GAZNELI MAHMUD DÖNEMİNE KADAR HİNDİSTAN’DA TÜRK VARLIĞI
SALİM CÖ HCE*
Türkler, Asya’n ın o rta ve b atı k ısım la rın d a en eski çağ lard an b e ri ci- h ân şü m û l devletler kurm uş m illetlerin başında gelir. B unun y anında Türk nüfuzu, b u g ü n k ü Rusya ovaları, M acaristan, Balkanlar, A nadolu, A zerbay
can, İran , A fganistan ve Ç in Şeddi ö n le rin d e ta rih in en eski z a m a n la rın d an günüm üze k ad ar etkili olm uştur. Son arkeolojik çalışm alar bu etk in in M .Ö .I.binden itib a re n H in d ista n ’ın bilhassa İndus-Pencâb havzasında da g ö rü ld ü ğ ü n e işaret etm ek ted ir.1 G ü nüm üz Indo-Turcica çalışm aları da, T ü rk lerin M.O. II. yüzyıldan itib a re n XIX. yüzyılın so n la rın a k ad a r askerî ve İd arî g ü çleri y an ın d a H in d k ü ltü rü n d e n ayrı o larak ken d i k ü ltü r var
lıklarıyla b irlik te H in d istan y arım ad asın d a etkili o ld u k la rın ı ortaya koy
m uş b u lu n m a k ta d ır.2
B ugün beş ayrı dil ailesine bağlı ikiyüz y irm id en fazla değişik lehçe
de konuşan, sayısız d in î g ru p la ra b ö lü n m ü ş üç b üyük ırk a m en su p in sa n la rın yaşadığı,3 dili, dini, etn ik yapısı ve kültürüyle farklı özelliklere sahip b ir ülke olan H in d istan , Asya k ıtasın ın güneydeki üç y arım ad asın d an or- tad ak in i teşkil eder. Eski A rap, Fars tarih-coğrafya k ita p la rın d a zengin b ir ticaret m em leketi olarak tanım lanan4 ve Türk hakim iyetinin başladığı XIII.
yüzyıla k ad a r siyasî açıdan da dengeli b ir kitle m eydana g etire m ed e n , çe
şitli racalıklara b ö lü n m ü ş h ald e g ö rü n e n bu ü lk en in , bilhassa kuzey ke
sim leri en eski çağlardan bu yana önem li ta rih î h adiselere sahne olm uştur.
Kuzey H in d istan , H im alaya d ağ ları ile T ib et ve A fganistan’d an ayrı
lır. B atıdaki Belûcistan, İra n ’d an devam e d e n çö llerin doğu d ak i uzantısı
n ı teşkil eder. Kuzeydoğu H in d istan ise Ganj (Gang) d ü zlü k leri olarak bilinir. Bu düzlükler bilhassa yaz aylarında kuzeydeki yüksek dağların etek
le rin d e n süzülüp gelen ırm a k la rın taşm ası ile ad eta b ir göl m anzarasına
* Doç. Dr., İnönü Ü n iversitesi Eğitim Fakültesi Tarih E ğitim i Bölüm ü Başkanı.
1 Bkz., G.M. Bongard-Levin, “ India and C entral Asia: H istorical-C ultural Contacts in A n cien t T im es”, Central Asia, (nşr. A.Guha), New D elh i 1970, s. 97-109; İ. K afesoğlu, Türk M il
lî Kültürü, Ankara 1977, s. 33.
