• Sonuç bulunamadı

eyd Ekonomik Yaklaşım Derneği / Association

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2022

Share "eyd Ekonomik Yaklaşım Derneği / Association"

Copied!
30
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Ekonomik Yaklaşım ISSN 1300-1868 print © 2021 Ekonomik Yaklaşım Derneği / Association - Ankara Her hakkı saklıdır © All rights reserved

eyd

Ekonomik Yaklaşım Derneği / Association

Ekonomik Yaklaşım 2021, 32(120): 303-332

www.ekonomikyaklasim.org doi: 10.5455/ey.19003

Türkiye’de Turizm Sektörünün Su Tüketimi Etkisinin Girdi-Çıktı Modeli ile Analizi

Gülfidan AKYÜZ1 Zafer Barış GÜL2

29 Mart 2021’de alındı; 21 Eylül 2021’de kabul edildi.

22 Eylül 2021’den beri erişime açıktır.

Received 29 March 2021; accepted 21 September 2021.

Available online since 22 September 2021.

Araştırma Makalesi/Original Article Özet

Bu çalışmada Türkiye’de turizm sektörünün 2018 yılı yatırım ve gelir hedeflerinin sektörel üretim ve su tüketimi üzerindeki etkisi girdi-çıktı modeli aracılığıyla ele alınmıştır. Bu doğrultuda TÜİK’in 2012 yılı için yayımladığı girdi-çıktı tablosu kullanılmış, turizm sektörü talep, çıktı ve su tüketimi sektörel toplulaştırmalarla elde edilmiştir. Analizlerde, su sıkıntısı çeken ülkeler kategorisinde yer alan ve artan kentleşme, küresel ısınma gibi dinamiklerle su kaynaklarının miktar ve kalitesi giderek azalan Türkiye’de, turizm sektörünün su kaynakları ve tüketimi içindeki yeri, diğer sektörlerle olan bağlantıları ile birlikte ele alınmıştır. Sırasıyla özel sektör turizm yatırım harcamalarında ve dış turizm gelirlerinde artış öngörülerinin su tüketimi etki analiz sonuçlarına bakıldığında, turizm sektöründen sonra en fazla su tüketimi yaşanacak sektörlerin plastik, tarım, balıkçılık, kimya ve çeşitli hizmet sektörleri olduğu görülmektedir.

Anahtar Kelimeler: Turizm, Su Tüketimi, Girdi Çıktı Analizi, Çevresel Etki Değerlendirme, Su Ayak İzi.

JEL Kodları: L83, Q25, D57.

© 2021 EYD tarafından yayımlanmıştır

1 Akdeniz Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi İktisat Bölümü Dumlupınar Bulvarı, Kampüs 07058 Konyaaltı / Antalya. E-mail: gulfidan.akyuz@gmail.com

ORCID No: https://orcid.org/0000-0001-8192-8043

2 Akdeniz Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi İktisat Bölümü Dumlupınar Bulvarı, Kampüs 07058 Konyaaltı / Antalya. E-mail: zafergul@akdeniz.edu.tr

ORCID No: https://orcid.org/0000-0002-9991-7374

(2)

Abstract

An Input-Output Analysis of Water Consumption Effects of Tourism Industry in Turkey

In this study, the production and water consumption impacts of the year 2018 investment and income targets of Turkey’s tourism industry is explored through the use of input-output model. In this respect, the input-output table published by TURKSTAT for 2012 was used and total demand, output and water use of tourism industry was obtained through industrial aggregation. In the analyses, tourism industry’ place in water resources and water consumption was considered in relation to the linkages with the other industries in Turkey which is as a water scarce country and in which the volume and quality of water is decreasing due to global warming and urbanization. When the impact assessment findings with regard to an increase in private sector investment and foreign tourism income are analyzed, plastic, agriculture, fisheries, chemistry and various services industries are observed to consume more water following tourism industry’s own water consumption.

Keywords: Tourism, Water Consumption, Input-Output Analysis, Environmental Impact Assessment, Water Footprint.

JEL Codes: L83, Q25, D57.

© 2021 Published by EYD

Bu makalenin adını ve doi numarasını içeren aşağıdaki metni kolayca kopyalamak için soldaki QR kodunu taratınız.

Scan the QR code to the left to quickly copy the following text containing the doi number of this article.

An Input-Output Analysis of Water Consumption Effects of Tourism Industry in Turkey https://doi.org/10.5455/ey.19003

1. Giriş

Üretici sektörlerle, üretim sisteminin bu üretimi gerçekleştirmek için tükettiği doğal kaynaklar arasındaki ilişkiye olan ilgi gün geçtikçe artmakta ve her geçen gün daha fazla araştırmaya konu olmaktadır. Bu araştırmaların temeli ise sürdürülebilirlik ve sürdürülebilir kalkınma kavramları ile şekillenmektedir.

Sürdürülebilirlik kavramına dayanan sürdürülebilir kalkınmaya günümüzde de kullanılan yaygın anlamını kazandıran, 1987 yılında Norveç Başbakanı Gro Harlem

(3)

Brundtland‟ın öncülüğünde Dünya Çevre ve Kalkınma Komisyonu3 tarafından hazırlanan “Ortak Geleceğimiz” ya da “Brundtland Raporu” olarak anılan rapordur.

Brundtland Raporunda sürdürülebilir kalkınma “Bugünün ihtiyaçlarını, gelecek nesillerin ihtiyaçlarını karşılama kabiliyetinden ödün vermeksizin karşılayan kalkınma” şeklinde tanımlanmıştır (UNWCED, 1987, s. 16). Brundtland raporunu takip eden süreçte Kyoto Protokolü, Rio Deklarasyonu gibi girişimlerin sayısı ve önemi uluslararası boyutta artarak devam etmektedir.

Sürdürülebilir turizm ya da turizmin sürdürülebilirliği tartışmaları da sürdürülebilir kalkınma tartışmalarıyla paralellik göstermektedir. Sürdürülebilir kalkınma tartışmalarının erken aşamalarında yayımlanan raporlarda turizm sektörüne özellikle değinilmemiş olmasına rağmen turizm sektörü temsilcileri gündemden etkilenerek, Uluslararası Otel Çevre İnisiyatifi’ni4 kurmuşlar, ayrıca Birleşik Krallık merkezli bir grup “Turizm Endişeleri” adında bir yönerge yayınlamıştır (Niedziółka, 2012, s. 159).

21. Yüzyılda popülerlik kazanan sürdürülebilir turizm konusunda Birleşmiş Milletler Çevre Programı (United Nations Environment Programme-UNEP) tarafından tur operatörleri için Sürdürülebilir Turizm Girişimi başlatılmıştır. Dünya Turizm Örgütü (World Tourism Organization-WTO) ve Dünya Seyahat ve Turizm Konseyi (World Travel and Tourism Council-WTTC) gibi kuruluşların da desteklediği sürdürülebilir turizm kavramının çeşitli tanımlamalara sahip olmakla birlikte temelde aynı fikir üzerine yoğunlaştığı görülmektedir. WTO ve UNEP’in tanımlamalarına göre sürdürülebilir turizm, “Turistlerin, turizm endüstrisinin, çevrenin ve turizme ev sahipliği yapan yerel toplulukların gereksinimlerine cevap vererek turizmin şimdiki ve gelecekteki ekonomik, sosyal ve çevresel etkilerini dikkate alan turizmdir.”

biçiminde ifade edilmektedir. (UNEP ve UNWTO, 2005, s. 12).

Turizmin ekonomik, sosyo- kültürel ve çevresel etkileri bakımından sürdürülebilirliği oldukça kapsamlı bir konudur. Birbiriyle iç içe olan bu ayrımda çalışmanın konusu

3 World Commission on Environment and Development-UNWCED

4 International Hotel Environment Initiative-IHEI

(4)

kapsamında olan turizmin çevresel etkileri Gössling (2002) tarafından kabaca:

Turizmin kapladığı alan ve arazi kullanımı bakımından yaptığı değişiklikler; turizmin enerji kullanımı; turizm ve yabani türlerin biyotik değişimi ve yok oluşu; turizm ve hastalıkların değişimi ve dağılımı; turizmde çevre algısı ve anlayışındaki değişiklikler; turizmde su kullanımı şeklinde sıralanmıştır.

