H A YA L PERD ESİNİN BELLİ BAŞLI
Perde
kurdum
şem'a
yaktım
gösterem
zilli
hayal...
H iç in i
KMMG0Z
TUZSUZ DELİ BEKİR
ZENNE
BEBERUHİ
YIHUOİ
Çek arabacı
Fıstıksuyuna!..
Karagöz perdesi aslında küçük bir perde idi. Ama usta bir karagözcü, onu çok defa biı si nemaskop perde'si kadar genişletebilirdi.
Bu küçücük hayaller ve gölgeler perdesinden neler geçmezdi ki?... Gemiler, kayıklar, tah tırevanlar, atlar, develer, çeyiz alayları!... Ve işte perdede bir araba... İçindekilerini tanıya caksınız efendim... Sayın Çelebi ve sayın pe deri... Acaba nereye teşrif?... Galiba Sarıyer’e Fıstıksuyu’na!.. İhtimal ki Çırpıcı Çayırı’na.
D
EDELERİMİZİ asırlarça eğlendiren emektar - bir oyun vardır: Kara göz!...Yarın için bir şey söylenemez, fakat bugünkü neslin çocukları henüz onu bi lirler.
Şimdi hatıralarımızda, biraz hacıyağı ve susamlı pide kokusu, bir parça mah ya ışığı ve daha ziyade davul sesi ve teraviden sonra hayalhanelerin kapısı önünde durup, gelen geçeni davet eden çığırtkanların narası halinde yaşayan eski ramazanlar, İstanbul için Karagö zün en canlı faaliyet ve hayat gecele rini teşkil ederdi.
Kahvehanelerde, arsalarda kurulan ça dırlarda, hususî ve umumî cemiyetler de Karagöz oynatılır, küçükler seyrin den neşelenir, büyükler vakit geçirir ve ibret dersi alırdı.
Bugün artık sinema ve tiyatro gibi müthiş rakiplerin karşısında sessizce sahneden çekilen ihtiyar Karagöz, kari- katürize edilmiş hakikî hayat safhaları nı canlandıran bir oyundur.
KARAGÖZÜN NÜFUS KÂĞIDI
Orhan Gazi zamanından beri halkımı zı eğlendiren Karagöz, sınıf farkı gö zetmeden, zenginler, İleri gelenler, hat ta padişah meclislerine kadar girmiş, dinleyen ve seyredenlere edep ve ib ret dersi vermiştir.
Arapların «Tayfı Hayal» oyunu Türk- lerin Karagöz oyununun aynı değildir. Fakat Karagözü meydana koyan Şeyh Küşteri. Orhan Gazi zamanında Diyarı Arap'tan Bursa'ya gelmiş, bu oyunu ter tip ve icra etmiş, Orhan Gaziden son raki padişahların zamanını da görerek hicri 768’de vefat etmiştir.
Buna göre Arap memleketlerindeki «Tayfı Hayal» i görüp, Türk ülkesinde bunun benzerini vücuda getirdiği anla şılır.
Zeki, anlayışlı ve istidatlı bir zat olan Şeyh Küşteri, Arapların «Tayfı Ha yal» ini Türkçeye tamamen nakletmemiş, bazı mühim değişiklikler yaparak onun esasını almıştır. Bizim hayatımızın ka rakteristik yerlerini ve kişilerini alıp Ka ragöze koymuştur.
Arapların «Tayfı Hayal» inde bizim Karagöz karşılığı olarak oyunun temel direği mesabesinde, hali tavrı garip, bi raz patavatsız, sözü ölçüsüz, yarı saf ve bu saflığın altında alaycı ve taviz- kâr bir tip, bunun da karşısında «Reis» denilen edep ve erkâna, görgüye vâkıf.
Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Ta h a Toros Arşivi