• Sonuç bulunamadı

EYD Ekonomik Yaklaşım Derneği / Association

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2022

Share "EYD Ekonomik Yaklaşım Derneği / Association"

Copied!
19
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

 

Ekonomik Yaklaşım ISSN 1300-1868 print © 2018 Ekonomik Yaklaşım Derneği / Association - Ankara Her hakkı saklıdır © All rights reserved

 

EYD

Ekonomik Yaklaşım Derneği / Association

Ekonomik Yaklaşım 2018, 29(106): 113-131

www.ekonomikyaklasim.org doi: 10.5455/ey.39111

 

Kürsü Sosyalistleri

Hülya DERYA1

15 Kasım 2017’de alındı; 09 Mart 2018’de kabul edildi.

19 Ekim 2018’den beri erişime açıktır.

Received 15 November 2017; accepted 09 March 2018.

Available online since 19 October 2018.

Araştırma Makalesi/Original Article

Özet

Bu çalışmada Kürsü Sosyalistleri olarak adlandırılan bir grup İkinci Kuşak Alman Tarihçi Okul’un temsilcilerinin, 1872’de, sanayileşme sürecinin, özellikle yoksullaşmış işçi sınıfının getirdiği problemlere çözüm aramak ve kamuoyunu etkilemek üzere kurdukları Sosyal Politika Derneği incelenmiştir. Kürsü Sosyalistleri ifadesi, Sosyal Politika Derneği’nin kuruluşu sırasında, ‘bırakınız- yapsınlar’ anlayışına karşı olan ekonomistleri tanımlamak için Oppenheim tarafından ortaya atılmıştır.

Kürsü Sosyalistlerinin ortaya çıktığı on dokuzuncu yüzyıl bir yandan iktisadi kalkınmanın olduğu, diğer yandan sosyal çalkantıların sürdüğü bir dönemdir. Bu derneğin başkanlığını İkinci Kuşak Tarihçi Okul temsilcisi Schmollar yapmıştır. Bu makalenin amacı Sosyal Politika Derneğinin kuruluşunun ve hedefinin Schmoller, Brentono ve Wagner ekseninde değerlendirilmesidir.

Anahtar Kelimeler: Kürsü Sosyalistleri, Sosyal Politika Derneği, Schmoller, Brentano, Wagner, İşçi Sorunu.

JEL Kodları: B10, B12, B15.

© 2018 EYD tarafından yayımlanmıştır

Abstract

The Socialists of the Chair

In this study, we have examined the Social Policy Association which aims to bring solution to the problems caused by the depleted working class. This association was founded in 1872 by the second generation German Historian School representatives called the Socialists of the Chair. The Socialists of the Chair kept distance with free trade and abstract laws of English Economists. In addition to that, in 1870s, this association has       

1 Kilis 7 Aralık Üniversitesi, İİBF Kamu Yönetimi ve Siyaset Bilimi Bölümü, Merkez/KİLİS. E-mail: hulyaderya11@gmail.com   

(2)

 

influenced the Bismarck period. The objective of this association was to find a solution to the social problems.

The president of this association was Schmoller. The purpose of this article is to evaluate the foundation and the goal of the Social Policy Board on the axis of Schmoller, Brentano and Wagner.

Keywords: The Socialists of the Chair, Social Policy Association, Schmoller, Brentano, Wagner, labour issues.

JEL Codes: B10, B12, B15.

© 2018 Published by EYD

Bu makalenin adını ve doi numarasını içeren aşağıdaki metni kolayca kopyalamak için soldaki QR kodunu taratınız.

Scan the QR code to the left to quickly copy the following text containing the doi number of this article. Encoded message:

The Socialists of the Chair https://doi.org/10.5455/ey.39111

1. Giriş

Kürsü Sosyalistleri İkinci Kuşak Alman Tarihçi Okul’un etkili olduğu zamanda gündeme gelmiştir. Bir ifade olarak “Kürsü Sosyalistleri”, 1872’lerin başlarında bir basın polemiği esnasında ortaya çıkmıştır. Heinrich B. Oppenheim, İngiliz Ekonomistlerinin serbest ticaret anlayışına karşı çıkan bir grup profesörü alaycı bir şekilde kürsü sosyalisti olarak tanımlamıştır. Oppeheim’ın ironi olarak kullandığı kürsü sosyalistleri terimi, Bretano, Schmoller ve Wagner tarafından bir onur olarak kabul görülmüştür.

Kürsü Sosyalistleri’nin ortaya çıktığı 19.Yüzyıl, bir yandan iktisadi kalkınmanın olduğu diğer yandan sosyal çalkantıların sürdüğü bir dönemdir. Liberal akımlar kazandıkları destek ve güven ile kendilerini aşırı yoksullaşmış bir işçi sınıfı ve sosyalistler tarafından şekillenmiş bir sınıf bilinci ile karşı karşıya görmektedirler.

Sosyal sorun zamanın belirleyici problemi haline gelmektedir. Bu bağlamda Kürsü Sosyalistleri görünürde sosyalizm kuramını öğretmekle birlikte kendilerini iki cephe arasında arabulucu olarak nitelemektedirler. Faal bir biçimde iktisat politikalarına katılmayı hedeflemektedirler. Brentano, Wagner ve Schmoller Klasik teoriye karşı çıkarken işçi sorunlarının çözümü bağlamında ortak bir bakış oluşturamamışlardır.

(3)

 

Kürsü sosyalizmi kavramı 1870’li yıllarda Alman üniversitelerinde ekonomik sorunların sosyal yönünü dikkate almaya çalışan ekonomistleri tanımlamaktadır.

Brentano, Schmoller ve Wagner’in üniversite alanından çıkmaları ve Sosyal Politika Derneğini kurmalarının nedeni budur. Bununla birlikte kürsü sosyalistlerinin bir

“karakteristiğe” veya tipik bir yöne sahip olduklarını söylemek doğru olmaz.

Brentano’un temsil ettiği sosyal liberalizmin, Schmoller’in güçlü devletçiliği ve Wagner’in devlet sosyalizmi ile fazla ortak noktasının olmadığını söylemek mümkündür.

Bu makalenin amacı, Sosyal Politika Derneği’nin kuruluşunu ve temsilcilerinin görüşleri ele almaktır. Derneğin görüşleri Schmoller, Wagner ve Brentano bağlamında Değerlendirilerek, geç uluslaşan Almanya’nın Sosyal Piyasa Devleti olmasının tohumlarının nasıl atıldığı açıklanmaya çalışılacaktır.

2. Sosyal Politika Derneği

19. Yüzyılın sonuna doğru Almanya’nın endüstrileşmesinde yeni enerji kaynaklarının kullanımı, ulaşım ve haberleşme alanındaki icatlar (benzinli motor 1884, telgraf 1897, telefon 1876) demiryolları etkili olmuştur. 

