• Sonuç bulunamadı

ÜNİTE ÇOCUK GELİŞİMİ I. Prof. Dr. A. Halim ULAŞ İÇİNDEKİLER HEDEFLER SOSYAL ÖĞRENME

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2022

Share "ÜNİTE ÇOCUK GELİŞİMİ I. Prof. Dr. A. Halim ULAŞ İÇİNDEKİLER HEDEFLER SOSYAL ÖĞRENME"

Copied!
21
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

ÜNİTE

12

SOSYAL ÖĞRENME

ÇOCUK GELİŞİMİ I

Prof. Dr. A. Halim ULAŞ

İÇİ NDEKİLE R • Sosyal Öğrenme Kuramı

• Sosyal Öğrenme Kuramının Temel Kavramları

• Sosyal Öğrenmeyi Etkileyen Etmenler

• Model Alma Sürecinde Dolaylı Öğrenme Yaşantıları

• Sosyal Öğrenme Kuramından Eğitim Çıkarımları

HEDE FL ER

• Bu üniteyi çalıştıktan sonra;

• Sosyal öğrenme kuramını öğrenebilecek,

• Temel kavramları keşfedebilecek,

• Sosyal öğrenme kuramının eğitim çıkarımlarını kavrayabileceksiniz.

©Bu ünitenin tüm yayın hakları Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi’ne aittir. Yazılı izin alınmadan

(2)

So sy al Ö ğr en m e K u ram ı

Eğitim Çıkarımları

Temel Kavramlar

Karşılıklı

Etkileşim Öğrenme

Birey

Çevre

Davranış

Dolaylı Öğrenme

Dolaylı Pekiştirme

Dolaylı Ceza

Dolaylı Duygu

Dolaylı Motivasyon

Öz Yeterlik Öz Düzenleme

Model Alma

Dikat

Zihinde Tutma

Üretme

Motivasyon

(3)

GİRİŞ

Öğrenme kuramları yazını 1950’li yıllara gelindiğinde büyük bir paradigma değişimi geçirmiştir. Bu değişim günümüzden bakıldığında oldukça açık ve net olarak görülebilirken o dönemler yaşamın içerisinde ve daha yavaş

gerçekleşmiştir. 1900’lü yıllardan 1950’li yıllara kadar baskın bir şekilde davranışçı kuram öğrenme alanına hükmetmiştir. Bu tarihten sonra davranışçı yaklaşım ilkeleri eleştirilmeye başlanmıştır. Bu eleştiriler ilk başlarda ılımlı seyrederken ilerleyen süreçte bilişsel öğrenme kuramları ile birlikte tamamen sertleşecektir.

Bilişsel öğrenme kuramları tam olarak ortaya çıkmadığı dönemde davranışçı kuram ile bilişsel kuram arası köprü görevi gören bilişsel davranışçı kuramlar görülmüştür. Tabi bunlar kendilerine bu şekilde bir isimlendirme vermemişlerdir.

Tahmin edilebileceği gibi bu isimlendirme, günümüzden geriye bakıldığında yapılan sınıflandırmanın ürünüdür. Bilişsel davranışçı kuramcılar davranışçı öğrenme kurallarına saygı duymakla birlikte onların eksik kaldığı yerleri vurgulamışlardır. Bu şekilde davranışçı kuramların açıklarını ilk eleştirenlerden birisi Albert Bandura olmuştur. O ve arkadaşları ortaya attıkları sosyal öğrenme kuramı ile davranışçı yaklaşıma eleştiri getirerek farklı bir öğrenme kuramı geliştirmişlerdir [1].

Öncelikle bu kuramın alan yazınındaki çeşitli isimlendirmelerine yer vermek gerekir. Çeşitli kitaplarda Bandura tarafından geliştirilen bu kuramın farklı

isimlendirmeleri mevcuttur. Bunların en bilinenleri; sosyal bilişsel öğrenme, dolaylı öğrenme, gözlem yolu ile öğrenme olarak ifade edilebilir [2,3]. Sosyal öğrenme kuramı davranışçı öğrenme kuramlarını ilk yüksek sesle eleştiren kuramdır.

Bandura davranışçı kuramları inceleyerek onların eksik yönlerini ortaya koymuştur. Bu eksiklikler şu şekilde sıralanabilir [1-3]:

 Uyarıcı ve tepki olarak basitleştirilen ve bireyleri oldukça pasif olarak ele alan görüş yanlıştır. İnsan aktif olarak öğrenebilir ve bilişsel süreçler de öğrenmede önemlidir.

 Pekiştirme davranış değiştirme sürecinde önemli olsa da her şey pekiştirme ile açıklanmamalıdır. Pekiştirme tarifeleri her şey demek değildir.

 Öğrenme dediğimiz davranış hemen ortaya çıkmayabilir. Birey ileriki dönemlerde davranışa dönüşecek öğrenmeler kazanabilir.

 Bireyler başkalarını gözlemleyerek davranış öğrenebilirler. Sadece uyarıcı ve tepki süreçleri ile kendi başından geçmesi gerekmez.

 Birey, çevre ve davranış arasında tek yönlü bir ilişki açıklaması doğru değildir. Bu üç bileşen karşılıklı ilişki halinde öğrenmede aktiftir.

Bandura, davranışçı öğrenme kuramlarının yukarıda ifade edilen eksikliklerini görerek birçok davranışın karmaşık temelini açıklayan sosyal öğrenme kuramını geliştirirmiştir. Bu eksiklikler sosyal öğrenme kuramı ile tamamlanmıştır. Bu eksikliklerin tamamlanmış olması sosyal öğrenme kuramının ayırt edici yönüdür. Bunun yanında sosyal öğrenmenin ayırt edici diğer bir yönü Sosyal öğrenme kuramı;

davranışçı öğrenme kuramının eksiklerini

ortaya koymuş, davranışçı ve bilişsel kuramların ortasında

bir yaklaşımdır.

(4)

daha vardır. Bandura alana kazandırdığı öz benlik (öz düzenleme) kavramı [4] ile öğrenme kuramlarında ayırt edici bir yer edinmiştir.

Koşullanma kuramlarının basit ve dışsal kontrol yaklaşımı burada bambaşka bir yöne doğru evrilmektedir. Öz benlik davranışların öğrenme sürecinde

bireylerin kendi davranışlarını kontrol edebilmelerini içeren süreçleri ifade etmektedir. Bu kapsamda kullanılan öz düzenleme kavramı ile bireylerin sadece dışsal tercihlere göre değil içsel değerlendirme ve tercilerin de önemli olduğu ortaya konulmaktadır [1].

Bu ve benzeri ayırt edici yönü ile Bandura tarafından temsil edilen sosyal öğrenme kuramı öğrenme alanına yepyeni bir yön kazandırmıştır. Bandura ile birlikte öğrenme yazınında davranışçı kuramın ağırlığı azalırken, bilişsel öğrenme kuramlarının dönemi giderek daha fazla hissedilmektedir. Bir başka ifade ile sosyal öğrenme kuramı bilişsel davranışçı kuram olarak tarihteki yerini almıştır. Öğrenme yazınında davranışçı kuramın egemenliğine ilk başkaldırı olarak da nitelenen sosyal öğrenme kuramı önemle incelenmektedir.

SOSYAL ÖĞRENME KURAMI

Diğer tüm kuramlarda olduğu gibi sosyal öğrenme kuramı da öğrenme ve davranış bağlamında varsayımlar üretmektedir. Bu varsayımlar öğrenmenin ne olduğu, öğrenmenin oluş yolları, çevrenin davranış üzerindeki etkisi, insanlar arası ilişkiler ve öğrenme ve davranış arası farklılıklardır. Bu varsayımlar sosyal öğrenme kuramını alanda ayrı bir yere koymada önemle incelenmektedir.

