• Sonuç bulunamadı

Eski Sovyet Cumhuriyetleri Ba lamında li kiler

So uk Sava sonrası dönemde Türkiye-ABD ili kilerinin gündem maddeleri arasında yer almaya ba layan Hazar petrol havzası, Orta Asya ve Kafkaslar bölgesi iki ülke arasındaki ikili ve çok yönlü ili kilerin etkile im alanına giren bölgesel bir unsur olmu tu.431 1990’larda Türkiye ile ABD’nin Orta Asya ve Kafkaslara yönelik politika hedefleri bazı açılardan kesi ti ve her iki ülke içinde önem ta ıyan yeni ve daha önce denenmemi bir i birli i alanının do masına neden oldu. Bu bölge hem Türkiye hem ABD için yeni alanlardı ama Türkiye dil, din ve kültür gibi faktörler nedeniyle bu ülkelerle daha hızlı bir ekilde ba larını geli tirme olana ına sahipti ve bu politikası ABD tarafından desteklendi.

Sovyetlerin sonrasında Avrasya olarak adlandırdı ımız Orta Asya, Kafkasya ve Karadeniz ülkelerini içine alan bölge birçok ülke için önemli bir çekim alanı haline gelmi ti. 1991’de SSCB’nin da ılması sonucundaki geli melerle Türkiye’nin dünyadaki yeri yeniden tartı maya açılırken, kuzeydo usunda 5’i Türk kökenli 6 Müslüman devletin ba ımsızlıklarını kazanmaları ülkede büyük bir heyecana sebep olmu tu. Artık Türkiye’nin önünde siyasi, iktisadi ve psikolojik avantajlar sa layabilece i tarihi fırsatlar vardı.432 Türkiye’nin kültürel, dilsel ve dinsel ba ları bulunan Kafkasya-Orta Asya co rafyasındaki bu ülkelerle birlikte bölgedeki öneminin artaca ı vurgulanmaya ba lanmı tı.

431 Clemet H. Dodd, “Kıbrıs Sorunu ve Türkiye,” iç. Alan Makovsky ve Sabri Sayarı (der.), Türkiye’nin Yeni Dünyası: Türk Dı Politikasının De i en Dinamikleri, stanbul: Alfa Yayınları, 2002, ss. 230-231, Cengiz Çandar, “Sonuçsuz Sonuçlar,” Sabah, 30 Aralık 1997.

432 Mustafa Aydın, “Türkiye’nin Orta Asya-Kafkaslar Politikası,” iç. Mustafa Aydın (der.), Küresel Politikada Orta Asya, Ankara: Nobel Yayın Da ıtım, 2005, s.102.

Bölgenin önemini arttıran en önemli unsur ise dünyanın en zengin ve en geni alana yayılmı enerji kaynaklarına ve kıymetli madenlerine sahip bölgelerin ba ında gelmesiydi.

Sovyetlerin yıkılması bölgede yeni bir ortam olu turdu ve bu yeni ortam bir jeopolitik yapı ortaya çıkardı. Bu jeopolitik ortamda Hazar bölgesinde var oldu u iddia edilen muazzam petrol rezervleri bölgenin Türkiye için önemini arttırdı. Bölgenin bütünü üzerinde, kesinle mi ve muhtemel rezervlerle ilgili tahminler 100–200 milyar varil petrol oldu u civarındaydı.433 Bu sayı, neredeyse Kuzey Denizi’ndeki rezerve kar ılık gelmekteydi.

Hazar’daki toplam do al gaz rezervlerinin de 18 trilyon metreküp oldu u tahmin edilmektedir.434 Orta Asya’nın bir kez daha bütün Avrasya’nın güvenli i hususunda kilit noktada oldu u iddiaları vardı.435 Dünyadaki petrol rezervleri ise 1 trilyon varil ve do al gaz rezervleri de 150 trilyon metreküp civarındadır.436 Bu ba lamda petrol konusunda dı a ba ımlı olan Türkiye için bölge bir ba ka anlam ta ımaktaydı. Sonuç olarak artan enerji ihtiyacı da, Türkiye’nin Asya’nın ve Kafkasların enerji üreten ülkeleri ile sıkı ili ki kurmasına vesile olmu tu.

