• Sonuç bulunamadı

Soğuk savaş sonrası Türk-Amerikan ilişkileri (1989-2001)

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2022

Share "Soğuk savaş sonrası Türk-Amerikan ilişkileri (1989-2001)"

Copied!
179
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

T.C.

KIRIKKALE ÜN VERS TES SOSYAL B L MLER ENST TÜSÜ

ULUSLARARASI L K LER ANA B L M DALI

FAT H EN

SO UK SAVA SONRASI TÜRK-AMER KAN L K LER (1989–2001)

YÜKSEK L SANS TEZ

TEZ YÖNET C S Doç. Dr. Nasuh USLU

KIRIKKALE–2006

(2)

ÖZET

Bu çalı manın amacı, 1989–2001 yılları arasındaki Türk-Amerikan ili kilerinin incelenmesidir. Birinci bölümde ABD ve Türkiye arasındaki ili kileri ve olayları anlamada yardımcı olması için genel olarak iki devlette dı politika olu turulması sürecinin yapısı ve belirleyici faktörlerine ayrıntılı bir ekilde yer verilmi tir. Bu ba lamda her iki tarafta politika yapma rolünü üstlenen devlet adamlarının dü ünceleri, kararları ve eylemlerini etkileyen faktörler ve resmi çerçeve hakkında genel bilgi sunulmu tur. kinci bölümde Türk-Amerikan ili kilerinin tarihsel süreci ele alınmı tır. Bu ili kiler de i ik dönemler boyunca incelenirken, bu ekilde ili kilerin gidi atının ve Türk dı politikası üzerindeki etkilerinin daha iyi anla ılaca ı dü ünülmü tür. li kilerin ortaya çıkı ı ve anlamının genel olarak verildi i bu bölüm, 1780’lerden 2. Dünya Sava ı öncesine kadar olan ili kiler ile So uk Sava dönemi ittifak ili kilerini içermektedir.

Sonraki bölümlerde ise çalı manın temel konusu olan So uk Sava sonrası iki ülke arasındaki ili kiler üzerinde durulmu tur. Öncelikle ili kileri belli bir tabana oturtmak için yeni uluslararası sistemin yapısı ve ABD ile Türkiye’nin sistem içindeki konumları ele alındıktan sonra iki ülke arasındaki ili kiler, farklı konular (askeri, siyasi, ekonomik) ve di er uluslararası aktörlerle (AB, Yunanistan ve Kıbrıs, Balkanlar, Orta Do u, ve Eski Sovyet Cumhuriyetleri) ili ki ba lamında incelenmi tir. Bu çerçevede ele alınan ihtilafa neden olan konular arasında Körfez Sava ının do urdu u geli meler çerçevesinde Kuzey Irak’ın gelece i ile Kürtlerin durumu, Türkiye’deki insan hakları ihlalleri, ABD’nin ikili çevreleme politikası, Kıbrıs’ın gelece i, Türk-Yunan ili kileri ve Türkiye’nin silah satın alma programları bulunmaktadır. Di er tarafta ise i birli inin a ır bastı ı konular olarak NATO’nun geni lemesi, Türkiye’nin AB’ye üyeli i, kitle imha silahlarının (K S) ve balistik füzelerin yayılmasının önlenmesi, Rusya ya da ran topraklarına alternatif olarak Hazar Havzası’ndan Batı’ya uzanan yeni petrol boru hatlarının kurulması ve Balkanlar’a barı ve istikrar getirmek için bölgedeki ülkelerle i birli i yapılması gibi konular analiz edilmi tir. Son bölümde ise genel bir de erlendirme yapılarak çalı ma sonlandırılmı tır.

Anahtar Kelimeler: Türk-Amerikan li kileri, Türkiye, Amerika Birle ik Devletleri, Türk Dı Politikası, So uk Sava Sonrası Dönem, Stratejik Ortaklık.

(3)

ABSTRACT

The aim of this thesis is to analyze Turkish-American relations in the 1989-2001 period. In the first chapter, with the belief that it will be helpful in understanding relations and events between Turkey and the United States, the structure and determining factors of foreign policy making in both countries are examined in its details. In the context of this effort, general information is given on the factors and the official framework, which affect views, decisions and actions of policy makers in both sides. In the second chapter, the historical context of Turkish-American relations is presented. While relations in different periods are analyzed, it is assumed that, in this way, it will be easier to understand the course of relations and their impact on Turkish foreign policy. This chapter, in which the emergence and meaning of relations are given, includes interactions from the 1780s to the Second World War and alliance relations during the Cold War.

Relations between the two countries in the post-Cold War period, which constitute the main topic of the thesis, are studied in the following chapters. After the structure of the new international system and the positions of the United States and Turkey in this system are examined in order to place relations on a basis, relations between the two countries are analyzed in the context of different (military, political and economic) subjects and ties with different international actors (the EU, Greece and Cyprus, the Balkan countries, the Middle Eastern states and the former Soviet republics). Among the questions, which bring about disagreements, are there the future of northern Iraq and the situation of the Kurds in the light of the developments caused by the Gulf War, accusations of human rights violations against Turkey, the dual containment policy of the United States, the future of the Cyprus question, Turkish-Greek relations and arms purchasing programs of Turkey. On the other side, as issues, on which the two countries mostly cooperate, the enlargement of NATO, Turkey’s EU membership process, prevention of the proliferation of weapons of mass destruction and ballistic missiles, the construction of alternative oil pipelines extending from the Caspian basis to the West other than ones passing through Russia and Iran and the cooperation with regional countries to establish peace and stability in the Balkans are studied. In the final chapter, a general appraisal of relations is presented in order to end the thesis.

Key Words: Turkish-American Relations, Turkey, United States of America, Turkish Foreign Policy, Post Cold War Period, Strategic Partnership.

(4)

K SEL KABUL / AÇIKLAMA

Yüksek Lisans tezi olarak hazırladı ım “So uk Sava Sonrası Dönemde Türk- Amerikan li kileri (1989–2001)” adlı çalı mamı, ilmi ahlak ve geleneklere aykırı dü ecek bir yardıma ba vurmaksızın yazdı ımı ve faydalandı ım eserlerin kaynakça da gösterdiklerimden ibaret oldu unu, bunlara atıf yaparak yararlanmı oldu umu belirtir ve bunu eref ve haysiyetimle do rularım.

ubat–2006 Fatih EN

(5)

Ç NDEK LER

ÖZET...I ABSTRACT ...II K SEL KABUL / AÇIKLAMA ... III KISALTMALAR...VII ÖNSÖZ ... IX

B R NC BÖLÜM

K L L K LER ETK LEYEN TEMEL AKTÖRLER

A. Amerika Dı Politika Yapım Süreci ve Karar Alma Mekanizması... 9

1. Ba kan ... 9

2. Dı i leri Bakanlı ı ve Savunma Bakanlı ı... 11

3. Ulusal Güvenlik Konseyi (NSC) ... 12

4. CIA (Amerikan Merkezi Haber Alma Örgütü) ... 13

5. Kongre ... 14

6. Kamuoyu ve Lobiler... 16

a) Türk Lobisi ... 20

b) Yunan Lobisi... 22

c) srail ( Yahudi) Lobisi ... 27

d) Ermeni Lobisi... 28

B. Türkiye’nin Karar Alma Mekanizması ve Dı Politika Yapım Süreci ... 31

1. Cumhurba kanı... 31

2. Bakanlar Kurulu ve Dı i leri Bakanlı ı ... 32

(6)

3. Savunma, Ordu ve MGK... 33 4. Medya ve Kamuoyu ... 36

K NC BÖLÜM

TÜRK-AMER KAN L K LER N N TAR HSEL SÜREC

A. So uk Sava Öncesi li kiler (1776–1945)... 40

B. So uk Sava Dönemi li kiler (1945–1989)... 43

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM

SO UK SAVA SONRASI DÖNEMDE TÜRK-AMER KAN L K LER N N ÇERÇEVES (1989–2001)

A. So uk Sava Sonrası (1989–2001) Uluslararası Sistem... 53

B. ABD’nin Yeni Sistemdeki Konumu ... 56

C. Türkiye’nin Yeni Sistemdeki Konumu... 62

DÖRDÜNCÜ BÖLÜM

K L ASKER , S YAS VE EKONOM K L K LER

A. Askeri ve Siyasi li kiler... 70

B. kili Ekonomik li kiler... 82

BE NC BÖLÜM

BATI TT FAKI Ç NDE L K LER

A. Türkiye-AB li kileri Ba lamında Türkiye-ABD li kileri... 90

B. Yunanistan ve Kıbrıs Ba lamında li kiler... 96

(7)

C. Balkanlar Ba lamında li kiler ... 108

ALTINCI BÖLÜM BATI TT FAKI DI INDA L K LER A. Orta Do u Ba lamında li kiler... 119

B. Eski Sovyet Cumhuriyetleri Ba lamında li kiler ... 138

SONUÇ ve DE ERLEND RME ... 150

KAYNAKÇA... 157

(8)

KISALTMALAR

AB : Avrupa Birli i

ABD : Amerika Birle ik Devletleri

AGSK : Avrupa Güvenlik ve Savunma Kimli i AKKA : Avrupa Konvansiyonel Kuvvetler Antla ması BAB : Batı Avrupa Birli i

B O : Barı çin Ortaklık Bkz : Bakınız

BM : Birle mi Milletler

CIA : Amerikan Merkezi Haber Alma Örgütü Çev. : Çeviren

C. : Cilt

Der. : Derleyen

DTÖ : Dünya Ticaret Örgütü

Ed. : Editör

GAP : Güneydo u Anadolu Projesi

GATT : Gümrük ve Tarifeler Genel Antla ması.

GB : Gümrük Birli i

IFOR/SFOR : Uluslararası Barı Uygulama Gücü

(9)

KÖ : slam Konferansı Örgütü (Organization of the slamic Organization-OIC) TBMM : Türkiye Büyük Millet Meclisi

RF : Rusya Federasyonu K S : Kitle mha Silahları

KE : Karadeniz Ekonomik birli i KKTC : Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti.

