• Sonuç bulunamadı

YAZAR ve ESERLER HAKKINDA

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2022

Share "YAZAR ve ESERLER HAKKINDA"

Copied!
194
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)
(2)
(3)
(4)

YAZAR ve ESERLER‹ HAKKINDA

Harun Yahya müstear ismini kullanan yazar Adnan Oktar, 1956 y›l›nda Anka- ra'da do¤du. ‹lk, orta ve lise ö¤renimini Ankara'da tamamlad›. Daha sonra ‹stan- bul Mimar Sinan Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi'nde ve ‹stanbul Üniversite- si Felsefe Bölümü'nde ö¤renim gördü. 1980'li y›llardan bu yana, imani, bilimsel ve siyasi konularda pek çok eser haz›rlad›. Bunlar›n yan› s›ra, yazar›n evrimcilerin sahtekarl›klar›n›, iddialar›n›n geçersizli¤ini ve Darwinizm'in kanl› ideolojilerle olan karanl›k ba¤lant›lar›n› ortaya koyan çok önemli eserleri bulunmaktad›r.

Harun Yahya'n›n eserleri yaklafl›k 30.000 resmin yer ald›¤› toplam 45.000 say- fal›k bir külliyatt›r ve bu külliyat 57 farkl› dile çevrilmifltir.

Yazar›n müstear ismi, inkarc› düflünceye karfl› mücadele eden iki peygamberin hat›ralar›na hürmeten, isimlerini yad etmek için Harun ve Yahya isimlerinden oluflturulmufltur. Yazar taraf›ndan kitaplar›n kapa¤›nda Resulullah'›n mührünün kullan›lm›fl olmas›n›n sembolik anlam› ise, kitaplar›n içeri¤i ile ilgilidir. Bu mühür, Kuran-› Kerim'in Allah'›n son kitab› ve son sözü, Peygamberimiz (sav)'in de ha- tem-ül enbiya olmas›n› remzetmektedir. Yazar da, yay›nlad›¤› tüm çal›flmalar›nda, Kuran'› ve Resulullah'›n sünnetini kendine rehber edinmifltir. Bu suretle, inkarc›

düflünce sistemlerinin tüm temel iddialar›n› tek tek çürütmeyi ve dine karfl› yönel- tilen itirazlar› tam olarak susturacak "son söz"ü söylemeyi hedeflemektedir. Çok büyük bir hikmet ve kemal sahibi olan Resulullah'›n mührü, bu son sözü söyleme niyetinin bir duas› olarak kullan›lm›flt›r.

Yazar›n tüm çal›flmalar›ndaki ortak hedef, Kuran'›n tebli¤ini dünyaya ulaflt›r- mak, böylelikle insanlar› Allah'›n varl›¤›, birli¤i ve ahiret gibi temel imani konular üzerinde düflünmeye sevk etmek ve inkarc› sistemlerin çürük temellerini ve sap- k›n uygulamalar›n› gözler önüne sermektir.

Nitekim Harun Yahya'n›n eserleri Hindistan'dan Amerika'ya, ‹ngiltere'den En- donezya'ya, Polonya'dan Bosna Hersek'e, ‹spanya'dan Brezilya'ya, Malezya'dan

‹talya'ya, Fransa'dan Bulgaristan'a ve Rusya'ya kadar dünyan›n daha pek çok ülkesinde be¤eniyle okun- maktad›r. ‹ngilizce, Frans›zca, Almanca, ‹talyanca,

‹spanyolca, Portekizce, Urduca, Arapça, Arnavut- ça, Rusça, Boflnakça, Uygurca, Endonezyaca, Ma- layca, Bengoli, S›rpça, Bulgarca, Çince, Kishwahili (Tanzanya'da kullan›l›yor), Hausa (Afrika'da yayg›n olarak kullan›l›yor), Dhivelhi (Mauritus'ta kullan›l›- yor), Danimarkaca ve ‹sveçce gibi pek çok dile çevrilen eserler, yurt d›fl›nda genifl bir okuyucu kitlesi taraf›n-

dan takip edilmektedir.

(5)

d›r. Kitaplar› okuyan, inceleyen her kifli, bu eserlerdeki hikmetli, özlü, kolay an- lafl›l›r ve samimi üslubun, ak›lc› ve ilmi yaklafl›m›n fark›na varmaktad›r. Bu eserler süratli etki etme, kesin netice verme, itiraz edilemezlik, çürütülemezlik özellikleri tafl›maktad›r. Bu eserleri okuyan ve üzerinde ciddi biçimde düflünen insanlar›n, art›k materyalist felsefeyi, ateizmi ve di¤er sapk›n görüfl ve felsefele- rin hiçbirini samimi olarak savunabilmeleri mümkün de¤ildir. Bundan sonra sa- vunsalar da ancak duygusal bir inatla savunacaklard›r, çünkü fikri dayanaklar›

çürütülmüfltür. Ça¤›m›zdaki tüm inkarc› ak›mlar, Harun Yahya Külliyat› karfl›- s›nda fikren ma¤lup olmufllard›r.

Kuflkusuz bu özellikler, Kuran'›n hikmet ve anlat›m çarp›c›l›¤›ndan kaynak- lanmaktad›r. Yazar›n kendisi bu eserlerden dolay› bir övünme içinde de¤ildir, yaln›zca Allah'›n hidayetine vesile olmaya niyet etmifltir. Ayr›ca bu eserlerin ba- s›m›nda ve yay›nlanmas›nda herhangi bir maddi kazanç hedeflenmemektedir.

Bu gerçekler göz önünde bulunduruldu¤unda, insanlar›n görmediklerini görmelerini sa¤layan, hidayetlerine vesile olan bu eserlerin okunmas›n› teflvik etmenin de, çok önemli bir hizmet oldu¤u ortaya ç›kmaktad›r.

Bu de¤erli eserleri tan›tmak yerine, insanlar›n zihinlerini buland›ran, fikri karmafla meydana getiren, kuflku ve tereddütleri da¤›tmada, iman› kurtarmada güçlü ve keskin bir etkisi olmad›¤› genel tecrübe ile sabit olan kitaplar› yaymak ise, emek ve zaman kayb›na neden olacakt›r. ‹man› kurtarma amac›ndan ziyade, yazar›n›n edebi gücünü vurgulamaya yönelik eserlerde bu etkinin elde edileme- yece¤i aç›kt›r. Bu konuda kuflkusu olanlar varsa, Harun Yahya'n›n eserlerinin tek amac›n›n dinsizli¤i çürütmek ve Kuran ahlak›n› yaymak oldu¤unu, bu hizmette- ki etki, baflar› ve samimiyetin aç›kça görüldü¤ünü okuyucular›n genel kanaatin- den anlayabilirler.

Bilinmelidir ki, dünya üzerindeki zulüm ve karmaflalar›n, Müslümanlar›n çektikleri eziyetlerin temel sebebi dinsizli¤in fikri hakimiyetidir. Bunlardan kur- tulman›n yolu ise, dinsizli¤in fikren ma¤lup edilmesi, iman hakikatlerinin orta- ya konmas› ve Kuran ahlak›n›n, insanlar›n kavray›p yaflayabilecekleri flekilde anlat›lmas›d›r. Dünyan›n günden güne daha fazla içine çekilmek istendi¤i zu- lüm, fesat ve kargafla ortam› dikkate al›nd›¤›nda bu hizmetin elden geldi¤ince h›zl› ve etkili bir biçimde yap›lmas› gerekti¤i aç›kt›r. Aksi halde çok geç kal›na- bilir.

Bu önemli hizmette öncü rolü üstlenmifl olan Harun Yahya Külliyat›, Allah'›n izniyle, 21. yüzy›lda dünya insanlar›n› Kuran'da tarif edilen huzur ve bar›fla, do¤ruluk ve adalete, güzellik ve mutlulu¤a tafl›maya bir vesile olacakt›r.

(6)

OKUYUCUYA

● Bu kitapta ve di¤er çal›flmalar›m›zda evrim teorisinin çöküflüne özel bir yer ayr›l- mas›n›n nedeni, bu teorinin her türlü din aleyhtar› felsefenin temelini oluflturmas›- d›r. Yarat›l›fl› ve dolay›s›yla Allah'›n varl›¤›n› inkar eden Darwinizm, 140 y›ld›r pek çok insan›n iman›n› kaybetmesine ya da kuflkuya düflmesine neden olmufltur. Dola- y›s›yla bu teorinin bir aldatmaca oldu¤unu gözler önüne sermek çok önemli bir ima- ni görevdir. Bu önemli hizmetin tüm insanlar›m›za ulaflt›r›labilmesi ise zorunludur.

Kimi okuyucular›m›z belki tek bir kitab›m›z› okuma imkan› bulabilir. Bu nedenle her kitab›m›zda bu konuya özet de olsa bir k›s›m ayr›lmas› uygun görülmüfltür.

● Belirtilmesi gereken bir di¤er husus, bu kitaplar›n içeri¤i ile ilgilidir. Yazar›n tüm kitaplar›nda imani konular, Kuran ayetleri do¤rultusunda anlat›lmakta, insanlar Allah'›n ayetlerini ö¤renmeye ve yaflamaya davet edilmektedir. Allah'›n ayetleri ile ilgili tüm konular, okuyan›n akl›nda hiçbir flüphe veya soru iflareti b›rakmayacak fle- kilde aç›klanmaktad›r.

● Bu anlat›m s›ras›nda kullan›lan samimi, sade ve ak›c› üslup ise kitaplar›n yediden yetmifle herkes taraf›ndan rahatça anlafl›lmas›n› sa¤lamaktad›r. Bu etkili ve yal›n an- lat›m sayesinde, kitaplar "bir solukta okunan kitaplar" deyimine tam olarak uymak- tad›r. Dini reddetme konusunda kesin bir tav›r sergileyen insanlar dahi, bu kitaplar- da anlat›lan gerçeklerden etkilenmekte ve anlat›lanlar›n do¤rulu¤unu inkar edeme- mektedirler.

● Bu kitap ve yazar›n di¤er eserleri, okuyucular taraf›ndan bizzat okunabilece¤i gi- bi, karfl›l›kl› bir sohbet ortam› fleklinde de okunabilir. Bu kitaplardan istifade etmek isteyen bir grup okuyucunun kitaplar› birarada okumalar›, konuyla ilgili kendi tefek- kür ve tecrübelerini de birbirlerine aktarmalar› aç›s›ndan yararl› olacakt›r.

● Bunun yan›nda, sadece Allah r›zas› için yaz›lm›fl olan bu kitaplar›n tan›nmas›na ve okunmas›na katk›da bulunmak da büyük bir hizmet olacakt›r. Çünkü yazar›n tüm kitaplar›nda ispat ve ikna edici yön son derece güçlüdür. Bu sebeple dini anlatmak isteyenler için en etkili yöntem, bu kitaplar›n di¤er insanlar taraf›ndan da okunma- s›n›n teflvik edilmesidir.

