• Sonuç bulunamadı

Tapu Kadastro Lisesi’nden Týnýlar

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2022

Share "Tapu Kadastro Lisesi’nden Týnýlar"

Copied!
46
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Kadastro

Tapu Kadastro Lisesi’nden Týnýlar

Özgür Karataþ

Ömür bir öyküdür; zaman çizgisinde dizgiye alýnmýþ mekanlarý, kiþileri ardý sýra býrakýp giden. Yaþamanýn ötesinde yaþadým diyebilmenin adýysa çarpýcý öykülerde gizlidir.

14-15 yaþýmýzdý liseye giriþimizde zamanýmýzýn çizgisi.

Bir coþku, bin bir umut oldu bize bu yaþlar. Kimimiz kondulardan, kimimiz köylerden, kimimiz yeni palazlanmýþ kentlerdendik. Yýl 1940’lardý, 60’lardi, 70, 80 90’lardý. Parlak çocuklardýk; 40’larda okulumuzun iftihar listesindeydi adýmýz, 90’larda Kurumlar Sýnavý’nda baþarý listelerinde.

Ayrýntýlarýmýz deðiþiyordu; doðum yerimiz, baba adýmýz, doðum yýlýmýz ama ayný öykünün tekrarý gibiydi dizgimiz.

Bizler Türkiye topraklarýnýn çocuk yüzbinlerinden seçilmiþtik.

Yabancý Okullarýný, Fen veya Anadolu Liselerini okuyabilecek haldeydik, seçilmiþtik çok sýnavlardan çok okullar kazanmýþtýk. Oysa biz “bir sýnýf”ýn çocuklarýydýk; liseden sonra iþe girmemiz, maaþa baðlanmamýz zorunluydu bizim.

Köylünün, memurun, esnafýn çocuklarýydýk biz. Tek umudu devlet, tek dayanaðý millet olan bir sýnýftandýk biz. O yüzdendir; gürül gürül yanan bir coþkunun korlarý olduk.

Tapu Kadastro Meslek Okuluna, Tapu Kadastro Meslek Lisesine, Anadolu Tapu ve Kadastro Meslek Lisesi’ne yazýldýk biz. Varlýk bir daðýlým deðeridir. Her toplumda ve her bireyde mevcut olan ekonomik deðer, geniþ bir yuvarlak pastanýn bazý dilimleridir. Kimi dilim ince, kimi kalýndýr.

Yabancýnýn ve iþbirlikçinin yaðmaladýðý geri býrakýlmýþ ülkeler, kalkýnmaya baþlarken öz kaynaðýna döner; halkýna döner ve deðerini ondan yaratýr; iki metre kumaþ ve üç kuruþ maaþ ile yeniden yaratýr zenginliðini.

Yazýldýk Kadastro Lisesi’ne neler gördük ama neler.

Önce devleti gördük arkasýnda milletin gücüyle. Askeri okullar gibiydik, Köy Enstitüleri gibiydik, tüm parasýz yatýlý okullar gibiydik, Maliye, Demiryolu, Meteoroloji Meslek Liseleri gibiydik. Hem kurumlarýn okullarýydýk, hem okulduk bu kurumlar için. Gencecik beyinlerimizle devlet görgüsü aldýk. Mühendisi, memuru, müdürü, genel müdürü ile dersimize katýldý devlet. Daðda taþta yaþadýklarýný, yarattýklarýný, yaptýklarýný dinledik öðretenlerin ve uygulamayla bað kurduk zihnimizde, sadece kitap deðildi derslerde kaynak; kaynak kiþilerimiz oldu bizim. “Mecburi

hizmet karþýlýðý” destek verdi devlet biz seçilmiþlere. 40’larda demir paradan maaþlarýmýz vardý, 90’larda otobüs bileti kadar… Her aybaþý maaþ listelerimiz, iç çamaþýrlarýmýz, takýmlarýmýz, ayakkabýlarýmýz ve gýcýr gýcýr Sümerbank yerli mallarýmýz… Veren al alan elden üstündürle tanýþtýk ki devlet bizim babamýz. Hep kütüphanemiz oldu büyükçe, top sahalarýmýz oldu açýk veya kapalý, tenis masalarýmýz, bilgisayar salonlarýmýz. Ki her zaman için ilk sayýlýr, bizdeydi bunlar; yoktu yaþýtlarýmýzýn okullarýnýn hiçbirinde þimdiki gibi janjanlý laboratuarlar. Uzun yýllar önce bir makale okudum, ABD’de bir Türk profesör yazmýþ ekibiyle; anti- emperyalist mücadelelerde tüm Asya ülkelerinde, Kurtuluþ Savaþýmýzdan sonraki lider kadrolarýn %80’i yatýlý okul mezunuymuþ. Kimi askermiþ, kimi doktor, kimi mühendismiþ, kimi öðretmen…

“Mecburi Hizmet” Ýnsaný Býrakmayan Bir Diyettir, Ödenir Devlet bize yatýrdýðýný aldý bizden. Daðlarda nirengi olduk çivilendik, resmi dairelerde çizim kalemi olduk çizildik, üniversitede hoca olduk hatmedildik biz. Millet bizimle paylaþtýðýný aldý bizden. Ücra yerlerde hizmete koþtuk, memuriyeti yaþadýk biz. Üniversite sýnýflarýnda çan eðrisini devirdik; her meslektaþýmýzla bilgiyi paylaþtýk biz. Yýllar geçti ardý ardýna, lobici deðildik bir arada kalamadýk biz, topluma karýþtýk. Halk denen kümenin tam özünden bir alt küme idik biz.

Coðrafya bir hamur kabýdýr. Kimi kaplar mutfakta hep asýlý durur da az kullanýlýr; kimi çok tutulur kullanýlmaktan yýllanýr. Anadolu kuþkusuz en kalaylý kaplarýndan biridir dünyanýn. Göçü bol, rengi çok, yüz mevsimi deðiþkendir Anadolu’nun. Uygarlýkta zengin, insan öykülerinde engin derindir bizim coðrafyamýz.

Ne güzel türküler biliriz biz, þaþýrýr herkes. “Bu ne geniþ repertuar” dediler daha geçen hafta, altý gencecik mühendis bana… Biz dünyada tek bir okulu okuduk. Öyle bir zengindi ki insan kaynaðýmýz. Efesi, dadaþý, çerkezi, yörüðü, kürdü, lazý her bir coðrafyadan birkaç damla tatlandýrýlmýþ bir potpori idi bizim günümüz gecemiz.

Atasözlerinin derlemesini birbirimizden yaptýk, yemeklerin tarifini birbirimize kattýk. Kravatýmýz ki baðlamasýný ben

(2)

Kadastro

Çanakkaleliden öðrendim, Mersinli benden, kendi paralarýmýzla ilk kazaklarýmýzý biz yakýþtýrdýk birbirimize, rengi kendi yörelerimizin renginden. Halk oyunlarý oynadýk, her gün, her yöreden. Maniler, ninniler, þarkýlar söyledik her gece her bölgeden.

Disiplin bir yaþama biçimidir. Dikkat edersek tam Türkçe karþýlýðý yoktur, yani yeni kazanýlan bir toplumsal kavramdýr ki ordu millet iþleyiþimiz hariç…

Dersler öðrendik biz Kadastro Lisesi’nde ki ne dersler.

Hukuk dersen baþla medeni haklardan tapu sicil mevzuatýna kadar. Teknik dersen trigonometriden topoðrafyaya kadar.

Oysa daha yaþlar ne ola; 14 ila 18. Ama destursuz çöktü baþýmýza afakanlar; kallavi kitaplar, iðdiþ edildiðimiz sýnavlar ve 80 dakikaya varan ders süreleri. Disiplin, yaþamýmýza iþlendi. Kalk saati, banyo saati, kahvaltý saati, etüt saati, ders saati, izin saati. Yýllarca sevgililerimizle kavga ettik;

“neden koþarak geziyorsun, benden çabuk mu kurtulmak derdin” dediler. Oysa ne bilsinler ki ayaklarýmýz 3 saatlik izinlerin koþar adým temposunda gezmektedir… Disiplin, ders çalýþtýrdý bizi ciltlerce kitap okuduk ki her kitabýn arkasýnda onlarca yýl önce yazýlmýþ bir aðabey notu “þu konuya dikkat et” veya “bu kitaptan sonra þuna devam et”… Askerden çok önce yaþadýk; üst devre alt devre muhabbetini. Bazen endazenin topuzunu kaçýrdýk, deviriverdik düzeni alt üst ettik. Hem hoþgörü içimizdeydi, hem delilik kanýmýzda. Usulü erkaný ailede görmüþ olanlardýk, yatýlýda hatmettik. Ondandýr ki üniversitenin ilk dersinde hoca kapýdan girdiðinde yalnýzca üç Kadastro Liseli biz ayaktaydýk.

Baþarý Eðitimin Ölçülebilen Toplumsal Sonuçlarýndandýr Kadastro Lisesi mezunlarý önce Tapu Sicil Memuru veya Kadastro Teknisyeni olarak iþbaþý yaptýlar. Son yýllara kadar neredeyse tümü mezun olduklarý yýllarda üniversite kazandýlar. Okudular Harita Mühendisliði baþta geldi, mühendis, hukukçu, kamu yöneticisi, doktor vb. meslek sahibi oldular. Delicesine çalýþtýlar, Türkiye’de Dünya’da nice

baþarýlý koltuklara oturdular, marka oldular. Toplumsal alanda hep duyarlý kaldýlar; meslek odalarýnda, derneklerde, vakýflarda, sendikalarda her daim görev aldýlar. Sadece onlar deðil tüm yatýlý okul mezunlarý, ahde vefayý sürdürdüler. “Haydarpaþa Garý Gönüllüleri” tarihi kültürel alan yýkýlmasýn, sermaye yaðmalamasýn diye konser düzenlediðinde, Boðazýn en güzel gecelerinden birinde heybetli bir genç adamýn coþkun konuþmalarýný dinledim, trenler ve demiryolu için evelemeden duru tümcelerle beklentileri ve programý sundu ve önümdeki sýrada halkýn arasýna oturdu. Eðilip kulaðýna fýsýldadým, “Demiryolu Meslek Lisesi mezunusunuz deðil mi?” döndü tereddütsüz övünç dolu bir gülümsemeyle “elbette” dedi.

Hata Bir Olgudur. Ölçülür, Ölçeklenir, Nedenlenir, Sonuçlanýr, Sürdürülür Veya Vazgeçilir

Parasýz yatýlý okullar… Kýt kaynaklarýn etkin biçimde insan eðitimine kullanýldýðý bir mekanizma olarak en verimli örneklerini Anadolu’da verdiler. Köy Enstitüleri, Kurumlar Liseleri, Askeri Okullar… Bunlar önce kuþatýldý, hata ile… Sonra bunlara sýzýldý, hatalar ile… Uðraþýldý gençler devrilmeye çalýþýldý belirli dünya görüþlerine nefer olsunlar diye hata ile… Kýsmen emellere ulaþýldý ama tatmin olunamadý, çünkü halkýn çocuklarý hakký doðru tanýyorlardý ve devleti sayýyorlardý. Halkým, askeri okullar hariç kapatýldýk, daðýtýldýk biz, milli eðitime(?) devredildik biz, haberin olsun.