Bu çalışmada turizmin5 su tüketimi üzerine etkisi, çalışmanın yöntemi olan girdi-çıktı analizinin izin verdiği sınırlar çerçevesinde araştırılmıştır. Türkiye’de ilgili literatüre bakıldığında seçilen çalışma alanında bir boşluk olduğu göze çarpmaktadır. Yapılan çalışmaların genellikle turizm ve büyüme ilişkisi üzerine odaklandığı ve analiz yöntemi olarak ya girdi-çıktı ve/veya sosyal hesaplar matrisi (Akkemik, 2012) ya da ekonometrik yöntemler (Arslantürk vd. 2011; Arslantürk, 2012; Aslan 2016; Ertuğrul ve Mangır, 2015; Gündüz ve Hatemi, 2005; Katırcıoğlu, 2009; Ongan ve Demiröz, 2005; Öztürk ve Acaravcı, 2009; Yıldırım ve Öcal, 2004 2010) kullandığı görülmektedir. Turizm ve su tüketimi ilişkisinin incelendiği bir çalışmaya rastlanmadığından, bu araştırma önemli bir boşluğu doldurmak üzere atılan bir adım olarak değerlendirilebilir.

Çalışma beş kısımdan oluşmaktadır: birinci ve ikinci kısımlarda sırasıyla Türkiye’de turizm sektörünün gelişme performansına değinilmekte ve turizm sektörü ve su kullanımı ile ilgili yapılmış çalışmalar özetlenmektedir. Üçüncü kısımda turizm sektörünün su tüketiminin etkilerinin girdi-çıktı modellemesi yapılmaktadır. Bu bağlamda, ilk önce turizm sektörünün girdi-çıktı tablosundaki temsiline yer verilmekte, ardından girdi-çıktı modeli çerçevesinde sektörel su tüketimleri tespit edilmektedir. Dördüncü kısımda 2018 yılı turizm sektörü için otoriteler tarafından belirlenen turizm gelir (senaryo 1) ve yatırım (senaryo 2) hedefleri doğrultusunda ele alınan iki senaryo için hesaplanan çıktı düzeyi değişimleri ve hedeflenen çıktının elde edilmesinde tüketilecek olan su miktarlarına dair bulgular sunulmakta ve son bölümde senaryoların bulguları tartışılarak analiz edilmektedir.

5 Analizlerde turizm sektörü iç ve dış turizmi birlikte ele almaktadır.

(5)

2. Türkiye’de Turizm Sektörünün Gelişme Performansı

Turizm6 sektörünün uzun dönem büyüme performansı Grafik 1’de gösterilmektedir.

Sektörün 1980’li yıllarda ivme kazandığı gözlenmektedir ve hiç şüphesiz bu konuda turizm sektörünü teşvik edici politikalar ile özellikle 1983 yılında çıkarılan 2634 sayılı turizmi teşvik kanununun önemli bir payı olduğu göze çarpmaktadır. 1990’lar sektör açısından inişli çıkışlı bir seyir izlemekte, 2000’lere gelindiğinde kısmen bir toparlanma gözlemlense de sektörün aşağı yönlü bir büyüme trendi içinde olduğu söylenebilir.

Grafik 1 Turizm sektörü büyüme oranı (%)*: 1970-2018

Kaynak: TÜRSAB turizm geliri verilerinden yararlanılarak oluşturulmuştur.

*: Dolar cinsinden turizm gelirleri büyüme oranıdır.

Ülkeye gelen turist sayısı 2004 yılından 2018 yılına kadar olan 14 yılda, 2016 yılı hariç sürekli artmış ve 2004’de 20,7 milyon olan turist sayısı %122 oranında bir artış ile 2018 yılında 46 milyon seviyesine ulaşmıştır. Buna karşın ortalama harcamada herhangi bir artış kaydedilmemiş aksine azalış görülmüştür. 2004’de 843 ABD doları olan ortalama harcama düzeyi 2018’de 647 ABD dolarına gerilemiştir7. Turist sayısındaki artışın ortalama harcamalara yansımamasının, bir başka deyişle, turist başına düşen harcamaların turist sayısı oranında artmıyor olması turizm sektörünün

6 Bu kısımdaki sektöre yönelik istatistiki bilgiler dış turizme ilişkin verilerdir.

7 Ortalama harcama düzeyinin dolar bazında gerilemesine 2004’den 2018’e 14 yıllık süreçte dolar kurundaki %9’luk artışın da katkısı olabilir.

-60,0 -40,0 -20,0 0,0 20,0 40,0 60,0 80,0 100,0 120,0

(6)

GSYİH’ya olan katkısının nispeten düşük düzeyde kalmasına yol açtığı düşünülmektedir.

Grafik 2 Türkiye’de turizm sektörü: GSYİH’ya katkı, ortalama harcama ve turist sayısı: 2004-2018*

Kaynak: Kültür ve Turizm Bakanlığı verilerinden derlenerek oluşturulmuştur.

* Ortalama harcama ve turist sayısı için sağ eksenden, GSYİH’ya katkı için ise sol eksenden bakılmalıdır.

Grafik 3, 2000 sonrası dönemde turizm sektörünün GSYİH’ya yüzdelik katkısını, turizm yatırımlarının toplam yatırımlar içindeki payı ve turizm yatırımlarının GSYİH’ya oranı ile birlikte vermektedir. Turizm yatırımlarının8 toplam yatırımlar ve GSYİH içindeki paylarının zaman içindeki gelişimine bakıldığında 2000’lerin başındaki yatırımların, 2008 küresel krizinin de etkisi ile azaldığı, daha sonra tekrar toparlanarak artışa geçtiğini görüyoruz. Ancak turizm yatırımlarının 2012 sonrasında 2017 yılına kadar kademeli olarak düştüğü, yatırımlardaki bu düşme ile birlikte turizm

8 Turizm yatırımları en genel ifadesiyle “turistlerin konaklama, yeme içme, dinlenme ve eğlence ihtiyaçlarını karşılamaya yarayan tesis, arazi ve teçhizatların bütünü” olarak tanımlanmaktadır (Kahraman, 1986’dan aktaran Şenel, 2007: 6). Alt yapı, üst yapı ve diğer hizmet tesisleri yatırımları olmak üzere üç kategoride değerlendirilen turizm yatırımlarında, alt yapı yatırımlarını devlet tarafından gerçekleştirilen yol, liman, köprü, havaalanı ile su, elektrik, kanalizasyon gibi temel hizmetlere dönük yatırımlar oluşturmaktadır. Üst yapı yatırımları, turistlerin konaklama ihtiyaçlarını karşılamak için yapılan otel, motel, tatil köyü vb. yatırımlardır ve bu tür yatırımlar turizm yatırımlarının en önemli kısmını oluşturur. Son olarak diğer hizmet tesisleri yatırımları, alt ve üst yapı yatırımları dışında turistlerin yiyecek, dinlenme, eğlenme ve spor aktivitelerini karşılamak için kurulan her türlü tesis için yapılan yatırımlardır. Turizm yatırımlarını üst yapı yatırımları ile diğer hizmet tesis yatırımlarının toplamı oluşturmaktadır (Şenel, 2007: 7).

, 5, 10, 15, 20, 25, 30, 35, 40, 45, 50,

-1,00 -0,80 -0,60 -0,40 -0,20 0,00 0,20 0,40 0,60 0,80 1,00 1,20

2004 2005 2006 2007 2008 2009 2010 2011 2012 2013 2014 2015 2016 2017 2018

GSYİH'ya katkı (%) ortalama harcama (Bin USD) turist sayısı (milyon)

(7)

sektörünün GSYİH’ya olan katkısının özellikle 2012 sonrası dönemde azaldığı gözlenmektedir. Yine de yıllar içinde turizm sektöründe yaşanan gelişimde turizm yatırımlarına sağlanan vergi muafiyetleri, krediler, teşvik primleri ile kamu taşınmazları ve orman arazilerinin yatırımcılara tahsisi, su, elektrik gaz ücretlerinde indirimler sağlanması gibi uygulamalarla özendirilmesinin önemli bir payı olduğu görülmektedir.

Grafik 3 Turizm yatırımları ve turizm sektörünün GSYİH’ya katkısı (%): 2004-2018

Kaynak: Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe Başkanlığı ve Kültür ve Turizm Bakanlığı verilerinden derlenerek oluşturulmuştur.

