• Sonuç bulunamadı

Yazan s Y. Mimar. Enuğrul Menteşe (G. S. A - Paris)

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Yazan s Y. Mimar. Enuğrul Menteşe (G. S. A - Paris) "

Copied!
4
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

M i m a r l ı k N a z a r i y a t ı

M Ü Z E L E R

Yazan s Y. Mimar. Enuğrul Menteşe (G. S. A - Paris)

I u y a z ı n ı n k o n u s u v e k l i ş e l e r i n d e ( l _ ' a r c h i t e c t u r e d ' a u j o u r d ' h u i d e r g i s i n d e n v e " e l e m e n i s e t T h â o r i e d s L ' a r c h i t e c t u r e k i t a b ı n d a n f a y d a l a n ı l m ı ş t ı r .

Genel Kültürü ele alan Cumhuriyet Hüküme- timiz gerek halkevlerimizin kollan gerek konferans, yayın ve sergiler vasıtasile genel kültürün yüksel- mesinde önemli sonuçlar elde etmiştir. Ancak mü- him genel kültür unsura olan Müze konusu önemli bir şekilde daha çözülmemiştir. Sevindirici bir ha- vadise göre Eğitim Bakanlığının teşebbüsü ile bu noksan ortadan kalmak üzeredir. Anlaşılan memle- ketin her tarafında kurulacak olan müzeler önem- lerine göre üç sınıfa ayrılacak Devlet, bölge ve ma- hallî Müzeler olarak tatbik edilecektir. Bu suretle topraklarımızda kalmış muhtelif devirlerin eserleri sistemli tahripten kurtulup umumî menfaata yara- yacak şekilde korunacaktır.

Bununla beraber bu eserleri yabancı seyyahla- ra iyi bir şekilde gösterebilmekle, memleketin Tu- rizm davasında büyük yardımda bulunmuş olacak- tır.

Müzeler, bilhassa tekniğin bu kadar yükseldiği bir devi de bir çok konulara göre ayrılır. Devlet müzesinden tutun da, basit amatör müzesine kadar, güzel sanatla-, arkeoloji, teknik, endüstri müzeleri gibi hepsi ayrı ayrı etüde değer özellikler gösterir- ler.

a — Güzel sanatlar müzssinde heykeller resim- ler, estamp ve madalyalar bulunur. Bunlar hep inki- şaflarını tamamlamış medeniyetleri veya günün sa- natlarını temsil ederler.

b — Arkeoloji müzesi, tarihten evvelki devir- lerden başlar: O zamandan beü insanların yaşama şartlarına göre kullandıkları her nevi alet, yaptık- ları mobilya, silâh, yazı çeşitlerinin cins ve tarihçe- lerile dinî resimlerin mânalarını meydana kor.

•V

c — Teknik müzelerin cinsleri daha muhtelif- dir. Bunla." ya tabiatin yaradışlarmı gösterir, veya kimyevî maddelerin, madenlerin, nebatların ve hay- vanların çeşitlerine bazan da fennin yepyeni icatla- rını teşhir eder.

Ticaret endüstri müzelerinin çok sayılı ve çe- şitli olacağını tasavvur edersiniz.

Hakikatte bir mimar için bütün bunlar program meselesidir. Eir müze salonunun teknik tertibinde ilk önce hatıra gelmıyecek özel şartlarla karşılana-

I— .Vaıican) .Vüzesi

bilir. Lâkin burada esas çözülecek mesele müzedeki eşyaları iyi teşhir edebilmektir. Işık ve sirkülasyon problemlerini de iyi hal edebilmektir. Bu esas dahi- linde diyebiliriz ki müzeler iki kısma ayrılır:

1 — Yakından tetkik edilecek parçalan haiz müzeler (Tablo heykel vesaire).

Her ikinsmde de mimardan istenilen meharet, seyircinin nazarını daima teşhir edilen eserler üze- rinde yormadan toplayabilemektir. Bu neticeyi el- de etmek için teknik ve estetik çareler aşağıda izah edilecekdir.

