• Sonuç bulunamadı

K Masumiyet İstenci

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "K Masumiyet İstenci"

Copied!
3
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Türk Dili 75

K

edi odanın içinde mırmırlıyordu. Sesi normal seyrinden uzaktı. İçerde yan- kılanan, kavgaya tutuşmaya ramak kalmış iki kedinin tüylerini kabartıp kuyruklarını dikerek çıkardıkları yırtıcı bir sesti. Odanın halıları kıyıya köşeye çekilmiş, kitaplıkta bulunan ne varsa odanın ortasına rastgele savrulmuştu.

Perdeler sımsıkı örtülmüştü. Perdelerin ortadan bitiştiği yerden jiletle kesilmiş ince şeritli keskin bir gün ışığı içeri vuruyordu. Kapının eşiğinde parçalanmış bir kazak sahibine bakıyordu. Yerde yatanın hemen yanında içinde bir miktar su bulunan bir leğen, dibinde bir yudumluk su kalmış bardak, porselen bir tabağın içinde çoktandır beklemekten kurumuş yemek artıkları göze çarpıyordu. Kaşık tabaktan fırlayıp ka- lorifer peteğinin altına gitmişti. Krem rengi plastik leğenin içindeki bulanık suyun üzerinde kan lekeleriyle dolu, sarımsı tiksinç bir bez yüzüyordu. Kadın odanın kö- şesine kadar sürüklenerek götürülmüştü. Vücudunun sol tarafına devrilmiş, yerde yatıyordu. Yüzü, kollarının arasında parke zemine yapışmıştı. Elleri omuzlarının üzerinden ensesinden beyaz plastik bir kabloyla üst üste tutturulmuştu. Başını yedi- ği darbelerden korumak için kollarının arasına almıştı. Ayakları başından hırpalana- rak çıkarılan eşarpla sımsıkı bağlanmıştı. Gaddarca bağlanan kibar ayakları çırpın- dıkça eşarptan kurtulamamış, birbirine daha çok dolanmış, deri atmıştı. Gözlerinin altındaki morluklar ürkütücüydü.

Kedinin kan kokan mırmırları kadını nihayet uyandırdı. Gözlerini araladı.

Kedi buna sevindi. Hemen kadına sokulmaya başladı. Kadının ayaklarına sürtüne- rek kendine has sevinç hareketleri yaptı. Ayaklara kenetlenmiş eşarbın etrafındaki morlukları yaladı. Sonra kadının karnına doğru süzüldü. Naif hareketlerle kadının yüzüne yaklaştı. Göz göze geldiler. Kadının fersiz gözleri hiçbir şey yapamamanın çaresizliğiyle ılık ılık boşaldı. Göz altında biriken morluklar gözyaşlarını emdi. Bir- birlerine bakınca birbirlerini gördüler yüzlerinde. Kadının ilk zamanlardaki gücü tü- kenmişti. Zamanla çırpınmanın kendisine daha çok acı verdiğini anlayınca elleri ve

Masumiyet İstenci

Engin ELMAN

ÖY KÜ

(2)

Masumiyet İstenci

76 Türk Dili

ayaklarındaki engellere karşı koymaktan vazgeçmişti. Şimdi daha az görüyor, daha az işitiyor, daha az hissediyordu. Yaşamla ölüm arasındaki ince çizgiye dokunup gidiyordu. Bu çizginin kes/k/inliğinin verdiği tedirginlik bir noktadan sonra hisse- dilmiyordu. Vücudu iki seçeneğe de aynı mesafedeydi. Yaşayabilirdi de, ölebilirdi de. Zaman her bakımdan onu ölüme daha yakın gösteriyordu.

