• Sonuç bulunamadı

GAZNELI MAHMUD DÖNEMİNE KADAR HİNDİSTAN DA TÜRK VARLIĞI

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2022

Share "GAZNELI MAHMUD DÖNEMİNE KADAR HİNDİSTAN DA TÜRK VARLIĞI"

Copied!
8
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

GAZNELI MAHMUD DÖNEMİNE KADAR HİNDİSTAN’DA TÜRK VARLIĞI

SALİM CÖ HCE*

Türkler, Asya’n ın o rta ve b atı k ısım la rın d a en eski çağ lard an b e ri ci- h ân şü m û l devletler kurm uş m illetlerin başında gelir. B unun y anında Türk nüfuzu, b u g ü n k ü Rusya ovaları, M acaristan, Balkanlar, A nadolu, A zerbay­

can, İran , A fganistan ve Ç in Şeddi ö n le rin d e ta rih in en eski z a m a n la rın ­ d an günüm üze k ad ar etkili olm uştur. Son arkeolojik çalışm alar bu etk in in M .Ö .I.binden itib a re n H in d ista n ’ın bilhassa İndus-Pencâb havzasında da g ö rü ld ü ğ ü n e işaret etm ek ted ir.1 G ü nüm üz Indo-Turcica çalışm aları da, T ü rk lerin M.O. II. yüzyıldan itib a re n XIX. yüzyılın so n la rın a k ad a r askerî ve İd arî g ü çleri y an ın d a H in d k ü ltü rü n d e n ayrı o larak ken d i k ü ltü r var­

lıklarıyla b irlik te H in d istan y arım ad asın d a etkili o ld u k la rın ı ortaya koy­

m uş b u lu n m a k ta d ır.2

B ugün beş ayrı dil ailesine bağlı ikiyüz y irm id en fazla değişik lehçe­

de konuşan, sayısız d in î g ru p la ra b ö lü n m ü ş üç b üyük ırk a m en su p in sa n ­ la rın yaşadığı,3 dili, dini, etn ik yapısı ve kültürüyle farklı özelliklere sahip b ir ülke olan H in d istan , Asya k ıtasın ın güneydeki üç y arım ad asın d an or- tad ak in i teşkil eder. Eski A rap, Fars tarih-coğrafya k ita p la rın d a zengin b ir ticaret m em leketi olarak tanım lanan4 ve Türk hakim iyetinin başladığı XIII.

yüzyıla k ad a r siyasî açıdan da dengeli b ir kitle m eydana g etire m ed e n , çe­

şitli racalıklara b ö lü n m ü ş h ald e g ö rü n e n bu ü lk en in , bilhassa kuzey ke­

sim leri en eski çağlardan bu yana önem li ta rih î h adiselere sahne olm uştur.

Kuzey H in d istan , H im alaya d ağ ları ile T ib et ve A fganistan’d an ayrı­

lır. B atıdaki Belûcistan, İra n ’d an devam e d e n çö llerin doğu d ak i uzantısı­

n ı teşkil eder. Kuzeydoğu H in d istan ise Ganj (Gang) d ü zlü k leri olarak bilinir. Bu düzlükler bilhassa yaz aylarında kuzeydeki yüksek dağların etek­

le rin d e n süzülüp gelen ırm a k la rın taşm ası ile ad eta b ir göl m anzarasına

* Doç. Dr., İnönü Ü n iversitesi Eğitim Fakültesi Tarih E ğitim i Bölüm ü Başkanı.

1 Bkz., G.M. Bongard-Levin, “ India and C entral Asia: H istorical-C ultural Contacts in A n cien t T im es”, Central Asia, (nşr. A.Guha), New D elh i 1970, s. 97-109; İ. K afesoğlu, Türk M il­

lî Kültürü, Ankara 1977, s. 33.