Ben sana ne diyeyim Þube Bülteni, sorun kýsa ise eðer “evet T.C. MEB Anadolu Tapu ve Kadastro Meslek Lisesi açýk, Ankara’da Oran Sitesi’nde eðitime devam ediyor. Ne yazýk ki mecburi hizmet yok yani iþ garantisi verilmiyor, artýk baþarýlý öðrencilerce pek tercih edilmiyor…” Ama bilesin ki her devrin en güzel günleri gönüllerde yaþýyor, yaþatýlýyor.

Jeodezi ve Fotogrametri Mühendisi

(3)

Kadastro

Hisli Kadastro Hatýralarýndan (Bana Göre) Kýssalar

Ahmet Ýpekçi

Bugün 10 Mart 2009. Ýstanbul Þubemizin Bülteni ile beraber, Odamýzdan, gelecek bültenimizin konu baþlýðýný içeren e-posta iletisini aldým. Gelecek bültenimizin konusunun, yayýn kurulumuz tarafýndan KADASTRO baþlýðý olarak belirlendiðini öðrendim. Aldý beni bir düþünce.

Kadastro ile ilgili neyi yazsam? O kadar çok þey var ki yazýlacak. Derken, hocam sayýn Prof. Dr. Erol KÖKTÜRK aradý. Öðrencilerine Ýmar Uygulamalarý ile ilgili pratik yaptýrtmak istiyormuþ, öðrencileri için imar uygulamasý ödevlerinde kullanabilecekleri örnek datalar istedi. Ben de

“öyle beleþ yok hocam, gelecek bültenin konusu kadastro olarak seçilmiþ, ne yazayým, anýlarýmdan bir þeyler yazsam olur mu?” dedim. Hocamýn benden istediði þeyi beleþ verecek deðilim yani! Ne de olsa “seçimden önce zam yapacak kadar enayi miyim?” diyen bir baþkaný görmüþ kuþaðýn mensubuyum. Hazýr bir tane de hocam aramýþ, ondan fikir almadan yazmak, en azýndan mesleðin raconuna aykýrý düþer. Hocam da “tamam, anlaþtýk, anýlarýný yaz, ama yasal çerçeveyi göz önünde bulundur, hem sen, hem odamýz sorunla karþýlaþmasýn,” dedi.

Kýssalarý müteakiben anlatmak üzere, TKGM’den ihale alma gafletine düþmüþ “Harita ve Kadastro Mühendisi”

unvanlý bir harita müteahhidinin iki adet anýsýný sizlerle paylaþmak istiyorum. Anýlarý takiben kýssalarý da anlatmaya çalýþacaðým. Ve bu anýlarý, benzerlerini kat be katýný yaþamýþ, birbirlerine anlatmýþ ve fakat, bu ve benzer platformlarda daha yaygýn paylaþmamýþ meslektaþlarýmýzýn da dikkatine sunuyorum. Ve eminim ki, okuyacaðýnýz bu olaylardan daha ilginçlerini yaþamýþ meslektaþlarýmýz mutlaka var. Onlarýn da kulaklarýný çýnlatýyorum.

BÝRÝNCÝ ANI

Yer, Vakfýkebir Kadastro Müdürlüðü. Yüklenici, (lütfen reklam saymayýn) Star Harita Ltd. Þti. Proje Yürütücüsü (ne demekse !) bendeniz. Kontrol Mühendisi, deðerli meslektaþýmýz Özlem YARDIM. Taahhüdüm altýndaki iþin bir köyünün, aský cetvelleri ile paftalarýný kontrol için kendisine sunmuþum. Komþu iþin yüklenicisi meslektaþýmýzda aský cetvellerini ve aský paftalarýný getirmiþ.

Özlem haným her iki iþi de kontrol ederken:

- Parsel çizgi kalýnlýklarý sanki farklý gibi duruyor. Sizler paftalarý çizerken, parsel çizgi kalýnlýklarýný kaçla çizdiriyorsunuz?

diye sordu.

Ben komþu iþin sorumlusu arkadaþa bakýyorum, o bana bakýyor. Ben:

- Özlem Haným, neticede bunlar aský paftasý, o kadar sorun teþkil etmez, kesin paftalarý verirken zaten kenarlaþmak zorundayýz, data olarak zaten kenarlaþtýk da, aský çizimlerinde önemli bir durum deðil bu.

Dedim. Özlem Haným:

- Caným haklýsýnýz da, polyester paftalarda dikkatli olalým.

Parsel çizgi kalýnlýklarý ayný olsun.

Ukala ben:

(4)

Kadastro

- Özlem Haným, ben polyester çýkýþlarýný Ýstanbul’daki merkezimde yaptýrýyorum. Orada (o andaki yüklenimimde olan iþler dolayýsýyla) Sivas, Konya, Çankýrý, Kýrklareli, Kayseri’nin paftalarý da alýnýyor. Bu zamana kadar sorun yaþamadýk.

Diye açýklamalarýmý sürdürdüm.

Özlem Haným: Parsel çizgi kalýnlýklarýný kaçla çiziyorlarmýþ?

Ben: Ne bileyim valla? Yönetmelikte ne yazýyorsa odur.

Ýstiyorsanýz Ýstanbul’a soralým. Dedim.

Özlem Haným: Zahmet olacak bir sorar mýsýnýz?

Telefonu tuþladým. Ýstanbul’daki iþ yerimde çalýþan, telefon direði gibi dümdüz göçmen kýzý Harita Teknikeri Hülya açtý telefonu ve þu soruyu sordum:

- Hülya, kadastro iþlerimizdeki kesin polyester pafta çýktýlarýnda, parsel çizgi kalýnlýklarýný kaç kalýnlýkta çizdiriyorsunuz? (Bu arada telefonun hopörleri açýk) Cevap:

Ahmet bey hangi ildeki çizgi kalýnlýðýný soruyorsunuz?

Haydaa… Cevaba bak.

Özlem Haným þen þakrak kahkahasý ile beraber muhteþem Karadenizli zekasý ürünü espriyi, Karadenizli þivesiyle yapýþtýrdý hemen:

- Pirak tiðerlerini, Tirabizon’da kaçla çizeysuuz uþaðum?

Hülya’dan cevap:

Valla Trabzon’da daha polyester pafta çizmedik, siz ne diyorsanýz odur!

Özlem Haným: Ýline göre çizgi kalýnlýðý mý olur? Yönetmelik denen bir þey var!

KISSAS

Sayýn hocam Prof. Dr. Erol KÖKTÜRK tarafýndan yazýlan ve Odamýz tarafýndan Ekim 2004 tarihinde yayýnlanan Taþýnmaz Mülkiyetinin Evinde Yaþam adlý sözlü tarih kitabý var. Sayýn hocam bu kitabý hazýrlarken benimle de görüþtü ve kitabýnda yer verdi. Bu kitaptaki söyleþiyi 20 Ocak 2003’te yapmýþýz. Daha kadastro ihaleleri yok. 497. sayfada þöyle bir þey demiþim: “Türkiye’de kaç tane kadastro müdürlüðü varsa, o kadar yönetmelik, o kadar kanun var…” Sanýyorum 2003’teki iddiam, 2007 de kanýtlandý.

ÝKÝNCÝ ANI

Yer, Akçaabat Kadastro Þantiyesi. Kadastro teknisyeni arkadaþla yoðun bir çalýþma gününün akþamýna ulaþmak üzereyiz. Kapý açýldý ve Karadeniz’in yöresel kýyafetleri içinde orta yaþ üzeri bir kadýn, bir erkek ve yirmi yaþ üzeri bir genç içeri girdi.

Kadýn: Selamýnaleyküm, ha pizum köyü siz mi ölçüp piçeysuuz?

Teknisyen:Ve aleykümselam. Hangi köy abla?

- …… köyü.

- He, piz ölçüp piçeyruk.

- Eyi. Teyin pakayum baða, sizin ananiz var midur?

Biz iki kiþilik koro halinde:

- Vardur.

- Bubaniz var midur?

Teknisyen: Vardur.

Ben: Penumki rahmetli oldi. (Ben de yirmi ay Trabzon’da kalýnca bu sevimli Karadeniz þivesine alýþtým uþaklar.) Kadýn: Eyi. Allah seninkine rahmet eylesin, seninkine de uzun ömür eylesin.

- Saðol.

Kadýnýn bundan sonraki solo sorularýna, iki kiþilik koro halinde cevap vererek düet yapmaya baþladýk - Peçiii. Kariniz var midur?

- Vardur.

- Uþaklariniz var midur?

- Vardur.

- Eyi, Allah baðuþlasun.

- Saðol. Cem-i cümleninkini… - Baciniz var midur?

- Vardur.

- Emiceleriniz var midur?

- Vardur.

- Dayilariniz var midur?

- Vardur.

Kadýn bütün akraba ve taallukatýmýzý saymaya baþladý.

Sonunda inþallah maraza çýkmaz derken…

- Ha o zaman, punlarýn baþi için teyun pakayum baða, (lütfen cümleye dikkat) hacý olacak papaz kardaþum penum hakkimi neyleyledi?

Haaa… Mesele anlaþýldý. Kadýn erkek kardeþinin mal kaçýrdýðýndan þüpheleniyor.

Teknisyen: Ne demek abla? Olur mu öyle þey? Siz hele þöyle bir oturun pakayum. Bi soluklanun. Size çay söyleyeyim.

Bakaruk þimdi? De pakayum adini?

- Asiye ……

Ben hemen ilgili köyün bilgisayarda kayýtlý nüfus bilgilerinden ismi aramaya baþladým. Asiye ….…. yok.

- Abla yerlerini piley misun? Ekrandan sana haritayý köstersek, komþini falan okusan da oradan pulsak olur mi?

- Penum okumam yazmam yoktur.

- Peçii, bu emice senin beyin mi?

- He- Eyi, sen pak pakayum.

- Ula uþaðum penum da okumam yoktur.

- Abla nüfus cüzdanýný ver pakayum.

- Yanumda teðuldur.

- Evlenme cüzdaný?

Adam müdahele ediyor:

- Ayýp teðil mi? Karimdur diyruk, inanmay misun?

- Yok emice, kaydý pulamayrum da, onun için sorayrum.

Tüh. Ne yapsak?

- Abla sen kimlerdensin?

- ….. nýn kardeþiyem.

Ah-ha. Muhtarýn kardeþi. Kolay, hemen buluruz. Hemen dosyadan muhtarýn vukuatlý nüfus örneðini çýkardým.

Maþallah, muhtarýn vukuatlý nüfus örneði de nüfus kütüðünün kendisi kadar var yani. Allah Allah… Vukuatlý nüfus örneðinde de Asiye yok.

(5)

Kadastro

Bu sefer biz sormaya baþladýk.

- ….. kimdur?

- Büyük kardaþým.

- …. kimdur?

- Ortanca kardaþým.

- …. kimdur?

- Küçük bacým.

Her okunaný iþaretliyoruz. Herkes tamam. Asiye yok, fakat fazladan Hafize var. Onu da kadýn tanýmay anasýný satayým.

Ve ýsrarla, “Olmaz, yanlýþsinuz, Hafize diye biri yok,” diyor.

- Ya abla, bak senin adýn nüfusa Hafize geçmiþ, bak kayýtta Asiye yok, bir tek Hafize kaldý, o da sensin iþte.

- Olmaz, yanlýþ, papaz gardaþým beni de sizi de kandýray.

Olmaz!

Lailaheillallah yaa.

Kadýnýn yanýnda genci iþaret edip sordum:

- Ha pu uþak kimdur?

- Penum büyük uþaðum.

