• Sonuç bulunamadı

İzmir Suikastı'nın

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "İzmir Suikastı'nın"

Copied!
11
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

0 ' f 'L 4 s Lı C - t ö !

İzmir Suikastı'nın

Besim beyin muhakemesi

— 67 —

Halet Bey cevap veriyor: — Kâmil Hocanın? — Yoktur.

— Feridun Fikrinin? — Onun da yoktur. — Bu kadar kâfi.

Bundan sonra celse kapandı.

MERSİN MEBUSU BESİM

BEYİN MUHAKEMESİ

Mersin mebusu Besim bey çok telâşlı idi. Reis ilk sual olarak Terakkiperver Fırkaya ne za­ man girdiğini ve girdiği zaman fırkanın teşekkül etmiş olup olmadığını sordu. Besim bey, acele acele konuşarak uzun tafsilât verdi:

— Ne zaman girdiğimi hatır­ lamıyorum. Herhalde gün ve tarih tayin edemem. Ancak An- karadaki ilk teşekkülde vardım. Nizamname, müzakeresinde bu­ lundum.

Reis:

— Evvelce müsveddeyi kim­ ler hazırlamıştı?

— Bilmiyorum. Fakat evvel­ ce hazırlanmış.

— Bu hazırlamada kimler bulunmuştu?

— Rüştü paşa, Feridun Fik­ ri, Halet, Şükrü ,Canbulat bey­ lerle Fuat paşa vardılar. Belki hatırımda olmıyan başka zevat da vardı.

— Nizamname müsveddesi el yazısı ile idi değil mi?

— Evet, zannederim. Hattâ mor mürekkeple yazılmıştı.

— Bu müsveddenin daha ev­ vel kimler tarafından hazırlan­ dığını bilmiyor musunuz?

— Bilmiyorum. Tabiî yapan­ lar vardır.

— Bu müsveddenin içyüzü

zaman nerede yatardınız? — Karaoğlan tarafında. -— Yalnız mısınız ?

— Ailemle beraber oturuyo­ rum.

— Fırka binasına gider misi­ niz?

— Giderim.

— Ziya Hurşide orada tesa­ düf ettiniz mi?

— Evet, orada gürdüm. Kış iptidalarında oraya gitmiştim. Beni kardeşi Faik beye takdim etti.

— Ne için Ankaraya gelmiş. — Bilmiyorum, söylemediler. — Ziya Hurşit suikast için gelmiş, Arif beyin evinde terti­ bat almışlar, bu hususta malû­

matınız nedir?

— Benim hiç malûmatım yok tur.

— Sâbit bey, Hâlet bey bir şey söylemediler mi?

— Hayır, ne hissettim, ne de bana söylediler.

— A rif beyin evine gider, gelir misiniz?

— Bir kere son bayramda gittim. Bir defa da zanneder­ sem bayramdan sonra Münir Hüsrev ve Feridun Fikri ile be­ raber geldiler.

Şükrü beyle görüşür müsü­ nüz?

— Tabiî.. Fırka arkadaşım, fakat hususiyetim yoktur.

( D e v a m ı var)

vardır. Gayri mer’i bir kuv­ vet tarafından yapıldığını ka­ bul etmek zarureti var.

— Arzettiğim gibi bilmiyo­ rum.

— Siz heyeti idareye girdiniz mi?

— Hayır.

— îçtimalarında bulunuyor muydunuz?

— Evet, bulunuyordum. — Aidat veriyor muydunuz? — Hayır, Halk, Fırkasında verdiğimiz gibi bir aidat veri­ yorduk.

— Fırka fesholunduktan son ra hiç içtima edildi mi?

— Hatırlamıyorum.

--- Kanunu medenînin mü­ zakeresi esnasında toplandınız mı?

— Umumî bir içtima olmadı. Fakat hukukçu arkadaşlarımız hususî konuştuk.

— Mevki meselesinin müza­ keresi için içtima yapmadınız mı?

— îçtimamız umumî değildi. Hususi surette toplandık.

Reis:

Halbuki arkadaşlarınız umu­ mî içtima yapıldığım söylemek tedirler. Binaenaleyh bu ifade- ' niz doğru değildir.

— Hayır efendim, bendeniz toplanmadık demiyorum. Top­ landık. Fakat fırkanın heyeti umumiyesi halinde değil, husu­ sî surette bir içtima idi.

(2)

88 JTssfflf 195«

Sanıklar

savunmalarını yapıyor

— 80 —

Cafer Tayyar, Ali Fuat, Re- fet» Kâzım Karabekir, Mersin li Cemal pahalarla Sâbit, Münir Hüsrev, Faik, Bekir Sami, Fe­ ridun Fikri, Kâmil, Zeki, Bur­ sa mebusu Necati, Besim, Halet ve ihtiyat zabiti Bahaeddin, Torbaîılı Edip, çiftlik müstah­ demi Şahin, keleş Mehmet, Ni­ met Naciye hanımın beraetleri- ni talep etmiştir.

Sabık Erzurum mebusu Ne­ cati, Çolak Salâhaddin, sabık Canik mebusu Nafiz, Hüseyin, Ayni, Kara Vasıf ye Cavit bey­ lerin muhakemelerinin de tefri­ kini istiyordu.

Müddeiumumi, paşaların be- raetlerini isterken salon alkış tufanına boğulmuştu. Reisin bir el işaretiyle durduruldu. Reis, bundan sonra maznunlara hita­ ben: “ Şifahî müdafaasını ser" dedecekler varsa şimdj söyle­ sinler, isteyenler de tahriren müdafaada bulunur. Ancak bu müdafaa için fazla mühlet ver" miyeceğiz. Çünkü içinizde bera- et edecekler vardır. Müdafaayı dinlemek için birkaç gün müh­ let vermek, beraet edecekleri bir müddet daha burada alıkoy mak demektir. Onun için sîzle­ re yarına kadar mühlet veriyo" ruz. Yarın müdafaalarınızı din­ leriz” dedi.

Ziya Hurşit:

— Tabiî ihtilâftan menedilmi yeceğiz değil mi? dedi. Çünkü müdafaamız için kâğıt, kalem falan alacağız.

Ziya Hurşitten sonra Canik mebusu Nafiz bey, kendisinin tefrik edilmesi hakkında müd­ deiumuminin talebi üzerine de­ di ki:

— Hastayım. Mücrimiyetimi icabettirecek bir şey varsa bu­ rada mahkûm ediniz. Yoksa be­ ni Ankdraya göndermeyiniz.

Reis:

— Düşünür, bir karar veri­ riz. Son söz heyeti hâkı'menin- dir. Mahkeme hitam buldu. Maz nunlar, birer, ikişer çıkarıldılar.

MAZNUNLAR

MÜDAFAALARINI

YAPIYORLAR

Hükmün tebliğ edileceği 12 Temmuz günü, maznunlar mü­ dafaalarını yapmışlardır. Bera- etleri istenenler, söyliyecek sözleri olmadığını söylediler.

Edip, kendisini şöyle müda­ faa etti. Suikast teşebbüsüne iştirakinin “ iştirak mahiyetinde olmadığını” söyledi. Bristol ote

linde vak’ ayı haber vermek için Celâl beye mülâki olmaya gi­ derken kapıda sivil memurlar tarafından tevkif edildiğini ve buna imkân bulamadığını söy- ' ledi. Hulâsa olarak: “ Arzede- yim ki, İzmirde yapılmış bir tertibat ve teşkilâtın müteşeb­ bisi değilim. Onları terkederek İstanbula geldim. Binaenaleyh faili asliler meyanında addedi- lemiyeceğimi, saniyen benden sadir olan ePal tesbit olunduk­ tan sonra ona göre tayini ce­ zam lâzım geleceğini beyan e- deı-im.” dedi,

ZIYA HURŞİT

NE DİYOR?