2 Bkz., S. C öhçe, Şemsî Melikleri, Elâzığ 1986 (Basılm am ış Doktora Tezi), s. 414-426.

3 F. G renard, Asyanın Yükselişi ve Düşüşü, (nşr. O. Yüksel), İstanbul 1970, s. 161 vd.

4 Bkz., A. K. Srivastava, India as Described by the Arab Travellers, G orakhpur 1967.

(2)

982 SALİM CÖHCE

b ü rü n ü rle r. B una ra ğ m e n Türk d ev letlerin in u zu n süre devlet m erkezli­

ğini yapan D ehli başta olm ak üzere, büyük ölçüde ta rih î olaylara sahne olan Sarsawati, H ansi, Sam ana, K uhram , G alyûr (Gwalior), B edaun, O u d h (Eved), K ara, K annauç, Kol (A ligarh) gibi şe h irle r Ganj n e h rin in kolları ü z e rin d e y ahut yakın y erlerd e b u lu n m ak tad ır. Bu ırm ağ ın denize ulaştığı B engale bölgesi ise XIII. yüzyıldan itib a re n önem kazanacaktır.5

H in d ista n ’daki Türk ta rih i açısından b atıd ak i In d u s (Sind) havzası da oldukça ön em lid ir. Z ira y abancıların, bu a rad a T ü rk lerin de H in d ista n ’a g eçm elerin e im kân sağlayan kuzeybatıdaki üç önem li yol; Kabil, Kanda- h a r ve M ekran yolları b u bölgeye açılm aktadır.6 Dolayısıyla, Lahor, Mul- tan ve Uçç k aleleri gibi güzide şe h irle re 7 sahip olan bölge, H in d istan ta rih in in büyük b ir b ö lü m ü n ü m eydana g etire n istilâ h a d ise le rin in o rta ­ ya çıkıp geliştiği ve b u n la ra bağlı olarak k u ru la n dev letlerin ağ ırlık m e r­

k ezlerin in de b u lu n d u ğ u b ir yer olm uştur.

In d u s ve Ganj gibi iki büyük n e h rin suladığı düzlüklerle, b u n e h irle ­ rin havzaları arasın d a kalan bölge İra n ve O rta Asya gibi y ağ m u ru n çok az yağdığı y erler olup, ta rih î H ind-Türk m ü n â se b e tle rin d e önem li b ir ye­

re sahiptir. Bu b ö lg en in g ü n ey in d ek i o rta H in d istan ’ın önem li y erleri ise batıda, G ucerat ve Malva d o ğuda, C acnagar (Jajnagar/O rissa)’dır.8

H in d istan h a lk ın ın kom şu ü lk e leri ele geçirm e işine h em en h em en hiç girişm em iş olm asına karşılık bu ülke sürekli d ışa rıd an gelen g ru p la ­ rın istilâ ların a m aru z kalm ıştır.9 B ilinen ilk yabancı istilâcılar olarak da İsk en d er’in kom utasındaki M akedonyalIlar görünm ektedir. İskender, M.O.

IV. yüzyılda yerli M aharacalar, Porus ve Taxiles ö n ü n d e m ağlup olarak o n ­ larla anlaşm ak zo ru n d a k alırk en ,10 Yüe-çilerin ö n ü n d en kaçan Sakalar, tak­

rib e n M.O. II. yüzyılın b a şla rın d a S ind ve M ekran ta ra fla rın a yerleşerek burayı anavatan h a lin e g e tirm işler ve İra n k ay n ak ların ın “Sakastana” d e­

* B engale için bkz. H. B lochm ann, “ C ontributions to the G eography and H istory o f B engal”, JRAS of Bengal, XLIII, s. 209-310.

6 E G renard, a.g£., s. 162.

7 B. S. Nijjar, Penjâb Under the Sultans (1000 1526 A.D), D elh i 1968, s. 1-10.

8 Bkz., H. C. Fanshave, “G ucerat”, İA IV, s. 819 vd.; T. W. H aig, “Malva”, İA VII, s. 266 vd.; C. Collin-Davies, “O rissa”, İA IX, s. 408.

9 Y.H. Bayur, Hindistan Tarihi I, İlk Çağlardan Gurkanlı Devletinin Kuruluşuna Kadar (1526), Ankara 1946, s. 10.

10 M. Aziz A h m ed, Political History and Institutions of the Early Turkish Empire of Delhi, La­

hor 1949, s. 41; T. Keightley, History of India from the Earliest Times to the Present Day, L ondon 1847, s. 6; A .H .D ani, A Short History of Pakistan, (nşr. I.H. Q ureshi), Karachi 1976, s. 92.

(3)

HİNDİSTAN’DA TÜRK VARLIĞI 983

d ik le ri b u g ü n k ü “Sicistan/Siistan” coğrafî ad ın ı m iras olarak zam anım ı­

za b ıra k m ışla rd ır.11

Büyük H u n h ü k ü m d a rı M ao-tun (B agatır)’ın oğlu G iyük’ü n (M.Ö.

