• Sonuç bulunamadı

GEÇMÝÞÝMÝZ NEREYE KADAR UZANIYOR? BÝR SPÝRÝTÜEL MÜFREDAT DÝNLEYÝNÝZ, DÜÞÜNÜNÜZ SONRA UYGULAYINIZ

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "GEÇMÝÞÝMÝZ NEREYE KADAR UZANIYOR? BÝR SPÝRÝTÜEL MÜFREDAT DÝNLEYÝNÝZ, DÜÞÜNÜNÜZ SONRA UYGULAYINIZ"

Copied!
52
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

GEÇMÝÞÝMÝZ NEREYE KADAR UZANIYOR?

BÝR SPÝRÝTÜEL MÜFREDAT

DÝNLEYÝNÝZ, DÜÞÜNÜNÜZ

SONRA UYGULAYINIZ

(2)

Aylýk Kültürel ve Siyasi Dergi

Cilt: 53 Sayý: 629 Mayýs 2021 Onur Baþkaný:

Dr. Refet Kayserilioðlu Sahibi ve Genel Yayýn Müdürü:

Ayþegül Kayserilioðlu Yazý Ýþleri Müdürü:

Güngör Özyiðit Yayýn Kurulu:

Güngör Özyiðit Nelda Bayraktar

Hale Ürkmezgil Haberleþme ve Okur/Abone Ýliþkileri:

0535 4554223 - 0549 7220248 Yönetim Yeri:

Hayri Eðmezoðlu Sk. Ýkizler Ap.

No: 8 D: 32 Erenköy/Ýst.

Dergimizin internet sitesini

www.sevgidunyasidergisi.com, www.dostluk.org adreslerinden ziyaret edebilirsiniz

Dinleyiniz, Düþününüz

Sonra Uygulayýnýz ... 2

Dr. Refet Kayserilioðlu

Kolaylýk

Zorluðun Yanýbaþýndadýr ... 7

Ahmet Kayserilioðlu

Hem Tanrý’ya Hem de Kiliseye

Kulluk Edilebilir mi? ...13

Güngör Özyiðit

Farkýndalýk ... 16

Seyhun Güleçyüz

Belirsizlik Ýlkesi ve

Kuantum Tünelleme ... 21

Der: Ýsmail Hakký Acar

Geçmiþimiz

Nereye Kadar Uzanýyor? ... 28

M. Reþat Güner

Fizikteki Metafizik ... 32

Doç. Dr. Haluk Berkmen

Bir Spiritüel Müfredat ... 36

Çev: Nelda Ýnan

Bilim Ýnsanlarýna Rica ... 41

(Canlý Kryon Celsesi)

Kapak Resmi Brenda Burke

ÝÇÝNDEKÝLER

(3)

Sevgili Dostlar

Eðer önümüzde bir belirsizliðin uzanýp gittiðini bir uçtan farketmeye baþlýyorsak ne yapabiliriz? Yaþamak diye öðrendiðimiz ve öðretilen, alýþtýðýmýz þeylerin artýk nereye varacaðýný tahmin edemediðimiz þekilde deðiþime uðrayabileceði bilgisi zihnimizde daha çok yer alýyorsa nasýl davranabiliriz? Her duyduðumuza, her teoriye, içinde korku yaratmak amacý olduðu hissedilen her açýklamaya hemen inanýp panikleyenlerden miyiz yoksa “yok caným, geçecek bunlar, sonra hayat yine eskisi gibi

devam edecek” diyenlerden miyiz? Ne belirsizlik karþýsýndaki ürküntü ne de olaylarýn iþaretlerine kulak týkamak bizlerin iþi olmamalý. Alýþýlan düzen alýþýlmadýk bir yöne doðru gidiyorsa, bu durum tüm Dünyayý etkileyecek bir hâl almýþsa ve bu bize çok tuhaf geliyorsa, durup düþünmeli, önce kendimizi sonra hayatýmýzdaki ve çevremizdeki her þeyi sorgulamaya baþlamalýyýz.

Bazýlarý için belirsizlik diye bir kavram olmayabilir; onlar hayatýn getirdiði her þeyi karþýlayabilecek duruma çok çok öncelerden bilgi, tecrübe ve görgülerini damýta damýta biriktirerek hazýrlanmýþ ve dünyaya öyle gelmiþ olabilirler. Dünya iþlerinde oyalanýp dururken, kendilerini kendilerine hatýrlatacak olaylarý, kiþileri, yerleri boþ vererek bir yana koymamýþlarsa o birikimler zaman içinde zihinde ve düþüncelerde yerlerini alýrlar. Ama her iki durumda da yeniye uygun yaþam tarzýna hazýr olmak gerekir. Hayatýn amacý üzerinde düþünmek, o amaç içinde kendi yerimizi bilmek için içimizdeki içle biraz daha fazla vakit geçirmemiz bize þifa gibi gelecektir. Eðer iyide ve doðruda, çalýþarak ve bilgi edinerek sevgi dolu yaþamak yolunu seçenlerdensek gönlümüzün kabul ettiði yer kendi yerimizdir bizim için. O yeri tutmak, o yerin insaný olmak için sýký basmak ve saðlam durmak, þimdi yapacaðýmýz en önemli iþtir. Dünyamýz, bütün sistemleriyle birlikte bizim üzerinde rahatça dolaþmamýz için planlanmýþ ve varedilmiþ ama artýk feryat içindeki yeryüzü, kendisine dalýp her þeyi unutanlara, üzerinde kaynaþýp dururken birbirinin gözünü oyanlara, acýmasýzlýkla kendisine her türlü iþkenceyi yapanlara, onlar için bir okul olduðunu

hatýrlatmaya baþlýyor, üzerinde yaþarken yüzümüz gülsün diye. Bizler için en güzel þekilde hazýrlanmýþ duraklardan biri olduðunu ama þimdi acý içinde sabrettiðini, onun sahibi deðil, yolcu olduðumuzu, yolumuzun sonsuzluða doðru gittiðini duyan kulaklara anlatmaya çalýþýyor...

En Derin Sevgilerimizle SEVGÝ DÜNYASI

(4)

Dinleyiniz, Düþününüz Sonra Uygulayýnýz

Dr. Refet Kayserilioðlu

Acý tecrübelerle ve yanýlmalarla elde edilen bilgilerin ücreti pahalý, baþka tecrübelerden ve baþkalarýndan alýnan

bilgilerin ücreti ise ucuzdur.

Bir Yüce ve emin kaynaktan, doðru esastan,

en güzel þekilde bilgi almanýn ücreti de oldukça ucuzdur.

Ama onlarý iyi dinlemek,

iyi anlamak, iyi benimseyip,

iyi uygulamak esastýr.

(5)

DAÐCILARIN MACERASI Ýki daðcý yüksek bir daða týrmanmaya karar vermiþlerdi. Onlardan birisi, "bir rehber bula- lým, onun yol gösterme- siyle tepeye kazasýz belâ- sýz çýkarýz" diyordu. Ýkin- cisi, "rehbere ne gerek var" dedi. "Biz birçok daða çýktýk, buna da yolu araþtýrarak bulur ve çýkarýz, hem bu bize bir macera olur" diye ýsrar etti. Birincisinin, rehber bulmanýn, hiç deðilse, ondan fikir sormanýn yararlarý hakkýndaki söz- lerini, ikinci arkadaþ asla kabul etmedi. Hattâ bu konuda ýsrarýn kendi tecrübesine bir saygýsýzlýk olacaðýný savundu.

Neticede daða ayrý ayrý çýkmaya karar verdiler.

Tecrübelerine ve bilgisine güvenen, dað takýmlarýný kuþandý, çantasýný sýrtladý, hiç konuþmadan hýrsla yola koyuldu.

Bir rehber üzerinde ýsrar eden daðcý ise, en iyi rehberi buldu, onun tavsiyelerini ve öðütlerini bir bir not etti. Gidiþ ve dönüþ yollarýný ve güzer- gâhýný haritasýnda çizdi.

Nerede mola vereceðini, nerede uyuyabileceðini, hangi otlarýn ve

meyvelerin yeneceðini, hangilerinin asla yene- meyeceðini, nerelerde, ne gibi tehlikeler, nerelerde ne gibi güzellikler olduðunu iyice tespit etti.

Yola çýkmasý, arkadaþýn- dan altý saat sonra olmuþ- tu ama o, hazýr bilgilerle donanmýþ olarak, yanýl- malardan, kazalardan, belâlardan korunmuþ olarak yola çýkmýþtý.

Ýkinci günün sonunda öðütlerle donanmýþ, aldýðý hazýr kýymetli bilgileri uygulayan daðcý, yük- sekçe bir tepeye kolaylýk- la, kazasýz, belâsýz ulaþ- mýþtý. Kendine fazla gü- venen ve öðütlere önem vermeyen daðcý ise, altý saat önce yola çýkmasýna raðmen, ayný tepenin yarýsýna bile gelememiþti.

Üstelik iki kere ayaðý kayarak yuvarlanmýþ, elbiseleri yýrtýlmýþ, diz- leri, elleri kanamýþ, gece kuytu bir yer bulmakta güçlük çekmiþ, birçok korkulu anlar yaþamýþtý.

Bir hafta sonunda, öðüt dinleyen, bilgilerle önce- den donanmýþ olan daðcý,

daðýn en yüksek tepesine çýkmýþ, en güzel pýnarlarý, þelâleleri, ormanlarý, büyüleyici güzellikteki manzaralarý görmüþ olarak daðdan salimen dönmüþtü. Edindiði ön bilgilere yeni bilgiler, yeni tecrübeler eklemiþ olarak huzurlu ve mutluy- du. Öðüt istemeyen ise, daðda hâlâ yol bulmaya çalýþmakta, en yüksek tepeye düþmeden, kay- madan, donmadan nasýl ulaþacaðýný araþtýrmakla meþgûldü.

YANILMAYLA ÖÐRENÝLEN BÝLGÝ PAHALI

Deneme ve yanýlmalar- la öðrenilen bilgilerin üc- reti pahalýdýr. Bilenler- den, denenmiþ, doðruluðu anlaþýlmýþ bilgileri almak ise, oldukça ucuzdur.

Ama insanlar acý tecrü- belerle edindikleri küçük bilgilere sýmsýký sarýlýrlar da, kolaylýkla aldýklarý daha büyük bilgilerin, deðerli öðütlerin kýymeti- ni pek bilmezler.

Tecrübeler, acý denemeler elbette kýymetlidir.

Bilgilerin ruha benim- setilmesinde, yaþayarak doðruluðunu görmek,

(6)

insana güven verir. O sebeple o bilgilerin benimsenmesi daha kolaydýr. Olgunlaþmada ruh - tecrübe - akýl - ruh zincirinin iþlemesi esastýr.

