• Sonuç bulunamadı

Suikastın yedinci yılında Çetin Emeç:Değişen bir şey yok Çetin Bey

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Suikastın yedinci yılında Çetin Emeç:Değişen bir şey yok Çetin Bey"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

-Tf. çı^

rİo'İ-Dizi

lirtfifttrai

t r - ^ V L ¿ '

Emec e mektuplar

Doğuştan gazeteci kişiliği, tükenmez enerjisiyle, mesleğin kilometre taşlarından biri olan Çetin Emeç’in aramızdan ayrılışının sekizinci yıldönümünde, birlikte çalıştığı meslektaşları özlemlerini satırlara döktüler.

UMARTESİ, 8 Mart 1997

18

INDA

Bugün de oluyor. Din uğruna, devleti kundaklama 19 Ocak 1990’da şöyle yazmıştın: “Dün vardı. istekleri, hep, kökü yüzyılların ötesine varan şu özelliğimizden kaynaklanıyor. Kadını örtüler altına

sokmaya uğraşanlar, din devletiyle onun yönetimine konma kumpası kuruyorlar...”

Değişen bir şe y yok Ç etin Bey

Çetin Emeç, eşi Bilge Emeç, kızı Mehveş ve oğlu Mehmet Emeç'le.

3 Aralık 1989

Oysa, şu üçlüye; “vergi”, “kamu yatırım ları” ve “para kredi” politikalarına çekidüzen vermedikçe... Böyle böyle, iç kaynaklarımızı ateş hattına sürmeyip dış kaynakların payandasıyla dik durmakta ısrar ettikçe; işin ucu nereye varır?..

6 Aralık 1989

Şu sıra cezaevinde bulunan... Mahkum ya da tutuklu olan... Davaları süren yazarlar, çizerler, düşünürler, siyasetçiler... Başlangıçtaki havaya bakıp özgürlük hayali kurmuş olabilirler...

Başkent kavaklarının zirvesinde, farklı yeller esiyor şimdi... Bütün partiler, onların Meclisteki uzantıları, aynı ilkede birleşmiş gibiler... Ne var ki... Milletvekillerinin ayrıcalık bohçasını doldurmada gösterdikleri gözyaşartan eliçabukluk ve dayanışmayı, bu kez tekrarlamıyorlar...

12 Aralık 1989

Cumhurbaşkanı seçimi sırasında birlikte yaşadık...

“Askerler” bir daha “sivilcilik” oynamasınlar, diye ne mümkünse yapüdı... Sonucu görüyorsunuz ama?.. Meydan boş kaldı...

Şimdi “siviller”, “askercilik” oynuyorlar...

15 Aralık 1989

Demokrasi, bir yönüyle parmak rejimi ya... Şimdi, şu satır

aralarından süzülüp gelen bir uyarı daha var:

“Aman ha, parmak kaldıra kaldıra parmak çocuklaşmayın.”

19 Aralık 1989

• Hepimiz Türkiye’de, inşân haklan temeline dayalı bir hukuk düzeni için can atıyoruz.

Yedi kurşunun Türkiye'yi

sarstığı günden beri

her şey aynı...

Faili meçhuller bildiğiniz

gibi... Terör hız kesmedi...

Hükümet krizde... Tank

sesleri, irticanın icraatı,

solun birleşme manevralan,

rüşvetin grafiği, köprülerin

trafiği bıraktığın

yerde sayıyor.

O günler bu günler gibi...

Değişen bir şey yok

Çetin Bey...

O günler yazdıklann

taptaze:

Sürekti oyalıyorlar...

9 Ocak 1990

Her sabah, köprü işkencesi yaşayan İstanbullulardan biriyim....

Adım başı durup kalkmalar... Bazen, kilometrelerce ikiden üçe geçemeyen vitesler... Ben, işe böyle getirim.

19 Ocak 1990

Dün vardı..; Bugün de oluyor... Din uğruna, devleti

kundaklama istekleri, hep, kökü yüzyılların ötesine varan şu özelliğimizden kaynaklanıyor...

Bunlar... Kadını örtüler altına sokmaya uğraşanlar... Din devletiyle onun yönetimine konma kumpası kuruyorlar...

30 Ocak 1990

Bizde, kanunların boşlukları araşma sığınma alışkanlığı, iliklere işlemiş...

Yoksa; az önce de söyledim... “Nereden Buldun?” çarkım çevirmek, mümkün olabilirdi...

kahramanlık, kestirmeden isim duyurma derdindeydiler... “Nereden Buldun?”, mükemmel bir atlama taşı olacaktı... Oldu da...

Onlar, günlerce kendilerini kamuoyu vitrininde diri tuttular... Sonra, geri çekildiler... Açıklık ilkesiyle hareket etmişlerdi... Gizlilikte buluştular...