174-160) ö n ü n d e n kaçarken, b ir yan d an İsk e n d e r’in artığ ı B aktria H elen- le rin i (G reko-B aktria)12 o rta d a n k ald ıra n Yüe-çiler, ö b ü r yandan H in d is­

tan’ın ilk ve en büyük im p a ra to rlu k la rın d a n birisi olan Kuşan D evleti’n i13 k u rm u şlard ır. K uşan T ü rk lerin in d ö n em i (M.S. I-IV. yüzyıllar) Batı Türk­

istan k ad a r H in d istan m edeniyeti için de b ir altın çağ olm uştur. Ü stelik B uda d in i de, K u şanların k o ruyuculuğu altın d a ortaya çıkıp gelişerek ci- h an şü m û l b ir d in h alin e gelm iştir.14 T am am en b ir T ürk adı olan “ M anas”

kelim esi de B uda P an teo n u n a b ir ilâh adı olarak h e r halde bu devirde g ir­

m iş ve yine b u d ö n em d e B ra h m a p u tra n e h rin in k o lla rın d an b irin e ad o la ra k 15 verilm iş olm alıdır.

M.Ö. 38 y ılların d a Talaş n e h ri k ıy ıların d a İra n , A fganistan ve H in d is­

tan ’ı zapt etm ek için h a z ırla n a n Batı H u n la rın ın K ağanı Ç içi’n in Ç in liler ta ra fın d a n m ağlup ed ilm esin d en sonra, o n a bağlı H u n la rd a n b ir kısm ı O rta A vrupa’ya h a re k e t e d e rle rk e n d iğ e r b ir kısm ı da İra n ’da güçlü Sasa- n î h ak im iy etin in b u lu n m ası sebebiyle güneye kaym ış ve M.S. 367 yılları­

n a d o ğ ru K uşanları o rta d a n k a ld ıra ra k 16 aynı to p ra k la r ü zerin d e Eftalit veya A k h u n lar adıyla b ilin en büyük b ir Türk devleti kurm uşlardır. Akhun- lar, d ah a so n rala rı G azneliler, G u rlu lar ve T em ü rlü lerin de tatb ik ettik le­

ri şekilde, elverişli zam anlarda O rta Asya gibi az yağm ur yağan ve kendileri için m üsait b ir iklim e sahip olan Pencâb bölgesine; A fganistan’ı H in d k ıt’- asına bağlayan önem li yollar ü z e rin d e b u lu n a n G azne şe h rin d e n akınla- ra başlam ışlardır. Bu akınlar, Bengal körfezinden Sind ırm ağı ağzına kadar u zan an geniş b ir saha ü ze rin d e hakim olan G u p ta la r17 ta ra fın d a n b aşlan ­ gıçta d u rd u ru lm u ş ve 470 y ılların d a böyle b ir istilâyı önleyecek pek çok önem li te d b ir de alınm ıştı. B una rağ m en kısa b ir süre sonra A khunlar, Toram an (484-515) başkanlığında H in d istan ’ı istilâ h arek etin e girişm işler

11 A.Z.V. Togan, Umumî Türk Tarihine Giriş I, İstanbul 1981, s. 46.

12 Greko-Baktrianlar için bkz. W.W. Tarn, The Greeks in Baktria and India, Cam bridge 1938;

V. A. Sm ith, The Early History of India, from 600 B.C. to the Mohammadan Conquest Including the Invasion of Alexander the Great, O xford 1967, s. 53-120.

13 Bu devlet hakkında bkz. E.Konukçu, Kuşan ve Akhunlar Tarihi, Ankara 1973, s. 5 vd.

14 B. Ö gel, Tîirk Kültürünün Gelişme Çağları, Ankara 1979, s. 39 vd.; A.H . D ani, a.g.e., s. 130;

P. Spear, India, A M odem History, M ichigan 1961, s. 76.

15 Bkz., A .İnan, Makaleler ve İncelemeler, Ankara 1968, s. 112. Ayrıca bkz., A. İnan, a.g£., s. 140 “Manas’ın Tanrıya benzem esi.”