KFOR : Kosova Barı Gücü MGK : Milli Güvenlik Kurulu

NATO : Kuzey Atlantik Antla ması Örgütü

NGO : Hükümet Dı ı Örgütler NSC : Ulusal Güvenlik Konseyi

OPEC : Petrol hraç Eden Ülkeler Örgütü s./ss. : Sayfa/Sayfalar

SE A : Savunma ve Ekonomik birli i Antla ması Ö : anghay birli i Örgütü

SSCB : Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birli i TSK : Türk Silahlı Kuvvetleri

UAD : Uluslararası Adalet Divanı

UÇK : Ushtria Çlirimtare Kosoves (Kosova Kurtulu Ordusu)

(10)

ÖNSÖZ

ABD ile ili kiler 2. Dünya sava ı sonrası Türk dı politikasının en önemli konu ba lıklarındandır. Truman Doktrin’inin ilan edilmesinin ve Türkiye’nin NATO’ya girmesinden sonra iki ülke arasındaki siyasi, ekonomik ve askeri i birli i alanlarında önemli mesafeler kaydedilmi , So uk Sava sırasında Türkiye’nin aldı ı dı politika kararlarının önemli bir bölümü ABD’nin do rudan ya da dolaylı etkisiyle ekillenmi tir.

So uk Sava sonrası dönemde ABD dünyanın tek süper gücü olarak kalmı ifade edilen unsurlara yenilerinin de katılmasıyla Türkiye’nin aldı ı dı politika kararlarının alınmasında önemini sürdürmü tür. Günümüzde de Kıbrıs sorunundan Bakü-Ceyhan boru hattı projesine, Türk-Yunan ili kilerinden AB üyeli i, Kuzey Irak, insan hakları, kitle imha silahları’nın yayılması sorununa kadar Türk dı politikasının en önemli gündem maddeleri ABD ile ili kiler çerçevesinde de erlendirilmektedir.

Lisans programına ba ladı ım dönemden itibaren Türk-Amerikan ili kilerine ilgi duymaktaydım. Bu konu ile ilgili yayınları takip etmeye o dönemde ba lamı tım. So uk Sava ’ın bitmesinden 11 Eylül saldırılarına kadar geçen ve ABD’nin tek süper güç olarak kaldı ı dönemdeki Türk-Amerikan ili kilerini incelemeye karar verdim. Türkiye’de en fazla konu ulan ve tartı ılan ili kiler olması bu konuyu seçmemde etkili olan bir di er faktördü. Bir di er faktör ise konu ile ilgili çalı maların sınırlı olmasıydı.

Öncelikle bu çalı ma konusunun belirlenmesindeki te vikinden ve çalı manın tamamlanmasındaki katkılarından dolayı tez danı manım Doç. Dr. Nasuh USLU’ya te ekkürlerimi sunarım. Ayrıca çalı ma süresince fikir alı veri inde bulundu um ve bu çalı maya yönlendirmeleriyle ve dü ünsel destekleriyle katkıda bulunan Doç. Dr. Muhittin ATAMAN’a te ekkür ederim. Son olarak e itimimde ve bu çalı manın hazırlanmasında sevgiyle yo rulmu maddi ve manevi destekleri ve emeklerini her zaman yanımda hissetti im ailem ve karde im “Mühendis Bey”e ükranlarımı bildirmeyi bir borç bilirim.

Fatih EN

(11)

G R

Bu çalı manın konusunu Türk dı politikasının en önemli boyutlarından biri olan Türk-Amerikan ili kilerinin So uk Sava Sonrası dönemi (1989–2001) olu turmaktadır.

Türkiye’nin ABD ile ili kileri o kadar önemlidir ki, günümüzde Kıbrıs sorunundan Bakü- Ceyhan boru hattı projesine, Türk-Yunan ili kilerinden Kuzey Irak sorununa kadar Türk dı politikasının en önemli gündem maddeleri, bu ili kiler çerçevesinde de erlendirilmektedir. Belli bir süre sonra ittifaka da dönü en ili kilerde zaman zaman farklı yönde geli meler ve ini çıkı lar ya andı ı da bir gerçektir. Bu gerçe e ra men 2.

Dünya Sava ı sonrasından beri iki ülke ittifakının devam etmesinin arkasında hangi temel faktörler oldu u cevaplanması gereken önemli bir sorudur. Bu çerçevede, çalı manın temel amaçlarından birinin, bu faktörleri tespit etmenin yanında, Osmanlı döneminden ba layarak Türk-Amerikan ili kilerini tüm (genel) boyutlarıyla ele almak ve ili kilerin olumlu ve olumsuz yönleriyle birlikte nedenlerini ortaya çıkarmak oldu u söylenebilir.

Konunun seçilmesindeki en önemli neden, ülkemizde bugüne kadar So uk-Sava sonrası (1989–2001) Türk-Amerikan ili kilerini genel boyutlarıyla ele alan bir çalı manın yapılmamı olmasıdır. Örne in, tez konusu seçilirken YÖK tez dokümantasyon merkezinde yapılan taramada bu konuda yapılmı bir çalı ma bulunamamı tır. Konuyla alakalı ara tırma eksikli inin temel nedenleri arasında çalı ılan dönemin yakın olması ve bu faktörle ba lantılı olarak da konuyla ilgili az sayıda yayın yapılmı olması bulunmaktadır. Yayın sayısının azlı ı konunun genç ara tırmacılar açısından çekicili ini azaltırken, aynı faktörün bir sonucu olarak dönemin incelenmesinde Türk kaynaklarının yanında çokça Amerikan kaynaklarına ba vurulması zorunlulu u konudan uzakla mayı daha da artırmaktadır. Bu çerçevede gerek çalı ma süresinin uzaması, gerek çalı manın maliyetinin yükseltmesi gerçekten itici bir unsurdur.

Benzer zorluklar kaçınılmaz bir ekilde bu çalı mayı da etkilemi tir. Çalı ma sırasında kar ıla ılan sorunlardan biri, Amerikan orijinli kaynaklara ula ılmasıdır.

Türkiye’de yapılanlarla kar ıla tırıldı ında, Türk-Amerikan ili kileri konusunda ABD’de yapılan yayın ve akademik çalı maların sayısı daha fazladır. Di er taraftan Türkçe’ye çevrilen Amerikan yayınlarının sayısı oldukça yetersiz düzeydedir. Amerikan kaynaklarına

(12)

ula abilmek amacıyla alternatif yol olarak internet üzerinden tarama yapılması ise çok zaman alması ve bulunan her belgenin elde edilememesi bakımından sorun olu turmu tur.

Tüm bu olumsuz faktörlere ra men çalı manın hazırlanmasında çeviri kaynaklardan büyük ölçüde yararlanılmı tır. Çalı ma boyunca de i ik ngilizce kaynaklara ba vurulmu sa da ngilizce kaynaklara ula mada kar ıla ılan genel zorluk, çevirilerden faydalanılması konusunu ön plana çıkartmı tır. Ayrıca çeviri niteli indeki kaynaklardan kapsamlı bir ekilde faydalanılırken, bu kaynakların yazarlarının dönemi bizzat ya ayan büyükelçi, akademisyen ve dü ünce kurulu larında çalı an ki iler olmasının, olayların çözümlenmesine ve yorumlanmasına yardımcı olabilece i dü ünülmü tür.

Çalı manın hazırlık döneminde öncelikle Türkiye’de yayınlanan eserlerin taraması yapılmı , konuya katkıda bulunacak nitelikte olanlar sorgulanarak kullanılmı tır. Bu a amada da eserlerin elde edilmesinde kar ıla ılan en önemli zorluk, çalı ma ko ullarından kaynaklanan bir faktör olarak, eserlerin elde edilebilece i Ankara ve stanbul gibi merkezlere ula ılması olmu tur.

Zorluklara ra men elde edilen kaynaklardan yararlanılarak hazırlanan bu çalı mada savunulan tez, Osmanlı Devleti döneminde ba layan ili kilerin geli erek devam etti i ve incelenen dönemde bu ili kilerin “stratejik i birli i anla ması” noktasına gelerek, birbirinden farklı iç dinamiklerinin ve uluslararası konumlarının, hem do rudan hem de üçüncü taraflarla ili kilerinde kar ılıklı etkide bulundu udur. Bu tez etrafında 11 Eylül 2001 tarihine kadarki So uk Sava sonrası dönemde Türk-Amerikan ili kilerinin ekonomik, siyasi ve askeri boyutlarını ortaya koymayı ve niteliklerini açıklamayı hedefleyen çalı ma, be varsayım üzerine kurgulanmı tır.

Birinci varsayım, dı politika yapım süreci ve karar mekanizmalarının ikili ili kileri etkiledi idir. kincisi, 19. yüzyılın ortalarına kadar ABD’nin Osmanlı Devleti’yle ilgilenmesinin siyasi, stratejik, askeri nedenlerden çok pazar kaygılarından kaynaklandı ıdır. Üçüncüsü, So uk Sava döneminde ba layan askeri ittifakın, 1960’lardan itibaren Johnson Mektubu, silah ambargosu gibi politikalarla zarar gördü ü ve tepki olarak Türkiye’nin çok yönlü politikalara yöneldi idir. Dördüncüsü, Türkiye ile ABD arasındaki ili kilerin dü ü e geçmesinin nedeninin, Türkiye’nin ittifak yükümlülüklerini yerine getirmemesi de il, ABD’nin Türkiye’nin ulusal bir mesele olarak gördü ü Kıbrıs konusundaki tutumunun oldu udur. Be incisi, So uk Sava sonrası iki devlet arası

(13)

ili kilerin, önceki askeri, siyasi ve ekonomik faktörler yanında yeni sistemin yapısı ve iki ülkenin yeni sistemdeki konumları ile kitle imha silahları, insan hakları, enerji boru hatları gibi yeni unsurların etkisi altında ekillendi idir.

