktör verimliliğinin birbirleriyle karşılaştırılmasını gerektirir.

Verimlilik kavramını ifade etmenin en önemli sorunu, girdi ve çıktıların bazen aynı fiziksel boyutta ifade edilememesidir. Çıktı ve girdi birbirinden farklı parasal değer veya herhangi bir fiziksel büyüklük (miktar, fiyat, ağırlık, boyut, vb.) ile ifade edilmiş olabilir. Farklı fiziksel büyüklüklerin oranı birimsiz bir büyüklük (%) olmayabilir (kg ürün / işçi sayısı).

Yüksek verimlilik, aynı kaynakları kullanarak daha fazla üretim yapmak, üretim faktörlerine aynı masrafı yaparak eskisine göre daha yüksek çıktı elde etmek veya üretim faktörleri için daha az masraf yaparak aynı miktarda çıktı elde etmektir.

Verimlilik, işletmenin sermaye döngüsünü sağlamalı, girişimcinin beklentilerini karşılamalıdır. Böylece, girişimci istediği karı elde eder, çalışanın kazancı ve devletin alacağı vergi miktarı da artar. Bu zincirleme tepkiler, büyüyen bir ekonomi ve yaşama kalitesi sağlar.

Verimliliği; dış faktörler (genel talep düzeyi, vergi politikası, hammadde temini, faiz oranları vb.) ve iç faktörler (malzeme, iş gücü, makina ve yöntem) etkiler.

Verimliliğin artırılması için sahip olunan üretim faktörlerinin verimli kullanılması ve dış faktörlerin kontrolü zorunludur. İç faktörlerin verimliliği iş etüdü ve

(11)

ergonomi çalışmaları ile artırılabilir. Verimlilik artırma üzerinde işletmenin yönetim kademesi kadar her düzeyde işgörenlerin de katkısı olmalıdır. Bunun için, işletmede iyi bir yönetim anlayışı uygulanmalıdır.

Yönetim: Belirli birtakım amaçlara ulaşmak için başta insan olmak üzere, parasal kaynakları, araç-gereçleri, hammaddeleri ve zaman faktörünü birbiriyle uyumlu ve etkin kullanmaya olanak verecek kararlar alma ve bunları uygulatma süreçlerinin toplamıdır.

Yönetim fonksiyonları;

planlama

örgütleme (organizasyon) yetiştirme

yöneltme (emir-komuta etme, karar verme, yönlendirme, yürütme), uyumlaştırma (düzenleştirme, eşgüdüm, koordinasyon)

denetim

Yönetim yaklaşımları;

Klasik yönetim yaklaşımı o Bilimsel yönetim yaklaşımı o Yönetim süreci yaklaşımı o Bürokrasi yaklaşımı

Davranışsal yönetim yaklaşımı Modern yönetim yaklaşımı

o Sistem yaklaşımı o Durumsallık yaklaşımı

Klasik yönetim yaklaşımında örgüt, iş, görev, yetki, sorumluluk, ilke, kural gibi soyut kavramlardan oluşan bir yapı içine insan faktörünün bir makina gibi kolayca yerleştirilebileceği düşünülmüştür. İnsanın, işletme içinden ve dışından kaynaklanan değişik faktörlerden etkilenebileceği gerçeği ihmal edilmiştir.

Davranışsal (neo-klasik) yönetim yaklaşımı klasik yönetim yaklaşımının insan faktörünü ikinci plana iten zayıf yönünü gidermeye çalışmıştır. Hawthorne araştırmaları sonucunda, fiziksel iyileştirmelerle verimliliğin ilişkisinin sosyal faktörlerden daha az olduğu ortaya konmuştur. Bu yaklaşıma göre, insanların inançları, amaçları, tutumları, alışkanlıkları, değer yargıları, gelenekleri ve grupları üretim verimliliğini daha büyük ölçüde etkiler. Dolayısıyla, informal grupların amaçları ile işletmenin amaçları bütünleştirilmeye çalışılmalıdır.

Modern yönetim yaklaşımı sistem yaklaşımını ve buna bağlı durumsallık yaklaşımını geliştirmiştir.

Sistem yaklaşımının ana ilkesi, herhangi bir olayı veya durumu bir bütün olarak görebilmeye ve değerlendirmeye dayanır. Bunun için bütünü oluşturan parçalar, yani alt sistemler araştırılır. Olaya bütün açısından yaklaşılmazsa, olayın tamamı gözden kaçabilir. Sistem yaklaşımında kullanılan unsurlar; girdi–süreç–çıktı, geri bildirim, kapalı–açık sistemler, çevre, dinamik denge, entropi gibi unsurlar ve bunların özellikleridir.

(12)

Durumsallık yaklaşımı, klasik ve davranışsal yaklaşımlarının yerini almak yerine, onlarla birlikte ele alınan ve o yaklaşımların hangi durumlarda daha faydalı ve etkin olabileceğini araştıran bir yaklaşımdır. Durumsallık yaklaşım, durumun özelliklerine en uygun yönetim ve organizasyon aracının seçilmesini amaçlar.

Durumsallık yaklaşımının iki boyutu; teknoloji ve dış çevredir.

Üretim Yönetimi: İşletmenin elinde bulunan işgücü, makina, malzeme, enerji ve bilgi gibi temel üretim faktörlerinin istenilen kalitede, isteilen zamanda, istenilen yerde ve istenilen miktardaki ürün yapımını sağlamak üzere etkin ve verimli bir şekilde bir araya getirilmesidir. Üretim sisteminin organizsayonu, planlanması ve bu planların yürütülmesi faaliyetlerini kapsarar. Üretim yönetimi, üretim sisteminde çalışan işgörenler üzerinde uygulanan yükleme ile kişisel özelliklerinden kaynaklanan zorlanmaları arasında optimum uyumu sağlayarak verimin artırılmasında ergonomiden yararlanır.

