• Sonuç bulunamadı

Liderlik, araştırma, inovasyon, kaliteli eğitim ve değişim ile

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2023

Share "Liderlik, araştırma, inovasyon, kaliteli eğitim ve değişim ile"

Copied!
114
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Eğitim Bilimleri Ana Bilim Dalı Eğitim Programları ve Öğretim Programı

OKULÖNCESİ EĞİTİM KURUMLARINA DEVAM EDEN 5-6 YAŞ ÇOCUKLARININ KORUNUM KAVRAMINI KAZANMA DÜZEYLERİ

Esra TOPBAŞ

Yüksek Lisans Tezi

Ankara, 2022

(2)

Liderlik, araştırma, inovasyon, kaliteli eğitim ve değişim ile

(3)

Eğitim Bilimleri Ana Bilim Dalı Eğitim Programları ve Öğretim Programı

OKULÖNCESİ EĞİTİM KURUMLARINA DEVAM EDEN 5-6 YAŞ ÇOCUKLARININ KORUNUM KAVRAMINI KAZANMA DÜZEYLERİ

ACQUIRING LEVELS OF CONSERVATİON CONCEPT OF 5-6 YEAR OLD CHILDREN ATTENDING PRESCHOOL EDUCATIONAL INSTITUTIONS

Esra TOPBAŞ

Yüksek Lisans Tezi

Ankara, 2022

(4)

Kabul ve Onay

Eğitim Bilimleri Enstitüsü Müdürlüğüne,

Esra TOPBAŞ’ın hazırladığı “Okulöncesi Eğitim Kurumlarına Devam Eden 5-6 Yaş Çocuklarının Korunum Kavramını Kazanma Düzeyleri” başlıklı bu çalışma jürimiz tarafından Eğitim Bilimleri Ana Bilim Dalı, Eğitim Programları ve Öğretim Bilim Dalında Yüksek Lisans Tezi olarak kabul edilmiştir.

Jüri Başkanı Prof. Dr. Gülgün ALPAN İmza

Jüri Üyesi (Danışman) Prof. Dr. Nuray SENEMOĞLU İmza

Jüri Üyesi Prof. Dr. Eda GÜRLEN İmza

Bu tez Hacettepe Üniversitesi Lisansüstü Eğitim, Öğretim ve Sınav Yönetmeliği’nin ilgili maddeleri uyarınca yukarıdaki jüri üyeleri tarafından 30 / 05 / 2022 tarihinde uygun görülmüş ve Enstitü Yönetim Kurulunca ... / ... / ... tarihi itibarıyla kabul edilmiştir.

Prof. Dr. Selahattin GELBAL Eğitim Bilimleri Enstitüsü Müdürü

(5)

Öz

Bu araştırmanın amacı okulöncesi eğitim kurumlarına devam eden 5-6 yaş çocuklarının korunum kavramını kazanma düzeylerini belirlemektir. Çalışmada sayı, uzunluk, hacim (sıvı) ve alan korunumu üzerinde durulmuştur. Araştırmanın çalışma grubunu Ankara ili Çankaya ilçesinde, MEB’e bağlı anasınıflarına devam eden5-6 yaş öğrencileri oluşturmaktadır. Araştırma 6 okulda öğrenim gören toplam 61 anasınıfı öğrencisi ile yürütülmüştür. Araştırma kapsamında okulöncesi eğitim kurumlarına devam eden 5-6 yaş çocuklarının korunum kavramını kazanma düzeyleri ortaya konulmaya çalışıldığı için çalışmada betimsel yöntem işe koşulmuştur. Araştırmanın veri toplama sürecinde öğrencilere sayı, uzunluk, hacim (sıvı) ve alan korunumuna ilişkin problem durumları sunulmuştur. Öğrencilerin verdiği cevaplar araştırmacı tarafından geliştirilen değerlendirme formuna kaydedilmiştir. Verilerin analizinde SPSS istatistik programı aracılığıyla betimsel istatistikler ( aritmetik ortalama, standart sapma, frekans ve yüzde), ikili grup karşılaştırmalarında Mann-Whitney U testi, ikiden fazla grup karşılaştırmalarında Kruskal-Wallis H testi kullanılmıştır. Analiz edilen verilerden elde edilen bulgular 5-6 yaş çocuklarının korunum türlerini kazanamadığını göstermektedir. Ancak sayı ve alan korunumunda ortalama olarak diğer korunum türlerine göre daha başarılı sonuçlar elde edilmiştir. Ayrıca, bu araştırmada elde edilen bulgular okulöncesi eğitim kurumlarına devam eden 5-6 yaş çocuklarının korunum kavramını kazanma düzeylerinin çocukların yaşına, cinsiyetine ve anne-baba eğitim düzeylerine göre anlamlı olarak farklılaşmadığını da ortaya koymuştur.

Anahtar sözcükler: korunum, okulöncesi eğitim, Piaget’nin bilişsel gelişim dönemleri, bilişsel gelişim, korunum türleri, korunumun kazanılması

(6)

Abstract

The aim of this study is to determine the conservation levels of 5-6 year old children in preschool educational institutions. In this study, number, length, volume (liquid), and area conservations were investigated. The population study group of the research consisted of 5-6 year old students studying in kindergartens affiliated to MoNE in Ankara province. The research was carried out with 61 preschoolers from 6 schools.In this study, the descriptive method was employed because it is tried to be revealed that level of acquiring the concept of conservation of preschool children attending preschool educational institutions. During the data collection process of the study, students were provided with the problem situations related to number, length, volume (liquid), and area conservation. Student's answers were recorded on the assessment form developed by the researcher. Collected data has been analysed with descriptive statistics (frequency, percentage, mean and standard deviation), Mann-Whitney U in paired group comparison, Kruskall-Wallis in comparison of more than two groups via SPSS.As a result of the findings obtained from the data analyzed, it was concluded that 5-6 year old children could not acquire conservation types. However, on average, more successful results were obtained in number and area conservation than other types of conservation.In addition, in this study, it was determined that the level of acquisition of the concept of conservation of 5-6 year old preschool educational institutions did not show a significant difference according to the children’s age, gender and parent’s educational levels.

Keywords: conservation, preschool education, Piaget’s stages of cognitive development, cognitive development, types of conservation concept, acquiring the conservation

(7)

Teşekkür

Yüksek lisans eğitimim boyunca bilgi ve deneyimi ile bana yol gösteren, ufkumu açan, araştırma sürecinin her adımında beni yüreklendiren, hata yapmama izin veren ve yapıcı eleştirileriyle yolumu aydınlatan değerli hocam ve tez danışmanım Prof. Dr. Nuray SENEMOĞLU’na bana olan desteği ve güveni için sonsuz saygı ve teşekkürlerimi sunarım.

Yapıcı görüş ve önerileriyle yüksek lisans tezime katkılarından dolayı Prof. Dr. Nuri DOĞAN’ a;

Araştırmam süresince değerli vaktini bana ayırarak tecrübelerini benimle paylaşan ve sürekli bilgi alışverişinde bulunduğum sevgili arkadaşım Arş. Gör. Derya KARADENİZ’e teşekkürlerimi sunarım.

Özellikle pandemi döneminde beni okullarına ve sınıflarına kabul ederek çalışmama destek olan öğrencilere, öğretmenlere ve okul müdürlerine bana ayırdıkları değerli vakitleri için çok teşekkür ederim.

Maddi ve manevi olarak emeklerini hiçbir zaman ödeyemeyeceğim aramızda olmasa da her an sevgisini ve desteğini hissettiğim canım babam Eriman TOPBAŞ’ a, varlığıyla bana güç veren canım annem Emine TOPBAŞ’ a, her koşulda elimi tutan canım kardeşlerim Elif Neslihan AKDEMİR ve Ahmet Emre TOPBAŞ’ a sonsuz teşekkürlerimi sunarım.

(8)

İçindekiler

Öz ... ii

Abstract ... iii

Teşekkür ... iv

Tablolar Dizini ... vii

Şekiller Dizini ... viii

Simgeler ve Kısaltmalar Dizini ... ix

Bölüm 1 Giriş ... 1

Problem Durumu ... 1

Araştırmanın Amacı ve Önemi ... 4

Araştırma Problemi ... 6

Sayıltılar ... 7

Sınırlılıklar ... 7

Tanımlar ... 7

Bölüm 2 Araştırmanın Kuramsal Temeli ve İlgili Araştırmalar ... 9

Piaget ve Bilişsel Gelişim Kuramı ... 9

Piaget’nin Bilişsel Gelişim Dönemleri ... 12

Korunum Kavramı ... 15

Korunum Türleri ... 16

İlgili Araştırmalar ... 23

Bölüm 3 Yöntem ... 34

Araştırma Yöntemi ... 34

Araştırmanın Çalışma Grubu ... 34

(9)

Veri Toplama Süreci ... 34

Veri Toplama Araçları ... 35

Verilerin Analizi ... 40

Bölüm 4 Bulgular ve Yorumlar ... 43

Birinci Alt Probleme İlişkin Bulgular ve Yorum ... 43

İkinci Alt Probleme İlişkin Bulgular ve Yorum ... 49

Bölüm 5 Sonuç ve Öneriler ... 60

Sonuç ... 60

Öneriler ... 62

Kaynaklar ... 65 EK-A: Araştırmacının Çocukların Cevaplarına Göre Doldurması Gereken Değerlendirme Formu ... lxxii EK-B: Puanlama Anahtarı ... lxxxiv EK-C: Etik Komisyonu Onay Bildirimi ... xcvi EK-Ç: MEB Uygulama İzni ... xcvii EK-D: Etik Beyanı ... xcviii EK-E: Yüksek Lisans/Doktora Tez Çalışması Orijinallik Raporu ... xcix EK-F: Thesis/Dissertation Originality Report ... c EK-G: Yayımlama ve Fikrî Mülkiyet Hakları Beyanı ... ci

(10)

