• Sonuç bulunamadı

ölçü teknikleri ile karşılaştırılmadıkça, güvenilir kriter oluşturmazlar. Bu nedenle farklı kriterler ortaya konularak kas çalışmalarının değişik

4.5. DİNLENME SÜRELERİ

İşletmede yapılan işlerin enerji gereksinimi hazırlanmış tablolardan da bulunarak dinlenme sürelerinin belirlenmesinde kullanılabilir. Bunun için işletmede yapılan işler sınıflandırılır. Her işte mevcut olan yürüme, eğilme, kaldırma, tutma, bağlama, işaretleme, vb. gibi iş elemanlarının enerji gereksinimi bu maksatla

hazırlanmış tablolardan genellikle dakikada tüketilen enerji gereksinimi olarak seçilebilir. Her bir elemanın ne kadar zamanda yapıldığı iş ölçümleri ile belirlenir ve her bir eleman için ne kadar enerji gerektiği hesaplanır. Her bir iş için elemanlarının enerji değerleri toplamı iş için gereken enerji gereksinimini verir.

Toplam enerji gereksinimi; işlerin enerji karşılıkları, yapılan işlemlerin bölümlere ayrılması ve bunların gerektirdiği enerjilerin tablodan belirlenmesinden sonra işi yapan bireyin enerji gereksinimi (bazal metabolizma) ile toplanarak bulunur.

Gerçekte, herhangi bir mesleki çalışmada işgörene ne kadar fiziksel yük verilebileceğini belirlemek oldukça güçtür. Aşırı yorucu, yorucu ve ortalama iş yükleri sınıfına giren iş şekillerinde çok çeşitli fizyolojik ve psikolojik stres faktörlerinin de dikkate alınması gerekir. Ortam koşulları, cinsiyet, beden yapısı, antrenman düzeyi gibi etkenler iş yükü etkilerinin farklı dayanıklılık bulguları ile oluşan karmaşık görüntüsünün ardında yatan nedenlerdir. Ancak, verimlilik, çalışma süreleri, dinlenme araları ve endüstriyel işlemlerin optimizasyonu gibi yaklaşımlarda, insanların iş yüküne dayanıklılığı ölçülerinin önemi küçümsenmemelidir.

Bu konuda geliştirilmiş aşağıdaki önerileri incelemek yerinde olur:

 Erobik kapasitenin % 50’sinin üzerinde bir enerji tüketimi gerektiren işler yorucudur ve uzun süre devam ettirilemezler. Wells ve arkadaşları, 7.5 kCal/dak’nın üzerinde enerji tüketimi gerektiren işlerin çok özel sportif müsabakalar ile zorlu askeri manevralarda görülebildiğini vurgulayarak, işlerin enerji tüketimi düzeyi yükseldikçe yorgunluk etkisinin de arttığını vurgulamıştır.

 Çalışanların uzun yıllar ve verimli bir şekilde çalışabilmeleri için, yapılan işlerin gerçek enerji karşılığının 2000 kCal’yi ve 24 saatlik enerji gereksiniminin de 4300 kCal’yi geçmemesi gerektiği kabul edilmektedir. Bir iş gününde 2000 kCal enerji tüketimi gerektiren işler ortalama 4.2 kCal/dak iş gücü ile gerçekleştirilir. Buna bir de işgörenin bizzat enerji gereksinimi olan 1.1 kCal/dk eklenirse, ortalama 5.3 kCal/dk bulunur. Ancak, bu tür değerlendirmelerde cinsiyet ve vücut yüzeyi ölçülerine göre bazı düzeltmelerin yapılması gerekir.

 Eğer, bir işin enerji tüketimi sık sık 5.3 kCal/dak değerinin üzerine çıkıyorsa, bir işgünü içinde harcanan iş enerjisinin 2000 kCal/dak’da kalması için düzenlemeler yapılmalıdır. Bu konuda en etkin yaklaşım dinlenme araları ile enerji tüketiminin düzenlenmesidir. Dinlenme araları için Lehman tarafından aşağıdaki denklem önerilmiştir.

D = 0.1 T − 1 [dak] (4.3)

Burada; D toplam çalışma dönemi içindeki dinlenme süresi (dak), E işin gerektirdiği ortalama enerji (kCal/dak), T gün için toplam çalışma süresi (dak)’dır.

Örneğin, günde 8 saat çalışan bir işgörenin iş yükü için 10 kCal/dak enerji

olmak üzere, toplam çalışma süresinin % 15’i olarak bulunur.

Günlük dinlenme sürelerini ifade eden bir başka eşitlik Murell tarafından

Örneğin, 10 kCal/dak enerji gereksinimi gösteren bir işte çalışan işgören 8 saatlik mesaisi içinde 282 dak dinlenmesi gerekecektir. Görüleceği gibi, bu denklem, (4.1) denklemine oranla oldukça fazla ve kabul edilemez bir dinlenme süresi vermekle birlikte, bu bağıntının özellikle ağır işlerde kullanılması önerilmektedir.