Yönetim ve Bilişim Sistemleri: İnsan, teknoloji, sistem teorisi ve bilgi yönetimi alanlarını bir araya getiren akademik bir alandır. Yöneticilerin karar vermesini kolaylaştırmak için, değişik yerlerdeki bilgilerin toparlanarak, bütün halinde sunmak, YBS’nin en önemli görevlerinden biridir. Bilgi günümüz toplumlarında stratejik bir kaynak haline gelmiştir. Bu açıdan düşündüğümüzde bilginin yönetilmesi gerekmektedir. Bu amaç doğrultusunda yönetim bilişim sistemleri;

bilginin sürekli üretilmesi, yenilenmesi ve yayılmasında gerçekleştirdiği çalışmalarıyla iki alanda katkı sağlar; işletme ve bilgisayar mühendisliği.

Bilgisayar sistemleriyle elde edilen bilgileri, işletmenin içindeki işlere, yönetim fonksiyonlarına, iş süreçlerine, işletme problemlerine aktarıyor. YBS, teknolojiyi bir araç değil bir sonuç olarak kullanır. Bu amaçla kullanılan; bilgisayarların ve programların insanlara ergonomik uyumu sağlanarak iş verimliliği artırılır.

Endüstri mühendisliğinin temel ilgi alanı olan iş etüdü ve ergonomi konularındaki uygulamaların başarı kazanması sonucu geliştirilen ilke, yöntem ve problem çözme yaklaşımlarının orman endüstri mühendisliği, makina mühendisliği, mimarlık, işletmecilik ve sağlık gibi birçok meslek alanlarının problemlerine uygulanmasını sağlamıştır.

(13)

2. ERGONOMİNİN TEMEL KAVRAMLARI

2.1. ERGONOMİ KAVRAMI

Ergonomi, Yunanca “Ergon (Work) = iş”, “Nomos (Law) = kural, yasa”

sözcüklerinden türetilen “işbilim”in bir alt dalı olarak gelişmiştir.

İnsanın anatomik, antropometrik, fizyolojik, psikolojik ve sosyolojik açıdan inceleyen, katlanabileceği sınırları tespit eden ve işin insana, insanın işe uyumunu araştıran, disiplinler arası bir bilim dalıdır.

İnsanların kapasiteleri makinaların kapasitelerine göre oldukça sınırlıdır. Bu nedenle, insanların gün boyu gördüğü işler sınırlı tutulmaya çalışılır. Gücünün üzerinde iş yapmak zorunda kalan insan yorulur. Yorgunluk, çalışanların iş verimi, sağlığı, güvenliği ve psikolojik dengesi açısından olumsuz etkiler yaratabilir.

İnsanlar iş görürken, çeşitli el aletlerini, mekanik araç–gereçleri, iş makinalarını, belirli bir işe programlanmış sistemleri kullanırlar. İşçi ile makina ve araç–

gereçler arasında iyi bir uyum sağlanarak işçilerin fiziksel ve zihinsel yetenekleri desteklenmelidir. İşçilerin kullandığı her türlü makina ve araç–gerecin en etkin bir şekilde hizmete sokulması, makina ve araç–gereci kullananların duruş, oturuş, genel sağlık, güvenlik ve sisteme uyum konularının dikkate alınmasını ve incelenmesini gerektirmektedir. Bu nedenle, insanın fiziksel ve zihinsel gereksinimlerini dikkate almak, davranışlarını tanımlamak, insanların kullanımı için tasarlanmış bütün sistemleri onlara uygun ve yüksek verimle çalışan sistemler olarak düşünmek gerekmektedir.

İnsanlar, çalışma ortamında soğuk, sıcak, basınç, nem, toz, duman, zehirli gaz ve buharlar, zehirleyici maddeler, iyonizan radyasyon, endüstriyel gürültü, titreşimler, yetersiz veya fazla ışık gibi çeşitli ortam stresleri ile karşı karşıya kalabilirler.

Bütün bu sorunlar karşısında, insan–makina–çevre ilişkilerini inceleyerek, böyle bir ortamda insanların sağlıklı ve verimli bir şekilde çalışabilmeleri ve huzur duymaları için gerekli düzenlemelerin yapılması günümüz üretim sistemleri için daha büyük bir önem arzetmektedir. Bu görevi ergonomi bilimi yerine getirir.

2.2. ERGONOMİNİN GÖREVLERİ

Ergonomi, işi insana ve insanı işe uyarlamak için bir araştırma ve eylem programı içerir.

İşin İnsana Uyumu

Çalışılan yerin ve üretim araçlarının düzenlenmesi (çalışma alanı, makinalar, göstergeler, kontroller vb.).

İş çevresinin analizi ve düzenlenmesi (ses, gürültü, aydınlatma, titreşim, iklim, vb.).

(14)

İş organizasyonunun analizi ve düzenlenmesi (işin kapsamı, çalışma ve dinlenme zamanları, vb.).

İnsanın İşe Uyumu

Kişinin işin içeriğine bireysel yatkınlığı (yaş, cinsiyet, bedensel ve zihinsel özellikler vb.)

İş öğretimi ve işe alıştırma

Ergonomi, insan, makina–teçhizat ve donanımı, iş ortamı ve iş yöntemi sisteminin mühendisliği ve tasarımı ile ilgilenen disiplinler arası bir çalışma alanıdır. Günümüzde, ergonomik çalışmalarla ulaşılmak istenen amaç, çalışma ortamını, insana gelebilecek kimi tehlikelerden ve kazalardan korumanın ötesinde, çalışma ortamını insanın hoşuna gidecek ve onu mutlu edecek bir ortama dönüştürmektir. İnsanca çalışma ortamı olarak tanımlanabilecek böyle bir ortamda aşağıdaki özellikler bulunacaktır;

Makina – teçhizat ve donanımı, insan özelliklerine ve yeteneklerine göre tasarımlanır.

Çalışma yöntemleri ve çevre koşulları insana uygun duruma getirilir.

Yapılan işin anlamlı ve yararlı olarak algılanması sağlanır.

Çalışanlara yeteneklerini kullanma ve kendilerini kanıtlama olanağı verilir.

Çalışanların kendilerini bir değer olarak görmeleri sağlanır.

Böyle bir ortamın oluşturulması halinde, iş sisteminin insan üzerinde yarattığı fizyolojik ve psikolojik zorlanma en aza indirilebilir. Ergonomi, “Verimli, güvenli, konforlu ve etkili insan kullanımı için aletlerin, makinaların, sistemlerin, görevlerin, işlerin ve çevrenin tasarımına insanın davranışı, yetenekleri, sınırları ve diğer özellikleri hakkındaki bilgiyi uygulamak ve keşfetmek"tir. Bu tanımdan da anlaşılacağı üzere, ergonomi üretim verimliliğinin artırılması konusunda önemli bir uğraş alanıdır.