● Kitaplar›n arkas›na yazar›n di¤er eserlerinin tan›t›mlar›n›n eklenmesinin ise önem- li sebepleri vard›r. Bu sayede kitab› eline alan kifli, yukar›da söz etti¤imiz özellikle- ri tafl›yan ve okumaktan hoflland›¤›n› umdu¤umuz bu kitapla ayn› vas›flara sahip da- ha birçok eser oldu¤unu görecektir. ‹mani ve siyasi konularda yararlanabilece¤i zen- gin bir kaynak birikiminin bulundu¤una flahit olacakt›r.

(7)

BALARISI MUC‹ZES‹

HARUN YAHYA

Rabbin balar›s›na vahyetti: Da¤larda, a¤açlarda ve onlar›n kurduklar› çardaklarda kendine evler edin.

Sonra meyvelerin tümünden ye, böylece Rabbinin sana kolaylaflt›rd›¤› yollarda yürü-uçuver. Onlar›n

kar›nlar›ndan türlü renklerde flerbetler ç›kar, onda insanlar için bir flifa vard›r. fiüphesiz düflünen bir

topluluk için gerçekten bunda bir ayet vard›r.

(Nahl Suresi, 68-69)

fiubat 2006

(8)

Birinci Bask›, Ocak 2000

‹kinci Bask›, Mart 2006

ARAfiTIRMA YAYINCILIK

Talatpafla Mah. Emirgazi Caddesi

‹brahim Elmas ‹flmerkezi A. Blok Kat 4 Okmeydan› - ‹stanbul

Tel: (0 212) 222 00 88

Bask›: Seçil Ofset

100. Y›l Mahallesi MAS-S‹T Matbaac›lar Sitesi 4. Cadde No: 77 Ba¤c›lar-‹stanbul

Tel: (0 212) 629 06 15

Bu kitapta kullan›lan ayetler, Ali Bulaç'›n haz›rlad›¤›

"Kur'an-› Kerim ve Türkçe Anlam›" isimli mealden al›nm›flt›r.

w w w . h a r u n y a h y a . o r g - w w w . h a r u n y a h y a . n e t

(9)

Girifl: Ar›lar›n Hayat› 8 Ar› Kovan›nda Hayat 12 Ar›lar›n Haberleflme Yöntemleri 84 Koloninin Bölünmesi: "O¤ul Verme" 112

Ar›daki Kusursuz Vücut Tasar›m› 126 Bir Mühendislik Harikas›: Petek 132

Bal Mucizesi 160 Sonuç: Yarat›l›fl Gerçe¤i 168

Evrim Yan›lg›s› 172

(10)

...Onlarda kendileri için daha nice yararlar ve içecekler

vard›r. Yine de flükretmeyecekler mi? (Yasin Suresi, 73)

(11)

ç savafllar, toplu katliamlar, gözünü k›rpmadan adam öldüren insan- lar, sokaklarda yatan çocuklar, evi bark› olmad›¤› için so¤uktan do- nan insanlar, çocuk yaflta cinayet iflleyenler, aile içinde yaflanan problemler, gençlik çeteleri, yolsuzluklar, …

Günlük yaflam›n bir parças› haline gelen bu gibi toplumsal sorunlar düflünüldü¤ünde hepsinin temelinde ortak bir eksikli¤in oldu¤u görüle- cektir. Bütün bu sorunlar›n ortaya ç›kmas›na neden olan adaletsizlik, do- land›r›c›l›k, sahtekarl›k, merhametsizlik gibi kötü ahlak özelliklerinin te- melinde yatan da yine bu eksikliktir.

Bu önemli eksiklik insanlar›n düflünmemeleri ve dolay›s›yla gerçekle- ri görememeleridir. Bu gibi kifliler için ön planda olan kendi ç›karlar›, ken- di yaflamlar›d›r. Çevrelerinde yaflananlar onlar› ilgilendirmez. Ara s›ra düflündükleri s›n›rl› konular da yine kendileri ile ilgilidir. Bu nedenle ken- di do¤ru ve yanl›fllar›n›n s›n›rlar› içinde bir yaflam sürerler. Günlük yafla- m›n ak›fl› içinde yapt›klar›n› yeterli gören bu kifliler dünyada bulunufl amaçlar› gibi hayati önemdeki konular› ak›llar›na bile getirmezler.

Çevrelerindeki canl›lar›n özelliklerini, nas›l olup da böyle kusursuz bir çeflitlili¤in ortaya ç›kt›¤›n›, kendi vücutlar›n›, gökyüzündeki dengeleri k›- sacas› hiçbir fleyi düflünmezler. Dolay›s›yla da bunlar›n Allah taraf›ndan

"tasarlanm›fl", yani "yarat›lm›fl" oldu¤unu fark edemezler. Tüm evrenin Yarat›c›s› olan üstün güç sahibi Allah'› gere¤i gibi takdir edemezler. Ne- den yarat›lm›fl olduklar›n›n ve Allah'a karfl› sorumlu olduklar›n›n bilinci- ne varmazlar. Oysa Kuran'da düflünmenin önemini, ancak düflünen kim- selerin ö¤üt alaca¤›n› vurgulayan pek çok ayet vard›r. Ayetlerde düflünen ve bunun sonucunda Allah'›n kudretinin fark›na varan kiflilerden flöyle bahsedilir:

fiüphesiz göklerin ve yerin yarat›l›fl›nda, gece ile gündüzün art arda ge- liflinde temiz ak›l sahipleri için gerçekten ayetler vard›r. Onlar, ayakta iken, otururken, yan yatarken Allah'› zikrederler ve göklerin ve yerin yarat›l›fl› konusunda düflünürler. (Ve derler ki:) "Rabbimiz, Sen bunu bofluna yaratmad›n. Sen pek Yücesin, bizi ateflin azab›ndan koru."

(Al-i ‹mran Suresi, 190-191)

Adnan Oktar

(12)

BALARISI MUC‹ZES‹

10

‹flte Balar›s› Mucizesi kitab›n›n amac› da Allah'›n yaratmas›ndaki muci- zelerden birini daha tan›tarak bu düflünce tembelli¤ini k›rmakt›r. Bunun- la birlikte balar›s›n›n kitap konusu olarak seçilmesinin de çok önemli bir nedeni vard›r. Balar›lar› Kuran'da Allah'›n dikkat çekti¤i canl›lardand›r.

Allah Nahl Suresi'nde ar›lar›n Kendi vahyi ile hareket eden canl›lar ol- duklar›n› flöyle bildirmektedir:

Rabbin balar›s›na vahyetti: Da¤larda, a¤açlarda ve onlar›n kurduklar›

çardaklarda kendine evler edin. Sonra meyvelerin tümünden ye, böyle- ce Rabbinin sana kolaylaflt›rd›¤› yollarda yürü-uçuver. Onlar›n kar›nla- r›ndan türlü renklerde flerbetler ç›kar, onda insanlar için bir flifa vard›r.

fiüphesiz düflünen bir topluluk için gerçekten bunda bir ayet vard›r.

(Nahl Suresi, 68-69)

(13)

Adnan Oktar

bal üreten ar›lara dikkat çekilmektedir. Kitab›n ilerleyen bölümlerinde de görülece¤i gibi kovandaki ar›larla ilgili benzer ifllerin tümü iflçi ar›lar ta- raf›ndan yap›lmaktad›r. Bir ar› kovan›nda iflçi ar›lar, kraliçe ar› ve erkek ar›lar bulunur. Kovandaki hemen hemen her türlü iflle görevli olan iflçi ar›lard›r. Bununla birlikte kraliçe ar›n›n, kovan›n devaml›l›¤›n› sa¤lamak gibi son derece önemli bir görevi vad›r. Erkek ar›lar›nsa kovan içindeki tek fonksiyonlar› kraliçeyi döllemektir. K›sa yaflam süreleri içinde bu gö- revlerini yerine getirirler ve hemen arkas›ndan ölürler.

Ar›lar›n özelliklerinin detayl› olarak incelenece¤i bu kitapta ayr›ca ar›- lar›n aralar›nda nas›l anlaflt›klar›, kovandaki on binlerce ar›n›n nas›l olup da problemsiz bir flekilde yaflad›klar›, yönlerini nas›l bulduklar›, nas›l bal ürettikleri gibi daha birçok konu ayetlerle birlikte ele al›nacakt›r. Evrim teorisinin iddia etti¤i gibi ne do¤ada ne de ar›lar›n hayat›nda bafl›bofl ve tesadüfi bir "yaflam mücadelesi" olmad›¤›n› da ilerleyen bölümlerde bir kere daha görece¤iz.

(14)

Sizin yarat›l›fl›n›zda ve türetip-yayd›¤› canl›larda kesin

bilgiyle inanan bir kavim için ayetler vard›r. (Casiye Suresi, 4)

(15)

irmi bin türden oluflan genifl bir familyaya sahip olan ar›lar, hay- vanlar dünyas›ndaki en çarp›c› mühendislik ve mimarl›k bilgisi- ne sahip, sosyal hayatlar› ile di¤er pek çok canl›dan ayr›lan, ara- lar›ndaki iletiflim ile kendilerini inceleyen bilim adamlar›n› hayretler için- de b›rakan canl›lard›r.

Bu kitab›n konusu olan balar›lar› ise di¤er ar›lardan farkl› özelliklere sahiptir. Koloniler halinde a¤aç kovuklar›nda veya benzeri kapal› mekan- larda kendilerine yuva yaparlar. Bir ar› kolonisi, bir kraliçe, birkaç yüz er- kek ve 10-80 bin iflçi ar›dan oluflur. Görünüfl olarak birbirinden farkl› olan bu üç ar›dan kraliçe ar› ve iflçi ar›lar diflidir.

Ar› kolonilerinin her birinde sadece bir kraliçe bulunur ve bu kraliçe ar› di¤er diflilere göre daha büyüktür. Temel görevi ise yumurtlamakt›r.

Üreme sadece kraliçe ar› vas›tas›yla olur, onun d›fl›nda di¤er difliler erkek- lerle çiftleflemezler. Kraliçe, yumurtlamadan baflka, koloninin bütünlü¤ü- nü ve kovandaki sistemin iflleyiflini sa¤layan önemli maddeler de salg›lar.

Erkekler ise, diflilerden iridirler ama ne i¤neleri vard›r, ne de kendileri için besin toplayabilecek organlar›. Tek fonksiyonlar› kraliçeyi döllemek- tir. Kovanda petek örme, yiyecek toplama, ar› sütü üretme, kovan ›s›s›n›

düzenleme, temizlik, savunma gibi akla gelebilecek tüm iflleri ise iflçi ar›- lar yaparlar.