Yukarıda belirtildi i gibi, Türk dı politikasının temel e ilimlerinin belirlenmesinde etkili bir unsur olan ABD ile ili kiler, özellikle 2. Dünya Sava ı’ndan sonra geli mi olmakla birlikte, bu dönemde ortaya çıkmı de ildir. lk kez 18. yüzyılın sonunda ekonomik alanda ba layan Türk-Amerikan ili kileri, gerek Osmanlı mparatorlu u, gerekse Türkiye Cumhuriyeti döneminde ini çıkı larla devam etmi tir. Türkiye açısından batılıla ma hedefinin önemli bir parçası olan ABD ile ili kiler, bu ülkenin ancak bir süper güç olarak aktif politikayı benimsedi i 2. Dünya Sava ı sonrasında canlanabilmi tir. O dönemden beri zaman zaman ili kileri kopma noktasına getiren krizler ya anmı olsa da, tarihi ve jeopolitik konumu ile Türkiye ABD’nin göz ardı edemeyece i bir ülke olageldi i ve ABD de Türkiye’nin iç ve dı politikadaki hedeflerine ula mada vazgeçilmez bir ülke konumunda oldu u için ili kilerde belli bir süreklilik sa lanabilmi tir.

Belirtildi i üzere Türk-Amerikan ili kileri, 2. Dünya Sava ’ından sonra büyük bir geli me kaydederken, bu durumun ortaya çıkmasında SSCB’nin Türkiye’den toprak dâhil taleplerde bulunması belirleyici rol oynamı tır. Bu kritik dönemde Türkiye ile ABD, geleneksel yalnızcılık ve ittifaklardan uzak durma politikalarından vazgeçerek, bir So uk Sava ili kisi eklinde, aralarında güvenlik boyutunun çok a ır bastı ı bir ittifak kurma yoluna gitmi lerdir. ttifakı ortaya çıkaran, dengeleyici güç arayı ına giren Türkiye’yi Do u Blok’una kar ı korumak üzere Truman Doktrini’nin ilan edilmesi, Türkiye’nin Marshall Planı çerçevesinde desteklenmesi ve 1952’de NATO’ya kabul edilmesidir.

Bundan sonraki So uk Sava dönemde iki ülke arasında siyasi, ekonomik ve askeri i birli i alanlarında önemli mesafeler kaydedilmi ve Türkiye’nin aldı ı dı politika kararlarının önemli bir bölümü ABD’nin do rudan ya da dolaylı etkisiyle ekillenmi tir.

1945 ile 1960 arasında, Türkiye, ABD ba ta olmak üzere Batı ile dostça ili kiler içerisinde oldu. Bu 1945–1960 arası pürüzsüz ili kiler dönemini 1960–1980 arasında sorunların a ır bastı ı bir dönem takip etti. Bu dönemde Kıbrıs sorununun ortaya çıkmasıyla, bazı sorunlar Türkiye-ABD ili kilerini gölgelemeye ba larken, Türk-Yunan ili kileri de çok kötü ekilde yara aldı. Bu ekilde dönem içerisinde Türk dı politikasının temel gündemini olu turan ve Türk dı politikasına büyük ölçüde ekil veren Kıbrıs sorunuydu. Yine bu dönemde, 1962 Küba Krizi sırasında SSCB ile ABD arasındaki bir

(14)

anla manın sonucu olarak Türk yetkililere haber verilmeden Jüpiter füzelerinin Türkiye’den çekilmesi, 1964’te Amerikan Ba kanı Johnson’ın Türkiye’yi Kıbrıs’a müdahaleden vazgeçirmek için Türkiye ba bakanına tehdit edici bir mektup göndermesi, ABD’nin Türkiye üzerinde ha ha üretimini sona erdirmesi için baskı yapması ve 1975–

1978 arasında ABD’nin Türkiye’ye silah ambargosu uygulaması Türkiye ile ABD arasındaki önde gelen sorunlar arasında yer aldı. Bu sorunlar, Türkiye’yi dı ili kilerini (özellikle Batıyla olanları) gözden geçirmeye ve ba ta SSCB olmak üzere Do u Blok’u ülkeleriyle ve Orta Do u devletleriyle ili kilerini geli tirmeye sevk etti.

1980’lerde Kıbrıs sorununun Türk dı politikası üzerindeki etkisi azaldı ve Türk- ABD ili kileri yeniden geli meye ba ladı. Kıbrıs’ın Türk dı politikası üzerindeki etkisinin azalmasının ötesinde, 1979’da ran slam Devrimi’nin gerçekle mesi, Türk-ABD ili kileri üzerinde önemli bir etki yaptı. ahın ran’da devrilmesi ile ABD bölgesel bir dostunu, müttefikini kaybederken, ran’da anti-Amerikancı slamcı bir rejimin kurulması, ABD’yi tedirgin eden önemli bir unsur olarak ortaya çıktı. Bu durum kar ısında müttefik olarak Türkiye’nin bölgede ABD için önemi tabii olarak arttı. Ayrıca, 1979’da SSCB’nin Afganistan’ı i gali, So uk Sava ’ın tırmanmasına yol açarak ABD’yi Türkiye ile ili kilerini geli tirmeye te vik eden bir di er faktör oldu.

12 Eylül 1980’de Türkiye’de gerçekle en askeri müdahaleden sonra yapılan ilk genel seçimleri Anavatan Partisi kazandı ve Özal hükümeti kuruldu. Özal ABD ile yakın ili kiyi savunan, liberal dü ünceye sahip bir siyasetçiydi. Anavatan Partisi iktidarları 1991 yılına kadar devam etti. Özal döneminde Türkiye–ABD ili kilerinde sorunlar büyük ölçüde çözüldü. Saddam’ın Kuveyt’i i gali sonrası olu an krizde ve takip eden 2. Körfez Sava ı’nda (1991), özellikle Özal’ın ahsi gayretiyle ABD ile Türkiye arasında yakın diyalog ve i birli i görüldü. Fakat ili kilerin tamir edildi i bu dönemde bile özellikle Ermeni sorununun yanında Kürt sorununun yava yava ortaya çıkması, Türk-Yunan anla mazlı ına ba lı meseleler ve Kıbrıs sorunu ile askeri-ekonomik konular, ili kilerde pürüz olmaya devam etti. Fakat bu tür sorunların ili kileri gölgelemesine izin verilmedi.

So uk Sava ’ın sona ermesi, ABD’nin gözünde Türkiye’nin stratejik önemini azaltma yerine daha da artırdı. Geçmi te SSCB’ye kar ı ilk cephe ülkesi olarak görev alması ve NATO üyesi olması, Türkiye’yi Batılıların gözünde önemli kılmı , stratejik önemi konusunda herhangi bir ihtilafın ortaya çıkmamasına neden olmu tu. Bu unsurlar, ABD’nin Kıbrıs ve Ege gibi meselelerde Türkiye’ye uygulamak istedi i baskıları da

(15)

sınırlayabilmi ti. So uk Sava ’ın bitiminden itibaren Türkiye, Amerikan çıkarları açısından, Orta Do u, Balkanlar ve Avrupa’da hayati roller oynaya devam etti. Türkiye, yeni dönemde ABD için jeostratejik önemi artan üç bölgenin (Kafkaslar, Orta Do u ve Balkanlar) ortasında bulunması yönüyle ön plana çıktı. ABD’nin bu bölgelerin her birinde dı politika hedeflerine varabilmesi için Türkiye ile i birli i içinde olması ya amsal öneme sahipti. Ayrıca terörizme kar ı açılan sava da ABD’nin gözünde Türkiye’nin stratejik a ırlı ını daha da artırdı.

Çalı manın da göstermeye çalı aca ı gibi Amerikalıların gözünde Türkiye, kendi bölgesinde belli üstün özellikleriyle sivrilen “pivot/eksen” bir devlettir. Amerikan eski Ba kanı Bill Clinton, Türkiye’de Avrupa ve Müslüman dünyasının barı içerisinde bir araya gelebildi ini belirtmi tir. Türkiye Batı ittifakı içinde Müslüman ço unlu a sahip tek ülke oldu u gibi slam Konferansı Örgütü’nde de tek Batılı müttefik olarak bulunmaktadır.

ABD’nin bu bakımdan Türkiye’nin AB üyeli ini desteklemesi ve Türkiye’yi slam ve Türk dünyasına model olarak göstermesi anlamlıdır.

Di er taraftan Türkiye’nin kom u bölgelere yönelik politika yakla ımları, ABD’nin sadece Orta Do u de il, ba ka bölgelere ili kin politikasını da etkilemektedir. Richard Holbrooke’un ifade etti i gibi Türkiye, Avrasya kıtasında ABD açısından önem ta ıyan hemen hemen her konunun kesi im noktasında bulunmaktadır. Gerçekten, Türkiye, So uk Sava ın sona ermesinden sonraki 10 yıl boyunca, ABD politikasının sayısız giri iminin merkezinde yer almı tır. Ankara, Körfez Sava ı ve Kuzeyden Ke if Harekâtının yanı sıra NATO’nun geni lemesi ve yeni fonksiyonlar üslenmesinde, Orta Do u Barı Sürecinde, Bosna, Kosova ve Azerbaycan’la ilgili krizlerde ve Orta Asya’dan enerji nakli planları ile terörizmle mücadele gibi konularda Washington’la birlikte hareket etmi tir.

Yeni dönemde Türkiye ile ABD arasındaki i birli ini önemli ve de erli kılan unsur, yeni sistemin yapısıdır. So uk Sava ’ın açık göstergelerinden biri, dünyadaki haritaların dondurulmu olması ve silahların gölgesi altında bile olsa bir tür istikrarın sa lanmı olmasıydı. So uk Sava sona erdi inde yeni dünya düzeninin kurulaca ı ve liberalizmle birlikte insan hakları gibi de erlerin yükseli e geçece i dü ünüldü. Bu olumlu beklentilerin aksine So uk Sava ’ın sona ermesinin hemen ardından, bölgesel sorunlar ortaya çıktı.