2.3. ERGONOMİNİN KAPSAMI

Ergonomi, iş ve işi yapan arasındaki tüm ilişkileri incelerken, bu ilişkileri etkileyen çevresel faktörleri de ele alır. Ergonominin konusu genel anlamda insan–makina–

çevre ilişkileri olup, Şekil 2.1’de ergonominin elemanları Şekil 2.2’de ilişkileri gösterilmiştir.

Şekil 2.1. Ergonominin elemanları

(15)

Şekil 2.2. Ergonomi kapsamı

Ergonominin ana elemanları olan insan, makina ve çevre sistemi Şekil 2.3’de gösterilmiştir.

Şekil 2.3. Ergonomik sistem

Ergonomi verimlilik amacını gerçekleştirmek üzere iş-insan uyumu çabasını gerçekleştirmede anatomi, fizyoloji, mühendislik, psikoloji, yönetim, istatistik vb.

bilimlerden yararlanır. Aynı şekilde toplam kalite yönetimi, iş değerlendirme, tasarım, üretim yönetimi, yönetim bilişim sistemlerine katkılar sağlar.

Ergonominin diğer bilimlerle katkı-ihtiyaç ilişkisi Şekil 2.4’de gösterilmiştir.

(16)

Şekil 2.4. Ergonominin diğer bilimlerle katkı-ihtiyaç ilişkisi

2.4. ERGONOMİ KAPALI ÇEVRİMİ

Ergonominin temel unsurlarını ve aralarındaki etkileşimleri gösteren sisteme ergonomi kapalı çevrimi denir. Bu çevrim negatif geri beslemeli bir akım halindedir. Önemli olan, buradaki unsurların iyi tanımlanması ve birbirleriyle uyumlu hale getirilmesidir. Çevrimde, ergonomik önlemlerin dört temel unsuru yer almaktadır:

1) Algılama: Sistem elemanlarına ya da bireylere bilgi ulaşımını sağlar.

Birey, duyu organlarının çeşitli şekillerde uyarılması sonucu algılamayı gerçekleştirir. Bunun için birey; göz, kulak, burun, dil ve deri algı organlarını kullanır. Makine düzeyinde ise sensörler, elektronik, mekanik veya hidrolik olarak çalışan algılama cihazları ile algılama sağlanır. Çalışma ortamlarının özelliklerine göre insan algı organları ya da makine algılama cihazları tercih edilir.

2) Bilgi Depolama: Kişiler, gerektiğinde kullanılmak üzere bilgileri belleğinde depolar. Bellekte saklanan bilginin anımsanması bazen çok kısa sürede gerçekleşebileceği gibi oldukça uzun süreler de alabilir. Makinelerdeki bilgi depolama için çeşitli mekanik, elektrik ya da elektronik cihazlardan yararlanılır.

Bilgisayar üstün bir bilgi depolayıcı makinadır.

3) Değerleme: Değerleme, algılanan ve daha önce depolanmış bilgiler ile gerçekleştirilen çeşitli işlemlerdir. Değerlendirilen bilgilere göre bir karar verilir.

Bu kararlar bir anlamda, bilgi girişine karşın verilen tepkilerin bir göstergesidir.

4) Eylem: Eylem, verilen kararın uygulamaya konulması işlemidir. Eylem, fiziksel veya bilgi akışı ya da ikisinin birlikte gerçekleştirildiği bir etkinlik olabilir.

2.5. İNSANIN PERFORMANSINI ETKİLEYEN FAKTÖRLER

İnsanın başarı ve verimliliğini etkileyen faktörler çalışan, iş ve çevre kaynaklı olabilir.

İnsanın yapısal özellikleri;

insanların yapısal özellikleri (anatomik) ve boyutları (antropometrik) merkezi sinir sistemi (biyokimyasal ve nörofizyolojik)

zeka, beceri ve fizyolojik özellikleri algı organları

(17)

iskelet–kas sisteminin biyomekaniği kasların biyokimyasal enerji gereksinimi solunum sistemleri

dolaşım sistemleri İnsanın genel özellikleri;

Yaşı Cinsiyeti Boyu Kas kütlesi İnsanın yetenekleri;

Görme Duyma Tahammül Hızlılık

Kavrama kabiliyeti

Fiziksel faktörler; işten kaynaklanan etkilerdir.

İşyeri yerleşim planı Tekrarlayan işler

İş sırasında gereken ekipmanların yerleşimi Uygunsuz duruş gerektiren işler

Statik duruş gerektiren işler

Çevresel faktörler; çalışma ortamından kaynaklanan etkilerdir.

Gürültü

Sıcaklık, nem ve hava akımı Aydınlatma

Titreşim Kimyasallar

Psikolojik faktörler; çalışan kaynaklı etkilerdir.

Uyuşmazlıklar (şaşırma, yanılma, unutkanlık) Üzüntüler

Ailevi sorunlar Meslek sorunları Ekonomik zorluklar Güvensizlik

Sınırlı kariyer

İşyerinde negatif sosyal iletişim Grup içerisinde çalışma baskısı

(18)

2.6. ERGONOMİK ÇALIŞMALARIN SINIFLANDIRILMASI İnsan – sistem ara kesit teknolojisi beş ana bileşene ayrılır:

1) İnsan–makina ara kesit teknolojisi; donanım ergonomisi (hardware ergonomics)

2) İnsan–çevre ara kesit teknolojisi; çevresel ergonomi (environmental ergonomics)

3) İnsan–yazılım ara kesit teknolojisi; bilişsel ergonomi (cognitive ergonomics)

4) İnsan–iş ara kesit teknolojisi; iş tasarım ergonomisi (job design ergonomics)

5) İnsan–organizasyon ara kesit teknolojisi; makro ergonomi (macroergonomics)

İnsan-makina sistemi: Anatomi, antropometri, fizyoloji, psikoloji, iş hekimliği, mühendislik ve istatistik disiplinlerinin katkılarıyla gerçekleştirilen ergonomik çalışmaların odak noktası insan-makina sistemlerinin tasarımıdır.

