Hititlerde Devlet Yönetimi
* Hitit Devleti Eski Yakındoğu Devletleri’nin çoğunda olduğu gibi Teokratik bir Monarşi ile
yönetilmekteydi.
* Kralın egemen olduğu babaerkil bir düzenle
yönetilmekteydi. Fakat Hitit Devleti’nde anaerkil aile düzeninin izlerine rastlamak ta mümkündür.
Bunu hanedan içindeki kraliçe ve kral kızlarının
devlet işlerinde oynadıkları rollerden ve vazgeçilmez
saray entrikalarının merkezinde bulunmalarından
anlayabiliriz.
«Kral tanrılara tapmaya başlarken kahin şöyle dua eder: ‘Kral işte tanrılara yaransın! Ülke
Fırtına Tanrısı’na (aittir). Gök, yer, askerler
Fırtına Tanrısı’nındır. Ve Fırtına Tanrısı kralı vekil yaptı ve bütün Hatti Ülkesi’ni ona verdi. Ve işte Kral bütün ülkeyi elinde tutuyor! Her kim ki
Kral’ın bedenine ve sınırına yaklaşırsa onu
Fırtına Tanrısı vursun!” (IBoT 1.30 öy. 1-8)
Hititlerde Devlet Yönetimi
“ve ülke küçüktü. O, nereye sefere giderse düşman ülkesini kudreti ile yenmişti. Ve
(düşman) ülkelerini mahvetmişti. Ve ülkeyi büyüttü.
Onu denize sınır yaptı. O seferden dönünce
çocuklarından her birini, bir ülkeye gönderdi.”
(Telepinu fermanı)
Ele geçirilen yerler, kral tarafından atanan oğulları ya da yüksek rütbeli memurlar tarafından
yönetiliyordu. Böylelikle kralın çıkarları birinci elden
korunuyor ve temsil ediliyordu.
Hititlerde Devlet Yönetimi
* Eski Hitit Devleti’nde kralın yanında “Pankuš” adı verilen bir meclis bulunmaktadır.
* I. Hattušili’nin vasiyetnamesinde kral, Muršili’yi halefi olarak atadıktan sonra; Pankuš ve soylulara seslenir ve onay ister…
* Eski Hitit Dönemi’nde veraset kuralları: Telepinu Fermanı ile dikte edilmektedir.
[ Kralın veliaht seçimini yasal hale getiren Pankuš’un
rızasının gerekli olup olmadığı belirsizdir]
Telepinu Fermanı
«Öndeki (en büyük) erkek çocuk (prens) kral
olsun. Eğer öndeki (bir prens) yoksa, kim ikinci
sıradaki oğul ise, kral o olsun! Eğer varis
(olacak) bir prens yok ise, hangi kız çocuk önde
ise, ona bir içgüveysi alsınlar, o kral olsun!»
Pankuš ölüm cezası verebiliyor!
Telepinu zamanında Pankuš’un kralı yargılama yetkisine sahip olduğu anlaşılmaktadır:
“ …Bundan sonra kim kral olur da erkek ve kız kardeşlerine karşı kötülük planlarsa, siz onun Pankušusunuz ona açıkça söyleyin: Kan olayı ile ilgili meseleyi tabletten oku! (Önceden)
Hattuša’da cinayet çoğaldı. Ama şimdi tanrılar onu
kraliyet ailesinden aldı. Kim erkek ve kız kardeşleri
arasında kötülük yaparsa meclisi toplayın, sonuçta
haksız bulunursa, bunu başıyla ödesin.”
Ülke Fırtına Tanrısı’na aittir…
Zamanla Pankuš yetkisini kaybetmiş ve
İmparatorluk döneminde iktidar ve yetkilerin Kral ve Kraliçe’nin elinde toplandığı
görülmektedir. Ayrıca Hitit Kralları’nın
tanrıların yeryüzündeki temsilcileri oldukları fikrini benimsedikleri görülmektedir: “Ülke Fırtına Tanrısı’na aittir. O (tanrı), Labarna’yı idareci yaptı ve O’na tüm Hitit Ülkesi’ni verdi.