Her ne kadar, yeni bir Körfez ya da Suudi Arabistan de ilse de, Hazar petrol rezervleri Türkiye ve dünya için önem ta ımaktaydı. So uk Sava tan sonra, çift kutuplu dünya politikasını izleyen geli melerin altında Orta Asya’nın etnik ve kültürel olarak belirlenmesi, Türkiye için yeni bir jeopolitik perspektif geli tirdi. Bu perspektif Türkiye’nin önemini arttırmasıyla birlikte, Türkiye’nin kendine olan güvenini de arttırmı tı.437 Tüm bu faktörler dünyanın tek hegemonu olan Amerika ile Türkiye’nin ili kilerini etkilemekteydi.

Balkanlar, Karadeniz, Akdeniz, Orta Do u ve Trans-Kafkasya arasında bulunan Türkiye’nin co rafi konumu nedeniyle daha önce de ifade edildi i gibi “pivot/eksen devlet” oldu u öne sürülmü tü. Orta Asya ve Kafkasya devletleri, Türkiye’yi bölgesel lider olarak görüp, kendilerine ekonomik ve siyasi lider olarak almaya ba lamaları durumunda, bölgesel ve jeostratejik öneminin yanı sıra Türkiye, siyasi olarak da öncü devlet rolü

433 Osman Nuri Aras, Azerbaycan’ın Hazar Ekonomisi ve Stratejisi, stanbul: Der Yayınları, 2001, s. 35.

434 United Nations Energy Information Administration, Caspian Region: Reserves and Pipeline Tables, New York, United Nations, 2002, s. 4-6.

435 Colin S. Gray- Geoffrey Sloan, Jeopolitik, Strateji ve Co rafya, (çev. Tu rul Karabacak), Ankara: ASAM Yayınları, 2003, s. 40.

436 Ibid., s. 40.

437 Tibi, Bo azın ki Yakası¸ s.61.

oynayacaktı.438 Türkiye ile ABD arasında sıcak ili kilerin ya andı ı 1990’ların ba ında, ABD’deki çok sayıda karar alıcı, serbest pazar ekonomisi, demokratik ve laik rejim açısından Türkiye’nin Orta Asya cumhuriyetlerine model olmasını destekledi. Rus ve ran etkisinden uzak durmaları, Türkiye’yle siyasal ve askeri ba lantılarını güçlendirmeleri ABD tarafından desteklenen giri imlerdi. Kültürel ve dinsel olarak da ABD Türkiye’nin bölgeye açılımını destekledi. Bu ülkelerin Kiril alfabesinden Latin harflerine geçmeleri, Türkiye’nin bölgeye din adamları ve Latin harfleriyle yazılmı Kur’an göndermesi ABD tarafından desteklenen geli meler arasında bulunmaktaydı.

ktisadi açıdan, en önemlisi bölgedeki petrol ve do al gazın Rusya’ya bu bölgede siyasal olarak belli bir hareket alanı bırakmakla birlikte, ABD, boru hatlarının yalnızca bu ülkenin denetiminde olmaması ve ran üzerinden Körfez’e inmesinin engellenerek Türkiye üzerinden Ceyhan’a ula masının sa lanmasını destekledi.439 ABD bu ülkelerin serbest pazar ekonomisine geçmesini istiyor ve Türkiye’nin 1980 ba ında ya adı ı deneyimi bu ülkelere aktarabilece ini dü ünüyordu. Bu çerçevede Türkiye’yle birlikte bu ülkelerin ruble bölgesinden çıkmalarını te vik etti. Yine ABD bu bölgeye ekonomik olarak girerken Türk i adamlarının yardımına ihtiyaç duydu. Birço u Türkiye’nin Batı ile söz konusu devletler arasında köprü olu turmasından söz etti.440 Türkiye de kendisini, özellikle ABD’nin yüreklendirmesiyle, ran’ın slami rejimine kar ı yeni ba ımsızlı ını kazanan Orta Asya ve Kafkas cumhuriyetlerine laik-demokratik bir model olarak sundu.441 Ba ta Cumhurba kanı Turgut Özal, daha sonra Cumhurba kanı Süleyman Demirel olmak üzere Türk liderler tarafından da Türk devletleri için Türk modelinin geçerlili i vurgulandı.442