Ar› kovan›ndaki hayat›n her aflamas›nda bir düzen vard›r. Larvalar›n bak›m›ndan, kovan›n genel ihtiyaçlar›n›n teminine kadar her görev hiç aksamadan yerine getirilir. Bu düzenin en belirgin örneklerinden biri de kovandaki yavrular›n bak›m› s›ras›nda ortaya ç›kar. Di¤er ar›lar›n yavru- lara gösterdikleri özen ve sergiledikleri özverili davran›fllar detayl› olarak incelendi¤inde bu konu daha iyi anlafl›lacakt›r.

ARILARIN YAVRULARINA GÖSTERD‹KLER‹ ÖZEN Baz› canl› türlerinde yavrular›n bak›m› di¤erlerine göre daha fazla özen gerektirir. Özellikle yumurta, larva, pupa gibi de¤iflik evrelerden ge- çerek eriflkin hale gelen canl›larda, her evrede farkl› yönde bir bak›m uy- gulan›r.

Adnan Oktar

(16)

BALARISI MUC‹ZES‹

Ar›lar da farkl› büyüme evrelerinden geçerler. Ar› yavrular›, s›ras›yla larva ve pupa evrelerini tamamlayarak eriflkin hale gelirler. Kraliçe ar›n›n yumurtalar› b›rakmas› ile bafllayan bu dönem boyunca ar› yavrular›na son derece özenli ve dikkatli bir bak›m uygulan›r.

Ar› kovanlar›ndaki yavrular›n bütün sorumlulu¤u iflçi ar›lara aittir. ‹fl- çi ar›lar öncelikle kraliçenin yumurtlamas› için peteklerin içinde özel ola- rak belirlenmifl bir bölgede kuluçka hücreleri haz›rlarlar. Bu hücrelere yu- murtlamak için gelen kraliçe ar›, hücrenin temizli¤ini ve uygunlu¤unu kontrol ettikten sonra her pete¤e birer yumurta b›rakarak ilerler.

Yumurtalar›n geliflimi için gerekli olan flartlar›n sa¤lanmas›ndan, yu- murtadan ç›kacak larvalar›n ihtiyaçlar› olan besin maddelerinin temin edilmesine, hücre s›cakl›klar›n›n sabit tutulmas›ndan, özel hücre kontrol- lerine kadar pek çok fley özel olarak ayarlan›r. ‹flçi ar›lar, detayl› metodlar kullanarak larvalara çok dikkatli bir bak›m uygularlar.

‹flçi Ar›lar›n Larvalara Uygulad›klar› Titiz Kontrol

Kraliçe ar›n›n büyük bir hassasiyetle hücrelere yerlefltirdi¤i ar› yumur- talar› yaklafl›k 3 gün içinde geliflirler. Bu sürenin sonunda hücrelerden be- yaz kurt fleklindeki ar› larvalar› ç›kar.1Yumurtadan ç›kan bu canl›lar›n gözleri, kanatlar› ve bacaklar› yoktur. D›fl görünüfl olarak balar›s›na hiç benzemezler.

‹flçi ar›lar bu yeni do¤mufl larvalar› son derece dikkatli ve özenli bir fle- kilde beslerler. Öyle ki tek bir larvan›n büyüme dönemi boyunca yaklafl›k 10.000 kere iflçi ar›lar taraf›ndan ziyaret edildi¤i tespit edilmifltir.2Larva- lar yumurtadan ç›kt›ktan sonraki ilk üç günleri boyunca ar› sütü ile bes- lenirler. Larva dönemi ar›lar›n sürekli beslendikleri ve beden olarak en çok gelifltikleri dönemdir. Ar› larvalar› bu dönemdeki düzenli beslenme sonucunda 6 gün içerisinde ilk a¤›rl›klar›n›n 1500 kat›na kadar ulafl›rlar.3 Kovanda bulunan binlerce larvaya karfl›l›k bir o kadar da dad› iflçi ar›

vard›r. Sürekli hareket halinde olan bu dad› ar›lar yumurtalar› ve larvala- r› kolayl›kla kontrol alt›nda tutarlar. Kovanda binlerce ar› larvas› olmas›- na ve bu larvalar›n beslenme flekillerinin günlere göre de¤ifliklik göster-

14

(17)

mesine ra¤men hiç kar›fl›kl›k ç›kmaz. Larvalar›n hangisinin kaç günlük oldu¤u, hangisinin ne ile beslenece¤i gibi detaylar iflçi ar›lar taraf›ndan hiç atlanmaz.

Bu son derece flafl›rt›c›d›r, çünkü hücrelerde kraliçe ar› taraf›ndan fark- l› dönemlerde b›rak›lan ve farkl› büyüklüklere sahip olan pek çok yumur- ta vard›r. Ve yavru ar›lar özellikle larva döneminde kaç günlük olduklar›- na göre bir beslenme program›na tabi tutulurlar. Buna ra¤men dad› ar›lar larvalar›n beslenmesinde bir problem yaflamazlar.

Ar› kovan›ndaki özel haz›rlanm›fl peteklerde büyümeye devam eden larvalar›n yedinci günlerinde flafl›rt›c› bir olay gerçekleflir. Larva yemek yemeyi keser ve bak›c› ar›lar larvan›n bulundu¤u hücrenin a¤z›n› mum- dan yap›lm›fl, hafif kubbeli bir kapak ile tamamen kapat›rlar.4Bu s›rada larva da kendi üretti¤i bir madde ile bulundu-

¤u odan›n içinde etraf›na koza örerek kendini buraya adeta hapseder.5

Ar› larvalar› bu flekilde pupa evresine bir geçifl yaparlar. Pupa döneminin detaylar›na geçmeden önce dikkatle incelenmesi gereken nokta, koza örülen maddenin yap›s›d›r.

Adnan Oktar

Ar› larvalar›, 6 gün içinde ilk a¤›rl›klar›n›n

1500 kat›na ulafl›r ve neredeyse bulunduk-

lar› hücrelere s›¤mazlar (solda).

Bu noktadan sonra büyüme durur ve pupa aflamas› bafllar.

(sa¤da) Kraliçe ar›n›n yumur- talar› b›rakmas›ndan 3 gün kadar sonra kurt fleklindeki ar›

larvalar ortaya ç›kar.

(18)

BALARISI MUC‹ZES‹

Ar› larvalar›n›n kafalar›nda bulunan çift tarafl› ipek bezleri sayesinde ürettikleri bu maddenin özelli¤i; hava ile temasa geçmesinden k›sa bir sü- re sonra sertleflmesidir. Di¤er bir özelli¤i ise içerdi¤i "fibroin" isimli prote- in sebebiyle kuvvetli bir bakteri öldürücü ve enfeksiyon önleyici etkisi ol- mas›d›r. Ar›lar üzerinde araflt›rma yapan bilim adamlar›, bu canl›lar›n ör- dükleri koza sayesinde larvalar›n mikroplardan korunduklar›n› tahmin etmektedirler.

Kozan›n örülmesinde kullan›lan a¤, farkl› kimyasal maddelerin belirli oranlarda kar›fl›m›ndan oluflmaktad›r.

1-Elastik bir protein olan "Fibroin" % 53.67. (Bu bileflik, glikol (% 66.5), lösin (% 1.5), arjinin (% 1), tirozin (% 10)'den meydana gelir.)

2-Jelatin yap›s›nda yine bir protein olan "Serizin" % 20.36. (Bu madde serin (% 29), alanin (% 46) ve lösin (% 25)'den meydana gelmifltir.)

3-Di¤er proteinler % 24.43 4-Mum % 1.39

5-Ya¤ ve reçine % 0.10 6-Renk maddesi % 0.05 6

Ar› larvalar›n›n koza ördükleri bu ipe¤in formülü her ar›da ayn› flekil- de üretilir. Milyonlarca y›ld›r bütün ar› larvalar› son dönemlerinde ördük- leri kozalar›nda yukar›daki formüle sahip olan ipe¤i kullan›r. Ayr›ca ar›

larvalar› bu karmafl›k yap›l› maddeyi her zaman de¤il, sadece ihtiyaçlar›

olan büyüme dönemlerinde üretmeye bafllarlar. Bunlar göz önünde bu- lundurularak düflünülecek olursa akla pek çok soru gelecektir. Örne¤in larvalar›n vücudundaki bu kimyasal madde nas›l ortaya ç›km›flt›r? Gözü, kanad›, beyni, olmayan, bir et parças›ndan farks›z, henüz dünyay› hiç görmemifl, nas›l flartlarda bir yaflam sürece¤ini bilmeyen bir larva kendi bafl›na karar verip, böyle bir fley oluflturabilir mi? Örne¤in kimyasal mad- denin koruyucu formülünü larvan›n kendisi mi bulmufltur? Üretimini larva kendi kendine mi baflarm›flt›r? Bu kimyasal maddeyi larvan›n vücu- duna kim yerlefltirmifltir?

Elbette ki koza örmede kullan›lan ipe¤in oluflmas›n›; hareket bile et- meyen, bak›m› baflka canl›lar taraf›ndan sa¤lanan, göremeyen, duyama- yan, sadece çok basit yaflamsal fonksiyonlara sahip olan larvan›n kendisi

16

(19)

sa¤lam›fl olamaz. Böyle bir fleyin iddia edilmesi elbette ki bilimsellikten ve ak›lc›l›ktan uzaklaflmak olacakt›r. Çünkü bu iddia ar› larvas›n›n kim- yasal madde oluflturabilecek bilgilere sahip oldu¤u, matematiksel hesap- lar yapabildi¤i gibi ç›kar›mlar›n kabul edilmesi demektir. Bu ise bilimsel olmaktan çok hayali bir iddia olacakt›r.

Yaln›z burada vurgulanmas› gereken son derece önemli bir nokta var- d›r. Söz konusu canl› fluur sahibi bir canl› olsa da de¤iflen bir fley yoktur.

Çünkü hiçbir canl›n›n kendi vücudunda var olmayan bir sistemi kendi kendine oluflturmas› söz konusu de¤ildir. Örne¤in insan, do¤adaki ak›l sahibi yegane varl›kt›r. Ama buna ra¤men bir insan›n çok basit formüllü de olsa bir kimyasal madde üretimini sa¤layacak sistemleri kendi vücu- dunda oluflturmas› mümkün de¤ildir. Bu durumda ak›l ve bilinç sahibi insanlar›n yapamayaca¤› bir fleyi bir böce¤in yapabilece¤ini iddia etmek de kesinlikle akla ve mant›¤a s›¤mayacak bir davran›flt›r.