Sosyal öğrenme kuramına göre davranışlar sadece pekiştirme, ceza ve bireyin kendi davranışları ile değil bilişsel, çevresel ve davranışsal değişkenlerin karşılıklı etkileşimi ile gerçekleşir. Bu bağlamda sosyal öğrenme kuramı, bireylerde bilişsel, davranışsal ve çevresel değişkenlerin karşılıklı etkileşimi ile gerçekleşen davranış değişimleri olarak tanımlanabilir [4]. Bandura’ya göre davranışların çoğunluğu bu yola elde edilir. Başkalarının davranışları gözlenerek, taklit edilerek ve model alınarak öğrenmeler gerçekleşebilir.

Davranış ile öğrenme kavramları sosyal öğrenme kuramı varsayımlarına göre birbirinden ayrıdır. İşte burada sosyal öğrenmenin mantık olarak koşullanma kuramlarından ayrıldığı yerlerden birisi göze çarpmaktadır. Bir öğrenme hemen davranışa dönüşmeyebilir. Öğrenmeden bahsedebilmek için illaki davranış meydana gelmesi diye bir zorunluluk yoktur [2,3,4]. Sosyal öğrenme kuramına göre öğrenmeler çeşitli şekillerde öğrenilirken hemen davranışa dönüşmeyebilir.

Bu şekilde tanımlanan ve koşullanma kuramlarından ayrım noktaları ifade edilen sosyal öğrenme kuramının çeşitli temel kavramları vardır. Bu kavramlar kuramın daha ayrıntılı öğrenilmesinde kolaylaştırıcı role sahiptirler.

SOSYAL ÖĞRENME KURAMININ TEMEL KAVRAMLARI Karşılıklı Etkileşim

Bandura öğrenme sürecini üçlü etkileşim bağlamında incelemiştir.

Davranışçı kuramda her bir görüşün bu değişkenlerden birine yoğunlaşmış olması Sosyal öğrenme kuramı,

birey, çevre ve davranışın karşılıklı etkileşiminde öğrenme

kavramını açıklamaktadır.

(5)

sosyal öğrenme kuramında eleştirilmektedir. Buna göre davranış üçlü karşılıklı nedensellik modeli ile açıklanabilir [1-3,5,6]. Bu model aşağıda sembolize edilmiştir:

Şekil 12.1. Sosyal Öğrenme Kuramında Üçlü Karşılıklı Nedensellik

Şekil 12.1 ile görülebileceği gibi, sosyal öğrenme kuramına göre öğrenmeyi açıklayan üçlü karşılıklı nedensellik söz konusudur. Burada çevre birey ile, birey davranış ile, davranış çevre ile ve her biri diğeri ile karşılıklı ilişki içerisinde

öğrenme gerçekleşir. Gerçekleşen öğrenmeler de ilerleyen süreçte davranışları ve çevreyi değiştirecektir. Dolaysıyla karşılıklı bağlılık içinde bu üç değişkenin rolü oldukça önemlidir.

Bu karşılıklı nedensellik okul bağlamında örneklendirilmektedir. Bir öğrenci tahtaya kalkıp başarılı oldukça kendine yönelik olumlu öz yeterlik geliştirir. Bu örnek, davranışın bireyin kendisini etkilemesi örneğidir. Bir başka örnekte ise her gün düzenli olarak kitap okuyan öğrencilerin okuma becerilerindeki gelişim onların okuma performanslarını, okumaya yönelik düşüncelerini olumlu hale

getirmektedir. Veya her gün sabah sporu yapan bir bireyin yaptığı bu davranışın vücuduna ve spora olan bakışına olumlu etkiler yapması davranışın bireye olan etkisidir. Kısaca yaptığımız davranışlar kendimize ilişkin algımızı belirlemektedir.

Dolayısıyla küçük davranış görevleri ile öğrencilerin kendilerine ilişkin algıları olumlu olarak desteklenebilir.

Bir diğer örnekte ise öğrenci başarılı olamasa da sınıfça o öğrenci

desteklenmiştir. Bir öğrencinin soru çözme veya tahtaya çıkıp kendini ifade etme davranışı göstermesi için sınıf olarak alkışlanması söz konusu olmuştur. Burada alkış, motivasyon ve inançla başarısız olan öğrenci başarılı hale getirilmiştir. Bu da çevrenin bireye olan etkisine örnek verilebilir. Öğretmen bu bağlamda öğrencisine sihirli bir değnek olabilir. Çevrenin öğrenme üzerinde bu kadar etkili olabileceği bilinci ile bu etkinin olumlu yönde kullanımı sağlanmalıdır. Aksi durumda istenmedik sonuçlar ortaya çıkabilir. Hakaret veya alay gibi çevresel etkinin olumsuz kullanım örneklerinde bireyin ve davranışın olumsuz etkilenme olasılığı gözden kaçırılmamalıdır.

Üçüncü olarak ise bireyin çevreye etkisi söz konusudur. Kendine yönelik düşük öz benlik algısı olan çocuklarda kendi eksikliklerini, yetersizliklerini çevreye duyurarak çevredekilerin o kişiye ilişkin olumsuz algılar üretmesi buna örnektir. Bu örnek bir kişinin başka bir kişi hakkında algıları etkilemesi olarak da karşımıza çıkabilir. Bir öğrenci sınıfındaki başka bir öğrenci ile ilgili çevredeki bireyleri olumlu

ÖĞRENME

Birey Çevre

Davranış

Öğretmen, çevrenin öğrenme üzerinde bu kadar etkili olabileceği

bilinci ile öğrenci öğrenmesinde sihirli bir

değnek olabilir.

(6)

veya olumsuz etkileyebilir. Bilinçli bir öğretmen öğrencilerdeki olumsuz öz benlik gelişimi ile ilgilenmeli, bu tarz negatif etkilerden çocukları korumalıdır.

Bu karşılıklı etkileşim öğrenme sürecinde birçok değişkeni birlikte ele almaktadır. Kısacası öğrenmeler için sadece bir değişken yeterli değildir. Davranışı birey ve çevre birlikte oluşturur. Çevre bireysel özellikleri etkilerken bireyler de çevreye etki edebilmektedirler. Aynı zamanda davranışın kendisi de çevre ve birey ile karşılıklı etkileşim halindedir.

Dolaylı Öğrenme

Öğrenme sadece doğrudan davranışların ürünü değildir. Dolaylı olarak başkalarını gözlemleme sonucu davranışlar da öğrenilebilir. Klasik koşullanma ve operant koşullanma başta olmak üzere davranışçı kuramlar öğrenme kavramını organizmanın kendi davranışları ile açıklama çabasındadırlar. Doğrudan öğrenme kısaca kişinin kendi yaptıklarından öğrenmesi olarak tanımlanabilir [6]. Bunun yanında dolaylı öğrenmeler vardır. Yani kişinin kendi dışında insan, canlı cansız diğer varlıklar, medya unsurları bağlamında gözlemlenen davranışların model alınması olarak ifade edilebilecek dolaylı yollarla da öğrenme gerçekleşir.

Bandura öğrenme kavramını tanımlarken doğrudan öğrenmelerin yanında dolaylı öğrenme kavramına da yer açmaktadır. Bandura’ya göre öğrenme bir bilgi işleme sürecidir. Bu süreç, büyük oranda davranış, çevre ve bireyin kendi

değerlendirmelerinin yeni davranışlar için birlikte işlenmesini kapsamaktadır [4].