Ruh denemeler yapacak, denemelerden elde edilen bilgi aklý geliþtirecek, akýl elde ettiði bilgileri ruha benimseterek, onlarý öz bilgi haline getirmeye çalýþacaktýr. Akýl bil- gisinin ruh bilgisi haline, yani öz bilgi haline gelebilmesi, aklýn delilleri tekrar tekrar ortaya koyarak ruhu inandýrmasý ile mümkün olur. Ruh o bilginin doðruluðunu bir kere kabul edip benimse- di mi, artýk tüm

davranýþlarý o bilgiye uygun olmaya baþlar. Ýþte tecrübeler, kiþinin kendi denemeleri bilgilerin doðruluðu hakkýnda kesin deliller (kanýtlar)

kazandýrýr. Denemeler bu bakýmdan deðerlidir..

Bir hareketin hata olduðunu bile bile, zararýný çeke çeke, tekrar tekrar ayný yanlýþý yapan- larýn durumu nedir diye soracaksýnýz. Ýþte onlar tecrübelerini inceleyip düþünmeyenler, onlardan gerekli delilleri, bilgileri

ve dersleri alamayan- lardýr. Demek ki yalnýz denemek de yetmiyor, ondan ders almasýný bilmek, elde edilen bilgi- leri, dersleri ruha benim- setme iþlemini yapmak gerekir. Bu da denemeleri baþýndan sonuna deðer- lendirerek, doðru bilgiye uygun davranacaðýna dair kesin kararlar alarak saðlanýr. Bunlar yapýl- mazsa tecrübeler, çekilen acýlar boþadýr. Kiþi dolap beygiri gibi ayný hatayý dönüp dönüp tekrar yapacaktýr. Üzülecek, kendine, çevresine lânet edecek, talihine küfrede- cek, ama deðiþen bir þey olmayacaktýr. Hattâ daha kötüsü olacak, gittikçe kendine güvenini yitire- cek, "Ben adam olmam, bende iþ yok" diyerek büyük bir ümitsizliðe kapýlacak, kendini bütün bütüne koyuverecek, iç mücadelesi diye bir þeyi kalmayacaktýr. Battýkça batan alkoliklerin,

esrarkeþlerin, sigara içen- lerin durumu budur. O batan, telef olup giden keþlerin çoðunda üstün ruh gücü olduðunu birçok defa açýkça gözlemledim.

Onlara biraz moral verip ruh güçlerini harekete

geçirince nasýl hýzla düzeldiklerini de gördüm.

Demek ki önemli olan yalnýz tecrübe yapmak, denemek deðil, tecrübe- lerden elde edilen bilgi- leri, delilleri, dersleri ruha benimsetmek için sürekli iç denetlemeleri de yapmaktýr.

BAÞKALARINDAN ÖÐRENÝLEN BÝLGÝ ÇOK UCUZDUR Tecrübeli ve bilgili kiþi- lerin, bin bir emek ve düþünceyle elde ettikleri bilgilerini dostlarýna yakýnlarýna veya tüm insanlara aktardýklarýný görüyoruz. Onlarýn yakýnýnda veya çevresin- de bulunan ve onlardan gelecek bilgileri, öðütleri, tecrübe hikâyelerini can kulaðýyla dinleyen kiþiler, sanki o tecrübeleri, o araþtýrmalarý kendileri yapmýþ gibi yararlanýrlar.

Ana - babalarýnýn doðru öðütlerini benimseyen ve uygulayan evlâtlar hýzlý tekâmül ederler. Büyükle- rinin tecrübelerinden yararlanan çocuklar, acýlardan, belâlardan, kazalardan korunmuþ olurlar. Çocuk terbiyesi

(7)

ve eðitim bu bakýmdan çok kýymetlidir. Bir takým doðru davranýþlarý, iyi alýþkanlýklarý çocuða küçükten benimsetmek ona zaman kazandýrýr, hýz kazandýrýr, enerjisinin boþ yere, sürtünme kuvvetle- rine harcanmasýný önler.

Hattâ küçükken benim- setilen doðrular kiþilerin kolayca üst kademelere çýkmasýný, sabýrlý, hoþgö- rülü yetiþerek çevresinin sevgi ve övgüsünü kazan- masýný saðlar.

Bilim de bir önceki bili- me dayanarak geliþir. Her þeyi yeni baþtan keþfet- meye her bilgiyi yeniden bulmaya, her doðruyu yeniden denemeye kalk- saydý insanlar, dünya tekâmülü çok yavaþ olur- du. Bugünün insanýn þanslý oluþu, asýrlarýn bilgi ve tecrübe birikimi- ni elinin altýnda bulun- duruþundandýr. Eski hazýr bilgileri okuyarak ve din- leyerek kolayca öðreni- veriyoruz. Sonra daha üst bilgilere doðru hýzla yol alýyoruz. Maddi ilimler için böyle olduðu gibi, insana doðru davranýþlarý, doðru, yaþama yollarýný öðreten doðru yaþam bil- gileri için de böyledir.

Hele günümüzde bilgi alma, bilgiyi yayma ve bilgiyi depolama yollarý o kadar geliþti ve çeþitlendi ki, bugünün insanýn bir senede elde ettiði tekâmülü eski insanlar asýrlar boyunca ancak elde edebilirlerdi. Radyo, TV, Video, Bilgisayar, internet gibi araçlar bilgi- leri, olaylarý, tecrübeleri kolayca gözler önüne ser- mekte, basýn-yayýn, kitap, gazete ve dergiler her gün milyonlarýn önüne yýðýnla bilgi sunmaktadýr. Çok þanslý bir dönemde yaþadýðýmýzý bilmeliyiz.

Bunca bilgi ve tecrübe- den hýzla yararlanarak en kýsa yoldan yükselmeli, olgun, hoþ görür, sevgi dolu, hayýrlý, bilgili insanlar olmalýyýz.

Bazýlarýnýn yaptýðý gibi, bu bilgileri þer yolunda kullanmamalýyýz.

ÝLÂHI KAYNAKTAN GELEN BÝLGÝLER DAHA DEÐERLÝ Dünyayý insanlara ve tüm canlýlara yaþama ve yükselme ortamý olarak yaratan büyük güç, her þeyi Sevgisinden Vareden, insana bir de akýl vermiþtir.

Tekâmülünü kolaylaþtýr- mak için ve büyük zarar- lardan korunmak için za- man zaman gülyüzlüler, haberciler ve kýymetli yol gösterici bilgiler gönder- miþtir. O bilgiler daima büyük çöküntülerin arifesinde gönderilmiþ, insanlýðý büyük tehlike- lerden koruduðu gibi tekâmülde de büyük yol- lar aldýrmýþtýr. Bu bilgiler genellikle doðru yolu gösteren öðütler, buyruk- lar halinde gelmiþ, insan- larýn bunlara mutlaka uymalarýný saðlamak için de bazý yaptýrýmlar kon- muþtur. Bu yaptýrýmlarýn bir kýsmý dünyadaki ceza veya mükâfat tarzýnda olmuþ, bir kýsmý da ahiretteki cennet ve cehennem tarzýnda olmuþtur. Ama hepsinin, tüm bu yaptýrýmlarýn gayesi, insana bazý doðru- larý benimsetmek ve uygulatmak, bazý yan- lýþlarý ve yasaklarý yaptýr- mamak içindir. Bu arada insanýn zihnini geliþtiren, bilimde ilerlemesine yol açabilecek anahtar bil- giler de verilmiþtir.

Her devrin ihtiyacýna göre, o günün insanýnýn alabileceði dozda yol gösterilmiþtir.

(8)

Günümüzde bu tarz yüce bilgiler yine gel- mektedir. Ama bir pey- gamber aracýlýðýyla deðil, medyumlar aracýlýðýyla gelmektedir, ilim

devrinde olduðumuz için bilimsel metotlarla, akla ve mantýða hitap ederek gelmektedir. Yaradan’ýn kullarýna yardýmý ve yol göstermesi hiçbir devirde durmamýþtýr ve durmaya- caktýr. Ama yeni bir din olmayacaktýr. Önemli olan gelen bu bilgileri akýl ve mantýðýmýzla ölçmektir. Akla ve man- týða uyuyorsa alýp uygu- lamak, uymuyorsa bir kenara koymaktýr.

Biz görüyoruz ki Yaradan’ýný kaybetmiþ, Dünya’ya geliþ sebebini göremeyen, yarýnýný düþünemeyen, gününü gün etmeye çalýþan bugünün insanlarýnýn doðru yolu gösteren böyle yüce bilgilere çok ihtiyaçlarý vardýr. Tüm insanlarýn birliðe ulaþ- malarý, kavgalarýn, düþ- manlýklarýn, körcesine silâhlanmalarýn kalkmasý bu bilgilerin öðrenilmesi, benimsenmesi ve uygu- lanmasýyla olabilir yalnýz.

Dünyanýn kaderi, gele-

ceði tamamen bu yüce bilgilerin benimsenme- sine baðlýdýr. Aksi halde Dünyayý ve tüm canlýlarý mahvedecek kötü güç- lerin harekete geçmesi kaçýnýlmaz olacaktýr.

Çünkü o kötü güçler dünyada çok birikti.

Yüce bilgilerin bildirisinde bakýn nasýl sesleniliyor insanlara:

“Seviniz, biliniz, çalýþýnýz, doðru olunuz, iyi olunuz. Kavga ederek elde etmek istediðinizden çok daha hayýrlýsýný bulursunuz. Dostlukta hayýrlar vardýr. Kavgayý kesiniz. Size þimdiye kadar yaptýðýnýz kav- galar ders olmadý mý?”

Bir baþka bildirisinde, gelen iyi ve hayýrlý bil- gilere inanmanýn, onlarý kabul edip uygulamanýn zarureti nasýl belirtiliyor bakýnýz:

“Ýnanmakta, düþün- mekte huzur var. Onu zorla teper misiniz? Size verilen ekmeði almasýný biliyorsunuz da, size ve- rilen iyi fikirleri, sizin için iyi olan þeyleri ne- den kabul etmiyor- sunuz?”

Ýnsanlarýn kardeþ olduklarý, birliðe giden yolda doðruluðun ne kadar önemli olduðu þu sözlerde nasýl belirgin- leþiyor:

“Doðru yoldan ayrýlan, kötülüðe anahtar, doðru yolda giden kötülüðe kilit olur. Her insan bir insanýn kardeþidir.

Ýnsanlar birbirinin kardeþidir. Size hak olan þey, birbirinizin birbirine isteyerek verdiðidir.”

Son cümlede hakkýn sýnýrlarý ne güzel çizili- veriyor.

Bu bilgiler yanlýþ ise almayýn, kabul etmeyin.

Ama aklýnýz ve man- týðýnýz bunlarý doðru buluyorsa, tüm insanlar için yararlý, gerekli, hattâ zorunlu görüyor- sanýz, öyleyse onlarý alýnýz, düþününüz, benimseyiniz ve uygu- layýnýz!.. Nasýl sevil- diðinizi, nasýl çevrenize hayýrlar yapmaya

baþladýðýnýzý, nasýl örnek olduðunuzu, nasýl insan- larýn birliðine ve huzu- runa katkýda bulun- duðunuzu ve nasýl mutlu olduðunuzu göreceksiniz.

