• Sonuç bulunamadı

Bakanlar Kurulu ve Dı i leri Bakanlı ı

B. Türkiye’nin Karar Alma Mekanizması ve Dı Politika Yapım Süreci

2. Bakanlar Kurulu ve Dı i leri Bakanlı ı

Dı politika kararlarının olu turulmasında ve uygulanmasında hükümet önemli bir rol oynamaktadır. 1982 Anayasası uluslararası anla maların kabul edilmesi ve yürürlü e girmesini TBMM’ye vermesine ra men Türkiye’de hükümet bu konuda geni bir yasal yetkiye sahiptir. Türkiye’de dı politika kararlarının olu turulması ve yürütülmesi bakanlar kurulunun sorumlulu undadır. Bakanlar Kurulunun üyelerinin görev ve siyasi sorumluluklarını düzenleyen Anayasanın 112. maddesi uyarınca hükümet, genel siyasetin, dolayısıyla dı politikanın, yürütülmesinden birlikte sorumludur. Do al olarak, dı politika kararlarının olu turulması sürecinde, geni görev ve yetkilerle donatılan Dı i leri Bakanlı ı en etkili organdır. Dı i leri Bakanlı ı’nın görev ve yetkilerini düzenleyen 4009 sayılı yasa uyarınca bakanlık, “hükümetçe tayin ve tespit edilecek esaslara göre dı politikayı uygulamak ve Türkiye Cumhuriyeti’nin yabancı devletler ve uluslararası kurulu larla ili kilerini yürütmek,” Türkiye Cumhuriyetinin dı politikasının tespiti için hazırlıklar yapmak ve tekliflerde bulunmak, tespit edilecek politikayı yürütmek ve koordine etmek”

gibi görev ve yetkilerle donatılmı tır. Bunların yanı sıra bakanlık, “di er bakanlık ve kurulu ların dı politikayı etkileyen faaliyet ve temaslarının devletin dı politikasına uygunlu unu sa lamak, bu kurulu ların... kendi görev alanlarına giren temaslarının

71 lhan Uzgel, “Türk Dı Politikasının Uygulanması,” iç. Baskın Oran (der.), Türk Dı Politikasının Uygulanması, C. I: 1919–1980, stanbul: leti im Yayınları, 2001, s. 91.

koordinasyonunu” gerçekle tirmekle görevlendirilmi tir.72 Dı i leri bakanlarının MGK’nın sürekli üyesi olması da bakanlı ın etkisini arttıran bir ba ka olgudur.73

3. Savunma, Ordu ve MGK

Milli savunma bakanlı ı ve milli savunma bakanı Türkiye’nin ulusal güvenli iyle ilgili dı politika kararlarının olu turulmasında önemli rol oynamaktadır. Hükümetin milli savunma programını olu turma görevi milli savunma bakanına verilmi tir. Bununla beraber milli savunma bakanı Amerika’daki meslekta ının aksine ordunun patronu de ildir, silahlı kuvvetlerin komuta ve kontrolünde herhangi bir etkisi yoktur. Türk ordusu her zaman Türk siyasi sisteminin yönünü belirlemede potansiyel olarak büyük bir güce sahip olagelmi tir. 1960–1964 dönemi, 1971 muhtırasını takip eden yıllar ve 1980 ihtilalinden sonraki dönem ve 1990’ların ikinci yarısı Türk ordusunun Türkiye’nin yönetilmesinde büyük rol oynadı ı dönemler arasında bulunmaktadır.74