Tablolar Dizini

Tablo 1Değerlendirme Formunun Korunum Türlerine İlişkin Cronbach’s Alpha Katsayıları ... 38 Tablo 2Çocukların Korunum Türlerine Göre Aldıkları Puanlara İlişkin Betimsel İstatistikler ... 44 Tablo 3Cinsiyete Göre Öğrencilerin Korunum Düzeyleri Bakımından Farkları Sınayan Mann Whitney U Testi İstatistikleri ... 50 Tablo 4Yaşa Göre Öğrencilerin Korunum Düzeyleri Bakımından Farkları Sınayan Mann Whitney U Testi İstatistikleri ... 52 Tablo 5Anne Eğitim Düzeylerine Göre Öğrencilerin Korunum Düzeyleri Bakımından Farkları Sınayan Kruskal Wallis H Testi İstatistikleri ... 55 Tablo 6Baba Eğitim Düzeylerine Göre Öğrencilerin Korunum Düzeyleri Bakımından Farkları Sınayan Kruskal Wallis H Testi İstatistikleri ... 57

(11)

Şekiller Dizini

Şekil 1Sayı Korunumu ... 17

Şekil 2Sayı Korunumu ... 17

Şekil 3Uzunluk Korunumu ... 18

Şekil 4Uzunluk Korunumu ... 18

Şekil 5 Hacim (Sıvı) Korunumu ... 20

Şekil 6Hacim (Sıvı) Korunumu ... 20

Şekil 7Alan Korunumu ... 21

Şekil 8Alan Korunumu ... 22

Şekil 9Araştırmada Kullanılan Materyaller ve Problem Durumları ... 39

(12)

Simgeler ve Kısaltmalar Dizini MEB: Milli Eğitim Bakanlığı

(13)

Bölüm 1 Giriş

Araştırmanın bu bölümünde problem durumu, araştırmanın amacı ve önemi, araştırma problemi, sayıltılar, sınırlılıklar ve tanımlar üzerinde durulmuştur.

Problem Durumu

Eğitim bireylerin gelişimi için gerekli istendik öğrenmelerin bireylere kazandırılması süreci olarak tanımlanabilir. Bu süreç kendi içinde ikiye ayrılmaktadır. Bunlardan ilki aile ve çevre tarafından doğal ortamda kendiliğinden gerçekleşen informal eğitim, ikincisi ise düzenlenmiş eğitim durumları aracılığıyla gerçekleşen formal eğitimdir. Formal eğitimin ilk kademesini ise okulöncesi eğitim oluşturmaktadır.

Çocukların, belli tür öğrenmelere duyarlılık gösterdiği ve öğrenme yaşantılarını diğer dönemlerden daha hızlı kazandıkları kritik gelişim dönemleri, birçok psikoloğa göre okulöncesi yıllarını kapsamaktadır. Bu yüzden bu dönemlerde çocuklara tüm gelişim alanları için belli öğrenme fırsatları sağlanmalıdır. Aksi takdirde kolaylıkla öğrenme fırsatının kaçırılmasının yanı sıra gelişimin yavaşlaması ya da tamamen durması gibi ciddi problemler söz konusu olabilir. Yapılan araştırma sonuçları, çocuğun bir yetişkin veya çevresindeki diğer çocuklarla sistemli bir biçimde çalışmasının, bilişsel gelişimi ile birlikte tüm gelişim alanlarını desteklediğini ve mevcut potansiyelini artırdığını göstermektedir.

Çocuğun ilerideki yaşamını şekillendirmede son derece önemli olan okulöncesi yıllarının verimli bir şekilde geçirilmesi için çocuğa önceden planlamış ve etkili yaşantılar kazandırılması gerekmektedir. Öğretmenler tarafından bu yaşantıların kazandırılmasında kullanılan temel araçlardan birisi ise öğretim programlarıdır (Senemoğlu, 1994;

Senemoğlu, 2009).

Öğretim programı (1) Hedefler, (2) Eğitim Durumları, (3) Değerlendirme olmak üzere üç temel öğeden oluşmaktadır (Ertürk, 1994; Senemoğlu, 2009).

(14)

Öğretim programının ilk öğesi olan hedefleri Ertürk (1994) ‘’yetiştirdiğimiz insanda bulunmasını uygun gördüğümüz, eğitim yoluyla kazandırılabilir nitelikteki istendik özellikler’’ (s. 24) olarak tanımlamaktadır. Başka bir ifadeyle hedefler öğrencilerin öğrenme yaşantıları yoluyla elde etmeleri beklenen, tüm gelişim alanlarını kapsayan özelliklerdir (Özçelik, 1992). Programın ikinci öğesi eğitim durumları belirli bir süre içerisinde öğrenme yaşantıları yoluyla bireyi etkileme gücünde olan ve bu amaçla çeşitli öğretim materyallerini, öğretim yöntem ve tekniklerini içeren dış şartlar olarak tanımlanmaktadır (Ertürk, 1994; Erden, 1995). Senemoğlu’u göre (2009) eğitim durumları öğrencilere hedeflerin kapsadığı davranışların kazandırılması için düzenlenen ve bu sayede öğrenme yaşantılarının öğrencilere kazandırıldığı öğretme-öğrenme süreçlerini kapsayan program öğesidir. Öğretim programının son öğesi olan değerlendirme Ertürk (1994) tarafından tamamlayıcı bir unsur olarak görülmekte ve öğrencilere kazandırılmak istenen hedeflerin ulaşılma düzeyini belirleme süreci olarak tanımlanmaktadır.

Yukarıda belirtilen tanımlar çerçevesinde, okulöncesi öğretim programlarının çocuklara gelişim ve öğrenme özelliklerine uygun öğrenme yaşantıları kazandırması gerekmektedir. Bunun gerçekleştirilebilmesi için de doğal olarak çocukların gelişim ve öğrenme özelliklerinin bilinmesi gerekmektedir. Çocuğun gelişim ve öğrenme özelliklerini bilen, alanında yetkin okulöncesi eğitim öğretmenlerinin hazırlayacağı öğretim programı çocuğun bilişsel gelişiminde bir yükseliş sağlayacağı gibi diğer gelişim alanlarının da ilerleyişini hızlandırabilir (Senemoğlu, 1994).

Çocukların bilgiyi nasıl elde ettiğini ve nasıl yapılandırdığını araştıran Piaget (1964) bilişsel gelişimi dört temel aşamaya ayırmıştır. Bunlar: (1) Duyusal-motor dönemi, (2) İşlem öncesi dönem, (3) Somut işlemler dönemi, (4) Soyut işlemler dönemi.

Duyusal-motor dönem bebeğin yaklaşık ilk iki yılını kapsayan, dünyayı keşfetmede duyuları ile birlikte motor becerilerini kullandığı ve kendisini bir özne olarak fark ederek dış dünyadan ayırt ettiği dönemdir. İşlem öncesi dönem iki ve yedi yaş arasını kapsayan ve kendi içerisinde iki gruba (sembolik ve sezgisel dönem) ayrılan dönemdir. Sembolik

(15)

işlemler döneminde (2 – 4 yaş) çocuk nesnelere kendisi anlamlar yükleyerek sembolik resimler yapar, öyküler anlatır ve oyunlar oynar. Örneğin; bir sopayı at veya bir kalemi iğne olarak kullanabilir.Sezgisel dönemde (4 – 7 yaş) bir problemle karşılaştıklarında mantık kuralları yerine sezgilerine dayanarak akıl yürütürler. Çocuğun ilkokul yıllarını kapsayan yedi ve on bir yaşları arasındaki dönem somut işlemler dönemi olarak adlandırılmaktadır. Bu dönem çocuğun nesneler üzerinde işlem ve üst düzey sınıflama yapabildiği dönemdir. Piaget’nin bilişsel gelişim aşamalarında son dönem olan soyut işlemler döneminde ise çocuk artık işlemleri yalnız nesnelere değil hipotezlere de uygulayabilmektedir (Senemoğlu, 2009; Evans, 1999; Piaget, 1964).

Piaget’ye göre (1964) ‘’bir nesneyi bilme o nesneye sadece bakmak veya o nesnenin zihinsel bir simgesi oluşturmak değildir’’ (s.176). Nesnenin bilgisini elde etmek için o nesne üzerinde eyleme geçilmeli, yani nesne üzerinde sıralama, sınıflama, sayma ve ölçme gibi işlemler uygulanarak nesne üzerinde değişikliğe gidilmelidir (Piaget, 1964).

Çocuğun bilgiyi elde etme sürecinde kullandığı bu işlemlerin kazanılmaya başlandığı dönem somut işlemler dönemidir. Bu dönemde edinilen en önemli özelliklerden biri ise korunumun kazanılmasıdır. Korunum, çocuğun işlem öncesinden somut işlemler dönemine geçişinde önemli bir adımı ifade etmektedir (Goldschmid, 1967). Korunum, bir nesnenin fiziksel biçimi veya bulunduğu konumu değiştirildiğinde, nesnenin miktar, sayı, uzunluk, alan, hacim ve kütle gibi özelliklerinin aynı kalacağı ilkesidir (Senemoğlu, 2009).