Amerika ise 1990’lardan beri Avrasya’da önemli bir aktör olarak kendini hissettirmekteydi. 1990’lardan itibaren Orta Asya ve Kafkasların ABD’nin ya amsal çıkarları için son derece önemli oldu unu ileri süren Amerikalı strateji uzmanları,

438 Gareth M. Winrow, “Türkiye’nin Orta Asya ve Trans-Kafkasya Politikası,” iç. Alan Makovsky ve Sabri Sayarı (der.), Türkiye’nin Yeni Dünyası: Türk Dı Politikasının De i en Dinamikleri, stanbul: ALFA Yayınları, 2002, s. 157.

439 Uzgel, “ABD ve NATO’yla…,” s. 279.

440 Özden Alantar, “Türkiye-ABD li kilerinin Güvenlik Boyutunda Dönü ümü,” iç. Gencer Özcan ve ule Kut (der.), En Uzun On Yıl: Türkiye’nin Ulusal Güvenlik ve Dı Politika Gündeminde Doksanlı Yıllar, ,

stanbul: Büke Yayınları, 2000, ss. 193-197. Aydın, “Türkiye’nin…,” s. 108-109.

441 Aysegül Sever, “ABD’nin ‘ kili Çevreleme’ Politikası ve Türkiye,” iç. Gencer Özcan- ule Kut (der.), En Uzun On Yıl: Türkiye’nin Ulusal Güvenlik ve Dı Politika Gündeminde Doksanlı Yıllar, stanbul: Büke Yayınları, 2000, s. 360.

442 Martha Brill Olcott, Central Asia’s New States: Independence, Foreign Policy and Regianal Security, Washington: The United States Institute of Peace Press, 1996, ss. 25-26.

Macckinder ve Spykman’ın ‘merkez bölge’443 nitelendirmesinden hareketle, dünya güç mücadelesinin merkezi olarak görüyorlardı ve bölgede denetim sa layacak olan devletin dünya güç dengelerini ba tan a a ıya de i tirece ini savunmaya ba lamı lardı.444 Örne in Brzezinski’ye göre ABD’nin Kuveyt, Meksika Körfezi ve Kuzey Denizi’ndekileri açık farkla geride bırakacak enerji rezervlerine sahip bu bölgede temel aktör olabilmek için önüne çıkan tüm fırsatları de erlendirmesi ve sonunda bu bölgeye yerle mesi gerekmekteydi.445

1998’de ABD Dı i leri Bakanlı ı Orta Asya ile Kafkasları ABD’nin stratejik ve ya amsal çıkarları açısından önemli bir bölge olarak ilan etti.446 Genel olarak Orta Asya ve Kafkaslar bölgesindeki Amerikan çıkarları ise görünü te demokrasi ve serbest piyasa ekonomisini desteklemek, bölgesel barı ve i birli ine katkıda bulunarak etnik çatı maların önlenmesi, enerji kaynaklarının çe itlendirilmesini sa lamak, Amerikan irketlerinin i olanaklarını korumak, bölgenin yeniden Rusya’nın denetimi altına girmemesi, ayrıca ran’ın ve Çin’in etkinli inin önlenmesi, nükleer silahların ve bu silahların yapımında kullanılan maddelerin denetim altına alınmasıydı. Amerikan politikasının bir di er ana maddesi terörizmin bölgede yayılmasını engellemekti. 447

Ancak pratikte, bu tür gayretlerin merkezinde enerji konuları bulunmaktaydı. Orta Asya ve Kafkasya’da ABD’nin en önemli politika hedefi zengin petrol ve gaz kaynaklarına Batının ula masını garantiye almaktı.448 Örne in ABD enerji bakanı Bill Richardson Hazar Bölgesinin kendilerini Orta Do u Petrolüne ba lı olmaktan kurtaraca ını açıklamı tı.449 Bu amaç ABD’nin Orta Asya ve Kafkaslardaki stratejik kaygılarıyla da ba lantılıydı. ABD, Rusya’nın bölgede yeniden hâkimiyet kuraca ından, özellikle boru hatlarını kontrolüne geçirmek suretiyle Batının kaynaklara ula masına sınırlama getirece inden kaygılıydı.450 Amerikan yönetimi daha ba ımsızlıklarının ilk yıllarında Orta Asya ve Kafkaslardaki yeni ba ımsızlı ına kazanan ülkelerin stratejik önemlerinin bilinci ile hareket etmi ti. Eski