Birçok uzman ve ara tırmacıya göre ordunun dı politikadaki rolü Özal döneminden sonra artmı tır.75 Ordunun dı politikadaki rolünün büyük ölçüde artmasının iç ve dı geli melerden kaynaklanan nedenleri vardı. çteki geli melerden kaynaklanan nedenlerden birincisi, genel bir faktör olarak ordunun, devleti kuran temel unsur olarak Türkiye’nin siyasal ve toplumsal yapısında ba ka ülkelerde görülmeyen bir a ırlı a sahip olmasıdır. Ayrıca Türkiye’nin siyasal ve toplumsal kültürü, ordunun siyasal sürece darbe dönemleri dı ında da ciddi etki yapmasına olanak tanıyacak niteliktedir. kincisi, siyasal sistemdeki istikrarsızlık, siyasal partilere ve siyasal sürece duyulan güvensizlik, buna e lik eden yolsuzluklar, Susurluk skandalı benzeri olaylarda yer almadı ı görünümü veren Silahlı Kuvvetlerin toplum gözündeki saygınlı ını arttırdı. Üçüncüsü, 1980’lerde ba layan ve 1990’larda hız kazanan güneydo udaki “dü ük yo unluklu çatı ma” (low intensity conflict) ordunun etkinli ini artıran bir di er etken olarak ortaya çıktı. 1998’de PKK’nın ikinci adamı emdin Sakık’ın Kuzey Irak’ta hükümete haber verilmeden düzenlendi i

72 Dı i leri Bakanlı ının Kurulu ve Görevleri Hakkında Kanun, Resmi Gazete, 6 Temmuz 1992, No: 21982.

73 Gencer Özcan, “Türk Dı Politikasında Olu um Süreci ve Askeri Yapı,” iç. Bary Rubin ve Kemal Kiri çi (der.), Günümüzde Türkiye’nin Dı Politikası, stanbul: Bo aziçi Üniversitesi Yayınevi, 2002, ss. 21–22.

74 Gencer, “Türk Dı Politikasının …,” ss. 28–56. Uslu, Türk Amerikan li kileri, s. 58. Paul P. Henze,

“Türkiye: 21. Yüzyıla Do ru,” iç. Ian O. Lesser- Graham E. Fuller (der.), Balkanlar’dan Batı Çin’e Türkiye’nin Yeni Jeopolitik Konumu (çev.: Meral Gönenç), stanbul: ALFA Yayınları, 2000, ss. 10–15.

75 lhan Uzgel, “Türk Dı Politikasının Uygulanması,” iç. Baskın Oran (der.), Türk Dı Politikasının Uygulanması, Cilt I: 1919–1980, stanbul: leti im Yayınları, 2001, s. 85.

belirtilen bir operasyonla yakalanması ve daha sonra Abdullah Öcalan’ın, ordunun Suriye’yi tehdit etmesi sonucu bu ülkeden ayrılması sa lanarak Türkiye’ye getirilmesi Türk Silahlı Kuvvetlerinin (TSK) prestijini arttıran geli meler oldu. Dördüncüsü, gerek uluslararası ortamda gerekse ulusal ortamda siyasal slam’ın yükseli i kar ısında ordunun kar ı koyması ordunun di er aktörler arasında sivrilmesi sonucunu do urdu. Bu yüzden, 28 ubat Süreci sonucunda RP-DYP (Refahyol) koalisyonunun iktidardan dü mesi sorgulanmadan kabul edildi. Son olarak, Türkiye’nin 1980’lerin sonunda ba latıp 1990’larda hız verdi i silahlanma projeleri ve bu konuda açılan ihalelerin siyasal içerik ta ıması da ordunun dı politikadaki rolünü teknik danı manlı ın ötesine ta ıyan bir etken oldu.76

Ordunun bu dönemde etkisini arttıran dı geli meler ise iki ayrı boyutta kar ımıza çıkmaktadır. Bunlardan birincisi, Orta Do u, Balkanlar ve Kafkasya gibi bölgelerde çatı ma ve istikrarsızlıkların ortaya çıkmasının, Türkiye’nin güvenlik endi elerini arttırmasıdır. Bu durum, güçlü bir orduya sahip olmayı gerektirirken, ordunun do rudan güvenlikle ilgili konulardaki etkinli ini arttıran bir etken olmu tur. Türkiye, bu bölgede

