• Sonuç bulunamadı

Türkiye ile ABD arasında 1990’larda Balkanlar konusundaki ili kiler di er bölgesel ili kilere göre genel hatlarıyla en az fikir ayrılı ının oldu u ili kiler olmu tur denilebilir.

ABD’nin bu dönemlerde Balkanlarda en çok i birli i yaptı ı ülke Türkiye olurken, Türkiye de bu i birli i sayesinde bölgede daha fazla etkinlik sahibi oldu u ifade edilebilir.

Türk-Amerikan ili kilerine bakmadan önce So uk Sava sonrası bölgede ve Türkiye’de meydan gelen co rafi ve politik de i ikliklerin neler getirdi ini genel hatlarıyla ele almak gerekmektedir.

Balkan co rafyasında 1989 devrimlerinin ardından daha önceden öngörülmeyen geli meler görülmü tür. Yugoslavya Federasyonu’nun da ılmasından sonra Bosna ve

322 William Hale, “Türk Dı Politikasındaki Ekonomik Sorunlar,” iç. Alan Makovsky ve Sabri Sayarı (der.) Türkiye’nin Yeni Dünyası: Türk Dı Politikasının De i en Dinamikleri, stanbul: ALFA Yayınları, 2002, ss.

41–42.

323 Sonuç olarak 1990’larda Ülger’in de ifade etti i gibi: “Türkiye’ye kar ı Yunan resmi politikasında bir de i im oldu unu söylemek mümkün de ildir.” 131 940 kilometrekare yüzölçümü ve 10 600 000 nüfusu bulunan Yunanistan, Türkiye tarafından tehdit edildi i paranoyasından kurtulamamaktadır. Ülger, “Kıbrıs Sorunu,” s. 208.

324 M. James Wilkonson, “Amerika, Türkiye ve Yunanistan: Üç Ki i Kalabalıktır,” iç. Morton Abramowitz (der.), Türkiye’nin Dönü ümü ve Amerikan Politikası, (çev. Nasuh Uslu ve Faruk Çakır), Ankara: Liberte, 2001, s. 272.

325 Kramer, Avrupa ve Amerika…, ss. 242–243.

Kosova’daki geli meler küresel ve bölgesel düzeyde ili kileri etkilemi tir. Bölgedeki geli meler aslında küresel düzeyde Do u-Batı çeki mesinin yansımasından farklı bir ey olmamı tır.326 Do u-Batı çeki mesi olarak bu olay iki boyutlu görülmü tür. Birincisi Sırpların Müslüman Bo nak ve Arnavutlara kar ı giri ti i soykırım ve asimilasyon politikaları, bir anda bölgenin Müslüman dünyası ile Hıristiyan Batı dünyası arasında yeni bir mücadele alanı olarak görülmesine neden olmu tur. Özelikle ABD ve Batı ran’ın bölgeye nüfuzundan rahatsız olmu lardır kinci olarak konu, Batı’nın kendi içindeki bir mücadelesi, çeki mesi olarak algılanmı tır. Davuto lu’nun ifade etti i gibi, Almanya’nın,

“etki alanı bölü ümünde Yugoslavya’nın bölünmesi sürecini bir süper devlet adayı psikolojisi ile yürütmesi ve etki alanını Slovenya ve Hırvatistan üzerinden Adriyatik’e do ru geni letmesinin Avrupa içinde ve global düzeyde etkileri olmu tur.”327 Germen politikasına kar ılık ABD- ngiliz-Fransız blo unun, Germen-Slav blo unun durdurulması mücadelesi olmu tur.

Türkiye için bu yeni ortam Türkiye’nin aktif bir dı politika uygulamasını zorunlu hale getirmi tir. Türkiye’nin aktif politikasını gerektiren birçok unsur söz konusudur.