Sistemin iyi işlemesi için dikkate alınması gereken hususlardan en önemlileri şunlardır;

Makina üzerindeki kontrol cihazları, insanların bunları en kolay ve rahat kullanabileceği şekil ve konumda olmalıdır

Makinanın işlemesi ile ilgili bilgiler çalışana doğru, eksiksiz ve en kolay yoldan iletilmeli, insan bilgileri alırken ayrıca çaba harcamamalıdır

İnsanlar, göstergelerden yararlanarak edindiği bilgileri iyi değerlendirip uygun kararlar alabilecek durum ve konumda olmalıdır

Bunun ön koşulu, işe fizyolojik uygunluk, uygun psiko-sosyal ortam ve yeterli iş eğitimidir

İnsan kapasitesinin genişletilmesi

İnsan yeteneklerinin yararlı hale getirilmesi İnsan eylemlerinin kolaylaştırılması ve Aşırı veya yetersiz yüklenmenin

önlenmesi gerekmektedir.

Uygulamada ergonomi çalışmaları iki aşamada ele alınabilir;

1) Tasarım çalışmaları: Bu aşamada mühendis, fizyolog ve psikolog birlikte çalışarak, insanın anatomik, fizyolojik ve psikolojik özelliklerine ve kapasitesine uygun alet ve makinaları tasarımlamaya çalışırlar. Bu aşamadaki çalışmalar etkin bir insan – makina sisteminin kurulmasını amaçlar.

2) İşyerinde ergonomik çalışmalar: Bu aşamada, çalışma yöntemlerinin ve çalışma çevresinin, insanın biyolojik ve psikolojik özelliklerine uyumlandırılmasına çalışılır. Böylece, gereksiz zorlanmalar ve yorgunluk azalacak, dolayısıyla işin niteliği ve niceliği yükselerek verimlilik artacaktır.

(19)

2.7. ERGONOMİNİN KULLANDIĞI ÖLÇÜTLERİ

Ergonominin hedeflerinide değerlendirmek amacıyla kullanılan dört ölçüt kullanmaktadır;

1- İnsancalık ve ekonomiklik: İnsancıllık ve ekonomiklik, amaçlar göz önünde bulundurarak insana ait özelliklerin, bilgilerin, yeteneklerin, becerilerin ve bunlara ait alt ve üst sınırların belirlenmesi insana yaraşır bir iş düzenlemesinin en önemli değerlendirme ölçütleridir.

2- Sağlığın korunması: Sağlığın korunması, geniş anlamıyla çalışma koşullarından kaynaklanan hastalıkların önlenmesi veya azaltılmasıdır.

3- İşin sosyal uygunluğu: İşin sosyal açıdan insana uygunluğu, insan yaşamını toplumsal normlar içinde sürdürebileceği ortamın sağlanması ve bireyler arası ilişkilerin özendirilmesidir.

4- Teknik ve ekonomik: Teknik ve ekonomik rasyonellik, insan–makina sisteminin fonksiyonel açıdan doğru biçimde düzenlenmesi, bu tür sistemlerin performans yeteneklerinin sürekliliğinin sağlanması ve insanların sistem içinde ekonomik açıdan en doğru biçimde görevlendirilmesidir.

2.8. ERGONOMİNİN ÇALIŞMA KONULARI

Çalışma ortamının verimli, çalışmayı kolaylaştıracak yönde düzenlenmesi için ergonominin kullandığı sorgulama cetveli Tablo 2.4’de gösterilmiştir.

Tablo 2.4. Çalışma ortamı sorgu cetveli

Antropometri Donanımda antropometrik uygunluk nasıl sağlanır?

Boyutlar Çalışma alanının boyutları uygun mu?

Renkler Renkleri nasıl kullanmalı?

Gürültü Gürültüden nasıl korunmalı?

Aydınlatma Aydınlatma yeterli mi?

Hava sıcaklığı Hava sıcaklığı yapılan iş için uygun mu?

Dinlenme Dinlenme araları nasıl düzenlenmeli?

İlişkiler Gösterge – kontrol ilişkisi uygun mu?

Kontrol Kontrol düzeni nasıl olmalı?

Gösterge Gösterge düzeni nasıl olmalı?

Düzen ve temizlik Düzen ve temizlik nasıl sağlanmalı?

Ergonomi, bu unsurları incelerken, bunlara etki eden olumsuz faktörleri gidermeye ve bu unsurların en uygun bileşimini bulmaya çalışır. Bu çalışmaların yürütülmesinde ergonominin ele aldığı konular dört ana grupta toplanmıştır:

1) İnsan özellikleri

2) İnsan – makina ilişkileri 3) Çalışma koşulları

4) Çevresel koşullar

(20)

Ergonominin çalışma konuları içinde ele aldığı çalışma alanları Tablo 2.5.’de gösterilmiştir.

Tablo 2.5. Ergonominin çalışma konuları ve uğraş alanları

İNSAN ÖZELLİKLERİ Duyusal Özellikler Fiziksel Özellikler Ussal Özellikler Duyusal, Fiziksel, Ussal Kapasite Sınırları

İNSAN – MAKİNA İLİŞKİLERİ Gösterge ve Kontrol Düzeni Boyut Sorunları

Mekanik Sorunlar

Kişisel ve Koruyucu Eşyalar

ÇALIŞMA KOŞULLARI Duruş ve Hareketler Yorgunluk

Gerilim (Stres) Monotonluk İş Güvenliği Kazalar Motivasyon Vardiya Çalışması Çalışma Süreleri

Otorite, Yetki, Sorumluluk Grup Davranışı

Ücret Yapısı

ÇEVRESEL KOŞULLAR Aydınlatma Gürültü Titreşim İklim

Toksik Maddeler Toksik Buharlar Gazlar

Radyasyon Düzen Temizlik Renk Manzara

2.9. ERGONOMİNİN UYGULAMA ALANLARI

Endüstriyel işyerleri, tarım işletmeleri, bürolar, okullar, hastaneler, oteller, evler, vb. insan çalışmasının olduğu her yer ergonominin uygulama alanı olarak sayılır.