“bölgesel bir güç”77 olmaya çalı ıyordu ve bu rolü yerine getirmek için dayandı ı en önemli unsurlardan biri askeri güçtü. Zaten bu dönemde politikacılar ve komutanlar Türkiye’nin, bölgesinde “strateji üreten” bir ülke oldu unu söylemekteydiler. kinci faktör olarak kimi bölgesel geli meler, ordunun dı politikadaki yerinin ve öneminin artmasına katkıda bulunmu tur. Bunlardan 32 ülkeden asker ve subaya e itim veren Barı çin Ortaklık (B O)78 E itim Merkezinin kurulması ile Somali, Bosna, Kosova, Filistin gibi ülkelerdeki BM barı gücü misyonlarına ve NATO operasyonlarına asker gönderilmesi, ordunun bu tür sorunlara daha fazla ilgi göstermesini ve bunlarla ilgili karar sürecine dahil olmasını gerektirdi.79 Bütün bu geli melerin do rudan etkisi dı politikanın olu um sürecinde de hissedildi.

76 Ibid., s. 86.

77 ule Kut, “Türkiye’nin So uk Sava Sonrası Dı Politikasının Anahatları”, iç. ule Kut ve Gencer Özcan (der.), En Uzun On Yıl: Türkiye’nin Ulusal Güvenlik ve Dı Politika Gündeminde Doksanlı Yıllar, stanbul:

Büke Yayınları, s. 51.; ule Kut, “1990’larda Türk Dı Politikasının Anahatları,” iç. Barry Rubin ve Kemal Kiri çi (der.), Günümüzde Türkiye’nin Dı Politikası, stanbul: Bo aziçi Üniversitesi Yayınevi, 2002, s. 12.

78 So uk Sava sonrası dönemde NATO’nun Rusya’yı Batı savunma sistemi içine çekmek be bütünle tirmek için uygulanan projedir. Bu proje kapsamında Rusya ve Ukrayna ile ayrı ayrı iki anla ma imzalanmı tır.

79 Uzgel, “Türk Dı Politikasının Uygulanması,” s. 86.

Dı politikayla ilgili bir ba ka organ olan Milli Güvenlik Kurulunun (MGK’nın) yapısı ve anayasal yetkileri konusunda Anayasanın 118. etkin maddesi u hükmü içermektedir:

“Milli Güvenlik Kurulu Cumhurba kanının ba kanlı ında, Ba bakan, Genel Kurmay Ba kanı, Milli Savunma, çi leri, Dı i leri Bakanları, Kara, Deniz ve Hava Kuvvetleri Komutanları ve Jandarma Genel Komutanından kurulur. Gündemin özeli ine göre kurul toplantılarına ilgili bakan ve ki iler ça rılıp görü leri alınabilir. Milli Güvenlik Kurulu; devletin milli güvenlik siyasetinin tayini, tespiti ve uygulanması ile ilgili kararların alınması ve gerekli koordinasyonun sa lanması konusundaki görü leri Bakanlar Kuruluna bildirir. Kurulun, devletin varlı ı ve ba ımsızlı ı, ülkenin bütünlü ü ve bölünmezli i, toplumun huzur ve güvenli inin korunması hususunda alınmasını zorunlu gördü ü tedbirlere ait kararlar Bakanlar kurulunca öncelikle dikkate alınır.”80

Anayasanın 120 ve 122. maddeleri Bakanlar Kurulunun “ola anüstü hal” ya da

“sıkıyönetim” ilanından önce MGK’nın görü ünün alması gerekti ini belirtmektedir.

Özetle, Anayasanın ilgili maddeleri, MGK’yı bir danı ma kurulu olarak düzenlemi tir. Bu kuruma, politikaların teklif edilmesi, ekillendirilmesi ve uygulamanın gözetlenmesi görevleri verilmemi tir.