Bu sayede doğrudan ve dolaylı öğrenmeler birleştirilmekte ve öğrenme ortaya çıkmaktadır.

Sosyal öğrenme kuramı öğrenme ve uygulamayı ayrı ayrı ele almıştır [2,6].

Bir öğrenmenin gerçekleşmiş olması uygulamayı gerektirmez. Birey bir davranışı öğrenmiş olabilir. Ancak bu davranışı ilerleyen bir dönemde sergileyebilir. Dolaylı olarak gözlemler sonucu öğrenilen davranışlar hemen gösterilmeyen davranışlar olabilir. Bu aslında bilişsel süreçlere yer vermiş olmasından dolayıdır. Sadece gözlenen davranışlar öğrenmeyi açıklamaya yetmemektedir. Sosyal öğrenme bu nedenle davranışçı kuramları eleştirmekte ve bilişsel süreçleri de işe katmaktır.

Bandura’ya göre öğrenmenin büyük bir kısmı dolaylı öğrenmedir. Öğrenme sırasında bireyin herhangi bir davranış gerçekleştirmesi zorunlu değildir. İnsan dışı videolar, filmler, basılı kaynaklar ve benzeri sembollerle gözlem yolu ile dolaylı öğrenmeler gerçekleşebilir. Kişinin bir davranışı doğrudan yapması gerekmez.

Başkasının davranışı üzerinden dolaylı olarak öğrenmeler gerçekleşebilir [6].

Dolaylı öğrenmeler kişileri hata yapmaktan korumaktadır. Kişilerin doğrudan davranışı hatalarla keşfetmeden önce hata yapan örnekler üzerinden fikir üretmesine olanak sağlamaktadır. Gözlemle davranışların belirli bir kısmını öğrenebilmek mümkündür [6]. Kuşkusuz davranışın profesyonel hale gelebilmesi için pratik yapma gerekliliği de önemlidir. Ancak en azından eksi ve artılarını çok iyi görebilmek ve ortalama bir fikir sahibi olabilmek için dolaylı öğrenmeler oldukça faydalıdır.

Bazı karışık beceriler vardır. Bunların öğrenilmesinde hem gözlem hem de yaparak öğrenme birlikte kullanılmalıdır. Öğrencinin öğretmenini bir ö-model Öğrenme sadece

doğrudan yaşantılarla gerçekleşmez. Bunun

yanında dolaylı öğrenmeler de vardır.

(7)

olarak uzun süre gözledikten sonra kendi yapma fırsatı tanınması oldukça önemlidir. Aynı soruları sürekli öğretmenin çözmesi ve öğrencilere pratik yapma zamanı tanımaması bu bağlamda eleştirilmektedir. Öğretmen öncelikle gözlem imkânı verdiği bir öğrenme için pratik yapma imkânları da planlamalıdır.

Öğrenme ve davranış

Koşullanma kuramlarından ayırt edici olarak öğrenme ve davranışın farklı olduğu sosyal öğrenme kuramında öne çıkmaktadır [2]. Burada yeni öğrenilen bir davranış ile daha önce öğrenilen ama uygulamaya konulmayan davranışın farklı olduğu ifade edilmektedir. Bu ifadelerle davranış ile öğrenme olgularının birbirinden ayrı şeyler olduğu bir kez daha vurgulanmaktadır.

Bir öğrencinin okulda öğretmenini gözlemlerken öğrendiği bir davranışın yıllar sonra başka bir okulda ortaya çıkması muhtemeldir. Davranış bilişsel olarak öğrenilmiştir. Fakat ortam oluşmadığı için somut pratiğe dönüşmemiş olması davranışın öğrenilmediği anlamına gelmemektedir.

Ailesinde kavga ile büyüyen çocukların gün gelip kendi aile yaşamlarını kurduklarında benzer kavgaları devam ettirmeleri uzun zaman sonra ortaya çıkan öğrenmelere örnek verilebilir. Burada öğrenme yıllar önce gerçekleşmiş olsa da uygulama yıllar sonra aile kurulması ile görülmüştür.

Öz Yeterlik

Öz yeterlik, sosyal öğrenme kuramının alana kazandırdığı önemli bir kavramdır. Bireyin öğrenmelerini olması gereken düzeye taşıma sürecinde kendi kapasitesine olan inancı öz yeterlik olarak tanımlanır [4]. Bireyin düşüncesinde neyi yapmaya yeterli olduğunun resmi öz yeterliktir. Kişisel gelişim sürecinde özellikle öz benlik kazanmada öz yeterlik önemli bir kapasite olarak karşımıza çıkar.

Sosyal öğrenme kuramının karşılıklı etkileşim içinde öğrenmeyi açıkladığı birey, davranış ve çevre üçlüsünde öz yeterlik kavramına önemli çıkarımlar

bulunmaktadır. Bu karşılıklı etkileşimde öz yeterliğin olumlu olarak geliştirilmesi ve öğrenmede motive edici etkiler edinilmesi önemlidir.

Öz yeterlik öğrenme süreçlerinde etkilidir. Öz yeterliği yüksek olan öğrenciler etkinliklere katılmakta istekliyken, düşük olan öğrenciler çekingen kalabilirler. Aslında bir anlamda öz yeterlik öğrencilerin yeteneklerine

dayanmaktadır. Öz yeterlik yetenek demek değildir. Ancak yetenekle güçlü bir bağ halindedir. Öğrenciler girişimlerde bulundukça öz yeterlikleri hakkında bilgi sahibi olurlar.

Bu kadar önemli olan öz yeterliğin bireylerde gelişimi mümkündür. Öz yeterlik geliştirilebilir bir özelliktir. Küçük yaşlarda daha kolay desteklenebilen bu süreç ilerleyen yaşlarda daha zor olsa da geliştirilebilmektedir. Öz yeterlik, yaşantılar, dolaylı yaşantılar, psikoloji ve sözel ikna gibi etmenlerle

geliştirilebilmektedir [2].

Yaşantı; kişinin kendi yaşantıları sonucu öz yeterlik gelişimi sağlanmasıdır.

Birey yaşantıları sonucu başarılı olmuşsa öz yeterliğine olan inancı artacaktır. Aksi Sosyal öğrenme

kuramında öğrenme ve davranış birbirinden

ayrı şeylerdir. Bir öğrenme hemen

davranışa dönüşmeyebilir.

(8)

durumda tam tersi söylenebilir. Dolayısıyla sınıf ortamında öğrencilere yaşantı oluştururken öz yeterliklerini zedeleyecek yaşantılardan kaçınılmalıdır.

Dolaylı yaşantılar ise; bireyin model aldığı kişiler üzerinden öz yeterliğine ilişkin olumlu veya olumsuz öğrenmelerdir. Birey dolaylı bir öz yeterlik gelişimine açıktır. Kendi ile özdeşleştirdiği kişilerin başarıları olumlu öz yeterlik oluştururken başarısız olduğu örnekler ise olumsuz öz yeterlik oluşturmaktadır.

Sözel ikna; kişinin model aldığı kişi veya başka birisi tarafından sözel olarak öz yeterlik bağlamında ikna edilmesidir. Öğretmenlik bu bağlamda çocukları ikna etme sürecidir. İkna edilemeyen öğrenci maalesef derse de motive

olamamaktadır.

Psikoloji ise kişinin içsel değişkenlerinin öz yeterlik üzerindeki etkileridir.

Başka bir ifade ile bireyin kendi kendisini ikna etmesidir. Psikoloji bilimi gelişim dönemlerinde ortaya çıkan bu kuram kişinin içsel süreçlerinin öz yeterlik

bağlamında önemine yer vermektedir. Bir öğrenci kendi kendisine güvenmeli ve yapabilirim diyebilmelidir.

