• Sonuç bulunamadı

G. S. Akademisinin 60 Yıl Sergisi

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "G. S. Akademisinin 60 Yıl Sergisi"

Copied!
3
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

GUzel Sanatlar Akademisi

G. S. A k a d e m i s i n i n 6 0 Y ı l S e r g i s i

24 T e m m u z 1942 günü mühim bir sanat hâdi-sesi oldu. Büzel Sanatlar Akdemisinin yıllık talebe mesaisinin sergisi aynı z a m a n d a A k a d e m i n i n kuru-luşunun 60 ncı yıl d ö n ü m ü n e tesadüf ettirilerek mü-him bir sanat hareketi tezahürüne vesile oldu. Bu münasebetle cümhuriyet devrinde güzel sanatlar sa-hasındaki gelişme ve yükselişi sergide her

(2)

seyir v e .tetkik ettiler. Sergi bilâhare on b e ş gün açık kaldı.

Güzel Sanatlar Akademisi sergisi bu müessese-nin 60 kuruluş yılına tesadüf ettiği için her yıldan

d a h a fa^la bir dikkat ve itina ile hazırlanmıştır. Di-yebliriz ki â d e t a bu yıl d ö n ü m ü vesilesi sergiyi ha-zırlayanlara ayrı bir heyecan, bir dinamik hareket ru-hu aşılamıştı. Bu her şubenin salonunda, her salonun her hangi köşesinde hissedilmekte idi.

A k a d e m i n i n bütün şubeleri ayrı ayrı salonlarda, kısımlar halinde yüzlerce binlerce eser neşretmişler-di. Bunlar içinde en küçük p a r ç a l a r d a n en büyük çalışışlara varıncaya k a d a r hepsinde bir hususiyet sezilmekte idi. Sergi başta mimarî şubesi o l m a k üze-re, heykel, resim, ve süsleyici sanatlar şubesi ve onun m ü t e a d d i t kollarına ait güzel ve semereli çalışmalar-la dolu idi.

Ziyaretçiler bir salondan diğerine, gördükleri tetkik ettikleri her hangi bir eserin tesirinden dah a

k u r t u l a m a d a n bir sanat heyecanı içinde bir diğeri-ne gitmekte ve eeserleri uzun uzun tetkik e t m e k t e idiler. Sergiyi lstanbulda binlerce halk gezdi. G ö r d ü ve beğendi.

Sergi açık kaldığı m ü d d e t zarfında m ü t e a d d i t defalar gezdim. Bütün şubelerin eserlerini g ö r d ü k t e n sonra, en mühim salonları d o l d u r a n büyük bir var-lık olan ve bir an'ane k a d a r tarihi b u l u n a n yüksek mimarî şubesinin eserlerinden b u r a d a b a h s e t m e k va-zifemdir. Y u k a r ı d a dediğim gibi 60 ıncı yıl sergisi 'hakikaten bu güne k a d a r açılanlardan d a h a

şu-mullü ve d a h a m u v a f f a k olmuştur. Z e m i n ka-tında yeni inşa edilen büyük atölye millî mimarî semineri çalışmalarına tahsis edilmişti. B u r a d a talebenin millî mimarî çalışmaları teşhir edilmişti. A k a -deminin bu seminerine ait binlerce d o k ü m a n arasın-d a n en karakteristik olan parçalar seçilerek asılmış, davetlilere, muhtelif vilâyetlerdeki evlerimizin, ik-lim, mahallî â d e t malzeme farklarından mütevellit inşa şekilleri ve hususiyetleri mukayeseli .bir surette çok güzel i f a d e edilmiştir.

Bunlar arasjnda Bursada, Uşakta, Antalyada-> ki mahallî karakterli evler bilhassa şayanı dikkattir. Boğaziçinin eski yalılarından bazı röleveler, yine si-vil mimarimize ait bir çok hanların röleveleri bu semi-nerdeki çalışmaları kâfi derecede anlatacak bir mü-kemmeliyette bulunuyordu. Birinci kattaki bütün mimarî atölyeleri eserlerle dolu teşhir salonu haline konulmuştu. V e her salon ayrı ayrı p r o f e s ö r lerin talebelerine tahsis edilmişti. Bu suretle p r o f e -sör Arif Hikmet, Sedat Hakkı, Schütte, Seyfi Ar-kan'ın ayrı salonlarını ziyaret ettim. Bu salonlardan en şayanı dikkati şüphe yok ki Arif H i k m e t Holtay talebesinin eserlerini ihtiva edendir. Buradaki eser-ler hocanın talebe ile alâkasını göstermekte ve her talebe ile teker teker uğraşılmış olduğunu anlatmak-tadır. ,

Profesör Sedat Hakkının atölye mesaisinde ise o k a d a r ihtimam ve alâka olmamakla beraber, ta-lebenin eserleri üzerinde hocalarının tesiri, bariz bir şekilde gözükmektedir. Bu da bizim için ne k a d a r ümit verici bir hâdisedir. Çünkü eserlerde bir m a -hallîlik, bir Türklük karakteri hissedilmektedir ki, her z a m a n iddia ettiğimiz gibi mimarî tahsilde, atölye profesörlerinin bizden, kendimizden olmasını istemekte ne k a d a r haklı olduğumuzu anlatır. Pro-fesör Schüttenin de talebeleri ile çok derinden ve ya-kından uğraştığı ve mesaisini kollektif ve halk in-şaatı eserlerinde teksif ettiği bu mevzuları tale-besine iyi bir şekilde öğretmekte olduğu çok iyi an-laşılmaktadır.