Anayasanın 117. maddesi uyarınca Türk Silahlı Kuvvetlerinin (TSK’nın) yurt savunmasına hazırlanmasından Bakanlar Kurulu sorumlu tutulmu tur. Ancak, ilgili bakanlık olarak Milli Savunma Bakanlı ı’nın yetki alanını ve Genel Kurmay Ba kanlı ı ile olan görev ili kilerini düzenleyen yasalara bakıldı ında Genel Kurmay Ba kanlı ı’na geni bir yetki alanı tanınmı oldu u görülmektedir.81 Dı i leri Bakanlı ı’na ait olan bazı yetkilerin Genel Kurmay Ba kanlı ı’na aktarılması da bu açıdan anlamlı bir geli medir.

1961’e kadar ekonomik ve askeri alanlarda uluslararası müzakereler yürütme yetkisi olan Dı i leri Bakanlı ı, 27 Mayıs 1960 müdahalesi sonrasında askeri yardım anla maları üzerine görü me yetkilerini Genel Kurmay Ba kanlı ı’na bırakmı tır. Sonuç olarak, NATO çerçevesinde yürütülen görü melerde gerek Milli Savunma Bakanlı ı’nın gerekse Dı i leri Bakanlı ı’nın etkisi, Genel Kurmay Ba kanlı ı ile kar ıla tırıldı ında sınırlı kalmaktadır. Yine 1982 Anayasası ve özellikle 1983 tarih ve 2945 sayılı Milli Güvenlik Kurulu ve Milli Güvenlik Kurulu Genel Sekreterli i Kanunu ile Genel Kurmay

80 Özcan, “Türkiye Dı Politikasında…,” s. 850.

81 Milli Savunma Bakanlı ı’nın Görev ve Te kilatı Hakkında Kanun, Resmi Gazete, 7 A ustos 1970, No.

13572.

Ba kanlı ı’nın MGK içindeki a ırlı ı, dolayısıyla dı politikanın olu umu süreci üzerindeki etkisi önemli ölçüde arttırılmı tır.82

Ordu ile siyasi liderler arasındaki ili kiler dı politika konularında her zaman rahat yürümemektedir. Örne in, Birinci Körfez Sava ı’nda daha tedbirli olunmasını isteyen ordu kurumlarına kar ı, Özal’ın koalisyon güçleri arasında aktif bir rol almak istemesi Genel Kurmay Ba kanı Torumtay’ın istifası ile sonuçlanmı tır.83 Askeri liderler ile siyasal liderler arasındaki gerginlik zaman zaman Türk dı politikasının gündemine de ta ınmı tır.

Örne in, 28 ubat 1997’de hükümet ile ordu arasında meydana gelen krizde ABD açıkça Türkiye’nin iç politikasına müdahale etmi tir. Amerikan hükümet sözcüsü Burns, Türk ordusunu “yasal sınırları a mak” konusunda uyardı ve “bir NATO üyesi ülkesinin ordusunun sivil hükümetin emri altında olması” gerekti i temel ilkesini anımsattı.

Amerikan Dı i leri Bakanı Albright birkaç gün sonra bu uyarıyı tekrarladı.84

4. Medya ve Kamuoyu

1990’larda ileti im alanında ya anan geli meler, özellikle de özel televizyon kanallarının sayısındaki büyük artı , kamuoyunun dı geli meler konusunda hem anında bilgi alabilmesini hem de yapılan de erlendirme ve izlenen politikaları daha yakından takip edebilmesini kolayla tırdı. Bu dönemde basın ve kamuoyu, Balkanlar ve Kafkasya’daki çatı ma ve sorunlarda Türk ve/veya Müslüman kökenlilerin baskı ve zaman zaman katliama u ramaları konusunda önemli bir baskı grubu olarak ortaya çıktı.