3. Turizm Sektörü ve Su Kullanımı ile İlgili Yapılmış Çalışmalar

Girdi-çıktı modellerinin çevresel sorunlara uyarlanması 1960’ların sonlarından itibaren gündeme gelmiştir (Miller ve Blair, 2009, s. 446). Genel olarak su tüketiminin ekonomiye etkilerini girdi-çıktı modeli çerçevesinde inceleyen çalışmalar (Chen, 2000; Duarte vd., 2002; Lenzen, 2001; Okadera vd., 2006; Wang vd., 2009;

Velázquez, 2006) literatürde yer alsa da, turizm sektöründe su kullanımının etkilerini girdi-çıktı modeli ile açıklayan çalışmalar (Cazcarro vd., 2014) nispeten yetersiz kalmıştır. Türkiye için turizm sektörünün ulusal ölçekte girdi-çıktı modeline dayalı bir su tüketimi analizine rastlanmamıştır. Bu bağlamda çalışmanın özgün bir değer taşıdığı düşünülmektedir.

-2,0 -1,0 0,0 1,0 2,0 3,0 4,0 5,0 6,0

2004 2005 2006 2007 2008 2009 2010 2011 2012 2013 2014 2015 2016 2017 2018

tutizm yatırımlarının toplam yatıımlar riçindeki payı (%)

turizm yatırımlarının GSYİH içindeki payı (%)

GSYİH'ya katkı (%)

(8)

Turizm sektörü ve su kullanımı ile ilgili çalışmalar, temelde turizmin bir sektör olarak tükettiği su miktarı ile azalan su kaynakları arasındaki ilişki üzerinde yoğunlaşmaktadır. Gössling (2015) turizmde su kullanımının 3 ayrı bakış açısı çerçevesinde ele alındığını ileri sürmektedir. Bunlardan ilki, litre ya da metreküp olarak ölçülen doğrudan ve dolaylı su kullanımı, ikincisi, suyun kıt bir kaynak olmasından hareketle sektörel ve evsel kullanım arasındaki dağılımı ile suyun ülkeler arasındaki transferi çerçevesinde su kullanımının sürdürülebilirliği, son olarak su talebini azaltmaya yardımcı olacak tüm önlemleri içerecek biçimde suyun yönetimi.

Turizm ve su kullanımı ile ilgili belki de en kapsamlı ve sistematik çalışmalardan birini Gössling vd. (2012)’nin çalışması oluşturmaktadır. Turizmde su kullanımını talep ve arz boyutları ile ele alan çalışma, 2000 yılından 2020’ye projeksiyonları da içerecek biçimde 55 ülke için toplam 24 gösterge kullanılarak yapılmıştır. Suyun küresel bir kaynak olarak ülkeler arasındaki dağılımı ve kullanımı ekseninden hareketle ilk önce suyun turizm sektörü tarafından doğrudan ve dolaylı kullanımı ele alınmış ardından su yönetimi hem talep hem de arz yönünden ayrıntılı bir şekilde irdelenmiştir. Çalışmanın ortaya koyduğu sonuçları şu şekilde özetlemek mümkündür.

Öncelikle su tüketiminin turizm sektöründe stratejik hale gelmesinde turizm faaliyetlerinin özellikle su kıtlığı yaşanan coğrafyalarda yoğunlaşması ve bununla orantılı bir şekilde turistlerin suyun kısmen bol olduğu bölgelerden daha kıt olduğu bölgelere hareket etmeleri ayrıca, turizm faaliyetlerinin kuraklığın en fazla yaşandığı yaz dönemlerine denk gelmesi önemli rol oynamaktadır. Turizmin küresel ölçekte dünya su tüketimine katkısının %1 seviyelerinde olmasına karşın, yukarıda sayılan sebepler ile birlikte ayrıca iklim değişikliğinin olumsuz etkileri de hesaba katıldığında suyun uzun dönemde stratejik öneme haiz bir kaynak olduğu gerçeği ortaya çıkmaktadır. Bu çerçevede özellikle su kıtlığı yaşanan turizm destinasyonlarında su kıtlığının önüne geçmek amacıyla önleyici tedbirleri içeren ve de suyun arz ve talep yönünü de dikkate alan bütüncül su yönetimi politikaları uygulamaya konulmalıdır.

(9)

Bu konudaki tavsiyelerin en başında turizmin su ayak izinin9 tespiti ve yönetimi gelmektedir.

Su kullanımının tespitinde en yaygın kullanılan yöntem su ayak izi’nin hesaplanmasıdır. Hadjikakou vd. (2013), varsayımsal olarak oluşturulan 5 farklı tatil paketi10 için doğrudan ve dolaylı su kullanımlarını su ayak izi yöntemi ile tahmin etmiştir. Çalışmada kullanılan su ayak izleri doğrudan ve dolaylı olmak üzere iki kısımdan oluşmakta; ayrıca doğrudan su ayak izini barınma su ayak izi ve turistik faaliyetler için su ayak izi’nin toplamı; dolaylı su ayak izini ise beslenmenin su ayak izi ile yakıt su ayak izinin toplamı oluşturmaktadır. Ayrıca turizm faaliyetinin yerel su kaynaklarının kullanımı ile küresel su tüketimine olan katkısını ölçmek amacıyla yerel ve küresel su ayak izleri de tahmin edilmiştir. Çalışmanın ortaya koyduğu sonuçlar tüm örneklerde dolaylı su ayak izinin doğrudan su ayak izine baskın geldiğini göstermektedir. Ayrıca toplam su ayak izinin %75 ile %95 aralığındaki kısmını beslenmenin su ayak izi oluşturmakta; yakıt ayak izi ise toplam ayak izinin ancak

%10’luk kısmına karşılık gelmektedir.

Turizm sektörü ve su kullanımı ile ilgili yapılan çalışmalarda öncelikle sektörün dolaylı su kullanımının doğrudan kullanımdan çok daha fazla olduğu tespiti yapılmakta, ayrıca dünyada popüler turizm destinasyonları genel olarak yarı kurak ve kurak bölgelerde yoğunlaştığından ve turizm faaliyetlerinin en yoğun olduğu zaman diliminin aynı zamanda en kurak yaz dönemlerine rastlamasından dolayı, turizm sektöründe su kullanımı özellikle turizm sektörünün önemli olduğu su fakiri ülkeler açısından stratejik bir önem ve aynı zamanda yönetilmesi gereken bir kaynak niteliği

9 Su ayak izi kavramı ilk olarak 2002 tarihinde Arjen J. Hoekstra tarafından ortaya atılmıştır. Bir mal ya da hizmetin üretiminden nihai kullanıcıya ulaşıncaya kadar geçen süreçte kullanılan tatlı su miktarının ölçümünü göstermektedir (Alper, 2015, s. 28).

10 Tatil destinasyonlarının seçiminde Skyscanner web sitesinde 2011 yılında İngiltere’de en çok seçilen yaz tatili için gidilecek yerler sıralaması esas alınmıştır. Bu doğrultuda oluşturulan tatil paketleri şu şekildedir: Paphos, Kıbrıs’da 5 yıldızlı otel’de 7 gecelik lüks golf tatili; polis Cryshochous, Kıbrıs’da 9 gecelik kamp tatili; Bodrum, Türkiye’de 2 yıldızlı otelde 9 gecelik düşük bütçeli plaj tatili; Mykonos, Yunanistan’da 4 yıldızlı otelde 12 gecelik pahalı ve kaliteli plaj tatili ve Suriye’de yerel evlerde konaklamalı 28 gecelik sırt çantalı tatil.

(10)

taşımaktadır. Bu doğrultuda tüm çalışmalarda neredeyse ortak uzlaşı noktası suyun turizm bağlamında sektörel ayak izinin tespiti ve yönetimi olmaktadır.

4. Turizm Sektörünün Su Tüketiminin Girdi-Çıktı Modeli ile Analizi

Bu çalışmada analiz aracı olarak standart girdi-çıktı modeli kullanılmıştır. Öncelikle, ulusal hesaplar sisteminde turizmin ayrı bir sektör olarak yer almamasından dolayı turizm sektörü girdi-çıktı tablosuna entegre edilmiş, ardından sektörün su kullanımı, girdi-çıktı tablosunda su ile ilgili sektörler dikkate alınarak hesaplanmıştır.