"Larvan›n koza üretiminde kulland›¤› ipek nas›l meydana gelmifltir?"

sorusunun cevab›n› verebilmek için öncelikle ipe¤i oluflturan maddeleri tekrar hat›rlayal›m. Bunlardan biri olan fibroin; glikol, lösin, arjinin ve ti-

Adnan Oktar

Solda, bak›m› baflka canl›lar taraf›ndan sa¤lanan ar› larvalar›n›n anatomik yap›lar›

görülmektedir. Bir et parças› fleklindeki böyle bir canl›n›n kendi kendine karar ver- mesi ve geliflimi için gerekli kimyasal maddeleri üretmesi kuflkusuz imkans›zd›r.

a¤›z

nefes al›p verme de- likleri

orta haz›m sistemi

arka haz›m sistemi salg›

tüpçükleri ipek

bezleri

Yavru ar›lar›n geliflim aflamalar›

(20)

BALARISI MUC‹ZES‹

rozin maddelerinin belirli oranlarda birleflmesiyle meydana gelen bir maddedir. ‹pe¤i oluflturan maddelerden baflka biri olan serizin ise serin, alanin ve lösin'in çok hassas yüzdelerde biraraya gelmesiyle oluflur. Ar›

larvalar›n›n koza örerken kulland›klar› ipe¤in yap›s›ndaki maddeler sa- dece bu kadar de¤ildir. Bundan baflka mum, ya¤ ve reçine gibi maddeler de ipe¤in yap›s›nda bulunmaktad›r.

Görüldü¤ü gibi ipe¤in oluflmas› için çok say›da maddenin belirli oran- larla biraraya gelmesi gerekmektedir. Bir deney yapal›m ve ipe¤i olufltu- ran maddelerden en basit yap›l› olan›n› ele alarak bu maddenin kendi kendine oluflmas›n› bekleyelim. Ne kadar beklersek bekleyelim, ne gibi ifllemler yaparsak yapal›m sonuç asla de¤iflmeyecektir. Ve günlerce, aylar- ca, y›llarca hatta milyonlarca y›l boyunca beklense de, de¤il bu maddeler- den tek bir tanesi, bu maddeleri oluflturan atomlardan tek bir tanesi bile tesadüfen oluflamayacakt›r. Bu durumda koza örmede kullan›lan ipe¤i oluflturan maddelerin her birinin tesadüfen ortaya ç›kt›¤›n› ve daha son- ra yine tesadüfen biraraya gelerek ipek oluflturduklar›n› iddia etmekse ta- mamen ak›l ve mant›k ölçülerinden uzaklaflmak olacakt›r.

‹pe¤in oluflumu bir ar›n›n yumurtadan ç›k›p, uçabilir hale gelmesi için gerekli olan pek çok mekanizmadan sadece bir tanesidir. Larvan›n ar›ya dönüflebilmesi için bütün mekanizmalar›n ayn› anda bir bütünlük içinde çal›flmas› gereklidir. Herhangi bir eksiklik ar›n›n geliflememesine yani, ölümüne neden olacakt›r. Bu da ar› neslinin zaman içinde yok olmas› de- mektir. Bu durumda var›lan sonuç, ar›lar›n evrimcilerin iddia ettikleri gi- bi zaman içinde kendiliklerinden ortaya ç›kmad›klar›, bir anda tüm sis- temleriyle birlikte var olduklar›d›r. Bu da ar›lar›n bir Yarat›c› taraf›ndan yarat›ld›klar›n› bize gösterir. Bu Yarat›c› tüm evrene hükmeden, üstün bir akl›n sahibi olan Allah't›r.

Ar›lar›n ne gibi özelliklere sahip olmalar› gerekti¤ini belirleyen ve bunlar›n tümünü eksiksiz bir flekilde onlarda var eden, larvaya nas›l ko- za örece¤ini ilham eden, k›sacas› ar›lar›n her hareketine hükmeden Allah't›r.

18

(21)

Pupa Dönemi

‹flçi ar›lar›n üzerine mumdan hafif kubbeli bir kapak örmeleriyle bir- likte larva, pupa dönemine girer. Ar› pupas›, bulundu¤u hücrenin içinde 12 gün boyunca kal›r.7Bu süre içinde hücrede d›fltan herhangi bir de¤iflik- lik gözlenmez. Oysa hücrenin içindeki pupa sürekli büyüme halindedir.

Ar› yumurtas› kraliçe ar› taraf›ndan hücreye b›rak›ld›ktan tam üç hafta sonra hücrenin kapa¤› y›rt›l›r ve içinden uçmaya haz›r bir flekilde balar›- s› ç›kar. Bundan sonra pupan›n d›fl yüzeyi ölü bir kabuk olarak hücrede kal›r. Pupadan ç›kan balar›s› yaklafl›k 6 hafta sürecek ömrüne bu hücrenin içinde geçirdi¤i geliflim evrelerinin sonucunda bafllar.8Balar›s› hücreden ne larvaya ne de pupaya benzemeyen, bambaflka bir canl› olarak ç›kar.

Balar›s›n›n, son aflaman›n tamamlanmas› ile birlikte, yaflam›n› devam et- tirmek için ihtiyaç duyaca¤› sistemlerde hiçbir eksik olmadan pupadan ç›kmas›, üzerinde önemle durulmas› gereken bir konudur. Ar›n›n herfleyi pupan›n, yani küçük kapal› bir mekan›n içinde oluflmufltur. Örne¤in uzun uçufllar›nda kullanaca¤› özel yap›l› kanatlar›, yapaca¤› ifllere uygun tasar- lanm›fl gözleri, düflmanlar›na karfl› kulland›¤› i¤nesi, salg› bezleri, balmu- mu üretmesini sa¤layacak sistemi, üreme sistemi, polen toplamaya yara- yan tüyleri k›sacas› bütün vücut sistemleri eksiksiz olarak ar›n›n pupa ev-

Adnan Oktar Bir ar›n›n tüm fiziksel özelikleri,

pupa evresindeki kapal›

mekan›n içinde oluflur. Pupadan ç›kan bir ar›n›n kanatlar›, gözleri k›sacas› tüm vücut sistemi d›fl dünyadaki yaflam› için haz›rd›r.

(22)

BALARISI MUC‹ZES‹

resini geçirdi¤i kozan›n içinde geliflir.

Larvan›n pupa içinde nas›l olup da bir ar›ya dönüfltü¤ünü sorular so- rarak inceleyelim. Ar› yumurtalar›n›n pupa dönemindeki büyüme evrele- ri ilk olarak nas›l ortaya ç›km›flt›r? Bu süreci belirleyen kimdir ya da ne- dir? Ar›n›n kendisi midir, evrimcilerin iddia ettikleri gibi tesadüfler midir, yoksa hepsinin üstünde baflka bir güç müdür?

Bu sorular›n cevab› asl›nda aç›kt›r. Kozan›n içindeki canl›n›n d›flar›da neye ihtiyaç duyaca¤›n› bilerek kendinde gerekli de¤iflimleri oluflturdu-

¤unu iddia etmek anlams›zd›r. Kendi kendine geliflen tesadüflerle bir can- l›daki göz, sindirim sistemi, enzim, hormon gibi yap›lar›n oluflmas› kesin- likle mümkün de¤ildir. Pupan›n içine d›flar›dan herhangi bir müdahale- nin yap›lmas› ise söz konusu bile de¤ildir.

Pupa evresinde ar›n›n her organ›n›n eksiksiz bir flekilde, tam gerekti¤i fonksiyonlarla tamamlanmas›n› sa¤layan ne tesadüfler ne de ar›n›n ken- disidir. Böyle kusursuz bir oluflum ancak üstün bir güç sahibi taraf›ndan gerçeklefltirilebilir ki, bu benzersiz gücün sahibi, yaratmada hiçbir orta¤›

olmayan Allah't›r.

20

Her balar›s›, bulundu¤u hüc- renin içinden bütün vücut yap›lar› tamamlanm›fl olarak ç›kar. Ne tesadüfler ne de ar›n›n kendisi böyle bir olu- flumu gerçeklefltirebilir.

Hücresinin kapa¤›n› aça- rak d›flar› ç›- kan bir ar›n›n tüyleri ilk an- larda ›slakt›r.

Bir süre sonra bu tüyler ku- rur ve ar› ko- van içindeki görevlerini yerine getir- meye bafllar.

(23)

‹fi BÖLÜMÜ VE KOVAN DÜZEN‹

Bir kovanda say›lar› 10.000 ile 80.000 aras›nda de¤iflen ar› yaflar. Bira- rada yaflayan ar› say›s›n›n fazlal›¤›na ra¤men aralar›ndaki kusursuz ifl bö- lümü ve disiplin sayesinde, kovandaki ifllerde hiçbir aksama olmaz ve ko- van içinde hiçbir kargafla da yaflanmaz.

Ar›lar aras›ndaki düzen son derece dikkat çekicidir. Bu nedenle bilim adamlar› kovandaki düzenin nas›l sa¤land›¤›, ifl bölümünün neye göre belirlendi¤i, bu kadar kalabal›k bir toplulu¤un nas›l olup da rahatl›kla birlikte hareket etti¤i gibi sorulardan yola ç›karak ar›lar üzerinde çok de- tayl› araflt›rmalar yapm›fllard›r. Elde ettikleri sonuçlar araflt›rmac›lar aç›- s›ndan son derece düflündürücü olmufltur. Özellikle canl›lar›n tesadüfen ortaya ç›kt›¤›n› iddia eden evrim savunucular› bu sonuçlar üzerine teori- lerinin içine düfltü¤ü çeliflkileri sorgulamak zorunda kalm›fllard›r.

Evrim teorisinin temel iddialar›ndan olan "yaflam mücadelesi" kavra- m› evrimciler taraf›ndan sorgulanan çeliflkilerden sadece bir tanesidir. Ev- rimcilere göre do¤adaki her canl› kendi ç›karlar›n› korumak için savafl›r.

Ayr›ca bu çarp›k anlay›fla göre bir canl›n›n, yavrular›na bakma sebebi de neslini devam ettirme iste¤inden, yani içgüdüsünden baflka bir fley de¤il- dir. Zaten evrimcilere göre aç›klayamad›klar› tüm canl› davran›fllar›n›n sebebi "içgüdü"lerdir. Bu içgüdülerin nas›l ortaya ç›kt›¤› sorusunun man- t›kl› bir cevab› ise evrimciler taraf›ndan verilememektedir.