Edib’in müdafaasından sonra sonra Ziya Hurşit ayağa kalk­ tı:

— Bendeniz şifahen söyliye- ceğim, dedi.

Notlarını eline aldıktan sonra devam etti:

— Hakikati ortaya koyarak ve kanunun müsait maddelerin­ den istifadeye çalışarak kendi kendimi müdafaa edeceğim. Müddeiumumi bey bir seneden beri suikasdi kafama yerleştir­ diğimi iddia ediyor. Bunu in­ kâr etmiyorum. Doğrudur. Müd deiumumî bey benim bu suikas­ di düşünmekliğimin sebepleri meyanında, benim bir sergü­ zeşte atılmak için bunu kendim için bir fikri sabit haline koy­ duğumu söylediler, tşte benim müdafaam bu noktadır. Müddei umumî bey 55 inci madde mu­ cibince tecziyemi istediler. Ev­ velki maddeyi bilmiyorum. Be­ nim vaziyetim bu maddeye te­ mas edemez. Sonraki muaddel maddeye gelince (Z iya Hurşit burada maddeyi okudu). Bu maddenin birinci fıkrasına te­ mas ederek söyliyeyim ki ben teşkilâtı esasiye kanununu tağ­ yire veya tâdile teşebbüs et­ medim. Büyük Millet Meclisini ifa y ı vazifeden menetmek ha­ tırımdan geçmemiştir. Ben bu suikastle teşkilâtı esasiye ka­ nununu ilga ve tağyir gibi bir maksat takip etmiyorum. Geri­ ye maddenin: “ îcra Vekilleri heyetini cebren iskat” noktası kalıyor. Ben böyle bir şev iste­ medim. ben Gazinin riyaseti al­ tında bir heyeti vekile yapmak istiyordum. Ben cebren heyeti vekileyi ıskata teşebbüs etme­ dim. Maddenin son fıkrası bana temas edemez. Yani kimseyi müsellahan isyana davet etme­ dim. Reisicumhura suikast ise kanunu cezada yoktur. Ben oıı

yedi Haziranda tevkif edildiği­ me göre yeni madde benim hak kımda tatbik edilemez. Eğer o madde tatbik edilecek olsaydı, ben kendimi müdafaa bile et­ mezdim. Fakat yeni kanunun yanında bir madde var ki ben ondan istifade edeceğim. Kanu­ nun sarahaten cezalandırdığı fiillerden maada bir suretle ce­ za verilemez. Binaenaleyh fakat ben buna dahil değilim. Binaenaleyh benim hakkımda kendi cürmüme tetabuk etmek üzere tevkif edildiğim zaman mer’j olan 46 ncı maddenin tat­ biki lâzımgelir. Bu maddede fiil tahakkuk etmemişse kanu­ nun sarahati olmıyan yerlerde cinayet telâkki olunacak ciirmü bir seneden eksik olmamak üze­ re kalebendlikle tecziye olunur, diyor

Ziya Hurşit bunları söyledik­ ten sonra müddeiumuminin tat­ bik etmek istediği madde üze­ rinde tahlile girişti ve kendisi­ nin cüımünün kasdı mahiyet te olmadığını söyledi: “ Ben ciirmii yaptıktan sonra taklibi hükümet niyetinde olsam, mem leket dahilinde kalırdım, halbu­ ki ben. Sakıza kaçacaktım. Hat tâ otomobil, moför bile hazır­ latmıştım. Binaenaleyh, kasdî olmamıştım. Müdafaam bundan ibarettir.

(3)

1956

Necip Ali’nin cevabı

— 81 —

Ziya Hurgidin müdafaasını bitirmesi üzerine müddeiumu­ mi cevap vererek yapılması dü­ şünülen suikasdın Reisicum­ hurun şahsına müteveccih ale­ lade bir suikast olmadığım söyledi: “ Bununla taklibi hü­ kümet maksadının takip edil­ diği muhakkaktır. Kendileri el­ lerinde tabancalarla derdest edilmiştir. Netice bu vaziyet kasdidir. Teşebbüsün hududu­ nu tayin edebilmek heyeti celi- lelerine'aittir.

Necip Ali Bey, ayrıca. Ziya Hurgidin eski kanun ceza maddeleri hakkında söyledikle­ rini birer birer cevaplandırdı. GÜRCÜ YUSUF’ UN

MÜDAFAASI

Gürcü Yusufun yazılı mü­ dafaası okundu. Yusuf, kendi­ sinin iğfal edildiğini, cahil ol­ duğunu, türkçe bilmediğini söyledikten sonra şöyle diyor­ du: “ Bize bu silâhlan verdiler. İzmire götürüp döneceksiniz, adamlarımız var, size ihtiya­ cımız yoktur dediler. Buraya ■ geldikten sonra pişman oldum, beni affediniz.

Yusuf, bundan sonra, Gazi Paşanın kendisine doğru söy-' lediği için affedeceğini vadet- tiğini söyledi.

Müddeiumumi cevap olarak: — Gazi Paşa dedi, kendisini şahsan affedebilir. Fakat ka­ nun affedemez.

Reis jandarmaya Yusufu göstererek :

— Al, götür., dedi. LAZ İSMAİL’ İN MÜDAFAASI

Bundan sonra Lâz İsmail ay­

nı şekilde müdafaada bulun­ du. Aldatıldığını ve Gaziye sı­ ğındığı vakit af ve merhamet dilediğini ve Gazi Paganın da vadettiğinj söyledi.

Müddeiumumi :

— Deminki ifademi tekrar ediyorum, dedi.

Lâz İsmail de çıkarıldı. ÇOPUR HİLMİ’NİN MÜDAFAASI

Çopur Hilmi içeri alındı. Ço­ pur Hilmi, Türk oğlu Türk ol­ duğunu* şimdiye kadar askerî vazifesinden başka birşey dü­ şünmediğini anlattıktan sonra Ziya Hurgidin telkinleri neti­ cesinde birdenbire bir endişeye kapıldığını ve vatanı için en­ dişe mevzuu bahig olunca, ken­ disi son derece vatanperver ol­ duğu için artık başka hiç bir şey düşiinemiyecek bir hale geldiğini anlattı, şaşkınlık ese­ ri olmak üzere hiç lüzumu yok­ ken Sevr muahedesinden bah­ setti.

Çopur Hilmi, Gazinin vücu­ da getirdiği büyiik eseri uzun

uzun anlattı. Neticede şöyle dedi:

— Ben bunlara âlet olacak adam değilim. Ben haber ver­ meğe karar vermiştim. Hattâ bunu ■ Şevkiye de söyledim. O, benden evvel davrandı, ben gi­ dip haber vermeyi düşünürken tevkif edildim. Şevki bana iha­ net etti. Beraberce haber ver­ sek daha İnsanî bir hareket yapmış olmaz mıydı? Şevki mahkemede sabıkası olmadığı­ nı söyleyerek yalan söyledi. Küçük bir tahkik onun müthiş bir şerir olduğunu gösterir. Be­ nim sabıkam yoktur, bunlar şahit değil, mücrimdirler. On­ ların aleyhimdeki ifadelerini nefretle red ve faili aslileri meyanında addedilmemekliğimi istirham ediyorum.