Bırakalım Labarna, kendi topraklarıyla birlikte
tüm toprakları idare etsin..”
HİTİT DEVLETİ’NDE MECLİSLER
İHTİYARLAR MECLİSİ: Eski Hitit Devleti
zamanında merkezden uzak, dağlık bölgelerde veya sınırdaki şehirlerde gerçek hükümet
fonksiyonlarını icra etmekteydi.
PANKUŠ (Topluluk Meclisi): Kan yoluyla ya da mevkii yoluyla devlet işlerinde bir oya sahip
olan Hitit halkının bir kısmını temsil etmektedir.
TULİYA: Genellikle Bir Antlaşmaya şahitlik etmek için toplanan tanrılara yapılan
referanslarda bulunmaktadır.
HİTİT DEVLETİ’NDE MECLİSLER
ŠALLİ AŠEŠŠAR: Tanrılar için kutsal
bayram günlerinde toplanan “Büyük Oturum” ya da “Büyük Toplantı”
olarak ifade edilen meclis.
Bu meclis, Halentuwa yapısı denilen
bir yerde toplanmaktadır.
ŠALLİ AŠEŠŠAR
Metinlerde šalli aššešar’da icra edilen başlıca eylem, ziyafettir. Ziyafet aslında bir araya gelmeyi, istişareyi ve bazı konuların tanrıların huzurunda tatlıya bağlanmasını amaçlamaktadır.
Büyük meclis sırasında kral ve kraliçenin tanrıyı içme seremonileri
gerçekleştirilmektedir: “Kral (ve) Kraliçe oturarak, Tanrıça Taurit’i içerler”.
Kutsala erişme her zaman seçkin kişilere has bir özellik olarak kendini göstermiş, birçok inisinasyon yöntemi ile bu imkânsız durum aşılabilir bir hal kazanmıştır.
Schurè’ye göre, «Tüm zamanların en büyük bilgisi ya da akla yatkın gizem öğretisi, şuurun gizli kalmış derinliklerini ve gün yüzüne çıkmamış
yeteneklerini geliştirerek kendi içindeki Tanrı’yı bulma sanatıdır» (E. Schure, 2016:20)
TOY
• Eski Türklerde ‘toy’ kelimesi hem meclis, toplantı, hem de ziyafet ve eğlenceli yemek anlamlarına gelmekte ve toylar, hükümdarların yılın belirli günlerinde,
hükümdarlık alameti olarak, devletin ileri gelenlerine verdikleri resmi nitelikli ziyafetler olarak
tanımlanmaktadır.
• Hunlar’da, Göktükler’de, Uygurlar’da ve Oğuz Türkleri’nde toylar toplanmaktadır. Örneğin Göktürkler’de baharda
yapılan ve halkın da katılımıyla gerçekleşen meclislerde at yarışları yapılır, müzikli eğlenceler düzenlenir ve bol
miktarda kımız tüketilirdi…
Kralın Başlıca Görevleri
* Baş komutan: Orduları yönetir, savaş politikalarını belirler.
* Baş Rahip: Tanrıların bayramlarını icra etmek zorundadırlar.
* Baş Yargıç:Yasaları yapar, uygular ve adaleti sağlar. Yargının en üst noktasıdır. (Eski Hitit Dönemi’nde Pankuş Meclisi, etkin ama
İmparatorluk döneminde bu yetkinin tümü
Kral’a aittir.)
Hitit Kralı ve resmi görevlier
• Hitit Kralı’nın Ülkede bulunan resmi
görevlilerle ilişkileri talimatnameler ve sözleşmelerle belirlenmişti.