Öz yeterlik gelişim süreçleri ile ilgili başlıkları sıraladıktan sonra öz yeterliği gelişmiş bir öğrenci ile gelişmemiş öğrenci üzerinden konunun daha iyi

anlaşılabilmesi için örnekle açıklanmaktadır.Tablo 12.1 öz yeterlik gelişimi olumlu ve olumsuz olan iki öğrenciyi örneklemektedir.

Tablo 12.1. Öz Yeterlik Gelişimi Örnekleri Öz yeterliği

gelişmiş öğrenci

 Problemlerini çözebilir.

 Öz güveni gelişmiştir.

 Kendi özelliklerinin farkındadır.

 Öz saygısı gelişmiştir.

 İnanç ve cesaret gelişimi olumludur.

 Başarmayı bilir ve ister.

Sorunları ile baş edebilir.

Öz yeterliği gelişmemiş öğrenci

 Problemlerini çözemez.

 Öz güveni eksiktir.

 Kendi özelliklerinin farkında değildir.

 Öz saygısı gelişmemiştir.

 İnanç ve cesaret gelişimi yetersizdir.

 Başarma odaklı değildir.

 Sorunları ile baş edemez.

Kaynak: Schunk (2009)’dan düzenlenmiştir.

Tablo 12.1 ile görüldüğü gibi öz yeterlik bireyler için çok önemlidir. Öz yeterliğin gelişmemiş olması demek birçok açıdan eksiklikler anlamına

gelmektedir. Sosyal öğrenme kuramında öz yeterliğe önemli bir yer ayrılmıştır. Öz yeterliği gelişmiş bir öğrencinin hayat bağlamında birçok olumlu öğrenme fırsatı elde ettiği görülürken, öz yeterliği gelişmemiş öğrencilerde ise ciddi düzeyde sorunlar görülmektedir. Dolayısıyla öz yeterlik gelişiminin öğrenme sürecinde ne denli önemli olduğu bir kez daha vurgulanmaktadır.

Öz yeterlik bağlamında ele alınması gereken bir kavram da öz düzenlemedir.

Öz düzenleme, bir yetenektir. Bireyler bu yeteneği geliştirebilir. Öz düzenleme Bireyin öğrenmelerini

olması gereken düzeye taşıma sürecinde kendi

kapasitesine olan inancı, öz yeterlik olarak tanımlanır.

(9)

kişinin çevresindeki gözlemleri ve kendi yaşantılarını bir bütün halinde analiz ederek, hedef belirleme, performans geliştirme ve diğer davranışlarında kullanabilme yeteneğidir. Birikimlerini düzenli bir şekilde yaşantılarına uygulayabilme becerisidir.

Model Alma

Model alma da sosyal öğrenmenin önemli bir bileşenidir. Hatta bu

kuramdan bazı kaynaklarda model alma ile öğrenme diye bahsedilir. Model alma bir veya birden fazla modelin gözlemlenmesi sonucu davranış ve bilişsel olarak gerçekleşen öğrenmelerin adıdır. Bireyler kendi davranışları ile öğrenebilecekken aynı zamanda model alma yolu ile de öğrenebilirler [1,2,4].

Bir öğrencinin kitap okuma alışkanlığı bu kapsamda ele alınmak istenmiştir.

Kitap okuma konusunda çevresel olarak oldukça çok vurgu yapıldığı

düşünüldüğünde her öğrencinin kitap okuma canavarı olması beklenir. Ancak sonuçlar pek de öyle değildir. Bu sonuçların en önemli açıklayıcısı model olma kavramıdır.

Öğretmeni kitap oku derken, anne-babası kitap oku derken ve diğer birçok değişken kitap oku derken kitap okuma alışkanlığı geliştiremeyen bir öğrenci incelendiğinde gerçek ortaya çıkmıştır. Öğretmen boş zamanlarında kitap okumamakta, aile bireyleri kitap okumamakta ve diğer tavsiye edenler de kitap okuma davranışı ortaya koymamaktadır. Bu nedenle sözel olarak uyarılıyor olsa da çocuğun model alma bağlamında örnek alacağı okur bir kişi bulunmamaktadır.

Ailesi akşam evde kitap okuma alışkanlığı olan bir öğrencinin kitap okuma alışkanlığı ise olumlu bir model alarak öğrenme örneğidir. Çocuğa yüzlerce kez kitap oku denilmesinden ziyade model olunması daha önemlidir. Sınıfta bir arkadaşının kalemini beğendiği için annesine o kalemin benzerini aldıran öğrenci de model alma örneği olarak verilebilir. Bu konuda oldukça bilindik bir örnek verilir. Sigara içen bir öğretmenin sigara sağlığa zararlıdır demesi ironik bir durumdur. Sosyal öğrenme kuramına göre bu durumda olan bir öğretmen olumsuz bir model ortaya koymaktadır.

Sonuç olarak sosyal öğrenmenin temel kavramları; karşılıklı etkileşim, dolaylı öğrenme, öz yeterlik ve model almadır. Şekil 12.2, sosyal öğrenme kuramının temel kavramlarını toplu olarak görselleştirmek için üretilmiştir. Bu kavramlar ilerleyen bölümlerde ele alınmaya devam edilecektir.

Şekil 12.2. Sosyal Öğrenme Kuramı Temel Kavramları Sosyal Öğrenme Kuramı Temel

Kavramlar

Karşılıklı etkileşim

Dolaylı

öğrenme Öz yeterlik Model alma Sosyal öğrenmenin

temel kavramları;

karşılıklı etkileşim, dolaylı öğrenme, öz

yeterlik ve model almadır.

(10)

Gözlemle öğrenme süreçleri

Gözlemle öğrenme modelden öğrenmedir. Herhangi bir bilginin modelden gözlem yolu ile gözlemciye yeni bir davranış üretmek üzere taşınmasıdır. Bu yeni davranış hemen görülmeyebilir. Bilişsel süreçlere işleme olduysa ileride bu davranış sergilenecektir.

Gözlemle öğrenme uzun soluklu bir süreçler bütünüdür. Çeşitli kaynaklarda farklı sınıflamalar bulunabilmekte ise de bu süreçler dört başlıkta ifade

edilmektedir. Bu süreçler Tablo 12.2 ile kısaca gösterilmiştir.

Tablo 12.2. Gözlemle Öğrenme Süreçleri

Dikkat Zihinde tutma Üretme Motivasyon

Statü ve çekici olmasına göre dikkat artar.

Gözlenen davranış zihinde tutulur.

Gözlenen ve zihinde tutulan davranış uygulanır.

Pekiştirilen davranış devam eder.

Bireysel değişkenler dikkati etkiler.

Yeni ile eskiyi birleştirilir.

Davranış modele benzeyene kadar tekrar eder.

Ceza veya doyum vermeyen davranış söner.

Öğrencinin dikkati çekilmeye

çalışılmalıdır.

Zihinsel şema ve kodlama yapılır.

Geribildirim çok önemli

Sonuçlar öz yeterliği arttırabilir.

Kaynak: Schunk (2009) ve Oktaylar (2013)’den düzenlenmiştir.