Okulöncesi eğitimde öğrencilerin kazandığı matematiksel bilgi ve kavramlar

çocukların bir sonraki yaş ya da sınıftaki öğrenmelerini olumlu yönde etkilemekte ve ileride matematiği anlamlı bir şekilde öğrenen bireyler olarak topluma kazandırılmasını

sağlamaktadır. Temelleri okulöncesi dönemden itibaren atılan matematiksel bilgi ve kavramların kazanılması uzun zaman almaktadır. Ayrıca değişime de dirençlidir. Bu yüzden bu dönemde matematiksel bilginin temelleri iyi atılmazsa sonraki yaş ya da sınıflardaki öğrenmeler daha zor hale gelebilir (Bloom, 2016; Senemoğlu, 2009.) Piaget’ye göre, çocuğun matematiksel bir işlemi tam olarak anlamlandırabilmesi için korunum

(16)

kavramını geliştirmesi gerekmektedir. Korunum kavramını kazanma düzeyi, çocukta gelişen mantıksal-matematiksel yapının bir göstergesi olarak kabul edilmektedir (Senemoğlu, 1994; Wadsworth, 2015) . Korunum kavramı öğrencilerin matematiği anlamlandırmasının ve matematik başarısının temel faktörlerinden biridir. Yüksek korunum düzeyine sahip öğrencilerin, düşük korunum düzeyine sahip öğrencilere göre daha yüksek matematik puanları elde ettiği sonucuna ulaşılmıştır (Pancholi, 1991). Bu bilgiler doğrultusunda çocukların matematiksel düşüncesinin ve başarısının temelini oluşturan okulöncesi eğitimde korunum kavramı oldukça önemli görülmektedir. Son yıllardaki bilgi ve teknolojideki gelişmelerin bir sonucu olarak daha fazla uyarıcıya maruz kalan günümüz okulöncesi çocuklarının korunum özelliklerinin bilinmesi, bu özelliklere uygun hedefler belirlenmesini ve öğretme-öğrenme etkinliklerinin düzenlenmesini sağlayacağı için okulöncesi çocuklarının korunum kavramını kazanma düzeylerinin belirlenmesinin bir gereklilik olduğu söylenebilir.Tüm bu bilgiler ışığında bu çalışmada okulöncesi eğitim kurumlarına devam eden 5-6 yaş çocuklarının korunum kavramını kazanma düzeyleri belirlenmeye çalışılmıştır. Araştırmanın, okulöncesi eğitim dönemindeki 5-6 yaş grubu çocuklarının bilişsel gelişimine ilişkin bilgi sağlayacağı ve Milli Eğitim Bakanlığı Okul Öncesi Eğitim ve İlköğretim Kurumları Yönetmeliğinde yapılan son değişiklikle beraber ilkokula başlama yaşının 66 aydan 69 aya çıkarılmasına ilişkin yapılan tartışmalara da ışık tutacağı umulmaktadır (Milli Eğitim Bakanlığı Okul Öncesi Eğitim ve İlköğretim Kurumları Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik, 2019).

Araştırmanın Amacı ve Önemi

Matematik, günlük yaşamımızda herhangi bir nesneyi sayma, alışveriş yaparken temel aritmetik işlemleri yapabilme, yemek yaparken kullandığımız ölçme ve tartma işlemleri, günümüzü planlarken ihtiyaç duyduğumuz zaman okuma, basit grafik ve şemaları anlama gibi sıkça karşılaştığımız konulardan, çağımızın vazgeçilmezleri olan telefon, tablet, bilgisayar vb. teknolojik aletlerin donanımını oluşturan devrelerin tasarımına ve ünlü matematik düşünürlerinin kuramlarına kadar geniş bir yelpazeye

(17)

sahiptir. Görüldüğü gibi yaşam matematik ile iç içe geçmiş durumdadır (Işık, Çiltaş ve Bekdemir, 2008). Yaşamın matematikle olan bu zorunlu birlikteliğinde okulöncesi dönem ayrı bir önem taşımaktadır. Bu dönemde matematik eğitimine başlanması ve bunun sonuncunda erken dönemde elde edilen matematik kazanımları çocukların sadece bir sonraki eğitim kademelerindeki başarılarını değil, mesleki yaşamlarını da olumlu yönde etkilemektedir. Bu nedenle okullarda hangi matematiksel kavramların ve becerilerinin hangi yaş grubunda, hangi düzeye kadar ve nasıl verileceği önem taşımaktadır (Dağlıoğlu, 2020). Bu soruların cevaplarını tam olarak içeren okulöncesi eğitim programları aracılığıyla öğretmenler, çocukların matematiği en yüksek seviyede anlamlandırabilmesi için gerekli öğretme-öğrenme ortamlarını hazırlayabilir, her çocuk için hangi tür öğretim yöntem ve tekniklerini kullanması gerektiğini ve küçük çocukların matematikte ne kadar ilerleyebileceklerini daha iyi öngörebilir. Böylelikle daha etkili eğitsel kararlar vererek çocuklarda mantıksal-matematiksel yapıların oluşmasına yardımcı olabilir (Baroody, 2004; Buldu, 2019).

Mantıksal-matematiksel yapıların oluşması için matematik eğitiminde belirli bir sürekliliğe ve ardışıklığa ihtiyaç vardır. Piaget bir çocuğun matematiksel bir işlemi anlamlandırabilmesi için korunum kavramını kazanması gerektiğini belirtmektedir.

(Senemoğlu, 1994; Baydemir Çınar, 2019; Öçal, 2019). Çocuğun basit bir toplama veya çıkarma işlemi yapabilmesi için öncelikle bire bir eşleme yapması ve sayı korunumuna bağlı olarak sayı kavramını bilmesi, sayıları tanıması, sayı sayma becerisini elde etmesi ve tüm bunları hangi durumlarda nasıl kullanması gerektiğini öğrenmesi gerekmektedir (Baydemir Çınar, 2019). Williams (1958) Okulöncesi dönemi çocuklarla sayı kavramı üzerine yapılan bir çalışmada çocukların sayı korunumu kazanma düzeyleri ile toplama ve çıkarma işlemlerini anlama arasında yüksek derecede korelasyon bulunmuştur (Williams, 1958,aktaran San, 1986). Ölçme işleminin kazanılması için de korunum kavramının kazanılması gerekmektedir (Durmaz, 2019). Çocuğun uzunluk ölçümünü anlamlandırabilmesi için uzunluğu ölçülen nesnenin parçalara ayrılsa veya mekandaki

(18)

konumu değişse bile toplam uzunluğunda herhangi bir değişikliğin meydana gelmediğini bilmesi gerekmektedir (Clements ve Stephan, 2004). Mantıksal-matematiksel yapının bir ölçüsü olan korunumun günümüz koşullarında erken yaşta kazanılıp kazanılmadığı, çocuklar için düzenlenen eğitim etkinliklerinin belirlenmesinde oldukça önem taşımaktadır.

Bu kapsamda bu çalışmanın amacı okulöncesi eğitim kurumlarına devam eden 5-6 yaş çocuklarının korunum kavramını kazanma düzeylerini belirlemektir.

Son zamanlarda ilkokula başlama yaşının 69 aya çıkarılmasına ilişkin yapılan tartışmalara sıkça rastlanmaktadır. Yapılan bu çalışma ile bilişsel gelişim için gerekli mantıksal-matematiksel düşünmenin önemli basamaklarından olan korunumun kazanılıp kazanılmadığı belirlenerek, çocuğun okula bilişsel açıdan hazır olup olmadığına dair bilgi sağlayacağı ve ilkokula başlama yaşına ilişkin tartışmalara da ışık tutacağı öngörülmektedir. Bununla birlikte bu çalışmanın okulöncesi eğitimin daha nitelikli hale getirilmesi için yapılacak iyileştirme çalışmalarına katkı sağlayacağı ve gelecekte düzenlenen öğretme-öğrenme etkinliklerini geliştirmede yol göstereceği umulmaktadır.

Ayrıca araştırmanın, günümüz okulöncesi 5-6 yaş çocuklarının korunumu kazanma düzeyleri belirlenerek gerek kuramsal yapıya katkıda bulunacağı gerekse program geliştirme çalışmalarına, ilkokula başlama yaşı, okula hazırbulunuşluk ve öğretimin niteliğinin artırılması çabalarına katkı sağlayacağı düşünülmektedir.

Araştırma Problemi

Araştırmanın problemi ‘’Okulöncesi eğitim kurumlarına devam eden 5-6 yaş çocuklarının korunum kavramını kazanma düzeyleri nedir ve bazı demografik özellikler bakımından aralarında anlamlı fark var mıdır?’’ olarak belirlenmiştir.

Alt Problemler

1) Okulöncesi eğitim kurumlarına devam eden 5-6 yaş çocuklarının a. sayı korunumunu

b. uzunluk korunumunu

(19)

c. hacim (sıvı) korunumunu

d. alan korunumunu kazanma düzeyleri nedir?

2) Okulöncesi eğitim kurumlarına devam eden 5-6 yaş çocuklarının korunum türlerini (sayı, uzunluk, hacim (sıvı) ve alan) kazanma düzeyleri

a. cinsiyete göre, b. yaşa göre,

c. anne eğitim durumuna göre,

d. baba eğitim durumuna göre farklılaşmakta mıdır?

Sayıltılar

1) Sınama durumları sırasında çocuklar araştırmacıdan etkilenmemiştir.

2) Araştırmada kullanılacak veri toplama araçlarının kapsam geçerliliği için uzman görüşleri yeterlidir.

Sınırlılıklar

1) Bu araştırma 2020-2021 öğretim yılında Ankara ili Çankaya ilçesi okulöncesi eğitim kurumlarına devam eden 5-6 yaş arasındaki öğrencilerle sınırlıdır.

2) Araştırmaya kaynaştırma öğrencileri dahil edilmemiştir.

3) Bu araştırmanın kapsamı sayı, hacim (sıvı), uzunluk ve alan korunumu ile sınırlıdır.

Tanımlar

Korunum: Bu araştırmada korunum, çocuklara verilen nesneler üzerindeki biçim ve konumdaki değişikliklerin, nesnelerin ‘sayı’, ‘hacim (sıvı)’, ‘uzunluk’ ve ‘alan’larında değişikliğe sebep olmaması olarak ele alınmıştır.

(20)

Okulöncesi Çocuklarının Korunumu Kazanma Düzeyi: Bu araştırmadaokulöncesi eğitim kurumlarına devam eden 5-6 yaş çocuklarının korunumu kazanma düzeylerini belirlemek amacıyla hazırlanmış değerlendirme formundan elde edilen puan.

(21)

Bölüm 2

Araştırmanın Kuramsal Temeli ve İlgili Araştırmalar

Piaget ve Bilişsel Gelişim Kuramı

Jean Piaget, kendi gözlemlerinden yola çıkarak çocukların dünyayı anlamlandırmada bazı düşünme yollarını keşfetmiş ve zihinsel olarak yapabildiklerini ve yapamadıklarını tanımlayarak kendi bilişsel gelişim kuramını meydana getirmiştir (Charles, 1999). Çalışmasının temeline çocukları yerleştirerek onların düşüncelerine odaklanmıştır. Çocukların nasıl düşündüklerini, dünyayı nasıl anlamlandırdıklarını ve bu süreçte nasıl akıl yürüttüklerini incelemiştir (Singer ve Revensen,1996). Piaget’ye göre çocuk dünyayı anlamlandırma sürecinde pasif bir alıcı olmanın aksine aktif bir role sahiptir ve bu süreçte yetişkinlerden farklı, kendine özgü bilme yolları bulunmaktadır (Senemoğlu, 2009). Çocuklar karşılaştıkları her şeyle ilgili bir anlam oluşturma çabası içerisindedir.