Etnik ve radikal unsurlar geli ecek ve gerçekle ecek uygun ortam buldu. Bu nedenle dünyada, özellikle de Orta Do u, Kafkaslar ve Balkanlar’da yeni çatı malar ve sava lar çıkmaya ba ladı. Bu ekilde, So uk Sava ’ın sona ermesi, bölgesel güçlerin öneminin

(16)

artmasına neden oldu u gibi dünyanın çe itli bölgelerinde yeni güç bo luklarının da ortaya çıkması sonucunu do urdu. Bu nedenle “Yeni Dünya Düzeninin” kurulaca ı yönündeki olumlu beklentilerin yerini “Yeni Dünya Düzensizli i’ne geçilece i kaygıları aldı.

te bu yeni ortamda ABD ile Türkiye arasındaki ittifak, iki ülkenin dı politikalarında önemli bir boyut ve genel dünya politikasını yönlendirmede etkili bir faktör olma konumunu daha da güçlendirdi. Günümüz itibariyle de Türk-Amerikan ittifakı; Orta Do u, Do u Akdeniz, Balkanlar, Orta Asya, Rusya ve eski Sovyet Cumhuriyetleri de dâhil olmak üzere dünyanın gelece ini belirleyecek önemli bölgelerdeki geli meleri ve olayları yakından etkileme ve yönlendirme yetene ine sahip en ba ta gelen faktörlerden biridir.

Donanmaları, hava üsleri ve kara kuvvetleriyle dünyanın stratejik olarak önemi bulunan her bölgesine eri ebilme kapasitesine ve acil bir tehlike kar ısında bu pozisyonları takviye edebilme yetene ine sahip tek ülkesi olan Amerika’nın, dünyanın stratejik noktalarından birinde bulunan Türkiye’yle yürüttü ü ili kiler elbette önemlidir. ki ülke arasındaki ili kilerin incelenmesi de bu yüzden büyük önem ta ımaktadır.

Sistemin de i mesi Türk-Amerikan ili kilerini önemli oranda etkiledi ine göre bu ba lamda bazı sorulara cevaplar bulunması gerekmektedir. 1990’lardan önceki dönemlerle kıyaslandı ında Türk-Amerikan ili kilerinde acaba ne de i ti? Türkiye ve Amerika’nın çıkarlarının kesi ti i ya da çatı tı ı alanlar geçmi te nelerdi, imdi neler? Türk-Amerikan ili kileri hangi yıllarda ba ladı? Türkiye ABD ile “stratejik i birli i anla ması” yapmı ken iki ülke arasıdaki sorunlar nereden kaynaklanmaktadır? ncelenen dönemlerde Türkiye ABD’yi, ABD de Türkiye’yi hangi yönlerden ilgilendirmi tir? Sorulara cevaplar bulunmaya çalı ılırken, konunun altı bölüm halinde incelenmesi uygun görülmü tür.

Çalı manın ilk bölümünde Türkiye ve ABD arasındaki ili kilerin olaylarını anlamada yardımcı olması için genel olarak iki devlette politika olu turulması sürecinin yapısı ve belirleyici faktörleri analiz edilmeye çalı ılacaktır. Örne in, ABD’deki Yunan ve Ermeni lobileri ele alınacak ve bu lobilerin Kongre’de Türkiye hakkında alınan kararlar üzerindeki etkileri örneklerle ortaya konacaktır. Bu yapılırken de devletlerden birini önemli derecede etkileyen, fakat di eri için hiçbir önemi olmayan konulardan da bahsetmek zorunda kalınacaktır. Vietnam’daki sava belki Türkiye için herhangi bir önem arz etmemekteydi ama ABD’nin bütün dı politika kararlarını etkiledi i için sonuç olarak Türk-Amerikan ili kilerini de dolaylı da olsa etkisi altına almaktaydı.

(17)

kinci bölüm, Türk-Amerikan ili kilerinin 18. yüzyıldan So uk Sava ’ın bitmesine kadar olan tarihsel geli iminin ele alındı ı bölümdür. Bölümün ilk alt ba lı ı altında ili kiler Osmanlı döneminden alınarak So uk Sava ’ın ba langıcına kadar getirilecektir. Bu bölümün biti yılının 1945 yılı olarak seçilmesinin nedeni, Türk-Amerikan ili kilerinin bir ittifak ili kisine dönü mesinin ba langıcı olmasıdır. kinci olarak, So uk Sava döneminde Türkiye’nin niçin ABD ile ittifak kurdu u sorusuna cevap aranacak ve bu ittifaktaki i birli i noktaları ile sorunlar gösterilmeye çalı ılacaktır. Bu çerçevede, sava ın sonunda Sovyetlerin Türkiye’den talepleri, Türkiye’nin NATO’ya giri i, Johnson mektubunun etkileri, Türkiye’nin Kıbrıs’a yaptı ı harekâtın sonrasında uygulanan “silah ambargosu”, savunma ve ekonomik i birli i anla ması incelenecektir. Bu olayların analiz edilerek nedenlerinin bilinmesi ve Türkiye açısından olu turdu u sonuçların ortaya konulması, aynı zamanda So uk Sava sonrası döneminde Türkiye’nin izledi i dı politikanın daha iyi anla ılmasını sa layacaktır. Di er bir ifade ile ancak So uk Sava dönemi analiz edilerek So uk Sava sonrası dönemdeki Türk dı politikası daha iyi anla ılacaktır.

Üçüncü bölümün konusu, So uk Sava sonrası yeni sistemin yapısı ve bu sistemde Türkiye ile ABD’nin sahip oldu u konumdur. Bölümde gösterilece i üzere, So uk Sava ’ın sona ermesi, Batı’nın, özellikle ABD’nin bir zaferi olarak yorumlanmı ve yeni bir dünya düzeni kurmaya, liberalizmi (pazar ekonomisini) dünyaya yaymaya çalı an ve yeni dönemle ilgili stratejisinde demokrasiyi, insan haklarını ve hukukun üstünlü ünü sadece kendi de erleri olarak de il, dünyanın evrensel de erleri olarak yansıtan ABD

“dünya jandarması” olarak nitelendirilmeye ba lanmı tır. So uk sava sonrası olu an kriz bölgelerinden Kuveyt’i i gal eden Irak’a kar ı ABD’nin müdahale etmesi, Bosna ve Kosova krizlerindeki müdahaleleri bu bölgelerle tarihi, ekonomik ve kültürel ba ları olan Türkiye’nin ABD ili kileri etkilemi tir. Bu dönemde ekonomik kalkınma devletler için daha önemli hale gelerek ekonomi kürselle mi ; bilginin üretim ve kullanımı önemli bir faktör haline dönü mü ve çevrenin korunması, uyu turucu probleminin çözümlenmesi, kitle imha silahlarının yayılmasının engellenmesi ve insan haklarının uluslararası boyutta ele alınması gibi konular bütün dünyanın ortak sorunları haline gelmi tir. Dönemin önemli özelliklerinden biri de Orta Do u, Kafkaslar ve Balkanların daha yo un istikrarsızlık ve çatı malara sahne olmasıdır. Yeni dönemde ABD tek süper güç olarak kalmasına ra men Rusya, Çin, AB, Japonya ve Hindistan gibi yeni güç merkezleri de ortaya çıkmı tır. Çift kutuplu dünya sisteminden ABD’nin tek hegemon olarak kaldı ı döneme geçilirken, ABD merkezli bu dünya’ya kar ı çok kutuplu dünya sistemine geçilmesi çabaları da

(18)

görülmü tür. te bu önemli geçi döneminde Türkiye’nin, yeni bölgesel tehditlerin oda ında bulunması ve enerji kaynaklarına yakınlı ı dolayısıyla Amerikan politikalarında merkezi bir hale gelmesi üçüncü bölümün ele aldı ı önemli bir konudur.

Dördüncü bölümde iki ülke arasındaki askeri, siyasi ve ekonomik ili kiler olarak ifade etti imiz do rudan ili kiler anlatılacaktır. NATO’nun yeri ve geni lemesi, kitle imha silahlarının (K S) ve balistik füzelerin yayılmasının önlenmesi, Türkiye’nin silah satın alma programları ve bu çerçevede insan hakları gibi faktörlerin etkisi, askeri yardım ve silah/teçhizat alımları, ikili ekonomik ili kilerde yardım konusu, ticari ili kilerin boyutları ve bu ili kileri etkileyen sorunlar, üzerinde durulacak konular arasında bulunmaktadır.

Be inci bölümde Batı ittifakı içindeki ili kiler analiz edilecektir. Türkiye’nin AB’ye üyeli i, Türk-Yunan-ABD ili kileri ba lamında Ege’deki Kardak Krizi ile Kıbrıs’a yerle tirilmek istenen S-300 füzelerinin neden oldu u Türk-Yunan ili kilerindeki kriz, Yugoslavya’nın da ılması sonrasında meydana gelen Bosna sava ı ve Kosova krizleri sırasında yapılan i birli i ve sorunlara bakı lardaki farklılıklar anlatılacaktır

Altıncı bölümde Batı ittifakı dı ındaki Orta Do u ve eski Sovyet Cumhuriyetleri ba lamında iki ülke arasındaki ili kiler üzerinde durulacaktır. Bu ba lamda Körfez Sava ının neden oldu u geli meler çerçevesinde Kuzey Irak’ın gelece i ile Kürtlerin durumu, ABD’nin Türkiye’deki insan hakları ihlalleri dolayısıyla Kürt sorununa bakı ı, ABD’nin ikili çevreleme politikası, Rusya ya da ran topraklarına alternatif olarak Hazar Havzası’ndan Batı’ya uzanan yeni petrol boru hatlarının kurulması konularının ikili ili kiler üzerindeki etkileri analiz edilecektir. Bölüm boyunca, i birli i ve ihtilaf konularındaki benzerliklerin ve farklılıkların iki devlet arasındaki ili kiler üzerindeki etkileri, olayların ve örneklerin yardımıyla anlatılmaya çalı ılacaktır.