Müller, insanların belli bir enerji rezervi olduğunu ve bu rezervin teorik olarak 25 kCal düzeyinde kabul edilebileceğini ileri sürmüştür. Müller’e göre, yapılan işin enerji yükü 5 kCal/dak düzeyinin altında kaldıkça bu rezerv enerji kullanılmamaktadır. Eğer enerji gereksinimi bu değerin üzerine çıkarsa, aradaki fark işgörenin enerji rezervinden karşılanmaktadır. Örneğin 7 kCal/dak iş yükü ile çalışan bir işgören her dakika enerji rezervinden 2 kCal harcayacağı için, bu işi ancak 25 kCal / 2 kCal/dak = 12.5 dak devam ettirebilir. Rezervin tükendiği teorik an, yorgunluk sonucu iş veriminin aksamaya başladığı zamandır. Bu süre aşıldığı an dinlenmeye geçilmesi zorunludur. Her insanın istirahattaki temel enerji gereksiniminin teorik olarak 1.5 kCal/dak olduğu kabul edilerek dinlenme süresinin her dakikasında yaklaşık 3.5 kCal rezerv enerjinin depolanacağı kabul edilebilir. Müller’in teorisine göre, 25 kCal rezerv yaklaşık 7 dakikada yeniden oluşacaktır.

Dinlenme araları sorunu ergonomik açıdan önemlidir. Aşırı iş yükü sonucu oluşan yorgunluğun iş kazalarını artırdığı ve iş hevesini azalttığı düşünülürse, iş verimi ve iş düzeninin optimizasyonu yaklaşımlarında titizlikle ele alınmalıdır. İşçilerin aşırı iş yükünden yorulduğu ya da monoton işlerden oluşan bezginliği, işgörenlerin işten soğumalarında temel nedenlerin başında gelmektedir. Böyle durumlarda işgörenlerin işlerini yavaşlatmaları ve verim düşüklüklerinden daha önemlisi, ergonomik yaklaşımların temelini teşkil eden sistem yaklaşımına

“insancıllık” kriterinin vurgulanmasıdır.

Lehman’ın formülüne göre 10 kCal/dak iş yükü ile çalışan işgörenlere mesailerinin

% 15’i kadar (72 dakika) dinlenme önerilirken, Murell’in enerji rezervi ilkesine göre aynı işgörene 282 dakika dinlenme süresi öngörülmektedir. Konu hala bilimsel araştırmalara muhtaçtır.

Passmore ve Dumin’e göre, kürekle toprak atmanın enerji tüketiminin 5.5 – 10.5 kCal/dak ve balta ile ağaç kesmenin 7.0 – 20.0 kCal/dak olabileceği ölçülmüştür.

Bu tür ağır çalışmalar işgören tarafından bütün gün devam ettirilemezler. Büro hizmetlerinde çalışan insanların enerji gereksinimleri 2500 kCal/gün düzeyinde olduğu halde, orman işçilerinin 3700 kCal/gün enerjiye gereksinimi vardır.

4.6. BESLENME

Çalışma hayatında enerji sarfı ve buna bağlı olarak beslenme verimlilik açısından büyük önem taşır. İşlerin çeşitliliği farklı miktarlarda enerji gerektirdiğinden, çalışanlar bu özelliğe uygun beslenmelidir. 1400 – 2100 kCal/gün arasında değişebilen bazal metabolizma gereksinimine iş başında fiziksel çaba sonucu harcanan enerji ilave edilmelidir. Enerji ihtiyacı yaş, cinsiyet, vücut ağırlığı, boy ve fiziksel aktivitelere bağlı olarak değişmektedir. Örneğin, oturarak çalışan bir sekreter için 1.3 kCal/kg ilave enerji yeterli olurken, yüzme ve futbol gibi daha ağır bir faaliyet için 8.0 – 8.4 kCal/kg arasında ilave enerjiye gereksinim duyulmaktadır. İşin güçlük derecesine göre ilave edilecek günlük enerji miktarının; hafif işler için 0 – 500 kCal, az ağır işler için 500 – 1000 kCal, orta ağır işler için 1000 – 1500 kCal, ağır işler için 1500 – 2000 kCal ve çok ağır işler için de 2000 – 2500 kCal olması yeterli görülmektedir. Tüketilenden fazla miktarda enerji alınması ise kilo almaya ve genel verim düşüklüğü yanı sıra, sağlığı tehlikeye düşüren sorunların ortaya çıkmasına neden olur. Bununla birlikte, insanların beden yapısı, tiplerine ve vücut yüzeyine göre enerji tüketimi farklı olabileceği gibi, gün boyu etkinliklerinin temeli olan kişilik ve davranışlarının da beslenme üzerinde önemli etkisi vardır. Bu nedenle, işyerinde tüm çalışanların aynı enerji düzeyinde beslenmesi dengeli beslenme anlamına gelmez. Ayrıca, insanların alışkanlıklarındaki farklılıklar, çeşitli rahatsızlıkları ve fizyolojik fonksiyonların değişik düzeyde olması gibi çeşitli faktörlerin de dikkate alınması gerekir. İşgörenlerin beslenme yeterliliklerinin anlaşılması için düzenli aralıklarla vücut ağırlıklarının ölçülmesi basit bir yaklaşımdır. Bu çalışmalar yapılırken, diğer yandan işgörenlerin beslenme konusunda bilinçlendirilmesi gerekmektedir.