2 Bkz., S. C öhçe, Şemsî Melikleri, Elâzığ 1986 (Basılm am ış Doktora Tezi), s. 414-426.
3 F. G renard, Asyanın Yükselişi ve Düşüşü, (nşr. O. Yüksel), İstanbul 1970, s. 161 vd.
4 Bkz., A. K. Srivastava, India as Described by the Arab Travellers, G orakhpur 1967.
982 SALİM CÖHCE
b ü rü n ü rle r. B una ra ğ m e n Türk d ev letlerin in u zu n süre devlet m erkezli
ğini yapan D ehli başta olm ak üzere, büyük ölçüde ta rih î olaylara sahne olan Sarsawati, H ansi, Sam ana, K uhram , G alyûr (Gwalior), B edaun, O u d h (Eved), K ara, K annauç, Kol (A ligarh) gibi şe h irle r Ganj n e h rin in kolları ü z e rin d e y ahut yakın y erlerd e b u lu n m ak tad ır. Bu ırm ağ ın denize ulaştığı B engale bölgesi ise XIII. yüzyıldan itib a re n önem kazanacaktır.5
H in d ista n ’daki Türk ta rih i açısından b atıd ak i In d u s (Sind) havzası da oldukça ön em lid ir. Z ira y abancıların, bu a rad a T ü rk lerin de H in d ista n ’a g eçm elerin e im kân sağlayan kuzeybatıdaki üç önem li yol; Kabil, Kanda- h a r ve M ekran yolları b u bölgeye açılm aktadır.6 Dolayısıyla, Lahor, Mul- tan ve Uçç k aleleri gibi güzide şe h irle re 7 sahip olan bölge, H in d istan ta rih in in büyük b ir b ö lü m ü n ü m eydana g etire n istilâ h a d ise le rin in o rta ya çıkıp geliştiği ve b u n la ra bağlı olarak k u ru la n dev letlerin ağ ırlık m e r
k ezlerin in de b u lu n d u ğ u b ir yer olm uştur.
In d u s ve Ganj gibi iki büyük n e h rin suladığı düzlüklerle, b u n e h irle rin havzaları arasın d a kalan bölge İra n ve O rta Asya gibi y ağ m u ru n çok az yağdığı y erler olup, ta rih î H ind-Türk m ü n â se b e tle rin d e önem li b ir ye
re sahiptir. Bu b ö lg en in g ü n ey in d ek i o rta H in d istan ’ın önem li y erleri ise batıda, G ucerat ve Malva d o ğuda, C acnagar (Jajnagar/O rissa)’dır.8
H in d istan h a lk ın ın kom şu ü lk e leri ele geçirm e işine h em en h em en hiç girişm em iş olm asına karşılık bu ülke sürekli d ışa rıd an gelen g ru p la rın istilâ ların a m aru z kalm ıştır.9 B ilinen ilk yabancı istilâcılar olarak da İsk en d er’in kom utasındaki M akedonyalIlar görünm ektedir. İskender, M.O.
IV. yüzyılda yerli M aharacalar, Porus ve Taxiles ö n ü n d e m ağlup olarak o n larla anlaşm ak zo ru n d a k alırk en ,10 Yüe-çilerin ö n ü n d en kaçan Sakalar, tak
rib e n M.O. II. yüzyılın b a şla rın d a S ind ve M ekran ta ra fla rın a yerleşerek burayı anavatan h a lin e g e tirm işler ve İra n k ay n ak ların ın “Sakastana” d e
* B engale için bkz. H. B lochm ann, “ C ontributions to the G eography and H istory o f B engal”, JRAS of Bengal, XLIII, s. 209-310.
6 E G renard, a.g£., s. 162.
7 B. S. Nijjar, Penjâb Under the Sultans (1000 1526 A.D), D elh i 1968, s. 1-10.
8 Bkz., H. C. Fanshave, “G ucerat”, İA IV, s. 819 vd.; T. W. H aig, “Malva”, İA VII, s. 266 vd.; C. Collin-Davies, “O rissa”, İA IX, s. 408.
9 Y.H. Bayur, Hindistan Tarihi I, İlk Çağlardan Gurkanlı Devletinin Kuruluşuna Kadar (1526), Ankara 1946, s. 10.
10 M. Aziz A h m ed, Political History and Institutions of the Early Turkish Empire of Delhi, La
hor 1949, s. 41; T. Keightley, History of India from the Earliest Times to the Present Day, L ondon 1847, s. 6; A .H .D ani, A Short History of Pakistan, (nşr. I.H. Q ureshi), Karachi 1976, s. 92.