443 Yılmaz Tezkan-M. Murat Ta ar, Dünden Bugüne Jeopolitik, stanbul: Ülke Kitapları, 2002, ss. 89–95 ve 140–154.

444 Brezezinski, Büyük Satranç Tahtası …, s. 123.

445 Ibid., s. 98.

446 Uzgel, “ABD ve NATO’yla…, s. 278.

447 Mehmet Ö ütçü, “Hazar Enerji Kaynakları: Jeopolitik Dengeler, Yatırım Gereksinimi ve Hukuki Uyu mazlıklar,” iç. Mustafa Aydın (der.), Küresel Politikada Orta Asya, Ankara: Mayıs 2005, s. 281. Uzgel,

“ABD ve NATO’yla…,” s. 279. Ariel Cohen, “US Policy in the Caucasus and Central Asia: Building a New Silk Road to Economic Prosperity,” Backgrounder, No. 1132, 24 Temmuz 1997.

448 Ö ütçü, “Hazar Enerji Kaynakları:…, s. 282.

449 Uzgel, “ABD ve NATO’yla…,” s. 279.

450 Cohen, “US Policy…,”

Dı i leri Bakanlarından James Baker iki yıl içinde bölgeyi üç defa ziyaret etmi ti.

ABD’nin bölge ülkelerine yönelik stratejileri temelde bu ülkelerin Batı ile bütünle melerini ve i birli ini cesaretlendirmeyi amaçlamı tı.451 Bu stratejiden hareketle ABD, bölgedeki en yakın müttefiki olan Türkiye’yi, Orta Asya’ya çıkı kapısı ve bir ölçüde de buralardan gelebilecek tehditlere kar ı engel olarak görmekteydi. 452

Bununla birlikte, iki ülkenin çıkarlarının uyu madı ı bazı geli meler de ya andı.

Bunlar öyle sıralanabilir: ABD yönetiminin Bakü-Ceyhan hattını desteklemesine kar ın, ran dı ındaki hatları da desteklemesi ve bunun da söz konusu hattın önemini ve yapılabilirli ini azaltması, ayrıca yönetimin Bakü-Ceyhan’ı fazla maliyetli bulan ABD petrol irketlerine söz geçirememesi, ABD’nin zaman zaman Rusya’nın bölgede rahat hareket etmesine izin vermesi, özelikle Rusya’nın Avrupa Konvansiyonel Kuvvetler Antla ması (AKKA)453 anla ması gere ince yapması gereken kuvvet indirimine uymamasına ABD’nin göz yummasıydı.454

Daha önce de görüldü ü gibi, So uk Sava sonrası dönemde Orta Do u bölgesi üzerindeki denetimini sa lamla tıran ABD, yeni ortaya çıkan bu alandaki bo lu u doldurmak için hızla harekete geçti. ABD kökenli dev petrol irketleri (Chevron, Exxon, AMACO gibi) bu bölgede yapılan hemen her anla ma ve konsorsiyumda en yüksek paylarla yer alırken, siyasal olarak da Washington Türkiye aracılı ıyla Kafkaslar ve Orta Asya’daki etkinli ini kurmaya ba ladı. Böylece Orta Do u petrolü ve do al gazından sonra, bilinen ve yeni teknolojilerle Hazar Havzasında bulunan petrol ve do al gaz yataklarının denetimi de büyük ölçüde ABD’nin eline geçti.