Piaget çocukların oluşturdukları bu anlamları, çevresine ve dünyaya ilişkin bilgiyi yapılandırma süreci olarak tanımlamakta ve çocukların elde ettiği bilgileri üç farklı kategoriye ayırmaktadır (Dağlı, 2020). Bunlar;

1. Fiziksel Bilgi: Çocuğun çevresindeki nesneler ve bu nesnelerin özelliklerinin (boyut, renk, ağırlık, doku vb.) bilgisidir (Charlesworth ve Lind, 2010). Çocuklar duyularıyla nesne üzerinde eyleme geçtiğinde nesne hakkında fiziksel bilgi elde etmeye başlar. Bu süreçte nesnenin kendisi, çocuğa doğrudan kendi özellikleri hakkında bilgi verir (Wadsworth, 2015). Örneğin; çocuk peluş bir oyuncakla oynarken elleriyle oyuncağın dokusunu hisseder ve ağırlığını fark edebilir. Bu sayede oyuncak ile ilgili bilgisini keşfederek yapılandırır. Çocuk oyuncakla oynamadığı takdirde bu gibi somut nesnelerin bilgisine tam olarak ulaşamaz. Bu tür somut nesnelerin bilgisine okuyarak, resimlerine bakarak veya çevresindeki insanların söylediklerini dinleyerek tam olarak ulaşamaz.

Ancak nesne ile fiziksel bir etkileşime girerek nesne ve özellikleri hakkında tam bir bilgi elde edebilir (Wadsworth, 2015).

(22)

2. Mantıksal-Matematiksel Bilgi: Çocuğun çevresindeki nesneler arasındaki ilişkilerin (aynı veya farklı, az veya çok, sayı, karşılaştırma, sınıflandırma vb.) bilgisidir.

Çocuk nesneler arasındaki bu ilişkileri keşfederek kendi bilgisini düzenler ve yapılandırır (Charlesworth ve Lind, 2010). Çocuk bu bilgi türünü elde ederken fiziksel bilgide olduğu gibi nesne üzerinde eyleme geçer. Ancak bu süreçte nesnelerin rolü farklıdır. Nesneler çocuğa doğrudan bilgi vermez, çocuk nesneler üzerinde eyleme geçerek mantıksal- matematiksel bilgiyi kendisi bulur. Örneğin; küçük bir çocuk parkta 10 tane taşla oynasın.

Bu taşları yan yana koyup saydığında 10 tane taşı olduğunu görsün. Daha sonra taşları üst üste dizip, daire şekline getirip veya elinin içinde sallayıp yere atarak tekrar saysın;

yine 10 tane taşı olacaktır. Böylece çocuk, elindeki taşlardan hareketle bir dizideki nesne sayısının nesnelerin konumu değişmesine rağmen aynı kaldığı kuralını bularak mantıksal- matematiksel kavramlardan biri olan sayı kavramını oluşturur. Bu süreçte ne toplam taş sayısı ne de taşların düzeni, taşın ağırlığının aksine kendisinden kaynaklanan bir özellik değildir. (Piaget, 1964; Piaget, 1977). Bu gelişimi çocuk, sadece taşla oynayarak değil, çevresindeki herhangi bir nesne (düğme, kaşık, pipet vb.) ile de gerçekleştirebilir. Bu süreçte odak noktası nesneler değil, çocuğun nesneler üzerinde eyleme geçerek yapılandırdığı kurallar ve ilişkilerdir. Çocuk mantıksal-matematiksel bilgiye fiziksel bilgide olduğu gibi okuyarak, resimlere bakarak veya çevresindeki insanların söylediklerini dinleyerek tam olarak ulaşamaz. Nesneler aracılığıyla yapılandırır (Wadsworth, 2015).Piaget’ye göre nesneler ile ilgili fiziksel bilgiler, mantıksal-matematiksel bilgilerin temeli olduğu gibi mantıksal-matematiksel bilgiler de matematiksel düşüncenin temelini oluşturmaktadır (Ünal, 2019)

3. Sosyal Bilgi: Çeşitli sosyal durumlarda insanlar tarafından oluşturulan bilgidir (Charlesworth ve Lind, 2010). Bir toplumu oluşturan insanların uzlaşarak meydana getirdiği değerler, kurallar vb. bilgilerdir. Bu yüzden bir toplumdan diğerine değişiklik gösterebilir. Sosyal bilgi diğer iki bilgi türünde olduğu gibi çocuğun nesne üzerinde

(23)

harekete geçmesiyle elde edilmez. Çocuklar çevresindeki insanlarla etkileşime girerek bu bilgiyi yapılandırır (Wadsworth, 2015).

Bilişsel Gelişimi Etkileyen Faktörler

Piaget’ye göre çocuğun bilişsel gelişim sürecinde olgunlaşma, yaşantı, sosyal etkileşim ve dengeleme olmak üzere dört faktör belirleyici olmaktadır. Bu dört faktörün her biri kendi başına bilişsel gelişimi tam anlamıyla açıklamaya yeterli gelmemektedir. Bilişsel gelişim için her bir faktör ve bu faktörlerin birbirleriyle etkileşimleri gerekli görülmektedir (Piaget, 1961).

Olgunlaşma: Vücut organlarının işlevlerini yerine getirebilmesi için kalıtımın etkisiyle meydana gelen biyolojik bir değişmedir (Senemoğlu, 2009). Bilişsel gelişimdeki ilerlemede olgunlaşmanın rolü göz ardı edilemez. Ancak olgunlaşma bilişsel gelişimi açıklamada tek başına yeterli olmamaktadır. Çünkü olgunlaşma belirli aşamalarda meydana gelse bile toplumdan topluma bu aşamaların gerçekleştiği yaşlar arasında büyük farklar bulunmaktadır (Piaget, 1964).

Yaşantı: Çevresi ile ilgili daha önce hiçbir yaşantıya sahip olmayan bebek, çevresine uyum sağlayabilmesi için çok sayıda refleksle dünyaya gelir. Bebek olgunlaşmayla birlikte çevresi ile etkileşime girmesi sonucu yaşantı kazandıkça, refleksler yerlerini bilinçli ve karmaşık hareketlere bırakırlar. Bilişsel gelişimde ilerleme olabilmesi için de bireyin olgunluğa erişmesiyle birlikte çevresiyle etkileşime girerek yaşantı kazanması gerekmektedir (Senemoğlu, 2009). Çocuk herhangi bir bilgi türünü (fiziki, mantıksal-matematiksel ve sosyal bilgi) nesneler veya insanlarla etkileşime girerek yaşantılar sayesinde yapılandırmaktadır (Wadsworth, 2015).

Sosyal Etkileşim:Sosyal bilginin oluşumunda önemli bir rolü olan sosyal etkileşim, insanlar arasındaki etkileşim sonucu ortaya çıkan fikir alışverişleridir. Çocuk çevresindeki taş, toprak, ağaç gibi fiziksel referansları olan kavramları nispeten bağımsız olarak geliştirebilirken, dürüstlük, sevgi, adalet gibi kavramları çevresindeki insanlarla etkileşime girmeden geliştirememektedir (Wadsworth, 2015). Ancak sosyal etkileşim de bilişsel

(24)

gelişim için tek başına yeterli gelmemektedir. Çünkü çevresiyle etkileşime giren çocuk herhangi bir kavramı anlayabilecek düzeye erişmemişse çocuk bilgiyi yapılandıramamaktadır (Piaget, 1964).

Dengeleme:Piaget fiziksel bir dengenin aksine bilişsel bir denge kavramından bahsetmektedir (Piaget, 1961). Çocuğun yeni karşılaştığı nesne veya olaylar karşısında bilişsel dengesi sürekli olarak bozulmaktadır. Dengeleme, bireyin bilişsel dengesizlik durumundan bilişsel dengeye geçiş süreci olarak tanımlanmaktadır. Dengeleme süreci bireyi bilişsel dengesizlikten dengeye ulaştırarak bireyin çevresine uyum göstermesini sağlamaktadır (Senemoğlu, 2009). Çocuğun çevresine uyum göstermesi ise özümleme ve düzenleme olmak üzere iki şekilde gerçekleşmektedir. Özümleme, çocuğun yeni karşılaştığı bir nesne veya olayı kendisinde var olan bilişsel yapılarla veya davranış türleriyle birleştirme sürecidir. Çocuk yeni karşılaştığı nesne veya olayı kendisinde var olan bilişsel yapılar ve davranış türleriyle birleştiremezse ya yeni bir bilişsel yapı oluşturacak ya da var olan bilişsel yapılarını şekillendirecektir. Bu sürece ise düzenleme adı verilmektedir (Senemoğlu, 2009; Wadsworth, 2015).Piaget’ye göre bilişsel gelişim sürecinde olgunlaşma, yaşantı, sosyal etkileşim, uyum, örgütleme ve dengeleme olmak üzere bu temel faktörler belirleyici olmaktadır (Senemoğlu, 2009).

Piaget’nin Bilişsel Gelişim Dönemleri

Piaget bilişsel gelişimi duyusal-motor, işlem öncesi, somut işlemler ve soyut işlemler olmak üzere dört temel evreye ayırmıştır. Bu evrelerin her birini önceki evrelerden ayıran belirli özellikler bulunmaktadır. Ancak bu evreler birbirinden bağımsız değildir.

Aksine kendi içinde ardışıktır. Yeni inşa edilen yapılar bir önceki evrede oluşturulan alt yapıların üzerine kurulur. Böylece bilişsel gelişim her evrede giderek artan bir doğrultuda gerçekleşir (Piaget,1967).

