CEZA İNFAZ KURUMLARINDA İNSAN HAKLARI AÇIK EĞİTİM MATERYALLERİ
KONU I
TEMEL KAVRAMLAR
İnsan hakları, insanların başkaca bir neden aranmaksızın, yalnızca insan oldukları için ve doğumlarından itibaren sahip oldukları;
dokunulmaz, devredilmez ve vazgeçilmez haklardır.
İnsan, ancak devletten, içinde yaşadığı toplumdan ve tek tek diğer insanlardan bağımsız ve onlarla eşit olarak ele alınan bir
“birey” olarak anlaşıldığı takdirde adına “insan hakları” denilen haklara sahip olabilir ve olabilmiştir.
İnsan Hakları: Giriş
Pozitif hukuk tarafından
tanınmış olsun ya da olmasın, belli bir tarihsel aşamada
insanların sahip olmaları
gerekli sayılan bütün hak ve özgürlükleri ifade eder.
İnsan Hakları: Bir Tanım
“İnsan hakları” deyimi, dersimiz bağlamında ele alınacak olan diğer kavramlarla karşılaştırıldığında en geniş
anlama sahip olanıdır.
İnsan hakları, ideal bir haklar listesini ifade eder; bir başka anlatımla insan hakları dendiğinde daha çok
“olması gereken” alanında kalan ya da sadece platonik bildirilere geçen bir “ulaşılacak hedefler programı” akla gelir.
Hukuksal düzenlemeye kavuşan hakların ise, her zaman bu ideali karşıladığı söylenemez; hatta pek çok durumda, pozitif düzenlemelerin, belli bir insan hakkını daralttığı, kısıtladığı, hatta anlamsızlaştırdığı da görülmektedir.
İnsan Hakları Kavramı
İnsan hakları kavramının izlerine Antik Yunan’da ve Ortaçağ’da Magna Carta gibi belgelerde rastlansa da, sistemli bir insan hakları öğretisinden bu dönemde söz edilemez.
Antikçağ’da Yunan sitelerinde demokrasi uygulamaları ve yalnızca özgür erkek yurttaşlara tanınan siyasi yetkiler
Magna Carta (1215 tarihli İngiliz belgesi)
İnsan Hakları Kavramı
Batı Avrupa’da
Modern devletin ortaya çıkışına bağlı olarak
Liberalizmin ekonomik ve siyasal alanda hakim olması sonucunda gerçekleşmiştir.
Hak taleplerin “insan hakları” adı altında ilk kez sistematik bir yapı kazanmaları, tarihsel açıdan 18.
yüzyıldaki burjuva devrimlerine rastlar.
Bu tarih aynı zamanda insan haklarının pozitif hukuka konu olma macerasının da başlangıç tarihidir. (18. yüzyıl belgeleri; 1776 Virginia Anayasasının başındaki Haklar Bildirisi ile 1789 Fransız İnsan ve Yurttaş hakları bildirisi)
İnsan Haklarının Sistemli Biçimde
Ortaya Çıkışı
İnsan hakları, pozitif hukukla temasa girmeden önce, hak talebi ve mücadelesiyle belirlenen bir “hukuk öncesi oluşum”
sürecinden geçmiştir. (Norm öncesi durumdan norm aşamasına geçiş süreci):
Haksızlık uygulaması (toplumsal çelişki)
Uygulamaya tepki ve hak talebi / mücadele (Burjuva devrimleri; işçi hareketleri, köle isyanları vs…)
Talebin hak olarak ortaya çıkması (Norm)
İnsan Haklarının Hukuk Öncesi Oluşum
Süreci
Evrensellik
Bireysellik
Dokunulmazlık
Mutlaklık
Devredilmezlik ve Vazgeçilmezlik
İnsan Haklarının Üstünlüğü
İnsan Haklarının Genel Nitelikleri
İnsan hakları “herkese ait, her zaman ve her durumda öne sürülebilir” haklardır.
Çeşitli insan hakları belgeleri, insan haklarını
“ortak bir dil” olarak ortaya koyarlar. İHEB gibi.
Şekli ve maddi evrensellik olmak üzere iki boyutu bulunmaktadır.
Şekli evrensellik insan hakları belgeleri üzerindeki uzlaşmayı; maddi evrensellik ise insan haklarının içeriğinden de aynı şeyin anlaşılmasını ifade eder.
Evrenselliğin her iki anlamıyla birlikte kabul edilmesi halinde evrensellik gerçek anlamına ulaşır.
Evrensellik
İnsan haklarının öznesi özgür “birey”dir.