14 B. Ö gel, a.g£., s. 48.

17 Bkz., R. M ookherjee, The Gupta Empire, D elh i 1969, s. 20-105.

(4)

984 SALIM CÖHCE

ve T oram an’ın halefi M ihirakula zam an ın d a (515 P-550) G upta devletini d ağ ıtarak Kuzey H in d istan ’ı tam am en ele g e çirm işlerd ir.18

A khunlar, ö n ce leri K uşanlar ve d iğ e rle ri gibi M leccha (yabancı/bar­

b ar/p is/m u n d ar) o larak a n ılm a la rın a 19 rağ m en , O rta H in d istan yaylaları­

na kadar hakim iyetlerini yayıp iyice yerleştikten sonra m illiyetleri tanınm ış ve H in d kaynakları ta ra fın d a n H u n veya H u n a la r olarak zikredilm eye baş­

lanm ışlardır.20 V. yüzyıldan VI. yüzyılın sonlarına kadar Kuzey H indistan’ın en k u d re tli siyasî varlığı olarak g ö rü len bu Türk devleti, coğrafî yakınlık sebebiyle tem asa geçtiği H in d devletleriyle siyasî, askerî ve k ü ltü r a la n ın ­ da m ü n a seb e tlerd e b u lu n a ra k H in d h a lk ın ın h afızasında u zu n süre yer edecek izler b ırak m ışlard ır.21 H in d lile rin ilk defa K uşanlarda g ö rd ü k leri at ve at k ü ltü rü bu d ö n em d e H in d ista n ’a iyice yerleştiği22 gibi, H in d to p ­ lu m u da 530 sen esin d e G alyür y ak ın ların a d ik ilen an ıtta ifadesini b u ld u ­ ğu şekilde T ürkleri “eşsiz k ah ram an lığ a sahip ve dünyaya hak im olan k im seler” o larak 23 tanım aya başlayacaklardır.

Batı G öktürk-Sasanî ittifakı so n u n d a, 557 yılında A fganistan’daki h a ­ k im iy etlerin i kaybeden A k h u n la r kısa b ir süre sonra H in d istan ’da da yı­

kılm aya yüz tu ta cak lar ve VII. yüzyılın b aşların d a H in d u asıllı raca lar ta ra fın d a n o rta d a n k a ld ırılac ak lard ır.24 Sadece b u n la rd a n b ir grup, A fga­

n istan ile H in d istan arasın d ak i O h in d m ın tık asın d a Türk Ş âhîler adı al­

tın d a 870 yılına k ad a r v a rlık ların ı sü rd ü re b ilm iştir.25 Vaktiyle Saka ve K uşanları e rite n kalabalık yerli n üfus H in d istan ’daki A k h u n la rı (H u n a­

lar) da aynı akibete u ğ ra tırk e n , İslâm coğ rafy acıların d an ö ğrendiğim ize göre, m u h tem e len Türk Ş âhîlere dayanan büyük b ir T ürk kitlesi A fganis­

tan’ın en dağlık bölgelerine nüfuz ederek varlığını m uhafaza etm iş ve Gaz- n e li M a h m u d ’u n H in d se fe rle rin d e ö n em li ro lle r o y n am ışlard ır.

18 E.Konukçu, a.g£., s. 88 vd.; R. Thapar, A History of India I, L on don 1987, s. 141 vd.

19 M. Aziz A h m ed, a.g£., s. 37; K.M. Panikkar, A Survey of Indian History, B englora 1954, s. 114. Daha sonra M üslüm anlar ve Tıirklere de aynı ifade kullanılacaktır.

20 E. Konukçu, “ H ind K aynaklarında H unlara Dair Bazı Kayıtlar”, AÜEF Araştırma Der­

gisi, sayı 5 (Ekim 1972), s. 165 vd.

21 Bu hususta bkz. S. Chandra, “Som e O bservation on the Im pact o f C entral A sian Ideas and Institutions on the Structure o f Society and A dm inistration in N orthern India Between the lOth and 12th C enturies A.D.”, Central Asia, (nşr. A. Guha), s. 167-171.

22 R. S. Sharm a, “C entral Asia and Early Indian Cavalry (c. 200 B. C.-1200 A.D.)”, Central Asia, s. 174-179.

23 E. Konukçu, “H ind istan’da D evlet Kuran Altaylı K avim lerden H unalar”, XVI. Milletle­

rarası Altaistik Kongresi (21-26.X.1973 Ankara) Bildirileri, Ankara 1979, s. 218.