Almanya’nın endüstriyel güç olma aşaması o dönemdeki endüstrileşmiş İngiltere’de önceden görülen sosyal problemleri beraberinde getirmiştir.1873 ile 1898 arasında büyük depresyonlar yaşanmıştır2. Kapitalizmin hızlı gelişimi, pek çok kişinin kendisini tehdit altında hissetmesine yol açmıştır. Benzer kaygıları taşıyan işçi sınıfı daha ziyade sosyalist düşünceleri temel alarak konuşmaya başlamışlardır. Sosyalizmin yükselişi, neredeyse her ülkede Marksist partilerin kurulmasına neden olmuştur. Bürokrasi artık endüstrilere farklı gözle bakmaya başlamıştır. Ve daha önce desteklediği ekonomik liberalizme karşı çıkmıştır (Schumpeter,1965: 930).Devlet ise iş adamlarının ve       

2 Schumpeter bu bağlamda “fakirliği besleyen bir paradoksluk’tan” bahsetmiştir. Bir yanda korkunç bir üretim artışı gerçekleşmiştir, diğer yanda halkın büyük bölümü devamlı işsizlik tehdidi altındadır (Schumpeter,1965:928).

 

(4)

 

sanayicilerin serbest bırakılması fikri yerine onların kontrol edilmesi ve yönlendirilmesi düşüncesine yönelmeye başlamıştır.

Alman siyaset arenasında Klasiklerin liberal anlayışına karşı olan çok sayıda akım vardı. Schmoller’de bu noktada sosyal adaleti savunan bir sosyal reformist olarak ortaya çıktı3. 1872/73 yılında Sosyal Politika Derneğinin kurucuları arasındadır.

Heinrich Bernard Oppenheim, Schmoller’in sosyal politik yönünü eleştirerek, Tarihçi Okulun temsilcilerine “Kürsü Sosyalistleri” ismini takmıştır. Brentano, Wagner ve Schmoller, Kürsü Sosyalistleri sıfatını kullanarak Eisennach’ta 5 ve 6 Ekim 1872 tarihinde “Sosyal Politika Derneğini” resmi olarak kurdular. Schmoller ilk açılış konuşmasını yaptığı derneğin genel başkanı olmuştur. Dernek; memurların, gazetecilerin, politikacıların, tarihçilerin, istatistikçilerin, Milli Ekonomistlerin ve yatırımcıların birlikteliğinden meydana gelmektedir. Balabkin’e göre, bu dernek bir refah projesi ile yükselen Marksizmi durdurmayı başarmıştır. Ayrıca dernek Bismarck’ı 1880‘li yıllarda sosyal kanunların yasalaşması konusunda ikna etmiştir. Bu bakımdan Schmoller için bu dernek sosyal devletin en önemli tohumlarındandır (Balabkina, 1993:43).

1872 yılında Sosyal Politika Derneği’nin kuruluş konuşmasında Schmoller; “egoist sınıf çıkarlarının üstünde duran kuvvetli devlet, alt sınıfları koruyan ve yükselten yasalar” talebinde bulunur (Schmoller,1872: 71). Schmoller hem kapitalizm hem de kızıl devrimden korkmaktadır. Devletin sosyal reformlarıyla birlikte, özellikle radikal işçi sınıfı hareketini yatıştırmak istiyordur. Bunu tarihsel bir meydan okuyuş olarak görmekte ve sınıf mücadelesiyle devrimlere karşı koymak gerektiğini belirtmektedir.

      

3 Gustav von Schmoller (Prusya’da 1908 yılında asalet unvanı verildi) 24.06.1838 yılında Würtemberg’li bir memur çocuğu olarak Heilbronn’da dünyaya gelmiştir. Tübingen’de 1857-1861 arasında tarih ve devlet bilimleri okudu.

Ödül alan doktorasınınardından Würtemberg devlet hizmetine girdi, ama Prusya lehtarı yaklaşımı nedeniyle ayrılmak zorunda kaldı. Yayınlanmış eserleri dolayısıyla 1864 yılında Halle’de devlet profesörü unvanı verildi. Bu dönemde özellikle sosyopolitik ve istatistiki araştırmalarla ilgileniyordu. 1872 yılında Strassburg üniversitesinde ders vermeye başladı. 1882 yılındaysa Berlin’den gelen teklifi kabul etti ve 1913 yılına kadar orada devlet bilimleri profesörü olarak çalıştı (Nipperdey, 1994:636).

 

(5)

 

Bu sonuçta devletinde çıkarınadır, çünkü aksi durumda sınıf kavgası sonucu yıkılacaktır4 (Schmoller,1872,73).

“Kürsü Sosyalistleri” tarafından bir gereklilik olarak görülen bu dernek, sosyal sorun ve sermaye ile işgücü arasındaki kavgada bilim adamları ile uygulamadaki temsilciler yani yatırımcılar, memur ile basın temsilcileri arasında bir diyalog tesis etmek amacıyla kurulmuştur (Boese, 1938:249). Schmoller, Sosyal Politika Derneğinin kuruluşu ile ilgili amacını programlı bir şekilde açıklamıştır:

‘Biz kesin olarak şu görüşteyiz, eşit olmayan karşıt çıkar gruplarının sınırsız bir şekilde çatışmaları bütün toplumun yararına değildir. Hümanizm ve ortak hissin iktisat hayatında da egemen olması ve devletin bütün çıkar gruplarının menfaatlerini korumak için müdahale etmesi gerekmektedir. Derneğin öncelikli görevi bağımsız davranmak ve her çeşit politik-ekonomik çevrede oluşan fikirleri toplayarak, pratik bir organizasyon oluşturmaktadır. Çünkü bununla kamuoyuna ve hukuk sistemine daha fazla etki edebilme ihtimali vardır’(Boese, 1938:7).

Schmoller, Brentano ve Wagner Sosyal Politika Derneğinde işçilerin devrim yapma tehlikesine karşı farklı görüşler ileri sürmüşlerdir. Schmoller’e göre işçi sorunu ahlaki bir problemdir. Burada Schmoller’in teleolojik (erek bilim) bakış açısını görmekteyiz.

Çünkü etik gelişim düşüncesi sonunda bir ideal toplum fikrinde son bulmaktadır. Bu süreç, toplumsal kurumların mükemmelleştiği oranda hızlanmaktadır. Schmoller tarihi- etik araştırma yönteminden yola çıkarak, kültürel gelişim bağlamında politik, hukuki ve iktisadi kurumlar düşüncesini kurgulamaktadır (Schmoller, 1874:341).5

      

4 Alman Tarihçi Okulun ikinci kuşak en önemli temsilcisi Schmoller’dir. 1865 yılında Schmoller ilk defa işçi sorunu ile ilgili sosyal politik görüşlerini açıklamıştır. Halle’de yazdığı baş eser olan “Geschichte des deutschen Kleingewerbs im neunzehnten Jahrhundert” (Almanya’nın 19. Yüzyıl Küçük Esnafının Tarihi) oldukça güncel bir arka plana sahiptir. Eserindeki küçük esnaf ile ilgili görüşü ise bunların bir devlet düzenlemesine ihtiyaç duydukları yönündedir. Ayrıca toplum yararına serbest rekabet koşullarında küçük esnafın tamamen özgürce piyasa oluşturmasına karşı olması, onun iktisadi liberalizmin oldukça kabul gördüğü bir dönemde, şiddetli tepki görmesine neden olmuştur.