Son bölümde ise genel bir sonuç ortaya konduktan ve de erlendirme yapıldıktan sonra, ikili ili kilere dair bir perspektif sunulmaya çalı ılacaktır. Burada teorik çerçeve de göz önünde bulundurularak, bütün bölümlerden çıkarılan genel sonuçlarla bir de erlendirme yapılacak ve genel bir yargıya varmaya çalı ılacaktır.

(19)

B R NC BÖLÜM

K L L K LER ETK LEYEN TEMEL AKTÖRLER

Bu bölümde Türkiye ile ABD arasındaki ili kileri ve olayları anlamada yardımcı olması için genel olarak söz konusu iki devletteki dı politikanın olu turulması sürecinin yapısı ve belirleyici faktörleri incelenecektir. Hem Türkiye hem de ABD’de dı politika sürecine katılan aktörlerin yapısı ve özelli i ile iki devletin dı politikalarına etkide bulunan faktörler ele alınacaktır.

A. Amerika Dı Politika Yapım Süreci ve Karar Alma Mekanizması

Bu alt bölümde, ABD dı politikasının içinde ekillendi i ve uygulandı ı siyasi yapı ile bu yapı içinde etkili olan aktörler incelenecektir.

1. Ba kan

Amerikan dı politika mekanizmasının en üstünde bütün dı politika sürecini kontrolü altında tutan, son kararları alan ve güçlerin toplandı ı merkez durumunda olan Ba kan bulunmaktadır. Dı politika alanında Amerikan Ba kanının yerine getirmesi gereken temel yükümlülükler, ülkeye yönelik saldırıları engelleyerek Amerikan insanının güvenli ini sa lamak, yurt dı ındaki Amerikan güçlerine ve müttefiklerine yönelik saldırıları püskürtmek ve bunun ba arısız oldu u durumlarda da saldırıların etkisini azaltmaktır. Anayasa’da Ba kan ile birlikte Ba kan Yardımcısının da dört yıllı ına ve genel oyla seçilece i belirtiliyor.1 Anayasa 1947’de de i tirilmeden önce bir ba kan üst üste birkaç defa seçilebiliyordu. ABD’nin kurulmasından itibaren bu do rultuda bir anayasa gelene i olu mu tu. Böylece 1951 yılından itibaren geçerli olan bu de i iklikle

1 Maxime Lefebvre, Amerikan Dı Politikası,(çev. smail Yerguz), stanbul: leti im, 2005, s. 78.

(20)

bugün ABD ba kanı en fazla 2 dönem seçilebilmektedir.2 Amerikan ba kanı halk tarafından seçildi i için birçok durumda tüm Amerikan halkının temsilcisi olarak tek ba ına hareket edebilir ve devletin di er organlarına danı ma gere i duymaksızın pek çok dı politika konularını tek ba ına ele alabilir. Ba kan’ın halk tarafından seçilmesinin bir sonucu olarak da Ba kan dı politika kararlarını verirken hem kamuoyunun hem temsilciler meclisinin deste ini alma ihtiyacını hissetmektedir.3 Amerikan siyasal sistemi özellikle kriz zamanları gücünü arttırma konusunda Ba kanlara bulunmaz fırsatlar sunmaktadır.4

Amerikalıların büyük ço unlu u için Ba kan, Amerikan ulusal çıkarlarını ülke dı ında korumaktadır, Amerikan politikasının tek kayna ı, sembolü ve sözcüsüdür.5 Çünkü Amerika’da, hem hükümetin ba ı, hem parti lideri, hem de ço u zaman çıkacak yasaları belirleyen bir ki i olan ba kan aynı zamanda silahlı kuvvetlerin ba komutanı ve dı politikada esas karar merciidir. Anayasaya göre Amerikan silahlı kuvvetleri’nin ba komutanı olan Ba kan kabineyi denetleme yetkisine sahiptir. Ba kanın ba komutan olması önemlidir. Örne in 1950’de “H” bombasının yapımına ba kan karar vermi tir ve aynı yıl Kore’ye ordu birlikleri gönderme kararını almı tır.6 Dı politika olu um sürecine katkısı bulunan bütün önemli ki ileri (dı i leri bakanını, savunma bakanını ve CIA ba kanını) atamaktadır. Hükümetin ba ı olarak bürokrasinin de ba ında yer alan Ba kan uygulanacak programların koordinatörüdür.

Ba kanın yetkileri Anayasa’nın 2. maddesinde ve yasalar tarafından belirtilmi tir.

Anayasanın 2. maddesinde ülkenin hem en sorumlu hem de ülke adına söz sahibi en önemli ki isi olan ba kana üç temel yetki verilmi tir. Birincisi, Senato’nun üçte iki onayından geçmek ko uluyla di er ülkelerle anla malar yapmaktır. kincisi Senato’nun onayından geçmek artıyla bakanları, büyükelçileri, konsolosları ve di er bürokratları tayin etmektir. Üçüncüsü yabancı büyükelçileri ve bürokratları kabul etmektir.7 Ba kan bu yetkisini kullanarak yabancı büyükelçilerin ve büyük elçilik personelinin geri çekilmesini isteyebilece i gibi, kendisi de di er ülkelerdeki büyük elçileri devamlı veya geçici olarak geri çekebilir. Örne in, Afganistan’ın i gali üzerine Ba kan Carter ABD’nin Moskova Büyükelçisi Thomas Watson’ı geri ça ırmı tır. Ba kan bu yetkisini kullanarak bir ülkeye

2 Ayferi Göze, Siyasal Dü ünceler ve Yönetimler, stanbul: BETA Yayınları, 1998, s. 493.

3 Muhittin Ataman, “United States of Amerika,” iç. Kemal nat-Wolfang Gellner (der.), Foreign Policy of States, stanbul: TASAM Yayınları, 2005, s. 529.

4 Tayyar Arı, Amerika’da Siyasal Yapı Lobiler ve Dı Politika, stanbul: ALFA Yayınları, 2000, s. 86.

5 Nasuh Uslu, Türk-Amerikan li kileri, Ankara: 21. Yüzyıl Yayınları, 2000, s. 72.

6 Göze, Siyasal Dü ünceler…, s. 494.

7 Arı, Amerika’da…, s. 89.

(21)

yönelik tanıma statüsünü sona erdirebilmektedir. Ba kanın yabancı büyükelçileri kabul etme yetkisi böylece, belli amaçlar için kullanılan bir dı politika aracı haline gelmektedir.

Ancak bir ülkeyle diplomatik ili kilerin kesilmesi o ülkeyle hiçbir ekilde ili kinin devam etmeyece i anlamına gelmez. Diplomatik olarak ili kiler kesilse bile çıkarlar gerektirdi i ölçüde o ülke ile ili kiler devam edebilmektedir.8 Tayvan’la 1978’den itibaren diplomatik ili kilerini kesen Amerikan hükümeti bu ülke ile di er birçok alanda yo un bir ili ki içinde olmaya devam etmi tir. Yukarıda da belirtildi i gibi Wilson’dan bu yana hemen hemen bütün ba kanlar bu yolu izlemi tir.9

Ayrıca Ba kanın ABD’ye kar ı i lenen suçların cezalarını erteleme ve/veya affetme yetkisi vardır. Senatörlerin üçte ikisinin muvafakatiyle anla malar yapabilir; senatörlerin ço unlu unun katılmasıyla da elçileri, konsolosları ve federal yargıçları göreve atar.

Senatonun toplantıda olmadı ı zamanlarda bu görevlerde bir bo alma olursa, Ba kan atamayı tek ba ına yapar. Atadı ı ki ileri görevden alma yetkisine de sahiptir. Ba kana, hükümet faaliyetleri içerisine giren (askeri alan dâhil) her alanda tüzükler çıkarmak yetkisi de tanınmı tır.10

Önemli yetkilere sahip olması nedeniyle, dı arıda di er hükümetlerden, içeride çıkar gruplarından, partiden, basından ve bürokrasiden kısaca (Ba kanı ve aldı ı kararları kendi çıkarları do rultusunda etkilemeye çalı an) hem iç hem de dı tan çok yönlü bir baskı altındadır.11 Gerçek u ki Ba kanın kararları ve direktifleri genellikle sonuçta Amerikan dı politikası haline gelmektedir.

2. Dı i leri Bakanlı ı ve Savunma Bakanlı ı

1789’da kurulan Dı i leri Bakanlı ı (Department of State) o zamandan beri dı politikanın yürütülmesinde hükümetin en önemli birimi olmaya devam etmi tir. Bakanlı ın temel görevleri, gerek ABD’nin gerekse Amerikan vatanda larının di er ülkelerle ili kilerinde çıkarlarını korumak ve ulusal güvenlik konuları da dâhil tüm dı politika

8 Arı, Amerika’da…, s. 96.

9 1917’de kurulan SSCB 1933’te ve 1949’da kurulan Çin Halk Cumhuriyeti de 1978’de tanınmı tır. Oysa bu ülkeler tanındı ında ABD’nin ileri sürdü ü kriterler açısından hiçbir ey de i mi de ildi.