(25)

Duyusal-Motor Dönemi (0-2)

Piaget’nin ilk gelişim evresi olan bu dönem yaklaşık olarak 0-2 yaş aralığını kapsamaktadır. Bebekte bu dönem boyunca duyusal-motor şemaları gelişmekte ve bebek dış dünyayı bu şemaları kullanarak keşfetmektedir. Bu yüzden bu döneme duyusal- motor dönemi adı verilmektedir (Kohler,2008; Senemoğlu, 2009). Doğumdan itibaren ortaya çıkan duyusal-motor davranışlar bilişsel gelişimin aracıdır. Çocukların çevrelerinde meydana gelen olaylara uyum sağlaması ve onları düzenlemesi ilk olarak duyusal-motor şemaları aracılığıyla gerçekleşmektedir (Wadsworth, 2015). Bebekler çevresini keşfedebilmek için dokunma, tatma, görme gibi duyusal becerilerini ve tutma, sürünme, ayakta durma gibi motor becerilerini kullanarak birçok bilgiyi özümsemektedir (Charlesworth ve Lind, 2010).

Bu dönemin başlarında bebek, nesne sürekliliğine sahip değildir. Herhangi bir nesne bebeğin görme alanından kaldırıldığında bebek için nesne artık mevcut değildir.

Nesneyi bulmak için bir girişimde bulunmaz. Bu dönemin sonlarına doğru bebek nesne sürekliliğini kazanır ve nesneyi görme alanından kaldırılsa bile bulmaya çalışır (Piaget, 1964). Ayrıca çocuk nesne ve olayların zihinsel temsilini oluşturmaya başlar. Böylelikle problem çözmede deneme-yanılma yöntemi yerine bir plan hazırlayarak problemi zihinsel olarak çözebilir. Çocuk bir problem ile karşılaştığında ilk olarak problemi düşünüp anlar.

Daha sonra problemin çözümünü tasarlayarak zihinsel olarak sonuca ulaşır. Bu süreç sonucunda çocuk deneme-yanılma yolu yerine zihinsel olarak tasarladığı çözüm yolunu uygulamaya koyar (Senemoğlu, 2009).

İşlem Öncesi Dönem (2-7)

Bu dönem yaklaşık olarak 2-7 yaş aralığını kapsamaktadır. Duyusal-motor davranışlardan sembolik davranışlara geçilen bu dönem dil gelişiminin başlangıcıdır (Piaget, 1964). Çocuklar bu dönemde büyük – küçük, uzun – kısa, ağır – hafif, kare – daire gibi kavramları kullanmaya başlar. Ayrıca bir çubuğu kaşık, kumu da yemek gibi kullanarak sembolik oyunlar kurabilir (Charlesworth ve Lind, 2010). Bu dönemin en önemli

(26)

özelliklerinden biri de çocukların ben merkezli olmasıdır. Çocuğun düşünceleri ve konuşmaları sadece kendi bakış açısını içermektedir. Kendisini diğer insanların yerine koyamaz ve olayları başkasının gözüyle değerlendiremez (Wood, 1998).

Bir çocuğun işlem öncesi dönemde olduğunun en büyük kanıtı 7-8 yaşına kadar korunum kavramının kazanılmamasıdır (Piaget ve Inhelder, 2019). Bu dönemde çocuk, herhangi bir sıvıyı bulunduğu kaptan farklı şekildeki bir kaba boşaltıldığımızda sıvının artığını ya da azaldığını düşünür. Çocuk sıvı üzerinde yapılan işlemleri zihinsel olarak geriye çeviremez (Piaget,1964). Süreci değil sonucu dikkate alarak değişim sonrası duruma odaklanır. Bu tür görsel uyarıcılarla karşılaşan çocuk uyarıcının algısal yönüne odaklanarak bilişsel değerlendirme yapmaları gereken durumlarda algısal değerlendirmede bulunabilirler (Wadsworth, 2015). Ayrıca bu dönemdeki çocuklar çeşitli nesneleri renk, şekil ve boyut gibi tek bir özelliğine göre sınıflandırabilir ve küçükten büyüğe ya da büyükten küçüğe doğru dizebilirler fakat birden fazla özellik bakımından gruplayamaz (Charlesworth ve Lind, 2010).

Somut İşlemler Dönemi (7-11 Yaş)

Bu dönem yaklaşık olarak 7-11 yaş aralığını kapsamaktadır. Çocuk bu dönemde duyular aracılığıyla bilinen nesneler üzerinde işlem yapabildiği için bu döneme somut işlemler adı verilmektedir. İşlemler varsayımların sözel ifadesine değil nesneler üzerindeki eylemlere bağlıdır. (Piaget, 1964; Piaget,2019; Piaget ve Inhelder, 2019). Nesneler üzerinde sınıflandırma, sıralama, toplama ve çarpma gibi temel aritmetik işlemleri, ölçme, uzamsal ilişkiler gibi temel geometri işlemlerini yapabilir (Piaget 1967; Flavell, 1963).

İşlemleri tersine çevirebilir. Çocuk bu dönemde bilişsel değerlendirme yapması gereken durumlarda algısal kararların tersine, mantığına dayalı kararlar verir. Çocuk önüne konulan eşit uzunluktaki iki ipten biri kıvrıldığında uzunluğunun değişmediğini bilir.

Korunum gelişmiştir (Wadsworth, 2015). Bu dönemde bir grup nesnenin bir başka grubun alt sınıfı olabileceğini anlayan çocuk üst düzeyde gruplama yapabilir. Nesneleri birden fazla özelliğini dikkate alarak sınıflayabilirler. Örneğin; bir grup nesneyi hem renklerine

(27)

hem de şekillerine göre ayırabilirler. İşlem öncesi döneme göre çevresiyle daha fazla sosyalleşen çocuklar, ben merkezcilikten uzaklaşmışlardır (Senemoğlu, 2009).

Soyut İşlemler Dönemi (+11 Yaş)

Piaget’nin son gelişim evresi olan bu dönem yaklaşık olarak 11 yaşından itibaren başlamaktadır. Çocuk bu dönemde sadece nesneler üzerinde değil kendi oluşturduğu varsayımlar üzerinde de akıl yürüterek eyleme geçebilir. Bir başka deyişle sadece sınıflar, ilişkiler ve sayılarla ilgili işlemleri değil, önermeler ile ilgili işlemleri yapabilir (Piaget, 1964).

Çocuklar problemleri daha mantıksal ve sistematik bir şekilde yani bilimsel yolla çözebilir.

Soyut kavramları anlamaya başlamasıyla birlikte soyut problemleri de çözebilir hale gelirler. Problemi çözerken rastgele çözüm yollarını denemek yerine olası çözüm yolları geliştirir ve bunları sistematik hele getirerek sırasıyla test ederler (Charlesworth ve Lind, 2010). Ayrıca bu dönemdeki çocuklar hipotetik akıl yürütmeye sahiptirler ve hipotetik koşullara göre düşünebilmektedirler. Örneğin; sınıfta münazara yapılırken öğrenci, benimsemediği bir fikri savunabilir (Senemoğlu, 2009).

Korunum Kavramı

Piaget’nin bilişsel gelişimi ayırdığı dört temel evreden biri olan somut işlemler döneminde kazanılan korunum herhangi bir nesne veya nesne topluluğunun üzerinde uygulanan dönüşümlere (fiziksel biçiminin değiştirilmesine veya mekandaki konumunun değiştirilmesine) rağmen nesnenin çeşitli özelliklerinin (miktar, sayı, alan, hacim vb.) değişmezliğidir (Piaget, 1968). Çocuğun korunumu kazanabilmesi için dönüşümsel akıl yürütme, odaklanma ve tersine çevirebilirlik özelliklerine sahip olması gerekmektedir.

Örneğin; Bu özelliklere sahip olmayan bir çocuğa sekiz demir paradan oluşan eşit uzunlukta iki dizi gösterilir ve çocuk bu iki dizideki demir para sayısının eşit olduğunu söyledikten sonra çocuğun gözü önünde dizilerden birinin boyunu uzatılır. Daha sonra çocuğa oluşan yeni durumda bu iki dizide aynı sayıda demir para olup olmadığı sorulur.

Bu kez, uzatılan dizideki demir para sayının daha fazla olduğunu söylemektedir. Burada

(28)

çocuk korunumun kazanılması için gerekli olan dönüşümsel akıl yürütme, odaklanma ve tersine çevirebilirlik özelliklerine sahip olmadığı için dizilerden birinde meydana gelen dönüşüm sürecini göz ardı etmekte ve dönüşüm sonrası duruma odaklanmaktadır. Görsel bir uyarıcıyla karşı karşıya kalan çocuk, iki diziyi karşılaştırması istendiğinde uyarıcının bütün yönlerine odaklanmak yerine sınırlı algısal yönüne odaklanarak daha uzun olan dizide daha fazla sayıda demir para olduğunu düşünmektedir. Ayrıca çocuk uzatma işlemini, zihinsel olarak tersine çeviremediği için başlangıçta aynı sayıda demir para olmasına rağmen uzatma işlemi sonrası demir para sayısının artığını düşünmektedir (Wadsworth, 2015). Korunum kavramı sadece sayıları değil uzunluk, alan ve hacim gibi alanları da kapsamaktadır. Piaget’ye göre korunum türleri farklı yaşlarda kazanılmaktadır.

Sayı korunumu 6-7, uzunluk korunumu 7-8, hacim (sıvı) korunumu 7-8 ve alan korunumu 7-8 yaşlarında kazanılmaktadır (Piaget, 1953; Wadsworth, 2015).

Korunum Türleri

Alan yazın incelendiğinde sayı, uzunluk, alan, hacim (sıvı), hacim (katı) ve kütle korunumu olmak üzere altı korunum türü olduğu görülmektedir (Piaget, 1967; Murray, 1968; Charlesworth, 2010; Beilin, 1964; Wadsworth, 2015).