4.1. Turizm Sektörünün Girdi-Çıktı Tablosuna Entegre Edilmesi

Ulusal hesap sisteminde turizmle ilgili üretim, tüketim, istihdam verileri kısmen yer almasına rağmen turizm sektörü çıktıları ile ilgili detaylar girdi-çıktı istatistiklerinde doğrudan yer almamakta; konaklama ve seyahat hizmetleri gibi sektörlerin içerisinde bir nevi “saklı” olarak bulunmaktadır. Bu da turizm sektörü konusunda ekonomi genelinde kapsamlı bir analiz yapılmasını zorlaştırmaktadır. Turizm sektörünün arz ve talep yönüyle sektörü oluşturan ekonomik faaliyetlere göre Ulusal Hesaplar Sistemi (System of National Accounts-SNA) standart sınıflandırmasında yer alamamasının temel nedeni ise turizmin genel olarak talep yönlü bir sektör olmasından ve tam olarak hangi faaliyetlerden oluştuğunun turistlerin talepleri doğrultusunda şekillenen geniş bir yelpazeyi barındırmasından kaynaklanmaktadır (Van de Steeg ve Steenge, 2008, s. 4).

Turizm sektörünün kapsamlı bir biçimde ele alınması için UN, WTO, OECD, EUROSTAT başta olmak üzere uluslararası kuruluşların katkılarıyla “Turizm Uydu Hesabı: Tavsiye Edilen Metodolojik Çerçeve 2008” 11 başlığıyla daha önceki çalışmaların bir birikimi şeklinde bir belge revize edilerek yayımlanmış ve birçok ülke tarafından kabul görerek kullanılmaya başlanmıştır (UN, 2010, s. 5-6: Frechtling,

11 “Tourism Satellite Account: Recommended Methodological Framework 2008”

(11)

1999, s. 163- 164). Türkiye İstatistik Kurumu da bu konuda başladığı çalışmalarını 2021 yılında tamamlamayı öngördüğünü açıklamıştır. (TUİK, 2017, s. 74).

Grafik 4 Konaklama ve yiyecek hizmeti faaliyetleri ve turizm gelirleri (Bin TL)

Kaynak: TÜİK ulusal hesaplar ve turizm istatistiklerinden derlenerek oluşturulmuştur.

Turizm sektörünün ulusal gelir hesaplarında bir sektör olarak yer almaması, ancak turizm sektörünün gelirlerinin turizm istatistikleri başlığı altında ayrı olarak izlenmesi, ulusal gelir hesaplarında turizme en yakın sektör olan “konaklama ve yiyecek hizmeti faaliyetleri” ile turizm sektörü arasında ilişkiyi akla getirmektedir. Grafik 4’de özetlendiği gibi, “konaklama ve yiyecek hizmeti faaliyetleri” turizm sektörüne yakın bir sektör olmasına rağmen sektörün gelirlerinin tamamını temsil etmekte yetersiz kalmaktadır. Gelir ve gayri safi katma değer verileri incelendiğinde, “konaklama ve yiyecek hizmeti faaliyetleri” sektörü ile turizm ile doğrudan ilgili “seyahat acentesi, tur operatörü, diğer rezervasyon hizmetleri ve ilgili hizmetler” sektörünün birlikte turizm sektörünü oluşturabileceğini göstermektedir. Nitekim 2012 girdi-çıktı tablosunda bu iki sektörün gayrisafi katma değerleri toplamı ile 2012 yılı turizm gelirleri karşılaştırıldığında, değerlerin büyük oranda örtüştüğü, girdi-çıktı tablosunda

- 20 000 000 20 000 000 40 000 000 60 000 000 80 000 000 100 000 000 120 000 000

2004 2005 2006 2007 2008 2009 2010 2011 2012 2013 2014 2015 2016 2017

Konaklama ve yiyecek hizmeti faaliyetleri turizm gelirleri

turizm gelirleri -konaklama ve yiyecek hizmeti faaliyetleri (farkı)

(12)

ilgili sektörlerin gayrisafi katma değerleri toplamının turizm gelirinin yüzde 93’üne tekabül ettiği görülmektedir12.

Çalışmada kullanılan veri seti, TÜİK’in en son yayımladığı 2012 girdi-çıktı tablosudur. 2012 yılı girdi-çıktı tablosu 64 sektörden oluşmaktadır. Akdeniz Turistik Otelciler ve İşletmeciler Birliği’nin (AKTOB) 2014 yılında yayınladığı “2023’e doğru Türkiye’de Turizmin 100 yılı: Turizm Sektörünün Yapısı, Büyüklüğü ve Ekonomiye Katkısı” başlıklı araştırmasındaki toplulaştırma yöntemi esas alınmış ve turizm sektörünün girdi aldığı sektörler dikkate alınarak 64 sektör, turizmin de dahil olduğu 29 sektöre toplulaştırılmıştır.

2012 yılı girdi-çıktı tablosu için turizm uydu hesabı oluşturulması üç aşamada gerçekleştirilmiştir. İlk olarak tabloda 36. sektör olan "Konaklama ve yiyecek hizmetleri” ile 53. sektör olarak yer alan “Seyahat acentesi, tur operatörü, diğer rezervasyon hizmetleri ve ilgili hizmetler” sektörleri toplulaştırılarak tek bir sektör haline getirilmiştir13. İkinci aşamada toplulaştırma ile elde edilen bu yeni sektör için

12 2012 girdi-çıktı tablosunda turizm ayrı bir sektör olarak yer almamakta, ayrıca ulusal hesaplar içinde yer alan üretim yöntemiyle GSYİH hesaplarında da turizm bir sektör olarak bulunmamaktadır.

TÜİK’de bu anlamda turizm sektörüne ilişkin yegane bilgi turizm istatistikleri altında yer alan ve dolar olarak ölçülen turizm gelirleridir. 2012 girdi-çıktı tablosunda turizm sektörü ile yakında ilişkili sektörler, “konaklama ve yiyecek hizmetleri” ile “seyahat acentesi, tur operatörü, diğer rezervasyon hizmetleri ve ilgili hizmetler” sektörleridir. Grafik 4’de öncelikle 2004’den 2017’ye dolar cinsinden turizm gelirleri ilgili yılın ortalama dolar kuru ile çarpılıp TL’ye dönüştürülmüş, ardından üretim yöntemiyle GSYİH’da turizme en yakın sektör olarak düşünülen “konaklama ve yiyecek hizmetleri faaliyetleri” sektörü katma değerleri ile turizm sektörü gelirleri birbirleriyle karşılaştırılmıştır. Ayrıca, aradaki farkın kabaca üretim yöntemiyle GSYİH hesaplarında bulunmayan fakat girdi-çıktı tablosunda yer alan “seyahat acentesi, tur operatörü, diğer rezervasyon hizmetleri ve ilgili hizmetler” sektörünün katma değerini temsil edebileceğine dair çıkarsamada bulunulmuştur. Katma değer ile gelir aynı şey olmamakla birlikte burada amaç bu grafikten hareketle, girdi-çıktı tablosunda doğrudan yer almayan turizm sektörü için ilgili iki sektörün toplamı ile bir turizm uydu hesabının oluşturulabileceğine dair bir kanıt ya da gerekçe ortaya koymaktır.

Burada tüm restoranlar ve tüm konaklama hizmetleri ile tüm seyahat hizmetlerinin turizm sektörüne dahil edildiğine dikkat edilmelidir. Bu oldukça “kaba” bir varsayım olmakla birlikte literatür bu verinin gerçek turizme indirgenmesi için bir katsayı/yöntem önermemektedir.

13 Turizm uydu hesapları konusunda TÜİK tarafından henüz resmi bir açıklama yapılmamasından, ki çalışmaların 2021’de tamamlanması öngörülüyor, dolayı bu iki sektörün toplulaştırılarak turizm sektörünü temsil edebileceği varsayılmıştır.

(13)

girdi ya da teknik ve çıktı ya da dağılım katsayıları14 hesaplanmıştır. Son olarak, TÜİK’in turizm hesaplarından alınan 2012 turizm gelirleri, ikinci aşamada sözü edilen girdi/teknik ve çıktı/dağılım katsayıları ile çarpılarak, girdi çıktı tablosunun turizm sektörü için satır ve sütun değerleri elde edilmektedir. Bu yolla turizm sektörünün çıktısını üretebilmesi için diğer sektörlerden kullandığı girdi miktarıyla, yarattığı katma değer unsurları bulunmakta, diğer taraftan turizm sektörünün toplam üretiminin ne kadarının diğer sektörlerin üretimlerine girdi olarak, ne kadarının ise nihai kullanıma tahsis edileceği ortaya çıkmaktadır. 36. ve 53. sektörlerin toplulaştırılmasından elde edilen yeni sektörün yalnızca girdi/teknik ve çıktı/dağılım katsayılarının kullanıldığı unutulmamalıdır. 2012 toplulaştırılmış girdi-çıktı tablosu için turizm uydu hesabı bu şekilde oluşturulduktan sonra 36. ve 53. sektörler girdi- çıktı tablosundan çıkarılmış, yalnızca bu iki sektörün toplulaştırılması ile elde edilen turizm sektörü girdi-çıktı tablosunda yer almıştır.