24 R- C. M ajumdar-H. C. Raychaudhuri-K. Datta, An Advanced History of India, L ondon 1961, s. 153.

25 V. A. Sm ith, Coins o f Ancient India, Varanasi 1972, s. 43 ve 256-7.

(5)

HİNDİSTAN’DA TÜRK VARLIĞI 985

Dolayısıyla bu g ru p d a h a so n ra H in d istan ’da k u ru lac ak Türk hakim iyeti için tem el teşkil ettiğ i gibi aynı zam an d a b u g ü n k ü Pakistan’ın da ortaya çıkm asını sağlam ıştır.26

Kuzey H in d istan ’da A k h u n h ak im iy etin in sona erd iğ i sıralard a b atı­

d an gelen b ir başka istilâ h arek eti k en d isin i gösterm iş ve 664 yılında Müs­

lü m a n A ra p lar S ind bölgesine g irm işler ise de, kısa sü red e geri atılm ışlard ır. A ncak M uham m ed b in Kasım b aşk an lığ ın d a 711 y ılın d a gi­

rişile n ikinci teşebbüs gelişm iş ve 731 y ılların a d o ğ ru A raplar, K eşm ir ile Malva ö n le rin e k ad ar uzanm ayı b aşarm ışlard ır.

M üslüm an A raplar, S ind bölgesine hakim old u k tan sonra yerli p u tp e ­ rest ahaliye K ur’an’ın ilgili h ü k ü m lerin i uygulam adılar. B una rağm en H in ­ d istan ’da Islâm d in in in gelişm esini sağlayam adıkları gibi siyasî açıdan da v arlık la rın ı yarı feodal b ir şekilde sü rd ü rm e k isteyişleri27 y ü zü n d en elle­

rin d e tu ttu k la rı b ö lg en in d in î-p o litik ç a lk an tıla r içerisin d e kalm asına se­

b ep olm uşlardır. Bu hal G azneli M ah m u d gelinceye k ad ar sürecektir.

Dolayısıyla A rap g irişim i H in d istan k ü ltü rü n d e h iç b ir önem li tesir uyan­

dırm ayan geçici b ir sın ır h a re k â tı olm aktan öteye g id em em iştir.28 976 yılında Gazne ta h tın a o tu ra n S ebüktegin (976-997) Pencâb’ın ku ­ zeyinde K abil’e k ad a r u zan an sahayı elin d e tu tan H in d u raca C ayapala ve m ü tte fik le rin i y en erek 991 y ılın d a H in d istan ’a d o ğ ru genişlem eye başla­

d ı.29 Bu sırada Kuzey H in d istan , E cm ir’de Ç auhanlar, D eh li’de Tomaras- lar, G alyûr’da Kaçavalar, K annauç’da P a rih a ra la r vs. başta olm ak üzere ad eta h e r ö n em li şeh ird e b ir g ru p raca-m ah araca arasın d a b ö lü n m ü ş d u ­ ru m d ay d ı.30 Kısa sü red e A fganistan’ın büyük b ir b ö lü m ü n e h ak im olan S ebüktegin epeyce güçlenm iş ve 993 y ılın d a S am an îleri de y en erek Türk- Islâm dünyasının u m u m î siyaseti içerisin d e k i y erin i alm ış b u lu n u y o rd u . A m a G aznelilerin H in d istan ü z e rin d ek i e tk ileri oğluyla b irlik te k en d isi­

n i gösterecektir.

İslâm d in i için gazayı k en d i nefsine farz sayan G azneli M ah m u d 31 b a ­ bası S ebüktegin’in başlattığı H in d istan p o litik asın a büyük önem verm iş

26 O. Turan, Türk İslâm Medeniyeti ve Selçuklular Tarihi, İstanbul 1980, s. 245 ve 277.

27 M. Aziz A hm ed, a.g£., s. 27.

28 T. W. H aig, The Cambridge Shorter History of India, (nşr. H .H . D odw ell), D elh i 1969, s.

205.; P. Spear, a.g£., s. 102.

29 El-Utbî, Tarih-i Yemini (nşr. E lliot Dowson, The History India, as Told by its own Historians II, L ondon 1867-1877), s. 19.

30 T. W. H aig, a.g£., s. 206; K. M. Panikkar, a.g£., s. 114 vd.

31 Bkz., M. Nazım , The Life and Times of Sultan Mahmud of Ghazna, C am bridge 1931, s. 194 vd.; I. Prasad, A Short History of Müslim Rule in India, A llahabad 1931, s. 46.