ŞÜKRÜ BEYİN MÜDAFAASI

Çopur Hilmi” den sonra Şük­ rü müdafaasını yaptı. Şükrü, müdafaasını yazılı olarak oku­ mağa başladı:

(4)

27 Kasım 1958

Arif beyin müdafaası

82

— İddianamenin ancak hu- tutu umumiyesini hafızamda tutabildim. Müddeiumumi Bey, meşrutiyet tarihinden bahset­ ti. O zaman bunu bilecek bir ■inde değil idiler. Sonradan da bunu tetkik etmeğe vakit bu­ lamamışlardır. Fakat reis bey, ■il bulundunuz, bilirsiniz. Sırp, Bulgar, Yunan çetelerini takip ettiniz. Bunların bir tanesi bi­ tince yerine nasıl diğerinin çıktığını bilirsiniz.

Şükrü Bey, harbi umumiye girmeden evvelki vaziyeti hu­ lâsa etti!

— Harbi umumiye giren İt­ tihat ve Terakkide bulunmakla iftlhar ederim. Reis Bey, siz bir fırka reisi bulunuyorsunuz. He­ yeti hâkime de o fırkanın eza­ sıdır. Müddeiumuminin heye­ canlı sözlerle sizi tahrike ça­ lışması benim muhalif fırkada olduğum için olduğu gibi bir zan ve fikir uyandırmaz mı? Benim, Sirozda iken Samim. Haşan Fehmi ve Zeki Beyleri öldürten bir canavar olarak tasvir edilmekliğim doğru de­ ğildir. Bunları şahsan tanı­ mam. Hayatı memuriyetimin on sekiz senesi bilkuvve ve bilfiil ilim ve marifete tahsis edilmiştir. Benim itiyadım ilme tevegguldedir. Maarif Nezare­ tinde bulunduğum zaman mem­ leket maarifine ruh verdim. Yalnız lstanbuld8 beş tane inas lisesi açtım.. Binlerce genç ye­ tiştirdim. Darülfünunu ben ıs­ lah ettim. Memlekete ilmü ir­ fan tevzi eden bir müesseseyi yükselten bir adamda hiç kan dökmek arzusu olur mu?

Eğer suikasda iştirakim is- bat edilirse ben müruru zaman hakkımdan bile vaz geçerim. Vekil tutmak istemiştim. Müsa­ ade edilmedi. Binaenaleyh mü­ dafaamı kendim yaparak ev­ velâ suikasda taalluk eden me- vaddı kanuniyeyi tahlil edeyim.

Şükrü Bey, Ziya Hurşidin yaptığı gibi 57 inci maddeye itiraz ederek, kendi vaziyetinin müddeiumuminin istediği mad­ deye temas edemiyeceğini söy­ ledi.

Müdafaanamesinin son kısım Iarinda birçok hukuk nazariye- leri ve maddelerinden bahsedi­ yordu. Memleket irfanına hür­ met eden bir adamın kana su­

samış adam olamıyacağını tek­ rarladı.

ARİF BEYİN

' .

MÜDAFAASI

Şükrü beyden sonra A rif bey ■yağa kalktı. Elindeki notlara bakarak suikasdin evvelâ bir kar-r, sonra da bir icra olmak üzere iki safhası olmak lâzım geldiğini anlattı, sözlerine şöy­ le devam etti:

— Bendeniz, delâili mevcudi- yeye göre iddia ediyorum ki bu suikasdin karar safhasında hiç bir alâkam yoktur. Suikasdin düşünüldüğü içtimalarda ve an­ laşmalarda zerre kadar malû- mattar değilim. Bendenizin An­ kara suikast istihzaratmda bu­ lunduğuma dair bir delil yok­ tur. Kimseye silâh vermedim, buna dair bir delil varsa gelip söyleşinle^. Suikast için pusu mahalli aradığım, tetkikat yap tığım doğru değildir. Hulâsa, suikast için yapılması lâzım bilcümle istihzarat hitam bul­ duktan sonra İsmail nezdime gelmiştir. Binaenaleyh Ankara suikasdinin kararından ve istih zaratmdan malûmatım yoktur. Varsa delil ortaya konsun. İd­ dia ediyorum kj benim evimde toplanıldığı gün suikast icrası­ na teşebbüs edilmemiştir. Ak­ sine olarak iki kuvvetli delil vardır. Biri Faik’in şehadeti, diğeri Hurşidin ifadei mazbuta- sıdır.

Sâbit beyin hareketi, beni maatteessüf bir suizan altına sokmuştur. Fakat söyledikleri­ nin kıymeti yoktur, tsmailin benim evime gelip yattığı nok­ tasına gelince, şoförle Ayşenin yalan yanlış şehadetlerinden başka ortada delil yoktur. Ev­ velce de söylediğim gibi karan­ lık, kış gecesi, üstü kapalı ve karanlık bir otomobilde adam olııı» olmadığı görülmez.

Ben, Ayşe kadına çok iyilik e t t i m . Senelerce besledim. Kaç kere bana senin hakkını ödeyemeyiz, dedi. Ben, kimsesiz kadınlara, öksüz çocuklara iyi­ lik edince haz duyarım. Ayşe kadın zaten bana merbutiyetin- den bahsettiği halde son on gün zarfında kadında şayanı hayret inkılâp olmuştur. Kin ve garaz- le konuşmuştur. Bu tahavvülü azîm bence şayanı dikkattir. Onun bu halini görünce bunlar ya icbar, ya ıtmâ edilmişler

dir diye düşündüm. Üçüncü ih­ timal hatıra geldi. Şoför Meh- medin Ayşe kadının elinde at­ macanın altındaki serçeye mü­ şabih olduğunu söyledi ve gü­ lünç tevillere girişti.

Hulâsa, Ankara suikasdinin kararından, istihzaratmdan ha­ berim yoktur. İcraya gelince, Lâz İsmail bana böyle bir tek­ lifte bulunmamıştır.

Esasen Ankara suikasdi vu- kubulmamıştır. İzmir suikasdin de ise hiç malûmatım yoktur. Heyeti muhteremenizi adil ve insafına dehalet ederim. A B lD İ N B E Y İ N M Ü D A F A A S I

Abidin beyin, uzun süren mü dafaasımin hulâsası şöyle idi: “ Para istediler, vermedim. Ve­ rebilecek vaziyette olduğumu evvelki muhakemede (Reise hi­ taben) siz de söylediniz. Bina­ enaleyh verebileceğimi siz bi­ lirsiniz. Vermediğimi de ben söylüyorum. Almadığım Edip söylüyor. Rüştü paşaya teşki­ lâttan bahsettiğim noktasına gelince: O zaman hasta idim, bunu hatırlamıyorum. Beni ta­ nıyanlarca malûmdur. Beni mahkûm edebilirsiniz. Fakat şimdi ilân ediyorum ki ben vic­ danıma karşı beriyim.

H A F I Z M E H M E T İN M Ü D A F A A S I

Hafız Mehmet, kısa süren müdafaasında: “ Ben teşebbüse dahildim, sonra feragat ettim.” ded.

V E H A B I N M Ü D A F A A S I Vehap, “ dünkü okunan şeyi anlamadım” dedi. Müddeiumu­ mi, muvakkat kalebendliğe mah kûm edilmesini istediğini söyle­ di. Bunun üzerine Vehap:

- Öyle ise bir şeyler yazdır­ dım. Okusunlar, dedi.