Öncelikle Türkiye için yakla ık 9 milyon Müslüman’ın ya adı ı Balkanlar jeopolitik ve kültürel açıdan önem ta ımaktadır. Türkiye’de bazı kesimler bu bölgedeki Müslüman toplulu un Türkiye için bir ileri karakol oldu unu savunmu lardır. Türkiye’nin Balkanlar ile olan yakın ili kisi iç politikadan kaynaklanan sebeplerle de açıklanabilir. Balkanlardan Osmanlı yüzyıl önce çekilmi olmakla birlikte Türkiye yüzyıllardır Balkanlardan göç almaktadır. Bu insanlar Osmanlıdan kalma ortak akrabalık ve tarih mirasının bu kesimler için itici bir gücü olmu tur.328 Ayrıca Türk seçkinlerinin pek ço unun kökleri, 19’uncu yüzyıl sonlarında, bölgede Osmanlı gücünün azalması üzerine Balkanlardan göç edenlere dayanır.329 Örne in Genel Kurmay ba kanlı ı ve Cumhurba kanlı ı yapmı olan Kenan Evren Yugoslavya göçmenidir. Bununla birlikte Türkiye göçmen politikasında Balkan göçmenlerine öncelik vermi tir. Türk seçkinleri bu göçmenleri kendilerinden biri olarak görmü ler ve etnik olarak Türk olmasalar da onlara di er azınlıklardan daha fazla güvenebilece ini hissetmi lerdir.330 Dolayısıyla, kriz durumları söz konusu oldu unda bu

326 rfan Kaya Ülger, “ Balkan Geli meleri ve Türkiye: 1990’lı Yıllar,” iç. 21. Yüzyılda Türk Dı Politikası, dris Bal (der.), Ankara: Nobel Yayın Da ıtım, 2004, s. 229.

327 Davuto lu, Stratejik Derinlik…, s. 295.

328 Tibi, Bo azın ki Yakası…, s. 147.

329 Larrabee-Lesser, Türk Dı Politikası, s. 128.

330 Ian O. Lesser, “Turkey in a Changing Security Environment,” The Journal of Internation Affairs, C. 54, No. 1, Fall 2000, ss. 183–189.

kesimler bölge politikalarının ekillenmesinde hükümet üzerinde kamuoyu baskısı olu turabilmektedirler. Bununla birlikte Türkiye’nin Balkan politikası sadece bölgedeki krizlere tepki gösteren iç güçlerce belirlenmiyor. Balkanlar Türkiye ile Batı Avrupa arasında stratejik bir ba lantıdır. ki buçuk milyon Türk vatanda ı Batı Avrupa’da ya amaktadır ve Türk dı ticaretinin yarısından fazlası bu bölge üzerinden yürütülmektedir.331

Bu de i imde Türkiye’nin tarihsel mirası önemli bir faktördü. “Osmanlı mirası”

Türkiye’nin, Balkan kom ularıyla olan ikili ili kilerinin ilerlemesinde temel bir engel olarak görülmü tü.332 Büyük ölçüde bu miras sebebiyle Yunan, Bulgar ve Sırp siyasi seçkinlerinin büyük bir bölümü Türkiye’yi ciddi bir tehdit olarak görmekteydi.333 Balkanların eski hâkimi Osmanlı Devleti’nin mirasçısı olan Türkiye, Yugoslavya’daki krizi ba ından beri yakından izlemi ti. 6 ubat 1992’de hiçbir ayrım yapmadan eski Yugoslavya Cumhuriyetlerinin ba ımsızlı ını tanıyarak bu ülkelerle diplomatik ili kileri 22 A ustos 1992’de resmen ba latmı tı.334 Ankara ile Belgrat arasındaki ili kiler Yugoslavya’nın parçalanmasından sonraki dört yıl boyunca en alt düzeyde tutuldu.335

Dolayısıyla Yugoslavya bunalımının ba ından itibaren, Yugoslavya’daki “iç geli meleri kaygıyla izleyen” Türkiye için Federasyon’un 1991’de fiilen da ılması ve 1992’de resmen ortadan kalkması, ku kusuz kayıtsız kalınabilecek bir olay de ildi.336 So uk Sava ’ın sona ermesi ve Sovyetler Birli inin çökü ü Balkanlar’daki siyasi yapıların temelden de i mesine yol açarken, ortaya yeni kriz ve güç bo luklarının çıkmasına neden oldu. Bu durum Türkiye’yi de bölge politikasında de i iklikler yapmaya itti. Böylelikle 1990’lı yıllar boyunca Balkanlar’da güven ve istikrarın sa lanması hedefi Türk dı politikasının ana gündem maddelerinden birini olu turdu

So uk Sava döneminde, Türkiye’nin Balkanlara yönelik dı politikası üç ana etken etrafında ekillendi. Birinci etken, bölgedeki Türk azınlı ın güvenli ini sa lamak

331 Kramer, Avrupa ve Amerika…, s. 220.

332 Türkiye’nin Balkanlardaki Osmanlı tarihi mirası hakkında bkz., Maria Todorova, Balkanlar’ı Tahayyül Etmek, stanbul: leti im Yayınları, 2003, ss. 323–364. Davuto lu, Stratejik Derinlik…, ss. 316-318.