1990’ların ba ından itibaren Azerbaycan, Bulgaristan, Bosna, Çin (Do u Türkistan) ve Çeçenistan’daki geli meler ve Öcalan’ın talya’da kalması gibi durumlar üzerine halk gösterilerde bulunabilmekte ve bazen tepkisini ortaya koyabilmektedir.85

Türkiye’de medya, geleneksel olarak dı politika konularında resmi tutumu destekleyerek bu do rultuda toplumsal rızanın olu masını ya da peki mesini sa layan bir i lev görmü tür. Bu deste in arkasındaki en büyük faktör, medyanın devlet te viklerine ve ihalelerine ba ımlı olmasıdır. Devletin ulusal güvenlik ve dı politika yapım çevreleriyle

82 Gencer Özcan, “Türk Dı Politikasında Olu um…,” ss. 24–25.

83 Ramazan Gözen, Amerikan Kıskacında Dı Politika:, s. 169.; Stephen F. Larrabee ve Ian O. Lesser, Türk Dı Politikası: Belirsizlik Döneminde, (çev.: Mustafa Yıldırım), stanbul: Ötüken Ne riyat, 2002, s. 49.

84 Bassam Tibi, Bo az’ın ki Yakası: Avrupa ile slamcılık Arasında Türkiye, (çev.: Sevinç Kabakçıo lu), stanbul: Do an Kitap, 2000, s. 30.

85 Uzgel, “Türk Dı Politikasının…,” s. 88.

uyum içinde sürdürülen bu ili ki gere i, medya ulusal konular söz konusu oldu unda siyasi tartı maları bir yana bırakarak “bir milli güç unsuru” olarak davranmı tır. Özellikle, Yunanistan, Suriye ve Ermenistan’la ili kiler ile Kıbrıs, Kürt, Da lık Karaba ve Ege sorunları gibi “milli” konularda büyük medya, kar ıt görü ler ileri sürmekten kaçınmı ve sürekli “tek ses” vermi tir. Öte yandan, ulusal güvenlik ve dı politika çevreleri de medyayı “e güdüm” içinde davranması gereken bir yapı olarak algılamı ve bunalım dönemlerinde resmi politikanın medya tarafından sorgulanmaksızın desteklenmesini istemi lerdir.86

Medyanın 1990’larda zaman zaman siyaseti ve toplumu yönlendirdi i görülmü tür.

Medyanın dı politika konusundaki etkisinin çarpıcı bir örne i 1989 yılında ya anmı tır.

Medya, 1989 yılında Bulgaristan’da ya ayan Türk ve Müslüman azınlık için bir kampanya düzenledi. Müslümanların çekti i acıları gösteren gizlice elde edilmi foto raflarla Türk kamuoyunun duygularını körükledi. Ba bakan Özal kapıları açmak ve sonuçta 300 binden fazla göçmeni kabul etmek zorunda kaldı.87 1996 yılında ise bazı gözlemcilerin ifadesiyle, Türkiye ile Yunanistan arasında meydana gelen Kardak Bunalımı88 sırasında, medya neredeyse tek ba ına bir dı politika sorununun bunalıma dönü mesine sebep olmu tur.89 Kardak Bunalımı, medyanın kamuoyunu harekete geçirme ve önemli dı politika sorunlarında Türk Hükümetlerinin tutumlarını etkileme konusunda artan önemini vurgulamı tır.90 1996 yılında ya anan bir ba ka benzer olay ise Çeçenistan’daki geli melerle ilgili olarak Avrasya feribotunun kaçırılması olayıdır. Görü meci kılı ına giren bazı gazetecilerin helikopterle gemiye inmeleri ve eylemcilerle görü meleri ilginç bir durum olu turmu tur.91 Bu tür olaylar Türkiye’de kriz yönetiminde çok farklı bir ortamın do du unu göstermi tir.