Evrimciler içgüdünün do¤al seleksiyon denen evrim mekanizmas› ile kazan›lm›fl bir özellik oldu¤unu iddia ederler. Do¤al seleksiyon, "bir can- l› için faydal› olan her türlü de¤iflimin di¤erlerinin aras›ndan seçilerek o canl›da kal›c› hale gelmesi ve bu flekilde bir sonraki nesle aktar›lmas›" an- lam›na gelmektedir. Ancak dikkat edilirse burada kastedilen seçimin ya- p›lmas› için bir bilinç ve bir karar mekanizmas› gerekmektedir. Yani bir canl›n›n önce bir davran›flta bulunmas›, ard›ndan bu davran›fl›n kendisi- ne uzun vadede çok ciddi yararlar sa¤layaca¤›n› tespit etmesi ve ard›n- dan da yine bilinçli bir kararla bu davran›fl› sürekli hale getirerek "içgü- dülefltirmesi" gerekmektedir. Ancak kuflkusuz böyle bir karar mekaniz- mas› do¤adaki canl›lardan hiçbirine ait olamaz. De¤il kendileri için yarar

Adnan Oktar

(24)
(25)

getirecek olan bir davran›fl› seçip sürdürmeleri, onlar›n kendi içinde bu- lunduklar› durumdan dahi haberleri yoktur.

Örne¤in bu içgüdü konusunu bir önceki bölümde inceledi¤imiz koza örme örne¤i üzerinde düflünelim. Söz etti¤imiz gibi, belirli bir vakit gel- di¤inde iflçi ar›lar pete¤in tepesini kapat›rken, larva da kendi etraf›na ko- zas›n› örmektedir. Ve Afrika'da yaflayan da, Avustralya'da hayat›n› sürdü- ren de olsa tüm balar›lar›, milyonlarca y›ld›r ayn› ifllemi yerine getirmek- tedirler. Yani bu, tüm balar›lar›n›n sahip oldu¤u bir içgüdüdür. Peki ama ar› larvalar› ve iflçi ar›lar, larvalar için en uygun geliflme ortam›n›n koza- n›n içi olaca¤›n› nas›l tespit etmifllerdir? Bunlar› kendi hesaplamalar› ve seçimleri ile yapmalar› mümkün müdür?

‹flte bu noktada evrimcilerin kendi içlerinde büyük bir çeliflkiye düfl- tükleri a盤a ç›kmaktad›r. Çünkü iddia ettikleri gibi bir seçimi ancak üs- tün bir güç sahibi yapabilir; ancak bilinçli bir varl›k bu canl›lara tam ihti- yaçlar› olan özellikleri ve içgüdüsel davran›fllar› verebilir. Bunu kabul et- mekse bir Yarat›c›'n›n varl›¤›n› kabul etmek demektir. Yani, do¤adaki ku- sursuz tasar›m Allah'a aittir ve canl›lar›n "içgüdü" olarak tan›mlanan tüm davran›fl biçimleri Allah'›n onlara ilham›d›r. Evrimciler de asl›nda bu ger- çe¤in fark›ndad›rlar. Ar› gibi küçük ve bilinçsiz bir canl›n›n bu ola¤anüs- tü yeteneklere kendi iradesiyle sahip olamayaca¤›n› onlar da bilirler. Ama evrimciler Allah'›n üstün gücünü gördükleri, kendi iddialar›n›n imkan- s›zl›¤›n›n da fark›na vard›klar› halde teorilerini savunmaktan vazgeçmez- ler.

Geçmiflte de bu zihniyeti tafl›yan insanlar yaflam›flt›r. Hz. Musa döne- minde, bu kutlu peygamberin gösterdi¤i apaç›k mucizeleri görmezlikten gelen ve Allah'›n apaç›k varl›¤›n› inkar etmekte direnen insanlar olmufl- tur. Allah bu insanlar›n içinde bulunduklar› durumu Kuran'da flöyle ha- ber vermifltir:

Vicdanlar› kabul etti¤i halde, zulüm ve büyüklenme dolay›s›yla bunla- r› inkar ettiler. Art›k sen, bozguncular›n nas›l bir sona u¤rat›ld›klar›na bir bak. (Neml Suresi, 14)

Evrimcilere göre do¤adaki her canl› kendi ç›karlar›n› koru- mak için savafl›r. Oysa ar›lar aras›nda evrimcilerin iddialar›- n›n tam aksine son derece dikkat çekici bir iflbirli¤i ve bu ifl- birli¤inden kaynaklanan bir düzen vard›r. ‹flte bu düzen ar›- lar›n Allah'›n ilham›yla hareket ettiklerinin bir kan›t›d›r.

(26)

BALARISI MUC‹ZES‹

EVR‹MC‹LER‹N ‹T‹RAFLARI

Bilim adamlar›, do¤adaki canl›lar› incelediklerinde bir de¤il, iki de¤il, yüzlerce, binlerce hatta milyonlarca canl› türünün, birbirinden çok farkl›

yarat›l›fl delilleri ile karfl›laflm›fllard›r. Ve bu yüzden de içgüdü iddialar›- n›n anlams›zl›¤›n› defalarca itiraf etmek zorunda kalm›fllard›r.

Genetikçi Gordon Taylor'›n afla¤›daki sözü evrimcilerin içinde bulun- duklar› bu ç›kmaz› aç›kça ortaya koymaktad›r:

‹çgüdüsel bir davran›fl ilk olarak nas›l ortaya ç›k›yor ve bir türde kal›t›msal olarak nas›l yerlefliyor diye sorsak, bu soruya hiçbir cevap alamay›z.9

Charles Darwin'in o¤lu Francis Darwin, The Life and Letters of Charles Darwin isimli kitapta babas›n›n bu konuda yaflad›¤› zorluklar› flöyle anlat- m›flt›r:

Çal›flman›n (Türlerin Kökeni'nin) 3. Bölümü'nde birinci k›s›m tamamlan›yor ve hayvanlar›n al›flkanl›klar› ile içgüdülerindeki varyasyonlardan söz ediyor...

Bu konunun yaz›n›n bafllang›ç k›sm›na dahil edilmesinin sebebi, içgüdülerin Do¤al Seleksiyon'la gerçekleflti¤i fikrini imkans›z olarak de¤erlendiren oku- yucular›n aceleyle reddetmemesini sa¤lamak. Türlerin Kökeni'nde yer alan "‹ç- güdüler Bölümü" özellikle teorinin en ciddi ve en aç›k zorluklar›n› içeren ko- nu".10

Evrim teorisinin içgüdüler karfl›s›nda içine düfltü¤ü durum Charles Darwin taraf›ndan çeflitli flekillerde itiraf edilmifltir. Örne¤in Darwin hay- vanlardaki içgüdülerin teorisini y›kt›¤›n› Türlerin Kökeni adl› kitab›nda flöyle ifade etmektedir.

‹çgüdülerin ço¤u öylesine flafl›rt›c›d›r ki, onlar›n geliflimi okura belki teorimi tümüyle y›kmaya yeter güçte görülecektir.11

Yine Charles Darwin baflka bir ifadesinde içgüdülerin geliflemeyece¤i hakk›nda flöyle söylemektedir:

fiu tahmin üzerimde a¤›r bas›yor. ‹çgüdüler, yap›lar kadar hassas bir de¤iflime u¤ram›yorlar. Kitab›mda da belirtti¤im gibi, içgüdü veya yap›n›n ilk olarak bilinçsiz aflamalarla de¤iflmesini anlayabilmek oldukça zordur.12

Teorinin kurucusu olan Darwin canl›larda görülen karmafl›k ve fayda- l› davran›fllar›n do¤al seleksiyon yoluyla kazan›lm›fl olmas›n›n imkans›z

24

(27)

oldu¤unu da çok defalar itiraf etmiflti. Ancak saçma olmas›na ra¤men bu iddiay› neden sürdürdü¤ünü de flöyle aç›klam›flt›:

Sonunda, yavru gugu¤un üvey kardefllerini yuvadan atmas›, kar›ncalar›n kö- lelefltirmesi… gibi içgüdüleri, özellikle ba¤›fllanm›fl ya da yarat›lm›fl içgüdüler olarak de¤il de, bütün organik yarat›klar›n ilerlemesine yol açan genel bir ya- san›n, yani ço¤alman›n, de¤iflmenin, en güçlülerin yaflamas›n›n ve en zay›fla- r›n ölmesinin küçük belirtileri olarak görmek, mant›kl› bir sonuç ç›karma ol- mayabilir, ama benim hayalgücüm için çok daha doyurucudur.13

Evrim teorisinin savunucular›, üstün bir Yarat›c›'n›n varl›¤›n› kabul et- memek u¤runa her türlü yola baflvurabilmektedirler. Nitekim teorinin kurucusu Charles Darwin, yukar›daki sözlerinde, içgüdülerin yarat›lm›fl oldu¤unu kabul etmemenin mant›ks›z olabilece¤ini, ama yine de hayal- gücüne dayanarak inkarda diretmenin kendisi için daha "doyurucu" ol- du¤unu ifade etmifltir. Buradan ç›kan sonuç, yukar›da verdi¤imiz ayette geçen, "vicdanen kabul etti¤i halde inkar etme" saplant›s›n›n aç›k bir ör- ne¤idir.

Charles Darwin'in örnek olarak verdi¤i guguk kufllar›n›n ve köleci ka- r›ncalar›n ortak özellikleri; amaçlar› do¤rultusunda bir taktik belirlemek ve bu takti¤e uygun planlar yaparak, bunlar› eksiksiz uygulamakt›r. Bafl- ka bir canl›y› kand›rmak için taktik belirlemek, karfl› taraf›n zay›f nokta- lar›n› tespit ederek içten çökertecek planlar yapmak gibi özellikler ancak ak›l, planlama ve muhakeme yetene¤i sonucunda gerçekleflecek özellik- lerdir. Oysa ne kar›ncalar ne de guguk kufllar› akla ve muhakeme yetene-

¤ine sahip de¤ildirler. Bu konularda bir e¤itimden geçmemifllerdir. Uygu- lad›klar› taktikleri baflkalar›ndan da ö¤renmemifllerdir. Bu konuyla ilgili bir bilgi birikimine de sahip de¤ildirler. Hiçbir flekilde düflünme yetene¤i olmayan bu canl›lar sahip olduklar› özelliklerle birlikte Allah taraf›ndan yarat›lm›fllard›r. Allah'›n kendilerine ilham› sayesinde ak›l ve muhakeme gerektiren bu gibi iflleri yapabilmektedirler.

Adnan Oktar

(28)

B

alar›lar›n›n bilinçli davran›fllar›

Darwin'i açmaza sürükleyen konulardan biridir. Ama yaln›z- ca balar›lar› de¤il birçok canl›n›n bilinç- li davran›fllar›, evrim teorisi taraf›ndan aç›klanamaz. Örne¤in difli guguk kufl- lar› yumurtalar›n› farkl› türde bir ku- flun yuvas›na b›rakarak büyütürler. Ve bu flekilde yumurtalar›n bak›m›n› bafl- ka kufllar›n üstlenmesini sa¤lam›fl olur- lar. Yuvadaki di¤er yumurtalardan ön- ce d›flar› ç›kan yavru guguk kuflu –yu- vaya sonradan dahil olmas›na ra¤men- ilk ifl olarak yuvadaki di¤er yumurtala- r› afla¤›ya atar. Bunu yaparken de yu- van›n as›l sahibi olan kuflun yuvada bulunmad›¤› zaman› seçer. Yavru gu- guk bu flekilde kendisini garanti alt›na alm›fl olur. ‹flte Darwin'i zorda b›rakan olaylardan biri, yavru guguklar›n do-

¤ar do¤maz yapt›klar› bu bilinçli hare- kettir.