Makinalar tasarlanırken, sistemler kurulurken, işyeri planlanırken, ergonomik ilkelere göre davranılması gerekir. Bununla birlikte, işyeri planlanırken ergonomik kurallara uyulmuş olsa bile, daha sonra işyeri düzeninde yapılacak ergonomik değişikliklerle daha uygun işyeri düzeni elde edilebilir.

Ergonominin uygulama alanları aşağıda sıralanmıştır;

Çalışanların örgütsel gereksinimleri ve iş doyumu.

Çalışma sürelerinin belirlenmesi.

Çalışma yerinde çevre koşullarının etkisi.

Çalışma yerinin ergonomik analizi ve tasarımı.

Eğitim kalitesine uygun öğrenme mekanlarının tasarımı.

Ekran önü çalışanlarının çalışma ortamından kaynaklanan sorunlar.

Fiziksel faktörlerin toplu görüşme ortamı üzerine etkileri.

İş etüdü / analizi.

İş kazaları, iş ve işçi güvenliği.

İşyeri ve ofis tasarlaması.

Kaynakların etkin kullanımı.

Malzeme kalite kontrolü.

Tasarruf.

(21)

2.10. ERGONOMİNİN AMACI VE HEDEFLERİ

Endüstri ortamında insanlar, tüm kapasitelerini ortaya koyarak; hammaddelerin çıkarılması ve hazırlanması, her türlü araç, gereç ve makinaların tasarımı, üretimi, işletilmesi ve endüstrilerin giderek gelişmesi için sürekli çaba harcamaktadırlar. Ancak, endüstriyel ortamda çalışan insanların çabaları, yapısal özellikleri ve boyutları ile sınırlanır.

Biyolojik varlıklar olarak insanların merkezi sinir sistemi kendine özgü temellerle işlerlik gösterir. İnsanların zeka, beceri ve fizyolojik yeteneklerinin kişiye özel boyutları vardır. İnsan organizmasının algı organları belli sınırlar içinde duyarlıdırlar. İnsanların fiziksel iş verimi ve mekanik etkinliği için, iskelet - kas sisteminin biyomekaniği, kasların biyokimyasal enerji gereksinimi ve bunları destekleyen solunum ve dolaşım sistemlerinin sağlıklı bir şekilde işleyişi önemli etkenlerdir.

Ergonominin amacı, çalışanla işi arasında iyi bir uyum sağlayarak çalışırken aşırı zorlanmalar yüzünden yıpranmasını önlemek ve bu uyum sayesinde başarı ve verimliliği yükseltmektir.

Şekil 2.4. Ergonomi amaç ölçütleri

Ergonomi, çalışanla işi arasındaki istenen uyumu gerçekleştirebilmek için öncelikle insanı, yeteneklerini en iyi biçimde kullanabileceği bir işe yerleştirmeyi amaçlar. Ergonomi, en uygun iş–işçi yüklemesini sağlayabilmek için insanı tüm boyutları ile inceler.

Ergonomi, insanın özelliklerini, yeteneklerini, yeteneklerini geliştirme gücünü ve bu gücün sınırlarını inceler. Bu incelemeler sonucunda insandan istenebilecek görevlerin sınırlarını belirler.

Ergonomi, iş sistemi içinde insanı incelerken, daha yüksek bir başarıya ulaşma ile çalışan kişide oluşan zorlanma arasında bir denge kurmayı amaçlar. Zorlanma şiddeti artırılmadan başarının yükseltilebileceği ergonomik araştırmalarla kanıtlanmıştır.

(22)

Ergonominin amaçları

İşçi sağlığı ve iş güvenliğinin sağlanması İşgücü kayıplarının önlenmesi

Yorulmanın ve iş stresinin azaltılması

İş kazaları ve mesleki risklerin en aza indirilmesi (minimizasyonu) Verimlilik ve kalitenin yükseltilmesi

Çalışanların etkinliğini arttırmak

Gereksiz ve aşırı zorlamalardan kaçınmak Organizmanın zarar görmesini önlenmek Lüzumsuz aktiviteleri önlemek

Ergonominin hedefi, insanın değişen ortamlarda hangi yüklenmelerle karşı karşıya kaldığını, bireyler açısından hangi zorlanmaların doğduğunu, işin gerektirdiği özellikler ile insanın uygunluk özelliklerini birbiriyle en iyi biçimde nasıl bağdaştırılabileceğini belirlemektir.

Ergonominin üç temel hedefi, insanın fizyolojik ve zihinsel yeteneklerini aşmamak üzere; konforu, refahı ve verimliliği artırmak ve sürdürmektir.

2.11. ERGONOMİK UYGULAMALARIN YARARLARI

İnsan, makina, araç – gereç ve donanımın, iş ortamı koşulları da dikkate alınarak, aralarında üst düzeyde bir uyum sağlamak suretiyle ergonomik prensiplere göre düzenlemesi ile insan, işletme ve toplum açısından aşağıdaki yararlar veya bunların bir grubu sağlanabilir:

 Bakım maliyetlerinde azalmalar olur.

 Eğitim maliyetlerinde azalmalar olur.

 Hastalıklarda, mazeretlerde ve devamsızlıklarda azalmalar olur.

 Hatalarda azalmalar, doğrulukta artışlar olur.

 Çalışanlar daha kısa zamanda daha hızlı öğrenir.

 Çalışanların işlerine aidiyet duyguları ve iş doyumları artar.

 Çalışanların kas - iskelet ve görüş konforlarında artışlar olur.

 Çalışanların moralleri artar.

 Çalışma yöntemleri ve prosedürleri daha insancıl ilkelere sahip olur.

 İş güvenliği artar

 İş kalitesi artar.

 İşçi tazminatlarında azalmalar olur.

 İşgücü devrinde azalmalar olur.

 İşletme içinde çıkan problemlerin minimize edilmesi ve dolayısıyla stres faktörlerinin azaltılması sağlanır.

 İşletmeye müşteri odaklı yaklaşım kazandırır.

 Kayıp zamanlar azalır.

 Kaza ve incinme oranlarında azalmalar olur.

 Kullanımı daha kolay ürün, hizmet ve sistemlere kavuşulur.

 Organizasyonda estetik duygular artar.

 Sağlık kalitesi artar.

(23)

 Ürünlerin ve hizmetlerin rekabet güçleri artar.

