• Sonuç bulunamadı

Teori Odaklı Egzersiz Danışmalığı Sonrası Egzersiz Davranışı Ve Bazı Psikolojik Faktörlerdeki Değişimlerin İncelenmesi

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2022

Share "Teori Odaklı Egzersiz Danışmalığı Sonrası Egzersiz Davranışı Ve Bazı Psikolojik Faktörlerdeki Değişimlerin İncelenmesi"

Copied!
23
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

NKUBAP.00.R12.AR.15.01 nolu proje TEORİ ODAKLI EGZERSİZ DANIŞMALIĞI

SONRASI EGZERSİZ DAVRANIŞI VE BAZI

PSİKOLOJİK FAKTÖRLERDEKİ DEĞİŞİMLERİN İNCELENMESİ

Yürütücü: Yrd.Doç.Dr. Gözde ERSÖZ Araştırmacılar: Doç.Dr. İlker ÖZMUTLU, Ar. Gör. Yasemin ARI, Okt. Serkan AYDIN Öğr.Gör. Erhan KARA, Okt. Tekin ÖZTÜRK

2017

(2)

TEORİ ODAKLI EGZERSİZ DANIŞMALIĞI SONRASI EGZERSİZ DAVRANIŞI, BAZI PSİKOLOJİK FAKTÖRLER VE FİZİKSEL ÖZELLİKLERDEKİ

DEĞİŞİMLERİN İNCELENMESİ

Gözde ERSÖZ*, İlker ÖZMUTLU*, Yasemin ARI*, Serkan AYDIN*, Erhan KARA*, Tekin ÖZTÜRK**

*Namık Kemal Üniversitesi, Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulu, Tekirdağ

** Namık Kemal Üniversitesi, Teknik Bilimler Meslek Yüksekokulu, Tekirdağ

ÖZET

Giriş ve Amaç: Bu çalışmanın amacı Namık Kemal Üniversitesi'nde çalışan personelin egzersiz davranışının, bazı psikolojik faktörlerin ve fiziksel özelliklerin 8 haftalık teori odaklı egzersiz danışmanlığı sonrası farklılığını incelemektir.

Yöntem: Çalışmaya Namık Kemal Üniversitesi' nde çalışan 50 personel (nerkek=27;

yaş=44.16±8.60 and nkadın=23; yaş=38.27±7.61) gönüllü olarak katılmıştır. Bu araştırma kapsamında katılımcılara 8 haftalık egzersiz programı öncesinde ve sonrasında kişisel bilgi formu, Genel Öz-Yeterlik Ölçeği (GÖYÖ), Beck Depresyon Ölçeği (BDÖ), Psikolojik İyi Oluş Ölçeği (PİOÖ) ve Egzersiz Davranışı Değişim Basamakları Anketi (EDDBA) uygulanmış;

araştırma grubunun fiziksel özelliklerini belirlemek üzere TANİTA BC 545 N vücut analiz tartısı kullanılmıştır. Araştırmaya katılan bireylere egzersiz programı öncesi ve program süresince egzersiz danışmanlığı yapılmıştır. Katılımcıların araştırma süresince fiziksel aktivite düzeyleri pedometre (adım sayar) aleti kullanılarak belirlenmiş ve katılımcılara günlük fiziksel aktivite düzeylerini kaydetmeleri için egzersiz uygulamaları sonrasında toplanmak üzere bir egzersiz defteri verilmiştir. Katılımcılara 8 hafta boyunca orta şiddette (30-45 dk tempolu yürüyüş+30 dk direnç egzersizleri) antrenörler eşliğinde yaptırılmıştır. Araştırma grubunun özelliklerinin tanımlanması için betimsel istatistik analizi, araştırmada ele alınan değişkenlerin 8 haftalık egzersiz uygulaması öncesi ve sonrası farklılıklarının incelenmesi amacıyla bağımlı örneklemelerde t testi istatistik analiz yöntemi kullanılmıştır.

Bulgular: Yapılan analizler sonucunda katılımcıların 8 haftalık egzersiz sonrasında egzersizde yer aldıkları safhada, adım sayılarında, psikolojik iyi oluş, genel öz-yeterlik düzeylerinde ve fiziksel aktivite düzeylerinde artış; kilo, VKİ, yağ oranları, iç yağlanma oranları, sıvı oranları ve metabolik yaşlarında azalış gözlemlenmiş; katılımcıların depresyon düzeyleri, kas oranları ve kemik ağırlıklarında ise herhangi bir farklılık görülmemiştir. Egzersiz uygulamaları bittikten 1 ay sonra katılımcılar telefon ile aranmış ve onlara egzersize devam edip etmedikleri sorulmuştur. Örneklem grubunum %72 (36 kişi)’ inin düzenli egzersiz yapamadığı öğrenilmiştir.

Sonuç: Bu araştırma sonucunda, bireylerin egzersiz danışmanı eşliğinde katıldıkları egzersiz programının onlara hem psikolojik hem de fiziksel olarak fayda sağladığı ve danışman ile yapılan egzersizlerin egzersize devamlılık konusunda etkili olduğu söylenebilinir.

Anahtar Kelimeler: Genel Öz-Yeterlilik, Depresyon, Psikolojik İyi Oluş, Egzersiz Danışmanlığı

(3)

INVESTIGATION OF CHANGES IN EXERCISE BEHAVIOUR, SOME

PSYCHOLOGICAL FACTORS AND PHYSICAL CHARACTERISTICS AFTER THE THEORY FOCUSED EXERCISE CONSULTANCY

Introduction and Aim: The purpose of this study was to determine the effects of a 8-week theory-focused exercise counseling on exercise behaviour, some phychological factors and physical characteristics of the staff of Namık Kemal University.

Methods: 50 university staff (nmale=27; age=44.16±8.60 and nfemale=23; age=38.27±7.61) voluntarily participated in this study. The personal information form, General Self-Efficacy Scale (GSES), Beck Depression Scale (BDS), Psychological Well-Being Scale (PWBS) and Exercise Stages of Change Questionnaire (ESCQ) were administered to all participants and TANİTA BC 545 N was used to determine the physical characteristics of the research group before and after 8-week exercise program. Exercise counseling was provided to participants before and during exercise program. Physical activity levels of participants were determined using a pedometer during the study and an exercise booklet which was to be gathered after exercise program was given to participants to let them record their daily physical activity levels.

Participants were made to exercise for 8 weeks with moderate intensity (30-45 min walk + 30 min resistance exercise) in company with trainers. Descriptive statistics was used in order to define the characteristics of the research group, paired sample t test was used to determine the significant differences between the two measurement mean change scores before and after the exercise program.

Results: As a result of the analysis, at the stage of change in exercise, the participants’ count of step, psychological well-being, general self efficacy and physical activity level were increased; while their weight, BMI, fat ratios, internal fat ratios, fluid ratios and metabolic age were decreased after a eight-week exercise program. There were no differences in depression levels, muscle ratios, and bone weights of the participants. One month after the exercises were over, the participants were asked on the phone if they continued to exercise or not. It has been found out that 72% (36 individuals) of the sample group cannot exercise regularly.

Conclusion: As a result of this research, it can be claimed that the exercise program in which the individuals participated and accompanied by the exercise counselor is both psychologically and physically beneficial to them and that the exercises guided by the counselor are effective on exercise dependence.

Key words: General Self-Efficacy, Depression, Psychological Well-Being, Exercise Consultancy

(4)

Giriş

20. yüzyılda teknolojinin gelişmesine paralel olarak toplumlarda meydana gelen endüstrileşme ve makineleşme (bilgisayar, nükleer enerji kaynakları, petrol ürünleri vs.) serbest zaman aktiviteleri için daha fazla zaman kazanmayı sağlarken; insanlar genel olarak hareketin azalması yönünde bir yaşam tarzını benimseme eğilimine girmişlerdir (Açıl, 2006; Yan, 2007).