Ayn› flekilde baz› kar›ncalar›n baflka kar›nca türlerinin larvalar›n› kaç›rarak kölelefltirmesi de Darwin'i ç›kmaza sü- rükleyen hayvan davran›fllar›ndand›r.

Köleci kar›nca olarak adland›r›lan bu kar›ncalar›n en önemli özellikleri sa- vaflt›klar› koloninin larvalar›n› çalarak, daha sonra bu larvalar› kendi ifllerinde kulland›klar› köleler haline getirmeleri- dir. Köleci kar›ncalar bunu yaparken karfl› koloninin salg›lad›¤› alarm koku- sunu taklit ederek savaflt›klar› koloni üyelerinin pani¤e kap›lmas›n› sa¤lar- lar. Bu sayede sald›r›ya u¤rayan kolo- ninin üyeleri kaçarken, köleci kar›nca- lar da köle olarak kullanacaklar› larva- lar› ve besin depolar›n› ganimet olarak al›rlar.

Yandaki resimlerde difli guguk kuflu (yanda), yavru guguk di¤er yu- murtay› yuvadan atar- ken (ortada) ve yumur- tan›n b›rak›ld›¤› yuva- n›n as›l sahibi kendi- sinden büyük yavruyu beslerken (en sa¤da) görülüyor.

Hemen yukar› soldaki resimde köleci kar›ncalar görülüyor. Hayvanlardaki fluurlu davra- n›fllar, canl›lar›n tesadüfen ortaya ç›kt›¤› düflüncesini savunmaya çal›flan evrim savunu- cular›n› zor durumda b›rakmaktad›r. Öyle ki bu konuda yapt›klar› aç›klamalar, evrimin geçersizli¤ini ortaya koyan birer itiraf niteli¤i tafl›maktad›r.

DARWIN'‹ ÇIKMAZA SÜRÜKLEYEN CANLILAR

B

(29)

"‹çgüdü" ‹ddias›na Balar›lar›ndan Bir Darbe

Evrimciler ne kadar görmezlikten gelseler de do¤adaki canl›lar›n dav- ran›fllar›, onlar›n iddialar›n› yalanlamaktad›r. Balar›lar› da yaflad›klar›

sosyal düzenle, sahip olduklar› bilinçli davran›fllarla evrimci iddialara darbe vuran canl›lardand›r.

Ar› kovanlar›nda asla evrimcilerin iddia ettikleri gibi bir "yaflam sava- fl›"na rastlanmamaktad›r. Tam tersine ar›lar aras›nda son derece fedakar ve iflbirli¤i içinde davran›fllar vard›r. Kovandaki genel düzen dikkate al›- narak yap›lacak bir karfl›laflt›rma ar›lar›n ak›ll›, fedakar ve disiplinli dav- ran›fllar›n›n bu canl›lar›n kendilerinden kaynaklanmad›¤›n›, tesadüfen de oluflamayaca¤›n› anlamak için yeterli olacakt›r.

Say› olarak bir kovandaki ar›lar›n say›s› kadar insan›n birarada, ayn›

mekanda yaflad›¤› ve bu kiflilerin her türlü ihtiyaçlar›n› kendilerinin kar- fl›lad›klar› düflünülecek olursa, ar›lar›n yapt›klar› iflin ne kadar önemli ol- du¤u daha iyi anlafl›lacakt›r. Bir ar› kovan›ndaki en alt limiti dikkate ala- rak, 20.000 kiflinin birarada kapal› bir alanda yaflad›¤›n› varsayal›m. Te- mizlik, beslenme, güvenlik ve bunlara benzer daha pek çok konuda çok fazla problem ç›kacakt›r. Tam anlam›yla bir düzen ancak kuvvetli bir or- ganizasyonla yap›lan iflbölümünden sonra sa¤lanacakt›r.

K›sacas› ar›lar›n kurdu¤u düzeni insanlar›n kurmas› oldukça zahmet gerektiren bir ifllemdir. Oysa bir ar›, hücresinden ilk ç›kt›¤› andan itibaren bu düzeni nas›l sürdürece¤ini, düzendeki görevini, nerede, ne zaman, na- s›l davranmas› gerekti¤ini bilir. Üstelik bu canl›lar› yönlendiren, onlara neler yapmalar› gerekti¤ini bildiren baflka ar›lar yoktur. Bu canl›lar hiçbir e¤itim de almazlar ama son derece disiplinli bir flekilde görevlerini yeri- ne getirirler. Çünkü ar›lar bu özelliklerle birlikte Allah taraf›ndan yarat›l- m›fllard›r. Daha önce Nahl Suresi'nde de gördü¤ümüz gibi Allah onlara yapacaklar› ifli "ilham etmifltir". Karanl›k bir kovanda on binlercesi birara- da yaflayan ar›lar›n aralar›ndaki düzeni ve kusursuz disiplini sa¤layan, sonsuz bir güç ve ilim sahibi olan Allah't›r.

Adnan Oktar

(30)

BALARISI MUC‹ZES‹

28

KOVANIN EN ÇALIfiKAN ELEMANLARI: ‹fiÇ‹ ARILAR Kovandaki ifllerin aksamamas›nda ve düzenin sa¤lanmas›nda en bü- yük etken iflçi ar›lard›r. Say›n›n çoklu¤u nedeniyle ar› kovanlar›nda yap›l- mas› gereken çok fazla ifl vard›r. Yavru ar›lar›n bak›m›, temizlik, beslen- me, yiyecek toplama ve depolama, güvenlik gibi pek çok iflten iflçi ar›lar sorumludur. Kraliçe gibi difli olan iflçi ar›lar hücrelerinden ç›kar ç›kmaz, büyük bir h›zla kovan›n ifllerine koyulurlar. ‹flçi ar›lar›n görevlerinin de- taylar›na geçmeden önce, yapt›klar› belli bafll› ifller flöyle maddelendirile- bilir:

1. Kovan›n temizli¤i

2. Ar› larvalar›n›n ve yavrular›n›n bak›m›

3. Kraliçe ar› ve erkek ar›lar›n beslenmesi 4. Bal yap›lmas›

5. Peteklerin inflas› ve onar›m iflleri 6. Kovan›n havaland›r›lmas›

7. Kovan›n güvenli¤i

8. Nektar (bal özü), polen (çiçek tozu), su, reçine gibi malzemelerin toplanmas› ve depolanmas›

On binlerce ar›n›n yaflad›¤› kovandaki düzen, her bireyin üzerine dü- flen görevleri tam olarak yerine getirmesi ile sa¤lanmaktad›r. Peki kovan- da nas›l bir düzen vard›r? Ar›lardaki görev da¤›l›m› nas›ld›r ve neye göre belirlenmektedir?

Bu sorular›n cevaplar›n› araflt›ran Alman böcek bilimci Gustav Rosch yapt›¤› bir dizi deney sonucunda, iflçi ar›lar›n kovanda ald›klar› görevle- rin yafllar›yla ba¤lant›l› oldu¤unu keflfetmifltir. Buna göre iflçi ar›lar hayat- lar›n›n ilk 3 haftas›nda birbirinden tamamen farkl› görevler al›rlar.14 Bu dönemler;

- Birinci dönem: 1. ve 2. gün - ‹kinci dönem: 3-9. günler - Üçüncü dönem: 10-16. günler - Dördüncü dönem: 17-20. günler

- Beflinci dönem: 21. gün ve sonras› olarak gruplanabilir.

Gerçekte ar›lar›n görevlerinin belirlenmesinde sadece yafl etken de¤il- dir. Her ar›n›n belli sorumluluklar› olmas›na ra¤men acil durumlarda ar›-

(31)

olarak yerine getirmeleri ile sa¤lan›r. On binlerce ar›ya nas›l davranacaklar›n› il- ham eden, herfleyden haberdar olan Allah't›r.

(32)

BALARISI MUC‹ZES‹

lar hemen görevlerinde de¤ifliklik yapabilirler. Bu, ar› kovan› gibi kalaba- l›k bir topluluk için son derece önemli bir avantajd›r. E¤er ar›lar aras›nda- ki görev da¤›l›m› kat› kurallara ba¤l› olsayd›, beklenmeyen bir olayla kar- fl›lafl›ld›¤›nda koloni zor durumda kalabilirdi. Örne¤in kovana büyük bir sald›r› oldu¤unda sadece gardiyan ar›lar savafla kat›lsalard›, di¤erleri kendi ifllerine devam etselerdi elbette ki bu kovan aç›s›ndan tehlikeli olur- du. Oysa böyle bir durumda koloninin büyük bir bölümü savunmaya ka- t›l›r ve öncelikle kovan güvenli hale getirilir.

Asl›nda ar›lar›n ani görev de¤iflimleri sa¤l›k konusunda görev yapan bir kiflinin, birdenbire mimarl›k ya da mühendislik yapar hale gelmesin- den farkl› de¤ildir. Burada bir karfl›laflt›rma yapal›m ve öncelikle insanlar için düflünelim. De¤iflik konularda görev alabilen kifliler zeki olarak nite- lendirilirler. Bir insan için normal olan bu özellikler bir böcek için söz ko- nusu oldu¤unda elbette durum de¤iflmektedir. Çünkü insanlar de¤iflik alanlarda e¤itim alarak ya da belli bir tecrübe neticesinde bir bilgi biriki- mi ve deneyim kazanabilirler. Ama burada söz konusu olan ar›lard›r. Ar›- lar›n yetenekleri ve bilgi birikimleridir. Bunun ola¤anüstü bir durum ol- du¤u aç›kt›r. Bu durumda flu soruyu sormak gerekir: Ar›lardaki bilgi biri- kimi ve yeteneklerin aç›klamas› nedir? Onlara kim taraf›ndan verilmifltir?