1990’lı yıllarda gözlenen bir ba ka önemli geli me de sivil toplum örgütlerinin ve insan haklarını savunan grupların ortaya çıkması ve giderek güçlenmesidir. Bunların geli mesinde 1990’ların ba ında serbestlik tanınan özel radyo ve TV yayınları etkili

86 Gencer Özcan, “Türkiye Dı Politikasında Algılamalar…,” s. 865.

87 Lowry, “ Ne O Ne Bu: Yirmibirinci Yüzyılın Ba ında Türkiye’nin Siyasi Yapısı,” iç. Morton Abramowitz (ed.), Türkiye’nin Dönü ümü ve Amerikan Politikası, Nasuh Uslu ve Faruk Çakır (çev.), Ankara: Liberte, 2001, s. 74.

88 Kardak bunalımının ardından sürdürülen çabalar sonucunda, 8 Temmuz 1997 tarihinde iki ülke arasında Madrid Deklarasyonu kabul edilmi tir. Deklarasyonun tam metni için bkz. http:/ / mfa.gov.tr 14.07.2005.

89 Özcan, “Türkiye Dı Politikasında Algılamalar…,” s. 866.

90 Alan Makovsky ve Sabri Sayarı, Türkiye’nin Yeni Dünyası: Türk Dı Politikasının De i en Dinamikleri, stanbul: ALFA Yayınları, 2002, s. 9.

91 F. Stephen Larrabee, ve Ian O. Lesser, Türk Dı Politikası: Belirsizlik Döneminde, (çev.: Mustafa Yıldırım), stanbul: Ötüken Ne riyat, 2002, s. 58.

olmu tur. 1997’nin ba larında “sürekli aydınlık için bir dakika karanlık” ismi verilen geni çaplı halk hareketi, Türkiye’nin büyük ehirlerine hızla yayılmı , halk hükümet ve devlet yetkililerinin Susurluk skandalını aydınlatmadaki isteksizli ini protesto etmek için ak amları saat 21.00’da ı ıklarını açıp kapatmı tır. Bu eylem, Türkiye’nin ehirli nüfusunun siyasi ve sosyal politikalardan duydukları ho nutsuzlukları barı çıl yollarla ifade etme yeteneklerinin hızla artı ının bir göstergesi olmu tur.92 Son olarak 1980’lerden itibaren hızlı ekonomik büyüme ile birlikte dinamik ve etkin bir özel sektörün ortaya çıkmasıyla bu sınıfında geleneksel Türk dı politikası olu um sürecine etkisi artmaya ba lamı tır. Özel sektör örne in Özal’ın ABD’den “yardım de il daha çok ticaret” iste i üzerinde etkili olmu , ayrıca özel sektörün yükseli i, bölgesel ticaretten, savunma alımlarına kadar ABD’yi ilgilendiren konularda aktörler sıralamasını de i tirmi tir.

92 Heinz Kramer, Avrupa ve Amerika Kar ısında De i en Türkiye, (çev.: Ali Çimen), stanbul: T MA Yayınları, 2001, s. 41-42.

K NC BÖLÜM

TÜRK-AMER KAN L K LER N N TAR HSEL SÜREC

Çalı manın konusu olan dönem içindeki (1989–2001) Türk-Amerikan ili kilerini anlamak için ili kileri tarihsel süreç içinde de i ik dönemler boyunca incelemek önem ta ımaktadır. Öncelikle ili kilerin ortaya çıkı ı ve anlamı genel olarak verilecektir. Türk-Amerikan ili kilerinin ortaya çıkı ının ikili ili kileri nasıl etkiledi i ve Türk dı politikası üzerindeki etkilerinin daha iyi anla ılmasını sa layacaktır. kili ili kilerin tarihsel seyrini Osmanlılar döneminden ba latmak gerekir. Çünkü Türklerle Amerikalılar arasındaki ilk ili kiler Osmanlı döneminde kurulmu tur. 2. Dünya Sava ’ından sonraki dönemde hem ABD hem de Türkiye, dı politikalarında radikal sayılabilecek de i iklikler yaptılar. kili ili kiler asıl itibariyle bu dönemde ba ladı. Amerika, kuruldu u günden itibaren büyük oranda takip etti i izolasyonist politikasını terk edip küresel süper güç olarak dünyanın çe itli yerlerinde sorumluluklar almaya ba larken, kuruldu u andan itibaren tarafsız politikalar izleyerek ittifaklardan uzak duran Türkiye yeni ortamda askeri ve siyasi ittifaklara katılma ihtiyacı hissetmi tir. Türkiye, Batı ile birlikte hareket ederek ABD’den daha fazla yardım alaca ını, daha çok güvenlik sa layaca ını, genel bir ifadeyle çıkarlarını daha iyi muhafaza edece ini dü ünerek ABD dı politikasını desteklemi tir.93 Bu anlayı de i ikli inin sonucunda, iki devlet, önce ikili anla malarla, daha sonra da NATO’nun çatısı altında aralarında resmi ittifak olu turdular ve ekonomik düzenlemelerle sıkı bir i birli i yaptılar.