5 Bir toplumun ahlaki ve hukuku varlığından kurumlar oluşmaktadır. Bir toplumun adalet duygusu ne kadar yüksek ve bu toplumda kültürel ahlak ile hukuk ne kadar bağlantılı olursa, kurumlar o kadar yüksek değere kavuşmaktadır (Schmoller, 1874:341-42).  

(6)

 

Brentano’u kendisini “realist ekonomist” olarak tanımlamıştır.6 Hiçbir zaman milli ekonominin etik bir yönünün temsilcisi olarak anılmak istememiştir (Lotz,1932:4).

Ona göre sosyal politik fikirler, ekonomi üzerine düşüncelerden ortaya çıkmaktadır.

Brentano işçi ücretlerinin artışını sendikalar vasıtası ile savunmuştur. Üretim artışı olgusu ön plana çıkartılmıştır. Brentano sendikaları insaniyet namına değil, denge politikası babında desteklemiştir7. Etik kelimesini manevi bakımdan değil, ekonomik yönden değerlendirir. Brentano tek tek işletme bazında bakıldığındaysa azami kar oranını onaylar, bunun sendikalar ve birliklerle dengelenmesi gerektiğini belirtir (Brentano, 1872:383).Sosyal politika adil olmayan bir gelir dağılımını düzelten bir olgu olarak görülmez ve ekonomiyi stabilize eden bir enstrüman olarak algılanır. Bu noktada sadece liberal bir prensip olan “herkes için adalet” kavramı korunmalıdır. Brentano esas itibarla Wagner ve Schmoller’in “etik içerikli” bilimsel çalışmalarını desteklemez.

Wagner de sosyalist devlet konsepti içinde bilinçli bir müdahaleden yanadır. Wagner pek çok Kürsü Sosyalistinden daha kuvvetli olarak sosyal ilerleme için artan üretimin önemini ön plana çıkarmaktadır: Tüm ekonomi-politiğin artan üretimiyle, işçilere milli gelir dağılımının başka formlarından ziyade, oldukça cömert, kalıcı ve kapsamlı yardımlar yapılabilmektedir. Bunlar üretimin veri koşullarında, milli gelirde alt sınıfların aldığı payı büyütme olanağına sahiptir” (Wagner, 1872:23). Yüzyılın ortasında ise, ekonominin etik temellenmesinin dışında başka bir unsura rastlamak mümkün değildir. Bu tutum, sosyal, etik-ahlaki olgulardan ziyade, zorunlu bireysel ve manevi olgulara ağırlık veren bir yapıdadır. Schmoller’in başarılı şekilde teşvik ettiği heterojen yapı sayesinde, toplantılara Kürsü Sosyalistlerinin yanı sıra daha ölçülü sosyalist üyeleri ile merkez üyeleri de katılmaktadır. Fakat politikanın pragmatik olarak desteklenmesi hedefine ulaşmak bazen mümkün olmamıştır. Daha çok genel anlamda formüle edilen deklarasyonlar ilan edilmiştir (Boese, 1938:7). Dernek kamuoyu

      

6 Brentano’nun öğretisi de, milli ekonominin etik yönüyle bağdaştırılır (Weddingen,1966: 31). 

7 1924 yılında Prag’da düzenlenen sosyal politikalar kongresinde, diğer sosyal politikacılardan farklı olarak günde 8 saat çalışma saati uygulamasını sınıf mücadelesi esasında savunmaz. Onun 8 saati savunmasının nedeni, bu uygulamadan verim artışı beklentisi içerisinde olmasından ileri gelir. Bu düşüncelerinin Anglo-sakson ve Çekoslovak bölgesinde ispat edildiğini belirtir (Brentano,1893:6). 

(7)

 

yoklamaları ile halkın nabzını tutmuş birçok işçilerle ilgili birçok sosyal yasanın Bismarck vasıtası ile çıkmasını sağlamıştır.

3.Brentano’nun Ve Schmoller’in Sendika Teorisi

Kürsü sosyalistleri işçi sorununun çözümü konusunda ortak bir dil oluşturmamıştır.

Brentano gençlik yıllarındaki İngiltere ziyaretinde liberal çizgiye yönelmiş ve sendikal hareketten etkilenmiştir. Kuvvetli sendikaların varlığını, işçi sınıfının özgür ve eşit sınıf olarak kabul edilmesinin delili olarak görmektedir. Sendikalar özgürlükçü bir yolla işçi sorununun çözümüne katkı sağlayan etkili bir enstrüman olarak görülmektedir.

Brentano işçi sınıfının bu şekilde devlet zorlaması olmadan, var olan problemleri çözeceğini düşünmektedir. İşçi sınıfı piyasa koşullarında birleşirse, taleplerini etkili bir şekilde savunabilir. Bu şekilde ekonomi içerisinde bir denge oluşmaktadır. Ekonomik ve teknik ilerleme sağlanır, olumsuz etkilerse sendikalar tarafından engellenir.

Ekonomik ve toplumsal fikirleri bağdaştırılmasını ise “Sosyal Liberalizm” olarak görmektedir. Klasiklerin harmoni-uyum düşüncesi farklı bir düzleme taşınmaktadır.

Ona göre uyum, bırakınız yapsınlar-bırakınız geçsinler prensibiyle oluşmaz ve bunun yerine ekonomik hayatı ortaya çıkardığı ihtiyaçlar doğrultusunda oluşan organizasyon üzerinden yürür(Brentano,1923: 553).

Brentano İngiltere örneğinden yola çıkarak, işveren ve sendikaların, tahkim odalarında bir araya gelerek pazarlık yapmaları gerektiğini belirtmektedir (Brentano,1890:125).  

Brentano bu noktada, sendikaların bütün işçi sınıfı adına konuştuğunu, ama tüm işçilerin sendika üyesi olmadığını ve bunun bir tezatlık içerdiğini belirtmektedir.

Sendikal üyelik mutlaka bireyin özgür iradesine bırakılmalıdır (Brentano,1881:79).

Ayrıca tüm işçiler burada oluşan masraflara katılmak zorundadır. Brentano bu noktada tek bireyin iş piyasasındaki güçsüzlüğünden bahseder ve sendikaların tüm işçiler için faaliyet yürütmeleri, üyelik aidatları üzerinden teminat altına alınmaya çalışılır. Tahkim odalarında sendikalar ve işverenler, çalışma koşullarını konjonktürel dalgalanmaları önleyecek biçimde tesis etmelidir. Brentano bunun için şu önerilerde bulunmaktadır:

(8)

 

1. İşverenler, sendikalara karşı dengeleyici unsurdur. Tahkim odalarındaki pazarlıklarda yıkıcı grevlerden korunarak, piyasalar huzura kavuşmaktadır   (Brentano, 1872:263).