SEVGÝ DÜNYASI

6

(9)

MATERYALÝZME RAÐMEN

Materyalist bir çaðda yaþýyoruz.

Okumuþ yazmýþ, bilimden nasibini almýþ aydýn kiþilerin çoðu bu durumda.

“Sadece madde ve madde kanunlarý, doðum ve ölüm vardýr bu evrende.

Bunlarýn dýþýnda bir þeye bel baðlamak aklýn sýnýrý dýþýndadýr; olsa olsa agnos- tiktir yani bilinemezler arasýndadýr.”

Düþünceler bu durumda. Zaten gözünü

hýrs bürümüþ, gözünü kin bürümüþlerin çoðunlukta olduðu dünyamýzda, dil- leriyle ne söylerlerse söylesinler gerçek inanç olamaz gönüllerde. Bu aydýn kiþi- lerin dýþýndaki kalabalýklar içinden, fazla kafa yormaksýzýn onlarý kabul edip onaylayanlar da az deðildir. Ama insan- lar arasýnda bu katý maddecilik tutumu- nun dýþýnda, deðiþik kademede manevi inanç taþýyan kiþiler de var kuþkusuz.

Sadece Yaradan’ýn kesinlikle varlýðýna

Rehberlik Bilgilerinin Düþündürdükleri: 17

Kolaylýk

Zorluðun Yanýbaþýndadýr

Ahmet Kayserilioðlu, Psikolog

(10)

inanan Deistler; din ve peygamberlik öðretilerini kabul etmezler. Ailesinden aldýðý din eðitimiyle üzerinde çok fazla düþünmeksizin Kutsal Kitaplara ve peygamberlere bel baðlayan bazý dinsel uygulamalara katýlan bir çoðunluk da var aramýzda. Diðer yanda ise, çok þükür ki azýnlýkta da olsalar dinleri akýl ve mantýk ýþýðýnda derinliðine inceleyen gerçek dindarlar da var çevremizde. Ýyi ki varlar. Onlarýn sözlerinden, yazýlarýn- dan, davranýþlarýndan ne kadar çok yararlandým hayatým boyunca…

Bütün bunlarýn dýþýnda 19. yüzyýlýn ikinci yarýsýnda baþlayan parapsikolojik çalýþmalarý derinden inceleyerek manevi inanca ulaþanlar da var. Akýl ve mantýklarýný da kullanarak ruhun ölüm- süzlüðüne, öte âlemdeki varlýklarla medyumlar aracýlýðýyla görüþmeler yapýldýðýna inananlarýn sayýsýnda son yýllarda epeyce bir artýþ var. Eskiden reenkarnasyon konusunu ýkýna sýkýna konuþurken, þimdi o kadar doðallaþtý ki bundan söz etmek!.. Gençlerle sohbet- lerimizde pek çoðunun cevabý çok kesin: “Doðrusu da bu zaten böyle olmasý lâzým!..” Tabii bunda televiz- yonun ve medyanýn etkisi çok fazla.

Doðru olan, kim önlemeye çalýþýrsa çalýþsýn, er geç boy göstermeye hazýr bekliyor.

Bütün bunlar güzel geliþmeler ama yetmez. Büyük sorunlarla boðuþan, çevre sorunlarý ve nükleer savaþ tehdit- leriyle yok olmanýn eþiðine gelen bir dünyadayýz. Yaradan’ýn her devir için geçerli olan ahlâk kurallarýnýn dýþýnda

yaþayanlar çoðunlukta. Bu durumda doðru yolu nasýl bulacaðýz? Geçen yazýmda bir dip dalgasý gibi de olsa, son zamanlarda ilâhi âlemde insanüstü seviyede rehberlik bilgilerindeki büyük artýþtan sevincimi dile getirmiþtim. Yeni bir din, yeni bir nebi gelmeyeceðini son kutsal kitap Kuraný Kerim’den biliyo- ruz. Bizlere doðru yaþam kurallarýnýn, ahlâk prensiplerinin çaðýmýzýn geliþmiþ düzeyine uygun olarak yeni baþtan açýkça duyurulmasý, iþte bu rehberlik bilgilerinin paylaþýlmasýyla olacak.

Tamamen baþka bir alanda yani çevre biliminde bile “doðru yaþama bilgilerinin” önemi, baþ gündem konusu olmaktadýr. Amerika’da çevre biliminde en önde olan kiþiler tarafýndan her yýl “State of the World” (Dünyanýn Durumu) baþlýklý bir kitap yayýnlan- maktadýr. Önceki yýllarda enerji sorun- larý, ormanlarýn azalmasý, çevre kirli- liði… gibi konular iþleniyordu. 2017 kitabýnda ise konu tamamen moral eðitime ayrýlmýþtý. Eðitimde yenilikler yapýlarak küçük yaþlardan itibaren çocuklarda ve gençlerde sorumluluk bilincinin geliþtirilmesi, “karakter eðitimi” gibi derslerin seçmeli deðil zorunlu olarak okutulmasý öneriliyordu.

Bunun uygulamalarýnýn baþladýðý, dünyaya bile yayýlmakta olduðu da müjdeleniyordu. Sorunlarýn çözümünde bilimden vazgeçilemezdi. Ama insanýn karakteri böyle deðiþmeden kalýrsa;

doðrular ortaya konsa ve inanýlsa bile çýkarlar öne geçeceðinden, dünyamýzýn yaþanmaz hâle gelmesini kimse önleye- mezdi.

(11)

ÝÞ O KADAR KOLAY DEÐÝL Kryon, dürüst bir tutumla rehberlik bilgilerinin paylaþýmýnýn ve benim- setilmesinin büyük zorluklarla dolu olduðunu açýkça ortaya koyar.

Dünya’ya hak ve adalet hâkim olunca düzeninin bozulacaðý, haksýz kazanç yollarýnýn elinden gideceði korkusuyla karanlýktaki kiþilerin büyük tepkileriyle karþýlaþýlacaðýný söyler. Ayrýca yanlýþ inançlardan çýkar saðlayan baðnazlarýn direncini de hesaba katmak lâzým. Zaten her devirde bu böyle olmadý mý? Bunun en büyük kanýtý olarak gülyüzlü peygamberlerin çevrelerindeki kiþiler- den neler çektiklerini Bizim Celselerimiz’den aktarýyorum:

“Yýkmak herkesin iþi olabilir.

Yapmak, yalnýz gücü ve aklý olan- larýn iþidir...

Bir zamanlar halka halka oldu, bir gülyüzlünün gözlerinin altý, etrafýndakilerin henüz ona, doðru

deyip, onun ardýndan þaþtýklarýn- dan...

Bir zamanlar halka halka oldu, bir gülyüzlünün gözlerinin altý.

Çünkü o, kendi gördüðünü aktar- dýkça etrafýndaki halkaya, onlarýn sonradan vazgeçtiklerini öðrendi...

Bir zamanlar halka halka oldu, bir gülyüzlünün gözlerinin altý, etrafýndakiler için dilemeye çýk- týðýnda, onlar için yalnýz O’ndan alýp vermeye, döndüðünde onlarý þaþmýþ bulunca...

Bir zamanlar halka halka oldu, bir gülyüzlünün gözlerinin altý, etrafýndaki halkanýn, bütün doðruya raðmen bölünüp de, için- den birinin en kolay iþi onun için yapacaðýný bildiðinden...

Bir zamanlar halka halka oldu, bir gülyüzlünün gözlerinin altý, hemen kendi aralarýndan çeki- lince, etrafýndaki halkadan biribir- lerine düþeceklerini bildiðinden onlarýn...

(12)

Her zaman halka halka olmuþtur, gülyüzlülerin gözlerinin altý, deðiþmeyen kaderlerinden. Çünkü hizmet için geldikleri, hizmetin deðerini bilemezler ondan.”

Bildirinin son cümlesi þimdi dünyanýn her tarafýndaki gönül erlerinin, ýþýk savaþçýlarýnýn da kaderidir kuþkusuz.

Yani hizmet ettikleri kiþilerin, hizmetin deðerini anlayabilmeleri için onlarýn sabýrla sona kadar dayanmalarý vazgeçilmez bir davranýþ biçimi olmak zorundadýr.

Ancak zorluðun yanýnda kolaylýk da vardýr kuþkusuz. Kryon, kendisine inananlarý bu konuda yüreklendirmek- ten hiç geri durmaz.

“Iþýk Savaþçýlarý, gezegeni miras almak söz konusu olduðunda, bilin ki bunlar sizler olacaksýnýz. Diðerlerine bu Yeni Çað'da yol gösterecek olanlar sizlersiniz. Çünkü siz neyin olup bittiði- ni biliyorsunuz ama onlar bilmiyorlar.

Sizler yeni liderlersiniz. Sizlere, halim olanlara gerçekten ne mutlu.”

Bunlar sýrf cesaret vermek için söylenmiþ boþ lâflar deðil. Kýyamet kopmadan çok önce yaþanacak “din gününde” dünyanýn iyi insanlara devredileceði, vesvese verenin ve haset- lerin bir daha geri dönmemek üzere dünyadan alýnacaðý Kuran’da ve bütün Kutsal Kitaplarda müjdelenmiþtir.

Yaradan sözünde durucudur. Ayrýca iyi- lik yolunda hizmet eden öncülere ilâhi

âlemin büyük desteklerini de unutma- mak lâzým. Ýnsanlarýn yaþar kalmasý ve çevre sorunlarýnýn çözümünde Güneþ enerjisi gibi bitmeyen tükenmeyen kay- naklarýn devreye sokulmasýnda ilâhi düzenin mutlak yardýmlarý olacaktýr.

Bu konuda Ramtha adýyla bilgi veren rehber varlýðýn bir bildirisinde önemli bir açýklama var. “Tiranlarýn Son Valsi”

kitabýnýn 79. sayfasýndaki þu mesajý tamamen bununla ilgili:

“Japonya denen ülkede, halktan ge- len ve gerçek bir dehâ olan büyük bir adam var. O halen aldýðý ruhsal rehber- likle harika bir bilimsel teknoloji geliþtirmektedir. Onun Güneþ enerji- sini kullanmak ve depolamak için geliþtirdiði aygýtla evinizdeki âletlerin çoðunu çalýþtýrabilirsiniz. Bu varlýk çok akýllýdýr ve ayrýca büyük bir güç ona eþlik etmektedir. Ve onun bu güce ihti- yacý vardýr. Kimse bu varlýðý ortadan kaldýramayacak. Tüm bunlar sona erdiðinde, bu birey toplumsal bilince büyük bir katkýda bulunacaktýr. Kimse bu projeyi engelleyemeyecek. Çünkü bu varlýk, projesini yaratmak için sistemi çok akýllýca kullanmýþtýr.”

Gönül erlerinin eliyle bu büyük nimet açlýk sorunlarýnýn çözümünde de mutla- ka yarar saðlayacaktýr. Ýnsanlarýn çýkar- larýna hizmet eden bu mucizevi yardým- lar; rehberlik bilgilerinin benimsen- mesinde, gönüllerin Yaradan’a açýl- masýnda gönül erlerinin iþini çok kolay- laþtýracaktýr. Ama bunlarýn devreye

(13)

girebilmesi için geçecek süreçte onlarýn büyük zorluklarla karþýlaþacaklarý da þüphesizdir.