333 ule Kut, “Türkiye’nin Balkanlar Politikası,” iç. Alan Makovsky ve Sabri Sayarı (der.) Türkiye’nin Yeni Dünyası, , stanbul: ALFA Basım Yayım, 2002, s. 104.; Ian O. Lesser, ve Graham E. Fuller, Balkanlardan Batı Çine Türkiye’nin Yeni Jeopolitik Konumu, (çev. Meral Gönenç), stanbul: ALFA Yayınları, 2000, s.106.

334 Ülger, “ Balkan Geli meleri ve Türkiye: 1990’lı Yıllar,” s. 241.

335 Kut, “Türkiye’nin Balkanlar Politikası,” s. 111.

336 Süleyman Demirel, “Türkiye ve Yeni Dünya Düzeni,” Ankara: Ba bakanlık Basımevi, 11 Aralık 1991, s.

12.

dü üncesiydi. kincisini Türkiye ile Yunanistan arasında uzun süreden beri var olan sorunlar, yani Trakya’daki Müslüman-Türk azınlı a yapılan muamele, Ege Denizi ve Kıbrıs konuları olu turuyordu.337 Üçüncü etken olarak Balkanlar’da ortaya çıkan ideolojik çatı ma sayılabilir.

Türkiye So uk Sava sonrası dönemde Balkanlar’da sosyalist rejimlerin çökmesi ve Yugoslavya’nın da ılmasıyla büyük bir nüfuz kazanmı tır. 1990’lı yıllarda olu an yeni ortamla Türkiye’nin Balkanlar’da Bosna ve Kosova’ya asker göndererek daha aktif politika izledi i görülmü tür. 1990'lı yılların ba ında Türkiye'nin bölgesel dı politikasında önemli bir unsur olan "Dı Türkler" kavramı yeniden ortaya çıktı. Yurt dı ında, özellikle Balkanlar'da ya ayan Türk ve Müslüman toplulu un kaderi ön plana çıktı. Bu durum Türkiye'nin dı politikasının, özellikle de Balkanlarla ilgili olanının de i mesi gerekti inin bir kanıtı haline geldi.338 Ankara’nın dı politika amaçları arasında Balkanlar’daki geli meleri etkilemek ve tüm Müslümanların koruyucusu olarak kabul ettirmek de yer almaktadır.339

Balkanlar olarak adlandırılan bölge Türkiye’yi Avrupa’ya ba layan yolun tam üstündedir. Türkiye’nin bu bölgeyle olan tarihi ba ları, ili kilerin ekillenmesinde her zaman önemli bir rol oynadı. Sosyalist rejimlerin çökü ü ve Yugoslavya’nın da ılmasını izleyen süreçte Türkiye’nin Balkanlar’a olan ilgisi artan bir ekilde devam etti. Bu ilgi, bölgede daha aktif bir rol oynama ve bölgesel kalkınmaya yönelik çalı malarda bulunma çabaları ile iyice belirginle ti. Ayrıca Türkiye’nin ABD ile olan ili kisi, Balkanlar’a yönelik diplomatik, siyasi ve askeri alanda uyguladı ı politikaların ekillenmesinde önemli rol oynadı. Ba ka bir deyi le, Türkiye-ABD ili kileri Türkiye’nin Balkanlar’da mevcut olan gücünü ve etkisini peki tiren bir etken oldu.

Türkiye’nin Balkanlar’daki aktif politikası ABD tarafından da desteklendi. Bu destek, Türkiye’nin Balkanlar’da izledi i politika açısından belirleyici bir etken oldu.