(6)

986 SALIM COHCE

ve otuziki yıllık saltan atın ın (997-1030) yirm ialtı yılını bu ülkeye onaltı b ü ­ yük sefer yapm akla geçirm iştir. O n u n bu se ferle rin h e p sin d e n de m uzaf­

fer olarak dönd ü ğ ü ve Türk Ş âhîlerin y erini alan H in d u Ş âhîleri tam am en o rta d a n k ald ırd ığ ı gibi Türk n ü fu zu n u da y en id en G ucerat ile O rta H in ­ distan’a k ad a r yaydığı g ö rü lm ek ted ir.32 A ncak bu seferler, 1040-1071 yılla­

rı arasın d a A nadolu’ya yapılan Selçuklu seferleri gibi ileriye dön ü k büyük id e aller taşıyan, yani, yeni b ir vatan kurm aya yönelik geniş çaplı ve p lân lı b ir fetih h a re k â tın ın hazırlayıcıları o lm ak tan 33 öte, b ir yerde ö m rü n ü ci- h â d için n ezretm iş b irisin in şid d etli gaza ak ın ları, dolayısıyla geçici b ire r istilâ h a rek e ti m ahiyetindedir.

G azneli M ah m u d ’u n H in d istan için b ir fatih ten ziyade b ir akıncı ola­

rak g ö rü n m esi bazı İngiliz ve H in d istan lı ta rih ç ile rin o n u m erham etsiz b ir yağm acı olarak g ö ste rm ele rin e sebep o lm uştur.34 A m a b u n a karşı çı­

k arak M ah m u d ’u n asla basit b ir yağm acı veya b a rb a r o lm ad ığ ın ı b elirten H in d istan ta rih ç ile rin d e n I. P ra sa d 35 y an ın d a P. S p ear da, Kuzey H in d is­

tan’daki H in d u la rın köylü sın ıfla rın ın B ra h m a n la rın b ask ıların d a n o n u n akınları sayesinde k u rtu ld u k ların a işaret eder.36 Aslında Gazneli M ahm ud’­

u n H in d istan seferleri sadece H in d u la r ü ze rin e tevcih edilm em iştir. 1006 y ılında g erçek leştirilen ve M ultan hakim i D avud’a karşı yapılan üçü n cü H in d seferinde olduğu gibi bu a k ın lar zam an zam an M üslüm anları da h e ­ d e f alm ıştır. O sebeple G azneliler h ak k ın d a önem li çalışm aları olan C.E.

Bosworth’un , M ah m u d ’u n H in d istan seferleri ve siyasetini d ah a değişik y o ru m lad ığ ın ı görm ekteyiz. O n a göre, G azneli M ahm ud, O rta Asya üze­

rin d e güçlü b ir şekilde hak id d ia edebilm ek için H in d istan ’ı b ir hazine ve köle kaynağı o larak görm ekteydi. Yoksa H in d lileri im h a veya M üslü­

m anlığı yaymak gibi b ir niyeti bulunm am aktaydı.

32 T. W. H aig, Turks and Afgans, New D elh i 1965, s. 10-37.

33 A n ad olu ’ya yönelik Selçuklu ak ınlarınm m ahiyeti için bkz. M. Altay Köymen, “A na­

d olu ’nun Fethi ve Malazgirt Meydan M uharebesi”, Malazgirt Zaferi ve Alp Arslan, İstanbul 1968, s. 67-115.

34 M eselâ S. G. Dunbar, A History of India from the Earliest Times to the Present Day I, L ondon 1943, s. 9 2 ’de “H ind m abedlerinin enkâzı M üslüm an ve H in d liler arasında dinî sertliğin kin dolu tohum larını ekti... H indistan M ahm ud’un sürekli baskınları ve korkunç katliam la­

rı altındaydı.” Ayrıca bkz., TAV. H aig, The Cambridge Shorter..., s. 207; R. C. Majumdar, a.g£., s. 275; T. W. Walbank, A Short History of India and Pakistan, 1958, s. 48.

35 I. Prasad, a.g£., s. 53.

36 P. Spear, a.gje., s. 102-105. Yazar, buradaki kaydında ayrıca; H indistan’a İslâm iyeti esas­

lı bir şekilde getiren lerin Türkler olduğunu , A rapların S in d ’e askerlerini Malabar’a da tüc­

carlarını gönderm ek ten öte birşey yapm adıklarını belirterek Indo-Türk devrinde İslâm iyet kadar Türklüğün de ö n em li olduğuna dikkati çeker. O na göre hareketli, kuvvetli ve savaşçı bir m illet olan Türkler bugünkü H indistan’ın dem ografik yapısını daha o zamanlar d eğiş­

tirm işlerdir.