2. Dünya Sava ı’ndan sonraki Türk-Amerikan ili kilerini iki ana bölüme ayırmak mümkündür. 1945–1960 arasında ili kiler sorunsuz denebilecek bir ekilde gerçekle mi tir. Bu dönemde ili kileri sarsabilecek herhangi bir ciddi anla mazlık veya sorun ortaya çıkmı de ildir. 1945–1960 arası Türk-Amerikan ili kileri ileri derecede bir ittifak ili ki eklinde ortaya çıkarken, Amerika, Türk dı politikasının en kuvvetli ve hemen hemen tek dayanak unsuru olmu , NATO bile Türkiye için Amerika anlamına gelmi tir.

1950’lerde kurulan bu ili ki sonucunda 1960’lı ve 1970’li yıllarda öncelikle Kıbrıs ba lamından ortaya çıkan birçok sorunun da temeli atılmı tı. Bu sorunlar sonucunda

93 Gözen, “ Türk-Amerikan li kileri…, ss. 78–81.

1960’dan sonra Türk-Amerikan ili kilerinde de i meler görülmeye ba lanmı tır.

Mükemmel uyumun ya andı ı 1950’lerden sonraki dönem, Türk-Amerikan ili kilerinin ini -çıkı lar ve krizler dönemidir. Bu dönemdeki iki önemli olay, Amerikan Ba kanının Türk hükümetini Kıbrıs’ı i gal etmemesi yönünde uyardı ı 1964 Lyndon Johnson mektubu ile 1974’teki Kıbrıs çıkarmasına tepki olarak Amerika’nın 1975 ile 1978 yılları arasında Türkiye’ye kar ı uyguladı ı silah ambargosu,94 Türk–Amerikan ili kileri üzerinde büyük etkiler meydana getirmi tir.95

So uk Sava sırasında ittifakın Sovyetler Birli i’ne kar ı ortak bir cephe olu turdu u açıktı ve bu ittifakın Türkiye’nin ABD ve Batı dünyası dı ındaki ili kilerini etkilememesi mümkün de ildi. Ancak bu ittifakın Türk dı politikasında Orta Do u ve Üçüncü Dünya ile ili kilerinde önemli sorunlar olu turmu tu. Türkiye Amerikan yanlısı tavrında verilebilecek ilk örnek, 1949 yılında Türkiye’nin srail’i tanıyan ilk Müslüman ülke olmasıydı. kinci olarak 1949 yılında Endonezya’nın Hollanda’dan ba ımsızlı ı sorununu görü mek üzere toplanan konferansa ABD ve Batı ittifakında yer almasından dolayı katılmamasıydı. Son olarak da Türkiye’nin Ba dat Paktı’na katılmasıdır. Uslu’nun ifadesine göre “Ba dat Paktı Türkiye’nin NATO’ya katılmak için ödedi i bir bedeldi.”

