• Sonuç bulunamadı

Millî S ü s l e r m i z d en rozetlere dair

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Millî S ü s l e r m i z d en rozetlere dair"

Copied!
6
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Millî S ü s l e r m i z d e n rozetlere

dair

Y a z a n : M l h r i b a n S ö z e r

Sayın hocam Prof. Dr. Süheyl Ünver'in teş-vikiyle millî süslermizden rozetleri toplamağa çalış-tım. Hocam, yalnız teşvik ile kalmıyarak, her zaman olduğu gibi benden yüksek yardımını da esirge-medi.

Bizim çok çeşitli olan ve her devirde ayrı bir hususiyet gösteren millî süslermizde rozetler mühim bir mevki alır. Selçuklar bunların taş üzerlerindi en mükemmellerini yapmıştır. Osmanlılar bunu bina süsleri arasına sokmuştur. Yeni yeni tesadüf ettiği-miz kitap süslerinde de pek güzellerini buluyor ve topluyoruz. Osmanlılar devrinde şarkta, Anad'ola-da ve sonra İstanbul'Anad'ola-da yazılan ve tezhip edilen kitap-ların sayısı pek çoktur. Bunlarda rozetler yerlerine göre pek mutena vasıf gösteriyorlar. Osmanlılarda taşlar üzerinde Selçuklarınki kadar çok göremiyo ruz, nadiren fakat yerinde kullanılıyor. Onların da bazan pek güzellerini buluyoruz.

Tetkiklerimiz kütüphanelere kadar uzanınca gezdiğimiz eski millî âbidelerimizin rozet tezyinatı da dikkat nazarımızı çekiyor. Fatih camiinin eskiden kalan avlusu direk başlıklarının bazılarında ve ka-pısı üstünde birkaç rozete rastlıyoruz. Fatih'.'n oğlu Beyazıd II nin cami avlusu yan kapıları sağ v? so-lunda mahdut birkaç rozet görüyor ve bunlaıı bil-hassa pek mükemmel buluyoruz. Mükemmel bul-makta haklıyız. Çünkü Fatih'in otuz senelik İstanbul hayatında müstesna bir kudrette ve asalette yüksek bir süsleme sanatımız vardır. Sanatın son merhale-sine çıktığı bu senelerden sonra aynı kuvveti Fatih'-in oğlunda ve hafidi zamanında göremiyoruz. Varsa da pek ender misallerle karşılaşabiliyoruz. Bu bize sanatın gerilemediğini lâkin iyi yetişmeyen

hâlefle-H a s e k i m e d r e s e s i n d e rozetli bir başlık

rin, yahut iyi yetişme kabiliyetinde olan sanatkâr-ların artık himaye görememelerinden gerilediklerini anlatıyor. Her sanatkâra bir hâminin lâzım olduğunu bu vakıa bize hatırlatıyor. Meselâ Kanunî Süleyma-nın muhteşem devri olmasaydı Mimar Sinan yetişe-mez ve bu kadar olgun nisbette eser vereyetişe-mezdi.

Gördüklerimizin bize verdiği hakikî bir itminan ile Fatih'in müstesna zevki ve tab'an inceliğinin fesiri

olmasaydı güzel sanatlarımız on beşinci asrın olta-larından sonra bu kadar mükemmel olamazdı. Diğer asırlarda bizde rağbet görsünler ve görmesinler yüksek kabiliyette sanatkârlaar tek tek Taslayabili-yoruz. işte bunlardan birinin ismi üzerinde değiı lâ-kin eserleri üzerinde durabileceğiz, ve bu suretle Mi-mar Sinan mektebinin sâi Mustafa gibi yüksek nakıs mütehassısı arkadaşlarına ince taş oyma ve sanatına vâkıf birisini daha katabileceğiz.