10 Ya ar Gürbüz, Kar ıla tırmalı Siyasal Sistemler, stanbul: Beta Yayınları, 1987, s. 93.

11 Arı, Amerika’da…, s. 84.

(22)

konularında Ba kana tavsiyelerde bulunmaktır. Bu açıdan dı i leri bakanı, geleneksel olarak aynı zamanda ba kanın temel danı manı sayılmaktadır.12

1947’de kurulan Savunma Bakanlı ı (Department of Defence, DoD, Pentagon), ilk yıllarında yetki ve kadro açısından zayıf ve teorik olarak diplomatik bir etkisizli e sahip bir birim iken daha sonra ABD’nin sürekli tehdide ba vurması ya da güç kullanması gibi geli melere paralel olarak çıkarılan yasalarla ulusal savunma politikası açısından Ba kan için ayrı bir yeri ve önemi olan bir bakanlık haline dönü mü tür.13 En son 1986 yılında çıkarılan bir yasa ile hem bakanın rolü güçlendirilmi hem de bakanlı ın askeri konulardaki etkinli i arttırılmı tır.14 Dolayısıyla bugün itibariyle Pentagon dı politika sürecindeki en etkili organ oldu unu söylemek dahi mümkündür. 1970’lerde Pentagon bünyesinde bakanlı a yardımcı olmak üzere iki alt birim, Savunma Haberalma Dairesi (Defence Intelligence Agency) ve Savunma Bakanı Ofisi (Office of Secratery of Defence), kurulmu tur.

Bu iki bakanlı ın ba ında bulunan ki ilerin etkinli i büyük ölçüde bunların bireysel yeteneklerine, Ba kanla olan ki isel ili kilerine ve Ba kanın dı politikayı ekillendirmede yardımlarından faydalanma konusundaki isteklili ine ba lıdır. Di er bir deyi le Ba kanın dı politikada etkin olma ve inisiyatif kullanma e ilimi arttıkça bu bakanların dı politikadaki etkinlikleri aynı oranda azalmaktadır. Örne in, Nixon’un ilk dönemindeki dı i leri bakanı William Roger’ın silik kalması ba kanın etkin olma e iliminden kaynaklanırken, dı politikada do rudan inisiyatif kullanmak istemeyen Reagan, dı i lerine Alexander Haig ve George Shultz gibi etkili isimleri getirmeyi tercih etmi tir.

Bush ise James Baker gibi birini görevlendirerek bu konuda orta yolu takip etmi tir.

Örne in, 1990–1991 yıllarındaki Körfez Krizi sırasında Ba kan Bush bizzat kriz ile u ra ırken bakan Baker Orta Do u Barı süreci ile ilgilenmi tir.15

3. Ulusal Güvenlik Konseyi (NSC)

ABD’nde sava sonrası ortamda (1947’de) ulusal güvenlik politikaları konusunda Ba kana diplomatik, askeri, finansal ve benzeri faktörleri bir ölçüde bütünle tirerek en üst

12 Arı, Amerika’da …, s. 113.

13 Lefebvre, Amerikan…, s. 80.

14Arı, Amerika’da…, s. 119.

15 Uslu, Türk-Amerikan li kileri, s. 77. Arı, Amerika’da …, s. 113.

(23)

düzeyde danı manlık yapması amacıyla Ulusal Güvenlik Konseyi (National Security Council, NSC) olu turulmu tur. Plan, strateji, niyet ve beklentiler konusunda ba kana tavsiyelerde bulunan NSC, ülkenin kaynakları nerede ve nasıl kullanılırsa ABD’nin ulusal güvenli inin ve çıkarlarının en üst düzeyde korunabilece ine dair konularda da ba kana önerilerde bulunmaktadır.16 Türkiye’deki Milli Güvenlik Kurulu (MGK)’na benzemekle beraber üyeleri açısından sivil nitelikte bir kurulu olan NSC’nin Amerikan dı politikasının belli ba lı üyeleri olan Ba kan, Ba kan Yardımcısı, Dı i leri Bakanı, Savunma Bakanı ve CIA ba kanını barındırmaktadır.17 Ancak Ba kan gerekti inde konseyin daimi üyesi olamayan di er bakanları ve Genel Kurmay Ba kanını da toplantılara davet edebilir.18

Ulusal Güvenlik Konseyi’nin etkinli i ba kanlara ba lı olarak de i mektedir.

Üyeleri ba kanın yakın danı manları oldu u için dı politika üzerinde bazı dönemlerde çok etkili olabilmektedir. Henry Kissinger’ın Amerikan dı politikasının ekillendirilmesine katkısı, bir ulusal güvenlik danı manının dı politika alanında ne derece etkili olabilece inin güzel bir örne idir.19 Nixon yönetimi boyunca Kissinger, ba kanın en yakın dı politika danı manı, ba görü mecisi ve en önde gelen dı politika sözcüsü olarak hareket etti. Sonuçta neredeyse bütün dı politika süreci üzerinde en etkili duruma gelen ki i ba kandan sonra Kissinger oldu ve dı i leri ve savunma bakanları Kissinger’ın gölgesinde kaldı.20

4. CIA (Amerikan Merkezi Haber Alma Örgütü)

CIA, 1947 yılında Truman yönetimi tarafından hazırlanan ve Kongre’ye gönderilen

“Ulusal Güvenlik Yasası” kapsamında olu turulmu tur. CIA tamamen ayrı ve ba ımsız bir birim olarak faaliyet göstermektedir. CIA ba kanı tüm istihbarat faaliyetlerini koordine etmektedir. Ba kan tarafından atanan ve Senato’nun onayıyla göreve ba layan CIA ba kanı tüm istihbarat konularında ba kana danı manlık yapmakta ve tavsiyelerde

16 Arı, Amerika’da …, s. 124.

17 Lefebvre, Amerikan…, s. 79.

18 Arı, Amerika’da …, s. 25.

19 Ataman, “United States…, s. 530.

20 Uslu, Türk-Amerikan li kileri, s. 77.

(24)

bulunmaktadır. Ancak istihbarat çalı maları sonunda elde edilen bilgileri kullanan asıl birim Dı i leri Bakanlı ı ve CIA de il, Savunma Bakanlı ıdır.21

CIA’nin faaliyetleri konusunda zaman zaman basına da yansıyan önemli spekülasyonlar yapılmaktadır.22 Uluslararası alanda siyasi liderlere suikast düzenlenmesi, hükümetlerin dü ürülmesi ( ili’de Allende hükümeti) ve darbe giri imlerinin desteklenmesi ( ran’da 1953 yılında Musaddık’a kar ı yapılan darbe) gibi faaliyetler örgütün faaliyetleri arasında yer almı tır. Örgütün geni faaliyet alanına ra men her zaman bu konularda ba arılı olamadı ı görülmektedir. Örne in, Kennedy’nin ba kalı ının ilk dönemlerinde CIA Küba rejimini devirmek için “Domuzlar Körfezi” çıkarmasında ba arısızlı a u ramı tır. Bu ba arısızlıktan sonra CIA’nin faaliyetlerinde ve gücünde bir zayıflama görülmesine ra men örgüt, önemli bir güç merkezi olmaya devam etti.23 1970’lerde Senato’nun CIA faaliyetleri hakkında yaptı ı ara tırmalar, CIA’nin Kennedy yönetiminden sonra da yabancı ülkelerin hükümetlerini devirmek ve liderlerini öldürmek için komplolar kurdu unu ve ABD içinde bireylerin, grupların, siyasi partilerin ve radikal akımların faaliyetlerini gizlice izledi ini ortaya çıkardı.24 Ayrıca, 1979 ran slam devrimini ve Saddam’ın 1990’da Kuveyt’i i gal etmesini önceden haber alamaması nedeniyle gerekli önlemlerin alınamaması örgütün ba arısına duyulan ku kuları arttırmı tır.25

5. Kongre

Yürütmenin oldu u gibi Kongre’nin de hem Anayasa’dan hem de Anayasa dı ı durumlardan kaynaklanan yetkileri bulunmaktadır. Anayasayı yapan kurucular Kongre’ye dı politika alanında önemli yetkiler vermi lerdir. Kongre’ye tanınan on altı yetkiden altı tanesi dı politika konusuyla ilgilidir. Ayrıca Anayasa’nın 2. maddesinde ba kana tanınan yetkilerin bazılarının Kongre ile birlikte kullanılması öngörülmü tür. Bunlardan ikisi anla maların onaylanması ve atamaların uygun görülmesine ili kin yetkilerdir. Di erleri ise her iki meclisin birlikte kullandıkları fon tahsisi ve sava ilanı yetkileridir. Bunların

21 Arı, Amerika’da …, ss. 127–130.

22 Ibid., s. 129.

23 R. Hilsman, The Politics of Policy Making in Defence and Foreign Affairs, Newyork: Harper&Row Publishers, 1971, ss. 118–119, 147.

24 Uslu, Türk-Amerikan li kileri, s. 77.

25 Arı, Amerika’da …, s. 128.

(25)

dı ında 1970’lerin ortalarında Kongre’de kabul edilen yasalar ile Kongre’nin dı politika konusundaki yetkileri arttırılmaya ve bu konuda yasama ile yürütme arasında bir denge olu turulmaya çalı ılmı tır.26

Anayasa’da “Kongre’nin tavsiyesi ve rızası ile yapılan anla maların Senato’nun üçte iki ço unlu u tarafından onaylandıktan sonra yürürlü e girmesi” öngörülmektedir.

Senato’da kararlar genellikle basit ço unlukla verilirken burada üçte iki ço unlu unun öngörülmü olmasının önemli bir nedeninin, dı politika konusunu tamamen yasamanın eline vermek istememe arzusu oldu u sanılmaktadır. Senato, ba kan tarafından kendisine sunulan anla mayı onaylama ya da onaylamama yetkisine sahiptir. Ayrıca, anla ma metni üzerinde de i iklik yaptıktan veya çekince koyduktan sonra da onaylayabilir.27

Üst düzey bürokratların atanmaları yetkisini ba kana veren Anayasa, bunların göreve ba layabilmelerini Senato’nun onayına ba layarak yetkiyi Kongre ile ba kanın birlikte kullanmasını öngörmü tür. Mali konulardaki tüm yetkinin Anayasa tarafından Kongre’ye bırakılmı olması bu kurumun dı politika sürecindeki etkisini arttırmı tır.