Vehabin yazdırdığı şunlardı: — Fakir bir adamım. Amcam Hafız Mehmede müracaat ede­ rek iş aradım. Beni takdim et­ tiği adam beni bugün buraya şevketti. Ben, cahil bir ada­ mım.. Ziya Hıırşit: "Sana bin beş yüz lira vereceğiz. Ankara- da birisini öldüreceğiz” demiş­ ti .Oradan kaçtım. Bir daha kendisine gitmedim. Memleke- ı time gittim. Onun için bu işde alâkadar değilim. Yüksek ada­ letinizden ve vicdanınızdan be- raetimi istiyorum. tr> v»mı m ı

(5)

s * ■ «.sim 1956

Bir kısım sanıklar kısaca

kendilerini savunuyorlar

8 3

-iDRİS’in SÖZLERİ

İdria «unlan söyledi ı — Kabahatim meş’um adam larm bahçemde içtima etmele­ rinden başka bir şey değildir. Ondan da evvelce malûmatım yoktu. Ben ömrümü askerlikle geçirmiş, vatanıma hizmet et­ miş bir adamım, istiklâl harbin de çalıştım. Amirlerimin mas- harı takdiri oldum, vatanımın göz nuru büyük halaskarıma karşı yapılan menfur suikast! yapmak istiyenleri tel’in ede­ rim.

Huzuru adaletinizden rica e- diyorum, beni affa mazhar kı­ lınız.

NACİYE HANIM

NE DEDİ?

Naciye hanım, müdafaasında şunları söyledi:

— Bendenizin bir kabahatim yoktur ve hemşiremin bendem başka kimsesi yoktur. Benim hiç alâkam yoktur, bana mü­ saade ediniz gideyim.

Bahaettin, Şahin, Keleş Me- met, hiçbir şey söylemiyecekle- rini beyan ettiler.

CANBULAT BEYİN

MÜDAFAAN AMESİ

Caııbulat bey, “daima kanu­ na hürmet ettiğinden gayrî meşrıî teşebbüslere girişmiye- ceğiııden esasen son seneler­ de siyasete karşı bezginlik his­ settiğinden» suikast teşebbüsün de katiyyen alâkası olmadığın­ dan” bahsetti.

HALİS TURGUT

VE RÜŞTÜ PAŞA

Halis Turgut, bu cinayette ne kasıtla, ne de fiilen katiy­ yen methaldar olmadığını ifa­ de eden müdafaasını okudu. Ar kasından Rüştü paşa geldi. Yalvarırcasına şunları söyledi:

— Mahvoldum, mahvoluyo­ rum. Gözümün önünde hep

şeh-Pa görünüyor. Bana acıyınız. Askerlik ettim. Hizmet ettim. Benim bu işte hiçbir kabahatim yoktur. Talih, suitesadüf beni bu adamlarla arkadaş etmiştir. Vicdanınıza, adaletinize, ha­ miyetinize, insafınıza müracaat ediyorum.

Kâzım Karabekir, Ali Fuat, Refet, Cafer Tayyar, paşalar, Reisin:

— Müdafaa edecek misiniz? Sualine:

— Hayır., cevabını verdiler. Bundan sonra Bekir Sami bey başta olmak üzere getirilen geri kalan maznunların hepsi kendilerini müdafaa etmiyecek lerini, söyliyecek şeyleri olma­ dığını beyan ettiler. Reis bu­ nun üzerine:

— Yarin saat dörtte hüküm tebliğ edilecektir, dedi.

RÜŞTÜ PAŞANIN

MEKTUBU

Gece Rüştü paşa, Reis Ali beye bir mektup göndermiştir. Mektupta iddianameyi dinledik­ ten sonra 45 inci maddeye na­ zaran fer’an zimethal olarak mahkûm edileceğini, yani lâa- kai on seneden aşağı olmamak üzere kalebend olacağını» 57 ya­ şında İhtiyar bir asker olduğu­ nu, Kuvayı Milliyenin başından

sonuna kadar hizmet ettiğini, kendisinin bir gün bile hapse tahammülü olmadığını, bir gün haPis edilmektense idamı tercih edeceğini söylemekte ve: “ Si­ zin uluvucenabınıza ve merha­ metinize dehalet ve iltica edi­ yorum, beni Anadolumin ücra bir köşesine nef’î cezasına mah kûm ediniz!” diye yalvarmakta idi.

Rüştü paşa, Kılıç Ali ve Re­ şit Galip beye de aynı mealde mektuplar göndermişti.

HAPİSHANEDE

Ziya Hurşit, hapishaneye gi­ der gitmez, iskambil falı açma­

ya başlamıştı: “ Ben kalebend

olacağım” deyip duruyordu. Abidin, hapishane müdürü­ ne:

— Canım sen meselenin için de idin, ben var mıydım söy­ lesene? tarzında sözler söyle­ mekte idi.

Ziya Hurşit, ağabeysi Faik beye de bir mektup yazmış, 150 lira sarfedilerek kendisine bir mezar yaptırılmasını rica et­ mişti. Bir ara nöbetçilere:

— Bu gece olsun rahat uyu­ maklığımı temin ediniz. Beni sivrisineklerden kurtarınız., de­ di. Sonra okumak için fransızca bir kitap istedi.

(6)

29 Kasım 1956

Mahkeme kararı okundu

— 84 —

En nihayet, 12 Temımuz 1926 günü, tarihî karar tebliğ edile­ cekti, Kararın tebliği saat 15 de olacaktı. Saat 13 de mahkeme salonu hıncahınç dolmuş, millî kütüphanenin etrafı bile halk topluluğu ile çember haline gel mişti.

Kararın tebliğinden sonra be raet edenler hemen serbest bı­ rakılacaktı. Zabıt kâtipleri, ga­ zeteciler yerlerini almışlar, ec­ nebi konsoloslar localarına gir­ mişlerdi.

Vali Kâzım paşa, Polis Mü­ dürü Azmi bey geldiler, Polis müdürü, heyeti hâkimenin bu­ lunduğu yerden:

— Hanımlar, beyler, efendi­ ler, dedi. Heyeti hâkime kara­ rı tebliğ ederken sükût ve iti­ dali muhafaza etmenizi müddei umumilikten aldığım emir üze­ rine tebliğ ediyorum. Hilâfında hareket edenler mesul edilecek tir.

MAZNUNLAR NASIL

GELDİLER

Süngülerin şakırdadığı işiti­ liyordu. Maznunlar, sağ kapı­ dan giriyorlardı. En önde Refet paşa, Bekir Sami, Mersinli Ce­ mal, Kâzım Karabekir, Ali Fu­ at, Cafer Tayyar paşalar. Sa­ bit ve Münir Hiisrev, Necati, Halet, Besim, Faik, Feridun Fikri, Kâmil arka arkaya gir­ diler. Bu getirilenler hakkında miiddeimumilik beraet istedi­ ği için hepsi durumlarından emin görünüyorlardı.

Beş dakika sonra ikinci ka­ file salona girdi. Bunlar, Tor- balılı Emin, Keleş Mehmet, Ve- hap, Naciye idi. Bu esnada he­ yeti hâkime yerlerini almıştı. Reis, yüksek sesle:

— Mahkemenin kararı oku­ nacaktır, dinleyiniz., dedi.

Kararın okunması, tam bir saat sürdü. İdama mahkûm edi­ lenler mahkemeye getirilmemiş lerdi. Gelenler arasında mah­ kûm olan yalnız Vehap vardı.

Kararın hükümlere \ait olan son kısmına gelince, Reis:

— Hüküm kısmı okunacak­ tır, ayağa kalkınız., dedi

Maznunların hepsi ayağa kalktı. Son cümleden sonra şid­ detli bir alkış başlamıştı. Reis, gülümsiyerek teşekkür etti. Dinleyiciler beraet edenleri çı­ karken tebrik ediyorlardı.