Ar›lardaki bu yeteneklerin nedeni evrim teorisi savunucular›na göre ya tesadüflerdir ya da "tabiat ana"n›n onlara bir hediyesidir. Evrimciler do¤a ya da tabiat ana olarak nitelendirdikleri gücün ar›lar› usta birer mi- mar, usta birer bak›c›, usta birer bal üreticisi haline getirdi¤ini iddia eder- ler. Oysa kufllar›n, böceklerin, sürüngenlerin, a¤açlar›n, tafllar›n, çimenle- rin, çiçeklerin oluflturdu¤u "do¤a " kavram› tesadüfleri kullanarak bir ar›

meydana getiremez. Bir ar›n›n kanad›n›, ar›lardaki peteklerin hepsini ay- n› ölçülerde alt›genlerden yapabilecek bir yetene¤i, ar›lar›n üreme siste- mini k›sacas› ar›n›n tek bir vücut parças›n› bile yaratamaz. Çünkü do¤a- n›n kendisi de Allah taraf›ndan yarat›lm›flt›r. Do¤ay› oluflturan her parça tüm detaylar›yla birlikte Allah taraf›ndan tasarlanm›flt›r.

Ar›lar da yeryüzündeki bütün canl›lar gibi Allah'›n ilham›yla hareket ederler. Yapt›klar› bilinçli hareketlerin, sahip olduklar› yeteneklerin tek kayna¤› budur.

30

(33)

‹flçi Ar›lar›n Hayatlar›ndaki Önemli Dönemler Birinci Dönem: Kuluçka Temizleyicisi Ar›lar

‹flçi ar›lar dünyaya gözlerini açar açmaz flafl›rt›c› bir flekilde kovan için- deki ifllere destek olmaya bafllarlar. Onlara yapacaklar› ifli ö¤reten, yol gösteren e¤itmenler bulunmaz. Yumurtadan ilk ç›kt›klar› andan itibaren bilinçli bir flekilde hareket ederler. Her ar›n›n görevi bellidir. Hiçbir kar›- fl›kl›k ç›kmadan, on binlerce ar› tam bir uyum içinde hareket eder ve ko- vandaki düzeni k›sa bir süre içinde sa¤lar.

Bir iflçi ar›n›n kovandaki ilk görevi temizliktir. Pupadan ç›kan ar› he- men temizli¤e bafllar. Öncelikle kendi hücresinden bafllayarak ilk iki gün

Adnan Oktar

Hücresinden ilk ç›kt›¤›nda ar›n›n vücudu adeta suya düflmüfl gibi ›slakt›r. Tüyleri bir- birine yap›fl›kt›r. Öncelikle ayaklar›yla bu tüyleri düzene koyar. Bundan sonra hemen temizli¤e giriflir. ‹lk olarak kendisinin ç›kt›¤› hücreden bafllamak üzere kuluçka hücre- lerini temizleyerek, kraliçenin yeniden yumurtlayabilece¤i hale getirir.

(34)

BALARISI MUC‹ZES‹

boyunca kuluçka hücrelerini temizler. Kraliçe ar› sürekli yumurtlad›¤›

için yeni hücrelere ihtiyaç vard›r. Bu nedenle boflalan hücrelerin hemen temizlenerek yeni yumurtalar için haz›rlanmas› gerekmektedir. ‹flçi ar› te- mizleyece¤i hücrenin içine girer bazen dakikalarca içeride kal›r. Bütün hücre duvarlar›n› yalayarak özenle temizler. ‹flçi ar›lar kovandaki ilk iki günlerini temizlik d›fl›nda kovan› tan›mak için içeride dolaflarak da geçi- rirler. Yaflamlar›n›n daha sonraki bölümlerinde de iflçi ar›lar kovan›n ge- nel temizli¤inden sorumlu olacaklard›r.15

‹kinci dönem: Larva Bak›c›s› Ar›lar

‹flçi ar›lar hayatlar›n›n 3. gününden itibaren larvalar› besleme iflini üst- lenirler. Bu konuyla ilgili her türlü detayla özenli bir flekilde ilgilenirler.16

32

‹flçi ar›lar›n en önemli görevle- rinden biri ko- van temizli¤idir.

Yandaki resimde larvalar›n bo- flaltt›klar› hücre- lerin kapaklar›n›

açarak, kraliçe- nin yumurtlama- s› için bu hücre- lerin uygun olup olmad›¤›n› kont- rol eden ve te- mizlik ifliyle ilgi- lenen iflçi ar›lar görülmektedir.

(35)

Adnan Oktar

Ar› larvalar›n›n bak›m› di¤er pek çok canl› türüne oranla daha fazla özen ve dikkat ister. Burada önemli olan nokta larvalar›n beslenme flekil- lerinin flartlara göre de¤ifliklik göstermesidir. Larvan›n yafl›, ileride kovan içinde ne gibi bir görevinin olaca¤› gibi etmenler bu beslenme üzerinde rol oynar. Dad› ar›lar özel bir beslenme listesine uyarak larvalar›n bak›m›- n› yaparlar.

Ar›lardaki larva bak›m›, larvalar›n yafllar›na göre iki aflamal› olarak gerçekleflir.

1) ‹flçi ar›lar hayatlar›n›n 3.-5. günlerini "larvalardan üç gününü dol- durmufl olanlar›" beslemekle geçirirler. Onlar›, polen ve bal› kar›flt›rarak yapt›klar› 'ar› ekme¤i' ad› verilen besin ile doyururlar.173 günlük olmayan larvalar ar› ekme¤ini sindiremedikleri için, onlar› da farkl› bir yiyecekle beslerler.

Kovanda bulunan larvalar›n her birinin beslenme flekli, yafllar›na ve kovan içinde alacaklar› göreve göre de¤ifliklik gösterir. Buna ra¤men iflçi ar›lar binlerce ar› larva- s›n› hiç kar›fl›kl›k ç›kmadan bir düzen içinde beslerler. Hücrelerdeki larvalar› gün boyunca ziyaret eden iflçi ar›lar, larvalara son derece özenli bir bak›m uygularlar.

(36)

BALARISI MUC‹ZES‹

2) Yumurtadan yeni ç›km›fl larvalar›n besinleri iflçi ar›lar›n salg›lad›¤›

bir tür süttür. ‹flçi ar›lar geliflimlerinin 6. gününe girdiklerinde kafalar›n›n üzerinde bulunan bir çift bez faaliyete geçer. Dad› bezi olarak adland›r›- lan bu organdan "ar› sütü" veya "royal jelly" (kraliyet jölesi) ad› verilen bir s›v› salg›lan›r. ‹flte bu s›v› 1-3 günlük ar›lar›n besinidir. Ar› sütü bilim adamlar›n› hayretler içinde b›rakan çok özel bir maddedir. Çünkü bir lar- van›n kraliçe veya iflçi ar› olmas› tamamen iflçi ar›lar›n salg›lad›klar› bu maddeye ba¤l›d›r. Bak›c›lar, larvalar› sadece yumurtadan ç›kt›klar› ilk 3 gün ar› sütü ile beslerler. Larva -yukar›da da belirtti¤imiz gibi- daha son- ra ar› ekme¤i verilerek beslenir. Ancak kraliçe aday› olan larvalara hiçbir zaman ar› ekme¤i verilmez. Kraliçelere di¤er ar›lardan farkl› olarak larva dönemi boyunca (6 gün süreyle) ar› sütü verilir.18

Üçüncü Dönem: ‹nflaat ‹flçileri Görev Bafl›nda

10. günden itibaren ar›lar kovan d›fl›na ç›karak çevre hakk›nda bilgi edinirler. Bu onlar›n kovan› ilk terk ediflleridir. Bu arada iflçilerin karn›n- daki balmumu bezleri geliflmeye bafllar ve 12. günlerinde olgunlaflarak balmumu üretecek hale gelirler.19Dad› bezleri ise art›k faaliyetlerini dur- durmufltur. 12 günlük olan iflçiler, ar› yavrular›n› beslemeyi keserler ve birbirine eflit alt›genlerden oluflan pete¤in inflaas›na koyulurlar. (Bu konu son derece önemli oldu¤u için kitab›n bundan sonraki bölümlerinde ay- r›nt›l› bir biçimde incelenecektir.)

Ar›lar›n kovan içinde sürekli olarak petek infla etmeleri gerekmez. An- cak yaflad›klar› yer ihtiyaçlar›n› karfl›lamad›¤›nda veya baflka bir yere göç ettiklerinde yeni petekler örerler. Bunun d›fl›nda balmumunu genellikle petek tamirat›nda kullan›rlar ki, bu ifl çok fazla vakitlerini almaz. Bu dö- nemde ar›lar çok önemli üç ifl daha yaparlar.

Bunlardan ikisi, d›flar›dan getirilen yiyecekleri di¤er ar›lara da¤›tmak ve petek hücrelerine depolamakt›r. Ar›lar kovana dönen nektar toplay›c›- lar›ndan bal› al›r, bunu aç arkadafllar›na bölüfltürür veya duruma göre bal odalar›na depo ederler.20

34

(37)

Adnan Oktar Kovandaki Büyük Temizlik

‹flçi ar›lar›n ayn› dönemde yapt›klar› üçüncü ifl ise kovan temizli¤idir.

Temizlik, kovan sa¤l›¤› aç›s›ndan çok önemlidir. Bu yafltaki ar›lar, hücre- lerden yeni ç›kan ar›lar›n geride b›rakt›klar› parçalar›, ifli biten petek ka- pakç›klar›n›, kovan içinde ölmüfl olan ar›lar›n cesetlerini ve buna benzer pek çok yabanc› maddeyi kovan›n ç›k›fl›na sürükler ve metrelerce uçarak kovandan uza¤a atarlar.21

Ancak e¤er kovan içinde bulunan fley tafl›yamayacaklar› kadar büyük- se bunu "propolis" ad› verilen bir madde ile kaplarlar. Ar›lar propolisi ba- z› a¤açlar›n yap›flkan tomurcuklar›ndan alt çeneleri yard›m›yla kemirdik- leri reçineye a¤›z salg›lar›n› ekleyerek üretir. Daha sonra arka ayaklar›n- daki özel keselere yerlefltirerek kovana tafl›rlar. Ar› reçinas› da denen pro- polisin özelli¤i içinde bakteri bar›namamas›d›r.22

Ar›lar propolisin antibakteriyel özelli¤inden çok isabetli bir flekilde ya- rarlan›rlar. Kovan içinde öldürdükleri ve d›flar› tafl›yamayacaklar› kadar büyük olan böcekleri propolisle kaplayarak bir nevi mumyalama ifllemi yaparlar.

Son cümle dikkatle üzerinde düflünülerek okundu¤unda flafl›rt›c› ay- r›nt›lar tafl›d›¤› görülecektir. Bu ayr›nt›lar›n tam anlafl›lmas› için ar›lar›n propolosi kullanma fleklini ve yapt›klar› ifllemleri s›ras›yla düflünelim.

Öncelikle ar›lar bir canl› öldü¤ünde bedeninde bozulmalar›n olaca¤›n›

ve ortaya ç›kan maddelerin kovandaki canl›lara zarar verebilece¤ini bil-

Besinle yüklü bir flekilde ko- vana dönen ar›- lar, toplad›klar›

besinleri di¤er ar›lara da¤›t›r ya da peteklere depolar.