Sayı Korunumu

Sayı korunumu herhangi bir nesne veya nesne topluluğunun fiziksel biçiminin ya da mekandaki konumunun değiştirilmesine rağmen nesne sayısının değişmezliğidir (Piaget, 1968). Sayı kavramının oluşmasında önemli bir aşama olarak tanımlanan sayı korunumuyla ilgili, Piaget’nin yaptığı çalışmada blok veya dama taşı gibi iki set obje çocuğun önüne Şekil 1’deki gibi dizilir. Çocuğa bu iki set objenin aynı sayıda olup olmadığı sorulur ve çocuk aynı sayıda obje olduğuna karar verir (Smith, 2009; Wohlwill ve Lowe, 1962).

(29)

Şekil 1

Sayı Korunumu

Daha sonra setlerden birindeki objelerin arası Şekil 2’deki gibi çocuğun gözü önünde açılır ve çocuğa hala aynı sayıda objenin olup olmadığı sorulur.

Şekil 2

Sayı Korunumu

Çocuk burada bilişsel bir problemle karşı karşıya kalmıştır. Ancak bu problemin çözümünde sadece tek bir özelliğe odaklanarak sıranın uzunluğunu dikkate almış ve nesnelerin sayısını göz ardı etmiştir. Yani bilişsel bir probleme algısal bir çözüm üretmiştir.

5-6 yaşındaki çoğu çocuğun ürettiği bu algısal çözüme göre de objelerin arası açıldığında sıranın uzunluğu artığı için uzatılan setteki objelerin sayısı daha fazladır (Piaget, 1967;

Wadsworth, 2015).

Sayı korunumu ile ilgili yapılan başka bir çalışmada ise yine herhangi iki set obje çocuğun önüne Şekil 1’deki gibi dizilir. Çocuk iki setteki obje sayısının aynı olup olmadığına karar verdikten sonra setlerden birindeki objeler aralarındaki mesafe aynı kalacak şekilde 90° döndürülerek doğrusal bir şekilde dikey konuma getirilir ve çocuğa iki setteki obje sayısının aynı olup olmadığı sorulur (Schenck, 1973). Bir başka çalışmada ise setlerden birindeki objelerin konumları diğer setteki gibi doğrusal olmayacak şekilde değiştirilerek iki setteki obje sayısının aynı olup olmadığı sorulur (Montemerlo, 1970;

Murray, 1975).

(30)

Uzunluk Korunumu

Uzunluk korunumu herhangi bir nesne veya nesne topluluğunun fiziksel biçiminin ya da mekandaki konumunun değiştirilmesine rağmen nesne uzunluğunun değişmezliğidir (Piaget, 1968).Piaget, Inhelder ve Szeminska (1960) uzunluk korunumuyla ilgili yaptıkları çalışmada iki eşit çubuğu şekil 3’teki gibi başlangıç ve bitiş noktaları aynı olacak şekilde alt alta koyarlar. Çocuklara bu iki çubuğun aynı uzunlukta olup olmadığı sorulur ve çocuklar iki çubuğun aynı uzunlukta olduğuna karar verir (Murray, 1968).

Şekil 3

Uzunluk Korunumu

Daha sonra çubuklardan biri Şekil 4’teki gibi diğer çubuğun sağına doğru çocuğun gözü önünde kaydırılır. Çocuğa iki çubuğun hala aynı uzunlukta olup olmadığı sorulur.

Şekil 4

Uzunluk Korunumu

8 yaşın altındaki çocuklar genellikle sağ tarafa doğru hareket ettirilen çubuğun hareketsiz duran çubuktan daha uzun olduğunu belirtmişlerdir. Bu durum uzunluk korunumunu kazanamadıklarını göstermektedir (Murray, 1968). Bu problemde çocuk tek bir noktaya odaklanarak öndeki uzunluğu dikkate almakta ve arkadaki boşluğu göz ardı etmektedir.

(31)

Piaget’nin uzunluk korunumu ile ilgili yaptığı başka bir çalışmada iki eşit çubuk yine başlangıç ve bitiş noktaları aynı olacak şekilde alt alta konulur. Çocuklara bu iki çubuğun aynı uzunlukta olup olmadığı sorulur. Çocuk iki çubuğun aynı uzunlukta olduğunu söylerse ikinci basamağa geçilir. Çubuklardan biri alınarak yerine başlangıç ve bitiş noktaları aynı olacak şekilde kil çubuk konulur. Çocuğa farklı materyallerden yapılmış iki çubuğun aynı uzunlukta olup olmadığı sorulur ve çocuklardan verdikleri doğru veya yanlış cevapları açıklamaları istenir. Piaget bu problemi 4,5 yaşındaki çocukların %15’nin, 5,5 yaşındaki çocukların ise %90’nın doğru cevapladığını gözlemlemiştir (Charles, 1999).

Uzunluk korunumu ile ilgili yapılan başka bir çalışmada ise iki eşit çubuk başlangıç ve bitiş noktaları aynı olacak şekilde alt alta konulduktan sonra çocuğa iki çubuğun aynı uzunlukta olup olmadığı sorulur. Çocuk uzunlukların aynı olup olmadığına karar verdikten sonra çubuklardan biri kıvrılır ve çocuğa son durumda iki çubuğun aynı uzunlukta olup olmadığı sorulur (George, 1970). Doğan ve Koçyiğit (2015) birlikte yürüttükleri çalışmada aynı problemi eşit uzunlukta iki ip kullanarak gerçekleştirmişlerdir. Çocuklar iplerin uzunluğunun aynı olup olmadığına karar verdikten sonra iplerden biri kıvrılarak formu değiştirilmiş ve çocuğa son durumda iki ipin aynı uzunlukta olup olmadığı sorulmuştur. 5 yaşındaki çocukların tamamı, 7 yaşındaki çocukların ise %92’si kıvrılan ipin kısaldığını belirtmişlerdir.

Hacim (Sıvı) Korunumu

Hacim (sıvı) korunumu herhangi bir sıvının konulduğu kabın fiziksel biçiminin ya da mekandaki konumunun değiştirilmesine rağmen sıvıhacminin değişmezliğidir (Piaget, 1968).Piaget’nin sıvıların korunumu ile ilgili yaptığı çalışmada çocuğa aynı uzunluktaki ve şekildeki iki kabın içerisine konmuş sıvılar Şekil 5’teki gibi gösterilir. Çocuğa kapların içindeki sıvı miktarlarının aynı olup olmadığı sorulur ve çocuk sıvı kapların içindeki sıvı miktarlarının aynı olduğuna karar verince ikinci basamağa geçilir (Senemoğlu, 2009;

Wadsworth, 2015; Charlesworth, 2010).

(32)

Şekil 5

Hacim (Sıvı) Korunumu

Daha sonra bir kabın içindeki sıvı çocuğun gözleri önünde daha uzun ve ince bir kaba (veya daha kısa ve yayvan bir kaba) şekil 6’daki gibi dökülerek çocuktan sıvıların miktarlarını tekrar karşılaştırılması istenir. Çocuğa kaplardaki sıvı miktarlarının hala aynı olup olmadığı sorulur (Senemoğlu, 2009; Wadsworth, 2015; Charlesworth, 2010).

Şekil 6

Hacim Korunumu

Korunumu kazanmamış bir çocuk daha uzun ve ince bir kaba (veya daha kısa ve yayvan bir kaba) dökülen sıvı miktarının daha çok (veya daha az) olduğunu söylemektedir. Çocuk bu problemde problemin algısal yönüne odaklanarak daha yüksek seviyede gördüğü sıvı miktarının daha fazla olduğunu düşünmektedir (Senemoğlu, 2009;

Wadsworth, 2015; Charlesworth, 2010).

Piaget’nin sıvıların korunumu ile ilgili yaptığı bir başka çalışmada aynı uzunluk ve şekildeki iki kabın içerisine konmuş sıvılar şekil 5’teki gibi çocuğa gösterilerek iki kabın içindeki sıvı miktarlarının aynı olup olmadığı sorulur. Çocuk sıvı miktarlarının aynı olup

(33)

olmadığına karar verdikten sonra bir kabın içindeki sıvı iki kaba boşaltılır. Daha sonra çocuğa boşaltılan sıvının diğer kaptaki sıvı miktarına eşit olup olmadığı sorulur (Maury, 2008; Morgan, 1977).Aynı problem durumunu kullanarak çalışmalarını yürüten Doğan ve Koçyiğit (2015),çocuklar kaplardaki sıvıların eşit miktarda olup olmadığına karar verdikten sonra bir kaptaki sıvıyı başka iki kaba paylaştırmış ve çocuğa son durumda sıvı miktarlarının eşit olup olmadığı sormuştur. 5 yaşındaki çocukların %94’ü, 7 yaşındaki çocukların ise %93’ü bardakların ilk durumdaki bardaklardan farklı olduğunu ve içindeki sıvı miktarlarının farklı olduğunu belirtmişlerdir.

Alan Korunumu

Alan korunumu herhangi bir nesne veya nesne topluluğunun fiziksel biçiminin ya da mekandaki konumunun değiştirilmesine rağmen nesne alanının değişmezliğidir (Piaget, 1968).Piaget alan korunumunu iki farklı problem ile göstermektedir. Birinci problemde çocuklara dikdörtgen şeklinde iki özdeş yeşil kağıt (ot) gösterilir. Daha sonra oyuncak inekler ile küçük özdeş evler kağıt üzerine şekil 7’deki gibi yerleştirilir. Çocuklara iki ineğin de aynı miktarda otu olup olmadığı sorulur. Çocuk iki ineğin de eşit miktarda otu olduğunu karar verirse ikinci basamağa geçilir (Beilin, 1964; Wadsworth, 2015).

Şekil 7

Alan Korunumu

Daha sonra Şekil 8 ‘deki gibi yeni özdeş evler farklı biçimlerde yeşil kağıdın üzerine konulur. Çocuğa tekrar iki ineğin de aynı miktarda otu olup olmadığı sorulur.

Korunumu kazanamayan çocuklarbu problemin çözümünde nesnelerin sayısını göz ardı etmiş ve bitişik olan evleri bir ev kabul ederek ikinci ineğin daha fazla otu olduğunu

(34)

belirtmişlerdir. Yani bilişsel bir probleme algısal bir çözüm üretmiştir (Beilin, 1964;

Wadsworth, 2015).