HİNDİSTAN’DA TÜRK VARLIĞI 983
d ik le ri b u g ü n k ü “Sicistan/Siistan” coğrafî ad ın ı m iras olarak zam anım ı
za b ıra k m ışla rd ır.11
Büyük H u n h ü k ü m d a rı M ao-tun (B agatır)’ın oğlu G iyük’ü n (M.Ö.
174-160) ö n ü n d e n kaçarken, b ir yan d an İsk e n d e r’in artığ ı B aktria H elen- le rin i (G reko-B aktria)12 o rta d a n k ald ıra n Yüe-çiler, ö b ü r yandan H in d is
tan’ın ilk ve en büyük im p a ra to rlu k la rın d a n birisi olan Kuşan D evleti’n i13 k u rm u şlard ır. K uşan T ü rk lerin in d ö n em i (M.S. I-IV. yüzyıllar) Batı Türk
istan k ad a r H in d istan m edeniyeti için de b ir altın çağ olm uştur. Ü stelik B uda d in i de, K u şanların k o ruyuculuğu altın d a ortaya çıkıp gelişerek ci- h an şü m û l b ir d in h alin e gelm iştir.14 T am am en b ir T ürk adı olan “ M anas”
kelim esi de B uda P an teo n u n a b ir ilâh adı olarak h e r halde bu devirde g ir
m iş ve yine b u d ö n em d e B ra h m a p u tra n e h rin in k o lla rın d an b irin e ad o la ra k 15 verilm iş olm alıdır.
M.Ö. 38 y ılların d a Talaş n e h ri k ıy ıların d a İra n , A fganistan ve H in d is
tan ’ı zapt etm ek için h a z ırla n a n Batı H u n la rın ın K ağanı Ç içi’n in Ç in liler ta ra fın d a n m ağlup ed ilm esin d en sonra, o n a bağlı H u n la rd a n b ir kısm ı O rta A vrupa’ya h a re k e t e d e rle rk e n d iğ e r b ir kısm ı da İra n ’da güçlü Sasa- n î h ak im iy etin in b u lu n m ası sebebiyle güneye kaym ış ve M.S. 367 yılları
n a d o ğ ru K uşanları o rta d a n k a ld ıra ra k 16 aynı to p ra k la r ü zerin d e Eftalit veya A k h u n lar adıyla b ilin en büyük b ir Türk devleti kurm uşlardır. Akhun- lar, d ah a so n rala rı G azneliler, G u rlu lar ve T em ü rlü lerin de tatb ik ettik le
ri şekilde, elverişli zam anlarda O rta Asya gibi az yağm ur yağan ve kendileri için m üsait b ir iklim e sahip olan Pencâb bölgesine; A fganistan’ı H in d k ıt’- asına bağlayan önem li yollar ü z e rin d e b u lu n a n G azne şe h rin d e n akınla- ra başlam ışlardır. Bu akınlar, Bengal körfezinden Sind ırm ağı ağzına kadar u zan an geniş b ir saha ü ze rin d e hakim olan G u p ta la r17 ta ra fın d a n b aşlan gıçta d u rd u ru lm u ş ve 470 y ılların d a böyle b ir istilâyı önleyecek pek çok önem li te d b ir de alınm ıştı. B una rağ m en kısa b ir süre sonra A khunlar, Toram an (484-515) başkanlığında H in d istan ’ı istilâ h arek etin e girişm işler
11 A.Z.V. Togan, Umumî Türk Tarihine Giriş I, İstanbul 1981, s. 46.
12 Greko-Baktrianlar için bkz. W.W. Tarn, The Greeks in Baktria and India, Cam bridge 1938;
V. A. Sm ith, The Early History of India, from 600 B.C. to the Mohammadan Conquest Including the Invasion of Alexander the Great, O xford 1967, s. 53-120.
13 Bu devlet hakkında bkz. E.Konukçu, Kuşan ve Akhunlar Tarihi, Ankara 1973, s. 5 vd.
14 B. Ö gel, Tîirk Kültürünün Gelişme Çağları, Ankara 1979, s. 39 vd.; A.H . D ani, a.g.e., s. 130;
P. Spear, India, A M odem History, M ichigan 1961, s. 76.
15 Bkz., A .İnan, Makaleler ve İncelemeler, Ankara 1968, s. 112. Ayrıca bkz., A. İnan, a.g£., s. 140 “Manas’ın Tanrıya benzem esi.”