 Verimlilik ve etkinlik artar.

 Yorgunluk ve streslerde azalmalar olur.

Ergonomi kurallarının uygulanarak iş tasarımlarının yapılması durumunda sağlanabilecek esas yararlar ve aralarındaki ilişki çevrimi Şekil 2.2’de gösterilmiştir.

Şekil 2.2. Ergonomik uygulamaların yararları

Ergonomik uygulamalar sonucunda hayat standardı yükselen çalışanlar, belli ölçüde güdüleneceğinden, işlerini daha hızlı yaparak döngünün yeniden başlamasını sağlarlar. Dolayısıyla ergonomi, iş ile işgören arasında olumlu zincirleme bir tepkime sağlayarak sistem içinde yer alan bütün insan ve kurumlara önemli katkı ortaya koymaktadır.

(24)

3. İNSAN VÜCUDU

3.1. İNSAN VÜCUDUNDAKİ AYGITLAR

İnsan vücudunda yer alan sinir sistemi, algı organları, dolaşım sistemi, sindirim sistemi, boşaltım sistemi, kemik – kas sistemi ve eklemler gibi aygıtlar ergonomik açıdan önemli görevler üstlenirler.

3.1.1. Algı Organları

İnsan vücudu, dış dünyanın uyarımlarına ayarlı bir makina gibidir. Dış dünyaya ait bilgiler göz, kulak, deri, burun ve dil yoluyla beyne ulaştırılır. İşgören, insan – insan, insan – çevre ve insan – makina uyumunun sağlanması bakımından algı organlarını etkin biçimde kullanarak çevresi ile uygun iletişimi kurabilmelidir.

Kulak: İşitme ve denge organıdır. Östaki borusu, kulak içinde ve dış atmosferdeki basınç arasında denge sağlayarak işitme netliğinin korunmasına yardımcı olur. İnsan kulağı saniyede 16 – 16.000 (20.000) Hz titreşim yapan her sesi duyabilir. Ancak, çok yüksek gürültü ortamında, karışık frekanslardaki ses dalgaları algı düzenini zedeleyebilir. Şiddetli ve uzun süreli gürültü ortamında (4000 Hz) kulak, geçici ya da sürekli olarak sakatlanabilir. Ses kaynağının yerini kesin olarak belirleyebilmek için iki kulakla birlikte işitme gereklidir.

Göz: Nesnelerin ışığını, renklerini ve görüntülerini algılayarak görmeyi sağlayan alıcı organdır. Görme olayı sırasında her iki gözün, hangi uzaklıkta olursa olsun doğrudan bakılan cisimleri ve yüzeyleri net görmek için ayarlanma çabasına gözlerin akomadasyon özelliği denir. Pratik olarak, gözlere 6 metreden uzak olan cisimlere bakarken göz merceğinde uyum çabası görülmez. Yaş ilerledikçe mercek dokusunun sertleşmesi nedeniyle yakın görme yeteneği de giderek azalır ve işgörenlerin bu tür görme güçlükleri için gerekli önlemler alınmalıdır.

Gözün duyarlı olduğu ışık dalga boyları 450 – 700 m arasında değişir.

Gözün karanlığa uyum süresi aydınlık ve karanlık arasındaki aydınlatma düzeyi farkına bağlı olarak 10 – 40 dakika arasında değişir.

Burun: Koku alma işlevini gerçekleştirilir. Alınan koku ile ortamın tanınması mümkün olacağı gibi, doğabilecek muhtemel tehlikelerin önlenmesi için de gerekli tedbirlerin alınmasına olanak sağlar.

Dil: Hareketleriyle tat alma, konuşma, çiğneme ve yutmaya yardımcı olan bir organdır. Tat, zehirlenmelerden korunma ve sindirime olanak veren salgı reflekslerini başlatmaya yarar.

Deri: Çevreden doğrudan doğruya gelen uyarımları almaya ve bunları özel sinir lifleri aracılığıyla doğrudan beyne bildirmeye yarayan insan bedeninin dış yüzeyini kaplayan ince tabakalı bir örtüdür. Deri, dış ortamın sıcak – soğuk, yumuşak – sert, basınç, dokunma, mekanik, kimyasal ve ısıl etki, vb. özelliklerini algılar;

içindeki sinir uçları vasıtasıyla çevrenin özelliklerini algılar, terleme ve buharlaşma yoluyla vücudun ısısını dengeler, artıkları dışarı atar, vücudu zararlı

(25)

dış etkenlere karşı (travmalar, zararlı maddeler, zehirler, zararlı ışınlar) korur.

Derinin görevleri; 1) su geçirmez, böylece vücudu ve vücut içinde bulunan % 60 oranındaki suyu muhafaza ederek kurumasını önler. 2) İçindeki sinir uçları vasıtasıyla çevrenin özelliklerini belirler. 3) vücut ısısını dengede tutar. 4) vücudu dıştan gelen tesirlere ve hastalıklara karşı korur.

3.1.2. Sinir Sistemi

Sinir sistemi, damarlar gibi bütün organları organizma içinde birbirine bağlar. İç ve dış uyarıları alarak bunları iletmek ve yönetmek görevini görür. Sinir sisteminde bilgi akış hızı liflerin kalınlığı ve yapısına bağlı olarak 1-100 m/s arasında değişir. Sinir sistemi merkezi sinir sistemi ve periferik sinir sistemi olmak üzere ikiye ayrılır.

Merkezi Sinir Sistemi: Beyin ve omurilik

Merkezi sinir sistemi (MSS), sinir sisteminin düzenleyici merkezidir. Merkezi sinir sisteminde birbirleriyle ilişkili üç görev alanı denetlenerek bedensel fonksiyonların ilişkisi ve koordinasyonu sağlanır:

- Sensorik faaliyetler: Bilginin alınması, depolanması ve algılanması - Motorik faaliyetler: Kas aktivitesiyle bilginin verilmsi

- Vejetatif sistem: İstem dışı bedensel faaliyetlerin kontrolü

Şekil 3.1. MSS bilgi akşı

Beyincik, vücut hareketlerini düzenleyen bütün kasların uyumlu çalışmalarını, vücut duruşu ve dengesini düzenler ve kontrol eder.