Her ne kadar insan bedeni hareket etmek ve fiziksel etkinliklere katılabilecek şekilde düzenlenmiş olsa da egzersiz, ortalama bir yaşam biçiminin günlük uğraşları arasında çoğunlukla yer almamakta ve insan bedeni uzun süre yapması gereken hareketleri yapmadan hayatını sürdürdüğünde sahip olduğu bazı fonksiyonel yetenekleri azalmakta ve fonksiyonel yetersizlikler de birçok hastalığa neden olmaktadır (Yan, 2007). Hareketsizliğe bağlı olarak ortaya çıkan hipokinetik hastalıkların (Kraus ve Raab, 1961), önlenmesinde düzenli fiziksel aktivitenin önemi birçok araştırmacı tarafından ortaya konmuştur (Bouchard, Blair ve Haskell, 2007; Gilmour, 2007). Yapılan bu çalışmalar düzenli fiziksel aktivitenin kan basıncını ve kan şekerini kontrol altına aldığını, kolon kanseri ve koroner kalp hastalığı riskini azalttığını, kilo kontrolünü sağladığını, damar ve kas-iskelet sistemi hastalıklarını önlediğini göstermiştir. Bu fizyolojik etkilerinin yanında düzenli yapılan fiziksel aktivite zihinsel ve duygusal sağlığı da pozitif yönde etkilemektedir (Cindaş, 2001; Özer, 2001). Araştırmalar düzenli fiziksel aktivitenin ruh sağlığını olumlu yönde etkilediğini, stres ve anksiyete belirtilerini azalttığını, öfke ve saldırganlık gibi duyguları kontrol altına almayı sağladığını, uyku kalitesini arttırdığını ortaya koymuştur (Kennedy ve Newton, 1997). Fiziksel aktivite kişinin sağlığını, fiziksel yapısını, esnekliğini ve kilosunu dengelediği için kendini algılama ve benlik saygısını arttırdığı (Gleser ve Mendelberg, 1990) ve artan endorfinin pozitif duygu duruma öncülük ettiği söylenmektedir (Daley, 2002). Fiziksel aktivitenin bu pozitif etkileri doğrultusunda birçok gelişmiş ülkede fiziksel aktiviteye katılımı özendirmek, toplum sağlığının öncelikli hedefleri arasında yer almıştır (Cengiz, Aşçı ve İnce, 2008). Bu hedefleri gerçekleştirebilmek, fiziksel aktiviteye katılımı arttırmakla mümkündür ve bu bağlamda fiziksel aktivite davranışının devamlılığı sağlamak için etkili olan psikolojik olguları ortaya koymak önemlidir. Son zamanlarda, fiziksel aktivite ve egzersize ilişkin psikolojik faktörler ve kavramlar, spor ve egzersiz psikolojisi alanında çalışmalar yapan araştırmacıların ilgi odağı olmuştur (Biddle, Fox ve Boutcher, 2000).

Düzenli egzersiz yapan ve devam eden bireylerin sayısını arttırmak, insanlarda fiziksel olarak aktif bir yaşam tarzı oluşturmak için egzersizde etkili olan psikolojik ve sosyolojik faktörleri belirlemek gerekmektedir. Sağlık için yararlı fiziksel aktivite içinde bulunma

(5)

konusunda depresyon, psikolojik iyi oluş ve öz-yeterlilik gibi çeşitli psikolojik faktörleri anlamak, bir hayat biçimine ait bu davranışın hastalıklarla mücadele ve hayat kalitesini arttırma rolü göz önüne alındığında çok önemlidir.

Fiziksel olarak aktif yaşamanın sağlığa olan faydaları bu konuda yapılan araştırmalar tarafından açıkça ortaya konmuştur (Department of Health [DoH], 2011). Kalp-dolaşım hastalıkları, şeker hastalığı ve kanser gibi hastalıkların risklerini azaltarak yaşamımıza faydalı olan egzersiz (Lee et al., 2012), aynı zamanda duygu durumumuzu, genel öz-yeterliliği ve psikolojik olarak iyi oluş halimizi de olumlu yönde etkilemektedir (Johansson, Hartig, & Staats, 2011; Netz, Wu, Becker, & Tenenbaum, 2005). Son zamanlarda bireylerin sağlıklı kalabilmesi için yapılan tavsiyeler minimum olarak haftada ortalama 150 dakika orta şiddette fiziksel aktivite yapılması gerektiği yönündedir. Sağlık için yapılan bu türden tavsiyelere rağmen İngiltere' de yetişkin erkeklerin %60' ı, yetişkin kadınların %72' si söz konusu fiziksel aktivite düzeyine ulaşmış değildirler (Department of Health [DoH], 2011). Türkiye’ de ise spora katılım oranlarının belirlenmesine yönelik kapsamlı yapılan çalışmalar son derece azdır. Bu konuda yapılan en kapsalı araştırma Savcı ve ark. (2006) tarafından yapılmış ve 1097 üniversite öğrencisinin fiziksel aktivite düzeyini araştırılan çalışmada öğrencilerin aktiflik düzeylerinin düşük olduğunu belirtilmiştir. Fiziksel aktivite davranışını devamlılığını sağlamak halk sağlığı çalışanları tarafından farkedilmektedir (Penn, Moffatt, & White, 2008).

Fiziksel olarak aktif olmayan kişiler egzersiz programına başlamaya en istekli grup olmakla beraber fiziksel aktivite davranışını benimseme ve bu davranışı devam ettirme konusunda en dirençli gruptur. Yürüyüş aktif olmayan bireylerde fiziksel aktivite düzeyini arttırmak ve aktif yaşam biçimini benimsetmek için en uygun egzersiz türüdür (Lee & Buchner, 2008). Yürüyüş benimsenmesi kolay olan ve ulaşılabilir bir egzersiz türü olduğu için halk sağlığını arttırma yönündeki uygulamalarda sıklıkla kullanılmaktadır (Lee & Buchner, 2008) ve duygu durumu üzerindeki olumlu etkileri dolayısıyla (Ekkekakis, Parfitt, & Petruzzello, 2011), son zamanlarda yapılmış olan, uzun dönemli ve fiziksel olarak aktif olmayan yetişkinlere yaptırılan grup halindeki yürüyüş çalışmalarında tercih edilmiştir (Kassavou, Turner, & French, 2013).

Egzersize yeni başlayan veya egzersizi bırakmış olup yeniden başlayan kişilerde, fiziksel aktivite davranışının benimsenmesi ve devam ettirilmesi konusundaki psikolojik süreçleri araştıran çalışmalar gittikçe artmaktadır (Rodgers, Hall, Duncan, Pearson, & Milne, 2010). Bu çalışmalardan elde edilen bulgular çok geniş bir alan olan egzersizde psikolojik süreçlerle ilgili olan bilgilerimize eklenmektedir (Thøgersen-Ntoumani & Ntoumanis, 2006;

(6)

Vansteenkiste, Simons, Soenens, & Lens, 2004). Egzersiz davranışı hakkında yapılan çalışmalar genelde egzersize devam eden kişiler üzerinde yapılmaktadır. Egzersizi tamamen bırakan veya egzersizi bırakıp tekrar başlayan kişiler üzerinde yapılan çalışmalar son derece azdır (Rodgers et al., 2010). Halbuki egzersizi bırakan kişilerin veya bu davranışa ara verenlerin yaşadığı psikolojik süreçleri ortaya koymak da bu davranış değişim sürecini anlama konusunda aynı oranda önemlidir (Prochaska & DiClemente, 1983; Öderse et al., 2010).

Bu konunun önemli olduğu Buckworth ve Dishman (2002) tarafından yapılan çalışmada, egzersize başlayanların %50' sinin egzersize başladıktan sonra bu alışkanlığı edinemeyip egzersizi bıraktıklarını belirleyen istatistikle ortaya konulmuştur. Egzersiz davranışını benimseme, devam etme, ara verme ve bırakma şeklindeki değişim süreçlerini ele almak için boylamsal yaklaşımlı ve nitel araştırma ihtiyaç duyulmasına rağmen, bu araştırma dizaynı ile yapılan çalışmalar oldukça azdır (Fortier et al., 2012).

Bireylerin genel sağlık düzeylerini belirleme veya belli noktalarda olmasını sağlamayla ilişkili belli modeller mevcuttur. Bunun yanısıra daha detaylı incelemeler ile birlikte egzersiz davranışını açıklamaya yönelik birçok model ortaya konmuştur (Spencer ve ark., 2006). Bu modellerden biri olan Kuramlarüstü Model (KÜM) son yıllarda bireylerin egzersiz davranışının belirlenmesi ve açıklanmasında sıklıkla kullanılmaktadır ve bireyin sağlık davranışındaki değişimi basamak temelli olarak açıklamaktadır. 1980’lerin başından beri birçok sağlık davranışında uygulanan KÜM (Prochaska ve DiClemente, 1984)”, sağlık promosyonu içerisindeki modellerin planlanmasında en çok kullanılan program olma özelliğini taşımaktadır.

KÜM, kişinin egzersiz davranışının açıklanmasından önce, tütün kullanımı, cinsellikle bulaşan hastalıklar, gebelik önleme, kanser önleme davranışı, bağımlılık yapıcı maddeler ve beslenme alışkanlıkları gibi birçok bağımlılık içeren sağlık davranışlarının açıklanmasında kullanılmıştır.