Türkiye’nin bu Amerikan ve Batı yanlısı politikaları 1960’lı ve 1970’li yıllarda Türkiye’yi Orta Do u ve Üçüncü Dünya’dan uzakla tırırken ulusal davalarında ihtiyaç duydu u uluslar arası deste i elde edememesinde de önemli unsurlar olmu tu.96

A a ıda ikili ili kilerin tarihsel seyri iki ayrı alt ba lık altında incelenecektir. lk kısımda ili kilerin çok yo un olmadı ı Osmanlı dönemi ile 2. Dünya Sava ı biti i dönem ele alınacaktır. Daha sonra iki taraf arasındaki yakın ittifak ili kileri gözden geçirilecektir.

Türk-Amerikan ili kilerinin dönemler boyunca incelenmesi bu ekilde ortaya konmu olacaktır.

A. So uk Sava Öncesi li kiler (1776–1945)

Türklerin ABD ile ili kilerinin tarihsel kökenleri Osmanlı Devleti’ne kadar uzanmaktadır. Zira Türkiye Cumhuriyeti Osmanlı Devletinin tarihsel mirası üzerine

94 Kramer, Avrupa ve Amerika…, s. 327.

95 Fahir Armao lu, Siyasi Tarih, stanbul: ALKIM Yayınları, Geni letilmi 12. Baskı, C. I-II:1914–1995, ss.

819–825.

96 Uslu, Türk-Amerikan…, s. 12.

kurulmu tur. Osmanlı Devleti bir cihan devleti olarak global çıkarlara ve vizyona sahipti.

Bunun için Osmanlı devleti ile ABD arasında diplomatik ili kilerin kurulması sürecinde tüm adımlar daha çok ABD tarafından atılmı tır.97

Osmanlıların Amerikalılarla ilk tanı ması, Osmanlı Devletinin en batıdaki topraklarının bulundu u Ma rip98 ülkelerinde gerçekle ti. Gerek Trablus, Cezayir ve Tunus’un ba kent stanbul’dan uzak olması, gerekse bu bölge yöneticileri ile Osmanlı merkezi yönetimi arasında çok sıkı bir ba lantı olmaması, bu ilk kar ıla manın ardından ikili ili kilerde hızlı bir geli menin ortaya çıkmasını engelledi. ABD’nin aslında Osmanlı Devletinin toprakları olan Trablus, Cezayir ve Tunus’la kurdu u temaslar, ba ımsız devletlerle kurulan diplomatik ili kilere benzer biçimde yürütüldü. ABD temsilcileriyle bu toprakların yöneticileri arasında kapsamlı anla malar imzalandı.99 ABD önemli Ma rip limanlarına konsoloslar atadı. stanbul, ne bu anla maların imza ve onay süreçlerine katıldı, ne de Amerikan konsolosları Osmanlı Devleti topraklarına atanan konsolosların

Osmanlıların Amerikalılarla ilk tanı ması, Osmanlı Devletinin en batıdaki topraklarının bulundu u Ma rip98 ülkelerinde gerçekle ti. Gerek Trablus, Cezayir ve Tunus’un ba kent stanbul’dan uzak olması, gerekse bu bölge yöneticileri ile Osmanlı merkezi yönetimi arasında çok sıkı bir ba lantı olmaması, bu ilk kar ıla manın ardından ikili ili kilerde hızlı bir geli menin ortaya çıkmasını engelledi. ABD’nin aslında Osmanlı Devletinin toprakları olan Trablus, Cezayir ve Tunus’la kurdu u temaslar, ba ımsız devletlerle kurulan diplomatik ili kilere benzer biçimde yürütüldü. ABD temsilcileriyle bu toprakların yöneticileri arasında kapsamlı anla malar imzalandı.99 ABD önemli Ma rip limanlarına konsoloslar atadı. stanbul, ne bu anla maların imza ve onay süreçlerine katıldı, ne de Amerikan konsolosları Osmanlı Devleti topraklarına atanan konsolosların

Benzer Belgeler