4.2. Girdi-Çıktı Modeli Çerçevesinde Çevresel Bir Gösterge Olarak Sektörel Su Tüketimleri

Türkiye ekonomisi için ulusal hesaplar sistemiyle uyumlu ve entegre bir çevresel hesap sisteminin bulunmaması, sektörel su kullanımlarının analizini güçleştirmektedir. Her ne kadar SNA’ya çevresel istatistiklerin entegre edilmesi amacıyla Birleşmiş Milletler, Avrupa Komisyonu, Uluslararası Para Fonu (IMF), Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü (OECD) ve Dünya Bankası (WB) gibi uluslararası kuruluşlar Entegre Çevre ve Ekonomik Hesaplar Sistemi (SEEA) olarak bilinen bir sistem geliştirmişlerse de15 henüz Türkiye’de turizm sektörüne benzer

14 Girdi ya da teknik katsayılar, sektörün toplam çıktısının diğer sektörlerden kullanılan girdiye bölünmesiyle hesaplanır. Bir birim çıktıyı elde edebilmek için ne kadar girdiye gereksinim olduğunun bilgisini verir. Çıktı ya da dağılım katsayıları ise girdi çıktı tablosunda sektörün toplam çıktısının soldan sağa olmak üzere ara kullanım ve nihai kullanım unsurlarına bölünmesiyle elde edilmektedir.

Çıkan katsayı, sektörün bir birim çıktısının ne kadarının diğer sektörlerce girdi olarak kullanıldığı bilgisini vermektedir.

15 Hollanda, Çevresel Hesaplar Sistemini İçeren Ulusal Hesaplar Matrisi’ni (NAMEA-national accounting matrix including environmental accounts) geliştirmiş ardınan, İsviçre, Almanya, Birleşik

(14)

biçimde, çevresel istatistikler ulusal hesap sistemine entegre bir yapıda yayımlanmamaktadır. Çalışmada karşılaşılan bu zorluk endüstriyel su tüketimlerinin hesaplanmasında geliştirilen teknik çözümler çerçevesinde elde edilen uydu hesaplardan yararlanılması yoluyla aşılmaya çalışılmıştır.

Çalışma turizm sektörünün belirlenen ekonomik hedefleri doğrultusunda diğer endüstriyel faaliyetlerle olan ekonomik ilişkileri ve bu ekonomik faaliyetlerin su tüketimi bağlamında ortaya çıkardığı çevresel etkiler olmak üzere iki katmanlı bir değerlendirme ekseninde şekillenmiştir.

Sektörel su kullanımlarının elde edilmesinde 2012 girdi-çıktı tablosunda 25. sektör olarak yer alan “ Doğal su; suyun arıtılması ve temini hizmetleri” ile 26. sektör olarak yer alan “Kanalizasyon hizmetleri, kanalizasyon çamuru; atığın toplanması işlenmesi ve bertarafı; maddelerin geri kazanımı; iyileştirme hizmetleri ve diğer atık yönetimi hizmetleri” sektörlerinin toplulaştırılması ile elde edilen yeni sektörden yararlanılmıştır. Elde edilen bu sektöre ait teknik katsayılar ekonomide faaliyet gösteren endüstrilere ait su taleplerinin bir göstergesi olarak kabul edilmiştir.

5. Türkiye’nin Turizm16 Sektörü Hedefleri Bağlamında Girdi-Çıktı Modeli Senaryoları

Türkiye’de 2018 yılında turizm sektörü için yapılan öngörüler değerlendirildiğinde iki temel belirleyici faktör göze çarpmaktadır. Bunlardan birincisi turizm sektörünün ekonomik getirisi ve ikinci olarak ise bu gelirin sürdürülebilir olmasında önemli bir etken olan yatırımların nicelik ve niteliğidir. Çevreyle olan bağlantısı bakımından konunun bir diğer önemli boyutu ise yapılan bu ekonomik öngörülerin gerçekleşmesinde en temel üretim girdisi olan su kaynaklarına duyulan gereksinimdir.

Krallık ve Japonya gibi ülkeler de kendi NAMEA’larını geliştirerek uygulamışlardır (Velázquez, 2006, s. 227).

16 Senaryolar turizm sektörünü iç ve dış turizmin toplamı şeklinde ele almaktadır.

(15)

Ele alınan senaryolarda bu iki konu üzerinde durulmaktadır. Bu kısımda senaryoların içeriği tanıtıldıktan sonra elde edilen bulgular sunulacaktır.

Senaryo 1: 2017’ye göre 2018’de nihai talep şoku olarak gerçekleşmesi öngörülen özel sektör turizm yatırım harcamalarında %13,6 oranında artış ve kamu yatırım harcamalarında ise %3,6 oranında azalış17.

Bu senaryoda 2017 yılına göre 2018 yılında gerçekleşmesi öngörülen özel sektör turizm yatırım harcamasındaki artış ve kamu sektörü yatırım harcamalarındaki azalış turizm sektörüne toplam nihai talep şoku olarak yansıtılmıştır. Bu şokun ortaya çıkardığı talep artışının yani Türkiye turizm sektörü yatırım harcaması hedeflerinin sektörel ve toplam üretim, bu üretim için gereksinim duyulan su kullanımı ve bunun su dengesi üzerindeki etkisi, hane halkının dışsal ve içsel kabul edildiği bir başka deyişle kapalı ve açık modeller için incelenmiştir.

Senaryo 2: 2018 yılında ihracat artışı olarak yabancı turizm gelirlerinde %68,13 oranında artış.

Türkiye’de turizm gelirlerinin büyük çoğunluğu yabancı ziyaretçilerin faaliyetlerinden elde edilmektedir. Yabancı ve vatandaş olarak elde edilen turizm geliri istatistiklerine bakıldığında, vatandaşların faaliyetlerini gösteren iç turizm gelirlerinin 2012 yılında 6.354.378 bin dolar ve 2017 yılında 5.908.752 bin dolar tutarında gerçekleştiği görülmekte 2018 yılı için yapılan öngörülerde bu tutarın 5.420.195 Bin Dolar seviyesinde gerçekleşeceği öngörülmektedir, bu oran 2017 yılına

17 Türkiye’de 2012 yılında turizm sektörü sabit sermaye yatırımları özel sektör için 29.221.019 bin TL ve kamu sektörü sabit sermaye yatırımları 610.336 bin TL olmak üzere 29.831.355 bin TL olarak gerçekleşmiştir. 2017 yılında ise özel sektör turizm yatırım harcamaları 13.731.885 bin TL ve kamu sektörü yatırım harcamaları ise 679.767 bin TL olmak üzere toplamda 14.411.651 bin TL tutarında yatırım gerçekleşmiş, 2017 yılında özel sektör yatırımlarında önemli bir düşüş yaşanmıştır. 2018 yılı için Kalkınma Bakanlığı 2018 yılı program hedeflerinde yapılan öngörülere bakıldığında özel sektör yatırım harcamaları için 15.602.000 bin TL ve kamu sektörü için ise 655.000 bin TL tutarında yatırım öngörüsünde bulunulduğu görülmektedir. Bu oranlar 2017 yılına göre 2018 yılında özel sektör turizm yatırım harcamalarında % 13,62’lik bir artış ve kamu sektörü turizm yatırım harcamalarında ise % 3,64’lük bir düşüşü ifade etmektedir.