14 B. Ö gel, a.g£., s. 48.
17 Bkz., R. M ookherjee, The Gupta Empire, D elh i 1969, s. 20-105.
984 SALIM CÖHCE
ve T oram an’ın halefi M ihirakula zam an ın d a (515 P-550) G upta devletini d ağ ıtarak Kuzey H in d istan ’ı tam am en ele g e çirm işlerd ir.18
A khunlar, ö n ce leri K uşanlar ve d iğ e rle ri gibi M leccha (yabancı/bar
b ar/p is/m u n d ar) o larak a n ılm a la rın a 19 rağ m en , O rta H in d istan yaylaları
na kadar hakim iyetlerini yayıp iyice yerleştikten sonra m illiyetleri tanınm ış ve H in d kaynakları ta ra fın d a n H u n veya H u n a la r olarak zikredilm eye baş
lanm ışlardır.20 V. yüzyıldan VI. yüzyılın sonlarına kadar Kuzey H indistan’ın en k u d re tli siyasî varlığı olarak g ö rü len bu Türk devleti, coğrafî yakınlık sebebiyle tem asa geçtiği H in d devletleriyle siyasî, askerî ve k ü ltü r a la n ın da m ü n a seb e tlerd e b u lu n a ra k H in d h a lk ın ın h afızasında u zu n süre yer edecek izler b ırak m ışlard ır.21 H in d lile rin ilk defa K uşanlarda g ö rd ü k leri at ve at k ü ltü rü bu d ö n em d e H in d ista n ’a iyice yerleştiği22 gibi, H in d to p lu m u da 530 sen esin d e G alyür y ak ın ların a d ik ilen an ıtta ifadesini b u ld u ğu şekilde T ürkleri “eşsiz k ah ram an lığ a sahip ve dünyaya hak im olan k im seler” o larak 23 tanım aya başlayacaklardır.
Batı G öktürk-Sasanî ittifakı so n u n d a, 557 yılında A fganistan’daki h a k im iy etlerin i kaybeden A k h u n la r kısa b ir süre sonra H in d istan ’da da yı
kılm aya yüz tu ta cak lar ve VII. yüzyılın b aşların d a H in d u asıllı raca lar ta ra fın d a n o rta d a n k a ld ırılac ak lard ır.24 Sadece b u n la rd a n b ir grup, A fga
n istan ile H in d istan arasın d ak i O h in d m ın tık asın d a Türk Ş âhîler adı al
tın d a 870 yılına k ad a r v a rlık ların ı sü rd ü re b ilm iştir.25 Vaktiyle Saka ve K uşanları e rite n kalabalık yerli n üfus H in d istan ’daki A k h u n la rı (H u n a
lar) da aynı akibete u ğ ra tırk e n , İslâm coğ rafy acıların d an ö ğrendiğim ize göre, m u h tem e len Türk Ş âhîlere dayanan büyük b ir T ürk kitlesi A fganis
tan’ın en dağlık bölgelerine nüfuz ederek varlığını m uhafaza etm iş ve Gaz- n e li M a h m u d ’u n H in d se fe rle rin d e ö n em li ro lle r o y n am ışlard ır.
18 E.Konukçu, a.g£., s. 88 vd.; R. Thapar, A History of India I, L on don 1987, s. 141 vd.
19 M. Aziz A h m ed, a.g£., s. 37; K.M. Panikkar, A Survey of Indian History, B englora 1954, s. 114. Daha sonra M üslüm anlar ve Tıirklere de aynı ifade kullanılacaktır.
20 E. Konukçu, “ H ind K aynaklarında H unlara Dair Bazı Kayıtlar”, AÜEF Araştırma Der
gisi, sayı 5 (Ekim 1972), s. 165 vd.