2— M o d e m s a n a t M ü z e s i ( P a r i s l a ç ı k d a t e ş h i r e d i l e n h e y k e l t r a ş ( M a i l l o l ) in b i r e s e r i

u5

(2)

3— 1937 s e r g i s i n d e o r t a çağ t i y a t r o s u p a v i y o ı . u

H e y k e l

18 inci asırda müzeler resmi müesseseler olma- ğa başlıyor Papa VII nci Pix îtalya'daki kazılarda bulunan şaheserleri muhafaza maksadile özel bir müze yaptırıyor (Müsee du Vatican). Bu muazzam heykel müzesindeki muvaffakiyet ışık ve sirkülas- yon meselelerinin iyi hal edilmesinde ve yaknasak olmayışmdadır. Lâkin maktalardan anlaşıldığı veçjti"

le burada asıl mevzu olan heykeller dahili mimarının bir süsü olarak kabul edilmiştir. Bu ise bir hatadır.

İki asır sonra heykeller daha ziyade bahçeler, ve, açık meydanlar için yapılır düşüncesile, heykel müzeleri cam çatılı büyük bir avlu olarak kabul ediliyor. Paris güzel sanatlar akademisi heykel mü- zesi bu nazariyeye uyarak yapılmıştır. Buradaki ku- sur her çeşit heykeün bir arada toplanmaîmdadır.

insan adela bir heykel ormanı içinde dolaşıyor.

Heykeller hakkında geçen bu iki misaldeki ha- taya düşmemek ve ziyanın doğrudan doğruya ve bir

istikamette heykele vurmasını temin etmek zaruri- dir. Tablo ve resimler mütecanis bir ışık istediği

4— L o n d r a N a s y o n a l M u z e o m d a p o r t r e l e r g a l e r i s i

halde heykeli canlandı: mak için direkt bir ışık lâ- zım olduğu bellidir.

Heykel ve mimarî eser pahaları için ışık terti- batında kabil oldukça güneş ışığına yaklaşmak şart- tır. Bunu elde etmek için tavanın yüksek bir kısmın- dan meyilli aydınlıklar yapılır, bu aydmlıklardaki müteharrik levhalar ziya sınırlarını eser üzerine 45 derecelik bir zaviye ile düşürür. Bu suretle bazı na- hoş parlaklıkların önüne geçilmiş olur.

Heykeller, Fiziyolojik ve Psikolojik sebebler- den dolayı birbirine yakın bulunmamalıdır. Konuş şekillerinin yüksekliği seyircileri yormayacak şekil- de olmalıdır. Bazan ehemmiyetleri nisbetinde heykel- ler bir sehpa üzerine her tarafına aynı ziya şuaları altında görünebilmesi için döndürülür.

Teşhir edilen heykel parçalarının arkasındaki fon reng

:

. gözü çekmiyecek renklerden yani nötr renklerden olmalıdır, beyaz mermerden parçalar

için sarımtırak olanlar sıcak güneş ziya şualarını an- dırdığından tavsiye edilir. Bazı büst, statüet, gibi parçalar bir salonda yerlerini nasıl alması lâzım ge- lirse müzede de öyle yerleşmesi lâzımdır. Bu parça- ların altında bir şömineyi andıran veya mobilyaya benzetilmiş şekiller yapılır.

M i m a r î e s e r p a r ç a l a r ı Bu eserler için lüzumlu olan aydınlatma tekni- ği heykeller için düşünülen tertibin aynıdır. Prezan- tasyon meselesine gelince iki esas hâkim olmalıdır:

A — Modern müzelerde bir ahenge uydurarak her parçayı ayrı ayrı kıymetlendirmek.

B — Müzeye çevrilmiş eski uslublu bir binada teşhir edilen parçalar mevcut üslûptan istifade edi- lerek tertiplenir.

3 no. lu fotoda görülen tertip tarihçi profesör ve mimar:n iş birliğiyle meydana gelmiştir.