Anayasa’nın 1. maddesinin 8. bölümünde Kongre’nin sava ilan etmeye yönelik yetkisine açıkça i aret edilmektedir. Aynı maddede ayrıca Kongre’nin asker sayısının azaltılıp arttırılması, deniz ve hava gücü olu turulması konularında da yetkili oldu una i aret edilmektedir.28

Kongre dı politika alanında ba kanın gücünü kontrol edecek ve dengeleyecek derecede geni yetkilerle donatılmı tır. stedi i takdirde Kongre, Ba kanın dı politika kararlarını engelleyebilir ve Amerikan dı politikasının genel çizgisini etkileyebilir. Ancak Kongre 2. Dünya Sava ı sonrası dönemde Amerikan dı politikasını belirlemede çok güçlü bir sese sahip olamamı tır. Bu dönemde Kongre, bir anlamda yönetimlerin dı politikalarını haklıla tırmaktan ve me rula tırmaktan ba ka bir vazife görmedi. Kongrenin ba kanın kontrolü altına girdi inin en önemli örne i, Tonkin Körfezi kararıyla ba kana dı ülkelere Amerikan askeri gönderme konusunda açık çek vermesidir. 1969 yılında Senato, ba kanın Kongre onayı olmadan Amerikan silahları kuvvetlerini yabancı ülkelerdeki çatı malarda kullanmasını yasaklayan bir yasa çıkararak kaybetti i gücü tekrar kazandı.

Yine 1970’de Kongre me hur Tonkin Körfezi yasasını iptal etti. Kongrenin dı politika

26 Ibid., s. 71.

27 Ibid., s. 70.

28 Ibid., ss. 75–76.

(26)

konusunda ba kana muhalefetinin bir uzantısı olarak gerçekle tirdi i en önemli faaliyet 1973 yılında geçirdi i “Sava Güçleri Yasası”dır. Yasa, ba kanın Amerikan ulusunu silahlı çatı malara sokmasını sınırlama getirmek ve Amerikan silahlı kuvvetlerinin dı arıda kullanılması ile ilgili kararlarda Kongreyi söz sahibi kılmak için tasarlanmı tı. Kongre söz konusu yasayı ba kanın vetosunu a arak çıkarmı tı.29

Buna ra men yine de Amerikan gelene inde genel e ilimin dı politikanın ba kan tarafından belirlenmesi oldu u belirtilmelidir. Genel olarak Kongre dı politikanın alt ve üst sınırlarını dolaylı ekilde kontrolü altında tutar ve ba kanın belli kararlarını de i tirebilir ya da engelleyebilir. Fakat Amerikan dı politikasının genel yönünde de i iklik yapması konusunda ba kan üzerinde çok az etkiye sahiptir. Kongre üyelerinin dı politikada do ru kararlar verebilmeleri için gerekli bilgi ve tecrübeye sahip olmadı ı ve bu yüzden dı politikanın onlara bırakılamayaca ı konusunda Amerika’da yaygın bir kanı vardır.30

6. Kamuoyu ve Lobiler

Ba kan dı politika kararlarını vermeden önce kamuoyunun tepkisini göz önünde bulundurmalıdır. Kamuoyu, bazı durumlarda ba kan’ın kararlarını de i tirtebilecek kadar etkide bulunabilse de genel olarak de erlendirildi inde ba kanın dı politika davranı larına kar ı muhalefet ve etmek ve kar ı koymak için oldukça zayıf durumdadır.31 Ba kan genel olarak dı politika konularında iç politika konularından daha fazla kamuoyunu yönlendirme gücüne sahiptir. Ancak kamuoyu bazı dönemlerde ABD yönetimi üzerinde etkide bulunabilmektedir. Örne in kamuoyunun dı politika kararları üzerindeki Ba kan Lydon Johnson’ın daha fazla Amerikan askerini Vietnam’da görevlendirdi inde ve artan oranda Amerikan askeri ölmeye ba ladı ında kamuoyu giderek sava kar ıtı hale geldi.

Kamuoyu sava ın bir an önce durdurulmasını ve Amerikan askerlerinin çekilmesini istedi.

Örgenciler, dini örgütler ile insan hakları grupları gibi sivil toplum kurulu ları ülke

29 Ibid., s. 77.

30 Uslu, Türk-Amerikan li kileri, ss. 74–76.

31 Ibid., s. 78.

(27)

genelinde düzenlenen sava kar ıtı gösterilerde ba ı çektiler. Vietnam konusunda giderek artan muhalefet Johnson’ın prestijini önemli oranda sarstı ve ba kan’ın ikinci bir dönem için ba kan adayı olmama kararı vermesinde önemli rol oynadı.32 Sonuç olarak Amerikalı bir üst düzey diplomatın gözlemledi i gibi sivil toplum kurulu ları büyük ve önemli bir kuvvet olmu insan haklarından çevre sorunlarına kadar Amerikan politikasında itici güç unsurlarından biri haline gelmi tir.33

Amerikan i çevreleri de dı politika kararlarını etkilemede büyük çıkarlara sahiptir ve bu çıkarlarından dolayı çok etkilidirler. Ülke dı ında yapılan yatırımlar ve dünya çapındaki i ve ticaret ba lantıları irketlerin gelecekleri açısından büyük önem arz etti i için, Amerikan i çevreleri yönetimden kendi ekonomik ve ticari çıkarlarını yabancı ülkelerde koruyacak bir dı politika izlemesini istemektedirler. irketlerin çıkarlarını ifade eden en ünlü sözlerden birini Eisenhower’ın savunma bakanlı ını yapan General Motors’un genel müdürü Charles Wilson söylemi tir: “ABD için iyi olan General içinde iyidir ve bunun tersi de geçerlidir.”34 United Fruit firması CIA’nin 1954’te Guatemala’da gerçekle tirdi i darbeden sorumlu tutulmu , ITT firmasının 1973’te ili’de Ba kan Allende’nin devrilmesi dü üncesini CIA’nin yardımıyla örgütledi i ifade edilmi tir. 2.

Dünya Sava ’ından sonra Amerikan irketlerinin Amerikan Dı politikası üzerindeki etkisi konusunda G. William Domhoff’un söyledikleri oldukça çarpıcıdır: “Sava sonrasında Amerikan dı politikası, ba lıca irketlerin ve finansal kurumların en zengin, en güçlü ve en uluslararası çapta dü ünen sahipleri ve yöneticileri tarafından olu turuldu, planlandı ve gerçekle tirildi.”35 Dolayısıyla büyük irketler Amerikan dı politika yapımı sürecini etkilemede oldukça etkin bir güce sahip olmu lardır. Bu gücü elde etmelerinde en önemli faktörlerden birini Amerikan seçim sistemi dolayısıyla seçim döneminde ba kan ve Kongre

32 Ibid.

33 Joseph S. Nye Jr, “Önsöz”, Amerikan Gücünün Paradoksu: Dünyanın Tek Süper Gücü Neden Tek Ba ına Davranamaz, (çev. Gürol Koca), stanbul: Literatür Yayıncılık, 2003, s. xii.

34 Lefebvre, Amerikan…, s. 82.

35 Aktadan Uslu, Türk-Amerikan li kileri…, s. 79.

(28)

üyelerine büyük miktarlarda maddi kaynak sa lamaları ve bazı i adamlarının yönetimde görev almalarından kaynaklanmaktadır. Türk-Amerikan ili kileri ba lamında ileride Bakü- Ceyhan projesinde de görülece i 1990’lı yıllarda Bakü-Ceyhan hattının Amerikan dı politika yapımcıları tarafından gerçekle tirilmesinin ifade edilmesi ve istenmesine ra men Amerikan petrol irketlerinin projeyi ekonomik görmemelerinden dolayı gerçekle tirilememi tir.

Amerikan dı politikasını etkileyen bir ba ka grup ise think-tank denilen fikir ve dü ünce kurulu larıdır. 2000’li yıllara gelindi inde bu tip kurulu ların sayısının 1500’e ul atı ı ifade edilmektedir. Dü ünce kurulu larının en eskisi 1921 yılında kurulan ve Foreign Affairs dergisini çıkaran Council on Foreign Relations’dır. Brookingns Institution 1927 yılında kurulmu tur. Carnegie Endowment for International Peace 1970’te Foreign Policy dergisini çıkarmaya ba lamı tır. Washington Quartely’i ise CSIS (Center for Strategic and International Studies) çıkarmaktadır. Heritage Foundation ve HooverInstitution ve National Interest dergisi vardır. Güvenlik ve savunma konusunda Pentagon’a yakınlı ıyla bilinen Rand Corporation ile ba ımsız olarak ifade edilen Federation of American Scientists ve Stimson Center önemli kurulu lardır. Çalı manın giri bölümünde ifade edildi i gibi çalı mada sonuç olarak bu kurulu ların yayınlarından önemli oranda faydalanılmı tır.

Amerikan medyası da özellikle So uk Sava sonrasında geli en teknoloji ve imkânlar dolayısıyla Amerikan dı politika yapımcıları ve kamuoyu üzerinde yönlendirme ve etkilemede güçlü bir konuma gelmi tir. 2. Körfez Sava ı sırasında özel kanal olan CNN’in cepheden canlı olarak yayın yapmasını tüm Amerikan halkı ve dünya kamuoyu televizyonlarının kar ısından izlemi tir. Aynı kanal 1992’de Amerika’nın Somali’ye müdahale etmesinde önemli bir rol oynamı ancak birkaç ay sonra da Amerikan

(29)

birliklerinin çekilmesine katkıda bulunmu tur.36 Joseph Nye’ın ABD’nin yumu ak güç unsurları arasında büyük önem verdi i sinema ve televizyon yapımları da ABD dı politikası ve kamuoyu üzerindeki etkilemektedir. Örne in Gece Yarısı Ekspresi (Midnight Express) filmi gerek Türk kamuoyunda gerek Amerikan kamuoyunda her iki tarafta olumsuz algılamalara yol açmı ve etkileri günümüze kadar tartı ılmı tır. Amerikan dı politika yapım sürecini yönlendiren ve etkileyen bu aktörlerin dı ında hem Amerikan dı politikasını hem Türk-Amerikan ili kilerini etkileyen en önemli aktörlerden biri de lobilerdir.