KÜM, egzersiz alanına birçok araştırmacı tarafından uygulanmıştır (Adams ve White, 2002;

Buxton ve ark., 1996; Marshall ve Biddle, 2001; Spencer ve ark., 2006). Bu model, kişilerin davranış değişikliğini istemeleri durumunda, bu değişimi yerine getirmeleri konusunda bireye yardım etme ve değişim sürecini kavrama üzerine odaklanır ve değişimi aşamalı, devamlı ve dinamik bir yapı olarak tanımlar. Bireylerin sorunlu eski davranışlardan (örneğin; sigara içme, aşırı yemek yeme, egzersiz yapmama.) yeni davranışlara (sigarayı bırakma, gereksinim ölçüsünde yeme, egzersiz yapma.) doğrudan gitmediğini, aşamalar dizisi içinde ilerlediğini savunurlar (Burbank, Reibe, Padula, 2002; Goudie, 2001). Bu modelde değişim bireyin sorunlu, sağlıksız bir davranışının varlığından haberdar olması ile başlar ve zaman içinde sorunlu davranışın farklılaştığı ve yeni olumlu sağlık davranışının benimsendiği noktaya kadar devam

(7)

eder. Bu kuram, toplumsal, gelişimsel veya dışarıdan baskı yoluyla empoze edilen değişimden ziyade isteğe bağlı gelişen değişim olgusuna odaklanmıştır. Bunun dışında bu modelin diğer bir özelliği hem var olan davranışımız hem de niyetlenilen davranış üzerine odaklanmasıdır (Erol ve Erdoğan, 2007; Marshall ve Biddle, 2001). Bu model, davranış değişiminin aşamalarını ortaya koyar ve bu aşamalara kapsamlı bir açıklama getirir. Davranış değişimini ya hep ya hiç şeklinde olduğunu reddederek, bir davranıştan uzaklaşan bireylerin bu davranışa tekrar niyetlenebileceğini de göz önünde bulundurur. Dolayısıyla davranış değişikliği, olumlu davranışı sergilemek veya sergilememek gibi iki taraflı bir hal olmaktan çok bir süreç olarak görülmektedir (Kafalı, 2009). Egzersiz psikolojisi alanında yapılan çalışmalarda, egzersizi benimseme ve devam ettirmede farklı dönemlere odaklanan dinamik modeller önerilmiştir. Bu modelin, dinamik bir süreç olarak tanımlanmasının nedenlerinden biri farklı safhalardaki kişilerin farklı süreçlere nasıl tepki verdiğini ortaya koyması; bir diğeri ise, bir davranışı değiştirmeye çalışan kişilerin eski davranışlarına dönebileceğinin kabul etmesidir. Egzersiz dinamik bir davranıştır ve egzersiz davranışının benimsenmesi ve sürdürülmesindeki farklı geçişlerin incelenmesi zorunludur ayrıca bahsi geçen model davranış değişimini dinamik bir süreçte açıkladığı için bu alanda bu kuramın kullanılması uygun görülmektedir (Cooney, 1996;

Prochaska ve Velicer, 1997), 338). KÜM fiziksel aktivite ve egzersizde davranış değişimi amacıyla kullanılmış ve bu modelin bu alanda da yararlı olabileceği öne sürülmüştür (Cengiz, Aşçı ve İnce, 2010; Prochaska ve Velicer, 1997). Yapılan çalışmalar egzersiz davranışını artırma çalışmalarının KÜM’ e temellendirilmesi gerektiği düşüncesini desteklemektedir (Purath, Miller, McCabe ve Wilbur, 2004; Woods, Mutrie ve Scontt, 2002). Marcus ve arkadaşları değişim aşaması modeli olarak da isimlendirdikleri KÜM, egzersiz davranışına 1990’lı yılların başlarında (Burbank, Reibe, Padula, 2002) uygulamışlardır. O zamandan bu yana, KÜM fiziksel aktiviteyi artırma girişimlerinde birçok araştırmacı tarafından kullanılmıştır (Burbank, Reibe, Padula, 2002; Dearden ve Sheahan, 2002; Fallon ve Hausenblas, 2004; Kirk ve ark., 2001). Bu çalışmada da bu kuram çerçevesinden fiziksel aktivite davranışı ele alınacaktır. Araştırma kapsamında KÜM çerçevesinde ele alınacak psikolojik kavramlar ise depresyon, öz-yeterlilik ve psikolojik iyi oluş halidir.

Bu çalışmada ele alınan psikolojik kavramlardan biri de kişinin çevresinde olup bitenler üzerinde etkili olabilecek biçimde bir edimi başlatıp sonuç alıncaya kadar sürdürebileceğine olan inancı olarak tanımlanan “öz yeterlik” kavramıdır. Öz-yeterlilik, Bandura tarafından kişinin kendisinden beklenen durumları yönetmesini sağlayacak yeteneklere olan inancı şeklinde tanımlanmıştır (Luszczynska ve ark., 2005). Öz-yeterlilik modeli Bandura' nın sosyal

(8)

bilişsel modelinden türemiştir ve davranışın çevresel, davranışsal ve bilişsel faktörler ile şekillendiğini ileri sürmüştür (Bandura, 1977). Öz-yeterlilik teorisi aslında bir bireyin edindiği ve zor durumlarda kullanacağı duygusal performansını kontrol edebilme kabiliyetidir (Schunk, 1991).

Çalışmada araştırılan bir diğer konu psikolojik olarak iyi olma halidir ve bu konu aynı zamanda egzersize bağlılık ile de ilgilidir. Egzersiz katılımcılarının düşük düzeyde stres, kaygı ve depresyon problemleri yaşıyor olmaları egzersiz programına katılmak için faydalı olabilmektedir. Aynı şekilde bireylerin düşük düzeyde psikolojik iyi olma durumları egzersize katılımda da etkili olabilir. Örneğin Muraven ve Baumeister (2000) insanların kendisini değiştirmeleri için sınırlı düzeyde enerjiye sahip olduklarını ve zihinsel stresin de bu enerjiyi düşürebileceğini iddia etmişlerdir. Ayrıca psikolojik iyi oluş halinin düşük düzeyde olması güven ve öz-yeterlilik kavramlarıyla ilişkili olabilir. Depresif veya stresli olan bireyler egzersiz programını tamamlama konusunda sorun yaşayabilirler ve bu durum kişinin psikolojik iyi halini doğal olarak olumsuz etkiler (Jones, Harris, Waller, ve Coggins, 2005).

Araştırma kapsamında ele alınan depresyon ise tüm dünyada milyonlarca insanın yaşam kalitesini negatif yönde etkileyen duygusal bir durumdur (Gelenberg, 2010). Depresyon tedavisinde öncelikle farmakoterapi ve psikolojik müdahaler kullanılmaktaydı. Ancak son zamanlarda yapılan çalışmalar egzersizin geleneksel tedavilere yardımcı olarak depresyon septomlarını azaltığını ortaya koymuştur (Antunes ve ark., 2005; Blumenthal ve ark., 1999;

Singh, Clements ve Singh, 2001; Chu ve ark., 2011; Callaghan ve ark., 2011).

Tüm dünya üzerinde sağlık davranışını etkileme olasılığı bulunan uygulamaları desteklemek, pekiştirmek ve bu uygulamaları etkileyecek faktörleri uygun hale getirmek önemli bir ihtiyaç olarak görülmektedir. 18–65 yaş arası bireylerde sağlık davranışının açıklanmasında önemli olan KÜM de bu sürecin önemli temel taşlarından biri olarak görülmektedir. Bununla birlikte, hareketsizlik problemini çözme amacı ile egzersiz temelli olarak geliştirilen KÜM model ile ilgili yapılan çalışmaların ülkemiz dışında çok üst düzeye ve sayıya ulaştığı gözlemlenmektedir. Bilimsel çalışmaların toplum üzerindeki etkilerinin, konu ile ilgili yapılan çalışma sayısının arttırılması ve konu ile ilgili uygulamaların arttırılması sonucu görülebileceği savunularak, bu araştırmada, 24-60 yaşları arasındaki bireylerin egzersiz danışmanlığı ve 8 haftalık egzersiz programı sonrası egzersiz davranışı ve çeşitli psikolojik faktörlerin (depresyon, genel öz-yeterlik ve psikolojik iyi oluş) farklılığını ortaya koymak amaçlanmıştır.

(9)

GEREÇ VE YÖNTEM

Katılımcılar

Namık Kemal Üniversitesi' nde çalışan yaşları 24-60 arasında değişen toplam 50 akademik ve idari personel (23 kadın, 27 erkek) gönüllülük esasına göre araştırmaya katılmıştır.

Çalışmaya katılan personelin yaş ortalamaları 40.96 (SS= 8.55) olarak hesaplanmıştır. Kadın katılımcıların yaş ortalaması 38.27 (SS= 7.61), erkek katılımcıların yaş ortalamaları ise 44.16 (SS= 8.60)’ dur. Çalışmaya katılacak tüm gönüllülere yazılı bilgilendirme ve onay formu imzalatılmıştır.

Çalışma Prosedürü

Çalışmaya başlamadan önce Namık Kemal Üniversitesi, Bilimsel Araştırma ve Yayın Etik Kurulu’ ndan onay alınmıştır. Araştırma kapsamında Namık Kemal Üniversitesi web sitesi duyurular sayfasında çalışma ile ilgili duyuru yayımlandı. Araştırmaya katılmak isteyenlerin kurs katılım sayfasından giriş yapmaları istendi ve bu girişler vasıtasıyla programa katılmak isteyenlerin listesi belirlendi. Web sayfasından duyurunun herkese ulaşılmaması göz önünde bulundurularak, sosyal medya üzerinden ve üniversitede ilgi çekici noktalara afişler asılarak üniversite geneline araştırma ile ilgili duyurular yapıldı ve katılımcıların araştırmacılara ulaşması sağlandı. Araştırma öncesinde egzersiz hakkında bilgilendirme semineri düzenlendi.