Y a ğ l ı B o y a T a b l o l a r Işık miktar ve kalite itibar ile de dozlanacakdır.

Bir salondan öbür salona cenubun sıcak ışığiyle şi"

5 — G e m e e n t e M ü z e s i L a H a y e

(3)

b— Desen t e ş h i r i için ü/.el m o b i l v a

M i m a r . J. Ch. \ l o r e u x

malin donuk ışığı karıştırılarak seyircilerin zevki okşanacaktır. (Eilateral ışıklama) iki taraflı göz için tablolarda hasıl.olan paılaklık en yorucu bir şeydir.

Ekseriya bakılan loş bir saha içinde ışık sınırı gel- diği vakit parlaklık olur, meselâ boş duvarların camlı tavanla kontrastı, iki pencerenin arasındaki boş duvar kısmında pencereden gelen ziya tarafın- dan parlaması, duvar yukarısında uzunlamasına bir pencere v^e saire ikinci aksi bir hadisede ziyanın aks etmesidir. Yağlı boyanın üstündeki vernik ince bir cam vazifesini görerek karşısında bulunan bütün şekilleri tekrar eder ve tablolar mevzuunu karıştı- rır.

Yukarıda izah edilen iki mazurun önüne ge- çilmek maksadile buzı kaidelere riayet etmek lâ- zımdır. Salonun genişliği ile teşhir sahasını yüksek"

liğile göz arasındaki nisbetler tam olmalıdır, seyir- ci ile duvjr arasındaki mesafe ışık sathının (pence- re) büyüklüğü ve duvar sathının nisbeti ile alâka- dardır. Bu kaidelere göre bir tersim vücude getiri"

8— S ü s l e m e s a n a t l a r ı e s e r l e r i n i n t e ş h i r şekli M i l a n o s a n a t s a r a y ı n d a b i r s a l o n

M i m a r P. V a g o

7— ( S t o c k h o l m ) M ü z e s i n d e g r a v ü r v e d e s e n l e r i s a k l a m a ğ a m a h s u s d o l a p

liı-se görüiür ki ışık seyircinin gözüne doğru gelme- yip teşhir edilen duvar üzerine çevirmelidir. Du- varla 45 ilâ 60 derece arasında bir açı vermelidir.

Seyredilecek tablo seyircinin gözünü yormaması için 140 ilâ 150 cm arasında bir irtifaa asılır. (Tablo

X

: d

u

îı

9— V i t r i n l e r i n a y d u l a t ı l m a k ş e k i l l e r i

1— d i k e y k o n u l m u ş v i t r i n c a m ı . 2 - 3 — M a i l v i t r i n c a m ı 4 — c y l i n d r i k v i t r i n c a m ı

(4)

10— M i n e r a l o g i g a l e r i s i n i n k e s i d i ( M u s e u m )

ortası). İki tablo arasındaki aralık gözün dinlenebil- mesi ve renkler karışmayacak şekilde olmalıdır, bu mesafe tecrübede belli olur.

Tablonun aldığı ışık tablo ile ışık istikametinin yaptığı açının kosinüsünc bağlı olduğundan fazla aydınlık salonlarda parlaklığın önüne geçmek için, tabloyu hafif meyillendirmek lâzımdır.

Tabloların fonunu teşkil eden duvarlar satıhla- rın kalitesi, tabloları kıymetlendirmek bakımından çok mühimdir. İngiltere'de yapılan tecrübelerde tab- loların canlanmasının fonun renklerine bağlı oldu- ğu görülmüştür. Meselâ bir açık gri fonda yüzde onsekiz ışık aks eder, tabloda yüzde yediden fazla ışık aks ettiği takdirde parlaklık hasıl olur. Fon % 14 ilâ yüzde 18 arasında bir ışık 3ksettirebilir.

Eski tabloların fonu kumaş olmalıdır: Şam ku- maşları, sırmalı kumaşlar ve kadifeler eski İtalyan üstatlarının tablolarına yakışır. 16 ncı asrın Fele- menk ve Fransız tablolarına düz kadife yakışır.