So uk Sava ’ın sona ermesi bir yandan Sovyetlerden algılanan tehditleri ortadan kaldırırken ve Türkiye’nin stratejik açıdan öneminin azalmasına yol açarken, öte yandan Türkiye ile ABD arasındaki i birli i Balkanlar, Kafkaslar, Orta Asya, Kuzey Irak ve Orta

337 Azınlık kavramının tanımı, azınlık sorunları ve Türkiye hakkında mevzuat, teori ve uygulama konusunda kapsamlı bir çalı ma için bkz. Baskın Oran, Küreselle me ve Azınlıklar, Ankara: maj Yayınevi, 2001.

338 Gareth Winrow, Where East Meets West: Turkey and the Balkans, London: Alliance Publishers for the Institute for European Defence and strategic Studies, 1993, ss. 22–28.

339 Uslu, Türk-Amerikan…, 343.

Do u gibi bölgelere kayabildi. Yeni i birli i alanlarının açılması ve dönemin ba bakanı Süleyman Demirel’in Washington’a yaptı ı ziyaret, Türkiye ve ABD arasında

“Geli tirilmi Ortaklık lkesi”nin benimsenmesi ile sonuçlandı.340 Bu ilke, Türkiye’nin ABD ile Avrasya olarak da tanımlanan çok geni bir co rafya üzerindeki ili kisinin ana hatlarını belirleyen çerçeveyi olu turan bir unsur oldu ve Balkanlar da bu i birli inin en önemli ayaklarından biri oldu.341

Türkiye ile ABD arasında Balkanlarda i birli ini gerektiren nedenler vardı. Bu nedenleri öyle sıralamak mümkündür: Bir defa, Türkiye’nin ABD ile tarihsel, siyasal ve kurumsal olarak bir i birli i geleneklerinin bulunmasıydı. Çünkü Türkiye, aynı Orta Do u’da oldu u gibi bulundu u co rafi konum ve sahip oldu u siyasal, insani ve kültürel ba lar açısından, ABD’nin i birli i yapması için çok uygun bir müttefikti. kinci olarak, ABD’nin bölgede destekledi i ve yanında yer aldı ı taraflar, Türkiye’nin de destekledi i ve ili kilerinin iyi oldu u Bo naklar, Arnavutlar ve Makedonya gibi ülke ve halklardı.

Türkiye açısından ise ABD’yle Balkanlarda giri ilen i birli inin getirdi i kazançların öyle sıralamak mümkündür: lk kazanç, iki ülke arasındaki ili kilerde Türkiye’nin önem ve a ırlı ını arttırmasıydı. Ba kan Clinton Kasım 1999’daki gezisinde

“Kore’den Kosova’ya dek” Türkiye’nin ABD’nin yanında oldu undan söz edecekti.

kincisi, ABD’yle Balkanlarda giri ti i i birli i, Türkiye’ye bu bölgede daha geni bir hareket alanı kazandırdı. Böylelikle, Arnavutluk, Bosna-Hersek ve Makedonya’yla ili kileri daha da geli ti ve derinle ti. Üçüncüsü, bu a ırlık artarken, ABD deste i sayesinde Türkiye gerek Batı’nın gerekse bölge ülkelerinin ancak minimum bir direnciyle kar ıla ma ansına sahip oldu. Dördüncüsü, bu sayede, Türkiye bölgede AB’yle ve Rusya’yla birlikte hareket eden Yunanistan’a kar ı üstünlük sa lamı oldu.342 Böylece ABD 1991 ve 1998-2000’de Irak ve 1995 ve 1999’da Bosnalı Sırplar ve Yugoslavya’ya kar ı güç kullanırken bir yanda ncirlik, bir yanda da Çorlu’daki üs ve havaalanlarını kullanmaya ihtiyaç duyuyor ve ayrıca Türkiye Bosna ve Kosova’daki SFOR ve KFOR kuvvetlerine asker gönderebiliyordu ve ABD için bu konumda Türkiye’den ba ka bir ülke bulunmuyordu.

340 Milliyet, 12 ubat 1992.

341 lhan Uzgel, “Türkiye ve Balkanlar: stikrarın Sa lanmasında Türkiye’nin Rolü,” iç. Barry Rubin ve Kemal Kiri çi (der.), Günümüzde Türkiye’nin Dı Politikası, stanbul: Bo aziçi Üniversitesi Yayınevi, 2002, s. 87.