- Uþaðum nüfusun yaninda mi?

- Yanumda.

- Ver pakayum.

Nüfus kaðýdýnýn annesi bölümünde Hafize yazýyor. Neyse ki doðruyu bulduk. Teknisyen gence sordu:

- De pakayum ananin adini?

- Asiye.

- Nah Asiye! Senun ananin adi Hafize.

- Ne dersin?

- Be adam ha pu zamana kadar ananýn adýni kimse sormadi mi saða? Askerlikte mi yapmadun? Pak pakalum nüfusuna ananýn adý ne yazay? Lailaheillallah yaa…

Oðul nüfus kaðýdýna baktý.

- Hakkatten ya, anamýn adý Hafize’ymiþ.

Baba þaþýrarak:

- Ne dersin? Asiye, Hafize miymuþ?

- Yauv emice, talga keçmeyun penuminen akþam akþam yaa. Bi karinun adinu pilmeysun. Uþaðun anasinin adýný pilmeyi. Bi saattir ikimize isim arataysun. Lailaheillallah yaa…

- Ula uþaðum pen nerten pileyim? Baða vermuþler Asiye diye, þimdi çýkayi Hafize. Penum ne kabahatim vardur?

Penu da kandurmuþlar daa..

- Sizin hiç mi devlet dairesinde iþiniz olmadý ya? Töðbe töðbe ya.-Ne pileyum, fark etmeduk þimdiyece heral.

- Allahümmessabirin ya… Öf be ya …

Neyse, kadýnýn doðru isminden yerlerini bulduk. Muhtar abisi gayet hakkaniyetli bir þekilde parsellerin taksimini yapmýþ, sorun yok. Kadýn dua üstüne dua ediyor.

- Estaðfirullah, biz vazifemizi yaptýk, muhtar aðabeyine de haksýzlýk etme, kimsenin hakkýný yememiþ. Haa.. Bir de adýný unutma ha!

- Unutmam artýk, merak eyleme.

Ertesi gün Muhtar geldi, olayý anlattýk.

- Ha o teli baða inanmayup puraya keldi ha? Ula uþaklar kusura kalmayýn, pen ha o isim yanluþluðýni pileydum, ama size söylemeyi unuttum.

Karþýlýklý gülüþtük. Ne yapalým?

KISSA

Kadastro þantiyelerinde böyle hoþ olaylar da yaþadýk.

Ne kadar dikkat etsek de, bu tür farklýlýklarda atladýklarýmýz da olmuþtur. Ancak, bu tür isim farklýlýklarý oldukça fazla sayýda var. Tespit edemeyip gereðini yapamadýklarýmýzý da Yargý düzeltecek artýk.

Harita ve Kadastro Mühendisi

(6)

Kadastro

Erol Köktürk

Bütüncül Yaklaþým Gereði

Ülkemiz kadastrosunun bütüncül yaklaþýmla (holistik yaklaþým, sistem yaklaþýmý) ele alýnmasý, ülke koþullarýnýn doðru analiz edilmesi, beklentilerin yeniden tanýmlanmasý, önceliklerin nesnel olarak belirlenmesi, uluslararasý geliþmelerin ülke koþullarýyla harmanlanmasý gerekmektedir.

Her zaman þu ya da bu biçimde nesneler arasýndaki iliþkileri ve baðýntýlarý bulmaya yönelmiþ olan bilim, bunlarýn tek tek öðeler olarak deðil de, bir bütünü oluþturan ve aralarýnda bir baðýntý ve baðýmlýlýk bulunan bütünleyici parçalar olarak ele alýnmalarý ve çözümlenmeleri doðrultusunda geliþerek bugünkü anlamýna ve kapsamýna kavuþmuþtur. Bu nedenle Aristoteles (Ý.Ö. 394-322), “Bütün, parçalarýn toplamýndan daha fazladýr,” derken, bütünün, bir diðer deyiþle sistemin, etkinlik yönünden aðýrlýðýný ortaya koymaktadýr. Sistem, öðelerin basit bir toplamý deðil, birleþimidir. Yani öðelerin, yalnýzca yan yana bulunmalarý deðil, hem birbirleriyle, hem sistemle, hem de sistemin fiziksel çevresiyle iliþkileri ve etkileþimleri içinde var olmalarý sonucu bir bütünlük ve örgütlülük oluþturmalarýdýr.

Bir sorunun çözümlenmesinde ilk ve en önemli aþama, hedefin açýk-seçik belirlenmesidir. Bu belirlemede, birlikte devinen parçalarýn kesiþmesiyle oluþan kümenin bütünü olan sistem, bu küme içinde var olan öðelerin birbirleriyle baðlantýlarý ve iliþkileri sonucu var olabilir.

Böylesi bir ilinti de, doðal olarak, sistemi oluþturan öðelerden birinde ortaya çýkacak deðiþimin diðerlerini de etkilemesini ve deðiþtirmesini, buradan da sistemin deðiþimini doðuracaktýr. Daha doðrusu doðurmalýdýr. Bu durumda, bir sistem olarak ele alýnacak bir iþlevde ya da süreçte en önemli sorun, sistemin iç dengesini bozan öðelerin araþtýrýlmasý ve var olan eksiklerin, yanlýþlarýn giderilerek sistemin bütünlüðünün saðlanmasýdýr.

Bu bütünlüðün saðlanmasýnda bilgi sistemi, sistemin iþleyiþi için temel oluþu ve saptanan verileri kullanýlabilir bilgiler durumuna dönüþtürüþü nedeniyle önem kazanýr.

Bilgi sistemleri, sistem kuramýnýn önemli adlarýndan R. L.

Ackoff’a göre, “yönetim iþlevinin yerine getirilmesi için gerekli bilgi desteðini saðlayan sistemler”dir. Örgütsel sistemler içinde bilgi sisteminin etkinliðinin artmasý ve bilgi sistemini geliþtirme tekniklerini içeren biliþim dalýnýn güçlenmesi, bütünleþik bilgi sistemlerinin oluþturulmasýný saðlamaktadýr.

Kadastro Sistemi Üzerine

Günümüzde “mekansal veriler” ve “kadastro” olgusu da bütüncül yaklaþýmlarýn yoðun olarak uygulandýðý bir alandýr. Topraða iliþkin tüm yatýrýmlarda baþarý için önkoþulun doðru bilgilere dayanma gereði oluþu, kadastronun önemini sürekli artýrmaktadýr. Günümüzde yukarýda sözü edilen yaklaþýmla gözlenip irdelendiðinde, kadastronun, devingen yapýsýný oluþturan öðelerin niteliklerinin ve bir bütün olarak ilintili olduðu diðer sistemlerin ve süreçlerin etkisiyle, her zaman, geliþen koþullara uygun düþecek bir yapýda tutulmasý gereði ortaya çýkar.

Kadastronun toplumsal yaþamdaki sorumluluklarýný yerine getirebilmesinde sahip olmasý gereken bütünlük, içerik ve yapý önemlidir. Kadastronun en uygun içeriðe ve buna baðlý olarak biçime kavuþturulmasýnýn zorunluluðu ve sistem olarak özellikleri, Erdal NEBOL’un yaklaþýmýndan da yararlanarak ele alýndýðýnda, yeni tasarýmýn temel erekleri þunlar olabilir: (1)Taþýnmazlara iliþkin verilerin saptanmasýnda ve bunlarýn çeþitli amaçlarla kullanýlabilir bilgilere dönüþtürülmesinde þimdiden duyulan gereksinmelere en yüksek düzeyde yanýt verilmesi; (2) Kararlarýn sonuçlarý genellikle kalýcý ve alýnmýþ olan bir

Kadastro Toplumsal Bir Olgudur, Deðiþir!..

(7)

Kadastro

kararýn deðiþtirilmesi güç olduðundan, kadastro konusunda her yeni tasarým ve düzenleme aþamasýnda, alýnmýþ olan kararlarýn ileride deðiþtirilmesine ya da doðan aksaklýklarý giderici kararlarýn alýnmasýna iliþkin gereksinmelerin en aza indirilmesi; (3) Kadastro sisteminin zaman içinde deðiþebilen gereksinmelerine zamanýn hemen her noktasýnda yanýt verilmesi, bu nedenle sistemin yürütülmesinden sorumlu örgütün yapýsýnýn da bu yaklaþýmla düzenlenmesi.

Nesnel olarak bakýldýðýnda, bir “kadastro sistemi”nin þu özellikleri taþýmasý gerekir: (1) Kadastro, açýk bir sistem olmalýdýr. Fiziksel çevresiyle karþýlýklý iliþkileri ve etkileþimleri vardýr. (2) Kadastro sistemi, devingen bir sistem olmalýdýr.

Devingenlik kavramý, zaman içinde bir deðiþimi içerir.

Deðiþim, sistemin belirli bir durumdan diðer bir duruma geçiþ (dönüþüm) süreci olarak tanýmlanabilir. Sistemin bir

“durum”u ise, zamanýn belli bir anýnda sistemin öðelerinin, aralarýnda belirli iliþkilerle birlikte, belirli deðerlerde olmasýdýr. Deðiþim, eþdeyiþle bir durumdan diðer bir duruma geçme süreci, sistemin öðelerinin, deðerlerinin ve/veya bu öðeler arasýndaki iliþkilerin baþkalaþmasý ile olanaklýdýr.

Devingenlik, sistemdeki bu baþkalaþmanýn sürekli olmasýdýr.

Kadastro sistemini oluþturan öðeler de toplumsal deðiþimlere baðýmlýlýklarý nedeniyle sürekli deðiþime uðradýklarýndan, bu deðiþimlerin kadastro açýsýndan gözlenmesi, izlenmesi ve öðeler arasýnda geliþen koþullara uygun yeni iliþkilerin kurulmasý kaçýnýlmazdýr. (3) Buna baðlý olarak, kadastro sistemi kararlý bir sistem olmalýdýr. Sistemin bir durumdan diðer bir duruma geçmesi, kesin tanýmlarla, iþlemlerle ve kurallarla belirlenebilir. Kadastro sisteminin hangi koþullarda hangi yapýda olacaðý kestirilebilir. (4) Kadastro sistemleri toplumlarýn geliþimi tarafýndan koþullandýklarýndan, sistemin von Bertalanffy’nin tanýmladýðý

“tekdüze durum” gibi deðiþmez bir duruma ulaþmasý olanaksýzdýr. Bu, kadastro sisteminin baþlangýcýndan günümüze kadarki geliþimi tarafýndan da açýkça ortaya konmaktadýr. (5) Kadastro sistemi, saptanmasý gereken nesnelerin çokluðu nedeniyle, büyük bir ölçeksel yapýya sahiptir ve pek sýk deðiþtirilemez. Bu durum, deðiþmenin söz konusu olduðu dönemlerde çok yönlü tasarýmlarýn yapýlmasýný zorunlu kýlar. Bu çok yönlülüðe karþýn tasarým, saptanan amaca uygun olarak, olabildiðince yalýn olmalýdýr.

Günümüzde tüm ülkelerde, geliþimin hangi aþamasýnda olursa olsun, kadastro sisteminin bu özellikleri gözetilerek yeniden çözümlenmesi ve tasarýmlanmasý, onun gerçek iþlevine kavuþmasý bakýmýndan gerekli olmaktadýr.