(7)

H İNDİSTAN’DA TÜRK VARLIĞI 987

H in d ista n ’ın h e r d ö n em d e b ir servet ve köle kaynağı olarak g ö rü ld ü ­ ğü d o ğ ru d u r. A ncak, belki şaşılacak b ir h adise am a, b u ülkede İslâm iyet en güçlü şekilde G azneli M ah m u d ’u n seferleri esn asın d a yayılmış ve B en­

gale h ariç o devirde ulaşılan sın ırla rın dışına da h iç b ir zam an çıkam a­

m ıştır. Dolayısıyla bu seferler, b u g ü n k ü H in d istan ’ın dem o g rafik yapısını d ah a o zam an lar d eğ iştirip y en id en şekillenm eye zo rlark en , ö n celeri ay­

nı bölgede tem asa geçtiği b ü tü n k ü ltü rle ri yutan H in d u iz m ’i de bu defa Türk k ü ltü rü karşısında aciz kalm aya m ah k u m etm iştir.38 B una rağm en M ah m u d ’u n H in d istan ’da K uşan ve A k h u n lar gibi b ir im p a ra to rlu k k u r­

maya teşebbüs etm em esi bölgede Türk h a k im iy e tin in esaslı b ir şekilde te­

sis edilm esini belki de yüzelli yıl geciktirm iştir. Ama, bu ülkede daha sonra hakim iyet k uracak olan T ürklere so n u çları kalıcı b ir şekilde nasıl h arek e t edileceğine d air ilk ö rn ek le ri gösteren de yine Gazneli M ahm ud olm uştur.

37 Bkz., C. E. Bosworth, The Islamic Dyrıasties, Edinburg 1967, s. 182 ve 187: G azneli Mah­

m u d ’un H indistan seferleri için E. M erçil, “ G azneliler D evleti”, Tarihte Tîirk Devletleri I, A n­

kara 1987, s. 323-328’de “Sultan M ahm ud, Sâm ânî D evleti topraklarının büyük bir kısm ı üzerind e h akim iyetini kabul ettirdikten sonra H ind istan’ı istilâya ve burada İslâm din in i yaymaya teşebbüs etti... G azn elilerin Türk ve İslâm tarihindeki başlıca rolü kuzey H indistan fütühatına yol açarak İslâm d in in e Pencâb’da kuvvetli bir dayanak noktası eld e etm esi ve daha sonraki H indistan fetih lerin e bu suretle sağlam bir zem in hazırlam ış olmasıdır.

(8)

Referanslar

Benzer Belgeler

Böylesine bir sorumluluğu taşıyabilecek uluslararası bir araştırma merkezi ihtiyacını karşılamak üzere Küresel ve Bölgesel Çalışmalar Merkezi Necmettin Erbakan

Şayet kadı belgenin kanunlara uygunluğuna karar verirse asıl nüshanın bir suretini kadı siciline (mahkeme kütüğüne) kaydederek vakfiyeyi vakfın mütevellisine geri

Match sentences with the clocks.. Find the words in the

Sanayi de ameli olarak hararet, elektrik, mekanik energi husule getirmek için énergie chimique den istifade edilir: meselâ: Buhar makinesinde kömürün havanın

Sanat; en yüksek kemal derecesine tabiat denecek kadar kuvvetle tabiata benzediği vakit erişir.» Eski Yunan şaheserleri (heykelleri) güzel tabiata benzedikleri için

Destek Hizmetleri Müdürlüğü’nde bulunduğu halde Mali Hizmetleri Müdürlüğü bütçesinde bütçe tertibi olmayan 03.2.9.90 Diğer Tüketim Mal ve Malzeme

Detaylı arama yapmak istenildiğinde kullanılan bu panel “Resim 1”de gösterilen “d” ile işaretlenmiş alana tıklandığında açılır.. Burada bulunan ilk seçenek

Bu kısa yazıda, Toplu Konut Yasasının bir önceki yasa tasarısı ile karşılaştırması ko­.. nut sektöründeki genel gelişmeler ışığında yapılacak ve