Türk-Amerikan ili kilerinde yukarıda ifade edildi i gibi en önemli gündem maddesi Hazar petrol ve do al gazının ta ınmasıydı. Türkiye’nin Bakü-Ceyhan enerji hattının gerçekle mesine verdi i büyük önem, Orta Asya ve Kafkas ülkeleri stratejilerinde kritik bir unsur haline gelmi ti. 1990’ların sonuna gelindi inde ise iki ülke, bölgenin Rusya’ya ba ımlılı ını azaltarak, iktisadi açıdan dünyaya entegre olmasını hızlandırmayı öngören ortak jeostratejik yakla ımı benimsedi. Bu amaca ula mak için kullanılan kilit araçlardan biri, Rusya yerine Türkiye’den geçecek do al gaz ve petrol boru hatlarından

451 Ertan Efegil, “Washington’un Hazar Havzası Politikası ve Türkiye,” Avrasya Dosyası, Cilt. 6, No. 2, 2000, ss. 187–202.

452 Clemet H. Dodd, “Kıbrıs Sorunu ve Türkiye,” iç. Alan Makovsky ve Sabri Sayarı (der.), Türkiye’nin Yeni Dünyası: Türk Dı Politikasının De i en Dinamikleri, stanbul: Alfa Yayınları, 2002, ss. 230–231.

453 AKKA Antla ması Kasım 1991’de Paris’te imzalanmı , 1992 yılında yürürlü e girmi tir.

454 Uzgel, “ABD ve NATO’yla…,” s. 279.

“Do u-Batı Enerji Koridoru”nun açılmasını desteklemekti. Her iki ülke hükümeti Hazar ve Orta Asya do al gazı ve petrolünü dünya pazarlarına ta ıyacak, var olan Rus boru hatlarına alternatif hatların kurulmasını istiyordu. Söz konusu çıkarların büyüklü ü mücadelenin

“Yeni Büyük Oyun”455 olarak adlandırılmasına yol açtı.

ABD yönetimi, petrol boru hattını, Türkmenistan’dan ba layarak Hazar Denizi üzerinden, Bakü-Ceyhan’a katılacak paralel bir gaz boru hattıyla birle tirecek bir Kafkas ötesi, do u-batı enerji nakil hattı tasarladı. Boru hattı hayata geçirildi i takdirde, Hazar Do al gazı ve petrolü, Azerbaycan’daki Bakü limanından alınarak, Gürcistan üzerinden Türkiye’nin Akdeniz’deki limanına ta ınacak, böylece Orta Asya ve Kafkaslardaki eski Sovyet Cumhuriyetlerinin Rusya’ya ba ımlılı ını azaltmaya katkıda bulunacaktı.456 ABD, bölgeye yönelik, ABD Ba kanı’na ba lı özel bir temsilci atamı ve politikasını, Enerji Bakanlı ı, Dı i leri Bakanlı ı, Ulusal Güvenlik Danı malı ı ve Ticaret Bakanlı ı gibi kurumların yanı sıra, bu temsilcilerin koordinasyonunda yürütmü tü. Ayrıca, dev petrol irketleri de, bölgedeki politikasının en önemli unsurları olarak hep devrede olmu tu. ABD Dı i leri Bakan Yardımcısı Strobe Talbott ba kanlı ında, Hazar enerjisi konusundaki ABD politikasını idare edecek irketler arası bir çalı ma grubu kurdu.457

ABD, ana petrolün Bakü-Ceyhan hattı ile ve Tengiz havzasındaki Kazak petrolünün ise Bakü-Ceyhan ve Rusya’nın önerdi i hat ile ta ınmasını desteklemi ti.

Amerikan yönetimi ran topraklarından geçecek petrol ve do al gaz boru hattına kar ı oldu unu açıkça ilan etmi ti. Ayrıca ABD’nin ran’a uyguladı ı ambargo Amerikan irketlerinin ran’a yatırım yapmasını engellemekteydi. Amerikan yönetiminin güçlü deste ine ra men petrol irketleri Bakü-Ceyhan hattını seçmek konusunda tereddüt etmi lerdi. Petrol irketlerinin en önemli itiraz noktası Bakü-Ceyhan’ın muhtemel maliyeti olmu tu. Dolayısıyla petrol irketleri jeo-stratejik ve jeo-politik açıdan de il kar yönünden olaya bakmaktaydı. Uzmanlara göre, hat 4 milyar dolara, Türk yetkililerine göre ise birbirine paralel petrol ve gaz boru hatları in a edildi i takdirde 1.7 milyar dolara mal olacaktı. Finansman sorunu çözmek için Türk yetkililer boru hattının kendi topraklarından geçen kısmının yapım maliyetinin 1.4 milyar dolarını üstlendiklerini açıklamı lardı.458

455 Rus ve ngiliz imparatorlukları Kafkaslar ve Orta Asya bölgesinde hâkimiyet kurma mücadelesine 19.

yüzyılda ba ladılar ve bu 20. yüzyılın ba ına kadar sürdü. Andrew Apostolou, “New Players in an Old Game,” The Middle East, No: 213, Temmuz 1992, s. 5–6.