2. Sendikalar iş gücünü ihtiyaç duyulan noktaya yönlendirebilmektedir (Brentano, 1878: 623).

3. Sendikalar maaş politikalarıyla konjonktürü etkileyebilme kabiliyetine sahiptir (Brentano, 1878:623).

Brentano artan maaşların sadece işgücü için avantajlı olmadığını, işverenler içinde bazı avantajlar taşıdığını belirtmektedir. Üretilen ürünler satın alma gücü ile desteklenmiş olmaktadır. Brentano istihdamı ve gelir seviyesini devletin değil, serbest seçilmiş olan işveren ve sendikaların belirlemesini istemektedir. Bu şekilde hem işçilerin hem de işverenlerin özgürleşeceğini düşünmektedir. Her iki tarafta, koşulları belirleyen güçlü bir devlete bağılı olmamalıdır. Sendikaların çabalarına rağmen konjonktürel dalgalanmalar oluşuyor ve işsizlik ortaya çıkıyorsa, o zaman işçiler işsizlik sigortasından faydalanmalıdır8. Brentano’ya göre sendikalar ve işverenler, gelir dağılımını devletin yapamayacağı ölçüde uygun dağıtabilir. Brentano bu noktada Wagner gibi tarım devletinin arkasından ağlamanın anlamı olmadığını düşünmektedir.

Çünkü Brentano’ya göre tarım devletinin artan nüfusa iş bulma ve onu besleyebilme kabiliyeti yoktur. İşçi sorunun oluştuğu ekonomik düzen, aynı zamanda bunun çözümünü de sunmaktadır (Brentano,1901:19). Brentano’ya göre endüstrileşmiş devletlerde sendikalar üretim artışı ve buna paralel ücretlerin yükselmesine dolaylı olarak katkı sağlarlar. Sürekli maaşların artışını istemeleri, işgücünün pahalılaşmasına yol açmaktadır. Bu ise yatırımcıları ve kâşifleri harekete geçirir, çünkü istenilen kar oranını elde etmek için sürekli teknik ilerlemelere ihtiyaç duyulur  (Brentano,1893:36).

İşçi sınıfı serbest ekonomik düzenin kendi problemlerini çözdüğünü gördüğü zaman, devrimci bir hareket iken serbest ekonomik düzeni taşıyan unsurlardan biri haline gelir. 

      

8 Sendikalar tarafından idare edilen bir işsizlik sigortası, diğer sigortalar nezdinde de önemli bir önkoşul olarak değerlendirilir.

(9)

 

Bununla birlikte Brentano’a göre politika, işçi sınıfını ekonomik düzene entegre edecek fırsatları kullanmıyor. Oysa işçi sınıfı sorunun çözümü, esasında serbest ekonomik düzeninde ilkeleri olan özgürlük ve eşit hak ile çözümlenebilir (Brentano,1877:121).

Brentano’nun sendikaların katkılarıyla istihdam ve ücret sorunun çözüleceğine dair inancı, Wagner tarafından paylaşılmaz. Schmoller ise, önceleri sendikalara olumsuz bakarken bu düşüncesi zamanla değişerek Brentano’nun sendikalar konusundaki fikirlerini kabul eder9.

Schmoller’in amacı Marx’ta olduğu gibi sınıfsız bir toplum yaratarak tarihi gelişimi sonlandırmak değil bütün sınıfların birbirine yaklaşarak, bütün toplumsal kuvvetlerin harmoni içinde birleşmesini sağlamaktır. Burada yurttaş sosyal reformu iki yönden etkili olmalıdır. Birincisi maddi olarak, bir sosyal devrimi önlemek maksadıyla, ikinci olarak ahlaki yönden, işçileri toplumun bir parçası haline getirmek için. Her iki süreç karşılıklı olarak bağımlıdır (Schmoller, 1874: 326). Çünkü bir işçi ancak ahlaki olarak yükseldiği ve toplumsal ile iktisadi süreçleri bir bütünün parçası olarak gördüğü zaman, sistem içerisindeki görevini fark eder ve davranışını toplumsal çıkarlar doğrultusunda düzenleyebilecek hale gelir. Nüfus artışında yavaşlama, kadın-çocuk çalışa grubun daraltılması ve işçi isteklerinin azaltılması maaşların yükselmesini sağlayacaktır.

Devletin yardım kurumları ve sigortalarıyla, kamusal bir eğitim sistemi sayesinde, işçi hayat planlaması güvence altına alınmış olacak ve böylelikle de işçiler yükselme şansına sahip olacaklardır (Schmoller, 1860:16-17).  

Schmoller ve Brentano 1864 yılında sendikal kuruluşların hukuki olarak tanınması ve çalışma hayatı bünyesine dâhil edilmesi için çalışmalar yapmıştır. Fakat Schmoller bu çalışmaları, iş hayatını engelleyen eşitsizliği ortadan kaldırmak ve işçilerin çalışma koşullarının iyileştirilmesi noktasında gerçekleştirmiştir. Schmoller bir yandan

      

9 Schmoller gençlik döneminde özgürlükçü işçi sınıfı fikri ve devlet müdahalesi düşüncesi arasında gelip giderken, Brentano’nun doçentlik tezi yayınlanır ve Brentano’nun fikirleri Schmoller’i etkiler.Schmoller Brentano’nun sendika fikrini tamamen destekler.

 

(10)

 

sendikaların doğal olarak bazı sorunları beraberinde getirdiğinin farkındadır. Schmoller ve Brentano tarafından talep edilmiş olan sendikaların barıştırıcı etkileri gerçekleşmiş ve bir zamanlar aşılmaz olarak görülen üretim erkine sahip olanlar ile olmayanlar arasındaki sınıf çatışmasını ortadan kaldırmıştır. Sendikaların ve sosyal demokratların çatışmacı tavırları, rekabet eden bir iş birliğine dönüşmüştür. Gerçekten de Schmoller’in Treitschke’nin dogmatik mülkiyet kavramına yönelttiği eleştiriler ve onun büyük işletmelerin organizasyonuna ilişkin görüşleri, Alman anayasal sistemine (paragraf 14’te) “mülkiyetin sosyal bağlamı” olarak girmektedir. Schmoller tamamen yeni kurumsal regülasyonları şu alanlar için talep etmektedir: İşçilerin ortak çıkarları doğrultusunda koalisyon hakkının tanınması ve sendikal derneklerin ihtivası, grev hakkı, işçi ile işveren arasındaki çatışmaların giderilmesine yönelik uzlaştırıcı kurulların oluşturulması, ticari düzenin reformdan geçirilmesi ve ticaret mahkemelerinin kurulması, işçi ile işveren arasındaki tarife görüşmelerinde yasal eşitliğin tesis edilmesi, özel emekli sandıklarının kurulmasına yönelik yasal alt yapılar, iş akitlerinin yasal fesih şartları, kaza ve hastalık sigortası, fabrika kuralları ve buna uygun denetim kurulları, kadın ve çocuk işçiliği.