Profesör Henri Prost'un millî mimarî seminer me-saisi zemin katta küçük bir salonda teşhir edilmişti. Profesörün talebesini birkaç şehircilik mevzuu üze-rinde çalıştırdığı görülmekte ise de, bunların mu-vaffakiyetli şeyler olmadığı yek nazarda anlaşılmak-ta idi.

Diğer koridorlar ve bazı odaların statik, malze-me, menazır, tahlilî hendese gibi mutelif nazarî ders-lerin güzel ve şayanı dikkat epürleri ile doldurulmuş olduğunu g ö r d ü m ve bu mesainin akademinin nazarî bilgileri için ne k a d a r lüzumlu ve esaslı olduğuna bir d e f a d a h a kanaat getirdim.

O r t a kattaki b ü y ü k k o n f e r a n s salonu, diploma müsabakası projelerine tahsis .edilmişti. B u r a d a bu sene mezun olan genç mimarların eserleri teşhir edi-liyordu. T a l e b e y e d i p l o m a projesi mevzuu olarak büyük bir istirahat ve eğlence mahallinin tanzimi

ve-rilmiştir. ^ Bunlar içinde Samim Oktay ile Demirtaşın

pro-jeleri bilhassa şayanı dikkattir.

Bütün mimarî şubeâi eserlerini gördüm, gezdim ve tetkik ettim. Bir çok noksanlarına rağmen artık sa-lâhiyetle diyebilirim Güzel Sanatlar A k a d e m i s i (mil-lî) olmaktadır. Yani hocaları ve mesaisi ile b e r a b e r millileşmekte T ü r k eser vermeğe başlamakta-dır. Teşhir edilen yüzlerce, binlerce çalışmanın hepsinde bu ruhu, bu isteği gördüm. Ecnebi p r o f e -sörler zamanındaki gibi kuru ve k o p y a eserlerden, çalışma tarzından a k a d e m i kurtulmağa başlamıştır. O n a imkân verelim. Artık bize yakın seneler zar-fında bir millî şahsiyeti olduğunu tebarüz ettirecek-tir. Onu idare edenlerin de arzuları zaten ıbu değil midir?

Serginin diğer bir hususiyeti de hocaların ken-di eserlerini de teşhir .etmek suretile bu tezahüre iş-tirak etmiş olmalarıdır

(3)

tek-rar tektek-rar gezdim. Bu m a h d u t fakat m ü n t e h a p eser-lerin içinde S e d a t H a k k ı 1928 yılında d i p l o m a pro-jesi olarak yaptığı b a n k a binasını da tevazula teşhir ediyor. Küçük, mütevazi b a n k a projesini on dört yıl sonra1 da aynı zevkle seyrettim ki bu, eserin

âdeta klâsik bir kıymet taşıdığına delâlet eder, aynı z a m a n d a Sedadın talebelikten, meslek hayatı-na geçişinin olgun eseri addedilebilir. Sedat H a k k ı p r o j e ve krokilerini muhtelif tarihlerle ayırmış, bun-larda profesörün seneden seneye inkişafını takip ka-bil olmaktadır.

Nazimî Yaverin, A v r u p a d a k i çalışmalarına ait klâsik R o m a n etüdleri ile p r o j e krokilerindeki kuv-vetli deseni bu hocanın da kendi sahasında kıymetli bir sanatkâr olduğunu gösteriyor. Arif Hikmet'in,

gerek p r o j e ve gerekse tatbik ettiği eserlerinde dai-m a dai-mantık ve daidai-ma ölçülü bir dai-midai-marî dai-m ü ş a h e d e ediliyor.

Sergide mimarî şubesi muavinlerinin kısa mes-lek faaliyetlerinin bazı küçük eserleri varki bunlar bu istidatların ilerde m u v a f f a k olacaklarını vâde-diyor.

Neticede, sergiyi ziyaret eden büyüklerimizin de dedikleri gibi «Güzel Sanatlar Akademisi seneden seneye gelişen, yükselen bir varlık olmaktadır. Bu varlık Millî Şefin büyük alâkasından hız almaktadır. Bu münasebetle, çalışkan ve muktedir müdürünü, profesörlerini gösterdikleri başarıdan dolayı bura-da tebrik etmeği vazife bilirim.

Referanslar

Benzer Belgeler

Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha

Dini esaslara dayalı devlet kurmak amacıyla gazeteci yazarlar Çetin Emeç, Turan Dursun ve İranlı Ali A kbar Gorbanı’nm öldürülmesi eyleminin de aralarında bulunduğu çok

I llinois Üniversitesi’nden kimya araştır- macıları şeker hastalarının kan şekerle- rini ölçmek için rutin olarak kullandıkları cep tipi glikoz ölçerleri kandaki,

Bu çalışma Doğu Anadolu Bölgesi nin en büyük ili olan Van bölgesinde yapılan işitme tarama sonuçlarının değerlendirildiği ilk işitme tarama çalışmasıdır. Mevcut

Büyük şehrin görmüş ve görmekte oldu­ ğu diğer kahvehanelerine gelince, hatıra ge­ lenler şunlardır: Esnaf ve amele kahveleri, hammal kahveleri, sandalcı ve

kondurmaz, bu gibilere ihtiyar ha­ linde bile kendi elile hareminden şerbet getirmek zahmetini seve, seve ihtiyar ederdi. Büyük püs­ küllü büyük fesi

Vakta ki Yenicaminin yapılmasına karar veril­ diği sıralar oradan Balata, Hasköye; daha sonra Ortaköye, Kuzguncuğa; en sonra da Kuledibine, Şişhane

Oluşturulan tanımlama kategorileri sırasıyla şunlardır: Hava durumu; bir yerde kısa süre içinde meydana gelen hava olaylarıdır (1), bir gün içerisinde atmosfer