21 Bu hususta bkz. S. Chandra, “Som e O bservation on the Im pact o f C entral A sian Ideas and Institutions on the Structure o f Society and A dm inistration in N orthern India Between the lOth and 12th C enturies A.D.”, Central Asia, (nşr. A. Guha), s. 167-171.
22 R. S. Sharm a, “C entral Asia and Early Indian Cavalry (c. 200 B. C.-1200 A.D.)”, Central Asia, s. 174-179.
23 E. Konukçu, “H ind istan’da D evlet Kuran Altaylı K avim lerden H unalar”, XVI. Milletle
rarası Altaistik Kongresi (21-26.X.1973 Ankara) Bildirileri, Ankara 1979, s. 218.
24 R- C. M ajumdar-H. C. Raychaudhuri-K. Datta, An Advanced History of India, L ondon 1961, s. 153.
25 V. A. Sm ith, Coins o f Ancient India, Varanasi 1972, s. 43 ve 256-7.
HİNDİSTAN’DA TÜRK VARLIĞI 985
Dolayısıyla bu g ru p d a h a so n ra H in d istan ’da k u ru lac ak Türk hakim iyeti için tem el teşkil ettiğ i gibi aynı zam an d a b u g ü n k ü Pakistan’ın da ortaya çıkm asını sağlam ıştır.26
Kuzey H in d istan ’da A k h u n h ak im iy etin in sona erd iğ i sıralard a b atı
d an gelen b ir başka istilâ h arek eti k en d isin i gösterm iş ve 664 yılında Müs
lü m a n A ra p lar S ind bölgesine g irm işler ise de, kısa sü red e geri atılm ışlard ır. A ncak M uham m ed b in Kasım b aşk an lığ ın d a 711 y ılın d a gi
rişile n ikinci teşebbüs gelişm iş ve 731 y ılların a d o ğ ru A raplar, K eşm ir ile Malva ö n le rin e k ad ar uzanm ayı b aşarm ışlard ır.
M üslüm an A raplar, S ind bölgesine hakim old u k tan sonra yerli p u tp e rest ahaliye K ur’an’ın ilgili h ü k ü m lerin i uygulam adılar. B una rağm en H in d istan ’da Islâm d in in in gelişm esini sağlayam adıkları gibi siyasî açıdan da v arlık la rın ı yarı feodal b ir şekilde sü rd ü rm e k isteyişleri27 y ü zü n d en elle
rin d e tu ttu k la rı b ö lg en in d in î-p o litik ç a lk an tıla r içerisin d e kalm asına se
b ep olm uşlardır. Bu hal G azneli M ah m u d gelinceye k ad ar sürecektir.
Dolayısıyla A rap g irişim i H in d istan k ü ltü rü n d e h iç b ir önem li tesir uyan
dırm ayan geçici b ir sın ır h a re k â tı olm aktan öteye g id em em iştir.28 976 yılında Gazne ta h tın a o tu ra n S ebüktegin (976-997) Pencâb’ın ku zeyinde K abil’e k ad a r u zan an sahayı elin d e tu tan H in d u raca C ayapala ve m ü tte fik le rin i y en erek 991 y ılın d a H in d istan ’a d o ğ ru genişlem eye başla
d ı.29 Bu sırada Kuzey H in d istan , E cm ir’de Ç auhanlar, D eh li’de Tomaras- lar, G alyûr’da Kaçavalar, K annauç’da P a rih a ra la r vs. başta olm ak üzere ad eta h e r ö n em li şeh ird e b ir g ru p raca-m ah araca arasın d a b ö lü n m ü ş d u ru m d ay d ı.30 Kısa sü red e A fganistan’ın büyük b ir b ö lü m ü n e h ak im olan S ebüktegin epeyce güçlenm iş ve 993 y ılın d a S am an îleri de y en erek Türk- Islâm dünyasının u m u m î siyaseti içerisin d e k i y erin i alm ış b u lu n u y o rd u . A m a G aznelilerin H in d istan ü z e rin d ek i e tk ileri oğluyla b irlik te k en d isi
n i gösterecektir.