Paşalar ve diğer mebuslar, doğru heyeti hâkimenin bulun­ duğu yere gittiler. Beraetlerln- den dolayı teşekkür ettiler. Mahkeme Reisi ve âzasiyle ayakta samimî konuşmalar yap tılar. Binanın dışındaki halk da paşalar ve mebusları şiddet­ le alkışlıyordu. Çıkanların ba­ zıları yaya, bazıları araba ile yerlerine dağıldılar.

KARARNAMENİN

s u r e t i

Millî tarihimizin en mühim hâdiselerinden biri olan suikast dâvasını bugüne kadar takip eden okuyucularımıza tarihî karar suretini aynen vermeyi yeril ^ v-.w„v.

“ Senei hazıra Haziranının 17 nci çarşamba günü İzmire mu­ vasalatları mukarrer bulunan Reisicumhur hazretlerine iptida miiçtemian suikast icra ve mü­ teakiben lcra Vekilleri Heyeti­ ni cebren iskat suretiyle hükü­ meti taklip eylemek üzere hafi- yen içtima eyledikleri ve bu makasıdin temini için ittifakı hafî teşkili ve silâh ve bomba ve para tedarik ederek suikast sahasında faaliyete geçtikleri iddiasiyle maznunu aleyhim bu­ lunan ve siyasî sııikastle başla­ yıp İcra Vekilleri Heyetini is­ kat ve taklibi hükümetle niha­ yet bulacak şekilde tertip ve ihzar olunan e f’ali mczkıırenin cinaî ciirmü meşhut âdadma dahil olması itibariyle mahke­ memizce alınan karara binaen muhtelif tarihlerde tahtı tevki­ fe alınmış olan İzmit mebusu Şükrü, Eskişehir mebusu Arif, Saruhan mebusu Abidin, Sivas mebusu Halis Turgut, İstanbul mebusu Canbulat beylerle Er­ zurum mebusu Rüştü. Edirne mebusu Cafer Tayyar, Ankara mebusu Ali Fuat, İstanbul me­ busu Refet ve Kâzım Karabe­ kir paşalarla Erzurum mebusu Münir Hüsrev, . Tokat, mebusu Bekir Sami, Erzincan mebusu

(7)

80 Kasım 195(

j

Mahkemenin

kararı

*

- 8 5 —

Sâbit, Dersim mebusu Feridun Fikri, Afyonkarahisar mebusu Kâmil, Gümüşhane mebusu Ze­ ki, Bursa mebusu Necati Mer­ sin mebusu Besim, Ordu mebu­ su Faik, Erzurum mebusu Hâ- let beylerin ve sabık Lâzistan mebusu Ziya Hurşit, Atina ka­ zasının Namlıkan kariyesinden Lâz İsmail, Batumun Ağare ka­ riyesinden Gürcü Yusuf ve bay­ tar miralaylığından mütekait Rasim, Sarı Efe namiyle maruf Edip ve refiki Ço­ pur Hilmi ve ihtiyat zabiti ve Bahaeddin bahçıvan İdris ve Şahin çavuş, tüccardan Toı- balılı Emin efendiler ve İspar­ ta mebusu sabıkı Cemal paşa, sabık Erzurum mebusu Necati, sabık Mersin mebusu Salâhad- din, sabık Canik mebusu Ahmet Nafiz, sabık Sivas mebusu Ka­ ra Vasıf, Erzurum mebusu sa­ bık! Hüseyin Avni, esbak Mali­ ye Nazırı Cavit ve sabık Trab­ zon mebusu Hafız Mehmet bey ve yeğeni Sürmeneli Vehap ve kayıkçı Sürmeneli Keleş Meh­ met ve Trabzonlu Nimet Naci­ ye hanımın vicahlarında, hali firarda bulunan iaşeci Kara Kemal, Ankara Valii esbakı Abdiilkadir beylerin Avrupada bulunup davet Ve tebligatı ka- ııııniyeye ademi icabette bulu­ nan İstanbul mebusları Rauf ve Adnan ve İzmir Valii esbakı Rahmj beylerin gıyaplarında arız ve amîk tahkikat ve mu~ hakemat icı-a kılınmıştır.

Bu tahkikat ve muhakematın nctayicine nazaran isimleri zik­ redilen maznunu aleyhimden meyanıııda siyasî ve hafî komi­ te halinde takriben bir seneden beri muhtelif zaman ve mekân­ da bâ tasmim ittihaz etmiş

oldukları cinaî bir kararla gaye ve hedefleri olan İcra Vekilleri Heyetini iskat ve taklibi hükü­ met fiilinde methal ve müşa­ reketleri, ve heyeti cürmiyeleri ve mütasavver cinayatm tarzı tertip ve şekli jcrasrve ceraimi vakıada her birerlerinin methal ve irtibatları zikrü taadat edi­ len ve mücrimiyetleri tezahür ve tebellür eden eşhas ve zevat üzerinde her türlü şek ve şüp­ heden âri kanaati vicdaniyeyi temin ve tevlid eden esbap ve delâili kanuniye ile mücrimle­ rin bunlara karşı serdettikleri miidafaat ve esbabı reddiyeleri berveçhiâti teşrih olunmuştur.

Şöyle: İzmiıin Kaışıyakasın- da mukim ve ötedenberi motör- cülük ve ticaretle miiştagi] Gi- ridli Şevki efendinin Reisicum­ hur Gazi paşa hazretlerine hi­ taben kaleme alarak müşarün­ ileyh hazretlerinin tzmire mu­ vasalatlarından mukaddem Vali Kâzım paşa hazretlerine tevdi eylediği 15 Haziran 1926 tarih­ li ihbarname ile isimlerini taa­ dat eylediğimiz maznunlardan Sarı Efe namile maruf Edip ve Çopur Hilmi ve Lâzistan mebusu sabıkı Ziya Hurşidin Reisicum- : hur hazretlerine karşı suikasdi siyasî icra ve neticede îcra Ve­ killeri Heyetini îskatla taklibi hükümet için ihzar ettikleri tertibatı cinaiyeye muavenetini talep eylediklerini ve bunun üzerine kendisinin bu şerirlerin biitiin plânlarına kesbi vukuf edebilmek için müzaheret ve muavenette bulunduğunu ve

te-karriir eden eşkâl üzerine he­ men teşebbüsü leimden paşa hazretlerine arzı malûmat ey­ lemekte olduğunu bildirmiştir.

Bu ihbarın verdiği serrişte üzerine mahallî hükümetçe der­ hal takibata iptidar olunarak bunlardan Ziya Hurşit, Lâz İs­ mail, Gürcü Yusuf, Çopur Hil­ mi suikast icrasına hadim bom-, balar ve rövolverlerle sakin bu­ lundukları mahallerde derdest olunmuşlar ve her biri ayrı ayrı isticvap edilmişlerdir.

Diğer taraftan mahkememiz­ ce hükümet canibinden vuku bulan tebligat üzerine 19 Hazi­ ran 1926 tarihinde tzmire mu­ vasalatla hâdisei ciııaiyeniıı esas ve mahiyeti ve failleri hak kında başlanmış olan tahkikata vaz’ıyed edilerek suikast teşeb­ büsü ile ona miiteferrj esasat üzerinde tetkikat ve tahkikat tevsi ve tamik olunmuştur.