• Bu belgelerin yirmi kadarı günümüze
ulaşmıştır. Bu belgeler; bölge valileri, askeri komutanlar, Hattuša’nın baş idarecisi
Hazannu (Vali), tapınak ve saray görevlileri, ve kapı gözcülerine gönderilen talimatları içerir. Kralın yönetimindeki en önemli
görevlilerden biri BEL MADGALTI idi. (Sınır
Komutanları, Nöbetçi Kulesi’nin Efendisi)
BEL MADGALTI
* BEL MADGALTI’ler Hatti’nin merkezden uzak bölgelerinde sınırların güvenliğinden sorumluydu.
Sınır bölgelerindeki garnizon komutanları onlara bağlıydı.
* BEL MADGALTI metinleri dediğimiz belgelerden:
Kontrolleri altındaki kaleleri ve kentleri geceleri sıkı sıkıya kapatmaları, kuşatma durumda yeterince
kereste desteğini hazır tutmaları, yangına karşı
uyanık olmaları, binaların, yolların, su kanallarının, tapınakların bakımlarının ihmal edilmemesi ve
gerektiğinde restorasyonunundan sorumlu
olduklarını anlıyoruz. Ayrıca yerel mahkemelere
nezaret ettiklerini yani adli işlevlerini de biliyoruz.
Hitit Kanunları
• Boğazköy arşivinde bulunan Hitit Kanun
metinleri, Hitit toplumsal, siyasi ve iktisadi yapısını anlamamızda önemli bilgiler
vermektedir.
• Hitit Kanun metni kuramsal özellikte bir
hazırlık sonucu oluşmamıştır ve bu yüzden bu metinlere “yasalar derlemesi” demek daha
doğru olacaktır2 (De Martino,2006, s. 83).
HİTİT KANUNLARI
Hitit Kanun metnini içeren tabletler iki seri halinde elimize geçmiştir. Günümüze ulaşan en eski örnekleri, Eski Krallık dönemine, M.Ö.
1650 yıllarına kadar uzanmakta ve yaklaşık 200 maddeden oluşmaktadır.
İlk 100 maddesi, “Eğer bir adam”, diğer serisi ise “Eğer bir bağ” ile başlamaktadır.
Kanun maddelerinde işlenen suçlara karşılık
gelen cezalardan bahsederken ‘eskiden böyleydi,
şimdi ise böyle’ ifadelerinin yer alması zamanla
değişikle uğradığını göstermektedir.
Hitit Kanunları
• Kanun maddelerinin sıralanmasında belirli prensiplerin hâkim olduğu görülmektedir.
Bazen suçların büyüklüğüne göre, bazen suç kime ve neye karşı işlenmişse onun konusuna göre ve bazen de gelişi güzel birbiriyle
doğrudan doğruya ilgisi olmayan maddeler
yan yana dizilmiştir (Alp, 1947, s. 471).
Hitit Kanunları
• Korošec (1957, ss. 93-105), Kanunlardaki cezaların kriterlerini dörde ayırmaktadır:
• Bedensel cezalar
• Verilen zararı karşılayıcı bağış cezaları
• Yüksek tazminatlar
• Var olan bütün kuralların yeni baştan gözden
geçirildiği maddeler
HİTİT KANUNLARI
* Yeni Krallık döneminde ölüm cezası
gerektiren suçların uygulama alanının azaldığı ve daha çok yüksek tazminat cezaları ile yer değiştirdiği anlaşılmaktadır.
* Kanunların ilk tableti, bireylerin hukukunu ve mülkiyetini koruyan konular ile evcil
hayvan mülkiyetine ilişkin konuları, ikincisi
ise, arazi edinme ve tarım gereçlerine sahip
olma ile ilgili suçları kapsamaktadır.
HİTİT KANUNLARI
Hitit toplumunda halkın büyük bir kısmının geçim kaynağı olan tarım ve hayvancılık, iktisadi hayatın gelişmesinde önemli rol oynamıştır.
Hititçe çivi yazılı metinlerde sık sık rastladığımız, savaş ganimetleri arasında sayılan büyük ve küçükbaş hayvanların varlığı ve özellikle kanunlarda kaydedilen hayvanlarla ilgi maddeler, hayvancılığın
Hitit ekonomisine katkısını anlamamız açısından değerli bilgiler vermektedir.