Ancak böylesi bir yaklaþýmla, geliþimi boyunca geçirdiði deðiþmelerin ve bunlara uygun olarak kazandýðý anlamlarýn net olarak ortaya çýkarýlmasý, bugün kadastronun ulaþtýðý anlamdan geleceðe uzanýlmasý, diðer deyiþle “kadastronun içinde nesnel olan yönün” belirlenmesi olanaklý olur.

Kadastronun Devingenliði ve Tarihsellik

Kadastro, günümüzdeki anlamý bakýmýndan, 2 yüzyýla yaklaþan tarihsel geliþim süreci içinde çok sayýda deðiþiklik ve yapýsal dönüþüm geçirmek zorunda kalmýþtýr. Toplumsal geliþmelerin yarattýðý bu deðiþimler ve dönüþümler, kadastronun geliþmesinin genel yönünü ve nesnel hedefini de belirlemiþlerdir.

Tarihsel geliþim gözlendiðinde, Haldun ÖZEN’in nitelemesiyle, kadastronun toplumsal geliþmeye baðýmlý bir içerik kazandýðý, toplumun gereksinmelerini karþýlamak için uygulandýðý, toplumun yapýsý ve gereksinmeleri deðiþtikçe kadastronun kapsamýnýn ve içeriðinin de deðiþtiði, bu içeriðe baðlý olarak kadastronun hedeflerinin ve temel ilkelerinin de deðiþime uðradýðý gözlenmektedir. Çünkü kadastronun devingenliði, toplumsal yapýya baðýmlýdýr.

Toplumlarýn geliþimi ve toplumsal deðiþmenin temelinde ise, üretim ve iyelik (mülkiyet) iliþkilerinin (altyapý) deðiþimi bulunur.

Kadastronun devingenliði, kadastronun nesnesinin deðiþimi demek deðildir. Kadastronun nesnesi, ortaya çýktýðýndan bugüne deðin deðiþmeyen ve bundan sonra da ayný kalacak olan “taþýnmazlar”dýr. Taþýnmazlardan en önemlisi olan toprak ile insanlar arasýndaki iliþkinin düzenleniþ biçimi, toplumsal deðiþmelerin en zor ve karmaþýk yanlarýndan birini oluþturur. Toplumlarýn geliþmelerinde temel hedef, doðayý, topraðý ve tüm çevreyi en insancýl amaçlar için düzenlemek ve kullanmaktýr. Bu amaç, topraðýn doðal kaynaklarýn kullanýmýnda ve planlanmasýnda, insanlarla bu nesneler arasýndaki etkileþime veri hazýrlayacak ve bu etkileþimin biçimlerini belirleyecek olan kadastronun önemini ortaya koymaktadýr.

(8)

Kadastro

Ýsa’dan önceki yýllarda da (Mýsýr ve Mezopotamya uygarlýklarý, Roma Ýmparatorluðu) kadastroya benzer kayýtlarýn ve belgelerin varlýðý bilinmektedir.

Platon þöyle yazýyor: “Bizim ilk yasaðýmýz, kendi arazisini komþusununkinden ayýran sýnýr taþýna kimsenin dokunmamasýdýr. Çünkü bu taþ, yerinden oynamamalýdýr...

Hareketsiz kalmalýdýr... Kim ki küçük taþýn yerini deðiþtirmeye kalkar, dostluðu düþmanlýktan ayýrýr... Onu yeniden yerine koymaya söz verilmiþtir.”

Herodot, Ý.Ö. 460’da þöyle diyordu: “Kral Sesortis, arazinin Mýsýrlýlar arasýnda öyle bölünmesini istemiþti ki, herkese ayný büyüklükte bir dikdörtgen verilsin, bundan gelirini saðlasýn, ödemesi gereken vergiden de yükümlü olsun... Fakat nehir (Nil) kimin arazisinden bir parça alýp götürürse, ona gelmek ve olayý bildirmek zorundaydý. Bunun üzerine kral ölçüyü yapacak olaný gönderiyordu. Ölçücü arazinin ne kadar küçüldüðünü belirliyor, malik de böylece arazisinin kalan parçasý üzerinden vergisini ödüyordu.”

Herodot, geometrinin buradan köklenmiþ olduðunu düþünüyordu...

Ý.S. 1. yüzyýlda yaþayan Arazi Ölçücüsü (Agrimensor) Balbus þunlarý yazmýþtý: “Düþman bir ülkeyi iþgal eder etmez, kralýmýzýn operasyonlarý hemen sistemli ölçü yapmayý gerektiriyordu. Parsellerin aplike edilmesi gerekiyordu.

Bunun yaný sýra nehirlerin geniþliklerinin ve ele geçirilmesi gereken daðlarýn yüksekliklerinin arazi ölçme sanatýnýn yöntemlerine göre belirlenmesi de gerekiyordu.”

Bu ve baþka açýklamalar arazide adil vergileme amaçlý ölçümleme çalýþmalarýnýn çok eskilere dayandýðýný gösterse de, bugünkü anlamdaki kadastrolar 19. yüzyýlýn baþlarýnda, Batý Avrupa ülkelerinde uygulanmaya baþlanmýþtýr. 1789 Fransýz Devrimi sonrasý 1808’de I. Napolyon, “her toprak parçasýnýn ölçülmesini ve haritalanmasýný,” istemiþtir.

Böylece “daha doðru ve adil bir vergilendirme amacýnýn gerçekleþmesi için kadastronun ölçü yoluyla derlenmesinin kesinlikle gerekli olduðu,” saptanarak, bugünkü anlamda kadastro uygulamasý da baþlamýþtýr. Bu ilk kadastroda ve diðer ülkelerin bundan sonra gelen ilk kadastrolarýnda temel amaç, vergilerin kaydedilmesi deðil, taþýnmaz vergilerinin toplanmasý için bir temel oluþturmaktý. O dönemin tek boyutlu kadastrolarý, bu nedenle, “vergi kadastrosu (mali kadastro)” olarak nitelenmiþlerdir.

Sanayi devrimi ile birlikte ortaya çýkan kentleþme süreci, odak noktasýnýn kýrsal alandan kentlere kaymasýnýn da baþlangýcýný oluþturmaktadýr. Ticari iliþkilerin geliþmesiyle, toplumda hemen tüm deðerlerin mallaþtýrýlmasý (metalaþma) sürecinin baþladýðý bu dönemde, toprak dolaþýmý ile kentsel ve tarýmsal topraklar karþýlýk gösterilerek para dolaþýmý önem kazanmýþtýr. Yani bu geliþmeler sonucu taþýnmazlara bir ekonomik deðiþim deðeri verilince, konusu taþýnmazlar olan kadastro yeni iliþkileri düzenleme iþlevini de üstlenmiþtir. Bu nedenle de bu dönemdeki kadastrodan

“ekonomik kadastro” olarak söz edilmektedir.

Özellikle 20. yüzyýlýn baþýnda, yeni dönemde,

“insanlararasý iliþkileri düzenleyen normlar” olan tüzel kurallarda, yeni toplumun artýk deðiþen gereksinmelerini karþýlayacak deðiþmeler oluþunca, önem kazanan topraðýn, iyelik hakký yönünden deðerlendirilmesini, sýnýrlarýnýn belirlenerek bunlarýn ölçülmesini, plana baðlanmasýný ve alýnan sonuçlarýn kütüklere yazýlmasýný amaçlayan “mülkiyet (= sýnýr= hukuk) kadastrosu” dönemi baþlamýþtýr. Bu dönemin baþlamasýyla, özellikle özel mülkiyetin söz konusu olduðu ülkelerde, kadastronun mülkiyet (iyelik) hakkýnýn güvencelenmesi iþlevini üstlenmesi, yani geçirdiði içerik deðiþimi, kadastronun teknolojisine, yani biçimine de doðrudan yansýmýþtýr. Bu dönemde vergilemeye yönelik grafik kadastrodan sayýsal kadastroya geçilmiþtir.

Özel iyeliðin söz konusu olduðu ülkelerde, iyeliði

güvenceleme temel iþlevini üstlenen ve bu arada diðer öðelerinin iþlevlerini de yerine getiren kadastronun niteliðinde, “taþýnmaz iyeliðinin toplum yararýna aykýrý olarak kullanýlamayacaðý,” ilkesi yeni yorumlara yol açmýþtýr.

Bu yorumlar, toplumlarýn geliþimlerinde varýlan bu aþamada, taþýnmazlarýn kullanýmýnýn iki yönünü oluþturan, özellikle hýzlý kentleþme-kentsel geliþme ve tarýmsal yapýyý yenileþtirme olgularýnýn etkisiyle daha önemli boyutlara ulaþmýþtýr. Böylece kadastrodaki çaðdaþ geliþmeler, toplumun gereksinmelerindeki nicelik ve nitelik deðiþmeleriyle uyumlu olarak, kadastroya yeni sosyo- ekonomik ve teknik yorumlar kazandýrmýþ ve kadastro “çok amaçlý kadastro”ya dönüþmüþtür.

Çaðdaþlýðýnýn niteliðini, çok amaçlýlýðýnýn iþlevselliðini belirlediði çaðdaþ çok amaçlý kadastro, “yalnýzca kiþilerin deðil kamunun taþýnmazlarýný da güvence ve denetim altýna alan, kamu ve toplum yararýna bir mülkiyet anlayýþýndan kaynaklanan, ülkenin doðal kaynaklarýnýn korunmasýný ve uygun kullanýmýný amaçlayan, ülke-bölge ve kent ölçeðinde planlý kalkýnmaya gerekli verileri kullanýma ve iþlemeye hazýr bulunduran, merkezi yönetimin ve yerel yönetimlerin gereksindikleri bilgileri kapsayan, teknolojik geliþmeleri jeodezi uygulamalarýna uyarlayan, ayrýntýlý mekansal bilgi sistemlerinin kurulmasýna temel olan, verilerin güncel tutulmasýný ve sürekli akýmýný saðlayan, devingen (dinamik) ve sistemli bir süreç,” olarak algýlanmalýdýr.

Sonuç olarak þunlar söylenebilir: “Kadastronun, geleceði pozitif anlamda biçimlendirmeye yardým eden bir araca nasýl dönüþebileceði?”, “eskiliðe karþý nasýl korunacaðý?” ve “ona sürekli bir kullaným deðeri verilebileceði?”, diðer bir deyiþle “devingen anlamda nasýl etkilenebileceði?”, açýkça, içeriðinin (etki gücünün) ve etki alanýnýn geliþtirilmesiyle olanaklý olabilir. Bu ise, kadastroya toplumsal geliþmenin yansýmasý oranýna baðlýdýr. Toplumsal deðiþimin sonuçlarýnýn kadastroyu etkilemesi, baþka bir nitelemeyle kadastronun geliþen toplumsal iþlevlerle olan baðlarýný geliþtirerek toplumun genel geliþim düzeyine uyumlu bir yapýya kavuþmasý, onun duraðanlýðýný kýrarak devingen bir yapýya bürünmesinin koþulu olmaktadýr.

Kadastro günümüzde, taþýnmazlara iliþkin tüm verilerin saptanmasý ve bunlarýn veri tabanlarýnda iþlenip depolanarak arazi bilgi sistemlerinin oluþturulmasýna yönlendirilmesi iþlevini üstlenen “kadastro bilgi sistemi”ne dönüþmek zorundadýr. Kadastro, geliþiminin bugünkü aþamasýnda, topraðýn ve doðal çevrenin korunmasý, kullanýlmasý ve geliþtirilmesi, böylece gelecek kuþaklara yaþanabilir ve düzenli bir çevrenin devredilmesi için gereken verileri saðlamak, iþlemek, depolamak ve sunmak gibi önemli ve nesnel bir görev-sorumluluk üstlenmektedir. 21.

yüzyýlýn bilgi toplumu hedefi ise, kadastronun bilgi sistemine dönüþmesini kaçýnýlmaz kýlmaktadýr.