Bazal metabolizma üzerine işin güçlük derecesine göre gerekli enerji ilave edilerek işgörenin günlük enerji gereksinimi bulunur. Beslenmede, günlük enerji alımının düzenli aralıklara bölünerek öğünlerle alınması gerekir. İşgörenler genellikle öğleye yakın saatlerde ve öğleden sonra 15.30–16.00 saatleri arasında acıkmaya başlamakta, bu dönemlerde iş verimi düşmekte ve iş kazaları artmaya başlamaktadır. İşgörenlere yemek parası verilerek beslenme sorununun çözülmesi doğru bir yaklaşım değildir. Zira, işgörenler bu paraya yan gelir anlayışıyla değerlendirerek beslenmelerini ihmal etmekte ve kaza riskinin artmasına yol açmaktadırlar.

“Neyi, ne zaman, ne kadar yemek gerekir?”, beslenmede uyulması gereken temel ilke olmalıdır. Yapılan işe, yaşa, cinsiyete, vücut ağırlığına, boy ve fiziksel aktivitelere bağlı olarak enerji gereksinimi belirlenir. Bu özelliklere göre enerji gereksinimi belirlendikten sonra, bir beslenme rejimi uygulanmalıdır. Bunun için alınacak gıdalara ilişkin enerji düzeylerinin bilinmesi gerekmektedir. Ortalama değerler olarak ana besin maddelerinin enerji düzeyleri; karbonhidratlar ve

proteinler için 4.000 kCal/kg, yağlar için 9.000 kCal/kg alınabilir. Bu temel besinlerin yanında yeterli ölçüde vitamin, mineral ve su alınmalıdır.

Proteinler, hücre büyümesi, gelişmesi ve yenilenmesi etkinliklerini gerçekleştirirler. Vücutta protein depolanmaz. Normal bir insanın protein gereksinimi kg ağırlığı başına 100 gramdır. Eksik protein, büyümenin durmasına ve vücut ağırlığının azalmasına yol açar, direnç düşer, hastalık ihtimali artar.

Karbonhidartlar, en önemli enerji sağlayıcıdırlar. Kolay sindirilirler. Bu özellikleri ile, kısa sürede tekrar acıkmaya yol açmaları nedeniyle, aşırı alınmalarından kaçınılmalıdır. Yeterli ve dengeli beslenme için, kg başına 4 – 7 gr/saat karbonhidrat alınması önerilmektedir.

Yağlar, karbonhidratlar ve diğer besinlerin sentezi ile elde edilirler. Enerji düzeyleri yüksektir. Beslenmenin 1/3 oranında yağlarla yapılması önerilmektedir.

Aşırı yağ ve şeker alımı, kalp – damar hastalığı, beyin kanaması, damar sertliği, şişmanlık, yüksek tansiyon ve şeker hastalığına neden olur.

Bazı besinlerin az ya da çok alınması dengesiz beslenmeye yol açarak çeşitli olumsuzluklara, iş veriminin azalmasına ve kazaların artmasına yol açabilir. Bu nedenle düzenli ve dengeli beslenme önemlidir: sabah kahvaltısı doyurucu ve uzun süreli olmalı; öğlede proteince zengin besinler, meyve suyu, taze meyve süt, vb. alınmalı, akşam ise hafif çorba ve sebze türü besinler alınmalıdır.

Beslenmede güç ve dayanıklılık veren besinler olarak; et, süt, yumurta, fasulye, mercimek, peynir, balık, taze sebzeler, meyve, kuru yemiş, kepekli tahıl önemli yer tutarlar.

İş yükünün optimizasyonu veya iş ekonomisi ergonomik açıdan önemli konulardır. Bu yaklaşımda insanların yaptıkları işlerin kolaylaştırılarak iş verimini artıracak yöntemler aranır. Örneğin, bir işi bir işçi 8 kCal/dak enerji harcayarak 2 – 3 günde bitirmesi yerine, iş metotları incelenerek aynı işi iki işçinin biri 5 kCal/dak ve diğeri 2 kCal/dak enerji harcayarak 2 günde bitirilebiliyor olabilir. Bu yaklaşım, aynı zamanda işlem tasarımının temelini oluşturur.

Kişinin günlük enerji tüketimine bağlı olarak enerjinin aşağıdaki şekilde alınması önerilmektedir.

Kahvaltı %25

Kahvaltı-öğle arası %10

Öğrle yemeği %30

Öğle-akşam arası %10

Akşam yemeği %25