Şekil 8

Alan Korunumu

Piaget’nin alan korunumu ile ilgili ikinci probleminde ise çocuklara dikdörtgen şeklinde iki karton gösterilir. Çocuklara iki kartonun da aynı olup olmadığı sorulur. Daha sonra kartonlardan biri çocukların gözleri önünde makasla kesilir. Oluşan parçalar birbirinden ayrılır. Çocuğa kesilen parçalar tekrar bir araya getirildiğinde diğer karton kadar yer kaplayıp kaplamayacağı sorulur (Haktanır, 1994; Doğan ve Koçyiğit, 2015).

Doğan ve Koçyiğit (2015) tarafından yürütülen çalışmada 5 yaşındaki çocukların tamamı, 7 yaşındaki çocukların ise %89’u kesilen parçaların küçüldüğünü ve kısaldığını belirtmişlerdir. Ayrıca bazı çocuklar kesilen parçaların çok olduğunu bu yüzden de son durumda alanlarının eşit olamayacağını belirtmişlerdir.

Piaget’nin alan korunumu ile ilgili yapılan bir başka çalışmada ise araştırmacı çocuğun önüne bir adet bisküvi koyarken kendi önüne iki adet bisküvi koyar. Çocuğa adil veya eşit bir paylaşım yapılıp yapılmadığı sorulur. Çocuk paylaşımın adil olup olmadığına karar verdikten sonra çocuğun önündeki bisküvi ortadan kırılır ve çocuğa tekrar yapılan paylaşımın adil olup olmadığı sorulur Alan korunumunu kazanamamış çocuk ikinci durumda adil bir paylaşım yapıldığını söylemektedir (Thompson, 2013). Bu problemde çocuk sadece son duruma odaklanarak önündeki bir adet bisküviyi, kırılması sonucu iki

(35)

adet gibi düşünmekte ve adil bir paylaşım yapıldığı sonucuna ulaşmaktadır. Sayı eşitliğini dikkate almakta ancak alan eşitliğini göz ardı etmektedir (Wadsworth, 2015).

Korunum türlerine ait çeşitli problem durumları incelendiğinde korunum kavramına sahip olmayan bir çocuk, bir dizi değişimi gözlemlerken birinci durumdan ikinci duruma geçişte uyarıcının sınırlı algısal yönüne odaklanarak dönüşümsel akıl yürütememekte ve nesne üzerinde meydana gelen eylemi tersine çevirememektedir. Korunum kavramına sahip çocuklar ise dönüşüm sürecine odaklanmakta ve meydana gelen değişiklikleri tersine çevirebilmektedir ((Wadsworth, 2015).

İlgili Araştırmalar

Bu bölümde okulöncesi eğitim kurumlarına devam eden 5-6 yaş çocuklarının korunum kavramını kazanma düzeylerinin incelendiği bu araştırma ile ilgili yurt içinde ve yurt dışında yapılan çalışmalardan ulaşılabilen araştırmaların bir kısmına yer verilmiştir.

Alan yazın incelendiğinde sadece okulöncesi öğrencilerinin korunum düzeyini inceleyen araştırmalara yurt içinde rastlanmazken yurtdışında az sayıda araştırma okulöncesi çocuklarına odaklanmıştır. Ancak hazırlanan öğretim programları ile okulöncesi çocukların korunumu kazanma düzeyleri ile ilgili çalışmalara daha fazla rastlanmıştır. Yapılan araştırmalar belli bir sırada verilmiştir. Önce, çeşitli yaşlardaki çocukların korunumu kazanma düzeylerinin belirlendiği yurt içi ve yurt dışı araştırmalar yaş grupları ve kronolojik sıra dikkate alınarak özetlenmiştir. Daha sonra ise eğitim yolu ile korunumun daha erken yaşlarda kazanılıp kazanılmadığına ilişkin araştırmalara kronolojik sıraya göre yer verilmiştir.

Korunum Düzeyleri İle İlgili Araştırmalar

Doğan ve Koçyiğit (2015) tarafından yürütülen çalışmada 5-14 yaş arası çocukların sayı, uzunluk, madde, miktar, alan, ağırlık ve hacim korunumlarını kazanma düzeylerini belirlemek amaçlanmıştır. Bu doğrultuda 5, 7, 9, 11 ve 14 yaşlarında toplam 249 öğrenci ile çalışma yürütülmüştür. Araştırmada elde edilen veriler korunuma ilişkin Piaget’nin

(36)

geliştirdiği problemler kullanılarak elde edilmiş ve araştırmacı tarafından hazırlanan çizelgeye kaydedilmiştir. Belirlenen problemler çocuklara yöneltilmiş ve verdikleri yanıtların gerekçeleri nitel analiz yoluyla analiz edilmiştir. Araştırma sonucunda, tüm korunum türlerine ilişkin sunulan problemlerde artan yaşla birlikte doğru cevap sayısı da artmıştır. Sayı, madde (Sıvılarla ilgili problem durumu kullanılmıştır. Bu çalışmada hacim (sıvı) korunumuna denk gelmektedir.) ve alan korunumu 9 yaşından itibaren, uzunluk korunumu 11 yaşından itibaren kazanılmaya başlanmıştır. Sayı korunumuna ilişkin problem durumuna 9 yaş grubu çocukların %50’si, madde korunumuna ilişkin problem durumuna 9 yaş grubu çocukların %60’ı, alan korunumuna ilişkin problem durumuna 9 yaş grubu çocukların %52’si ve uzunluk korunumuna ilişkin problem durumuna 11 yaş grubu çocukların yaklaşık %63’ü doğru cevap vermiştir.

Özyürek, Gürleyik, Özdemir ve Güven (2017) tarafından yapılan araştırmada 5-9 yaş arası çocukların sayı, sıvı ve uzunluk korunumu kazanma düzeyleri cinsiyet ve yaş değişkenleri açısından incelenmiştir. Bu amaçla; toplam 110 çocuğa Piaget’nin korunum problemleri sorulmuş ve veriler frekans dağılımları ile birlikte nitel analiz kullanılarak analiz edilmiştir. Elde edilen verilere göre çocukların sayı, sıvı ve uzunluk korunumu gelişiminde kız çocuklarının her üç korunum türünde erkek çocuklarına kıyasla daha fazla oranda korunumu kazandığı sonucuna ulaşılmıştır.Çocuklar sayı, sıvı ve uzunluk korunum türlerini 8 yaşında kazanmışlardır.Sayı korunumuna ilişkin problem durumuna çocukların

%65’i, sıvı korunumuna ilişkin problem durumuna çocukların %68’i ve uzunluk korunumuna ilişkin problem durumuna çocukların %55’i doğru cevap vermiştir.

Haktanır (1994) tarafından yürütülen çalışmada çocukların sayı, madde, uzunluk, miktar, alan ve hacim korunumlarını kazanma düzeylerini belirlemek amaçlanmıştır.

Ayrıca araştırmada çocukların korunumu kazanmalarında cinsiyet, sosyo-ekonomik düzey, ebeveynlerin öğrenim durumu ve kardeş sayısı değişkenlerinin etkili olup olmadığı da incelenmiştir. Bu amaçla ilkokul birinci sınıftan dördüncü sınıfa kadar 7-10 yaş aralığında her yaş grubundan 60 olmak üzere toplam 240 çocuk ile araştırma

(37)

yürütülmüştür. Veriler Piaget’nin korunum ile ilgili problem durumları ile elde edilmiştir.

Araştırma sonucunda, çocukların korunumu kazanmalarında, korunum türleri arasında farklılık bulunmakla birlikte cinsiyet, sosyo-ekonomik düzey, ebeveynlerin öğrenim durumları ve kardeş sayıları değişkenlerinin etkili olduğu belirlenmiştir. Korunum türlerinin kazanılma yaşları diğer ülkelerde yapılan araştırma sonuçlarıyla tutarlılık göstermektedir.

Ancak ülkemizde uzunluk, ağırlık, alan ve hacim korunum türlerinin alan yazına göre daha erken yaşta kazanılabildiği belirtilmektedir. Araştırma sonucuna göre uzunluk, ağırlık ve hacim korunumları 8, alan korunumu 9 yaşında kazanılmıştır. Uzunluk korunumuna ilişkin problemlere çocukların %71’i, ağırlık korunumuna ilişkin problemlere çocukların %56’sı, hacim korunumuna ilişkin problemlere çocukların %50’si ve alan korunumuna ilişkin problemlere çocukların %63’ü doğru cevap vermiştir.

Çapri (2004) ise bir çocuk yuvasında kurum bakımı altında yaşayan ve aileleriyle birlikte yaşayan 7-11 yaş arası çocukların sayı, sıvı, madde, uzunluk, ağırlık, alan ve hacim korunumu kazanma düzeyleri bakımından farklılık gösterip göstermediğini incelemiştir. Piaget korunum problemleri ile elde edilen veriler sonucu iki grup çocuk arasında sayı korunumu dışında anlamlı bir fark görülmemiştir. 8 yaş grubu çocuklarda sayı korunumu kazanma düzeyi ailesiyle beraber yaşayan çocuklar lehine farklılık göstermektedir. Ailesiyle birlikte yaşayan toplam 6 çocuğun hepsinin sayı korunumunu kazandığı, kurum bakımı altında yaşayan 6 çocuğun ise hiçbirinin sayı korunumunu kazanamadığı belirtilmiştir.

Farklı ülkelerde yaşayan çocukların korunum düzeyini belirlemek amacıyla Akbari (2016) tarafından yapılan çalışmada İran ve Türkiye’de yaşayan çocukların korunum düzeyleri arasında anlamlı bir fark olup olmadığı incelenmiştir. Ayrıca cinsiyetin korunum kazanma düzeyinde etkisi olup olmadığı da araştırılmıştır. Bu amaçla 7-11 yaş arası toplam 100 çocuğa Piaget’nin sayı, sıvı, madde, uzunluk, ağırlık, alan ve hacim problem durumları yöneltilmiştir. Elde edilen bulgulara göre çocukların korunum gelişiminde cinsiyet ve yaşanılan ülkeye bağlı olarak kültürün etkisi olmadığı sonucuna ulaşılmıştır.