(2)

mer-H a s e k i medresesi, darüşşifasi; i m a r e t i ; ilk m e k t e p ve eacı'.i. ( A : S : Ü l g e n )

mer sövelerini aralarındaki cüz î kurşunu kopara-bilmek için yerlere yıkabilen tiynette insanlar bu çi-nileri asla yerinde bırakmazlardı. Vaktiyle bu med-resenin odalarını ilme müştak olanlar doldururmus. Şimdi harabelerinde büyük Fatih'in dediği gibi:

(Bumu növbet mizened ber tarımı efrâsiyab) Baykuşlar Iburaya tüneyen insanların sefaletin-den o kadar ürkmüş ki yerini beraber sefalette sü-rüklenen ve yalnız bırakılan zavallı yavruların enin-lerine ve ağlamalarına bırakmış. Hemen adını söy-lemeğe cesaret edemediğim bu medrese Haseki Hür-rem sultanın, yani Kanunî'nin haHür-remi ve Selim II 11in annesi olan kadının 946 (1539) da yaptırdığı bi-nadır. Şimdi orada kurşunları, kapıları, pencereleri sökülen bu binanın direkleri üzerinde artık kaç sene ayakta durabileceğini tahmin edemediğimiz çıplak kubbeleri var. Bu muhteşem binada iyi gün görmüş,

son ihtiyarlık demlerinde yoksulluğa uğramışların asil bir düşkünlüğü var. Onu bu kadar ihmâle karşı ayakta tutan sebebi direk başlarında mevcut adedi 62 yi bulan güzel ve sevimli ve pek çeşitli rozet-lerde buluyoruz. İste burasının yegâne bozulmayan tam dört asırdır tazeliğini muhafaza ederek bu güne kadar gelen yegâne süsleri bunlardır. Kubbeleri da-ha bir müddet belki bunlara hürmeten yeryüzüne yuvarlannnyacak, belki bu güzel rozetler bir gün 'o binayı kurtarabilecek bir vesile olabilecek. O me-sut günler gelinceye kadar kubbeler bari dayanabil-se. İnşallah mimar Sinan binanın bir gün bakımsız harap olacağını düşünerek hesabını ona göre yapmış olsun. O, eserleri dehre dayanacak salabette yap-mış, lâkin insanların tahrip etmekteki kudretini he-saba katmış mı bilmiyoruz.

Yine erki Türk eserlerine ilgili olan hocamızın

(3)

H a s e k i m e d r e s e s i n i n diğer bir g ö r ü n ü ş ü .

vaktiyle bu mahallede oturması hasebiyle anlattığı-na göre yangından çıkan bir çok aileler vaktiyle bu boş medresede barınmışlar. Medreseler İdarei Hu-susiyeye devrolununca mühim bir varidat menbaına kavuşan bu idare her oda başına haklı olarak beşer lira kira istemiş. Para verebilecek iktidarda olanlar müşteki bulundukları lâkin senelerle kendilerini pa-rasız barındıran bu odaları bırakmışlar, evlere çık-mışlar. Böylece odalar boşalmış ve medrese boş kal-mış. Ertesi gününden itibaren kurşunlarını çalmışlar, kapısını yıkmışlar. Mermer şokeleri çıkararak per-çin kurşunlarını almışlar, parmaklıkları ktoparmışlar. İşte medrese bugünkü hale gelmiş. İdarei Hususiye buralara birer bekçi de koyamamış. Yine hocamızın izahına nazaran yangından çıkanlarl fakiı aileleri ba-rındıran o muhteşem Şehzade medresesi de kira yü-zünden boşalınca bir haftada harabeye dönmüş. Bu kadar süratli tahribe insanın inanmıyacağı geliyor. Ben de asırlardanberi harap olmuş gibi bir manzara gösteren bu Haseki medresesinin on sene evvelki mamur halini İşitince hayret ettim, ve Türk İstan-bul'un 1 ürkün tapu senetleri mahiyetinde ve istan-bulu ebediyen Türkleştiren bu binalarından her sene

10-15 tanesinin bu suretle kaybolmasına ne kadar acıdım.