Lobiler, faaliyet yürütülen ülkenin siyasal iktidarını, halkını ve önemli karar alıcılarını, etkilemeye yönelik kurulu lardır. Lobi faaliyeti, özel olarak bu i için kurulmu firmalar tarafından yürütülebilece i gibi, sendikalar, dernekler, güçlü ticari ve ekonomik kurulu lar, memurlar, basın-yayın çalı anları gibi çok çe itli kesimden ki i ve kurulu lar tarafından da yapılmaktadır. Amerika’nın ba kentinde lobilerin/baskı gruplarının sayısının 1600 ile 2000 arasında de i ti i söylenmektedir.37 Baskı gruplarının faaliyetlerinin düzenlenmesi konusunda, 1946 tarihli federal yasa, baskı gruplarının isimlerinin, topladıkları paraların ve harcamaların açıklanması zorunlulu unu getirmi tir.38

Amerika’da lobicili in ne kadar önemli oldu unu vurgulamak gerekmektedir.

Yabancı hükümetlerin ço u, davalarını yürütmek amacıyla, özellikle Kongre’de Amerikalı lobicileri kullanmaktadırlar. Buna ek olarak Amerikan etnik grupları da ABD dı politikasını etkilemeye çalı maktadırlar. Yahudi, Ermeni ve Yunan lobileri en etkili olanlarıdır.39

Türk-Amerikan ili kilerinin en önemli parametreleri olan ‘stratejik önem,-dı yardım-bölgesel rol’ denklemi, sıklıkla ABD lobilerinin engeline takılmaktadır. ABD

36 Lefebvre, Amerikan…, s. 83.

37 Göze, Siyasal Dü ünceler…, s. 499.

38 Ibid., s. 500.

39 Zbigniew Brezezinski, Büyük Satranç Tahtası: Amerika’nın Önceli i ve Bunun Stratejik Gerekleri, (çev.:

Etu rul Dikba -Ergün Kocabıyık), stanbul: Sabah Kitapları, 2. Baskı Aralık 1998, ss. 29–30.

(30)

kamuoyu, ABD dı yardımının verildi i ülkelerde demokrasinin bulunmasını ön art olarak ileri sürmektedir. ABD Kongresi’ndeki lobiler, demokrasi ve insan hakları ihlallerinin oldu u ülkelere silah satı ı, mali yardım ve ticari olanakların kısıtlanması için ABD yönetimlerine baskıda bulunurlar.40

Türk-Amerikan ili kilerinde de lobicili in önemli bir yeri vardır. ki taraf arasındaki ili kilerde etkili olmaya çalı an lobilerin bir kısmı ili kilerin geli tirilmesine çabalarken di er lobiler aksi yönde hareket etmektedirler. Amerika’daki Türk ve Yahudi lobileri Türkiye lehine müdahale ederken, Yunan ve Ermeni lobileri Türkiye aleyhine bir politikanın geli tirilmesine çabalamaktadırlar. Bunun için a a ıda adı geçen lobiler üzerinde kısaca durulacaktır.

a) Türk Lobisi

Amerika’daki Türk lobisi deyince ülkede ya ayan Türkleri ve Türkler tarafından olu turulan ekonomik, sosyal ve kültürel alanlarda faaliyet gösteren dernekleri, Türk hükümeti tarafından tutulan lobi irketlerini ve bunlar tarafından yürütülen faaliyetleri anlamak gerekir. Amerika’daki Türk lobisi, rekabet etmek durumunda kaldı ı lobilerle kar ıla tırıldı ında önemli dezavantajlara sahiptir. Birincisi, Amerika’da ya ayan Türklerin nüfusu görece azdır (300,000 civarında). kincisi, uzun süre Amerika’da ya ayan çok sayıda Türk, Amerikan vatanda ı olmayı kabul etmemi ve sıradan bir Amerikan vatanda ı için söz konusu olan pek çok hakkı kullanmaktan yoksun kalmı tır. Üçüncüsü, Amerika’da ya ayan Türklerde siyasal katılım son derece dü üktür. Dördüncüsü, kültürel farklılıklardan dolayı Amerikan toplumu içerisinde asimile olmayan Türkler Amerikalılarla tam bir kayna ma içinde olamamı lardır. Be incisi, Türkler di er bazı toplumlar gibi belli eyaletlerde yo unla amamı lardır. Altıncısı, Amerika’daki Türkler lobicili in etkili olması için gerekli olan parasal katkıda bulunamamaktadırlar. Son olarak, Amerika’da lobicili in etkilili i ve gereklili i Türkiye tarafından oldukça geç anla ılmı tır.

40 Ramazan Gözen, “Türk-Amerikan li kileri ve Türk Demokrasisi: Realist Ba lantı,” iç. aban H. Çalı , hsan D. Da ı ve Ramazan Gözen (der.), Türkiye’nin Dı Politika Gündemi: Kimlik, Demokrasi, Güvenlik, Ankara: Liberte Yayınları, 2001. ss. 84–85.

(31)

1980’li yılların ba larından itibaren bu konuya gereken önem verilmeye ba lanmı tır. Bu gecikmeden dolayı da henüz istenilen noktaya gelinememi tir. Bu kısa süre içerisinde Amerika’daki Türk lobisinin kendisini hissettirmi olmasını ise ba arı olarak de erlendirmek gerekir. Amerika’daki etnik lobileri ele alan 1990 öncesi çalı malarda Türk lobisinin adı geçmezken, 1990’lı yıllarda yapılan çalı malarda Türk lobisine de yer verilmeye ba landı ı görülmektedir. Örne in, Yunan ve Ermeni lobileriyle yapılan görü melerde Türk lobisini çok ciddiye aldıkları görülmü tür.41 Yunan ve Ermeniler Türkiye’nin Amerika’daki lobi faaliyetlerine çok fazla para harcadı ı ve bunun sonucu olarak özellikle yönetim üzerinde oldukça etkili oldu una inanmaktadır.

Yunan, Ermeni ve Kürt lobilerinin dı ında nsan Hakları Örgütü, Uluslararası Af Örgütü ve Kongre üyelerinin Türkiye kar ısında bir cephe olu turdukları görülmektedir.

Bununla birlikte, rakiplerine kar ılık Türk lobisinin en önemli avantajı Türkiye’nin stratejik konumudur. ABD için Orta Do u, Balkanlar ve Kafkaslar’da So uk Sava döneminde oldu u gibi So uk Sava sonrası dönemde de vazgeçilmez bir ülke konumunu koruması, Türkiye konusundaki yasa ve karar tasarıları gündeme geldi inde Amerikan yönetiminin Kongre’yi ikna etmeye çalı masına yol açmaktadır. Bunun, her zaman olmasa da genellikle olumlu sonuçlar verdi i söylenebilir. Amerika’daki Türk lobisini olu turan dernekler arasında en etkili olanı Türk-Amerikan Dernekleri Asamblesi (American Turkish Association Asembly, ATAA-)’dir. Bu dernek, hemen hemen her eyalette ve/veya ehirde çe itli alanlarda faaliyet göstermektedir.

Türkiye, henüz Amerika’da yeterli sayıda Türkün olmadı ı, olanların da bir örgütlenmeden yoksun oldu u dönemlerde lobicilik faaliyetlerini Amerika’daki lobi irketlerine yaptırmaya çalı mı tır. Günümüzde ise Türk lobicili inin faaliyetlerini biraz daha ayrıntılı olarak ele almak gerekti inde onu üç kısma ayırarak incelemek gerekir.

Birincisi, bir ülke için o ülke vatanda ları ya da uyru undan olmayan ki iler aracılı ıyla yürütülen siyasal ve kültürel amaçlı lobi faaliyetleri; ikincisi, Türk-Amerikan dernekleri eliyle yürütülen siyasal ve kültürel amaçlı lobi faaliyetleri; di eri ise, yine Türk-Amerikan i dünyasının olu turdu u dernekler aracılı ıyla yürütülen ekonomik faaliyetlerdir.

Özellikle ABD gibi, uluslararası sistemin yapısını belirleme kapasitesi yüksek ülkelerde, lobi faaliyeti yürüten firmalara önemli ölçülerde paralar ödenmektedir.42

41 Arı, Amerika’da…, s. 219.

42 Beril Dedeo lu, Uluslararası Güvenlik ve Strateji, stanbul: Derin Yayınları, 2003, s.186.

Referanslar

Benzer Belgeler

Söz konusu tezkerenin reddi başta Türk Amerikan ilişkileri olmak üzere Türkiye’nin Irak’a yönelik olarak geliştirdiği politikalarını olumsuz yönde etkilemiş ve

“11 Eylül 2001’den Günümüze Türk-Amerikan İlişkileri ve Amerika’nın Türk Dış Politikasına Etkileri” başlıklı bu tez çalışması, Soğuk Savaş sonrası uluslararası

http://www.reuters.com/news/video?videoChannel=1&videoId=99942 (Erişim.. a-) Türkiye’nin Kore’den Kosova ve Afganistan’a kadar birçok yerde yaptığı katkılardan

Tür- kiye’nin FETÖ konusunda ABD’den beklediği desteği alamaması buna karşın Türkiye’nin kırmızı çizgisi olan Suriye konusunda DEAŞ bahane- siyle YPG/PKK’ya silah

Açık teknik rinoplasti ve çift pediküllü lokal mu- koperikondrial flepler ile yapılan nazal septal perforas- yon onarımında bu tekniğin, iyi görüş sağlaması ve

OBJECTIVE: To identify whether CD4(+) T cells play an important immunoregulatory role in the etiology of CU, we determined the frequencies and functions of circulating

: Taşınım yoluyla zamana bağlı ısı geçişi, [W] : Işınım yoluyla zamana bağlı ısı geçişi, [W] : Đletim yoluyla zamana bağlı ısı geçişi, [W] : Isıl yük kesit