Son yýllarda mekana iliþkin verilerin yönetilmesi konusu da önem kazanmýþtýr. Bu anlamda da devingen ve duraðan yönetim biçimlerinden söz edilebilirse de, son yakýn geçmiþte bir kavram tüm kavramlara çatý oluþturmuþa benzemektedir: Arazi Yönetimi (Land Management)… Kavramýn kapsamýný, iþlevlerini ortaya koymak, kadastroyla ilintilerini kurmak günümüzde önem kazanmaktadýr. Çünkü bu sistemin odaðýnda taþýnmazlar kadastrosu yer almaktadýr.

Türkiye Kadastrosunda Deðiþim Zorunluluðu

Ülkemiz genel sisteminin bir alt sistemini oluþturan harita-kadastro sektörü, temelde “kadastro” ve “ülke ölçmeleri” görevlerine ayrýlabilir. Yapay bir ayrým olan bu yaklaþýma karþýn, kadastro haritalarýný ve sicillerini yürütmekle yükümlü olan kadastro hizmeti ile ülke ölçmelerini amaçlayan hizmetler alt sistemin iki öðesi olarak, ancak bütünlükleri içinde ele alýnmalýdýr. Günümüzde

(9)

Kadastro

uluslararasý alanda, bu iki alt sistemin verilerinin, bütünleþik olarak “mekansal temel veriler” olarak nitelendirildikleri görülmektedir.

Uluslararasý yönelmeler ve yapýlanlar açýsýndan bakýldýðýnda, ülkemiz kadastrosunun uluslararasý kuramsal ve uygulamadaki bilgi birikiminin çok gerisinde bir yapýyla uygulanmasýnda ýsrar edilmektedir. Bunun nedenleri olarak, önceki bölümdeki yaklaþýmlar ve deðerlendirmeler ýþýðýnda, þunlar söylenebilir:

· Kadastro sisteminin temel özelliklerinden birisi, “açýk bir sistem” olmasýdýr. Bunun doðal sonucu olan, “fiziksel çevresiyle en temel iþlev alanlarýnda saðlam iliþkiler kurmasý”

gereðinin ülkemiz kadastrosu tarafýndan yerine getirilemediði görülmektedir. Bu, Türkiye Kadastrosunun sistem özelliði kazanamamasýna, “kapalý” bir yapýda kalmasýna neden olmuþtur.

· Ülkemizde kadastro devingen bir yapýya kavuþamamýþtýr.

Toplumsal deðiþime koþut olarak ortaya çýkan gereksinmeler ve bunlara baðlý olarak kadastronun bir sistem yapýsýna kavuþmasýný saðlayacak yeni öðeler, yeni iliþkilerle bütünleþerek, var olan yapýsýyla, koþullara uygun bir dönüþümün sürekliliðini olanaklý kýlacak bir etkileþim kuramamýþlardýr. Ülkemiz kadastrosunda, çaðdaþ geliþmelerin ve topraða iliþkin verilerin saptanmasý sürecinde ulaþýlan ve teknolojik geliþmelerin etkisiyle ortaya çýkan yeni boyutlarýn kýsýtlý ya da çarpýk biçimde yansý bulduðu görülmektedir.

· Kadastro sisteminin bir diðer temel özelliði olan kararlýlýðý, yani kadastronun hangi koþullarda hangi kapsam ve nitelikte olacaðý, yalnýzca bilim çevrelerince ve bazý uzmanlarca dile getirilmiþtir. Böylesi bir öngörü, kadastro sisteminin tasarýmlanmasýnda en önemli veri iken, ülkemizde bunun da gözetilmediði ortaya çýkmaktadýr.

· Kadastro sisteminin devingen yapýsý, toplumsal deðiþimlere olan baðýmlýlýðý, onun “tekdüze bir duruma” ulaþmamasýnýn en önemli nedenidir. Ancak ülkemizde bu nedenin etkilerini gözeten bir model çevrenin oluþturulamamasý, kadastronun günümüze kadar deðiþmeden kalan bir içerikle uygulanmasý sonucunu doðurmuþtur.

· Kadastro sistemleri gibi sistemler, geniþ ölçeksel kapsamlarý nedeniyle, pek sýk deðiþtirilemezler. Bundan dolayý, yapýlacak tasarýmlarýn çok yönlü olarak düþünülmesi ve uzun dönemli uygulamalarý saðlayacak biçimde yapýlmasý gerekir.

Ülkemizde ise, kadastronun köktenci olarak düzenlenmesini saðlayacak tasarýmlarýn uzun yýllar yapýlmadýðý bilinmektedir.

Ülkemizde birçok alanda karþýmýza çýkan söylem-eylem çeliþkisi kadastro alanýnda da belirgindir. Yasalarda son yýllarda yapýlanlar yasal düzenlemelerin, bütüncül yaklaþýmdan uzak, parçacý, deðiþimi deðil deðiþiklikleri amaçlayan, etkisiz düzenlemeler olduklarý görülmektedir.

Sonuç

Ülkemizde var olan sistemin çaðdaþ anlamda yeniden yapýlandýrýlmasý ve iyi iþleyen bir kadastro sisteminin kurulmasý gerekmektedir. Bunlar yapýlýrken var olan verilerin mekansal veri sistemlerinin temelini oluþturacak biçime dönüþtürülmesi, bunlara hukuksal geçerlilik kazandýrýlmasý en öncelikli hedefler arasýnda yer almalýdýr. Yeni yapýlanmalarýn, sistemde bugün var olan, kimi yetersiz, kimi yanlýþ verileri yok saymasý söz konusu olamaz. Ýçinde bulunduðumuz sistemde ve hukuksal çerçevede bunlarý göz ardý ederek bir yapý kurulamaz.

Yeni arayýþlar sürecinde, yeniden yapýlanmayý yalnýzca yetkili kurumun, yani Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüðü’nün, bu kurumdaki iyi niyetli birkaç kiþinin çabalarýna, ya da siyasilerin niyetlerine býrakmak doðru deðildir. Daha katýlýmcý süreçlerin örgütlenmesi

gerekmektedir. Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüðü, genel müdürlerinin görev dönemleriyle sýnýrlý politikalarla yönetilmemelidir. Teknokrat ve kalýcý olanýn oluþturulmasý ve sürdürülmesi gerekmektedir.

Kalýcý yan ön plana çýkarýlamadýðý sürece, buna uygun dönüþümler saðlanamadýðý sürece, Türkiye Kadastrosu, var olan yapýsýyla, yeni yüzyýlýn beklentileri karþýsýnda yetersizliðini sürdürecektir. Kurum, yapýsýnda ve hizmet anlayýþýnda ýsrar ederse, kan kaybý sürecektir. Son dönemlerde kadastronun fiziksel çevresinde oluþan yeni geliþmelerin ise, kadastronun yapýsýný düzeltmesini beklemeye tahammülü kalmamýþtýr. Bu nedenle geliþmelere uyum saðlayan bir hukuksal, örgütsel altyapýya, çaðdaþ standartlara dayalý bir iþleyiþe, meslek etiðinin belirleyici olduðu bir hizmet anlayýþýna gerek vardýr.

Bu noktada hiç unutulmamasý gereken gerçek ise þudur: Kadastro bir toplumsal olgudur. Toplumsal olgularý, hemen bir yasa çýkararak baþka bir temele oturtmak olanaklý ve kolay deðildir. Kadastronun karþýlaþtýðý sorunlar için hemen yasal metinler hazýrlamak da o sorunlarý çözmeye yetmeyebilir. Kurumun tarihinde bunun örnekleri çoktur.

Öncelikle içinde bulunulan toplumsal gerçekliðin, onun geliþme düzeyinin, yönünün, bunlarýn oluþturduðu beklentilerin bilimsel olarak analizi gerekir. Bu sürecin sonuçlarýnýn ve çözümlerin kurumda bilince çýkarýlmasý her þeyin önünde gelmektedir. Bu nedenle Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüðü, bu çizgide tasarlanmasý için çabalanan HAKAR Projesi sürecini bir dönüþüm projesi olarak algýlayamadýðýndan büyük bir fýrsatýn kaçýrýlmasýna neden olmuþtur. Proje iç sahiplenmeye dönüþtürülememiþtir.

Kadastro, arazi yönetimi kavramýyla da iliþkilendirilerek, içeriðini geliþtirerek, mekana iliþkin düzenleme ve yatýrým kararlarýnýn vazgeçilmez ve hukuksal olarak geçerli verilerini sunmaya baþladýðý zaman etkisi de büyüyecek bir olgudur… Bu olgu, dünyada ve ülkemizde yaþanan toplumsal geliþmelerle yan yana yürüyebildiði sürece beklentileri karþýlayabilir. Tersi durumda deðiþimi arkadan izlemesi, dolayýsýyla beklentilerin gerisinde kalmasý kaçýnýlmaz olacaktýr.

KAYNAKLAR

1. KÖKTÜRK, Erol, Kadastronun Mali-Ekonomik Boyutu Olarak Kentsel Topraklarýn Karþýlýklarý, Doktora Tezi, Yýldýz Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, Ýstanbul, 1986, XI+206 s, Yayýmlanmadý.

2. KÖKTÜRK, Erol, Planlý Kalkýnma Döneminin Dinamikleri ve Türkiye Kadastrosunun Yönetimi, Taþýnmaz Mülkiyetinin Evinde Yaþam (Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüðü 1960-2000), TMMOB Harita ve Kadastro Mühendisleri Odasý Yayýný, ISBN 975-395-82-3, Ankara, Ekim 2004, s:

3.KÖKTÜRK, Erdal, Türkiye Kadastrosu ve Bilgi Sistemine Hazýrlanmasý Koþullarý Üzerine Bir Ýnceleme, Doktora Tezi, Yýldýz Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, Ýstanbul 1996, XIII+173 s, Yayýnlanmadý.

4. Nebol, E., Kent Sistemleri Ýçin Bir Planlama Yöntemi, TÜBÝTAK Marmara Araþtýrma Enstitüsü Matbaasý, Yöneylem Araþtýrmasý Bildiriler 75, Gebze, 1976, s: 97-105.

5. ÖZEN, H., Kadastro Bilgisi, KTÜ Yer Bilimleri Fakültesi, Trabzon, 1971, 134 s.

6. ÖZEN, H., Türkiye Koþullarýnda Koordinat Kadastrosu, Doktora Tezi, KTÜ Ýnþaat ve Mimarlýk Fakültesi Yayýný, Genel Yayýn No: 118, Fakülte Yayýn No: 31, Trabzon, 1980, XV+129 s.

Prof. Dr., Kocaeli Üniversitesi Jeodezi ve Fotogrametri Mühendisliði Bölümü

(10)

Kadastro

Gürsel Öcal Dörtgöz

1) Açýklama

Tapu sicilinin tutulmasýndan doðan zararlardan devlet sorumludur.

Tapu sicilinin hatalý tutulmasýndan veya tapu memurunun eyleminden zarara uðrayan kiþi;

a) Baþta eylemden yararlanan kiþiye, b) Sonra Devlete dava açabilir.

c) Bunlardan (Yararlanan Kiþiden ve Devletten) zararýný karþýlayamazsa tapu memuruna karþý da tazminat davasý açabilir.