Araştırmaya katılacak kişiler önceden aranarak çalışma ortamlarında ziyaret edildi. Bu ziyaretlerde araştırmayla ilgili tekrar bilgilendirme yapıldı ve katılımcıların sorularına yanıtlar verildi. TANİTA ile ölçüm yapılacağı için katılımcıların ölçümden önce tuvalet ihtiyaçlarını gidermiş olmaları, üç saattir sıvı tüketmemiş olmalarına, kadınların adet dönemlerine denk gelmemesi konularına dikkat edildi. TANİTA ölçümleri esnasında katılımcılar üzerlerindeki metal eşyalar çıkarıldı, çıplak ve kuru ayak ile ölçüldüler. Katılımcılara adımsayar, egzersiz defteri verildi ve anketler uygulandı. Egzersiz uygulamaları başlamadan bir hafta önce ve 8 haftalık egzersiz programı süresince katılımcılardan günlük adım sayılarını ve fiziksel etkinliklerini not etmeleri istendi. 8 hafta sürecek olana egzersiz programında 30 dakika yürüyüş sonrası katılımcılara direnç egzersizleri uzmanlar eşliğinde yaptırıldı. Egzersiz programı süresince katılımcılara telefonda grup mesajları aracılığıyla bilgilendirme devam etti ve egzersize motive eden mesajlar paylaşıldı. Grup egzersizlerine katılmak için zaman ve mekân anlamında uygun olmayan kişiler kendilerine uygun bir zaman diliminde ve yerde yürüyüşlerini yaptılar ve direnç egzersizlerinin videosu gene telefon aracılığı ile katılımcılarla

(10)

paylaşıldı. 8 hafta egzersiz programı bittikten bir hafta sonra tekrar vücut analizi yapıldı ve anketler uygulandı. Egzersiz uygulamaları bittikten 2 ay sonra katılımcılar telefon ile aranıp, egzersize devam edip etmedikleri soruldu ve cevapları not edildi.

KUM kapsamında Egzersiz Danışmanının Stratejileri

Katılımcıların egzersize katılması ve 8 hafta boyunca devam etmeleri için çeşitli danışmanlık stratejileri kullanılmıştır. Bunlar:

1. Bilinçlenme: Danışanın egzersiz davranışının olumlu taraflarının farkına varmaya ve bunları kabul etmeye başlamasıdır. Egzersiz hakkındaki bilgilendirme semineri bu amaçla yapılmıştır.

2. Duyuşsal Uyarılma: Çoğunlukla bireyin problemli davranışı ile ilgili duyuşsal deneyimlerini içeren etkili değişim bakış açısının gelişmesi ve bireyin hissettiklerini birileriyle paylaşmayı deneyimlediği süreçtir. Örneğin; egzersiz yapmamasının, sağlığını olumsuz etkilediğini düşünmesi. Katılımcılarla yapılan birebir sohbetlerde egzersiz yapmamanın sağlığa olumsuz etkisine dair konuşmalara sıklıkla yer verilmiştir.

3. Kendini Kendini Değerlendirme: Bireyin kendisini, sağlıklı ve sağlıksız davranışla ilişkili olarak bilişsel ve duygusal açıdan nasıl değerlendirdiğini açıklamaktadır. Egzersiz defteri kullanılarak danışanın egzersizle ilgili mevcut durumunun, egzersiz ile ilgili düşüncelerinin, egzersiz alışkanlıklarının ve aktiflik düzeyinin belirlendiği, kayıt edilmesi sağlanmıştır. Telefondaki bazı egzersiz uygulamaları kullanarak (Örn. Strava) aynı zamanda katılımcıların kendilerini dijital anlamda da kaydetmeleri sağlanmıştır.

4. Uyarıcı Kontrolü: Uyarıcı kontrolü davranışçı terapide kullanılan ana stratejidir.

Egzersizle alakalı istenmeyen davranışı tetikleyecek çevresel ya da sosyal etmenler düzenlenir (Spahn ve ark., 2010). Katılımcılarla yapılan birebir danışmanlıkta neden egzersiz alışkanlığına sahip olmadığına dair sorular sorulmuş ve bu noktada egzersiz davranışına engel olan hususlar konusunda katılımcıların farkındalığının arttırılması sağlanmıştır.

5. Motivasyonel Görüşme: Danışan odaklı bir strateji olan güdüsel görüşmede danışanın duygu ikilemlerini keşfedip çözümleyebilmesi için açık uçlu sorular, reflektif dinleme, doğrulama ve özetleme teknikleri ile davranış değişikliğinin gerçekleştirilmesi hedeflenmektedir (Spahn ve ark., 2010).

(11)

6. Sorun Çözme: Egzersize katılımı engelleyen etmenlerin belirlenmesi, çözümler için beyin fırtınasının yapılması, olası çözüm önerilerinin artı ve eksi yönlerinin gözden geçirilmesi, çözüm önerilerinin uygulanması, çözümlerin etkinliğinin değerlendirilmesi ve stratejilerin tekrar düzenlenmesinde danışanlar ile işbirliği yapıldığı aşamadır (Spahn ve ark., 2010).

7. Sosyal Destek: Sosyal destek, davranış değişikliğinin desteklenmesinde aile, arkadaş çevresi, meslektaşlar oluşan bir ağ oluşturup bu ağı bilgi, cesaretlendirme, duygusal destek ve çevresel etmenlerin iyileştirilmesi hususlarında kullanabilme kabiliyeti olarak tanımlanmaktadır (Spahn ve ark., 2010). Sosyal desteği sağlamak amacı ile katılımcılar arasında telefonda mesajlaşma grubu kurulup hem danışman hem de birbirleriyle iletişime geçmeleri için ortam hazırlanmıştır. Telefondaki bazı egzersiz uygulamaları kullanarak (Örn. Strava) katılımcıların sosyal paylaşımları sağlanmış, birbirlerinin egzersiz gönderilerine beğeni göndererek birbirlerini desteklemeleri sağlanmıştır.

8. Hedef Koyma: Danışanın ve egzersiz danışmanı ile işbirliği yaparak, egzersizde bulunduğu aşama ve fiziksel aktiflik düzeyini tespit edip, gelecekte gelmek istediği düzeyi belirlediği, bu hedefe ulaşma için danışan ile danışman işbirliğiyle olası eylem planını belirlediğini bir stratejidir (Spahn ve ark., 2010).

Veri Toplama Araçları

Çalışmada "Kişisel Bilgi Formu", “Tanita BC-545”, "Genel Öz-Yeterlik Ölçeği (GÖYÖ)", "Beck Depresyon Ölçeği (BDÖ)" “Egzersiz Davranışı Değişim Basamakları Anketi (EDDBA)” ve " Psikolojik İyi Oluş Ölçeği (PİOÖ)" örneklem grubuna uygulanmıştır.

Kişisel Bilgi Formu

Araştırmacı tarafından geliştirilen kişisel bilgi formu 8 maddeden oluşmaktadır ve sırasıyla katılımcıların yaş, cinsiyet, egzersiz yapıp yapmadığı ve serbest zamanlarını nasıl değerlendirdiğine ilişkin bilgileri kapsamaktadır.

Vücut analizi

Katılımcıların vücut analizlerini yapmak için TANİTA Innerscan vücut analizatörü, model BC-545 kullanılmıştır. Vücut ağırlığı, vücut kitle indeksi (VKİ), vücut yağı, sıvısı ve kas

(12)

oranları, fiziksel aktivite düzeyi, kemik ağırlığı, metabolik yaş ve iç yağlanma oranları TANİTA BC-545 vücut analizatörü ile belirlenmiştir.

Genel Öz-Yeterlik Ölçeği (GÖYÖ)

Sherer ve arkadaşları (1982) tarafından 23 madde olarak oluşturulmuştur. Sosyal Öz- yeterlik ve özgül bir davranış alanına işaret etmeyen Genel Öz-Yeterlik olmak üzere iki faktörlü bir yapıdan oluşan ölçek özgün haliyle 14 derecelidir. Ölçek Sherer & Adams (1983) tarafından yapılan bir araştırma ile 5’ li likert tipi ölçeğe çevrilmiş olup ölçekte puanların artması öz- yeterliğin artması anlamına gelmektedir. Yıldırım ve İlhan (2010) tarafından yapılan çalışmada Magaletta ve Oliver (1999) tarafından 17 madde haline getirilen Genel Öz-Yeterlik Ölçeği Türk Kültürüne uyarlanmıştır (Yıldırım ve İlhan, 2010). Bu süreçte araştırmacılar psikoloji, psikiyatri, dilbilim ve sosyoloji alanında uzman akademisyenlerden destek alarak ölçeği kültüre uygunluk, anlaşılabilirlik ve amaca uygunluk açısından değerlendirmişlerdir. Yıldırım ve İlhan (2010), Genel Öz-Yeterlik Ölçeği’ nin ölçüt dayanaklı geçerliğini belirlemiş ayrıca faktör yapısını belirlemek üzere açımlayıcı faktör analizi ve varimax rotasyonu kullanmıştır.