Tafsilâtı muhakeme zabıtna­ mesiyle evrakı evvelive-i tahki- kede miinderiç olduğu iizere 340 senesi evasıtından itibaren bi­ rinci merhalesi Reisicumhur hazretlerinin imhası ile başla­ mak ügere taklibi hükümet gayesini istihdafen teşekkül ve taazzuv etmiş olan bir suikast şebekesini emrü idareleri altın­ da bulunduran İzmit mebusu Şükrü, Sivas mebukn Halis Turgut, İstanbul mebusu İsma­ il Canbulat, Saruhan mebusu

Abidin. J

(8)

I i\ralık 1956

- f f f î f n r c

İ z m i t m e b u s u Ş ü k r ü ve

Z i y a Hurşit’in faaliyetleri!

86

Eskişehir mebusu A rif bey­ lerle Erzurum mebusu Rüş­ tü paşa ve Ankara Valii sabıkı Abdülkadir ve mülga İttihat ve Terakki erkânından iaşeci na- miyle maruf Kara Kemalin sâlifüzzikir makasit etrafında ittihat ettikten sonra takibat faaliyetine geçmek için icra sahasındaki istidat ve kabili­ yetleri tetkik, tahkik ve tesbit edilmiş olan sabık Lâzistan mebusu Ziya Hurşidi ve bunun vesatef ve delâletiyle gerek nakden ve gerek âtiyen azîm menfaatler temini gibi vaadler- le deruhte ettikleri sabıkai mü­ kerrere ashabından ve bilhassa işgal senelerinde Istanbulda çarşı içinde gece gündüz kendi­ si gibi miisellâh refikleriyle zengin bir kuyumcu dükkânını basarak para ve mücevherat ahzıi gazbma cüret edecek mertebede şekavette pervasız ve cinayet ikamda mahir bir şerir olan Kâz İsmail delâletiy- le de aynı ceraim ve saniada bulunan ve gene mütareke se­ neleri esnasında Karadenizde Fransa Pake kumpanyası va­ purlarından birini deniz orta­ sında bir ufak motörle bastıra­ rak dört milyon franga karip mcbaliğieahiz ve bir kaatil me­ selesinden dolayı Batlımdan firaren îstanhula savuşan Gür­ cü Yusuf gibi şakileri arayıp bulmuşlar ve tavzif eylemişler­ dir.

Diğer rüfakayı ciirmü namı­ na bıı şerirleri şevki idareye ıremur edilmiş olan maznunu al»vhimden İzmit mebusu Siik- rii bey bunları emir ve nüfuzu altına a'arak müteaddit defalar hususî ikametgâhına celb ve davetle mukarrer cınavet plân­ larının suveri icraiyesine

dai-tebligatta bulunmuş ve en na­ fiz meclis âzalarının kendile­ riyle müşterek olup hâdisei ci- ııaiyenin icrasından sonra riya­ seticumhur makamını işgaT edecek zat ve meclisi millî üze­ rinde icrayi tesirle ve bir affı umumî suretiyle her cihetten kendilerini tatbikatı kanuniye- deıı vareste bırakacaklarını da sureti katiyede vaad ve temin suretiyle teşçi ve tamamen ci­ nai gayeye imâle ettikten son­ ra senej mezkûr Kânunuevvel nihayetine doğru seyahat ve ikamet masraflarını temin ey­ lediği Lâz İsmail ve Gürcü Yu- sufu beraberine alarak îstaıı- buldan Ankaraya hareket et­ miştir.

ZİYA HURŞİDİN

ANKARADAKt

FAALİYETİ

Ziya Hurşit, ahvali siyasiye- sine nazaran zabıtanın nazarı tetkik ve tecessüsünü celbede- bileceğiııden yalnız olarak bun­ ları takiben üç gün sonra lstan- buldan Ankaraya hareket ede­ rek Lâz İsmail ile Gürcü Yusu- fun beytütet ettikleri otelden başka otelde bir gece kalmış, ertesi günü mülga Terakkiper­ ver Fırka merkezi olup fırkaya mensup bazı mebusların ikamet eyledikleri haneye giderek Si­ vas mebusu Halis Turgut beyin odasına geçmiştir. Aynı odada kalmakta iken mezunen tstan- bula gitmiş olan Dersim mebu­ su Feridun Fikri beyin karyola­ sının kendisine tahsis edilmesi

üzerine Ziya Hurşit Istaııbııla avdetine kadar Halis Turgut beyle birlikte ikamet eylemiş-- tir. .

Kulüp binasında kaldığı müd­ detçe Ziya Mürşidin İzmit me­ busu Şükrü ve mumaileyh ve- satetiyle Eskişehir mebusu A- rif beylerle suikast ve taklibi hükümet tatbikatı hakkında gayet hafi bir surette görüş­ tükleri ve bir gün tedarik eyle­ diği diihuliye varakalariyle Lâz İsmail ve Giircü Yusııfıı mecli­ si millîye ithal ederek Reisicum hur hazretlerinin meclisi millî miizakeratını dinlemek üzere teşriflerinde bomba ve taban­ calarla kasdi caııiyanelerini ic­ ra imkânını ııoktai nazarından Riyaseticumhur locasının vazi­ yetini tetkik ve samiin mevki- iyle Riyaseticumhur locası ara­ sındaki mesafeyi ve atılacak bombanın mesafesini dahj tes­ bit eyledikleri taayyün etmiş­ tir.

Bundan sonra Heyeti Vekile- nin toplandığı Başvekâlet dai­ resine Reisicumhur hazretleri­ nin iştirak edecekleri herhangi bir Heyeti Vekile içtimaında baskın icrası derpiş ve tasav­ vur edildiği ve bunun için de ayrıca tetkikatta bulunularak muhafaza tertibat ve teşkilâtı­ nın bu teşebbüsü muvaffakiye­ te isal hususunda müdafaa teş­ kil edebileceği teamül edilmiş ve bunun için daha kuvvetli bir çete teşkili icabeylediği netice- : sine varıldığı sabit olmuştur.

(9)

3 A w t* 183«

Ç an kaya yolunda keşif

— 87 —

Daha emin ve daha salim şekilde maksadı temin eylemek üzere Reisicumhur hazretleri­ nin Ankara kulübünde ve civa­ rında ve yine Çankaya şosesi üzerindeki şimendifer köprüsü­ nü geçtikten sonra Numune hastahanesinin cenup istikame­ tinden ve şoseye tamamiyle hâkim bir mevkide bulunan me­ zarlık içerisinde pusu tertibine muvafık ve müsait bir mahal olup olmadığı etrafında yeniden keşfiyatta bulunulmuştur. Sui- kasdin hem icrası, hem müte­ casirlerin sühuletle firarları noktai nazarından daha müsait bir sahai tatbik olmak üzere Eskişehir mebusu A rif beyin teklifine binaen mumaileyhin Çankaya yolu üzerinde vaki köşkü de mevzuubahs olmuş ve

bunun üzerine A rif bey arazi­ nin vaziyeti hakkında izahat vermek için bir gece Lâz îsma- iii kulüp binası önünde otomo­ bile alarak köşküne götürmüş­ tür.

ÇANKAYA YOLUNDA

KEŞFİYAT

A rif beyin musırrane inkâr­ larına rağmen Lâz İsmaili oto­ mobiline evvelâ şoförün yanı­ na, bilâhare kendi yanına alarak birlikte köşküne gö­ türdüğü ve gece beraber içtik­ leri ve ertesi günü köşkün et­ raf ve civarında ve şosenin dar bir kavisini teşkil eylediği Ka­ vaklıdere nam mahalde ve sık ve kesif ağaçlık mahallerin et­ rafında suikast için münasip bir istikşaf icra ettikleri ve mevsim hasebiyle ağaçların yapraklardan âri bulunması

itibariyle güzergâhtaki emniyet karakolları tarafından rüyet edilebilecekleri ihtimalâtını tet­ kik eyledikleri Lâz tsmailin iti­ rafı ve Ziya Hurşidin Şükrü beye atfen ifadesi ve A rif be­ yin şoförü Mehmet ile hizmet­ çisi Ayşenin şehadetleriyle va­ sılı mertebei sübut olmuştur.