H a s e k i m e d r e s e s i v e ilk m e k t e b i n i n o n sene evvelki m a m u r h a l i

Yazımın mevzuunu teşkil eden rozetleri o hara-belerde tüneyen hakikaten fakir insanların etrafı-mızda hayrt nazarları içinde merdivenlere tırmana-rak topladık.

Haseki medresesinin 20 direği ve bu adette başlığını saydık. O başlıkların kubbe kemerlerinin oturduğu dört tarafı ve önden yuvarlağa dönen di-rek başlığı kısmı vardır. Bunların çok defa 3 ve 4 cephesinde bu rozetler ıstalaktitlerin aralarına yer-leştirilmiş bulunmaktadır.

Rozetler çok değişiktir, istisnasız hepsini al-dık. 58 çeşit bulduk. Kabartma veya oyma olarak taşa hâkkedılmiştir Aralarında hendesî şekillerle ve birçok üst üste gelen münhanilerle yapılan bu süs-ler arasında mahiyetini anlıyamadığımız örümcek ve saadet geçmesi gibi olanları vardır. Medresenin ka-pısında mevcut ve şimdi Çinili Köşk dış galen du-varında pencere üzerinde duran kitabedeki 946

( 1 5 3 9 ) tarihini de bir rozette buluyoruz.

Çinileri Kanunî devrinde bize ayrı bir tarz gös-teren ve çok defa Rodos'ta yapılıp denizden getiril-diği söylenen Selçuk üslubunda çinilerdir - ki şekil-leri şimdiye kadar görülenlerden çok başka ve de-ğişik renklerle bilhassa sarı rengi muhtevidir ve hep-si hep-siyah tahrirlidir - çinilerden başka bir süsü

(4)

yan bu asil ve olgun yapıda olan bu medresenin ıstalaktitli başlıkları ve bilhassa bu yazımıza koyduğumuz rozetl-ariyle ve duvarına yine devrinde yapıldığını tarzından anladığımız süslü boıdür ye-gâne ziynetini teşkil ediyor. Göz bu asil binanın için-de süslere boğulmuyor. İstersek binanın yüksek ihti-şamını, istersek olgun nakışlarını ayrı ayrı görebili-yoruz. Bu nakışlar bazı yerlerde sanki mutlaka ha-rap olmaları icap ediyormuş gibi ihmal olunan ve mükemmel bir Sinan eseri olan ibrahim Paşa med-resesindeki fresk kabartma nakışlara ne kadar ben-ziyor. Aynı devrin, aynı mektebin mahsulü. Mimarî ile süslerin bu kadar yakın akrabalığına ve bu uy-gunluğa hayran olmamak kabil değildir.

Yazımıza esas olan rozetler üç boydur. Büyük boylar 9 - 9,5 - 10 cm. kutrundadır. İkinci boyda-kiler 6 - 6,5 - 7 cm. dir. Üçüncü boyu 4,5 - 5,5 dir.

Çeşitlerin çoğunu tezyinat örneklerine soktuk. Daire içinde bir merkezden gittikçe açılan helezon-lar rozetlerin en nazarı dikkati çekenlerdir. 8 ve 1 6

ya ayrılan dilimlerden daireye dönen şekiller göze ç'ok cazip geliyor. 6 köşe yıldızlardan birkaç tane saydık. Tezhip yolunda bulut dediğimiz bir örnek daire hududundan aşıyor. Buna Çin bulutu veya ej-derhanın çok üslûplanmışı diyenler de oluyor. Aksi yola dönen helezonlarda sanatkârın hakikî ibda kud-retine hayran olmamak kabil değildir. Şimdiye ka-dar yapılanlar arasında bunu görmemiştik. Başka-larının (creation) dedikleri uydurmaların burada mevki kazanmadığını ve bunun uydurma olmayıp bütün örneklerin fevkinde değişik bir tarza malik olduğunu bize gösteriyor. Aksi dönen helezonlar burada müstesna bir güzelliktedir.