4.Wagner’in Devlet Sosyalizmi – Schmoller’in Güçlü Devleti

Wagner 1870’li yılların başında özellikle Rodbertus’un devlet sosyalizminden etkilenmiştir. Gençlik döneminde, Klasiklerin liberal görüşlerini savunmuştur 10 (Brentano,1931:63). Daha sonraları Klasiklerin liberal politikalarının işçi sorunlarını çözemeyeceği sonucuna varmıştır. Bir finans bilimci olan Wagner (1835-1917)       

10 Wagner, Berlin Üniversitesi Felsefe Fakültesi tarafından İngiliz sendikal hareketiyle ilgili (Brentano’nun doktora tezi) raportör tayin edilir. Yalnız bu alan ona hem bilimsel hem de kültürel olarak yabancıdır. Wagner’in demokrasiyle idare edilen İngiltere’deki sendikal hareketten ve bununla irtibatlı ücret politikalarından haberi dahi yoktur. Ayrıca liberal görüşlü olan Brentano’nun fikirlerine de uzaktır. Bunun sonunda Brentano ve Wagner arasında şiddetli bir mücadele başlar ve Wagner, Brentano’nun bu argümanlarının yeni olmadığını iddia eder(Brentano, 1931:65). Brentano daha önce Wagner’in yazılarını inceldiği için, onun bu ifadesinin kitaplarında yazmış olduklarıyla çelişki içerisinde olduğunu iddia edebilir. Wagner tezatlık içerisine düşer ve saldırgan rolden savunmacı role itilir. Wagner’in sert saldırılarına karşı Brentano Berlin Üniversitesi Felsefe Fakültesi tarafından özel doçent olarak angaje edilir. Wagner sosyal sorunun çözümü konusunda ne bilimsel ne de kültürel bakımdan Brentano’nun fikirlerini paylaşmaz. Ona göre sendikalar konjonktürü stabilize edebilecek durumda değildir. Bu ancak ekonominin geniş ölçekli devletleştirilmesiyle mümkün olabilir (Wagner, 1878).Brentano’nun birliklerin özgür etkisine karşı, Wagner aynı amaç doğrultusunda devlet sosyalizmini ikame eder.

(11)

 

kendisini şiddetli devlet sosyalisti olarak tanımlamaktadır. Ayrıca politik iradeden iktisat sürecine bilinçli bir devlet eliyle yönlendirme talep etmektedir. Wagner’de devlete iki işlev yüklenmektedir. Birincisi; özel ekonomi ile toplumsal çıkarlar arasında denge kurulması, ikincisi ise piyasa ve toplum arasındaki ilişkilerin dengelenmesidir (Boese,1938:250). Brentano ve Schmoller’e nazaran onun iktisat araştırmaları, tarihi zeminden çok istatistiki zemini temel almaktadır. Wagner’in esas meselesi, “sosyal finans ve vergi politikalarının ölçüm kurallarının” analizinde yatmaktadır (Wagner,1892:1).Wagner, iktisadi olarak zayıf olanların lehine vergisel tedbirlerle, yeniden gelir dağıtımı konusunu talep etmektedir. Buna göre devlet: “Sosyal politik- ekonomi ve politik- finans ile milli gelirin ve servetin anayasal dağılımına müdahale etmelidir. Ayrıca milli gelirin serbest kullanımına ve tüketime de müdahil olmalıdır”

(Wagner,1892:706).

Wagner, sosyal gerginliklerin nedeninin servet kullanımından kaynaklandığını belirtmektedir. Yüksek sınıfların görev bilinçlerine hitap etmektedir. Buna göre sosyalist devlet mantığı kabul edilmelidir. Çünkü ancak o zaman, eğer zenginler kendiliklerinden “çok daha iyi yaşam şeklinden” vazgeçerlerse, bir devrimin önüne geçebilme imkânı vardır (Wagner, 1872:27). Müssingang’a göre; “Servet ve bununla birlikte sınıf tezatlıklarının artmasını önleyecek olan devlet müdahalesinin hedefi Wagner’de vergi yükünün daha adil bir dağıtımı olmaktadır”(Müssingang, 1968:142).

Wagner, tüm toplumsal kaynakların dağıtımındaki dezavantajlarının ve bu kazancın üretimine katkı sağlayan kişilerin dezavantajlarının daha fazla göz ardı edilmemesi gerektiği tespitinde bulunmaktadır (Wagner, 1872:21-22). Fakat bu sadece “sosyal sorunun” çözümünün genişletilmiş halinin bir hareket tarzıdır. Wagner gelir dağılımı konusunda işveren-işgücü arasında serbest pazarlık yerine vergi dağılımındaki değişikliği ön plana çıkartmaktadır. Bununla birlikte muhtemelen Brentano’un etkisiyle Ekim 1871 yılında, işçilere ücret pazarlığı konusunda sendikalara üye olmayı tavsiye etmektedir. Wagner’e göre bu vergi politikasındaki tekrardan dağılımını işaret eder ve sosyalist devlet anlayışına uygun bir enstrümandır(Wagner, 1872: 22-23).

(12)

 

Bir sosyal politikacı ve monarşi taraftarı olan Schmoller, Wagner’de olduğu gibi sosyalist devlet konsepti içinde bilinçli bir müdahaleden yana değildir. Schmoller ise güçlü bir devlet istemektedir. Güçlü devlette kurumlar ekonomik-politik vücudun iskeletini oluştururken devletin kendisi, bütün kurumların merkezi olmaktadır. Bu konumuyla devlet, milli unsurları harekete geçirecek güçtür. Burada söz konusu edilen devlet alt sınıfları yükselten, zayıfları koruyan, adaletli bir yönetim sergileyen, kanunları koyan, egoist sınıf çıkarlarının üzerinde duran, kuvvetli bir yapıdır. Ona göre devlet, hak ve hukuk garantörü olmalıdır, kurumsal güven sağlamalıdır. Çünkü sermaye ile işgücü arasında adil bir rekabeti garanti etmek ile yükümlüdür. Brentano’nun adil rekabete ulaşmak için talep ettiği koalisyon özgürlüğüne karşın Schmoller, burada yatırımcı ile işgücü arasında iki taraflı bir monopol olduğunu belirterek, bunun neticesinde uzun vadede tek taraflı olarak yatırımcının egemenliğinin tezahür edeceğini savunmaktadır (Schmoller, 1874:342). Schmoller, devlete fonksiyon yönelimli bir perspektif çizmektedir. Devlet faaliyetlerinin kapsamını, onun eylemlerinin amacına bağlamaktadır. Bu görüş, tarihsel olarak değişkendir. Schmoller tarih süreci içerisinde devlet eylemlerinin genişleyip tekrar daralabileceği varsayımından yola çıkmaktadır.