Tablo 12.2 ile anlatıldığı gibi gözlem yolu ile öğrenmede; dikkat, zihinde tutma, üretme ve motivasyon olmak üzere dört süreç vardır. Bu süreçlerin

başlaması için öncelikle model alınmak istenen bir modele gereksinim vardır. Statü ve çekicilik dikkat için önemlidir. İlerleyen adımlarda ise zihinsel kapasite devreye girer. Gözleyen kişi ne kadar zihinde tutabiliyorsa o kadar iyidir. Bir sonraki adımda ise uygulama bulunur. Bireyin doğru zamanda gözlemlerini uygulamaya geçirmesi önemlidir. Bu süreç sonunda davranış pekiştirilebilir veya sönme gerçekleşebilir.

Sonuçlar davranışı motive etmektedir.

SOSYAL ÖĞRENMEYİ ETKİLEYEN ETMENLER

Sosyal öğrenme birey, çevre ve davranış üçgeninde ortaya çıkan

öğrenmeleri içeren bir kuramdır. Bu öğrenme kuramı her bir değişken tarafından etkilenebilmektedir. Kuşkusuz bu temel bileşenlerin yanında başka etkileyenler de olabilecektir. Sonuç itibariyle sosyal öğrenmeyi etkileyen etmenler üç başlık altında toplanmaktadır. Tablo 12.3 sosyal öğrenmeyi etkileyen etmenleri kısaca açıklamak üzere üretilmiştir.

Tablo 12.3. Sosyal Öğrenmeyi Etkileyen Etmenler Gözlemle öğrenme

sürecinde; dikkat, hatırlama, üretme ve motivasyon aşamaları

vardır.

(11)

Model (Gözlenen) Gözleyen Davranış

Gözlem yapan kişiye benzerlik

Zihinde tutma kapasitesi Anlamlı mı?

Statüsü, ün, konum Sembolleştirme ve kodlama kapasitesi

İşe yarıyor mu?

Cinsiyet, yaş ve diğer demografik değişkenler

İhtiyaç ve beklentisi Motive ediyor mu?

Kişilik özelliği Öz yeterlik Amaç gerçekleşiyor

mu?

Yetenek, bilgi, beceri Yetenek, bilgi, beceri Ödül mü ceza mı?

Kaynak: Senemoğlu (2010)’dan düzenlenmiştir.

Tablo 12.3 ile görülebileceği gibi model, birey ve davranış sosyal öğrenmeyi etkileyen üç temel etkendir. Model başlığı ile ifade edilen sosyal öğrenmenin model alınacağı kişidir. Öğretmen öğrenci ilişkisinde model öğretmen, ebeveyn çocuk ilişkisinde ise ebeveyn olarak ele alınmaktadır. Bir model olarak öğretmenin, öğrenciye yakınlığı, statüsü ve güçlü kişiliği, yetenekleri, saygınlığı, cinsiyeti, yaşı ve kişilik özellikleri sosyal öğrenmenin gücünü etkileyecektir.

Model alma davranışını gösterecek olan kişi veya gözleyen, sosyal öğrenme sürecinde önemli bir diğer değişkendir. Gözleyen kişinin ihtiyaçları, beklentileri, yetenekleri, öngörme ve sembolleştirme kapasitesi, öz yeterlik düzeyi ve bilişsel yapısı sosyal öğrenmenin gücü konusunda bize ipucu verecektir. Gözleyen kişi bir öğrenci ise eğer, model alınan öğretmen her ne kadar güçlü bir model olsa da öğrenci özellikleri yeterli düzeyde değilse öğrenme eksik kalabilir. Öğrenci özelikleri sosyal öğrenme kuramı için önemlidir.

Üçüncü temel değişken ise davranışın kendisidir. Sosyal öğrenme sürecinde model ve model alan kişinin yanında bir de davranışın özelliği önemlidir. Bir davranış sonuçları itibari ile ödül veya ceza seçeneklerinden hangisine daha yakın ise model alma süreci o kadar güçlü olacaktır. Ceza ile sonuçlanan davranışı kimse örnek almak istemeyecektir. Bunun yanında model alma ile edinilecek bir

davranışın anlamlı olması ve işe yarar olması önemlidir. Ayrıca amaca ulaşma durumu ve motivasyon düzeyi sosyal öğrenme sürecini etkileyen etmenlerdendir.

MODEL ALMA SÜRECİNDE DOLAYLI ÖĞRENME YAŞANTILARI

Modelin, gözleyenin ve davranışın özellikleri

sosyal öğrenmeyi etkiler.

(12)

Model alma süreci yaşamın içindedir. Her gün çevremizde gördüğümüz birçok yaşantıda model alma örnekleri yer almaktadır. Bu başlık altında model alma sürecinde gerçekleşen yaşantılar ele alınmıştır. Bu şekilde sosyal öğrenme kuramının daha iyi anlaşılması hedeflenmektedir. Bu kapsamda; taklit, dolaylı pekiştirme, dolaylı duygu, dolaylı ceza, ve dolaylı motivasyon kavramları incelenmektedir [2,3,5,6].

Taklit

Taklit yaşantısının tarihi insanlık tarihi kadar eskilere götürülebilir. Eski Yunan’da taklit ile öğrenme yaşantıları görülmektedir. Bunun yanında insanlığın her dönemi taklit ile öğrenme devam edegelmiştir. Taklide ilişkin kuramlara bakıldığında ise içgüdüsel bir özellik olduğunu ileri sürenler bile vardır. Taklit o kadar doğal bir özelliktir. İlerleyen yıllarda ise taklit kuramları çeşitlenmiştir.

Özellikle psikoloji bilimi ortaya çıktıktan sonra gelişim psikolojisi alanında taklit başlığı incelenmiştir. Burada gelişimle birlikte taklit kapasitesinin de artmakta olduğu vurgulanmıştır.

Taklit kavramına ilişkin birçok kuram ortaya atılmıştır. Bu kuramlar içsel taklit kuramı, gelişimsel taklit kuramı, koşullu tepki kuramı, araçsal davranış kuramı olarak ifade edilmektedir [3,4].

İçsel taklit kuramına göre, bireyler gözlemledikleri davranışları taklit etmek için içsel dürtülerden yararlanırlar. Bu kurama göre bir davranışı taklit etme motivasyonu içsel olarak ortaya çıkmaktadır. Gelişimsel taklit kuramında ise bireylerin taklit etme durumları bilişsel gelişimleri ile orantılıdır. Bir çocuk bir yetişkini belli bir yere kadar taklit edebilir. Veya bir kişi bir diğer kişiyi kendi olanakları ve becerileri ölçüsünde taklit edebilir.

Her ne şekilde görülürse görülsün taklit bireyin önemli bir model alma yaşantısıdır. Bireyler model alma sürecinde taklit kavramından önemli derecede yararlanmaktadır. Gözleyen kişinin model alınan kişinin davranışlarını taklit etmesi önemli bir öğrenme aracıdır. Bu sayede öğrenmeler gerçekleşmiş olur.

Öğretmenlerin bu süreçten azami derecede faydalanmaları önemlidir.

Çocuklardaki taklit kapasitesini keşfetmek ve onlara model olmak bu bağlamın önemli bir giriş etkinliğidir.

Dolaylı pekiştirme

Model alma sürecinde bilindiği üzere davranış birey tarafından

yapılmamaktadır. Bir model tarafından yapılan davranışın gözleyen tarafından model alma ile öğrenilmesini içeren bu süreçte pekiştirme de dolaylı olarak gerçekleşmektedir [2]. Gözleyenin davranışı değil de model alınan kişinin davranışı pekiştirilmiş ise gözleyen kişide gerçekleşen pekiştirme durumu dolaylı

pekiştirmedir.

Model alma sürecinde taklit, dolaylı pekiştirme, dolaylı ceza,

dolaylı duygu ve dolaylı motivasyon kavramları

önemlidir.

