• Sonuç bulunamadı

18 İNCİ VE 19 UNCU ASRIN YAPISI VE ESTETİK MESELELERİ Y. Mimar

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "18 İNCİ VE 19 UNCU ASRIN YAPISI VE ESTETİK MESELELERİ Y. Mimar"

Copied!
2
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

18 İNCİ VE 19 UNCU ASRIN YAPISI VE ESTETİK MESELELERİ

Y. Mimar Samim OKTAY

18 inci asrm ortalarında bütün dünyaya hâkim o-lan bir kaç san'at görüşü vardı:

1). — Alman idealizminden kuvvetlenen Neo -classicisme,

2). — Orta çağ hayranı romantizm,

3). — 17 nci asırdanberi devam eden gölge-ışık picturale san'at.

Hâdiseler ile fikirleri birbirine bağlıyan san'atm karakteri ile güzelliğin karakterini ayıran Kant, san'-atı idenin mahsus görünüşü sayan Hegel, san'san'-atı birbiri-ne zıt müdrik ve gayrimüdrik unsurların terkibi ad-deden Schelling, idelerine bir muhteva eklemek ihti-yacını hissetmeden san'at realitesiyle temasa geçmek istiyen bütün diğer idealistler, Lessing, Schiller,

Vin-ckelment. San'atı prağmatik unsurundan tecrit ede-rek şekilci bir (Neo-classicisme)e sürüklediler. Bu üç ekolde tezahür eden sanat faaliyeti içinde; zihin yoru-lan mesele, san'at değildi. Yani bu san'at hâdisesi baş-ka hâdiselerin neticesi meydana gelmiştir. Bu gayeler, Fransada inkılâp şekline dökülen sosyal gaye ile A l -manyada idealizme müncer olan felsefî gayedir.

Xenocrate dahil Dante'ye Didorot'ya kadar san'-at felsefesi üzerine söylenen fikirlerde san'san'-at hüküm-leri san'at mahsulüne sıkı bağlanmıştır. Ve fayda unsuru ile ideal ununsuru arasında muvazenededir. Neo -Classique'lerde ve Romantique'lerde bu muvazene kay-bolur. Onlar kendilerini geçmiş san'ata hasrederler, hattâ idealistlerde bu muvazene ideal unsuru hesabına y o k olur.

İncelme zevkinde ifrata giden ve 17 nci asrın -gölge-ışık sanatının devamı olan Rococo'nun hayranı snob bir zümre Fransız inkılâbından sonra mahvoldu. Yalnız gölge - ışık bir teknik olarak diğer cereyanlara karıştı. 18 inci asrm sonlarına doğru, san'at ile beraber hareket eden ve o zamana kadar sarahat kesbetmemiş bir ilim sahası görülür. Bu suretle (san'atm muhtari-yeti) meydana çıkar. Yani; san'atm ve estetiğin felsefî ilmi bulunur. Fakat, bunun neticesi olarak, san'at ese-ri hakkında bir alâka duyulmaz. Bu esas unsur daha mevzuu bahis değildir. San'at kelimesi üzerinde düşü-nülmekle iktifa edilir, bitmiş bir san'at eseri üzerinde durulmaz. San'at eserinin bir kıymet gibi takdir

edil-mesi için 19 uncu asrm geledil-mesi ve hiç olmazsa ide-alizmin hafiflemesi lâzımdır.

Neo-Classique'lerin idee namına reddettikleri şey-leri romantique'ler tâdil ederek, yenileştirerek kabul

ettiler. Ona objektif Realite'yi ilâve ettikleri gün R e -alisme'e varmış oldular.

19 uncu asırda san'at ile fayda arasındaki münase-beti arttıran sebepler içtimaîdir. Ve san'at eserinin san-at fikrinden önce gelmesi, Neo-Classique'lerin idea-lizmde manilere rast gelmesinden sonra başlar. İdea-list estetik san'atkâra gerçekleştirilmesi müşkül ve ar-tık yaşamıyan bir insanî faaliyetin tarihi geç kalmış idesini tavsiye ediyor, tazeliğe taraftar gözükmüyordu. Halbuki, içtimaî hayatta değişiklikler san'atı faydaya sürüklüyordu. Schelling'in düşüncelerinin son safhası bir taraftan dine, diğer taraftan positiv felsefeye

mün-kalip olurken, Hegel'cilerin (sol) u (Kari Marx) m (1848 beyannamesini) hazırlar. Hegel'in diyalaktiği, Marx doktrisinin temelini teşkil eder.

Fourien ve Saint Simon'un fikirleri mistik düşün-celerden pratik faaliyete kadar her şeyin iktisadî ve içtimaî olmasında temerküz ediyordu. Tefekkür mü-teassıp felsefenin zararına hâdiselerle Oguste Comte-un içtimaiyatına ve Prudhon'Comte-un Ütopisine refakat edi-yordu. Victore Cousin'de Quincy'nin sanatkârane fi-kirlerini Kant'çı Descartes'ci fikirlerle imtizaca uğra-şıyor, İngiliz Sensualizme'i güzel ile iyiyi karıştıran emprisme ile zamanın faydaya bağlı ve içtimaî bir son bulmağa gayret eden san'ata karşı mücadele ediyordu. 19 uncu asrın san'at tezadı şöyle bir şema teşkil edi-yordu.

1) — Formun mükemmeliyetine (lineariste Forme) mukabil, gölge-ışık (Pictural forme) mükemmeliyeti.

2). — Neo-Classique anlayışına karşı ifadeci an-layış.