456 Kiri çi, “ABD-Türkiye…,” s. 207.

457 Kramer, Avrupa ve Amerika…, s. 158.

458 Winrow, “Türkiye’nin…,” s. 168.

Ayrıca Haziran 1998’de yaptırılan projede ise, Ceyhan’da yeni bir deniz terminalinin yapılması öngörülmü , terminal tesisleriyle birlikte yatırım maliyeti 2.4 milyar dolar olarak hesaplanmı tı.459 Petrol irketlerinin ekonomik çekincelerine kar ın 2000 yılında Hazar Havzasının Kazakistan kesiminde (Ka agan’da) büyük petrol yataklarının bulunmasıyla Türk ve ABD’li yetkililer buradaki petrolün Bakü-Tiflis-Ceyhan hattına alınarak hattan ta ınacak petrol miktarının artmasıyla daha karlı olaca ı yolundaki beklentilerini arttırdı.

irketlerden gelen di er seçenekleri de dikkate alması konusundaki baskılar kar ısında Amerikan yönetimi boru hattı konusundaki kararın ekonomik bir karar oldu unu ve irketlerin burada söz sahibi oldu unu açıklamı tı. Bununla birlikte Bakü-Tiflis-Ceyhan’ı desteklemek amacıyla hracat ve thalat Bankasının 6 milyar dolarlık bir yatırıma hazır oldu u açıklanmı tı. Büyükelçi Richard Morningstar, Bakü-Tiflis-Ceyhan boru hattının hem güvenlik hem de ekonomik açıdan avantajlı oldu unu açıklamı tı. ABD yönetimi Bakü’den Türkiye’ye gidecek boru hattının Ermenistan’dan geçmesini istemi se de Ermenistan’ın Azerbaycan topraklarını i galinin devam etti i bir ortamda bunun mümkün olmayaca ı ortaya çıkınca Bakü-Tiflis-Ceyhan hattı ile petrolün Türkiye’ye ta ınmasını sa lamı tı. Morningstar ayrıca ABD’nin Türkmenistan- ran do al gaz boru hattına da kar ı oldu unu, bunun yerine Hazar Denizi’nin altından geçecek boru hattı ile gazın Türkmenistan’dan Azerbaycan’a, oradan da Türkiye’ye ta ınmasını istedi ini vurgulamı tır. ABD Hazar Denizi’nin altından geçecek boru hattıyla Türkmenistan gazının Türkiye’ye ta ınmasını desteklemekteydi. Azerbaycan’da bulunan ah Denizi yata ındaki do al gazın da bu hatta eklenmesiyle do u-batı enerji koridorunun do al gaz aya ı tamamlanmı olacaktı.460

1990’ların ikinci yarısında, ABD’nin hem bölgedeki enerji hatları konusundaki giri imleri hız kazandı, hem de buna paralel olarak Türkiye’yle bu konuda yaptı ı i birli inde bir artı görüldü ve 1995’ten itibaren Bakü-Ceyhan projesine daha fazla destek vermeye ba ladı. Bu noktada ABD yönetiminin bu projeye verdi i destek, uluslararası petrol, ta ımacılık ve finans kurulu larının, yapım maliyeti olarak 2.4 milyar dolar olarak hesaplanan bu hattı ekonomik olarak karlı olmadı ını dü ünmelerine ra men önemliydi.

459 Aydın, “Türkiye’nin Orta Asya…,” …, s. 142.

460 Kamer Kasım, “Türkiye’nin Kafkasya Politikası,” iç. Turkut Göksu, Hasan Hüseyin Çevik, Abdülkadir Bahar Çiçek ve Ali en (der.), 1980–2003, Türkiye’nin Dı , Ekonomik, Sosyal ve dari Politikaları, Ankara, Siyasal Kitapevi, 2003, ss. 79–91.