BENLÝÐÝN YENÝDEN AYARLANIÞI

Rehber varlýk Kryon bu ara baþlýktaki konu üzerinde 2012 yýlýnda peþ peþe 3 celse yapmýþtýr. 11. kitapta 172. say- fadan 221. sayfaya kadar sadece bu konu iþlenmektedir. Gönülerlerinin, ýþýk taþýyýcýlarýn hangi realiteler içinde, nasýl bir süreçte, ne gibi zorluklar ve kolaylýklarla karþýlaþarak insanlarla doðru yaþam bilgilerini paylaþacaklarý anlatýlmaktadýr. Bu önemli konuda Kryon bilgileri üzerindeki düþünceleri- mi birkaç yazýmda sizlere sunacaðým.

Kryon çoðu zaman yaptýðý gibi, medyu- muyla nasýl bir iletiþim içinde olduðunu anlatmakla söze baþlar:

“Bugünkü mesajýmýz insanlar ve on- larýn realitesinin paradigmasýný gerçek- ten deðiþtirmekte olan þeylerle ilgili olacaktýr… Þu anda sizinle alýþýk oldu- ðunuz lineer bir biçimde konuþuyorum.

Bu, partnerimin yýllardýr edinmiþ oldu- ðu deneyim ve yaptýðý uygulama saye- sinde mümkündür. O, perdenin benim bulunduðum tarafýndan sunulan bu çok boyutlu iletiþimi sezgisel olarak algý- layýp sizin dilinize çevirebilmektedir.

Kanallýk, bir insanýn ruhsal mesajlarý sizin dilinize çevirmesi sürecidir. Ama bu süreçte hâlâ insanýn 3 boyut filtresi vardýr. Kültür, dil, düþünce süreçleri devrededir. Dolayýsýyla doðru kanallýk,

kýsmen medyumun kenara çekilip gelen bilginin mümkün olan en az filtrele- meyle akmasýna izin vermesidir.”

Kryon sonra sözü çocuklara ve gençlere getirir:

“Çocuklar ve gençler, sizler ebeveyn- lerinizin bildiklerinden çok daha farklý bir dünyayý miras alacaksýnýz. Enerji deðiþmekte ve yeniden ayarlanmaktadýr.

Birçoðunuz ýþýk iþçilerinin önünde yeni olaný anlamaya baþlýyorsunuz.”

Özetle Kryon dünyada enerjinin, realitenin deðiþmekte olduðunu, insan- larýn yenilikleri kabul edebilecekleri yeni bir ayarlamanýn yapýlmakta olduðunu müjdelemektedir. Ýyi ama ne demek bu enerji deðiþimi? Bunu günlük deneyimlerimize indirgeyerek duygularýmýzdaki olumlu olumsuz deðiþimleri þöyle açýklamaya çalýþmak- tadýr Kryon.

“Siz bir odaya girip “Buradaki enerji bugün iyi bir his vermiyor” diye- bilirsiniz. Bir baþka gün siz o odaya girip “Vay canýna bugünkü enerjiyi his- settiniz mi?” diyebilirsiniz. Eðer birisi sizin o enerjiyi tanýmlamanýzda ýsrar etse, bunu yapmakta zorlanabilirsiniz.

Ancak siz enerji sözcüðünü hem olumlu hem de olumsuz þeyleri kastetmek için kullanýrsýnýz….. Bu sizin içinde yaþadýðýnýz, çalýþtýðýnýz, meditasyon yaptýðýnýz, ibadet ettiðiniz enerjidir. Ve bu enerji deðiþmektedir…… Bazýlarýnýz

“Bugün enerji garip bir his veriyor”

(14)

diyerek çevrede dolaþabilirsiniz. O garipten daha fazla bir þeydir, o yeniden ayarlanmaktadýr.”

GEÇMÝÞÝ DEÐÝÞTÝRMEK

Kryon sonra yeni bir müjde verir.

“Kristalimsi Að”da deðiþimler yapýlarak dünya ortamýnda olumsuz duygu veren alanlarýn temizlenmekte olduðunu ifade eder:

“Karanlýk bir his veren, girmek iste- meyeceðiniz yerlerde geçmiþte savaþlar olmuþ olabilir. Iþýk iþçileri çoðunlukla ölüm, korku ve endiþenin yarattýðý ýstýrabý hissederler. Bu ýstýrap o toprak- larda kalýr….Siz hem olumlu hem de olumsuz þeylerin Gezegensel Að içinde, ayný düzeyde hatýrlanýp depolanacaðýný düþünürsünüz. Ama bu böyle deðildir…

Haberlerde ne görüyorsunuz? Sevinç ile dehþet arasýndaki seçiminiz nedir?

Gezegensel Að insanlýðýn o niteliðini yansýtýr. Bu nitelik olumsuz þeylerin çok daha fazla vurgulanmasýdýr.”

Kryon iþte þimdi bu durumun deðiþmekte olduðunu olumlu olaylarýn daha fazla vurgulanarak olumsuzlarý bile deðiþtireceðini söyler:

“Böylece þimdi siz kuantum bir soru- nun bir yanýtýna sahipsiniz: Nasýl olur da gelecekte yapýlan þeyler geçmiþi deðiþtirebilir? Bu þimdi olmaktadýr.

Çünkü sizin þimdi yapmakta olduðunuz þey bu Að’ýn hatýrlama sisteminin

lineerliðini deðiþtirmektedir. Yani artýk olumlu olan þeyler bu Að’a çok daha büyük ve fazla enerji taþýyacaktýr.

Dolayýsýyla o orada olan, geçmiþ ener- jinin üzerine yazarak eski enerjiyi siler.

Bir gün gelecek, siz bir savaþ meydaný- na girecek ve “Hiçbir þey hissetmiyo- rum” diyeceksiniz. Çünkü bu yolu ýþýk iþçileri olan insanlar yürümüþ olacaklar ve onlarýn attýklarý her adým, girdikleri her meydanýn niteliklerini deðiþtirmiþ olacak. Böylece yeni enerji, þu anda yaþayan insanlarýn geçmiþi yeniden yazmalarýný saðlayabilir.”

Kryon insan doðasýnda da ayný olum- luluklarýn sergileneceðini, artýk felâket tellallýðýnýn olumsuz komplo teori- lerinin revaçta olduðu dünyamýzda iyi haberlerin daha çok alýcý bulacaðýný söyleyerek müjdesini pekiþtirir:

“Eðer bu Að insan bilincini yansýtý- yorsa ve bu Að yeniden ayarlanýyorsa, o zaman insanýn benliði de ayný tarzda yeniden ayarlanmaktadýr. Ýnsan doðasý bu Að’da olup bitenlerin modelini takip etmektedir. Ýnsanlýk en sonunda daha yumuþak hâle gelecek, dehþet yerine güzelliði vurgulayacaktýr.”

Kryon’ýn anlaþýlmasý zor olan bu müjdelerinin gerçekleþmesinin epeyce zaman alacaðýný sanýyorum. Ayný konunun devamý olarak ýþýk iþçilerinin karanlýktaki kiþilerle nasýl baþa çýkacak- larýyla ilgili Kryon bilgileri üzerindeki düþüncelerimi gelecek yazýlarýmda sizlerle paylaþacaðým.

(15)

aðdaþ bir destana benzetilen

"Savaþ ve Barýþ"ýn ünlü yazarý Tolstoy, olgunluk döneminde dine yönelir ve hayatýný dinin temel ilkelerine göre yeniden yapýlandýrmaya giriþir.

Davranýþlarýný olabildiðince Ýncil'in buyruklarýna uymaya çalýþarak, düzene

sokmaya gayret eder. Baþlangýçta ruhunu huzura kavuþturmaktan, Tan- rýyla ve kendisiyle barýþýk yaþamaktan baþka bir amacý yoktur. Ne var ki tam bu sýrada kendisine sorduðu

"Yaþamýmda yanlýþ olan neydi?" sorusu giderek büyür, dallanýr budaklanýr ve sonunda "Hepimizin yaþamýnda yanlýþ

Tolstoy’un Yaman Sorusu:

Hem Tanrý’ya

Hem de Kiliseye

Kulluk Edilebilir mi?

Güngör Özyiðit, Psikolog

Ç

Dünyayý kocaman bir tapýnak olarak

düþünüyorum.

Iþýðý yukardan gelen ve tam ortasýna düþen bir tapýnak. Toplanmak için herkes ýþýða gitmelidir.

Gerçeði istemek, gurbete düþmek, yalnýzlýðý seçmektir bir bakýma.

(16)

olan nedir?" sorusuna dönüþür. Böylece sorunun cevabý yaþanan döneme iliþkin bir eleþtiri olur.

Tolstoy sanatçý sezgisiyle çevreye çevirir gözlerini ve toplumsal koþullar arasýndaki eþitsizliði, yoksul ile zengin, lüks ile sefaletin karþýtlýðýný görür.

Kendi yanýlgýlarýnýn yanýsýra, kendi sýnýfýndan olanlarýn yaptýklarý genel haksýzlýðýn bilincine varýr vebütün gücüyle böyle bir haksýzlýða karþý çýk- mayý ödev bilir. Onun hedeflediði kaba güçten uzak, ahlâki düzeyde gerçek- leþtirilecek bir devrimdir. Bu vicdanlar- da çiçeklenecek bir devrim olmalýdýr.

Yani zenginlerin zenginliklerinden gönüllü olarak özveride bulunmalarýy- la, tembellerin tembelliði bir yana býrakmalarýyla, Tanrýnýn öngördüðü, sömürüye yer vermeyen ortak bir çalýþmanýn hayata geçirilmesiyle gerçekleþecek bir devrim. Gereksin- meler arasýnda eþitlik olmalý, lüks denilen þey, zenginliðin bataklýðýnda yetiþen zehirli bir çiçek sayýlmalý, insanlar arasýnda eþitlik ve kardeþlik uðruna kökü kurutulmalýdýr. Tolstoy mülkiyetle ilgili olarak þu saptamada bulunur: "Bugün mülkiyet, bütün kötülüklerin kaynaðýdýr. Hem ona sahip olanlarýn hem de sahip olmayan- larýn acýlarýnýn tek nedenidir. Ve aþýrý varlýklýlarla yoksullar arasýnda bir çatýþma çýkmasý kaçýnýlmazdýr."

Tolstoy'a göre devlet mülkiyet ilkesi- ni korumakla hem Hýristiyanlýða, hem de topluma ters düþer. O nedenle dev- let, haksýzlýðýn koruyucusu olarak suçlu

sandalyesine oturmalýdýr. Böylece Tolstoy, devlet Hýristiyanlýða aykýrý bir þey, örneðin askerlik hizmeti iste- diðinde, devlete karþý direnmenin ahlâki düþünen her insanýn görevi olduðunu söyler. Ve "Bu direniþ, kaba güç aracýlýðýyla deðil, fakat sevgiyle direnme olarak pasif bir biçimde ola- caktýr" der. Ona göre onurlu insana düþen, bir vatansever gibi deðil, bir insan sever olarak düþünmek ve eylemde bulunmaktýr. Dünyanýn düzenini deðiþtirmek için yapýlmasý gereken, insanlarýn zihniyetinin deðiþmesini saðlamaktýr. Gerçek devrim yumruklarýn deðil, ruhlarýn gerçekleþtireceði devrimdir.