Birey: Onur ve saygınlık sahibi, akıl ve vicdani yeteneklerle donatılmış, ahlaki seçim yapabilen, özgür iradesine göre serbestçe davranabilen “özgür insan”dır. Bu niteliklerin her insanda bulunduğu varsayılır. (İHEB m.1)
Bireysellik
İnsan haklarına dokunulamaz (insan haklarının keyfi
müdahalelere kapalı olması).
Çünkü birey, bu haklara devletten önce sahipti; bu nedenle devlet kendini önceleyen bu haklara dokunamaz.
3-Dokunulmazlık
Yine de insan haklarına yasalarda öngörülen koşul ve kapsamda müdahale edilebilir. (çekirdek öze dokunmama şartıyla)
Bunlar meşru müdahalelerdir, bu nedenle de dokunulmazlık niteliği kapsamında değerlendirilemez.
Dokunulmazlık
İnsan haklarının mutlaklık özelliğinin en temel görünümü: Bu hakların;
varlığı herhangi bir şarta bağlanan haklar olmadığı,
varlıklarının herhangi bir nedenle inkâr edilemeyeceği,
hiçbir koşulda geçersiz kılınamayacağıdır.
İnsan hakları, özellikle özel hukukta karşımıza çıkan ve bir borcun ya da edimin karşılığı olarak kişilere tanınan haklardan farklıdırlar (sınırsız değildirler ve meşru sınırlamalara konu olmaları her zaman mümkündür).
4-Mutlaklık
İnsan hakları başkasına devredilemez ve bu haklardan vazgeçilemez.
Çünkü bu haklar, insanın kişiliğine sıkı sıkıya bağlı haklardır.
Devredilmezlik ve Vazgeçilmezlik
Özel hukukta kişilerin birtakım hak ve özgürlüklerinden vazgeçmesi ya da bir başkasına devretmesi söz konusu olabilir.
Ancak insan hakları söz konusu olduğunda bu hiçbir biçimde mümkün değildir.
Örneğin, kişinin oy kullanma hakkını başkasına devretmesi, ya da köle olmayı kabul etmesi insan haklarının doğasına aykırıdır.
Vazgeçilmezlik, mutlaktır; istisnası yoktur.
Devredilmezlik ve Vazgeçilmezlik
Üstünlük, normlar (kurallar) hiyerarşisinde üstte olmayı, yani alt düzeydeki hukuk kurallarının üstte yer alana uygun olma zorunluluğunu ifade eder.
İnsan haklarının üstünlüğü, hukuk düzeninin insan haklarıyla uyumlu olması anlamına gelir.
İnsan Haklarının Üstünlüğü
İnsan haklarının üstünlüğü ilkesi gereği, hukuk düzeni içinde insan haklarına aykırılıkların giderilmesi ve uygunluğun sağlanması gerekir.
Bu, denetim yoluyla sağlanır (yargısal ya da yargı dışı yollarla). Ör: Ay. m.90 /5
1961 Anayasası’nda kendine yer bulan “insan haklarına dayalı” devlet, ya da 1982 Anayasası’ndaki “insan haklarına saygılı”
devlet ifadeleri bu ilkeyi vurgulamaktadır.
İnsan Haklarının Üstünlüğü
Özgürlük
Hak
Ödev
Kamu Özgürlükleri (Kamu Hürriyetleri)
İNSAN HAKLARIYLA İLİŞKİLİ DİĞER
KAVRAMLAR
Özgürlüğün tanımlandığı ilk belge, Fransız İnsan ve
Yurttaş Hakları Bildirisi’dir. Buna göre “Özgürlük, başkasına zarar vermeyen her şeyi yapabilme gücüdür; bundan dolayı da her insanın doğal haklarının kullanılmasının sınırı; toplumun diğer üyelerine aynı haktan yararlanmayı sağlayan sınırdır;
bu sınırlar ancak yasa ile belirtilebilir. Yasa ise ancak toplum için zararlı olan eylemleri yasaklayabilir.”
Özgürlüğün kişi bakımından somutlaşması da tümüyle toplum düzeniyle ilgilidir. Buradan hareketle pek çok hukukçu özgürlüğü felsefi olarak tartışmaktan kaçınarak, özgürlüğü «hak» olarak tanımlamışlardır.
Özgürlük Kavramı
Hukuk tarafından (hukuk düzenince) tanınan yetkidir.
Hak = Yasal Yetki
Bir hak olan özgürlük de, hukuk düzenince tanınan bir yetkidir. Ancak özgürlük öyle bir haktır ki, onu sınırlamak mümkün olsa da, yok etmek olanaksızdır.
İnsan Hakları ≠ Yasal Yetki