Açımlayıcı faktör analizi sonuçları öz-değeri 1’den büyük 3 faktöre işaret etmektedir. Ayrıca test- tekrar test, iki yarım güvenirliği ve Cronbach alpha katsayısı ile güvenirliğe ilişkin kanıtlar elde edilmiştir. Ölçeğin test-tekrar test güvenirlik katsayısı ilişkin pearson korelasyon katsayısı orta düzeyde ve anlamlı bir ilişki olduğunu göstermektedir (r=.80, p<.001)’ dir. Çalışmaya ilişkin alfa katsayısı ise .80 (α>.60) olarak bulunmuştur ve iki yarım güvenirliği ise .77 olarak belirlenmiştir. İki yarım güvenirliği ve cronbach alfa katsayıları ölçeğin güvenilir (Kalaycı, 2006) olduğuna işaret etmektedir (Yıldırım ve İlhan, 2010). Bu çalışma kapsamında ölçeğin iç tutarlık katsayısının .89 olduğu gorülmüştür.

Beck Depresyon Ölçeği (BDÖ)

Beck (1961) tarafından geliştirilen BDÖ, depresyonla ilgili olarak duygusal, bilişsel ve motivasyonel boyutlarda gözlenen semptomların şiddetini ölçmeyi amaçlayan, 21 maddeden oluşan bir kendini değerlendirme ölçeğidir. Her bir madde, depresyona özgü bir davranışsal örüntüyü ifade eden azdan çoğa doğru derecelendirilmiş cümlelerden oluşmaktadır. Dörtlü Likert tipi ölçüm sağlamaktadır. Ölçekten alınan en düşük puan 0, en yüksek puan ise 63’tür.

Bu ifadeler depresyonun belirtileri ile ilgilidir: Karamsarlık, ağlama nöbetleri, suçluluk duygusu, depresif ruh hali, doyumsuzluk, başarısızlık duygusu, tedirginlik, iştah kaybı, sosyal çekilme, kararsızlık, yorgunluk, bedensel imajın çarpıtılması, uyku bozukluğu, somatik

(13)

meşguliyetler, çalışma inhibisyonu ve libido kaybıdır. Bu ölçeğin ve diğer bir çevirisi olan Beck Depresyon Envanterinin Türkçe’de geçerlik ve güvenirlik çalışmaları, sırası ile Teğin (1980) ve Hisli (1988, 1989) tarafından yapılmış ve BDÖ’nün kesme puanının 17 olarak kabul edildiği belirtilmiştir. Bu çalışma kapsamında ölçeğin iç tutarlıkkatsayısi .90 olduğu gorülmüştür.

Psikolojik İyi Oluş Ölçeği (PİOÖ)

Sekiz maddeden oluşan Psikolojik İyi Oluş Ölçeği olumlu ilişkilerden yeterlik hislerine, anlamlı ve amaçlı bir yaşama sahip olmaya kadar insan fonksiyonunun önemli öğelerini tanımlamaktadır. Diener ve arkadaşları (2009) tarafından Türkçe' ye uyarlanan Psikolojik İyi Oluş Ölçeği’nin maddeleri kesinlikle katılmıyorum (1) ile kesinlikle katılıyorum (7) şeklinde 1–7 arasında cevaplanmaktadır. Bütün maddeler olumlu şekilde ifade edilmektedir. Puanlar 8 (tüm maddelere kesinlikle katılmıyorum cevabı verilirse) ile 56 (tüm maddelere kesinlikle katılıyorum cevabı verilirse) arasında değişmektedir. Yüksek puan kişinin birçok psikolojik kaynak ve güce sahip olduğunu gösterir. Üniversite öğrencileri ile yapılan geçerlik çalışması sonucunda ölçeğin tek faktörden oluştuğu ve toplam açıklanan varyansın %53 olduğu saptanmıştır. Ölçek maddelerinin faktör yükleri .61 ile .77 arasında değişmektedir. Ölçeğin Cronbach alfa iç tutarlık katsayısı .87 olarak bulunmuştur. Ölçek psikolojik iyi oluşun yönleri ile ilgili ayrı ayrı ölçümler sağlamasa da, o önemli olduğuna inandığımız farklı alanlarda olumlu işlevler ile ilgili genel bir bakış sağlamaktadır (Diener ve ark., 2010). Bu çalışma kapsamında ölçeğin iç tutarlıkkatsayısi .79 olduğu gorülmüştür.

Egzersiz Davranışı Değişim Basamakları Anketi (EDDBA)

Kuramlar Üstü Teorem çerçevesinde, kişinin bulunduğu egzersiz davranış basamağının belirlenmesi amacı ile “Egzersiz Davranışı Değişim Basamakları Anketi, EDDBA” (Exercise Stages of Change Questionnaire) kullanılmıştır. EDDBA, Marcus ve Lewis (2003) tarafından geliştirilmiş ve Türkçe’ye uyarlama çalışması Cengiz ve ark. (2008) tarafından yapılmıştır.

Anket 4 maddeden oluşmaktadır. Katılımcıların egzersiz yapmaya yönelik isteklerini belirlemeye çalışılan ankette yer alan maddeler evet/hayır şeklinde cevaplandırılmaktadır.

Anket, beş farklı ama döngüsel olarak birbirini takip eden egzersiz davranışı değişim basamağını belirlemeye yöneliktir. Bu değişim basamakları sırası ile Eğilim Öncesi, Eğilim, Hazırlık, Hareket ve Devamlılık ’tır. Eğilim Öncesi (EÖ) basamağında birey aktif değildir ve gelecek 6 ayda da aktif olmayı düşünmemektedir. Eğilim (E) basamağında ise kişi fiziksel olarak aktif olmamakla birlikte, gelecek 6 ayda aktif olmayı düşünmektedir. Diğer bir basamak Hazırlık (H)’tır ve bu basamakta birey fiziksel olarak aktif olmakla birlikte, bireyin fiziksel

(14)

aktivite düzeyi istenilen ve önerilen düzeyde değildir. Hareket (H) ve Devamlılık (D) basamaklarında bulunan bireyler ise 6 aydan az veya daha fazla bir süredir fiziksel aktivite yapmaktadır.

Fiziksel Aktivite Düzeyi

Katılımcıların 8 haftalık egzersiz programı boyunca fiziksel aktivite düzeylerini belirlemek üzere adım sayıları kayda alınmıştır ve bu ölçümde Digiwalker W-5 pedometre (adım sayar) aleti kullanılmıştır.

Verilerin Toplanması

GÖYÖ, BDÖ, PİOÖ ve EDDBA ölçekleri araştırmacı tarafından yüzyüze ve bireysel olarak uygulanmıştır. Personele dağıtılan 201 anketten 81 tanesi geri dönmüş, 31 tanesi egzersize başlama ve devam etme konusunda istekli görülmediği için araştırma kapsamı dışında bırakılmış; 50 tanesi değerlendirmeye tabi tutulmuştur. Katılımcılara araştırmaya başlamadan bir hafta önceki varolan fiziksel aktivite düzeylerini, araştırmaya başladıktan sonraki günlük fiziksel aktivite düzeylerini ve gelecekte ulaşmak istedikleri aktiflik düzeylerini kaydetmeleri için defter verilmiştir. Katılımcılara verilen defterler araştırma sonunda toplanmış ve katılımcıların adım sayıları bu şekilde kayıt altına alınmıştır. Tüm veriler araştırmacılar tarafından SPSS programına aktarılmıştır.

Verilerin Analizi

Araştırma boyunca elde edilen veriler SPSS 18 istatistik programına girilmiştir.

Araştırma grubunun özelliklerinin tanımlanması için betimsel istatistik analizi (ortalama, standart sapma, frekans ve yüzde), araştırmada ele alınan değişkenlerin egzersiz yapan gruptaki 8 haftalık egzersiz uygulaması öncesi ve sonrası farklılıklarının incelenmesi amacıyla bağımlı örneklemelerde t testi analiz yöntemi kullanılmıştır.