İslâm d in i için gazayı k en d i nefsine farz sayan G azneli M ah m u d 31 b a bası S ebüktegin’in başlattığı H in d istan p o litik asın a büyük önem verm iş
26 O. Turan, Türk İslâm Medeniyeti ve Selçuklular Tarihi, İstanbul 1980, s. 245 ve 277.
27 M. Aziz A hm ed, a.g£., s. 27.
28 T. W. H aig, The Cambridge Shorter History of India, (nşr. H .H . D odw ell), D elh i 1969, s.
205.; P. Spear, a.g£., s. 102.
29 El-Utbî, Tarih-i Yemini (nşr. E lliot Dowson, The History India, as Told by its own Historians II, L ondon 1867-1877), s. 19.
30 T. W. H aig, a.g£., s. 206; K. M. Panikkar, a.g£., s. 114 vd.
31 Bkz., M. Nazım , The Life and Times of Sultan Mahmud of Ghazna, C am bridge 1931, s. 194 vd.; I. Prasad, A Short History of Müslim Rule in India, A llahabad 1931, s. 46.
986 SALIM COHCE
ve otuziki yıllık saltan atın ın (997-1030) yirm ialtı yılını bu ülkeye onaltı b ü yük sefer yapm akla geçirm iştir. O n u n bu se ferle rin h e p sin d e n de m uzaf
fer olarak dönd ü ğ ü ve Türk Ş âhîlerin y erini alan H in d u Ş âhîleri tam am en o rta d a n k ald ırd ığ ı gibi Türk n ü fu zu n u da y en id en G ucerat ile O rta H in distan’a k ad a r yaydığı g ö rü lm ek ted ir.32 A ncak bu seferler, 1040-1071 yılla
rı arasın d a A nadolu’ya yapılan Selçuklu seferleri gibi ileriye dön ü k büyük id e aller taşıyan, yani, yeni b ir vatan kurm aya yönelik geniş çaplı ve p lân lı b ir fetih h a re k â tın ın hazırlayıcıları o lm ak tan 33 öte, b ir yerde ö m rü n ü ci- h â d için n ezretm iş b irisin in şid d etli gaza ak ın ları, dolayısıyla geçici b ire r istilâ h a rek e ti m ahiyetindedir.
G azneli M ah m u d ’u n H in d istan için b ir fatih ten ziyade b ir akıncı ola
rak g ö rü n m esi bazı İngiliz ve H in d istan lı ta rih ç ile rin o n u m erham etsiz b ir yağm acı olarak g ö ste rm ele rin e sebep o lm uştur.34 A m a b u n a karşı çı
k arak M ah m u d ’u n asla basit b ir yağm acı veya b a rb a r o lm ad ığ ın ı b elirten H in d istan ta rih ç ile rin d e n I. P ra sa d 35 y an ın d a P. S p ear da, Kuzey H in d is
tan’daki H in d u la rın köylü sın ıfla rın ın B ra h m a n la rın b ask ıların d a n o n u n akınları sayesinde k u rtu ld u k ların a işaret eder.36 Aslında Gazneli M ahm ud’
u n H in d istan seferleri sadece H in d u la r ü ze rin e tevcih edilm em iştir. 1006 y ılında g erçek leştirilen ve M ultan hakim i D avud’a karşı yapılan üçü n cü H in d seferinde olduğu gibi bu a k ın lar zam an zam an M üslüm anları da h e d e f alm ıştır. O sebeple G azneliler h ak k ın d a önem li çalışm aları olan C.E.
Bosworth’un , M ah m u d ’u n H in d istan seferleri ve siyasetini d ah a değişik y o ru m lad ığ ın ı görm ekteyiz. O n a göre, G azneli M ahm ud, O rta Asya üze
rin d e güçlü b ir şekilde hak id d ia edebilm ek için H in d istan ’ı b ir hazine ve köle kaynağı o larak görm ekteydi. Yoksa H in d lileri im h a veya M üslü
m anlığı yaymak gibi b ir niyeti bulunm am aktaydı.