(16)

göre 2018 yılında % 8,27’lik bir düşüşü ifade etmektedir. Diğer taraftan yabancı turizm gelirleri ise 2012 yılında 22.410.364 bin dolar ve 2017 yılında ise 20.222.971 bin dolar tutarında gerçekleşmiştir. 2018 yılı hedeflerinde ise 34.000.000 bin dolar olarak gerçekleşmesi öngörülmektedir. Bu tutar 2017 yılına göre 2018 yılında yabancı turizmden elde edilen gelirin %68,13 artması anlamına gelmektedir. 18

Ele alınan senaryo 2’de 2018 yılı hedefleri doğrultusunda yabancı turizm gelirlerindeki %68,13’lük artış girdi-çıktı tablosunda turizm sektörüne ihracat talep artışı olarak yansıtılmıştır. Nihai talep artışı sonrasında beklenen gelir artışının endüstriyel ve toplam çıktı, su kullanımı ve su dengesi üzerindeki etkisi hane halkının dışsal ve içsel olarak kabul edildiği modeller için incelenmiştir.

6. Senaryoların Analizi: Senaryolara göre Sektörel Çıktı Değişimleri ve Su Kullanımları

Yukarıda nihai talep artış senaryolarının çıkış noktaları açıklanmıştır. Bu nihai talep artışlarını karşılamak için turizm sektöründe ve ekonomide faaliyet gösteren diğer sektörlerde gerekli olan çıktı artış yüzdelerinin büyükten küçüğe doğru sıralaması senaryo numaralarına göre hanehalkının dışsal (A) ve içsel (B) kabul edildiği modeller için Tablo 1’de verilmiştir.

Buna göre senaryo 1’de hanehalkı harcamalarının dışsal kabul edildiği modelde (1A Sütunu) en fazla çıktı artışı %3,74’le turizm sektöründe gerçekleşmiştir. Turizm sektörünü takip eden diğer sektörler ise sırasıyla plastik, tarım, balıkçılık ve kimya

18 2018 yılı tahminleri Kültür ve Turizm Bakanı ve Türkiye Seyahat Acenteleri Birliği (TÜRSAB) Başkanı gibi turizm sektörüne yön veren kurum ve kuruluş yöneticileri tarafından yapılan açıklamalar doğrultusunda ele alınmıştır.

Kültür ve Turizm Bakanı Numan Kurtulmuş: “36 milyon yabancı turist 34 milyar dolar turizm geliri hedeflendiğini” söyledi. https://aa.com.tr/tr/ekonomi/kultur-ve-turizm-bakani-kurtulmus-2018-hedefi- 36-milyon-yabanci-turist-ve-34-milyar-dolar-gelir/1030418?amp=1 (erişim tarihi: 22.4.2018).

Türkiye Seyahat Acentaları Birliği (TÜRSAB) Başkanı Başaran Ulusoy, “Beklentimiz 2018 yılında erken rezervasyon kapsamında tatile çıkan vatandaş sayımızın 6 milyon seviyelerinde gerçekleşmesi yönünde." dedi. https://aa.com.tr/tr/ekonomi/-erken-rezervasyonda-hedef-6-milyon-yerli- turist/1029822?amp=1 (erişim tarihi: 22.04.2018).

(17)

şeklinde devam etmektedir. Senaryo 1 için hanehalkı harcamalarının içsel kabul edildiği model (1B Sütunu) incelendiğinde ise en fazla çıktı artış yüzdesinin %51,69 olmak üzere yine turizm sektöründe gerçekleştiği görülmekte, takip eden sektörler ise sırasıyla plastik, tekstil, tarım, balıkçılık, ticaret ve basın-yayım şeklinde devam etmektedir.

Senaryo 2 için sektörlerin arz yapılarındaki değişiklikleri ifade eden sektörel çıktı değişim yüzdeleri incelendiğinde, hanehalkının dışsal kabul edildiği modelde (2A sütunu) en yüksek yüzde %2,09 olmak üzere turizm sektöründe gerçekleşmiş ve turizm sektörünü sırasıyla plastik, tarım, balıkçılık, kimya ve eğitim hizmetleri sektörleri takip etmiştir. Benzer biçimde hanehalkı harcamalarının içsel kabul edildiği modelde de (2B sütunu) turizm sektörü %49,99 çıktı değişim yüzdesiyle en yüksek değişimin yaşandığı sektördür bunu sırasıyla plastik, tekstil, tarım, balıkçılık ve ticaret sektörleri takip etmiştir.

Sektörel çıktı yüzdelerine bakıldığında hedefler doğrultusunda, turizm sektörünün diğer sektörlerle olan bağlantıları ile birlikte düşünüldüğünde, ekonomide önemli bir yere sahip olduğu görülmektedir. Diğer taraftan sektörel çıktı değişim yüzdelerine ait sıralamaların ele alınan modellere göre benzerlik gösterdiği ancak ekonomideki toplam nihai talebin büyük bir kısmını oluşturan hanehalkı tüketim harcamalarının içsel kabul edildiği modellerde her iki senaryo için çıktı değişim oranlarının çok daha yüksek olduğu görülmektedir.

2018 yılı turizm sektörü hedefleri doğrultusunda senaryo 1 ve senaryo 2’de belirtilen nihai talep artışlarının karşılanması için sektörlerin ilave üretimlerinde gereksinim duydukları su tüketim miktarlarının göstergesi olarak sektörel su tüketim artışı yüzdelerinin büyükten küçüğe doğru sıralaması senaryo numaralarına göre hanehalkının dışsal (A) ve içsel (B) kabul edildiği modeller Tablo 2’de verilmiştir.

(18)

Tablo 1 Senaryolara Göre Sektörel Çıktı Değişim Yüzdelerinin Büyükten Küçüğe Sıralaması

Senaryo 1 Senaryo 2

Sıralama 1A 1B 2A 2B

1 29 3,7379 29 51,6871 29 2,0908 29 49,9898

2 10 1,6682 10 48,1719 10 1,4132 10 47,8682

3 1 1,2873 5 47,3241 1 1,0905 5 47,2221

4 2 0,6818 1 45,8395 2 0,5776 1 45,5961

5 9 0,6116 2 40,3211 9 0,5181 2 40,1754

6 27 0,5271 20 38,6764 27 0,4465 20 38,6134

7 28 0,4085 7 37,3632 28 0,3460 7 37,2739

8 5 0,3458 27 35,2791 5 0,2930 27 35,1622

9 11 0,3371 4 34,4096 11 0,2856 4 34,3298

10 7 0,3308 3 34,3301 7 0,2802 3 34,2516

11 16 0,3041 9 32,2912 16 0,2576 9 32,1646

12 4 0,2890 28 27,0316 4 0,2448 28 26,9413

13 3 0,2807 11 26,7760 3 0,2378 11 26,6969

14 8 0,2488 13 26,4473 8 0,2108 13 26,4097

15 17 0,1949 12 25,7774 17 0,1651 12 25,7486

16 6 0,1584 16 24,6673 6 0,1341 16 24,5953

17 20 0,1486 8 22,0047 20 0,1259 8 21,9439

18 14 0,1278 17 20,3076 14 0,1083 17 20,2568

19 19 0,1046 19 15,6381 19 0,0886 19 15,6059

20 21 0,1009 6 15,0878 21 0,0854 6 15,0480

21 23 0,0693 23 13,3425 23 0,0587 23 13,3180

22 13 0,0655 25 12,9555 13 0,0555 25 12,9406

23 15 0,0543 22 12,6653 15 0,0460 22 12,6491

24 18 0,0430 14 11,4467 18 0,0364 14 11,4153

25 22 0,0193 24 10,4595 22 0,0164 24 10,4485

26 12 0,0119 15 6,2185 12 0,0101 15 6,2038

27 25 0,0088 21 5,4959 25 0,0075 21 5,4749

28 26 0,0075 26 3,3889 26 0,0064 26 3,3842

29 24 0,0004 18 2,4540 24 0,0003 18 2,4450

(19)

Senaryo 1 için hanehalkının dışsal kabul edildiği modelde (1A sütunu), en çok su kullanım artışı yaşanan sektör %3,72 ile turizm sektörüdür. Turizm sektöründen sonra en yüksek su kullanım artışı yaşanan sektörler sırasıyla plastik, tarım, balıkçılık, kimya ve eğitim hizmet sektörleri şeklinde devam etmektedir. Aynı senaryoda hanehalkının içsel kabul edildiği modelde de (1B sütunu) en yüksek su kullanım yüzdesine sahip olan turizm sektörünün su tüketimindeki değişim %2,59 olarak gerçekleşmiştir. Bunu sırasıyla plastik, tarım, diğer hizmet, balıkçılık ve kimya sektörleri izlemiştir.