(15)

BULGULAR

Tablo 1: Egzersiz programına katılan personelin egzersiz öncesi ve sonrası bazı psikolojik faktörler ve fiziksel aktivite davranışına ilişkin bulgular

Değişkenler Ölçümler Ort. SS t df p

Egzersiz basamağı 1.ölçüm 1.82 0.98

-10.349 49 .000***

2.ölçüm 3.46 0.61 Adım sayısı 1.ölçüm 5352.00 827.40

-41.126 49 .000***

2.ölçüm 10936.10 732.57 Psikolojik iyi oluş 1.ölçüm 37.40 3.84

-14.440 49 .000***

2.ölçüm 47.96 4.58 Depresyon 1.ölçüm 10.14 9.34

-2.899 48 .16

2.ölçüm 10.51 8.67 Genel Öz-yeterlik 1.ölçüm 50.86 12.37

-10.283 49 .000***

2.ölçüm 65.54 7.48 ***: p<0.001

Katılımcıların 8 haftalık egzersiz programı öncesi ve sonrası egzersizde bulundukları safha, adım sayısı, psikolojik iyi oluş, depresyon ve genel öz-yeterlik düzeyleri arasındaki farklılığı test etmek amacıyla bağımlı örneklemelerde t testi istatistiksel analiz yöntemi kullanılmıştır.

Elde edilen veriler doğrultusunda katılımcıların egzersiz öncesi ve sonrası egzersiz davranış değişim basamağı, adım sayısı, psikolojik iyi oluş ve genel öz-yeterlik düzeyleri arasında farklılık olduğu görülmüştür (p<0.05). 8 haftalık egzersiz sonrasında üniversite personelinin egzersizde yer aldıkları safhada, adım sayılarında, psikolojik iyi oluş ve genel öz- yeterlik düzeylerinde artış görülmüştür. Egzersiz uygulaması sonrası katılımcıların depresyon düzeyinde ise herhangi bir farklılık görülmemiştir (p>0.05).

(16)

Tablo 2: Egzersiz programına katılan personelin egzersiz öncesi ve sonrası fiziksel özelliklerindeki değişimine ilişkin bulgular

Değişkenler Ölçümler Ort. SS t df p

Kilo 1.ölçüm 82.15 17.21

9.262 49 .000***

2.ölçüm 79.23 16.76

VKİ 1.ölçüm 28.44 5.00

5.833 49 .000***

2.ölçüm 27.52 4.61 Yağ oranı 1.ölçüm 30.41 7.91

3.250 49 .002**

2.ölçüm 27.24 5.86

Sıvı 1.ölçüm 50.97 4.55

-5.010 49 .000***

2.ölçüm 52.96 3.85

Kas 1.ölçüm 53.86 14.18

-.856 49 .396

2.ölçüm 54.75 12.25

FAD 1.ölçüm 3.24 1.30

-3.023 49 .004**

2.ölçüm 3.86 1.44 Kemik ağırlığı 1.ölçüm 2.93 0.69

.214 49 .832

2.ölçüm 2.91 0.71 Metabolik yaş 1.ölçüm 46.45 14.45

3.485 49 .001**

2.ölçüm 42.34 13.12 İç yağlanma oranı 1.ölçüm 11.21 10.80

2.204 47 .032*

2.ölçüm 7.93 4.41 *: p<0.05, **: p<0.01, ***: p<0.001

Katılımcıların 8 haftalık egzersiz programı öncesi ve sonrası fiziksel özellikleri arasındaki farklılığı test etmek amacıyla bağımlı örneklemelerde t testi istatistiksel analiz yöntemi kullanılmıştır.

Elde edilen veriler doğrultusunda katılımcıların egzersiz öncesi ve sonrası fiziksel özellikleri arasında farklılık olduğu görülmüştür (p<0.05). 8 haftalık egzersiz sonrasında üniversite personelinin kilo, VKİ, yağ oranları, metabolik yaş ve iç yağlanma oranları arasında azalma; sıvı oranları ve fiziksel aktivite düzeylerinde ise artış görülmüştür. Egzersiz uygulaması sonrası katılımcıların kas oranları ve kemik ağırlıklarında ise herhangi bir farklılık görülmemiştir (p>0.05).

(17)

TARTIŞMA

Bu çalışmanın amacı Namık Kemal Üniversitesi'nde çalışan personelin fiziksel aktivite davranışının, bazı psikolojik faktörlerin ve fiziksel özelliklerin 8 haftalık teori odaklı egzersiz danışmanlığı sonrası farklılığını incelemektir.

Egzersiz konusunda bilincin arrtırılmasına yönelik bilgilendirme, fiziksel aktifliğin takip edilmesi, egzersiz danışmanlığı ve 8 hafta uzmanlar eşliğinde yapılan egzersiz uygulamaları sonrası katılımcıların egzersiz davranış değişim basamağı ve adım sayısında artış gözlenmiştir. Bu konuda yapılan önceki çalışmalar bu araştırmayı desteklerken (Buckworth ve Wallace, 2002; Fallon ve ark., 2005); bu çalışmanın aksine Atılgan ve ark.

(2015) tarafından yapılan çalışmada 12 haftalık yoga egzersiz programı sonrası katılımcıların fiziksel aktivite düzeylerinde herhangi bir farklılık bulmamıştır. KUM kapsamında yapılan egzersiz danışmanlığının adolesanlardan (Nigg ve Courneya, 1998), yetişkin gruba (Burbank ve ark., 2002; Greaney ve ark., 2008) kadar egzersiz davranışını etkilediği yönündeki çalışmalar literatürde mevcuttur.

Araştırmadan elde edilen bir başka bulgu ise 8 haftalık egzersiz uygulaması ve yönlendirmeler sonrası katılımcıların psikolojik iyi oluş ve genel öz-yeterlik düzeylerinin arttığıdır. Araştırmalar öz-yeterlilik kavramının egzersize katılım (McAuley, 1992), kilo kontrolü (Bernier ve Avard, 1986) ve sağlıkla ilişkili davranışların geliştirilmesinde (O'Leary, 1992; Strecher, DeVellis, Becker ve Rosenstock, 1986) etkili olduğunu ortaya koymuştur.

Örneğin, McAuley ve Jacobson (1991) önceden sedanter olup bir süre egzersiz uygulaması yaptırılan kadınlarda öz-yeterliliğin egzersize bağlılık ve egzersiz süresi ile ilişkili olduğunu bulmuşlardır. McAuley, Lox ve Duncan (1993) ise yetişkin bireylerde öz-yeterliliğin egzersizde devamlılığı öngördüğünü bildirmişlerdir. Araştırmamızla benzer bir şekilde psikolojik iyi oluş kavramı ile fiziksel aktivite arasındaki ilişkiyi önceki araştırmalar desteklemektedir (Fox, 1999). Bu alandaki güncel çalışmalar artık fiziksel aktivite davranışını anlamaya, bu davranışı arttırarak psikolojik iyi oluş haline de olumlu katkı sağlamaya yöneliktir (Sebire, Standage, & Vansteenkiste, 2009; Sebire, Standage, & Vansteenkiste, 2011).

Egzersiz uygulaması sonrası katılımcıların depresyon düzeyinde ise herhangi bir farklılık olmadığı tespit edilmiştir. Çalışmamız ile paralel olarak Atılgan ve ark. (2015) tarafından araştırmada 12 haftalık yoga egzersizi yapan bireylerin depresyon düzeylerinde herhangi bir farklılık gözlemlememiştir. Önceki çalışmalar depresyon tedavisinde egzersizin ilaç tedavisi (Brenes ve ark., 2007; Blumenthal ve ark., 2007) veya psikolojik müdehaleler

(18)

(Fremont ve Craighead, 1987) ile aynı etkiye sahip olduğunu belirtmiştir. National Service Framework for Mental Health (NICE) depresyon tedavisi gören kişilerde egzersizin bu süreçte kullanılmasını önermişlerdir (Donaghy 2000). NICE depresyon rehberine göre danışman eşliğinde yapılandırılmış, haftada üç kez (45 dakika-1 saat) 10-14 haftadan fazla hafif ve orta şiddetli egzersizin depresyon septomlarını düzene soktuğunu ileri sürmüşlerdir (NICE, 2009).

Scottish Intercollegiate Guidelines Network (SIGN) tarafından yayınlanan bir başka rehberde ise yetişkinlerde ilaç tedavisi olmadan egzersiz ile depresyon başedilebileceği önerilmiştir.

İngiltere' de egzersiz yönlendirme sistemi kurulmuş (DOH, 2001) ve egzersiz konusunda yardım almak isteyenlere fiziksel aktivite programı hazırlanarak destek olunmuş fakat genel değerlendirmeler sonrasında bu sistemin etkililiği konusunda yeterli kanıt bulunamamış ve gelecek çalışmalar için tavsiyelerde bulunamamıştır (Sorensen 2006).

Elde edilen bir diğer bulgu ise katılımcıların egzersiz uygulaması öncesi ve sonrası fiziksel özelliklerindeki değişimdir. 8 haftalık egzersiz sonrasında üniversite personelinin kilo, VKİ, yağ oranları, metabolik yaş ve iç yağlanma oranları arasında azalma; sıvı oranları ve fiziksel aktivite düzeylerinde ise artış görülmüştür. Bu çalışmadan elde edilen bulgular bu konuda yapılan önceki çalışmalar ile benzer sonuçlara sahiptir (Elmer ve ark., 2006; Johnson ve ark., 2008). Egzersiz uygulaması sonrası katılımcıların kas oranları ve kemik ağırlıklarında ise herhangi bir farklılık görülmemiştir.