Devrilen kitaplık, dağılan kitaplar, toplanan halılar, üzerinde parçalanan elbise- ler, ellerinin ve ayaklarının esareti onun içinde keşke’lere bürünüyordu. Başlarken her şey hayal edemeyeceği kadar güzeldi elbet. İnsandaki korkunç insanı görünceye kadar. İnsanın kendisini insanda tanıması beklenmedik bir faciaydı. Zamanla haya- ta bakışların bambaşka olduğu görüldü. Zevkler, hoşlantılar, tavır ve davranışlar de- ğişti. Yaşamın boşluk bıraktığı alanları, farklı eğilimlerle doldurma uğraşı baş gös- terdi. İlk zamanların deli dolu mutlulukları tükendi. Bakışlar sunileşti. Konuşmalar sığlaştı. Canımlı cicimli cümleler ruhu tırmalamaya başladı. Canımlar gitti. Cicim- ler bitti. Eşyalar çoğaldı. Hassasiyetler azaldı. Hevesler kabardı. İnatlar koyulaştı.

Yalanlar söbelendi. Güvenler zedelendi. Algılardan çeşit çeşit salgılar üredi. Birbiri- ne razı olmuş iki insan, ne olduğunu anlayamadan paylaştıkları ortak alanlarda bas- kın karakter olmak istedi. Kadın ipin bir ucuna adam diğer ucuna asıldı. İp gerildi.

Kozlar paylaşıldı. İp koptu. Adam gittikçe vahşileşti. Kadın kibarlığını, naifliğini yitirdi. Tepkileri bir erkek gibi sert ve kavgacı oldu. Adam merhametini kaybetti.

Elleri asla yapmayacağı kötülüklere bulaştı. Kadının yüzünde kendisini görmeye başladı. Kendisine benzeyen ne varsa ondan nefret etti. Kadının yüzüne vurdukça kendini çiğnedi. Kendisini yok etmek istedikçe direnen taraflarını gördü. Daha çok öfkelendi. Dengesini kaybeden bir paranoyaktı artık. Kadının yüzüne işleyen kendi- sini söküp atmak için çılgınca vuruyordu kadına. Kaba kuvvetine aynı sertlikle karşı koyan kadın zamanla pes edince adamın kendinden taşan öfkesi dindi. Rakibinin kararlılıkla sonuna kadar ona karşı koymasını istiyordu bazen. Dünya bir araya gel- miş iki insanın içindeki canavarlar için küçüktü artık. Adamın içindeki yaratık bü- tün hıncını aldığına ikna olunca kadını bıraktı. Nefes nefese kendisini balkona attı.

Sigaralar peş peşe yandı. Pişmanlık parmaklarından başladı. Elleri titredi. Sigara parmaklarından kayıp düştü. Ellerinden nefret etti. Daraldı. Ağladı. Duvarları yum- rukladı. Nefes alamıyordu. Kapıyı vurup çıktı. Şehre karıştı. Kentteki hareketliliğin içine sinen suçluyu saklayacağını umdu. Kaldırımlara oturdu. İçindeki suçluyu ce- zalandırmak için bahaneler aradı. Arabalara çarptı. Baktığı yüzlerde kendisini gördü.

İnsanlara küfretti. Ağaçları tekmeledi. Acınarak bakıldı yüzüne. Düşkün bir zavallıydı.

Bir dilenciden şunu işitti: ‘‘İnsan kendine dert olur.’’ Sarsıldı. Koştu. Yalpaladı. Düştü.

Kalktı. Nefeslendi. Durdu. Tekrar koştu. Bağırdı. Çağırdı. Sesi yırtıldı. Sonra kısıldı.

Havada dondu. Kırıldı. Yere serildi. Gölgesine çarptı. Yuvarlandı.

Geç saatlerde evin kapısı açıldı. Adam içindeki yaratıkla beraber içeri girdi.

Artık dinmişti. Kadını çözdü. Kanepeye uzattı. Mutfağa gitti. Su ısıttı. Odaya geldi.

(3)

Engin ELMAN

Türk Dili 77 Kadının yaralarını ovdu. Kadının gözleri açıldı. Tükenen vücuduna hayata dönü- şün sancısı üflendi. Adam kadının yüzünde hırpalanan, dövülen kendisini gördü.

Korktu. Duşa girdi. Su yaralarına değdi. Uzun süre sabit bir ritimle başından aşağı döküldü. Zerrelerine kadar işledi. Titredi. Arındı. Duruldu. Odaya döndü. Kanepede uzanmış feci darbeler yiyen kendi/sinin ayaklarına kapandı. Sağaldı. Uyudu.