Senaryo 2 için bakıldığında hanehalkının dışsal kabul edildiği modelde (2Asütunu) en çok su kullanım artışı yaşanan sektör %2,07 ile turizm sektörüdür. İzleyen sektörler ise plastik, tarım, balıkçılık ve kimya şeklinde devam etmektedir. Aynı senaryoda hanehalkının içsel kabul edildiği modelde de (2B sütunu) en yüksek su tüketim değişimi %1,45 olmak üzere turizm sektöründe yaşanmıştır. Bunu ise plastik, tarım, diğer hizmetler, balıkçılık, kimya ve eğitim hizmet sektörleri takip etmektedir.

Toplam sektörel su tüketimi her iki senaryoda da hanehalkı tüketim harcamalarının dışsal kabul edildiği modeller için ve içsel kabul edildiği modeller için sırasıyla yaklaşık 37 milyar m3 ve 62 milyar m3 şeklindedir. Toplam kullanılabilir potansiyel su miktarı içerisinde toplam sektörel su tüketimlerinin payı her iki senaryoda hanehalkının dışsal kabul edildiği modellerde yaklaşık %33 iken hanehalkının içsel kabul edildiği modellerde ise %55 oranında hesaplanmıştır.

Turizm sektörü su tüketim miktarları her iki senaryoda hanehalkı tüketim harcamalarının dışsal ve içsel kabul edildiği modellerde benzerlik göstermektedir.

Senaryo 1 ve senaryo 2 için turizm sektörü su tüketimleri dışsal modellerde sırasıyla 258.604 bin m3 ve 254.498 bin m3 olarak; içsel modellerde ise 378.135 bin m3 ve 373.904 bin m3 olarak elde edilmiştir. Bu miktarların toplam kullanılabilir potansiyel su miktarı içerisindeki oranları ise dışsal modellerde %0,23 ve içsel modellerde ise

%0,34’tür. Diğer taraftan Türkiye’de mevcut ekonomik ve teknik koşullarda 112

(20)

milyar m3 olan kullanılabilir potansiyel su miktarının sulama, evsel tüketim ve endüstriyel amaçlı olmak üzere toplamda 44 milyar m3’ü kullanılmaktadır. Tüketilen

Tablo 2 Senaryolara Göre Sektörel Su Tüketimi Değişim Yüzdelerinin Büyükten Küçüğe Sıralaması

Sıralama Senaryo 1 Senaryo 2

1A 1B 2A 2B

1 29 3,721 29 2,593 29 2,074 29 1,445

2 10 0,570 10 0,465 10 0,318 10 0,259

3 1 0,441 1 0,378 1 0,246 1 0,211

4 2 0,234 30 0,237 2 0,131 30 0,132

5 9 0,210 2 0,235 9 0,117 2 0,131

6 27 0,181 9 0,217 27 0,101 9 0,121

7 28 0,141 27 0,196 28 0,078 27 0,109

8 5 0,119 28 0,161 5 0,066 28 0,090

9 11 0,116 5 0,157 11 0,065 5 0,087

10 7 0,114 7 0,147 7 0,064 7 0,082

11 16 0,105 11 0,141 16 0,058 11 0,079

12 4 0,100 4 0,134 4 0,056 4 0,075

13 3 0,097 3 0,132 3 0,054 3 0,074

14 8 0,086 16 0,131 8 0,048 16 0,073

15 17 0,067 8 0,113 17 0,037 8 0,063

16 6 0,055 20 0,103 6 0,030 20 0,057

17 20 0,051 17 0,096 20 0,029 17 0,053

18 14 0,044 6 0,078 14 0,025 6 0,044

19 19 0,036 13 0,067 19 0,020 13 0,037

20 21 0,035 14 0,064 21 0,019 14 0,035

21 23 0,024 19 0,063 23 0,013 19 0,035

22 13 0,023 12 0,052 13 0,013 12 0,029

23 15 0,019 23 0,049 15 0,010 23 0,027

24 18 0,015 21 0,045 18 0,008 21 0,025

25 22 0,007 22 0,032 22 0,004 22 0,018

26 12 0,004 15 0,031 12 0,002 15 0,017

27 25 0,003 25 0,030 25 0,002 25 0,017

28 26 0,003 24 0,022 26 0,001 24 0,013

29 24 0,000 18 0,020 24 0,000 18 0,011

30 30 26 0,010 30 26 0,006

(21)

bu miktar içerisinde her iki senaryo için turizm sektörünün su tüketimine ait oranlar hanehalkının dışsal kabul edildiği modeller için yaklaşık olarak %0,59 ve içsel kabul edildiği modeller için ise %0,86 olarak tespit edilmiştir.

7. Sonuç ve Öneriler

Küresel olarak ele alındığında turizm sektörü doğrudan su tüketimi toplam su tüketiminin %1’inden daha azdır. Diğer sektörlerden olan talebinin de göz önüne alınması durumunda bu oranın çok daha yüksek olduğu görülmektedir. Turizm faaliyetlerinin genellikle mekân ve zaman bakımından kurak bölgelerde ve yılın kurak dönemlerinde yoğunlaştığı gözlemlenmekte bu da ekonomisi turizme bağlı bölgelerin su konusunda ciddi sorunlar yaşamasına neden olabilmektedir. Türkiye’de de dünyadakine benzer biçimde turizm kıyı kentlerinde ve özellikle kurak geçen yaz aylarında ekosistemin insan faaliyetlerine çok daha duyarlı olduğu bölgelerde yoğunlaşmaktadır.

Yapılan analiz bulgularına göre turizm sektörünün su tüketiminin, Türkiye’nin toplam su tüketimi içindeki payı her iki senaryo için hanehalkı tüketim harcamalarının dışsal kabul edildiği modellerde yaklaşık olarak %0,59 ve içsel kabul edildiği modellerde ise

%0,86 olarak tespit edilmiştir. Diğer taraftan bu miktarların toplam kullanılabilir potansiyel su miktarı içerisindeki oranları ise kabaca dışsal modellerde %0,23 ve içsel modellerde ise %0,34’tür.

Su tüketim miktarlarının sektörel kullanımında piyasa ekonomisi içerisinde bir asimetrik bilgi durumu da söz konusudur. Kayıt dışı istihdam gibi kayıt dışı su kullanımı da özellikle tarım gibi suyun yoğun kullanıldığı sektörlerde yaygın olarak gözlemlenmektedir. Bu konuda turizm sektörü için yapılmış detaylı bir çalışma ve veriye rastlanmamakla birlikte araştırma boyunca edinilen gözlemler bunu destekler niteliktedir. Turizm sektöründe bu durum göz önüne alındığında elde edilen tutarların çok daha yüksek olduğu tahmini yapılabilir.

(22)

Turizm, bir taraftan yarattığı istihdam ve cari açığı kapatmadaki olumlu katkısı, diğer yandan politik ve kültürel anlamda ülkenin tanınırlığını sağlamadaki yadsınamaz rolü nedeniyle, Türkiye için vazgeçilmez öneme sahip bir sektördür. Dünyadaki su kaynaklarının yalnızca %3’ü tatlı sudan oluşmakta, bunun da yalnızca %1’i erişilebilir halde bulunmaktadır. Küresel iklim değişikliği ve bunun sonucu olarak ortaya çıkan kuraklık, ayrıca sanayileşmenin neden olduğu kirlilik neticesinde su giderek daha kıt bir kaynak halini almakta ve tüm sektörler için kritik öneme sahip olmaktadır. Bu bağlamda, turizm sektörünün çalışmada yer alan senaryolar doğrultusunda su tüketimine olan etkisi yüzde olarak küçük olsa da kıt olan bir kaynağın tüketimi söz konusu olduğundan konu önem taşımaktadır.