Periferik Sinir Sistemi

Somatik sinir sistemi ve otonom sinir sistemi (vejetatif sinir sistemi) olmak üzere ikiye ayrılır. Duyu ve motor sinirlerinin bir bölümü “otonom sinir ağı (OSA)”nı oluşturur. Solunum, dolaşım, boşaltım ve salgı bezlerinin işlemesi OSA aracılığı ve MSS’nin programlaması ile sağlanır. Vejetatif sinir sistemi, istem dışı organ hareketlerini ve çalışmalarını yönetir.

Kinestetik algılama (KA), insanın kendi hareketlerinden ve vücudu ile temas halinde olan cisim ve eşyaları anlayabilmesi şeklinde açıklanır.

Davranış Gecikmesi: İnsan, çevresinde olup biten etkinliklere bağlı uyarımları belirli bir gecikme ile algılar. İnsan vücudunun belli davranış ve hareketlerinin

(26)

başlaması için belli bir işaret ya da komutun devreye girmesi ile yapılan uyarıdan beklenen hareketin başlamasına kadar geçen süreye davranış gecikmesi ya da reaksiyon zamanı denir. Davranış gecikmesi, algı organları, sinir sistemi ve hareket sistemlerinin devreye giriş zamanları ve dolaylı gecikmeler incelenerek belirlenebilir. İnsanlarda davranış gecikmesi ortalama 113-528 ms arasında değişir.

Wargo’ya göre merkezi sinir sistemindeki organlardaki gecikme zamanları Tablo 3.1’de verilmiştir.

Tablo 3.1. Davranış gecikme süreleri

Gecikme olayları Gecikme (milisaniye)

Algı organlarında gecikme 1 - 38

Algılamanın merkezi sinir sistemine ulaşması 2 – 100 Merkezi sinir sistemindeki işlemler 70 – 300 Kaslara verilen komutun sinirlerden iletimi 10 – 20 Kaslara verilen komutun iletimi 30 – 70

Toplam 113 – 528

Ergonomik yaklaşımlarda reaksiyon zamanı, iş–zaman etüdü ilişkileri içinde dikkate alınmalıdır. Bununla birlikte, operatörün davranışlarının süreleri sadece doğrudan reaksiyon zamanına bağlı ya da onunla orantılı değildir. İş ekonomisi, işyeri düzeni, fonksiyonel yüklenme, uyarımların zamanlaması ve uyarı tipleri, hareket mesafeleri, insan biyomekaniği, yorgunluk ve bezginlik gibi faktörler de süre üzerinde etkilidir.

3.1.3. Dolaşım Sistemi

Dolaşım aygıtı, kanı dolaştırır ve böylece organların beslenmesine ve enerji üretmesine gerekli sindirilmiş besin ve oksijen naklini sağlar, organların çalışması sırasında meydana gelmiş zehirli atıkları da boşaltım organlarına doğru nakleder.

Kalpten vücudun her yanına giden ve vücudun her yanından kalbe giden kanın sürekli hareketine dolaşım, bu hareketi sağlayan sisteme dolaşım sistemi denir.

Dolaşım sistemi kalp ve damarlardan oluşur. Kalp tarafından pompalanan oksijenli kan atardamarlar vasıtasıyla organlara taşınırken, karbondioksit ve atıklarla yüklü kan toplardamarlarla kalbe taşınır. Bu dolaşıma büyük dolaşım denir. Küçük dolaşımla, kalbe gelen kan akciğerlere ulaştırılarak karbondioksitten arındırılır. Kalp tarafından pompalanan kan besin ve oksijeni hücrelere taşır.

Kalbin kasılma sayısı erişkinler için dakikada 70 – 80 olup, her kasılışta aorta 60 – 70 cm3, akciğerlere de 60 – 70 cm3 olmak üzere, kalp her kasılmasında toplam 120 – 140 cm3 kan basılır ve enerji gerektiren hareketli işlerde bir miktar biraz artar. Toplam kan hacmi erkeklerde 4.7  1 litre, kadınlarda ise 3.7  0.8 litredir.

3.1.4. Sindirim Sistemi

Sindirim sistemi; ağız, yemek borusu, sindirim borusu, mide ve bağırsaklardan oluşur. Besinlerin sindirim aygıtı içinde, dolaşıma geçebilecek derecede düşük

(27)

molekül ağırlıklı kimyasal maddelere dönüşmesine sindirim denir. Sindirim sistemi, karmaşık organik molekülleri sindirim özsuları ve içerdikleri enzimlerle daha basit moleküllere dönüştürerek kana karışmasını sağlar.

3.1.5. Boşaltım Sistemi

Canlı hücrelerin, biyokimyasal etkinliklerle oluşan su, karbondioksit, çeşitli azotlu maddeler (ürik asit), madensel tuzlar gibi birikici ya da zehirleyici ürünlerin dışarı atılmasına boşaltım denir. Bu zararlı maddelerden su idrar, terleme ve solunum yoluyla; karbondioksit solunumla; madensel tuzlar idrar ve terle; azotlu atıklar ise ürik aside dönüştükten sonra idrarla dışarı atılır.

3.1.6. Kemik – Kas Sistemi

Kemik – kas sistemini oluşturan kemikler, kaslar ve bağ dokusu tam bir işbirliği halinde çalışırlar ve vücudu ayakta tutmak, iç organları korumak ve hareketi sağlamak görevlerini görürler.

İnsanların iş yapmasında doğrudan görev alan kollar ve bacaklarda uzun kemikler yer alır. Uzun kemikler arasında el ve ayak parmakları gibi kısa kemikler de vardır.

Vücut hareketi iskelet kası ile sağlanır ve bu kaslar insanın kontrolünde hareket eder. İnsan vücudunun kasları, bağlantı noktalarına kuvvet uygulayabilen ve tek yönde kısalabilen ya da gevşeyerek uzayabilen güçlü yapılardır. Gonksiyonel kas grupları kaldıraç kolları gibi görev yaparlar. Kaslar iki grupta toplanır; istemsiz hareket eden düz kaslar, istemli hareket edebilen çizgili ya da iskelet kasları (kalp kası çizgili kastır, ancak istemsiz çalışır).