Sabah oldu. Gün çoktan doğmuştu. Gözlerini açan adam evin derli toplu olu- şuna hayretle baktı. Kitaplar raflarda, halılar ölçülü biçili milimetrik yerlerine seril- mişti. Bir zamanlar kadına okuduğu şiirler kitaplardan fırlamış bir mucizeye eşlik ediyor olmalıydı. Kesin bir inançsızlıkla baktı etrafına. Ayağa kalktı. Kadın kapının önünde dikilmiş bekliyordu. Gözlerindeki morluklar çekilmişti. Boğuk hırıltılı bir sesle: Kahvaltı hazır, dedi. Kedi odada mutluluk dansına başladı. Adam tedirgin ve korkulu bir yüzle banyoya koştu. Aynadaki yüzünü tanıyamadı. Korkunç çığlıklar attı. Ayna kırıldı. Kan duvara sıçradı. Kadın odada başını önüne eğmiş, usulca önü- ne bakıyordu.

Adam sarsılarak uyandı. Gerçeği fark etti. Rüya, kediye çarptı kırıldı. Zihni karmakarışıktı. Şaşırdı. Afalladı. Ağzı ekşimişti. Dilinin üzeri ve damağı kupku- ruydu. Alnından soğuk bir rüzgâr geçmişti. Ellerine baktı. Ellerini öptü. Pencereye gitti. Perdeleri açtı. Güneş fırından taze ekmek buğusuna bulanıp çıkan ışınlarını dünyaya gönderiyordu. Serçelerin cıvıltıları tarifsiz bir senfoniydi. Kadın mutfakta okula gidecek çocukların karnını doyuruyordu. Çatal, kaşık tıkırtıları evdeki haya- tın nabızlarını tazeliyordu. Sabah telaşı çocukların sesleriyle renkleniyor, adamın zihninde uykudan kalan kirli yorgunluğu süpürüyordu. Kedi, miskin miskin esniyor, vücudunu topluyor, bacaklarını kasıyor, adamın ayaklarına dolanıyordu. Adam fı- sıltıyla dualar okuyordu. Bir çöl kadar ıssız ve sakindi.

Referanslar

Benzer Belgeler

Hizmet - İş sendikasının hazırladığı ‘Sayılarla Su’ adlı kitapta, insanlığın su konusunda hızla kutuplaşmaya doğru gittiği çarpıcı istatistiklerle ortaya

* ABD: 5 binden fazla stratejik sava ş başlığı, stratejik silahlardan daha az etkisi olan, savaş için üretilmiş binden fazla operasyonel taktik silah ı ile stoklanmış 3 bin

Aile işi olan petrol ve akaryakıt sektörü­ ne babasırun ani vefatı üzerine çok genç yaşta giren Kaya Baban, Baban ve Faban adlı petrol şirketlerinden

Kırtasiyeci dükkânı işletmek büyük bestekârımız Adnan Say- gun’un liseyi bitirdikten sonra, musikî mesleğine intisap edin­ ceye kadar değiştirdiği 25

Sonuç olarak; total kistik bronflektazi ve buna ba¤l› harap olmufl akci¤er sekel yada Ç‹D tüberküloz olgular›nda intraoperatif ve postoperatif komplikasyonlar›n

Cornsweet uyar›s›yla, geleneksel eflzamanl› parlakl›k kontrast› uyar›s›- n›n ortak paydas› flu: Farkl› yans›t›c›- l›ktaki alanlar› s›n›rlayan, ayn›

perverliğin tercümanlarından biri oldu; bu cesur gazeteci, düşmanın işgal ettiği payi­ tahtta her tehlikeyi göze alarak matbaasını Ankaraya kaçırdı ve

Şehir bandosu tekrar matem marşını çaldıktan sonra halk namma kürsüye ge­ len B .Kemal Baki, çok ateşli bir lisanla bir söylev vermiş ve ezcümle demiştir