2 Şubat 1990

Teröristlere karşı şiddete başvurmak... Onun hırsım da bileyerek silaha sarılmasını sağlamak...

Böyle böyle masum kişilere saldırtmak... Kamuoyu önünde canavarlığım kanıtlayarak gözden düşürtmek.

Kimbitir kaç kez PKK’ya yaptığımız gibi.

Oysa ne diyor Sun Tzu? Cephede aynı çareye iki kez üst üste başvurulmaz!..

Terörü devlet etiyle

tırmandırarak zafere ulaşıldığım; kim, nerede görmüş ki?..

1 Şubat 1990

Terör, hükümet etiyle tırmanış gösterebilir...

Güvenlik güçlerine karşı savaş aracı olarak da kullanılabilir...

Kurban bir devlet adamı... Ünlü bir sanayici... Tanınmış bir bilgin... Ya da bir büyükelçi olabilir...

Katiller her seferinde, bir hakkın takipçisi rolünü

oynuyorlar. İşte; her olayda aynı tavrı tekrarlıyorlar... Sizler de görüyorsunuz...

Masum insanların kanma girmiyorlar da... Sanırsınız, insanlık suçu işleyenleri cezalandırıyorlar...

5 Şubat 1990

Türkiye’de terör yürüyüşe geçti mi, hemen kulaklarda bir başka ses yankılanır...

Rap... Rap... Rap... O postalın habercisidir... Kaldırımı, asfalta, kana

bulayan her yeni cinayet de, sanki yaklaşan bir darbenin ileri

Yedi kurşunun Türkiye'yi sarstığı günden beri her şey aynı. O günler bu günler gibi. Değişen bir şey yok Çetin Bey. O günler yazdıkların taptaze.

Dosya

kapanmadı

Çetin Emeç, 7 Mart 1990’da, terör öksesine yapışmış canilerin sıktığı yedi kahpe kurşuna hedef olalı tam yedi yıl geçti...

Suikastın tetikçilerinden Tamer Aslan, beş yıl sonra, 25 Kasım 1995 Üsküdar Barbaros Mahallesi’nde polisle çatışmaya girince yaralı olarak yakalanabildi. İslami Hareket Örgütü imamı, tetikçi İrfan Çağrıcı da, cinayetin altıncı yıldönümünde. Üçüncü tetikçi Muzaffer Dalmaz, Bosna’da izini kaybettirdi.

Dini esaslara dayalı devlet kurmak amacıyla gazeteci yazarlar Çetin Emeç, Turan Dursun ve İranlı Ali A kbar Gorbanı’nm öldürülmesi eyleminin de aralarında bulunduğu çok sayıda olayın faili, yasadışı İslami Hareket örgütünün “İcra Şura” üyesi ve “Ameliyat Timleri” sorumlusu İrfan Çağrıcı ile örgütün tetikçisi Tamer Aslan için idam, aynı örgüt üyesi avukat Hüsnü Yazgan’ın da aralarında bulunduğu 11 sanık için de 22.5 yıla kadar değişen ağır hapis cezaları istemiyle İstanbul Devlet Güvenlik Mahkemesi’nde dava açıldı.

İrfan Çağrıcı, katıldığı bir duruşmada, mahkeme heyetim, “Hepinizi Allah'ın mahkemesinden korkmaya davet ediyorum” diyerek, tehdit etti. Mahkemenin sadece bir gösteriden ibaret olduğunu söyleyen

Çağrıcı, duruşmaya ilgisiz görünerek, beraberinde getirdiği kitabı okudu. Çağrıcı, DGM’deki son duruşmasında da sorulan sorulara cevap verirken ayağa kalkmadığı için kendisini uyaran mahkeme heyetine, “Beni, sizin yasalarınız değil, Allah’ın yasaları bağlar. O nedenle ayağa kalkmayacağım, var mı?” dedi.

Dava sonuçlanmadı; sekizinci yılında suikast dosyası, maalesef hâlâ kapanmadı...

21 Aralık 1989

AT... Atamıyorlar... Sat

satamıyorlar...

Ama, eşikte bekletiyorlar...

Ama, kimseler istemedi... Bir-iM milletvekilinin girişimi de, yüzlere, gözlere bulaştı...

Hemen yelkenleri suya indirdiler ya... Bence, ucuz

adımı...

Bunca yıldır, demokrasiye iyi kötü alıştık ya... Sonra tekrar özgürlüklerin soluk almakta güçlük çekebileceği bir ortamı düşünmek bile ürkütüyor...

28 Şubat 1990

İşbitirici anlayış, Türkiye’yi çağdaşlık trampleninin en üst katina oturtacağım, diye tutturdu... Tabanca, tüfek konusunda da prangaları çözdü.