ABD özellikle 1998-99’da Bakü-Ceyhan’ın gerçeklemesi yolundaki çaba ve giri imlerini arttırdı. Mayıs 1998’de ABD Hazar Denizi giri imini ba lattı. Bu giri imler sonucunda ilk ciddi adım olarak Ekim 1998’de Ankara’da, ABD Enerji Bakanının da katıldı ı bir törende Türkiye, Azerbaycan, Gürcistan, Kazakistan ve Özbekistan arasında Bakü-Ceyhan hattını Hazar Petrolünü ta ıyacak temel hat olarak kabul eden Ankara Deklarasyonu imzalandı ve devlet ba kanları Hazar petrollerinin Bakü-Tiflis-Ceyahn hattı ile ta ınmasını desteklediklerini açıkladılar.461 Ekim 1998’de ABD Eximbank’ı, ABD Ticaret ve Kalkınma Ajansı ve ABD merkezli Deniz A ırı Özel Yatırım birli i Ortaklı ı (Overseas Private Investment Corporation- OPIC), BOTA ’a, 823 milyon dolar tutarında kredi tahsis etti. Kredinin amacı, Bakü-Ceyhan boru hattı müzakerelerinde, Türkiye’nin, teknik, mali ve çevresel konularla hukuki sorunlarda ABD’den uzmanlık hizmeti almasını sa lamaktı. Ayrıca Clinton Bakü-Ceyhan projesine önem verdi ini göstermek için 1998’de özel bir temsilci atadı.462

Bakü-Ceyhan ham petrol boru hattı projesi, taraf ülkelerin Kasım 1999’da bir anla ma imzalanması ile hız kazanmı tı. Ku kusuz bu anla ma Bakü-Ceyhan hattının hayata geçirilmesi için en önemli anla maydı ve AG T zirvesi için Ankara’ya gelen Clinton’un “tanıklı ında” imzalanmı tı. ABD Enerji Bakanı Bill Richardson da Anla mayı

“Do u-Batı Enerji Koridoru”nun gerçekle mesi için önemli bir adım, “siyasal bir zafer”

olarak nitelendiriyor ve bunun “ABD’nin stratejik çıkarlarını geli tirecek stratejik bir anla ma” oldu unu söylüyordu.463 Clinton yönetiminin ciddiyetini yansıtan bir ba ka gösterge de, Hazar enerji pazarına yatırım yapmak isteyen ABD’li irketlere yardımcı olmak üzere ubat 1999’da Ankara’da Hazar Finans Merkezi’nin açılmasıydı.464

ABD, Sovyetler döneminde münhasıran Rusya Federasyonu topraklarından geçen ihraç altyapısının hegemonyasını kırmak amacıyla, “çoklu boru hatları” söylemini geli tirmi ti. ABD’nin “çoklu boru hatları” stratejisi uzun yıllar hep söylem düzeyinde kalmı ve son tahlilde, nükleer güce sahip Rusya ile ili kilerin belli bir düzeyde tutulması, her zaman için “çoklu boru hatları” politikasından önde gelmi ti. Bu nedenledir ki, Sovyetlerin da ılmasının ardından, bu hegemonyayı kıracak uygulamalar yerine Hazar Boru Hatları Konsorsiyumu ba ta olmak üzere, bu hegemonyayı arttıran yeni hatlar

461 Zaman Gazetesi, 30 Ekim 1998.

462 Uzgel, “ABDve NATO’yla…,” s. 281.

463 “Baku-Ceyhan and World Politics”, The Turkish Daily News, 31 Ekim 1998.

464 Winrow, “Türkiye’nin Orta Asya…,” s. 174.

dö emi ti. Üstelik HBHK’nun gereksinim duydu u sabit sermaye yatırımının tamamına yakını ABD’li irketler tarafından kar ılanmı tı. Azerbaycan erken petrolünün ta ınması

dö emi ti. Üstelik HBHK’nun gereksinim duydu u sabit sermaye yatırımının tamamına yakını ABD’li irketler tarafından kar ılanmı tı. Azerbaycan erken petrolünün ta ınması

Benzer Belgeler