(13)

Dolaylı ceza

Dolaylı pekiştirme için söylenen her ne varsa dolaylı ceza için de tam tersi söylenebilir [2]. Kısaca dolaylı ceza, gözleyenin davranışı değil de model alınan kişinin davranışı cezalandırıldığında gözleyen kişide gerçekleşen ceza durumu olarak açıklanabilir. Gözleyen kişi cezayı kendisi almamıştır; ancak dolaylı olarak o davranışı yapmamaya başlayacaktır. Çünkü bilmektedir ki o davranışı yaptığında ceza almaktadır.

Dolaylı duygu

Tıpkı dolaylı pekiştirme ve dolaylı ceza ile anlatıldığı gibi, bireyin kendi yaşamadığı ancak şahit olduğu duyguları taklit etmesi model almasıdır [2].

Gözleyen kişi duyguyu kendi hissetmemiştir. Model olarak kabul ettiği çevresinden birisi tarafından yaşanan duygu yaşantısı bireye dolaylı olarak geçmiştir.

Bir öğrenci kendi yaşamasa bile korku, üzüntü veya sevinç duyguları geliştirebilir. O nedenle sınıf içi duygu kontrolü önemlidir. Sınıfta bir öğrenciye karşı duygu kontrolü sağlanamadığı durumlarda aynı şiddeti veya kızmayı sınıfın tamamının yaşaması ve kendi üzerine alınma olasılığı vardır. Sınıfın haylazı olan

Ör ne k

•Sınıfta öğretmen tarafından sorulan sorulara özgüven ve açık sözlülükle cevap veren öğrenci öğretmen tarafından pekiştirildiği zaman bu doğrudan pekiştirmeye örnektir. Ancak aynı örnekte sınıfın köşesinde oturan başka bir öğrencinin söz almak için cesaret bulması dolaylı pekiştirme olarak ifade edilmektedir. Asıl pekiştirilen model alınan kişinin davranışı olsa da diğer öğrenci davranışı da dolaylı olarak pekiştirilmiştir.

Ör ne k

•Sınava geç kalan bir öğrencinin sınava alınmadığını ve sıfır puan aldığını gören diğer öğrenciler bir daha sınava geç kalmamak için çok dikkat etmeye başlamışlardır. Burada gözleyen diğer

öğrencilerin sınava geç kalmadan edinmiş oldukları ceza dolaylı ceza olarak ifade edilir.

Bir öğrenci kendi yaşamasa bile korku,

üzüntü veya sevinç duyguları geliştirebilir.

O nedenle sınıf içi duygu kontrolü

önemlidir.

(14)

öğrenciye kontrol dışı kızarken sınıfın diğer sakin öğrencilerine de benzer korkuyu yaşatıyor olma ihtimali iyi düşünülmelidir.

Dolaylı motivasyon

Dolaylı sonuçlar motive etme konusunda başarılı olabilmektedir. Model alınan kişinin ödüllendirilmiş olduğu gerçeği ile karşılaşan gözlemciler benzer şekilde davranmak üzere motive olabilirler. Özellikle kendine benzeyen modellerin başarmış olduğuna şahit olmak önemli bir dolaylı motivasyon aracıdır [6].

Dolaylı kavramından hareketle bu başlık da kolayca anlaşılabilecektir. Birey kendi davranışlarından değil de başkasının davranışlarından motive olabilir. Bu durumun ifadesi dolaylı motivasyonadır. Önemli bir başvuru kaynağıdır. Sınıfta, okulda ve yaşamın her alanında kullanılabilir. Bireyler bir şeyi başarabileceklerine inanç duymak için onu başaran bir başka kişiyi görmek isterler. Bu dolaylı

motivasyonun işlevsel olduğunu göstermektedir.

SOSYAL ÖĞRENME KURAMINDAN EĞİTİM ÇIKARIMLARI

Sosyal öğrenme kuramı birçok öğrenmenin başka yaşantıları gözleyerek gerçekleştiğini ifade etmektedir. Gözlem yolu ile öğrenme burada çok önemlidir.

Bu bağlamda anne babalara ve öğretmenlere önemli görevler düşmektedir.

Öğrenme eğer model alma, gözlem yaparak edinme süreci ise modellerin ve gözlenen yaşantıların olumlu olması çok önemlidir.

Film, kitap veya çeşitli medya bileşenlerinden, çocukların olumlu modeller takip etmelerinde yararlanılabilir. Öğretmen kendi model olmasının yanında diğer gerçek ve dolaylı modeller ile öğrencilerini desteklemelidir. Eğitim hayat boyu süren bir etkileşim süreci olarak düşünülmeli ve çocukların olumlu modellerle etkileşim içinde olmaları sağlanmalıdır.

Modellerin gözlemlenmesi öğrenmenin gerçekleşmesi veya daha sonra davranışa dönüşmesi için yeterli değildir. Öğrenme ve davranışa dönüşmesi sürecinde birçok değişken etkili olmaktadır. Modele ilişkin özellikler, duruma

Ör ne k

•Bir sınıfta bütün öğrenciler çok kötü notlar alıyorsa orada bir sorun vardır. Ancak bazı öğrencilerin yüksek notlar alabilmesi sınavın yapılabilirliğine dönük motive edici anlamlar taşır. Bu bağlamda öğrencileri arkadaşları ile motive etme seçeneği düşünülebilir.

Filmler, kitaplar ve diğer medya bileşenleri

çocukların olumlu modellerle etkileşimi

bağlamında kullanılabilir.

(15)

ilişkin özellikler ve gözleyene ilişkin özellikler öğrenme ve davranışa dönüşmesi için gereklidir.

Sınıfta öğrencileri onurlandıran, olumlu geribildirimlerle olumlu modeller ortaya koyan öğretmenler olumlu öğrenmeler üretebileceklerdir. Dolayısıyla sosyal öğrenme kuramının farkında olan bir öğretmene düşen olumlu bir model olmak ve olumlu yaşantılar geliştirmektir.

Sosyal öğrenme kuramına göre model alınacak kişinin özellikleri çok önemlidir. Statü ve saygınlık gibi değerler öğrencinin model alma düzeyini etkilemektedir. Dolayısıyla öğretmene düşen statü ve saygınlığını yükseltmek olmalıdır. Ayrıca toplumsal kültür açısından da öğretmen statü ve saygınlığı arttırılmalıdır veya statü ve saygınlığı olan diğer rol modellerin olumlu yaşantıları ile öğrencilere model olmaları sağlanmalıdır. Özellikle medya bu bağlamda

önemlidir. Aile ve öğretmenden daha çok öğrenci ile karşı karşıya gelebilen medya bileşenleri modeller bağlamında önemlidir. Medyada yer alan rol modellerin davranışları ve sonuçları önemlidir.

İyi bireyler yetiştirmek için aile, okul ve medya bileşenleri topyekûn iyi vatandaş örnekleri ile donatılmalıdır. Ailede iyi bireyler yok ise çocuğun iyi birey olabilmesi mucize olabilir. Veya sürekli maruz kalınan medya unsurlarında iyi vatandaş sürekli aşağılanma cezası ile karşılaşıyorsa burada bir terslik var demektir.

Amaçlarımız sosyal öğrenme kuramında oldukça önemlidir. Dış etkiler ve içsel süreçler sonucunda ortaya çıkan amaçlarımız davranışların sürekliliğini, öğrenmenin kalıcılığını belirler. Özellikle dışsal etkilerle motive olan örneklerde uzun süreli motivasyon ne yazık ki görülmemektedir. Öz benlik kavramı bu bağlamda önemli bir açıklayıcıdır. Öğrencilerin öz benlik gelişimi desteklenmeli ve amaç belirleme ve bunları gerçekleştirme becerileri geliştirilmelidir.