32 T. W. H aig, Turks and Afgans, New D elh i 1965, s. 10-37.
33 A n ad olu ’ya yönelik Selçuklu ak ınlarınm m ahiyeti için bkz. M. Altay Köymen, “A na
d olu ’nun Fethi ve Malazgirt Meydan M uharebesi”, Malazgirt Zaferi ve Alp Arslan, İstanbul 1968, s. 67-115.
34 M eselâ S. G. Dunbar, A History of India from the Earliest Times to the Present Day I, L ondon 1943, s. 9 2 ’de “H ind m abedlerinin enkâzı M üslüm an ve H in d liler arasında dinî sertliğin kin dolu tohum larını ekti... H indistan M ahm ud’un sürekli baskınları ve korkunç katliam la
rı altındaydı.” Ayrıca bkz., TAV. H aig, The Cambridge Shorter..., s. 207; R. C. Majumdar, a.g£., s. 275; T. W. Walbank, A Short History of India and Pakistan, 1958, s. 48.
35 I. Prasad, a.g£., s. 53.
36 P. Spear, a.gje., s. 102-105. Yazar, buradaki kaydında ayrıca; H indistan’a İslâm iyeti esas
lı bir şekilde getiren lerin Türkler olduğunu , A rapların S in d ’e askerlerini Malabar’a da tüc
carlarını gönderm ek ten öte birşey yapm adıklarını belirterek Indo-Türk devrinde İslâm iyet kadar Türklüğün de ö n em li olduğuna dikkati çeker. O na göre hareketli, kuvvetli ve savaşçı bir m illet olan Türkler bugünkü H indistan’ın dem ografik yapısını daha o zamanlar d eğiş
tirm işlerdir.
H İNDİSTAN’DA TÜRK VARLIĞI 987
H in d ista n ’ın h e r d ö n em d e b ir servet ve köle kaynağı olarak g ö rü ld ü ğü d o ğ ru d u r. A ncak, belki şaşılacak b ir h adise am a, b u ülkede İslâm iyet en güçlü şekilde G azneli M ah m u d ’u n seferleri esn asın d a yayılmış ve B en
gale h ariç o devirde ulaşılan sın ırla rın dışına da h iç b ir zam an çıkam a
m ıştır. Dolayısıyla bu seferler, b u g ü n k ü H in d istan ’ın dem o g rafik yapısını d ah a o zam an lar d eğ iştirip y en id en şekillenm eye zo rlark en , ö n celeri ay
nı bölgede tem asa geçtiği b ü tü n k ü ltü rle ri yutan H in d u iz m ’i de bu defa Türk k ü ltü rü karşısında aciz kalm aya m ah k u m etm iştir.38 B una rağm en M ah m u d ’u n H in d istan ’da K uşan ve A k h u n lar gibi b ir im p a ra to rlu k k u r
maya teşebbüs etm em esi bölgede Türk h a k im iy e tin in esaslı b ir şekilde te
sis edilm esini belki de yüzelli yıl geciktirm iştir. Ama, bu ülkede daha sonra hakim iyet k uracak olan T ürklere so n u çları kalıcı b ir şekilde nasıl h arek e t edileceğine d air ilk ö rn ek le ri gösteren de yine Gazneli M ahm ud olm uştur.
37 Bkz., C. E. Bosworth, The Islamic Dyrıasties, Edinburg 1967, s. 182 ve 187: G azneli Mah
m u d ’un H indistan seferleri için E. M erçil, “ G azneliler D evleti”, Tarihte Tîirk Devletleri I, A n
kara 1987, s. 323-328’de “Sultan M ahm ud, Sâm ânî D evleti topraklarının büyük bir kısm ı üzerind e h akim iyetini kabul ettirdikten sonra H ind istan’ı istilâya ve burada İslâm din in i yaymaya teşebbüs etti... G azn elilerin Türk ve İslâm tarihindeki başlıca rolü kuzey H indistan fütühatına yol açarak İslâm d in in e Pencâb’da kuvvetli bir dayanak noktası eld e etm esi ve daha sonraki H indistan fetih lerin e bu suretle sağlam bir zem in hazırlam ış olmasıdır.