Egzersiz uygulamaları bittikten 1 ay sonra katılımcılar telefon ile aranmış ve onlara egzersize devam edip etmedikleri sorulmuştur. Örneklem grubunum %72 (36 kişi)’ inin düzenli egzersiz yapamadığı öğrenilmiştir. Bu konuda yapılan önceki çalışmalar da, bu araştırmadan elde edilen bulgularla paralellik göstermektedir. Egzersiz ve spor psikolojisi alanında yapılan çalışmalar egzersizin fiziksel ve psikolojik faydalarının gerçekleşebilmesi için egzersize katılımın devamlı olması gerekliliğini belirtmesine rağmen, egzersize başlayanların yaklaşık olarak %50’si egzersizi ilk 6 ayda bıraktıklarını belirtmektedirler (Ntoumani ve Ntoumanis, 2006). Örneğin Sallis ve ark., egzersiz yapan 1800 kişi üzerinde yaptıkları çalışmada, egzersize katılanların %20’sinin bir veya iki kez egzersizi bırakıp yeniden başladığı (yani 3 veya daha fazla ay egzersiz yapmaması) ve %20’sinin de geçmiş 5 sene içinde 3 veya daha fazla kez egzersizi bırakıp yeniden başladığını belirtmişlerdir (Sallis et al., 1990). Buckworth ve Dishman (2002) tarafından yapılan çalışmada ise, egzersize başlayanların %50' sinin egzersize başladıktan sonra bu alışkanlığı edinemeyip egzersizi bıraktıklarını ortaya koymuşlardır.

(19)

SONUÇ VE ÖNERİLER

Araştırmadan elde edilen bulgular doğrultusunda, KUM kapsamında yapılan egzersiz danışmanlığının ve uzmanlar tarafından yaptırılan 8 haftalık egzersiz uygulamaların hem psikolojik hem de fiziksel olarak fayda sağladığı ve danışman ile yapılan egzersizlerin egzersize devamlılık konusunda etkili olduğu söylenebilinir.

Bu araştırma sonucunda insanların egzersiz danışmanına ihtiyacı olduğu tespit edilmiş ve bu bağlamda araştırma ve uygulamaya yönelik aşağıdaki öneriler belirlenmiştir:

1. Egzersiz konusunda insanların daha bilinçli hale gelmesi, kişilerin egzersiz danışmanlarınca takip edilmesi ve kişiye uygun egzersiz reçetesinin bireylere verilmesi için beden eğitimi öğretmenliği ve antrenörlük eğitimi gibi bu alanda uzmanlık alan öğrencilerin sağlık ocağı, hastaneler gibi sağlıkla ilişkili yerlerde istihdan edilmesi, 2. Toplum sağlığının arttırılması adına halkın bu konuda bilgiye rahat ulaşabileceği

imkanların devlet tarafından sağlanması ve bunun sağlık politikası haline getilmesi;

3. Üniversitelerde Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulları tarafından egzersiz danışmanlığı merkezlerinin kurulması

4. Egzersiz danışmanlığına yönelik farklı kuramsal yaklaşımların boylamsal çalışmalarda araştırılması bu araştırma kapsamında önerilmektedir.

(20)

KAYNAKLAR

1. Açıl, A.A. (2006). Sizofrenik Hastalarda Fiziksel Egzersizin Ruhsal Durum Ve Yasam Kalitesi Üzerine Etkisi, Cumhuriyet Üniversitesi, Sağlık Bilimleri Enstitüsü, Hemşirelik Programı, Yüksek Lisans Tezi, Sivas.

2. Ahrens, A. H. (1987). Theories of depression: The role of goals and the selfevaluation process. Cognitive Therapy and Research, 11, 665–680.

3. Antunes HK, Stella SG, Santos RF et al. Depression, anxiety and quality of life scores in seniors after an endurance exercise program. Rev Bras Psiquiatr 2005; 27(4):266–

271.

4. Bandura, A. (1977). Self-efficacy: toward a unifying theory of behavioral change.

Psychological review, 84(2), 191.

5. Bandura, A. (1986). Social foundations of thought and action: A social cognitive theory.

Englewood Cliffs, NJ: Prentice Hall.

6. Bernier, M., & Avard, J. (1986). Self-efficacy, outcome, and attrition in a weight- reduction program. Cognitive Therapy and Research, 10(3), 319-338.

7. Biddle, S. J. H., Fox, K. R. and Boutcher, S. H. (2000). Physical activity and psychological well-being. London: Routledge.

8. Blumenthal JA, Babyak MA, Doraiswamy PM et al. Exercise and pharmacotherapy in the treatment of major depressive disorder. Psychosom Med 2007; 69(7):587–596.

9. Blumenthal JA, Babyak MA, Moore KA et al. Effects of exercise training on older patients with major depression. Arch Intern Med 1999; 159(19):2349–2356.

10. Bouchard, C., Blair, S. N. and Haskell, W. L. (2007). Physical activity and health.

Champaign, IL: Human Kinetics.

11. Brenes GA, Williamson JD, Messier SP et al. Treatment of minor depression in older adults: a pilot study comparing sertraline and exercise. Aging Ment Health 2007;

11(1):61–68.

12. Burbank, P. M., Reibe, D., Padula, C. A. (2002). Exercise and Older Adults: Changing Behavior with the Transtheoretical Model, Orthopedic Nursing; 21(4); 51-61.

13. Burns, K. J., Camaione, D. N., Chatterton, C. T. (2000). Prescription of Physical Activity by Adult Nurse Practitioners: A National Survey, Nurs Outlook; 48: 28- 33.

14. Callaghan P, Khalil E, Morres I et al. Pragmatic randomised controlled trial of preferred intensity exercise in women living with depression. BMC Public Health 2011; 11:465.

15. Cengiz, C., Aşçı, F.H., İnce, M.L. (2008). Egzersiz Davranışı Değişim Basamakları Anketi: Geçerlik Ve Güvenirlik Çalışması, 10. Uluslar arası Spor Bilimleri Kongresi Bildiri Kitapçığı, s. 498-500.

16. Cengiz, C., Aşçı, F.H., İnce, M.L. (2010) “Εgzersiz Davranışı Değişim Basamakları Anketi”: Geçerlik Ve Güvenirlik Çalışması Türkiye Klinikleri J Sports Sci 2010;2(1):32-7.

17. Chu IH, Buckworth J, Kirby TE et al. Effect of exercise intensity on depressive symptoms in women. Ment Health Phys Act 2009; 2(1):37–43.

18. Cindaş A. (2001). Yaşlılarda Egzersiz Uygulamasının Genel İlkeleri. Geriatri, 4(2): 77- 84.

(21)

19. Cooney A.L. (1996). The Transtheoretical Model and Its Application to Adolescents’

Physical Activity Behavior, University of Alberta Faculty of Physical Education and Recreation, Master of Arts, Edmonton, (AB Nielsen).

20. Daley, A.J. (2002). Exercise Therapy and Mental Health In Clinical Populations: Is Exercise Therapy A Worthwhile Intervention?, Advances In Psychiatric Treatment, 8:

262-270.

21. Dearden, J. S. and Sheahan, S. L. (2002). Counseling Middle-Aged Women About Physical Activity Using the Stages of Change, Journal of the American Academy of Nurse Practitioners, 14(11): 492-497.

22. Department of Health. Exercise referral systems: a national quality assurance framework.

http://www.dh.gov.uk/en/Publicationsandstatistics/Publications/PublicationsPolicyAnd Guidance/DH_4009671 2001.

23. Donaghy M, Durward B. (2000). A report on the clinical effectiveness of physiotherapy in mental health. Research and Clinical Effectiveness Unit, Chartered Society of Physiotherapy.

24. Elmer, P.J., Obarzanek, E., Vollmer, W.M., Simons-Morton, D., Stevens, V.J., Young, D.R., et al. (2006). Effects of comprehensive lifestyle modification on diet, weight, physical fitness, and blood pressure control: 18-month results of a randomized trial.

Annals of Internal Medicine, 144(7), 485–495. http://dx.doi.org/10.7326/0003-4819- 144-7- 200604040-00007.

25. Erol S, Erdoğan S. (2007). Sağlık davranışlarını geliştirmek ve değiştirmek için transteoretik modelin kullanılması. Atatürk Üniversitesi Hemşirelik Yüksekokulu Dergisi, 10(2): 86-93.

26. Fallon, E. A., Hausenblas, H. A. (2004). Transtheoretical Model: Is Termination Applicable to Exercise?, American Journal of Health Studies, 19(1): 35-44.

27. Fox, K. R. (1999). The influence of physical activity on mental well-being. Public Health Nutrition, 2, 411e418. http://dx.doi.org/10.1017/S1368980099000567.

28. Fremont J, Craighead L. (1987). Aerobic exercise and cognitive therapy in the treatment of dysphoric moods. Cognit Ther Res.; 11(2):241–251.