342 Uzgel, “ABD ve NATO’yla…,” s. 275.

Dolayısıyla bu durum ABD için Türkiye’yi son derece uygun bir bölgesel ortak haline getirdi. Üçüncü olarak, Türkiye ve ABD bölgedeki sorunların çözümü için kullanılacak yöntemler konusunda da genelde hemfikirdiler. Bosnalı Sırplara kar ı kuvvet kullanılması, Bosna-Hersek’in silahlandırılması, Makedonya’nın toprak bütünlü ünün korunması, bölgesel i birli inin geli tirilmesi bunlar arasındaydı.

Balkanlar 1990’larda Türkiye’nin ABD ile çıkarlarının neredeyse tamamen kesi ti i alanlardan biriydi. Bunun da nedeni her iki ülkenin de Balkanlar’da benzeri çıkar ve hedeflere sahip bulunmaları ve aynı ülke ve grupları desteklemeleriydi. ABD 1990’larda Balkanlardaki geli meleri en derinden etkileyebilen bölge dı ı devlet oldu.

Do al kaynaklar bakımında zengin bir bölge olmayan Balkanlar ABD için u açılardan önem ta ıyordu: 1) Do u Akdeniz, Bo azlar ve Orta Do u su yolları üzerindeki bölge stratejik açıdan önemliydi. 2) Bölge ABD’nin uluslararası alandaki üstünlü ünü kanıtladı ı bir alandı. Örne in, ABD Bosna’daki çatı maya geç müdahale ederek AB’nin ba arısızlı ını ortaya koymu tur. “Bosna bunalımını son derece etkin bir diplomasi için kullanan ABD böylece hem Avrupa’nın bunalım çözme ve güç kullanma konusundaki iç zaaflarını ortaya koymu , hem de ABD ve NATO olmaksızın Avrupa’nın iç güvenlik meselelerinin çözülemeyece ini göstererek fiili olarak bölgeye girme ansını elde etmi tir.”343 ABD, So uk Sava sonrasında üç kez kuvvet kullanmı bunlardan ikisini de Balkanlarda gerçekle tirmi ti. (sırasıyla, Irak 1990/1991, Bosna 1995 ve Yugoslavya 1999). Ayrıca ABD yalnızca kuvvet kullanımında de il barı ı koruma (peacekeeping), barı ı uygulama (peace enforcement) ve önleyici konu lanma (preventive deployment) gibi bölgesel çatı malar için geli tirilen modellerin birço unu Balkanlarda uygulama olana ı bulmu tu.344

ABD’nin bu dönemlerde Balkanlarda en çok i birli i yaptı ı ülke Türkiye olurken Türkiye de bu i birli i sayesinde bölgede daha fazla etkinlik sahibi olmu tur. Bu i birli i, Türkiye ve ABD’nin Bosna Hersek’teki sava a müdahale zamanlaması konusundaki görü ayrılıkları dı ında, genelde bölgedeki hemen hemen her geli me de tam bir çıkar birli i içinde sürmü tür. Hatta yalnızca bölgedeki askeri önlemler çerçevesinde de il, diplomatik giri imler ve bölgesel i birli i gibi konularda da Türkiye ve ABD dayanı ma içinde oldular. 1990’ların ba ında Yugoslavya da ılma i aretleri verdi inde, ABD de, Türkiye gibi, ortaya çıkabilecek istikrarsızlık nedeniyle bu ülkenin bütünlü ünden yana tavır aldı.

343 Davuto lu, Stratejik Derinlik…, s. 295.

344 Uzgel, “ABD ve NATO’yla…,” s. 274.

Fakat parçalanma gerçekle ince her iki ülke de, ABD için Makedonya’nın sorunlu durumu dı ında, ayrılan cumhuriyetleri tanıdı.