6 köşeli güller pek çeşitlidir. 6 saadet sembolü geçmesini içine alan 6 lı rozeti pek yüksek bir sanat eseri olarak alıyoruz. Bu en büyük rozetlerdendir. 9,5 cm. kutrundadır.

Biri taranmış, diğeri sade bırakılmış 2 hataî bulduk. 6,5 cm. kutrunda bir dairede dikenli bir yuvarlağı ayaklarından ikisi ile tutmuş bir örümcek bulunması hayretimizi m,ucip oldu, ve bunun ne için buraya hâkkedildiğini anlıyamadık. Bu örümcek aca-ba burasının harap olmasına mani olamıyan lâkin kubbelerini ayakta tutabilen bir tılsım mı idi? Buna ihtimal vermiyerek üzerinde durmıyarak, hemen geçtik.

Bir orta büyüklükte yuvarlak içinde bir mer-kezden dağılan 6 lâleli bir örnek pek muvaffak ol-muştu. Bunun bir örneğini Beyazıd camiinde bulduk. Haseki medresesinde bulduklarımızla karşılaştırıl-malıdır.

Haseki deki motifler arasında birçok sade ve bir kaç tane de katmerli güller bulduk. Bir kaç tane 6 ve 8 köşe hendese şekilleri taşa pek muvaffakiyet-le hâkkedilmiştir. Bütün bunlar artık taş işçilikmuvaffakiyet-lerin- işçiliklerin-de kullanılır mı bilemeyiz, ama tezhipte her zaman kabule lâyık mevkileri vardır. Bunlar mükemmel bir surette işlenebilir.

Bunlar Selçuk âbidelerinde olduğu gibi med-hal taşlarına çok olmamak suretiyle hâkkedilebilir, veyahut yeni yapılan binaların tavan göbeklerine örnek olabilir.

(5)
(6)

H a s e k i m e d r e s e s i taş r o z e t l e r i n d e n diğer ö r n e k l e r [ ( . ) v e ( : : ) işaretliler B a y e z i d c a m i i n e aittir]

Bu gibi rozetlerijniz mezar taşlarımızda da pek çoktur. Onları maalesef toplıyamadık. İçinde dik-kate ve üzerinde durmağa değeri olanlar az değil-dir. Bunların hüzün veren yeni mezarlara örnek ol-masını dilemem. Herkes onları yaşarken görsün.

İşte bu topladığımız örneklerin hâlâ tatbik

yer-leri vardır, ve bunlar iyice görüldükten sonra esas-larını tozmadan eskilerine hiç benzemiyen yeni ve asil örnekler ibda olunabilir.

Referanslar

Benzer Belgeler

Serpil SANCAR (SBF Dekanı) • Erdal EREN (Mülkiyeliler Birliği Başkanı) • Alper TAŞDELEN (Çankaya Belediye Başkanı) • Prof. Ziraat Mühendisleri Odası

Mezunlarımız, uluslararası işletmelerin planlama ve kontrol, analiz, nakliye ve depo yönetimi, gümrük işleri, dış ticaret, malzeme, lojistik, satın alma ve

''IRCA QMS Auditor/Lead Auditor Training Course/KYS Baş Denetçi Eğitim Sınav'' IRCA ISO 9001:2008 Baş Denetçi eğitim sınavına ancak ISO 9001 eğitimi almış

Medium sterilisation level Üst düzey medikal - Üst düzey strerilizasyon High medical - High sterilisation

[r]

maddesi’ne Türkiye Denetim Standartları (TDS)’na ve diğer düzenleyici Kurul ve Kurumların düzenlemelerine uygunluğun sağlanması hususundaki gözden geçirmelerin

Avrupa ile Türkiye arasındaki yaratıcı diyalog, bugüne dek ağırlıklı olarak İstanbul ve Ankara gibi büyük kentlere odaklanmışken, diğer şehirlerde yürütülen

İzmir, benim gibi yeni yerleşenler için bembeyaz bir sayfa ve kültürel olarak çok zengin.. İstanbul ise tamamen tüketim toplumuna