Devlete büyük ölçekli ve anti liberal bir güven içinde, ahlaki bir yetiştiricilik görevi vermektedir. Bu devlet egoist sınıf çıkarlarının üzerinde duracak, kanun koyucu olacaktır. Adaletli bir elle ülkeyi yönetmeli, zayıfları korumalı ve alt sınıfları yükseltmelidir (Schmoller, 1890:244). Devlet, kurumlar vasıtasıyla eğitici manada ekonomi üzerinde etkin olabilmektedir. Bu noktada Wagner ile olan fark ortaya çıkmaktadır. Wagner doğrudan devlet müdahalesi talep etmektedir. Brentano ise, Schmoller’i liberal fırsatçı olarak tanımlamaktadır (Brentano, 1931: 98). Brentano, sosyal reformlara, işçilere ücret sonunda pazarlık gücü veren özgür sendikalar ile ulaşmayı planlamaktadır. Burada da yine Brentano’nun liberal sendikal hareketi düşüncesi yerine devlet ön plana çıkar. Schmoller sadece devletleştirmeyle istihdam ve ücret konusunun çözüleceğini ve daha “insani bir düzen” kurulacağını varsayar11.

      

11 Schmoller’in Brentano’ya yazdığı mektup-2.11.78.

(13)

 

Roscher’in etkisinde kalmış olan sosyal liberal Brentano devleti tanrılaştırmaktan uzak durmaktadır. Devletin sosyal sorunun çözümüne etkisi konusunda duyarsız kalmıştır.

Brentano’ya göre kapsamlı devlet müdahaleleri sonunda verimlilik duygusu kaybolmaktadır. Bunun sonunda ekonomi söz konusu idarenin masraflarını taşıyamaz duruma gelmektedir. Bununla birlikte Brentano gerekli düzenlemelerden vaz geçmiş değildir. Ayrıca Prusya memurunun diğer ülkelerle kıyaslandığında rüşvete karşı çok daha dayanıklı hale geldiğini belirtir. Bu noktada Brentano’yu veya kürsü sosyalizminin bütünüyle devlet müdahalesinden yana göstermenin çok mantıklı olmadığı görülmüştür. Brentano’nun sosyal problemin çözümü konusunda önerileri diğer kürsü sosyalistlerinden farklı olduğu kadar bu iddiaları temellendirme konusunda da diğer sosyal politikacılara benzememektedir.

5. Brentano’nun Eşitlik Anlayışı - Wagner’in Sosyal Yardım Fikri

Brentano’nun eşitlik anlayışının temelini sosyal sınıflar arasındaki gözlemleri belirlemektedir. Tarih boyunca kendine bakabilen insanların çalışarak hayatlarını kazanmak zorunda olduklarını gözlemektedir. Sadece lonca sisteminin egemen olduğu dönemde ustalar çırakları üzerinden geçinirdi, devlet kendisini zarara uğratan bu kesimleri besleme zorunluluğunda hissetti( Brentano, 1877: 473). Brentano kendi döneminin çalışma esaslarını incelediğinde, yatırım yapma özgürlüğünün bulunduğunu ve kişilerin özgürce mesleklerini seçebileceklerini gördüğünü belirtmiştir. Liberal prensipler burada yerleşmiş ve insanın kendine bakma hakkı, başkalarının lehine olacak şekilde kısıtlanmamıştır. Bununla birlikte işçi sınıfının geri ve fakir kalmış bir sınıf olduğunu tespit etmektedir. Sosyalist düşünürler serbest piyasa ekonomisinin işçilerin fakirliğine neden olduğunu ve bunun önüne geçmek için bu düzenden vaz geçmek gerektiğini belirtmektedir. Brentano liberal olduğu için bu düşüncelere katılmaz. 

Brentano bu düşüncelere katılmaz, çünkü o liberaldir. Ona göre işçilerin durumu serbest piyasa koşullarından dolayı kötü değildir. Özgürlüğün ve eşitliğin temel ilkeleri henüz yeterince kökleşmediği için durum kötüdür. Yatırım yapma özgürlüğü mevcut iken,

(14)

 

henüz koalisyon yapma özgürlüğü bulunmamaktadır. Eğer işçi sınıfı bu hakka kavuşursa, önemli bir piyasa gücü (sendikalar-işveren birlikleri) ortaya çıkar. İngiliz tecrübesi bunu göstermekte ve üretim artışı sağlayan işçi sınıfının, artık proleter olmak zorunda olmadığını belirtmektedir (Brentano, 1872:63).

Brentano eşitlik prensibine vurgu yaparken, Wagner ve Schmoller sosyal yardımı ön plana çıkartırlar. Her ikisi de işçi sınıfın doğal olarak dezavantajlı olduğunu düşünmekte ve politikanın bu konuda müdahil olması gerektiğini varsaymaktadır (Wagner,1881:155).    Brentano ise maneviyatçı olarak değil ekonomist olarak düşünür ve bu yüzden onun için sosyal yardım bir şey ifade etmemektedir. Eşitlik onun için bu bağlamda daha önemlidir. Brentano’ya göre işçiyi belirli bir zaman diliminde kullanmak isteyen kişi, bir ürünün üretiminde olduğu gibi bu kişinin gençliğini ve yaşlılığını hesaba katmak zorundadır(Brentano, 1878:578 ). Bir işçiyi çalıştırmanın maliyeti, aşağıdaki masrafları karşılayacak miktarda olmalıdır (Brentano, 1878: 578).

a. Gençlik döneminde sarf edilen yetiştirme ve eğitim sermayesinin karşılanması.

b. Çalışma döneminde işgücünün hayat ve çalışma gücünün korunması.

c. Yaşlılık döneminde hayatı idame ettirme masrafı.

Brentano bu öğretiyi devralır ve sadece defin işlemleri maliyetini ilave eder. Bu masraflar kişinin kendi birikimlerinden karşılanması durumda maaşlar aynı oranda artırılmalıdır. Bu gerçekleştirilemeyecek bir durumdur. Brentano bunun için eşitlik düşüncesinden yola çıkarak sigortalılık prensibinin geliştirilmesi gerektiğini belirtir.