Kas etkinliği için gerekli enerji alınan gıdalardan sağlanır. Gıdalar (karbonhidratlar, yağlar ve proteinler), sindirim sisteminde işlenerek karaciğer aracılığıyla çeşitli işlemlerden geçtikten sonra kaslara ulaşırlar.

Çalışma şiddetine göre, yeterli dinlenme araları verilerek kasların yorgunluk maddelerinin atılması ya da dönüştürülmesi ve buna bağlı olarak kas hücrelerinin beslenmesi sağlanır. Yeterli dinlenme aralarının verilmediği hallerde, yorgunluğun etkileri derinleşir, kasların sertliği ve şişkinliği kalıcı bir hale gelebilir.

3.1.7. Eklemler

Eklem, iki kemik arasındaki birleşme yeridir. Eklemler hareketliliklerine göre üçe ayrılırlar; Fibröz (oynamayan eklemler), kartilajinöz (yarı oynar eklemler) ve sinoviyal (oynar eklemler).

Kemikler arasındaki çeşitli eklemlerden ergonomik yaklaşım açısından önemli olanlar sinoviyal eklemler ve kıkırdak (fibro-elastik kıkırdak) destekli kartilajinöz eklemlerdir. Kartilajinöz eklemler omurlar arasında görülür. Sinoviyal eklemlerde eklem başlarını kaplayan kıkırdak doku ve bunun üzerini örten sert eklem yüzü, eklem kapsülü tarafından yerinde tutulur. Hareket açılarının normal sınırlar içinde bulunması ve bu özelliğinin korunabilmesi biyomekanik açıdan önemlidir.

(28)

3.2. HAREKET SİSTEMİ 3.2.1. Eklem Hareketleri

Hareketli eklemler, konumlarına ve eklem başının merkezinden geçtiği kabul edilen eksene göre; bir, iki ya da üç yönde hareket edebilirler. Eksenlerin hareketleri basit ölçme araçları olan goniyometre ve primetre veya daha hassas ölçme yapan çok yönlü film analizleri ile belirlenebilir.

Eklemlerin hareketliliği ve işlerliği çeşitli nedenlerle kaybedilebilir. Öncelikle tüm eklemler; şiddetli darbeler, zorlanmalar ve son sınırlarına kadar zorlanmalardan etkilenir. Çeşitli hastalıklar ve yaşlanma ile de eklem işleklikleri azalabilir.

Eklem hareketlerinin sınırları üzerinde anatomik özelliklerin etkileri vardır.

Hareket sınırları, eklem kapsülünün yapısına, eklem etrafındaki dokulara ve yapılan hareketin doğrultusuna göre değişir. Ayrıca, yaş, cinsiyet, kalıtsal özellikler, çeşitli hastalıklar gibi çeşitli etkenler de eklemlerin hareket sınırlarında değişiklikler yapabilir.

Eklem hareketlerinin boyutları:

Abdükasyon: Ayakta duran bir insanın kolları yana sarkık ve el ayası vücuduna dönük duruşta, kolunu yandan omuz yüksekliğine kaldırması.

Addükasyon: Yana kaldırılmış kolun aşağı indirilerek gövdeye yaklaştırılması.

Elevasyon: Kolun omuz yüksekliğinin üstünde bir açısal hareket yapması.

Fleksiyon: Kolun önden omuz yüksekliğine kaldırılması veya her türlü bükme hareketi, boyunun öne doğru bükülmesi.

Ekstansiyon: Kolun arkadan omuz yüksekliğine kaldırılması veya germe hareketi.

Hiperekstansiyon: Eklemlerdeki germe hareketlerinin zorlanarak yapılması.

Rotasyon: Başın boyun omurları arası eklemlerini çalıştırarak sağa veya sola döndürülmesi.

Palmer fleksiyon: El bileğinin bükülmesi ile elin avuç içi doğrultusunda bükülmesi.

Dosfleksiyon: Elin sırt kısmına doğru bükülmesi.

Süpinasyon: Alt kolun kendi ekseni etrafında döndürülerek avuç içinin yukarı döndürülmesi.

Pronasyon: Alt kolun aynı eksen etrafında döndürülerek avuç içinin aşağı bakacak şekilde çevrilmesi.

3.2.2. Baş Hareketleri

Başın sağa ve sola (rotasyon) açısı ortalama 550’dir. Başın sağa ve sola dönüşü, boyun omurlarının işlekliği ve boyundaki kas ve bağ dokularının esnekliğine bağlıdır.

Ergonomik açıdan gözlerin yuvalarındaki dönme açıları da dikkate alındığında daha geniş bir görüş açısı kazanılabilir. Başın geriye bükülme açısı 500, öne bükülme açısı 400’dir.

Referanslar

Benzer Belgeler

Zira bu eserde İslam inanç esaslarının temelini oluşturan ve usûl-i selâse olarak bilinen ilâhiyyât (ulûhiyet), nübüvvât (peygamberlik) ve sem’iyyât (ahiret)

INSA471 Betonarme Yapıların Tasarımı INSA211 Statik. INSA222 Cisimlerin

Olimpik alanlar, futbol, atletizm, golf, tema parkları, yürüyüş ve bisiklet parkurları veya yolları, çocuk ve engelsiz oyun alanları gibi spor ve rekreasyon tesisleri

Halebî sagîr’de yer almayan bazı meselelerin hükümlerini genellikle İbn Emîru Hâc’ın Halbetü’l-mücellî ve bugyetü ‘1-mühtedî fî şerhi Münyeti’l-musallî

a)Açık ihale usulü veya belli istekliler arasında ihale usulü ile yapılan ihale sonucunda teklif çıkmaması. b)İhalenin, araştırma ve geliştirme sürecine ihtiyaç gösteren

Endirek soğutma sistemine sahip STM-O serisi yağlı kalıp şartlandırıcılarında soğutma işlemi yüksek ısı transfer yüzeyine sahip spir bakır borulu eşanjörler

Döner petek içindeki dönme işlemi ile birlikte nemli hava atılır ve düşük dew-point noktasında sabit rejenerasyon havasında kalır, böylece kuru hava sıcaklığı malzemenin

Birinci durum merkezde sabit olarak bulunan üç adet tesis ve toplam yirmi düğüm, ikinci durum merkezde sabit altı adet tesis ve bunlara bağlı otuz düğüm, üçüncü