Yugoslavya’nın da ılma süreci beraberinde Bosna-Hersek’te etnik çatı mayı getirdi inde, Türkiye ve ABD arasında tam bir i birli i olmasa da benzer yakla ımların benimsendi i görüldü. 1990–1991 arasında Yugoslavya’da kriz ortaya çıkınca hem Türkiye, hem de ABD bu ülkenin toprak bütünlü ünün sa lanması gerekti ini belirten açıklamalar yaptılar. Her iki ülke bu sorun hakkında benzer, ama farklı endi elere sahiptiler.345 “Tarihi Germen ve Slav jeo-kültürel etki alanını dengelemek üzere Bo nak ve Hırvat Arnavut unsurların gelece i ile ilgilenme zorunlulu u hisseden ve bunu NATO’nun bölge politikalarına yansıtan ABD ile bölgeye do rudan müdahil olma imkânı olmayan Türkiye’nin çıkar alanları arasında bir tür yakınla ma söz konusuydu.”346 Ayrıca ABD’ye göre, Yugoslavya’nın parçalanması Avrupa’nın göbe inde kanlı bir sava ın patlamasına sebep olabilir ve ABD’nin bölgedeki güvenli ini tehlikeye sokabilirdi. Ankara’yı ve Washington’u huzursuz eden geli meler ortaya çıkabilirdi. Bu huzursuzlu un nedeni de bölgede ya anan karma anın Avrupa’nın güneyine sıçrayarak hem Türkiye ve Yunanistan’ı hem de tüm Balkan ülkelerini içine alan daha büyük bir sava ihtimaliydi.347 AB üyesi ülkelerin Balkanlardaki bu krize yönelik politikalarındaki tutarsızlıklar bölgedeki bunalımların tırmanı ında ABD-Türkiye ili kilerinin artmasını sa lamı tı.

Türkiye’nin 1992 ba ında ba layan ve 1995 sonuna kadar süren Bosna iç sava ındaki resmi tutumu, Sırp saldırılarını durdurmak için uluslararası toplumu harekete geçirme yönünde çaba göstermek olarak özetlenebilir. Türkiye ısrarla Bo naklara uygulanan silah ambargosunun kaldırılmasını ve Bosnalı Sırplara kar ı güç kullanılmasını savunuyordu. Bu çerçevede Türkiye, önde gelen Batılı ülkelerle ikili temasların yanında NATO, BM, AG T ve slam Konferansı Te kilatı çerçevesinde giri imlerde bulunmu , Sırp saldırılarının uluslararası toplumun kolektif hareketi ile önlenmesi için çaba göstermi tir.348

Türkiye’nin Bosna Sava ’ı sırasında ABD ile ayrılı a dü tü ü birtakım noktalar da mevcuttu. Bu noktalar ABD’nin bölgedeki Sırpların silahlı güç kullanımına olan belirsiz yakla ımının yer alması, Türkiye’nin sava ın ilk gününden itibaren saldırgana kar ı, bir

345 ule Kut, “Turkey in the Post Communist Balkans: Between Activism and Self-Restraint,” Turkish Review of Balkan Studies, C. 3 (1996–1997), s. 42.

346 Davuto lu, Stratejik Derinlik…, s. 235.

347 Kramer, Avrupa ve Amerika…, s. 221. Davuto lu, Stratejik Derinlik…, s. 235.

348 Ülger, “Balkan Geli meleri ve Türkiye:1990’lı Yıllar,” s. 241.

hava harekâtı yoluyla sınırlı bir uluslararası askeri müdahaleyi ya da bu yapılmayacaksa, Bosna-Hersek’e uygulanan silah ambargosunun kaldırılmasını konularıydı. ABD’de Dı i leri Bakanlı ı ve Kongre’deki bazı çevreler “Kaldır ve Vur” (Lift and Strike)349 politikasını savunmalarına ra men ABD’nin 1994 yılında Bosna’da pazaryerinin bombalanması ile uluslararası camiadan gelen tepkilere kadar müdahalede bulunmaması Türkiye’yi rahatsız etmi ti.