Tolstoy çýkar çatýþmalarýný uzlaþtýra- cak uyum aracý olarak salt "sevgiyi, kardeþliði, inancý ve Hýristiyan yaþamýný" önerir. Varsýllarla yoksullar arasýndaki büyük uçurum ancak varlýklý sýnýflarýn bütün ayrýcalýklarýný gönüllü olarak elden çýkarmalarýyla ve yaþam- dan daha az þey beklemeleriyle, sade bir hayatý yeðlemeleriyle aþýlabilir.

Buna göre zengin servetini, aydýn ken- dini beðenmiþliði býrakmalý, sanatçý yapýtlarýnýn yalnýzca geniþ kitlelerce anlaþýlmasýný amaçlamalý. Herkes kendi emeðiyle yaþamalý ve sade bir yaþamla yetinmelidir. Böylece toplumsal eþitlik, devrimcilerin istediði gibi, mülkiyet sahiplerinin elinden mülkiyetlerinin zorla alýnmasýyla aþaðýdan yukarýya deðil, fakat varlýklýlarýn kendilik- lerinden, gönül rýzasýyla ödün ver- meleriyle yukardan aþaðýya doðru gerçekleþtirilmelidir. Bu sayede

(17)

kýskançlýk, haset ve nefret gibi duygu- lar saldýrý hedefi bulamayacaklardýr.

Tolstoy görüþlerine kendi yaþamýný uydurmak için büyük çaba gösterir.

Düþüncelerini sadece dili ile deðil, eylemi ile de kanýtlar. Gelirini hayýr iþlerine adar. Topraklarýný köylülerle paylaþýr. Canlýlarýn zorla öldürülmesine yol açtýðýndan et yemeyi reddeder.

Soylu ve varlýklý bir kont olmasýna rað- men, tarlada ýrgat gibi çalýþýr. Sýrtýnda kaba köylü giysileriyle dolaþýr. Pabuç- larýný kendi eliyle onarýr. Yine de her gün kendini sorguya çeker: "Peki Leo Tolstoy, öne sürdüðün ilkelerine göre mi yaþýyorsun?" Sonra boynu bükük ve eðik bir biçimde karþýlýk verir: "Utan- cýmdan ölüyorum, suçluyum, küçüm- senecek bir insaným. Bununla birlikte geçmiþ hayatýmý bugünkü hayatýmla kýyaslayýn. Tanrý yasasýna göre yaþa- maya çalýþtýðýmý göreceksiniz. Suçlayýn beni, ama izlediðim yolu suçlamayýn.

Evime giden yolu biliyor da, sarhoþ bir adam gibi sendeleyerek gidiyorsam, gittiðim yol kötü demek midir?"

Tolstoy, daha sonra Tolstoyizm olacak olan düþüncelerini ne yazýk ki, aile çevresine bile kabul ettirmeyi baþara- maz. Karýsý ona yabancýlaþýr, çocuklarý ve yakýnlarý karþý çýkarlar.

Rusya'nýn yaþayan en önemli yazarla- rýndan Turgenyev, dinbilim incelemele- rini býrakmasýný rica eder. Bir mektup yazarak: "Yalvarýrým size, edebiyata geri dönün. Sizin asýl yeteneðiniz orada. Rusya'mýzýn büyük yazarý, lüt- fen bu isteðime kulak verin!" der.

Ve Rus Patrikhanesi, kilise törenleri ile ilgili küçültücü ve alaycý yazýlarýný gerekçe göstererek Tolstoy'u

Hýristiyanlýktan çýkararak dýþlar, yani aforoz eder.

Dostlarýnýn Tolstoycu topluluklar kurma çabalarýna karþý þunu öðütler:

"Birbirimize doðru deðil, Tanrýya git- meliyiz hepimiz. Tanrýya yaklaþmaya gelince, insan ancak kendi baþýna yapa- bilir bunu. Dünyayý kocaman bir tapý- nak olarak düþünüyorum. Iþýðý yukar- dan gelen ve tam ortasýna düþen bir tapýnak. Toplanmak için herkes ýþýða gitmelidir. Burada hepimiz deðiþik yer- lerden ve kültürlerden gelerek, bek- lemediðimiz insanlarla birlikte ola- caðýz. Ýþte sevinç bundadýr.!"

Tolstoy bir kýþ günü evden tek baþýna ayrýlarak, tek baþýna düþer yola. Yolda üþütür, hastalanýr. Ve bir tren istasyonunun mütevazý kulübesinde ölerek Tanrýsýna kavuþur.

Yýllar sonra, tâ Hindistan'da Mahatma Gandi'nin önderliðinde, onun

düþünceleri "Sevgiyle direnme" biçi- minde Hindistan halkýnda somut bir eyleme dönüþür ve Ýngilizleri dize getirir.

Ýsa Ýncil'de hem Tanrý'ya hem de paraya, iki efendiye birden kulluk edilemeyeceðini bildirir. Tolstoy'un deneyimi yeni bir ikilemi getirir gün- deme ve yaman bir soru düþürür tarihe:

"Hem Tanrýya, hem de kiliseye, iki- sine de birden kulluk edilebilir mi?!"

(18)

eçmiþ veya gelecekte yaþamak, yaþadýðýmýz aný ýskalamak birçoðumuzun yaptýðý gibi, bilmeden yaptýðýmýz hatadýr. Mesela, güzel bir manzara görünce mutlu oluruz ama bu güzelliðe bakarken kendimizi akþam ne piþireceðim düþüncesi içinde buluveri- riz ve az önce hissettiðimiz mutluluðun yerini baþka düþüncenin aldýðýný görürüz. Bizler çoðu zaman duygu ve

düþüncelerimizin tutsaðýyýzdýr. Onlar bizim isteðimizin dýþýnda seçtikleri konularla, zihnimizde dolanýr ve alttan alta bizi yönetmeye baþlarlar. Böylece çevremizde olup biteni anlamak deðil de, zihnimizdeki yargýlar ve varsayým- larla hareket ettiðimizi görürüz bazen.

Hattâ karþýmýzdaki bize bir þey anlatýrken biz, ya cevap hazýrlýyor ya da bambaþka bir þey düþünüyoruzdur.

Çoðu zamanda bu anlatýlaný tam anla- Seyhun Güleçyüz

Farkýndalýk

G

(19)

madan analiz eder, yorum yapar hattâ yargýlarýz. Gözlerimizle deðil, önyargý- larýmýzla bakarýz ve her þeyi öyle görü- rüz. Böylece aný yaþamayý ýskalarýz.

Hâlbuki her an yaþamdýr hem de gerçek yaþam. Aslýnda bu yoðun anlamlandýrma çabasý, aslýnda olan biteni doðru anlamamýza engeldir.

“Farkýndalýk, yargýsýz bir þekilde þimdiki ana odaklanabilmek amacýyla dikkatimizi toplayabilmektir” der felse- feci John Kabat-Zinn. Yaþam þimdi de, an’da yaþanýr. Yaþamak en nihayetinde bir dizi þimdiki an’dan oluþur. Bir mesajda dendiði gibi; “Sizin bildiðiniz zaman asýl zaman deðildir, o her yerde geçen an’lardan biraraya gelendir”

Psikolojik olarak þimdide var olmak insanlar için oldukça zordur. Sýklýkla þimdiki an’ýn dýþýnda yaþarýz ve an’da- ki deneyimlerimizi ve onlar hakkýndaki varsayýmsal fikirlerimizi bulutlandýrmýþ yanlýþ veya eksik kararlar almýþ olabili- riz. Halbuki “Geçmiþe dönülemez, gelecek beklenir elbet geleceðinden.

Ancak hâl hayýrla iþlenebilir oya gibi.” Yani geçmiþin tecrübesinden edindiðimiz bilgilerle, þimdiyi daha verimli ve doðru deðerlendirebiliriz eðer an’ý bu dikkatle yaþarsak yeni bil- gilerde depolarýz zihnimizde. Aksi halde deðerlendirmelerimiz özde doðru olmayabilir. En temel haliyle farkýn- dalýk þimdiki deneyimlerimizle tarafsýz, yargýsýz, doðrudan temas kurmamýz için gereklidir.

Farkýndalýk, uyarýcýlarýn deðerlendi- remediði, sýnýflandýrýlmadýðý ve analiz

edilmediði kendine özgü açýk ve alýcý bir bilinç hâlidir. Farkýndalýkta, anlýk yaþantýlara yaklaþým, açýklýk, kabullen- me, yansýzlýk gibi nitelikler vardýr.

Deneyime yönlenme söz konusudur.

Çünkü tamamen yargýsýzdýr. Böylece farkýndalýk geliþir, dikkat desteðinizle.

Bu yüzden her iþinde insanýn dikkat gerekir. Öyleyse her þeye dikkatli göz- lerle bakmayý bilmeliyiz, öðrenmeliyiz yani uyanýk olmalýyýz. Bu alýþkanlýk zekâyý canlý tutar, aklý geliþtirir ve düþünceyi hýzlandýrýr zaman içinde.

Farkýndalýk, öncelikle kendini taný- mada ve kiþisel geliþimde çok etkilidir.

Farkýndalýk, bir baþka açýdan ifade edildiðinde þimdideki deneyimin bilincinde olma ve onu kabul etme anlamýna da gelir. Farkýndalýk, “Þu an ne yaþýyorum?” sorusunu yanýtlamak için kendimize ait olan þu anki

düþünce, duygu ve bedenimizi gözlem- lemekle elde edeceðimiz zihinsel bir durumdur.

Farkýndalýkta dikkat, yargýsýz bir þekilde kendine odaklanmaktadýr.

Düþünce, duygu ve bedensel duyumlar yargýlanmadan ve anlýk yaþantýnýn olaðan ve geçici parçalarý olarak izlen- mektedir. Farkýndalýkta düþünce ve duygu reddedilmekte, bastýrýlmaya ya da onlardan kaçýnýlmaya çalýþýlmamak- tadýr. Olumlu veya olumsuz bütün anlýk yaþantýlar kabullenilmekte ve serbest býrakýlmaktadýr. Böylece insanýn endiþe, korku, kaygý, üzüntü, öfke gibi olumsuz duygulara karþý tolerans kapa- sitesi artmakta, kendini tanýma da daha hýzlanmaktadýr.

(20)

Farkýndalýk bir yanýyla psikoterapide 30 yýldýr, düþünce, duygu ve beden duyumlarýna belli bir þekilde odaklan- mayý amaçlayan bir yöntem olarak kul- lanýlmaktadýr. Depresyon, fobi, panik atak, stres ve obsesyon (takýntý) gibi rahatsýzlýklarda etkili olmaktadýr.