Tapu memuru ancak kusurlu ise sorumludur.

2) Sicilin Tutulmasý Kavramý a) Tapu Sicilinin Tutulmasý

Tapu sicilinin nasýl tutulacaðý, kanun, tüzük, yönetmeliklerle düzenlenmiþtir. Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüðü de hazýrladýðý genelge ve talimatlarla sicilin nasýl tutulacaðýný belirlemektedir. Sicil anýlan metinlere aykýrý tutulmuþsa sorumluluk doðar. Tapu sicilinde yapýlan tescili terkin, deðiþiklik ve benzeri iþlemler, arþivleme faaliyetleri sicil tutulmasý kavramý içerisinde deðerlendirilmelidir.

- Zarar tapu sicilinin tutulmasýndan kaynaklanmýþ olmalýdýr.

-Zararýn doðumu tamamen tapu sicilinin hatalý tutulmasýndan ortaya çýkmýþ olmalýdýr.

- Zarar ile tapu sicilinin hatalý tutulmasý arasýnda doðrudan bir bað olmalýdýr.

Tapu sicili Türk Medeni Kanununun öngördüðü tapu sicilidir. Medeni Kanundan önce tutulmakta olan zabýt defterlerinin hatalý tutulmasýndan doðan sorumluluk Medeni Kanununun 1007. maddesi anlamýnda bir sorumluluk deðildir.

b) Ana ve Yardýmcý Sicillerin Tutulmasý

Medeni Kanun tapu sicilinden söz etmiþtir. Tapu sicilinin nelerden oluþtuðu Tapu Sicili Tüzüðü’nde gösterilmiþtir. Tapu sicilini oluþturan tüm ana ve yardýmcý siciller Devletin güvencesi altýndadýr. Ana ve yardýmcý sicillerin hatalý tutuluþundan kaynaklanacak zarardan Devlet sorumludur.

Tapu Sicil Tüzüðünün 6. maddesine göre tapu sicili;

tapu kütüðü, kat mülkiyeti kütüðü, yevmiye defteri, resmi belgeler (resmi senet, mahkeme kararý ve diðerleri), plan ile mal sahipleri sicili, aziller sicili, düzeltmeler sicili, kamu orta mallarý sicilinden oluþur.

c) Sicillerin Bilgisayar Ortamýnda Tutulmasý

Tapu Sicil Tüzüðünün 6. maddesine göre, “Genel Müdürlük gerekli gördüðü yerlerde sicillerin bir kýsmýný ya da tamamýný bilgisayar ortamýnda tutturmaya ve uygulatmaya yetkilidir." Bu hüküm kapsamýnda tapu sicili TAKBÝS adý verilen bir program yardýmý ile bilgisayarla tutulmaktadýr.

Bilgisayar programý veya iþletim sistemindeki hata ve gecikmelerden meydana gelecek zararlardan Devlet sorumludur.

d) Zabýt Defterinin Tutulmasý

Medeni Kanun zabýt defterinin tutuluþundan doðan zarar için bir sorumluluk öngörmemiþtir. Ancak bu zabýt defterinden doðacak bir zararýn tazmin edilmeyeceði anlamýna gelmez. Medeni Kanun zabýt defteri için sorumluluktan hiç bahsetmeyerek bu konuyu açýk býrakmýþtýr. Bundan çýkarýlacak sonuç þudur; Zabýt defterinin tutuluþundan dolayý devletin kusursuz sorumluluðu yoktur.

Devlet ancak kusuru varsa sorumludur. Devlet veya tapu memuru kusuru varsa sorumlu olacaktýr. Bu idare hukukundan kaynaklanan bir sorumluluktur. Her idare verdiði hizmetler sýrasýnda veya aldýðý kararlar sonrasýnda ortaya çýkacak zararý tazmin ile mükelleftir.

e) Arþivlemeden Kaynaklanan Zarardan Sorumluluk Bir evrakýn, dosyanýn veya sicilin kaybolmasý, zamanýnda bulunamamasý da zarara sebebiyet vermiþ olabilir. Tapu sicilinin düzenli tutulmasý gereklidir. Bir belgenin arþivden kaybolmuþ olmasý tapu sicilinin düzenli olmadýðýný, gerektiði gibi arþivleme yapýlmadýðýný veya kayýt ve belgelerin gerektiði gibi muhafaza edilmediðini gösterir ki, tüm bunlar sorumluluk kapsamýna girer.

Arþivlemeden kaynaklanan zararlarda da kusurlu memur olmasa veya tespit edilemese dahi Devlet sorumludur. Zarara sebebiyet veren olay veya eylemin tarihi veya faili belirlenemese dahi Devlet doðacak zarardan sorumludur.

f) Mahkeme Kararlarýnýn Ýnfazýndan Kaynaklanan Sorumluluk

Anayasanýn 138. maddesi, “Anayasanýn 138/4.

maddesine göre, "Yasama yürütme organlarý ile idare,

Tapu Sicilinden Doðan Zararýn Tazmini

(11)

Kadastro

mahkeme kararlarýna uymak zorundadýr; bu organlar ve idare, mahkeme kararlarýný hiç bir suretle deðiþtiremez ve bunlarýn yerine getirilmesini geciktiremez." hükmündedir.

Tapu sicil müdürlüðü de bir idare olduðuna göre, mahkeme kararlarýnýn uygulanmasý bir zorunluluktur.

Ancak, taþýnmazýn mülkiyetiyle veya ayni haklarla ilgili ilamlar, tapu sicil müdürlüðüne karþý doðrudan doðruya tescilin yapýlmasý emrini taþýmaz. Bunun için lehine karar verilen kimsenin tapu siciline baþvurarak tescil isteminde bulunmasý ve gerekli harçlarý yatýrmasý gerekir (MK.716/2).

Mahkeme kararlarý taþýnmaz malikinin (veya istemde bulunmasý gereken fakat bundan kaçýnan kiþinin) istemi yerine geçer. Hak sahibi olduðu belirlenip de lehine karar verilmiþ olan kimse tapu sicil müdürlüðüne baþvurarak gerekli iþlemi (tescil, terkin, deðiþiklik, düzeltme) yaptýrabilir.

Bunun için taþýnmaz malikinin (veya hak sahibinin istemine) gerek yoktur.

Mahkeme kararlarýný tapu dairesi uygulamakla yükümlüdür. Uygulama imkaný olmasýna raðmen karar uygulanmamýþ ise bundan dolayý sorumluluk doðar. Devlet ve kusurlu olan memur sorumludur.

Her kararý infaz imkaný olmayabilir. Örneðin kesinleþmemiþ veya tapu harçlarý ödenmemiþ bir karar infaz edilemez. Ýlgilisi tarafýndan tescil talebinde bulunulmamýþ olan bir karar, mahkeme tarafýndan resen gönderilmiþ olsa dahi infaz edilemez.

Uygulanamayacak durumda olduðu halde bir kararýn uygulanmýþ olmasý da zarara sebep olabilir. Kesinleþmemiþ olduðu halde uygulanmýþ olan bir karar, Yüksek Mahkemede temyiz sonucu bozulursa, zarar doðmuþ olur.

g) Kadastro Çalýþmalarýndan Devletin Sorumluluðu g1) Açýklama

Devlet kadastro tahdit ve tespitinin hatalý veya eksik yapýlmýþ olmasýndan sorumlu deðildir. Yargýtay Hukuk Genel Kurulunun 26.11.1980 gün ve E.1978/4-624,K. 1980/2478 sayýlý kararýnda; “...Kütük tutulmasýyla ilgili olmayan, yasa yollarý gösterilmiþ olan ve bu yollara baþvurularak düzeltilmesi olanaklarý bulunan kadastro çalýþma ve faaliyetleri sýrasýndaki iþlemler, kütük tutma kavramý içinde düþünülemez” denilmektedir.

Bu itibarla itiraz ve dava yollarý gösterilmiþ bulunan Kadastro çalýþmalarýnýn aský ilaný ile üçüncü kiþilerin bilgisine sunulan hususlardaki yanlýþlýk ve eksikliklerden devlet sorumlu deðildir.

Ancak aský ilan cetvelinde gösterilmeyen ipotek, irtifak, haciz, vakýf þerhi, kira gibi sýnýrlý ayni ve þahsi haklarýn eksik veya yanlýþ tespit edilmiþ olmasýndan veya zabýt defterinde mevcut olmasýna raðmen kadastro sonucu oluþan tapu sicillerine hiç aktarýlmamýþ olmasýndan devlet sorumludur. Yine aský ilan cetvellerinden mevcut hususlarýn kadastro sonucu oluþan tapu sicillerine eksik veya yanlýþ aktarýlmasýndan veya hiç aktarýlmamasýndan devlet sorumludur.

g2) Kadastro Tutanaðýndaki Hakkýn Tescil Edilmemiþ Olmasý

Kadastro tutanaðýnda belirlenmiþ bir hak, her nasýlsa tapu siciline tescil edilmemiþse, maliklerin veya hak sahibinin talebi ile bu hak tapu siciline tashihen iþlenir. Bundan bir zarar doðmuþ ise devlet sorumludur. Tutanaða uygun olarak tescil yapmayan memur da sorumludur.

Hisseli taþýnmaz mallarda sadece bir hissedarýn talebi ile unutulan hakkýn tapu siciline aktarýlmasý mümkündür.

Kadastro tescilinden sonra malik deðiþikliði olmuþ ise hak sahibinin talebi ile unutulan hakkýn tapu siciline aktarýlmasý mümkün deðildir. Bu halde tapu siciline güvenerek taþýnmaz malý iktisap etmiþ olan son malikin

talep veya muvafakatý gerekir.

1458 sayýlý genelge gereði yapýlan bu iþlem herhangi bir harca tabi deðildir.

g3) Tapu Fen Çalýþmalarýndan Kaynaklanan Zararlardan Sorumluluk

Tapu fen çalýþmalarý ifraz, tevhit, cins deðiþikliði gibi tapu sicilini ve tapu haritasýný güncel tutmaya yarayan iþlemlerdir.

Tapu haritasý (plan-pafta) Tapu Sicil Tüzüðünün 6.

maddesine göre tapu sicilinin ana unsurlarýndandýr. Tapu haritasýnýn güncellenmesine yönelik olan tapu fen çalýþmalarý tapu sicilinin tutulmasý kavramý içinde deðerlendirilir.

Aplikasyon, yer gösterme, harita örneði ve koordinat deðeri verilmesi gibi iþlemler tapu haritasýnýn (paftanýn) iþlemesini ve hizmet sunumunu saðlayan iþlemlerdir. Bu iþlemler de tapu sicilinin tutulmasý kavramý içinde deðerlendirilir.

Bu nedenle, tapu fen iþlemlerinden doðacak zarardan Devlet sorumludur.

g4) Ýmar, Yenileme, Toplulaþtýrma Gibi Çalýþmalardan Kaynaklanan Zararlar

Ýmar uygulamasý, yenileme ve toplulaþtýrma gibi geniþ çaplý arazi uygulamalarýnýn sonuçlarý aský ilanýna alýnarak kesinleþtirilir. Kesinleþtikten sonra tapu siciline tescil edilir.

Bu tür iþlemlerde aský ilanýna alýnana kadar olan arazi ve büro çalýþmalarýndan devlet sorumlu deðildir. Çünkü aský ilanýnda belirtilen haklara zarar gören kimselerin itiraz imkaný vardýr.