1 2 - - Z o o l o g i galerisi . M u s e u m )

11— T e ş h i r s a l o n u t i p i

Modern tabloların çeşitlerinin çokluğu dolayısiyle fonlar için her zaman biı etüd lâzım gelir. Duvarlar renkleşti. ilmiş ve podüsüvete benzetilmiş mantarla kaplanabilir.

Çerçeveler tabloları ayırır ve fona yakıştırır.

Çerjevelerin tabloyu ya canlandırdığına ya öldür- düğüne çok defa şahit olmuşsunuzdur. Eski tablola- ra stil çerçeveler gider, tabiî ahşaptan, renkleşti- rilmiş ve cilalanmış ahşaptan veya kum tazyikile eıkitilmi şalışap çerçeveler, modern tablolara çok uyar. Bazan mat olarak lake edilmiş veya renkli mantarla kaplanmış ahşap çerçevelerde iyi gelir.

Tabloları asmak için yüksek mukavemetli in- ce çelik ve kancalı tel usulü en kullanışlı ve .gizle- nebilecek sistemdir. Tabloların sehpa üstünde teş- hiri mümkündür ve sehpalar güneşin seyri esasın- da yerlerini değiştirmelidir.

Kara kalem ve çini resimler, taş gravürü ve su- lu boyalı resimlerle diğer gravür cinsleri, tablolar gibi seyredilir. Hususi bir hesaplama parlaklığı yok edecek resimler cam arası konur. Resimleri etrafı- na ekseriya lavili bir suver yerleştirilir.

Profilli çıta vari yaldızlı bir çerçeve resmi kıy- metlendirmeğe ya:ar, çok kullanılan bu usulde de- ğişiklik maksadile süverier<\-= bazan lavi yerine mantar veya renkli ahşap şekiller düşünülür.

Bazan resimler iki c.mı arasına sıkıştılır, camın şeffaf kısmının arkasında görünen duvar kısmı fon teşkil eder. Krokilerde gördüğümüz mabilylelerid birincisi rejimleri hem teşhir etmeye hem muhafaza etmeye yarar, ikincisi bir miktar resmin kadırılarak t~tbik edilebilmesine yarar.

Ekseriya kıymetli ufak eser parçaları dikey,ve- ya yatay camekâıılar içine sıralanır.

(Devam edecek)

Referanslar

Benzer Belgeler

uzunlukta zarif yeni asma köprü Boğaziçi sularının üstünden atlayarak kentin Asya yakası mahallerini Avrupa yakası mahal- lerine birleştirir, istanbul bugün 4 milyon

Her türlü maddî imkâna sahip olan bankanın burasını daha nc kadar pislik yu- vası halinde bırakacağını merakla sormak-

Türk Ticaret Bankası, Emeklilik Sandığının, geçen sene aç';ığı, Adana'da bir banka şube binası müsabakasında 1 - 3 üncüye kadar derece alan projeleri bu

Ambroise şatosundan sonra, yeni stildeki hatırı sayılır binalar, Gaillon'da, muhtemel olarak Veronne- lu bir mimar, Giacondo tarafından inşa edilen A m - broise Kardinalinin ve

lendikleri işleri son dakikada tam teslim etmeye mecbur eder. Amerikada inşaatın tatbik ve kontrol mes'u- liyetlennin nasıl taksim edildiğini, amele kıtlığına rağmen iş

Binaların plânlan bugünkü münakalât esaslarına son derecede uygun ol- duğu gibi haricî mimarîleri de fevkalâde güzeldir.. Binalar,

-Anayasanın yapılış süreçleri ve bu süreçleri şekillendiren siyasal gelişmeler - 1961 Anayasasının getirdiği yenilikler. - 12 Mart Askeri Darbesinin ardından anayasada

Sonra bir şey hatırlamış gibi birden frene basıyor biraz ötede.. Sırayı bozmadan durduğu yere