Çünkü farkýndalýk, kiþinin duygu ve düþüncesinde içgörü kazanmasýný, dikkatini negatif duygular, takýntýlý düþüncelerden uzaklaþtýrmasýný saðlayan bir beceri olarak deðer- lendirilmektedir. Farkýndalýk, Doðu felsefesinde özellikle Mevlânâ anlayýþýnda da olan, varoluþçu hümanist bir yöntem ve uyanýþ bilgi- sidir. Yani yargýsýz bir þekilde þimdiki an’a odaklanabilmek amacýyla dikka- tinizi toplayabilmektir. Ýnsan zihninin gözü ile geçmiþi ve geleceði seyrediy- orsa, asýl gerçek gözüyle o esnada gördüklerini fark etme þansýný yitirir.

Böylece insan o anda olmayan yaþan- týlara ait üzüntü, endiþe ve korkularla karþý karþýya kalýr ve yanlýþ

davranýþlarda bulunabilir. Farkýndalýk, zihnin böyle gezintiler yaptýðýný fark ettiðinde, þimdiki yaþantýyý tekrar yakalamaya yardým eden araçtýr.

Ýnsanýn yapmasý gereken tek þey, dikkatini daima uyanýk tutup, zihninin geziye çýkmasýný engellemektir.

Buradaki küçücük bir ihmâl ya da dikkatsizlik, yanlýþ davranýþlarýn, endiþe ve korkularýn büyümesine, son- rasýna daha da eksik bilginin aktarýl- masýna sebep olur.

Bizim Celselerimiz’de: “Dikkatsiz- liðiniz, zararýnýz, umursamazlýðýnýz

kaybýnýzadýr” diyerek, dikkatin ve umursamanýn çok önemli olduðunu vurgulamýþtýr. Farkýndalýk, öðrenilebi- len bir beceridir. Farkýndalýk, öðrenile- bilen tecrübelerden edinilen bilgiyle, etraftaki günlük olaylarý deðerlendirip, þimdiyi yaþama becerisidir. Ayrýca farkýndalýk, gelip giden anlarýmýzýn kýymetini bilmemizi saðlar. O anlar zor geçmiþ veya güzel geçmiþ olsa da yaþamýmýzýn parçasýdýr ve deðerlidir.

Evet, an’a odaklanýp odaðý korumak kolay deðildir. Bu yüzden egzersiz þart- týr. Farkýndalýk, kiþinin kendinin ve bulunduðu çevrede olan biten her þeyin ayýrdýnda olmasý halidir. O halde bunun içine fizik gerçeklik ve sosyal diye adlandýrdýðýmýz iliþkilerimiz de dâhildir. Meselâ; insan iliþkilerinde karþýnýzdakinin davranýþýný yargýsýz deðerlendirmek farkýndalýktýr. Meselâ;

insanýn insana farksýzlýðýný, idrak edip öyle yaþamak farkýndalýktýr. Görüyoruz ki, dünya hayatýnda insana düþen en önemli ödevlerden biri, etrafýnda neler olup bittiðini anlayabilmektir.

Dünya’da neler oluyor, ondan da haberdar olmamýz lâzýmdýr. Çünkü biz çevremizle, dýþ dünyayla tümüyle bir bütünüz. Ýþte bunun içinde insanýn farkýndalýðýný arttýrmaya ihtiyacý vardýr ki, çevresine faydalý olabilsin, elbette kendisine de…

Ezoterik alanda farkýndalýk, ruhsal geliþim açýsýndan önemlidir. Hinduizm, Budizm ve diðer Asya inançlarýnda kendini bilmek Nirvana’ya ulaþmak için, farkýndalýðý geliþtirmek þarttýr.

(21)

Batý’da farkýndalýk felsefeye geç gir- miþtir. K. Jung insandaki farkýndalýðý hemen doðumdan sonraki 18 aylýk süreçte ele alýr. “Bebek 18 ay civarýn- dayken çevresinde farklý þeyler oldu- ðunu algýlamaz. Meselâ, annesinin ken- disi olmadýðýný algýlamaz” der. Ben ise þimdiki 18 aylýktan küçük bebeklerin çok þeyin farkýnda olduðunu görüyo- rum. Meselâ arkadaþýmýn torunu Azur’u oyun oynarken seyrettiðimde yeni doðan neslin geliþmiþ bir zihinle buraya geldiklerine inananlardaným.

Neyse, gelelim konumuza; bizim hâlâ bir bebek gibi farkýnda olmadýðýmýz þeylerin olduðunu bilmemiz söz konu- su. Meselâ bir çobanýn sürüsü, hava þartlarý, otlar hakkýndaki farkýndalýðý bende yok. Bu nedenle farkýndalýðýmý- zýn eksik olduðunu bilmemiz bile bu alanda atýlmýþ önemli bir adýmdýr hepimiz için. Bu yüzden dýþ dünyayý nasýl algýladýðýmýz, farkýndalýðýmýzla çok ilgilidir. O da iç dünyamýzla baðlantýlýdýr. Böylece önceliðin kiþinin önce kendini çok iyi tanýmasý gerekir.

Farkýndalýðýn üç bileþeni vardýr:

Gözlem, kabul, sebat, bir de itici güç olarak dikkat. Farkýndalýk duyum ve duygularýn açýk yüreklilikle yaþanmasý ile kendiyle kurulan baðdýr. Dikkat ve gözlem yeteneði ile denenir. Böylece bilinçli farkýndalýðýn gücü artar, akýl geliþir, düþünce ufku büyür ve kim olduðumuzu iyi bilmemizi saðlar.

Sabýrla, olumlu, faydalý, belirsizlikle bile baþa çýkabilecek, esnek, doðru cevaplarýn sahibi, kendiyle barýþýk ve tutarlý olmamýzý saðlar.

Bilinçli farkýndalýk (Mindfulness) tam olarak bulunduðumuz an’ýn içinde- ki mevcudiyetimizin nerede olduðunu ve yaptýðýmýzýn farkýnda olmamýzý, tutarlý bir þekilde çevremizde olanlarla oluþan duygusal, zihinsel tepkilerimizi yönetebilme ve oluþturabilme hâlidir.

Aslýnda farkýndalýk hepimizde doðuþ- tan olan bir beceridir ama biz bunu pratik yaparak aktifleþtirebiliriz. Fayda- sý önce kendi gözlemcimiz olarak bizi iyice tanýmamýza ve sonra çevremizi tanýyýp tekâmülümüzü hýzlandýrmamýza yarar. Mevlânâ; “Hayatýn amacý kendi- ne varmaktýr” der. Ýþte farkýndalýk insa- ný kendine vardýrýr. “Sonsuzluk, sonsuz zamana sahip olmak deðildir. Sonsuz- luða sahip olmak için geçmiþ ve gele- ceði unutup an’da kalmak gerekir”

diyen de sevgili Mevlânâmýzdýr.

Budizm beþ bin yýldan beri hedefi olan, kiþi ayýrýmý yapmadan insanýn bilgeliðe ulaþmasý için onun farkýn- dalýðýna dikkat çeker. Mahayana, Budizm felsefesini özetlerken, “Mutlak mükemmelliðe ulaþma yolu farkýn- dalýktan geçer” demiþtir. Böyle insan, baþkalarýna þefkatin gözleriyle dünyada her yaratýlmýþýn bütünlüðünü tüm sevgisiyle hissederek, bakar. Sen o olmuþ, o sen olmuþtur. Ýnsan özgür- leþmiþtir, çünkü gerçek var olmuþtur artýk. Sevgisinin gereði tüm

yaratýlmýþlara hizmeti sunmaya baþlamýþtýr. Görüyoruz ki, farkýndalýk tekâmül yolunu aydýnlatan ýþýktýr.

Yazýmý Tolstoy’un bir romanýnda geçen hikâye ile bitirmek istiyorum.

(22)

Ülkenin birinde imparator her yere ferman salarak halkýndan üç soruya cevap vermesini, bilene de büyük ödül vereceðini emreder. Sorular þunlardýr:

1.Her iþi yapacak en iyi zaman hangisidir?

2.Birlikte çalýþýlacak en önemli kiþi- ler kimlerdir?

3.Her zaman yapýlmasý gereken en önemli þey nedir?

Hiç kimse bu sorularýn cevabýný tam olarak bilemez ülkede. Ýmparator üzülür ve bir gece derin düþünceler içindeyken, hani düþünene yardým gelir derler ya, iþte öyle olur ve Ýmparatorun aklýna daðda bir kulübede yaþayan yaþlý ve aydýnlanmýþ bir münzevi olduðu gelir. Hemen sabahý zor eder ve maiyeti ile birlikte daða çýkar, az aþaðý- da attan iner ve kendi baþýna

münzevinin yanýna gelir. Toprak çapalayan ihtiyar ter içindedir. Ona bu üç soruyu biraz sohbetten sonra sorar ama cevap alamaz. Ýhtiyar topraktaki iþine devam eder. Ýmparator tanýnmaya- cak halde olduðundan sessizce bekle- mekten sýkýlýr ve münzevinin elinden çapayý alýr ve topraðý çapalamaya baþlar, ihtiyar dinlenir. Aradan bir zaman daha geçer, soruyu tekrar sorar Ýmparator. Cevap alamaz ama ileriden kanlar içinde onlara doðru gelen birini görürler. Ýmparator gider yaralýyý ihtiyarýn evine taþýr, yarasýný temizler, kendi gömleðini yýrtýp sarar, geç olmuþtur yorgunluktan kapý dibinde sýrtýný kapýya dayar ve uyur.

Sabah kendine gelen yaralý, Ýmpara- tora kendisini affetmesini söyler ve devam eder; “Sizi dönüþ yolunda pusuda bekleyip öldürecektim ama refakatçileriniz beni yaraladý, ellerinden kaçýp buraya geldim siz de hayatýmý kurtardýnýz. Eðer yaþarsam ölünceye kadar sizi korumaya ant içe- rim” der. Ýmparator etkilenir, yaralý düþmanýný affeder ve eski düþmanýyla bu kadar kolay uzlaþtýðý için çok sevinir. Sonra aydýnlanmýþ münzeviye üç soruyu yine sorup, gitmeden önce cevabýný ister. Münzevi bilge;

“Sorularýn çoktan cevaplandý” der.

Ýmparator bir þey anlamaz bu cevaptan, açýklamasýný söyleyince münzevi;

“Bana acýyýp yardým etmeseydin ve ben o esnada sana hemen cevap verseydim, eve dönerken bu adamýn saldýrýsýna uðrayacaktýn. Öyleyse en önemli zaman topraðý kazdýðýn zamandý, en önemli kiþi bendim, en önemli iþ ise bana yardým etmekti.