Öz yeterlik kavramı sosyal öğreneme kuramı için oldukça önemlidir [4].

Ebeveynler ve öğretmenler çocukların öz yeterlik düzeylerini pekiştirmelidir. Öz yeterlik özelliklerine destek olmak yerine zedeleyici geribildirimlerden

kaçınılmalıdır.

Sosyal öğrenme kavramını ve önemini keşfeden öğretmenlerin öğretim sürecini çok yönlü değerlendirmeleri gerekmektedir. Sosyal öğrenmenin önemli bileşenlerinden olan model alma, taklit, gözlem yoluyla öğrenme ve karşılıklı etkileşim kavramlarının öğretim sürecinde çok yönlü kullanılabileceği

düşünülmektedir [1,3,4]. Dolayısıyla öğretmen bu kavramlara dikkat etmelidir.

Sosyal öğrenme kuramının bilincinde olan öğretmen, model olduğunun, gözlemlendiğinin farkında olmalı, ona göre davranmalıdır.

Sosyal öğrenme kuramının bilincinde olan öğretmen, model

olduğunun, gözlemlendiğinin farkında olmalı, ona göre davranmalıdır.

(16)

Bireysel Etkinlik • Model alma ve öz yeterlik kavramlarını birbiri ile ilişkileri bağlamında inceleyiniz?

Ör ne k

•Suzan birinci sınıf öğrencisidir. Kutluhan ise idealist bir öğretmendir. Suzan bir türlü kalem tutmayı tam olarak

beceremediğinden yazı yazma becerileri daha yavaş gelişmektedir.

Bundan dolayı yapamayacağı inancı oluşmaya başlamıştır. Bunu fark eden Kutluhan öğretmen, ders çıkışında Suzan'ın yanına giderek onunla yazı çalışması yapmaya karar verir. Önce öğretmen yazar, sonra bütün incelikleri ile gösterdiği kalem tutma ve yazma işlemini öğrencisinde görmeye çalışır. Onlarca kez çabaladıktan sonra evde çalışması için ödevler verir. Ve öğrencisini sınıf içerisinde bu çabasından ötürü tebrik eder. Zamanla öğrencide yazma becerisi gelişmiştir.

(17)

Ö ze t

•Sosyal öğrenme kuramı, bireylerde bilişsel, davranışsal ve çevresel

değişkenlerin karşılıklı etkileşimi ile gerçekleşen davranış değişimleri olarak tanımlanabilir. Bandura’ya göre davranışların çoğunluğu bu yola elde edilir.

Başkalarının davranışları gözlenerek, taklit edilerek ve model alınarak öğrenmeler gerçekleşebilir.

•Sosyal öğrenme kuramı öğrenme ve uygulamayı ayrı ayrı ele almıştır. Bir öğrenmenin gerçekleşmiş olması uygulamayı gerektirmez. Birey bir davranışı öğrenmiş olabilir. Ancak bu davranışı ilerleyen bir dönemde sergileyebilir.

Dolaylı olarak gözlemler sonucu öğrenilen davranışlar hemen gösterilmeyen davranışlar olabilir. Bu aslında bilişsel süreçlere yer vermiş olmasından dolayıdır. Sadece gözlenen davranışlar öğrenmeyi açıklamaya

yetmemektedir. Sosyal öğrenme bu nedenle davranışçı kuramları eleştirmekte ve bilişsel süreçleri de işe katmaktır.

•Öz yeterlik sosyal öğrenme kuramının alana kazandırdığı önemli bir kavramdır. Bireyin öğrenmelerini olması gereken düzeye taşıma sürecinde kendi kapasitesine olan inancı öz yeterlik olarak tanımlanır. Bireyin düşüncesinde neyi yapmaya yeterli olduğunun resmi öz yeterliktir. Kişisel gelişim sürecinde özellikle öz benlik kazanmada öz yeterlik önemli bir kapasite olarak karşımıza çıkar.

•Model alma da sosyal öğrenmenin önemli bir bileşenidir. Model alma bir veya birden fazla modelin gözlemlenmesi sonucu davranış ve bilişsel olarak gerçekleşen öğrenmelerin adıdır. Bireyler kendi davranışları ile

öğrenebilecekken aynı zamanda model alma yolu ile de öğrenebilirler.

•Gözlem yolu ile öğrenmede, dikkat, zihinde tutma, üretme ve motivasyon olmak üzere dört süreç vardır. Bu süreçlerin başlaması için öncelikle model alınmak istenen bir modele gereksinim vardır. Statü ve çekicilik dikkat için önemlidir

•Model, birey ve davranış sosyal öğrenmeyi etkilene üç temel etkendir.

Model başlığı ile ifade edilen sosyal öğrenmenin model alınacağı kişidir.

Öğretmen öğrenci ilişkisinde model öğretmen, ebeveyn çocuk ilişkisinde ise ebeveyn olarak ele alınmaktadır. Bir model olarak öğretmenin, öğrenciye yakınlığı, statüsü ve güçlü kişiliği, yetenekleri, saygınlığı, cinsiyeti, yaşı ve kişilik özellikleri sosyal öğrenmenin gücünü etkileyecektir.

•Model alma davranışını gösterecek olan kişi veya gözleyen, sosyal öğrenme sürecinde önemli bir diğer değişkendir. Gözleyen kişinin ihtiyaçları,

beklentileri, yetenekleri, öngörme ve sembolleştirme kapasitesi, öz yeterlik düzeyi ve bilişsel yapısı sosyal öğrenmenin gücü konusunda bize ipucu verecektir. Gözleyen kişi bir öğrenci ise eğer, model alınan öğretmen her ne kadar güçlü bir model olsa da öğrenci özellikleri yeterli düzeyde değilse öğrenme eksik kalabilir. Öğrenci özelikleri sosyal öğrenme kuramı için önemlidir.

•Üçüncü temel değişken ise davranışın kendisidir. Sosyal öğrenme sürecinde model ve model alan kişinin yanında bir de davranışın özelliği önemlidir. Bir davranış sonuçları itibari ile ödül veya ceza seçeneklerinden hangisine daha yakın ise model alma süreci o kadar güçlü olacaktır. Ceza ile sonuçlanan davranışı kimse örnek almak istemeyecektir. Bunun yanında model alma ile edinilecek bir davranışın anlamlı olması ve işe yarar olması önemlidir.

(18)

Öz et (de vamı)

•Sosyal öğrenme kuramına göre model alınacak kişinin özellikleri çok önemlidir. Statü ve saygınlık gibi değerler öğrencinin model alma düzeyini etkilemektedir. Dolayısıyla öğretmene düşen statü ve saygınlığını yükseltmek olmalıdır. Ayrıca toplumsal kültür açısından da öğretmen statü ve saygınlığı arttırılmalıdır. Veya statü ve saygınlığı olan diğer rol modellerin olumlu yaşantıları ile öğrencilere model olmaları sağlanmalıdır.

•Özellikle medya model almada önemlidir. Aile ve öğretmenden daha çok öğrenci ile karşı karşıya gelebilen medya bileşenleri modeller bağlamında önemlidir. Medyada yer alan rol modellerin davranışları ve sonuçları önemlidir.

•İyi bireyler yetiştirmek için aile, okul ve medya bileşenleri topyekûn iyi vatandaş örnekleri ile donatılmalıdır. Ailede iyi bireyler yok ise çocuğun iyi birey olabilmesi mucize olabilir. Veya sürekli maruz kalınan medya

unsurlarında iyi vatandaş sürekli aşağılanma cezası ile karşılaşıyorsa burada bir terslik var demektir.