Aský ilanýnda gösterilmeyen haklar ise devletin güvencesi altýndadýr.

Aský ilanýnýn sonuçlarýnýn tapu siciline yanlýþ veya eksik aktarýlmýþ olmasýndan devlet sorumludur.

3) Haksýz Eylem, Ýþlem veya Uygulama

Zarar haksýz bir eylem veya haksýz bir iþlemden kaynaklanmýþ olabilir. Geçerli bir hukuki sebebe dayanmayan bir iþlem haksýz bir iþlemdir. Böyle bir iþleme dayanarak tapu siciline yapýlan tescil, yolsuz tescildir. Ýþ yapýlýp, bitirilmiþ olmasýna raðmen, iþin yapýlmasý sýrasýnda yapýlan haksýz uygulama nedeniyle bir zarar doðmuþ ise bu durum sorumluluk getirir.

a) Yapýlmamasý Gereken Bir Ýþlemin Yapýlmýþ Olmasý Mevzuata aykýrý olduðu halde bir iþlem yapýlmýþ ise bundan doðacak zarardan Devlet sorumludur. Memur kusurlu ise o da sorumlu olacaktýr.

b) Yapýlmasý Gereken Bir Ýþlemin Yapýlmamýþ Olmasý Mevzuata aykýrý olmayan her iþlemin talep sýrasýna göre yapýlmasý gerekir. Yapýlmasý gerektiði halde bir iþlem yapýlmamýþ olmasýndan dolayý bir zarar ortaya çýkmýþ ise bu zarardan sorumluluk doðar. Bu sorumluluk önce devlete sonra iþlemi yapmayan memura yüklenir.

c) Yapýlacak Bir Ýþin Geciktirilmiþ Olmasý (Haksýz Uygulama) Mevzuata aykýrý olmayan her iþlemin yasalara aykýrý olacak þekilde geciktirilmiþ olmasý da doðru deðildir. Bu gecikme nedeniyle bir zarar ortaya çýkmýþ ise bu zarardan sorumluluk doðar.

Bu sorumluluk önce devlete sonra iþi geciktiren memura yüklenir. Ýþin geciktirilmesi dýþýndaki haksýz uygulamalar da sorumluluk doðurur.

4) Zarar Doðmuþ Olmalýdýr

Tapu sicilinin tutulmasýndan dolayý bir zarar doðmuþ olmalýdýr. Haksýz eylem veya iþlem sonucu bir zarar doðmuþ

(12)

Kadastro

olmalýdýr. Henüz doðmamýþ, doðmasý muhtemel bir zararýn karþýlanmasý söz konusu olamaz. Zarar gerçekleþmiþ olacaktýr.

Zararý ispat etmek zararý olduðunu iddia eden kimseye düþer, zararýn hakiki miktarýný ispat etmek mümkün olmadýðý takdirde hakim, halin olaðan akýþýný ve zarar gören tarafýn yaptýðý tedbirleri nazara alarak onu adalete uygun olarak belirler (BK.42).

a)Maddi Zarar

Parasal deðeri olan bir zarar doðmuþ ise bu maddi zarardýr. Maddi zararýn tutarý bilirkiþi marifetiyle belirlenir.

b)Manevi Zarar

Haksýzlýða uðramýþ olmaktan dolayý meydana gelen üzüntü, sýkýntý ve korku gibi duygular manevi zararý oluþturur.

Manevi zararýn olup olmadýðý ve bu zarara karþýlýk ödenmesi gereken tazminatýn tutarý bilirkiþi marifetiyle belirlenir.

5) Tazminat Miktarýnýn Tayini

Tazminatýn miktarýný belirleme yetkisi davaya bakan hakime aittir.

Hakim, hal ve mevkiin icabýna ve hatanýn aðýrlýðýna göre tazminatýn þeklini ve kapsamýnýn miktarýný belirler.

Tazminat dönemsel ödeme (irad) þeklinde belirlendiði takdirde borçludan gerekli teminat alýnýr (BK.43).

6)Tazminat Miktarýnýn Azaltýlmasý (Tenkisi)

Hakim zarar miktarý kadar tazminata karar vermek zorunda deðildir.

Tazminat miktarýnýn belirlenmesinde;

a) Zarar gören tarafýn durumu ve davranýþlarý ile zarara veya zararýn artmasýna sebebiyet verip vermediði araþtýrýlýr.

b) Zarar veren tarafýn kasýtlý olup olmadýðý, tazminatý ödeme gücüne sahip olup olmadýðý belirlenir. Zarar verenin aðýr bir ihmali veya tedbirsizliði yok ise tazminat miktarý düþürülmelidir.

Her iki tarafý razý edecek miktarda bir tazminata hükmedilir.

A) Zarar Gören Tarafýn Durumu

a) Zarar gören taraf zarara razý olduðu takdirde,

b) Kendisinin fiili zararýn oluþumuna veya zararýn artmasýna yardým ettiði takdirde,

c) Zarar gören taraf zararý yapan þahsýn hal ve mevkiini aðýrlaþtýrdýðý takdirde,

Hakim, zarar ve ziyan miktarýný düþürebilir. Hatta tazminat ödenmesi talebini reddedebilir. Zarar görenin kendi kusuru varsa, kusurlu davranýþlarý veya ihmali ile zararýn doðmasýna sebebiyet vermiþse tapu memuru sorumlu olmaz. Zararýn artmasýna sebebiyet vermiþse artan kýsýmdan tapu memuru sorumlu olamaz.

B) Zarar Veren Tarafýn Durumu

a) Eðer zarar kasden veya aðýr bir ihmal veya tedbirsizlikle yapýlmamýþ olduðu takdirde,

b) Tazmini de borçluyu zor duruma düþürecek olduðu takdirde,

Hakim, hakkaniyete uygun olarak tazminat miktarýný düþürebilir (tenkis edebilir) (BK.44).

7) Sicilin Tutulmasý ile Zarar Arasýnda Ýlliyet Baðý Olmalýdýr Zarar tapu sicilinin tutulmasýndan kaynaklanmýþ olmalýdýr. Zararýn doðumu tamamen tapu sicilinin hatalý tutulmasýndan ortaya çýkmýþ olmalýdýr. Zarar ile tapu sicilinin hatalý tutulmasý arasýndan doðrudan bir bað olmalýdýr. Bu baða illiyet baðý denir. Ýlliyet baðý yoksa veya tam deðilse zarar tapu sicilinin tutulmasýndan kaynaklanmýþ sayýlmaz.

8) Zararýn Artmasýna Baþka Etkenlerin Sebep Olmuþ Olmasý Zarar tapu sicilinin tutulmasýndan kaynaklanmýþ olmakla birlikte zararýn artmasýna baþka etkenler neden olmuþ ise bu etkenlerin sebep olduðu miktarý sorumluluðun kapsamýndan ayýrmak gerekir.

(13)

Kadastro

9) Zarara Uðrayan Malik veya Hak Sahibi veya Üçüncü Kiþi Olabilir

Zarar uðrayan kimse tapuda malik olan kiþi olabileceði gibi, taþýnmaz üzerinde ayni veya þahsi hak sahibi de olabilir. Hatta tapu sicili üzerinde hiçbir hak sahibi olmadýðý halde zarara uðradýðýný kanýtlayabilen kimse bu zararýnýn tazminini isteyebilir.

10) Zarara Sebep Olan Ýþlem Neler Olabilir

Zarar tapu siciline yapýlan bir tescilden kaynaklanabileceði gibi, yapýlan yolsuz bir terkin veya yolsuz bir düzeltme veya deðiþiklikten de kaynaklanabilir.

Eksik evrakla yapýlan iþlem yolsuz bir iþlemdir.

Sorumluluk doðurur.

11) Kimler Sorumludur

Çeþitli kimseler farklý sebeplere (haksýz muamele, akit, kanun) istinaden sorumlu olduklarý takdirde eylemi birlikte iþlemiþler gibi müteselsilen sorumlu olurlar.

Tapu sicilinin tutulmasýndan dolayý bir zarar meydana gelmiþ ise,

a)Zarara sebep olan eylemde bulunan tapu görevlisi kusuru varsa haksýz muameleden dolayý,

b)Eylemden yararlanan üçüncü kiþi akitten (veya haksýz muameleden) dolayý,

c)Devlet ise kanundan dolayý, Sorumlu olacaktýr.

Hakim, bunlarýn birbiri aleyhinde rücu haklarý olup olmadýðýný takdir ve icabýnda bu rücuun kapsamýnýn derecesini belirler.

Kural olarak haksýz bir fiili ile zarara sebebiyet vermiþ olan kimse en evvel, tarafýndan hata vaki olmamýþ ve üzerine borç alýnmamýþ olduðu halde kanunen mesul olan kimse en sonra, sorumlu olur (BK.51).

a) Devlet Sorumludur

Devlet tapu sicilinin tutulmasýndan doðan bütün zararlardan sorumludur. Medeni Kanununun 1007 maddesi bu sorumluluðu þöyle anlatmýþtýr:

“Tapu sicilinin tutulmasýndan doðan bütün zararlardan Devlet sorumludur. Devlet, zararýn doðmasýnda kusuru bulunan görevlilere rücu eder. Devletin sorumluluðuna iliþkin davalar, tapu sicilinin bulunduðu yer mahkemesinde görülür.”

Devletin sorumluluðu kusursuz sorumluluktur.

Devletin veya devletin çalýþtýrdýðý memurun (tapu memurunun) hiçbir kusuru olmasa dahi Devlet doðmuþ zarardan sorumludur.

Devletin sorumluluðunun her hangi bir zaman aþýmý süresi yoktur. Zarar gören kiþi her zaman Devlete karþý tazminat davasý açabilir.

b) Eylemden Yararlanan K imse Sorumludur Tapu siciline yönelik bir iþlem veya eylemden yararlanarak yolsuz olarak (haksýz yere) bir hak iktisap etmiþ kiþinin, zarar gören kimseye karþý iki tür sorumluluðu vardýr.

1. Tapu Ýptal Yükümlülüðü

Haksýz (yolsuz) olarak tapu sicilinde bir hak kazanmýþ olan veya bir menfaat temin etmiþ olan kimse elde ettiði hakký veya menfaati zarar görene iade ile yükümlüdür. Bunu kendi rýzasý ile tapu dairesine baþvurarak yapabilir. Tapu dairesinde imza atmaya yanaþmazsa zarar gören tapu iptali veya tashihi davasý açarak elinden çýkan hak veya menfaatini karþý taraftan geri alabilir. Menfaat temin etmiþ kimsenin kusurlu olmasý þart deðildir. Kendisi kusursuz dahi olsa haksýz surette (geçerli bir hukuki sebebe dayanmadan elde ettiði) menfaati iade etmekle yükümlüdür.

Tapu iptal veya kaydýn tashihi davasý açmak için zamanaþýmý süresi 10 yýldýr (MK.712). Ýþlem tarihinden itibaren 10 yýl geçmiþ ise artýk dava açma imkaný yoktur.

Buna raðmen dava açýlacak olursa zamanaþýmý süresi geçtiði için mahkeme davayý reddedecektir. Bu reddi mahkeme kendiliðinden yapmaz. Davalý kimsenin zamanaþýmýný mahkemeye hatýrlatmasý gerekir.