Daha sonra yaralý adam geldiðinde en önemli zaman o adamýn yarasýný sardýðýn andý, çünkü ölebilirdi ve sen onunla uzlaþma, helâlleþme fýrsatýný kaybederdin. Ayný þekilde o adam en önemli kiþiydi. En önemli iþ adamýn yarasýný sarmaktý. Unutmayýn sevgili Ýmparatorum, sadece tek bir önemli zaman vardýr o da þimdidir. Þimdiki an, en deðerli andýr. En önemli kiþi, o an birlikte olduðun kiþi, en önemli iþ, o anda yaptýðýn iþ veya o kiþiye hizmet etmektir” demiþtir.

Bizler de, an’ýn farkýnda olarak her an’ýmýzý gün gibi deðerlendirelim.

(23)

Bilgilerimizde Kuantum: 3

Belirsizlik Ýlkesi ve Kuantum Tünelleme

Derleyen: Ýsmail Hakký ACAR

‘Kuantum Kuramý’nýn tartýþýlmaya baþlanmasý ile dünya üzerindeki mistik- lerin, mutasavvýflarýn, sufilerin söylemleri, ezoterik, Hermetik, Kabalist öðretiler, din kitaplarýnda bahsi geçen –olaðanüstü olarak nitelendirilen–

olgular bir baþlýk altýnda toplanmaya baþladý. Kuantum bize görünenin ardýn- daki görünmeyeni, gerçek olarak kabul ettiðimizin aslýnda gerçek olamaya- caðýný göstermeye baþladý. Kuantum ile, herþeyin bir bütün olduðu, her þeyin birbiriyle haberleþtiði, en küçükten küçük olanda büyük bir enerjinin var olduðu, yaþadýðýmýz boyutun dýþýnda baþkaca boyutlarýn olabileceði anlaþýl- maya baþladý.

Kuantum Fiziði’nin önde gelen isimlerinden Niels Bohr,“Kuantum Mekaniði sizi derinden þaþýrtmadýysa, henüz onu anlamamýþsýnýzdýr” demiþtir.

1- BELÝRSÝZLÝK ÝLKESÝ

Klasik anlayýþa göre evdeki bir eþya siz evde deðilken bile evde durmak- tadýr. Siz o eþyaya bakmasanýz bile o var olmaktadýr. Ancak atom ve atomaltý dünyasýný inceleyen kuantum fiziðinde bu konu net deðildir. Heisenberg tarafýndan ortaya koyulan ‘Belirsizlik Ýlkesi’ne göre bir parçacýðýn konumu ve momentumu ayný zamanda, birlikte bilinemez. Ortamdan ayrýþtýrýlmýþ bir

elektron, ayný anda hem saða hem sola dönmek gibi bulanýk bir süperpozisyon durumunda olabilir. Ancak elektronu bir detektör veya mikroskopla gözler- seniz saða veya sola döndüðünü görürsünüz.

Kuantum Süperpozisyon

‘Süperpozisyon’, ‘üst üste olma’,

‘çakýþma’anlamý taþýr. ‘Kuantum Süperpozisyon’, kuantum mekaniðinin

(24)

temel prensiplerinden biridir. Bu terim, klasik fizikteki dalgalar gibi, herhangi iki kuantum halinin birbirine

eklenebileceðini ve sonucun baþka bir geçerli kuantum hali olabileceðini veya tersine, her kuantum durumu, iki veya daha fazla farklý durumun toplamý olarak temsil edilebileceðini ifade etmektedir. Klasik fizikte parçacýk için sadece iki hal –0 veya 1 / açýk veya kapalý– söz konusu olabilirken, kuan- tumda iki hal ayný anda –hem 0 hem de 1– olabilmektedir.

‘Kuantum Süperpozisyon’ konusunu Sayýn Dinççað’ýn “3 ‘-im’de Ýnsan –

Ýlim, Bilim, Deneyim”

kitabýndan okuyalým:

“Bakýn kuramsal fizikçi, kuan- tum

mekaniðinin önemli yaratýcýlarýn-

dan Werner

Heisenberg “atom- lar veya temel parçacýklar dahi gerçek deðildir;

olasýlýk ve olabilir- likler Dünya’sýný oluþtururlar”

demektedir. Bu parçacýklar hayat- la ölüm arasýndaki Araf’ta gibiler ve sadece gözlemlendiklerinde taným- lanabiliyor ve gerçek bir varlýk oluyorlar.

“Çift-yarýk Deneyi’nden yola çýkarak genellemeye gidilirse ato- mun, Einstein’ýn deyimiyle yarý hayaletimsi bir dalga biçiminde var olduðu söylenebilir ama gözlendiðinde, fizikçilerin “dalga fonksiyonunun çöküþü” adýný verdikleri ‘þey’ meydana gelir.

Süperpozisyon durumundaki yani yukarýda söylediðimiz gibi arada olan, Araf’ta olan hayalet dalga çöker veya yavaþlar ve bir anda gerçek bir parçacýða dönüþür.”

Kâinat Dalga Boyutundan Ýbarettir

“Gözlemlemeden önce maddenin sadece bir dalgadan ibaret olduðu ilkesinden yola çýkarak bir örnek ele alalým. Bir atomu bir kutuya koyup sonra da kutuyu ortadan ikiye ayýralým. Bu durumda bir atom dalgasý ve iki kutu elimizde olur. Dalga sizce hangisindedir? Ne

(25)

birinci ne de ikinci kutudadýr.

Dalga her iki kutuda birden bulunur. Ne zaman ki kutulardan birini açýp atom dalgasýný gözlem- lemeye kalkarsanýz, dalga çöker ve atom sadece iki kutudan birinde parçacýða dönüþür. Yani atom gözlemlenmediði sürece her yerde, hattâ evrenin her yerinde bulun- maktadýr. Bu deneye dayanarak,

“mikroskobik düzlemde, biz gözlemediðimiz sürece hiçbir atom parçacýk biçiminde deðildir, dalga hâlindedir, görülmez” diyebiliriz.

Yani her iki kutuda da dalga hâlinde bulunur.”

“Asýl þaþkýnlýk veren olay, içinde atom dalgasý bulunan kutular bir- birinden milyonlarca kilometre uzaklaþtýrýlsa bile, atom dalgasý yine her iki kutuda birden süper- pozisyon, yani dalga boyu hâlinde bulunmaktadýr. Hani yazýnýn baþýn- da Aydede biz gözlemlersek var demiþtim ya! Ýþte varsayým Aydede’nin de dalga boyutunda olduðudur. Biz onu gözlemek iste- diðimizde Ay madde haline geçip görünür oluyor. ………….. Ýster inanalým ister inanmayalým dalga boylarýnýn davranýþlarý kuantum fizikçileri tarafýndan ispat edildi, kendileri Nobel armaðaný ile ödüllendirildi. Bu varsayým deðil bilimin gerçeðidir.”

“Yalnýzca gerçekliði gözleyerek ve gerçeklikle etkileþime geçerek atomu dalga olmaktan çýkarýp

parçacýk hâline gelmeye mecbur eden þey ‘gözlemci’, dolayýsýyla bu gözlemci de ‘bilinç’ olmaktadýr.

Demek ki dalga boyutu gözlem- lenince enerji çöküyor veya

yavaþlýyor ve görünür hâle geçiyor, enerji maddeleþiyor.Görülen, elle tutulan her þey çökmüþ (frekansý azalmýþ) enerjidir diyebiliriz.

Enerji frekansý yükselince, madde tekrar dalga boyutuna geçip görün- mez oluyor.”

Belirsizlik Ýlkesi

Kuantumda ‘Belirsizlik Ýlkesi’, 1927 yýlýnda Werner Heisenberg tarafýndan öne sürüldü. Konuya gene Sayýn Dinççað’ýn ‘Mikrodan Makroya Makrodan Öteye’ kitabýndan alýntýlarla devam edelim:

“1927’de Heisenberg ‘Belirsizlik Ýlkesi’ni öne sürmüþtür. Bu ilkeye göre, bir parçacýðýn konumunu ve momentumunu kesin ve eþ zamanlý olarak belirlemek mümkün deðildir.

Bu imkânsýzlýk ölçümle alâkalý her- hangi bir teknik güçlükten deðil, gerçekliðin kendine has bir özel- liðinden ileri gelir.…… Yani dalga boylarýnýn yerini ve zamanýný belir- lemek bugünkü bilgilerimizle imkânsýz. Dalga boylarý bir görünüp bir kaybolmakta, yani bir var bir yok olmaktalar.

Aslýnda çift-yarýk deneyi,

‘Belirsizlik Ýlkesi’nin betimlediði

(26)

ikiliði gösteriyor. Yarýklarý gözlem- lediðimizde elektronun konumunu büyük bir kesinlikle belirliyoruz, ama o zaman da momentumu belir- sizleþiyor, yani dalga yok oluyor.

Yarýklarý gözlemlemeyi býrak- týðýmýzda elektronun konumu belir- sizleþiyor ayný anda birçok yerde birden bulunabiliyor.

Alman fizikçi Heisenberg’in

‘Belirsizlik Ýlkesi’ni Avusturyalý fizikçi Erwin Schrodinger deðiþik bir formülle denedi ve ayný sonuca ulaþtý. O da bir elektronun ayný an- da iki veya daha çok yerde olabile- ceðini gösteren ve kesin sonucu,

“gözlemin, gerçekliði kýsmen yarat- týðý”ný söyleyen teoriyi bildirdi.”

“Bütün bu deneylerden þu anlam çýkýyor: “Kâinattaki her þey dalga boyutunda olduðundan ancak biri onlarý gözlerse maddeleþerek gerçekten var oluyor”. Yani siz, ben, kâinattaki her þey bir bakýma dalga fonksiyonlarýyýz, birbirimizi gözlemleyerek kendimizi ve kâinatý oluþturuyoruz.”

“Kendimizi yaþam gibi zamanýn kýsa bir diliminde sadece evrenden gelip geçen kiþiler olarak deðil, dü- þünce enerjisi gücümüzle yaratýlýþa katýlanlar olarak görmeliyiz.“

“Vücudumuz kuþkusuz, dalga fonksiyonunun en yüksek olduðu yerde oluþmuþtur. Bu güçlü dalga fonksiyonunu kendi düþüncemizle

“bu benim vücudum” diye düþüne- rek bizatihi herkes kendisi yarat- maktadýr. Hem de herkes kendini nasýl düþünüyorsa o anda frekansý ne düzeydeyse o þekilde yaratmak- tadýr. Yani kiþi kendini evrene nasýl takdim etmek istiyorsa, o andaki niyeti, isteði ne ise öyle yarat- matadýr. Bu da kiþinin özgür seçimiyle olmaktadýr. Bu seçime Tanrý dahi karýþmamaktadýr. O anki duygusal durumunuza göre frekansýnýz deðiþikliðe uðrayaca- ðýndan, frekansýnýza göre fizyono- miniz bile deðiþmektedir.”

“…….. Bryce deWitt ve John Archibald Wheeler adlý fizikçiler teoriyi evrenin tamamýný kapsayan

Werner von Heisenberg

(27)

bir dalga fonksiyonu olduðuna kadar götürdüler. Stephen Hawking bu fikri yeniden ele alýp kâinatýn dalga süperpozisyonu olduðunu ileri sürdü. Eðer evren sonsuz bir dalga fonksiyonu ise süperpozisyon hâlindedir ve bu yüzden muhtemel bütün sanal gerçekleri kendinde toplar. Siz bu olasýlýklardan

hangisini seçerseniz o gerçekleþir.”