(38)

BALARISI MUC‹ZES‹

mektedirler. Ayr›ca bu bozulmay› engelle- mek için ölen canl›n›n özel bir kimyasal ifl- leme tabi tutulmas› gerekti¤inin de fark›n- dad›rlar. Mumyalama ifllemi için de bakte- ri bar›nd›rmama özelli¤ine sahip bir madde olan propolisi kullanmaktad›rlar.

Buraya kadar s›ralanm›fl olan bilgiler ›fl›-

¤›nda düflünerek flu sorular› soral›m: Acaba ar›- lar bir canl›da meydana gelebilecek bozulmalar› ve bu bozulman›n zararl› etkilerini nas›l yok edebilecekle- rini nereden bilmektedirler? Üstelik sadece bunlar› bilmekle

kalmay›p propolis gibi bir maddeyi kullan›ma geçirmeyi nas›l akletmifl olabilirler? Ar›lara bunu ö¤reten kimdir? Bu maddeyi ar›lar nas›l keflfet- mifllerdir? Formülünü nas›l bulup, üretime nas›l geçmifllerdir? Bu formü- lün bilgisini di¤er koloni üyelerine ve kendilerinden sonra gelen nesillere nas›l aktarm›fllard›r?

36

Ar›lar reçineyi yandaki çizimlerde ve yukar›daki resimde görüldü¤ü gibi çenelerini kullanarak a¤açlardan kaz›r.

(39)

Adnan Oktar

Mumyalama ifllemi, antiseptik maddenin içeri¤i ve üretimi veya nere- lerde kullan›laca¤› gibi konularda ar›lar›n bir bilgisinin olamayaca¤› ve vücutlar›nda bunlar› üretebilecekleri bir sistemi de kendilerinin meydana getiremeyece¤i aç›kt›r. Bütün bunlar› ar›lar kendi kendilerine akledemez- ler. Her aflamas›nda belli bir ak›l ve bilgi gerektiren bu ifllemleri ar›lar te- sadüfen de ö¤renmifl de¤ildirler. Çünkü tesadüfler, fluurlu ve ak›lc› hare- ketler ortaya ç›karamazlar.

Bunlar, tüm bu ifllemlerin nas›l yap›laca¤›n›n ar›lara baflka bir Ak›l ta- raf›ndan ö¤retilmifl oldu¤unu gösterir. Bu bilgilerin tümü ar›lara herfleyin Yarat›c›s› olan Allah taraf›ndan ilham edilmektedir. Yeryüzündeki herfley gibi ar›lar da Melik (bütün kainat›n sahibi ve mutlak surette hükümdar›) olan Allah'a boyun e¤mifllerdir:

Hak Melik olan Allah pek Yücedir. O'ndan baflka ‹lah yoktur; Kerim olan Arfl'›n Rabbi'dir. (Mü'minun Suresi, 116)

Propolisin Çok Yönlü Kullan›m›

Ar› reçinesinin (propolisin) di¤er bir kullan›m yeri ise kovan inflaat›d›r.

Ar›lar kovandaki çatlak ve delikleri bu maddeyle s›varlar. Ayr›ca s›cakl›-

¤›n çok yüksek oldu¤u baz› volkanik arazilerde (‹talya'n›n güneyindeki Salerno arazileri gibi) peteklerin erimemesi için, petek hammaddesi olan balmumuna reçine ekleyerek balmumunun dayan›kl›l›¤›n› art›rd›klar› da gözlenmifltir.23

Kovan içinde de¤iflik alanlarda kullan›lan propolisin toplanmas› ve ta- fl›nmas› gibi konularda ar›lar aras›nda tam anlam›yla bir iflbölümü vard›r.

Propolis tafl›yan ar›n›n kovana dönüflü polen tafl›yan bir ar›n›nkinden farkl›d›r. Polen tafl›y›c›s› yükünü koymak için bofl bir hücre arar. Propolis tafl›y›c›s› ise hemen bu maddeye ihtiyaç duyulan inflaat alan›na gider ve toplad›¤› maddeyi di¤er ar›lara gösterir. ‹flçiler propolise ihtiyaç duyduk- lar›nda, tafl›y›c›n›n yan›na giderler ve gereken miktarda maddeyi torba- n›n içinden al›rlar. Hemen balmumu ile kar›flt›rarak yap›flkan bir tutkal haline getirirler ve inflaat ifllemlerinde kullan›rlar. Burada dikkat çekici olan nokta propolis tafl›y›c›s› ar›n›n inflaat ifline kar›flmamas› ve bu iflle u¤-

(40)

BALARISI MUC‹ZES‹

raflan arkadafllar›n›n yükünü almalar›n› beklemesi- dir.24Ar› kolonilerindeki her üyenin belli bir ifli var- d›r. Herkes kendi göreviyle ilgilenir, sadece bir ifl aksad›¤›nda di¤er ar›lar aksayan ifllere destek olur.

Bu nedenle ar› reçineyi hem toplay›p hem yama- makla veya mumyalamakla, hem de mumyalad›¤›- n› d›flar› tafl›makla u¤raflmaz. Kovandaki iflçi ar›la- r›n tümü bu ifllerin her birini yapabilecek yetenek- lere sahip olsalar da, sadece kendi ifllerini en iyi fle- kilde yap›p, di¤er iflleri o konuda görevlendirilmifl arkadafllar›na b›rak›rlar.

‹flçi ar›lar›n hayatlar› incelenirken unutulmamas› gereken çok önemli bir nokta vard›r. 5-6 haftal›k yaflamlar› boyunca iflçi ar›larda gerçekleflen görev de¤iflikliklerinin tümü vücutlar›nda meydana gelen de¤iflimlere ba¤l›d›r. Baz› bezler etkisizleflirken, yeni bezler ortaya ç›kmakta ve farkl›

bir görev için harekete geçmektedir. Örne¤in ar›lar›n petek yapma dö- nemlerinde balmumu bezleri geliflir, dad›l›k dönemlerinde ise larvalar için besin üreten bezleri geliflir. Gardiyanl›k dönemleri geldi¤indeyse iflçi ar›lar›n vücutlar›ndaki salg› bezleri birdenbire zehir salg›lamaya bafllar.

E¤er tesadüfi bir geliflim söz konusu olsayd›, pek çok problem yaflan›rd›;

daha do¤rusu tesadüfi bir geliflimle böyle düzenli bir sistemin meydana gelmesi asla mümkün olmazd›. Örne¤in larva besleme döneminde iflçi ar›lar›n vücudundan ar› sütü yerine zehir salg›lanabilirdi. Bu durumda larvalar›n tümü ölür ve ar›lar›n da soyu tükenirdi. Ama bütün bu görev de¤iflimleri s›ras›nda hiçbir problem ç›kmaz. Herfley çok kontrollü bir fle- kilde, kusursuz bir düzen içinde gerçekleflir.

‹flçi ar›lar hayatlar›n›n dördüncü dönemlerinde yine bir görev de¤iflik- li¤i yaflarlar.

Dördüncü Dönem: Kovan Bekçileri

Ar›lar hayatlar›n›n dördüncü dönemlerinde kovan giriflinde nöbetçilik yaparlar. Vücutlar›nda bir de¤iflim olur; i¤ne bezleri geliflir ve zehir üret- meye bafllar. ‹flte bu dönemdeki ar›lar, kovan kap›s›nda nöbet tutarak da- vetsiz misafirlerin içeri girmesini engellerler. Gelen her canl› -ar›lar bile-

38

Göklerde ve yerde olanlar Allah'›nd›r ve (bütün) ifller Allah'a

döndürülür.

(Al-i ‹mran

Suresi, 109)

(41)

Adnan Oktar

kap›daki nöbetçinin kontrolünden geçerek içeri girebilir. Nöbetçi ar›n›n yerinden ayr›lmas› durumunda ise hemen baflka bir iflçi ar› gelir ve kovan kap›s›ndaki nöbeti devral›r.25

Ar›lar›n kovan bekçili¤ini, s›n›r kap›lar›nda girifl yapmaya çal›flanlara uygulanan kontrollere benzetebiliriz. Bir ülkenin s›n›r güvenli¤i çok önemlidir. Bu nedenle al›nan güvenlik önlemleri son derece fazlad›r. Ay- n› flekilde kovanlardaki güvenlik önlemleri de son derece s›k›d›r. Gardi- yan ar›lar kovana yabanc› girifline hiçbir flekilde izin vermezler.

Bütün ar›lar d›fl görünüfl olarak birbirlerine çok benzemelerine ra¤men kovana giren yabanc› ar›lar hemen teflhis edilir. Bu ayr›m› ar›lar›n nas›l yapt›¤›n› araflt›ran bilim adamlar› flafl›rt›c› sonuçlar elde etmifllerdir. Ar›-

Kovan ka- p›s› önün- de bekle- yen bir gar- diyan ar›.

Sald›r› kokusunu kovana yayan iflçiler.

Referanslar

Benzer Belgeler

Aç›kça “bütün kuzgunlar siyaht›r” önermesi ile “si- yah olmayan hiçbir fley kuzgun de¤ildir” önermesi- nin özdefl oluflu, sezgilerimize ters sonuçlar do¤u-

Yüksek irtifa, deniz seviyesinden 5000 metre ve daha üzeri yükseklikleri ifade etti- ¤inden, bu tarz da¤c›l›¤›n Türkiye top- raklar›nda 5165 metrelik A¤r› da¤›

Jiroskobik etki elbette dengeye yard›mc› oluyor; ama üzerinde bisiklet sürücüsüyle bir bisikleti dengede tuta- cak kadar büyük de¤il.. Ayr›ca jiroskobik etkinin

Dokunmatik ekranlar, sizin tam olarak nereye dokundu¤unuzu alg›la- yabilmek için temelde dört farkl› tek- nolojiden faydalan›yorlar: Rezistif (dirençli), kapasitif,

Ancak çok daha az bilinen ve daha az spekülatif olan bir olas›l›k, 40 y›l sü- ren ve ürünleri savafl alanlar›na dökül- mek üzere olan yo¤un bir

‹kili puanlanan (Beck Umutsuzluk Ölçe¤i) ve çoklu puanlanan (Boyun E¤ici Davran›fllar Ölçe¤i)ve tekboyutlu duruma getirilen iki ölçe¤in uyguland›¤› 161

Hastan›n karaci¤erinde saptanan kitle- nin de bu mantar infeksiyonu ile iliflkili olabilece¤i düflünüldü, duyarl› olarak saptanan flukonazol tedavisi bafllanan

Toplam DYK‹ skor- lar› ve alt grup skorlar› aç›s›ndan liken planus ve psoriyazis has- talar› aras›nda istatistiksel fark saptanmamas› dermatolojik hastal›klara