•Öz yeterlik kavramı sosyal öğreneme kuramı için oldukça önemlidir.

Ebeveynler ve öğretmenler çocukların öz yeterlik gelişimine özen göztermelidirler.

•Sosyal öğrenme kuramı birçok öğrenmenin başka yaşantıları gözleyerek gerçekleştiğini ifade etmektedir. Gözlem yolu ile öğrenme burada çok önemlidir. Bu bağlamda anne babalara ve öğretmenlere önemli görevler düşmektedir. Öğrenme eğer model alma, gözlem yaparak edinme süreci ise modellerin ve gözlenen yaşantıların olumlu olması çok önemlidir.

•Sınıfta öğrencileri onurlandıran, olumlu dönütlerle olumlu modeller ortaya koyan öğretmenler olumlu öğrenmeler üretebileceklerdir. Dolayısıyla sosyal öğrenme kuramının farkında olan bir öğretmene düşen olumlu bir model olmak ve olumlu yaşantılar geliştirmektir.

(19)

DEĞERLENDİRME SORULARI

1. Sosyal öğrenmenin temel kavramları arasında aşağıdakilerden hangisi bulunmaz?

a) Birey b) Davranış c) Gözleyen d) Çevre e) Koşullanma

2. Sosyal öğrenme sürecinin aşamaları aşağıdakilerden hangisinde birlikte verilmiştir?

a) Dikkat-özen-pekiştirme-ödül

b) Dikkat-zihinde tutma-üretme-motivasyon c) Dikkat-pekiştirme-ödül-motivasyon d) Dikkat-beğenme-model alma-motivasyon e) Model alma-dikkat-motivasyon-ödül

3. Sosyal öğrenme kuramına göre aşağıdakilerden hangisi bir davranışı model alarak öğrenmede etkili değildir?

a) Bireyin duygu durumu

b) Davranış sonucunda pekiştirme veya ceza alma c) Model alınan kişinin statüsü

d) Edimsel koşullanma düzeyi e) Bireyin bilişsel şemaları

4. “Üzüm üzüme baba baka kararır” özdeyişi, davranış öğrenmeyi açıklayan hangi kuramı ifade etmektedir?

a) Klasik koşullanma b) Edimsel koşullanma c) Bitişiklik

d) Sosyal öğrenme e) Bilişsel öğrenme

5. Sosyal öğrenme kuramına aşağıdakilerden hangisi örnek verilebilir?

a) Öğrencinin ödev yapması b) Öğretmenin sesini yükseltmesi

c) Öğrenci ve öğretmen arasında sevgi bağı oluşması d) Velilerin öğretmene şikâyette bulunması

e) Öğrencinin öğretmeni gibi sesli kitap okuması

(20)

6. Bandura’nın sosyal öğrenme için verebileceği örnekler arasında aşağıdakilerden hangisi söylenemez?

a) Sevdiği sanatçı gibi giyinmek

b) Saçlarını öğretmene benzeterek kestirmek c) Yazı yazarken konuşur gibi yapmak

d) Okuduğunu öğretmen gibi okumak e) Annesinin keklerini yapmaya çalışmak

7. Sosyal öğrenme süreçleri aşamalarında aşağıdakilerden hangisi karşılaşmayacağımız bir kavramdır?

a) Uyarıcı-tepki ilişkisi b) Dikkat

c) Hatırlama d) Uygulama e) Motivasyon

8. Ahmet Bey tıraş olurken oğlu Kutluhan da onun gibi tıraş olma oyunu oynamaktadır. Çevresinde gördüğü bir oyuncağı tıraş makinesi gibi tutarak tıraş olma taklidi yapmaktadır. Birkaç sefer üst üste yüzünü kesen Ahmet Bey, oğlunda taklit davranışının sona erdiğini görmüştür. Bu durumun nedeni nasıl açıklanabilir?

a) Çocuklar modelin statüsüne önem verirler.

b) Pekiştirilmeyen davranış sona erer.

c) Davranış tekrarlanması için kendi sonuçları tarafından domine edilir.

d) Çocuklar cinsiyet olarak kendi cinslerini model alırlar.

e) Model alınan kişinin karşılaştığı sonuçlar çocuğun onu taklit etmesini belirler.

9. Sosyal öğrenme kuramı çerçevesinde bir öğrencinin model almasını etkileyen etmenler sıralandığında hangisi dışarda kalır?

a) Modelin gerçek veya sanal olması b) Modelin yetenekleri

c) Öğrencinin yetenekleri

d) Öğrencinin model hakkındaki düşünceleri e) Model ile öğrenci arası benzerlik

10. Mustafa sınıfta gürültü yaptığı için teneffüse çıkmama cezası almıştır.

Bunu göre diğer arkadaşları da gürültü yapmamaya başlamışlardır. Bu durumu açıklayan kavram hangisidir?

a) Öz yeterlik b) Pekiştirme c) Dolaylı pekiştirme d) Dolaylı duygu e) Dolaylı ceza

Cevap Anahtarı 1.e, 2.b, 3.d, 4.d, 5.e, 6.c, 7.a, 8.e, 9.a, 10.e

(21)

YARARLANILAN KAYNAKLAR

[1] Selçuk, Z. (2005). Gelişim ve öğrenme. Ankara: Nobel Yayınları.

[2] Oktaylar, H. C. (2013). Eğitim bilimleri: Öğrenme psikolojisi. Ankara: Yargı Yayınları.

[3] Senemoğlu, N. (2010). Gelişim öğrenme ve öğretim, Ankara. Pegem Akademi.

[4] Schunk, D. H. (2009). Öğrenme kuramleri. (Çev. Ed. M. Şahin). Ankara: Nobel Yayınları.

[5] Ekinci, G. (2016). Öğrenme - öğretme kuramları ve uygulamadaki yansımaları.

Ankara: Pegem Akademi.

[6] Ugürol, Y. (2001). Öğrenme ve öğretmeye psikolojik hazırlık. Kuram ve Uygulamada Eğitim Yönetimi, 25, 125-139.

Referanslar

Benzer Belgeler

Sosyal bilişsel kuramın dayandığı ilkeler.. • Bandura’ya göre gözlemci

Okullarda öğretmenler öğrencilerden daha çok model alınırlar veya lider öğrenciler (spor veya sosyal faaliyetlerde başarılı olan) daha çok model alınır.... Sosyal

Dikkat Etme Süreci : Gözlem yoluyla öğrenmenin olabilmesi için modelin davranışlarının dikkatli bir şekilde.. incelenip, doğru olarak

 Öğrenme işlemine katılan duyu organlarımızın sayısı Öğrenme işlemine katılan duyu organlarımızın sayısı ne kadar fazla ise o kadar iyi öğrenir ve geç.. ne kadar

Bu gözlem formu yaşıtlarına göre belirgin düzeyde akademik başarısızlık gösteren öğrencilerin Özel Öğrenme Güçlüğü şüphesiyle sağlık kuruluşuna

Bandura’ya göre modelin davranışı pekiştireçle bitmişse gözlemci tarafından daha fazla model alınmaktadır. Örneğin,

Araştırmanın alt problemlerinden olan, üniversite öğrencilerinin sosyal duygusal öğrenme düzeyi ile cinsiyet, sınıf, akademik başarı düzeyleri alt boyutları

Genel ve kapsayıcı bir şekilde yapılandırmacılık; öğrenenin yeni karşılaşılan bilgileri önceki bilgileriyle ilişkilendirerek öğrenmesi, daha önceki bildiği konulara bağlı