29. Gelenberg AJ. (2010). The prevalence and impact of depression. J Clin Psychiatry;

71(3):e06.

30. Gilmour, H. (2007). Physically active Canadians. Health Reports, 18: 45–66.

31. Gleser, J. and Mendelberg, H. (1990). Exercise and sport in mental health: A review of the literature. Israel Journal of Psychiatry and Related Sciences, 27: 99–112.

32. Goudie, B. J. (2001). Study to Test Nursing Smoking Cessation Interventions on the Stage of Behavior Change of Smokers, Master Thesis, Grand Valley State University, Kirkhof School of Nursing.

33. Johnson, S.S., Paiva, A.L., Cummins, C.O., Johnson, J.L., Dyment, S.J., Wright, J.A., et al. (2008). Transtheoretical model-based multiple behavior intervention for weight management: Effectiveness on a population basis. Preventive Medicine, 46(3), 238–

246. http://dx.doi.org/10.1016/j.ypmed.2007.09.010.

(22)

34. Jones, F., Harris, P., Waller, H., & Coggins, A. (2005). Adherence to an exercise prescription scheme: the role of expectations, self‐efficacy, stage of change and psychological well‐being. British journal of health psychology, 10(3), 359-378.

35. Kafalı, N. (2009). Transteoretik Modele Göre Adölesanların Egzersiz Davranışları, Marmara Üniversitesi, Sağlık Bilimleri Enstitüsü, Halk Sağlığı Hemşireliği Anabilim Dalı, Yüksek Lisans Tezı, İstanbul.

36. Kennedy, M.N. and Newton, M. (1997). Effect of exercise intensity on mood in step aerobics. J. Sports Med. Phys., 37: 200-204.

37. Kirk, A.F., Higgings, L.A., Hughes, A.R.,Fisher, B.M.,Mutrie, N., Hillis, S. and Maclntyre P.D. (2001). A Randomized, Controlled Trial to Study the Effect of Exercise Consultation on the Promotion of Physical Activity in People with Type 2 Diabetes:

Pilot Study, Diabetic Medicine, 18(11):877-882.

38. Kraus, H., & Raab, W. (1961). Hypokinetic disease. Springfield, IL: Charles C. Thomas.

39. McAuley, E. (1992). Understanding exercise behavior: A self-efficacy perspective.

Motivation in sport and exercise, 107-127.

40. McAuley, E., & Jacobson, L. (1991). Self-efficacy and exercise participation in sedentary adult females. American Journal of Health Promotion, 5(3), 185-207.

41. McAuley, E., Lox, C., & Duncan, T. E. (1993). Long-term maintenance of exercise, self- efficacy, and physiological change in older adults. Journal of gerontology, 48(4), P218- P224.

42. Morgan, O. (2005). Approaches to Increase Physical Activity: Reviewing the Evidence for Exercise-Referral Schemes, Public Health 119; 361-370.

43. National Institute for Health and Clinical Excellence (2009). Depression: the treatment

and management of depression in adults (update).

http://www.nice.org.uk/guidance/CG90.

44. Ntoumani, C.T. and Ntoumanis, N. (2006). The role of self-determined motivation in the understanding of exercise-related behaviours, cognitions and physical self- evaluations, Journal of Sports Sciences, April 2006; 24(4): 393-404.

45. O'Leary, A. (1992). Self-efficacy and health: Behavioral and stress-physiological mediation. Cognitive therapy and research, 16(2), 229-245.

46. Olioff, M., & Aboud, F. E. (1991). Predicting postpartum dysphoria in primiparous mothers: Roles of perceived parenting self-efficacy and self-esteem. Journal of Cognitive Psychotherapy, 5, 3–14.

47. Olioff, T. E., Bryson, S. E., & Wadden, N. P. (1989). Predictive relation of automatic thoughts and student efficacy to depressive symptoms in undergraduates. Canadian Journal of Behavioural Science, 21, 353–363.

48. Özer K. (2001). Fiziksel Uygunluk, Nobel Yayın Dagıtım, Ankara.

49. Pomaki, G., ter Doest, L., & Maes, S. (2006). Goals and depressive symptoms: Cross- lagged effects of cognitive versus emotional goal appraisals. Cognitive Therapy and Research, 30, 499–513.

50. Prochaska J.O. and Velicer WF. (1997). The Transtheoretical Model of health behavior change. Am J Health Promot, 12(1):38-48.

(23)

51. Purath, J., Miller, A., McCabe, G. and Wilbur, J. (2004). A Brief Intervention to Increase Physical Activity in Sedentary Working Women, Canadian Journal of Nursing Research, 36(1); 76-91.

52. Sallis JF, Hovell MF. Determinants of exercise behavior. Exerc Sport Sci Rev 1990;18:307- 30.

53. Sallis, J. F., Hovell, M. F., Hofstetter, C. R. et al. (1990). Lifetime history of relapse from exercise. Addictive Behaviors, 15: 573 –579.

54. Schuit, A.J., Loon, A.J., Tijhuis, M. and Ocke, M.C. (2002). Clustering of Lifestyle Risk Factors in a General Adult Population, Preventive Medicine 35: 219-224.

55. Schunk, D. H (1991), “Self Efficacy and Academic Motivation”. Educational Psychologist. Summer/Fall, 26 (3-4), 207-231.

56. Sebire, S. J., Standage, M., & Vansteenkiste, M. (2009). Examining intrinsic versus extrinsic exercise goal contents: cognitive, affective, and behavioral outcomes. Journal of Sport & Exercise Psychology, 31, 189-210.

57. Sebire, S., Standage, M., & Vansteenkiste, M. (2011). Predicting objectively assessed physical activity from the content and regulation of exercise goal contents: evidence for a mediational model. Journal of Sport & Exercise Psychology, 33, 175-197.

58. Singh NA, ClementsKM, Singh MA. The efficacy of exercise as a long-term antidepressant in elderly subjects: a randomized, controlled trial. J Gerontol A: Biol Sci Med Sci 2001; 56(8):M497–M504.

59. Sorensen JB, Skovgaard T, Puggaard L. Exercise on prescription in general practice: a systematic review. Scandinavian Journal of Primary Health Care 2006;24(2):69-74.

60. Spahn JM, Reeves RS, Keim RS, Laquatra I, Kellogg M, Jortberg B, et al. State of the evidence regarding behavior change theories and strategies in nutrition counseling to facilitate, health and food behavior change. Journal of the Academy of Nutrition and Dietetics 2010; 110(6):879-891.

61. Strecher, V. J., DeVellis, B. M., Becker, M. H., & Rosenstock, I. M. (1986). The role of self-efficacy in achieving health behavior change. Health Education & Behavior, 13(1), 73-92.

62. Woods, C., Mutrie, N., Scontt, M. (2002). Physical Activity Intervention: A Transtheoretical Model-Based Intervention Designed to Help Sedentary Young Adults Become Active, Health Education Research, 17(4): 451-460.

63. Yan, Y. (2007). 10–13 Yas Çocuklarda, Sosyo-Ekonomik Yapının Fiziksel Aktivite Ve Fiziksel Uygunluk Düzeyine Etkisi, Marmara Üniversitesi, Sağlık Bilimleri Enstitüsü, Beden Eğitimi Ve Spor Anabilim Dalı, İstanbul, Yüksek Lins Tezi.

Referanslar

Benzer Belgeler

yararlanan öğrenci sayısı 340.000 72.446 Hedeflenen Değere Ulaşılamadı Öğrenci başına düşen. sosyal donatı alanı 0,43 0,44 Hedeflenen

 Terapötik amaçlı olarak kullanılan monoklonal antikorlar, genellikle, önce antikorun hedefleyeceği antijenin farelere verilmesi, daha sonra farenin lenfosit hücrelerinin

Çalışmalar sonucunda, Kuşadası, İzmir-Alsancak, İstanbul-Salıpazarı kruvaziyer limanlarının etkin oldukları ve bu limanların bulundukları çevrenin turistik

Belirli bir bilim dalındaki gelişmeleri, belli bir bilgi düzeyine sahip kimselere tanıtmak amacıyla düzenlenen ve konunun değişik bölümleri, bu bilim dalında

Comparative hemodynamic, left ventricular functional, and antiad- renergic effects of chronic treatment with metoprolol versus carvedilol in the failing heart.. Lotze U, Kaepplinger

• Çocukların engelli akranlarını kabul etmelerini sağlamak için, bireysel farklılıklar hakkında bilgilendirilmeleri gerekmektedir.. • Çocuklar her bireyin güçlü ve

Öğrencilik yıllarından kalan 1946/47 yapımlı birkaç suluboyasında ise bir eğitim sürecinin özenli, uyanık ügisi i- le yöresel eğilimin ilk izleri be- j

• Dalışlarda derin nefes alarak uzun zaman bu havayı kullanmak , vücudu alıştırmadan aletli veye aletsiz derin dalışlar yapmak,su altında sık sık nefes alıp