“ Bütün Arzawa Ülkesini fethettiğimde ben, Majesteleri, kraliyet sarayına getirdiğim esirlerin tamamı 66.000 sivil esirdi. Fakat yüksek rütbeli memurların, askerlerin ve
savaş arabası sürücülerinin getirdikleri, esir, sığır ve
koyunların hesabı yoktur.”
Tapınak Görevlileri için bir Direktifname
“bundan başka (tapınağa ait) harman yerinde kullanılacak koşum öküzü alan sizler;
eğer siz bir koşum öküzü satacak olursanız veya kesip etini yerseniz, onu kendiniz için tanrıdan çalarsanız ve ‘zayıflıktan öldü’ veya
‘vurup kırıyordu’ veya ‘kaçtı gitti’ veya ‘bir
boğa onu vurdu’ diye (yalan söyler, gerçekte
ise) onu yerseniz ve durum sonradan
anlaşılırsa, onu telafi edersiniz.”
KÖLELİK
* Nüfusun büyük bir çoğunluğu kölelerden oluşmaktaydı.
* Köleler: Kralın yedek askeri gücü, tarımsal iş gücü, tapınak görevlisi ya da sınır
bölgelerinde nüfusu arttırmak amaçlı kullanıldı.
* Hititlerde de Köleler diğer Yakındoğu toplumlarında ya da Yunan’da olduğu gibi
borçlarını ödeyemediklerinde köle olabiliyor, daha sonra tekrar hür olma hakkı
kazanabiliyordu.
Kanunlarda Köleler
* Köleler diğer ticari mallar gibi satın alınabiliyordu. Ama genellikle seferler sırasında ele geçirilmekteydiler.
* Hitit Yasaları, Kölelerin belli yasal haklara özgür insanlar kadar sahip olduklarını
göstermektedir. Örneğin; köleler arasındaki bir evlilikte, evlilik bozulmuş olsa dahi, eşlerin
haklarını korumaya yönelik olarak
düzenlenmiş bir madde vardır:
Kanunlarda Köle
“Eğer erkek bir köle, kadın bir köle
alırsa (evlilikte)ve ev ve çocuk sahibi
olurlarsa, ayrıldıkları zaman malları
eşit olarak bölüşecekler. Erkek köle
tek çocuk alırken, çocukların çoğunu
kadın alacak.” (Madde 33)
Kanunlarda Köle
Kanunlarda Sakat bırakma cezası, özgür
insanlara karşı yasaklansa da ev soyma ya da
kundakçılık gibi ağır suç sayılan olaylarda köleler için uygulamada kalmaya devam etmiştir.
Özgür bir kişi ile köle bir kişinin hırsızlık suçu ile ilgili bazı ayrıntılar önem taşır: Özgür kişi hırsızlık yaparsa, çalınanları iade edecek, 12 şekel
ödeyecek. Köle ise, çalınanı iade edecek ve 60
şekel ödeyecek. Ve soyulan kişi kölenin burnunu
ve kulaklarını kesecek.”
• Kanunların 57 ve 92. maddeleri arasında evcil hayvanların mülkiyeti konu edilmiştir
(Imparati, 1992, ss. 76-93).
* Hayvanların çalınması,
* Hayvanın bulunup damgasının silinmesi,
* Hayvanların gasp edilmesi
* Gasp edilen hayvanın ölmesi,
* Hayvanın başka bir kimsenin arazisinde ölmesi,
* Bir kişinin kendisine ait olmayan bir hayvanı vurması,
* Gebe olan ya da olmayan bir hayvanın yaralanması,
* Hayvanların kiraya verilmesi,
* Kiraya verilen hayvanın ölmesi,
* Bir koyunun kurda atılması,
* Tarlasında kaybolmuş bir sığır bulan kişinin onu bir günlüğüne koşabilmesi (Imparati, 1992, s. 226 vd.; Ünal, 2004, s. 41), gibi birbirinden farklı maddeler bulunmaktadır.