Medeni Kanunun 712. maddesi þöyledir: “Geçerli bir hukuki sebep olmaksýzýn tapu kütüðüne malik olarak yazýlan kiþi, taþýnmaz üzerindeki zilyetliðini davasýz ve aralýksýz olarak on yýl süreyle ve iyiniyetle sürdürürse, onun bu yolla kazanmýþ olduðu mülkiyet hakkýna itiraz edilemez.”

Borçlar Kanununun “Haksýz Bir Fiil Ýle Mal Ýktisabýndan Doðan Borçlar” baþlýðýný taþýyan hükümleri bu konuyu düzenlemiþtir.

1a) Ýade Mecburiyeti   

Haklý bir sebep olmaksýzýn baþkalarýnýn zararýna mal iktisap eden kimse, onu iadeye mecburdur. Özellikle geçerli olmayan veya tahakkuk etmemiþ bulunan bir sebebe yahut oluþumu son bulmuþ olan bir sebebe dayanarak alýnan þeyin, iadesi lazýmdýr (BK.61).

1b) Elden Çýkarýlmýþ Kýsýmlarýn Ýadesi

Haksýz olarak bir þeyden yararlanan (kullanan) kimse, onun iadesi zamanýnda elinden çýkmýþ olduðunu ispat ettiði miktar oranýnda iade ile mükellef deðildir.

Þu kadar ki, elinde bulunduran, o þeyi kötüniyetli olarak elden çýkarmýþ yahut onu elden çýkarýr iken sonradan iadeye mecbur kalacaðýna haberdar bulunmuþ olursa iadeye mecburdur (BK.63).

1c) Zamanaþýmý

Haksýz surette mal iktisabýndan dolayý açýlacak iade davasý, zarar gören tarafýn istemeye hakký olduðuna öðrenme tarihinden itibaren bir sene geçmesiyle ve her halde bu hakkýn doðduðu tarihten itibaren on senenin geçmesiyle düþmüþ olur (BK.66).

2. Tazminat Sorumluluðu

Tapu iptali veya kaydý tashih etme imkaný kalmamýþsa iþlem veya eylemden yararlanmýþ olan kiþi zararý tazmin ile sorumludur. Mahkeme uðranýlan zararý bilirkiþi aracýlýðý ile tespit ettirir ve bu zararýn tazminine karar verir.

Para olarak tazmin sorumluluðu Borçlar Kanununun 60. maddesine tabidir. Bu maddede zamanaþýmý süresi haksýz fiili öðrenme tarihinden itibaren bir sene olarak belirlenmiþtir. Ancak zarar görenin her halükarda on yýl içinde haksýz fiili öðrenip, bu davayý açmasý gerekir. Haksýz fiil tarihinden itibaren on yýllýk süre geçmiþ ise artýk dava açýlamaz. Kanun sürenin üst sýnýrýný on yýl olarak belirlemiþtir.

Borçlar Kanununun 60. maddesi þöyledir: “Zarar ve ziyan yahut manevi zarar adýyla nakdi bir ödenmesine iliþkin dava, zarar gören tarafýn zararý ve zarar vereni öðrenme tarihinden itibaren bir sene ve her halde zararý veren eylemin oluþundan itibaren on sene geçmesinden sonra açýlamaz.”

Menfaat temin etmiþ kimsenin kusurlu olmasý þart deðildir. Kendisi kusursuz dahi olsa haksýz surette (geçerli bir hukuki sebebe dayanmadan elde ettiði) menfaati aynen iade etmekle yükümlüdür. Aynen iade imkaný kalmamýþ ise karþýlýðý olan parayý ödemekle sorumludur. Kiþi kusurlu ise bunu faizi ile birlikte ödemelidir.

8) Tapu Memuru Sorumludur a) Açýklama

Taþýnmazlar üzerindeki haklarý göstermek üzere tapu sicili tutulur (MK.997).

Tapu idarelerinin kuruluþ, iþleyiþ ve hizmetlerinin

(14)

Kadastro

yürütülmesi, özel kanun hükümlerine tabidir (MK.1006).

Medeni Kanun tapu dairelerine özel bir önem vermiþtir. Tapu dairelerini diðer idarelerden farklý tutmuþtur.

Medeni kanun tapu idareleri ile ilgili özel bir kanun çýkarýlmasýný öngörmüþtür. Ancak bu özel kanun bir türlü çýkarýlamamýþtýr.

Özel bir kanun hazýrlanarak tapu dairelerinin kuruluþu, iþleyiþi, hizmetlerin yürütülmesi, memurlarýn sorumluluðu ve özlük haklarý bu özel kanunla düzenlenmelidir.

Borçlar Kanununun 41. maddesi, “Gerek kasten gerek ihmal ve teseyyüp yahut tedbirsizlik ile haksýz bir surette diðer kimseye bir zarar ika eden þahýs, o zararýn tazminine mecburdur.” Hükmündedir.

Medeni Kanununun 1007. maddesi, “Tapu sicilinin tutulmasýndan doðan bütün zararlardan Devlet sorumludur.

Devlet, zararýn doðmasýnda kusuru bulunan görevlilere rücu eder…” hükmündedir.

b) Tapu Memurunun Eylemi Ýle Zarar Arasýnda Ýlliyet (Ýlgi) Baðý Olmalýdýr

Tapu memurunun eylemi ile zarar arasýnda doðrudan bir illiyet baðý (sebep-sonuç iliþkisi) olmalýdýr. Zarar eylemden kaynaklanmalý eylemin zorunlu sonucu olarak ortaya çýkmýþ olmalýdýr. Tapu memuru bu eylemi (iþlemi) yapmasaydý da zarar ortaya çýkacak ise illiyet baðý yoktur.

c) Müteselsil Sorumluluk Vardýr

Zarar gören, Devlete ve eylemden yarar saðlayan kimseye veya tapu memuruna dava açabilir. Çünkü bunlar müteselsil sorumludur.

Eylem veya iþlemden yararlanan varsa zarar öncelikle ondan istenmelidir.

Devleti zarara uðrayan kimsenin zararýný tazmin etmiþ ise, öncelikle eylem veya iþlemden yarar saðlamýþ olan kimseye davasýný yöneltmeli, ondan alamadýðý miktarý memura rücu etmeli, dönüp memurdan istemelidir.

Devletin bizzat kendisi zarar görmüþ ise önce kendi memuruna dava açamaz. Öncelikle eylem veya iþlemden yarar saðlayan kimseye dava açmalý ondan alamadýðý miktarý memurdan istemelidir.

d) Sorumluluk Dengelenmelidir

Sorumluluðun tapu memurunun statüsüne mali gücüne göre dengelenmesi zararýn geri kalan kýsmýndan kusursuz sorululuðu bulunan devletin sorumlu tutulmasý gerekir. Memur tazminat ödemekle aþýrý bir oranda zor durumda kalmamalý, kusurunu aþacak bir tazminata hükmedilmemelidir.

Memur kasýtlý hareket etmiþ ve yolsuz iþlemden haksýz bir menfaat elde etmiþ ise zararýn tümünün tazminine karar verilmelidir.

Ancak, memur bir kasýtla hareket etmemiþ ve bir menfaat temin etmemiþ ise ihmal ile ve tedbirsizlikle oluþan zararlarda memurun kusur oraný belirlenmeli ve ona göre bir tazminata hükmedilmelidir.

Bu gibi hallerde tazminat miktarý zararýn tümü deðil memurun aldýðý maaþa orantýlý bir rakama hükmedilmelidir.

Trafik kazalarýnda olduðu gibi 8/8 oraný üzerinden kusur daðýtýmý yapýlmalýdýr. Tapu memurunun sorumluluðu zararýn tümünden deðildir. Tapu memuru kusur ve devletin kendisine verdiði maaþ oranýnda doðmuþ olan zarardan sorumludur.

e) Sorumluluðun Zamanaþýmý Süresi Nedir 1. Açýklama

Tapu memurunun zarar veren eylemi Borçlar Kanununun 41. maddesindeki haksýz fildir. Haksýz fiil için

zamanaþýmý süresi Borçlar Kanununda düzenlenmiþtir.

Borçlar Kanununun 60. maddesi þöyledir: “Zarar ve ziyan yahut manevi zarar adýyla nakdi bir bedel ödenmesine iliþkin dava, zarar gören tarafýn zararý ve zarar vereni öðrenme tarihinden itibaren bir sene ve her halde zararý veren eylemin oluþundan itibaren on sene geçmesinden sonra açýlamaz.”

2. Zamanaþýmýnýn Baþlangýç Tarihi 2a) Öðrenme Tarihinden Ýtibaren Bir Sene

Zarar gören tarafýn, zararý ve zarar vereni öðrenme tarihinden itibaren bir sene geçmekle dava açma hakký düþer. On sene içinde öðrenilememiþse dava açma hakký yine düþer. On sene geçtikten sonra öðrenmiþ olmanýn bir faydasý olmaz.

Öðrenme tarihi her türlü belge ve þahitle ispat edilebilir.

2b) Haksýz Fiil Tarihinden Ýtibaren On Sene

Zararý veren eylemin oluþundan itibaren on sene geçmesinden sonra açýlamaz.

Tapu memurunun eyleminden dolayý bir zarar doðmuþ ise eylemin yapýldýðý gün, on senelik zamanaþýmý süresinin baþlangýç tarihidir. Ýþlemin yevmiye defterine kaydedildiði günün ertesi günü bir sayýlarak on senelik süre hesaplanýr.

c) Devlet Ýçin Zamanaþýmý Süresi Yoktur

Devlet kusursuz sorumludur. Devletin fiili haksýz fiil olmadýðý için zamanaþýmý Borçlar Kanununun 60. maddesine tabi deðildir.

Devlet her zaman sorumludur.

Devlet, memura kusuru oranýnda rücu edebilir.

Kusuru aþan kýsmý kendisi ödeyecektir Devlet zararýn tamamýný memurdan isteyemez. Zararýn bir kýsmýna kendisi katlanmak zorundadýr.

Hukukçu TKGM Baþmüfettiþi

Referanslar

Benzer Belgeler

Çalışma kapsamında Nasrettin Hoca beldesi civarında bulunan Bağbaşı Kaynakları (BK-1, BK- 2, BK-3), Hatip Kaynağı (BK-4), Babadat Kaynağı (BDK), Ali

Yer bilimleri maden firmaları için yeni çözümler getirebilir Günümüzde arama faaliyeti yürüten maden firmalarının başarıya ulaşabilmek için üzerinde bulundukları

taşıma kapasitesi değerleri sayısal analizlerden elde edilen ve izin verilebilir oturma koşullarını 342. sağlayan üniform düşey gerilmeler ile

7) Ciltli raporun iç kapağında (Ek 5);. Sayfanın üst kenarına büyük harflerle " MADEN TETKİK ve ARAMA GENEL MÜDÜRLÜĞÜ " yazılır ve sol yanına kırmızı,

Bu projenin eş finansmanı Avrupa Birliği ve Türkiye Cumhuriyeti tarafından yürütülmektedir..

erken Miyosen yaşlı Oyaca, Kedikayası ve Boyalık adakitlerinin oluşumunda dalma-batma süreçlerinin etkilerini açıkça ortaya koymuştur. Yüksek silis ve

Çizelge 4’te incelenen kömür örneklerindeki toplam nem, kül, kükürt, uçucu madde ile kalori değerleri, çizelge 5’te ise petrografik bileşenleri ve

Demir cevheri projeleri, 245 milyar dolarla ilk sırada, bakır projeleri 200 milyar dolarla ikinci sırada, altın projeleri ise 125 milyar dolarla üçüncü sırada olup demir, bakır