Bilgilerimizde…………

Bu gerçek Bizim Celselerimiz’de açýk þekilde belirtilmektedir:

“Sizin için gerçekte bilinecek olan, þimdi bildiðinizden ve gördüðünüzden yukarýda olandýr ki, siz onu bulunca, sizin için varedilenlere ulaþmýþ olacaksýnýz.

Siz onu bulunca, kendinizden baþka olan her þeye benzeye- ceksiniz. Siz onu bulunca, þimdiki halinizden bilmediðiniz baþka halde olacaksýnýz. Elbet ki, O’nun Kudretinden olacaktýr sizde.”

Zaten tüm insanlýðýn ayný frekansta buluþmasý da gelen Bilgilerimizin temelidir:

"Þimdi onlar, hemen hepsi, açýk olduklarý tek yerlerinden düzelte- bilseler kendilerini, býraksalar benliklerini ve geçseler kendi- lerinden akýllýca, Üzerinde Rahatça Dolaþtýðýnýzýn üstündeki

hepsi el ele verseler, bir þeye inansalar gerçekten ve bir olsalar gönülleri ile hepsi, belli bir titreþimde olmazlar mý?”

Anlayabildiðim kadarýyla da‘gerçek’

bu ‘karanlýk’ta saklý:

“Ah... Ne olurdu bir anlaya- bilseydiniz merkezdeki gerçeði.

Ah... Ne olurdu görebilseydiniz karanlýktaki görülecekleri. Ne olurdu Biz anlatabilmiþ olsaydýk her þeyi. Esasý bilmek için buradasýnýz, esasý yapmak için buradasýnýz, esasý vermek için buradasýnýz. Size gelenler, odalar- da, sofalarda okuyup, bir yerlere yazmak için deðildir sadece.

2- KUANTUM KÖPRÜ / TÜNELLEME

Kuantum Fiziði’ne göre 'Solucan Delikleri', evrendeki farklý 'alanlar' arasýnda, zaman ve mekân kýsýtla- malarýný aþarak bilgi aktarýlmasýný mümkün kýlan 'tünel' baðlantýlarý olarak kabul edilmektedir. 'Solucan Deliði' ya da 'Einstein - Rosen Köprüsü', Albert Einstein ve Nathan Rosen tarafýndan ileri sürülmüþtür. 'Beyaz Delikler' ile 'Kara Delikler' arasýndaki baðlantýyý saðlayan geçitler 'Solucan Deliði' olarak adlandýrýlmýþtýr.

Klasik Fizikte ‘Madde’, zaman boyu- tu ile noktasal (konumsal) olarak beli-

(28)

rirken, Kuantum Fiziði'nde ‘Madde’,

‘solucan delikleri’ni kullanarak zaman boyutu dýþýnda evrenin her yerinde ayný anda belirebilmektedir.

Sayýn Dinççað’dan…

“Elektronlar bir anda sýçrýyorlar ve bu sýçrama gerçekleþirken de hiç zaman geçmiyor. Ama atom altý

Dünya’da çok garip bir þey daha oluyor. Bir parçacýk, bir noktadan diðerine, o noktalar bize göre aþýl- masý imkânsýz bir engelle ayrýlmýþ olsa bile gidebiliyor. Bunu yapacak enerji olmamasýna raðmen (belki de var, biz bilemiyoruz), engelin içinden geçmeksizin sýçrýyor. Belli bir anda parçacýk içerideyken, he- men sonra dýþarýda bulunabiliyor.

Buna “tünel etkisi” deniyor. Sanki parçacýk görünmez bir tünele girip baþka bir yerde ortaya çýkýyormuþ gibi. Ýnanmak güç ama bu, fizik bilgisi olarak kanýtlanmýþtýr.

Örneðin, Uranyumun radyoaktif parçalanýþýnda, çekirdekte bir alfa parçacýðý bulunuyor ve birdenbire yok olup çekirdeðin dýþýnda beliri- yor. Üstelik bu kuvvetli bir nükleer güç yaratan engele raðmen gerçek- leþiyor. Yani vücudumuzdaki tüm atomlar her an vücudumuzdan çýkýp evreni dolaþýp yine bizi oluþturmak- tadýr.”

Bilgilerimizde ………

Bilgilerimizde de bu olaðanüstü özel- liðe, açýk bir þekilde deðinilmiþ ve

‘titreþim’e baðlanmýþtýr:

"Ve O’nun Varettiði her þey ince bir titreþimdir aslýnda.Ve O, size bu titreþimin sýrrýný da öðretecek- tir; engelleri aþývermeniz, engel- lerin içinden geçivermeniz için."

"Bütün varlýklarýn alt yapýsý ince bir titreþimdir, biliyorsunuz.

Prof. Dr. Ahmet Dinççað

(29)

Öyleyse bizim size öðretecekleri- mizle ve titreþiminizi deðiþtirip, bir engelin içinden geçivermeniz kolay olacaktýr."

Bu kuantum özelliði ayný zamanda

‘kara delik’ diye adlandýrýldýðýmýz unsurlarýn da esasý mý olmaktadýr?

Hücrelerimiz arasýnda olduðu gibi Kainatlar arasýnda da mý?

"Hani þimdi kara yerler diye bildikleriniz var ya! Ýþte onlar kâinatlarýn motorudurlar. Ve iþte onlar [kara yerler] bir hücreyi diðer bir hücreye baðlar gibi köprü görevini yaparlar, hücreler arasýnda alýþveriþ olsun diye."

"Hani þimdi 'yerçekimi' diye adlandýrdýðýnýz kelime birleþimini bir kenara koyunuz, sadece 'çekim' deyiniz.Çünkü 'yerçekimi' dediðiniz, aslýnda sizin sistemi- nizin, sizin sisteminizde sizin Galaksinizin, sizin Galaksinizde sizin Gökadanýzýn, sizin Gökada- nýzda sizin Âleminizin çekiminden ötürüdür. …… … Hani onlarýn boþluklarý vardýr ya arasýnda ‘kara delik’ dediðiniz. Ýþte o ‘kara delik- ler’bunun bir bütün olduðunu ispatlar aslýnda. Ama gözler, ama düþünceler, henüz bunu bula- madý.O size baþýnda, düþüncenin önemini bildirdi."

JG - Beþ duyumuzun, beþ duyu- muzla algýladýðýmýz titreþimlerin ötesinde, daha süptil titreþimleri

algýlayabilmek imkânýna sahibiz.

Bunu geliþtirmek için, “karanlýða göz açmak” tabiriyle tavsiye edilen þeyi anlýyorum.

- Ve buna ekli olarak karanlýða göz açmak, gözle deðil, zihinde olacaktýr; yani doðru düþüne- bilmekle. Siz en iyi þekilde, baþka þeyden etkilenmeksizin, karanlýkta düþünebilirsiniz de ondan.Ve düþüncenin size çok þeyi getire- ceðini de biliyorsunuz.”

Ve Bilgilerimizde, “kara deliklerin Evreni oluþturan akýþkan madde içinde anaforlar olduðu” bilgisi de aktarýlmak- tadýr:

“Hani o patlamadan sonra geniþleme baþladý ya ve halen devam eden... bir sýnýra kadar gidip tekrar dönecek olan... Ýþte o patlamada, daha sonra büyük olanlardan ayrýlanlar da oldular;

þimdi sizin Güneþ Sisteminizin ve baþkalarýnýn oluþtuðu gibi. Siz þunu biliyorsunuz, akýþkan mad- deler, gözünüzle görmeseniz bile mutlaka anafor yaparlar... Ve þimdi siz biliyorsunuz karadelik dediklerinizin anaforlar olduðunu.

Öyleyse biliniz bütün kâinatlarý saran bir akýþkan içindesiniz.”

* * *

Dizinin takip eden bölümünde,

‘Kuantum Sýçrama’, konusu ele alý- nacak ve gene Bilgilerimiz ile iliþki- lendirilmeye çalýþýlacaktýr.

(30)

epimizin aklýndan zaman zaman geçen sorular vardýr: Acaba kiþisel geçmiþimiz sadece bilinçli zihnimizle hatýrlayabildiðimiz þeyler- den ibaret midir? Yoksa bilinçaltýnda taþýdýðýmýz ama normal bilinç halinde hatýrlayamadýðýmýz anýlara da sahip olabilir miyiz?

Daha net bir biçimde soracak olursak dünyanýn çok farklý yerlerinde yaþamýþ

çeþitli insan topluluklarýnýn inandýðý gibi geçmiþte yaþamýþ olabilir miyiz?

Yani “tekrar doðuþ” diye bir þey var mýdýr? Bu soru bana göre bir “evet – hayýr” sorusu deðil. Çünkü bu konuyu çok farklý açýlardan ele almak

mümkün.

Günümüzde giderek yaygýnlaþan bir terapi yöntemi var. Bu yöntemin adý

“regresyon terapisi”. Regresyon, “bir problemi çözmek için o problemi oluþ-

Geçmiþimiz

Nereye Kadar Uzanýyor?

M. Reþat Güner

H

Referanslar

Benzer Belgeler

Ayrıca serum açlık glukoz, total kolesterol, LDL-kolesterol ve trigliserit düzeylerinin de obez grupta kontrol grubuna göre anlamlı derecede yüksek olduğu belirlenmiştir

Bazı cinsleri de ( Streptococcus ) süt endüstrisinde faydalı bakteriler olarak bilinen starter bakteri suşlarını içine aldığı gibi, insanlarda hastalık yapan patojenleri ve

Niasin: İştahsızlık, düzensiz hareketler, anemi, ışığa hassasiyet, karında su toplanması, deri altı kanamaları, deri ve yüzgeç lezyonları, ölüm, yavaş

Ayþegül Uçar - Seyhun Haným, insanýn tekamülü için en önemli deðer sevgi, her þeyin içinde onun olmasý lâzým.. Mesela yalan söylemek kendini sevmemek

Ya da doðrudan Cebrail denilen bilgi meleði kendi hüviyetinde çok kanatlý heybetli bir varlýk olarak görünür veya insan þek- line girerek (Hz. Muhammed'e olduðu gibi) bilgi

Newberg'in sözlerini biraz açarsak, bizim gerçek olarak kabul ettiðimiz þey- lerin, gerçek her neyse ,onun yalnýzca beynimizin süzgecinden geçmiþ bir yoru- mu olduðunu

kadýnýn iç dünyasýnda onun fýrtýnalar gibi coþkulu, en bilinmeyen sýrlar kadar gizler içinde, ama belki de çok küçük bir sevgi ve mutluluk için canýný vere-. cek kadar

ülkesinde yaþayan tüm insanlar›n mutlu olabilmeleri için kültürel geleneklerin, çevrenin ve doðal kaynaklarýn korunmasý, daha da verimli bir hale getirilmesi, duyarlý