(38)

Diğer araştırmalarla tutarlı olarak yaş artıkça çocukların korunum kazanma düzeylerinde artış görülmektedir.

Yukarıdaki araştırmaların sonuçlarına göre yaşla birlikte çocukların korunumu kazanma düzeyleri artmaktadır. Araştırmalarda korunum türlerini kazanma yaşları alan yazındaki diğer çalışmalarla benzerlik gösterse de bazı korunum türlerinin daha erken yaşlarda kazanıldığına dair önemli bulgular elde edilmiştir. Cinsiyet, sosyo-ekonomik düzey, anne-baba eğitim durumu, kardeş sayısı ve ırk gibi değişkenlerin korunumu kazanma düzeyine etkisini ifade etmek için yeterli sayıda araştırma bulgusu elde edilememiştir.

Çocukların kütle, uzunluk, uzaklık, yükseklik ve sıvı korunum türlerini kazanma düzeylerini yaş, cinsiyet ve sosyoekonomik düzey açısından inceleyen Plato (1974), çalışma verilerini 5-6 yaş çocuklara Piaget’nin geliştirdiği korunum problemleri ile elde etmiştir. Elde edilen bulgulara göre yaş, cinsiyet ve sosyo-ekonomik düzeyin korunum türlerini kazanmada etkili olduğu belirtilmiştir. Yaş arttıkça problemlere verilen doğru cevap sayısı artmaktadır. Kız çocuklarının doğru cevap sayısı erkek çocuklarına göre daha fazladır. Ayrıca orta sınıf ailelerin çocuklarının korunumu kazanma düzeyi düşük sınıfa mensup ailelere göre daha yüksektir.

Benzer bir diğer çalışma Kim (1987) tarafından yürütülmüştür. Çalışmanın amacı Kore’deki 5-6 yaş çocukların sayı, sıvı,alan ve uzunluk korunum türlerini de içeren farklı korunum türlerini kazanma düzeylerinin yaş, cinsiyet ve sosyo-ekonomik düzey değişkenleri tarafından etkilenip etkilenmediğini belirlemektir. Çalışma toplam 200 çocukla yürütülmüştür ve veriler Goldschmid ve Bentler tarafından oluşturulan Korunum Kavramı Tanı Testi (Conservation Concept Diagnostic Kit) ile elde edilmiştir. Araştırma sonucunda artan yaşla birlikte korunumu kazanma düzeylerinde de yükselme görülmüştür. Cinsiyetin korunum kavramını kazanmada etkili olmadığı ancak sosyoekonomik düzeyin etkili olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Düşük ve orta düzey arasında anlamlı bir farklılık olduğu belirlenmiştir. Sayı korunumuna ilişkin problemlere çocukların %25’i, uzunluk korunumuna

(39)

ilişkin problemlere çocukların %11’i, sıvı korunumuna ilişkin problemlere çocukların %9’u ve alan korunumuna ilişkin problemlere çocukların %13’ü doğru cevap vermiştir.

Pratoomraj ve Johnson (1966) tarafından yürütülen araştırmada çocukların korunumu kazanmada yaşın, cinsiyetin ve sorulan soru türünün (Aynı mı? Daha fazla mı?

Daha az mı? Farklı mı?) etkisi olup olmadığı incelenmiştir. Bu amaçla 4-7 yaş arası toplam 32 çocuk ile araştırma yürütülmüştür. Çocuklara korunuma ilişkin beş farklı problem farklı soru türleri kullanılarak sorulmuş ve çocukların cevapları değerlendirilmiştir.

Araştırma sonucunda artan yaşla birlikte korunum kavramını kazanma düzeyinin de yükseldiği belirlenmiştir. Korunum kavramını kazanmada soru türü ve cinsiyete göre anlamlı farklar bulunmamıştır.

George (1970) 3-7 yaş arasındaki toplam 100 çocuk ile ABD’de yürüttüğü çalışmasında uzunluk korunumu kazanmak için eşik yaşının, bu korunum türünü kazanmak için yaygın olarak kabul edilen 7-8 yaşlarından en az iki yıl önce olduğunu belirtmiştir. Eşik yaşını, farklı yaş gruplarındaki çocukların yarısı ve daha fazlasının sorulara doğru cevap verdiği yaş olarak tanımlamıştır. 5 yaşındaki çocukların %60’ı, 6 ve 7 yaşındaki çocukların %65’i uzunluk korunumuna ilişkin problemlere doğru cevap vermiştir.

Rothenberg ve Courtney (1969) tarafından yürütülen araştırmada çocukların sayı korunumunu kazanma düzeyleri incelenmiştir. Çocukların sayı korunumunu kazanma düzeyleri arasında cinsiyet ve sosyo-ekonomik bakımdan farklılık olup olmadığı da belirlenmiştir. Bu amaçla okulöncesi dönemde 2-4 yaş aralığında toplam 117 çocuk ile araştırmasını yürütmüştür. Çocuklara sayı korunumuna ilişkin iki problem durumu verilerek çocukların verdikleri cevaplar değerlendirilmiştir. Araştırma sonucunda, 2-4 yaş çocuklarının ancak %2’ sinin sayı korunuma ilişkin verilen problemlere doğru cevap verdiği tespit edilmiştir. Cinsiyet çocukların sayı korunumunu kazanma düzeyleri arasında anlamlı bir fark oluşturmazken, sosyo-ekonomik düzeye göre anlamlı bir fark bulunmuştur.

Buna göre orta sosyo-ekonomik düzeydeki ailelerin çocukları, düşük sosyo-ekonomik

(40)

düzeydeki ailelerin çocuklarına göre sayı korunumuna ilişkin problemlerde daha başarılı olmuşlardır.

Elkind (1961) yaptığı araştırmada çocukların kütle, ağırlık ve hacim korunumunu kazandıkları yaşları belirlemeyi amaçlamıştır. Bu amaç doğrultusunda anaokulundan altıncı sınıfa kadar her bir sınıf düzeyi için rastgele 25 öğrenci seçmiştir. Araştırmaya katılan öğrencilerin yaş ortalamaları 5-11 arasındadır. Araştırmada her bir öğrenciye korunuma ilişkin problemler sorulmuş ve öğrencilerin verdikleri cevaplar değerlendirilmiştir. Araştırma sonucunda, kütle korunumunun 7-8 yaşlarından, ağırlık korunumunun 9-10 yaşlarından ve hacim korunumunun 11 yaşından itibaren kazanıldığı ortaya çıkmıştır. Bu sonuç Piaget’nin çalışmaları ile tutarlılık göstermektedir. Ancak araştırma sonuçları incelendiğinde 6 yaşındaki çocukların %51’nin kütle korunumuna ilişkin probleme, %52’sinin ağırlık korunumuna ilişkin probleme doğru yanıt verdikleri belirlenmiştir.

6 yaşından büyük 1. ve 2. sınıf öğrencilerinin korunum türlerini kazanma düzeylerini belirlemeye yönelik Goldschmid (1967) tarafından yürütülen çalışmada yaş, cinsiyet, zeka seviyesi ve sözel yetenek değişkenlerine göre korunumu kazanma durumları incelenmiştir. Veriler Piaget’nin korunuma ilişkin problemleri ile elde edilmiştir.

Araştırma sonucuna göre çocukların yaşı arttıkça korunum kazanma düzeyleri artmaktadır. Cinsiyet korunumu kazanmada etkilidir. Ölçülen tüm korunum türlerinde erkekler kızlardan daha yüksek puan almıştır. Ayrıca çocukların zeka seviyeleri ve sözel yetenekleri ile korunum arasında pozitif bir ilişki olduğu tespit edilmiştir.

6 yaşından büyük çocukların sayı, sıvı, madde ve alan korunum türlerini hangi yaşta kazandığını belirlemeye yönelik yapılan bir diğer çalışma Mwangangi (1974) tarafından Kenya’da 160 öğrenci ile yürütülmüştür. Ayrıca yaş, cinsiyet ve okul türünün (kırsal ve şehir okulu) korunum türlerini kazanmaya etkisi araştırılmıştır. Piaget korunum problemleri ile elde edilen verilerin analiz edilmesi sonucu yaş, cinsiyet ve okul türüne göre korunum türlerinin kazanılmasında farklılıklar olduğu belirtilmiştir. Korunum kazanma

Referanslar

Benzer Belgeler

Fırsatları değerlendirmede daha başarılı olmak isteyen liderler tarafından yapılabilecekler şunlardır:..  Yeni fırsatlar ve rekabetçi stratejiler yaratmayla ilgili

Bu çalışmada Avrupa Birliği (AB), INSEAD, the Economist Intelligence Unit ve Dünya Bankası tarafından yapılan inovasyon ve bilgi ekonomisi performansı ölçümlerinde

Bu çalışmada, yönetim düşüncesinin öncülerinden Fayol’un yönetim teorisine yönelik geliştirdiği yönetim fonksiyonları ve ilkeleri, genel işletme yönetimi

1) Öğrencilerin büyük bir çoğunluğu programda güncelleme yapılması gerektiğini dile getirmiştir. Uygulanan görüşme formları ve anketlere bakıldığında da

Araştırmada ele alınan ana problem çerçevesinde ilgili ülkelerin profili, eğitim sisteminin mevcut durumu, öğretmen yetiştirme kurumları, öğretmen yetiştirme

55 Araştırmanın sekizinci alt problemi doğrultusunda doğrudan-yansıtıcı yaklaşımın uygulandığı çalışmaların yayın türüne göre etki büyüklüklerinin küçük

Bulgularda, resmi program boyutunda öğretmenlerin bir kısmının öğretim programını incelemediği, diğerlerinin ise bir defa incelediği, programa ilişkin hem olumlu hem

dönem Din Kültürü ve Ahlâk Bilgisi dersi proje puanları ortalamaları açısından karĢılaĢtırıldığında, proje puanları ortalaması 100 olan öğrenci sayısı oranı