3). — Gayede içtimaî olmak istiyen san'ata mu-kabul mücerret san'at,

1822 de Stendhal, Delacroix'ya classique san'at na-mına çatarken classique san'at ölmeğe yüz tutmuştu. 1830 da David'in talebesi Delacluz onu canlardır-mağa gayret eder ve mücadeleye yeniden girişir. 1820-1830 arası Neo-Classicisme ile Romantisme

(2)

— Baş tarafı 139 uncu sayfada —

Madde 3 — Yüksek mimar, yüksek mühendis, mimar ve mühendislerin 3458 sayılı Mühendislik ve Mimarlık Kanunu gereğince sanatlarını yapmak için haiz bulunmaları lâzımgelen diploma veya ruhsatnameleri ile fen m e -murlarının diplomaları ve T. C. Yapı Enstitüsü ve Kalfa-lık Okulu diplomaları ve 4585 sayılı kanun gereğince Ba-yındırlık Bakanlığı tarafından açılan yapı kalfalığı kurs

diplomaları, yetki belgeleri yerine geçei'.

Bu yönetmeliğin birinci maddesinin C fıkrasının 3 ün-cü bendinde sözü edilen fen memurlarına müracaatları üzerine Bayındırlık Bakanlığınca belgeleri verilir.

Madde 4 — Bu yönetmelik yapı ruhsatnamesi alın-ması ile ilgili olarak belediyelerce istenilen plân ve statik hesaplara ait belediye talimatı hükümlerini hiç bir veçhi-le değiştirmez.

Bugün herkesçe malûm olan ısıtma sistemlerinin yerine yeni inşa edilen evin biricik sühunet âleti gügüneş şualarından sızan harareti zaptediyordu. Dr. N e -methy sadece güneşli günlerden faydalanmak suretiyle üç elektrik yelpazesiyle pencerelerden sıcak şuaları toplayıp borulardan geçirerek kimya dolabına depo e-diyordu.

Evin ikinci katındaki üç metre yüksekliğindeki pencerelerden nüfuz eden güneş şualarından toplanan hararet pencerenin arkasındaki borularda zaptedildik-ten sonra birinci kattaki depoya nakledilmektedir. De-po vazifesini gören dolap Glauber tuzu ihtiva etmek-tedir. Glauber tuzu beyaz kristallerden müteşekkil u-euz bir kimyevî maddedir. Beyaz kristaller sodium sülfat ve su ihtiva etmektedir .

Yirmi litrelik tenekeler içinde dolabı tavana ka-dar dolduran 15,000 litrelik kimyevî madde bir kaç saat devam edecek bir güneşli hava neticesinde güneş-siz geçecek iki hafta için kâfi derecede sühunet sağ-layacak kadar güneş sıcaklığını depo eder. Bu güneş enerjisi, eritme ve kristal haline getirme usulüne isti-naden depo edilip güneşsiz günlerde odalara dağıtıl-maktadır. Güneşten sızan sıcak hava kimyevî madde-lerin bulunduğu tenekemadde-lerin etrafında dolaştıktan son-ra, tenekelerin muhteviyatını eritmektedir. Böylece

kimyevî maddede sabit bir hararet dahilinde sıcaklık depo etmektedir.

Nimethy'nin ikamet ettiği ev haricî görünüş iti-barile o civarda halkın ev olarak gözüne iliştiği ika-metgâhlara benzer tarafı olan hiç bir kısmı yoktur. Bahis mevzuu olan evin inşaatı yapılırken azamî dere-cede pencerelere mesafe hasredilmesi gözönünde tu-tulmuştur. Üstelik bu pencerelerin azamî olarak ce-nuba ve asgarî olarak şimale açılması keyfiyeti de ih-mal edilmemiştir.

İnşaat itibariyle evin pencerelerinde çift cam vardır. Bu iki camın arasında 10 santimetrelik bir ha-va boşluğu husule gelmektedir. İkinci camın arkasın-da siyaha boyalı bir bakır levha yer almaktadır. Cam-lardan nüfuz eden güneş şualarını bakır levha emmek-tedir. Nihayet, bakır levha harareti gerideki bir hava boşluğuna nakletmektedir. Hava boşluğuna giren ha-raret elektrik vantilâtörlerile depoya sevkedilmekte-dir.

Referanslar

Benzer Belgeler

Hegel yalnızca inanan bilinci değil, ama ayrıca saf içgörüye sahip bilinci ve bunun evrenselleşmiş ve yaygınlaşmış bir biçimi olan

Engels, eski materyalist tarih anlayışının her şeyi eylemin güdülerine göre yargıladığını, hareket ettirici güçlerin arkasındaki kendi hareket ettiricilerinin

Marx’ın eleştirilerinin akla getirdiği gibi, eğer Hegel realiteyi mantıksallaştırmakla suçlanacaksa, bu durumda Marx’ın da aynı şeklide

- Eğer inanç için rasyonel bir temel söz konusu değilse, Kierkegaard’a dayanarak söylenecek olan şey, içeriğinden bağımsız olarak, içeriği dikkate alınmaksızın,

• Modern ulus devlet, siyasal bir kurum olarak üst yapıyı oluştururken toplumda baskın bir ekonomik sınıf olan Kapitalistlerin ilgi ve isteklerini yansıtmış,..

alternatif yorumlara göre de ikisi birlikte, yani üretim güçlerine ek olarak üretim ilişkileri ya da başka bir deyişle, teknoloji ve iktisat temel sosyal belirleyiciler

 Dünya tarihi yalnızca bir tek usun görünüşüdür, kendisini açımlaığı tikel oluşumlarından biri, kendisini tikel bir öğe olarak, halklarda sergileyen bir

 Felsefi tarih: felsefi dünya tarihin genel bakış noktası soyut-genel değil, somut ve bugüne ait bir bakış noktasıdır..  Dünya tarihi tinsel bir zemin üzerinde