Şimdi parayı veren tetiği çekecek. Bakınız, neler olacak.

7 Mart 1990

Türkiye, toprağında terör tohumlarının yeşerecek

bereketti bir ortam bulabildiği bir ülke.

Havası, suyu... İnanç ve bölge farklılıkları... Değer ölçüleri arasındaki uçurumlar... Sosyal, ekonomik dengelerdeki bozukluklar. Ve, onca

yoksulluklar ortasında kolaycacık aklı çelinebilecek insanlarıyla, anarşinin titiz verebildiği mükemmel bir zemin oluşturuyor...

Bir de tabii, örülen melanet ilmekleri, dokuyan ellerin yanma kâr kaldıkça, cesaretler artıyor...

38 YILLIK GAZETECİ

I IÜ R R İY E T Gazetesi

Yönetim Kurulu üyesi ve yazarı

Çetin Emeç 38 yıllık gazeteciydi.

1935 yılında İstanbul'da doğdu. Pekiyi derece ile bitirdiği Erenköy İlkokulu ve Galatasaray Lisesi'nin ardından İstanbul Üniversitesi Hukuk Faküİtesi'nden mezun oldu. Gazeteciliğe 1952 yılında babası Selim Ragıp Emeç'in "Son

Posta" Gazetesi'nde başladı. Emeç,

1962 yılından 1972 yılına kadar

"H ayat" ve "Ses" dergilerinde

çalıştı. 1972 yılında "Hürriyet" grubuna geçen Çetin Emeç,

"Haftasonu" Gazetesi'nin

Yazıişleri M üdürlüğü ve Genel Yayın Yönetmenliği'ni yaptı.

Hüıgün Yayınları Genel Yönetmenliği yaptığı sırada,

"H ürriyet" Gazetesi Genel Yayın

M üdürlüğü görevini üstlenen Çetin

Emeç, 1983 yılında Genel

Yönetmen olarak "M illiyet" Gazetesi'ne geçti. 1986 yılında Genel Koordinatör olarak

"Hürriyet" Gazetesi'ne döndü. "Hürriyet" Gazetesi Yönetim

Kurulu Üyesi olan Çetin Em eç, günlük yazılarını da sürdürüyordu.

Bilge Em eç ile evli olan Çetin Emeç'in kızı piyanist Mehveş Emeç, İngiltere'de m üzik eğitim i

gördü. O ğlu Mehmet Emeç de eğitim ini ABD 'de tamamladı. Bir süre önce yaşamını yitiren gazeteci-yazar Aydın Em eç ve Cumhuriyet Gazetesi'nde çalışan

Leyla Tavşanoğlu'nun kardeşi olan Çetin Emeç, Gazeteciler Cemiyeti,

kısa adı İPİ olan Uluslararası Basın Enstitüsü ile Uluslararası

Gazetecilik Basın Enstitüleri Federasyonu (FIEJ) üyesiydi.

Referanslar

Benzer Belgeler

Yakın zamanda yapılan çalışmalar minör inme kliniği ile başvuran büyük damar oklüzyonlu olgularda erken dönemde yapılan mekanik trombektominin, yapılmayan

Disk difüzyon yöntemi ile S.pneumoniae sufllar› tetrasikline %28, kloramfenikole %14, erit- romisine %17 oran›nda dirençli bulunurken, sefotaksim ve seftriaksona direnç

Bu aşamada Knelson konsantratörün 3 farklı çalışma parametresi (G kuvveti (G), besleme katı oranı (BKO), yıkama suyu basıncı (YS)) ile Box-Behnken deney

Bu çalışmada seramik sağlık gereçleri bünyelerinde standart olarak kullanılmakta olan sodyum feldispat yerine Çan/Çanakkale bölgesi yerel alkali kaynağının

N8 kodlu numunenin bağlayıcı alan değeri %30-35 olan sönmüş kaymak kireç içerikli sıva olduğu belirlenmiştir. Numune bünyesindeki agregaların (<5x10 3

Bu çalışmada mobil araçlar için geliştirilecek tek cümle uygulamasının kayıttan sahte doğrulama ataklarına karşı dayanıklılığını test edebilmek için yeni bir

Şiir ve hikâye türünde edebi yazıların yanı sıra şair ve yazar bibliyografyalarının, kenesalarda ibadetlerde okunan duaların da bulunduğu yazılarla Karayca

Anahtar Kelimeler: Enerji Tüketimi, Kentleşme, Finansal Gelişme, Büyüme THE IMPACT OF ENERGY CONSUMPTION ON ECONOMIC GROWTH, URBANIZATION AND FINANCIAL DEVELOPMENTS: CASE OF