Şükrü beyin suikast mevkii­ nin tesbiti hususundaki müza­ kereye iştirak etmek üzere alessabah Arif beyin köşküne geldiğine dair de aynı ifadat ve şahadat vardır ve Ordu meb usu Faik beyin beyanatiyle teeyyüd etmiştir.

Sabık ikinci grupun en muh­ teris ve hararetli mensupların­ dan olup ötedenberi siyasî me­ seleleri kanlı şekillerle hallet­ mek taraftarı olan Ziya Hurşit ile komitacılık ve siyasî suikast ler gibi mesailde ismi ilk defa olarak geçen Şükrü ve daha va­ tanperver fırkanın ilk teşekkü­ lünde parlâmento mücadelâtı gibi eşkâli meşruai muhalefeti bi mânâ ve bi fayda görerek mevkii iktidar işini “ ben onu iki silâhlı ile hallederim” demiş olduğu tebeyyün eden A rif be­ yin bir takım süflî tasavvurat ve makasıt peşinde olduklarını şüphe götürmiyen evza ve et- vardan ve gizli gizi; görüşmele­ rinden şüphe ve telâşa düşen Erzincan mebusu Sabit beyin, Lâz Ismailin A rif beyin köşkü­ ne götürdüğü gece Şükrü bey kavilen ve fiilen yaptığı bazı imâlarla şüphesi kuvvet bula­ rak derhal ve alessabah Rauf bey ve Ali Fuat paşa gibi fırka riiesası ııezdine şitap ettiği ve Ziya Hurşidin biraderi Ordu mebusu Faik beyi süratle A rif beyin köşküne göndermek su­ retiyle o esnada bu köşkte içti- mada bulunan Şükrü, A rif bey­ lerle îsmailin tatbikatı cinaiye- ye müteallik fiil ve hareketleri­ ne muhalefet edildiği muhake- meten ve tamamen sabit olmuş tur.

ANKARA DÖNÜŞÜ

Vaziyetin böylece bir manza- rai şüyu bulması üzerine mu­ karrer cinayetleri icraya imkân ve iktidar bulamıyarak bunlar­ dan Şükrü beyin Lâz İsmail ile Gürcü Yusufa para vermek ve Parabellum sisteminde bir rö- velver hediye eylemek suretiy­ le tatyip ve ileride zuhur ede­ cek ilk fırsatta tekrar hizmet­ lerine müracaat edilmek üzere Istanbula avdetlerini emreyledi- ği Şükrü ve A rif beylerin in­ kârlarına rağmen Hurşit, Lâz İsmail ve Gürcü Yusufun ikrarı sarihlerinden ve şoför Mehmet ile hizmetçi Ayşenin huzuoru muhakemede muhallefen vaki şahadetlerinden anlaşılmakta- dşr. Şükrü bey Ankara suikas- dine müteallik olup kâmilen ta­ ayyüş ve tezahür eden bu safa­ hattaki vaziyeti şahsiyesini ka­ tiyen inkâr ve Ziya Hurşit, Lâz İsmail ve Gürcü Yusufun mü- vacehei huzuru mahkemede va­ ki ifadelerini iftira telâkki et­ mekte ve reddeylemekte ise de bu red, bu telâkkiyi hiçbir ma­ kul sebebi kanuniyeye istinat ettirmemiş ve ettirememiştir. (D e v a m ı var>

2 0 A R A L I K

E K İ I - İ 9 İ N D E

« • w

Ş U B E L E R ADANA LmIr BEYOĞLU GALATA SULTANHAMAM A N KARA ► ' * J A N S

1- 1 0 SENE MÜDDETLE AYLIK GELİR

©

0 . 0 0 0 T. L.

2 .

P A R A İ K R A M İ Y E S İ

1 0 . 0 0 0 T.L.

3 - FAİZSİZ MESKEN KREDİSİ

4 0 . 0 0 0

t

.

l

.

YAOIKÛY

ANKARA

ve

SULTANHAMAM

Ş U B E L E R İ N İ N -

h e r b i r i n d e

l O SENE MÜDDETLE AYLIK GELİR

6 0 . 0 0 0

t

.

l

.

P A R A İ K R A M İ Y E L E R İ

S .O O O U

Z A R İ F A Ç I L I Ş H A T I R A L A R I

U M U M İ İ K R A M İ Y E L E R E

İ Ş T İ R A K H A K K I

M UIIMM UM

(10)

9 Aralık 195G

Silâh tedariki meselesi

88

Eskişehir mebusu A rif bey vaziyeti tevilen Ismailin sabah leyin hanesine geldiği ve vak­ tiyle maiyetinde çalıştığından dolayı bir vesika talep eyledi­ ğini beyan ederek Lâz Ismaili hiçbir gece hanesine getirme­ diğini ve yatırmadığını ifade eylemesine rağmen şoför Meh­ met ve Ayşenin şahadeti vakı- ları karşısında bunların itma veya tehdit suretiyle edâyı şaha det ettiklerini dermeyam eyle­ miş ise de gerek indettahkikat zaptolunan ifadelerinden ve ge­ rek huzuru mahkemede sâfiya- ne ve samimane şahadetlerin­ den bir gûna icbar veya itma şaibeleri mevcut olmaması ha­ sebiyle ta’n-ı vaki ahkâmı ka­ nun,iyeye gayri muvafık ve ez- her cihet merdut bulunmuştur.

Hâdisei cinaiyenin tasavvu- rat ve tertibatı şahsî zadei vic­ danî olmayıp şimdiye kadar in­ kişaf edebilen safahata nazaran bu kasıt etrafında toplanmış olan zümrei hafiyenin bu bapta muhtelif zaman ve mekânlarda durudıraz müzakere ve istih­ baratından doğmuş olduğu, da­ ha mücadelei milliye devam ederken tasmim ve takip edil­ miş olduğu yine maznunlardan Ziya Hurşidin ifadatı müteaki­ be ve ikraratı miitevaliyesindeıı ve Dr. Nâzım beyin ikametgâ­ hında elde edilen Vesaikten miisteban olmuştur.