ABD 1994’e kadar askeri güç kullanmadıysa da sava sonrasındaki açıklamalar ve geli meler Bo naklara silah ambargosunun delinmesine, hatta buraya ran’ın bile silah sa lamasına göz yumdu unu ortaya koydu. Öte yandan, Türkiye’nin de sava sırasında Bo naklara silah yardımı sa ladı ı açıklandı. Dolayısıyla, iki ülke de sava boyunca aynı tarafa gizlice yardım ediyordu. Türkiye ile ABD, sava ın gidi ini büyük ölçüde de i tiren ve Mart 1994’te Washington’da gerçekle tirilen Bo nak-Hırvat Federasyonu konusunda da birlikte çaba harcadılar. Büyük ölçüde ABD’nin çabaları sonucu gerçekle en Dayton Anla masından sonra da iki ülke arasındaki i birli i sürdü. IFOR ve SFOR’da ABD en çok asker sayısıyla yer alırken, Türkiye’de bu güce katkıda bulundu. ABD bölgede güç dengesini kurmak için Bo naklara askeri açıdan güçlendirme politikası “E it ve Donat”350 (Train and Equip) programını da Türkiye’yle birlikte yürüttü. 351 Türkiye ABD’nin deste i ile programın “e itim” kısmında Bosna ordusuna e itim verdi.352 ABD ise “donatım”

kısmını üstlendi. Bosna Federasyonu ordusunun silahlandırılmasından Avrupalılar hiç ho nut olmamı lardı. Türkiye’nin bu davranı ı ise ranlıların bölgede etkili olmasına bir

349 Harekât alanında askeri bulunmayan ABD “ambargoyu kaldır ve vur” politikasını kabul ettirmeye çalı ıyordu. Yani, tüm bölgeye uygulanan ve özellikle Bosnalı Müslümanları cezalandıran silah ambargosunun kaldırılması ve Bosna’daki Sırp hedeflerinin havadan vurulması.

http://www.nato.int/docu/review/2005/issue3/turkish/history.html. 01.02.2006.

350 Harekât alanında askeri bulunmayan ABD “ambargoyu kaldır ve vur” politikasını kabul ettirmeye çalı ıyordu. Yani, tüm bölgeye uygulanan ve özellikle Bosnalı Müslümanları cezalandıran silah ambargosunun kaldırılması ve Bosna’daki Sırp hedeflerinin havadan vurulması.

http://www.nato.int/docu/review/2005/issue3/turkish/history.html. 01.02.2006.

350 ule Kut, “Yugoslavya Bunalımı ve Türkiye’nin Bosna-Hersek ve Makedonya Politikası,” iç. Faruk Sönmezo lu (der.), Türk Dı Politikasının Analizi, stanbul: Der Yayınları, 2004, s. 594.

350 1996 yılında ABD tarafından Bo nak-Hırvat Federasyonu’nun askerî birimini e itmeyi amaçlayan programdır.

http://www.setimes.com/cocoon/setimes/xhtml/tr/document/setimes/features/2002/12/021118-BETH-001.

01.02.2006.

351 Uzgel, “ABD ve NATO’yla…,” s. 275.

352 Serhat Güvenç, “TSK’nın Sınır Ötesi Giri im Yetenekleri: Ulusal Güvenlik Politikasında Yeni Boyut,” iç.

Gencer Özcan ve ule Kut (der.), En Uzun On Yıl: Türkiye’nin Ulusal Güvenlik ve Dı Politika Gündeminde Doksanlı Yıllar, stanbul: Büke Yayınları, 2000, ss. 151.

alternatif olarak Amerikalıların takdirini kazanmı tı.353 Dayton Antla ması ile ABD bölgenin me ru gücü haline geldi.354

Kosova krizinde de Türk yöneticiler Amerikalılarla aynı kaygıları ta ımı lar ve i birli ine giderek onların liderlik ettikleri giri imlere destek vermi lerdir. 1990’lı yıllardaki Kosova sorunu ABD için birkaç açıdan önem ta ımaktaydı: Önemli noktalardan birisi Kosova’nın Balkanlarda istikrar için önemli bir konumda olması ve ABD’nin

Kosova krizinde de Türk yöneticiler Amerikalılarla aynı kaygıları ta ımı lar ve i birli ine giderek onların liderlik ettikleri giri imlere destek vermi lerdir. 1990’lı yıllardaki Kosova sorunu ABD için birkaç açıdan önem ta ımaktaydı: Önemli noktalardan birisi Kosova’nın Balkanlarda istikrar için önemli bir konumda olması ve ABD’nin

Benzer Belgeler