(Brentano,1879:101). Ernst Engel’i çalışmalarından yola çıkarak 6 katlı bir sigortanın gerekli olduğu sonucuna varır: 

1. Aile reisinin ölümü durumunda çocukların eğitimi için sigorta 2. Grev ve kriz dönemindeki işsizliğe karşı sigorta

3. Hastalık sigortası

4. Kaza ve sakatlık sigortası 5. Yaşlılık sigortası

6. Defin işlemleri sigortası

(15)

 

İşsizlik sigortası için sendikalar önerilir(Brentano 1879:101).  Hastalık sigortası ise operasyonel fonlara devredilmelidir. Eğitim – kaza – sakatlık – yaşlılık sigortalarıysa özel sektöre yaptırılmalıdır. Brentano işçi sigortasında prensip olarak devlet desteği ve işveren katkısını kabul etmez, çünkü bunu liberal ilkelere aykırı görmektedir. Bununla birlikte sendikaların henüz yeterli ölçüde kuvvetli olmamasından dolayı bu katkıların bir süreliğine devam etmesi zorunludur. Sendikalar güçlendikçe bu katkı ortadan kalkmalı ve hiçbir onurlu işçi bu desteğe muhtaç olmamalıdır. İşçinin maaşından kesilen bu ücretler, kamuoyunda sanki farklı anlaşılmaktadır ve işçi sınıfı bakıma muhtaç bir kitle olarak gösterilmektedir. Bunun önüne geçilmeli ve işçi sigortası yeni bir düzene kavuşturulmalıdır.

Wagner Brentano’dan farklı olarak işçi sigortasını özel sektöre devrini kabul etmez.

Ona göre özel sigorta sektörü işçi haklarını savunmak içi uygun değildir, çünkü burada hedef kar elde etmektir (Wagner,1881:156). Bu nedenlerden dolayı kar amacı gütmeyen bir devlet sigortası talebinde bulunur. İşçilerin gelir seviyesinin dikkate alınması için sigorta finansmanının devlet desteği (vergi geliri dağılımı) ve prim üzerinden gerçekleşmeli gerekmektedir. 

Devlet desteği büyük oranda varlıklı sınıfın aşamalı vergilendirilmesiyle karşılanmalıdır. İşçi sınıfı ise tüketim malları vergisiyle (tuz veya petrol vergisi gibi) buna katkı sağlar. Fakat bu durumda devletin müdahalesi sürekli artar ve devlet gelir dağılımı bakımından güçlenir. Bu durum esasında sosyal krallık (Schmoller) ve devlet sosyalizmi (Wagner) talep eden dünya görüşlerine tezat oluşturmaktadır. Sürekli gücü artan ve mülkiyet-miras konusunda tarihi hakları ortadan kaldırmış bir devlet, Prusya monarşisini de dikkate almaz ve kendi kendini imha eder (Brentano, 1882: 941). Devlet sosyalizmi ise benzer bir kaderi paylaşır. Özel sektör geniş kapsamlı bir devletleştirmeyle bertaraf edildiğinde, politikacılar derhal sendikaların etkisini azaltma yoluna gidecektir. Çalışma koşulları artık iş ortakları tarafından değil devlet tarafından tespit edilecektir(Brentano, 1882: 941). Brentano’ya göre, Bunun sonundaysa özgür

(16)

 

işçilerin sigortasının olmayacağı bunun yerine zorunlu işçilerin destekleneceğini vurgular. (Brentano, 1881 :83). 

1869 yılında sakatlık, hastalık ve yaşlılık sigortasının kurulması gündeme geldiğinde, Brentano işçilerin söz konusu işverene bağımlı hale gelmesinden endişe duymuştur (Brentano,1913:1). İşçi sigortası için meslek yoldaşlıklarının kurulması fikri de, Brentano tarafından sadece kısa süreliğine desteklenir. Bu yoldaşlıkların “yukarıdan”

otoriter bir şekilde kurulmasını eleştirir ve hayatın içerisinden çıkmaları gerektiğini belirtir ( Brentano 1890: 267). Brentano sorunu kamuoyunun görmesini istediği için bu tartışmayı bilinçli olarak üniversite sınırlarının dışına taşır. 

Brentano, “Alman sosyal politikalarının oluşumunda çok etkin olduğunu” belirtmiştir( Brentano: 1931, önsöz). Eğer Brentano’nun ve Bismarck zamanının politikacılarının düşüncelerini karşılaştırırsak Brentano’nun ve Schmoller’in sosyal yasaları etkilemiş olduğu görülür. Brentano büyüyen sendikalar, artan maaşlar ve işçi sigortası mücadelesi verir. Ön planda liberal prensipler bulunur ve eşitlik duygusundan yola çıkılır. Brentano için işçi, kuvvetlenen sendikalar ve artan maaşlarla birlikte artık fakir olmaktan çıkar.

Wagner görüşlerini sosyal politika derneğinde fazla kabul ettiremez. Onun fikirleri Schmoller ve Brentano tarafından büyük ölçüde bastırılır. Sosyal Politika Derneği zamanla daha liberal ekonomistlerin bulunduğu ekonomi kongresi derneğine yaklaşınca Katheder sosyalizmi kelimesinin mucidi olan Oppenheimer’da bu derneğe üye olur (Brentano, 1931:76). Wagner bunu protesto etmek için sosyal politika derneğinden ayrılarak 1877 yılında Christian Stöcker tarafından kurulmuş olan Hıristiyan-Sosyal İşçi Partisi’ne katılır (Brentano, 1931:96). 

6. Sonuç

Sosyal Politika Derneği, bir ifade olarak “Kürsü Sosyalistleri”, 1872’lerin başlarında bir basın polemiği esnasında ortaya çıkmıştır. Heinrich B. Oppenheim, İngiliz

(17)

 

Ekonomistlerin serbest ticaret anlayışına karşı çıkan bir grup profesörü alaycı bir şekilde kürsü sosyalisti olarak tanımlamıştır. Kürsü sosyalistleri terimi, Bretano, Schmoller ve Wagner tarafından bir onur olarak kabul görmüştür. Brentano, Wagner ve Schmoller, Kürsü Sosyalistleri sıfatını kullanarak Eisennach’ta 5 ve 6 Ekim 1872 tarihinde “Sosyal Politika Derneğini” resmi olarak kurdular. Sosyal Politika Derneği kalkınma aşamasında olan Almanya’da sosyal sorun olarak görülen işçi devrimini önlemek ve işçilerle toplumu barış içinde bütünleştirmek üzere kurulmuştur.

Schmoller’in etkisini genişlettiği kuruluşların başında gelmektedir. Schmoller güçlü bir devletin varlığıyla toplumdaki bütün sınıfları birbirine yaklaştırmaktır. Dernek, öncelikle Bismarck dönemini 1870’lerde doğrudan etkilemiş ve uzun yıllar etkisini devam ettirmiştir. Dernek bu etkisini toplantılarla ve oturumlarla desteklemiştir.

Bismarck, büyük bir dikkatle Sosyal Politika Derneği yayınlarını takip etmiştir.