Kczalik tafsilâtı zabıtname­ lerde muharrer olduğu üzere icra edilen amîk tahkikatta Zi­ ya Hurşidin Şükrii beyle ilk de­

fa temasının ve takriben dokuz ay evvel ve tedhişi âmme tari­ kiyle taklibi hükümetin en har ve musir taraftarı olan kararf Abdülkadir bey delâletiyle vaki olduğu ve birinci meclisi millî ve ikinci grupun en nafiz âza­ sından Trabzon mebusu sabıkı olup Abdülkadir ve İzmit me­ busu Şükrü beyle bu mesail üzerinde ötedenberi görüşmüş ve anlaşmış olan Trabzonlu Ha­ fız Mehmedin Ziya Hurşide va- sıtai icraiye olarak yeğeni Sür­ meneli Vehabı takdim ve tavsi­ ye eylediği ve Vehabin delâle­ tiyle Sürmeneli ve kayıkçı Ke­ leş Mehmet nam şahsın da elde edilmesine çalışıldığı- Vehaba Ziya Hurşidin bir cinayet ika edileceğini ve bu suretle arala­ rında kan kardeşliği husule gele ceğini ve bu işe muvafakat et­ mesine mukabil Vehab’m ka­ bul ile Ziya Hurşitten 25 liri» para aldığı ve Keleş Mehmedin ise asla muvafakat etmiyerek yanlarından infikâk eylediği ve ertesi günü Ziya Hurşidin ha­ nesine giden merkum Vehap teklifatmı tekrar ve Keleş Meh medi behemehal ikna etmesini söyledikten sonra Ankaraya hemen hareket etmek üzere yer adresi ve cebinden çıkardığı üç bin liraya karip bir paradan şimdilik kaydiyle ve ayrıca 75 lira verdiği ve fi’li cinayetin husulünden sonra 1500 lira ve­

receğini vaadeylediği fakat Ve- habin mezkûr paraları dercîb eyledikten sonra gûya yapıla­ cak işin şenaatinden memlekete savuştuğu huzuru mahkemede bir sureti sarihada ve yekdiğe­ rinin muvacehesinde beyan ve tekrar edilmiştir.

SİLAH TEDARİKİ

MESELESİ

Bu meselede kendi tabirle­ rince Şükrü Beyin mensup ol­ duğu Terakkiperver azayı na- fizesindelı Rüştü Paşa. Halis Turgut, Abidin gibi zevatın aynı fikir ve gaye etrafında müttehit bulundukları ve hattâ .Halis Turgut Beyin bu cinaye­

ti ika için muktazi eslihayı ikmal eylemek iizere polis sis­ teminde bir tabancayı Aııka- rada vereceği Abdülkadir tara­ fından Ziya Hurşide tebliğ e- dilmesi üzerine Ankara’da bu mesele üzerine tarafından vaki beyanat ve talebinin Halis Tur. gut tarafından şimdilik taban­ canın bulunamadığı kaydiyle verilmediği, kezalik Ziya Hur­ şidin Halis Turgut Beyin in­ kârına karşı indelmuvacehe sarahaten beyanatı mumaileyh Halis Turgut Bey tarafından esbabı mucibei reddiyeye isti- nad ettirilmediği.

(11)

4

Aralık Î95«

Mahkeme kararının devamı

tini saklamak ve şüpheyi davet etmemek şurtiyle Bursaya «it­ mesi teklif olunmuş ve mer­ kum Lâz İsmail Nimet Naciye nam kadım zevcesi sıfaliyle refakatine alarak Buısaya azi­ met eylemiş iseler de tsmailin ııeticei tetkikatıııa göre Bur- sada fiili katlin icrası için u* zuıı çaplı silâh kullanacak çok adama ihtiyaç görülmesi ve hâ­ disenin ikamdan sonra karar veya ihtifaıun müşkiil olması dolayısiyle bu teşebbüste seme­ re istihsal edememiş oldukları tezahür etmiştir

Bu safhaya Zıya Hıırşidin, Lâz tsmailin ikrarı sarihleri ve Nimet Naciye hanımın da Bur­ maya azimet ve avdet kevfiveti tasdik eylemesi ve kuvudatı resmivenin tle bumı miievyed bulıi''ması gihj delâille sabit ol­ muştur.

Bunu müteakip suikast tari­ kiyle taklibi hükümet zümresi­ ne dahil bulunduğu fesbit edil­ miş olan Hafız Mehmet hevin bir gün Ziya Hurşide tesadü­ fünde: “ Bu yakınlarda 1500 li­ ra kadar bir para elime geçe­ cektir. Bunu da saıfedeceğim” diyerek kasit cürmiinde daim olduğunu teyiden izhar eyledi­ ği Ziya Hurşidin mııvacehei va­ ki beyanatına karşı Hafız Meh­ met beyin Ziya Hurşit ile gö­ rüştüğünü kabul ve yalnız bu tarzda bu beyanatta bulundu­ ğunu hazırlayamadığmı derme- yan etmesi ve katiyen söyleme­ miş olduğunu huzuru mahke­ mede bevan edememesi ile an­ laşılmıştır.

fD pvam t var)

Kü.ştii Pasa

Goncourt ve Renaudot armağanları

PARİS 3 (A.A.) — Bu yılın goncourt armağanı “Les Raeines du Cicel’’ Adlı eseri İçin Romain Gary’ye verilmiştir.

Yine bu yılın renaudot arma­ ğanı ise “Le Pere” adil eseri için Andre Perrin’e verilmiştir.

— 89 —

Rüştü paşanın fena arkadaş­ ları arasında fena fikirlere sa­ parak elim bir âkıbete yürüdü­ ğü hakkında mahiyeti itibariyle gayet sarih ve hattı destile mu­ harrer ikrarları ve hattâ Abi- din Beyin Rüştü Paşaya izmir- de Edip Efenin bir suikast teş­ kilâtı etrafında çalışmakta ol­ duğunu hâdise! vakıadan daha üç dört ay evvel söylediği hak- kındaki beyanatı bunların da meselede medhal, muvafakat ve müşareketlerinin mertebei

sübute isal eylemektedir, Aııifülbeyan Ankara suikas- dı, tertibatının şuyuu üzerine akim kalmış ise de kararı aslî baki kalarak zuhur edecek fır­ satlardan istifadeye müterak- kip bulunan ve isimleri bâlâda zikredilmiş olan eşhastan mü­ rekkep şebekei ciııaiyei siyasi­ ye Reisicumhur hazretlerinin Bursaya seyahatleri dolayısiyle yeniden faaliyet ve icraata ko­ yularak suikasdı Bursa d a tat­ bik etmek imkân ve zeminini aramak iizere mütfehaz karar mucibince Lâz tsmaile

Referanslar

Benzer Belgeler

Arapların «Tayfı Hayal» inde bizim Karagöz karşılığı olarak oyunun temel direği mesabesinde, hali tavrı garip, bi­ raz patavatsız, sözü ölçüsüz, yarı

Koca beresi, kalın boyun atkısı, koca papuçlart, ça­ tık kaşları, ok gibi bakışları öfkeyle hep ileriye bakan Ekrem Reşit Rey vardı; Cemal Nadir

Bir önceki zabıt okunduktan son ra, Sinop mebusu doktor Rı­ za Nur beyle, aralarında Er­ zurum mebusu Hüseyin A v- ni, Bolu mebusu Tunalı Hil­ mi, Gümüşhane

Lignin tarafından UV ışığının absorplanması, serbest radikal oluşumuna neden olur.Bu radikaller, ligninin ve selülozun oksijen varlığında depolimerizasyonuna yol

Ortaokul Öğrencilerinin Kemanla Seslendirilen Türk Sanat Müziği Eserinin Beğeni Düzeyine İlişkin Görüşlerinin Cinsiyet Bazında Dağılımı (21 Nolu eser)

16 Eylül 1931’de Yayı nladı ğı“İ nkı lâbı n İ stediğ i Mektep” baş lı klıyazı sı nda Alfred Thfery’nin ‘Terbiye Hakkı nda Mülahazalar’ adlı kitabı ndan inkı lâp

Hulâsa, memleketimizde bazı ecnebi m i - marlarının yaptıkları bellibaşlı binaların çok pahalıya malolmasından başka hiçbir meziyet kazanamamış olması

Genel Merkez Heyetine şu üyeler seçildi: Maarif Vekili Necati, Ağaoğlu Ahmet, Yunus Nâdi (Abalıoğlu), Siirt Mebusu Mahmut (Soydan), Erzincan Mebusu Safvet