Özellikle kuzey ve batı Avrupa için önemli turizm destinasyonlarından biri olan Türkiye, bir taraftan da su fakiri ülkeler arasında yer almaktadır. Turizmin belli bölgelerde yarattığı nüfus yoğunluğu, suyun eşitsiz dağılımına yol açmakta, bu durum kişi başına düşen su tüketimi açısından bakıldığında turizm bölgelerini diğer bölgelere nispetle dezavantajlı bir konuma itmektedir. Bu doğrultuda, suyun hem arz hem de talep yönünü dikkate alarak kapsamlı bir su yönetimi politikası izlemek, sürdürülebilirlik perspektifinden bakıldığında en mantıklı yol olmaktadır. Tuzlu suyun arıtılarak tatlı su haline getirilmesi gibi son derece pahalı seçenekler bir tarafa bırakıldığında, yer üstü ve yer altı su kaynaklarının korunması ve dağıtımı, bilhassa yağmur sularının yeraltı su kaynaklarının oluşumundaki rolü dikkate alınarak betonlaşmanın azaltılarak yeşil alanların arttırılması, ayrıca turizm sektörüne verilecek yatırım teşviklerinin suyun etkin kullanıldığı işletmelere verilmesi su arz yönetimi politikaları arasında ilk akla gelenleri oluşturmaktadır. Turizm sektöründe suyun kullanımını azaltmaya dönük talep yönlü politikalar ise turizm arzının çeşitlendirilerek dört mevsime yayılmasının sağlanması ve farklı coğrafi bölgelerde farklı aktivitelerin yaygınlaştırılmasından, su kullanımı konusunda turizm sektöründe çalışanların bilinçlendirilmesi ve eğitilmesine kadar geniş bir yelpazede yer almaktadır. Arz ve talep yönü politikaların koordineli bir şekilde uygulanması, hem

(23)

turizm gelirlerini arttıracak hem de su kullanım yoğunluğunu belirli turizm destinasyonlarında düşürecektir.

Kaynakça

Akdeniz Turistik Otelciler ve İşletmeciler Birliği (2014). 2023’e Doğru Türkiye’de Turizmin 100 Yılı Turizm Sektörünün Yapısı, Büyüklüğü Ve Ekonomiye Katkısı, Turizm Ve Konaklama Sektörünün Sosyo-Ekonomik Etkileri [100 Years of Tourism in Turkey, The Structure and Size of Tourism Sector and its Contribution to the Economy, Socio-economic Effects of Tourism and Accommodation Sector]. AKTOB. Antalya.

Akkemik, A. (2012). “Assessing the Importance of International Tourism

for the Turkish Economy: A Social Accounting Matrix Analysis”. Talanta, 33(4), Ağustos.

Alper, F. (2015). Sürdürülebilirlik Kavramı İçerisinde Su Ayak İzi: Tekstil Sektörü Örneği [The Concept of Sustainability in Water Footprint: The Case of Textile Industry]. Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi, İstanbul Teknik Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, İstanbul.

Arslanturk, Y. (2012). Dynamic Relation between Economic Growth,

Foreign Exchange and Tourism Incomes: An Econometric Perspective on Turkey. Journal of Business Economics and Finance, 1(1), 30-37.

Arslanturk, Y., Balcilar, M., ve Özdemir, Z. A. (2011). Time-Varying Linkages between Tourism Receipts and Economic Growth in a Small Open Economy. Economic Modelling, 28(1), 664- 671.

Aslan, A. (2016). Does Tourism Cause Growth? Evidence from Turkey. Current Issues in Tourism, 19(12), 1176-1184.

Aydın, O., Ünaldı, Ü, E., Duman, N., Çiçek, İ. ve Türkoğlu, N. (2017) Türkiye’de Su Kıtlığının Mekansal Ölçekte Değerlendirilmesi [Assessment of Water Scarcity at Spatial Scale in Turkey]. Türk Coğrafya Dergisi, 68: 11-18.

Cazcarro, I., Hoekstra, A. Y. ve Sánchez-Chóliz, J. (2014). The Water Footprint of Tourism in Spain.

Tourism Management, 40: 90-101.

Chen, X. K. (2000, Ağustos). Shanxi Water Resource Input-Occupancy-Output Table and its Application in Shanxi Province of China. International Input-Output Association (IIOA) 13th International Input-Output Conference [Uluslararası Girdi-Çıktı Birliği 13üncü Uluslararası Girdi-Çıktı Konferansı] konferansında sunulan bildiri, Macerata, Italy.

Duarte, R., Sánchez-Chóliz, J., ve Bielsa J. (2002). Water Use in the Spanish Economy: an Input- Output Approach. Ecological Economics, 43: 71-85.

(24)

Ertuğrul, H. M., ve Mangir, F. (2015). The Tourism-led Growth Hypothesis: Empirical Evidence from Turkey. Current Issues in Tourism, 18(7), 633-646.

Frechtling, D. C. (1999). The Tourism Satellite Account: Foundations, Progress and Issues. Tourism Management, 20: 163-177.

Gössling, S. (2002). Global Environmental Consequences of Tourism Global Environmental Change 12 (4): 283–302.

Gössling, S. (2015). New Key Performance Indicators for Water Management in Tourism. Tourism Management, 46: 233–244.

Gössling, S., Peeters, P., Hall, C.M., Ceron, J.P., Dubois, G., Lehmann, L.V., vd. (2012). Tourism and Water Use: Supply, Demand, and Security. An International Review. Tourism Management, 33(1): 1–15.

Gündüz L. ve Hatemi-J, A. (2005). Is the tourism-led Growth Hypothesis valid for Turkey? Applied Economics Letters, 12(8), 499-504.

Hadjikakou, M., Chenoweth, J. ve Miller, G. (2013). Estimating the Direct and Indirect Water Use of Tourism in the Eastern Mediterranean. Journal of Environmental Management, 114: 548-556.

Hall, C. M., Gössling, S. ve Scott, D. (2015). The Routledge Handbook of Tourism and Sustainability C. Michael Hall, Stefan Gössling ve Daniel Scott (Ed.) Tourism and Sustainability: Towards a Green(er) Tourism Economy? İçinde (s.490-519). Londra ve New York: Routledge.

Kahraman, N. (1986). Turizmde Yatırım Projeleri, Ankara: Çağlayan Kitabevi.

Katırcıoğlu, S. T. (2009). Revisiting the Tourism-led-growth Hypothesis

for Turkey using the Bounds Test and Johansen Approach for Cointegration. Tourism Management, 30(1), 17-20.

Katırcıoğlu, S. T. (2010). International Tourism, Higher Education and Economic Growth: The Case of North Cyprus. The World Economy, 33(12), 1955-1972.

Türkiye Turizm Stratejisi 2023 ve Eylem Planı (2007- 2023) [Turkey’s Tourism Strategy of 2023 and Action Plan (2007-2023] (2007). Ankara, Kültür ve Turizm Bakanlığı.

Lenzen, M. ve Foran, B. (2001). An Input-Output Analysis of Australian Water Usage. Water Policy, 3(4): 321-340.

Miller, R. E. ve Blair, D. P. (2009). Input-Output Analysis: Foundations and Extensions, New York:

Cambridge University Press.

Niedziółka, I. (2012). Sustainable Tourism Development. Regional Formation and Development Studies,, 3(8): 157-166.

Okadera, T., Watanabe, M. and Xu, K. (2006). Analysis of Water Demand and Water Pollutant Discharge Using a Regional Input–Output Table: An Application to the City of Chongqing, Upstream of the Three Gorges Dam in China. Ecological Economics, 58(2): 221-237.

Referanslar

Benzer Belgeler

1) Bitki boyu değerleri; erken biçim uygulamasından elde edilen 55.46 cm, orta biçim uygulamasından elde edilen 65.20 cm ve geç biçim uygulamasından elde edilen 81.30 cm ile

2002/4199 sayılı Bakanlar Kurulu Kararıyla 2002-2003 alım döneminde TMO’nun, ürün fiyatlarını ve alım satım esaslarını Ana Statüsünde yer alan hükümler

Görüldüğü gibi gelişmiş ülkelerde yapılan bu çalışmalarda BİT değişkeni olarak çoğunlukla ERP, SCM, CRM kullanımı ele alınmış, bunun yanında bazı çalışmalarda

Isı yalıtımı sektöründe aktif olarak faaliyet gösteren bu işletmeler Yozgat’ta kurulması planlanan EPS üretim tesisinin Türkiye genelindeki rakiplerini

Günümüzde dünya buğday üretiminde dokuzuncu, makarna üretiminin temel hammaddesi olan durum buğdayı üretiminde de ülkeler bazında altıncı sırada bulunan Türkiye,

TRB 1 Bölgesinde bitkisel üretime dayalı tarımsal kalkınma için stratejik planda ön plana çıkan özellikler olan; bitkisel ürünlerin işlenmesi ve gıda

Anahtar Kelimeler: Kürsü Sosyalistleri, Sosyal Politika Derneği, Schmoller, Brentano, Wagner, İşçi Sorunu.. JEL Kodları: B10,

Dağdan gelir dağ ala Golları budağ ala Seksen sekgiz caynaglı Az galır adam