Schmoller, ölümüne değin bu derneğin başkanlığını yapmıştır. Sosyal reform sisteminin kurulması için alınan önlemler bunun başında gelmektedir. Bu önlemler Bismarck’ın şansölyeliği altında uygulamaya konulmuştur. Böylece piyasa ekonomisinde vazgeçilmez olan regülasyonları genel refah artırıcı bir çizgiye çekmeyi başarmışlardır. Daha 19.yüzyılın sonunda Alman İmparatorluğu içinde meydana gelen dehşetli ekonomik büyüme alt sınıfların diğer endüstri ülkeleriyle kıyaslandığında daha yüksek reel girdilere sahip oldukları gözlenmektedir. Alt sınıfların fakirliği ve sosyal düşkünlüğü burada önlenebilir bir fenalık olarak tanımlanabilmiş ve bunun sonucunda

“yüzsüz ücret yasası” ortadan kaldırılmıştır. Bu etki pek çok iz bırakmıştır. Bu reformlar itinalı bir biçimde araştırılmış ve pek çok kez İngilizce konuşan dünyanın içerisinde örneklem olarak kabul edilmiştir. Kürsü sosyalistleri işçi sorununun çözümü konusunda ortak bir dil oluşturmamıştır. Schmoller güçlü bir devlet, Brentano sendikaların varlığını, Wagner ise sosyalist devleti savunmuştur. Brentano sendikaların varlığını, işçi sınıfının özgür ve eşit sınıf olarak kabul edilmesinin delili olarak görmektedir. Sendikalar özgürlükçü bir yolla işçi sorununun çözümüne katkı sağlayan etkili bir enstrüman olarak görülmektedir. Schmoller ve Brentano 1864 yılında sendikal kuruluşların hukuki olarak tanınması ve çalışma hayatı bünyesine dâhil

(18)

 

edilmesi için uğraşmışlardır. Wagner, şiddetli devlet sosyalistidir. Politik iradeden, iktisat sürecine bilinçli bir devlet eliyle yönlendirme talep etmektedir. İşçi sorunun çözümünde, gelir dağılımı konusunda işveren-işgücü arasında serbest pazarlık yerine, vergi dağılımındaki değişikliği ön plana çıkartmaktadır.

Kaynakça

Balabkina, N. W. (1993). Schmoller und der Stammbaum der nationalökonomischen Wissenschaft, Tübingen.

Bose, F. (1938). Aus Gustav von Schmollers letztem Lebensjahrzehnt,Jahrbuch 62, Köln.

Brentano, L. (1877). Die liberale Partei und die Arbeiter, Berlin.

Brentano, L. (1931). Mein Leben im Kampf um die soziale Entwicklung Deutschlands,Jena.

Brentano, L.(1878). Die Arbeiter und die Produktionskrisen, Leipzig.

Brentano,L. (1872). Die Arbeitergilden der Gegenwart, cilt II-Leipzig.

Brentano,L. (1877). Das Arbeitsverhaltnis gemass de heutigen Recht, Leipzig.

Brentano,L. (1882). Gewerbe. 2. Abt. Tübingen.

Brentano,L. (1893). Über das verhaltniss von Arbeitslohn und Arbeitszeit zur Arbeitsleistung, 2. Baskı, Leipzig.

Brentano,L.(1879). Die Arbeiterversicherung gemass der heutigen Wirtschaftsordnung, Leipzig.

Brentano,L.(1881). Der Arbeiterversicherungszwang, seine vorausetzungen und seine folgen, Berlin.

Brentano,L.(1890). Über Arbeitstellungen und Fortbildung des Arbeitsvetrags, Leipzig.

Brentano,L.(1901). Adolf Wagner über Agrar – und İndustriestaat, Berlin.

Brentano,L.(1901). Die Schrecken des überwiegenden İndstriestaates, Berlin.

Brentano,L.(1913 ). Die Konservativen. Konstruktiver und destruktiver Konservatismus, Berlin.

Brentano,L.(1923). Der Ansturm gegen den Achtstundentag und die Koalitionsfreiheit der Arbeiter, Berlin.

Brentano,L.(1931). Annesine mektuplar 17.1.1871 – Jena.

Lotz, W.(1932). Erinnerungen an Ljo Brentano-Münih.

Müssigang, A. (1968). Die soziale frage in der historischen Schule der deutschen Nationalökonomie, Tübingen.

Nipperdey,T.(1994). Deutsche Geschichte 1866-1918,2 Bande, München.

Schmoller, G. (1860). Zur Geschichte der nationalökonomischen Anschichten in Deutschland wahrend der reformationsperiode, Zeitschrift für gesamte Staatswissenschaften.

Schmoller, G. (1872 ). Arbeitseinstellungen und Gewerksvereine, Jena.

(19)

 

Schmoller, G. (1874). Über einige Grundfragen des Rechtes und der Volkswirtscaftslehre, in Schmoller, Jena.

Schmoller’in Brentano’ya yazdığı mektup-2.11.78.

Schumpeter, J. A,(1965). Geschichte der ökonomischen Analyse, Göttingen.

Sschmoller,G(1890). Die Natur des Arbeitsvertrages und der Kontaktbruch, Leipzig.

Wagner, A. (1892). Lehr und Handbuch der politischen Öckonomie 1, Hauptabteilung Grundlegung der politischen Ockonomie 1.Theil, Grundlagen der Volkswirtschaft, Leipzig.

Wagner, A. (1872). Rede über die sociale FrageGehalten auf der freien kirchlichen Versammlung evangelischer Manner in der königl.Garnisonkirche zu Berlin.

Wagner, A. (1881 ). Der Staat und das Versicherungswesen, Tübingen.

Weddingen,W.(1966). Grudnzüge der allgemeinen Volkswirtschaftspolitik, Wiesbaden.

Referanslar

Benzer Belgeler

Çalışmada Vektör Otoregresyon (VAR) modeli kurgulanarak ve büyüme muhasebesi kullanılarak, istihdam başına hâsıla büyümesinin i) sermaye birikiminden kaynaklanan kısmı ve

A) Özel nitelikteki inşaat işyerlerinin kapanma, terk veya tasfiye olmadığı hâlde, işyerinde en az iki yıl süre ile sigortalı çalıştırılmadığı, işverenler

Our results obtained from two methods show that the percentage of renewable energy sources in total energy sources have positively impact on economic growth and renewable

Bu şokun ortaya çıkardığı talep artışının yani Türkiye turizm sektörü yatırım harcaması hedeflerinin sektörel ve toplam üretim, bu üretim için

Kendi temsil ettikleri gruplarının savunuculuğunu yaparak kendilerine sağlanan yararları artırmak için çalışan demokratik kitle örgütleri, meslek örgütleri, sendikalar

Rouf (2011)’un çalışmasındaki 5 bölüm (çevresel bilgi, çalışanlarla ilgili bilgiler, toplum ve diğerleri, enerji, ürünler) ve 39 maddeden oluşan kurumsal sosyal

Teknolojik gelişmenin göstergeleri olarak, Ar-Ge harcamalarının GSYH’ye oranı (%), Ar-Ge harcamalarında kamu- özel sektör kesimlerinin ve yükseköğretimin

1970-2013 arası yıllık verilerin kullanıldığı bu çalışmada, bahsi geçen değişkenler arasındaki uzun dönem ilişkinin varlığı, ARDL eşbütünleşme testi ile